baraj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
baraj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2017 Salı

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 12

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 12


ALTINCI BÖLÜM;  TÜRKİYE’NİN SINIRAŞAN SULAR POLİTİKASI 

6.1. Türkiye’nin Su Potansiyeli 

Dünyanın su problemine mikro ölçekte bakıldığı zaman Orta Doğu en kritik bölgedir. Su kaynaklarının azlığı 40 yıl sonrasının değil, bugün bile bölgede çok 
ciddi problem halini aldığını göstermektedir.390 Bu durum ülkemizi bölgenin önemli ülkelerinden biri haline getiriyor. Ülkemizin su kaynakları potansiyeline bakmamız sınıraşan sular politikamızın ne kadar önemli olduğunu bize gösterecektir. 

Yarı kurak iklime sahip olan ülkemizde yıllık ortalama yağış miktarı 643 mm olup, yılda ortalama 501 milyar metreküp suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar metreküpü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden oluşan buharlaşma yoluyla atmosfere geri dönmekte, 69 milyar metreküpü yeraltı suyunu beslemekte, 158 milyar metreküpü ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 69 milyar metreküplük suyun 28 milyar metreküpü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır. Ayrıca komşu ülkelerden ülkemize gelen yılda ortalama 7 milyar metreküp su bulunmaktadır. Böylece ülkemizin brüt yerüstü su potansiyeli 193 milyar metreküptür. Yeraltı suyunu besleyen 41 milyar metreküpte dikkate alındığında, ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 milyar metreküp olarak hesaplanmıştır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartlarında, çeşitli amaçlara yönelik tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yurtiçindeki akarsulardan 95 milyar metreküp, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan ise 3 milyar 
metreküp olmak üzere yılda 98 milyar metreküp olarak hesaplanmıştır. 14 milyar metreküp olarak yeraltı suyu potansiyeli ile ülkemizin yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküptür.391 Bu durumla birlikte ülkemizin 2013 yılındaki su tüketimine bakacak olursak,392 

1-Tarımsal Sulama:40 Milyar m3(%74) 
2-İçme Kullanma Suyu: 7 milyar m3 (%13) 
3-Sanayide Kullanılan Su : 7 milyar m3 (%13) 

Bu da toplam 54 milyar metreküpe tekabül etmekte ve genel toplamın %48’ini oluşturmaktadır. 



Türkiye su kaynakları açısından sanıldığı gibi zengin bir ülke olmayıp gerekli önlemler alınmadığı takdirde yakın gelecekte su sorunları yaşamaya aday bir ülke konumundadır.393 Ülkemizdeki sorunlu coğrafya nedeniyle su kaynaklarını kontrol etme güçlüğü, yağış ve su kaynaklarının dengesiz dağılımı bu durumu 
tetiklemektedir. Ülkemizde kişi başına kullanılabilir su miktarı 1480 metreküptür. Diğer ülkeler ve dünya ortalaması kıyaslayarak, Türkiye kişi başına kullanılabilir su miktarı bakımından su azlığı çeken ülkeler arasında görülebilir. Kişi başına 5000 metreküp ve fazla su potansiyeli olan ülkeler “su zengini” kabul edilir.394 Söz konusu değerlendirme ışığında ülkemizin ne kadar kritik bir durumda olduğu karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca 2023 yılı nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülmekte olup, bu durumda kişi başına düşen su miktarı 1120 metreküpe/yıl olacaktır. Bu tahminler mevcut kaynakların tahrip edilmeden aktarılması durumuna göre hesaplanmıştır.395 
Ülkemizin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynaklarını çok iyi koruyup akılcı kullanması gerekmektedir. 

Sınıraşan havzalarımızın Ülkemizin su potansiyeline katkılarına bakacak olursak; Dicle-Fırat Havzası %28,4, Meriç-Ergene Havzası %0,7, Asi Havzası %0,6, 
Çoruh Havzası %3,4 ve Aras Havzası %2,5 olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye su kaynaklarının yaklaşık %36’sının sınıraşan su kaynağı niteliği taşıdığını bize göstermektedir. Ayrıca Toplam uzunluğu 2753 km olan Türkiye sınırlarının %22’sini akarsular oluşturmaktadır.396 Her iki durum birlikte düşünüldüğünde sınır aşan sularımızın önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak sınır aşan sularımızda ülkemizin konumuna bakacak olursak;397 

a) Türkiye’nin sınır oluşturduğu sınıraşan sular nitelikli akarsuları şunlardır: 

1- Aras Nehri: Türkiye, Azerbaycan, İran, Ermenistan 
2- Arpaçay: Türkiye, Ermenistan 
3- Hezil Çayı (Dicle'nin kolu): Türkiye, Irak 
4- Meriç: Bulgaristan, Yunanistan, Türkiye 
5- Mutlu Deresi (Rezve): Türkiye, Bulgaristan 

b) Türkiye’nin akarsu kaynaklarında yukarı, aşağı, yada orta mecra konumundaki sınır aşan akarsuları ise: 

1- Afrin Çayı: Türkiye, Suriye, Türkiye 
2- Asi nehri: Lübnan, Suriye, Türkiye 
3- Balık Suyu: Türkiye, Suriye 
4- B.Circop suyu (Fırat'ın kolu): Türkiye, Suriye 
5- Culap Deresi (Fırat'ın kolu): Türkiye, Suriye 
6- Çoruh Nehri: Türkiye, Gürcistan 
7- Dicle Nehri: Türkiye, Suriye (sınır), Irak 
8- Drahini D. (Hezil'in kolu): Türkiye, Irak 
9- Fırat Nehri: Türkiye, Suriye, Irak 
10- Habur Çayı (Res-ul Ayn Pınarı): Türkiye, Suriye 
11- Karacurum Çayı: Türkiye, Suriye 
12- Kocadere (Veleka): Türkiye, Bulgaristan 
13- Kura: Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan 
14- Nerduş Çayı: Türkiye, Suriye 
15- Nusaybin Çağ (Çağ Pınar): Türkiye, Suriye 
16- Sabun suyu (Afrin'in kolu): Türkiye, Suriye, Türkiye 
17- Sacir suyu (Fırat'ın kolu): Türkiye, Suriye 
18- Sarısu (Gürbulak sınır kapısı): Türkiye, İran 
19- Senpas Suyu: Türkiye, Suriye 
20- Şemdinen çayı (Zap'ın kolu): Türkiye, Irak 
21- Zerkan Suyu: Türkiye, Suriye 
22- Zap Suyu (Dicle'nin kolu): Türkiye, Irak 

Bu durum ülkemizin hem memba hem de mansap konumunda bulunduğu birçok akarsuyunun olduğunu göstermektedir. Ülkemizin su kaynakları bakımından 
zengin bir ülke olmaması ayrıca sınıraşan sularımızın ülkemize katkısı göz önüne alındığında sınıraşan sular politikamızı son derece önemli konuma getirmekte dir. 

6.2. Sınıraşan Havzalarımız 

6.2.1. Meriç Havzası 

490 km uzunluğundaki Meriç Nehri, Bulgaristan’ın Rodop Dağları’ndan doğarak, Edirne yakınlarında Batı Trakya’dan gelen Arda ve Bulgaristan’dan gelen 
Tunca nehirleriyle birleşmektedir.398 Tunca, Meriç Nehri ile birlesene kadar Türk- Bulgar sınırında 61 km.lik sınırı, Meriç Nehri ise Türkiye ile Yunanistan arasında yaklaşık 200 km.lik sınırı oluşturmaktadır. Meriç Nehri’ne katılan nehirlerden 283 km uzunluğundaki Ergene Nehri, tamamı Türkiye’de olan tek koldur. Havza, 32.700 km2’si Bulgaristan’da, 14.600 km2’si Türkiye’de ve 8.700 km2’si Yunanistan’da olmak üzere toplam 56.000 km2’lik bir alanı kaplamaktadır.399 Meriç Nehri, Bulgaristan’da Maritsa, Yunanistan’da Evros olarak anılmaktadır. Meriç Nehri’nin Yurdumuza girdiği noktadaki su potansiyeli 4 084 hm3/yıl’dır.400 Türkiye, Meriç’te aşağı kıyıdaş konumundadır. 

Bulgaristan’ın Rodop Dağlarından doğan Arda Nehrinin toplam uzunluğu 203 km olup, 178 km’si Bulgaristan’da, 30 km’si Yunanistan’da ve 300 m’si (sadece 
sağ sahil) Türk topraklarındadır. Arda Nehri’nin Yurdumuza girdiği noktadaki su potansiyeli 1085 hm3/yıl’dır. Bulgaristan’ın Kocabalkan Dağlarından doğan Tunca Nehrinin toplam uzunluğu 280 km olup, 40 km’si Türk topraklarında bulunmaktadır. Tunca Nehri’nin Yurdumuza girdiği noktadaki su potansiyeli 673 hm3/yıl’dır. Meriç, Arda ve Tunca Nehirleri ile Edirne Merkezde birleştikten sonra yıllık su potansiyeli 5 842 hm3 olmaktadır. Bulgaristan’ın Rodop Dağlarından doğan Kızıl Nehrin toplam uzunluğu 89 km olup, 57 km’si Bulgaristan’da, 33 km’si Yunanistan topraklarındadır. Edirne’nin 52 km mansabından Meriç Nehrine birleşmektedir. Kızıl Nehrin Meriç Nehrine birleştiği noktadaki su potansiyeli 1158 hm3/yıl’dır. Yıldız Dağlarından doğan Ergene Nehrinin su potansiyeli 1 330 hm3/yıl’dır. Edirne’nin 109 km altından Meriç Nehrine birleşmektedir. Meriç Nehrinin Kızıl Nehir ve Ergene Nehrini alarak Saroz Körfezinden Ege Denizine döküldüğü yerdeki yıllık su potansiyeli 8 330 hm3 olmaktadır.401 

Meriç Nehri’nin Ege Denizi’nde sonlandığı nokta Türkiye ve Yunanistan tarafından korunan alan olarak ilan edilmiştir. Nehrin oluşturduğu Meriç Deltası’nın Yunanistan tarafındaki kısmı Ramsar Alanı olarak ilan edilmiştir. Türkiye tarafında kalan kısmı ise Türkiye’nin uluslararası öneme sahip sulak alanlardan birisidir.402 

Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’ın Meriç Nehri’nin kıyıdaşları olmaları sebebiyle bu nehirle ilgili tüm hususlar üç kıyıdaş devleti de ilgilendirmektedir. Buna rağmen uluslararası hukuk açısından bu üç devletin de taraf olduğu bir antlaşma henüz mevcut değildir. Ancak diğer devletlerle Türkiye arasında bazı hukuksal düzenlemeler yapılmıştır. 

Havzada taşkın önleme ve kontrolüne ilişkin birçok eski ve yeni tarihli ikili antlaşma, mutabakat metini ve müzakere süreci bulunmasına karşın, taşkınlar 
günümüzde Meriç nehir havzasında en önemli sorun alanını oluşturmaktadır. 

6.2.2 Çoruh Havzası 

Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olan Çoruh Nehri’nin toplam uzunluğu 426 km’dir. 400 km’lik kısmı Ülkemiz sınırları içerisinde, 24 km. lik 
kısmı ise Gürcistan sınırları içerisindedir. Nehir 3 km lik kısmında Türkiye-Gürcistan arasında sınır oluşturmaktadır. Erzurum-Kars Platosunun kuzey batısındaki Mescit dağlarından doğup Gürcistan’ın Batum ilinden Karadeniz’e dökülen Çoruh Nehri, yılda 5,8 milyon m3 rusubat taşımaktadır. 21.200 km2 lik Çoruh Havzasının yaklaşık % 90 lık kısmını oluşturan 19.200 km2’lik kısmı Türkiye sınırları içerisinde kalmaktadır.403 Ülkemiz Çoruh Nehri’nde yukarı kıyıdaş konumundadır. 

Havzanın tahmini su potansiyeli 6,8 milyar metreküp olup, Ülkemizin bu potansiyele katkısı 6,54 milyar metreküptür.404 Söz konusu nehir Gürcistan 
tarafından Batum şehri sahil çizgisinin korunması için önemli bir kaynak olarak görülmektedir. Bu bakımından yapılan ve yapılacak barajlarımızın taşınacak 
sediment miktarını etkilemesi ile ilgili ihtilaflar yaşanmaktadır. Söz konusu havzaya ilişkin ülkemizin mevcut kullanımlarını engelleyecek hukuki bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak çalışmamız kapsamında incelenen sözleşmelere taraf olmamız halinde kıyıdaş taraf Gürcistan ile bu sözleşmeler ışığında yeni ikili antlaşmalar yapmamız gerekebilir. 

6.2.3. Kura-Aras Havzası 

Aras-Kura nehirleri havzasının Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra sınıraşan bir havza haline geldiği sıklıkla dile getirilmektedir. Ancak bu yanıltıcı bir yorumdur. Havzanın kıyıdaş ülkelerinin Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra arttığı bir gerçektir. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra havza ülkelerinin sayısı üç’ten (Türkiye, İran, Sovyetler Birliği) beş’e (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan Türkiye ve İran) çıkmıştır. 

Sovyetler Birliği dağılmadan önce de sonra da havza suları sınıraşan bir özellik göstermektedir.405 Ülkemiz bu havzada yukarı kıyıdaş devlet konumundadır. 

Havzanın iki ana nehri olan Aras ve Kura nehirlerinin her ikisi de Türkiye’den kaynaklanmakta ve toplam su akımının %45’i Aras nehri, kalan %55’i 
de Kura nehri tarafından sağlanmaktadır. Kura nehri Türkiye içinde 210 km kadar aktıktan sonra Gürcistan topraklarına giren nehir burada da 390 km’lik bir yol kat etmekte ve Azerbaycan topraklarından Hazar denizine dökülmektedir. 1364 kilometre uzunluğa sahip olan Kura nehri 88.000 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. 

122.200 km2’lik bir havza büyüklüğüne sahip olan Aras nehri de Türkiye’den kaynaklanmaktadır. Yaklaşık 300 km Türkiye toprakları içinde akan nehir daha sonra birçok ülke arasında sınır oluşturmaktadır. Bunlar membadan mansaba doğru sırayla Türkiye-Ermenistan, Türkiye ile Azerbaycan’a bağlı Nahçivan Özerk Cumhuriyeti, yine Nahçivan ile İran, Ermenistan ile İran ve nihai olarak İran ile Azerbaycan arasındaki sınırlardır. Nehir Azerbaycan ile İran arasında sınır oluşturduktan sonra Azerbaycan topraklarına girer ve Kura nehri ile birleşerek Hazar denizine dökülür.406 

Aras Nehrinin bir kolu konumunda olan, Gümrü Çayı adıyla Gürcistan'dan doğan Arpaçay, daha sonra Türkiye ile Ermenistan arasında sınır teşkil etmektedir. 
Asıl su toplama havzası Türkiye’de olan bu akarsu üzerinde (sınırda) Türkiye-SSCB işbirliği ile yapılan Arpaçay Barajından her iki ülke eşit şekilde yararlanmaktadır.407 
Havza içerisinde bazı küçük sınır asan sular da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlilerinden ikisi Sarısu ve Karasu Nehirleridir. Bu nehirlerden Sarısu Nehri 
Türkiye’de doğar ve İran tarafına doğru akısın devam ederek Aras ile birleşir. Karasu nehri ise Türkiye- İran arasında doğar sınır boyunca akışına devam eder.408 

Havzanın su potansiyeli 24 milyar metreküp olarak tahmin edilmekte olup, Türkiye’nin katkısı ise 5,72 milyar metreküptür.409 

Havzada işbirliği Sovyetler Birliği zamanından kalan düzenlemelerin devamı ile sağlanmaktadır. Türkiye ve İran arasında da Sarısu ve Karasu nehirlerine ilişkin 
bir takım düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerde iki tarafın da nehirlerden sulama amacıyla faydalanabileceği hükme bağlanmıştır.410 

6.2.4. Asi Havzası 

Arapça da Nehrül –Asi olarak bilinen ve uluslararası literatürde Orontes olarak adlandırılan Asi Nehri, hakkında en çelişkili bilgilere sahip olunan akarsu 
olma özelliğini taşımaktadır.411 
Asi Nehri Lübnan sınırları içinde Lübnan dağları ve Cebelüşşarki (Anti Lübnan dağları) arasındaki Beka Vadisinde Baalbek kentinin yakınlarında Rasul-Ayn ve 
Al-Labwah adlı akarsuların birleşmesinden oluşur. Kuzeye doğru yaklaşık 35 km aktıktan sonra Suriye topraklarına geçer ve buradaki Hama Gölünü besler. 
Humus kentinin sulama ihtiyacını da karşılayan nehir, Hama yakınlarında kendisini besleyen diğer ırmaklarla Ghab ovasının sulanmasında kullanılmakta dır. 
Bölgede genellikle güneye doğru akan nehirlerin aksine kuzeye doğru aktığı için “Asi” olarak ad adlandırılan ve ulaşıma elverişli olmayan bu nehir, 
yatağı boyunca ova ve tekne şekilli geniş vadiler ile dar ve derin boğazlar içinde akar.412 
Türkiye-Suriye arasında yaklaşık 22 km’lik bir sınır teşkil ettikten sonra Eşrefli köyü civarında Türk topraklarına girmektedir.413 
Amik ovasının güneyinde Küçük Asi ile birleşerek 40 km sonra Samandağ ovasında Akdeniz’e dökülmektedir. 

Karasu ve Afrin Nehirleri Asi’nin önemli kollarındandır. İki nehirde Ülkemiz sınırları içerisinde doğar, Karasu Nehri kısa bir süre Suriye ile sınır oluşturduktan sonra Türkiye topraklarına girerek Amik Gölü’ne boşalır. Afrin Nehri ise Ülkemizden kaynaklandıktan sonra Suriye sınırını geçer, tekrar Ülkemiz topraklarına girerek Amik Gölü’nde sonlanır.414 

Yan kollarla birlikte 37.900 km2’ lik bir alana sahip olan Asi havzasının % 50’si Türkiye sınırları içerisinde, % 45’i Suriye, % 5’i Lübnan sınırları içerisinde 
kalmaktadır. Yaklaşık 2,8 milyar m3/yıl su potansiyeli olan Asi Nehrinin, 0,3 milyar m3/yıl kısmı Lübnan’dan, 1,2 milyar m3/yıl kısmı Suriye’den, 1,3 milyar m3/yıl kısmı ise Türkiye’den kaynaklanmaktadır.415 Ülkemiz Asi nehrinde aşağı kıyıdaş konumundadır. 

Söz konusu nehir sınıraşan su niteliğine haizdir. Ancak Suriye önceleri Asi Nehri'nin kendi topraklarından kaynaklandığını ve denize döküldüğünü ve ulusal bir nehir olduğu ileri sürmekteydi. Günümüzde Suriye’nin bu eski tezlerinden vazgeçmiş olduğunu görüyoruz. Asi Nehri’nin kullanımı özellikle geçmişte, Suriye ve Türkiye arasında zaman zaman ciddî sorunların yaşanmasına neden olmuştur.416 Suriye tarafından düzensiz kullanım sonucu Amik Ovası büyük zarar görmüştür. 

Asi Nehri’ne ilişkin olarak ülkemiz ile Suriye arasında yaşanan ihtilaflarının tamamını kapsamına alan ve bunlara çözümler getiren nihai bir hukuki belge bulunmamaktadır. 

6.2.5. Dicle-Fırat Havzası 

 Aynı bölge içerisinde doğarak, birbirine çok yakın topraklar üzerinde akan, Basra Körfezi’ne dökülmeden önce birleşerek Satt-ül Arap Nehri adını alan ve 
Irak’ın 1980’li yılların ortalarında inşa ettiği Tartar Kanalı ile de birleştirdiği Fırat ve Dicle nehirleri ülkemizin en önemli sınıraşan su kaynaklarıdır.417 Ülkemiz bu 
havzada yukarı kıyıdaş konumundadır. 

Dicle isminin Sümerce de “Uluırmak” anlamını taşıyan Tig-gal kelimesinden geldiği sanılmaktadır.418 Latincede nehrin adı Tigris olarak geçmektedir. Bu nehir toplam 1900 km uzunluğundadır ve deniz seviyesinin yaklaşık 2000–2500 m üzerinde yer alan Doğu Toroslar’ın batı bölümünden, Hazarbaba Dağı’nın güney eteğinde bulunan Yıldızhan Köyü yakınındaki kaynaktan doğar; Hazar Gölünden beslenir, çeşitli kollar alarak büyük bir akarsu olduktan sonra Irak topraklarında Fırat ile birleşerek Basra Körfezine dökülmektedir.419Bu nehri besleyen başlıca kollar Karasu, Kuruçay, Büyük Zap, Batman, Garzan, Yenice Suyu, Dankıran Çayı ve Botan Çaylarıdır. Nehrin Türkiye topraklarında kalan kısmı 523 km’dir. 

Dicle havzasının toplam büyüklüğü 387.000 km2’dir. Bunun 57.600 km2’si (%15) Türkiye’de, 1.000 km2’si (%0,3) Suriye’de, 292.000 km2’si (%75) Irak ve %10’a yakın bir bölümü de İran sınırları içerisinde kalmaktadır.420 

Tarihsel olarak ismi Sümerli Buranun'dan türetilen, Latince ve Grekçe'de Evphrates, Arapça'da Furat ve Türkçe'de Fırat olan bu nehir Dicle Nehriyle birlikte Mezopotamya medeniyetinin oluşmasında etkili rol oynamıştır.421 Fırat akarsuyu, Diyadin civarında doğan Murat, Erzurum civarındaki Dumlu Dağlarından doğan Karasu ve yine Erzurum ovasının güneydoğusundaki dağların güney eteklerinden doğan ve mansaba doğru çeşitli kollar alarak Perisuyu adını alan üç ana koldan oluşmaktadır. Büyük ölçüde Dogu Anadolu Bölgesindeki karlarla beslenen Fırat akarsuyuna, Keban Barajı’nın altında iki önemli kol olan Tohma ve Göksu akarsuları karışmaktadır.422 Birecik’ten Suriye topraklarına giren Fırat Nehri Carablus’tan itibaren Meskene’ye kadar olan bölgeyi kuzey-güney istikametinde kat eder. Daha sonra Halebiye mevkiinde güney doğuya, Irak’a yönelen Fırat, Sacur ve Colap adlı kollarını Suriye’den alır. Irak’ta kuzeybatı-güneydoğu yönünde akan Fırat Nehri, Bagdat civarında ovalara erişir ve daha sonra Basra’nın 179 km kuzeyinde Dicle Nehri ile birleşerek Satt-ül Arap adıyla Basra Körfezi’ne dökülür.423 444.000 km2’ lik havza alanının %33’ü Türkiye’de bulunmaktadır.424 Fırat’ın, Dicle nehrine ulaşıncaya kadar ki uzunluğu 2330 km’dir.425 

Havzanın toplam potansiyeli 85 milyar metreküp olup, Türkiye’nin katkısı %62, Suriye’nin %4 ve Irak’ın %34’dir.426 

Havza’da Suriye ve Irak’ın havzanın mevcut potansiyelinden daha fazla su talepleri bulunmaktadır. Bu durum havza uyuşmazlıklara neden olmaktadır. 
3 devlet arasında da havzaya yönelik günümüze değin çeşitli antlaşma ve protokoller yapılmıştır. Ancak bu antlaşma ve protokoller havza da yaşanan sorunları giderememiştir. Kıyıdaş tarafların ön yargıları ve havzanın gerçekleriyle örtüşmeyen istekleri tarafları antlaşma zemininden uzaklaştırmaktadır. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

390 Somuncuoğlu, s.76
391 Su ve DSİ (Hizmetlerle Dolu 60 Yıl), Ankara 2014, s.18
392 Su ve DSİ (Hizmetlerle Dolu 60 Yıl),s.19
393 Çelik, s.41 
394 BM-UNEP’e göre ise yılda kişi basına 10.000 m3 kullanılabilir su düsen ülkeler “su zengini”, 
10.000 1.700 m3 arasından su düsen ülkeler “su baskısı olmayan”, 1.700-1.000 m3 arasında “su baskısının başladığı”, 
1.000-500 m3 arası “yoğun su baskısı” olan 
500 m3 den daha az su olan ülkeler ise “yoğun su sorunlarının yaşanan” ülkeler olarak nitelendirilmektedir., Bkz. HIZLI, Şerif, Türkiye’nin Sınıraşan 
Suları ve Bu Suların Kullanımı İle İlgili Politikaları (Uzmanlık Tezi), Haziran 2011, s.37 
395 Su ve DSİ (Hizmetlerle Dolu 60 Yıl),s.19 
396 Türkiye'nin komşularıyla paylaştığı toplam 2753 km'lik sınırın 615 km'si akarsuların oluşturduğu sınır (wet boundaries) dır. Detaylı bilgi bkz.Toklu, 
s.82-83; Bilen, Ortadoğu Su Sorunları ve Türkiye, s.97 
397 Ilgar Rüştü- Khalef Salem, s.55 
398 Toklu, s.86 
399 Toklu, s.86 
400 Malkaralı, Saadettin, Korkmaz, Mehmet S.- Sezen,Nurullah,- Meriç Nehri Taşkını Ve Taşkınlar İle İlgili Geliştirilen Uluslararası Projeler,5. Dünya Su Forumu Türkiye Bölgesel Su Toplantıları-Edirne Bildiri Kitabı, 2008, s.12-38, s.15; Havzanın yıllık ortalama su potansiyeli 8.5 milyar m3 olup, kıyıdaş ülkelerin bu potansiyele katkısı; 
Türkiye 1.33 milyar m3 , 
Yunanistan 0.5 milyar m3 ve 
Bulgaristan 6.67 milyar m3 ‘tür. 
Fakıoğlu, Salim, Su Hukuku ve Politikası Dairesi Sunum Notları, Kasım 2012 
401 Malkaralı vd.,s.15 
402 Hızlı,s.43 
403 Kibaroğlu,Aysegül-Axel Klaphake -Annika Kramer -Waltina Scheumann -Alexander Carius Cooperation on Turkey's Transboundary Waters, The German Federal 
Ministry Of Environment, Nature Conservaiton and Nuclear Safety, 2005,Berlin, s.47-48 
404 Fakıoğlu, Salim, Su Hukuku ve Politikası Dairesi Sunum Notları 
405 Kılıç, Seyfi, Aras-Kura Nehri Havzasında Sınıraşan ve Sınır Oluşturan Sulara İlişkin Sorunlar, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4340 ( En son erişim: 
01/04/2014) 
406 Kılıç, Seyfi, Aras-Kura Nehri Havzasında Sınıraşan ve Sınır Oluşturan Sulara İlişkin Sorunlar 
407 Cirit,Hakan, Sınıraşan Sular ve Türkiye, Dicle Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır 2007,s.35 
408 Hızlı,s.45 
409 Fakıoğlu,Salim, Sunum Notları 
410 Kılıç, Seyfi, Aras-Kura Nehri Havzasında Sınıraşan ve Sınır Oluşturan Sulara İlişkin Sorunlar 
411 Kesik, s.90 
412Dalar, Mehmet ,Asi Nehri’nin Türkiye-Suriye İlişkileri Üzerindeki Etkisi Ve Geleceği, Ortadoğu Analiz , C. 2, S. 15, Mart 2010, s.106-113, s.107-110 
413 Bilen, Ortadoğu Su Sorunu, s.103 
414 Hızlı, s.46 
415 Özis, Ünal - Baran, Türkay - Özdemir, Yalçın, Sınır Asan Asi Havzası Su Potansiyeli ve Yararlanılması, TMMOB Su Politikaları Kongresi, Mart 2006, Ankara, 
s. 571-581,s.576 
416 Kapan, s.115 
417 Dursun, s.89 
418 Acabey,s.282 
419 Cirit, s.99 
420 Kibaroğlu, Cooperation on Turkey's Transboundary Waters ,s.57 
421 Dalar,s.106 
422 Cirit, s.46 
423 Demir, Abdullah, Türkiye-Suriye-Irak Arasındaki Sınıraşan Sular Sorunu Çerçevesinde Türkiye’nin Su Politikası (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 
Sakarya Üniversitesi, Mayıs 2006, s.31(ÇETİNKAYA, Devran, Türkiye’deki Su Kaynaklarının Gelecekte Türkiye–Suriye İlişkilerini Nasıl Etkileyeceğini 
İnceleyiniz, HAK Yayınları, İstanbul, 2002, s.4-14 naklen) 
424 Kibaroğlu, Cooperation on Turkey's Transboundary Waters ,s.56 
425 Bilen, Ortadoğu Su Sorunu, s.45 
426 Fakıoğlu,Salim, Sunum Notları 


KAYNAKÇA 

Makaleler 

Aaron T.Wolf , Conflict and Cooperation Along International Waterways, Water Policy, Vol.1, No.2, 1998 
Aaron T.Wolf, Middle East Water Conflicts and Directions for Conflict Resolution, , Washington D. C., International Food Policy Research Institute, March, USA, 1996 
Abay, Onur – Baykan, N.Orhan, Büyük Ortadoğu Projesi Su Politikaları ( TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi C.2, Ankara 2008, s.459-470) 
Acar, Eray, Avrupa Birliği’nin Gap ve Su Sorununa Yaklaşımı Çerçevesinde Fırat ve Dicle Nehirlerinin Yönetimi Üzerine Tartışmalar, Güvenlik Stratejileri 
Dergisi, S. 4, Aralık 2006, s.67-104 
Aydın , Hakkı, Devletler ve İslam Hukuka Göre Milletlerarası Akarsular, Göller ve Kanallar, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.5, S.2, 2001, s.1-63 
Aras, Maruf- Fındık, Satuk Buğra- Sıonneau, Philippe , Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar, 3. 
Ulusal Taşkın Sempozyumu Bildirisi 
Bilen, Özden “AB Su Politikalarının Hidropolitik Değerlendirmesi”, Stratejik Analiz Dergisi, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), S. 80, Ankara 2006 
Can, Hasan Hüseyin, Türkiye'nin Sınır Aşan Suları, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi C. 12, S. 2, s.62-64 
Çetinkaya, Neşe, Sınır Aşan Akiferlerin Kapsamı ve Gelişimi,TMMOB Su Politikaları Kongresi Bildirileri Kitabı,C.2, 2006, s.640-650, s.641-643 
Çoşkun, Aynur Aydın, AARHUS Sözleşmesinin İdare Hukuku Açısından İncelenmesi, İnsan Hakları Yıllığı, C. 23-24, 2001-2002 
Dalar, Mehmet ,Asi Nehri’nin Türkiye-Suriye İlişkileri Üzerindeki Etkisi Ve Geleceği, Ortadoğu Analiz , C. 2, S. 15, Mart 2010, s.106-113 
Erdem, Mete, Kitap İncelemesi Akmandor N., Pazarcı H. Ve Koni H., Ortadoğu Ülkelerinde Su Sorunu, MHB Yıl 13 Sayı 1-2, s.50-53 
Fakıoğlu, Salim, Su Hukuku ve Politikası Dairesi Sunum Notları, Kasım 2012 
Göknel, M. Mete, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Su Kaynakları ve Politikalar, Odtülüler Bülteni- Eylül 2006 , s.12-15 
Güneş, Ahmet Mithat, Avrupa Birliği Su Çerçeve Yönergesi ve Türk Su Hukuku, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S. 2, İstanbul 2010,s. 167-191 
Güneş, Ahmet Mithat, Avrupa Birliği Yönergelerinin Doğrudan Etkisi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD), C. 58, S. 2, Ankara 2009, s. 281-318 
Güneş, Ahmet Mithat, AARHUS Sözleşmesi Üzerine Bir İnceleme, Gazi 
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XIV, S. 1, Ankara 2010 
Günveren, Güzide Burcu, Roma Hukukunda Su Hakları-Çeviri, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, s.309-312 
Ilgar, Rüştü- Khalef, Salem, Türkiye’nin Sınıraşan Akarsu Anlaşmalarına Coğrafi Açıdan Bir Bakış, Marmara Coğrafya Dergisi, S. 10, İstanbul Temmuz 2004,s.53-72 
İnan, Yüksel, Sınır Aşan Suların Hukuksal Boyutları, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. 49, Ocak-Haziran 1994 
Kaya, İbrahim, AB Su Çerçeve Direktifi, Sınıraşan Akarsular ve Türkiye, Karpuzcu, Mehmet- Gürol, Mirat D.- Bayar, Sanem, DSİ Matbaası, Sınıraşan Sular ve 
Türkiye, Şubat 2009 
Kılıç, Seyfi, Sınıraşan Sulardan Faydalanmalara İlişkin Temel Yaklaşımlar-Ortadoğu Analiz, C.5, S.53, Mayıs 2013, s.14-22 
Kılıç, Seyfi, Uluslararası Suyollarının Ulaşım–Dışı Kullanımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve 2012 Değerlendirmesi, Ortadoğu Analiz, C.5, S. 49, Ocak 2013 
Kır, Tayfun- İstanbulluoğlu Hakan Türkiye’nin Su Politikaları -TAF Prev Med Bull 2011; 10(3),s. 327-338, 
Kibaroğlu, Aysegül, Meriç Nehir Havzası Sınıraşan Su Politikaları, 5. Dünya Su Forumu Türkiye Bölgesel Su Toplantıları-Edirne Bildiri Kitabı, 2008, s.1-12 
Kibaroğlu, Ayşegül, Küresel İklim Değişikliğinin Sınıraşan Su Kaynakları Politikasına Etkileri,TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi, C.1, Ankara 2008, s. 347-355 
Kibaroğlu, Ayşegül, Türk Dış Politikası ve Su, Ortadoğu Analiz, C.5, S.53, Mayıs 2013, s.50-59 
Kibaroğlu,Aysegül-Axel Klaphake -Annika Kramer -Waltina Scheumann -Alexander Carius Cooperation on Turkey's Transboundary Waters, The German 
Federal Ministry Of Environment, Nature Conservaiton and Nuclear Safety, Berlin 2005 
Kibaroğlu, Ayşegül, Fırat-Dicle Havzası Sınıraşan Su Politikalarının Evrimi: İşbirliği için Fırsatlar ve Tehditler, Orta Doğu Analiz, C. 4, S. 4, , Temmuz 2011 
Malkaralı, Saadettin, Korkmaz, Mehmet S.- Sezen, Nurullah,- Meriç Nehri Taşkını Ve Taşkınlar İle İlgili Geliştirilen Uluslararası Projeler,5. Dünya Su Forumu 
Türkiye Bölgesel Su Toplantıları-Edirne Bildiri Kitabı, 2008,s.12-38 
M.A. Salman, The United Nations Watercourses Convention Ten Years Later: Why Has its Entry into Force Proven Difficult?, s.1-15 
Maden, Tuğba Evrim, Sınıraşan Su Havzalarında İşbirliği Sorunu, Ortadoğu Analiz, C.5, S.53, Mayıs 2013, s.23-31 
Öziş, Ünal- Türkman, Ferhat – Baran, Türkay- Özdemir, Yalçın - Dalkılıç, Yıldırım, 
GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ VE SU SİYASETİ, TÜRKİYE MÜHENDİSLİK HABERLERİ, S.420-421-422 / 2002/4-5-6, s.35-45 
Özis, Ünal - Baran, Türkay - Özdemir, Yalçın, Sınır Asan Asi Havzası Su Potansiyeli ve Yararlanılması, TMMOB Su Politikaları Kongresi, Mart 2006, Ankara, s. 571-581 
Öztürk,Ahmet,Türkiye’nin Dış Politikası ve Sınıraşan Sular, Çakmak, Cenap- Doğan,Nejat- Öztürk, Ahmet, Uluslararası İlişkilerde Güncel konular ve Türkiye, 
Eskişehir-2012, s.315-341 
Patricia Wouters- Sergei Vinogradov (2003), ‘Analysing the ECE Water Convention: What Lessons for the Regional Management of Transboudary Water 
Resources’, in Olav Schram Stokke and Øystein B. Thommessen (eds.), 
Yearbook of International Co-operation on Environment and Development 2003/2004 (London: Earthscan Publications), s. 55–63 
Pazarcı, Hüseyin, “Su Sorununun Hukuksal Boyutları”, Pazarcı, Hüseyin-Akmandor,Neşet-Köni,Hasan, Orta Doğu Ülkelerinde Su Sorunu, Toplumsal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı, 1994 
Pazarcı, Hüseyin, A.T. Su Politikası Çerçeve Yönergesi Ve Uluslar Arası Açıdan Türkiye'ye Olası Bazı Etkileri, MHB Yıl 25-26, 2005-2006,s.301-314 
Salman L.A. Salman, “The Helsinki Rules, the UN Watercourses Convention and the Berlin Rules: Perspectives on International Water Law”, Water Resources 
Development, C. 23, No. 4, Aralık 2007, s. 625–640 
Saltürk, Metin, Orta Doğu’da Su Sorunu ve Türkiye Açısından İncelenmesiGüvenlik Stratejileri Dergisi, S.3, Haziran 2006, s.21-40 
SERT, Mahmut- OPAN, Mücahit, Sınıraşan Sularda İşbirliğini Artıracak Koşullar, TMMOB Su Politikaları Kongresi, Ankara 2006, s.550-557 
Tapan, Ruhi, Avrupa Birliği Hukukun Kaynakları, Sayıştay Dergisi, S.32, Ankara 1999, s.89-122 
Ünsal, Veli, Eskiçağda Anadolu Su Kaynakları (Orta ve Doğu Anadolu)Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.28, 2012, s.209-224 
ÜSTE, A. Nazmi Uluslararası Politika Ve Türk Dış Politikası Açısından Sınıraşan Sularımız, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, C.13, S.1, 1998 
Yakış, Yaşar -Röportaj: Maden,Tuğba Evrim- Kılıç ,Seyfi, Ortadoğu Analiz C.3, S. 33, Şubat 2011, s.69-73 
Yıldız, Dursun -Röportaj: Maden, Tuğba Evrim, Kılıç, Seyfi, Ortadoğu Analiz, C.3, S. 26, Şubat 2011 , s.82-90 

İnternet Kaynakları 

Avrupa Birliği Sürecinde Çevre Faslı, 
http://www.abgs.gov.tr/files/SEPB/yayinlarveraporlar/cevrekitap.pdf (en son erişim:03/04/2014) 
AARHUS Convention, 
http://www.unece.org/environmental-policy/treaties/public-participation/aarhus-convention.html, (en son erişim18/04/2014) 
Bağış, Ali İhsan, Ortadoğu Su Meselesinde Türkiye Ve Gerçekler,, 
http://www.dunyasugunu.org/gecmis-22-martlar/2004-ortadoguda-su-meselesi-veturkiye/ (En son erişim:9 Mayıs 2014) 
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE), 
http://did.ormansu.gov.tr/did/AnaSayfa/birimler/uluslararasiKuruluslar.aspx?sflang=tr (en son erişim: 05/04/2014) 
Bozçağa, Özgür- Erzi, İpek- Saatçi, Ahmet Mete, Türkiye ve Sınıraşan Sular , 
Türkiye ve Sınıraşan Sular: Bir İşbirliği Alanını Çok Boyutlu Düşünmek, 5. Dünya Su Forumu Genel 
Sekreterliği,http://vizyon21yy.com/documan/Genel_Konular/Milli%20Guvenlik/Dogal_Kaynaklar_Enerji/Turkiye_ve_Sinir_Asan_Sular.pdf ( en son erişim:05/04/2014) 
Convention on the Protection and Use of Transboundary Watercourses and International Lakes 
http://www.unece.org/fileadmin/DAM/env/documents/2013/wat/ECE_MP.WAT_41.pdf (en son erişim: 05/02/2014) 
Convention on the Law of the Non-Navigational Uses of International Watercourses 
http://legal.un.org/ilc/texts/instruments/english/conventions/8_3_1997.pdf (en son erişim:05/04/2014) 
Dışişleri Bakanlığı-Avrupa Birliği ile Su Konusu, 
http://www.mfa.gov.tr/avrupa-birligi-ile-su-konusu-.tr.mfa (en son erişim:06/05/2014) 
Dışişleri Bakanlığı-Türkiye´nin Sınır Aşan Sular Politikasının Ana Hatları, Dışişleri 
Bakanlığı http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-sinir-asan-sular-politikasinin-ana-hatlari-.tr.mfa (en son erişim:05/03/2014) 
Draft articles on the Law of Transboundary Aquifers 
http://legal.un.org/ilc/texts/instruments/english/draft%20articles/8_5_2008.pdf (En son erişim:05/04/2014) 
Espoo Convention, http://www.unece.org/env/eia/about/eia_text.html (en son erişim:09/03/2014) 
Flood Directive, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:32007L0060&from=EN 
Hukuk Sözlüğü, http://www.duhaime.org/LegalDictionary/S/SicUteraTuoUtAlienamNonLaedas.aspx 
(En son erişim: 20/04/2014) 
ILA, “The Helsinki Rules on the Uses of the Waters of International Rivers” 
http://www.internationalwaterlaw.org/documents/intldocs/helsinki_rules.html (en son erişim : 05/02/2014) 
Kaya, İbrahim, uluslararası akarsular ve hukuk, 
http://www.usakgundem.com/yazar/530/uluslararasi-akarsular-ve-hukuk.html, (en son erişim:05/02/2014) 
Kılıç, Seyfi, Aras-Kura Nehri Havzasında Sınıraşan ve Sınır Oluşturan Sulara İlişkin Sorunlar, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4340 ( En son erişim: 01/04/2014) 
Kılıç, Seyfi, Su Kirliliğinin Sınıraşan Boyutları ve Uluslararası Teamül Hukuku, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4525 (En son eşim:01/04/2014) 
Kılıç, Seyfi, Uluslararası Hukuk Derneği’nin Sınıraşan Sular Konusuna İlişkin Yaptığı Çalışmalar, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4004(en son erişim :01/04/2014) 
Kılıç, Seyfi, Uluslararası Hukuk Açısından Mısır ve Nil Sorunu, 
http://www.orsam.org.tr/tr/sukaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4947 (En son erişim:01/04/2014) 
Kılıç, Seyfi, Türk Dış Politikasında Suyun Değişen Konumu, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4304, en son erişim:01/04/2014) 
MADEN, TUĞBA EVRİM, Su Savaşı Senaryoları Birgün Gerçekleşebilir mi?, 
http://www.orsam.org.tr/tr/yazilar_Yazdir.aspx?ID=2139 ( en son erişim :04/03/2014) 
Maden, Tuğba Evrim, Fildişi Sahilleri 1997 BM Çerçeve Sözleşmesini Onaylayan 34. Devlet Oldu, 
http://www.orsam.org.tr/tr/sukaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4958 (En son erişim: 10/03/2014) 
Maden, Tuğba Evrim, Avrupa’nın Su Kaynaklarının Korunmasına Yönelik 
“Blueprint” Planı, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4507, (en sonerişim:01/04/2014) 
Maden, Tuğba Evrim, AB’nin sınıraşan sular mevzuatı ve Türkiye’de uygulaması, 
http://www.orsam.org.tr/tr/sukaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4652 (en son erişim:03/04/2014) 
Özbay, Özdemir, AB Taşkın Direktifi ve Meriç Nehri Havzası 
http://www.hidropolitikakademi.org/tr/ab-taskin-direktifi-ve-meric-nehri-
havzasi.html (05/08/2014) 
Salman, S.M. The United Nations Watercourses Convention Ten Years Later: Why Has its Entry into Force Proven Difficult? Water International, , s.1-15., 
2007,http://www.salmanmasalman.org/wp content/uploads/2012/12/UNWatercoursesConventionTenYearsFinal2.pdf, (en son erişim: 03/02/2014) 
Su Hukuku,http://www.volkanderinbay.com/tarimnet/sukaynaklari.asp?konuno=6 (en son erişim :10/04/2014) 
Su Kanunu Tasarısı Taslağı, 
http://suyonetimi.ormansu.gov.tr/AnaSayfa/su_kanunu_taslagi.aspx?sflang=tr (en son erişim:25/02/2014) 
Suyun Stratejik Dalgaları, 
http://www.altinicizdiklerim.com/ozetler/SuyunStratejikDalgalari.pdf (en son erişim: 27/01/2014) 
Sümer, Vakur, Orta Doğu ve Sınıraşan Sular: İslam Hukuku Ne Diyor, 
http://www.fatihaktuel.com/yorum-analiz-orta-dogu-ve-sinirasan-sular-islam-hukuku-ne-diyor-53176.html (en son erişim:04/04/2014) 
Tacar, Pulat, Atatürk’ümüz” Paneli Türkiye’nin Sınır Aşan Sularla İlgili Sorunları, 
http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-42/ataturkumuz-panelinde-yaptigi-konusma-turkiyenin-sinir-asan-sularla-ilgili-sorunlari (En Son Erişim :27/01/2014) 
The Seoul Rules On International Grounwaters 
http://www.internationalwaterlaw.org/documents/intldocs/seoul_rules.html (en son erişim:01/03/2014) 
The Protocol on Civil Liability and Compensation for Damage Caused by the 
Transboundary Effects of Industrial Accidents on Transboundary Waters, 
https://treaties.un.org/pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=XXVII-16&chapter=27&lang=en (en son erişim: 05/05/2014) 
The Protocol on Water and Health to the 1992 Convention on the Protection and Use of Transboundary Watercourses and International Lakes 
https://treaties.un.org/Pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=XXVII-5-a&chapter=27&lang=en (en son erişim: 04/05/2014) 
The United Nations Today, http://www.unicankara.org.tr/today/6.html ( en son erişim: 03/05/2014) 
Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=111&l=1 (en son erişim:05/03/2014) 
Uluslararası Hukuk Enstitütüsü, 
http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Johann_Kaspar_Bluntschli&action=edit&redlink=1 (En son erişim :03/04/2014) 
UNECE Water Convention 
https://treaties.un.org/Pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=XXVII-5&chapter=27&lang=en (en son erişim:05/05/2014) 
United Naitons Treaty Collection, 
https://treaties.un.org/Pages/ViewDetails.aspx?src=IND&mtdsg_no=XXVII12&chapter=27&lang=en (En son erişim: 05/06/2014) 
Utilisation of Non-maritime International Waters, Session of Salzburg – 1961, 
http://www.idi-iil.org/idiE/resolutionsE/1961_salz_01_en.pdf ( En son erişim: 15/01/2014) 
Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi(VAHS), 
http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/Viyana_69.pdf (en son erişim:05/04/2014) 
Water Framework Directive, 
http://eur-lex.europa.eu/legal content/EN/TXT/?uri=CELEX:32000L0060 ( En son erişim:04/03/2014) 
Yakış, Yaşar, Sınıraşan Suların Hukuki Rejimi, Dış Politikası Dergisi , Cilt 6, Sayı: 1, Ankara, 1995 , 
http://www.yasaryakis.com.tr/TR/belge/1-413/bsinirasan-sularin-hukuki-rejimib-idis-politika-dergisi-.html (en son erişim:02/02/2014) 
20 years unece water convention, http://www.icpdr.org/main/20-years-unece-water-convention (en son erişim :08/03/2014) 

Kitaplar 

Akmandor, Neşet, ‘Su Sorununun Fiziksel Boyutları’, Ortadoğu Ülkelerinde Su Sorunu, TESAV, Ankara 1994 
Aktaş Acabey, Münevver, Sınıraşan Sular: Hukuki Rejim,Dicle-Fırat ve Türkiye’nin Diğer Sınıraşan Suları, Beta Yayınları, İstanbul 2006 
Bilen, Özden, Ortadoğu Su Sorunları ve Türkiye, TESAV Yayınları, Ankara 2000 
Bilen, Özden, Türkiye’nin Su Gündemi: Su Yönetimi ve AB Su Politikaları, DSİ İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı, Ankara 2009 
Bozkurt, Enver- Özcan, Mehmet - Köktaş, Arif, Avrupa Birliği Hukuku, Ankara 2008 
BURAK, Selmin, Su Gündemi, Su Kaynakları, Yönetimi, Sınır Asan Sular, Beta, İstanbul 2009 
Bir, Mustafa, Akarsulardan Faydalanma ve Türkiye’nin Uluslararası Hukuku İlgilendiren Akarsuları (Yayınlanmamış Doktora tezi), Ankara Üniversitesi 
       Hukuk Fakültesi, 1986 
Budak, Sevim, Avrupa Birliği ve Türk Çevre Politikası, Büke Yayınları, İstanbul 2000 
Çakmak, Cenap, Uluslararası Hukuk, Ekin Yayınevi, Ankara 2014 
Çelebi, Onur, Türkiye’nin Suriye ve Irak İle Olan İlişkilerinde Sınıraşan Suların Etkisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi, 2009 
Çelik, Soner, Sınıraşan Sular Kapsamında Dicle ve Fırat Nehirlerinin Türkiye – Suriye İlişkilerine Etkisi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ufuk 
      Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Ankara 2013 
Cirit,Hakan, Sınıraşan Sular ve Türkiye, Dicle Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır 2007 
Dalar, Mehmet, Uluslararası Hukuk Açısından Uluslararası Nehirler Ve Fırat-Dicle Nehirlerinin Hukuksal Statüsü(Yayınlanmamış Doktora Tezi), Uluda
Üniversitesi, Bursa 2004 
Demir, Abdullah, Türkiye-Suriye-Irak Arasındaki Sınıraşan Sular Sorunu Çerçevesinde Türkiye’nin Su Politikası (Yayınlanmamış Yüksek Lisans 
Tezi), Sakarya Üniversitesi, Mayıs 2006 
Durmazuçar, Vedat, Ortadoğu’da Suyun Artan Stratejik Değeri, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2003 
Dursun, Abdulkadir, Sınıraşan Sular Fırat ve Dicle Nehirleri’nin, Türkiye, Suriye Ve Irak İlişkileri Üzerine Etkileri (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 
         Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta 2006 
HIZLI, Şerif, Türkiye’nin Sınıraşan Suları ve Bu Suların Kullanımı İle İlgili Politikaları (Uzmanlık Tezi), Haziran 2011 
Höbek, Tufan Türk Hukukunda Antlaşmaların Yapılması Ve Yargısal Denetim (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Çankaya Üniversitesi, Ankara 
Kapan, İsmail, Türkiye İle Suriye ve Irak Arasında Su Anlaşmazlığı Ve Türkiye’nin Çözüm İçin Sunduğu “Üç Aşamalı Plan”In Su Hukuku Çerçevesinde 
İncelenmesi (Yayınlanmamış Doktora Tezi),İstanbul Üniversitesi, İstanbul 2006 
Kapan, İsmail, Dünyayı Su Savaşları mı Bekliyor?: Suyun Stratejik Dalgaları, Babıalî Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2007 
Kesik, Ünal, Ortadoğu’da Su Sorunu ve Türkiye’nin Sınıraşan Suları(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu 2009 
Konuralp, Pamukçu, Su Politikası, Bağlam Yayınları, İstanbul 2000 
Maden, Tuğba Evrim , Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi ve Meriç Nehri Örneği (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler 
Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı 
McCaffrey, Stephen, Water Scarcity: Institutional and Legal Responses, The Scarcity of VVater Emerging Legal and Policy Responses, Ed. Edward H.P.Brans, 
Esther J. De Haan, Andre Nolkaemper and Jan Rinzema, London 1997 
McCaffrey, Stephen C., The law of international watercourses , Oxford ; New York : Oxford University Press, 2007 
Mengiler, Özgür, Birleşmiş Milletler Çerçevesinde Uluslararası Uyuşmazlıkların Barışçı Çözümü, Platin Yayınları, Ankara 2005 
Meredith A. Giordano and Aaron T.Wolf, “The World’s Freshwater Agreements: Historical Developments and Future Opportunities “, Atlas of International 
Freshwater Agreements, New York, UNEP, 2002 
Öngör, Sami, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1980 
Özkan, Işıl, Avrupa Birliği Kamu Hukuku, Ankara 2011 
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Ankara 2003 
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk, 3. Baskı, Ankara 2005 
Sar, Cem, Uluslararası Nehirlerden Endüstriyel ve Tarımsal Amaçlarla Faydalanma Hakkı, Ankara, 1970 
Somuncuoğlu, Ecehan, Orta Doğu’da Su Meseleleri ve Türkiye (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara 2007 
Şimşek, Tacettin, Sınıraşan Suların Hakça ve Makul Kullanımı (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara 1997 
Su ve DSİ (Hizmetlerle Dolu 60 Yıl), Ankara 2014 
Tahiroğlu, Bülent, Roma Hukukunda Mülkiyet Hakkının Sınırları, İstanbul 1981 
Tiryaki, Orhan, Sınıraşan Sular ve Ortadoğu'da Su Sorunu: 21 nci Yüzyılın Gündemi: Su, Cem Ofset Matbaacılık, 2003 
Tityaki, Mutullah, Sınıraşan Sular ve Fırat ve Dicle Nehirlerinin Durumu 
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara 2008 
Toklu, Vefa, Su Sorunu Uluslar arası Hukuk ve Türkiye,Turhan Kitabevi, Ankara 1999 
Toluner, Sevin, Milletlerarası Hukuk Açısından Türkiye’nin Bazı Dış Politika Sorunları, Beta Yayınları, 2004 
Turgut, Nükhet, Çevre Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2001 
Ünal Şeref, Uluslararası Hukuk, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2005 
Yavuz, Mustafa Yahya, Cumhuriyet Döneminde Türkiye, Irak ve Suriye Arasındaki Sınıraşan Suların Yönetimi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İnönü Üniversitesi, Malatya 2009 
Yılmaz,Ejder, Hukuk Sözlüğü,Yetkin Yayınları, Ankara 2003 
Zehir, Cemal, Türkiye ve Ortadoğu’da Su Meselesi, Marifet Yayınları, İstanbul 1998 


Raporlar 

9-10 Haziran 2014 tarihinde Londra’da Chatman House ve ESCWA tarafından gerçekleştirilen toplantıya ilişkin Dışişleri Bakanlığı Toplantı Raporu 

Havza Yönetimi ve Su Bilgi Sistemi Çalışma Grubu Raporu, Ormancılık ve Su Şurası 21-23 Mart 2013, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ankara, 2013, s.33-
34.; Türkiye´nin Sınır Aşan Sular Politikasının Ana Hatları 

Kılıç, Seyfi, Sınıraşan Akiferler Hukuku Taslak Maddeleri Üzerine Bir Değerlendirme, ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor, No: 12, Şubat 
2012, s.1-16 

Kimençe,Taner, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) Sınır Aşan Su Yollarının ve Uluslararası Göllerin Korunması ve Kullanılması 
Sözleşmesi (Helsinki Sözleşmesi) 6. Taraflar Toplantısı Görev Raporu 

Tuğaç, Çiğdem, Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Kapsamında Sınıraşan Sular, Orsam Su Araştırmaları Programı Rapor No: 19, Mayıs 2013 

UN-Water, Water Security and the Global Water Agenda, United Nations University, Canada, 2013, 

UNESCO, Water, A Shared Responsibility: The United Nations World Development Report II, Paris, Berghahn Books, 2006 


***

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 11

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 11


Sınıraşan sularla ilgili diğer hükümlerine bakacak olursak; SÇD 5 inci maddesi, nehir havzası bölgesinin özelliklerinin insani faaliyetlerin çevresel etkisinin 
ve su kullanımının ekonomik analizini içermektedir ve bu madde içerisinde sadece üye devletin havzasını değil uluslararası nehir havzalarını da dahil etmektedir. 
Aynı şekilde 11 inci madde içerisinde de ortak önlemler programlarının oluşturulmasını yine uluslararası havzaları dahil ederek ele almıştır.366 

SÇD’nin uluslararası nehir havzaları ile ilgili hükümler içeren başka bir maddesi madde 13’tür. Söz konusu AB ülkelerinin toprakları içerisinde kalan 
uluslararası nehir havzaları ile AB sınırları dışına çıkan uluslararası nehir havzaları ayrı değinmiştir. Bu kapsamda, 

1- Uluslararası nehir havzasındaki kıyıdaş devletler AB üyesi ülkelerden oluşuyorsa;367 
“Tamamen Topluluk sınırları içinde yer alan bir uluslararası nehir havzası bölgesinin söz konusu olması halinde, Üye Devletler tek bir uluslararası nehir 
havzası yönetim planı hazırlamak amacıyla koordinasyon sağlayacaklardır. Bir uluslararası nehir havzası yönetim planının hazırlanmaması halinde, Üye Devletler en azından uluslararası nehir havzası bölgesinin kendi topraklarında kalan kısmı için, bu Direktif amaçlarını gerçekleştirmek maksadıyla, nehir havzası yönetim planları hazırlayacaklardır.” 

2- Uluslararası nehir havzasındaki kıyıdaş devletler bazıları AB üyesi değilse;368 
“Topluluk sınırlarını aşan bir uluslararası nehir havzası bölgesinin sözkonusu olması halinde, Üye Devletler tek bir nehir havzası yönetim planı hazırlamak için 
çaba gösterecekler ve bunun mümkün olmaması halinde, plan en azından uluslararası nehir havzası bölgesinin ilgili Üye Devletin toprakları dahilinde kalan 
kısmını kapsayacaktır.” 
SÇD’nin ilgili hükümleri uyarınca tamamıyla Birlik topraklarında yer alan uluslararası nehir havzası bölgeleri ile ilgili olarak üye devletlerin tek bir uluslararası nehir havzası yönetim planı oluşturmak amacıyla eşgüdüm sağlayacaklarını hükme bağlamaktadır. Burada yer alan yükümlülük ortak yönetim planı hazırlama yükümlülüğü olmayıp bu amaçla koordinasyonda bulunma (shall ensure coordination) yükümlülüğüdür. Dolayısıyla eşgüdüm sonucu bile devletlerarasındaki görüş ayrılıkları ve yaklaşım farklılıklarından dolayı bu planların hazırlanması mümkün olamayabilir. Nitekim böyle durumlarda üye devletler SÇD’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla Uluslararası nehir havzası bölgesinin kendi topraklarında kalan kısımları için nehir havzası yönetim planları hazırlayacaklardır. Burada devletlere takdir hakkı tanınmamış olup, kendi ulusal sınırları içindeki kısımlar için plan hazırlama bir zorunluluktur. Dikkat etmek gerekir ki, uluslararası nehir havzası bölgesi tamamı için tek bir uluslararası yönetim planı hazırlanamadığı durumlarda üye devletlerin tek başlarına kendileri için hazırlayacakları planlar uluslararası yönetim planı değildir. Bunlar sadece yönetim planı olarak adlandırılmıştır. Uluslararası nehir havzası bölgesinin Birlik sınırlarını 
aşması durumunda üye devletler tüm havzayı kapsayan tek bir yönetim planı hazırlanması hususunda çaba sarf edeceklerdir. Yine buradaki yükümlülük planın hazırlanmasını mutlak emreder nitelikte değildir. Bu planların hazırlanmasının mümkün olmadığı durumlarda, üye devlet en azından uluslararası nehir havzası bölgesinin kendi topraklarında kalan kısmı için yönetim planı hazırlayacaktır. Bu plan da niteliği gereği uluslararası bir yönetim planı olmayacaktır.369 Ayrıca hazırlanan bu yönetim planlarına ilişkin olarak, 15 inci madde uyarınca üye devletlerin uluslararası nehir havzalarına kıyıdaş olmaları durumunda raporlamayı en azından kendi topraklarında kalan kısımları için yapılması beklenmektedir.370 

Uluslararası nehri havzaları bölgeleri yönetimi konusunda karşımıza AB’nin 2006 yılında taraf olduğu 1992 Helsinki Sözleşmesi karşımıza çıkmaktadır. Söz 
konusu Sözleşme uyarınca kıyıdaş devletler arasında ortak organların oluşturulması öngörülmektedir. Ortak organların görevleri de kapsamlı bir şeklide sayılmıştır. 
Organların Sözleşme ’de belirtilen hususlarda sınıraşan suların yönetimi konusunda görevleri bulunmaktadır. 

Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda AB üyesi komşularıyla oluşacak hukuksal durumu da son derece önemlidir. Türkiye ile Yunanistan ve Bulgaristan arasında var olan sınıraşan sularla ilişkin antlaşmaları eşgüdüm açısından değerlendirdiğimizde iki değişik tür düzenleme ile karşılaşılmaktadır. Anılan antlaşmaların kimi hükümleri esasen sınır düzenlemesini hedeflemekte olup, AB su politikasını doğrudan ilgilendirmemektedir. Dolaysıyla, ilgili antlaşmaların sınır düzenlemesi nitelikli hükümlerinin SÇD hükümleri ile birlikte ele alınması gereği bulunmamaktadır. Buna karşılık, anılan antlaşmaların kimi hükümleri doğrudan AB su politikası amaçlarıyla bağlantılı oldukları için, Yönerge ile anılan antlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede, Direktifin her akarsu havzasının özelliklerini göz önünde bulundurma konusunda ilgili devletlere esneklik tanıdığı da hatırlanırsa, bu devletlerin sınıraşan sulara ilişkin kabul ettiği antlaşma hükümlerinin geçerliliklerini koruması gerektiği düşünülebilecektir. Ancak, kimi antlaşma hükümlerinin AB su politikasının temel ilkelerine aykırı düşmesi durumlarında, AB müktesebatının üye devletlerin antlaşmalarına da üstün tutulması ilkesi uyarınca, Türkiye ile Yunanistan ya da Bulgaristan arasında yapılan bu antlaşmaların Direktife uyum sağlayacak biçimde değiştirilmesi ya da o konularda yalnız direktif hükümlerinin uygulanması gerekebilecektir.371 

Diğer sınıraşan sularımız açısından ise, şüphesiz direktif hükümleri üye ülkeler için bağlayıcı iken, üye olmayan ülkeler için yalnızca tavsiye niteliğindedir. 
Ancak üye olmayan devletleri içeren nehir havzaları ile ilgili üye devletlere yükümlülükler getirilebilir. Burada AB konuya bakışına ışık tutmak açısından, AB 
Komisyonu’nun 6 Ekim 2004 tarihli İlerleme Raporu’na esas teşkil eden Türkiye’nin Üyeliği Perspektifinde Karşılaşılacak Sorunlar: Etki Değerlendirme Raporu’nda, “Bölgede önemli bir sorunun kalkınma ve sulama için suya ulaşım olduğu” belirtilmiştir. Bu cümleyi takiben; “Türkiye’nin AB’ye katılımı ile birlikte su kaynakları ve ilgili alt-yapıların uluslararası yönetiminin AB’nin başlıca sorunu halini alması beklenmelidir” ifadesi yer almıştır. Ayrıca alt-yapılara atıfta 
bulunulurken, parantez içinde “barajlar, Fırat ve Dicle havzalarındaki sulama tesisleri” ifadeleri, “İsrail ile komşusu ülkelerin sınıraşan su işbirliği” cümlesiyle 
ilişkilendirilmiştir. 

Etki Raporu’nda bahsedilen uluslararası yönetim kavramına açıklık getirilmemiş, dolayısıyla yoruma açık bırakılmıştır. Bu kavram ile kastedilenin ne 
olduğu konusunda iki önemli çıkarımda bulunmamız mümkün;372 

a) Türkiye’nin, su meselesine taraf olan komşuları ile (Suriye ve Irak) üzerinde anlaşabilecekleri bir çözüm önerisi bulmak suretiyle su rejimini, 
uluslararası hukuka ve birliğin taraf olduğu ilgili sözleşmelerin gözetilmesi kaydıyla kendi egemen iradeleri bağlamında düzenlemeleri. 

b) Türkiye ve su meselesine taraf olan ve taraf olduğu düşünülen ülkeler arasında (Suriye, Irak, İran ve İsrail ) su konusunda bir uzlaşmanın ihtimal dışı 
görülmesi nedeniyle, bu suların rejiminin düzenlenmesi görevinin, AB öncülüğünde oluşturulacak uluslararası bir idareye verilmesi. 

Her iki ihtimalde ülkemizin politikalarıyla örtüşmemektedir. Ülkemiz açısından AB üyelik sürecinde müzakereler yürütülürken ve birlik müktesebatı 
uyumlaştırılırken sınıraşan havzalarımıza ilişkin olarak hukuksal ve politik hamlelerimizi uluslararası hukukun sınırları içinde atmamız son derece önemlidir. 

Ayrıca uluslararası yönetim kavramı, Avrupa'daki sınıraşan sular (Ren ve Tuna) nedeniyle AB'nin yabancı olmadığı bir kavramdır. 1990'lı yıllarda oluşan 
Entegre Havza yönetimi anlayışı, "su kalitesi" etrafında oluşmuştur. Önerilen yaklaşım; uyumlu hale getirilmiş, katılımcı ve koordine edilmiş iş birliğidir. Entegre havza yönetimi sınıraşan sular açısından uygulamadaki başarının taraf ülkelerin uzlaşma kültürü ile orantılı olacaktır.373 Kısacası söz konusu yönetim mutlak başarılı olduğunu söylemek güçtür. 

5.3.2. Su Çerçeve Direktifi ve Taşkın Risklerinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi Direktifi’nin Sınıraşan Sulara İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi 

2007/60/EC sayılı “Taşkın Risklerinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi Direktifi” (Taşkın Direktifi) Avrupa Parlamentosu ve Bakanlar Konseyi’nin kararıyla 
23 Ekim 2007 tarihinde kabul edilmiş olup Avrupa Birliği tarafından 26 Kasım 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Direktif’te temel yaklaşım “havza bazında yönetim” olup taşkın risklerini değerlendirme ve yönetme odaklı bir yapıyı oluşturmayı, taşkınların insan sağlığı, çevre, kültürel miraslar ve ekonomik faaliyetler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azaltmayı amaçlamaktadır.374 

AB Taşkın Direktifi, taşkın yönetiminde hazırlık, önleme, koruma, acil durum müdahalesi ve normalleşme ve gözden geçirme olmak üzere beş aşamalı bir süreci öngörmektedir. 

Taşkın Direktifi’nin giriş kısmında yer alan “Taşkınları etkin bir şekilde önlemek ve etkilerini azaltmak için, üye ülkelerle koordinasyonun yanında diğer 
ülkelerle de beraber hareket etmek gerekmektedir. Bu 2000/60/EC sayılı direktifle ve Birleşmiş Milletlerin 95/308/EC(4) sayılı kararı ile kabul ettiği Sınıraşan Su Yollarının Ve Uluslararası Göllerin Korunmasına Ve Kullanılmasına İlişkin Sözleşme ve bu sözleşmenin uygulanması için yapılan anlaşmalar ile belirlenmiş olan taşkın risk yönetimine ilişkin uluslararası ilkeler ile uyumludur.” hükmü sınıraşan sulara ilişkin olarak direktifin temel yaklaşımını ifade etmektedir. Direktifin sınıraşan sular konusunda, uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği müktesabatı temelinde düzenlemeler ihtiva ettiği durumunu ortaya koymaktadır. 

AB Taşkın Direktifi’nin 4. ve 5. maddesi uyarınca, Üye devletler, her bir nehir havzası bölgesinde veya alt bölgelerinde ve/veya sınıraşan havzaların kendi 
sınırları içinde kalan bölümünde, uzun vadeli kayıtlar ve çalışmalar gibi mevcut veya kolay erişilebilir bilgilere dayanarak ve iklim değişikliğinin taşkın oluşumu 
üzerindeki etkileri de göz önünde bulundurularak taşkın riski ön değerlendirmesi ile potansiyel taşkın risklerini değerlendireceklerdir.375 Ayrıca Direktifin 4 üncü 
maddesi üye devletlerin sınıraşan sulara ilişkin olarak kendi aralarında ilgili bilgilerin takası ile ilgili hususlarını düzenlemiştir. Düzenleme uyarınca üye ülkelerin hazırlayacakları değerlendirmelerin eksiksiz olarak hazırlanması amaçlanmaktadır.376 

Uluslararası nehir havzası AB üyesi devletlerden oluşuyorsa; Direktifin 8 inci maddesi uyarınca Üye devletler sınıraşan sulara ilişkin olarak kendi toprakları içinde bulunan yönetim birimleri için tek bir taşkın riski yönetim planı veya nehir havzası bölgesi düzeyinde koordine edilen taşkın riski yönetim planları oluşturulmasını sağlayacaklardır. Üye devletler, tamamıyla topluluğun sınırları içerisinde bulunan Uluslararası bir nehir havzası bölgesinde tek bir uluslararası taşkın riski yönetimi planı oluşturmak amacıyla koordinasyonu sağlayacak veya uluslararası nehir havzası bölgesi düzeyinde koordine edilen taşkın riski yönetim planları oluşturacaktır. 

Üye devletler bu tür planların yapılmadığı yerlerde en azından uluslararası nehir havzası bölgesinin kendi toprakları içinde bulunan kısmını kapsayan, mümkün mertebe uluslararası nehir havzası bölgesi düzeyinde koordine edilen taşkın riski yönetim planları oluşturacaktır.377 

 Uluslararası Nehir Havzasındaki kıyıdaş devletlerden bazıları AB üyesi değilse; Direktifin 8 inci maddesi uyarınca Üye devletler, topluluğun sınırları dışına 
çıkan sınıraşan sulara ilişkin tek bir uluslararası taşkın riski yönetim planı veya uluslararası nehir havzası bölgesi düzeyinde koordine edilen taşkın riski yönetim 
planları oluşturmaya çalışacak; bunun mümkün olmadığı yerlerde ise kendi toprakları içerisinde bulunan uluslararası nehir havzası bölgesi kısımları için direktif hükümlerini uygulayacaktır. 

 Ayrıca 8 inci madde uyarınca bir üye devletin kendi sularının taşkın riski yönetimini etkileyen bir sorun tespit etmesi ve bu meselenin söz konusu üye devlet tarafından çözülememesi halinde, üye devlet meseleyi Komisyona ya da ilgili üye devletlere bildirebilir ve meselenin çözümüne ilişkin tavsiyeler alabilir. Komisyon üye devletlerin bildirimlerine ya da tavsiye taleplerine altı aylık bir süre zarfında cevap verecektir. 378 

Genel olarak bakıldığında; dayanışma temel alınarak, bir üye ülkede belirlenen taşkın risk yönetim planları, aynı nehir havzası veya alt havzasındaki diğer 
ülkelerin aşağı ve yukarı akış bölgelerinde büyüklük ve etkisine göre taşkın riskini önemli ölçüde azaltan önlemleri içerecektir, bu önlemler koordine edilmezse Madde 8 çerçevesinde ilgili Üye ülkeler arasında ortak bir çözüm bulunacaktır.379 

Taşkın Direktifi, Su Çerçeve Direktifi’nin bütüncül yaklaşımını teyid eder. Su Çerçeve Direktifi nehir havzalarında iyi kalitede su sağlanması için sınıraşan 
düzeyde eşgüdümlü politikalar öngörmektedir, ancak spesifik olarak taşkınlara değinmemiştir. Bu anlamda Taşkın Direktifi, Su Çerçeve Direktifi’ni tamamlayıcı 
niteliktedir. Su Çerçeve Direktifi’nin uygulanmasındaki rolü açıklıkla AB Komisyonu tarafından vurgulanmıştır.380 

AB Komisyonu sınıraşan taşkınların ciddiyetini ve önemini vurgulamakla beraber, Taşkın Direktifi’nin sınıraşan sularla ilgili hükümleri Su Çerçeve Direktifi’nden farklı değildir. Komisyon, sınıraşan suların ağırlıklı konumunu şu ifadelerle vurgular: “Avrupa’daki birçok nehrin sınıraşan nehir olması, Avrupa 
çapındaki kararlı uygulamaların önemini artırmakta, taşkın korumayı ileri seviyelere taşıyabilmektedir. Nehir havzaları sadece Birlik içindeki politik sınırlarda bitmez; çoğu nehir havzası ve kıyı alanları farklı ülkelerle paylaşılmaktadır. Bu şartlar altında taşkın riskini sadece Birlik sınırları içinde değerlendirmek ve böyle bir yönetim yaklaşımı benimsemek teknik ve ekonomik olarak akılcı değildir.” Bu minvalde Direktif’in ilgili maddesine göre AB dışında olan komşularıyla sınıraşan taşkın yönetim planlarını yapmak üye ülkelerin sorumluluğundadır. Ancak uygulamada belirsizlikler içeren bu sorumluluk özellikle aşağı-kıyı (mansap) konumundaki AB dışı kıyıdaşların aleyhine bir sürecin işlemesine neden olabilecektir.381 

Ülkemizde havzalar bazında “Taşkın Risk Yönetim Planları” nın oluşturulması için ilk adımı teşkil edecek olan ''Türkiye-AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)”nın 
1. Bileşeni olan “Kurumsal Yapılanma” kapsamında 2010 yılı programında yer alan “Türkiye’de Taşkın Direktifinin Uygulanması İçin Kapasitenin Geliştirilmesi Projesi” 22 Haziran 2012 tarihi itibari ile AB Türkiye Delegasyonu tarafından onaylanmış olup Proje faaliyetlerine 1 Ağustos 2012 tarihi itibari ile başlanmıştır. Bahse konu Direktifin uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalar Ülkemiz açısından devam etmektedir. Bu kapsamda Direktifin sınıraşan sulara ilişkin hükümleri büyük önem arz etmektedir. Ülkemizin sınıraşan sulara ilişkin politikası göz önünde bulundurularak söz konusu faaliyetlerin yürütülmesi gerekmektedir. 

5.3.3. Avrupa Birliği’nin Taraf Olduğu Sınıraşan Sulara İlişkin Diğer Sözleşmeler 

5.3.2.1 Aarhus Sözleşmesi 

1996 yılında sözleşmenin oluşturulması amacını taşıyan bir çalışma grubu kurulmuştur. Avrupa Ekonomik Komisyonu üyesi 33 ülke ve çok sayıda sivil toplum örgütünün düzenli katılımıyla yürütülen ve on toplantıdan oluşan bir müzakere sürecinin ardından, 1998 yılında nihai bir metin üzerinde uzlaşıya varılmıştır. Bu nihai metin 25 Haziran 1998 tarihinde, Danimarka’nın Aarhus kentinde düzenlenen 4. Çevre Bakanları Konferansı’nda imzaya sunulmuştur. Sözleşmenin on altıncı devletçe onaylanmasıyla 30 Ekim 2001 tarihinde Aarhus Sözleşmesi yürürlüğe girmiştir.382 

Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi (Aarhus Sözleşmesi) olarak adlandırılan bu sözleşme, şimdiki ve gelecek kuşakların sağlıklı ve iyi bir çevrede yaşam haklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla, çevresel konularda bilgi ve belge edinme, karar vermede halkın katılımı ve yargıya erişim konularını ele alan ilk uluslararası sözleşmedir.383 

Aarhus Sözleşmesi’ne 07/01/2014 tarihi itibariyle Avrupa Birliği yanı sıra 45 ülke, Kirletici Salım ve Taşınım Kayıt Sistemi Protokolü’ne 33 ülke taraftır. Esas 
metni üç bölümden oluşan Aarhus Sözleşmesi, 1 giriş, 22 madde ve 2 ek içermektedir.384 

Sözleşmeye ülkemiz taraf değildir. Vatandaşlık, milliyet ve ikametgâh ayrımı yapılmaksızın öngörülen bazı haklar istismara yol açabilecek nitelik taşımaktadır. Söz konusu hakların kötüye kullanılması halinde ülkemiz tarafından yürütülen projeler olumsuz etkilenecektir. 

5.3.2.2. Espoo Sözleşmesi 

AB’nin taraf olduğu bir diğer sözleşme ise 1997 tarihli Espoo Sözleşmesi’dir. AB, Sınıraşan Boyutta Çevresel Etki Değerlendirme Sözleşmesinin amacı, tüm 
tarafların bireysel veya ortaklaşa aktivitelerinin yaratacağı sınıraşan etkileri engellemek, çevreyi korumak ve oluşan zararı en aza indirgemektir. Bu anlaşma ile bir proje planlayan ülke, etkilenecek ülkeye bilgi vermekle yükümlüdür.385 Muhatap ülke en kısa sürede bildirim yapan ülkeye ortak bir Çevre Etki Değerlendirme raporu yazıp yazmayacağını bildirecektir.386 

Espoo Sözleşmesi sadece sınıraşan sularla ilgili olmayıp, I numaralı ekinde belirtilen 22 adet faaliyeti kapsamaktadır. Bunlar arasında; petrol rafinerileri, entegre kimyasal tesisler, büyük çaplı petrol, gaz veya kimyasal madde taşıyan boru hatları, 300 MW veya daha büyük kapasiteli termik santralar, nükleer santraller ve sınıraşan boyutta çevresel etkileri olan çeşitli faaliyetler bulunmaktadır. Doğrudan sınıraşan sularla ilgili olan faaliyetler ise büyük barajları, yeraltı suyundan 10 milyon m3/yıldan fazla su çeken tesislerini ve su eksikliğini karşılamak için havzalar arasında 100 milyon m3/yıldan fazla su transfer edilmesi gibi çalışmaları kapsamaktadır. Herhangi bir proje konusunda faaliyet yürüten ülke, etkilenecek ülkeye bilgi vermekle yükümlü kılınmıştır. Etkilenen taraf kendisine tanınan süre içinde çevresel etki değerlendirme çalışmalarına katılıp katılmayacağı hususunda cevap verecek ve sürece katılmak isterse “çevre etki değerlendirme (ÇED) raporu” müştereken hazırlanacaktır.387 

Sözleşmeye ülkemiz taraf değildir. Her sınıraşan nehir havzasının kendine özgü teknik, sosyoekonomik ve politik bir yapısı bulunmaktadır. Ortadoğu üzerinde 
devamlı savaşların yaşandığı ve yeni savaş senaryolarının yazıldığı son derece karmaşık politik, ekonomik ve sosyal bir coğrafyaya sahiptir. Söz konusu coğrafyada memba ve mansap ülkeleri arasında örneğin; Dicle nehri üzerinde Türkiye’de inşa edilecek bir baraj için Irak ve Suriye ile müştereken bir ÇED raporu hazırlanması mümkün değildir.388 Espoo Sözleşmesi’ne Türkiye taraf olmasa da sınıraşan sularımız üzerinde yapılacak çeşitli yatırımların engellenmesinde bu ve benzeri çeşitli sözleşmeler her fırsatta gündeme getirilecektir. 

Her iki Sözleşme açısından taraf olunmasının, AB'ne tam üyeliğin ardından gerçekleşeceği beyan edilmiştir.389 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

366 Maden, Tuğba Evrim , Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi ve Meriç Nehri Örneği (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, s.85 
367 Mad 13/2, Water Framework Directive 
368 Mad 13/3, Water Framework Directive 
369 Kaya, AB Su Çerçeve Direktifi, Sınıraşan Akarsular ve Türkiye,s.129 
370 Mad 15, Water Framework Directive 
371 Pazarcı, Hüseyin, A.T. Su Politikası Çerçeve Yönergesi Ve Uluslar Arası Açıdan Türkiye'ye Olası Bazı Etkileri, MHB Yıl 25-26, 2005-2006,s.301-314,s.311-312 
372 Acar,s.95 
373 Toklu, s.21-22 
374 Aras, Maruf- Fındık, Satuk Buğra- Sıonneau, Philippe , Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar, 
3. Ulusal Taşkın Sempozyumu Bildirisi 
375 Aras, Maruf vd, Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar 
376 Flood Directive, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:32007L0060&from=EN 
377 Flood Directive 
378 Flood Directive 
379 Aras, Maruf vd, Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar 
380 Kibaroğlu, Aysegül, Meriç Nehir Havzası Sınıraşan Su Politikaları, 5. Dünya Su Forumu Türkiye Bölgesel Su Toplantıları-Edirne Bildiri Kitabı, 2008, s.1-12, s.7-8; 
Özbay, Özdemir, AB Taşkın Direktifi ve Meriç Nehri Havzası 
http://www.hidropolitikakademi.org/tr/ab-taskin-direktifi-ve-meric-nehri-havzasi.html (05/08/2014) 
381 Kibaroğlu, Aysegül, Meriç Nehir Havzası Sınıraşan Su Politikaları, 5. Dünya Su Forumu Türkiye Bölgesel Su Toplantıları-Edirne Bildiri Kitabı, 2008, s.1-12, s.7-8; 
Özbay, Özdemir, AB Taşkın Direktifi ve Meriç Nehri Havzası http://www.hidropolitikakademi.org/tr/ab-taskin-direktifi-ve-meric-nehri-havzasi.html (05/08/2014) 
382 Güneş, Ahmet Mithat, AARHUS Sözleşmesi Üzerine Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XIV, S. 1, Ankara 2010, s.299-333, s.301-302 
383 Çoşkun, Aynur Aydın, AARHUS Sözleşmesinin İdare Hukuku Açısından İncelenmesi, İnsan Hakları Yıllığı, C. 23-24, 2001-2002, s.147-160, s.148 
384 AARHUS Convention, http://www.unece.org/environmental-policy/treaties/public-participation/aarhus-convention.html, (en son erişim18/04/2014) 
385 Espoo Convention, http://www.unece.org/env/eia/about/eia_text.html (en son erişim:09/03/2014) 
386 Maden, Tuğba Evrim, AB’nin sınıraşan sular mevzuatı ve Türkiye’de uygulaması, 
http://www.orsam.org.tr/tr/sukaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4652 (en son erişim:03/04/2014) 
387 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.241 
388 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.241-242 
389 Dışişleri Bakanlığı-Avrupa Birliği ile Su Konusu 

12 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 10

SINIRAŞAN SULARLA İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUKİ DURUM, BÖLÜM 10



BEŞİNCİ BÖLÜM 

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ 

5.1. Su Çerçeve Direktifine Genel Bakış 

1993 yılında yürürlüğe giren Avrupa Birliğini kuran Antlaşma (Maastricht Anlaşması) ile çevre alanına politika statüsü verilmiştir. Avrupa Birliğinin çevre 
politikasının temel ilkeleri, kirleten öder, bütünleyicilik, yüksek seviyede koruma, kaynakta önleme, önleyicilik ve ihtiyattır. Avrupa Birliğinin çevre politikasının 
gelişiminde, 1973 yılından bu yana hazırlanan Çevre Eylem Programları oldukça etkili olmuştur.335 




Çevre politikalarında önemli bir yer tutan suların korunması, uzun bir zamandır Avrupa Birliği’nin de etkinlik alanlarından biri olmuştur. Bu bağlamda, su 
koruma hukukunun Avrupa Birliği çevre hukukunun en eski alanlarından birini oluşturduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. 1970’li yılların başından beri Avrupa Birliği’nde suların korunmasına ilişkin birçok yönerge kabul edilmiştir. Bununla birlikte bu yönergelerin, yeknesak bir sistematikten yoksun olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle Avrupa Birliği su koruma hukuku uzun bir süre, farklı niteliğe sahip akımların, düzenleme yaklaşımlarının ve üye devletlerin farklı siyasi ve idari özelliklere ve önceliklere sahip değişen etkilerinin tesiri altında kalmıştır. Avrupa Birliği Komisyonu, Birliğin su koruma hukuku düzenlemelerinin içinde bulunduğu bu uyumsuzluğun aşılabilmesi için özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren ciddi çabaların içine girmiş; 2000 yılının sonunda yürürlüğe giren 2000/60 sayılı Su Çerçeve Direktifi ise bu çabaların en önemli sonucu olarak orta çıkmıştır. Su Çerçeve Direktifi’nin kabulü ile Avrupa Birliği düzeyinde o ana dek mevcut olan su koruma düzenlemeleri tek bir çatı altında birleştirilmiş, sektörel bakış açısı terk edilerek bunun yerine entegre (bütüncül) bir yaklaşım benimsenmiştir.336 

Söz konusu gelişim sürecine dönemsel olarak bakacak olursak, . İlk dönem, 1973 yılında ilk Çevre Eylem Programı’nın ardından 1975 yılında yüzey suyu 
direktifi ve içme suyu direktiflerini kapsamaktadır. Söz konusu bu direktifler su kalite standartlarına ve içme suyu için kullanılan yüzey sularının korunmasını 
kapsamaktadır. İkinci dönem ise 1991 yılında Avrupa Su Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Su Çerçeve Direktifi ise, Avrupa Su Yönetmeliklerini de içine alan III. Dönem olarak tanımlanır. Bu dönem önceki iki dönemin yaklaşımlarını birleştirmiş ve Avrupa Birliği su politikası için ortak bir çerçeve oluşturmuştur. 2000 yılından günümüze AB, direktifi adapte etme çalışmalarını yürütmektedir.337 

Su Çerçeve Direktifi, 26 madde ve 11 Ek’ten oluşan bir belge olup, uygulanma yönünden oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle yürürlüğe 
girmesinden sonra muhtelif tarihlerde birçok rehber doküman yayımlanmış olup, söz konusu dokümanlar edinilen tecrübeler ışığında sürekli yenilenmektedir.338 

Su Çerçeve Direktifi’nin “amaç” başlığını taşıyan 1. maddesinde Direktif’in amacının, aşağıdaki hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak yüzey sularının, geçiş sularının, kıyı sularının ve yer altı sularının korunmasına ilişkin hukuki bir çerçeve oluşturmak olduğu belirtilmiştir. Burada belirtilen hedefler ise şunlardır:339 

a) Su kaynaklarının daha fazla tahribatının önlenmesi, korunması ve iyileştirilmesi, 
b) Su kaynaklarının uzun vadeli korunmasıyla sürdürülebilir su kullanımının teşviki, c) Sucul ekosistemlerin ileri derecede korunması ve iyileştirilmesi 
d) Yeraltı su kirliliğinin azaltılıp, daha fazla kirlenmesinin engellenmesi, 
e) Sel ve kuraklık etkilerinin azaltılması. 

1 inci maddede yer alan ifadeler göz önünde bulundurulduğunda Direktif’in esasında, suları ekosistemleri ile birlikte korumayı ve iyileştirmeyi amaçlayan 
hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak yeknesak hukuki bir çerçeve oluşturmayı amaçladığı görülür. Bununla birlikte yönergenin, hem niteliksel hem de niceliksel bir bakış açısını birleştiren bir yaklaşımı benimsendiğini belirtmek gerekir. Zira bir yandan suların daha fazla kirlenmesinin önlenmesi ve suların niteliksel durumunun iyileştirilmesinden, diğer yandan ise mevcut su kaynaklarının niceliksel açıdan korunmasından bahsedilmektedir.340 

Yeraltı suları için ise “iyi” su durumu; yeraltı suyu çekimleri ile yeraltı sularının beslenmesi arasında uzun dönemli sürdürülebilir bir dengenin mevcudiyeti ve 
SÇD’nin temel hedefi, 2015 yılından önce suların kalitesinin “iyi” duruma ulaştırılması olarak özetlenebilir.341 Böylece kalite yönetimine yeni bir boyut ve 
kavram getirilmiştir. Bu da suların “iyi duruma” getirilmesidir. Direktif uyarınca tüm ülkelerin uyması ve uygulaması gerekli hususlara genel olarak bakacak olursak;342 

'' 1) Su sektöründe bütüncül anlayışın gerekliliği, 
2) Önlemler ve önleyici eylem ilkeleri ile çevresel zarar gören kaynağın öncelikli olarak rehabilitasyonu, 
3) Çevre ve doğal kaynakları da kapsamak üzere kirleten-öder ilkesi ve su hizmet bedellerinin geri ödenmesi, 
4) Su çekimlerinin ve kirlilik kaynaklarının olduğu yerlerde kontrole öncelik verilmesi, 
5) Yönetimde hidrografik havza yaklaşımı, 
6) Kirliliğin kaynakta azaltılmasını sağlamak üzere emisyon sınır değerlerinin ve çevresel kalite standartlarının saptanması, 
7) Halkın katılımının sağlanması. '' konuları karşımıza çıkmaktadır. 

Esasen SÇD üye ülkelerdeki akarsuların kalitesinin yükseltilmesi ile ilgilenmektedir. Bu amaca ulaşmak için araç olarak ise bütüncül havza yaklaşımı 
belirlenmiştir.343 Direktifin temel kavramları tanımlar başlıklı 2 nci maddesinde açıklanmıştır. İncelememiz kapsamında önemli olan kavramlara bakacak olursak; yeraltı sularında kimyasal kirlenmenin bulunmaması olarak tanımlanmıştır. Bkz. 2. Madde Water Framework Directive 

Nehir havzası: “Bir dizi yerüstü dereleri, nehirleri ve muhtemelen göller aracılığıyla yerüstündeki bütün akışların su güzergâhındaki belli bir noktadan tek bir nehir ağzı, haliç ya da delta aracılığıyla denize aktığı yeryüzü alanıdır.” ve 

Nehir havza bölgesi: “Nehir havzaları yönetimi için ana ünite olarak tanımlanan; bir ya da daha fazla komşu nehir havzalarının ilgili yer altı suları geçiş ve kıyı suları ile birlikte oluşturduğu kara ve denizalanı anlamındadır” şeklinde tanımlanmıştır. 

Su Çerçeve Direktifi’nin yüzey suları ve yer altı suları için öngördüğü su yönetimi modeli havza esaslı yönetim modelidir. Havza esaslı yönetim modelinde 
idari veya politik sınırlara göre belirlenmiş bir idari yapılanmadan ziyade, doğal, coğrafi ve hidrolojik özelliklere göre oluşturulmuş tek bir birim söz konusudur. 
Su Çerçeve Direktifi’nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrası bu bağlamda, üye devletleri kendi topraklarındaki su havzalarını belirlemek ve her bir su havzası için direktifin hedeflerini esas alan bir nehir havza bölgesini oluşturmakla mükellef kılmaktadır. Direktif ’de, küçük havzaların daha büyük havzalarla birleştirilebileceğinden ve komşu küçük havzalar için tek bir nehir havza bölgesinin oluşturulabileceğinden söz edilmektedir.344 Ayrıca Su Çerçeve Direktifi’nin 13 üncü uyarınca üye devletler, her bir nehir havza bölgesi için bir nehir havzası yönetim planı hazırlamakla mükelleftir. 

Diğer önemli düzenlemelerine bakacak olursak; 

Su Çerçeve Direktifi’nin en önemli hükümlerinden biri de, üye devletlerce gerçekleştirilmesi gereken çevresel hedeflere yer veren 4. maddedir. Yüzey suları, yer altı suları ve koruma alanları bakımından geçerli olacak çevresel hedeflerin bu maddede farklı bir biçimde düzenlendiği görülür.345 

Suların durumuna ve kullanımına ilişkin bilgiler, akılcı bir su yönetimi ve suların gerek niteliksel gerekse de niceliksel açıdan korunması için büyük bir önem 
taşıdığından, Su Çerçeve Direktifi’nin 5-8. maddelerinde suların analiz ve izlenmesine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.346 

9 uncu maddesinde maliyetin karşılanması ilkesine yer veren Su Çerçeve Direktifi, su yönetimi ve su politikalarında karar alma süreçlerine çevre hukukunun en önemli ilkelerinden biri olan kirleten öder ilkesini entegre etmiştir. Maliyetin karşılanması ilkesi, su kullanımının hem düşürülmesi hem de ekonomik bakımdan optimizasyonu bakımından önemli bir teşvik rolü üstlendiği gibi, su kirliliğinin sürdürülebilir bir seviyeye düşürülmesine de ciddi bir katkı sunmaktadır.347 

Su Çerçeve Direktifi’nin 11 inci maddesi üye devletleri, 4 üncü maddede anılan hedeflerin gerçekleştirilmesi için her bir nehir havza bölgesi veya uluslararası 
nehir havza bölgelerinin kendi topraklarındaki kısmı için bir önlemler programı oluşturmakla yükümlü kılmaktadır. Bu düzenlemeden hareketle nehir havza 
bölgelerini, politik ve idari sınırlamalardan bağımsız bir şekilde önlemler programlarına esas teşkil ettiğini belirtmek gerekir.348 

Su Çerçeve Direktifi’nin 14 üncü maddesinde yerel düzeyde halkın ve diğer tüm paydaşların yakın işbirliği yapması ve önemli kararlara katılım sağlaması hususu 
üzerinde durulmaktadır. Katılımın, özellikle nehir havzası yönetim planlarının geliştirilmesi için önemli olduğu vurgulanmaktadır. Nihai karar verilmeden plan ve programlarla ilgili olarak halkın yeterli düzeyde bilgilendirilmesi esastır.349 

5.2. Su Çerçeve Direktifi’nin Avrupa Birliği Hukukunun Kaynağı Olarak Değerlendirilmesi 

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın görev alanını belirleyen Topluluk Antlaşmalarının her biri, Divan’ın “bu anlaşmalar yorumlanırken ve uygularken, 
hukuka saygıyı sağlayacağını” belirtmekle birlikte, “hukukun ya da onun kaynaklarının ne olduğunu açıkça belirtmemektedir. Buna rağmen Avrupa Birliği 
Adalet Divanı (ABAD), antlaşma hükümleri ile kendisinde verilen görevleri yerine getirirken değişik kaynaklardan topluluk hukuku olarak yararlanmaktadır.350 

Avrupa Birliği hukukunun kaynakları şunlardır: 

1- Birincil Kaynaklar: Kurucu Antlaşmalar, Tadil Antlaşmaları, Katılım Antlaşmaları İle Bunların Ekleri (Protokoller ve Bildiriler); 
2- İkincil kaynaklar olarak adlandırılan Topluluk organlarının tasarrufları; 
3- Adalet Divanı tarafından tanınan hukukun genel ilkeleri; 
4- Adalet Divanının kararları; 
5- Uluslararası antlaşmalar; 
6- Teamüller. 

Topluluk hukukunun ikincil kaynakları, Topluluk organlarının, antlaşmalarla verilen yetkiler çerçevesinde yaptıkları ve hiyerarşik olarak antlaşma hükümlerinden sonra gelen hukuktur. İkincil kaynaklar (ATA 249, ABİA 288) açısından AP, Konsey ve Komisyon ile birlikte tüzükler yapar (regulations), direktifler çıkarır (directives), kararlar (decision) alır ve tavsiye (recommandations) ve görüşler (opinions) bildirir.351 

Topluluk hukukunun ikincil kaynakları arasında çok önemli bir yer işgal eden direktifler ATA’nın 249 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir.352 Buna göre topluluk direktifleri, öngörülen hedef bakımından üye devletler açısından bağlayıcıdır; ancak bu hedeflere ulaşma biçiminin ve yönteminin seçimi ulusal birimlere bırakılmıştır. Bu bakımdan, yönergelerin tümüyle bağlayıcı olan tüzüklerin aksine, yöneldiği her bir devlet için varılacak hedefler bakımından bağlayıcı olduğu; bu hedeflerin üye devletlerin kendi hukuk sistemleri içinde uygulama yöntemlerine ilişkin tercihin ise üye devletlere bırakıldığı söylenebilir. Ulusal hukuk sistemlerinin topluluk hukukuna uyumla hale getirilmesinde, çoğunlukla bunun dolaylı olarak gerçekleştirilmesi eğilimi vardır. Bu yüzden direktifler en çok tercih edilen Topluluk yasama şeklidir.353 Direktifler, bir tür çerçeve kanun oluşturduklarından etkilerini doğurmaları, onların ulusal hukuk düzenine aktarılması ile mümkün olmaktadır. 

Su Çerçeve Direktifine Topluluk hukukunun ikincil kaynakları arasında yer almaktadır. Üye ülkeler açısından bağlayıcı bir düzenlemelidir. 

Aday ülkeler, AB müktesebatının tümünü üstlenmek ve uygulamakla yükümlüdür. Müktesebatı üstlenmeme ve uygulamama gibi bir durum hasıl olmadığından uluslararası müzakere süreçlerinden oldukça farklıdır. Aday ülkelerin katılım müzakereleri boyunca, gerçek anlamda müzakere ettikleri tek konu, ilgili başlığa ilişkin uyum takvimidir. Bu bağlamda aday ülkelerde uygulama takvimi ışığında SÇD’nin gerekleri yerine getirerek iç hukuklarına adapte etmeleri gerekmektedir. 

Türkiye açısından AB ilişkilerinin dönüm noktası, 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'dir. 
Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir. Helsinki Zirvesi'nde, diğer aday ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmasına karar verilmiştir. 17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi' nde ise Türkiye'nin siyasi kriterleri yeteri ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlanması kararı alınmıştır.354 

21 Aralık 2009 tarihinde ise AB ile gerçekleştirilen Hükümetlerarası Konferans’ta "çevre" faslı görüşmelere açılmıştır, Bu çerçevede, AB’ne aday ülke 
olarak kapanış kriterleri çerçevesinde diğer hususların yanı sıra "sınıraşan" konuları da içerecek şekilde Su Çerçeve Direktifi ’ne uyum sağlamamız beklenmektedir.355 

5.3. Su Çerçeve Direktifinin Sınıraşan Sulara İlişkin Hükümleri 

5.3.1 Genel Olarak Değerlendirme 

Avrupa Birliği sınırları içerisinde ve sınırlarını aşan yaklaşık 69 sınıraşan havza vardır. Bu havzaların yaklaşık 17 tanesi Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği üyesi 
olmayan ülkeler sınırları içerisindedir.356 Her nehir havzasının kendine özgü teknik, sosyo-ekonomik ve politik bir yapısı vardır. Belirtilen nedenlerle suların kıyıdaş ülkeler arasında kullanımına ilişkin sorunların niteliği de havzadan havzaya önemli farklılıklar göstermektedir. Direktif dahilinde, ulusal su havzaları ve uluslararası havzaları hiçbir fark gözetmeden ele alınmaktadır. Ulusal sular için geçerli olan hedefler, sınıraşan sular için de geçerlidir.357 

Direktif, sınıraşan sular konusunda havza bazında çözümlerin geliştirilmesini amaçlamıştır. Buna göre birlik içerisinde üye ülkeler arasında akan suların başarılı ve etkin denetimi entegre havza yönetimi ile mümkün olacak ve böylece öncelikli hedef olan havza bazında ekosistemlerde sürdürülebilirlik sağlanmış olacaktır. Direktifin eko sistemlerin korunmasına öncelik vermesi de, Berlin Kuralları özelinde de bahsedilen günümüzde sınıraşan sular konusundaki genel yaklaşımın temeli olan su kullanımından su yönetimine doğru gelişen eğilimin yansıması olarak görülebilir.358 

SÇD ‘de giriş bölümünde sınıraşan sulara ilişkin;359 “Üye Devletlerin Topluluk sularının korunmasını nitelik ve nicelik bakımından geliştirme, sürdürülebilir su kullanımını teşvik etme, sınırları aşan su sorunlarının kontrolüne katkıda bulunma, su ekosistemlerini ve karasal ekosistemlerini ve bunlara doğrudan  bağlı bulunan bataklık bölgeleri korumak ve Topluluk sularının potansiyel kullanıcılarını korumak ve geliştirmek amaçlı çabalarını koordine etmek için ortak prensipler gereklidir.” ve “Suyun kullanımının sınırları aşan etkilerinin olabileceği bir nehir yatağında, bu Direktif uyarınca oluşturulan çevresel hedeflerin gerçekleştirilmesi şartları ve özellikle bütün önlem programları bütün nehir yatağı bölgesi için koordine edilmelidir. Topluluk sınırlarını aşan nehir yatakları için, Üye Devletler ilgili üye olmayan Devletlerle uygun koordinasyonu sağlamaya çaba göstereceklerdir. Bu Direktif su koruma ve yönetimi hakkındaki uluslararası sözleşmelerden, özellikle Sınıraşan suyolları ve uluslararası göllerin korunması ve kullanımı hakkında 95/308/EC1 sayılı Konsey Kararıyla onaylanan, Birleşmiş Milletler Sözleşmesinden doğan Topluluk yükümlülüklerinin uygulan masına katkıda bulunacaktır.” İfadeleri Direktif’in sınıraşan sulara ilişkin verdiği önemi göstermektedir. 

Bir nehir havzasının birden çok devletin ülkesinde yer alması durumunda Direktifin anılan bölgenin tümüyle AB üyesi devletlerde bulunması durumu ile bir kısmı AB üyesi olmayan devletlerde bulunması durumu arasında bir ayırıma gitmektedir. Nehir havzasının tümü AB üyesi devletlerin ülkelerinde bulunuyorsa, direktif bu suların bütün olarak tek bir uluslararası nehir havzası bölgesi çerçevesinde ele alınmasını öngörmektedir. İlgili üye devletlerin isteği üzerine Komisyon böyle bir uluslararası nehir havzası bölgesinin kurulmasına yardımcı olacaktır. Bu durumda, her üye devlet ilgili uluslararası nehir havzasının kendi ülkesinde bulunan kısmı için Direktifte öngörülen kuralların uygulanması amacıyla, yetkili makamın belirlenmesi dahil, uygun yönetsel önlemleri alma yetkisine sahiptir.360 Üye devletler Direktifte öngörülen çevresel amaçlara uymak zorunda olup, bütün önlem programlarını nehir havzası yönetiminin tümü açısından eşgüdüm içinde yürütmekle yükümlüdürler. 
Uluslararası nehir havzası bölgeleri için ilgili Üye Devletler bu koordinasyonu hep birlikte sağlayacaklar ve bu amaçla uluslararası sözleşmelerden doğan mevcut 
yapıları kullanabileceklerdir. İlgili Üye Devletlerin talebi üzerine, Komisyon önlemler programlarının oluşturulmasını sağlamak için harekete geçecektir.361 Bir nehir havzası bölgesinin Topluluk sınırları ötesine uzanması halinde, ilgili Üye Devlet ya da Üye Devletler ilgili üye olmayan Devletlerle, bu Direktifin amaçlarının nehir havzası bölgesinin tamamında gerçekleştirilmesi amacıyla uygun koordinasyonu kurmaya çaba göstereceklerdir. Bu durum mümkün değilse üye Devletler bu Direktifin kurallarının kendi toprakları içinde uygulanmasını sağlayacaklardır.362 

Sınıraşan sulara ilişkin olarak kıyıdaş devletlerin AB üyesi olmayan devletler olması durumunda, üye devletlere getirilen havza çapında uygulama durumu sadece bir tavsiye niteliğindedir. Madde metninde geçen ifadeden bu anlaşılmaktadır. Nitekim “çaba sarf etme” yükümlülüğü devletler için yeterlidir. Benzer şekilde madde metninde ifade edilen “uygun koordinasyon” (appropriate coordination) durumun niteliğine bağlı olarak saptanacaktır. Bunun tersini düşünmek mümkün değildir. Zaten üye olmayan, dolayısıyla SÇD ile bağlı olmayan, başka bir devletin bunu uygulama yönünde iradesini ortaya koymaktan kaçınması halinde ne üye devletlerin ne de kurum olarak Birliğin bunu uygulatma imkânı bulunmaktadır. Bunun nedeni SÇD ile ifade edilen yükümlülüklerin uluslararası hukuk açısından bağlayıcı olmamasıdır.363 

Bu durumla birlikte SÇD içerisinde yer alan “uluslararası nehir havzası” kavramının, uluslararası su hukukunca benimsenmiş terminoloji ile uyumlu 
olmadığının altının çizilmesi gerekmektedir. Nitekim BM tarafından hazırlanan Uluslararası Suyollarının Ulaşım Dışı Amaçlarla Kullanımına İlişkin Sözleşme’nin 
ilk taslaklarında “uluslararası havza” terimi yer almışsa da söz konusu terimin çok geniş kapsamlı olduğu ve devletlerin kendi topraklarında yer alan havza bölgeleri üzerindeki egemenlik hakları ile çeliştiği çok sayıda ülke tarafından ileri sürülmüştür. Bu itirazlar nedeniyle “uluslararası havza” yerine “suyolu” (watercourse) ve “uluslararası suyolu” (international watercourse) terimlerinin kullanılması tercih edilmiş ve sözleşmede belirtilen kavramların açıklamalarına yer verilmiştir.364 Nehir havzası doğrudan doğruya egemen devletlerin toprakları içindeki bir bölgeyi ifade etmektedir. Türkiye ve yukarı-kıyıdaş konumunda olan ülkelerin büyük bir çoğunluğu 1997 BM Sözleşmesi’nde “uluslararası suyolu” yerine “sınıraşan suyolu veya sınıraşan sular” (transboundary watercourse or transboundary waters) teriminin kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir.365 



BU BÖLÜM DİPNOTLARI;


335 Avrupa Birliği Sürecinde Çevre Faslı, http://www.abgs.gov.tr/files/SEPB/yayinlarveraporlar/cevrekitap.pdf  (en son erişim:03/04/2014) 
336 Güneş, Ahmet Mithat, Avrupa Birliği Su Çerçeve Yönergesi ve Türk Su Hukuku, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S. 2, İstanbul 2010,s. 167-191, s.167-168 
337 Maden, Tuğba Evrim, Avrupa’nın Su Kaynaklarının Korunmasına Yönelik “Blueprint” Planı, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4507,(ensonerişim: 01/04/2014) 
338 Bilen, Özden, Türkiye’nin Su Gündemi, s.133 
339Water Framework Directive, http://eur-lex.europa.eu/legal content/EN/TXT/?uri=CELEX:32000L0060 ( En son erişim:04/03/2014) 
340 Güneş, s.171-172 
341 Su Çerçeve Direktifi’nin ana amaçlarından biri olan “iyi duruma” ulaşma yolundaki AB, Nehir Havza Yönetim Planlarının değerlendirilmelerinin sonucu 2015 yılında bu hedefe erişilemeyeceği önceki raporlarda yer almıştır. Komisyon, havza planlarını incelerken her bir üye devletin üzerindeki hidromorfolojik baskılar, kirlilik ve aşırı kullanım su kaynakları üzerindeki baskılardan da söz etmektedir. Bu sebeple “iyi durumda” suya erişim tarihinde sarkmalar meydana gelecektir. Bu sebeple hedeflere ulaşma tarihi 2027 ve sonrasına kaydırılmıştır. Bkz. Maden, Avrupa’nın Su Kaynaklarının Korunmasına Yönelik “Blueprint” Planı 
342 Burak, Selmin, Su Gündemi, Su Kaynakları, Yönetimi, Sınır Asan Sular, Beta, İstanbul 2009, s.105 
343 İyi yüzeysel su durumu, dengeli ve sürdürülebilir bir ekosistem ve çevresel kalite standartlarına uygun bir su ortamı olarak tanımlanmıştır. 
344 Güneş, s.173 
345 Water Framework Directive 
346 Water Framework Directive 
347 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.134; Güneş, s.175 
348 Güneş, s.175 
349 Tuğaç, Çiğdem, Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Kapsamında Sınıraşan Sular, Orsam Su Araştırmaları Programı Rapor No: 19, Mayıs 2013, s.21 
350 Bozkurt, Enver- Özcan, Mehmet - Köktaş, Arif, Avrupa Birliği Hukuku, Ankara 2008, s.161 
351 Özkan, Işıl, Avrupa Birliği Kamu Hukuku, Ankara 2011, s.116 
352Güneş, Ahmet Mithat, Avrupa Birliği Yönergelerinin Doğrudan Etkisi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD), C. 58, S. 2, Ankara 2009, 
s. 281-318, s.283 
353Tapan, Ruhi, Avrupa Birliği Hukukun Kaynakları, Sayıştay Dergisi, S.32, Ankara 1999, s.89-122, s.104 
354Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=111&l=1 (en son erişim:05/03/2014) 
355 Dışişleri Bakanlığı-Avrupa Birliği ile Su Konusu 
356 Maden, Tuğba Evrim, AB Su Çerçeve Direktifi ve Sınıraşan Sular: Peipsi Gölü Örneği, 
http://www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/analizgundemgoster.aspx?ID=4651, (en son erişim : 01/14/2014) 
357 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.189 
358 Bozçağa vd., s.38 
359 Water Framework Directive 
360 Mad. 3/3, Water Framework Directive 
361 Mad.3/4, Water Framework Directive 
362 Mad 3/5, Water Framework Directive 
363 Kaya, İbrahim, AB Su Çerçeve Direktifi, Sınıraşan Akarsular ve Türkiye, Karpuzcu, Mehmet- Gürol, Mirat D.- Bayar, Sanem, DSİ Matbaası, Sınıraşan Sular ve Türkiye, 
Şubat 2009, s.129 
364 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.227 

365 Bilen, Türkiye’nin Su Gündemi, s.228 

11 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***