2 Ocak 2019 Çarşamba

PKK’NIN BÖLGESEL TERÖR AĞI YAPILANMASI BÖLÜM 5

PKK’NIN BÖLGESEL TERÖR AĞI YAPILANMASI BÖLÜM 5


PKK YAPILANMASINA BATI DESTEĞİ

    Bruce Hoffman, El-Kaide’yi yenmenin, örgütün ideolojik söylemleriyle mücadeleden geçtiğini ve örgütün uyguladığı stratejinin üç temel unsuruyla mücadele etmeye dayandığını belirtmiştir: “örgütün verdiği mesajlarının yankı bulmaya devam etmesi”; “örgüte yeni üye çekmekte süregelen kabiliyetleri; “sürekli yeniden doğuş ve kendini yenileme kapasitesidir.”100 PKK’nın ideolojik söylemine, özellikle de öne sürülen “cinsiyet eşitliği”ne ve şaşırtıcı şekilde on sekiz yaşın altındaki çocuk militanlara yönelik Batı desteği, PKK’nın yaymaya çalıştığı mesajlarının çok daha geniş yankı bulmasını sağlamakta ve örgüte yeni militan bulmadaki yeteneğini katlamaktadır.101 Suriye’de YPG’ye yönelik Batı desteği (finansal/mali, propaganda ve askeri manada) hep DEAŞ’a karşı savaş öne sürülerek yapılmaktadır. 

Özellikle de DEAŞ’ın 2014’te Kobani’ye yönelik saldırısından itibaren ABD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla birlikte hareket ettiği daha gözle görülür hale gelmiştir.102 ABD, DEAŞ’a karşı mücadeleyi öne sürerek YPG’ye ağır silahlar da dahil olmak üzere çok sayıda silah teslimatı yaptı.103 Obama Yönetimi, PKK’nın uzantılarını DEAŞ’a karşı mücadelede etkili ve faydalı olarak nitelendirirken,104 “ABD, [bu süreçte] YPG’nin hava kuvvetleri, YPG ise ABD’nin kara kuvvetleri haline geldi”105 

ABD hükümetleri şu ana dek YPG’yi hem askeri, ekonomik ve diplomatik olarak doğrudan hem de ‘Enterasyonel Kurtuluş Evlatları (Sons of Liberty International, SOLI) ve Yurtdışında İnsancıl Savunma (Humanitarian Defense Abroad, HDA) adlı, ABD merkezli bazı ‘savaş vakıflarıyla’ desteklemektedir. 
Bu iki vakıftan HDA, ABD Hazine Bakanlığının İç Gelir İdaresi’ne ‘kamusal vakıf’ olarak kayıtlıyken, SOLI kar amacı gütmeyen bir limited şirket olarak 
geçmektedir.106 Bu iki ‘vakıf’ da PKK’nın Suriye kolu YPG’yi Suriye’de desteklemektedir. “HDA bir YPG komutanı için sahadan elde edilen istihbaratın nasıl daha iyi kullanılabileceği ve online sosyal medya platform analiziyle nasıl birleştirilebileceğine dair bir araştırma raporu hazırladı… 

HDA ayrıca Kürt gruplara operasyonel güvenliklerini nasıl sağlayacaklarını öğretti. Örneğin, DEAŞ topraklarında bulunan Kürt casuslara ve gözlemcilere 
raporlarını Facebook aracılığıyla göndermemelerini söyleyen HDA idi. Bunun yerine olarak Telegram, SureSpot ve diğer ileri şifreleme yöntemlerini kullanan 
araçların kullanımını onlara öğretti. 

HDA Kürt gruplara istihbarat toplamak veya güvenli bir savaş karakolu edinmek için kullanabilecekleri aplikasyonları gösterdi. Yerel ve HDA’nın sağladığı maddi kaynakların yetersiz kaldığı durumlarda ise, HDA yerel [yine muhtemelen Kürt] gruplara ve komutanlara Kickstarter ve Go- FundMe gibi kitle fonlaması websitelerinin kullanımını öğretti.107 HDA’nın “eski ABD askerleri” ve “ABD’li olmayan eski askerler ve orduda daha önce hiç görev almamış ancak tıbbi bilgi gibi savaş meydanında çok değerli olabilecek yeteneklere sahip siviller” arasından bulduğu ‘gönüllüler’ ile desteklediğini söylediği ‘DEAŞ karşıtı Kürt birimler’ muğlak bırakılsa da, YPG’nin de bu birimler arasında olduğunu varsayabiliriz.108 Yine HDA’nın Kürt birimlere sağladığını iddia ettiği “keskin nişancılar, sıhhiyeci, istihbarat görevlileri gibi kuvvet çarpanı olarak fayda sağlayacak gönüllülerin” YPG’ye de ulaştığını varsaymak yanlış olmayacaktır.109 

Avrupa ülkelerinin PKK’nın bölgede terör ağı yapılanmasına tepkisi ABD 
yönetimlerinin politikalarıyla farklılık göstermedi. PKK’nın kolları Avrupa’da 
da zaten yıllardır operasyonel haldeydi ancak son dönemde çok daha 
faal hale geldiler. Örneğin, PYD’nin Avrupa’da bürolar açmasına110, eylemleri 
için para toplamasına111, açık bir biçimde propaganda yapmasına ve Suriye’de 
savaşacak yabancı militant toplamasına izin verildi.112 İngiltere Lordlar 
Kamarası’nin bir üyesi, Raymond Joliffee, Hollandalı Jan Best de Vries isimli 
bir profesör, Occupy Wall Street kurucusu David Graeber PKK ve bölge yapılanmasına övgüler yağdıran Batılılardan yalnızca bazılarıydı.113 
Şunu söylemek gerekir ki Batı’nın Suriye İç Savaşından bu yana PKK’ya 
yönelik tavrı adeta şizofrenik bir tavır oldu. Obama yönetimi YPG ve 
PYD’nin, ABD’nin uzun süredir terör örgütleri listesinde yer alan PKK ile 
aynı şeyler olduğunu çok iyi bilmekte ama ‘daha şer olarak nitelendirdiği 
DEAŞ tehdidiyle savaşmak bahanesiyle PKK uzantılarıyla birlikte hareket 
etmektedir.114 ABD böyle yaparak ironik biçimde kendisine Marksist müttefikler edinmekte ve Marksist devrimcileri güçlendirmektedir. “Suriye’de 
ABD, PYD gibi ayrılıkçılığı veya devleti kabul etmeyen ütopik bir vizyon 
olarak sunduğu ‘Demokratik Konfederalizm’ iddialarına rağmen, uygulamada, 
Suriye’nin bölünmesine hizmet eden ve ulus-aşırı tasarı ve planlara sahip 
bir yapıyla işbirliği yapmaktadır.”115 “ABD’nin sözlü olarak savunduğu politikayla hiç bağdaşmayan bir ideolojiye bağlı olan Kürt Hareketi, radikallere 
karşı Amerika’nın en yakın müttefiki haline geldi. Halk Savunma Birlikleri, 
ya da YPG bu siyasi hareketin silahlı kanadını oluşturmakta... savaş sırasında 
Suriye hükümeti tarafından başlatılan Kürt çoğunluğun olduğu bölgelerde 
Öcalan’ın Marksizm ilhamlı vizyonlarını uygulamaya koymaya uğraşmaktadır.”
116 Batı’nın PKK’nın bölgedeki yeni yapılanmasına yönelik aktif desteği 
bazı durumlarda YPG saflarında savaşan Batılı Uluslararası Marksist devrimcileri 
ve “henüz organize olamamış uluslararası bir solcu lejyonunu”117 
desteklemek anlamına gelmektedir.118 Örneğin, YPG’nin İspanyol yabancı 
savaşçıları Komünist Yeniden İnşa Örgütü (Marksist-Leninist bir grup) adlı 
aşırı sol bir grupa mensuplar.119 

YPG’ye katılan bazı Batılı yabancı savaşçılar PYD’nin radikal sol ideolojisini 
öylesine katı ve itici buldular ki, bazıları bu yüzden YPG’yi terk ettiler.120 YPG’nin DEAŞ’a karşı savaşı gerekçe göstererek karşı savaşmak amacıyla “sempati uyandırma atağından” etkilenen bir batılı yabancı “bir sürü aşağılık kızıl “olarak adlandırmıştır. 121 YPG’ye katılan eski bir Amerikan donanması mensubu, PKK’nın tüm enternasyonalist söyleminin altında arkaik bir ulusçuluğun yattığını, 13-14 yaşındaki çocukların silahlandırılıp savaşa gönderildiğini ve zorunlu ideolojik eğitimin verildiğini not eder.122 
Diğer yandan, YPG’nin yanında savaşan bazı Amerikalı yabancı savaşçılara 
göre, PKK ve uzantılarının karşı konulmaz çekiciliği tam da YPG’nin 
kızıllığından gelmektedir. Onlar için “ne kadar kızıl olursa o kadar iyi.” Bir 
anarşist- komünist kendisiyle konuşan muhabire “Onlar [PYD/YPG] bizim 
yoldaşlarımızdır” demiştir.123 

Batı ve önde gelen Avrupa ülkeleri, böyle yaparak, PKK’nın ağını mümkün 
olduğunca geniş bir yelpazede genişletmesi riskini ortaya çıkarmaktadırlar. 
Bu suç örgütü/terör ağının ne kadar tehlikeli boyutlara gelebileceği bugün 
için kullanışlı biçimde unutulabilir ancak daha önce defalarca kanıtlanmıştır. 
“PKK Avrupa düzen ve hukukuna karşı bir tehlikeyi simgelemektedir. Örgütün 
daha önceden bahsedilen Avrupa-aşırı ağı, Kuzey Irak’tan Paris’e, Berlin’e ve 
Londra’ya kolay erişimi sağlayan bir “PKK otobanı” olarak işlev görmektedir. 
Bu PKK otobanı Avrupa’da asayişi tehdit ederken, bir taraftan da şiddeti 
körüklemektedir. İngiliz güvenlik birimleri, değeri BM Narkotik ve Suç Ofisi 
tarafından beş milyar dolar olarak hesaplanan, her yıl doğudan Avrupa Birliği 
ülkelerine giren eroinin %40’ının ticaretinin PKK tarafından yapıldığını 
tahmin etmektedir. Paris’te Çağdaş Suç Tehditleri Araştırma Bölümü direktörü 
François Haut, Paris’in varoşlarında yapılan uyuşturucu kaçakçılığının 
% 80’lere varan kısmından PKK’nın sorumlu olduğunu ifade etmektedir. Avrupa’da istihbarat uzmanları, PKK’nın suç otobanındaki para toplama faaliyetlerinin göçmen kaçakçılığını da içerdiğini ve bunun Avrupa için bir başka 
önemli endişe kaynağı olduğunu eklemektedirler.”124 

Avrupa Birliği bu terör/suç ağına desteği tam da Avrupa’nın birçok yerinde 
radikal sol ve sağ grupların güçlendiği ve bu tür radikal akımların Avrupa’da 
artışa geçtiği bir dönemde vermektedir. Batı’nın PKK’nın bölgesel terör ağına 
yönelik desteği, radikal solun Avrupa’daki operasyon sahalarının PKK ve 
onun Avrupadaki yardımcıları için son derece aşina olmasına rağmen devam 
etmektedir. Casier’e göre, Avrupa’da 1980’lerin ortalarından başlayarak, ideolojik açıdan PKK’ya yakın, küçük, radikal solcu örgütlerle PKK arasında 
“dayanışma ağları” kurulmuştu.125 Chalk, Avrupa’da 1970 ve 80’li yıllarda 
faaliyet gösteren terör örgütlerinin sayısı ve terör eylemlerinin yoğunluğunu 
‘terör makinesi’ olarak adlandırır. Bunun da terör örgütleri arasındaki işbirliğinden kaynaklandığını belirtir. ‘Geçici İrlanda Kurtuluş Ordusu’ (Provisional Irish Republican Army, PIRA), Kızıl Ordu Fraksiyonu gibi Avrupa merkezli terör örgütlerinin kendilerine verilen eğitim desteğinin karşılığı olarak 
El-Fetih, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi 
Genel Komutanlığına eylem altyapısı sağladıklarını not eder. Bu ortamda 
PKK da önemli bir oyuncu olmuştur. Chalk’a göre, hem Lübnan Silahlı 
Devrimci Fraksiyon (LARF) hem de PKK Kızıl Tugaylar, Doğrudan Eylem 
ve Kızıl Ordu Fraksiyonuyla örgütler arası işbirliği için bağlar kurdular.126 
PKK’nın diğer terör örgütleriyle işbirliği yapma pratiği 1990’larda da devam 
etti. Tamil Kaplanları bu örgütlerden bir tanesiydi. Jayasekara’ya göre “LTTE 
[Tamil Kaplanları] 1990’larda Fransa’daki Kürt Destek Grubuyla yakın ilişkide 
oldu. LTTE’nin Avrupa yapılanması Kürt gruplar tarafından yürütülen 
diyaspora destek ağlarından ilham alıyordu. LTTE uluslararası bürosunun 
eski lideri Lawrence Thilagar 12 Nisan 1995’te Lahey’de toplanan Sürgündeki 
Kürt Parlamentosunun açılışında konuşma daveti aldı. LTTE ve PKK 
arasındaki yakın ilişkinin Tamil Kaplanlarının Yunanistan orijinli, PKK’ya ait 
karadan havaya 11 füzeyi elde etmesiyle sonuçlandığı söylenir.”127 
Yine Radu, 2001’de “Öcalan’ın İtalya, Fransa ve Yunanistan’daki solcu 
partilerin desteğini aldığını belirtmekteydi. Şaşırtıcı olmasa da en sinsi destek, 
PKK’nın eylemlerini destekleyen ve hatta zaman zaman PKK’nın yanında 
savaşan Alman ve İtalyan Marksist teröristlerinden geldi.”128 PKK’nın da 
Avrupa’da faaliyet gösteren bir ‘suç şebekesi’ olması ve farklı suç örgütleriyle 
işbirliği tecrübesi, Avrupa’daki bu tür radikal akımlarla ve örgütlerle yakınlık 
kurmasına yardımcı olmuştur. Bu bakımdan birçok Avrupa ülkesinin 
PKK’nın konsolide bir suç şebekesi olduğunu çok çabuk unuttukları görülmektedir. 

“PKK uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, soygun, haraç toplama, 
yasadışı işçi kaçakçılığı, çeşitli ürün kaçakçılığı ve kara para aklamayı da 
içeren uzun bir organize listesinden sorumlu bir örgüttür.”129 ABD Dışişleri 
Bakanlığında eski kontr-terör koordinatör yardımcısı Frank Urbancic’e göre, 
“PKK Avrupa’yı sarmış bir mafya örgütüdür”. PKK, Avrupa’daki terör varlığına 
ek olarak, finansman sağlamak amacıyla “uyuşturucu ve insan kaçakçılığı 
da dahil olmak üzere çeşitli suç eylemlerine bulaşmış ahtapot-vari bir 
yapıya” ve “örgütün suç ve terör eylemlerini gizleyecek paravanlara sahip” 
bir örgüttür.130 ‘2005 yılı itibariyle Avrupa uyuşturucu pazarının %80’inin 
PKK’nın kontrolünde olduğu rapor edilmiştir. Interpol, PKK’nın 1992 yılı 
Avrupa uyuşturucu pazarının %80’ini, 1994’te ise %60 ile %70’lik kısmını 
elinde tutuğunu bildirmektedir.’131 Gheordunescu, uyuşturucu ticareti, kara 
para aklama, yasadışı göçmen ticareti, haraç toplama ve şantaj, sahte seyahat 
belgesi üretimi ve silah tedariği gibi faaliyetleri bulunan PKK’nın Romanya 
milli güvenliğine yönelik tehdidinden bahseder.132 PKK’nın en büyük yasadışı 
gelir kaynağı uyuşturucu ticareti iken, insan kaçakçılığı ikinci sırada gelmektedir.133 

PKK’nın ne kadar istikrarsızlaştırıcı bir unsur olabileceği daha önce de 
belirtildiği üzere geçmiş tecrübelerle sabittir. PKK, 1990 yılı Nisan ayında 
on bin sempatizanını, Batı’nın Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesine verdiği 
desteği protesto ettirmek amacıyla Köln’de mobilize etmeyi başarmıştır. 
Yaklaşık sekiz bin 9 Aralık 1991’de Bremen’de PKK’nın on üçüncü kuruluş 
yıldönümü kutlamaları için toplanmıştır. 1990’ların başlarında 120 PKK 
sempatizanı Hamburg ve Kiel’de eşzamanlı olarak açlık grevi başlatırken, 

Brüksel’de de 700 kişi açlık grevine başlamıştır.134 24 Haziran 1993’te bir kısmı ağır silahlı, PKK sempatizanları Münih, Marsilya ve Berlin’deki Türk 
Konsolosluklarına saldırmışlar, hatta elçilik çalışanlarını rehin almışlardır. Yine aynı dönemlerde Almanya’nın en büyük şehirlerindeki Türk bankaları 
ve seyahat acentalarına PKK sempatizanları tarafından saldırılar gerçekleştirildi. Öcalan, 24 Mart 1996 tarihinde Med Tv’ye verdiği röportajda, eğer 
Türk hükümeti ateşkese olumlu yaklaşmazsa, Avrupa’da – özellikle de Almanya’da- ciddi karışıklıklar ve olaylar çıkabileceği tehdidinde bulunmuştu. 
Öcalan, Türkiye’de Alman turistlerin uğrak yeri olan tatil köylerine ve otellere saldırıbilecekleri tehdidini savurmuştu. Öcalan, Almanya’nın PKK’ya karşı 
savaş ilan ettiğini iddia ederken, ‘eğer Almanya bu şekilde devam ederse, biz de bunu onun yanına bırakmayız, ona bedel ödetiriz. Her bir Kürt canlı 
bomba olabilir’ demişti.135 ‘Alman istihbaratının hazırladığı bir raporda yerel PKK kadrolarının 10,000’e ulaştığı, 40,000 civarında da PKK destekçisi olduğu 
ve bu rakamlarla birlikte PKK’nın Almanya’da asayiş açısından ciddi bir tehdit oluşturduğu dile getirildi’.136 

PKK bugün hala Avrupa’da şiddet eylemleri gerçekleştirmek üzere harekete geçirebileceği çok sayıda sempatizana sahiptir. EUROPOL’ün her yıl 
yayınladığı ‘Avrupa’da Terörizm Durum ve Eğilim Raporları’nın 2008 yılı raporuna göre, Almanya’da o yıl gerçekleştirilen on beş terör saldırısının on 
dördünü PKK/Kongra-Gel üstlenmiştir. Diğer saldırıyı PKK üstlenmese de Alman yetkililer o saldırının da PKK’nın işi olduğunu düşündüler.137 2007 
yılı Şubat ayında Belçika makamları PKK’nın Avrupa’daki liderlerinden birisini uyuşturucu kaçaklığı yoluyla terör eylemlerini finanse etmek suçundan 
tutukladılar.138 2009 yılı Avrupa Terörizm Durum ve Eğilim Raporuna göre, 2008 yılında Avusturya’da gerçekleşen beş kundaklama eyleminin de faili 
Kongra-Gel’di. Kongra-Gel liderleri ve militanlarının Almanya, İtalya, Slovakya’da yakalanması PKK’nın Avrupa suç yapılanmasının ne kadar genişlediğini göstermektedir. 2009 yılı Ekim ayında Fransa’da dokuz Kongra-Gel militanı şantaj suçlamasıyla tutuklandı. Böylece 2008 yılı Haziran ayından 
sonra 2009’a kadar Fransa’da yakalanan Kongra-Gel üyelerinin sayısı kırka ulaştı.139 Bu durum son yıllarda da değişmedi. EUROPOL’ün 2014 yılına 
ait Terörizm Durum ve Eğilim Raporu “Avrupa Birliği, eylemlerini Avrupa dışında sürdüren PKK, DHKP-C, Kuzey Kafkasya’daki bazı terör örgütleri 
ve Hizbullah gibi terör örgütleri için finansman, lojistik, sığınma ve tedarik üssü haline gelmiştir” tespitinde bulunmaktadır.140 EUROPOL’ün 2016 raporu 
‘PKK’nın Avrupa topraklarında yasadışı yollarla topladığı fonların HPG, 
PYD ve YPG’nin finansmanına gittiğini’ belirtmektedir.141

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder