26 Ocak 2019 Cumartesi

BELLEKLERDEN SİLİNMEYE YÜZ TUTAN BİR GÜN, LOZAN SULH BAYRAMI., BÖLÜM 2

BELLEKLERDEN SİLİNMEYE YÜZ TUTAN BİR GÜN, LOZAN SULH BAYRAMI., BÖLÜM 2



Hürriyet Bayramları, Lozan Sulh Günü’ne rastladığı için bu iki gün aynı gün 
içerisinde de kutlandığı görülmektedir.21 
Hatta o günler resmi tatil kapsamında görüldüğünden özellikle 23 Temmuz’da resmi daireler tatil edilmektedir22. Fakat bu uygulama 1 Haziran 1935’te ‘’Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’’ hükmünün yürürlüğe girmesiyle tatil kapsamından çıkarılır23. 
Hürriyet Bayramı ve Lozan Sulh Günleri’nin çok sık olmasa da ilerleyen yıllarda aynı gün kutlandığına da rastlamaktayız. 

1933 yılında Lozan Sulh Bayramı’nın onuncu yıl dönümü sebebiyle törenlere ayrı bir hava gelir. Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti her yıl olduğu gibi bu yılda tören organizasyonuna ev sahipliği yapmaktadır. 

Törene İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve Reşit Galip Beyler’de davet edilmiştir. Sulhun yıl dönümü samimi ve yüksek tempolu bir havada kutlanır. Konferans salonu her yıl olduğu gibi 1933 yılında da hınca hınç dolar. 

Törenlerin farklı bir havada geçeceği daha ilk dakikadan belli olur. 
Şehir bandosunun çaldığı İstiklal Marşı’yla başladığında Öğrenciler öyle yoğun 
duygularla doludur ki marş salonun kubbelerinde uzun süre yankılanır. Törende 
alkışların çoğunu gençlik ateşiyle salonu mest eden Fethi Bey alır. Öyle ki konuşması sık sık alkışlarla kesilir:


‘’Efendiler, bugün saadet günüdür, bugün sarayların çöktüğü gündür, bir millet 
gururunun, bir millet isyanının haşmeti karşısında hülyaların kahrolduğu gündür. Efendiler, şaşın ki bu milleti esir etmek istediler. Bu hayal ile mesut olacak kadar kendinden geçenler vardı…’’ 

Bu konuşma sırasında dinleyiciler arasında ki Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey öyle heyecanlandı ki bravo.. bravo… diye bağırmaktan kendini alamadı. Kazım Karabekir’de konuşmasını başından beri dinlediği bu genci alnından öperek tebrik etti24. 

Kutlamalar yalnız Talebe Cemiyeti’nin etkinliğiyle sınırlı değildi tabi ki, ülkenin yer yerinde kutlamalara rastlayabilirdiniz. 
Kurtuluş Savaşı’nın simge şehirlerinden İzmir için bağımsızlığı simgeleyen günlerin ayrı bir yeri vardır. Bu nedenle 24 Temmuz günü de şehir boydan boya bayraklarla donatılır. 
Savaş günlerinde kurtuluş ümidiyle gizlice dikilen bayraklar çıkarıldı sandıklardan. 
Kalabalıklar kordonda buluşur. Denizdeki kayıklarda bayram gününden nasibini almıştır.

 Aydın’da da durum pek farklı değildi. Halkevi ‘’Lozan Günü’’ kapsamında 
güzel bir organizasyon yaptı konuşmalardan sonra Mustafa Kemal’in seyahat 
filmleri gösterildi. Daha sonrada “Kahraman” adlı bir tiyatro eseri sahnelendi. 
Büyük şehirlerin yanı sıra küçük ilçelerde de törenler tüm coşkunluğuyla devam 
etti. Samsun’un Bafra ilçesinde Cumhuriyet’in onuncu yıl dönümünü kutlama 
komitesi kaymakamın başkanlığında toplanarak bir tören düzenlediler25. Ama bu komitelerin asıl amacı olan Cumhuriyet kutlamaları daha da görkemli bir şekilde yapılacaktır. 

19 Nisan 1341 (1925) tarihinde Ali Fethi Okyar’ın önerisi ile alınan bir kararla 
29 Ekim 1923’te rejim olarak benimsenen cumhuriyeti aynı zamanda bir bayram olarak kutlama kararı alınmıştır. Ali fethi Bey önerisinde şunları dillendirmektedir.

 “Her milletin kendisi için millî bayram olarak tek bir gün kabul ettiği, o günün 
memleket içinde ve dışında yabancı elçiliklerde kutlandığı, bu günün Fransa’da 14 Temmuz, Amerika’da 24 Temmuz olduğu, Türkiye Cumhuriyeti için de bu günün Cumhuriyet’in ilan edildiği gün olan 29 Ekim olarak kabul edilmesi gerektiği, 23 Nisan’ın benzer bir gün olarak kabulü ifade edildiği takdirde o günün Türk inkılâp tarihinde bir merhaleyi ifade ettiği ancak Cumhuriyet’in ilanının tamamlanmış bir süreci ortaya koyduğu için 29 Ekim’in bayram 
olarak ilan edilmesi gerekir”26.

Cumhuriyet’in değerlerinin benimsenmesi başta Mustafa Kemal’in üzerinde 
önemle durduğu konudur. Cumhuriyet rejiminin kabul edildiği günün halk nezdinde bunun bir görsel şölene dönüşerek kalıcı hale gelmesi gerekmektedir. Uzun savaş yılları boyunca bağımsız bir ülke hayali kuran halk, tüm umutlarını kurulan yeni Türkiye’ye bağlamıştır. Türk devrimin eylemsel boyutundan sonra artık kurumsal boyutuna sıra gelmiştir. Yeni Türkiye’nin kurumlarıyla, kutlamalarıyla adet ve alışkanlıklarıyla farklılığını ortaya koyması gerekmektedir. Buda istenilen boyutlara ulaşmıştır. 

Bu doğrultuda Cumhuriyet’in onuncu yılı tüm görkemiyle göz doldurmalı ve 
yeni Türkiye’nin sadece on yıl içerisindeki büyük değişimi dünyaya duyurulmalıdır. 1933 yılının haziran ayında çıkarılan bir kanun çerçevesinde Cumhuriyet Bayramı’nın onuncu yıldönümü kutlamaları ülkenin tüm il ve ilçelerinde komisyonların denetimlerinde düzenlenen törenlerle kutlandı. Onuncu yıldönümü için yapılan kutlamaların yanı sıra tiyatro eserleri, romanlar, şiirler yazıldı ve yayımlandı. Bu günün anısına Reşat Nuri Güntekin “İstiklal” adlı tiyatro oyununu yazarken Etem İzzet ise “On Yılın Romanı” adlı romanını okuyucuyla buluşturdu27. 

1930’lar Türkiye’sinde Türk halkının çağdaş medeniyetler düzeyine 
ulaşmasını ve yapılan inkılâpların kökleşmesini sağlamayı amaçlayan yegâne 
kurumlarından Halkevleri de Lozan Sulh Bayramları’na ayrı bir önem vermektedir. 
Pek çok Halkevi şubesinde Sulh Bayramları için törenler yapılır. Konularında uzman hukukçu, edebiyatçı, siyasi kişilikler ve ünlü isimler bayram kutlamalarına katılır. Ankara Halkevi, bayram kutlamalarını her yıl aralıksız düzenlemektedir. Lozan’ın 14. yıl dönümünde Ankara Halkevi önünde yapılan törende Enver Behnan Şapolyo, İsak Refet Işıkman ve Dil-Tarih, Coğrafya Fakültesi Edebiyat Şubesi Başkanı Hıfzı Oğuz Bekata, günün anlam ve önemine uygun birer konuşma yaptılar. Ardından milli filmler ve halk oyunları sergilendi. Yöresel kıyafetli kızlı erkekli gruplar izleyenlere Lozan ruhunu yeniden yaşattılar28. 



Lozan Sulh Bayramı’nın 16. Yıl dönümü coşkusu aynı tarihlerde Hatay’ın Anavatana katılmasıyla iki kat arttı. Ve iki bayram bir arada kutlandı.29 

Bu tarihten itibaren hayatın anavatana katılışı özellikle Hatay’da 
ulusal bayram havasında kutlanmaya devam etti30. Aynı gün devam eden 
Lozan kutlamaları nedeniyle, Ankara Halkevi’nin önü kalabalıklarla doldu 
taştı. Gazetelerin yorumlarına göre adeta ciddi bir bayram manzarası 
oluştu. Ankara Radyo Evi’nde günün anlam ve önemi nedeniyle bir program gerçekleştirildi. Aynı programda Vasfi Raşit Sevig canlı bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında İnönü’nün Lozan da ki başarısını ‘’asırlarca bir hal tarzına varamamış bir davaya zaruri ve şerefli hal tarzını verememiş’’ olmasına bağlamakta ve bundan dolayı hem Türk tarihinin hem de dünya tarihinin İsmet İnönü’ye minnet duyması gerektiğini vurgulamaktadır. Gazetecilere verdiği demeçte İsmet İnönü Lozan antlaşması için Avrupa’nın göbeğinde dikilmiş ebedi bir sulh abidesidir. İfadesini kullanmaktadır31.

3. Değişen Söylemler ve Algılar: İsmet İnönü ve Sonrası

16. Yıldönümü Lozan Sulh Bayramlarında bir farklılığında ortaya çıktığı 
yıl oldu. Atatürk’ün ölümü sonrasında İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olarak 
Çankaya’da yerini aldığı bir dönemdir. Araştırmalarımız sırasında Milli Şef dönemi olarak bilinen 1939-1950 arasında dönemde kutlamalara İsmet İnönü’nün kişiliği ve söylemlerinin hâkim olduğu görülmüştür. Tek Adam’ın ardından ikinci adam olarak halka yansıtılan İnönü, Lozan Günü’nde gazetelerin sütunlarında bir kahraman olarak yer alır. Manşetlerde İnönü’ye bağlılık duyguları kendini yoğun olarak hissettirmektedir. 

‘’1940 Temmuzu’nun 24’ü bizim için milli birliğe ve onu temsil eden yüce şef’e 
karşı yeni bir ahit vesilesi olmuştur. O şef ki İnönü’den başlayarak garp cepheleri ordularını kumandanı sıfatıyla zaferin, Lozan’da sulhun ve uzun yıllar başvekil mevkiinde ilerlemenin temsilcisi olmuştur. Devlet reisi olarak emniyet ve refahını arttırdığı yeni Türkiye’nin iç ve dış kuvvetleri, onun bilgili ve kahraman elinde yurda saadetin bütün nimetlerini verecektir’’32.

Bu tarz söylemlerin temelinde Atatürk sonrası Türkiye’nin nasıl olacağını 
merak eden çevrelere karşı bir güven tazeleme amacı yatmaktadır. Dönemin 
koşulları göz önüne alındığında böyle bir gereksinim yadırganamaz. Dünya 
büyük bir savaşın içerisindedir. Ve Türkiye her an savaşa girme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Gazeteler bağımsızlık ve ulusal duyguları güçlendirecek böyle günlerde halka istediği güveni aşılar. Bağımsızlık savaşında ülkesi için her türlü fedakârlığı yapmış Lozan’ı imzalayarak “esaret zincirlerini kırmış bir kahraman “33 olarak İnönü çok uygun bir portredir. Aynı zamanda Lozan İnönü’dür Şeklinde manşet haberlerde görülmektedir34.

1941 yılında Falih Rıfkı Atay, Ülkü dergisindeki makalesinde de Lozan 
barışının önemine dair söylemleriyle halkı bilinçlendirmeye devam etmektedir; 
“Lozan Sulhu’nun parolası şuydu: milli sınırlarımız içinde kayıtsız ve şartsız müstakil kalmak ve bizden gayrılarının hakkını kayıtsız şartsız tanımak! Bizim bu davamızın samimiyetine Lozan’da belki hiç kimse inanmamıştı. Fakat Atatürk ve ismet İnönü, onlar biliyorlardı ki zafer olmaksızın bu hukuku elde etmeğe imkân yok... biz istiklalimize dokunulmadıkça, 18 senelik barışçı ve nizamcılar olarak kalacağız; istiklalimiz tehlikeye girdiği vakit, 1922 Ağustos kahramanlarının hatıralarına yeniden şan vereceğiz… Türk milletinin Sulh Bayramı’nı kutlarız”35.

1942 yılındaki kutlamalar aynı coşkuyla devam eder. Amerika Birleşik 
Devletleri 24 Temmuz cumartesi günü Türkiye saatiyle 19.00 ‘da WCBX VE 
WCRC istasyonlarından Lozan Günü anısına Türkçe bir program hazırlayarak 
dinleyicilerine sunar36. 1943 yılına gelindiğinde de törenlerin büyük coşkularla 
devam ettiği görülür. Lozan barışının 20. yıldönümünde Ankara Halkevi’nin 
düzenlediği törene İsmet İnönü damgasını vururken İstanbul Üniversitesinde 
yapılan törenlere de hükümetten önemli isimler katıldı. Dışişleri Bakanı Numan 
Menemencioğlu, Meclis Başkanı Vekili Şemsettin Günaltay, Müstakil Grup Başkan Vekili Ali Rana Tarhan, Belediye Başkanı Lütfi Kırdar, Yavuz Abadan, Partinin İl İdare Heyeti Başkanı Doktor Behçet Uz, Orgeneral Fahrettin Altay, bunun yanı sıra pek çok üniversite hocası ve kalabalık bir izleyici grubu yapılan törenlere katıldılar37. 

Sulh Bayramları, halkın gözünde yalnızca resmi törenlerin yapıldığı bir 
bayram değil giderek genç, yaşlı tüm halk kesimlerinin dâhil olduğu ve sivilleşen günlerdi. Kutlamaların yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle de daha da eğlenceli geçiriliyordu. İstanbul, Üsküdar Halkevi tarafından da Lozan mükâfatı adıyla Üsküdar plajında bir yüzme yarışı düzenlendi. Behçet Uz’un da keyifle izlediği yarışlara büyük küçük her yaştan insan destek verdi. Katılım yoğundu. Sadece Küçükler 50 metre yarışına 30 genç yüzücü katıldı. Bu anlamlı günde yaşıtları arasından sıyrılıp altın madalyayı göğüsleyen İrfan’ın madalyasını alırken nasıl sevindiğini tahmin etmek güç değil. 100 metre serbest ve kurbağalama ve atlama stillerinde devam eden yarışlara bayanlarda yoğun ilgi gösterdiler38. Sulh Bayramı ülkenin birçok şehrinde 
aynı coşkuyla devam etti.

Aynı gün Kadıköy Halkevi ’de Moda Plajı’nda yarışlar düzenledi 39. 
Kazananlar ödüllerini şehrin ileri gelenlerinden alırken yarışlar geleneksel hale 
getirilerek sonraki yıllarda da organize edilmeye devam etti. Ertesi yıl Salacak 
Plajı’nda düzenlenen yarışlarda da halkın yoğun katılımı gözlendi40. 

1908’de Meşrutiyet’in ilanının hemen ertesi günü sansüründe kaldırılışı 
nedeniyle 1945 yılından itibaren Lozan Sulh Günü dışında 24 Temmuz’da “Basın 
Günü” kutlamaları başlar. Sansürden kurtuluş günü olarak adlandırılan bu gün 
daha çok Gazeteciler Cemiyeti tarafından kutlanmaktadır41. Kutlamalara 1980’li 
yıllarda da rastlamaktayız. 

İmzalandığı ilk günlerden itibaren yaklaşık yirmi beş yıl düzenli olarak 
kutlanan Lozan Sulh Bayramı, 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara geldiği yıldan 
itibaren daha sınırlı kutlamalara sahne olmaktadır. Dikkatimizi çeken bir noktada aynı dönemde devletin üst kademesinin Lozan Günü’nden ziyade 1908 Hürriyet Bayramı’nı yeniden kutlamaya başladıkları görülmektedir. Artık bayram kutlamaları üzerinden siyaset yapıldığı görülür. Bayramlar üzerinden halk kitlelerine ideolojileri yansıtma düşüncesi adeta bir yarış halini almaya başlar. 1950 yılında ki Hürriyet Bayramı kutlamalarını Demokrat Parti İstanbul İl Teşkilatı bizzat yürütmektedir… Şişli’deki Hürriyet Abidesi’ne çelenk bırakılır ve Hürriyetin 41’inci yılı kutlanır. Hükümet yanlısı Gazetelerde de aynı söylem devam eder.

 “10 Temmuz’dan sonra yurdumuz maalesef yine çeşitli istibdat ve diktatörlüklere sahne olmuş 14 Mayıs seçimleriyledir ki hürriyete, demokrasiye kavuşmuştur. Artık bu defa hürriyet ve demokrasinin, milli irade hâkimiyetinin ebedi olmasını diler ve böyle olacağını umarız’’42.

Söylemlerin alt metinlerinde 1908 ile 1950 arasında demokrasinin olmadığı, 
yapılanların da demokratik olarak nitelendirilemeyeceği vurgusu yapılmaktadır.

İlerleyen tarihlerde Lozan kutlamalarının Valilikler tarafından engellemelerle 
karşılaştığı da görülür. İzmir’de yapılması planlanan Lozan kutlamalarına Valiliğin izin vermemesi üzerine İsmet İnönü, adeta isyan eder gibi bir yorum getirmektedir:

‘’Yani İzmir valisi Lozan gibi bir tarih hadisesinden bahsedilmesini kabul etmiyor. Ne anlayıştır bu, ne haktır…’’43

Her ne kadar Lozan Barışı, artık devlet katında itibar görmese de İsmet 
İnönü, ölünceye kadar Lozan’ın öneminden bahsedecektir. Bu konuya hatıralarında da geniş yer verir.

 ‘’Lozan muahedesi, Türk siyasi hayatında başlı başına bir yer tutan milli eser 
halindedir. Lozan muahedesi yeni Türkiye devletinin kurulmasında temel unsur olan siyasi bir vesika olmuştur. Bu milli devlet tam manasıyla medeni ve bağımsız bir devletin bütün haklarına sahip olmuştur’’44.

Kutlamalar yaşanılan dönemin koşullarında zaman zaman Coşkusunu Yitirse 
de İsmet İnönü’nün ölümüne kadar yapılan kutlamalara bizzat katılarak Lozan’ın önemini her fırsatta hatırlattığı görülür. 1957 yılındaki Lozan kutlamalarında İsmet İnönü’nün gençlerle birlikte Lozan üzerine sohbet ederek bu anlamlı günü andıkları bilinmektedir. Örneğin: Lozan kutlamalarının 31. yılında yaptığı bir konuşmada “altı yüz milyonluk Çin ülkesine kadar, bütün şarktan, kapitülasyonların kalkabileceğini, Türkler Lozan da ispat etmiştir”45. Diyerek Lozan’ın önemine vurgu yapmaktadır.

1960’lardan sonra bir zamanların görkemli törenlerine sahne olan Lozan 
Sulh Bayramları sık sık olmasa da kutlanmaya devam etmektedir. Hatta 1960’lardan itibaren 24 Temmuz günü hem Lozan günü, hem Sansürden Kurtuluş (Basın Bayramı) hem de İşçi Bayramı olarak kutlanmaktadır. Araştırmalarımız sırasında 1983 yılında da Lozan Günü kutlamalarına rastladık. Fakat ilk dönemlerde olduğu gibi heyecanlı kutlamalara günümüzde rastlamak oldukça güçtür. Lozan Günü’nü hala kutlayan kuruluşlar arasında İnönü Vakfı da bulunmaktadır. Vakıf, her yıl Heybeliada’daki köşk’te tören yapmaktadır.

Sonuç

Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti için bağımsızlığının simgelerinden 
biridir. Bu önemli antlaşma imzalandığı günden itibaren ülkede görkemli 
kutlamalarla anılmıştır. İlk yıllardan itibaren çeşitli törenler, toplantılar, gençlerin katıldığı çeşitli yarışmalarla şenlik havasında kutlanmıştır. Araştırmalarımız sırasında çeşitli gazete ve dergilerde Lozan Sulh Bayramı’na ilişkin konuların kutlama günlerinde yoğun olarak sayfaları süslediği görülmüştür. Aslında Lozan antlaşmasının kabul edildiği gün resmi olarak ulusal bayramlar arasında yer almasa da uzun yıllar boyunca Halkevleri’nin özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir kutlanmıştır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesinde, kutlanmaya devam eder. 

Lozan Sulh Kutlamaları, hiçbir zaman resmi bir bayram niteliği taşımamasına 
rağmen Lozan antlaşmasına verilen önem dâhilinde uzun yıllar devam eden adeta milli bir bayram havasında kutlanmıştır. Gazetelerde çoğunlukla “bugün, Lozan Sulh Bayramıdır” şeklinde başlıklara rastlanması da bunun bir göstergesidir. Kutlamalar yoğun olarak Atatürk dönemi diye bilinen Cumhuriyet’in ilk yıllardan başlayarak sonrasında da devam eder. Lozan konferansında Türk heyetinin başkanı olan İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı yıllarında ise Lozan antlaşmasına özel bir önem verildiği görülmektedir. Ebedi şeften sonra milli şeflik yıllarıdır. Fakat İsmet Bey, talihsiz bir dönemde Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiştir. Bu dönemde Dünya, yeniden büyük bir savaşın içindedir. Avrupa, Amerika Asya ve Afrika olmak üzere dört kıtaya yayılan bu büyük savaştan Türkiye kıl payı kurtulur ancak ekonomik olarak zor bir boğazdan geçer. Halkın, kimi zaman ekmek bile bulamadığı; karaborsacılık, fiyat yükseltme gibi olayların sık sık yaşandığı bir dönemdir. İsmet İnönü’ye yönelik eleştirilerin yükseldiği görülür. Bu tarihlerdeki Lozan Sulh Kutlamaları bir anlamda İsmet İnönü’nün imaj tazeleme veya güven artırma zamanları olarak görülebilir. 

1946’da çok partili hayata geçiş ve sonrasında Mayıs 1950 seçimleriyle iş 
başına gelen Demokrat Parti iktidarıyla Lozan Sulh Bayramları’nın eski görkemli 
günleri son bulur. Özellikle bu dönemde siyasi tercihlerin tam bir dönüş yaşamasıyla Atatürk ve İnönü Dönemi’nin önem verilen kutlamalarının yerini ittihatçıların simgesi olarak görülen Hürriyet Bayramları alır. Artık devlet kademesinde Hürriyet Bayramı kutlamalarına özel önem verildiği; Lozan Sulh Bayramı kutlamalarına ise İzmir örneğinde olduğu gibi valilik katında yasaklamaların getirildiği görülür.

Lozan Sulh Bayramları’na yönelik kısıtlamalar önemli bir soruna da işaret 
etmektedir. Bu olay Türkiye’de bayram ve kutlama geleneğinin, hükümetlerin 
benimsediği ideolojilere göre değişiklik gösterdiğinin önemli bir kanıtıdır.

KAYNAKÇA. 

Resmi Kaynaklar Düstur, Üçüncü Tertip, C.16. s.550.

II. Gazeteler ve Dergiler

Akşam
Cumhuriyet
Deniz
Demokrat İzmir
Hizmet
Milliyet
Saday-ı Hak 
Tercüman-ı Ahval
Tevhid-i Efkâr
Ulus
Yeni Asır
Vakit

III. Kitaplar ve Makaleler ;

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Yayıma Hazırlayanlar: Ali Sevim, M.Akif Tural, 
İzzet Öztoprak, Atatürk Araştırma Merkezi, 1997.
AKBAYRAK, Hasan, ”Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Milli Bayramlar,’’ Tarih ve Toplum, C.8, S.43, s.s.31-34.
ARI, Kemal, Türk Devrim Tarihi-I, 4. Baskı, Zeus Kitabevi, İzmir, 2011.
ATAY, Falih Rıfkı, “Lozan, Montrö ve Değişmeyen Dava”, Ülkü Seçmeler (1933-1941), 
Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Ankara, 1982, s.s.439-440.
BABACAN, Hasan, ÜÇÜNCÜ, Uğur, “Türk Basınına Göre Cumhuriyetin İlk 
Yıllarında Meşrutiyet Kutlamaları”, Hıstory Studies, S.2, 2010, s.s.415-439.
ÇIKLA, Selçuk, “Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Dönümü Anısına Yapılan Edebî 
Yayınlar”, Turkish Studies /Türkoloji Dergisi, C.I, S.1, 2006, s.s.46-63.
DOĞAN, Songül, Lozan Barış Görüşmeleri ve Antlaşmasının Türk Kamuoyunda 
Etkileri, Danışman: Prof. Dr. Ali İhsan Gencer, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 
Üniversitesi, A.İ.İ.T.E., İstanbul, 1999.
DOĞANER, Yasemin, “Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamaları”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.9, 2007, s.s.119-143.
DUMLUPINAR, Sezai, Türk Mizah Dergi ve Gazetelerinde Siyasi Hayata Bakış (1923-
1946), İstanbul Üniversitesi, AİİT. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010.
GOLOĞLU, Mahmut, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-I, 1924-1930 Devrimler ve Tepkileri, 
Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2007.
İNÖNÜ, İsmet, Hatıralar/2, Bilgi Yayınları, Ankara, 1987.
KARACAN, Ali Naci, Lozan, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010.
LEWİS, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, (10. Baskı), TTK, Ankara, 2007.
TURAN, İlhan, İsmet İnönü- Lozan Barış Konferansı- Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj, Anı ve Söyleşileri, Atatürk Araştırma Merkezi, 2003.


DİPNOTLAR;

1 Kemal Arı, Türk Devrim Tarihi-I, 4. Baskı, Zeus Kitabevi, İzmir, 2011, s.151.
2 Hasan Babacan, “Uğur Üçüncü, Türk Basınına Göre Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Meşrutiyet Kutlamaları”, Hıstory Studies, S.2, 2010, s.s.415-439.
3 Hasan Akbayrak,”Osmanlıdan Cumhuriyete Milli Bayramlar,’’ Tarih ve Toplum, C.8, S.43, s.s.31-34.
4 Hasan Akbayrak, a.g.e., s.35.
5 Mahmut Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-I 1924-1930 Devrimler ve Tepkileri, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2007, s.s.228-229.
6 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Yayıma Hazırlayanlar: Ali Sevim, M. Akif Tural, İzzet Öztoprak. Atatürk Araştırma Merkezi, 1997.
7 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, (10. Baskı), TTK, Ankara, 2007, s.254.
8 Ali Naci Karacan, Lozan, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010, s.502.
9 Kelebek, Güleryüz ve Akbaba dergilerinden aktaran; Sezai Dumlupınar, Türk Mizah Dergi ve Gazetelerinde Siyasi Hayata Bakış (1923-1946), İstanbul Üniversitesi, AİİT. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s.s.121-128.
10 Times, 18 Temmuz 1923’dan Akt. Ali Naci Karacan, Lozan, s.520.
11 Tercüman-ı Ahval, 24 Temmuz 1923.
12 Tevhid-i Efkâr, 23 Temmuz 1923.
13 Songül Doğan, Lozan Barış Görüşmeleri ve Antlaşmasının Türk Kamuoyunda Etkileri, Danışman: Ali İhsan Gencer, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, A.İ.İ.T.E., İstanbul, 1999, s.89.
14 Cumhuriyet, 23 Temmuz 1924.
15 Ulus, 25 Temmuz 1939.
16 Cumhuriyet, 24 Temmuz 1925.
17 Cumhuriyet, 24 Temmuz 1927.
18 Cumhuriyet, 25 Temmuz 1928.
19 Araştırmalarımız sırasında 1923’ten itibaren her yıl Hürriyet Bayramı kutlamalarına rastladık. 
Burada yalnız birkaç örnek vermekle yetiniyoruz. Saday-ı Hak 23 Temmuz 1924, Cumhuriyet 26 Temmuz 1925; 23 Temmuz 1927.
20 Cumhuriyet, 23 Temmuz 1928.
21 Milliyet, 23 Temmuz 1932.
22 Hizmet, 23 Temmuz 1930.
23 Düstur, Üçüncü Tertip, C.16. s.550.
24 Milliyet, 25 Temmuz 1933.
25 Milliyet, 24 Temmuz 1933.
26 Yasemin Doğaner, “Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamaları”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, S.9, 2007, s.s.119-143.
27 Selçuk Çıkla, “Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Dönümü Anısına Yapılan Edebî Yayınlar”, Turkish Studies/Türkoloji Dergisi, C.I, S.1, 2006, s.54.
28 Ulus, 23 Temmuz 1937.
29 Deniz, Ağustos 1939, S.50.
30 Demokrat İzmir, 24 Temmuz 1952.
31 Akşam, 25 Temmuz 1939.
32 Ulus, 24 Temmuz 1940
33 Ulus, 25 Temmuz 1940.
34 Cumhuriyet, 24 Temmuz 1943.
35 Falih Rıfkı Atay, “Lozan, Montrö ve Değişmeyen Dava”, Ülkü Seçmeler (1933-1941), Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi yayınları, Ankara, 1982, s.440.
36 Akşam, 13 Temmuz 1942.
37 Cumhuriyet, 25 Temmuz 1943.
38 Cumhuriyet, 25 Temmuz 1943.
39 Akşam, 24 Temmuz 1943.
40 Cumhuriyet, 25 Temmuz 1944.
41 Cumhuriyet, 24 Temmuz 1965.
42 Yeni Asır, 23 Temmuz 1950
43 İlhan Turan, İsmet İnönü- Lozan Barış Konferansı- Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj, Anı ve Söyleşileri, 
Atatürk Araştırma Merkezi, 2003, s.243.
44 İsmet İnönü, Hatıralar/2, Bilgi Yayınları, Ankara, 1987, s.158.
45 Cumhuriyet, 25 Temmuz 1957.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder