PKK’NIN BÖLGESEL TERÖR AĞI YAPILANMASI BÖLÜM 1
Bayram Ali Soner
Ömer Aslan
Hakan Kıyıcı
PKK’NIN BÖLGESEL TERÖR AĞI YAPILANMASI
Doç. Dr. Bayram Ali Soner Yrd. Doç. Dr. Ömer Aslan
Arş Gör. Hakan Kıyıcı
Polis Akademisi Yayınları:27
Rapor No: 9
Haziran 2017
ISBN: 9786054619559
Birinci Basım: Haziran 2017
COPYRIGHT © 2017 by UTGAM, Polis Akademisi Başkanlığı.
Bu yayının tüm hakları Polis Akademisi’ne aittir. Kurumun izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz.
Bu yayının içeriği UTGAM’ın resmi fikirlerini yansıtmamaktadır. Analizde yer alan bilgi ve fikirler hakkındaki sorumluluk tümüyle yazar(lar)ın kendi(leri)ne aittir.
POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI
Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (UTGAM) Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, Polis Akademisi Başkanlığı Necatibey Caddesi No:118 Anıttepe-Ankara/Türkiye |
Tel: +90 (312) 4629087-91-92-93
İÇİNDEKİLER
YÖNETİCİ ÖZETİ……………………………….......…………...………………………….……...5
Giriş …………………………………………………………………………..............................7
Terör AĞI YAPILANMASI ………………………………...……………………………...........9
‘Şemsiye Terör Örg ütü’ olarak pkk ..................................……….........11
Suriye ve Esed Bağlantısı …………....................................................…15
PKK’nın PYD ve YPG’si ………………….……………………………………....…………....…19
Kollar Arası Geçişkenlik …….............……............................................23
PKK’nın Türkiye kolları ………………….................………………………………...……26
PKK Yapılanmasına Batı Desteği ……………………................................……31
‘Demokratik Özerkliğin ’ Gizlediği Otoriterlik ……………………....................38
ULUS-AŞIRI ANARŞİST TERÖR TEHDİDİ ve PKK...............................…41
Sonuç …………………………………………………………………..........................………45
• Batılı terör uzmanları, El-Kaide’nin yandaşları ve bağlantılı yerel gruplar aracılığıyla Suriye’de kalıcı bir yer edinme çabası içinde olduğu uyarısını
yapmaktadırlar.
• Ortadoğu’da birlikte çalıştığı yerel örgütler vasıtasıyla güvenli ve kalıcı bir alan edinme peşinde olan tek örgüt el-Kaide değildir. ABD ve AB’nin
terör örgütü olarak kabul ettiği PKK da son birkaç yıl içerisinde yalnızca PYD, PJAK, TAK gibi kendi yandaşı örgütlerle değil, aynı zamanda
MLKP ve yine ABD’nin terör örgütleri listesinde bulunan DHKP-C gibi radikal sol örgütlerle de işbirliğine gitti.
• PKK Öcalan’ın 1999 yılında yakalanmasından sonra istikrarlı ve tedrici bir dönüşüm süreci içerisinde girdi ve özellikle 2002 yılından bugüne dek
geçen sürede yeni bir terör ağı yapılanmasına gitti. PKK böylece kendisini birçok örgütün üzerinde şemsiye yapı olarak konumlandırdı.
• PKK’nın etnik-ayrılıkçı bir terör örgütü olarak benzeri diğer örgütlerden farklı olarak terör ağı yapılanması stratejisini izleyebilmesini sağlayan temel
faktör PKK’nın Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerde 2002 yılının çok öncesine giden aktif varlığıdır.
• Özellikle Suriye rejiminin PKK’ya olan desteği, zaman zaman azalsa da, süreklilik arzetmiştir. Esed ailesi PKK’ya Kuzey Suriye’de ve Suriye
güvenlik güçlerinin kontrolünde eğitim imkânı tanımayı bir devlet politikası olarak benimsedi. PYD 2003 yılında PKK tarafından kurulduğunda
Suriye toprakları örgüt için aşina olmadıkları bir yer değildi.
• PKK-PYD ilişkisi PKK’nın PYD’yi kurduğu andan ibaret değildir. PYD’nin silahlı kanadının oluşabilmesi PKK sayesinde oldu. YPG militanları
PKK, PYD, YPG, YPJ ve PJAK arasında bir fark görmediklerini açıkça ifade etmektediler. YPG ve PKK veya PKK ve PJAK gibi diğer
kolları arasında kullanılan isimler dışında ciddi bir örgütsel ve operasyonel farklılık bulunmamaktadır.
• Zaman zaman aralarında PKK’ya sempati duyan isimler de dahil olmak üzere çok sayıda Batılı gözlemci ve uzman dahi PKK’nın aksi yöndeki
tüm söylemine rağmen değiştiğine ikna olmuş değildir. ‘Rojava deneyimi’ PKK’nın hem Leninci öncü parti geleneğini hem de Stalinist lider
kültünü tekrarlamaktan başka bir sonuç vermemiştir.
• Terör ağı yapılanma stratejisi, örgütün yetkilerini ve etki alanını tamamen kollarına devretmesi anlamına gelmemektedir. El-Kaide’nin Usame Bin
Laden’in 2011 yılında öldürülmesinin ardından merkezi yapısının önemini kısmen korumaya devam etmesi gibi, PKK örneğinde de halen çok
güçlü bir ‘PKK merkezi’ bulunmaktadır.
• Farklı çizgilere mensup marksist ve anarşist gruplar da PKK’nın bölgedeki
terör ağı yapılanması içinde kendilerine yer bulabilmişlerdir. Batı,
PKK’nın bölgesel terör ağında bulunan gruplara ekonomik, diplomatik
ve askerî yardım yaptığında, bu yardım doğrudan ‘anarko-sosyalistlere’
‘marksistlere’ verilen aktif ve tehliekli desteğe de dönüşmektedir.
• PKK’nın yeni stratejisi Türkiye ve Ortadoğu’nun ötesine geçen ulusaşırı
vizyonunda herhangi bir değişikliğe yol açmamakta; aksine, Batılı anarko-
sosyalistlerin ve farklı çizgilerden sosyalistlerin de katılımıyla ulusaşırı
hırslarını büyütmektedir.
• PKK için bir Kürt devletinin kurulması kendi içinde nihai amaç olmaktan
çıkmış, daha ziyade enternasyonel sosyalizmi yaymak için bir araç haline
gelmiştir. Otoriter PKK uygulamalarıyla çelişen fakat süslü ifadelerle
gündemde tutulan “demokratik özerklik” ve “demokratik konfederalizm”
gibi projelerin Ortadoğu’nun ötesinde (geniş manada) sol hareketlere ilham
verebileceği görülmelidir.
• Şu an PKK/PYD saflarında savaşan fakat silahlı eğitimleri, şiddet deneyimleri,
suç bağlantıları ve radikal fikirleriyle Batıya er ya da geç dönecek
olan birçok Markist ve anarşist devrimci bulunmaktadır. Suriye’nin
kuzeyi suça bulaşmış, silah eğitimi almış ve radikalleşmiş militanlar arasında
çok farklı ulusaşırı bağlantıların ve tanışıklıkların oluşturulduğu bir
yer haline geldi.
• PKK’nın bölgesel terör ağı yapılanmasına yönelik Batı desteği YPG’ye
katılan Marksist, komünist, anarşist ve anarko-sosyalist batılı yabancı savaşçılar
olması vesilesiyle de yeni ulusaşırı suç ve terör bağlarının kurulmasına
yol açmaktadır.
• PKK’nın Avrupa’daki aşırı-sol gruplarla tarihsel bağları ve bağlantıları
olduğu düşünüldüğünde, anarşist veya Marksist olarak Avrupa’ya dönen
yabancı savaşçıların Batı güvenliği ve uluslararası düzen açısından diğer
yabancı savaşçılardan daha az tehlikeli olmayacağı görülmelidir.
• Yunanistan’da terör faaliyetlerinde bulunan, son olarak Yunanistan eski
Başbakanı’na bombalı saldırı düzenleyen, Yunanistan’a döndüklerinde
Suriye’de öğrendikleri şehir savaşını uygulayacaklarını söyleyen ve Avrupa’nın
diğer yerlerinde de eylem alanlarını genişletmek isteyen bu tür
marjinal terör gruplarına da açık destek belirten anarşist hareketlere Suriye’nin
kuzeyinde alan tanınması ve eylem kabiliyetlerinin bu şekilde artmasına
imkan tanınması orta ve uzun vadede Avrupa güvenliği açısından
büyük riskler barındırmaktadır.
• Önemli bir kısmı NATO üyesi ülkelerden gelen bu yabancı terörist savaşçıların bir NATO üyesi ülkeyi hedef alan ulusaşırı bir terör örgütünün
yanında o NATO üyesinin vatandaşlarını hedef almaları NATO ve Batı ittifakı için de bir kriz anlamına gelecektir.
GİRİŞ
Batılı terör uzmanları 11 Eylül terör saldırılarının akabinde Afganistan’ın işgali ve teröre karşı küresel mücadele nedeniyle büyük baskı altına giren El-Kaide’nin önce varlığını devam ettirmek, akabinde gücünü arttırmak amacıyla, Arap yarımadasından Güney Asya’ya, Mağrip’ten Afrika’ya kadar uzanan bir terör ağı kurduğunu iddia ettiler. El-Kaide’ye atfedilen bu terör ağı yapılanması stratejisinin aynı örgüt tarafından bugün Suriye’de kullanıldığı ve bu sayede örgütün Suriye’de kendi taraftarları ve bölgedeki kolu ile kalıcı bir yer edinmeye çalıştığı iddia edilmektedir.1
Ancak el-Kaide, franchise’ları vasıtasıyla varlığını devam ettirme ve Suriye’deki devam eden savaşa yön verme çabası içinde olan tek ulusaşırı örgüt
değildir. ABD ve AB tarafından bir terör örgütü olarak listelenen PKK da Suriye devrim hareketleri sürecinde ortaya çıkan boşluğu kullanmış ve PYD,
YPG, YPJ ve diğer kolları aracılığı ile bölgedeki varlığını tahkim etme çabası içine girmiştir. Elinizdeki bu çalışma, PYD, YPG ve YPJ gibi örgütlerin Batı
medyası ve siyasi çevrelerinde ortaya konulan aksi yöndeki yorumlara rağmen PKK’nın kurduğu, PKK için var olan ve PKK kontrolünde olan uzantılar
olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede bu çalışma, PKK’nın Öcalan’ın 1999 yılında yakalanması sonrasında bir örgütsel yeniden yapılanma
sürecinden geçerek kendisini tekrar nasıl kurduğunu tartışacak; PYD ve YPG yanısıra Türkiye’den MLKP ve yine ABD’nin terörist grup listesinde
olan DHKP-C ve diğer sol radikal örgütleri nasıl kendi ideolojik ve örgütsel bünyesine dahil ettiğini göstermeye çalışacaktır.
Bu makale bu gruplar farklı adlar altında da olsalar PKK’nın geniş kapsamlı stratejisinin parçası olduklarını ve örgütün yeniden yapılanmasının ürünü
olduklarını açıklamak için terör ağı yapılanması (terror franchising) kavramıyla başlamaktadır. Ardından El-Kaide’nin Suriye’de edinebileceği kalıcı
bir konum sayesinde “Selefi-Cihadi hareketin kendi ideolojisini Levant’ta, İslam dünyasının en önemli coğrafyasının kalbinde yaşayan milyonlara rehber
edindirmek ve normatif tecrübeleri haline getirme çabası içinde”2 olmasından endişe ediliyorsa, PKK’nın PYD ve diğer bağlantılı kolları üzerinden etki
alanını genişletme süreci de aynı nedenlerden dolayı endişeyle karşılanması gereği tartışılacaktır. Örgütün geçmiş Markist-Leninist ideolojik çizgiden
“demokratik konfederalizm” ve “demokratik özerklik” gibi kavramlarla ifade edilen ideolojik dönüşüm geçirdiği iddialarına ragmen mevcut PKK eski
PKK’dan farklı bir yapı arzetmez. “PKK’yı hali hazırda tanımlayan belirleyici özellikler ideolojik farklılaşma ve şartların getirdiği bir tür özerklikten çok
dışlayıcılık, merkeziyetçilik (özellikle toplumsal hayat ve eğitim alanlarında) ve sert bir otoriterlik gibi eskiden miras kalan örgütsel niteliklerdir.”3 Belki
yeni dönemde de dikkat çeken tek farklılık, Suriye’de uygulamaya konulan yeni projesine Batı’nın sağladığı romantik meşruiyetten güç alan PKK’nın
gözünü Ortadoğu’nun ötesine dikmeye başlamasıdır.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder