23 Ekim 2016 Pazar

TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI YANLIŞTIR. BU POLİTİKA GERÇEKÇİ OLMAK ZORUNDADIR..




TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI YANLIŞTIR. BU POLİTİKA GERÇEKÇİ OLMAK ZORUNDADIR..

images










Harp zaruri ve hayati olmalı. Gerçek kanaatim şudur; Milleti harbe götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. ”Öldüreceğiz” diyenlere karşı “Ölmiyeceğiz” diye harbe girebiliriz. Lakin, millet hayatı tehlikeye uğramadıkça, harp bir cinayettir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1923)
————————————————————-
Suriye içlerine doğru Cerablus bölgesinden başlayan askeri harekatın siyasi hedefi gerçekçi değildir. Türkiye gibi ciddi bir bölge gücünün Özgür Suriye Ordusu gibi hukuki dayanağı bulunmayan sanal bir kuruluşu destekleyerek Suriye içinde askeri harekat yapılmasının mantıki bir açıklaması yoktur.
Türkiye’de resmi ağızlardan başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan saygı dile getirilmektedir. Bu söylemler doğrudur. Türkiye bu söylemleri ile aslında meşru Suriye yönetimini fiilen tanıdığını vurgulamaktadır. Eğer tanıyor isek bugün ele geçirilen ve yarın ulaşılması muhtemel hedef alanlarının hakimiyeti şartlar elverdiğinde Suriye devletine devredilecek demektir.
Suriye’deki istikrarsızlık ve savaş ortamının Türkiye’nin sınır bölgesinde yarattığı olumsuzluklar ülkemize adeta meşru müdafaa halinde olaylara doğrudan müdahale imkanı vermektedir. Bunun için Türk Ordusunun ÖSO gibi çapulcu- terörist unsurlarını cephede desteklemesine asla ihtiyaç yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti kendisini güvene alacak hedefini kendi belirler.
Planını yapar.
Gerekli hukuki çalışmaları ilgili devletler nezdinde yapar ve kendi askeri gücünü doğrudan kullanarak bu hedefi elde eder.
Bunun için birilerinden icazet almaya veya destek almaya ihtiyacı yoktur.
T.C. Devletinin 900 Kilometrelik Suriye sınırı yıllardır güvensizdir. Bu sınırı aşan savaş kaçkını 3.5 milyon Suriyeli ülkemizi adeta işgal etmiş, ve demografik yapımızda ciddi kırılmalar meydana gelmiştir.
Bu mültecilerin acilen kendi ülkelerinde güvenli yaşayabilecekleri bir bölgeye tahliye edilmeleri şarttır. Bunun tam tarifi ise sınırlarımız dışında Güvenli bir Askeri Bölgenin kurulmasıdır. Bu bölge bugün itibarı ile Cerablus ’tan ve Fırat’ın batı yakasından başlayarak Antakya sınırına dayanan ve sınırdan itibaren 50 Km güneye doğru uzanan bir bölgedir.
Öncelikle bu bölge askeri harekat ile terör örgütlerinden temizlenecek ve Türk askeri ve BM’in güvencesi altına alınacaktır.
Temizlenen bölge AB ülkelerinin de maddi katkıları ile 3.5 milyon mültecinin güvenli şekilde yaşamasına elverişli hale getirilerek tüm mülteciler buraya taşınarak BM Mülteciler Kurulunun güvencesi altına alınacaktır.
Bilahare bu bölge Suriye’deki iç savaşın bitirilmesini takiben meşru Suriye yönetimine teslim edilerek kesin sınır güvenliğimiz sağlanacaktır. 
Buranın devrinden sonra Fırat’ın doğusundaki Kürt bölgesinin yaşama şansı kalmayacak ve bu bölgelerde yeniden Suriye rejiminin denetimi altına alınacaktır.
İşte bu plan Millidir. Gerçekçidir. Uygulanabilir ve uluslararası ortamda destek bile bulabilir.
Sonuç olarak; bugün uygulamakta olduğumuz Suriye Savaş Planının başarı şansı yoktur. Çünkü bu ortamda meşru bir muhatabımız yoktur. Savaş yahut barışa yönelik Suriye’deki her adımızda muhatap olarak meşru Suriye yönetimini almak zorundayız.
Bugünkü askeri harekatımızın uzun vadede başarı şansı yoktur. Ve askeri operasyonların nihai hedefinin ne olacağı belli değildir. Çünkü şimdi resmen muhatabımız çapulcu askerler topluluğudur.
Henüz her şey için vakit vardır. Türk ordusu meşru Suriye yönetimi ile koordine edilerek ve tamamen kendi gücüne dayanarak bölgede operasyona sokulmalıdır.
T.C.Devletinin ve Türk Ordusunun bunu yapacak gücü vardır. Yeter ki istenilsin. Ve meşru hukuk yolları takip edilsin..

https://kumkale.wordpress.com/2016/09/18/736/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder