8 Ocak 2019 Salı

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP., BÖLÜM 5

19. YÜZYILIN İLK YARISINDA AYINTAP,  BÖLÜM 5



Nizip Savaşı, 

Kütahya anlaşmasının uygulanması sırasında bir takım anlaşmazlıklar meydana geldi. M. Ali'nin elinde kalan ülkelerin vergileri konusunda anlaşmazlıklar oldu167 Lübnan'da M. Ali'ye karşı çıkan bir isyan 2. Mahmut tarafından desteklendi. Bu arada M. Ali Mısır'a bağımsızlık kazandırmak için diplomatik faaliyetlerini sürdürüyordu. 
İbrahim Paşa'nın hayalleri, ihtirasları o derece büyüktü ki halifeliği bile İstanbul'dan Mısır'a taşımayı düşünüyordu. Zaten Osmanlılar halifeliği Mısır'dan almamışlar mıydı? Bunun dışında İbrahim Paşa'nın Avrupa devletlerine şirin görünmek için Suriye hıristiyanlarına fazla haklar tanıması müslümanlarla eşitlik prensibini ortaya koyması Suriye halkını M. Ali'ye karşı ayaklanmaya 
sevketmişti. Padişah bundan memnundu. Bu arada Osmanlı ordusu nisbeten düzene girmişti. M. Ali'yi bir ticaret rakibi olarak gören ingiltere ile bir ticaret anlaşması yapıldı. (16 Ağustos 1838 - Balta Limanı Ant.) Böylece bu devletin de siyasi desteği sağlandı 168

Mehmet Ali ile Osmanlı Devleti aralarında yaptıkları birtakım görüşmelerde bir anlaşma sağlayamadılar. M. Ali her yıl Bab-ı Ali'ye vermesi gereken vergiyi göndermedi ve bağımsızlığını ilan etti. Bu durumda 2. Mahmut Rusya'nın da onayını alarak M. Ali Paşa'ya karşı savaşa girişilmesi için emir verdi. (21 Nisan 1839)169. Osmanlı ordusu Antep'in güneydoğusundaki Nizip'te konakladı. 
İbrahim Paşa ise Karargahını Halep'te kurdu. Osmanlı ordularının başında Hafız Ahmet Paşa bulunuyordu. Osmanlı ordusunda bundan başka Prusya'dan getirilmiş subaylar vardı. Bunlar arasında ileride Prusya genel kurmay başkanı olacak olan Helmut Von Moltke'de bulunuyordu. ** 
  ** Helmut Von Maltke, Türkiye Mektupları" isimli çok tanınmış eserinde Antep civarında cereyan eden Osmanlı - Mısır savaşını detaylı bir biçimde anlatmaktadır, 

Sayı bakımından aşağı yukarı Osmanlı ve Mısır orduları eşitti. Hafız Paşa kuvvetleri bir yıldır savaşa hazır halde tutuluyordu. İbrahim Paşa'da Suriye'nin kuzey sınırına çok miktarda cephane sevkediyordu.170. Kendisi de Halep dolaylarında büyük bir hazırlık içindeydi171. 
Osmanlı ordusu Birecik'te toplandı. (7 Mayıs 1839). İki ordunun birbirine bu kadar yakın bulunduğu bir ortamda her an çatışma başlayabilirdi 172. 
İbrahim Paşa'nın ordularını güneye çekeceği lafları dolaşmasına rağmen bu doğru değildi. Çünkü o Kuzey Suriye'yi ve Adana'yı çarpışmadan bırakamaz  dı.173. Osmanlı ordusunun öncüleri 20 Mayısta Nizip'in ilerisine, tam sınıra varmışlardı. 174

• Birecik'te 

Fırat kenarında kurulan ordugah çok güç şartlar içerisinde hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu. 
Moltke İbrahim Paşa'nın ordusunun Türklerle kıyaslandığı zaman daha iyi olduğunu söylüyordu. Sayıca da Hafız Paşa'nın ordusundan ancak 10.000 kadar fazla idi. Fakat İbrahim Paşa ordusunun bir bölümü yeni işgal ettiği yerlerden toplanmış kişiler olduğundan, bu ordudan sürekli Osmanlı ordusuna günde 30, 40 kişi iltica ediyordu. Hatta silahlarıyla geliyorlardı. Mısır ordusunda 
yokluk hüküm sürüyor ve Suriye şehirleri Mısırlılar'a isyan halinde bulunuyor lardı. Moltke savaş başlamadan civardaki kuvvetlerin de gelmesini beklemek gerektiğini düşünüyordu. Fakat Hafız Paşa ise bir an önce savaşmak istiyordu. Görünüşte İbrahim Paşa'nın çarpışmaya başlamaya hiç niyeti yoktu. Birçok şeylere tahammül ediyordu. Fakat İbrahim Paşa'yı harekete geçiren şey Antepliler'in yaptığı şu olay olmuştu. 

Osmanlı ordusunun süvari kuvvetleri sınırın beş saat ötesine kadar uzanmıştı. Savaşın başladığını gören Antep halkı şehirdeki Mısır kuvvetlerini İç Kaleye hapsetmişti. Bu kuvvetler hafif bir bombardımana dayandılar. Fakat bunlara tedahüle kalmış olan 18 aylıklarının ödeneceği vaad edilince sadece teslim olmakla kalmayıp Osmanlı hizmetine de geçtiler. Bu durum bardağı taşıran son 
damla olmuştu ve Suriyeli bir serdarın bile tahammül edeceğinden fazlaydı. Ve İbrahim 20 haziran günü bütün ordusuyla ortaya çıktı. 

Osmanlı ordusundan sadece 1,5 saat mesafede karargah kurdu.175. Moltke:ye göre bu durumda geri çekilmek daha doğru olacaktı. 

Ancak Hafız Paşa ayıp olur gerekçesiyle bunu geri çevirdi. Moltke bu çekilmenin düşmanın tazyiki ile olmayıp kendi rızasıyla olacağını söylemesine rağmen bunu kabul ettiremedi. Hafız Paşa geri çekilirse Antep'in de elden çıkacağını söylemiş olmalı ki, Moltke bu kadar önemli olayın yanında Antep'in elden çıkmasının üstünde durulacak birşey olmadığını asıl önemli olanın İbrahim Paşa'nın ordusunu mahvetmek olduğunu söylemişti. Ve Nizip'te daha fazla kalmaktan doğacak sonucu kabul etmeyeceğini bildirmişti. 176

Nihayet Mısırlılar'ın beklenen saIdmsı 24 Haziranda başladı. Hafız Paşa'nın ordusu dört saat içinde perişan edildi. Harp meydanında binlerce ölü on binlerce esir ve silah bırakıldı. İbrahim Paşa kuvvetleri Osmanlı ordusunu bir kere daha büyük yenilgiye uğratmış ve ona 2. Defa İstanbul yolu açılmıştı 177. Bu arada padişah 2. Mahmut yenilgi haberi gelmezden birkaç gün önce öldü. Yerine 
16 yaşındaki oğlu Abdülmecit geçti. (l Temmuz 1839) Abdülmecİt tahta geçince gönderdiği fermanla 2. Mahmut zamanından beri M. Ali ile olan ihtilafın sona erdiğini bildirmişti 178. Ancak meseleler Avrupa devletleri işe karışmadan bitmedi. Nizip Savaşının ertesi gün İbrahim Paşa Antep halkına gönderdiği bildiride şöyle diyordu: 

" Antep halkına bildirilir ki: 

Dünkü gün Mısır ordusu ile İstanbul ordusu üzerine varılıp pek fena tarumar ettiğimizi şimdiye kadar işitmiş olacaksınız. Sizin ettiğinizi kendi merhametimden affettim. Hatta ilkin Antep'e gelmeyip ordunun üzerine gitmemiz, kadın ve çocuklarınıza merhametten icap etmiştir. Bu defa da tarafımızdan teşebbüs-ü umur ile mesalih miriyeyi birlikte görmek için Antep'in ileri gelen eşrafından 
Hüseyin Efendi tarafınıza gönderilmiştir. Siz Antepliler affettiğimi bilip başka yerlere gitmişiniz varsa cümleniz Antep'e gelip işleriniz ile meşgulolarak miri hizmetler dahi görmeyiniz. Mazallah bu af ve buyrultudan sonra taşrada kimse kalıp Antep'e gelmez ise başka türlü terbiye edeceğim. Kesin ve doğru olarak.bilmeniz için Divan-ı Askeri-i Mısriye'den bir günlük yoldaki Nizip'ten iş bu buyrultu çıkarıldı. Gerektir ki mucibince harekatı aykırı işlerden çekinesiniz''179

Mısır istilasının başladığı günden beri Antepliler'in Mısırlılar'a direndiğini karşı koyduğunu görmüştük. Bu belgede İbrahim Paşa" sizin ettiğinizi" demekle herhalde Moltke'nin anılarında anlattığı Antepliler'in Mısır ordusunu kaleye hapsedip daha sonra da onların Osmanlı ordusuna iltihak etmelerini sağlamış olduklarını kastetmişti. Bundan başka Mısırlılar Hafız Paşa ordusuyla Antep - Birecik karayolu üzerindeki Mizar geçidinde savaşa tutuştuğu sırada Antepliler de Orul köyü yakınında Osmanlı ordusuna yardımcı olarak savaşa katılmışlardı. 

Yenilgiden sonra İbrahim Paşa Antepliler'in bu "ettikleri" üzerine şehri yakıp yıkmaya, bütün halkı kılıçtan geçirıneye, taş üstünde taş bırakmayıp üzerine arpa ekeceğine yemin etmişti. Fakat bu olay Antepli bilginlerden Hafız Paşa'nın buluşuyla önlenmişti. 
Şöyle ki: Nizip savaşını kazanan İbrahim Paşa'nın Antep üzerine yürüdüğünü haber alan Antep halkı kadın, çoluk çocuk şehri terk ederek Maraş yönüne çekilmişlerdi. Tam bu sırada savaşlar sırasında tarafsız kalan Antep'in medrese mensupları yani o zamanın aydın sayılan kişileri devreye girdiler. Bu kişiler 120 kişilik bir heyet teşkil ederek şehre 3-4 saat mesafede İbrahim Paşa'yı büyük 
bir saygı ile karşıladılar. Bu heyetin başında medrese ileri gelenlerinden Küçük Hafız Paşa denilen kimse bulunuyordu. Tam bir siyaset adamı olan Küçük Hafız, heyeti teker teker İbrahim Paşa'ya takdim etmiş ve gönül alıcı sözlerle İbrahim Paşa'yı yumuşatmasını bilmişti. Bunun üzerine İbrahim Paşa ile Antep heyeti arasında yapılan anlaşmaya göre Antep'in doğu tarafında derme çatma birkaç 
kulübe ile bostan yakılmış Mısır askerleri tarafından yağma edilmiş ve buraya arpa ekilerek İbrahim Paşa'nın yemininin yerine getirilmesi sağlanmış ve böylece bütün Antep şehri yakılmaktan kurtarılmıştı.180 

Nizip savaşı hezimetle neticelenmiş Moltke ve Osmanlı ordusu aynı akşam Antep'e gittiklerinde bütün halkın İbrahim Paşa'nın intikam korkusundan şehri terkedip kaçtıklarını bu sebeple kendilerinin şehirde yiyecek hiçbir şey bulamadıklarını aynı gece yorgun atlarıyla yiyeceksiz ve arpasız Maraş'a gittiklerini anlatıyordu. 181
Nizip yenilgisi Rusya'nın Hünkar İskelesi antlaşmasının gereklerini yerine getirmesini icap ettirdiğinden İngiltere buna meydan vermek istemedi. ingiltere M. Ali'yi tazyik altında tutmaktaydı. 

Diğer 4 devlet de (Avusturya, Prusya, Rusya, Fransa) hazırladıkları bir notayla Bab-ı Ali'nin kendilerinin haberi olmadan Mehmet Ali ile ikili bir anlaşmaya girmemesini istemekteydi. Böylece Mısır meselesi bir padişah ile asi valisi arasındaki bir mesele olmaktan çıkıp tam bir Avrupa sorunu haline geldi. (28 Temmuz 1839) Osmanlı Devleti şimdi de 5 büyük devletin himayesini kabul etmiş oluyordu. İngiltere daha önce de belirtildiği gibi Balta Limanı anlaşmasıyla (16 Eylül 1838) Osmanlı Devleti'nden önemli ticari imtiyazlar elde etmişti. 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanının ilan edilmesi Mehmet Ali'nin iyice sıkıştırılmasının bir parçasıydı. Gülhane hattı'nın ilanının bu meselenin çözümüne olumlu katkı yapacağına inanılıyordu. Gerçekten Londra'da 12 Temmuz 1840'ta M. Ali yanlısı Fransa haricinde varılan mutabakat Mısır valisinin gerekirse silah zoruyla durdurulmasını öngörüyordu. Suriye'de M. Ali aleyhine oluşan hava da ona başka bir şans bırakmıyordu. Fakat M. Ali bu dört devletin teklifini Fransa'ya güvenerek reddetti. Bunun üzerine 4 devlet Mısır üzerine harekete geçtiler. M. Ali buna daha fazla dayanamayarak işgal ettiği bütün Suriye'den çekilmek zorunda kaldı. Padişah M. Ali'ye gönderdiği bir ferman ile Mısır'ın babadan oğula geçmek üzere kendisine bırakıldığını bildirdi. 
(Kasım 1840) Böylece 10 yıldır süren Mısır meselesi sona erdi. İbrahim Paşa Antep yöresinden çekilirken pek çok cephane ve askeri malzeme bıraktı.182.  Bu durum İbrahim Paşa'nın Antep'ten süratle ayrıldığını göstermektedir. Mısır ordusunun çekildi ği Antep halkına çeşitli bildiri ve buyrultularla bildirildi.183 

Yine 1840 tarihli Ahmet Zekeriya Paşa'nın buyrultusuyla.184 Mısır valisinin Akka ve Beyruüa uğradığı felaket üzerine askerini çekmekte olduğu burada 
halkın asayişiqi temin için 20.000 kişilik bir kuvvetin buraya geleceği, savaş sırasında Osmanlı ordusundan yana olanların makamlarının korunacağı, maaşlarının da usulüne göre verileceği, Mısır ordusunda hizmet gören küçük zabit olsun, mirliva olsun, başıbozuk bulunsun rütbelerinin eskiden olduğu gibi bırakılacağı ve kendilerine itibar olunacağının duyurulması isteniyordu. Ayrıca 
aynı belgede bütün bunların gönderilen Arapça takvim-i vekayi nüshalarında da belirtildiği ilave edilmekteydi. Burada ilginç olan nokta o sıralarda halkının %90 ının Türkçe konuştuğu bir şehire Arapça Takvim-i vekayi gönderilmesiydi. Bu durum merkezin bu bölgeyi ne ölçüde tanıdığını gösteriyordu. Osmanlı Devleti'nin en üst makamlarına kadar yükselen kimi vezir ve sadrazamların Gaziantep bölgesi halkını Arap ve Kürt zannederek Türkçe bilmeyen idareciler gönderdikleri görülmüştü. Türkçe bilmeyen yöneticilere halkın tepkisi büyük olmuştu. Mesela 1885 yılında Antep'e Ebul Muhsin Efendi adında Türkçe bilmeyen Şam'lı bir hakim gönderilmişti. 

Bir Türk şehrine Türkçe bilmeyen bir hakim Arapça bilmeyen halkı yargılayarak adalet dağıtacaktı. Antep halkı bunun üzerine Hasırcıoğlu'nun (Antep ileri gelenlerinden) dilinden İstanbul'a şu dilekçeyi gönderdi. " Antep bütün halkı türkçe konuşan büyük bir Türk şehridir. Gönderilen hakim Türkçe bilmez bir Araptır. Allah Kuranı Kerim'de "her kavme kendi diliyle konuşan bir peygamber gönderdik" buyurmuştur. Buna uyularak bize de Türkçe konuşabilen bir hakim gönderilmesini ihtiyarlığım dolayısı ile bütün ahali adına dilerim"185. Antep'te Osmanlı idaresi tekrar kurulduktan sonra atanan ilk Antep Mütesellimi Battal Beydi. Halep Eyaleti'de Esat Paşa'ya verilmişti. Antep yine Halep Eyalet'ine bağlı bir sancak olmaya devam etti.186. 
Antep'te Mısır meselesi halledilip Osmanlı idaresi kurulunca bu bölgede Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerinin uygulanmaya çalışıldığı ve bu konuda pek çok buyru1tu ve ferman geldiğini görüyoruz. Hatta Antep henüz ibrahim Paşa idaresindeyken Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerini içeren bir ferman Mehmet Ali'ye tabi olan bütün kazalara ve Antep'e de gönderilmişti.187 Antep Osmanlı idaresine geçtikten sonra da bu konuda ferman ve buyrultular geldi. 

"Tanzimat-ı hayriyenin Halep Vilayetinde de uygulanması için ferman gönderildiği, Halep valisi Esat Paşa'nın 6 Safer tarihli buyrultusu ile Antep Naip Mütesellim ve ileri gelenlerine tebliğ edilmiştir"188.  Bundan sonraki yıllarda tanzimatın getirdiği yeni vergi toplama usulü uygulanmaya başlanmıştı. Vergilerin iki taksitte toplanacağı 1842 tarihli bir fermanla bildirilmişti 189. 1849 yılında Halep Eyaleti ve kazalarında nüfus sayımı yapılması için bir buyrultu gelmişti. Belgenin içeriğinden bu tarihte genel bir nüfus sayum yapıldığı anlaşılmaktadır.190. Antep'te askeri işlerde de tanzimat uygulamalarının yansımasını görüyoruz. 1843'te aske.r değiştirmeleri kuralar ve askerliğin beş yılla sınırlandırıldığı hakkında bir ferman gelmişti 191. 

19. yüzyılın ilk yarısında Antep şehrini incelerken şu önemli iç olayı da anlatmak gerekir. Halep ve Antep taraflarında halk emir ve yeniçeri diye iki kısma ayrılmıştı. Rivayete göre Emirler Yavuz'un Antep'i Osmanlı idaresine katmazdan önceki halkıydı. Yeniçeriler ise bu tarihten sonra gelip yerleşenlerdi. Bunların başında askeri sıfatı olan bir yeniçeri gelir. Bu iki partiden emirler başlarına yeşil, yeniçeriler ise kara sarık sararlardı. Antap'te asayiş bozucu olayların kökeninde hep bu ikiliğin tesiri vardı. (Daldabanoğlu ve Nuri Mehmet Paşa olayları bunun örnekleridir.) Yeniçeriler Osmanlı takımı olarak devlet taraflarlığını temsil ederlerdi. Emirler ise eski yerli halkın temsilcisi idiler. Yeniçeri ocağının ilgasına kadar iki taraf arasında zaman zaman mücadeleler ve muharebeler meydana geldi. Aynı durum Zülkadriyeli ve Beyazidli isimleri altında Maraşta da mevcuttu.192 

Şeriye sicillerindeki bir belgede bu ikiliğe bir son verilmesi isteniyor, yeniçerilerden birinin emirlerden birini öldürdüğü ve öldüren kişinin müftü ve mütesellim tarafından salıverildiği ve bu kişilerin görevden alındıkları bildiriliyordu.193

6.CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder