Nikaragua etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nikaragua etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2019 Cumartesi

TÜRKİYE’NİN LATİN AMERİKA POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 2

TÜRKİYE’NİN LATİN AMERİKA  POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 2 



İki ülke arasındaki Karma Ekonomik Komisyon üçüncü toplantısını 27 Ekim 2009 tarihinde Buenos Aires’te gerçekleştirmiş ve Türk heyetinin başkanlığını Devlet Bakanı Cemil Çiçek yapmıştır. Toplantıda, küresel krize karşı alınabilecek ortak önlemler, ticareti geliştirme stratejileri, yatırımlar, serbest bölgeler, enerji, müteahhitlik, hava ve deniz ulaştırması, bilim ve teknoloji ve tarım alanlarında işbirliği olanakları ele alınmıştır. Ancak, son üç yılın verilerine bakıldığında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2009 yılında önemli bir düşüş gösterdiği görülmektedir:

Tablo 6. Arjantin ile Türkiye arasındaki dış ticaret (1000 dolar)34

Türkiye’nin 2009 yılı içerisinde Arjantin’den ithal ettiği ürünlerin büyük bir kısmını soya fasulyesi ve yağı, petrol yağları, mısır ve mısır yağı, yün ve dizel taşıt araçları oluştururken; Arjantin’e olan ihracatı ise otomobil ve yedek parça, sentetik iplik, tütün, buzdolabı, metal işleme makineleri ve zeytinyağı üzerine yoğunlaşmıştır.35

Orta Amerika, Karayip Ülkeleri ve Meksika ile İlişkiler

Latin Amerika’nın önemli ülkelerinden biri olan Meksika ile Türkiye ilişkileri konusunda 2009 yılında yaşanan gelişmelere bakıldığında önemli temasların gerçekleştirildiği görülür. 9–10 Aralık 2009 tarihlerinde Başbakan Erdoğan tarafından Meksika’ya gerçekleştirilen ziyaret sırasında yapılan görüşmelerde, Meksika hükümeti Türk işadamlarına uzun süreli ve çok girişli vize uygulamasına geçmeyi kabul etmiş ve vize işlemlerini hızlandırmayı ve kolaylaştırmayı taahhüt etmiştir.36 
Bunun yanı sıra, Türk müteahhitlerin, Meksika’da yürütülecek 50 milyar dolarlık alt yapı çalışmalarından pay alabilmelerinin de önü açılmıştır.37 Hükümet başkanı düzeyinde gerçekleştirilen bu ziyaret ile, Meksika’nın Türkiye’nin Latin Amerika politikası açısından taşıdığı önem vurgulanmış ve uyuşturucu ticaretinin önlenmesi gibi iki ülke için de önem taşıyan ortak sorunlara etkin çözümler üretilmesi konusunda işbirliğinin gerekliliği üzerinde durulmuştur.38 

Meksika, Türkiye’nin Latin Amerika’ya açılması açısından oldukça önemli bir konumdadır ve 2008 yılının sonlarında başlayarak 2009 yılında yoğunlukla devam eden Meksika ile ilişkileri geliştirme çabası ülkenin bu önemli konumunun bir göstergesidir. Dünyanın büyük ekonomileri arasında yer alan Meksika, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada ile yürütmekte olduğu serbest ticaret ile Türkiye’nin Kuzey Amerika pazarına gümrüksüz giriş kapısını oluşturmaktadır. 2008 yılının sonlarından itibaren ülke ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan düzeyinde yürütülen temaslarla iki ülke arasındaki ticari ve siyasi ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır. Dış ticaretle ilgili eldeki son veriler de ilişkilerin artmakta olduğunu fakat diğer Latin Amerika ülkeleri ile olduğu gibi, Meksika ile de dış ticaret dengesinin Türkiye aleyhine olduğunu göstermektedir.


Tablo 3. Türkiye-Meksika Ticaret Verileri (1000 Dolar)39


Son verilerden de görüldüğü üzere, Meksika ile Türkiye arasındaki ithalatın arttığı gözlemlenirken, bu ülkeye yapılan ihracatta ciddi bir azalma söz konusudur. Türkiye’nin Meksika’ya ihraç ettiği başlıca ürünler; taşıt ve yedek parça, ev tekstili, hazır giyim, mücevherat, tütün, istifleme makineleri ve dış lastiktir.40 Meksika’dan ithal edilen başlıca ürünler ise; elektronik cihazlar, tıbbi cihazlar, otomatik bilgi işlem makineleri, organik kimyasallar ve ortopedik cihazlardır.41 2009 yılında yoğunlaştırılan ikili ilişkilerin, var olan dış ticaret dengesini Türkiye lehine çevirmesi hedeflenmektedir. Ancak, verilerden de anlaşılabileceği üzere, özellikle Meksika ile ABD ve AB arasında var olan serbest ticaret antlaşmaları, Türk mallarının ülke pazarındaki rekabet gücünü zayıflat makta ve dış ticaret açığını korumaktadır. 

2009 yılında, Türkiye’nin geleneksel olarak olumlu kültürel ve sosyal ilişkiler kurduğu Küba ile de ilişkiler daha fazla gündeme gelmiş ve bu ilişkilere ekonomik boyutun da eklenmesi yolunda önemli adımlar atılmıştır. Küba ile artan ticaret hacmi ve Türkiye İktisadi Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) Kübalı yetkililer ile birlikte yürüttüğü sosyal ve ekonomik kalkınma projeleri bu yöndeki çabaların olumlu sonuçları arasında sayılabilir.42 2009 yılında Küba’daki Havana Üniversitesi’nde Türkoloji Bölümü kurulması için çalışmalar başlatılmış 43 ve 
30 Ekim 2009 tarihinde kürsünün resmi açılışı Küba’da Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından yapılmıştır.44 
Buna karşılık, Küba’nın önde gelen günlük gazetelerinden olan Granma Gazetesi de Türkçe olarak basılmaya başlanmıştır. 45 
Bu adım, iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin kültürel boyutta da vurgulanması açısından sembolik olarak önem taşımaktadır. Eğitim ve kültürel işbirliği alanında atılan bu adımlara ek olarak Küba’nın Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki geçici üyeliğini desteklemesi de iki ülke arasındaki derinleşen ilişkilerin bir göstergesi olarak yorumlanabilir ve Türkiye’nin dış politikasını çeşitlendirme yolunda attığı adımların olumlu sonuçları arasında sayılabilir.

İki ülke arasındaki olumlu siyasal ve kültürel ilişkilerin ekonomik göstergelere de yansıtılması açısından 2009 yılında önemli adımlar atılmıştır. 26 Ekim 2009 tarihinde Küba ile Türkiye arasındaki Karma Ekonomik Komisyon Küba’da toplanmış ve iki ülke arasında ekonomik işbirliğinin artırılması masaya yatırılmıştır. 30 Ekim 2009 tarihinde imzalanan Karma Ekonomik Protokol uyarınca; ticari işbirliğinin hukuki altyapısı, eximbank kredileri, yatırımlar, enerji, sağlık, turizm, ulaştırma, gemi inşası, bilim ve teknoloji, müteahhitlik, eğitim ve kültür alanlarında işbirliğinin artırılması karara bağlanmıştır.46 

2009 yılında atılan bu adımların, verilere yansıması aşağıdaki gibidir:

Tablo 5. Türkiye ile Küba arasındaki Dış Ticaret (1000 dolar)47

İki ülke arasındaki ticaretin ihracat boyutu demir-çelik, plastik, inşaat makineleri, otomotiv yedek parçası ve temizlik malzemeleri üzerinde yoğunlaşırken; ithalat boyutunda ise, eczacılık ürünleri, deri mamulleri, alkollü içkiler, kahve, baharat ve kakaonun ağırlığı göze çarpmaktadır.48

Belize, El Salvador, Guatemala, Honduras, Kosta Rica, Nikaragua ve Panama’yı kapsayan Orta Amerika ülkeleri arasında, 2009 yılında Türkiye’nin aktif olarak ilişki içinde olduğu başlıca ülke Kosta Rica olmuştur. 2009 yılında ilişkilerin devlet başkanı düzeyinde geliştirildiği diğer bir ülke de Kosta Rica’dır. 25 Kasım 2009 tarihinde Türkiye’yi resmi olarak ziyaret eden Kosta Rica devlet başkanı Oscar Arias, Türkiye’yi ziyaret eden ilk Orta Amerikalı lider olmuştur.49 

  Bu ziyaret ile Türkiye, Latin Amerika’daki işbirliği atılımlarına bir yenisini eklemiş ve iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında imzalanan işbirliği deklarasyonu ile sonraki dönemlerdeki yoğunlaştırılmış işbirliğinin temelleri atılmıştır. 2011 yılında Ankara’da Kosta Rica Büyükelçiliği’nin açılmasına yönelik planlar da ilişkileri artırma isteğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Ayrıca, Türkiye 
ile Kosta Rica arasında 2010 yılı içerisinde bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması için gerekli ön hazırlıklar da 2009 yılı içerisinde başlamıştır. 

Bu süreçte, 2009 yılının haziran ayında Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) tarafından düzenlenen Dünya Ticaret Köprüsü etkinliğine Kosta Rica Ticaret Bakanı kalabalık bir heyetle katılmış ve ekonomik ilişkilerin artması için çeşitli temaslarda bulunmuştur.50

Orta Amerika ülkelerinden Panama ve Honduras dışındaki tüm ülkelerle Türkiye arasında vize muafiyeti antlaşması bulunmaktadır. Ancak, bunun dışında, 2009 yılında Orta Amerika ülkeleri ile ilişkilerin derinleştirilmesi konusunda somut adımlar atıldığını söylemek güçtür.

AND Grubu Ülkeleri ile İlişkiler,

AND Grubu ülkeleri, MERCOSUR’a ek olarak, Latin Amerika’da önemli bir ticaret birliğini oluşturmaktadır. 1969 yılında ekonomik işbirliği amacıyla oluşturulan grubun üyeleri Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Peru, Venezüella ve Şili’dir. Bu ülkelerin birlikte oluşturdukları ticaret fırsatları, AND Grubu’nu Türkiye için atılım yapılması gereken önemli bir bölge haline getirmektedir. 

6 Ocak 1926’da imzalanan Dostluk Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk Latin Amerika ülkesi olan Şili 51 ile tarih boyunca dostça ve kültürel işbirliği çerçevesinde yürütülen ikili ilişkiler 2009 yılında artan ekonomik işbirliği ile çeşitlendirilmiş tir. 

2004 yılında müzakere edilmeye başlanan Serbest Ticaret Antlaşması, 
2009 yılının Mart ayında sonuçlandırılmış ve 14 Temmuz 2009 tarihinde 
de yürürlüğe girmiştir.52 Bu antlaşma ile Türkiye ve Şili karşılıklı ticari temsilcilikler açmayı taahhüt etmektedir. Antlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra Türkiye’de düzenlenen Şili fuarı ve İstanbul ile Santiago arasında başlayan doğrudan uçuşlar da iki ülke arasındaki ilişkilerin artmakta olduğunu göstermektedir. 

Şili ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması, Amerika kıtasındaki ülkelerle yapılan ilk serbest ticaret anlaşması olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Şili’de imzalanan anlaşma ile Türkiye’ye giren Şili ürünlerinin %98’inde hemen, tamamında ise 6 yıllık süre içerisinde gümrüklerin sıfırlanması öngörülmektedir. Özellikle; maden ürünleri, meyve, ormancılık ürünleri, balık ve şarapta Şili mallarına ayrıcalıklar tanınması söz konusudur. Bu anlaşma ile Türkiye’nin Şili’deki enerji, savunma sanayi, inşaat ve turizm alanındaki alt yapı 
yatırımlarının artması ve ticaret hacminin ikiye katlanması hedeflenmiştir. 
Ayrıca Şili, sanayi ürünlerinin tamamında ve tarım ürünlerinin %95’inde gümrükleri sıfırlamayı taahhüt etmektedir. Buna ek olarak, iki ülkede karşılıklı ticaret temsilcilikleri açılması da karara bağlanmıştır.53 Ancak son üç yıla ait veriler, bu anlaşmanın iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin Türkiye lehine gelişmekten uzak olduğunu göstermektedir:
Tablo 4. Şili-Türkiye Dış Ticaret Hacmi (1000 Dolar)54


Türkiye’nin Şili’ye ihraç ettiği ürünlerin başında maya, vazelin, 
parafin, ilaç ve tarım ürünleri gelirken; ithalatın büyük bölümünü 
ise, bakır, meyve, tohum ve baklagiller oluşturmaktadır.55

Özellikle lideri ve yaşanan gelişmeler ile son dönemde dünya gündeminde öne çıkan ülkelerden birisi olan Venezüella, dünya gündemi kadar Türkiye gündemini de 2009 yılında meşgul eden ülkelerden birisi olmuştur. Venezüella’nın küreselleşme ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, büyük güçler karşıtı politikaları ve dış ilişkiler ile ekonomik alanda yaptığı bağımsızlık vurgusu 
Türkiye’de de kendisine destekçi bulmuş ve ülkenin Türk kamuoyundaki 
olumlu imajına katkıda bulunmuştur. 

2009 yılında İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılara karşılık Venezüella’nın gösterdiği sert tepki 56 ve Filistin’le diplomatik ilişkiler başlatması,57 iki ülkeyi 
Ortadoğu politikaları konusunda yaklaştırmıştır. Dış politikada esen bu olumlu hava, iki ülke arasında yapılan turizm ve ekonomik işbirliği antlaşmalarının sayıca artmasına da katkıda bulunmuştur. 

Ancak, iki ülke arasında 2009 yılında yaşanan siyasi yakınlaşmanın 
ekonomik verilere de yansıdığını söylemek güçtür. 

Tablo 7. Venezüella ile Türkiye arasındaki dış ticaret (1000 dolar)58


Genel Değerlendirme

Latin Amerika ve Karayipler’in küresel güç dengeleri içinde siyasal ve ekonomik açıdan önem kazanması ile Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrasında dış politikada yeni arayışlara girmesi eş zamanlı gelişen iki önemli süreç olmuştur. Dış politikadaki etki alanlarını çeşitlendirmeyi amaçlayan Türkiye için Latin Amerika bir fırsatlar bölgesi olarak öne çıkmaktadır. Bir bütün olarak bakıldığında Latin Amerika ve Karayipler, küresel dengeleri belirleyici bir rol oynayabilecek 
potansiyel bir güçtür. Bölgenin bu potansiyeli ABD, AB, Rusya ve Çin gibi önemli güç odakları tarafından fark edilmiş ve bölge ülkeleri ile işbirliğini ve ikili ilişkileri derinleştirme yolunda ciddi adımlar atılmıştır. 

19. yüzyıl sonlarına dayanan Türkiye-Latin Amerika ilişkileri son döneme kadar daha çok kültürel işbirliği ile sınırlı kalmış; ilişkilerin ekonomik ve siyasal boyutu ihmal edilmiştir. Bu ihmale karşım, yüzyıldan fazlaya dayanan ilişkilerin olumlu sonuçlarından birisi ise, Türkiye kamuoyunda Latin Amerika ve Karayipler’e yönelik oluşturulan olumlu bakış açısıdır. Kültürel yakınlık, futbol, dans, sinema ve dil gibi konulara duyulan ilgi, coğrafi olarak birbirine oldukça uzak olan iki bölgeyi birbirine yaklaştırmış ve kamuoyunda olumlu bir imaj yaratmıştır. Kamuoyu desteği gören Latin Amerika-Türkiye işbirliğinin kültür ve eğitim boyutuna ekonomik ve siyasal boyutun da eklenmesi Türkiye açısından önemli kazanımlar getirecektir. Bugüne dek coğrafi uzaklık, bilgi eksikliği ve dil sorunu gibi sebeplerle yeteri kadar geliştirilemeyen ilişkiler, 2006’da hazırlanan Latin Amerika ve Karayipler Eylem Planı ile yeniden gündeme gelmiş ve ilişkilerin 
derinleşmesi açısından uygun bir ortam hazırlamıştır. 2009 yılında Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri ile yürüttüğü ilişkilerde gözlemlenen gelişmeler, bu uygun ortamın hem bölge ülkeleri, hem de Türkiye tarafından değerlendirilmeye çalışıldığını göstermektedir. 

Latin Amerika ile ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye açısından belli başlı ekonomik ve siyasal yararlar getirecektir. Ekonomik açıdan Latin Amerika ile ilişkilerin geliştirilmesi Avrupa Birliği-Latin Amerika ilişkileri ile ilintilidir. Latin Amerika Ortak Pazarı MERCOSUR ile AB arasında imzalanan serbest ticaret antlaşması gereğince, her iki örgüte bağlı ülkelerin malları Latin Amerika ve Avrupa pazarlarına düşük vergilerle girebilmektedir. Gümrük Birliği’nin bir üyesi 
olan Türkiye’nin MERCOSUR ile serbest ticaret antlaşmasını sonuçlandırması 
ve ekonomik ilişkilerini geliştirmesi, gümrük vergileri ve ticaret kotaları açısından Türkiye için büyük avantaj sağlayacak ve bölge ülkeleri ile olan ticaret hacmini ihracat lehine artıracaktır. 

Tablo 6. Türkiye ile Latin Amerika Ülkeleri Arasındaki 2009 yılına ait dış ticaret 59

Siyasal açıdan ise, Latin Amerika ile ilişkilerin geliştirilmesinin en büyük yararı Türkiye’nin uluslararası politikada yeni müttefikler kazanması olacaktır. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne geçici üyeliğini destekleyen Latin Amerika ülkeleri örneği, siyasal işbirliği açısından bölgenin sahip olduğu potansiyeli gözler önüne sermektedir. Ekonomik bütünleşmesini tamamlama yolunda büyük mesafe kat eden Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri siyasal olarak da uluslararası örgütler içinde bir blok olarak hareket ettiklerinde, küresel güç dengelerini değiştirebilecek bir potansiyele sahiptir. Böylesine bir güç odağı ile siyasal işbirliğini geliştirmek ise, özellikle ABD ve AB karşısında Türkiye’nin elini güçlendirecek bir manevra olacaktır. 

2009 yılında gözlemlenen gelişmeler, Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkilerini geliştirme yolunda önemli adımlar attığını ve bu bölgeye verdiği önemin arttığını göstermektedir. Geçtiğimiz yıl yaşanan yoğun ikili temaslar, devlet başkanı ve başbakan düzeyinde gerçekleşen ziyaretler ve imzalanan işbirliği antlaşmaları Türkiye’nin Latin Amerika politikasının kazandığı ivmenin sonuçları olmuştur. Bu ivmenin devam etmesi ise 2009 yılında atılan temeller 
üzerine sürdürülebilir bir politika oluşturulmasına bağlıdır. İlişkilerin liderler düzeyinde sürdürülmesi, siyasal ve ekonomik işbirliği konusundaki ciddiyetin gösterilmesi ve atılan adımlardaki istikrar, 2009’da hız kazanan sürecin devam etmesini sağlayacaktır. Siyaset alanında atılan adımlara ek olarak; iş adamları ve akademisyenlere de bu sürecin devam etmesinde önemli bir görev düşmektedir. 
Bölgede Türkiye’nin varlığının ekonomik, kültürel ve akademik olarak artması, Türkiye’de bölge geneline ve bölge ülkelerine yönelik akademik çalışmaların artması ve Türkiye’nin istikrarlı ve sürdürülebilir bir Latin Amerika stratejisi geliştirmesi, Türkiye’nin dış politikasını ve etki alanlarını çeşitlendirme yolunda attığı adımları Latin Amerika ve Karayipler örneğinde destekleyecektir.

Türkiye’nin Latin Amerika Politikası 2009 Kronoloji

1995 Bölgeye devlet başkanı düzeyinde ilk ziyaretin dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından gerçekleştirilmesi

1998 Latin Amerika-Karayipler Eylem Planı’nın kabulü

2006 İkinci Latin Amerika-Karayipler Eylem Planı’nın hayata geçirilmesi

2006 Türkiye-Brezilya Yüksek Düzeyli İşbirliği Mutabakatı (19 Ocak)

2008 Türkiye-MERCOSUR Serbest Ticaret Alanı Oluşturma Anlaşması (30 Haziran)

2008 Türkiye-Meksika İş Konseyi’nin kurulması (Aralık)

2009 Yılı 20-23 Mayıs Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın Türkiye ziyareti.

30 Mayıs PETROBRAS-TPAO İşbirliği Anlaşması.

Haziran TUSKON tarafından İstanbul’da düzenlenen Dünya Ticaret Köprüsü Etkinliği.

14 Temmuz Şili-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması.

26 Ekim Küba-Türkiye Karma Ekonomik Komisyonu toplantısı.

27 Ekim Arjantin-Türkiye Karma Ekonomik Komisyonu toplantısı.

30 Ekim Küba-Türkiye Karma Ekonomik Protokolü.

30 Ekim Havana Üniversitesi’nde Türkoloji Kürsüsü’nün açılışı.

25 Kasım Kosta Rica Devlet Başkanı Oscar Arias’ın Türkiye ziyareti.

9-10 Aralık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Meksika ziyareti.


DİPNOTLAR;

1 United Nations Development Program, www.undp.org 
2 ..............Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayipler’e Yönelik Politikası ve Bölge Ülkeleri ile İlişkileri” 
http://www.mfa.gov.tr/i_-turkiye_nin-latin-amerika-ve-karayiplere-yonelik-politikasi-ve-bolge-ulkeleri-ile-iliskileri.tr.mfa (29 Mart 2010a).
3 ......Eren Okur, “Türkiye- Latin Amerika İlişkileri”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=406:turkiye-latin-amerika-iliskileri&catid=89:analizler-latinamerika&Itemid=142 (22 Temmuz 2009).
4 Turkish Business Opportunities, Ankara, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Antlaşmalar Genel Müdürlüğü, Ağustos 2006, s.4.
5 T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2010a .
6 T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Temel Belgeler” http://www.mfa.gov.tr/ii_-temel-belgeler.tr.mfa (29 Mart 2010b).
7 T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2010a.
8 A.g.e.
9 A.g.e.
10 “Türkiye Güney Amerika Ortak Pazar İhracatının arttıracak”, Zaman, 2 Temmuz 2008.
11 Fatma Günce Kanlı, “ Türkiye- Latin Amerika ve Karayip İlişkileri”, Latin Amerika ve Karayipler Toplantıları I. Çalıştay Sonuç Raporu, Tasam Yayınları, Eylül 2009.
12 A.g.e.
13 A.g.e.
14 Okur, 2009; Kanlı, 2009.
15 Kanlı, 2009.
16 “ Brezilya Federal Cumhuriyeti Ülke Raporu”, Konya Ticaret Odası, Ekim 2008
17 “ Türkiye- Meksika iş konseyi kuruldu”, HürHaber, 11 Aralık 2008
http://www.hurhaber.com/news_detail.php?id=161971&uniq_id=1268130538
18 “Arjantin Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmekle kalmadı, 24 nisanı ulusal tatil günü ilan etti”, Nethaber, 15 Aralık 2006 
http://www.nethaber.com/Dunya/6637/Arjantin-Ermeni-Soykirim-iddialarini-kabul-etmekle-kalmadi
19 “Lula’dan tarihi ziyaret”, Sabah, 21 Mayıs 2009.
20 ....“Turkey and Brazil to jointly explore for petroleum in Black Sea”, Turkish NY, 23 Mayıs 2009 
http://www.turkishny.com/old/tr/ingilizce-haberler/8528-turkey-and-brazil-to-jointly-explore-for-petroleum-in-black-sea.html

21 Türkiye-Brezilya Ticari İlişkiler Değerlendirmesi, 
http://www.turkiyebrezilya.com/index.php/ticaret-rehberi/degerlendirme/ticari-iliskiler-degerlendirmesi.html
22 http://www.gercekgundem.com/?p=204458 21 Temmuz 2009
23 Anadolu Ajansı, 21 Temmuz 2009
24 http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/bakanHaberDetay.cfm?haberNo=218
25 http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/bakanHaberDetay.cfm?haberNo=218
26 Radikal, 1 Haziran 2009.
27 A.g.e.  28.....http://www.mre.gov.py/dependencias/tratados/mercosur/registro%20mercosur/Acuerdos/2008/turco/111.%20MSUR-Turquia%20turco.pdf
29 A.g.e.
30 İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, www.igeme.gov.tr 
31 A.g.e.
32 Dış Ticaret Müsteşarlığı, www.dtm.gov.tr 
33 http://www.tumgazeteler.com, 23 Ekim 2009.
34 TÜİK, www.tuik.gov.tr
35 Dış Ticaret Müsteşarlığı, www.dtm.gov.tr
36 http://www.turkishsteel.eu/index.php?option=com_content&view=article&id=83%3Asteel-among-top-investment-areas-in-turkeys-latin-america-strategy-&catid=10%3Anews-
ticker-articles&lang=en 
37 A.g.e.
38 “Erdoğan Meksika Senatosuna Seslendi”, Sabah, 11 Aralık 2009.
39 Dış Ticaret Müsteşarlığı, www.dtm.gov.tr
40 A.g.e
41 A.g.e
42 Zaman, 28 Temmuz 2009.
43 Anka, 8 Ekim 2009.
44 http://www.turkishny.com/economy-news/7-economy-news/17857-tuerkiye-kueba-ve-arjantinle-ekonomik-likileri-derinletiriyor-
45 A.g.e.
46 http://www.turkishny.com/economy-news/7-economy-news/17857-tuerkiye-kueba-ve-arjantinle-ekonomik-likileri-derinletiriyor-
47 TÜİK, www.tuik.gov.tr 
48 Dış Ticaret Müsteşarlığı, www.dtm.gov.tr
49 “Kosta Rika Cumhurbaşkanı: Ankara’da Büyükelçilik Açma Arzusundayız”, AA, 25 Kasım 2009, http://www.tumgazeteler.com/?a=5743104 
50 Patron Turk, 18 Mayıs 2009, http://www.patronturk.com/milyar-dolarlik-ithalat-yapan-isadamlari-turkiyeye-geliyor 
51 Embassy of Chile in Turkey, http://www.chileturquia.com/description.aspx?id=10 
52 A.g.e.
53 Star, 15 Temmuz 2009.
54 Türkiye İstatistik Kurumu, www.tuik.gov.tr
55 Dış Ticaret Müsteşarlığı, www.dtm.gov.tr
56 Milliyet, 15 Ocak 2009.
57 Milliyet, 28 Nisan 2009. 
58 TÜİK, www.tuik.gov.tr
59 TÜİK, www.tuik.gov.tr 


***

TÜRKİYE’NİN LATİN AMERİKA POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 1

TÜRKİYE’NİN LATİN AMERİKA  POLİTİKASI 2009, BÖLÜM 1 




Ayşe Aslıhan Çelenk*

* Yrd. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Kayseri.



ÖNSÖZ

“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya” son verme konusunda üzerimize düşeni yapmak kaygısıyla serüvenine başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı ülkemizde uluslararası ilişkiler literatüründe halen daha var olmaya devam eden büyük boşluğu doldurma konusunda katkı sunmayı amaçlamaktadır. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de, özellikle Türkçe yazılmış uluslararası ilişkiler konulu eserlerin gerek sayı ve gerekse içerik olarak ciddi eksiklikleri olduğu ilgili alanın uzmanları tarafından sürekli olarak dile getirilmektedir. 
Mevcut eserlerin nicelik olarak yetersiz olmalarının yanında uluslararası ilişkiler alanında Türkiye’nin yaşadığı en temel problem, konunun uzmanları tarafından yazılmamış, bilgi üzerine inşa edilmeyen, dayanaksız analiz ve yorumlar ile komplo teorileri ve spekülatif varsayımlardan oluşan kitapların sayısının her geçen gün artmasıdır. 

Türk Dış Politikası Yıllığı, Türkiye’nin dış politikasının değişik alanlarına ilişkin verilerin, konunun uzmanları tarafından belirli bir sistematik içerisinde ve olayların anlaşılmasını kolaylaştırıcı bir biçimde okuyucuya aktarılmasını sağlamayı hedeflemektedir. Aktarılan bu verilerin analizi konusunda okuyucuya yol gösterilmekte, ancak aktarılan bilgilerden okuyucunun kendi analizini yapmasına da fırsat tanınmaktadır. Bunun yanında, yıllığın ikinci bölümünde yer alacak olan Türk dış politikasına ilişkin bağımsız makaleler daha çok analiz ağırlıklı olacaktır.

Türkiye gibi, giderek artan bir şekilde bölgesinde önemli roller üstlenen bir ülkenin dış politikasını inceleyen düzenli bir yıllık çalışmasının bugüne kadar yapılmamış olmasının ciddi bir eksiklik olduğu düşüncesiyle 2009 yıllığıyla başlayan bu projenin sürekli olacağını, her yılın ortasında, bir önceki yıla ilişkin Türk dış politikası gelişmelerinin inceleneceği yeni bir kitabın yayınlanmasının planlandığını ifade etmek istiyoruz. Bu şekilde, Türk dış politikasına ilgi duyan okuyucuların, öğrencilerin ve araştırmacıların faydalanacağı bir çalışmanın Türk uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırılması temel amacımızdır.

Söz konusu olan bir yıllık olduğu için, atıflar ve kaynakça konularında farklı bir yöntem izlenmiştir. Okuyucuyu sıkmamak amacıyla, yararlanılan gazetelerin ve haber ajanslarının önemli bir kısmı internetten alınmasına rağmen, internet adresleri verilmemiş, sadece haberin ismi, hangi gazete ya da haber ajansından alındığı ve haberin yayınlandığı tarih bilgileri yazılmıştır. Söz konusu haberlerin asıllarına ulaşmak isteyen okuyucuların, ilgili gazete ya da haber ajanslarının internet sitelerinden, haber başlığı ve tarihini yazmak suretiyle arama yapmaları yeterli olacaktır.

Bu kitabın ve Türk Dış Politikası Yıllığı’nın bundan sonraki sayılarının okuyucuya faydalı olmasını diliyoruz.

Burhanettin Duran
Kemal İnat
Muhittin Ataman


Giriş

Siyasal ilişkilerin boyutu ve ideolojik değerlendirmelere bağlı olarak, tarih boyunca bir bölge olarak Latin Amerika, farklı coğrafi alanlara işaret etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyi, Amerika kıtasının güneyi, İspanyolca ve Portekizce konuşulan eski Avrupa kolonileri gibi bu farklı tanımlamaların yerini bugün ise, Birleşmiş Milletler’in sınıflandırması almıştır. Arjantin, Bolivya, 
Şili, Kosta Rica, Brezilya, Kolombiya, Küba, Dominik Cumhuriyeti,   Ekvador, El Salvador, Guatemala, Honduras, Meksika, Nikaragua,   Panama, Paraguay, Peru, Porto Riko, Uruguay ve Venezüella ile Bahamalar, Barbados, Dominik Cumhuriyeti gibi küçük ülkeleri kapsayan bu sınıflandırma bölgeyi Latin Amerika ve Karayipler olarak tanımlamakta ve Latinceden türeyen dillerin konuşulduğu ülkeleri gruplandırmaktadır.1

570 milyonun üzerindeki nüfusu ve büyük ticaret potansiyeli ile Latin Amerika ve Karayipler; Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Çin ve Rusya başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi için önemli bir konuma sahiptir. Tarih boyunca, Avrupa devletleri arasındaki kolonileşme mücadeleleri, Soğuk Savaş ve rejimlere dair önemli iç mücadelelere sahne olan bölge, 2009 yılı itibarı ile, kendi içinde gerçekleştirdiği ekonomik bütünleşme sonucunda, önemli bir ticari ve siyasi blok haline gelmiştir. Ekvador, Venezülla, Kolombiya ve Bolivya’dan oluşan AND Birliği ile Brezilya, Arjantin, Uruguay, Paraguay, Bolivya, Şili ve Venezüella’dan oluşan Güney Ortak Pazarı MERCOSUR, bölgeyi dünyada ABD ve AB’nin ticari işbirliği önceliği tanıdığı bir ekonomik blok haline getirmiştir. 

Ekonomik, kültürel ve siyasal potansiyeli ile Latin Amerika ve Karayipler dünya siyasetinde ve ekonomisinde karar alma mekanizmalarında yer almak isteyen ülkeler için oldukça büyük bir öneme sahiptir. Son dönemde Çin ve İran’ın bölge ülkeleri ile artan ticari ve diplomatik ilişkileri bu durumun bir göstergesidir.

Bu potansiyelin yanı sıra, bölge ülkeleri, küresel güvenlik açısından tehdit oluşturabilecek önemli sorunları da bünyelerinde taşımaktadır. 
Siyasal istikrarsızlık, yoksulluk, yolsuzluk, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi güvenliğe ve barışa büyük tehdit oluşturan sorunlar bölgenin geleceğini etkilemektedir. 

Ekonomik potansiyeli ve küresel güvenlik açısından taşıdığı önem sebebiyle, Latin Amerika ve Karayipler son dönemde Türk dış politikası açısından da önem kazanmaya başlamıştır. Kendi coğrafyası dışında da faaliyet göstererek etkin bir uluslararası güç olmayı amaçlayan Türkiye, Latin Amerika ile son dönemde daha yakın ilişkiler kurma yoluna gitmiştir. 
Var olan ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesi ve siyasal ilişkilerin güçlendirilmesi yoluyla uzun vadede bölgenin Türkiye için stratejik bir ortak olması ve ekonomik ve siyasal kazançlar sağlanması hedeflenmektedir. 

Latin Amerika ile ilk ilişkiler 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti topraklarından Latin Amerika’ya göç eden Araplar vasıtası ile başlamıştır.2 

Bu dönemde başlayan diplomatik ilişkiler daha çok kültürel işbirliği ve dostluk antlaşmaları boyutunda kalmıştır. 1927 yılında Brezilya ile imzalanan Dostluk Antlaşması ve 1929’da Arjantin ile imzalanan Kültürel İşbirliği Antlaşması 3 gibi diplomasi girişimleri, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika öncelikleri içerisinde bölgeyi ön sıralara taşımaya yeterli olmamıştır. 

Cumhuriyetin ilk yıllarında son derece sınırlı olan ilişkiler Soğuk Savaş döneminde oldukça azalmıştır. Soğuk Savaş sırasında Batı Bloğu içinde 
yer alan Türkiye için, o dönemde siyasal istikrarsızlığın simgesi olan Latin Amerika diplomatik ilişkiler açısından öncelikli bir bölge olmaktan uzak olmuştur. Bu durumun başlıca sebeplerinden bir tanesi Türkiye’nin kendi güvenlik endişelerini gidermeye yönelik ve bulunduğu bölge üzerine yoğunlaşan tek boyutlu bir dış politika izlemesidir. 

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte değişen dünya dengeleri Türkiye’yi de dış politikada yeni arayışlara itmiş ve ülkenin dış politika önceliklerini ve stratejilerini yeniden değerlendirmesine yol açmıştır. 

Bu dönemde ortaya çıkan dış politikayı çok boyutlu hale getirme ve çeşitlendir me anlayışı Türkiye’nin kendi coğrafyası dışındaki ekonomik, siyasal ve sosyal ilişkilerini geliştirmeye yönelik yeni adımlara öncülük etmiştir. Bu bağlamda; Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Çin ve Rusya gibi dünya güçleri için tarihi, ekonomik ve siyasi açıdan büyük önem taşıyan Latin Amerika, Türkiye 
açısından da önem kazanmaya başlamıştır.

Bu çalışma; coğrafi uzaklık ve temas azlığı gibi sebeplerle bugüne dek Türk Dış Politikası’nın öncelikli alanlarından biri olmayan Latin Amerika’nın özellikle son 10 yıllık dönemde Türkiye açısından önem kazanmasının sebeplerini ve bu bağlamda 2009 yılında Türkiye-Latin Amerika ilişkilerinde yaşanan gelişmeleri incelemektedir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise; ilişkilerin genel bir değerlendirmesi yapılmakta ve Türkiye-Latin Amerika ilişkilerinin geliştirilmesi 
ve çeşitlendirilmesine dair çıkarımlara yer verilmektedir.

Türkiye-Latin Amerika İlişkilerinin Canlılık Kazanması: 1990-2009

Latin Amerika’nın Türk Dış Politikası içerisinde önem kazanmaya başlamasının ve bölge ülkeleri ile ilişkilerin canlılık kazanmasının sebeplerini ekonomik ve siyasi sebepler olarak sınıflandırmak mümkündür. 
Bölgenin doğal kaynaklar açısından zenginliği, büyüme potansiyeli, tüketici pazarının büyüme eğilimi, bölgedeki artan politik ve ekonomik bütünleşme adımları, kişi başına milli gelirde gözlenen artış ve Avrupa Birliği ile ABD’nin bölge ile yoğunlaşan ekonomik ilişkileri 4; Türkiye’nin bölge ile kültürel ilişkilere ve dostluk temellerine dayanan politikasına ekonomik boyutu da eklemiştir. Latin Amerika’da yaşanan demokratikleşme süreci ve siyasal istikrarın 
sağlanması yönünde atılan olumlu adımlar, bölge ülkelerinin AB ve ABD ile geliştirdiği siyasal işbirliği ve uluslararası örgütlerde artmaya başlayan rolleri 5 de bölgenin Türkiye açısından siyasal bir ortak olarak önem kazanmasına yol açmıştır. 

Bu yeni anlayışın bir sonucu olarak, Türkiye, 1990’larda bölge ülkeleri 
ile ekonomik ve ticari işbirliği, turizm işbirliği, sağlık, bilim ve teknik alanlarında işbirliği, tarım, kültür ve sanat alanlarında işbirliği gibi bir dizi antlaşmaya imza atmıştır.6 Bu antlaşmaların yanı sıra, 1995 yılında, dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Brezilya, Şili ve Arjantin’e gerçekleştirdiği ziyaret, cumhuriyet tarihinde Latin Amerika’ya devlet başkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaret olarak, 7 bölgenin Türkiye açısından artan önemini göstermiştir. 
Demirel’in ziyaretinden sonra ivme kazanan Türkiye-Latin Amerika ilişkileri 1998 yılında Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “Latin Amerika ve Karayipler Eylem Planı” 8 ile pekiştirilmeye çalışılmıştır. İşadamları, bölgede görev yapan diplomatlar ve bölge siyaseti konusundaki uzmanların katılımı ile hazırlanan bu eylem planı ile Türkiye’nin bölgede etkin bir ekonomik ve siyasal ortak olması 
amaçlanmıştır. Ancak 1990’ların sonunda Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan gerilimler ve iç politikadaki dengelerde yaşanan değişimler Latin Amerika politikasını yeniden ülkenin dış politika gündeminde arka sıralara itmiştir. İç politikada ve AB ile olan ilişkilerde istikrarın sağlanması ile birlikte, Türkiye yeniden dış politikasını çeşitlendirme stratejisine dönmüş ve Latin Amerika politikasının geliştirilmesi için de özellikle 2006 yılından itibaren daha somut adımlar atılmaya başlanmıştır. 

1998 yılında hazırlanan planın güncellenmesi ile oluşturulan “Eylem Planı 2006”9 çerçevesinde, 2006 yılı Türkiye’de Latin Amerika ve Karayipler yılı ilan edilmiş ve bu çerçevede bölge ile ilişkileri geliştirmeye ve yeni bağlantılar kurmaya yönelik çeşitli sosyal, kültürel etkinlikler ve geniş katılımlı ve ekonomik ve siyasi işbirliği konulu birçok toplantı düzenlenmiştir. İş adamları, diplomatlar, akademisyenler 
ve siyasilerin katılımıyla gerçekleşen bu toplantılar bir takım sonuçlar vermiş ve özellikle 2008 yılından itibaren bölge ile ilişkilerde gözle görülür somut adımlar atılmıştır. 2008 yılında, dünyanın dördüncü büyük ekonomik örgütü olan Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) ile imzalanan Serbest Ticaret Alanı kurulmasına yönelik antlaşma 10 bölgenin Türk ekonomisine olan katkısını artırmak açısından büyük bir adım olarak görülebilir. Buna ek olarak; Türkiye 
Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Kolombiya, Ekvador ve Venezüella ile işbirliği yapmak amacıyla Bogota’da yerleşik bir büro açmış 11 ve Brezilya ve Meksika ile ikili iş konseyleri oluşturulmuştur.12 
Ayrıca, Arjantin, Küba, Şili, Venezüella ve Brezilya’da büyükelçilik düzeyinde temsil edilen Türkiye, bölgedeki diplomatik temsilciliklerinin sayısını da 2009 yılından itibaren artırma kararı almıştır.13

Bölgedeki siyasal ilişkilerin geliştirilmesi konusunda 2000’li yıllarda Türkiye, bölgesel örgütlerdeki gözlemci statüsünden yararlanmıştır. Türkiye, Amerikan Devletleri Örgütü ve Karayip Devletleri Birliği’nin toplantılarına gözlemci ülke olarak düzenli bir şekilde katılmaktadır.14 İlişkilerin siyasi boyutunun geliştirilmesi amacıyla, Türkiye; Brezilya, Venezüella, Şili, Meksika, Küba, Kosta Rika, Uruguay, Jamaika, Kolombiya ve Panama gibi bölge ülkeleri ile parlamentolar arası dostluk grupları oluşturmuştur.15

Latin Amerika’da önemli bir konuma sahip olan Brezilya, Meksika ve Arjantin’e Türkiye’nin 2000’li yıllardaki Latin Amerika açılımında özel bir önem verildiğini söylemek mümkündür. 19 Ocak 2006 tarihinde Türkiye ile Brezilya arasında imzalanan Yüksek Düzeyli İşbirliği Komisyonu Kurulmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, 16 Türkiye’nin bu ülke ile olan, özellikle ticari, ilişkilerine ivme 
kazandırma çabasının bir göstergesidir. Türkiye ile Meksika arasındaki 
diplomatik ilişkilerin kurulmasının 80. yıldönümü çerçevesinde 2008 yılında Türkiye’den Meksika’ya Dışişleri Bakanlığı düzeyinde gerçekleştirilen ziyaretle birlikte iki ülke arasındaki işbirliği hız kazanmış ve bu ziyaret sonrasında Türkiye-Meksika İş Konseyi kurulmuştur.17 

Brezilya ve Meksika ile ekonomik işbirliği ekseninde gelişen ilişkilerin aksine, Arjantin ile olan ilişkilerde 2000’li yıllarda siyasal boyut da tartışma konusu olmuştur. Türkiye-Arjantin ilişkilerinin siyasal boyutunun tartışma konusu olması Arjantin’in 2006 yılında sözde Ermeni soykırımı iddialarını kabul ederek 24 Nisan tarihini ulusal tatil günü ilan etmesi ile başlamıştır. Bu karardan bir yıl sonra 
Arjantin, 2007 yılında 24 Nisan gününü “Ermeni soykırımı anısına halklar arası hoşgörü ve saygı için eylem günü” ilan etmiştir.18 Bu durum, Türkiye’nin Arjantin ile olan ilişkilerini gözden geçirmesine yol açmıştır. 2000’li yıllarda ayrıca, üç Latin Amerika ülkesi daha Ermeni soykırımı iddialarını kabul eden yasalar çıkarmıştır. Bu iddiaları kabul eden Uruguay, Venezuella ve Şili ile olan ikili ilişkiler de söz konusu yasalardan etkilenmiştir.

Bu üç ülkeye ek olarak, Küba da Türkiye’nin Latin Amerika’daki potansiyel stratejik ortaklarından biri olarak önemsenen bir ülkedir. Küba ile Türkiye arasında tarih boyunca geliştirilmiş iyi ilişkiler ve iki ülke halklarının sahip olduğu olumlu imaj da son dönemde Türkiye-Küba ilişkilerinin ivme kazanmasını kolaylaştırmaktadır. 

2009 Yılında Türkiye-Latin Amerika İlişkilerinde Yaşanan Gelişmeler

Özellikle 2006 yılından itibaren hukuksal ve siyasal temelleri atılan Türkiye-Latin Amerika ilişkilerinin 2009 yılında özellikle devlet ve hükümet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretler, kültürel faaliyetler, eğitim faaliyetleri ve ekonomik ve siyasal işbirliği adımları ile yoğunlaştığını savunmak mümkündür. Başka bir deyişle, son dönemde, Türk dış politikasında yaşanan değişimin ve izlenmeye başlanan aktif ve çok boyutlu politikanın yansımalarını 
Türkiye’nin Latin Amerika ülkelerine ve bölgenin geneline karşı yürüttüğü  politikalarda gözlemlemek imkânı vardır. 

MERCOSUR Ülkeleri ile İlişkiler,

Kısa adı MERCOSUR olan Güney Amerika Ortak Pazarı, Latin Amerika’da ekonomik entegrasyon sürecinin başarılı bir örneğini teşkil etmektedir. 1991 yılında Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay tarafından kurulan MERCOSUR, dünyada Avrupa Birliği ve NAFTA’nın yanında önemli bir ekonomik Pazar oluşturmaktadır ve Türkiye’nin Latin Amerika açılımı açısından önemli bir fırsat 
kapısıdır. Türkiye’nin bölgeye açılmak için en önemli kapılardan biri olarak gördüğü Brezilya ile 2009 yılında imzalanan antlaşmalar ve atılan somut adımlar Türkiye için Latin Amerika’nın artan önemini göstermesi açısından oldukça önemlidir. 20–23 Mayıs 2009 tarihleri arasında Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın ülkesinin Kalkınma, Dışişleri ve Sanayi ve Ticaret Bakanları ile birlikte Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret 19 iki ülke ilişkileri açısından bir milat oluşturmaktadır. Başkan Lula da Silva’nın gerçekleştirdiği 
bu ziyaret iki ülke arasında devlet başkanı düzeyinde gerçekleşen ilk ziyaret olması açısından önem taşımaktadır. Böyle bir ziyaretin ilk kez 2009 yılında gerçekleşmesi, uzun yıllardır sürmekte olan ilişkileri derinleştirme çabasının son dönemde sonuç verdiğine ve Türkiye’nin de Latin Amerika ülkeleri tarafından önemli bir ortak olarak görülmeye başlandığına işaret etmektedir. Bu ziyaretin sonucunda; İstanbul-Sao Paolo arasında direkt karşılıklı uçak seferlerinin 
başlaması, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Brezilya Devlet Petrolleri Şirketi PETROBRAS arasında Karadeniz’de petrol aranması konusunda 800 milyon dolarlık işbirliği ve Güney Amerika Ortak Pazarı MERCOSUR ile Türkiye arasında serbest ticaret antlaşması imzalanması gibi konular ele alınmış ve bu konularda antlaşmalar imzalanmıştır.20 Bu antlaşmalarla, işbirliğinin geliştirilmesi planlanan alanların başında; organik tarım, alternatif enerji kaynakları, inşaat, tekstil ve otomotiv-yedek parça sektörleri gelmektedir.21

Özellikle küresel mali kriz sonrasında yeni pazar arayışına giren 
Türkiye için, MERCOSUR antlaşması büyük önem taşımaktadır. 

Bu sebeple, 2009 yılının Temmuz ayında Devlet Bakanı Zafer Çağlayan başkanlığındaki bir heyet; MERCOSUR ile imzalanacak serbest ticaret antlaşmasının ayrıntılarını görüşmek üzere Brezilya ve Şili’ye bir ziyaret düzenlemiştir.22 Ancak, bu konuda yapılan görüşmelerden istenilen verim alınamamış 23 ve antlaşma sonuçlandırılamamıştır. 

Buna karşın, iki ülke ile diğer konularda yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlar verdiğini söylemek mümkündür. Şili’de altı bakan ve devlet başkanı ile görüşmeler yürüten heyet bu ülkeyle bir serbest ticaret antlaşmasına imza atmış ve heyette bulunan on beş firma temsilcisi 53 milyon dolarlık iş bağlantısı gerçekleştirmiştir.24 
Brezilya’daki temaslarda ise, MERCOSUR konusuna ek olarak; PETROBRAS-TPAO işbirliği ve Karadeniz’de yürütülen petrol arama çalışmaları görüşülmüştür. Ayrıca, ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla iki ülke arasında bir çalışma grubu oluşturulmuş ve özellikle, savunma ve havacılık konularında işbirliği olanakları ele alınmıştır.25 

2009 yılında geliştirilen ilişkiler sonucunda ayrıca, Mayıs ayında Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın Türkiye ziyareti sırasında, Brezilya’da 2014 yılında düzenlenecek olan Dünya Futbol Şampiyonası ile 2016 yılındaki Olimpiyat Oyunları için yapılacak alt yapı ve üst yapı çalışmalarında Türk müteahhitlerinin de yer alabilmeleri için bir takım antlaşmalar yapılmıştır.

30 Mayıs 2009 tarihinde TPAO ile PETROBRAS arasında İstanbul’da imzalanan anlaşma ile PETROBRAS’ın Karadeniz’de petrol arama çalışmaları başlatması ve TPAO ile kule paylaşımı yoluna gitmesinin önü açılmıştır. Kule Paylaşım Anlaşması ile, PETROBRAS tarafından denizde petrol arama amacıyla inşa edilecek platformun Türkiye Petrolleri tarafından Karadeniz’deki başka alanlarda 
kullanılmasının yolu açılmış olacaktır. Ayrıca, iki ülke anlaşmanın kapsamının ileride genişletilebileceğini de kabul etmiştir.26 
Bu anlaşmanın Türkiye açısından en büyük kazanımı, TPAO için derin deniz 
ortamında bizzat operatörlük yaparak petrol arama tecrübesi kazandıracak 
olmasıdır. Denizde yapılacak sondaj çalışmalarının 150 milyon doları bulması beklenen maliyeti Brezilya şirketi PETROBRAS tarafından karşılanacak ve petrolün yanı sıra, Karadeniz’de doğalgaz arama çalışmaları da iki ülke arasında ki ortaklık çerçevesinde sürdürülecektir.27

Türkiye açısından önemli bir pazar olanağı oluşturan MERCOSUR ile serbest ticaret anlaşması yapılmasının temelleri 30 Haziran 2008 tarihinde MERCOSUR üyesi ülkeler olan, Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan Serbest Ticaret Alanı Oluşturulması Anlaşması ile atılmıştır. Bu anlaşmaya göre; taraf ülkeler arasında bir müzakere komitesi oluşturulacak, taraflar arasında ticaret politikaları, sağlık ve teknik standartlar 
ile özel gümrük rejimleri gibi konularda bilgi değişimi yapılacaktır. 28 

Bunun yanı sıra, taraflar arasında seminerler, fuarlar, heyet faaliyetleri ve sergiler gibi ticaret artırıcı faaliyetlerin düzenlenmesi ve eğitim programları da bu anlaşma ile karara bağlanmıştır. Üç yıl süre ile geçerli olacak bu hazırlayıcı anlaşmanın, taraflar aksini dilemediği sürece otomatik olarak uzatılması öngörülmüştür.29 Serbest Ticaret Alanı’na geçiş için somut bir süre öngörülme mesi ve sürecin belirsizliği, MERCOSUR ile yapılan bu antlaşmanın henüz istenilen amacı getirmemiş olmasını açıklayabilecek bir sebep olarak ortaya çıkmaktadır. 

Türkiye ile MERCOSUR ülkeleri arasında gerçekleşen ticaretin son 3 yıllık rakamlarına bakıldığında, Türkiye’nin ticaret açığı verdiği ve bölge ülkeleri ile yapılacak bir Serbest Ticaret Alanı anlaşmasının Türkiye açısından önemli bir başarı olacağı görülebilir. İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin rakamlarına göre son üç yılda Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ticareti şu şekilde gerçekleşmiştir:




Tablo 1. Türkiye’nin MERCOSUR ülkelerine yaptığı ihracat 
(1000 dolar)30
Tablo 2. Türkiye’nin MERCOSUR ülkelerinden yaptığı ithalat 
(1000 dolar)31

Türkiye’nin 2009 yılında bu ülkelere ihraç ettiği başlıca mallar; Otomobil ve parçaları, makine, demir ve çelik levha, dış lastik, tütün, gübre, fındık, çamaşır makinesi, buzdolabı, traktör, metal işleme makineleri olurken; ithal ettiği başlıca ürünler ise, demir cevheri, kahve, pamuk, yağlı tohum ve meyveler, hayvansal yağlar, soya fasulyesi ve yağı, petrol yağları, mısır, yün ve pirinç olmuştur.32 

Yukarıdaki rakamlara bakıldığında, Türkiye’nin MERCOSUR ülkeleri ile 2009 yılında ticaret hacmini artırdığı görülmektedir. Ticaret hacminin en yüksek olduğu ve artış eğilimi gösterdiği ülke Brezilya olurken, Arjantin ile yürütülen ticari ilişkilerde önemli bir düşüş olduğu göze çarpmaktadır. Türkiye tüm MERCOSUR ülkeleri ile olan ticari ilişkilerinde dış ticaret açığı vermektedir. 

Bu durumun en önemli sebeplerinden birisi, bölge ülkeleri tarafından üçüncü ülkelerle yürütülen ticari ilişkilerde uygulanan yüksek vergiler ve kota    uygulamaları  dır. Dolayısıyla, Serbest Ticaret Alanı anlaşmasının ivedilikle hayata geçirilmesi, Türkiye’nin dış ticaret açığının giderilmesi açısından önemli ve faydalı bir adım olacaktır.

2009 yılında Türkiye Latin Amerika’daki açılımına Arjantin ile derinleştirilen ilişkiler ile devam etmiştir. Özellikle Arjantin ile bu yıl içerisinde geliştirilen ilişkiler Türkiye’nin bölgedeki geleceği açısından önem taşımaktadır. Arjantin ile geliştirilecek olumlu ekonomik ve diplomatik ilişkiler; Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelere ulaşması konusunda önemli bir adımdır. 2010 yılından itibaren Arjantin, MERCOSUR’un üçüncü ülkelerle olan ilişkilerinin müzakerecisi konumuna geçmiştir 33 ve bu durum MERCOSUR ile Serbest Ticaret Antlaşması yapma amacı taşıyan Türkiye açısından da göz önünde bulundurulması gereken bir gelişmedir. Bu sebeple, 2009 yılı içinde Türkiye ile Arjantin arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla kurulmuş olan Karma Ekonomik Komisyon’un çalışmaları yoğunlaşmıştır.

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***