KADEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KADEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2018 Cumartesi

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ BÖLÜM 4

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ  BÖLÜM 4


Hollanda-PKK İlişkileri, 

Hollanda devleti terör örgüte en fazla müsamaha gösteren ülkelerin başında yer almıştır. Nitekim SKP (Sürgünde Kürt Parlamentosu) ve KNK (Kürdistan Ulusal Kongresi) gibi o döne en büyük ve en iddialı paravan örgütler Hollanda Merkezli faaliyet yürütmüşledir. 

Terör örgütü PKK Avrupa alanındaki faaliyetlerini, Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, oluşturduğu çeşitli dernek vs. organizasyonlar vasıtasıyla yürütmektedir. Dönem itibarıyla 
Hollanda'da örgüt, FED-KOM (Hollanda Kürt Dernekleri Federasyonu) güdümünde 11 dernek, 4 birlik ve 3 merkez ile faaliyet göstermiştir. 

Terör örgütünün Hollanda da yaz kampı, izci kampı görüntüsü altında eğitim kampları bulunmaktadır.Terör örgütü PKK faaliyetlerine gösterilen müsamahakâr tutum sebebiyle, örgütün Avrupa faaliyetlerini yönlendiren YDK ve KNK toplantıları da genellikle bu ülkede düzenlenmiştir. Yine, Avrupa'daki örgüt faaliyetlerini koordine eden üst düzey örgüt mensupları Hollanda da rahatça hareket edebilmişlerdir. 

PKK'nın Avrupa Birliği tarafından terör örgütleri listesine alınmasını protesto amacıyla, 2002 yılının ilk yarısında çeşitli eylemler düzenlenmiştir. Bu çerçevede 01 Mayıs 2002 tarihinde, FED-KOM organizesinde, Lahey'deki Hollanda Dışişleri Bakanlığı önünde yaklaşık 200 kişinin katılımıyla bir gösteri düzenlenmiştir. 

Yine 02 Mayıs 2002 tarihinde, FED-KOM organizesinde, Lahey'deki Hollanda Dışişleri Bakanlığı önünde, yine yaklaşık 150 kişinin katılımıyla bir gösteri daha düzenlenmiştir. 

Örgüt paralelinde Hollanda'da faaliyet gösteren Rumet isimli bir kuruluş öncülüğünde, Avrupa alanına geçiş yapan ve savaş mağduru olarak nitelendirilen örgüt mensup ve yandaşlarına yönelik bir rehabilitasyon 
merkezinin açılması konusunda çalışmalar başlatılmış, Kasım 2002 ayı itibariyle de önemli bir aşamaya gelmiştir. 

2003 yılında Hollanda'daki örgüt faaliyetleri ise, dış temsilciliklerimize siyah çelenk bırakılması ve mitinler düzenlenmesi şeklinde olmuştur. 

Nitekim 27 Ocak 2003 tarihinde, Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarını protesto etmek amacıyla KADEK yandaşı 14 kişilik bir grup tarafından Rotterdam Başkonsolosluğumuzun ana giriş kapısına siyah çelenk 
bırakıldığı görülmüştür. 

Öte yandan, Kırmızı Bülten ile uluslararası düzeyde aranmakta iken, 28 Eylül 2001 tarihinde Hollanda'ya yasadışı yollardan girerek iltica talebinde bulunan sözde PKK/ KADEK Yürütme Konseyi Üyesi Sözdar (K) Nuriye Kesbir’in tutukluluk hali 17 Aralık 2002 tarihinde sona ermiştir. 

Kesbir'in 14 Şubat 2003 tarihinde görülen temyiz duruşmasında; adı geçene isnat edilen suçların ciddiyeti nedeniyle iltica başvurusu ile ilgili işlemleri sonuçlanıncaya kadar tutuklanması ve bu süreyi cezaevinde geçirmesi karar altına alınmıştır. 
Hollanda makamlarınca alınan bu karar üzerine yıl içinde ve devam eden dönemde Nuriye KESBİR lehine gösterilerin süreklileşmesine neden olmuştur. 

Nitekim, Hollanda'ya iltica talebinin anılan ülke Danıştayınca 24 Temmuz 2004 tarihinde reddedilmesi üzerine, hakkında Hollanda Adalet Bakanlığı 'nca 07 Eylül 2004 tarihinde verilen Türkiye'ye iade kararının da onanması beklenirken, Hollanda iç hukukunda son merci olan Hollanda Acil Mahkemesi tarafından 09 Kasım 2004 tarihinde söz konusu iade kararı durdurulmuştur. 

Yine yıl içinde, 10 Şubat 2003 tarihinde terör örgütü KADEK yandaşı yaklaşık 75 kişinin katılımıyla Rotterdam Başkonsolosluğumuz önünde Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarını protesto eden bir gösteri 
düzenlenmiş, gösteride KON-KURD imzalı bildiri dağıtılmıştır. 

Hollanda Lahey Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar üzerine, Hollanda Adalet Bakanı'nın temyiz başvurusu 2004 yılı Aralık ayında değerlendirilmiş ve 20 Ocak 2005 tarihinde temyiz talebinin sonuca bağlanması 
kararlaştırılmıştır. Bu tarihte ise adı geçenin serbest bırakılması kararı verilmiştir. 

Hollan’da örgütün gençlik merkezi durumunda olan bir ülkedir. Bu ülkede eğitilen gençler, eğitimlerinin akabinde Avrupa’daki faaliyetlerde, Türkiye’deki çalışmalara ve kuzey ıraktaki kmaplara gönderilmektedir. Bu 
kamplarda eğitim gören Delal Kod F. T.’nin beyanları Hollanda daki eğitim faaliyetlerini açıklığı ile göstermektedir. “…Ben 1981 yılında Almanya'nın Nem-Ulm şehrinde dünyaya gelmişim, İlk orta ve Lise birinci sınıfina 
kadar Almanya'nın Ulm şehrinde okudum…13.06.1996 tarihinde Okuldan ayrılarak Dilan Arslan ile birlikte PKK örgütünün arabasına binerek ULM şehrinde bulunan PKK örgütünün Derneğine gittik… 

Aynı tarihte Ulm şehrinden Hanifî Kod'un kullandığı Derneğinin arabası ile yola çıktık, yaklaşık 200 Km. gittikten sonra Nurunberg şehrine geldik, bizi götüren şahıs benimle Dilan Arslan'ı bir Yurtsever Ailenin evine götürüp bıraktı… bu evde kaldığımız süreç içerisinde ev sahipleri gönderileceğimiz kampm çok rahat bir yer olduğunu burada kendi kültürümüzün yani Kürt kültürünü öğrettiklerini burada çok iyi bir eğitim göreceğimizi anlatmakta idiler… 

…Bu aile bütün ihtiyaçlanmızı karşılıyorlardı. Bizleri hiç dışarı çıkartmıyorlar dı, ancak bizlere verilen kitaplan okuyorduk… bizi Yurtseverlerin getirmiş olduklan (3) arabaya bindirerek Hollanda'nın Amheim şehrine götürdüler bu yolculuğumuz yaklaşık (10) saat sürdü, benim bulunduğum arabada Dicle Kod, Dilan Kod, Zindan Kod, Polat Kod bulunmakta idi. 
Hollanda'nın Arnheim şehrinde bizleri ikişer ikişer ayırarak buradaki Yurtsever ailelere dağıttılar…Kamp; büyük bir ormanlık alanın kenarında kurulmuş,daha çok gençler için hazırlarmış kamp yerini andınyordu ancak duvarda asılı resimler vardı bu resimler bir kutlama anında çekilmiş resimlerdi bu resimlerde yaşlılar vardı, eğitim süresince bizim dışımızda kimse yoktu yalnız birkaç kez yabancı kişiler geldi, yabancılar geldiğinde bizi dershanelere sokarlardı, bu kampm sahibi yaşlı bir Hollandalıydı. Girişteki 1. koğuş iki katlı olmak üzere diğerleri tek katlı içice girmiş tek katlı (7) binadan oluşmuştu… Kampa vardığımızda Kamp sorumlusu Dilar Kod adlı örgüt mensubu bizleri karşıladı… daha sonra hepimizi birlikte Dilar Kod adlı kamp sorumlusu çağırdı, öz geçmişimizi aldı, bizleri o gün serbest bıraktı. 

Kampta toplam (100) kişi bulunmakta idi, ikinci günü bizleri toplayarak mangalara ayırdılar, üçüncü günü ise eğitime başladık… Bu video kasetlerde Örgütün kamplarından görüntüler Öcalan’ın konuşmaları ve PKK Terör Örgütü mensuplarınca Türkiye'deki Jandarma Karakolu'na yönelik saldın eylemlerim içeriyordu kasetleri seyrettikten sonra bir değerlendirme yapılıyordu, seyredenlere duygu ve fikirleri soruluyordu, konuşanlar hep kendilerinin beden olarak burada bulunmalanna rağmen ruhen orada olduklannı kendilerinin de bu savaş ortamına gitmek arzusunda olduklarını, mücadeleyi desteklediklerini falan söylüyorlardı… 

Toplam yaklaşık (30) erkek örgüt mensubu eylem ve faaliyetlerde bulunmak üzere Türkiye'ye gönderilmek üzere ayrıldılar… Dicle Kod ve Berfin Kod isimli örgüt mensuplan Almanya içerisinde örgütün Bürokratik işlerinde ve Bilgisayar işlerinde görevlendirildiler, bunlar Almanya'da doğup büyüdükleri ve bu görevlere uygun nitelikte olduklan için  görevlendiril mişlerdir. Aynca Dilan Kod, Eylem Kod ve Nujin Kod isimli örgüt mensuplanda MED-TVde çalışmak üzere görevlendirildiler…” 

Hollanda da faaliyet gösteren örgütün eğitim kampında yetiştirilen kişiler bilahare değişik görevlere gönderilirken, bu kişilerin ayrıca Türkiye’ye faaliyet gösteren siyasi partilere gönderildiği görülmüştür. Dilan 
Kod G. Ö.’nın beyanları bu siyasi partilerin PKK güdümünde politika yaptıklarını ortaya koymaktadır. Dilan Kod; “1995 yılının sonlarına kadar bunlarla birlikte faaliyet yürütüm. Bu arada Mahmut Kod adlı militan Hollanda sınırları dahilinde bulunan PKK’nın eğitim kampına göndererek bir aylık eğitime alındım, bu devrenin ismi ise Zafer Eğitim Devresi idi. Eğitimi Hoca Kod, Medya Kod ve ismini hatırlamadığım kişiler veriyordu. Eğitimde hatırlayabildiğim kadarıyla (40) kişi kadar idik. Bu eğitim bitikten sonra Hollanda'da Hoca Kod’un yanında kaldım. Beni Amsterdam’a götürdü ve Yurtsever Ailelerin evinde kalmakta idim, yaklaşık bir ay kadar burada kaldım, kaldığım süreç içerisinde çalışmalara devam etmekte idim. bu arada yine bir eğitim devresi daha başladı, bu eğitime de yaklaşık (60) kişi alındı. 

Eğitim sonrası Hoca Kod bani İstanbul’a göndereceğini söyledi, bende kabul ettim, 1996 yılı ocak-Şubat aylarında yapılan eğitim tamamlandıktan sonra bu arkadaşlarda Türkiye'ye gönderilmek üzere Hollanda ya getirilecek ayrı ayrı ve tek tek evlerde bekletiyorlardı, bunlar birbiriyle görüştürülmüyordu. Bu arkadaşlar Avrupanın çeşitli yerlerinde gelmişlerdi… 
Benim İstanbul'a geleceğim belli oldu, Çünkü, benim fiziki sorunlarım olduğundan dolayı kırsal alana gidemezdim, Hoca Kod Türkiye'ye İstanbul’a gittiğime" de görevimin kesin belli olmadığını, ancak İl HADEP bünyesinde kadın çalışmaları yürüteceğim söylendi, ama giriş noktasında kendim ilişki geliştirecektim ve kendim çalışmaya başlayacaktım, peryodik olarak 
ayda bir veya iki ayda bir arayacaktım. Amaç legal zemini güçlendirmekti, 1996 yılı Nisan ayında Hoca kod bana 800 Mark vererek birde Amsterdam dan Atina’ya kesilmiş Uçak biletimi verdi, ayrıca birde bir pasaport verdiler, pasaportun kimin adına kayıtlı olduğunu hatırlayamıyorum. 

 Nisan ayı içerisinde Atina Hava alanında indim, Bana Atina ERNK komitesine ait bir telefon numarasını vermişlerdi, bende buraya telefon açtım, geldiğimi söyledim, beni Havaalanından iki erkek şahıs karşıladı, beni yanlarına alarak Atinada bulunan bir Yurtseverin evine götürdüler, bu evde (10-15) gün kadar kaldım… orada tanımadığım bir şahsa teslim etti, o şahıs beni yanına alarak illegal yollardan Meriç nehri kenarında bulunan bir kayıkla Türkiye tarafına geçiş yaptık. karşıya geçince motorsikletie beni Keşan’a kadar getirdi…” şeklinde beyanda bulunarak örgütün Türkiye’deki 
siyasi uzantılarına elaman yetiştirdiğini ortaya koymaktadır. 


Örgütün Avrupa Sorumlusu bu ülkede kalması, tüm örgüt toplantıları ve Avrupa Konferanslarının bu ülkede yapılması da örgütün Hollanda’da ne denli rahat hareket edebildiğini göstermektedir. Buna göre Avrupa'dan Kuzey Irak'a veya Şam'a gönderilecek örgüt mensupları sahte pasaport ile Amsterdam Hava alanından çıkış yapar. Yine Avrupa'ya gelecek olan örgüt mensupları da genel de buraya gelir ve yakalanmaları halinde Türkiye'ye verilmez. Yakalanan örgüt mensuplarını iki gün süre ile gözaltına alınır,  akabinde de kendilerine iltica isteği ile birlikte iltica belgesi verir ve serbest bırakır. Örgütün yoğunlaştırılmış kadro eğitimleri düzenli olarak bu ülkede yapılır. 

İsveç-PKK İlişkileri, 

İsveç'te Hollanda gibi bölücülük faaliyetlerine yönetim düzeyinde en ılımlı yaklaşan ülkelerin başında yer almıştır, İsveç yönetimi, terörist eylemleri nedeniyle örgüt üst yönetimine mesafeli yaklaşsa da paravan kuruluşlarına her zaman kucak açmıştır. 

Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bu ülkedeki olaylar da Mayıs 2002 ayı itibarıyla tırmanmıştır. 
Nitekim 01 Mayıs 2002 tarihinde, 1 Mayıs kutlamaları çerçevesinde KADEK yanlılarından oluşan 100 kişilik bir grup, Stockholm şehir merkezinde örgüte müzahir pankartlarla yürüyüş yapmıştır. 

Akabinde 02 Mayıs 2002 tarihinde KADEK yanlısı 20 kişiden oluşan bir grup İsveç Parlamentosu önünde toplanarak PKK'nın AB tarafından terör örgütleri listesine alınmasını protesto amaçlı bir gösteri gerçekleştirmiştir. Bir sonraki gün 03 Mayıs 2002 tarihinde, PKK'nın AB tarafından terör örgütleri listesine alınmasını protesto amacıyla, örgüt yanlısı yaklaşık 65-70 kişi tarafından örgütü temsil eden flamaların yanı sıra, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini taşıyarak Stockholm'de İsveç'çe bildiri dağıtılmıştır. 

Örgüt faaliyetlerinin en yoğun olduğu ülkelerin başında yer alan İsveç'te de 2003 yılı içinde gösteri yürüyüşü, bildiri dağıtma gibi çeşitli eylemler geliştirilmiştir. 

Nitekim İsveç Kürt Dernekleri Konseyi tarafından, 17 Ocak 2003 tarihinde Stockholm'de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 100 kişinin katılımıyla " Öcalan'ı Savunma ve Sahiplenme " kampanyası çerçevesinde bir gösteri yapılmıştır. 

Yine 01 Şubat 2003 tarihinde YCK (Kürt Gençlik Birliği) mensupları tarafından " Önderliği Sahiplenme ve Demokratik Serhildanı Geliştirme Kampanyası" çerçevesinde, Stockholm şehir merkezindeki Sergels Torg meydanında yaklaşık 70 kişinin katılımıyla gösteri düzenlenmiştir. 

Öte yandan, 08 Mart 2003 tarihinde Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle, Stokholm kentinde İsveç'teki çeşitli kadın hakları kuruluşlarının katılımıyla bir gösteri düzenlenmiş, gösteriye KADEK paralelinde faaliyet gösteren "Özgürlük ve Barış İçin Kürt Kadınları" isimli bir grup ta iştirak ederek bildiri dağıtmıştır. 

09 Mart 2003 tarihinde Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle, örgüte mensup kişilerce Stokholm şehir merkezindeki Sergels Torg meydanında yaklaşık 60 kişinin katıldığı bir gösteri düzenlenmiş olup, gösteride örgütün 
bayrakları ve çeşitli pankartlar taşınmıştır. 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ BÖLÜM 3

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ  BÖLÜM 3


RAF ve PKK Terör Örgütlerinin İlişkileri, 

Kızıl Ordu Fraksiyonu (Almanca: Rote Armee Fraktion - RAF), Baader-Meinhof Grubu ya da Alman basınında Çetesi olarak da bilinen radikal sol görüşlü bir örgüttür. 

II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Almanya'nın en etkin ve bilinen örgütü olup, kendini şehir gerillası olarak tanımlamıştır. RAF, 1970'lerden 1998'e kadar aktif faaliyet göstermiş ve özellikle 1977 yılında Alman Sonbaharı 
olarak bilinen ulusal krize yol açan eylem dahil pek çok kanunen ağır suç sayılan eyleme imza atmıştır. 

30 yıllık varlığı boyunca örgüt çoğu şoför, koruma görevlisi gibi ikincil hedeflerden oluşan 34 kişinin ölümüne, birçok kişinin de yaralanmasına yol açmıştır. J2M ve SHK gibi diğer Alman militan gruplarıyla bağlantı 
içinde olup, seksenli yıllarda İtalyan solcu grubu Kızıl Tugaylar, Belçikalı solcu grup Savaşan Komünist Hücreler, Filistinli solcu grup Filistin Kurtuluş Örgütü, Fransız solcu grup Action Directe ve İrlandalı örgütler PİRA ile de 
bağlantılar kurmuşlardır. 

Burada kısaca hakkında bilgi verdiğimiz RAF örgütünün diğer bir destekçisi de PKK terör örgütü olmuştur. Bu destek karşılıklı bir dayanışma olup, birçok RAF üyesi PKK’nın şehir ve kırsal faaliyetlerine aktif olarak 
katılmıştır. 

1992 yılına gelindiğinde ise PKK’nın kadroları Avrupa alanı için geçmiş yıllara göre farklı bir yöntem izleyerek artık açıktan faaliyet yürütme kararı almışlardır. Bu amaçla ilk sözde resmi bürolar Köln, Mainz, Offenburg, 
Russelheim, Oldenburg ve Dortmund da kurulmuştur. Büroların kurulumundan sonra örgütün Alman Kızılordu Fraksiyonu-RAF terör örgütü ile ilişkileri daha da artarak devam etmiştir. Alman Anayasa Koruma Örgütü (BFV)’nin başkan yardımcısı Peter Frisch’in verdiği bilgilere göre; 1992 yılında bazı RAF üyelerinin PKK lehine Almanya’nın Bonn kentinde yapılan gösterilere katılmış ve bazı RAF üyeleri de Türkiye’ye turistik seyahatler adı altında kuryelik yapmışlardır. 

Bununla birlikte bu yıl Kuzey Irak’a yardım malzemesi götürdüğü söylenen 40 Alman kamyonunda füze rampaları, roketatarlar, havan topları ve kamuflaj malzemeleri ele geçirilmiştir. Bu olayın akabinde yapılan 
tahkikatta, tırları yardım adı altında bölgeye gönderen kuruluşun Alman Lutheran Kilisesi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum Almanya-PKK–Klise ilişkisi açısından ibret vericidir. Bu ve benzeri hadiselerin ortaya çıkması ve Türk hükümetinin baskıları neticesinde Alman İçişleri Bakanı Kanter PKK faaliyetlerinin ülkesinde yasaklandığını açıklamak zorunda kalmıştır258. 

1992 yılında ayrıca Otonom Grubu üyesi Alman kökenli gazeteci Stefan Waldberg Kasım 1992’de PKK kuryeliği yaptığı gerekçesi ile Diyarbakır DGM savcılığınca tutuklanmıştır. Yine 1995 yılında Karen Braun ve Andreas Landwern adında iki Alman Kapıkule sınır kapısında PKK’ya ait propaganda kasetleri ile yakalanmışlardır 259. 

Yine 1996 yılında Almanya-Avusturya sınırında yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinden Alman Devrimci Hücreler örgütüne bir not götürdüğü görülmüştür. Bu notlarda ele geçen belgeler ve daha sonra PKK’ya katılan RAF kökenli PKK’lı militanların ifadelerine göre, PKK mensupları Almanya’da yıkıcı faaliyet yürüten bir örgüte destek sundukları ortaya çıkarılmıştır260. 1995 yılında kadın yapılanması olan YAJK’ın kurulmasının akabinde, 

Avrupa’da alanından daha fazla Avrupa asıllı militanın örgüte katılması hedeflenmiştir. Bu nedenle Helin Ateş adlı bayan örgüt mensubu bu çalışmaları yapmak amacı ile Almanya’da görevlendirilmiş olup, yukarıda sayılan katılımlarda bu çerçevede gerçekleşmiştir. 

Bilindiği gibi Almanlar süreç içerisinde bazen Türkiye bazen de PKK lehine kararlar alarak her iki kesimi de idare etme siyasetiyle hareket etmiştir. Bu siyasetin yansıması olarak Alman hükümeti 1997 yılında PKK’nın ülkesinde yardım toplamasını yasaklamıştır. Alman ceza kanununun 129. maddesinin (a) bendine göre, terör örgütü kabul edilen örgütlere üye olmak ve yardım etmek suç sayılmıştır. Bu yasa kapsamında 1998’de Köln ve Hamburg’da, Aralık 1999 da ise Berlin’in Kreuzberg semtinde bazı örgüt evlerine baskınlar yapılmış, ayrıca bu baskınlarda RAF üyelerinin örgütle birlikte hareket ettikleri ortaya çıkartılmıştır. Yine örgüt içerisinde sayısıları 5–6 
kişi olan eski RAF mensubu Alman kökenlilerin hali hazırda PKK kamplarında oldukları tespit edilmiştir261. 

1997 yılında Alman kökenli bir PKK örgüt mensubu örgütte kaçarak Türk güvenlik güçlerine teslim olmuştur. Bu kişi ifadesinde devrimci anlayışlarla örgüte katıldığını ama beklediği gibi bir örgüt bulmadığından kaçtığını ifade etmiştir. 1998 yılında bir Alman kökenli erkek PKK mensubu kırsaldan kaçarak Almanya’ya ulaşmış ve örgütçe infaz kararının verildiğini ifade etmiştir. 1997 yılında çatışmada yaralanan bir Alman kökenli örgüt 
mensubu bu dönem KDP tarafından gözaltına alınmış, akabinde ülkesine gönderilmiş, bir diğer Alman kökenli örgüt mensubu da 1998 yılında Van kırsalında ölü olarak ele geçirilmiştir262. 

Belçika-PKK ilişkileri, 

Bu ülkede de yine Kürt orijinli nüfusun sayısal gücüne bağlı olarak örgütün aktif faaliyetleri olmuştur. Belçika'nın AB’nin bir nevi başkenti olduğu savı, örgüt faaliyetlerini bu ülkede ısrarla tırmandırmak istemesinin ana 
nedenidir. 

 KADEK mensuplarınca, PKK'nın AB tarafından hazırlanan terör örgütleri listesine alınmasını protesto amacıyla; 1 Mayıs 2002 tarihinde Brüksel'de bulunan Avrupa Parlamentosu önünde 70 kişilik bir grup tarafından gösteri düzenlenmiş, anılan gösteride kırmızı bültenle aranan KNK üyesi Remzi Kartal ile KON-KURD Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Kaya birer konuşma yapmıştır. 

Brüksel'de 1 Mayıs 2002 İşçi Bayramı etkinlikleri yapılan çerçevesinde yapılan gösteride KADEK mensuplarınca kurulan Kürdistan Kızılayı tarafından bir stant açılmıştır. 

Yine 04 Mayıs 2002 tarihinde, KADEK mensuplarınca PKK'nın Avrupa Birliği Terör Örgütleri Listesine alınmasını protesto amacıyla, Brüksel'deki Lüksemburg meydanında yaklaşık (600) kişinin katılımıyla bir gösteri düzenlenmiştir. 

Belçika'da KADEK örgütü paralelinde faaliyet gösteren Kürdistan Komitesi isimli oluşum, 07 Mayıs 2002 tarihinde bir basın bildirisi yayınlayarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin yanı sıra, Irak'ın Kuzeyindeki alana yönelik gerçekleştirdiği operasyonları protesto etmiş, bunun yanı sıra AB'nin PKK'yı terör örgütleri listesine alma kararını geri çekmesi için taleplerde bulunmuştur. 

Yine 01 Haziran 2002 tarihinde, KADEK mensupları ve KADEK'e müzahir kadın örgütleri Belçika Birimleri (PJA) ve Belçika Kürt Dernekleri Federasyonu (FEK-BEL) tarafından, Anvers'te faaliyet gösterecek olan 
"Helina Kurdan" (Kürtlerin Yuvası) isimli Kürt Kadın Derneği kurularak, açılışı gerçekleştirilmiştir. Açılışa aralarında; Belçika Federal Parlamentosu Flaman Yeşiller Partisi Milletvekili Leen Laenens, KON-KURD temsilcisi 
Devrim Arslan, Kürt Kültür ve Sanat Akademisini temsilen Ozan Eylem, Louvairi'de bulunan Mezopotamya Derneği Başkanı Abdullah Akay ve KADEK-YDK temsilcilerinin de bulunduğu yaklaşık 100 kişi katılmıştır. Leen Leanens Flamanca olarak kısa bir konuşma yaparak, örgüte desteğini göstermiştir. 

Yine Belçika Saha Yönetimince KADEK güdümünde yayın yapan Kürdistan’ın Sesi radyosu için Brüksel'de bir bina satın alınması amacıyla 1,5 Milyon Euro değerinde iki ayrı bina belirlenmiş binalardan birinin satın alınması için gerekli paranın 2002 yılı para toplama kampanyalarından temin edilmesi planlanmıştır. 

Bilindiği üzere Avrupa'daki örgüt yandaşları çeşitli vesile ve bahaneler ile Avrupa'da yılda bir kaç kez geniş çaplı para toplama kampanyaları düzenlemektedirler. Bu kampanya döneminde örgüt mensuplarınca, 
Brüksel'de Belçika makamlarının izniyle Borsa Meydanında gösteri düzenlenmiş ve borsa binasına Abdullah Öcalan’ın posteri asılarak, halktan para toplanmıştır. 

Yine 09 Ocak 2003 tarihinde Brüksel şehir merkezinde bulunan Agora meydanında müzikli bir gösteri düzenlenmiş ve gösteride yaklaşık (35-40) örgüt yandaşı görev almış, bu gösteride Abdullah Öcalan’ın serbest 
bırakılması amacıyla bir imza kampanyası başlatılarak bildiri dağıtılmıştır. 

Örgütün Belçika’da yürüttüğü faaliyetlerle ilgili Delal Kod F. T.’; “Hasan Kod Beni kamptan alıp Belçika içerisinde ancak tam yerini bilmediğim yeni açılan üçüncü bir kamp yerine götürdü, burada da birinci kampta olduğu gibi yaklaşık (60-70) tane genç vardı…Dirok Kod burada eğitmen olarak görevlendirilmişti, bunun yanında kaldım. Ertesi gün akşama doğru 
Dirok Kod ile birlikte YAJK'ın yani Kadın Örgütlenmesinin konferansının yapılacağı Belçika'da bir kentte gittik. Konferansın yapıldığı ev iki katlı bir evdi ve ev sahipleri Belçikalıydı, konferansın üç gün süreceği söylenmişti, ancak ben ayrıldıktan sonra uzatılmış, ben burada iki gün kaldım, Yılmaz Kod'un yerine gelen Avrupa sorumlusu geldi, bu konferansta bulunan gençlik sorumlusu Serkef Kod gençlik sorumlusuydu, Almanya'nın Kuzeyi Hannover, Bielefeld, Hamburg, Köln, Kiel, Kassel gibi şehirlere bakıyordu. Beni de yanına vererek görevlendirdiler. İkinci gün bu örgüt mensubuyla birlikte oradan ayrıldık… Kadınlar konferansı hem yurtsever hem de kadro kadınlar için faaliyet konusunda eksiklik, aksaklıklarla, öz eleştiri yapıldı, bundan sonra nereler yapılması nasıl yapılması konusu tartışıldı konferans sonunda kararlar alındı, ancak ben yoktum…” 

 DHP Sorumlusu F. D.; “…Belçika’da örgütü parlamenter dostları vardır. Örgütün siyasal düzeydeki kurumları genelde burada faaliyet gösterir. MED TV ve sözde Kürt Parlamentosu burada bulunur. 
Belçika da çiftlik kiralanarak buradaki gençlere yönelik siyasi eğitimler yaptırılır…” 

R. T.; ”… örgüt mensubunun talimatlarıyla Belçika’da ben ve Sinan Kod birlikte sorumlu olarak faaliyetlere başladık. Burada ki faaliyetlerimiz; Sterke Civan (Gençliğin Yıldızı) ve Serxwebun isimli dergileri satmaktı, elde ettiğimiz paraları Mustafa Kod isimli örgüt mensubuna teslim ediyorduk. Ayrıca FEDAİ GERİLLAYI DONATMA kampanyası adı altında bir çalışmaya başlayarak örgüte sempati duyan ve örgütün yaptığı gösterilere katılan gençlerden yılda bir defaya mahsus olmak üzere kişi basma 2.000 (iki bin) Mark para alarak toplam 60.000 (Altmış bin) Mark para toplayarak Mustafa Kod isimli örgüt mensubuna teslim etmekte idik. 1999 yılı başlarında sorumlum olan Roni Kod'un talimatıyla Belçika'nın Antwerpin şehrinde 
PKK örgütü içerisinde ERNK faaliyetleri gösteren Doğan Kod isimli örgüt mensubunun İtalyanlardan ve Kürt kökenli olmayan Türk vatandaşlarından PKK örgütü adına zorla para alındığını söyleyerek, benim de buraya giderek bu konuları araştırmamı söyledi. 

Bunun üzerine ben Belçika'ya gittim burada bulunan ve şikayet eden şahıslarla görüştüm. Bunun üzerine bir rapor yazarak burada bulunan örgüt içerisinde sorumlu olan İbo Kod İbrahim adlı örgüt mensubuna verdim. Aradan 3 hafta kadar geçtikten sonra Hollanda'dan gelen (3) örgüt mensubu ile buluşarak Doğan Kod isimli örgüt mensubunu yakalayarak 
sorguladık. Daha sonra bu üç arkadaş Doğan Kod adlı örgüt mensubunu alarak Hollanda'ya götürdüler. Daha sonra talimat gereği Hollanda'ya gittim, Hollanda'da bulunan örgütün kampında faaliyet gösteren örgüt militanlarına lojistik malzeme ve yemek temini ve Gençleri örgütlemek örgütün yayınlarını dağıtmak şeklinde faaliyetlerimizi sürdürüyorduk. 

Belçika bölge sorumlusu Roza Kod, Brüksel Bölgesi sorumlularından Cevdet ve Fadıl, Belçika YCK yapılanmasından Sorumlu olan Roni Kod’dur. Sonra ben, Rıdvan, Turgay, Sabrı Kod, Diyar kod, Agit Kod, Berzan Kod, İntikam kod, Torhıldan Kod şeklinde idi. Belçika MLKP örgütü Sorumlusu ise Cafer Kod’dur. Belçika'dan Hollanda'ya geçtikten soma Roni Kod'a bağlı olarak Hollanda'da bulunan PKK örgütünün Siyasi eğitim kamplarının Lojistik sorumluluğu verildi. Hollanda'nın Arnheim kentinde 3, Endhoven kentinde 3, Zwolee kentinde de 2 kamp olmak üzere toplam 8 adet faaliyet gösteren kamp bulunmaktaydı. Ben bu kamplarda bulunan kişilerin yiyecek ihtiyaçlarım karşılıyordum…” beyanlarıyla örgütün Belçika’daki faaliyetleri ortaya konumuştur. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR



***

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ BÖLÜM 2

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ  BÖLÜM 2

Almanya-PKK İlişkileri, 

Almanların Kürt meselesine ilgisi önceki bölümlerde izah edildiği gibi 1800’lü yıllara kadar uzanmaktadır. 
Almanlar klasik Batı emperyalist düşüncesi ekseninde Ortadoğu’da bölünmüş, zayıf devletlerin varlığını esas almıştır. Bunun yanında Ortadoğu’da var olan ülkelerdeki etnik ve dini farklılıkları belirginleştirip, suni sorunlar meydana getirmeyi esas almıştır. 

Almanların Ortadoğu’da geliştirdiği siyasal faaliyetlerin merkezinde ise İran bulunmaktadır. İslam Devriminden sonra Batı dünyası tarafından tecrit edilen İran'la ilişki geliştiren ilk devlet Almanya olmuştur. Almanya’nın İran'daki yatırımları önemli bir meblağ tutmakta olup, siyasi ve diplomatik alanda da İran'ı en çok destekleyen ülkedir. İran'la ilişkilerinin temeli ise 1. Dünya Savaşı sürecinde Alman ajanlarının İran'daki faaliyetlerine dayanmaktadır. O dönemde İngilizlere karşı ayaklanmaları kışkırtan Alman ajanları, bu çabalarında epey de başarılı olmuşlardır. 

Almanya'nın özelde Avrupa, genelde Avrasya'daki güç dengelerini etkileyecek bir askeri gücü olmamasına karşın, gerek ekonomik gücü, gerekse AB içinde oynadığı etkin rol nedeniyle, stratejik bir konumda olup, 
Avrasya'daki güç dengelerini etkileyebilecek, kendi başına kurucu bir gücü olmasa da, kurucuların işini bozabilecek bir potansiyele, açığa çıkmış güce sahip olduğu açıktır. 

İki dünya savaşına neden olmuş bir devletin "kötü" mirasına sahip ve askeri gücü gelişkin olmayan bir devlet olarak Almanya, stratejisini ancak ekonomik güç ve reformcu yöntemlerle sürdürmek durumundadır. İnsan Hakları sicilindeki kara lekeleri silebilmek ve dünya halklarının güvenini kazanabilmek için Avrupa kamuoyunun bu konudaki hassasiyetlerini de dikkate alarak, azınlıkların korunması vb. konularda girişimlerde bulunmaktadır. Bunun da ancak konjüktürel bir tavır olarak ortaya çıktığı muhakkaktır. Sistemin genel çıkarları gerekli kıldığında ise, azınlık ve insan hakları ihlallerine çok da önem vermediği her defasında görülmektedir. 

Buradaki anlatımlardan da görüleceği gibi İran üzerinden Ortadoğu’daki sistemi düzenlemeye, yine bu yöntemle bölgede beklentileri olan diğer ülkelere yönelik karşı politika geliştirmeye çalışmaktadır. 

Almanlar ülkemizi her konuda özellikle de insan hakları konusunda baskı altında tutmaya çalışmaktadır. Türkiye’ye yönelik baskıda her dönem başı çekerken, İran’da yaşanan tüm anti demokratik, katı etnik ve mezhepçi 
uygulamalara, Türk, Azeri, Türkmen, Kürt, Luri, Gori, Arap kökenlilerin Farslaştırma politikalarına ve kadına uyguladığı anti demokratik yaklaşımlarına sessiz kalmıştır. 

İran’da yaşayan 30 milyon Türkün (Azeri, Türkmen, Hazara v.b.) varlığı, Almanya’da yaşayan 2,5 milyon kökenli Türk kökenlilerin her geçen gün nüfus ve ekonomik olarak güçlenmesi gibi unsurlar, adı geçen devletler 
tarafından diğer bir tehdit unsuru olarak algılanmıştır. 

Hem Almanlar hem de İranlılar ülkelerinde ki Türkleri ve Kürtleri kendileri için tehdit gördüklerinden bu grupları ayrı ayrı örgütleyerek, kendi aralarında çatıştırma yoluna sıkça başvurmuştur. 

Yaklaşık (2,5-3) milyon Türk vatandaşının yaşadığı Almanya'da, terör örgütü PKK'nın, sayıları 60-70 bin arasında değişen müzahir bir kitleye sahip olduğu değerlendirilmektedir. 

Terör örgütü Almanya'yı eleman temini, maddi kaynak sağlanması ve propaganda amaçlı kullanmaktadır. Bu doğrultuda örgütün, Avrupa genelinde en çok parayı Almanya'dan elde ettiği bilinmektedir. Almanya'da faaliyet gösteren örgüt mensupları, yasal olarak faaliyet gösteren dernek, halk merkezi, kültür merkezi, dayanışma merkezi, enformasyon merkezi, enstitü, birlik vb. kuruluşlar içerisinde kamufle olmuş durumdadır. 

Bu ülkedeki örgüt faaliyetleri 1993 yılında yasaklanmış olmasına rağmen, tabelasında PKK ibaresi bulunmayan pek çok dernek ve kuruluş faaliyetlerini sürdürebilmiştir. 

Yine KON-KURD'a bağlı olarak faaliyet gösteren ve Almanya'daki örgüt yandaşı derneklerin federasyonu olan YEK-KOM da terör örgütünün Almanya'daki legal görünümlü etkinliklerinde önemli bir yere sahiptir. Bu 
dernekler haricinde de Almanya'da örgüt yararına faaliyet yürüten çeşitli adlar altında (birlik, enstitü, kültür/enformasyon merkezi, yardım fonu, kültür evi) yüz civarında sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. 

Terör örgütü mensuplarına yardım ve örgüte gelir temini için kurulmuş bulunan, aynı zamanda Almanya'nın üç şehrinde temsilciliği olan, sözde Kürt Kızılayı (Heyva Sor a Kürdistan) öne çıkan bir diğer oluşumdur. 

Almanya'da yürütülen faaliyetler çerçevesinde KADEK mensupları tarafından Dormagen şehrinin sanayi bölgesinde atıl bir bina belediyeden kiralayarak Kürt Kültür Merkezi'ne dönüştürülmüştür. 

Örgüt elemanlarının organizesinde 01 Haziran 2002 tarihinde Essen şehrinde yaklaşık 150-200 kişinin katılımıyla, PKK'nın AB terör örgütleri listesine dahil edilmesini protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenlenmiştir. 
Yine aynı tarihte Hannover’de, yaklaşık 500 kadar örgüt yandaşı tarafından, “Kürtler Terörist Değildir” yazılı pankartlar açılmış, Biji Öcalan, Terörist Türkler ibareli sloganlar atılmıştır. 

Nitekim Almanya'da KADEK yandaşlarınca 09 Ekim 2002 tarihinde Bochum şehir merkezinde yaklaşık 150 kişinin katılımıyla bir gösteri yürüyüşü düzenlenmiş, yürüyüş esnasında;"Yaşasın Apo", "Biz Terörist Değiliz", "Öcalan'a Özgürlük, Kürdistan’a Özgürlük" yazılı pankartlar açılmış, Abdullah Öcalan’ın ait posterler taşınmış ve "9 Ekim'de Abdullah Öcalan'a Karşı Yapılan Komplo Bölge Halklarına ve insanlığa Karşı Yapılmıştır" başlıklı ve YDK imzalı bir bildiri dağıtılmıştır. 

Yine KADEK sempatizanlarınca 13 Ekim 2002 tarihinde Hamburg'da meşaleli bir yürüyüş gerçekleştirilmiş, Hamburg Kürdistan Halk Evi tarafından tertiplenen ve aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da 
bulunduğu yaklaşık 100 kişinin katıldığı ve önceden düzenlenen güzergâh üzerinde devam eden ve Başkonsolosluğumuz yakınında gerçekleştirilen gösteride konuşmalar yapılmış, Kürtçe ve Türkçe sloganlar atılmış ve "Abdullah Öcalan'a karşı girişilen uluslararası komployu kınıyoruz" yazılı siyah bez afiş taşınmıştır. 

Almanya’nın Freustroyt kentinde, Kürt öğretmenleri Derneğince, Kürtçe öğretimine yönelik yaklaşık 50 öğrenciye Zaza ve Gurmanç dillerinde dersler verilmiş, benzer kursların dernek ortamından çıkartılarak, resmi 
okullarda da yaygınlaştırılması yönünde girişimler başlatılmıştır. 

Alman polisince 14 Kasım 2002 tarihinde, Münih Med Kültür Evi'ne yapılan uygulama esnasında, dernekte bulunan bilgisayar, cep telefonu, faks ile çok sayıda yayın ve belgeye el konulmuştur. Yine 14 Kasım 2002 tarihinde ve Münih'te 150 polisin görev aldığı büyük bir baskın düzenlenerek KADEK'le irtibatlı oldukları gerekçesiyle 25 evde ve "Med-Kultur-Haus" adlı dernek binasında arama yapılmıştır. 

Bu gelişmeler sırasında örgüt yandaşları tarafından Almanya genelinde gerçekleştirilen eylemlere karşılık, Alman makamlarınca tedbirler arttırılmıştır. 

2003 yılında Almanya'daki faaliyetler, yine gösteri yürüyüşleri, mitingler, imza kampanyası, acılık grevi gibi eylemler olarak sürdürülmüştür. 

Nitekim Avrupa genelinde olduğu gibi Almanya'da 2003 yılı örgüt faaliyetlerinin tırmandığı bir yıl olmuştur. Abdullah Öcalan'ın cezaevi koşullarını protesto etmek amacıyla 27 Ocak 2003 tarihinde Almanya’nın 
Duisburg şehrinde bulunan Kürt Dayanışma Merkezi'nin organizesinde gösteriler düzenlenmiş, yine aynı amaçla, 25 Ocak 2003 tarihinde Medya Kültür Merkezi tarafından Duesseldorf tren istasyonunda bir başka gösteri, keza 2 Ocak 2003 tarihinde Münster'de, 11 Ocak 2003 tarihinde Hamburg'da, 01 Şubat 2003 tarihinde Heumarkt'da paravan dernek ve kuruluşlarca benzer nitelikte gösteriler yapılmıştır. 

Yine Abdullah Öcalan'ı "Sahiplenme ve Savunma" kampanyası kapsamında KADEK Almanya Essen Kürt Veliler Derneği organizesinde, 08-14 Şubat 2003 tarihleri arasında açlık grevi eylemi düzenlenmiş, diğer iki açlık 
grevi eylemleri de Hannover'de bulunan örgüt mensuplarınca, 27.01-02 Şubat 2003 tarihleri arasında Marktkirche meydanında, 13-14 Şubat 2003 tarihlerinde de Steintor meydanında kurulan çadırda sürdürülmüştür. 

Duisburg Kürt Veliler Derneği organizesinde, 13 Şubat 2003 tarihinde bir miting düzenlenmiş, KNK üyesi Mehmet Emin Pencevvını öncülüğünde 2003 Ocak ayı içerisinde başlatılan imza kampanyası sonuçları 15 Şubat 
2003 tarihinde Berlin'de düzenlenen basın açıklamasında kamuoyuna duyurulmuştur. Bu kapsamda Avusturya Kürt Dernekleri Federasyonu, Avusturya’nın en büyük dini kurumu olarak kabul edilen Dom Kilisesi 
yöneticileriyle görüşüp Öcalan’a uygulandığı iddia edilen sözde tecridi içeren bir dosya iletip kilise rahiplerinden destek istemişlerdir. 

Yine Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da FEY-KURD’un organizasyonuyla kiliseler ziyaret edilmiştir. Kopenhag’daki Vore Fru Kilisesinde Öcalan’ın özgürlüğe kavuşması için dua okunmuştur. Almanya’nın başkenti 
Berlin’de de PJA’lı kadınlar Noel vesilesiyle kiliseleri ziyaret etmiş, Berlin Süryani Ortodoks Kilisesi ile Katolik Kilisesini ziyaret eden PJA’lı kadınlar, ayine katılanlara bildiri ve gül dağıtmış, Kilise yetkililerinden Öcalan için 
de dua okunmasını talep etmişlerdir. 

Bremen’de ziyaret edilen Kiliselerdeki Papazlara, Öcalan’a uygulandığı iddia edilen sözde tecrit koşullarını anlatan dosyalar sunulmuş, Londra’da da UNICEF Britanya şubesine bir ziyaret gerçekleştirerek, Öcalan ile ilgili 
dosya bırakılmış, Fransa’nın Bordeaux kentinde yaşayan örgüte müzahir kadın kurumları tarafından Katolik kiliselerini ziyaret edilerek örgüt propagandası yapılmış ve Hollanda’nın Alkmar kentinde bulunan Protestan 
kilisesinde düzenlenen ayinde, rahip Drs. D.T Jans tarafından Öcalan için dua okunmuştur. 

Yine kampanya çerçevesinde, Finlandiya’nın Helsinki, Norveç’in Oslo, İsveç’in Uppsala, Stocholm, Gavle, Söderhom, Bollnos, Borlange, Vesteros ve Göteborg şehirlerinde heyetler şeklinde Protestan kiliseleri ziyaret edilmiştir. Bu kampanya 15 Şubat 2003 tarihinde sona ermiştir. 

Devam eden süreçte, Abdullah Öcalan'ı Sahiplenme ve Savunma kampanyası etkinlikleri çerçevesinde, Avrupa alanında örgüt yandaşlarınca gerçekleştirilen etkinliklerin istenilen düzeye ulaşamamasından bahisle KADEK sözde Başkanlık Konseyi tarafından, sorumlulara yönelik hazırlanan talimatta, mevcut eylemlerin güçlendirilerek sürdürülmesi, bürokratik sorunları olmayan, ağırlığı kadın ve çocuklardan oluşacak gruplarla, siyasi partilerin, tanınmış basın kuruluşlarının binaları vb. ses getirecek yerlerin işgal edilmesi, kiliselere yönelik çalışmaların yoğunlaştırılarak Kürtlerle birlikte Asuri ve diğer toplumların dini temsilcileriyle birlikte Vatikan nezdinde girişimlerde bulunarak Vatikan'da bir açlık grevi eyleminin düzenlenmesi istenmiştir. 

Örgüt üst yönetimi tarafından Avrupa Sahasında yoğun eylem ve etkinlik istenmiş olmasına karşın, çalışmaların istenilen seviyede olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenle KADEK yönetimi tarafından, Avrupa 
alanında sürdürülen faaliyetlere ivme kazandırılması amacıyla 2003 yılının ilk günlerinde peş peşe talimatlar gönderilmiştir. Yılın ilk aylarında ABD'nin Irak'ı işgali sonucunda gelişen öfke nedeniyle örgüt talepleriyle savaş 
karşıtlığı iç içe işlenmiştir. 

Peş peşe yayınlanan talimatlar ile 15 Şubat münasebetiyle geliştirilmesi hedeflenen eylemler çerçevesinde, kapsamlı ve etkili bir basın açıklaması düzenlenmesi, basın toplantısının etkili olması için, Nelson Mandela gibi tanınmış kişiler, sanatçılar, bilim adamları, siyasiler vb. katılımların sağlanması istenmiştir. 

Öte yandan Fransa-Strasburg’da düzenlenmesi hedeflenen merkezi mitinge geniş katılımların sağlanması amacıyla çalışmalara başlanması istenen bir diğer konu olmuştur. Ayrıca, sözde "Kürdistan’a Barış, Abdullah Öcalan'a Özgürlük" komitesinin etkin hale getirilmesi yayınlanan talimatta belirtilmiştir. Yayınlanan talimatlar çerçevesinde, her bir Avrupa ülkesi yıl içinde geniş katılımlı, ses getirici eylemler geliştirmeye çalışmıştır. 

Terör örgütünün Almanya’daki faaliyetleri hakkında değişik zamanlarda bilgine başvurulan örgüt mensuplarının beyanları Almanya’daki PKK faaliyetlerini gün yüzüne çıkarmaktadır. 

A. Ş. A. Kendisi ile yapılan mülakaatta; “1997 yılı son aylarında Serhat Kod ile görüşme yaptım ve PKK örgütü adına faaliyet göstermek istediğimi söyledim. Bu şahsın yanında iki gün kadar kaldıktan sonra, beni ve yeni katılım olan (3) erkek örgüt mensubunu yurtsever bir ailenin aracı ile Hollanda'nın bir köyüne eğitim çalışması yapmamız için gönderildik. Burada örgüt tarafından kiralanan bir çiftlik evinde siyasi eğitim çalışmaları yaptırdılar. Bize siyasi eğitim çalışmasını; Binevş Kod ile RUken Kod isimli bayan örgüt mensubu verdiler. Eğitim olarak; parti tarihi, parti tüzüğü, parti programı, Kürdistan tarihi, felsefe ve sosyalizmle ilgili dersler verdiler. Tahminen iki aya yakın burada siyasi eğitim çalışması yaptıktan sonra, buradan yeni katılım olan bizleri dağıtım yaptılar. 

Beni Diesburg Kentinin Hochfeld alanına sorumlu olarak verdiler. Diesburg Kentinin sorumlusu olan Delil Kod isimli şahıs ile görüşme yaptım. Bu şahıs benim altımda görev yapmaları için Diyar ve Serhat Kod isimli şahıslar ile 
tanıştırdı. Bunlar Hochfeld alanını iyi bidiklerinden, ev ev dolaşarak propaganda çalışması ile aidat toplayarak örgüte maddi destek sağlamak için çalışmalarımızı yürütüyorduk. Bu alanda yapmış olduğumuz çalışmalar sırasında, toplantı, yürüyüş ve mitinglere halkı bilinçlendirip gönderiyorduk, halkın mitinglere gitmelerine yardımcı olmak için araç tutuyorduk ve bu 
çalışmalarım buraya gelene kadar devam etti… Örgüt liderimiz olan Abdullah Öcalan'ın Demokratik Cumhuriyet Projesine katkıda bulunmak üzere Avrupa Cephe Merkezine öneri raporu yazdım ve sorumlum olan Delil Koda verdim. Bu önerim Başkanlık konseyi tarafından kabul edildi ve Türkiye'ye gelmem konusu gerçekleşti…” 

Bir diğer örgüt mensubu olan S.A.’nın; “1994 yılı sonbaharına kadar burada kaldım ve daha sonra sahte bir pasaportla Almanya'ya gönderildim. Beni Duesseldorf hava alanından parti tarafından gönderilen yurtsever şahıslar alıp Kani Yılmaz'ın yanma götürdüler. 

Beni götüren yurtsever şahıslara, Kani Yılmaz isimli şahıs teslim etti, benim sağlık sorunlarım ile iltica işlemlerimi yapmaları konusunda talimat verdi. Bu arada iltica talebim birkaç ay sonra kabul edildi ve bana siyasi iltica 
Pasaportu verdiler. 

Kani Yılmaz isimli şahıs beni Almanya Orta Eyalet (Köln, Duesseldorf, Bonn, Diesburg, Essen, Dortmund) alanında YAJK adına Sorumlu olarak gönderildi. YAJK örgütünün genel Sorumlusu Saadet Kod isimli şahıs yapmakta idi. Bu alanlarda kitle çalışmaları yaptım, ev ev dolaşarak örgütün propagandasını yapıyordum, toplantılar, yürüyüş ve festival 
gibi etkinliklerin düzenlemesini yapıyordum. Bu arada Kani Yılmaz tutuklandı ve Avrupa ERNK Sorumluluğuna Şahın Kod isimli şahıs geldi. 

1995 yılında Türkiye'de cezaevlerinde tutuklu mahkûmların yapmış oldukları açlık grevlerini desteklemek amacıyla bizde Frankfurt İlinde Alman makamlarının izni ile açlık grevine gittik. 1996 yılında Halepçe katliamım protesto etmek için kitleler üzerinde ERNK ve YAJK faaliyetleri yürüttüm. Bu protesto mitingine Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden 100.000 civarında insan geldi, bu yürüyüş için Alman makamları tarafından verilen izin sonradan yasaklandı. Bu yasaklanmaya rağmen kitle yürüyüşü yaptı ve iki taraf arasında gergin anlar oldu. Bu mitingden dolayı ben aramaya aldırıldım ve 1998 yılı Şubat ayında Köln'de yakalandım. Çıkarıldığım mahkeme tarafından 2 yıl 8 ay hapis cezası aldım, ancak 15 ay kadar yattıktan soma 
şartlı tahliye oldum. 

Cezaevinden çıktıktan soma, daha önce içerisinde bulunmuş olduğum YAJK örgütü kongrede alman karar gereği YAJK partileşti ve PJKK(Partiye Jinen Karkeren Kürdistan-Kürdistan İşçi Kadınlar Partisi) oldu. Bu partinin Avrupa Kadın 
Cephesi ise EJAK (Eniye Jinen Azadı Kürdistan-Kürdistan Özgür Kadınlar Cephesi) ismim aldı. Bende EJAK içerisinde Orta Eyalet sorumlusu olarak faaliyet gösterdim…” 

Diğer bir örgüt mensubu olan E. A.; “…Ben 1996 yılında 15 yaşında iken dayım Ömer A. ile amcam Ahmet A. bana Almanya’dan istek yaparak bu ülkeye gittim. Mültecilerin bulunduğu yere gittim. Burada bulunan Agit (K), Mahir (K) ile ilişkiye geçtim. Orada bulunan şu an isimlerini hatırlamadığım PKK’lılarla bir olarak Türkiye’yi kötüledik ve arandığımızı belirterek iltica talebinde bulunduk. 1997 yılı içerisinde diğer başvuranlarla birlikte ilticam kabul edildi. Bu ülkede değişik işlerde ve temizlik işlerinde çalıştım. 

PKK örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın’ın 1999 yılı Şubat ayında yakalanarak Türkiye'ye getirildikten sonra Agit ve Mahir kod adlı arkadaşlar beni ve benim gibi Kürt kökenli arkadaşları bir araya toplayarak Türkiye'yi protesto etmek için eylem yapacağımız söylediler. Tarihten 20 gün kadar önce 150 kadar arkadaş Mannheim isimli şehirde toplandık. PKK bayrağını 
açarak Serok Apo, Bıji Kürdistan, Kahrolsun Türkiye, diyerek slogan attık. Bende PKK bayrağının bir ucundan tutarak grup içerisinde yürüdüm ve slogan attım. Olaylar çıktı ve Alman polisi beni yakaladı, 2 gün cezaevinde yattım…” 

Örgütün Almanya’daki faaliyetleri ve kitleye uyguladığı şiddet ise Delal Kod F. T.’nin ifadesi şu şekilde yansımıştır. “Serkef Kod ile birlikte Bielefeld’ e geldik. 1996 yılı Ekim ayının sonlarıydı, 1997 yık Ocak ayının ikisinde 
Alman Polisi tarafından Köln'de bir yurtseverin evinde yakalanıncaya kadar yukarıda belirtiğim şehirlerde gezerek gençleri faaliyete yani PKK'ye kazandırmak için faaliyet gösterdik, daha doğrusu bu faaliyetler sırasında Serkef Kod'un yanında bulunuyordum. Bana herhangi bir inisiyatif tanınmamıştı. 

Bu şehirlerdeki PKK derneklerinde toplanılıyordu, PKK propagandası yapılıyordu, ayrıca gizli yerlerde daha doğrusu benim götürülmediğim yerlerde iki haftalık kamplar yapılıyordu, bunun yanında Serkef Kod aidat topluyordu, bir keresinde Hamburg'da yapılacak toplantıya geleceğini söyleyip te gelmeyen bir yurtseverin oğlunu dışarıda bir yerde döğmüşler 
bunu Serkef Kod anlattı, ayrıca Hamburg’da PKK'nin Derneğinde örgüte katılan bir akrabasını almak için giden (30) yaşlarında bir erkeği orada kadro olarak çalışan Sılav Kod isimli örgüt mensubu tarafından dövüldü, bu şekilde faaliyet devam etti. Yakalanmadan üç hafta kadar önce Duesseldorf’ta çıkartılan Sterka Ciwan isimli gençlik dergisi redaktör olarak çalıştım…” 

Almanya’da yapılan kitle çalışmaları kapsamında Dilan Kod G. Ö. “Bunları ağabeyimin çevresindeki insanlardı, bunlarla birlikte komite içerisinde faaliyet gösteriyorlardı, bunlarda ağabeyim gibi komite üyeleri idiler, Almanya*da bulunan Kürt ailelere giderek PKK örgütünün propagandasını yapıyorlardı. Her ay örgüt adına aidat toplamakta idiler, Türk ailelerinden de aidat toplayıp toplamadıklarını bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla herkesten aidat topluyorlardı. 

Bu şahıslar vasıtasıyla yani Mehmet ve Alî Gülmezoğlu ile birlikte PKK'nin derneğine giderek kültürel çalışmalara başladım. 1995 yalının ortalarına kadar bu şekilde devam etti. 1995 yılının ortalarında Frankfurt’ta iki hafta siyasi eğitim çalışmalarına aldılar. Bu eğitime yaklaşık 25 kişi katılmıştık. Ben ilk defa böyle bir eğitime katıldım… Bu eğitimde herkes PKK’ya katılma kararı aldı, bende katılma kararını aldım. Bundan sonra beni de biraz geliştirmek amacıyla yanlarına aldılar, Medya Kod, Serhat Kod, Nazdar Kod ve bunlara bağlı alt birimler vardı, kitleye çıkıyorduk, örgütleme yapıyorduk, propaganda ajitasyon ve kitlenin olduğu her yerde evlerde toplantılar gerçekleştiriyorduk. Daha sonra bana değişik bir alana gitmemi istediler, 
bende Köln'e gittim, burada Bölge sorumlusu Mahmut Kod bulunmakta idi, Mahmut Kod'a bağlı olarak faaliyet yürüten Hasret Kod ile Zilan Kod vardı, bende bunların içine katıldım ve birlikte faaliyetlere başladık…” 

Almanya ile ilgili en çarpıcı bilgileri ileten F.D.; “… Almanya siyasal boyutta PKK terör örgütünü desteklemektedir. Kafkaslarda ve Türk Cumhuriyetleri üzerinde Almanya ile ABD arasında büyük bir rekabet vardır. Kafkaslara 
ve Türk Cumhuriyetlerinde Türkiye'nin büyük bir etkisi vardır. Türkiye buralara Amerikan çıkarları ile girdiği için Almanya bundan büyük rahatsızlık duymaktadır. Almanya bu bölgeye Türkiye'nin Amerika ile değil daha çok kendisi ile birlikte girmesini istemektedir ve bunun içinde Türkiye ye büyük baskı yapar. Türkiye'ye boyun eğdiremeyince de PKK terör örgütünü kullanarak Türkiye'yi zayıflatma yoluna gider. Almanya'da bulunan Türk toplumu eskisi gibi sadece işçi topluluğu değildir, işyeri sahipleri vardır. Siyasal ve ekonomik yaşamda söz sahibidirler. Almanya Türk toplumunun Almanya'da söz sahibi olmalarından rahatsızlık duyduğu için Türk işyerlerine yapılan saldırılara göz yumar. 

Almanya PKK'nın faaliyetlerini kontrol altında tutamadığı zaman rahatsız duyar. Almanya Anayasasını Koruma Derneği Başkanı ve Milletvekili olan Henrig Lümmer defalarca Abdullah Öcalan’ın’ın ile görüşerek PKK'nın Alman yasalarına aykırı düşen eylemlerini durdurmalarını istemiştir. Kazım (K) Hamili Yıldırım isimli örgüt mensubundan aldığım bilgiye göre 1997 yılı Ağustos ayında Alman İçişleri Bakan Yardımcısı, Abdullah Öcalan’ın’ın ile görüşmek üzere Suriye'nin Şam şehrine gelerek burada Öcalan’ın’ın ile bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmaya göre PKK Almanya da izinsiz gösteri 
yürüyüşleri ve toplantılar düzenlemeyecek, her şey Almanya'nın denetiminde olacak bunun karşılığında da Almanya şiddet dışı tüm PKK faaliyetlerine müsaade edecek, bunun sonucunda da birçok Kürt derneği geri açılmıştır...” beyanları ile Alman Devletinin örgütü ülkemize karşı nasıl kullandığını gözler önüne sermiştir. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ BÖLÜM 1

PANZER VE KÜRT İSYANI KADEK’İN İLANI VE AVRUPADA PKK'YA DESTEK VEREN ÜLKE FAALİYETLERİ  BÖLÜM 1




11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’da meydana gelen terör eylemleri ve ABD’nin Kuzey Irak’ı işgali ile meydana gelen gelişmeler örgütü derinden sarsmıştır. Olayın hemen akabinde yeni bir kongrenin oluşturulması hazırlıkları başlatılmıştır. PKK terör örgütünün 4-10 Nisan 2002 tarihinde yapılan VIII. Kongresinde örgütün adı KADEK (Kongra Azadiya Demokratika Kürdistan/Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi) olarak değiştirmiştir. 

KADEK’in I. Kuruluş Kongresi olarak isimlendirilen kongre sonrasında, eskiden olduğu gibi Abdullah Öcalan KADEK Genel Başkanı, PKK Başkanlık Konseyi üyeleri de KADEK Başkanlık Konseyi üyeleri olarak deklare edilmiştir. 

PKK'nın diğer tüm birim, komite, kurum ve kuruluşlarının da varlıklarını hiçbir ciddi değişime gitmeden KADEK'e bağlı olarak devam ettirecekleri açıklanmıştır. Örgüt ortaya çıkan yenidünya düzeni ekseninde kendini yapılandırmaya çalışırken, KADEK ile sözde legalleşme gayretlerini daha ileri götürmeye çalışmıştır. 

Yine örgütçe yapılan değerlendirmelere göre, ABD öncülüğündeki yeni sistemin inşası için Sosyalist Sistemin çökertilmesinin kafi gelmediği, 11 Eylül terör saldırıları bahanesiyle dünyadaki tüm statükocu güçlerin 
tasfiyesinin gündeme alındığı belirtilmiştir. Türkiye'nin de bu statükocu güçlerden biri olduğu ve değişmekte zorlandığı iddia edilmiştir. Türkiye'nin ve diğer Ortadoğu'daki statükocu güçlerin değişime zorlanmasında örgütün 
önemli bir demokratik rol oynayabileceği iddia edilmiştir. 

Örgütçe yapılan değerlendirmelerin devamında, KADEK'in ideolojisinin Abdullah Öcalan tarafından 1993 yılından itibaren adım adım geliştirildiği ve nihayetinde 'Demokratik cumhuriyet ekseninde kültürel kimliğin kabulü' 
veya 'Kürt kültürel kimliğinin kabulü temelinde anayasal vatandaşlık' olarak formüle edildiği, bu mücadelenin sözde demokratik mücadeleyi (siyasi serhildan) öngören tamamen sivil bir düşünce sistemi olduğu, ABD'ye karşı dini motifli ve milliyetçi söylemlerin de çözüm olamayacağı, Ortadoğu'da yaşanan ve Filistin-İsrail çatışmasında görüldüğü gibi kısır döngü içine giren çatışmaların başarı şansının bulunmadığı belirtilerek 250 mevcut durumda 
KADEK’in ilanın yeni koşulların gereği olduğu vurgulanmıştır. 

KADEK’in kuruluşu dış dünyaya örgüt değişti, artık legal bir partiyiz havası vermek amacında ise de, aslında değişen hiçbir şeyin olmadığı kısa zamanda ortaya çıkmıştır. PKK içerisinde faaliyet gösteren kadrolar 
KADEK’e devredilmiş, PKK içerisindeki statükocu Derin Güçler, tüm tasfiye çalışmalarına rağmen kendini korumayı başarmış, hatta 2000 yılı sürecine göre daha da güçlenmişlerdir. 

KADEK’in legalleşme gayretleri sadece tüzüğüne koyduğu bazı demokratik adımları içeren yazılardan ibaret kalmıştır. Bunun dışında yapı, amaç, kamp, kadro ve şiddet boyutunda bir değişme olmamıştır. 

KADEK adı, örgüt içerisinde de kabul görmemiş, örgütün adlandırması eskisi gibi PKK adı altında devam ettirilmiştir. KADEK döneminin en önemli özelliği ise, bu dönemde silahlı faaliyetlerin görünüşte en asgari 
seviyeye indirilmiş olmasıdır. 

Abdullah Öcalan, 16 Ocak 2002 tarihli avukat görüşmelerinde KADEK sürecinde yapılması gerekenleri Avukatları aracılığı ile ilgili sorumlulara ileterek, bir yol haritası çıkarmıştır. Buna göre, Demokratik ittifaklara 
açık olunması, şehirlerdeki illegal çalışmaların legal görünüm altında devam ettirilmesi, KNK çalışmalarının derinleştirmesi, Avrupa’da lobicilik faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve diplomatik faaliyetlere ağırlık verilmesini 
istemiştir 251. 

Daha önceki ideolojik sisteminde silahlı eylem modeliyle Sosyalizmi hakim kılmayı hedefleyen örgüt, KADEK ve sonrasında KONGRA-GEL’in kurulmasıyla birlikte, ideolojisini değiştirerek, insan hakları ve demokrasiyi öne çıkaran söylemlere yer vermiştir. Örgüt yönetimi yaptığı açıklamalarda, ABD’nin Irak’ı şekillendirme planlarında rol almak istediklerini ifade ederek, kendilerine verilecek görevleri yapacakları imasında bulunmuşlardır. 

Bu doğrultuda, Türkiye’nin AB’ne girme sürecinde attığı adımları istismar ederek, üyelik sürecinde ele alınacak demokratik adımlarda örgütün tezlerini dikte etmeyi ve devam eden süreçte muhatap kabul edilmeyi hedeflemiştir. Bu çerçevede daha önceki “Bende kürdüm, PKK’lıyım, kimliğimi istiyorum” adı altında yürütülen kampanyalara hız verilmesi kararı alınmıştır. 

Örgütün sözde barış dönemi olarak adlandırdığı süreç, örgüt açısından birçok yapısal sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni politika neticesinde yaklaşık 7 bin civarındaki örgüt militanı amaçsız kalmış ve örgütün faaliyetlerini sorgulamaya başlamışlardır. Siyasi eğitim hariç düzenli bir çalışma içerisine girilemeyen bu dönemde, yeni iç örgütsel sorunlar meydana gelmiştir. 

 Örgüt tarafından yasak olan kadın-erkek ilişkilerinde önemli artışlar yaşanmıştır. PKK terör örgütü militanları tarafından; “…isteklerimiz sadece demokratik haklar çerçevesindeyse ve ayrı bir devlet istemiyorsak, 
neden silahlı mücadele gösteriyoruz. Silahlı birlikler daha ne kadar bu dağlarda faaliyetsiz gezecek. Amacımız dil ve kültürel haklarsa bunu siyaset yolu ile daha çabuk elde ederiz…” gibi itirazlar yükselmiş ve birçok örgüt mensubu silahlı bir örgüt olma yerine siyasal zeminde faaliyetlerin devam ettirilmesini talep etmiştir. 2002 sonrasından 2004 yılına kadar geçen zaman, örgütün en fazla elamanını kaybettiği zaman dilimi olmuştur. 

2002 yılından sonra başta Irak ve Suriye kökenliler olmak üzere pek çok örgüt mensubu örgütten kaçarak kendi ülkelerine gitmişlerdir. Avrupa’dan katılanlar ise eskiden yaşadıkları ülkelere geri dönerken, Iraklılar KDP ve KYB’nin içerisine karışmış, bazıları da Peşmerge olmuşlardır. Türkiye’den katılanalar ise kaçma konusunda en ciddi sıkıntıyı yaşayanlar olmuştur. Türkiye’ye gelmeye cesaret edemeyen bu grup, mevcut çelişkilerine rağmen örgütte kalmaya devam etmiştir. Örgüt kamplarında yoğun kaçışların yaşandığı bu dönemde, her şeye rağmen yeni katılımların olduğu da görülmüştür. 

Örgütün önemli oranda elaman kaybettiği bu yıllarda Yalçın Küçük’ün silahlı eylemlere başlanması tavsileri dikkat çekmiştir. Küçük, Öcalan’a yakın çevrelerle yaptığı toplantılarda silahlı güçlerin tasfiyesinin PKK’nın 
gücünü büyük oranda ortadan kaldıracağını iddia etmiştir. 

KADEK’in Avrupa Faaliyetleri 

Bu dönem içinde gerek eylem ve gerekse örgütsel bazda Avrupa düzeyindeki örgüt faaliyetlerinde bir hareketlilik, görülmüştür. Hareketlilik ağırlıklı olarak terörist başının yakalanma yıldönümü ve Nevruz etkinliklerin  den kaynaklı olmuştur. 

Terör örgütü PKK'nın cephe örgütlenmesi olan YDK'nın üst yönetim organı olan "Ana Meclis"in olağan toplantısı, 11-15 Ocak 2002 tarihleri arasında Fransa'da yapılmıştır. Söz konusu toplantıda, örgüt tarafından Ocak-Şubat-Mart 2002 döneminde Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilmesi planlanan eylem ve etkinliklere ilişkin kararlar alınmıştır. 

Öte yandan, terör örgütü PKK yandaşı işadamlarını bir araya getirmek ve terör örgütü PKK'ya finansal destek sağlamak amacıyla, 2001 yılı Ocak ayında kurulan ve Almanya/Frankfurt merkezli olarak faaliyet gösteren 
'KARSAZ’ın sözde ikinci kongresi, "İkinci Kürt Ekonomi Kongresi" adı altında Fransa/Paris'te 11-13 Ocak 2002 tarihleri arasında gerçekleştir miştir. Sözde Kongre'ye Almanya, Avusturya, Avustralya, Belçika, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre ve Romanya'dan 130 PKK yandaşı işveren katılmıştır. 

Özgür Politika gazetesinin 14 Ocak 2002 tarihli nüshalarında; kongrede KARSAZ'ın bir yıllık faaliyetlerinin değerlendirildiği ve bu çerçevede, "KARSAZ'ın 10 ayda kendi altyapısını oluşturma, çalışmalarına yönelik bir politika geliştirme ve bunları tanıtma çabası içinde olduğu, et, kuru gıda, içecek ve inşaat sektörlerini kapsayan üç komisyonun çalışmalarını koordine etmek amacıyla sektörleşme ve proje sunma çalışması yürüttüğü, 
ancak bu çalışmaların henüz tamamlanmadığı belirtilmiştir252. 

Dönem içerisinde Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren terör örgütü PKK güdümündeki örgütlenmeler tarafından, 08 Mart-Dünya Kadınlar Günü ve 21 Mart-Nevruz bahanesiyle çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir. 

Avrupa'daki 21 Mart 2002 tarihli Nevruz etkinlikleri, KUK ve KON-KURD tarafından organize edilmiş, Nevruz etkinlikleri kapsamında; meşaleli yürüyüş, folklor gösterisi, skeç, konser ve spor müsabakası gibi 
etkinliklere yer verilmiştir. 

Öte yandan Avrupa Yapısı tarafından, 27 Ocak 2002 tarihinde "Goethe Str. 23 Hannover-Almanya" adresinde "Kürdistan Merkezi" adlı bir kuruluş faaliyete geçirilmiştir. Merkezin yöneticiliği için İbrahim Alin isimli bir örgüt mensubu görevlendirilmiş olup, merkezde gençler için bilgisayar kursları, okullarla işbirliği içinde Almanca kursları, örgüte yakın kadın yazarların ders vermeleri ve kadınlara özel geceler düzenlenmesi planlanmıştır. İbrahim 
Alin tarafından yapılan bilgilendirmede merkezin, Kürtler için öneriler üretmek ve Kürtleri Alman vatandaşlarına tanıtmak şeklinde amaçlar oluşturulduğu belirtilmiştir. 

Aynı dönemde KNK tarafından yapılan bir açıklamada Berlin'de "örgütler arasında ortak ulusal politika belirlenmesi" amacı ile "Ulusal Zemin Toplantısı" düzenleneceği belirtilmiştir. Alman Demokratik Sosyalizm Partisi 
(PDS) tarafından finanse edilecek toplantıya, KDP ve KYB'den katılım sağlanmayacağı, ancak resmi nitelik taşımayan kişilerin gözlemci olarak gönderilebileceği, etkinliğin Berlin'de gerçekleştirilememesi halinde Brüksel'de yapılacağı ifade edilmiştir. 

 PDS ile ortak yapılacak toplantı kararının akabinde Ocak 2002 döneminde KNK kongresini yapılmıştır. Bu kongrede İsmet Şerif Vanlı başkanlığa seçilmiştir253. 

Yine Sözde Başkanlık Konseyi üyesi Ali Rıza Altun ve örgütün Avrupa sorumlularından Muzaffer Ayata'nın, PDS milletvekili ve Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Feleknas UCA ile yaptıkları görüşmede; "Avrupa 
Parlamentosundan bir heyetin, gazetecilerle beraber Nevruz döneminde Güneydoğu Anadolu bölgesine giderek durumu yerinde incelemeleri, dönüşte hazırlayacakları raporu AP Azınlıklar Komisyonuna sunmaları, KNK temsilcilerinin Azınlıklar Komisyonu'nda görevlendirilmesi için çalışılması ve Kürtçe eğitimin Avrupa çapında okullarda başlatılması için baskı yapılması" 
kararlaştırılmıştır. 

KADEK’in Irak vatandaşlarına yönelik oluşturduğu oluşum olan PÇDK’nın (Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi) Avrupa örgütü I. Konferanslarını Ağustos 2002 yılında gerçekleştirmiştir254. Bu toplantıda Avrupa’da yaşayan Irak, Suriye ve İran kökenli Kürtlerin örgüt yanına çekilmesi kararlaştırılmıştır. Yine Eylül 2002 tarihinde Avrupa’da Kadın Konferansı gerçekleştirilmiştir. 

2003 yılında örgütün Avrupa sorumluluğunu Rıza Altun, Muzaffar Ayata, Sakine Batman Kod Şehnaz ALTUN ve Mizgin Şen yapmaktadır. Rusya’da ise Suriyeli Doğan Duderi ve Dorsin Kod Zubeyde ERSÖZ adlı militanlar bulunmaktadır 255. 

2003 dönemi ise tıpkı 2002 dönemi gibi aynı politikaların bir devamı şeklinde devam etmiştir. Bu dönemde ağırlıklı olarak Avrupa'da sürdürülen yurt dışı faaliyetleri "Önderliği Sahiplenme" ve "Toplumsal Barış Genel 
Af” kampanyaları çerçevesinde sürdürülmüştür. 

2003 yılı örgütün diplomatik atakların devam ettirilmeye çalışıldığı bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem PKK örgüt mensupları hem de DEHAP’lı siyasiler; Batılı politikacılar, bilim adamları ve Batılı kurum ve kuruluşlarla görüşmeler gerçekleştirmişlerdir. 

Bu görüşmeler doğal olarak bazı Avrupalı parlamenterleri açıklamaya yapmaya veya örgüt paralelinde fikir beyan etmeye zorlamıştır. Bu nedenle AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Gunter Verheugen Mayıs ayı içerisinde Avrupa Parlamentosunda yaptığı açıklamada Öcalan’a yönelik uygulandığını iddia ettiği sözde tecridi izlediklerini, ziyaret yapma ve savunma hakkının güvenceye alınmasını takip ettiklerini açıklamıştır. 

Yine aynı dönemde Moskova Baro Başkanı ve bir grup avukat Öcalan’ın AİHM’deki davasına katılmak ve Öcalan’la görüşmek istediklerini örgüte iletmişlerdir. Mayıs 2003’de ki bu iki gelişme Öcalan’ın motivasyonunu sağlamışsa da, akabinde ABD’lilerin açıklamaları aksi bir sonuç ortaya çıkarmıştır. 

 Bu çerçevede 23 Nisan 2003 günü DEHAP yöneticileri ile ABD’li yetkililer arasında bir görüşme yapılmıştır. 
Görüşme sırasında ABD Büyük Elçiliği Siyasi İşler sorumlusu, aynı zamanda Büyükelçi Yardımcısı, KADEK’i silahsızlandırma konusunda; “bunu KADEK yapmazsa, kendilerinin yapacağını, KADEK’i bir terörist örgüt olarak 
gördüklerini, Kürt sorununu ayrı, KADEK sorununu ayrı olarak ele aldıklarını, Kürtlere sempati duyduklarını, KADEK’e karşı olduklarını, Türkiye’de sözde Kürt sorununun çözümünün AB sürecinde mümkün olacağını, Türkiye’de de KADEK’e yönelik bazı çalışmaların yürütüldüğünü duyduklarını, kapsamlı bir genel affın zor olduğunu, ama çıkarılmak istenen 
pişmanlık yasası üzerinde durulması gerektiğini” belirtmişlerdir. 
Bu toplantının sonucu avukatları aracılığı ile Öcalan’a da aktarılmıştır256. Fakat gelinen aşamada ABD’lilerin PKK’nın ortadan kaldırılması hususunda bir şey yapmadıkları açıkça görülmektedir. 

 Öcalan, diğer yandan Türkiye ve Almanya arasındaki ekonomik ve siyasal anlaşmamalardan rahatsız olmuş, bu anlaşmaları bile kendi ile ilgili olarak yorumlayıp, kendisinin tasfiye edilmesi ve PSK lideri Kemal Burkay’ın öne çıkarılma çabası olarak okumuş 257, K. Iraklı güçlerin temsil kabiliyeti açısından Avrupa’da güçlenmesini ise bu planın bir devamı olarak nitelemiştir. 

 Yukarıda özetle ifade edildiği gibi KADEK sürecinin başlangıcı örgüt için pekte iç açıcı olmamıştır. Bir yandan Türkiye’nin AB paralelinde çıkardığı yasaların örgütü zayıflatması, diğer yandan ABD’li yetkililerin 
açıklamaları örgütte sorunların baş göstermesine neden olmuştur. 

Yine Mart 2003’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Öcalan’ın cezaevi koşullarında hukuk dışı bir uygulama olmadığı yönünde karar veresi de örgütün Öcalan konusunda Avrupa’da yaptığı propagandaları boşa çıkarmıştır. 

KADEK Döneminde Avrupa Alanında Yürütülen Eylemler 

KADEK döneminde örgüt ve yandaşı kurumlar tarafından yürütülen kampanyalar; 

. 2002 yılında KADEK'li ve PJA'lı tutuklular tarafından başlatılan Barış ve Demokratik Çözüm İçin Mücadele Kampanyası, 
. 2002 yılında DEHAP tarafından organize edilen Kürtçe isim Kampanyası, 
. 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri sonrasın da müzahir kitleyi canlı tutabilmek için “Apo’yu sahiplenme” kampanyası, 
. 2003 yılında DEHAP tarafından 'Demokratik ve Barışçıl Çözüm İçin Yol Haritası” adlı kampanya, 
. 20 Eylül 2003 tarihinden itibaren " Barış ve Demokratik Çözüm İçin Mücadele “ ve " Başkan Apo'nun sağlığı sağlığımızdır " kampanyaları, 

Bu dönemde Avrupa ülkelerinde yapılan faaliyetler aşağıda sıralanmıştır. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR



***