Umut Kitap evi bombalanması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Umut Kitap evi bombalanması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2019 Pazar

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 18

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 18



Şimdi, ben dinliyordum, bir anda, dedim ki, eyvah, polis bölgesinde bir şahıs çıktı telefona. Buyurun, siz dinleyin. Ben açıklama yetkim yok ki o kanuna göre. Veremem ki o dinlemeyi, teknik dinlemeyi veremem ki polise. Suç unsuru olup olmadığını değerlendirecek, yine savcımız dır. 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yeni bir kanun çıktı temmuz ayında, o konuyla ilgili ne diyorsunuz; yani, yeni bir yetkilendirme çıktı. 
ERHAN KUBAT - Yeni yetkilendirmeden bilgim yok. Oradaki "kendi bölgesi" 
sözünü söylüyorsunuz değil mi? Ben, kendi bölgemde olayı önleyici her türlü istihbaratı yaparım. Hele hele teknik dinlemem varsa, ben, onun çizgisini, biraz önce belirttiğim gibi, çizemem ki. Çizemem; yani, şahıs, onu dinlediğim kişinin de jandarma bölgesinden alınmıştır, jandarma bölgesine gider. Yani, istihbaratta bir sınır yoktur. 
BAŞKAN - Şimdi, ben acaba yanlış mı hatırlıyorum; teknik dinlemeyle ilgili, son 
çıkan kanunda, jandarmanın kendi bölgesinde, emniyetin ise ülke genelinde istihbar! faaliyette bulunur gibi bir şey mi geldi? 
ERHAN KUBAT - Sayın Başkan, kendi sorumluluk bölgesi diye yazıyor kanunda; 
ancak, size çizdiğim çizgiyi bir daha arz ediyorum. Bakın, dinlediğiniz telefon şahsa ait değil, başka, Moldavyalı, şahsın oturduğu yer Kuzey Irak. Kuzey Irak'ta kim sorumlu. Yani, istihbarat çizgisini bu şekilde sorumluluk alanını çizmek çok zor. 
BAŞKAN - Yani, yasada bir eksiklik mi var? 
ERHAN KUBAT - Eksiklik yok. 
BAŞKAN - Şükrü Bey... 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Şimdi, yasa önümde, teklifi veren benim. Şimdi, 
buradaki maksat, telefon dinlemek ayn bir olay, istihbarat yapmak ayn bir olay. İstihbarat telefonla da yapılabilir, telsizle de yapılabilir, fizikî takiple de yapılabilir, her şeyle yapılabilir; ama, telefon dinlemesi, buradaki bütün amaç telefon dinlemeleriyle ilgili. Polisin ne şekilde telefon dinleneceğini, bu kanunun 1 inci maddesinde belirttik, ülke çapında. Jandarmanın da ne şekilde telefon dinleyebileceğini belirttik. Telefonu sadece kendi sorumluluk bölgesinde dinleyebilir şeklinde. Yani, ülke çapında telefon dinlemesine giremez. 
Telefon dinlemesi yaparken de, mutlaka savcılıktan, hakimden karar alacaklar yasaya göre. 
Eğer işin aciliyetine binaen, jandarma genel komutanından veyahut da bu işe bakan istihbarat daire başkanının... 24 saat içinde de ilgili amire bunu ibraz etmek zorunda; hakim uygun görüyorsa, karar verecek, uygun görmüyorsa kararı kaldıracak, on gün içinde de bu dinleme belgeleri yok edilecek. Telefon dinlemesiyle istihbarat biraz farklı bir olay. Orada, özür dilerim, arkadaşlarımız yanlış şey yapabilir, onu takdirlerinize sunayım dedim. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şimdi, komutanım, Seferi Yılmaz'a ait polis 
sorumluluk sahasında ikamet eden ve faaliyetlerini Şemdinli İlçe Merkezinde yürüten bir kişi olmasına rağmen Seferi Yılmaz, jandarma sorumluluk sahanızda bulunmayan bir kişi hakkında telefonla dinleme faaliyetinde bulundunuz. S397 sayılı kanun size bu yetkiyi veriyor. 5397 sayılı Kanun Ue jandarma, istihbarat üretme amacıyla değil de, suçlan önleme noktasında, sadece kendi sorumluluk sahasıyla sınırlı olmak kaydıyla, önleyici dinleme yapma yetkisi vermiştir. 
Bu durumda, yapmış olduğunuz kanunsuz uygulamayla, suç işlemiş gözükmüyor musunuz? 
ERHAN KUBAT - Görüşümü söyledim; böyle bir kanunsuz uygulamamız yok Mesut 
Bey." demiştir. 
Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Sefer 
RESULOĞLU; 
"...Müşterek olarak çalıştığımız emniyet ve istihbarat birimleriyle ortak çalışmalar yapıyoruz. Biz de tabii ki, 5271 sayılı CMUK ve 5397 sayılı Bazı Kanunların Değişikliğine Dair Kanunlar gereğince dinlemeler imiz, tespitlerimiz var. Bu dinlemeler imizle ilgili örgütün yaptığına dair çok delilli konuşmalarla üstlenen dinlemelerimiz var. Bunlar tabii ki, Cumhuriyet savcılığı veya ağır ceza reisimizden, mahkemeden aldığımız kaynaklar olduğu için bunları bir nüsha şeklinde sadece ilgili cumhuriyet savcılığımıza iletiyoruz. Dolayısıyla benim burada bunlarla ilgili bir belge vermem mümkün değil. Bunlar ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığından alınabilir. Ancak, ben size biraz sonra bunlarla ilgili açık kaynak olduğu için telsiz dinlemelerini arz etmek istiyorum. Yine örgütün kendisiyle ilgili yaptığı açıklamalar olduğu için bunları arz etmek istiyorum. Diğer dinlemeler belirttiğim gibi komisyonunuz tarafından istendiğinde muhakkak ilgili cumhuriyet savcılığı tarafından bunlar verilebilecektir. Zaten iddianame hazırlama aşamasında olanlar var. Mahkeme safahatı olanlar var. Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor.... 
BAŞKAN - Peki, aranızdaki koordine, emniyet, MİT, istihbar! bilgileri 
değerlendirme, ondan sonra da operasyona döndürme. Mesela, siz ne kadar bir istihbarî bilgi verdiniz, diğer kurumlarla paylaştınız? 
SEFER RESULÖGLU - Efendim, bunları diğer kurumlarla paylaştığımızda, biz, 
haber kayıt bildirim formu şekline dönüştürürüz, olgunlaşmış bilgiyi, istihbarat halini almış bilgiyi, MİT, emniyet, bağlı bulunduğumuz üst komutanlık veya ilgili ilçe jandarma komutanlığına yayınlıyoruz. Şu an için hatırlayabileceğim kadarıyla 50 civarında en az haber bildirim formu çekmişizdir bu şekilde. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Peki, Şemdinli'deki o kitapevinin bombalanmasıyla ilgili, 
Seferi Yılmaz'ı ne zaman başladınız izlemeye? 
AHMET ERSİN (İzmir) - Seferi Yılmaz'la ilgili olarak; 1 Ağustosta göreve 
başladığımı arz ettim biraz önce, S Ağustos günü Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığının önünde bir patlama meydana geldi. Bu patlamanın olduğu gecenin sabahında biz Şemdinli'ye hareket ettik. Şemdinli'ye gittiğimizde orada biz üç, dört gün kaldık. Ben, istihbarat ekibimle birlikte, il jandarma komutanımız da oradaydı, diğer yetkililer de oradalardı. Herkes kendi 
görev sahasında arastana yapıyordu, biz de kendimizce araştırma yaptık, elemanlarımızla görüştük, haber vermek isteyen kişilerle görüştük, bu konuyla ilgili bilgisi olan, ihbarda bulunan kişilerle görüştük. Elde ettiğimiz bilgiler neticesinde, biz, Seferi Yılmaz'la ilgili olarak 22 Ağustos tarihinde -yanlış hatırlamıyorsam eğer- Van Ağır Ceza Mahkemesinden karar almak suretiyle teknik takibe başladık. O zamandan beri Seferi Yılmaz'la ilgili takibimiz devam ediyor. AHMET ERSİN (İzmir) - İlin asayişinden kim sorumlu; vali. Her 
ay, valiyle güvenlik toplantısı yapılıyor. Şimdi, siz, 22 Ağustostan itibaren bu şahsı takip altına almışsınız, takip ediyorsunuz, sizin yaptığınız takipten valilin haberi yok, kaymakamın haberi yok, Şemdinli emniyet müdürünün haberi yok, MiT'in haberi yok; yani, sizden başka hiç kimsenin bu şahsın takip edildiğinden haberi yok. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Bu istihbari çalışmanın gerekçesi nedir, onu sormak lazım. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Nitekim, emniyet de bizde bu şahsın kaydı yok diye 
söyledi, MİT de bizde kaydı yok dedi. 
Şimdi, siz kendi başınıza bir takip yapıyorsunuz, bir ihbar üzerine takip yapıyorsunuz ve bu takibi sadece siz biliyorsunuz. Ne ilin valisine bilgi veriyorsunuz ne ilçenin kaymakamına ne ilçenin emniyet müdürüne ne ilin emniyet müdürüne ne ilin cumhuriyet savasına; nasıl bir şeydir bu? 
SEFER RESULOGLU — Şimdi, yapmış olduğumuz takip bizim, savcı da aradan 
çıkarak... En son çıkan 5397 sayılı Yasayla, istihbari amaçlı teknik takip yapıyoruz efendim. Bundan savcının da bilgisi yok. Direkt, biz, mahkemeyle yazışıp mahkemeden alıyoruz bu karan. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Karar aldıktan sonraki süreci soruyorum. 
SEFER RESULOGLU - Karar aldıktan sonra bu işin olgunlaşması gerekiyor. Biz ham bir bilgiyi ortaya attığımız zaman bunun nereye varacağını veya ne kadar çok ... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Hangi kanunla dediniz? 
SEFER RESULOĞLU - 5397 sayılı Kanunla 2803'e eklenen ek 5 inci madde 
efendim.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şu mu; okuyayım isterseniz: " Ek Madde 5.- 
Jandarma bu Kanunun 1 inci maddesinin (a) bendine ilişkin görevleri yerine getirirken, önleyici ve koruyucu tedbirler almak üzere, sadece kendi sorumluluk alanında 4.12.2004 tarih ve şu sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun ... " devam etmiş. Bu kanundan mı bahsediyorsunuz? 
SEFER RESULOĞLU - Evet 
AHMET ERSİN (İzmir) - Sizin görev alanınız şehir merkezi mi? Kırsal değil mi? 
SEFER RESULOĞLU - Şimdi, Sayın Milletvekilim, özür dileyerek şöyle bir şey 
sormak istiyorum: Bu sorumluluk alanını neye göre belirleyeceğiz biz? Kullanılan telefonun kimin adına kayıtlı olduğu ve bu şahsın ikametgahına göre mi; kullanılan telefonun kullanıldığı yere göre mi; kullanılan telefonu kullanan şahsın ikametine göre mi; neye göre belirleyeceğiz, bu açık değil. Onu, biz, şu şekilde. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Bakın, burada, şahıs,.Şemdinli'de oturuyor, Şemdinli'de 
işyeri var, kitapevi var. Yani, sizin, kırsalda takip ediyordum; ama, Şemdinli'ye kadar izlemek durumunda kaldım diye bir sorununuz yok. Adam orada, Şemdinli merkezde, polis bölgesinde. Siz polis bölgesinde olan bir şahsı -ihbar da muhtemelen polis bölgesindedir kendi başınıza takip ediyorsunuz ve kimsenin haberi yok. 
SEFER RESULOĞLU - Hayır efendim, kimsenin haberi yok değil. Biz kendi 
başımıza yapmıyoruz bu işi, mahkemeden almış olduğumuz karar doğrultusunda yapıyoruz. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Tamam canım, ona bir şey demiyoruz. 
SEFER RESULOĞLU - Bunu yaparken, efendim, ben özür dileyerek lafımı 
tamamlamak istiyorum; sorumluluk alanı olarak bizim algılamamız, kendi sorumluluk alanımızda meydana gelebilecek suçlan dikkate alarak takip ediyoruz. Biz, emniyet bölgesinde meydana gelebilecek bir olayla ilgili olarak takip etmiyoruz. Bu şahsın irtibatını tespit etmişiz örgüt mensuplarıyla ve bunu takip ediyoruz. Şimdi, yine şunu sormak istiyorum: Takip ettiğimiz örgüt mensubu Kuzey Irak hudutlarında görüşüyor. Arazi yapısı itibariyle, bizim bölgemizdeki baz istasyonundan istifade ederek, bizim telefonumuzu kullanıyor ve bunu takip ediyorum ben. Bunu kiminle paylaşacağım efendim, Irak Cumhuriyetiyle mi? Yani, öyle düşünürsek eğer, ikamet edildiği yer, kullanıldığı yer olarak. Ben bunu takip ediyorum. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Son dediğinizi anlayamadık, bir daha izah eder misiniz, Irak diye biten cümle var ya. 
SEFER RESULOĞLU - Örnek veriyorum. Bir örgüt mensubu, telefonunu takip 
ediyorum ben, teknik imkanlarımızla. Bu telefonu kullandığı yer, Kuzay Irak, Berinize Köyü dediğimiz bir bölgede; fakat, arazi yapısı nedeniyle, bizim Derecik Kasabamızda bir baz istasyonu var, tek baz istasyonu o bölgede, ondan istifade ederek kullanıyor, konuşuyor. 
BAŞKAN - Kiminle konuşuyor, Seferi Yılmaz'la mı? 
SEFER RESULOĞLU - Seferi Yılmaz'la konuşuyor, Şemdinli'deki diğer milislerle 
konuşuyor, Yüksekova'dakilerle konuşuyor, Van'dakilerle konuşuyor. Bu şahıs, orada, çok özür diliyorum, gümrük görevlisi gibi çalışıyor, kaçakçılardan sürekli para talep ediyor. Bu şahsı ben takip ediyorum. Bunun konuştuğu yer ülke hudutlarının dışında, kullandığı telefon kendi şahsı adına kayıtlı değil. Şimdi, bu telefonları tespit ediyoruz efendim, çıkıyor telefon, Moldova uyruklu bir bayanın üzerine kayıtlı ve bu bayan, adres olarak İstanbul'da Park Oteli 
vermiş telefonu alırken. Bunun takibini kim yapacak efendim? 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Polis yapacak, kim yapacak. 
SEFER RESULOĞLU - İstanbul polisi mi yapacak, Şemdinli polisi mi? 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Onu sen polise devret de, kim yaparsa yapsın ya
SEFER RESULOĞLU - Ama efendim, benim bölgemde kullanılıyor bu telefon ve 
benim bölgemle ilgili terörün faaliyetlerine yönelik bilgi alıyorum ben. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Burada, şimdi, Seferi Yılmaz aranıyor ve Seferi 
Yılmaz polis noktasında, polisin görev sahası içerisinde. Ali Kaya, Özcan İldeniz, Veysel Ateş oraya gidiyor. Orada istihbari çalışma sonucu, bir paket gelecek. Oraya gidildiği zaman emniyetin niye haberi olmuyor? Emniyetin bilgisi olmadan, yani, özellikle bir talimat mı verildi emniyete haber verilmesin diye? 
SEFER RESULOĞLU - Hayır, asla öyle bir talimat verilmez. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Peki, niye, emniyetle bu istihbari bilgi paylaşılmadı? Bir paket gelecek diye gidiliyor. 
SEFER RESULOĞLU - O güne kadar toplanan bilgiler, elde edilen bilgiler, daha 
önce, gidip hazırladıkları krokiler, yanlarında diğer şahıslarla ilgili olan bilgilerle beraber, o gün gitme maksatları zaten, toplamış oldukları bilgileri ilçe cumhuriyet savcısına arz edip, cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda hareket etmek. Bizim istihbarat şube olarak, kesinlikle operasyon görevimiz yoktur efendim. Biz sadece bilgi toplarız, ilgili yerlere iletiriz. 
Bu bilgileri değerlendirecek olan makamlar karan verir, ona göre uygularlar. O gün gitme maksatları o zaten. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - 5397 size istihbarat üretme amacıyla yetki vermiyor. Sadece ne veriliyor size, kendi sahanızla sorumlu olmak kaydıyla, önleyici dinleme yapma yetkisi verilmiştir. Yani, siz, orada, 5397'yi yorumlarken faklı yorumluyorsunuz. 
SEFER RESULOĞLU - İstihbarat yetkimiz zaten sadece 5397'den değil efendim, 
2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ve müteakiben çıkarılan Bakanlar Kurulu onayıyla çıkan yönetmelik, Kaçakçılık Kanunu; bunların tamamından bilgi toplama yetkimiz ve istihbarat yetkimiz doğmaktadır. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Ben şunu sormak istiyorum: Şimdi, vatandaşı dinlemeye aldınız. Van Ağır Cezadan mahkeme karan aldık dediniz. Kaç ay teknik takip yapıyorsunuz? 
SEFER RESULOĞLU - Bunun sının üç ay efendim. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - İkinci üç ay kullandınız mı? 
SEFER RESULOĞLU - Bu üç ay bittiğinde tekrar devam etmemiz gerekiyorsa 
devam ediyoruz. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Devam ettiniz mi, onu soruyorum? 
SEFER RESULOĞLU - Üç ay dolmadan bu olaylar oldu zannediyorum. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Peki, bu üç ay zarfında, yani, teknik de birtakım 
konuşmalar geçti. Bu aldığınız bilgileri, az evvel milletvekillerini sordu, emniyete 
bildirmediniz, vahye bildirmediniz, şuraya bildirmedihiz, buraya bildirmediniz. Dinleme kararım aldığınız mahkemeye bildirmeniz gerekiyordu. Bildirdiniz mi bunlara? 
SEFER RESULOĞLU - Dinleme kararını aldığımız mahkemeye değil de efendim, o gün, arkadaşlanmızın Şemdinli'ye maksatlan, elde ettikleri bilgileri Şemdinli Cumhuriyet Savcısıyla paylaşmak, oraya bildirmek maksadıyla gidiyorlar. 
BAŞKAN - Bildirmişler mi peki? 
SEFER RESULOĞLU - Ona fırsatlan olmadan bu patlama olayı meydana geliyor ve başlarına bu olay jgeliyor. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Benim sorduğum şu: Yani, bu dinleme esnasında, Van Ağır Cezadan aldığınız yetkiye istinaden teknik takip yapıyorsunuz. Aradan iki ay geçti, üç ay geçti, yani, iki aydan fazla bir zaman geçiyor. Bu arada çeşitli konuşmalar var. Önemli gördüğünüz konulan karşı tarafa aktardınız mı, Van Ağır Cezaya veyahut da ikinci kez uzatabilmek için şu şu şu dokümanlar elimize geçti, biz bunu dinlemeye devam ediyoruz şeklinde bilgi verdiniz mi Van Ağıra? 
SEFER RESULOĞLU - O telefonla ilgili hayır efendim. Ama, başka telefonlar için, 
gerekiyorsa eğer, o şekilde bilgi verip uzatma talebinde bulunuyoruz. Üç aylık sûre geçmediği için ikinci bir talebimiz olmadı. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - 22 Kasımda bitiyor o üç aylık süre. 
BAŞKAN - Peki, o Van Ağız Ceza Mahkemesine müracaat eden görevli kim? Yani, izin alma yetkisi kimin, kim talep etti onu? 
SEFER RESULOĞLU - İl Jandarma Komutanlığı olarak biz talep ediyoruz efendim. 
BAŞKAN - Yani, bizzat sizin isminiz mi var? 
SEFER RESULOĞLU - Hayır efendim, biz hazırlıyoruz, il jandarma komutanına onaylatıp... 
BAŞKAN - En azından birinin imzası olması lazım. 
SEFER RESULOĞLU - Evet, il jandarma komutanımızın imzası var efendim. 
BAŞKAN - İl jandarma alay komutanınızın imzası var, onu şey ettiniz. 
SEFER RESULOĞLU - Şu an yanlış hatırlıyor olabilirim, il merkez jandarma komutanı da olabilir. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - İl merkez ayrı. İl merkez, merkezdeki karakol komutanlığı. 
BAŞKAN - O da olabilir diyorsunuz. 
SEFER RESULOĞLU - Evet. 
BAŞKAN - Emin değilsiniz." Demişlerdir. 

g) Komisyonumuzun Jandarma ve Polisin İstihbarat Yapma Görev ve Yetkisi 
Konusunda Vardığı Sonuçlar Komisyonumuza aktarılan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 2803 sayılı Kanun'da Jandarmaya açıkça istihbarat görev ve yetkisi tanıyan bir hüküm ver almadığı. Jandarma'mn bu görev ve yetkiyi 2559 sayılı Kanun ile Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğİ'nden aldığı. Jandarmanın istihbarat görev ve yetkisi tartışmasız bulunduğu, öyle ki. kendisine suç ve suçlu ile mücadele, suçu önleme, kamu düzeni ve güvenliğini sağlama görevi verilen bir kolluğa, istihbarat yetkisi verilmemesi isin tabiatına 
uygun düşmediği, ancak, jandarmanın istihbarat görev ve yetkisinin sınırlan, polis bölgesinde istihbarat yapabilmesinin şartlan gibi konularda duraksama ve tereddütler bulunduğu anlaşılmaktadır. 

Jandarma Genel Komutanlığının bu konudaki görüşü şöyle özetlenebilir; Jandarma, aynen polis gibi istihbarat hizmetlerini gerekli koordinasyon ve işbirliği yapmak suretiyle ülke seviyesinde yürütmekle görevli ve yetkilidir. Bu kuralın tek istisnası. 5397 sayılı Kanun'la getirilen, sadece kendi sorumluluk alanında. Kanun'da belirtilen suçların islenmesinin önlenmesi amacıyla, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimi tespit edebilmesi, dinlevebilmesi. sinyal bilgileri değerlendirebilmesi, kayda alabilmesidir. 
Önleyici nitelikli iletişimin tespiti dışında adli nitelikli iletişimin tespiti ve dinlenmesinde kural, suc hangi kolluk biriminin sorumluluk alanında gerçekleşmiş ise, onun soruşturma işlemlerini yürütmesidir. Ancak. Cumhuriyet Savcısının, bu durumun aksini her zaman emredebilme yetkisi bulunmaktadır. 
Ancak Jandarma Genel Komutanlığının bu görüşü ile Jandarma Genel 
Komutanlığı'nın yukarda değinilen ve TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na gönderilen 
"Jandarmanın kendi faaliyet alam ve de bu faaliyetlerle sınırlı kalmak amacıyla istihbarat birimleri oluşturulduğu, yetkilerinin Jandarmanın görev sahaları ile sınırlı olup istihbarat toplamaktan ibaret olduğu" şeklinde yazıda yer alan görüşle çelişmektedir. Her ne kadar söz konusu yazının 1997 yılında yazıldığı bir vaka ise de, o tarihten bu güne değin Jandarmanın istihbarat görev ve yetkisi konusunda, Jandarmaya önleyici dinleme imkanı tanıyan 5397 sayılı Kanun dışında yeni bir düzenleme yapılmış değildir. Belirtilen Kanun da, Jandarma'ya 
sadece kendi sorumluluk alanında görev yüklemektedir. 

Emniyet Genel Müdürlüğünün görüşü ise kısaca şöyledir, 2559 savıh Kanunun Ek 7.maddesinde Polise, ülke seviyesinde istihbarat varana görev ve yetkisi tanıvan hükmü, polisin. 3201 savılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 8. ve 9.maddelerinde düzenlenen "Devletin umumi emniyetine taalluk eden isler" olarak tanımlanan sivasi polislik görevi nedeniyle vazedilmiştir. Ovsa Jandarmanın sadece mülki, askeri, adli görevi bulunmaktadır. Kendisine 
sivasi görev tevcih edilmemiştir. Dolayısıyla 2559 sayılı Kanun'un Ek 7.maddesinden istifadeyle ülke seviyesinde istihbarat hismeti yürütemez. Jandarmanın istihbarat görev ve yetkisi kendi sorumluluk bölgesi ile mukayyettir. 
Jandarmanın istihbarat görev ve yetkisinin, 2803 sayılı Kanun'un 25/b fıkrasında "2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanun'unun bu Kanun'a aykırı hükümleri Jandarma Teşkilaü için uygulanmaz" şeklindeki hükmü ve bu hükümden, 2559 sayılı Kanun'un 2803 sayılı aykırı olmayan hükümlerin ise Jandarma teşkilatına uygulanabileceği, 2559 sayılı Kanun'da geçen polis tabirinin jandarmayı da kapsadığı gibi gerekçelerle ülke seviyesinde yürütüleceği şeklindeki görüş kabul edilemez. 2803 sayılı Kanun'un 2559 sayılı Kanun'a 
atıfta bulunmasının esprisini; Jandarmaya; 
2803 sayılı Kanun'da düzenlenmeyen, ancak 2559 sayılı Kanun'da düzenlenen ve polise verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluk bölgesinde de kullanılabilmesine cevaz verilmesi olarak anlamak gerekir. Kanun'un açıkça tanımadığı bir yetkiyi üstlenmek, tesis edilen iş ve işlemleri hukuken geçeriz kılabilecektir. Üstelik, 2803 sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliği'nde, Jandarmanın, ülke düzeyinde istihbarat yapmasına izin veren bir hüküm de yer almamaktadır. Polisin ise, Kanunlarda belirtilen amaçlarla ülke seviyesinde istihbarat yapma görev ve yetkisi ise vazıh bulunmaktadır. 

Bir an için Jandarmanın ülke seviyesinde istihbarat toplama görevi kabul edilse bile, bundan, jandarmanın polis sorumluluk bölgesinde her hangi bir şarta tabi olmadan, istediği zaman, istediği şekilde bu hizmeti yürütebileceği sonucunu çıkarmak mümkün görülmemektedir. Ülke seviyesinde istihbarat yapabilmek yetkisine sahip olmak demek, polisin veya jandarmanın birbirlerinin sorumluluk alanlarında bu hizmetleri ifası sırasında gerek birbirleri ile gerekse mülki makamlarla işbirliği ve koordinasyona gerek bulunmadığı anlamına gelmez. Aksine anılan güvenlik güçlerinin birbirlerinin sorumluluk alanlarında istihbarat hizmeti de dahil suçun işlenmesini önleyici, emniyet ve asayişi temine matuf  faaliyetleri yürütmelerinin usul ve esasları mevzuatımızda belirlenmiş durumdadır. 

19. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 17

ŞEMDİNLİDE UMUT KİTABEVİNDE MEYDANA GELEN PATLAMA OLAYI. BÖLÜM 17



Hakkâri Eski Valisi Erdoğan GÜRBÜZ; 

"ERDOĞAN GÜRBÜZ - Astsubayların gezmesi, 1 Kasım olaylarından beri orada 
astsubaylar, albayın bana verdiği ifade. Olay 9 Kasımda, astsubay orada yok, 1 Kasımdaki olaylardan sonra, 156 kişinin, bir de dinlemeye alıyorlar bunları, hem yasal dinleme hem de MiT'in dinlemeleri var. Oradaki, Umut Kitabevinin sahibinin Karayılanla temas ettiği, bunu, siz çağırdınız zaman, Jandarma İstihbarat Dairesinden çok daha iyisini öğreneceksiniz. Biz de, bu bilgiler, verilir, yazı varsa imha edilir atılır, çünkü, bizim kayıtta geçmez bunlar. Bana deseniz ki böyle bir kaydınız var mı, bize sadece, derler ki, şunu okuyun, imha edeceğiz. 
Yani, oradaki, demek ki olay, 9 Kasımdan sonra astsubaylara orada değil, 1 Kasımdan itibaren ve bunu da şundan göreceksiniz, istihbarı elemanları, hepinizin de bildiği gibi, bir mıntıka geçişinde haber verilir. Diyelim ki, jandarma, benim polisim, çok yakaladık biz, eroini takip ediyor, kalkıp da, gel de, yazılı olma, hemen bir şeyle, efendim biz şu anda eroinin peşindeyiz, adam kaçmak üzere. Bu bilgiler, zaman zaman telsizle, telefonla, hatta bazen şifreli de olur. Yani, bu kanunun tam kestiği gibi, illa şurada yapamaz, burada yapamaz 
diye bir olay yok, takip edilen bir olayda, bir bilgi vermek kafi. Hele, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, bunlar daha hassas bölgeler; çünkü, günde 20 tane olay oluyor, onu arz ediyorum. Yani, olay 9 Kasımda yapılmış değil, 1 Kasımdan beri bizim orada jandarmamız araştırma yapıyor. 

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Sizinle görev icabı, istihbarî bilgiler 
açısından falan bir karşılamanız, tanışıklığınız oldu mu? 
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Çok teşekkür ederim, bu soruyu sorduğunuz için size 
minnettarım. Her ilde, emniyetin ve jandarmanın istihbaratı olur. Ne kaymakamla ne valiyle ilgisi olmaz. Komutanlıkta bir birim vardır, istihbarat elemanları olur. Yani, o ilde... Emniyet müdürlüğü yapan arkadaşımız da var herhalde... 
BAŞKAN-Yok... 
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Olsa, daha iyi bilir. Yani, o rutin iştir. Nasıl ki, Emniyetin ve jandarmanın birimleri vardır. Oradaki şu memur, bu bilmem ne, o valiyle muhatap olmaz zaten, valiyle muhatap olan makam, hepinizin bildiği gibi, her gün 11.00'de yapılan asayiş saati vardır. Emniyet Müdürü, il jandarma alay komutanı olur. Askerlik yaptık hepimiz, silsilei meratip esastır. Yani, bir astsubay, kendi rütbelerim atlayıp da bir valiye çıkması... Ki, ben, otuzaltı senelik mülkî idare amiriyim. Kusura bakmayın, kimseyi de almam. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Şemdinli'deki astsubayların, Şemdinli'de görevli 
astsubayların orada bulunduğuna, orada çalışma yaptığım kaymakamların... 
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Bilmez... O, sadece, il jandarma alay komutanlığında 
istihbarat şube müdürü vardır, binbaşı, yarbay da olabilir. Binbaşı, o alt elemanlarım tespit eder. Sadece... O zaman istihbarat sızar dışarıya, onu demek istiyorum. Yani, kaymakama, valiye...
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Ben, bir aykırı soru daha soracağım. 
ERDOĞAN GÜRBÜZ - Estağfurullah... 
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Bazı fesat insanlar, o bölgede böyle 
dedikodu çıkarıyorlar. Diyorlar ki, işte, aidat topluyor veya para topluyor örgüt Örgüte para vereni, vermeyeni örgüt bombalıyor, o tabiî bir şeydir. Ama, para verildiğine dair istihbarat olur, bunun kanunî delilleri de elde edilemezse, bunu da askerler, yani, bir tarafın güvenlik güçlerinin sivil uzantıları diyeyim veyahut da resmî olmayan görevlileri; bunları sindirmek için, bu para vermelerini engellemek için bunların da böyle bir bombalama falan oluyor diye birtakım dedikodular var ve yine, bu dedikodular çerçevesinde, Şemdinli'de vatandaş ile 
örgüt arasında her ne kadar tam bir mutabakat yoksa da, örgüt vatandaşı karşısına almamak için, demin de dediğiniz gibi aşirete dokunmuyor. Şemdinli çarşısında İSO dükkânı tahrip edecek, neredeyse şehri alt üst edecek bir patlamayı örgüt yapıp, halkı kendi karşısına almaz. 
Bunun içerisinde başka bir bit yeniği var diye söylentiler var. Siz, bu konuda, en yetkili kimse olarak ne dersiniz? 
ERDOĞAN GÜRBÜZ - İstihbarat olarak, mesela, şuna şöyle cevap vermek mümkün: 
Bunu çok samimi... Mesela, bir Esat Canan çok daha iyi isimle bilebilir bunu; çünkü, aşiretin içindedir. Kim örgüte veriyor, kim vermiyor meselesi var ya... Biz, resmî kişi olduğumuz için, kimse, bizden... Ancak, böyle tanıdığımız bir iki yani ağa, yani, onlar bize ikinci dereceden haber getirir. Efendim, falancadan şu istenmiş, filancadan... Peki, diyoruz, biz bunu hemen savcıya... Aman efendim, hemen inkâr eder, açıkta kalırsın diyor. İstihbarat da, Sayın Başkanım, hepiniz biliyorsunuz: İstihbarat bilgileri de savcı ve hâkim tarafından delil 
kabul edilmediği için, biz bunları konuşuyoruz hep. 
Gel, şunları bir delillendirelim; ama, diyor ki, başsavcı -haklı- ya şunu ben çağırdığım zaman bunu söyler mi, söylemez. O zaman diyor bana getirmeyin. Bunlar konuşuluyor kendi aramızda. Biz, orada konuşurken, ayda bir de malumunuz, genişletilmiş asayiş toplantılarımız var. Yani, buradaki olay bu. Yoksa, siz... Şimdi, bunlar nasıl oluyor, istihbarat bilgileri, dinlenme var, MİT dinliyor. Şimdi, yasaya göre hakimlik ten karar almıyor, Ankara'ya bildiriliyor. Yeni uygulamalar tatbik ediliyor. Yani, alınan bilgiler o şekilde; fakat, mahkemeden karar almadığınız zaman, delil niteliğinde olmuyor o. Yani, hâkim diyor ki, mahkeme karan..." 

Şemdinli İlçesi Cumhuriyet Savcısı Harun AYIK; 

"HARUN AYIK- Onların zaten iki tanesi astsubay. Hakkâri İl Jandarma İstihbaratına bağlı askerler. İki tane astsubay. Bir tanesinin ismi Veysel Ateş. İtirafçı, Hakkâri İl Jandarma Komutanlığına bağlı kayıtlı haber elemanı aynı zamanda. 
BAŞKAN- O zaman bunların üçü birlikte?.. 
HARUN AYIK-Evet, üçü birlikte. 
AHMET ERSİN (İzmir)- Jandarmanın yaptığı istihbarattan haberiniz var mıydı sizin? 
HARUN AYIK- Hayır, yok. Bize herhangi bir bilgi verilmedi bu olayla ilgili olarak 
öncesinde. 
AHMET ERSİN (İzmir)- Daha önce bilgi verilir miydi? Bu olayda verilmedi. Yoksa, devamlı mı böyledir? 
HARUN AYIK- Valla, benim görev yaptığım süre içerisinde bu patlama meydana 
gelinceye kadar hiçbir bilgi verilmedi.", 
Hakkâri İl Emniyet Müdürü Yaşar AĞDERE; 
"BAŞKAN - Peki istihbarat paylaşımını size soralım. Yani bölgede birtakım olaylar oluyor, ne bileyim, neticede örgüt bazen üstleniyor, bazen üstlenmiyor vesaire. Asker ve emniyetin bilgi paylaşımı, istihbarat faaliyetleri nasıl oluyor? 
YAŞAR AĞDERE - İstihbarat bilgileri paylaşılıyor, tabiî değerlendiriliyor bilgiler. 
Ama, her kurum kendi vermek istediği bilgileri değerlendirir, verir orada. Vermek istemediği bilgileri de, tabiî ki, vermesini sakıncalı gördüğü bilgileri değerlendirmeyebilir. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Jandarma polis bölgesinde olanları da bildirmiyor mu o 
zaman? Jandarma kırsalda görevli değil mi? 
YAŞAR AĞDERE - Evet kırsalda görevli. 
AHMET ERSİN (İzmir) - Polis bölgesinde olan istihbarat çalışmalarından bilgi 
veriyor mu? 
YAŞAR AĞDERE - Yok onunla ilgili... Polis bölgesinde zaten jandarma ve polisin 
sorumlulukları ve görev paylaşımıyla ilgili yönetmelik, 1961 yılında çıkmış bir yönetmelik var, ona göre bir operasyon yapacağı zaman jandarma veya polis, polisten bahsedersek, bir operasyon yapacağı zaman, eğer operasyon polis bölgesinde başlayıp jandarma bölgesinde devam ediyorsa, jandarma bölgesine haber verir oradaki jandarmaya, "sizin bölgenizde böyle bir operasyon yapacağız." Önce mülki amire ve adli amire, ondan sonra da birlikte operasyon 
yaparlar. 
BAŞKAN - Birlikte mi yaparlar, yoksa polis bölgesinde başlayıp jandarma bölgesine gittiği için, nasıl olsa bende başladı, bitiş noktası da orası diye takip eder, onlara haber vermeden girer mi? 
YAŞAR AĞDERE - Yok efendim, yani, haber verir, mesela ben yapacağım zaman 
jandarma bölgesinde, jandarmaya haber veririm "sizin bölgenizde böyle bir çalışma yapacağım." İstihbarat çalışmasından bahsetmiyorum yalnız, operasyon. Haber veririm, jandarmanın bilgisi olur, mülki amire haber veririm, savcıya haber veririm, sonra jandarma bana şunu sorabilir: "Kuvvetiniz yeterli mi, kuvvet yeterli mi?" Eğer ben yeterli görüyorsam, "kuvvetimiz yeterli, size gerek yok" derim. Veyahut onlar der ki: "Sizinle beraber biz de bulunalım, ne yapıyorsunuz görelim" diyebilirler. O andaki duruma bağlı jandarma. 
BAŞKAN — Hiç giremezsin diyebilir mi? 
YAŞAR AĞDERE - Bu zamana kadar olmadı böyle bir şey. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Tersi oluyor mu? Yani sizin bölgenize 
jandarma o şekilde giriyor mu? İstihbarı çalışma yapıyor mu? 
YAŞAR AĞDERE - Bizim bölgemizde jandarmanın bu şekilde yaptığı operasyonlar olmuştur. Ama bize bilgi yermiştir. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sizin kuvvetiniz yeterli değil miydi o zaman? 
YAŞAR AĞDERE - Kendileri yürüttüğü için çalışmayı. Jandarma bölgesinde 
başlamıştır. Esasında, eğer sadece bir bilgi alınmışsa, operasyon ilk defa başlayacaksa, o bilgiler devredilip... Ben mesela polis olarak kendi bölgemde bir şey başlatmamış sam, jandarmaya bilgileri veririm, jandarma o operasyonu devam ettirir. Başlangıcını da o yapar. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sizin dediğiniz sıcak takip konusu mu 
diyorsunuz? Yani sıcak takip ayrı, yoksa bir operasyon yapılacak Şemdinli'nin merkezinde veya Hakkâri'nin merkezinde istihbarı çalışma yapılacak. Bu konuda yani jandarmanın direkt yetkisi var mı, hemen girip çıkabilir mi sürekli sizin haberiniz olmadan? 
YAŞAR AĞDERE - Jandarma zaten şehir içerisinde konuşlanmış. Binaları orada, 
araçları orada. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Oturması ayn. Çekme konuyu farklı bir yere 
yahu! Yetkinizi kullanmıyorsunuz ondan sonra sorunlar çıkıyor sayın müdürüm. 
YAŞAR AĞDERE - Sayın vekilim, şimdi şöyle: Jandarma istihbarat arabaları da 
şehir içerisinde dolaşıyor. Ben jandarmanın istihbarat arabalarına niçin dolaşıyorsunuz, ne yapıyorsunuz diyemiyorum. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şemdinli'ye on sekiz sefer gelmiş adam bir ay içerisinde. Senin elemanın görmedi mi onları? 
YAŞAR AĞDERE - Görebilir efendim. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sormuyor mu "ne arıyorsun burada" diye. 
YAŞAR AĞDERE - Soramıyoruz evet, sormuyoruz. 
Ancak bir operasyon yaparsa jandarma, sorarız, deriz ki: "Siz ne yapıyorsunuz burada, bir operasyon yapıyorsunuz, bizim bilgimiz niye yok" deriz; ama, istihbarat bilgisini, ben, istihbarat yapıp yapmadığım bilemem ki jandarmanın. İstihbarat gizli yapılır zaten. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yetkinizi kullanmazsanız ondan sonra gelir 
başkası sizin yetkinizi kullanır, böyle de olaylar çıkar ondan sonra. 
YAŞAR AĞDERE — Jandarmanın zaten efendim sivil araçları şehir içerisinde 
dolaşıyor. Hakkâri merkezde de dolaşır, ilçelerde de dolaşır. Biz her aracına soramayız ki görevli misiniz, değil misiniz; niye dolaşıyorsunuz diye. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Sayın vekilimin sorduğu o değil. Elbette ki 
dolaşacak, sivil de gezecek, resmî kıyafetle de gezecek; ama, istihbarı bir çalışma yapmak açısından, bu çalışmada sizinle bilgi paylaşımı yapıyor mu? Siz yapıyor diyorsunuz. Nedir bu bilgi paylaşımı, örneğin 9 Kasımdaki Umut Kitabevine böyle bir paket geleceği bilgisi var, istihbarı çalışma var. Bu paylaşıldı mı sizinle? 
YAŞAR AĞDERE - Bununla ilgili bizim böyle bir paylaşımımız olmadı. Yani 
olaydan önce olmadı. Olaydan sonra bize jandarmadan bir bilgi geldi "buraya bir paket gelecekti" falan şeklinde. 
BAŞKAN - Olaydan sonra?.. 
YAŞAR AĞDERE - Evet, olaydan sonra. 
ENVER YILMAZ (Ordu) - Sizin jandarma bölgesinde bu türlü bir operasyonunuz 
veya organizeniz oluyor mu? 
YAŞAR AĞDERE - Bizim, jandarma bölgesinde olmuştur, evet. Uyuşturucuyla ilgili operasyonlarımız jandarma bölgesinde olmuştur. Jandarmaya bilgi veririz, deriz ki: "Biz filan köyde şu şahsı alacağız. Jandarma kuvveti istiyoruz veya istemiyoruz" deriz. O zamanki duruma bağlı. Birlikte yaptığımız operasyonlar olmuştur. Tahkikatı biz yürütmüşüzdür. 
Neticede onunla ilgili evrakları düzenleyip savcılığa biz vermişizdir, eğer bizde başladıysa. Bu tür olaylar oldu evet. 
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Peki o zaman şöyle diyebilir miyiz: Bu son 
Umut Kitabevinin bombalanması olayında, jandarma orada birtakım istihbaratlar aldığını ve bir paket geleceğini düşündüğü için orada bulunduğunu arkadaşlar söylüyorlar. Bunun normal, mutat işleyiş dışında olduğunu söyleyebilir miyiz? Çünkü size hiçbir bilgi verilmemiş, olaydan sonra bilgi verilmesi sizin mutat işleyişinizin dışında mı gözüküyor? 
YAŞAR AĞDERE - İstihbarat çalışmasıyla ilgili olarak orada nasıl bir çalışma 
yapacak; bilemiyorum ben. İstihbarat çalışmasını açık bir şekilde herhalde yapmayacak, gizli bir çalışmadır istihbarat çalışması. Onu bize söylemeyebilir. Ama keşke söyleseydi. Birlikte biz de yardımcı olacağımız bir şey varsa yardımcı olurduk kendilerine." 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın müdürüm, şimdi biz burada istihbaratın en önemli elemanlarını dinledik. Bir bölge başkanını dinledik, Şemdinli Emniyet Müdürünü dinledik, Emniyet Genel Müdürünü dinledik, Emniyet İstihbarat Daire Başkanını dinledik ve sizi dinledik. Hepiniz, Seferi Yılmaz'ın bizim takibimizde olan bir kişi olmadığını söylüyorsunuz. Ama, bize gelen yazılarda, Ayhan Beyin de belirttiği gibi, bu iki astsubay, jandarma istihbaratında görevli iki astsubay on sekiz kere sadece Şemdinli'de görevlendirilmişler. Patlama ... görevli oldukları şeyler. Belli ki bununla ilgili size gelen yazıda da öyle anlaşılıyor. Şimdi bu kadar önemli bir şeyi siz her ay ilde güvenlik toplantısı yapıyorsunuz Vali Beyin başkanlığında, Jandarma da geliyor, siz varsınız, gerektiğinde ilçe yetkilileri geliyor. Böyle bir konu geçmiyor mu? Yani, bu kadar önemli bir adam bu herhalde, kendisine dışarıdan bomba gelecek, öyle söyleniliyor. Doğru mu değil mi bilemiyoruz. Öyle bir şeyi sizinle nasıl paylaşmıyorlar yani? 
YAŞAR AĞDERE - Paylaşmadılar efendim. Seferi Yılmaz'la ilgili konuda paylaşmadılar. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Başka bir şey olsa, kaçakçılık olsa, 
uyuşturucuyla ilgili bir şey olsa, yahut bir başka operasyon olsa da hakikaten paylaşmıyorlar mı? Bize sizin aylık raporlar geldi, orda bir sürü şey paylaşılmış. 
YAŞAR AĞDERE - Evet efendim, doğru. Biz onlara gönderdik. 
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Bir sürü şey paylaşılmış. Şimdi ben 
hatırlamıyorum; ama, gördüğüm, jandarma da paylaşmış, siz de paylaşmışsınız, MİT bilgi vermiş, orada 80 kilo civarında en son patlayıcı yakalanmış. Yani istihbarı bilgi, şimdi baktığınız zaman, MiT'in, polisin herhalde istihbarı çalışması bence dünya standartlarına ulaşmış Türkiye'de de, bayağı bir üst düzeye ulaşmış. Jandarmanın orada, iki tane astsubayın yapacağı biri istihbarı çalışma sizinkinin kalitesinde olabilir mi yani, emniyetin ve MiT'in yaptığı bir çalışma kalitesinde olabilir mi? Bunu muhakkak sizinle paylaşmaları gerekiyordu 
yani. Buradaki paylaşılmamış olması, sonradan size bildirilmiş olması mutat bir uygulama gibi görünmüyor bize. 
YAŞAR AĞDERE — Evet. Bunu paylaşmadılar yani. Bu Seferi Yılmaz'la ilgili 
konuyu paylaşmadılar." 
Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin 
KESKİNKILIÇ: 
"AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şimdi benim aklıma gelen, bu istihbarat 
konusunda bütün dinlediklerimize sorduğumuzda, yasal sınırlan iyi çizilmemiş mi, yoksa istihbarat paylaşımında, bUgi paylaşımında pratikte birtakım zorluklar mı var? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Yasal sınırlan 5397 sayılı Kanunla bu Avrupa Birliği 
sürecinde zaten tam olarak çizilmiş; yani, zaten daha önceden polise verilen PVSK'da ek 7 nci maddede "polis ülke genelinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur" şeklindeki ibare, 5397 sayılı Kanunla, 23 Temmuz 2005'te yürürlüğe giren kanunla bu sınırlan iyice belirlenerek çizilmiş. Yani, polise ülke genelinde istihbarat yapma, dinleme yapabilme, iletişim kayıtlarının tespiti, kayda alınması, sinyal bilgilerinin alınmasıyla ilgili bunun sınırlan iyicene çizilmiş. Jandarmayı da önleyici anlamda mülkî idare amirlerinin vermiş olduğu emirlere göre çalışma yapması, askeri görevleri, idari görevleri çizilmiş, yasayla çizilmiş, Esasen bir kargaşa yok. Yani bizim oradaki jandarma görevlileriyle olsun ya da MİT görevlileriyle olsun herhangi bir sorunumuz yok bu anlamda. 
BAŞKAN - Başka soru arkadaşlar?.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ali Kaya ve diğer astsubay Şemdinli'ye bir 
ayda neredeyse on sekiz sefer girip çıkıyor, oralarda çalışma yapıyor. Sizin bundan niye haberiniz olmuyor? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Gittiklerini biliyoruz. Orada çalışma yaptıklarını 
biliyoruz. Biz de gidiyoruz Şemdinli'ye, zaman zaman gidiyoruz. Ben de ekip gönderiyorum. Yalnız, biz onlan takip edemeyiz. Yani, onların işte ne yaptığını... Çünkü bizim istihbarat prensiplerinde çalıştırdığımız bir eleman, eğer... Çünkü o bölgede çok var. Mesela, elemanın teki, yani bizim haber elemanı olarak faydalandığımız haber elemanları, bizden çıkar, emniyetten çıkar MİT'e gider, MiT'ten çıkar, jandarmaya gider. Biz diyoruz ki, eğer başka bir kurumla görüşüyorsan, hepse devleti temsil eden kuruluşlar, başka bir kurumla da 
görüşüyorsan bizimle irtibatınızı kesin. Zaten biz onu kendi çalışmalarımızdan da anlayabiliyoruz. Yani, kiminle görüştüğünü ya da ne bileyim, çünkü ufak yer olduğu için bunlar çabuk görülüp duyulabiliyor. Biz hemen irtibatımızı kesiyoruz, karşı tararı da uyarıyoruz. 
MİT'e de giderse, haberiniz olsun, bu eleman sizinse sahip çıkın, çalışın, yani uyarın kendisini, yani emniyete gelmesin. Çünkü o zaman iki başlılık oluyor ya da her kurumdan faydalanma yoluna gidiyor bu tür elemanlar. Çünkü o bölgede biliyorsunuz, kaçakçılık olayları da olduğu için, bir bakıma bizleri orada bir savunma gücü olarak ya da bir üs olarak kullanmak istiyorlar, bir atlama taşı olarak kullanmak istiyor o bölgedeki elemanlar, yani bizim haber elemanları, eleman dediğimiz kaynaklar. O yüzden, biz onlara son derece dikkat 
ediyoruz; ama, onların o bölgeye gittiklerini biliyoruz. Yani, mesela köylere falan, işte orada özellikle Altınsu Köyü var, özellikle bayağı örgüt mensuplarının yoğun olarak bulunduğu yer, bir de Hakkâri'nin yapısı gereği, kırsalla şehir sanki iç içe girmiş gibi, yani o kadar yalan ki, yani oradaki unsurları takip etmek, bir arada tutabilmek ya da devamlı kontrol altına alabilmek bir bakıma zorlaştırıyor işimizi. Ama, yine biz bu şahısların faaliyetlerini elimizden geldiğince, eleman kaynağıyla ya da almış olduğumuz yasal dinlemelerle, hâkim kararıyla 
aldığımız dinlemelerle elimizden geldiğince takip ediyoruz Sayın Başkanım. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - "Bazen birbirine geçiyor" dediniz. Yani, şimdi 
bu şehirlerin sınırlan, daha önce belirli sınırlan, belki 1930'da çizilmiştir Hakkâri'nin, ama şehir daha sonra büyümüş. Şimdi, şehrin büyümesiyle birlikte, aslında sizin yetkiniz artmıyor, belki fiilen artması gerekir; ama, yasal bir sınır var, önceden bir mahalle kırsal bir bölge ilan edilmiş, jandarma bölgesi, şehirle bütünleştiği halde siz oraya bakamıyorsunuz. Yani bunu mu demek istiyorsunuz? 

HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Biz bakıyoruz. Bizim bakamadığımız yer yok. Yani, 
ülke genelinde biz istihbarat yapma yetkisiyle donatılmışız. Zaten öyle bir şey, yardım istesek biz jandarmadan, bu, kanuna da aykınlık teşkil eder. Yani ülke genelinde bizi istihbarat yetkisi veriliyor, bu yetkimizi, biz, bize verilen yetkiyi, bir başka kurumdan yardım istemekle... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Veya tersini söyleyelim. O zaman o, aslında 
fiilen şehir; ama, kanunen kırsal gözüken yerlerde jandarma şu anda görev yapması sizi sıkıntıya sokuyor mu? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Hayır, herhangi bir şekilde sıkıntıya sokmuyor bizi. 
Yani, istihbarî anlamda zaten bu 5397 sayılı Kanunla istihbarî yetkisi yok diye biliyorum ben. Yani, önleyici anlamda çalışması var. Dinleme yapabilir, o bölgede, ama elde ettiği o dinleme sonucu, sonuca vardığı bilgileri bize vermek zorunda, yani bizimle paylaşmak zorunda ki, şehir merkezinde diyelim ki bir adamı tespit etti, bir faaliyeti var, onu bize bildirmek zorunda. Yani, zaman zaman bildirdiği oluyor bunları, işte haber notlarıyla ya da zaman zaman yapılan toplantılar sonucunda bu bize ulaşıyor zaman zaman. 
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Bu dinleme kırsala yönelikse, yine size aktarılıyor mu? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Şöyle: Kırsala yönelik bilgilerde işte genelde örgüt 
mensuplarının kod isimleri vardır, atıyorum "Polat kod, Hüseyin kod, Ahmet kod" gibi. "Şu bölgede faaliyet gösterdiği** şeklinde bu tür bilgiler zaman zaman geliyor bize. Yani şu bölgede Botan -örgüt onu Botan olara adlandırılıyor- Hakkari merkezi " Botan bölgesinde örgüt mensupları şu faaliyet içerisindedirler" ya da "şu bölgede şu kadar örgüt mensubu bulunmaktadır" şeklinde zaman zaman bu tür bilgiler geliyor. 
AHMET ERSİN (İzmir) - 16 Ekimde bu Umut Kitabeviyle ilgili deniliyor ki, "156'ya gelen bir ihban değerlendirdik." Yani 156'ya gelen bir ihban değerlendirmek çok da ciddiye alınacak bir istihbarat bilgisi değil. Çünkü yüzlerce ihbar gelir. Öyle bile olsa, şimdi, 16 Ekimde bu çalışma başlamış, 16 Kasımda size bilgi veriliyor. Peki 9 Kasımdaki bu olayla ilgili, dediniz ki: "Bize elde ettiği bilgileri verir." Peki, bunu niye haber vermedi size, sizce? 
Madem aldığı bilgileri sizlerle paylaşıyor idi ise, bu olayı niçin paylaşmadı sizle? Yani nasıl çalışma bu? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Esasen bu sorunun muhatabı hani... Ben sadece bu 
konuyla ilgili yorum da yapsam, yanlış olur, kendilerine sormak lazım. Yarın kendileri gelecekler, onlara bu soru tevcih edilebilir. Bunu niçin bize bildirmedikleri onların sorunu. Yani bize bildirmediler neticede. Neticede bizim Seferi Yılmaz'la ilgili bir çalışmamız da yoktu zaten. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ama her hafta, her ay koordinasyon toplantıları yapıyorsunuz. Buralarda sizin bakın bir yetkiniz var, siz bu yetkinizi eğer ciddî manada kullanmazsanız, sizin sahanızda başkaları at oynatır. Siz sormuyor musunuz, arkadaş, siz her gün bizim evde görüyoruz, ne işiniz var demiyor musunuz? Ne yapıyorsunuz oralarda? Sormuyor musunuz bu sorulan? 
HÜSEYİN KESKİNKILIÇ - Sayın Vekilim, ben 5 Eylülde Hakkâri'ye gittiğimde, bir 
defa bir toplantıya katıldım. Daha önceki yardımcıma sordum, başkomiser arkadaşıma sordum, bu toplantıların esasen çok da sık yapılmadığını söyledi. Ama, 2006 yılından itibaren biz, her hafta toplanıyoruz. 2006 yılından itibaren her hafta Cuma günleri toplanıyoruz ve her hafta birimizin ev sahipliğinde. Bir hafta MiT'te, bir hafta tugay istihbaratta, bir hafta jandarma istihbaratta, bir hafta emniyet istihbaratta ev sahipliği yaparak dönüşümlü olarak toplanıyoruz. 

Benim de dikkatimi çekmişti. Etranmdaki illere telefon açtım, özellikle Sımak'a 
telefon açtım. Sizin nasıl koordinasyon ya da birbirinizle irtibatınız ya da paylaşım nasıl filan gibisinden. Onlar işte, böyle düzenli olarak toplandıklarını söyledi. Benim dikkatimi çekmişti bu toplanmama olayı. Yalnız şöyle bir olay gelişti: 14 Kasımda, yani Umut Kitabevinde patlama 9 Kasımda olduktan beş gün sonra, benim makamıma iki tane jandarma astsubay geldi. Bu jandarma astsubaylarımız bana, benimle görüşmek istediklerini söylediler, nöbetçi 
memura, benimle görüşmek istediklerini söylediler. Nöbetçi memur bana bunu iletti. Ben de tabiî, buyursunlar, odama geçsinler, geliyorum dedim. Bu iki başçavuşumuz geldi, ellerinde bir tutanak defteri vardı. Bunun, benim tarafımdan imzalanmasını söylediler. Ben nedir diye baktığımda, bu defterin bir tutanak defteri olduğunu gördüm. Ben jandarmada bir defa 
toplantıya katılmıştım, yani oraya geldiğim iki ay boyunca bir defa katıldım. Önceki yardımcım da hemen hemen hiç katılmadığını söyledi. Yani böyle görüşüyoruz da, düzenli bir toplantının yapılmadığım söyledi. Ben tutanak defterini inceledim. Dedim ki: Bu alman kararlar 1 Kasımda alınmış. 1 Kasımdaki bir tutanak bana imzalattırılmak istendi. Yani patlamanın olduğu gün bir toplantı yapılmış. 
Hakkâri İl Jandarma Komutanı Erhan KUBAT; 
"BAŞKAN - Şimdi, Şemdinli'de meydana gelen olayda, sizin sık sık vurguladığınız, işte, orası emniyet bölgesidir, bir de bunu jandarma bölgesidir diye bir kesin çizgiyle ayırıyorsunuz ya, şeyde de bir görevlendirme var, biz görevlendirdik diyorsunuz. Yani, Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş. Peki, buradaki kesin çizgiler ne, bunu nasıl gönderiyorsunuz? Emniyet bölgesi olduğu halde, oraya nasıl gidiyorlar? Bunu nasıl izah edeceğiz? 

ERHAN KUBAT - Şimdi, Sayın Başkanım, Jandarma Genel Komutanlığının 
istihbarat yetkisini, jandarma, kendi 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun da ek 7 nci maddesi zannediyorum, buradan alıyoruz ve bunlar, Bakanlar Kurulunun oluruyla olan yönetmelikte de, birçok maddesinde, 44,47, 51 gibi, yani, şimdi, dokümanımı açayım, isterseniz arz edeyim, bunları yazılı olarak size de bildirmiştik. Buna göre, bizim, tüm yurt sathında istihbarat yapma yetkimiz var. İstihbaratla operasyonu ayırmak lazım. İstihbarat personelinin hiçbiri operasyon yapmaz Sayın Başkanım. 
BAŞKAN - Tüm yurt sathı deyince, kırsal ve şehri kastediyoruz. 
ERHAN KUBAT - Ben şimdi önleyici olarak, benim bölgemde, olayı önleyici 
istihbaratı yapmakla sorumluyum. Bir telefon dinlemesi almışım, bir telefon tespit etmişim. Bu şahıs, Ali Kısıkyol. Ali Kısıkyol nerede, Şemdinli'nin güneyindeki Kuzey Irak'ta. Telefon kimin üzerine kayıtlı, bakıyorsunuz ki, efendim, bilmem nerede, Ukraynalı bir kadın, İstanbul'da bilmem ne oteli. Hangisi jandarma sorumluluk bölgesi, hangisi polis sorumluluk bölgesi, bu çizgiyi çizelim istihbaratta. Şahsın telefonunun alındığı yer mi polis sorumluluk 
alanı olacak; yoksa, şahsın oturduğu yer mi; yoksa, şahsın konuştuğu yer mi istihbarat alanı? 

İstihbarat alanında bir çizgi çizemezsiniz. Şu anda polis telefon dinliyorsa, şayet şu anda jandarma bölgesine geçti, istihbaratını topladı, polis bölgesine geçti; işte bitti. Yani, istihbarat açıdan bir sorumluluk alanı çizmek mümkün değil Sayın Başkanım; ama, operasyona alanında çizgilerimiz çok nettir, sorumluluk alanları vardır. Eğer operasyon aşamasına gelindiğinde, istihbarat birimlerinin hiçbiri operasyon yapmaz. O zaman, artık, iş cumhuriyet savcılarına gider. Kendisi buraya gelmeden üç gün önce... Şu anda bile yüz tane örneği vardır, polis ile jandarmanın şu anda, birlikte, müşterek bölgede operasyon yapma... 
Operasyon açısından girip yaptığımız an, o zaman, mülkî amire haber verip, ilgili kolluk amirinden almamız lazım. Benim bölgemde, 87 kilo eroin yakaladı polis, istihbaratını yaptı; komutanım, biz böyle böyle şey yapacağız. Buyurun... Girdi, bizim Yeniköprü Karakolunun önünde 87 kiloyu aldı, cumhuriyet savasına haber verdik, biz de operasyona imza attık ve olayı bitirdik. Mesela, üç gün önce ben gelmeden, bir köyümüzde, bir cinayetle ilgili dinleme yaptık. Savcı bey dedi ki, jandarma bölgesine gelecek. Hay hay, derhal verdik kuvveti, beraber gittik. Yine, mesela, tarihini hatırlayamayacağım, bir C-4, A-4 patlayıcının istihbaratını aldı, ben birlik verdim, oraya operasyonel birlik girmek zorunda; çünkü, ana üs 
bölgesi PKK'nın. Girdik ve 5 kilo şey aldık. Yani, operasyon bölgesi ile istihbarat bölgesi arasında farklar var. 
BAŞKAN - O zaman, istihbarat bölgesi olarak, emniyet ve jandarma, ülke genelinin tamammda istihbar! faaliyette bulunabilir, operasyon aşamasına geldiği zaman, hangi bölgede operasyon yapılacak ise işbirliğiyle operasyon yapılır. 
ERHAN KUBAT- Evet Sayın Başkanım. 
BAŞKAN - Yasal düzenleme de böyle diyorsunuz. 
ERHAN KUBAT - Evet. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yani, şu anda jandarma, Çankaya'da istihbarat çalışması yapabilir mi? 
ERHAN KUBAT - Şimdi, Çankaya'da istihbarat çalışmasını yapması için, bölgesinde bir şeyi olması lazım. Mesela, bir kaynaktan gidecek. Ben Ali Kısıkyol'u dinliyorum. Ali Kısıkyol kimle muhatap; Çankaya'daki sununla muhatap. Ona da istihbaratını yapar. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Fotoğraf çeker, bilgileri toplar ve saire değil mi? 
ERHAN KUBAT - Tabiî. Ben operasyon yapacağım. Operasyon yapmak için... Ben şimdi dinleme kararını almışım, suç unsuru olup olmadığını, gidip bir polise söylemem ben, size söyleyemem, başkasına söyleyemem. Tek nüsha çoğaltunm, onu da sadece cumhuriyet savcısına alınm. Cumhuriyet savcısına götürürüm, sayın savcım, bununla ilgili suç unsuru var mıdır; vardır. İlgili kolluk yeri neresidir, polis bölgesidir. Operasyon yapın. Bize de yaptırabilir, kendisi de yaptırabilir, müşterek de yapılabilir. 

18. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***