eyalet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eyalet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2019 Salı

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP, BÖLÜM 6

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP,  BÖLÜM 6



 Bu Belge İbrahim Paşa'nın idaresi döneminde gelmişti. Bu sırada gelen belgeler incelendiğinde 12 günde 4 mütesellim değiştiği, hem Osmanlı yöneticilerinden hem Mısırlı yöneticilerden ferman ve buyrultular geldiği ve bu sırada Antep'in nasıl bir idari karmaşa içinde bulunduğu anlaşılmakta idi. 
Antep 19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti'nin girdiği savaşlar dolayısı ile sürekli asker, yiyecek ve malzeme vermişti. Ayrıca bölgede l832'den 1840'a kadar süren Mehmet Ali Paşa'nın idaresi sırasında Antep tam bir savaş alanı olmuş, her iki ordunun savaş hazırlıklarına sahne olmuştu. Her iki ordu her türlü ihtiyacını asker, yiyecek vs. bu bölgeden temin etmeye çalışmıştı. Daha Mısır 
saldırısından önce Osmanlı Devleti girdiği savaşlar dolayısı ile mali durumu bozulduğundan halktan imdad-ı hazariye adı altında ilave vergiler almış mevcut vergi miktarlarını artırmaya çalışmıştı. çok sık yönetici değişmiş ve gelen yöneticilerden bir çoğu konularında ehliyeti olmayan kişilerdi. Halkı soyan zorla usulsüz vergi alan idarecilerle ilgili pek çok belge bulunmaktadır kısacası Antep halkı 19. yüzyılın başında Osmanlı yöneticilerinden çok çektiği gibi arkasından gelen İbrahim Paşa'nın despot, baskıcı idaresi de Anteplileri Osmanlı Yönetimini 
arar hale getirmişti 194. 

19. yüzyılın ilk yarısı tanzimat prensiplerinin uygulanmaya başlandığı ilk yıllar olduğundan bir yönetim kargaşası her alanda hissedilmekte ve bu da 
büyük bir huzursuzluğa yol açmaktaydı. 

DİPNOTLAR;

1. BERKES Niyazi, Türkiye'de Çağdaşlaşma, Istanbul 1978, s. 87
2. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Istanbul 1994, ıRCıCA, s.7 1
3. SANDER Oral, Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü, Ankara 1993, s. i29
4. KARAL Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Ankara 1983, eV, s. 21
5. AHMED CEVDET PAŞA, Tarih-i Cevdet, İstanbul 1966, e VI, s 7
6. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es. s. 74
7. FINDLEY Carter V, Osmanlı Devleti'nde Bürokratik Reform, Istanbul ı994,s.I09
8. SANDER, Ay Es. s.195
9. Türkiye Tarihi 3, Osmanlı Devleti 1600- i908, Istanbul 1992, s.80
10. KARAL, Ay Es, s. 78
11. ÖZKA YA YÜCEL, Osmanlı Imparatorluğu'nda Dağlı Isyanları i79 i-ı808 Ankara 1985
12. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es. s. 76
13. Tarih-İ Cevdet, c VI, s. 392
14. Soboul Albert, Fransız Inkılabı Tarihi, Istanbul ı969, s. 597
15. Ay Es, s. 598
16. Ay Es, s. 599
17. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es, s. 77
18. SOBOUL, Ay Es, s. 600
19. KARAL, Ay Es, s. 34
20. Tarih-i Cevdet, Ay Es, s. 474
21. SOBOUL, Ay Es, s. 614
22. KARAL, Ay Es, s. 42
23. SANDER, Ay Es, s. 171
24. SOYSAL İsmail, Fransız İhtilali ve Türk - Fransız Diplomasi Münasebetleri,           1789 -1802, ANKARA 1964, s. 328
25. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es. s. 78
26. KARAL, Ay Es, s. SO
27. SANDER, Ay Es. s. 171
28. Tarih-j Cevdet. c VIII, s. 98
29. Ay Es. s. 101
30. Ay Es. s. 104
31. Osmanlı Devlet ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es, s. 79
32. KARAL, Ay Es, s. 54
33. Ay Es, s. 99
34. Ay Es, s. ]()() - Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi Ay Es, s. 83
35. Tarih - Cevdet, c X, s. 37
36. Türkiye Tarihi 3, Ay Es, s. 90 
37. Türkiye Tarihi 3, Ay Es, s. 96
38. SHAW Stanford - Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye              İstanbul. 1983, c 2, s. 59 
39. SHA W, Ay Es, s. 60
40. KARAL, Ay Es, s. 114- 116-121- Türkiye Tarihi 3, Ay Es, s. 100- 10 1-Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi Ay Es, s. 87 
41. SHAW, Ay Es, s. 61 
42. KARAL, Ay Es, s. 124 
43. STANLEY Lane Patıle, The Life of Right Hanorable, Stratford Canning. Londra 1888, c i, s. 398
44. Tarih-i Cevdet, Ay Es, c XII, s. 247 
45. HERKES Niyazi, Ay Es, s. 163 
46. FİNDLEY, Ay Es, s. 120 
47. ORTAYLI İlber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul 1995, s.IIO
48. LEwrs Bernard, Modern Türkiye'nin Doğuşu, Ankara 1970. s. iO 
49. SHAW Ay Es, s. 86 
50. Mustafa Nuri Paşa, Netayic-ül- Vukuat, Ankara 1980, c III - IV, s. 28 
51. KARAL, Ay Es, s. 173
52. KARAL, Ay Es, s. 177 
53. Mustafa Nuri Paşa, Ay Es, c III - iV, s. 298 
54. Ay Es, s. 303 
55. LEWİS, Ay Es, s. 113 
56. KARAL, Ay Es, s. 181 
57. Doguştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul 1989, c i ı, s. 44 
58. ORTA YU İlber. Ay Es, s. 107 
59. İslam Ansiklopedisi, c 2, s. 66 
60. ÖZDEGER Hüseyin, Ayıntap Livası, İstanbul 1988, c i, s.1 i 
61 . TANSEL Selahaddin, Yavuz Sultan Selim, Ankara 1969, s. 136 
62. TEKİNDAG Şehabeddin, Memluk SultanIığı tarihine Toplu Bir Bakış, 1.Ü. Ed. Fak. Tarih Dergisi. İstanbul 197 i, s. 25
63. Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı Tarihi, Tercüman 1001 Temel Eser. c 2, s. 495 
64. Ay Es. s. 481 
65. ÖZDEGER Hüseyin, Ay Es. s. 15 
66. Ayni Ali Efendi, Kavanin-i Ali Osman Der Hülasa-i Mezamin-i Defter-i Divan, İstanbul 1280/1863 Rebiülevvel, s.22 
     (Bu eser hicri 1018/1609 senesi için yazılan bir risaledir. 140 sayfadır. Tasvir-i Efkar Gazetesi Matbaasında basılmıştır.) 
     Mustafa Nuri Paşa, Ay Es, c i -II, s. 141 
67. Türkmen Aşiretlerinin Halep - Antep - Maraş bölgesinde ne kadar yoğun bir şekilde yerleştikleri Faruk Sümer'in Oğuzlar isimli 
      eserindeki şu sayfalardan açıkça anlaşılmaktadır. SÜMER Faruk, Oğuzlar. Istanbul 1992, s. 2 i2, 224, 235, 224, 254, 265, 231. 237 
      HALAÇOGLU Yusuf, 18 . Yüzyılda Osmanlı ımparatorluğu'nun ıskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1991,s. 121,136 
68. GÜZELBEY Cemil Cahit, Gaziantep Şer'i Mahkeme Sicillerinden Örnekler. Gazi Antep 1970, s. 20 - c 87, s. 234 - Belge Tarihi i 147/1734 
69. Devellioğlu Ferit, Osmanlıca - Türkçe Lügat
70. i32 i Tarihli Halep Vilayet Salnamesi, Ayıntap Kazası, s. 24 i 
71. GÜZELBEY,Ay Es,s.3-4 -c 82,s.31,Belge Tarihi 15 Şaban i 143/23 Şubat 1731 
72. Gaziantep Şeri Mahkeme Sicilieri, c 82, s. 102. Belge Tarihi 18 Safer i 144 (22 Ağustos i 73 i) 
c 83, s. i95 Belge Tarihi 25 Zilhicce i 145 (10 Haziran 1732) 
c 85. s. i28 Belge Tarihi 15 Cemaziyelevvel 1146 (24 Ekim ı733) 
c 86, s. 28 Belge Tarihi 1146 (1733) 
c 87, s. 234 Belge Tarihi i 147 (Eylül 1734) 
c 9 i, s. 238 Belge Tarihi 26 Cemaziyeııevvel i 150 (I 737 Ağustos) 
c 93, s. 269 - 270 Belge Tarihi Lo Recep i 15i (24 Ekim 1738) 
c Lo I, s. 246 Belge Tarihi 3 Zilhicce i 157 (7 Ocak 1745)
73. c 87, s. 287 Belge Tarihi 23 Zilkade 1147 (16 Nisan 1735) c 95, s. 242 Belge Tarihi 115311740 
     c 134, s. 332, 336, 348, 358, 371, 373, 432, 434 - 440 
74. c 136, s. 186, 188 Belge Tarihi 1221 Zilkade (Ocak 1807) c 138, s. 46 Belge Tarihi Rebiülevvel 1215 (Temmuz 1800) 
75. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c 9, s. 352 - 353 
76. Ay Es, s. 395 
77. Cumhuriyetin 50. Yılında Gaziantep, 1973 Iı Yıllığı, s. 9 
78. Gaziantep şeri Mahkeme Sicilleri, c 105, s. 48, Belge Tarihi 1161 (1748) c 95, s.246, 
     Belge Tarihi 1153 (1741) - c 130, s.221 Belge Tarihi ı194 (ı 780)
79. GÜZELBEY, Ay Es, s. 92-93 - c 134, s. 271 Belge Tarihi LS Cemaziyelahır 1204 (3 Mart 1790) 
80. Ay Es, s. 100 - c 135, s. 119, Belge Tarihi 9 Zilkade 1206 (30 Haziran 1792) 
81. YETKIN Hulusİ, Gaziantep tarihi ve Davaları, Gaziantep 1968, s. 30 
82. Mütercim Asım, Tarih-i Asım, c II, s. 228 
83. Ay Es, s. 229
84. Koca Sekbanbaşı Risalesi, Tercüman i001 Eser. s. 34 
85. Ay Es, s. 61 
86. GÜZELBEY Cemi! Cahit, Gaziantep Şer'i Mahkeme Sicilieri, 3. FasikLil Gaziantep 1966, s. 54 c 142, s.300 Belge Tarihi i81O 
87. GÜZELBEY Örnekler. Ay Es, s.103-104, c136, s. 186-188 Tarihi 1221 (1807) 
88. Ay Es, s. 104 - c 136, s. 188 1221 (1807) 
89. Ay Es, s. iII - c 138, s. 50
90. Ay Es, s. i19 - c 140, s. 66-67 Tarih 1238 / 1823 
91. DANIŞMEND İsmail Hami, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Istanbul 1972. c 4, s. 107 
92. GÜZELBEY, Ay Es, s. i 17 - c 139, s.26, Tarih 1229- i8 i4 
93. Ay Es, s. 121, - c 140, s. 57 Tarih 4 Safer 1238 /22 Ekim 1822 
94. GÜZELBEY, Gaziantep Şer'i Mah. SicilIeri 3. FasiküL. s. ı24 - c 143. s.190 Tarihi 1242/ 1826 
95. Ay Es, s. 24 -c 142, s. 102, Belge Tarihi 5 Cemaziyelahir 1243/1827 Aralık 
96. MOLTKE Helmut Von, Türkiye Mektupları, Istanbul 1969, s. 284 
97. GÜZELBEY, Ay Es, 3. Fasikül, s. 57-58,c 142, s. 325,1241 Zilkade/ 1826 Haziran 
98. Ay Es, s. IS, Tarih 1242/ i826, c 142, s. 49 
99. Ay Es, s. 26, c 142, s. ıo5 
100. Ay Es, s. 23, c 142, s. 93 Tarihi Recep 1243 / Ocak 1828 
IOI. Ay Es, s. 63, c 142, s. 347 Tarihi 1243/1827 
102. Ay Es, s. 25, c 142, s. ıo3, Tarihi Şaban 1244/ ı829 Şubat 
103. Ay Es, s. 26, c 142, s. II n, Tarihi Muharrem 1244/ 1828 Temmuz
104. Ay Es, s. 52, c 142, s. 294, Tarihi Şevva] 1244/ i829 Nisan 
105. Ay Es, s. 50, c 142, s. 28], Tarihi Cemaziyelahir 1244/ ı828 Aralık 
106. Ay Es, s. 52, c ı42, s. 291, Tarihi muharrem 1244/ i829 Ocak 
107. Ay Es, s. 40, c 142, s. 205, Tarihi 1245/1829 
108. Ay Es, s. 26, c 142, s. i 12, Tarihi şevval 1245/1830 Mart 
109. DANİŞMEND İSMAİL Hami, Ay Es. c 5, s. 265 
110. GÜZELBEY, 3. Fasikül, s. 4] - c142, s.207 Tarihi Zilhicce ]245 / 1830 Mayıs
111. Ay Es, s. 48, c 142, s. 269 Tarihi 30 ssafer 124761831 Temmuz
112. Ay Es, s. 71, c 142, s. 396 Tarihi 21 safer 1246 i 1830 Temmuz
113. Ay Es, s. 18 - c 142, s. 63
114. Ay Es, s. 19 - c 142, s. 63
115. ALTUNDAG Şinasi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Isyanı Mısır Meselesi 183 1-1841 Ankara 1945, i Kısım, s. 21-24
116. DANIŞMEND, Ay Es. c 4, s. 8 i
117. LA, c 7, M. Ali mad, s. 556
118. Doğuştan Günümüze Büyük Islam Tarihi, c i i, s. 379
119. KARAL, Ay Es, s. 125
120. Ay Es, s. 126
121. DANIŞMEND, Ay Es, s. 81
122. Tarih.i Cevdet, c 8, s. 36
123. Tarih-i Cevdet, c 8, s. 37
124. Ay Es, s. 38
125. Ay Es, s. 41
126. Ay Es, s. 165
127. ALTUNDAG, Ay Es, s. 26
128. Tarih'i Cevdet, Ay Es, s. 116
129. Tarih-i Cevdet, c 9, s. 282 
130. KARAL, Ay Es, s. 127 
131. Tarih-i Cevdet Ay Es, s. 288 
132. GÜZELBEY Cemil Cahit, Gaziantep Şer'i Mah. Sicilierinden Örnekler. s. LLS - c ı39, s. 9, Tarihi Cemazilevvel 1229/ Nisan 1814 
133. ALTUNDAG. Ay Es. s. 25 - 28 
134. Ay Es, s. 28 
135. Doğuştan Günümüze Büyük Islam Tarihi, c ii, s. 40 i
136. GÜZELBEY, 3. Fasikül, s. 5 - c 142, s. 2 - Tarihi Cemaziyelevvel 1247/1831 
137. Ay Es, s. 6 - c 142, s. 24, Tarihi 12 Recep 1247/1831 Aralık 
138. KARAL, Ay Es, s. 129 
139. ALTUNDAG, Ay Es, s. 51 
140. Ay Es, s. 52
141. ALTUNDAG, Ay Es, s. 59 
142. ALTUNDAG, Ay Es, s. 64 
143. SOLMAZ Mehmet - YETKİN Hulusi, Küçük Hafız ve Mustafa Yavuz, Gaziantep 1965, s. 8
144. ALTUNDAC;, Ay Es, s. 67
145. SOLMAZ Mehmet, YETKIN Hulusİ, Ay Es, s. 13
146. MOLTKE, Ay Es, s. 244
147. ALTUNDAC;, Ay Es, s. 55
148. GÜZELBEY, Ay Es, 3. Fasikül, s. 35 - c ı42, s. ı65- Tarihi ı247 Rebiülevvel ı831 Ağustos 
149. GÜZELBEY, Gaziantep Şer'i Mahkeme Siciııeri 3. Fasikül s. 64-65 - c 142, s. 353 - Belge Tarihi 21 Safer 1248 / Şubat ı832 
150. ALTUNDAG. Ay Es, s. 62
151. GÜZELBEY, Ay Es, s. 64 - c 142, s. 353 - 21 Safer 12481 Şubat 1832 Ay Es. s. 65 - c 142, s. 345 Belge Tarihi 21 Safer 1248 i Şubat 1832 
152. GÜZELBEY, Ay Es, s. 65 - c 142, s. 354 - Belge tarihi 17.R.1248i 1832 Ay Es, s. 67, c 142 , s. 361 - Belge tarihi 1248 i 1832 
153. ALTUNDAG, Ay Es, s. 57
154. GÜZELBEY, Ay Es, s. 66 - c 142, s. 350 - Belge Tarihi 22.e 1248 (I 832) 
155. GÜZELBEY, 3. Fasiklil, s.67 - c 142, s. 361 - Tarihi yok
156. ALTUNDAG Ay Es, s. 67 - 68 
157. SOLMAZ MEHMET - YETKIN Hulusİ Ay Es, s. 14 
158. Ay Es, s. 17
159. GÜZELBEY, Ay Es, s. i i i -c 143, s. i32 Belge Tarihi 1250/1834 
       Ay Es, s. 79 - c 142, s. 456 - Belge Tarihi Recep 1249/ i833 Kasım 
       Ay es, s. 97 - c 142. s. 7 i -Belge Tarihi 125 i / i835 (ve daha birçok belge) 
160. ALTUNDAG, Ay Es, s. 139 
161. GÜZELBEY, Ay Es, s. 67 - c 142, s. 361 Belge Tarihi yok 
162. Ay Es, s. 104 - c 143, s. 99 - Belge Tarihi ı252/ ı836 Ay Es, s. i i i -c ı43, s. 132 - Belge Tarihi 1250/ ı834
163. SOLMAZ Mehmet, VETKIN Hulusi, Ay es. s. 14 - LS 
164. GÜZELBEV. Ay Es. s. 97 - c 143, s. 71 Belge Tarihi 1251/1835 
165. MOLTKE, ay Es, s. 241
166. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Ay Es, s. 89 
167. KARAL, Ay Es, s. 139
168. ALTUNDACI, Şinasi, 1841 Boğazlar Mukavelesi, Ankara 1939, s. 48 
169. KARAL, Ay Es, s. 140 
170. Maltke, Ay Es, s. 240 
171. Ay Es, s. 240
172. Ay Es, s. 255 
173. Ay Es, s. 254 
174. Ay Es, s. 257 
175. MOLTKE, Ay Es, s. 263
176. Ay Es, s. 265 
177. KARAL, Ay Es, s. 142 
178. GÜZELBEY, Gaziantep Şer'i Mahkeme Sicilleri, 3. fas., s. 99 - c 143. s. 76. Belge Tarihi 1255 i 1839
179. GÜZELBEY, Şer'İ Mahkeme Sicİlleri. 3. fas .. s. 99 - 100 - c 143. s. 76 Belge Tarihi 1255 / 1839 Haziran sonu 
180. SOLMAZ Mehmet, Yetkİn Hulusİ, Küçük Hafız - M. Yavuz. s. 26 - 27
181. MOLTKE, ay Es, s. 271 
182. GÜZELBEY, Ay Es, 3. fasikül, s. 116 - c 143. s. 173 Tarih 1840
183. GÜZELBEY, Ay Es, 3. fasikül, c 143, s. 92, Belge Tarihi 1840 
184. Ay Es, s. 93, c 143, s. 39 Belge Tarihi 1256/1840 
185. YETKİN Hulusi, Gaziantep Tarihi ve Davaları, s. 30-31 
186. GÜZELBEY, 3. fasikül, s. 122, c 143, s. 188 Tarihi 1840
187. Ay Es, s. 99 - c 142, s. 74 
188. Ay Es, s. 113 - c 143, s. 150 - Tarihi 6 Safer 1256/ 1840 Nisan 
189. GÜZELBEY, Gaziantep Şer'i Mahkeme sicilleri 2. fasikül, s. 3- c 144, s. 87 Belge Tarihi 28 Muharrem 1258/1842 Şubat 
190. Ay Es, s. 9 - c 144, s. 126, Belge Tarihi 1256 Safer / 1848 Aralık 
191. Ay Es, s. 13 - c 144, s. 171, Belge Tarihi 1259 Zilkade / 1843 Kasım
192. CEVDET PAŞA, tezakir, 21-39,Yayınlayan, Cavit baysun, Ankara 1986, s.            122 
193. GÜZELBEY, Ay Es, s. 19-20, c 144, s. 234 Belge tarihi 1249 Safer /1833 Haziran
194. ALTUNDAG Şinasi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Suriye'de Hakimiyeti Esnasında Tatbik Ettiği İdare Tarzı, Ankara 1944, s. 234

Tanzimatın ilamndan sonra azınlıkların hakları daha fazla korunmaya başlanmış ve bunlar askere gitmediklerinden şehirde bulunan Ermeni azınlığı bu yüzyılın başında gittikçe güçlenmeye ve kuvvetlenmeye başlamıştı. Bunlar yabancı devletlerle irtibatlarım artırmışlar şehirde onların desteği ile çeşitli okullar, hastaneler hatta bir tıp fakültesi bile kurmuşlardı. Müslüman ve Türkler ise 
gittikçe ekonomik yönden zayıflamışlardı. Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen Antep şehri 16. ve 17. yüzyıllardaki parlaklığını kaybetmiş olmasına rağmen hala bölgenin en önemli sanayi, ticaret, eğitim merkezi olmaya devam etmişti. 

BİBLİYOGRAFYA YAYINLANMIŞ ARŞİV VESİKALAR 

I. 1321 Tarihli Halep Vilayet Salnamesi, Ayıntap Kazası 
II. GÜZELBEY Cemil Cahit - YETKIN Hulusi, Gaziantep Şer'i Mahkeme Siciııerinden Örnekler, Gaziantep 1970 

Bu kaynaktan faydalamlan belgeler: 

1- c 87, s. 234 Belge Tarihi 1147/1734 
2- c 82, s. 31 Belge Tarihi IS Şaban 1143 / 23 Şubat 
3- c 82, s. 102 Belge Tarihi 18 Safer 1144/22 Ağustos 1731 
4- c 83, s. 195 Belge Tarihi 25 Zilhicce 1145 / 10 Haziran 1732 
5- c 85, s. 128 Belge Tarihi IS Cemaziyelevvel 1146 / 24 Ekim 1733 
6- c 86, s. 28 Belge Tarihi 1146/ 1733 
7- c 87, s. 234 Belge Tarihi 1147 / 1734 
8- c 91, s. 238 Belge Tarihi 26 Cemaziyelevvel 1iSO / 1737 Ağustos 
9- c 93, s. 269 - 270 Belge Tarihi 10 Recep 1is 1 /24 Ekim 1738 
10- c 101, s. 246 Belge Tarihi 3 Zilhicce 1157 17 Ocak 1745 
11- c 87, s. 287 Belge Tarihi 23 Zilkade 1147 / 16 Nisan 1735 
12- c 95, s. 242 Belge Tarihi 1153/ 1740 
13- c 136, s. 186- 188 Belge Tarihi 122 i Zilkade / Ocak 1807 
14- c 138, s. 46 Belge tarihi Rebiülevvel 1215/ Temmuz ı800 
15- c iOS, s. 48 Belge Tarihi 1161 / 1748 
16- c 95, s. 246 Belge Tarihi 1153/ 1741 
17- c 130, s. 221 Belge Tarihi 1194/1780
18- c 134, s. 27 i Belge Tarihi 15 Cemaziyelahir 1204/3 Mart 1790 
19- c 135, s. 1i9 Belge Tarihi 9 Zilkade 1206/30 Haziran 1792 
20- c 136, s. i86- i88 Belge Tarihi i22 i / 1807 
21- c 136, s. i88 Belge Tarihi 1221 / 1807 
22- c 138, s. 50 
23- c 140, s. 66-67 Belge Tarihi 1238 / 1823 
24- c 139, s. 26 Belge Tarihi 1229/1814 
25- c 140, s. 57 Belge Tarihi 4 Safer 1238 / 22 Ekim 1822 
26- c 139, s. 9 Belge Tarihi Cemaziyelevvel 1229/ Nisan 1814 

III. GÜZELBEY Cemil Cahit, Gaziantep Şer'i Mahkeme Siciııeri, 3. Fasikti!. Gaziantep 1966 

Bu kaynaktan faydalanılan Belgeler: 

1- c 142, s. 300, Belge Tarihi i8 iO 
2- c 143, s. i90, Belge Tarihi 1242/ 1826 
3- c 142, s. 102, Belge Tarihi 5 Cemaziyelahir 1243 / 1827 Aralık 
4- c 142, s. 325, Belge Tarihi i24 i Zilkade / i826 Haziran 
5- c 142, s. 49, Belge Tarihi 1242 / 1826 
6- c 142, s. 105, 
7- c 142, s. 93, Belge Tarihi Recep 1243/ Ocak 1828 
8- c 142, s. 347, Belge Tarihi 1243 / 1827 
9- c 142, s. 103, Belge Tarihi Şaban 1244/ i829 Şubat 
10- c 142, s. i iO, Belge Tarihi Muharrem i244/ 1828 
11- c 142, s. 294, Belge Tarihi Şevva! 1244/ i829 Nisan 
12- c 142, s. 28 i, Belge Tarihi Cemaziyelahir 1244/ i828 Aralık 
13- c 142, s. 29 i, Belge Tarihi Muharrem 1244/ i829 Ocak 
14- c 142, s. 205, Belge Tarihi 1245 / 1829 
15- c 142, s, i i2, Belge Tarihi Şevval 1245 / i830 Mart 
16- c ı42, s. 207, Belge Tarihi Zilhicce 1245/ i830 Mayıs 
17- c 142, s. 269, Belge Tarihi 30 Safer 1247/ i83 i Temmuz 
18- c 142, s. 396, Belge Tarihi 21 Safer 1246/1830 Temmuz 
99- c 142, s. 63, Belge Tarihi 1245 / 1830 
20- c 142, s. 63, Belge Tarihi 1245/ 1830 
21- c ]42, s. 2, Belge Tarihi Cemaziyelevvel 1247/ 1831
22- c 142, s. 24, Belge Tarihi Recep 1247 / 1831 Aralık 
23- c 142, s. 165, Belge Tarihi 1247 Rebiülevvel / 1831 Ağustos 
24- c 142, s. 353, Belge Tarihi 21 Safer 1248/ Şubat 1832 
25- c 142, s. 354, Belge Tarihi 21 Safer 1248/ Şubat 1832 
26- c 142, s. 354, Belge Tarihi 17 R 1248/ 1832 
27- c 142, s. 36 i, Belge Tarihi 1248/ 1832 
28- c 142, s. 350, Belge Tarihi 22 C 1248 / 1832 
29- c 142, s. 361, Tarihsiz 
30- c 143, s. 132, Belge Tarihi 1250/ 1834 
31- c 142, s. 456, Belge Tarihi Recep 1249/ 1833 Kasım 
32- c 142, s. 71, BelgeTarihi 1251 /1835 
33- c 143, s. 99, Belge Tarihi 1252 / 1836 
34- c 143, s. 132, BelgeTarihi 1250/1834 
35- c 143, s. 76, Belge Tarihi 1255 / 1839 
36- c 143, s. 76, Belge Tarihi 1255/1839 Haziran 
37- c 143, s. 173, Belge Tarihi 1256/1840 
38- c 143, s. 92, Belge Tarihi 1256/ 1840 
39- c 143, s. 39, Belge Tarihi 1256 / 1840 
40- c 143, s. 188, BelgeTarihi 1256/1840 
41- c 142, s. 74 
42- c 143, s. 150, Belge Tarihi 6 Safer 1256 / 1840 Nisan 

IV. GÜZELBEY Cemil Cahit, Gaziantep Şer'i Mahkeme Sicilieri, 2. FasiküL, Gaziantep 1966 

Bu kaynaktan Faydalanılan Belgeler: 

1- c ı44, s. 87, Belge Tarihi 28 Muharrem ı258/ 1842 Şubat 
2- c 144, s. 126, Belge Tarihi 1256 Safer / 1848 Aralık 
3- c 144, s. 171, Belge Tarihi 1259 Zilkade / 1843 Kasım 
4- c 144, s. 234, Belge Tarihi 1249 Safer / 1833 Haziran 

KİTAPLAR - MAKALELER 

1- Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İstanbul 1966 c VI 
2-_______ c VII 
3-Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İstanbul 1966 c VIII 
4-_______ c IX 
5- ~ , 
6- , 
7-~. _ HALEŞIVGIN cX c XI c XII 
8- ~ , Tezakir 21 - 39 Yayınlayan, Cavid Baysun - Ankara 1986 
9- ALTUNDAG ŞINASI, i84 i Boğazlar Mukavelesi, Ankara 1939 
10-__ _ , Kavalalı Mehmet Ali Paşa Isyanı, Mısır Meselesi 1831 - 1841, Ankara 1945, L Kısım 
11- , Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Suriye'de Hakimiyeti Esnasında Tatbik Ettiği Idare Tarzı Ankara 1944 
12- Ayni Ali Efendi, Kavanin-i Ali Osman Der Hii1asa-i Mezamin-i Defter-İ Divan, İstanbul 1280/ 1863 Rebiülevvel 
13- BERKES NıYAZı, Türkiye'de Çağdaşlaşma, Istanbul 1978 
14- Cumhuriyetin 50. Yılında Gaziantep, 1973 ıı Yıllığı 
15- DANIŞMEND ismail Hami, Izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul 1972. c 4 
16- Doğuştan Günümüze Büyük Islam Tarihi, Istanbul i989, c 11 
17- Evliya Çeyebi Seyahatnamesi 9. Cilt 
18- FINDLEY Carter V, Osmanlı Devleti'nde Bürokratik Reform, İstanbul J 994 
19- Güzelbey Cemil Cahit - Hulusi Yetkin, Gaziantep Şer'i Mahkeme Sicillerinden Örnekler, Gaziantep 1970 
20- Sicilleri 3, Fasikül Gaziantep. 1966 
21- Sicilleri 2, Fasikül Gaziantep. 1966 
22- HALAÇOGLU YUSUF, 18, Yüzyılda Osmanlı ımparatorluğu'nun ıskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1991 
23- Islam Ansiklopedisi c 2 
24- _ c7 
25- KARAL Enver Ziya. Osmanlı Tarihi, Ankara 1983, c V 
26- Koca Sekbanbaşı Risalesi, Tercüman 1001 Temel Eser 
27- LEWls Bernard, Modern Türkiye'nin Doğuşu, Ankara 1970 
28- MOLTKE Helmut Von, Türkiye Mektuplan, Istanbul J 969 
29- Mustafa Nuri Paşa, Netayic-ül Vukuat Ankara 1980, c ILI- IV 
30- " ,c 1-11 
31-Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı Tarihi. Tercüman 1001 Temel Eser.c2
32- Mütercim Asım, Tarih-İ Asım, Istanbul c II 
33- ORTAYLI Ilber, Imparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Istanbul 1995 
34- Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Istanbul 1994, IRCİcA 
35- ÖZDEGER Hüseyin, Ayıntap Livası, İstanbul i988, c i 
36- ÖZKA YA Yücel, Osmanlı İmparatorluğu'nda Dağlı İsyanları 1791 - 1808. Ankara 1983 
37 - SANDER Oral, Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü, Ankara 1993 
38- SHAW Stanford - Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye. Istanbul 1983, c 2 
39- STANLEY Lane Poule, The Life of Right Honorable Stratford Canning. Londra 1888, c i 
40- SOBOUL Albert. Fransız İnklabı Tarihi, İstanbul ı969 
41- SOLMAZ Mehmet - YETKİN Hulusi, Küçük Hafız ve Mustafa Yavuz. Gaziantep 1965 
42- SOYSAL İsmail, Fransız İhtilali ve Türk - Fransız Diplomasi Münasebetleri. 1789 - i802, Ankara 1964 
43- SÜMER Faruk, Oğuzlar, Istanbul ı992 
44- TANSEL Selahaddin, Yavuz Sultan Selim, ANKARA ı969 
45- TEKİNDAÖ Şehabeddin, Memluk Sultanlığı Tarihine Toplu Bir Bakış, I.Ü .. 
Ed. Fak. Tarih Dergisi İstanbul 1971, s. 25 
46- Türkiye Tarihi 3, Osmanlı Devleti 1600 - i908, İstanbul 1992 
47- Yetkin Hulusİ, Gaziantep Tarihi ve Davaları Gaziantep 1968


***

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP., BÖLÜM 5

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP,  BÖLÜM 5



Nizip Savaşı, 

Kütahya anlaşmasının uygulanması sırasında bir takım anlaşmazlıklar meydana geldi. M. Ali'nin elinde kalan ülkelerin vergileri konusunda anlaşmazlıklar oldu167 Lübnan'da M. Ali'ye karşı çıkan bir isyan 2. Mahmut tarafından desteklendi. Bu arada M. Ali Mısır'a bağımsızlık kazandırmak için diplomatik faaliyetlerini sürdürüyordu. 
İbrahim Paşa'nın hayalleri, ihtirasları o derece büyüktü ki halifeliği bile İstanbul'dan Mısır'a taşımayı düşünüyordu. Zaten Osmanlılar halifeliği Mısır'dan almamışlar mıydı? Bunun dışında İbrahim Paşa'nın Avrupa devletlerine şirin görünmek için Suriye hıristiyanlarına fazla haklar tanıması müslümanlarla eşitlik prensibini ortaya koyması Suriye halkını M. Ali'ye karşı ayaklanmaya 
sevketmişti. Padişah bundan memnundu. Bu arada Osmanlı ordusu nisbeten düzene girmişti. M. Ali'yi bir ticaret rakibi olarak gören ingiltere ile bir ticaret anlaşması yapıldı. (16 Ağustos 1838 - Balta Limanı Ant.) Böylece bu devletin de siyasi desteği sağlandı 168

Mehmet Ali ile Osmanlı Devleti aralarında yaptıkları birtakım görüşmelerde bir anlaşma sağlayamadılar. M. Ali her yıl Bab-ı Ali'ye vermesi gereken vergiyi göndermedi ve bağımsızlığını ilan etti. Bu durumda 2. Mahmut Rusya'nın da onayını alarak M. Ali Paşa'ya karşı savaşa girişilmesi için emir verdi. (21 Nisan 1839)169. Osmanlı ordusu Antep'in güneydoğusundaki Nizip'te konakladı. 
İbrahim Paşa ise Karargahını Halep'te kurdu. Osmanlı ordularının başında Hafız Ahmet Paşa bulunuyordu. Osmanlı ordusunda bundan başka Prusya'dan getirilmiş subaylar vardı. Bunlar arasında ileride Prusya genel kurmay başkanı olacak olan Helmut Von Moltke'de bulunuyordu. ** 
  ** Helmut Von Maltke, Türkiye Mektupları" isimli çok tanınmış eserinde Antep civarında cereyan eden Osmanlı - Mısır savaşını detaylı bir biçimde anlatmaktadır, 

Sayı bakımından aşağı yukarı Osmanlı ve Mısır orduları eşitti. Hafız Paşa kuvvetleri bir yıldır savaşa hazır halde tutuluyordu. İbrahim Paşa'da Suriye'nin kuzey sınırına çok miktarda cephane sevkediyordu.170. Kendisi de Halep dolaylarında büyük bir hazırlık içindeydi171. 
Osmanlı ordusu Birecik'te toplandı. (7 Mayıs 1839). İki ordunun birbirine bu kadar yakın bulunduğu bir ortamda her an çatışma başlayabilirdi 172. 
İbrahim Paşa'nın ordularını güneye çekeceği lafları dolaşmasına rağmen bu doğru değildi. Çünkü o Kuzey Suriye'yi ve Adana'yı çarpışmadan bırakamaz  dı.173. Osmanlı ordusunun öncüleri 20 Mayısta Nizip'in ilerisine, tam sınıra varmışlardı. 174

• Birecik'te 

Fırat kenarında kurulan ordugah çok güç şartlar içerisinde hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu. 
Moltke İbrahim Paşa'nın ordusunun Türklerle kıyaslandığı zaman daha iyi olduğunu söylüyordu. Sayıca da Hafız Paşa'nın ordusundan ancak 10.000 kadar fazla idi. Fakat İbrahim Paşa ordusunun bir bölümü yeni işgal ettiği yerlerden toplanmış kişiler olduğundan, bu ordudan sürekli Osmanlı ordusuna günde 30, 40 kişi iltica ediyordu. Hatta silahlarıyla geliyorlardı. Mısır ordusunda 
yokluk hüküm sürüyor ve Suriye şehirleri Mısırlılar'a isyan halinde bulunuyor lardı. Moltke savaş başlamadan civardaki kuvvetlerin de gelmesini beklemek gerektiğini düşünüyordu. Fakat Hafız Paşa ise bir an önce savaşmak istiyordu. Görünüşte İbrahim Paşa'nın çarpışmaya başlamaya hiç niyeti yoktu. Birçok şeylere tahammül ediyordu. Fakat İbrahim Paşa'yı harekete geçiren şey Antepliler'in yaptığı şu olay olmuştu. 

Osmanlı ordusunun süvari kuvvetleri sınırın beş saat ötesine kadar uzanmıştı. Savaşın başladığını gören Antep halkı şehirdeki Mısır kuvvetlerini İç Kaleye hapsetmişti. Bu kuvvetler hafif bir bombardımana dayandılar. Fakat bunlara tedahüle kalmış olan 18 aylıklarının ödeneceği vaad edilince sadece teslim olmakla kalmayıp Osmanlı hizmetine de geçtiler. Bu durum bardağı taşıran son 
damla olmuştu ve Suriyeli bir serdarın bile tahammül edeceğinden fazlaydı. Ve İbrahim 20 haziran günü bütün ordusuyla ortaya çıktı. 

Osmanlı ordusundan sadece 1,5 saat mesafede karargah kurdu.175. Moltke:ye göre bu durumda geri çekilmek daha doğru olacaktı. 

Ancak Hafız Paşa ayıp olur gerekçesiyle bunu geri çevirdi. Moltke bu çekilmenin düşmanın tazyiki ile olmayıp kendi rızasıyla olacağını söylemesine rağmen bunu kabul ettiremedi. Hafız Paşa geri çekilirse Antep'in de elden çıkacağını söylemiş olmalı ki, Moltke bu kadar önemli olayın yanında Antep'in elden çıkmasının üstünde durulacak birşey olmadığını asıl önemli olanın İbrahim Paşa'nın ordusunu mahvetmek olduğunu söylemişti. Ve Nizip'te daha fazla kalmaktan doğacak sonucu kabul etmeyeceğini bildirmişti. 176

Nihayet Mısırlılar'ın beklenen saIdmsı 24 Haziranda başladı. Hafız Paşa'nın ordusu dört saat içinde perişan edildi. Harp meydanında binlerce ölü on binlerce esir ve silah bırakıldı. İbrahim Paşa kuvvetleri Osmanlı ordusunu bir kere daha büyük yenilgiye uğratmış ve ona 2. Defa İstanbul yolu açılmıştı 177. Bu arada padişah 2. Mahmut yenilgi haberi gelmezden birkaç gün önce öldü. Yerine 
16 yaşındaki oğlu Abdülmecit geçti. (l Temmuz 1839) Abdülmecİt tahta geçince gönderdiği fermanla 2. Mahmut zamanından beri M. Ali ile olan ihtilafın sona erdiğini bildirmişti 178. Ancak meseleler Avrupa devletleri işe karışmadan bitmedi. Nizip Savaşının ertesi gün İbrahim Paşa Antep halkına gönderdiği bildiride şöyle diyordu: 

" Antep halkına bildirilir ki: 

Dünkü gün Mısır ordusu ile İstanbul ordusu üzerine varılıp pek fena tarumar ettiğimizi şimdiye kadar işitmiş olacaksınız. Sizin ettiğinizi kendi merhametimden affettim. Hatta ilkin Antep'e gelmeyip ordunun üzerine gitmemiz, kadın ve çocuklarınıza merhametten icap etmiştir. Bu defa da tarafımızdan teşebbüs-ü umur ile mesalih miriyeyi birlikte görmek için Antep'in ileri gelen eşrafından 
Hüseyin Efendi tarafınıza gönderilmiştir. Siz Antepliler affettiğimi bilip başka yerlere gitmişiniz varsa cümleniz Antep'e gelip işleriniz ile meşgulolarak miri hizmetler dahi görmeyiniz. Mazallah bu af ve buyrultudan sonra taşrada kimse kalıp Antep'e gelmez ise başka türlü terbiye edeceğim. Kesin ve doğru olarak.bilmeniz için Divan-ı Askeri-i Mısriye'den bir günlük yoldaki Nizip'ten iş bu buyrultu çıkarıldı. Gerektir ki mucibince harekatı aykırı işlerden çekinesiniz''179

Mısır istilasının başladığı günden beri Antepliler'in Mısırlılar'a direndiğini karşı koyduğunu görmüştük. Bu belgede İbrahim Paşa" sizin ettiğinizi" demekle herhalde Moltke'nin anılarında anlattığı Antepliler'in Mısır ordusunu kaleye hapsedip daha sonra da onların Osmanlı ordusuna iltihak etmelerini sağlamış olduklarını kastetmişti. Bundan başka Mısırlılar Hafız Paşa ordusuyla Antep - Birecik karayolu üzerindeki Mizar geçidinde savaşa tutuştuğu sırada Antepliler de Orul köyü yakınında Osmanlı ordusuna yardımcı olarak savaşa katılmışlardı. 

Yenilgiden sonra İbrahim Paşa Antepliler'in bu "ettikleri" üzerine şehri yakıp yıkmaya, bütün halkı kılıçtan geçirıneye, taş üstünde taş bırakmayıp üzerine arpa ekeceğine yemin etmişti. Fakat bu olay Antepli bilginlerden Hafız Paşa'nın buluşuyla önlenmişti. 
Şöyle ki: Nizip savaşını kazanan İbrahim Paşa'nın Antep üzerine yürüdüğünü haber alan Antep halkı kadın, çoluk çocuk şehri terk ederek Maraş yönüne çekilmişlerdi. Tam bu sırada savaşlar sırasında tarafsız kalan Antep'in medrese mensupları yani o zamanın aydın sayılan kişileri devreye girdiler. Bu kişiler 120 kişilik bir heyet teşkil ederek şehre 3-4 saat mesafede İbrahim Paşa'yı büyük 
bir saygı ile karşıladılar. Bu heyetin başında medrese ileri gelenlerinden Küçük Hafız Paşa denilen kimse bulunuyordu. Tam bir siyaset adamı olan Küçük Hafız, heyeti teker teker İbrahim Paşa'ya takdim etmiş ve gönül alıcı sözlerle İbrahim Paşa'yı yumuşatmasını bilmişti. Bunun üzerine İbrahim Paşa ile Antep heyeti arasında yapılan anlaşmaya göre Antep'in doğu tarafında derme çatma birkaç 
kulübe ile bostan yakılmış Mısır askerleri tarafından yağma edilmiş ve buraya arpa ekilerek İbrahim Paşa'nın yemininin yerine getirilmesi sağlanmış ve böylece bütün Antep şehri yakılmaktan kurtarılmıştı.180 

Nizip savaşı hezimetle neticelenmiş Moltke ve Osmanlı ordusu aynı akşam Antep'e gittiklerinde bütün halkın İbrahim Paşa'nın intikam korkusundan şehri terkedip kaçtıklarını bu sebeple kendilerinin şehirde yiyecek hiçbir şey bulamadıklarını aynı gece yorgun atlarıyla yiyeceksiz ve arpasız Maraş'a gittiklerini anlatıyordu. 181
Nizip yenilgisi Rusya'nın Hünkar İskelesi antlaşmasının gereklerini yerine getirmesini icap ettirdiğinden İngiltere buna meydan vermek istemedi. ingiltere M. Ali'yi tazyik altında tutmaktaydı. 

Diğer 4 devlet de (Avusturya, Prusya, Rusya, Fransa) hazırladıkları bir notayla Bab-ı Ali'nin kendilerinin haberi olmadan Mehmet Ali ile ikili bir anlaşmaya girmemesini istemekteydi. Böylece Mısır meselesi bir padişah ile asi valisi arasındaki bir mesele olmaktan çıkıp tam bir Avrupa sorunu haline geldi. (28 Temmuz 1839) Osmanlı Devleti şimdi de 5 büyük devletin himayesini kabul etmiş oluyordu. İngiltere daha önce de belirtildiği gibi Balta Limanı anlaşmasıyla (16 Eylül 1838) Osmanlı Devleti'nden önemli ticari imtiyazlar elde etmişti. 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanının ilan edilmesi Mehmet Ali'nin iyice sıkıştırılmasının bir parçasıydı. Gülhane hattı'nın ilanının bu meselenin çözümüne olumlu katkı yapacağına inanılıyordu. Gerçekten Londra'da 12 Temmuz 1840'ta M. Ali yanlısı Fransa haricinde varılan mutabakat Mısır valisinin gerekirse silah zoruyla durdurulmasını öngörüyordu. Suriye'de M. Ali aleyhine oluşan hava da ona başka bir şans bırakmıyordu. Fakat M. Ali bu dört devletin teklifini Fransa'ya güvenerek reddetti. Bunun üzerine 4 devlet Mısır üzerine harekete geçtiler. M. Ali buna daha fazla dayanamayarak işgal ettiği bütün Suriye'den çekilmek zorunda kaldı. Padişah M. Ali'ye gönderdiği bir ferman ile Mısır'ın babadan oğula geçmek üzere kendisine bırakıldığını bildirdi. 
(Kasım 1840) Böylece 10 yıldır süren Mısır meselesi sona erdi. İbrahim Paşa Antep yöresinden çekilirken pek çok cephane ve askeri malzeme bıraktı.182.  Bu durum İbrahim Paşa'nın Antep'ten süratle ayrıldığını göstermektedir. Mısır ordusunun çekildi ği Antep halkına çeşitli bildiri ve buyrultularla bildirildi.183 

Yine 1840 tarihli Ahmet Zekeriya Paşa'nın buyrultusuyla.184 Mısır valisinin Akka ve Beyruüa uğradığı felaket üzerine askerini çekmekte olduğu burada 
halkın asayişiqi temin için 20.000 kişilik bir kuvvetin buraya geleceği, savaş sırasında Osmanlı ordusundan yana olanların makamlarının korunacağı, maaşlarının da usulüne göre verileceği, Mısır ordusunda hizmet gören küçük zabit olsun, mirliva olsun, başıbozuk bulunsun rütbelerinin eskiden olduğu gibi bırakılacağı ve kendilerine itibar olunacağının duyurulması isteniyordu. Ayrıca 
aynı belgede bütün bunların gönderilen Arapça takvim-i vekayi nüshalarında da belirtildiği ilave edilmekteydi. Burada ilginç olan nokta o sıralarda halkının %90 ının Türkçe konuştuğu bir şehire Arapça Takvim-i vekayi gönderilmesiydi. Bu durum merkezin bu bölgeyi ne ölçüde tanıdığını gösteriyordu. Osmanlı Devleti'nin en üst makamlarına kadar yükselen kimi vezir ve sadrazamların Gaziantep bölgesi halkını Arap ve Kürt zannederek Türkçe bilmeyen idareciler gönderdikleri görülmüştü. Türkçe bilmeyen yöneticilere halkın tepkisi büyük olmuştu. Mesela 1885 yılında Antep'e Ebul Muhsin Efendi adında Türkçe bilmeyen Şam'lı bir hakim gönderilmişti. 

Bir Türk şehrine Türkçe bilmeyen bir hakim Arapça bilmeyen halkı yargılayarak adalet dağıtacaktı. Antep halkı bunun üzerine Hasırcıoğlu'nun (Antep ileri gelenlerinden) dilinden İstanbul'a şu dilekçeyi gönderdi. " Antep bütün halkı türkçe konuşan büyük bir Türk şehridir. Gönderilen hakim Türkçe bilmez bir Araptır. Allah Kuranı Kerim'de "her kavme kendi diliyle konuşan bir peygamber gönderdik" buyurmuştur. Buna uyularak bize de Türkçe konuşabilen bir hakim gönderilmesini ihtiyarlığım dolayısı ile bütün ahali adına dilerim"185. Antep'te Osmanlı idaresi tekrar kurulduktan sonra atanan ilk Antep Mütesellimi Battal Beydi. Halep Eyaleti'de Esat Paşa'ya verilmişti. Antep yine Halep Eyalet'ine bağlı bir sancak olmaya devam etti.186. 
Antep'te Mısır meselesi halledilip Osmanlı idaresi kurulunca bu bölgede Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerinin uygulanmaya çalışıldığı ve bu konuda pek çok buyru1tu ve ferman geldiğini görüyoruz. Hatta Antep henüz ibrahim Paşa idaresindeyken Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerini içeren bir ferman Mehmet Ali'ye tabi olan bütün kazalara ve Antep'e de gönderilmişti.187 Antep Osmanlı idaresine geçtikten sonra da bu konuda ferman ve buyrultular geldi. 

"Tanzimat-ı hayriyenin Halep Vilayetinde de uygulanması için ferman gönderildiği, Halep valisi Esat Paşa'nın 6 Safer tarihli buyrultusu ile Antep Naip Mütesellim ve ileri gelenlerine tebliğ edilmiştir"188.  Bundan sonraki yıllarda tanzimatın getirdiği yeni vergi toplama usulü uygulanmaya başlanmıştı. Vergilerin iki taksitte toplanacağı 1842 tarihli bir fermanla bildirilmişti 189. 1849 yılında Halep Eyaleti ve kazalarında nüfus sayımı yapılması için bir buyrultu gelmişti. Belgenin içeriğinden bu tarihte genel bir nüfus sayum yapıldığı anlaşılmaktadır.190. Antep'te askeri işlerde de tanzimat uygulamalarının yansımasını görüyoruz. 1843'te aske.r değiştirmeleri kuralar ve askerliğin beş yılla sınırlandırıldığı hakkında bir ferman gelmişti 191. 

19. yüzyılın ilk yarısında Antep şehrini incelerken şu önemli iç olayı da anlatmak gerekir. Halep ve Antep taraflarında halk emir ve yeniçeri diye iki kısma ayrılmıştı. Rivayete göre Emirler Yavuz'un Antep'i Osmanlı idaresine katmazdan önceki halkıydı. Yeniçeriler ise bu tarihten sonra gelip yerleşenlerdi. Bunların başında askeri sıfatı olan bir yeniçeri gelir. Bu iki partiden emirler başlarına yeşil, yeniçeriler ise kara sarık sararlardı. Antap'te asayiş bozucu olayların kökeninde hep bu ikiliğin tesiri vardı. (Daldabanoğlu ve Nuri Mehmet Paşa olayları bunun örnekleridir.) Yeniçeriler Osmanlı takımı olarak devlet taraflarlığını temsil ederlerdi. Emirler ise eski yerli halkın temsilcisi idiler. Yeniçeri ocağının ilgasına kadar iki taraf arasında zaman zaman mücadeleler ve muharebeler meydana geldi. Aynı durum Zülkadriyeli ve Beyazidli isimleri altında Maraşta da mevcuttu.192 

Şeriye sicillerindeki bir belgede bu ikiliğe bir son verilmesi isteniyor, yeniçerilerden birinin emirlerden birini öldürdüğü ve öldüren kişinin müftü ve mütesellim tarafından salıverildiği ve bu kişilerin görevden alındıkları bildiriliyordu.193

6.CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP., BÖLÜM 4

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP, BÖLÜM 4



II. Mahmut M. Ali Paşa'ya Mora isyanındaki yardımlarına karşılık vaad ettiği Suriye valiliğini vermedi. Bunun üzerine M. Ali Suriye'yi istila için bahaneler aramaya başladı. 1830'larda Suriye de karışık bir haldeydi. Akka Valisi de Suriye'de Mehmet Ali'nin Mısır'da olduğu gibi güçlenmişti. İki valinin nüfuz çekişmesi ortaya çıkmıştı. Osmanlı Devleti Mısır ve Suriye gibi iki önemli eyaletinin valilerinin savaşmasını istemiyordu136  Fakat M. Ali Suriye'yi ele geçirınek için Akka üzerine harekete geçtim.137  1831 yılı sonbaharında 
Suriye'ye taarruz etti. M. Ali 1832 yılı haziran ayına kadar hemen hemen bütün Suriye'yi işgal etmiş nüfuzunu daha geniş bir alana yaymıştı. Bundan sonra İbrahim Paşa Akka Kalesini ele geçirerek kuzeye doğru harekete geçti. Osmanlı Devleti Mısır Paşası'nı asi ilan etti. Üzerine kuvvet gönderdi. Artık Padişah ile Valisi arasındaki savaş başlamıştı 138 M. Ali Suriye'yi işgal için çok 
iyi bir zaman seçmişti. Osmanlı Devleti ordusunu 1826'da lağvetmiş, 1827'de Navarin'de donanması yakılmış yeni kurulan ordu henüz tesis edilmemiş ve 1828'de başlayan Rus harbi sebebiyle yeni ordunun mevcut kıtaları da mahvolmuş bütün bunlara üstlük Osmanlı Devleti Rusya'ya harp tazminatı vermek zorunda kalmış139. 

Avrupa ise 1830 ihtilalinin meydana getirdiği isyanlarla çalkalanıyordu. Rusya ise Polonya'da çıkan ihtilal ile uğraşıyordu. Kimsenin bu tarafa bakacak hali yoktu'140 

Mısır ordusu 14 Ekim'de öncü kuvvetler,.2 Kasım 1831'de asıl ordu olmak üzere Mısır'dan hareket etti. Hemen hemen bütün Suriye şehirleri ona karşı koymadan teslim oldular. Sadece buna Halep vilayeti karşı koydu. Bab-ı Ali Rakka Valisi Mehmet Paşa'yı Halep kaymakamı tayin etmiş ve kazalarına Mehmet Paşa kumandasında toplanmaları için emir göndermişti. Arabistan seraskeri 
tayin edilen Mehmet Paşa'ya büyük yetkiler verildi. 

Mayıs ortasında Osmanlı Devleti Ağa Hüseyin Paşa'yı Mısır, Girit ve Habeş valisi tayin ederek İkinci bir ordu ile Haleb'e gönderdi. 
Plana göre bu iki ordu Halep'te birleşecek ve Asi valiye karşı cephe alacaktı.141

2. Mahmut Halep Valisi'nin hazırlıklı olmasını emreden fermanı göndermeden önce Mehmet Ali Paşa Suriye'de memurlan tayin etmeye başlamış ve Suriye'nin hakimiyetine geçtiğini açıklamıştı. Mehmet Paşa ordusu 8 Temmuz'da Hums önünde İbrahim Paşa'ya yeniIdi. Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu da Beylan geçidinde müdafa tedbirleri almıştı. Bu arada ibrahim Paşa Halep'e girdi. Burada yeniçeri ocağını yeniden kurduğunu ilan etti. 

29 temmuzda Beylan geçidinde İbrahim Paşa ile Osmanlı ordusu karşılaştı. Osmanlı Ordusu yeniIdi. İbrahim Paşa böylece Urfa - Maraş, Antep ve Adana'ya kadar ilerledi. İbrahim Paşa bundan sonra Konya'ya doğru ilerledi. 21 Aralık l832'de Osmanlı Ordusu Konya'da yenildi. Bu durumda M. Ali'ye İstanbul yolu açılmıştı. Osmanlı Sa1tanatı tehlikeye düşmüştü. Bundan sonra diplomatik temaslar başladı.142

Antep'te Osmanlı Mısır Savaşı 

Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa Antep'e girdiği 1832 yılında Antep'in nüfusu " Anadolu, Suriye, Filistin Seyahatnamesi"ni yazan Fransız Baltisin Poujoulat'a göre 15.000 kişi idi. Bunun 12.000 kişisi müslüman 3000'i ise hristiyandı. Antep bölgesinde bulunan köy ve kasabalarda bulunan halkın ezici çoğunluğu Müslüman -Türk, az bir kısmı ise hristiyan Ermenilerdi. 
11. Asırdan beri Müslüman Türkler Antep bölgesinde hakim durumda idiler.143

Mısır ordusu Antep bölgesinde görüldüğü zaman Antep halkı Osmanlı Devleti ile güçlü Mısır Paşası arasında bir tercih yapmak zorunda kalmıştı. Mehmet Ali ve İbrahim Paşa'ya sempati duyan Suriye şehirlerinin aksine Antep halkı kesinlikle Osmanlı tarafını tutmuştu. Antep şeriye sicillerindeki pek çok belge bunu ispat etmektedir. 
Halbuki Antep halkı zaman zaman Osmanlı Devleti'ne ve yöneticilerine karşı birçok ayaklanmalar yapmıştı. Son dönem ehliyetsiz yöneticilerden ve merkezi otoritenin zayıflığından kaynaklanan pek çok olay yaşanmıştı. Antep halkı bütün bu şikayetlerine rağmen diğer Suriye şehirleri ve hatta birçok Anadolu şehirleri144 gibi Mehmet Ali'ye bir kurtarıcı gibi ya da en azından sempati ile bakmadı. Bunun sebepleri ne olabilirdi? Mehmet Ali'nin ordusu subaylar haricinde Arapça konuşuyordu. Antep halkı yıllarca Arap aşiretlerinin saldırılarından bıktığı için bunlara sempati duymaınış olabilirdi. Antep halkı İbrahim Paşa'nın ve Mehmet Ali Paşa'nın II. Mahmut ve Osmanlı Devleti aleyhinde yaptığı propoganda ya kapılmadı. 8 yıl boyunca İbrahim Paşa ordusuyla mücadele etti. çete savaşları yaptı. 

Medrese çevresi dışında büyük halk kitlesi Osmanlı tarafını tuttu. Medrese çevresi ise İbrahim Paşa ordusu Antep'te görüldüğü zaman büyük bir kararsızlık içine düşmüşlerdi. Bir tercih yapamayarak çoğunlukla pasif kaldılar. Bu arada Antep'teki Ermeni azınlığı da Mehmet Ali Paşa'nın bölgedeki hristiyanları kendi yanına çekmek için giriştiği çok geniş propoganda faaliyetlerine yayınladıkları 
ferman ve bildirilerle hristiyan haklarını savunmalarına rağmen Antep Ermenileri istila karşısında tarafsız kaldılar.145
. Hatta Nizip savaşına hazırlanan Osmanlı ordusunun komutanı Hafız Paşa bölgedeki en kalabalık azınlık olan Ermenilerden Osmanlı ordusuna 
asker almayı bile düşünmüştü.146 

İbrahim Paşa büyük bir Arap devleti kurma amacındaydı. Halep diğer Suriye şehirleri gibi İbrahim Paşa'ya hemen kapılarını açmadı. Bunda Halep Valisi Mehmet Paşa'nın Mehmet Ali Paşa'nın düşmanı Hüsrev Paşa'ya bağlı bulunmasının da etkisi vardı.147

1831 Ağustos ayındaki bir belgede Birecik ordusu için Antep Şehrinden gönderilen mühimmat ve levazımatın listesi vardır. Ayrıca 750 asker de ordu emrine gönderilmişti.148. Bu tarihte henüz savaş başlamamıştı ama M. Ali'nin bütün hazırlıklarını bitirdi ği bir tarihti. Osmanlı Devleti'de buna karşı bazı tedbirler alıyordu. İbrahim Paşa 2 Kasım 1831'de Mısır'dan hareket etmişti. 
Şu aşağıdaki belge İbrahim Paşaının hareketinden 4 ay sonra Halep'i ilhak ettiğini gösteriyor. 

" Buyruğu İbrahim Paşa'dan Antep Kadı ve Müftüsüne: Sayda ve Şam eyaletleri gibi Halep Eyaleti ve kazalarının da Mısır hükümetine ilhak olunduğu, bu sebeple memleket umurunu tanzim ve idare için tecrübe li bir mütesellim tayini gerektiğinden Battalzade Hacı Sadık Bey'in mütesellim tayin edildiği, siz ki adı geçenler mumaileyhi üzerinize mütesellim bilip memleketin idaresinde 
ona yardımcı olasınız. Siz ki mütesellimsiniz gereğine göre herkesle iyi geçinerek idare edesiniz durumu tarafıma bildirmeniz için işbu buyruHu Divan-ı Seraskeriden ....." 21 Safer 1248 ( Şubat 1832)149 

Bu buyrultunun yazıldığı sırada İbrahim Paşa ordusu henüz bu bölgeye girmemişti. Hums önlerinde 8 Temmuz 1832'de Mehmet Paşa'nın civar illerden toplanan ordusuyla karşılaşan İbrahim Paşa bu orduyu büyük bir yenilgiye uğrattı. Antakya'dan güneye doğru inmeye başlayan Hüseyin Paşa komutasında ki Osmanlı ordusu Mehmet Paşa'nın bu mağlubiyetini öğrenince geri döndü ve Beylan geçidinde müdafaaya hazırlandı. Hüseyin Paşa Beylanıda müdafaaya hazırlanırken İbrahim Paşa Halep'e girmiş, burada ordusunu dinlendirmiş, şehrin idari vaziyetiyle ilgilenmişti 150. İbrahim Paşa'nın Halep'e geldiği tarih 1832'nin Temmuz ayı ortaları olmalıdır. 

Fakat yukarıdaki belgeye göre İbrahim Paşa henüz Halep'e gelmeden bu bölgenin Mısır'a ilhak edildiği yolunda buyruItular çıkardı ve tayinler yaptı 151, vergiler toplanması ile ilgili buyruItular gönderdi, köylerin hasılatlarının gönderilmesini istedi 152
İbrahim Paşa Temmuz sonunda Halep'ten ayrıldı. Beylan'da müdafaaya hazırlanan Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu perişan etti (29 Temmuz 1832). İbrahim Paşa bundan sonra Antep bölgesine girebiIdi. Buradan Adana'ya kadar uzandı ve Konya istikametine yöneldi. 21 Aralık 1832'de bu muharebeyi de kazandı. Ona artık İstanbul yolu açılmıştı. 
İbrahim Paşa Osmanlılarla sadece harp etmek değil büyük bir devlet kurmanın gereği olarak halkı kendi yanına çekmek için geniş bir propoganda faaliyetine girişti. 2. Mahrnut'un yaptığı yenilikleri dinsizlikle suçlayarak bu konuda zaten şikayetçi olan halkı kendi yanına çekmeye uğraşıyordu. Yalnız askeri harekatla uğraşmıyor Suriye idaresini yeni baştan kuruyordu. Aynı zamanda bölgedeki 
hristiyan ve yahudi gibi unsurlara fazla haklar vererek ve hatta bunları her türlü vergiden muaf tutarak kazanmak istiyordum. İbrahim Paşa Halep'in su işiyle de ilgilenmişti. 

" Divan-ı Kaimakam-ı Halep'ten Antep'e Buyrultu: Halep'e akan suyun mecrasının bakımı ve suyun artırılması hizmetlerinin karşılığı olarak KızıIhisar ve bağlı köylerinin avarız-ı haneden muaf tutulduklan ve buna dair ellerinde birçok sultanlar tarafından verilmiş emirler bulunduğu halde mürketip vezirler aykırı hareket eyledikleri ve sözü geçen köylülerin de hizmeti bıraktıkları Halep'in cami ve hamamları ile bostanları susuz kaldığı ve kalacağı için tevziatta birşey istenmemesi 22. c 1248 (1832) Kaimakam-ı Halep İbrahim Paşa" Halep için Antep çok önemliydi. çünkü Halep'in suyu ve birçok 154, gıda maddesi Antep'ten gidiyordu. İbrahim Paşa'da bunun farkındaydı ve Antep ile çok yakından ilgileniyordu. Ayrıca Antep Halep'in kuzeye yani Anadolu'ya açılan kapısıydı. İbrahim Paşa Antep'teki yöneticileri bizzat kendisi tayin ediyordu. İbrahim Paşa'nın Antep üzerinde bu kadar çok durmasına rağmen Antepliler İbrahim Paşa'yı bir türlü kabul etmediler. Sonuna kadar direndiler. İbrahim Paşa Antepliler'in bu direncini kırmak için zaman zaman onları çok sert bir dille tehdit ediyordu. 

" Buyrultu Antep'e 
Halen mütesellim olan Ayan Arif Ağa'nın mütesellim tayin edilip tarafınıza gönderildiği, kendini mütesellim bilip mütesellimliğe dair işler için söz ve oyuna bağlanınız. Bundan böyle hepiniz ırz ve edebinizle oturunuz. Eğer eski Antepliliğinizi tekrar ederseniz biz adam öldürmekten usanmadık ... 
Allah hakkı için Antep'in ne kadar ileri gelenleri varsa Akka'da taş altında çürütürüz. Birden adam öldürmeyiz. Hiç erkek bırakmayarak Antep'in dümdüz edileceği "İrade-i kat'a-ı cenap-ı veliyeIniemi muktezasından olduğuna" azledilmiş ve belirtilmiş bulunduğunu bilip buna göre hareket eylemeniz babında işbu buyrultu yazıldı. Mirimiran İbrahim"155 
Ne yazıkk ki bu belgenin tarihi yoktur. Fakat Antep'te İbrahim Paşa idaresinin kabul edilmediği ve bu konuda Anteplilerin Suriye ve diğer Anadolu şehirlerinden çok farklı bir tutum takındıklarının açık delilidir. 

İbrahim paşa ile savaşması için civar illerden bir ordu kurulmuş ve geniş yetkilerle Halep valisi Mehmet Paşa'ya verilmişti. 
Fakat Mehmet Paşa Hums'ta mağlup olmuştu. Osmanlı ordusu da Beylan geçidinde İbrahim Paşa'ya yenilmişti. Mehmet Paşa'nın gelmesi 
ihtimali olmayan şark istikametine çekilmişti. Burada İbirahim'in öncü kuvvetleriyle ancak küçük çapta çete harpleri yapabilmişti. 156. 
Mehmet Paşa 1832'nin Ağustos ortalarında kendi birliklerinin büyük bir kısmının Sivas tarafına gittiklerini Antep ve Maraş'ta asayişin. yok olduğunu, zahire yönünden büyük sıkıntı çektiklerini ve halkın çoğunluğunun İbrahim Paşa'nın propogandasıyla galip tarafa meylettiğini ve kendisinin daha içerilere gidemeyip Malatya'ya çekilmek istediğini bildiriyordu. Mehmet Paşa'nın bölge halkını iyi organize edemediği anlaşılıyordu. İbrahim Paşa ise Filistin, Suriye ve Anadolu'nun büyük bölümünü zaptettikten sonra babasına bir mektup yazarak isterse İstanbula gidip sultanı kolaylıkla halledebileceğini yalnız bunun için kendisinin onayını almak istediğini bildiriyordu. M. Ali oğluna ilerlemesi 
için emir verdi. İbrahim'in ordusu Kütahya'ya yaklaştığında durması emri ni aldı. Çünkü Mısır'a anlaşmak için temsilciler gönderilmişti. 

Bu arada ordusuz kalan Osmanlı Padişahı 2. Mahmut Fransa'nın M. Ali'yi desteklemesi ve İngiltere'nin beklenen ilgiyi göstermemesi üzerine Ruslardan yardım istemek zorunda kaldı. 

Balkanlar'a ve boğazlara yerleşmek isteyen Rusya bu isteğe derhal uydu ve yardıma koştu. Ruslar'ın İstanbul boğazına asker çıkarması diğer büyük avrupa devletlerini telaşa düşürdü. Hindistan yolu üzerinde kuvvetli bir devlet istemeyen İngiltere de M. Ali'ye cephe aldı. İngiltere'yi Fransa takip etti. İngiliz ve Fransız donanmaları Osmanlılara yardıma koştu. İbrahim Paşa 5/6 Mayıs 1833'te Kütahya Anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Buna göre M. Ali'ye Mısır'a ilaveten Girit, Cidde, Sayda, Şam, Halep, Adana valilikleri verildi. Bu durumda Antep bölgesi ikiye ayrılarak M. Ali ile Osmanlılar arasında taksim edilmiş oldu.157. Antep - Mısır sınırı bazı kaynaklarda şöyle gösteriliyordu. Sacur, Tilbaşar Mısır'ın kuzeydoğu sınırı olmuş, Barak, Oğuzeli ve Kilis Mısırlılarda kalmıştır. 
Antep ve Nizip ise Osmanlılara iade edilmiştirıs. 158. Kağıt üzerinde bu şekilde gösterilmesine rağmen şeriye sicillerinde pek çok belge Antep'in Mısır Tarafında kaldığını göstermektedir. Çünkü Kütahya anlaşmasıyla çizilen sınırda Antep Osmanlı tarafında kalmış olsaydı bu tarihten sonra İbrahim Paşa'dan buyrultu gelmemesi gerekiyordu. Fakat İbrahim Paşa Mayıs 1833'te Kütahya anlaşması nın imzalanmasından sonra da Antep'e birçok buyrultular göndermişti 159. 

Kütahya anlaşmasının imzalanmasından sonra Mehmet Ali Paşa'ya verilen yeni vilayetierin vergilerinin tesbit edilmesi için Eski defterdar Hacı Ethem Efendi Mısır'a gönderildi. Ethem Efendi M. Ali ile olan müzakerelerinde serbest bırakıldı. 
M. Ali Adana eyaletinin Osmanlılar'ın kabul ettikleri sınırına çekilmemişti. Antep bölgesindeki durum ise şöyleydi: Ethem Efendi tam sınırın ortasında kalan ve halen Mısır işgalinde bulunan Antep'i kurtarmak için Antep'in eskiden beri müstakil olarak idare edildiğini ve eskiden beri Bab-ı Ali'nin mütesellimliği elinde tutan aileden Arif Bey'i mütesellim tayin ettiğini bildirmiş ve Mehmet 
Ali'nin buraya müdahale etmemesini istemişti.160

Fakat Olaylar 

Ethem Efendi'nin istediği gibi gelişmemiştiı İbrahim Paşa Ethem Efendi'nin bahsettiği aileden Arif Ağa'yı mütesellim tayin etti.161 
Ama Antep bölgesinin müstakil bir idare olduğu yolundaki sözlerini kabul etmedi. Antep'in o sırada Halep'e bağlı olduğunu biliyordu. 
Zaten bir müddet sonra da Ethem Efendi'nin isteği ile tayin ettiği Antep Mütesellimi Arif Ağa'yı değiştirerek yerine başka bir mütesellim tayin etti.162 Böylece Ethem Efendi'nin Antep'in Mısır işgalinden kurtarılması yolundaki çabaları boşa çıktı. Şehir 8 yıl Mısır işgalinde kaldı. Bundan sonra Antep halkı despot Mısır valisinin yönetiminde çok sıkıntılı günler yaşayacaktı. İbrahim Paşa 
komutasındaki Mısır ordusu Antep bölgesini işgal ettiği zaman halka çok iyi davranılacağı propoğanda edilmekte idi. İlk iş olarak önemli askeri mevkilere Mısır askerleri yerleştirilmiş, önemli makamlara Mısır yanlıları getirilmişti. Kısa bir zaman içinde vergi adı altında insafsız bir soygun ve talan başlamıştı. Halk bu despot yönetimden nefret etmiş Osmanlı yönetimini arar hale gelmişti. Fransız 
seyyah Baltisin Paujoulatlın Anadolu, Suriye ve Filistin Seyahatnamesinde İbrahim Paşa'nın emirlerine karşı gelen 400 Antepli'nin kellesi koparılmak suretiyle idam edildiği anlatılmaktadır. 

Bu gibi hareketler Antep halkı arasında Mısırlı1ara duyulan kin ve nefreti artırmıştı. İbrahim Paşa henüz Anadolu içlerine gitmeden önce Antep bölgesi Türklerinden bir ordu kurınaya çok önem vermişti. Bu askerler ile Anadolu'nun işgalinin çok kolaylaşacağını hesap ediyordu. İbrahim Paşa Türkler'in bu kadar yoğun olduğu ilk Türk topraklarına gelince ilk yaptığı iş bu bölgeden 
asker toplamak olmuştu. Mısır askerleri cebren evlere girerek uygun buldukları delikanlıları zorla alıp götürınüşlerdi. Antep halkı arasında hala Arap ordusunun yaptığı zulümler anlatılmaktadır. 

Birçok destan ve türkülere konu Olmuştur.163.   1835 tarihli bir belgede İbrahim Paşaının asker toplamak istediği halkın bundan dolayı etrafa dağılıp kaçtıkları ancak asker alımı tamamlandığından çarşı, dükkanların açılıp herkesin işiyle meşgul olması müsterih olmaları duyuruluyordul. 

Antep Kütahya anlaşması ile tam sınır bölgesinde kaldığı için burası 8 yıl sürekli bu iki ordunun savaş hazırlıklarına ve savaşlarına sahne olmuştu. Osmanlı Devleti Suriyeıyi Mehmet Alilnin elinden almak için sürekli Malatya, Adıyaman, Maraş, Urfa, Antep topraklarında ordu bulundurmuş ve hazırlık yapmıştır. M. Ali Paşa'da Halep civarında mukabil bir ordu bulunduruyordu. Her iki tarafta ordunun çeşitli ihtiyaçlarını civar köy ve şehirlerden zorla temin ediyorlardı. Salgın hastalıklar ve sağlık tedbirlerinin yokluğu yüzlerce askerin ölümüne yol açıyordu. Bu konu Moltkelnin "Türkiye Mektupları" isimli eserinde teferruatlı bir şekilde anlatılmaktadır. Moltke askerlerin üçte birinin hastalık yüzünden öldüğünü kaydeder.165

Kütahya anlaşması ile Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim Fetihlerinden vazgeçmiş oluyordu. Mehmet Ali Paşa'da İstanbul yakınlarına kadar gelmiş olmakla birlikte müstakil bir devlet kuramamıştı. Her iki taraf da bu anlaşmanın geçici bir uzlaşma olduğunu, ileride kesin bir hesaplaşma olacağını görmekteydiler. Yardıma gönüllü olarak koşan ve hizmetlerini emrivaki halinde kabul ettiren Ruslar, Osmanlı Devletiyle Hünkar iskelesi antlaşmasını 
imzaladılar. (8 temmuz 1833) Bu antlaşmaya göre Mehmet Ali'nin yeniden harekete geçmesi halinde Rus kuvvetleri 2. Mahmut'a yardıma gelecekti. 8 yıl süreli bu antlaşmanın gizli maddeleri uyarınca da boğazlar Ruslara açık diğer devletlere kapalı bir duruma sokulmaktaydı. Rusya'nın bunu başarması, Osmanlı Devleti üzerinde hakimiyet kurması, bir nevi devletin hamisi durumuna 
gelmesi demekti. Osmanlı devletinde Rus himayesi dönemi başlıyordu. 

Bu durum Avrupayı büyük bir huzursuzluğa sevketti. İngiltere ve Fransa boğazlar statüsünde bir değişiklik kabul etmeyeceklerini ilan etmek zorunda kaldılar. Meydana gelen kriz Avusturya başvekili Metternich'in araya girmesi ve Rusya'nın Hünkar İskelesi ile elde ettiği avantajları Avusturya ile paylaşmaya razı olmasıyla kontrol altına alınarak donduruldu. Avusturya-Rusya- 
Prusya arasında yapılan Münchengraetz anlaşmasıyla (l8 Eylül 1833) iki devlet ayrıca Osmanlı Devleti'nin muhafazası ve korunmasını öngörmekte ve Osmanlı hanedanı değişse bile Mısır valisinin hakimiyetini Balkanlardaki eski Osmanlı topraklarına intikal ettirmesini kesin olarak önleyeceklerdi. 166 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP., BÖLÜM 3

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP.,  BÖLÜM 3



Osmanlı - İran meselesi 1823'ün temmuz ayında yapılan bir müdahaleyle sona ermişti.91 
Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu bütün olumsuz iç ve dış şartlara rağmen Antep o devirde Halep hariç Güneydoğu Anadolu, Orta anadolu ve Kuzey Suriye bölgesinin en önde gelen şehri idi. 
Zaten 19. yüzyılda bile Antep için "Antep mahmiyesi**" deyimi kullanılmakta idi. 40'a yakın Cami, 17 hamam, 30'a yakın han bulunmakta idi.92 
** Mahmiye, Büyük Şehir

1821 temmuzunda şehirde büyük bir deprem olmuş birçok bina yerle bir olmuş, çok insan ölmüş, geri kalan binalarda büyük hasar meydana geıiniş çevredeki köyler harap olmuştu.93 Osmanlı Devleti Antep'in bu durumunu göz önüne alarak Akka ordusuna gönderilmesi istenen un, arpa ve koyundan vazgeçilmişti. Bunun arkasından Antep'te bir felaket daha yaşanmıştı. Bu da pekçok ölüme 
yol açan veba salgını idi.94 Bu sırada Antep'te yüzyıldır devam eden yeniçeri isyanları, zorbalıkları had safhaya ulaşmıştı. Aslında yeniçeri zorbalıkları ve ayaklanmaları 3. Selim'in Nizam-ı Cedit ordusunu kurmasından ve kendi ocaklarını kapatma düşüncesini sezdiklerinden beri daha da yoğunlaşmıştı. 3. Selim bunu yapmaya muvaffak olamamış fakat II. Mahmut amcasının bir yeniçeri isyanı neticesinde öldürülmesini hiçbir zaman unutmamış ve yeniçeri ocağını kapatmak için uygun bir anı beklemişti. 1823'te Antep'te bir 
yeniçeri ayaklanması daha meydana gelmişti . İsyancılar  Maraş valisi Fevzi Paşa'nın sarayına hücum ederek eşyalarını gasp etmiş, Antep'e gelmiş oradan da şehir dışına firar etmişlerdi.95 

2. Mahmut ani bir kararla yeniçeri ocağını kapattı. Bunun elzem olduğunu söyleyenlerin yanısıra zamanlamasının iyi olmadığını söyleyenlerde mevcuttu.96 Yeniçeri ocağının cehalet ve itaatsizliğinden dolayı kaldırıldığı sancak-ı şerifin çıkarıldığı ve maksada ulaşıldığı bütün vilayetlere bildirildi.97 İlga edilen ocak mensuplarından bir bölümü Anadolu'ya kaçmış bunların yakalanıp  cezalandırılmaları için fermanlar yazılmıştı. Antep'te kaldırılan ocak mensupları nın bir daha şehre sokulmamaları isteniyordu.98 bir kayda göre ilga edilen ocak mensuplarının Ağcakent köyünde toplandıkları ve Antep'e hücum edecekleri haber alınmıştı. Bu haber alınınca yeniçeriler üzerine kuvvet gönderildi.99 Antep'te bir yandan kapatılan yeniçeri ocağı mensupları ile mücadele edilirken bir yandan da Yunan isyanı neticesinde çıkan savaş dolayısı ile hazırlıklı bulunulması isteniliyordu.100 

1827 tarihli sadrazam buyruHusuyla Rusya'nın İran ile sulh yaptığı Şevvalin 23'üncü günü Purut'tan sınırı geçerek Boğdanın toprağına girdiğinin Silistre valisi ve İbrail muhafızı tarafından bildirildiği ve böylece Rusya ile savaş kapısının açıldığı, daha önce tertip olunan askerin hemen yollanması isteniyordu.101 

Bu savaş için Antep'ten 1000 erin gönderilmesi masrafların Antep halkından alınması 102 ayrıca 15000 kile arpa ve 3000 baş koyun gönderilmesi istenmişti.ım Bundan sonraki bir fermanla da istenen 5000 kile arpa bedeli 30.000 ve koyun bedeli 30.000 toplam 60.000 kuruşun Erzurum'a gönderilmesi istenilmişti.I04 

Bu savaşta ilginç olan nokta ayanların voyvodaların orduların başında savaşa katılmalarıydı. 105 Savaşın başlayacağı anlaşıldığı sırada direk olarak merkezden ayanlara askerlerin başında başbuğ olarak savaşa katılmaları emrediliyordu. Bu mealde şeriye sicillerinde pek çok belge vardır. Ayrıca savaşın seyri ile de ilgili bilgi verir mahiyette çok sayıda belge gönderilmişti. 106 

Osmanlı Devleti bir yandan Rusya ile savaşıyor bir yandan da yeni ordusunun
kuruluşunu tamamlamaya çalışıyordu. Yeni orduya alınacak askerin Türk olmasına dikkat ediliyordu. Halepte teşkil edilecek 2 tabur Asakir-i Mansure-i Muhammediye için "Türk uşağından bulunması" fermanla bildirilmiştilO? Bu konuya çok dikkat gösterilmişti.108  Aslında Anadolu, Suriye ve Mısır Türkleriyle Türkmenlerinden milli bir ordu kurulması düşüncesi ilk defa Genç Osman tarafından geliştirilmiş ancak uygulanamamıştı. 109

• 17. yüzyıl başlarında Genç Osman'ın bu düşüncesi çok cüretkarane görülebilirdi. 

Ancak şimdi yeniçeri ocağı kaldırıldığından bunu gerçekleştirmek çok daha kolaylaşmıştı. Antep'ten istenen 500 Asakiri mansure-i Muhammediye erinin padişaha yapılan müracaat üzerine 250'ye indirildiği görülüyordu 110. Yeni kurulan ordunun pek çok problemi olması tabii idi. Bu ordunun kurulduğu sıralar Osmanlı Devleti'nin ekonomik yönden çok güçsüz olduğu yıllardı. Ordunun 
masraflarının karşılanması için Antep bölgesinden bunlara tımarlar ve zeametler tevcih edildiği bile görülüyordu. Aşağıdaki fermandan bu açıkça anlaşılıyordu. 

" Asakir-i Mansure askerlerine mahsus zeamet ve tımarlar istihkak sahiplerine verilinceye kadar varisi olmadan ölen kimselerin vakfa ve miri emvaline ait mirası olanların gelirleri Asakir-i Mansure'nin bazı masraflarına harcanması için hazineye teslimi." 111

Halep'te yeni asker için yaptınlacak kışlanın inşasına Antep Ayanı Hacı Sadık Bey memur edilmiştim. Bölgede yeni askerin eksikliklerinin giderilmeye çalışıldığı bir sırada Osmanlı Devleti 14 Eylül l829'da Edirne barışını imzalayarak Yunanistan'ın bağımsızlığını tanıyordu. 

Antep'in Halep'e Bağlanması 

Antep Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın işgaline uğramadan az önce Maraş Eyaletinden alınarak Halep Eyaletine dahil edildi. 

Bunu şer'iye sicilIerindeki şu iki belgeden kesin olarak anlıyoruz. 

"Devletlu Halep Valisi Ali Paşa Efendimizin Davet Buyrultusu, Naip, Müftü Nakip-ül eşraf ve Ayan Sadık Bey'e, Hattı hümayunla Antep Halep Eyaletine İlhak olunarak uhdemize tevcihi buyrulduğu tatarımızla gönderilen emirden anlaşılmakla görüşmek üzere gönderilen mübaşirimiz ve mühürdarımız Hurşit Beyle bu tarafa gelesiniz. (Ay okunamıyor) 
1245/1830113 
İkinci Belge:
Mütesellim Tayini 

" Müftü Naip Ayan Reisi Sadık Bey Nakibül eşraf Kaymakamı ve memleket ileri gelenleri: Antep hattı hümayunla idaremize verildiğinden eski hazinedarı Ali Ağa mütesellim tayin edilmiştir. 
Onu mütesellim bilip gerekli yardımı yapmanız ve mütesellim Ali Ağa siz de halkın asayiş ve huzuru için zulümden sakınarak idare etmeniz. 
(Ay okunamıyor) 1245/1830.114

Bu iki belge bazı eserlerde Gaziantep'in 1233'te (1818) Hurşit Ahmet Paşa'nın Halep valiliğinde Halep'e ilhak olunduğu yolunda iddiaları kesin olarak bertaraf etmektedir. Şu var ki: 1818'de Halep'in içme suyu Gaziantep'in Cağdın köyünden Akpınar denilen kaynaktan çıkan su ile o çevredeki bazı pınarlar ve Sarıt mezere si köyü yakınından çıkıp Elmalı suyu adını alan suların birleşmesin den meydana gelip Kuveyk adı verilen suni yolla akıtılan su ile sağlanırdı. Hurşit Paşa 1818'de Antep'e gelerek sözü geçen su ile meşgulolmuş ve bu arada da bazı kamulaştırma işleri yapmıştı. 

İşte bu sırada Hurşit Paşa'nın kısa bir süre Antep'in idaresiyle uğraşmış bulunması İslam Ansiklopedisini dahi yanıltmıştı. Antep'in 1233/ 1818'den sonra da Maraş eyaletine dahilolduğu bu durumun 1245 / 1830 yılına kadar sürdüğü sicillerdeki pek çok kayıttan anlaşılmaktadır. 
1245 Rebiülevvel'de yazılan bir fermanda Antep'in hala Maraş'a bağlı bir sancak merkezi olduğu anlaşılmaktadır (1829 Ağustos).** 

** Antep'in Halep vilayetine bağlandığını gösteren iki belgedeki tarih 1245 tir. Ancak ay okunama maktadır. 1245 hicri yılının bazı ayları 1829 bazı ayları ise i830'a tekabül etmektedir. 

ANTEP'TE MISIR VALİSİ MEHMET ALİ PAŞA İLE SAVAŞ 

1832 - 1840 yılları arasında Antep Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın işgalinde kaldı. Antep halkı 8 yıl boyunca Mısırlılara karşı savaştı. Şehir içinde çete savaşları verildi. Bu süre zarfında bu yöre halkı çok büyük sıkıntılar yaşadı. Antep tam Osmanlı - Mısır sınır bölgesinde kaldığından her iki ordunun savaş hazırlıklarına sahne oldu. Büyük bir idari karmaşa yaşandı. Bu bölgedeki savaşın ve 8 yıl boyunca yaşanan olayların anlaşılması için önce Osmanlı Devleti'nin başına büyük gaileler açan Mehmet Ali Paşa olayına bakmak gerekir. 

Mehmet Ali Paşa Meselesi 

Mehmet Ali 1796'da Kavala'da doğdu. 18 yaşında askerlik himetine geçti. Bu meslekteki başarılarıyla hemen dikkati çekti.  
Bu tarihin 1830 olduğunu gösteren emareler daha fazladır.

Bu sırada Fransızlar 1798 yılında Mısır'ı işgal ettiler. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti Fransızları Mısır'dan çıkarmak üzere bir ordu gönderdi. Bu orduya Kavala hakiminin hazırladığı ücretli askerler de katıldı. İşte bu askerlerin içinde Mehmet Ali'de bulunuyordu. Bu ordunun komutanı sağlık nedeniyle Kavala'ya dönmek zorunda kalınca Mehmet Ali Kavala askerlerinin başı oldu 115. Bazı kaynaklarda milliyeti ihtilaflı gösterip Arnavut olduğu söylenmekteyse de 116 bunlar doğru değildir. Hanedan üyeleri kendilerinin Türk soyundan geldiklerini ifade etmişlerdir.117

• Okur yazar olmamakla birlikte çalışkan, cesur, muvazeneli ve becerikli olduğu için Kahire'de kendini kısa sürede göstererek serçeşmelik ünvanıyla Kahire'deki başı bozuk erlerin başına gönderildi. 
Osmanlı hükümeti İngilizler'in yardımıyla Mısır'ı Fransızlar'dan kurtarmıştı. Ancak bundan sonra da Mısır konusu problem olmaya devam etti. Ülkeden Fransızlar'ın çıkmasına yardım eden İngilizler şimdi kendilerini bu bölgede etkili kılmaya çalışıyorlar.118
Diğer yandan kendilerini Mısır'ın gerçek sahibi sayan Kölemenler119 başkaldırıyordu. Yani Mısır çok karışık bir halde idi. 
Osmanlı Devleti ise burada kuvvetli bir idare kurmak istiyordu. Bunun için Hüsrev Paşa Kahire valiliğine memur edildi. Hüsrev Paşa çıkan bir isyan sonucunda kaçmak zorunda kalınca Mısır valiliği bu defa Hurşit Paşa'ya verildi. Fakat Hurşit Paşa yaptığı bir araştırma sonucunda bütün olayların M. Ali tarafından tezgahlandığını öğrendi. Onu Kahire'den uzaklaştırmak için Cidde valiliğini sağladı. Fakat M. Ali Mısır'dan çıkmak istemiyordu.120

• Zeki, haris, kurnaz aynı zamanda dirayetli bir insandı.121
• M. Ali Hurşit Paşa'ya karşı bir isyan çıkarttı. Halk sokaklarda Hurşit Paşa'yı istemiyoruz diye bağırıp çağırdılar. Sonunda M. Ali'nin yanına gittiler.

 Büyük bir kalabalık "Bu memlekette Hurşit Paşa'mn valiliğini istemiyorlar. Artık azli vacip oldu" diye bağırdılar. M. Ali " Ya kimi istersiniz" deyince " Seni isteriz, zira sende hayır ve adalet görüyoruz " dediler. M. Ali önce çekingen davrandıysa da sonra razı oldu. Kürk ve kaftan getirilip şeyhler tarafından M. Ali'ye giydirildi. 

Bu olayların hepsi M. Ali'nin hazırladığı politik oyunlardı.122

 Osmanlı Devleti ise Mısır'da güçlü bir yönetim istiyordu. Bu sırada en önemli mesele Mekke ve Medine'nin korunması idi. Devlet bunu M. Ali'den bekliyordu. 
Bundan dolayı Cidde valisi olan M. Ali'yi Mısır valiliğine tayin etmeye karar verdi.123  Bu şekilde M. Ali göz dikmiş olduğu Mısır valiliğine kavuştu (1805)124. 
M. Ali bundan sonra kendini istemeyenlerle savaştı ve düşmanlarına üstün geldi. Artık Mısır'da düzeni sağlayıp Hicaz'a yardım edebilirdi.125

İngilizler'in İskenderiye'den çıkıp gitmelerinde çok önemli rol oynadı126,  1807 Martında İskenderiye 'yi zapt etmiş olan İngilizleri püskürtmüştü. Bu M. Ali'nin ilk başarısıydı 127
 Osmanlı Devleti bu sırada patlayan Rus harbi dolayısı ile buraya bakacak halde değildi. 
İngilizler çekildikten sonra M. Ali bütün Mısır ülkesini eline geçirmiş oldu. Şöyleki daha önce Mısır sahilleri , gümrükleri Tersane-i Amire'ye bağlanmış olduğundan M. Ali'nin idaresinde olmayıp doğrudan İstanbul'dan idare olunurdu. İngilizler bu bölgeden kovulduktan sonra İskenderiye ve diğer sahiller hep onun idaresinde kaldı. Artık Mehmet Ali bağımsız olarak idare yi ele almak sebeplerini tamamlamaya çalışıyordum.128 

M. Ali Paşa Mısır'da gittikçe kuvvetleniyordu. Mısır'da düşmansız hüküm sürebilrnek için her fırsatta kendine karşı ayaklanmaya hazır Kölemenieri ortadan kaldırmayı düşünüyordu. Kölemenleri tuzağa düşürüp tamamen ortadan kaldırmak ve emniyeti tamamen sağladıktan sonra Hicaz'a ordu sevketmeyi planlıyordu129. 

1811'de Kölemenlerin şefierine verdiği bir ziyafet sonunda birçoğunu pusuya düşürüp öldürmeye muvaffak oldu. Bu suretle Yavuz Sultan Selim'in bile kaldıramadığı Kölemen ocağı tarihe karışmış oldu.130

Osmanlı Devleti ıçın Mekke ve Medine'nin Yehhabiler'den kurtarılması çok önemliydi. Yehhabiler bu bölgeyi işgal ettiklerinden beri hac yolu Şam ve Mısır hacılarına kapanmıştı.131  Mehmet Ali Paşa oğulları İbrahim ve Tosun Paşalar'ı Yehhabiler üzerine gönderdi. Kısa sürede isyan bastırıldı.132 Bir süredir kapalı olan hac yolu açıldı (1818). Bu ise Mehmet Ali'ye islam dünyasında büyük itibar ve şöhret kazandırdı. Bab-ı Ali ona mükafat olarak Hicaz ve Habeş valiliklerini verdi. M. Ali Paşa bundan sonra Sudan'a el attı. 1822'de bu ülkeyi tamamıyla ele geçirdi. Böylece bir Mısır devleti kurmaya başladım.133 

Mehmet Ali Paşa artık iyice kuvvetlenmiş ve Mora isyanında Devlete büyük yardımda bulunmuş, asileri yenerek bu bölgedeki isyanı bastırmıştı. Ancak Navarin'de Osmanlı Donanmasıyla birlikte donanması müttefiklerce (İngiltere, Rusya, Fransa) yakılınca Mora'dan askerini Bab-ı Ali'ye sormadan çekmişti. Bu Mehmet Ali'nin ilk itaatsizliği idi134  Diğer yandan M. Ali Mısır'da çok güçlenmiş 
bağımsızmış gibi hareket etmeye başlamıştı. Osmanlı Devleti bu defa onun gücünden ve Mısır'ın kendisinden kopmasından endişe etmeye başlamıştı.135 M. Ali'nin 1828-1829 Osmanlı - Rus harbinde devletçe yardım istendiği halde göndermemesi padişah ile arasının iyice açılmasına yol açtı. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP., BÖLÜM 2

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP.,  BÖLÜM 2


II. Mahmut Islahatı 

2. Mahmut'un yaptığı en önemli yenilik yeniçeri ocağını kaldırmasıydı. 

2. Mahmut Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'da kurmuş olduğu düzenli ve disiplinli orduyu örnek almak istemişti. Yeniçeri Ocağının kaldırılması çok güçlenen bektaşi dergahlarının da sonu oldu. Bundan sonra Asakir-i Mansure-i Muhammediye'nin teşkiline geçildi. Yeni bir ordu kurmanın pek çok sorunları vardı. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması Devletin en buhranlı bir devrine rastlamıştı. 
Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Yunanistan'a bağımsızlık verilmesi konusunda anlaştıkları bir sırada herşeye rağmen bu sıralarda devletin dayanabileceği tek güç olan yeniçeri ocağının kaldırılması ve yerine acilen bir ordu kurulamaması devleti gerçekten zor durumlarda bırakılmıştı. 43 

Yeniçerilerin umulmadık bir zamanda ortadan kaldırılmasına Avrupa devletleri şaşırmışlardı. Bir kısmı Osmanlı Devleti'nin yeni askeri ve mülki kuruluşlarla güçleneceğini bazıları da milli gelenek üzerine kurulu ocakları yok edince büsbütün zayıf düşeceği inancında idi. Osmanlı Devleti'nin yeni bir askeri yapı ile kuvvetleneceği tabi idi. Ama bu uzun bir süre isterdi. Ruslar, Osmanlı Devleti gereği gibi güçlenmeden önce bu zayıf durumundan yararlanmak üzere savaş açmak için bahaneler arıyorlardı.44 

1826 tarihi 1839 tanzimat reformlarının gerçek başlangıcı olmuştu. 

2. Mahmut bu önemli işten sonra hükümdarın mutlak egemenliği altında merkeziyetçi bir bürokrasi monarşisi kurmaya koyulmuştu.45 
İdari ve mülki alanlarda yapılan düzenlemeler merkezi otoritenin kuvvetlenmesini gaye edindi. Mısır valisi Mehmet Ali'nin dışındaki hemen hemen bütün ayanlar merkezi otoritenin himayesine girdiler. Mülki idarede de önemli ve büyük düzenlemelere gidilerek modem bir devlet teşkilat ve bürokrasi kurunması na çalışıldı. Böylece idarenin Avrupa bakanlıklar sistemi doğrultusun da yeniden düzenlenmesi başlamış Oldu.46  Bu devrin en önemli yeniliklerinden birisi de çeşitli vazifeleri görmekle yükümlü bir takım meclislerin kurulınasıydı. Bunlar devlet işlerinin görüşüldüğü, karara bağlandığı bir çeşit yasama organları olmuşlardı. Adli işler için Meclis-i Vala-i Ahk:am-ı Adliye, İdari işler için Dar-ı Şura-i Bab-ı Ali, askeri işler için de Dar-ı Şura-i Askeri ve ayrıca 1838'de ziraat, ticaret, sanayi ve bayındırlık işleri için birçok meclis kuruldu. 

2. Mahmut'un gerçekleştirmek istediği merkeziyetçilik devlet bürokrasisini şubelere ayırmak, memurlara maaş vermek ve hazinenin gelir giderlerini bir elden yapıp mali kontrolü kurmak şeklinde özetlenebilir.47 Eğitim alanında bazı sınırlı çalışmalar yapıldı. Deniz ve Kara mühendishaneleri canlandırılmaya çalışıldı. Tıp ve harp okulları kuruldu. Bazı eserler Türkçe'ye tercüme edildi. 
İlk defa yurt dışına öğrenci gönderildi. Mekteb-i Maarif-i Adli kuruldu. İlk Osmanlı gazetesi takvim-i vakai çıkarıldı. İlk nüfus sayımı, posta ve karantina teşkilatının kurulması 2. Mahmut'un yaptığı bazı yeniliklerdir. 

Tanzimat Fermanı,

1839'da 2. Mahmut ölünce yerine oğlu Abdülmecit geçti. Abdülmecit babasının reformlarını sürdürmeye karar1lydı. Abdülmecit henüz, tahta geçtiği sıralarda (Haziran 1839) Osmanlı Orduları Nizip'te M. Ali karşısında büyük bir yenilgiye uğramıştı.48 Bundan kısa bir zaman sonra yeni padişah babası zamanında hazırlanan fermanı ilan etti. (3 Kasım 1839) Tanzimat reformlarının Osmanlı 
Devleti'nin de bir dönüm noktası olduğu açıktı. 2. Mahmut reform kavramını eski kurumların canlandırılması geleneğinden ayırıp bunların yerine bir bölümü batıdan ithal edilen yenilerini getirme yönünde değiştirdi.49 Tanzimat bunu biraz daha ileri taşımıştı. 
Osmanlı Devleti yaşamını artık kendi gücüyle değil devletler muvazenesiyle sağladığından toprak bütünlüğüne taraftar olan İngiltere ve Fransa'ya yaklaşmak için onların yönetim biçimlerine ilgi duydu. Avusturya, Rusya ve Prusya hala mutlakiyet ile yönetiliyorlardı. Tanzimatın getirdiği en önemli yenilik haklar alanında olmuştu. Mustafa Nuri Paşa Netayic-ül Vukuat'da tanzimatın temeli; 
can, mal ve namus güvenliğinden ibarettir demekteydi.50 Batının laik sistemi değer kazanmaya başlıyordu. Osmanlı Devleti'nin daha önceki haklar sistemi de ortadan kalkmamış ikisi bir arada yürümeye başlamıştı. Tanzimatın devlet adamları doğu ile batının haklar sistemini bağdaştırmak için büyük gayretler sarfetmişlerdi.51


1840'ta Fransa'dan alınan bir ceza kanunu, l846'da memurlar için idare kanunu düzenlendi. Bu kanunların yapıları çağdaş devletlerle kıyaslandığında pekçok eksik ve hata görmek mümkündü. 

Bunlara ilaveten yine Fransa'dan alınan ticaret kanunnamesi Çlkarılınıştı. Tanzimat devrinde batının haklar sistemi adalet mekanizmasına 
tedrici bir biçimde girmeye başlamıştı. 

Tanzimat ile geleneksel mahkemelere iki yeni mahkeme eklenmişti. 

1- Karma ticaret mahkemeleri 
2- Asliye karma mahkemesi. 

Bu karma mahkemelerin yarısı Osmanlı tebası yarısı ise yabancı olacaktı. Bu mahkemeler aslında Osmanlı hükümranlık haklarına saldırı idi. Fakat bazı batılı usullerin alınması bakımından yararları da olmuştu. lltizam usulü kaldırılıyordu. Fakat uygulamada birçok aksaklıklar görüldüğü için eski usule dönüldü. Valilerin yetkisi dahilinde olan mali işler defterdara verildi. Vergi toplanması için görevli memur ve tahsildarlar atandı. Vergi konusunda belediye meclislerinin yetkileri genişletildi. Vilayet meclisleri kuruldu. 

Devlet memurlarından mültezimlik yapma hakkı alındı.52 Askerlik alanında da bazı köklü yenilikler yapıldı. Askerlik ilk defa bir vatan borcu olarak kabul edildi. 1843'te bir askerlik kanunu çıkarıldı. Askerlik süresi 5 yılla sınırlandırıldı. Subaylar artık sivil memuriyetlere alınmayacaklar dı. 

Osmanlı Ordusu.,

1- Hassa Ordusu 
2- Dersaadet Ordusu 
3- Rumeli Ordusu 
4- Anadolu Ordusu 
5- Arabistan Ordusu olmak üzere 5'e ayrıımıştı. 

Bu sistem tamamen yeniydi. Ocak usulü kaldırılıyordu.53 Her vilayete gereksinimine göre Jandarına birlikleri atanıyordu.54 

1845 yılında ilgili kişilerden bir eğitim komisyonu oluşturuldu. Eğitim konusunda yapılacak reform planı hazırlandı. Bu plana göre ilk üniversite (Darülfünun) açıldı. Meclis-i .Maarifi Umumi kuruldu. 1847'de nezaret oldu. Rüştiyeler açıldı. Burada en önemli yenilik orta öğretim kurumlarının ulemadan alınarak Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmesi oldu." Fakat bunun yanında eski eğitim 
kurumları yani medreseler de olduğu gibi devam etti. Neticede her konuda olduğu gibi eğitimde de bir birlik sağlanamadı.56 

Tanzimat fermanı meşruti idarelerin kurulmasına zemin hazırlayan padişah tarafından verilen "muharrer imtiyaz" niteliğinde bir hukuki vesika idi.57 Tanzimat hareketi uygulamadaki bazı zorluklarına ve aksaklıklarına rağmen Devlet idaresini modernleştirmek bir başka deyişle merkezileştirmek yolunda önemli ilerlemeler sağladı.58 

Antep'in Osmanlı İdaresine Girişi 

Konunun daha iyi anlaşılması açısından Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılın ilk yarısında içinde bulunduğu durumu bu şekilde özetledikten sonra çalışmamızın asıl bölümüne yani 19. yüzyılın ilk yarısında Ayıntap şehrinin durumuna geçebiliriz. 
Bugün Güneydoğu Anadolu'nun en büyük vilayet merkezi olan Gaziantep 1516'da Osmanlı idaresine girdi.59 Yavuz Sultan Selim Merci Dabık seferine gitmek üzere Memluk topraklarına doğru ilerleyip Behisni üzerinden gelerek Antep yakınlarındaki Merzban suyu kenarlarında ordugah kurduğu sırada Memluklular'ın Antep naibi Yunus Bey ordugaha gelerek Osmanlı hizmetine girdi. Orduya da klavuzluk yapacağım taahhüt etti. Antep'e kadar Osmanlı ordusuna klavuzluk etti. Yavuz Sultan Selim 20 Ağustos 1516 tarihinde Antep'e gelerek üç gün konakladı.60 
Bu suretle Antep Şehri de Osmanlı Devleti'ne ilhak olundu. Yavuz Sultan Selim Kansu Gavri'nin Merci Dabık'a gelmiş olduğu haberi ulaşınca Antep'ten ayrıldı ve Merci Dabık'a gitti.61 Bundan sonra 24 Ağustosta Merci Dabık ve 23 Ocak 1517 Ridaniye zaferlerini müteakip Memluklular'ın diğer mukavemetleri de bertaraf edildi v.e 13 Nisan 1517'de Memluk sultanlığı sona ererken bütün toprakları 
da Osmanlı Devleti'nin eline geçti.61 

Osmanlı Fethinden sonra Memluk toprakları üzerinde hemen nüfus ve arazi tahririne başlandı. Binlerce köy ve mezramn hasılat ve vergileri tesbit edildi. Ayrıca tımar sistemi tesis edilerek idari teşkilat kuruldu. Bütün bu işler üç yıl gibi kısa bir sürede bitirildi. 

Bunu Antep'e ait ilk tahrir defterinden anlamaktayız. (1519) Antep Osmanlı idaresine geçtikten sonra ilk yıllarda Halep vilayeti dahilinde mütalaa edildi. Halep'in tahririne Abdullah Paşazade Abdülkerim Çelebi memur edildi.61

• Halep valiliğine de Karaca Paşa diye anılan Ahmet Bey tayin olundu64
• Halep'in tahriri ile görevlendirilen Abdülkerim Çelebi'nin Antep bölgesini de tahrir ettiği ilgili kayıtlardan anlaşılmaktadır.65 

Antep Livası ilk idari taksimata göre (1536) yalnız Antep nahiyesinden meydana gelmiş iken 1543'te yapılan yeni bir düzenlemeye göre Nehr-ül Cevaz ve Tel Başer nahiyeleri Antep Livasına dahil edildi. Tahrir sonuçlarına göre Livalar tesbit edildikten sonra aynı coğrafi şartlara haiz olan Livalardan eyaletler teşkil edildi. Bu durumda Antep Livası Zülkadriye eyaletine tabi oldu. 

Zülkadriye eyaleti şu livalardan meydana geliyordu: Maraş Livası (Paşa Sancağı), Malatya (Has-ı Mirliva), Kars-ı Zülkadriye*, Sümeysad.66 
Antep'in 17. yüzyıl başındaki idari bölünmesi 19. yüzyıl başlarına kadar devam etti. 
* Zülkadriye Eyaletindeki Kars, Kadirli için kullanılmıştır.

16.17.18. Yüzyıllarda Antep 

16. ve 17. yüzyıllarda Antep'te sanayi ve ticaret hızla gelişti. Esnaf birlikleri, medreseler, köy, aşiret ve oymak örgütleri çok düzenli çalıştılar. Vakıflar yoluyla birçok medrese, kitaplık, han, hamam, cami, bed esten gibi topluma yararlı tesisler meydana geteriIdi. Transit ticaret önem kazandı. Esnaf kuruluşlarının çok düzenli çalıştığını ve şehirde yabancı tabiyetli bir tüccarlar grubu faaliyeti 
ve buna bağlı olarak yabancı konsoloslukların bulunduğunu şeri mahkeme sicilIerinden öğreniyoruz. 

16. yüzyılın sonlanna doğru Osmanlı Devleti'nin genel durumuna uygun olarak Antep'teki bu düzen yavaş yavaş bozulmaya yüz tuttu. Devlet uzun süren İran ve Avusturya savaşlarının giderlerini karşılamak için halktan aldığı vergileri artırdı. Ekonomik ve sosyal düzeni bozulan Antep halkı yer yer ayaklanmaya başladılar. Antep'te bulunan Yeniçeriler de dükkan ve evleri basarak halkı huzursuz etmeye başladılar. 

Antep Osmanlı Devleti'ne katıldığından beri devam eden Arap ve Kürt aşiretlerinin saldırıları 17. yüzyılda çok sıklaştı. Arap aşiretleri genellikle Antep'in güneyinde yani Kuzey Suriye'de Kürt aşiretleri ise Urfa, Mardin, Diyarbakır çevresinde, Türkmen aşiretleri ise Antep bölgesinde hakim bir durumda idiler. 67 Arap ve Kürt aşiretleri Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar Antep bölgesine 
saldırıda bulundular. Osmanlı Devleti bunlan durdurmak için birçok teşebbüste bulunmuş fakat muvaffak olamamıştı. Bunu Gaziantep şeriye sicillerindeki pek çok belgeden anlıyoruz. 1734 tarihli bir fermandan bir Türkmen aşireti olan Elbeylilerin Sedd-i Urban olarak Türkiye - Suriye sınırı olan bölgeye yerleştirildiklerini görüyoruz.68 Buradaki Sedd-i Urban deyimi dikkat çekicidir. Urban çöl Araplan için kullanılmaktadır.69 Demekki Osmanlı Devleti Antep bölgesine güneyden gelecek olan Arap aşiretleri saldırılarına karşı Türk aşiretlerini bir set görevi görmek üzere bu bölgeye yerleştirmişti. Osmanlı Devleti Horasan tarafından hala gelmekte olan yeni Türkmen aşiretlerini Antep bölgesine yereleştiriyordu. Bu son gelen Türkınenler Antep'te oturdukıarı 
yerlere bağlı bulundukları boy ve oymaklannın isimlerini verdiler. (Barak, Avşar, Ceritli, Savcılı, Kızık, Karadinek, Yalankaz (Yalan göz), Üç kilise, Taşlıca, Karkın, Beydili, Karasaka!, 

Çaykuyu, Büğdüz vs. daha adını burada sayamayacağımız kadar çok Türkmen boylarının ve aşiretlerinin isimlerini taşıyan köy ismi mevcuttur. 70 Antep şeriye sicilierinde Antep'e 400 yıl boyunca devam eden aşiret saldırılarını gösteren pek çok belge mevcuttur. 

Bir örnek: 

Buyrultu 15 Şaban 1143 (23 Şubat 1731) Antep Naibi, Mütesellimi, Yeniçeri serdarı, Vilayet Ayanı ve İşerlerine, Okçu İzzeddin Oymağının yaptıkları haydutluklar gönderdiğiniz yazıdan öğrenilmiştir. Bu iş için kendim hareket edeceğim, çevrenizde bulunan Çepni, Bahadırlı, Reşi oymaklarına Rumkale subaylarına bu konuda buyrultu gönderilmiştir. Ben oraya gelinceye kadar Antep'in korunması, geldiğimde haydutların dağıtılmaları ve cezalandırılmaları gereği yapılacaktır. 
Rakka Muhafızı Hüseyin Paşa Cilt: 82 Sayfa: 3 71 

Antep bölgesindeki aşiret saldırılarını gösteren yukarıdaki belgeye benzer pek çok belge şeriye sicilierinde mevcuttur. Bunlardan bazıları dipnot kısmında gösterilmiştir.72 

18. yüzyılda Antep'te ekonomik ve sosyal düzenin bozulmasının bir nedeni de uzun süren Avusturya ve İran savaşları için Antep halkından çok sayıda gencin askere alınması ve çoğunun geri dönmemesiydi. Bu savaşlar sırasında asker alımı yanında çok sayıda yiyecek ve malzeme istekleri de oluyordu.73

Bu durum 19. yüzyılda da devam etti.74 

17. yüzyılda Antep'i ziyaret eden ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiye göre Ayıntap'ın 32 mahallesi, 8067 evi, 16 camii, 140 mektebi, 14 hamarnı, 6 hanı, iki imaret ve 40 tekkesi bulunduğunu fakat en güzelinin mevlevi tekkesi olduğunu söyler. 75 Şehrin tam ortasında kalenin kurulduğunu bu kalenin etrafının bir hendekle çevrili olduğunu, 26 kulesi, kalenin içinde 40 oda, bir 
cami, bir hamam ve birkaç buğdayambarı bulunduğunu kalenin etekleri boyunca uzanan şehrin yollarının kandillerle aydınlatıldığını ve subaşılar tarafından korunduğunu ve güvenliğinin sağlandığını ilave eder. Ayrıca burada yetişen üzüm, badem ve fıstığın, yapılan pekmezin başka hiçbir yerde olmadığını buradan Suudi Arabistan'a, tran ve Hindistan'a gönderildiğini söyler.76 
Evliya Çelebi'nin verdiği rakamlardan Antep'in 17. yüzyılda da ilim bakımından eski parlaklığını koruduğunu söyleyebiliriz. 

18. yüzyıla geldiğimizde bu bölgedeki Arap ve Kürt aşiretlerinin saldırıları daha da sıklaştı. Arap aşiretlerinden Muvaliler, Aneze aşireti, Binisait aşiretleri ile Rışvan aşireti ve Ketiken aşireti bu saldırıları gerçekleştiren aşiretlerin en önemlileriydi.77 
18. yüzyılda bu aşiret saldırılarına bir de yeniçerilerin taşkınlıkları eklenmişti. Bu sırada yeniçeriler iyiden iyiye bozulmuş, evleri, dükkanları basmaya, halkın mal, can, ırzına, tecavüz etmeye başlamışlardı. 
Yeniçerilikle hiçbir ilgisi bulunmayan kişiler yeniçeri olduklannı iddia etmeye başlamışlardı. Antep'te birçok sahte yeniçeri türemişti. Seriye sicilIerinde bu yeniçeri taşkınlıklannı gösteren pek çok belge mevcuttur. 78
Şeriye sicilIerindeki 3 Mart 1790 tarihli bir belgeye göre Antep'te üç yeniçeri bölüğü vardı. Bu bölüklerden birer temsilci Antep ileri gelenleri önünde bundan böyle uygunsuz, kanunlara aykırı hareket etmeyeceklerini böyle hareket eden arkadaşlarının da yakalanıp cezalandırılacaklarına dair söz vermişlerdi.79 Yine 30 Haziran 1792 tarihli bir belgeye göre de Antep esnafı ile Yeniçeriler 
arasında bir anlaşma sağlanmasına çalışılmıştı. 80 Antep'te 18. ve 19. yüzyıllarda birçok önemli ayaklanma meydana gelmişti. 

Bunların çoğuna da yeniçeriler sebep olmuşlardı.81 Antep'teki yeniçeri taşkınlıklarından Asım Tarihi'nde de bahsedilmektedir. 
1788 yılında Arabistan cenneti diye anılan Antep'te Ayan sayılan Battal Paşazade Nuri Mehmet Paşa Antep'e eskisi gibi iyi bir düzen getirmek için çalışır. O devirlerde (1788) Ayıntap'ta Yeniçeri zümresinden üç orta olup bunlar halkı rahatsız etmekte eşkiyalık, soygunculuk ve çeşitli yolsuzluklar yapmaktadırlar. Ayrıca Bektaşiler de halka saldırarak rahat ve huzuru bozmaktadırlar. Yeniçerilerin ve Bektaşilerin bu asayişsizliklerinin ortadan kaldırılması için Nuri Mehmet Paşa asker toplamış, askerin giderlerini karşılamak için de Antep'in zenginlerinden öbür dünyada ödenmek üzere borç almıştı.82 Maraş, Kilis ve Cerit halkı da bunu uygun görerek devletten sefer yapılmak üzere 500 süvari istemişlerdi. Padişah ordusunda sadrazam olan Koca Yusufda bunu uygun görerek o havalinin muhafazasası için 300 süvari ile Antep'e geldi. Nuri Paşa o zaman Antep kaymakamı idi.83  Bu olay üzerine Nuri Paşa'yı çekemeyenler onu idam ettirdiler. Yeniçeriliğin 18 ve 19. yüzyıllarda ne kadar pejmürde ve askerlikten uzak bir eşkiya güruhu haline geldiğini Antep kazasını incelerken açıkça goruyoruz. 

Nizam-ı Cedit'in ne kadar gerekli olduğu Koca Sekbanbaşı Risalesi'nde teferruatlı bir şekilde anlatılmaktadır. Şehzade 4. Mustafa'ya sunulmuştur. Kabakçı isyanından sonra Nizam-ı Cedit yok edilmiş ve bütün kötülüklerin Nizam-ı Cedit'ten kaynaklandığı iddia edilmişti. Koca sekbanbaşı bu iddialara cevap vermiş 1791 - 1792 anlaşmaları ile sona eren Osmanlı-Avusturya - Osmanlı-Rus 
savaşlarındaki bozgunun sebebi de Nizam-ı Cedit mi idi diye Sormuştu.84 

Yeniçeri serdarının bundan sonraki Osmanlı-Rus savaşında Sadrazam Koca Yusuf Paşa'ya gelip bizim Rus askeriyle savaşacak gücümüz yok dediğini bunun üzerine sulh yapılmaya mecbur olunduğunu yazar Osmanlı Devleti'nin bu yüzyıl başında içinde bulunduğu durum daha önce anlatılmıştı. Fransızlar işgal ettikleri Mısır ve Suriye'den çekilmişler yeniden Osmanlı - Fransız dostluğu kurulmuş 
ve Osmanlı Devleti 1806 da Ruslar'ın Eflak Boğdan'ı işgali üzerine bu devletle savaşa başlamıştı. Bu savaşın Anadolu kentlerine yansıması ilave vergilerin istenmesi86 asker ve malzeme talepleri şeklinde oldu. 1807 Antep kazasına gönderilen bir fermanda 500 süvari erinin başbuğ kumandasında derhal yollanması8? ve Ayrıca Maraş'tan istenen 400 devenin 105 adedinin Antep'ten temin edildiği.88, başka bir fermanda 1000 yeniçeri ile orduya katılacak gönüllüler ve zahire taşımak üzere 400 deve gönderilmesi istenmekteydi.
89 1812'de Bükreş anlaşması ile bu savaş sona ermiştiı Fakat Antep'ten asker ve malzeme istekleri bitmemişti. Bu sırada İran Şahı'nın oğlu veliahtı Abbas Mirza Doğu Anadolu'ya diğer oğlu Mehmet Mirza'da Irak'a taarruz etmişlerdi. Doğu Anadolu'nun bir bölümünü işgal eden Abbas Mirza'ya karşı tedbir olarak hazırlanacak ordu için Antep'ten Mehmet Emin Rauf Paşa maiyetinde 1000 süvari tertip edilerek Erzurum'a gönderilmesi, eğer bu kadar asker temin edilemez se temin edilemeyen bölüm için her askerin aylığı 250 kuruş hesabıyla bedellerinin Antep ve kazalarından temin edilmesi isteniyordu.90 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***