YUGOSLAVYANIN SONUNU GETİREN - DAYTON BARIŞ ANTLASMASI VE BOSNA - HERSEK’İN GELECEGİ
Mehmet DALAR*
* Yrd. Doç. Dr. , A.İ.B.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü, Bolu.
mehmetdalar@mynet.com
ÖZET
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16,
Bu çalısma, Bosna-Hersek’te etnisiteler arasındaki savasa son vermek ve barısı kurmak amacıyla imzalanan Dayton Barış Antlasması’nın üç etnik grubun bir arada barış içinde yasamalarını ve bir devlet içinde entegre olmalarını saglayacak Bosna-Hersek’in devlet yapısıyla ilgili getirdigi düzenlemeleri incelemektedir.
Ayrıca, antlaşmanın getirdiği sorunlar ile barış ve istikrarın devamının saglanması na katkısı olup olmadığı ortaya çıkan gelişmelerle birlikte
değerlendirmek te ve antlaşmanın degistirilmesi gereken özellikleri üzerinde durmaktadır. Bu çalısma konuyu beş ana baslık altında incelemiştir: Uluslararası hukukta kosullarda köklü degisiklik ilkesi, Dayton Antlaşması öncesi gelişmeler, Dayton Antlasması’nın özellikleri ve getirdigi sistem, Dayton Antlasması’nın getirdigi sorunlar ve Dayton Antlasması’nın degistirilmesinde etkili olan faktörler.
Anahtar Kelimeler: Antlasma, sorun, barıs, güvenlik ve entite.
Giriş
Bu çalısmada Bosna-Hersek’te savası sona erdiren Dayton Antlasması, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde incelenerek, antlasmanın özellikleri, zaafiyetleri, Bosna-Hersek toplumunun ihtiyacına cevap verme kapasitesi ve bu antlasmanın degismesini zorunlu kılan faktörler üzerinde durulduktan sonra bu antlasmanın hangi kosullar çerçevesinde degismesi gerektigi üzerinde durulmaktadır. Toplumsal kosullara uymayan iç hukuk kurallarının degismesinde oldugu gibi uluslararası hukukta bir antlasmanın toplumsal kosullara uydurulması her zaman mümkün olmamaktadır. Uluslararası kurumlar tarafından yürütülen ve kontrol edilen bu antlasmanın degistirilmesi iç kosullardan ziyade farklı dış kosullar ve en önemlisi de iç ve dış kosullar arasında uyumlu koordinasyonun saglanmasına baglıdır. Bosna-Hersek’te çatısmaların durdurulması ve bir an önce barısın yeniden kurulması
bağlamında zorunlu kosullar altında imzalanan Dayton Barış Antlasmasının, orta ve uzun vadede Bosna-Hersek’in toplumsal gerçekligine ve ihtiyacına cevap vermeyecegi dikkate alınarak bu ihtiyaca göre degismesi ve
güncellenmesi geregi ortaya çıkmaktadır. Dünyada benzeri olmayan sui generis
(sahsına münhasır) bir devlet yapısını getiren antlasmanın degistirilmesinde etkili olan iç ve uluslararası faktörlerin neler oldugunu belirleyen bu çalısma, kalıcı barış ve istikrarın saglanması için hangi düzenlemeler çerçevesinde yapısal ve kurumsal degisikliklerin yapılması gerektigi üzerinde durarak bu degisiklileri etkileyen özellikle dış faktörleri tespit etmektedir. Bu çalısmanın amacı Bosna-Hersek Devletinin Bosnak, Sırp ve Hırvatlar basta olmak üzere barındırdıgı farklı
etnisiteler arasındaki soguklugun ve önyargıların giderilmesi için yapılması gerekenleri tespit ederek, barış ve kardesligin olusmasına hizmet edecek demokratik bir yapının kurulmasının zor olmadıgını göstermektir. Bunun için ulusal ve uluslararası çabaların destek verecegi antlasma degisikliklerinin yapılarak hayata geçirilmesi gerekecektir.
I. Uluslararası Hukukta Rebus Sic Stantibus ( Kosullarda Köklü Degisiklik ) lkesi Bir antlasma yapılırken zamanın kosulları dikkate alınarak düzenleme yapılmakta ve taraflara hak ve yükümlülükler getirmektedir. Uygulanan uluslararası hukukta kabul edilen bir ilke olan kosulların köklü degismesi (Rebus Sic Stantibus) ilkesine göre bir antlasmanın yapılısı sırasında var olan ve antlasmanın yapılmasını etkileyen kosullarda ortaya çıkan degisikliklerin bu antlasmaya son verme, ilgili düzenlemelerini degistirme ya da uygulanmasını durdurma nedeni olacagı kabul edilmektedir1.
İç hukuk düzeninde degisen zaman ve kosullar çerçevesinde kanuni degişiklikler in yapılması zorunlulugu ortaya çıkması halinde kanun koyucu bu kosulları dikkate alarak yeni düzenlemeler yapabilmektedir. Uluslararası hukukta ise tarafların karsılıklı baglanma istemleriyle olusan bir antlaşmanın koşullarda köklü degisiklik olması halinde iç hukuktaki gibi yeniden düzenlenmesiyle ilgili sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözlesmesi’nin2 62. Maddesi, hangi sartlarda bir antlasmaya son verilebileceğini veya bu antlasmadan çekilebilecegini düzenlemistir. Maddenin birinci paragrafında açıklanan bu sartlar; ortaya çıkan yeni durumun tarafların antlasma ile baglanma iradelerini esaslı olarak etkilemesi ve antlasmaya göre uygulanacak yükümlülüklerin kapsamını köklü olarak degistirecek nitelige sahip olmasıdır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise kosullarda ortaya çıkan esaslı degisiklige bir antlasmayı sona erdirmek veya ondan çekilmek için bir gerekçe olarak su hallerde başvurulamayacagını belirtilmektedir:3
“Antlasma bir sınırı olusturuyorsa veya esaslı degisiklik ona basvuran tarafın ya antlasmadan dogan bir yükümlülügünü ihlal etmesinin ya da antlasmanın
diger herhangi bir tarafına karsı herhangi bir uluslararası yükümlülügünü ihlal etmesinin sonucunda olusmuş ise, Yukarıdaki düzenlemeye göre bir taraf esaslı bir sart degisikligine bir antlasmayı sona erdirme veya ondan çekilme gerekçesi
olarak basvurulabiliyorsa, degisiklige, antlasmayı askıya almanın bir gerekçesi olarak da basvurulabilir.”
Ögretinin bu konudaki gelisimine gelince; antlasmanın yapılması sırasında var olan ve antlasmanın yapılmasını gerektiren kosullarda sonradan meydana gelen degisikliklerin antlasmanın yürürlügü üzerinde etki yapıp yapmadıgıögretide tartısılmaktadır.
Objektivist hukukçulardan Georges Scelle, hukuksal durumların güvenligini saglayan statizm ile hukukun sosyal hayata uygunlugunu saglayan dinamizmin bagdastırılmaya çalısılması sonucunda böyle durumların ortaya çıktıgını belirtmektedir. Uluslararası yapıla geliş kurallarında olusan teamül hukukunun yumusak ve esnek olması nedeniyle sosyal hayatın gelisimine ayak uydurabilirken, buna karsılık yazılı olan antlasmalardan olusan hukukun gelisen sosyal hayata uydurulması için akit taraflar arasında antlasma yapılması zorunlulugu vardır.
Uluslararası hukukun yeni kosullara uydurulması iç hukuktaki gibi kolay gerçeklesmemektedir. İç hukukta kanun koyucunun müdahalesi hem daha kolaydır hem de yargı organlarının gelistirdikleri içtihat ve yorum yöntemleriyle uygulanan kanunların gelisen sosyal hayata uydurulmasında önemli katkıları bulunmaktadır. Buna karsılık uluslararası hukuk düzeninde kanun koyucu rolündeki akit devletlerin ancak oybirligiyle bir antlasmanın yeni kosullara uydurulmasını saglayabilmektedirler. Bunun yanında uluslararası yargı organları iç hukuktaki yargı organları kadar islevleri geniş yeterlikte degildir.1
Rebus Sic Stantibus normunun niteligi hakkında iki görüş bulunmaktadır:
* Birinci görüşe göre, Rebus Sic Stantibus ilkesi sınırsız bir süre için yapılmış antlasmalarda ya da uzun süreli antlasmalarda örtülü bir kayıt olarak mevcuttur. Bu ilkenin açıkça antlasmalara konması gerekmemektedir. Bu görüsün benimsenmesi durumunda, antlasmanın yapıldıgı zamandaki kosulların köklü bir degisikligeugraması halinde akitlerden biri, antlasmayı tek taraflı olarak feshedebilecektir.
* Fransa İdare Hukuku’nun beklenilmeyen hal (imprévision) ögretisinden esinlenen ikinci görüş ise, antlasmanın yapıldıgı zamanda var olan kosullarda sonradan meydana gelen önemli ve beklenilmeyen degisikliklerin olması durumunda, antlasmanın sonradan ortaya çıkan sartlara uydurulması gerektigini ileri sürmektedir. Birinci görüsten farklı olarak bu görüs, kosullarda ortaya çıkan degisiklik karsısında antlasmanın fesih yoluyla sona ermesi degil, fakat yeni kosullara uydurulması üzerinde durmaktadır. 2
Bu çalısmamızda ikinci görüş temelinde Dayton Antlasmasının feshedilmeyip toplumsal kosullara uydurulması gerektigi üzerinde durulacaktır.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder