Fuhuş (Paralı Seks).. BÖLÜM 3
Osmanlı Devleti 1876.da, beyaz kadın ticaretinin yaygınlaşmasından önce Galata semtini yabancı uyruklu fahişelerden temizleme kararı almıştı. Ancak, Batılı büyük elçiliklerin protestosu ile sınır dışı işlemi iptal edildi 64.
Bu dönemde, “ Çıplak resim”, “Çıplak fotoğraf” ticareti başladı ve karlı geçim yolu oldu 65.
İlk olarak, fotoğraflarını çektirerek bundan gelir elde edenler Ermeniler olmuş, onları Rumlar takip etmiştir.
Çıplak resimler Avrupa ve Amerika dan kaçak yollarla da ithal edilmektedir.
II. Abdülhamit.in istibdat yıllarında, fuhuş yeraltına kayarken, randevuevleri ön plana çıkacaktır. Bu evlere halk ağzında „koltuk. adı verilmiştir. Bu evlere gelen, getirilen yahut „abla. adı verilen randevucu kadın tarafından beslenen gizli Müslüman fahişeler ve kapatmalar (metresler) olmuştur 66.
Ahmet Rasim, fahişelik formlarını altı sınıfa ayırmaktadır. Bunlar; „tam hususi., „yarı hususi., „kapatma-mantenot., „sermaye., „sokak., „mezarlık. olarak sıralanmıştır 67.
20. yüzyıl başlarında Osmanlı toplumunda fuhuş, dağılmakta olan bir imparatorluğun izlerini taşımaktadır. Özellikle başkent İstanbul.un geniş bir kesimi yoksullaşırken, eğlence düşkünlüğü, alkol, kumar, kadın ticareti, hatta kokain giderek yaygınlaşır.
Erkekleri cephelerde bulunan ailelerde bütün yük kadınların omzuna binmiştir.
Yoksulluk, açlık ve kimsesizlik Osmanlı kadınını sokağa iterken, fuhuş sektöründe Müslüman Türk kadın sayısı artmıştır 68.
I. Dünya Savaşı yıllarında, İstanbul.un etnik çeşitliliği ile kozmopolit ortamına işgal güçlerinin yanı sıra Ekim Devrimi.nden kaçan Ruslar eklendi. 69
Ruslar, başkentin gece yaşamını renklendirip, pavyon ve gece kulübüyle tanıştırdılar 70. Rus güzelleri „Haraşo. adını aldı 71.
Sayıları iki yüzbini bulan Ruslar arasında Beyaz Rus kökenliler ile birlikte pek çok Odesalı ve Kievli genelev kadını vardı. Bunlar, Beyoğlu.na ilk kokaini getirenlerdi 72.
Pera bölgesindeki genelevlerde Rum (% 58), Yahudi (% 18.8), Ermeni (% 13.7)
fahişelerden sonra dördüncü sırada % 6.4 ile Rus kadınlar gelmektedir. Galata Mahallesinde ise 28.i Yunan, 307.si Osmanlı vatandaşı 335 Rum kadından sonra 169 fahişe ile Ruslar ikinci sırayı işgal etmektedirler 73.
Fahişeler için kahvehanelerden sonra diğer gözde randevu mekânları süthane ve çamaşırhanelerdi 74.
Tombalacı Rus kızları, kahvehaneleri gezerek, Osmanlı erkeklerine şans dağıtırlar 75.
Resmi kayıtlara göre, mütareke yıllarında İstanbul.da “vesikalı” 2125, “vesikasız” 979 fahişe çalışmaktadır. Bunların dışında da binin üzerinde kadınının zaman zaman fuhuş yaptığı polis makamlarınca bilinmektedir.
Vesikalılar içinde çoğunluğu 774 kişi ile Müslüman kadınlar oluşturur. Gayr-ı Müslim Osmanlı kadınları arasında 691 Rum, 194 Ermeni, 124 Musevi vesika sahibidir.
Pek çok yoksul kız, bar, cafe, meyhane ve lokantalarda fuhuşa düşerdi. Küçük
yaşlarda kendilerini kandıran sevgilileri tarafından iğfal edilip, genelevlere teslim edilen ya da satılan kızlara rastlanılmaktadır 76.
Meslek kariyerinin bundan sonraki noktasında genelevler yer alırdı. Geneleve düştükten sonra bar ve pavyonlarda şarkıcı ya da dansöz olarak çalışılır, buralardan genelevlere müşteri ayarlanırdı 77.
Osmanlı toplumunda fahişenin ikinci büyük mesleki riski, külhanbeyi ya da kabadayı âleminde yaşayan erkekler alır. Sermayelerin “belalıları” olan bu erkekler, genelevler civarındaki kahvehanelerde bulunurdu. Müşterilerin çetelesini tutup, külhani argosunda “markacılık” yaparak, akşamleyin sermayelerini “ziyaret” eder ve hâsılatı bölüşürlerdi 78.
Türkiye Cumhuriyeti dönemi; Haraşo’dan Nataşa’ya..
1922 de, İstanbul.da 69 Rum, 194 Ermeni, 124 Musevi, 774 Türk vesikalı ve 1000 kadar vesikasız hayat kadını bulunmaktadır 79.
1930.da ise 1335.i Müslüman, 2512.si Hıristiyan olmak üzere 3847.e yükselmiştir. Bunlardan Müslüman olanlar „yoğurtçu., Gayri
Müslim olanlar ise „ çamaşırcı diye kayıtlara geçmektedir.
Gizli fuhuşun yapıldığı 700 e yakın randevuevi olduğu tahmin edilmektedir. 1930.lu yıllarda, Tarlabaşı, Sıraselviler, Cihangir, Tophane gibi Beyoğlu semtinin bölgelerinde randevuevleri bulunmaktadır. Abanoz Sokağında ise hem genelev hem de sıra sıra randevuevleri faaliyet göstermektedir.
1930.lı yıllarda başlayan genelevleri kapatarak fuhuşu önleme gayretlerine rağmen, 1950.lerden sonra kırsal toplumsal yapının hızla çözülmesi, kente göç nedeniyle fuhuş alabildiğine arttı. Öte yandan çevreye olan olumsuz etkisi nedeniyle birçok „resmi. genelev kapatıldı.
İstanbullu aristokrat bir Ermeni ailesinin kızı olarak dünyaya gelen Matild Manukyan, 1960.lı yılların ortalarından itibaren, fuhuş sektöründe
önemli bir ağırlık kazanmıştır.
Karaköy'de babasına ait binaları bir genelev işletmecisine kiraya veren Matild Manukyan, kira ödenmeyince çareyi geneleve ortak olmakta bulur.
1970.lerin ortasından itibaren seks filmi furyası başlayacaktır. Seks salgını, „porno.ya ulaşır 80.
Genelevlerde kadınların yanında, „dönme. denilen, ameliyatla kadın olmuş, “erkek asıllılara da” rastlanmaktadır 81.
Sovyetler Birliği.nin çökmesi (1989) sonrası, dağılan Doğu Bloğu ülkeleri vatandaşı kadınlar, tüm dünyaya yayıldıkları gibi, Türkiye.ye de akın etmişlerdir. Mütareke yıllarındaki Haraşo.lara benzer şekilde yeni Rus kızları Nataşa.lar olarak adlandırılır.
17 Şubat 2001.de İstanbul genelevlerinin sahibi olan Matilt Manukyan.ın ölümü
sonrası, çalışan vesikalı kadın sayısında % 50 civarında düşüşler görülmüştür. Matilt Manukyan sonrası varisleri genelev işletmeciliğini sürdürmek istememişler dir. 2002 yılında 145.e düşen çalışan vesikalı kadın sayısı 2009 yılında 122.ye inmiştir.
Büyük bir metropol olan İstanbul kentinde artık gizli fuhuşa uygun bir ortam
oluşmuştur. Bu ortamın oluşmasında fuhşun form değiştirmesi kadar, insan kaçakçılığı yolu ile ülkemize gelenlerin niteliği de etkili olmuştur.
Türkiye.ye insan kaçakçılığı kapsamında gelen ve cinsel sömürüye uğrayan
göçmenlerin % 75,6.sı gönüllü, % 7,3.ü ikna edilerek, hile ile kandırılarak ya da
çaresizliğinden yararlanılarak, % 17,1.i baskı, zor ve şiddet kullanılarak çalıştırılmıştır 82.
Türkiye.ye gelmeden önce göçmen kadınlara hangi mesleği seçebileceklerine ilişkin bir anket uygulanmaktadır. Bakıcılık ve ev hizmetlerine oranla eğlence yaşamı ve seks sektöründe kazancın yüksekliği göçmen kadınları ekonomik bir tercihe zorlamakta, böylece fahişeliği seçmelerine neden olmaktadır.
Göçmenlerin Türkiye.de geçimlik gelir elde etmek için çalıştığı en yoğun iş alanı olan fahişelik, üç form içinde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, randevuevlerinde yapılan fuhuş, eskort kız hizmetleri ve buluşma noktalarında gerçekleştirilen fuhuştur.
Göçmen fahişe tehlike içindedir; çünkü göçmen yasadışı konumu nedeniyle kriminal bir fanus içinde yaşamakta ve bu onu her türlü zorlama ve şiddete maruz bırakmaktadır.
Göçmen fahişe; uyuşturucu madde kaçakçıları, kara para sahipleri, kayıtdışı ekonominin haracını yiyerek “stres” “boşaltmak isteyenlerden mafya elemanlarına kadar geniş yeraltı dünyasının içerisinde hareket eder.
Türkiye.ye gelen ya da getirilen kızlardan bazıları gelmeden önce borçlandırılmakta, burada çalıştırılarak ya da satılarak borçlarını ödemeye zorlanmaktadır 83.
Fuhuş sektörü içinde yer alan göçmen kadınların yer aldığı ikinci tür fahişelik formu eskort kızlıktır. Eskort kız olarak çalışacak kadınlar, Türkiye.de muhabbet tellalları ya da aracılarınca karşılanır ve konaklayacakları evlere yerleştirilirler. Evlerde, genelde iki ile dört kız birlikte barınmaktadır. Kızların konakladıkları evin kirası ve beslenme ihtiyaçları kızlarca karşılanır.
Muhabbet tellalı kendi “piyasa”sından müşteri bulmakta, kızları bu müşterilere
yönlendirmektedir. Kızların nakli, bizzat muhabbet tellalı, görevlendirdiği taksici ya da oto sürücüsü ya da direkt kız tarafından gerçekleştirilmektedir. Kendi müşteri ağlarını kurmuş, çalışmanın yanında “çalıştıran” konumuna gelmiş göçmen kadınlar da vardır.
Sonuç; Yeniden Düşünme zamanı..
Fuhuş binlerce yıldır tüm baskılara, kanunlara, toplumların örf ve adetleri ile
kültürlerine karşı dayandı. Tarihin hangi dönemi olursa olsun, şartlar oluştuğunda fuhuş her zaman var olacak ve hatta artacaktır. Geçmişte ekonomilere güç kaynağı oldu, savaşta askerlere moral verdi, farklı ırkların bütünleşmesine zemin hazırladı. İyi ya da kötü fuhuş ve onların icra edildiği genelev ya da randevu evi gibi yerler yaşadığımız bu dünyaya şekil vermeyi başardı.
Fuhuşun gizli dünyası zaman içinde evrim geçirdi. Randevu evleri hiçbir zaman yok olmayacak ama günümüze sayılarında oldukça bir düşüş olduğu kesindir. Bunun nedeni seks yapmanın pek çok yönteminin ortaya çıkmasıdır. Yeni fuhuşun en organize hali artık eskort kızlardır. Masaj salonları, bar ve solaryum merkezleri de gizli fuhuş yapmak için paravan yerler olarak alternatif teşkil ediyor.
21. yüzyılda dünyanın büyük bölümünde fuhuşa yasal denetim altında izin veriliyor. Fuhuşun yasallaştırılmasındaki amaçlardan biri, fuhuşun, genelev ya da gece kulübü gibi yerlerde, sokağa göre daha az mağduriyete neden olduğu görüşüdür.
Fuhuşu denetlemenin ötesinde yasaklayarak önlemek mümkün olmamıştır.
Yasaklamak; fuhuşu yeraltına itmekte, fahişelerin güvenlikten sağlığa kadar çok sayıda konuda risk altına alırken, örgütlü suç gruplarının sömürüsüne açık hale getirmektedir.
Yasaklama, insan tacirlerinin seks köleliği denebilecek bir seri uygulamasına kapı aralamaktadır.
Sokakta çalışan pek çok kadın, kadın satıcılarının kontrolüne girmek ve sömürü aracı olmak istememektedirler. Ayrıca, kadınlar, bazı ülkelerdeki yasalar gereği, fuhuş karnesine sahip olmak ya da zorunlu ve düzenli yapılan sağlık kontrolleri ne tabi tutulmak istememektedirler 84.
Günümüzde İsveç ve Türkiye gibi bazı ülkeler, fuhuşu uzun vadede ortadan
kaldırma/yok etme prensibi yönünde hareket etme eğilimindeyken, Almanya, Hollanda gibi bazı devletler suç olmaktan çıkartma prensibini benimsemişlerdir.
Türkiye.nin de dâhil olduğu bazı ülkelerde fuhuş, yasal denetim altında suç
sayılmazken, genelevlerde çalışmaya önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Yasal fuhuşa ilişkin sınırlamalar; yeni fahişe kaydına ve nakline izin verilmemesi ve böylece yıllar içinde vesikalı fahişe sayısının azaltılması gibi tedbirleri içerir.
Türkiye.de suç olan kadın ve erkeğin para karşılığı seks yapması değil, buna aracılık etmek yani üçüncü kişi olmaktır. Sadece İstanbul da 10 bin fahişe olmasına rağmen, fuhuşla mücadele edecek polis ekibi sayısı 4.tür.
Hollanda.daki tepkiye dönecek olursak, Exxpose hareketi; halen İsveç, Norveç ve Fransa'da yürürlükte olan yasaların kendi ülkelerinde da hayata geçirilmesini istiyor. "İskandinav modeli" olarak bilinen yasa, para karşılığı seks talebinde bulunanların cezalandırılmasını içeriyor.
Ancak, seks uzmanı Yvette Luhrs.a göre, İsveç'teki durum seks işçileri açısından daha kötüdür. Yasak nedeniyle "iyi müşteriler" seks işçilerinden uzak dururken, kadınlar "kötü müşteri" ile karşı karşıya kalıyor 85.
Bu nedenle, İskandinav ülkelerindeki kadınların çok daha fazla şiddet gördüğünü iddia ediyor.
Kanaatimce konunun iki boyutu var; çaresiz ve korumasız kadınların mecbur kalarak ya da istemeden fuhuşa sürüklenmeleri ki buna kamu vicdanı müsaade etmez. Bunun çareleri sosyal güvenlik sistemi içinde bulunmalı, kadınlarımız sahipsiz ve çaresiz bırakılmamalıdır.
İkinci boyut ise fuhuşu meslek ve daha çok para kazanmak için yapan kadınların durumudur. Bunun denetim altına alınması hizmeti alan ve veren için bir kamu (sağlık, dolandırıcılık, saldırı vb.) güvenliği konusu olarak düşünülmelidir.
Bunlardan daha da önemli olan nokta, erkeklerin bitmeyen libidosu ve bunu gidermek için her zaman bir yol bulacak olmalarıdır. Mesele bunun en doğru çözümü için çalışmaktır. Örneğin İsveç.te „seks bağımlısı. raporu alan bir erkeğin cinsel ihtiyaç giderme masrafları sigorta şirketi tarafından karşılanmaktadır.
Tarihsel olarak, cinselliğe ilişkin en iyi çözüm, onu kamusal alandan ihraç edip, dört duvar arasına mahremiyet bölgesine sürmek olarak görüldü. Aşkın dini olduklarını öne sürmelerine rağmen, hemen tüm semavi dinler seksüel aşktan korkmuş ve onu evliliğin içine sıkı sıkı hapsetmiştir.
Seks, normal koşullarda yabancılara korku ile yaklaşan insanın, bir yabancının
cazibesine kapılmasını sağlayan mucizedir. Ne var ki, bugüne kadar, yaratmaya muktedir olduğu, sevgiye ve anlayışa dair güzelliklerin binde birini bile yaratamamıştır. Belki de toplumsal yaşamdaki değişimler, insanlara zamanla bu ihtiyacın giderilmesinde daha sağlıklı ve güvenilir bir ortam sağlayacaktır. Belki de sekse bakışımızı yeniden gözden geçirmeliyiz, aile kurumunu zedelemeden seks tabusunu yenmenin bir yolunu bulmalıyız.
DİPNOTLAR;
1 Reay Tannahill, Tarihte Cinsellik, Çev.: S.Gül, Dost Kitapevi Yayınları, (Ankara, 2003), 89.
2 Cumhuriyet, Hollanda'da Paralı Seksin Yasaklanması İçin İmza Kampanyası Başlatıldı, (09 Nisan 2019).
3 Geneviève Fraisse, Cinsel Farklılığın Felsefi Bir Tarihi, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi, Çev:A.Fethi,
Cilt: IV, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 67
4 Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Beta, (İstanbul,1994), 588.
5 A. Caner Yenidünya, İnsan Ticareti Suçu (TCK.m.80), Turhan Yayınevi, (Ankara, 2007), 215.
6 Cheryl Overs, Paulo Longo, Making Sex Work Safe, Network of Sex Work Projects, (London, 1997).
7 Antony Giddens, Sosyoloji, Çev.: Ş.Pala Güzel, Kırmızı Yayınları, (İstanbul, 2008), 492.
8 Tannahill, a.g.e., (2003), 72.
9 Jess Wells, Kadın Gözüyle Batı Avrupa’da Fahişeliğin Tarihi, Çev: N.Arman, Pencere Yayınları, (İstanbul, 1997), 11
10 Suzanne Fonay Wemple, Beşinci Yüzyıldan Onuncu Yüzyıla Kadınlar, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Ortaçağ.ın Sessizliği, Çev.:A.Fethi, Cilt: II, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 179.
11 Andre Morali Daninos, Cinsel İlişkiler Tarihi, Çev.: S.Tiryakioğlu, Varlık, (İstanbul, 1974), 28-30
12 Nebi Bozkurt, Fuhuş, İslam Ansiklopedisi, Cilt: 13, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, (İstanbul, 1996), 212.
13 Jess Wells, Kadın Gözüyle Batı Avrupa’da Fahişeliğin Tarihi, Çev.: N. Arman, Pencere Yayınları, (İstanbul, 1997), 27.
14 Tannahill, a.g.e., (2003), 237.
15 Kathryn Norberg, Fahişeler, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Rönesans ve Aydınlanma Çağı Paradoksları, Çev: A.Fethi, Cilt: III, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 435.
16 Wells, a.g.e., (1997), 45-48.
17 Tannahill, a.g.e., (2003), 237.
18 Tannahill, a.g.e., (2003), 196.
19 Theodore Zeldin, İnsanlığın Mahrem Tarihi, Ayrıntı Yayınları, (İstanbul, 2003), 102.
20 Wells, a.g.e., (1997), 35
21 Andrew Nikiforuk, Mahşerin Dördüncü Atlısı Salgın ve Bulaşıcı Hastalıklar Tarihi, Çev.: S. Erkanlı, İletişim, (İstanbul, 2007), 130.
22 Norberg, a.g.e., (2005), 439-442.
23 Norberg, a.g.e., (2005), 446-447.
24 Tannahill, a.g.e., (2003), 286.
25 Geneviève Fraisse, Cinsel Farklılığın Felsefi Bir Tarihi, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Devrimden
Dünya Savaşına Feminizmin Ortaya Çıkışı, Çev.: A.Fethi, Cilt: IV, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 67.
26 Lawrence Stone, The Family, Sex and Marriage in England 1500-1800, Harper&Row, (New York, 1977), 527-529.
27 Tannahill, a.g.e., (2003), 285-286.
28 Claude Dulong, Sohbetten Yaratmaya, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Rönesans ve Aydınlanma Çağı
Paradoksları, Çev.:A.Fethi, Cilt:III, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005).
29 Wells, a.g.e., (1997), 57-59.
30 Josef Schrank, Die Prostitution in Wien in Historisher, Administrativer und Hygienischer Beziehung, Band: I,
(Wien, 1886), 242.
31 Olwen Hufton, Kadınlar, İş ve Aile, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Rönesans ve Aydınlanma Çağı
Paradoksları, Çev.: A.Fethi, Cilt: III, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 34.
32 Tannahill, a.g.e., (2003), 325-329.
33 Dennis Altman, Küresel Seks, Çev.: S. Çağlayan, Kitap Yayınevi, (İstanbul, 2003), 147.
34 Françoise Navailh, Sovyet Modeli, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Devrimden Dünya Savaşına
Feminizmin Ortaya Çıkışı, Çev.: A.Fethi, Cilt: IV, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., (İstanbul, 2005), 218-225.
35 Nicole Arnaud-Duc, Hukukun Çelişkileri, Georges Duby, (Ed.), Kadınların Tarihi: Devrimden Dünya
Savaşına Feminizmin Ortaya Çıkışı, Çev.: A.Fethi, Cilt: IV, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, (İstanbul, 2005), 92.
36 1960 lı yıllarda Marksist ideoloji ile psikoanalizi birleştiren Wilhelm Reich, kitaplarıyla “seksüel devrim”in
başlamasına öncü olmuştur. Reich.in eserlerinde bahsettiği seksüel tabular, burjuva değerleriyle oluşan ahlaki
baskıların toplumların seksüel sağlığı üzerine olumsuz etkileriydi.
37 Bruce Rich, Mortgaging the Earth, (Beacon, Boston),1994, 2.
38 National AIDS Commitee and UNAIDS, Partnership in Action: HIV/AIDS in Vietnam Hanoi, (1998), 7.
39 Lim Lin Lean, The Sex Sector: The Economic and Social Bases of Prostitution in Southern Asia, International Labor Organization, (ILO Report), (Geneva, 1998), 7
40 Altman, a.g.e., (2003), 137-139.
41 Economist, Plenty of Muck, Not Muck Money, (May 08,1999), 58.
42 Roger McGrath, Gunfighters, Highwaymen, and Vigilantes: Violence on the Frontier, University of California Press, (March 23, 1987).
43 Discovery, Codes & Conspiracies, (February 2019).
44 Seran Vreskala, Tangonun Sıra Dışı Tarihi, gazeteduvar.com.tr, (Nisan 207).
45 Buket Gündoğmuş, Efsane Dans Tango'nun Genelevden Elit Salonlara Yükselişinin Muhteşem Hikâyesi, onedio.com, ( 20 Temmuz 2018).
46 Sam Dolan, Sex Witch, Scorpio Books, (1970), 67.
47 Reşat Ekrem Koçu, Ahlak Zabıtası, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:1, (İstanbul, 1958), 275.
48 Giovanni Scognamillo, Beyoğlu’nda Fuhuş, Altın Kitaplar, (İstanbul, 1994), 20.
49 Tannahill, a.g.e., (2003), 206.
50 Refik Ahmet Sevengil, İstanbul Nasıl Eğleniyordu?, Sami Önal (Haz.), İletişim, (İstanbul, 1998), 20.
51 Robert Mantran, 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, Çev.:M.A.Kılıçbay, vd., Cilt:I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, (Ankara,1990), 333-334.
52 Reşat Ekrem Koçu, Fahişelerin Asılması Vak’ası, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:10, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1971), 5479-5480.
53 Ahmet Rasim, Fuhş-i Atik, Ali Hayalioğlu (Haz.), Üç Harf, (İstanbul, 2005), 257.
54 Rıfat N. Bali, The Jews and Prostitution in Constantinople 1854-1922, The Isis Press, (İstanbul, 2008), 11-13.
55 Sal Cohen, Report Of An Enquiry Made In Constantinople On Behalf Of The Jewish Association For The Protection of Girls and Women, The Association, (Londra, 1914), 4.
56 Sermet Muhtar Alus, Onikiler, Eser Tutel, vd. (Haz.), İletişim, (İstanbul, 1997), 190.
57 Vasıf Hiç, Dodinin Gazinosu, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 9, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1968), 4639-4640.
58 Ali Rıza Bey (Balıkhane Nazırı), Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı, Ali Şükrü Çoruk (Haz.), Kitabevi Yayınları, (İstanbul, 2001), 186-188.
59 Reşat Ekrem Koçu, Despina (Deli), Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:8,, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1966), 4517.
60 Scognamillo, a.g.e. (1994), 25.
61 Reşat Ekrem Koçu, Bülbülderesi Umumhaneleri, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:6, (İstanbul, 1963), 3173.
62 Reşat Ekrem Koçu, Baloz, Balozlar, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 4, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1961), 2066.
63 Reşat Ekrem Koçu, Çiçekçi Sokağı Zabıta Vak’aları, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1965), 3964-3965. Fuhuş sektörünün Galata.da yoğunlaşması, liman ve ticaret merkezine yakınlığı nedeniyledir. 1890 arasında Galata genelevlerinin en meşhurları; Sidikli Despina.nın Evi, Sakallı Eleni.nin Evi, Çakır Eleni.nin Evi, Karaoğlan, Araboğlan, Mama Margaro.nun Evi, Mama Frosonun Evi, Horoz Sokağı Odaları, Çingene Despina.nın Evi, Hamam Sokağı Evleri, Zürafa Sokağı, Alageyik Sokağı,
Manastır, Kömürcü Sokağı.
64 Cohen, a.g.e., ( 1914), 14.
65 Reşat Ekrem Koçu, Çıplak Resimciler, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, (İstanbul, 1965), 3928.
66 Reşat Ekrem Koçu, Fahişe, Fahişeler, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, Koçu Yayınları, (İstanbul, 1965), 5479.
67 Ahmet Rasim,, Fuhş-i Atik, Ali Hayalioğlu (Haz.), Üç Harf, (İstanbul, 2005), 265.
68 Charles Trowbridge Riggs, Yetişkinlerde Suç, Clarence Richard Johnson M.A. (Ed.), Çev.: S.TanerTarih Vakfı Yurt Yayınları, (İstanbul, 1995), 309.
69 C. Claflin Davis, İstanbul’da Mültecilerin Durumu, Richard J.Clarence, (Ed.), Çev.: S.TanerTarih Vakfı Yurt Yayınları, (İstanbul, 1995), 178.
70 Zafer Toprak, İstanbulluya Rusya'nın Armağanları: Haraşolar, Tarih ve Toplum, Sayı: 1, (İstanbul, 1992), 73.
71 Reşat Ekrem Koçu, Beyaz Ruslar, Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:7, (İstanbul, 1965), 2625. “Haraşolar, “onların şehre ayak basmalarıyla açılan ilk İstanbul barlarında garson ve komi oldular.
Sapsarı saçlarıyla ve maviş gözleriyle munis munis sokuldular, bol bol koklandılar öpüldüler, sadece aldıkları paraya bakarak hiç tereddüt etmeden her tabakadan erkeğin koynunda sabahladılar. Kız veya oğlan sabahın ilk
saatlerinde anasının ve babasının yanına cepleri dolu döndüğünde bir „Haraşo!. takdir nidasıyla karşılandı.”
72 Feriha Büyükünal, Bir Zaman Tüneli: Beyoğlu, Doğan Kitapçılık, (İstanbul, 2006), 49. Toprak, Mazhar Osman dan şu alıntıyı yapmaktadır: “… Mütareke oldu, düşman orduları çekirge gibi İstanbul sokaklarına yayıldı, otomobil içinde sarhoş Amerika bahriyelileri kucaklarından zilzurna Rum dilberleri Beyoğlu.nun büyük caddelerinde resmigeçit yapıyorlardı. Barlarda İngiliz neferleri viski ile zilzurna sarhoş olduktan sonra rastgelene saldırıyorlardı. Hele Fransızların koloni askerleri yapmadıklarını bırakmıyordu. Rum ve Ermeni kahpelerinin
aşklarıyla coşkun galibiyet neş.esiyle taşkın bu medeniyet ordusuna Bolşeviklerden kaçan Çar enkazı da ilave edildi. Bizans ömründe görmediği sefahat hayatını sürüyordu. Lokanta ve barlarda hizmet eden birbirinden güzel
Rus prensleri, kontesleri bu sarhoş alayını büsbütün çıldırtmıştı. İçki bu aşkı doyurmuyordu; beyaz toz, kokain.. aldı yürüdü. İstanbul.un mahalle kahvelerine kadar sarışın Rus dilberleri beyaz tozla yayıldı. İstanbul kokaine,
fuhşa esir oldu. Çar ordularına altı yüz sene karşı duran İstanbul, Rus orospularına mağlup olmuştu. Toprak, a.g.e, (1992), 77.
73 Riggs, a.g.e., (1995), 308
74 Raphaela Lewis, Osmanlıda Gündelik Yaşam, Çev.:A.R.Orhunsoy, Alter Yayıncılık, (Ankara, 2009),
75 Zafer Toprak, İstanbul.da Fuhuş ve Zührevi Hastalıklar, Tarih ve Toplum, Cilt: VII, Sayı: 39, 1987, 31. “İşgal yıllarında İstanbul.un kıyı bucak hemen her kahvehanesine Rus kadınları dadanmış, müşterilerle tombala oynamaya başlamıştır. … Kolları, göğüsleri açık, güler yüzlü, sarı saçlı, mavi gözlü Rus dilberlerini karşılarında görenler keselerinin ağzını açmakta fazla direnmezler; tombala oynayarak evin rızkını Rus dilberlerine kaptırırlar. Tombala o denli yaygınlaşır ki, milli afet olarak görülür. Büyükünal, a.g.e., (2006), 49.
76 Reşat Ekrem Koçu, Despina (Kara), Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), Koçu Yayınları, (İstanbul, 1966), 4518-4519
77 Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul 1919-1923, İletişim, (İstanbul, 2005), 46.
78 Vasıf Hiç, Dimitri (Yamalı), Reşat Ekrem Koçu vd. (Haz.), İstanbul Ansiklopedisi, Cilt:8, Koçu Yayınları, (İstanbul,1966), 4591.
79 Scognamillo, a.g.e., (1994), 85.
80 Giovanni Scognamillo, Türk Sinema Tarihi, Cilt: 2, Metis Yayınları, (İstanbul, 1990), 28-33.
81 Scognamillo, a.g.e, (1994), 100-101.
82 Hüdayi Sayın, Göçmen Kaçakçılığı, İnsan Ticareti, Cinsel Sömürü Suçları ve Bunlarla Mücadelede Uluslararası İşbirliği, İstanbul Üniversitesi SBE, Doktora Tezi, (İstanbul, 2010), 211.
83 Sayın, a.g.e., (2010), 212.
84 Janice G. Raymond, Reasons for Not Legalizing Prostitution And a Legal Response to the Demand for Prostitution, Journal of Trauma Practice, 2, (2003), 316-318.
85 Cumhuriyet, a.g.e., (09 Nisan 2019).
***