ÖZBEKİSTAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖZBEKİSTAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2021 Pazar

TÜRK KONSEYİ İPEK YOLU’NU YENİDEN İNŞA ETMEK İSTİYOR

TÜRK KONSEYİ İPEK YOLU’NU YENİDEN İNŞA ETMEK İSTİYOR 


Nahçıvan Zirvesi, Tarihi İpek Yolu,Türk Konseyi, İstanbul Zirvesi, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, 
Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan,




Tarihi İpek Yolu... Doğudan batıya ve batıdan doğuya tüccarların, orduların, bilge kişilerin buluşma noktası. Sadece onların mı? Fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de... İpek Yolu adı verilen bu güzergah uzun yıllar birçok milletin tarihinde önemli bir yer tutmuştur.

Türk devletlerinin güçlü olduğu dönemlerde dünyanın “ana ticaret güzergahı” haline gelen İpek Yolu’nun 21. yy . da yeniden canlandırılması ve etkin hale gelmesi için Türk Dünyasının kardeş ülkeleri önemli işbirliklerine imza atıyor. 

Bir zamanlar ipek, demir, kürk ve köle taşınan bu yollarda  şimdilerde başrolde iki önemli enerji kaynağı, petrol ve doğalgaz yer alıyor. Bu sayımızın dosya konusu 21. Yüzyılda tarihi İpek Yolu’nun yeniden inşası ve yürütülen işbirlikleri oldu.

     Türk Konseyi’nin üçüncü devlet başkanları zirvesi Azerbaycan’ın Gebele şehrinde 15-16 Ağustos 2013 tarihlerinde gerçekleştirildi.

1992’den bu yana 18 yıllık “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri”nin mirası üzerine 2009’da kurulan ve kurumsallaşan Türk Konseyi, her geçen gün Türk Dünyası’nın bütünleşmesine yönelik adımlar atmaktadır. Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve  Kırgızistan’ın üye olduğu Türk Konseyi, sadece Türkiye’nin değil Kazakistan başta olmak üzere diğer üye devletlerin bütünleşme yönündeki  istek ve çabaları ile geçmiş yıllara nazaran artık daha hızlı ilerlemektedir.


1992’de başlayan zirveler 2001’deki zirveden sonra 2006’ya kadar yapılmamıştır.
2006’da yeniden başlayan zirvelerin ardından Türk Dünyası için önemli sayıla bilecek adımlar 2009 Nahçıvan Zirvesi’nde atılmıştır. 

Bu adım Türk Cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin kurumsallaşmasını sağlamaya yönelik olmuştur.
16 Ekim 2010 İstanbul Zirvesi, Nahçıvan Anlaşması’nı hayata geçirmeye yönelik bir zirve olmuştur.
Nahçıvan’da alınan karar doğrultusunda, “Türk Konseyi” olarak adlandırılan örgütün Daimi Genel Sekreterliği oluşturulmuş, sekretaryanın merkezi de İstanbul olarak belirlenmiştir. 2010 İstanbul Zirvesi’nin ardından imzalanan bildirinin kurumsallaşma yönündeki önemli kararları  şunlar olmuştur;

< Türk Konseyi, her geçen gün Türk Dünyası’nın bütünleşmesine yönelik adımlar atmaktadır. >

Türk kültür mirasının korunması için Bakü’de özel bir vakıf oluşturulmş, Astana 2012 Türk Kültür Başkenti seçilmiş, Türk Dili Konuşan Ülkeler Kalkınma
Bankası ve ortak sigorta şirketinin kurulması kararlaştırılmış, Üniversiteler arası birlik kurulmuş ve “3 Ekim” tarihi Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü 
olarak kabul edilmiştir.1

2012 Bişkek Zirvesi ise “eğitim, bilim ve kültürel işbirliği” teması üzerine toplanmıştır. Zirve kapsamında toplanan Dışişleri Bakanları Konseyi tarafından Türk Konseyi sekreteryasının mali esaslarına ilişkin anlaşma imzalanmış, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve diğer üye ülkelerin ilgili bakanları ise Astana’da Türk Akademisi ile Bakü’de Türk Kültür Miras Vakfı kurulmasına ilişkin anlaşmalara imza koymuşlardır.2

2013 Gebele Zirvesi “ulaştırma ve bağlantı” temasıyla gerçekleştirilmiştir. Türk Konseyi’nin Ulaştırma ve bağlantı teması üzerine toplanması İpek Yolu’nun yeniden inşası anlamına gelmektedir ve üye devletlerin liderleri bunu dile getirmişlerdir.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev zirvedeki konuşmasında, altı bağımsız Türk dili konuşan cumhuriyetin gayrisafi milli hâsılalarının yaklaşık 1,2 trilyon olduğunu ancak bunun tam kapasite ile kullanılamadığını söylemiş ve bu durumu Kazakistan’ın dış ticaret rakamları ile örneklendirilmiştir.



   Kazakistan’ın 2012 rakamlarına göre dış ticaret hacminin 8 milyar dolar olduğunu söyleyen Nazarbayev, bu miktarın yalnızca yüzde 6’sının Türk Cumhuriyetleri ile olduğunu belirtmiştir.3 

    Nazarbayev, Türk Konseyi’ndeki kurumsallaşmanın ve gelişmenin en önemli aktörlerinden biri olarak, Türk Konseyi’nin artık uluslararası alanda ekonomik ve siyasi olarak daha güçlü olmasını istemekte bunun için çaba harcamaktadır. Nazarbayev’in Türk Konseyi ile ilgili konuşmalarında Konsey’e üye olmayan Özbekistan ve Türkmenistan’ı tıpkı bir üye devlet gibi değerlendirmesi, üye olmayan bu devletlerin de yakın zamanda üye olmalarının sağlanacağına işarettir.
   Abdullah Gül ise konuşmasında ağırlıklı olarak İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması üzerinde durmuştur.


< Türk Konseyi’nin Ulaştırma ve bağlantı teması üzerine toplanması İpek Yolu’nun yeniden inşası anlamına gelmektedir ve üye devletlerin liderleri bunu dile getirmişlerdir. >

  Küresel ekonomik ağırlık merkezinin Asya- Pasifik bölgesine kaydığını ve bu durumdan dolayı Türk Dünyası’nın jeo-ekonomik öneminin arttığını söyleyen Gül, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan ekonomik ve demografik potansiyeli toplamda 4.8 milyon kilometre karelik yüzölçümü ile dünyada 7. sırada, 140 milyonluk nüfusuyla 9. Sırada, 1.5 Trilyon dolarlık milli hasıla ile 13. sırada  olduğunu belirtmiştir.4 

Gül de Nazarbayev gibi Konsey’in potansiyel ekonomik gücünden bahsederken üye olmayan Özbekistan ve Türkmenistan’ı saymıştır.

Türk dış politikasında Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerinde diplomatik rolü üstlenen Gül, konuşmasında “Türk dünyası küresel ölçekte  sahip olduğu coğrafi ve demografik ağırlığın çok altında bir ekonomik performans sergilemekte dir. Tarihe baktığımızda Türk devletlerinin güçlü ve etkili olduğu dönemlerde İpek Yolu'nun dünya ticaretinin dünyanın ana güzergahı olduğu dönemler olduğunu görüyoruz.


Türk dünyası küresel ekonominin ve dünya ticaret yollarının dışında kaldığında ise, siyaset ve medeniyet sahasında da ağırlığı azalmıştır, bu bir vakıadır, tarihi okuyan, bilen herkes bunu görmektedir” demiştir.5

Gül’ün sözlerine yansıyan Türk Dünyası’nın önemine ilişkin bu farkındalık Türk dış politikasında görünür hale gelmelidir.

İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması adına önemli bir adım olan ve 2014’te bitmesi beklenen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesinin Türk Dünyası arasındaki demiryolu bağlantısını sağlaması beklenmektedir. Bunun yanı sıra Gebele Zirvesi’nin ulaşım ve bağlantı alanındaki önemli konularından biri de Bakü Limanı ile Kazakistan’ın Aktau Limanı arasındaki bağlantıyı güçlendirmek olmuştur.

Türkmenistan’ın da Konsey’e dâhil olması durumunda Türkmenistan’daki Türkmenbaşı Limanı da Türk Dünyasının Hazar Denizi üzerindeki bağlantısını güçlendirecektir.

İpek Yolu’nun canlandırılması ve Türk Dünyasının ekonomik potansiyelini kullanması Türk Dünyasındaki kültürel ve siyasi bütünleşmenin de hız 
kazanmasını sağlayacaktır. Bu nedenle Türk Konseyi’nin Gebele Zirvesi Türk Dünyası’nın bütünleşmesi yönünde önemli bir eşik olabilir. 

   Fakat tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması ve etkin hale getirilmesi için tarihi İpek Yolu ile 21. yüzyılın koşullarını daha iyi analiz etmek gerekmektedir. Tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlanması yönünde umut vadeden bu önemli değişime rağmen Tarihi İpek Yolu ile  21. yüzyılın İpek Yolu arasında önemli farklılıklar mevcuttur. İlk olarak, İpek Yolu’nun ticaret malları günümüzde önemini yitirmiştir. 21. Yüzyıl İpek Yolu’nun ticaret malları ipek, kürk, köle veya demir değil, büyük oranda enerji kaynaklarından oluşmaktadır. İpek, yükte hafif pahada ise ağır  olmasına rağmen enerji kaynakları, yani petrol ve doğalgaz, çok kıymetli olmasıyla birlikte taşınması için büyük yatırımlar ve devletlerarası işbirlikleri
gerekmektedir. Enerji kaynaklarının taşınması sorunu devletlerarası ciddi projelerle aşılmaktadır, fakat taşınma konusunda önemli sorunlardan biri de 
güvenliktir. Tarihi İpek Yolu’nda ticaret yollarına hâkim tüm devletler ticari güvenliği sağlamaya çalışmışlar ve büyük oranda başarılı olmuşlardı. 

Günümüzde ise İpek Yolu’nun merkezi coğrafyaları siyasi istikrarsızlık ve terör sorunu yaşamaktadır. İpek Yolu üzerinde güven ortamının  oluşturulamaması tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması yönündeki en önemli engeldir. Batılı devletlerin Türkistan’daki enerji kaynaklarına ulaşmadaki ısrarı ile bölgede, çıkarları doğrultusunda sorumluluk almaları güvenliğin daha erken gelmesini sağlayabilir.



<  İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması adına önemli bir adım olan ve 2014’te bitmesi beklenen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesinin Türk  Dünyası arasındaki demiryolu bağlantısını sağlaması beklenmektedir. >

   Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılayacak olan boru hatlarının güvenliği Avrupa için de önemli olacağından, gerçekleşecek boru hattı projeleri ülkeler arası “güvenlik zinciri” vazifesi görebilir.



<  Nazarbayev’in Türk Konseyi ile ilgili konuşmalarında Konsey’e üye olmayan Özbekistan ve Türkmenistan’ı tıpkı bir üye devlet gibi değerlendirmesi, üye olmayan bu devletlerin de yakın zamanda üye olmalarının sağlanacağına işarettir. >

     İpek Yolu’nda ikinci büyük değişim bölgenin siyasi yapısında yaşanmıştır. Büyük ve güçlü imparatorlukların hâkim olduğu coğrafyada artık küçük parçalanmış siyasi yapılar mevcuttur. Bu durum yukarıda değinilen güvenlik hususu ile de yakından alakalıdır, çünkü zayıf ve küçük siyasi yapıların varlığı İpek Yolu’nun merkezi güçler tarafından değil, çevre güçler tarafından yönlendirilmesi ne neden olmaktadır. Bu bağlamda, yaklaşık 115 milyon 6 nüfusa sahip olan merkez bölgenin7 2 milyar 700 milyon nüfuslu çevre8 tarafından etki altına alınmaması mümkün değildir. Etki altındaki kaynak sahibi merkez bölgenin kendi
koşullarını ortaya koyarak şekillendiremediği dış politika, İpek Yolu’nun etkinliğini de olumsuz yönde etkileyecektir. Bununla birlikte merkez bölgenin çevrenin kontrolü dışında ekonomik veya siyasi bir bütünleşme sürecine girmesi, çevreye karşı direncini artırabilir. Böylece merkez ülkeler kaynakların taşınması ve dağıtımı konusunda daha bağımsız bir siyaset oluşturarak, İpek Yolu’nun geleceğini kendileri tayin edebilirler.

Bu ihtimal ise mevcut güç dengeleri göz önüne alındığında dışarıdan bir destek olmadığı takdirde oldukça zor görünmektedir.

21. yüzyıl İpek Yolu ile Tarihi İpek Yolu arasındaki en önemli fark, güzergâhlar ile kaynak-talep arasında yaşanan değişim olmuştur. Tarihi İpek Yolu’nda ticari hareketlilik ana hatlarıyla doğu ile batı arasında gerçekleşmiştir. İki coğrafyadan da birbirine farklı mallar taşınmış, merkezi bölge ticaretin taşıyıcı rolünü üstlenmiştir.

Çevreler arasındaki ticari akım bütün devletlerin kazanç sağlayabildiği bir ticari yapıyı oluşturmuştur, fakat 21. yüzyıl İpek Yolu’nda kaynaklar çevre bölgeler arası bir trafiği değil merkezden çevrelere doğru bir hareketi gerektirmektedir. Bundan dolayı İpek Yolu üzerinde çevre bölgelerin birbirlerine ihtiyaçları yoktur. Hatta Merkezi bölgedeki kaynakların tek yönlü akışı için çevre ülkeler arası bir rekabet mevcuttur.

Çevredeki her ülke kendi çıkarları gereği merkezi Asya’ya tek başına hâkim olmaya çalışmaktadır.


< İpek Yolu üzerinde güven ortamının oluşturulamaması tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması yönündeki en önemli engeldir. >

    Tarihi İpek Yolu Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte dünya ticaretinin soyutlandığı uzun bir dönemi geride bırakmıştır.

Yeni dönem siyasi, ekonomik ve  sosyal farklılıkları da beraberinde getirmiştir.
   Türkistan halkları bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte, milli şuuru canlandır mak adına her millet gibi tarihi zaferlere ve hâkimiyetlerine dönüp bakmıştır. Türk cumhuriyetleriyle birlikte diğer büyük güçler de Sovyetler Birliği’nden kopan bu yeni devletlerin coğrafyası için, İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması projelerini ortaya koymaya çalışmışlardır. Her ne kadar yakın geçmişe nazaran Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması daha kolay gibi görünse de yüzyıllar içinde yaşanan büyük değişimler Tarihi İpek Yolu’nun şartlarını fazlasıyla değiştirmiştir. Geriye dönüş için aynı büyüklükte değişimlerin yaşanması gerekir.

   Tarihi referansların ışığında Türkistan, bir bütünlük içerisinde, geleceğe dönük büyük proje ve planlarla değerlendirilmelidir, çünkü 21. yüzyıl Türkistan’sı tarihi İpek Yolu’ndan daha büyük bir öneme sahip olabilir.

   Tarihi İpek Yolu, 17. yüzyıl ile 21. yüzyıl arasında uzun bir dönem edilgen konumda kalarak, dünya ticaretinden ve siyasetinden uzak kalmıştır. 19. yüzyıl’ın son on yılından itibaren İpek Yolu edilgen dönemden etkin döneme doğru bir geçiş sürecine girmiştir.

Yeni dönemdeki boru hattı ve demiryolu projeleri, İpek Yolu’nun tekrar etkin olacağı dönemlerin göstergesidir. Boru hatları ise ülkeler arası bir güvenlik zinciri görevi görmektedir. Özellikle enerji kaynaklarının Batı’ya ulaştırılacağı göz önüne alınırsa, İpek Yolu’ndaki boru hatları projelerinin Batılı ülkelerin de koruması altında olacağını gösterir. 

Boru hatlarının geçtiği ülkelerde herhangi bir istikrarsızlık olmasına, boru hatlarından faydalanan hiçbir ülke müsaade etmeyecek tir. Bu bağlamda, İpek Yolu üzerinde tekrar güvenlik ortamının sağlanması mümkündür. Bu güvenlik ortamının hızlı bir şekilde kurulması ve işleyebilmesi için, uluslararası ekonomik işbirliği süreçleri başlatılmalıdır. Bu süreçlerin sonunda, ticaret havzaları güvenlik altına alınabilir.

Bu bölgelerin ekonomik olarak kalkınması, muhtemelen etkisini İpek Yolu’nun Hint Okyanusu Ticaret Havzasında da hissettirebilir ve bu bölgedeki barış sürecini olumlu olarak etkileyebilir.



< Dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Asya-Pasifik’e kaydığı 21. Yüzyılda, Türkiye’nin uluslararası alanda etkin bir güç olabilmesi için Asya-Pasifik ile Batı arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan İpek Yolu üzerinde yeniden etkin bir güç oluşturması gerekmektedir.  >

Dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Asya-Pasifik’e kaydığı 21. yüzyılda, Türkiye’nin uluslararası alanda etkin bir güç olabilmesi için Asya-Pasifik 
ile Batı arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan İpek Yolu üzerinde yeniden etkin bir güç oluşturması gerekmektedir. Türk Konseyi bu potansiyel gücün ve Türk Dünyası’nın geleceğinin en somut göstergesidir. Bundan dolayı Türk dış politikasında da ağırlık merkezinin artık Türk Dünyası’na kayması gerekmektedir.
   Orta Doğu’nun kriz, çatışma ve savaş girdabında bilerek ve isteyerek taraf olan Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik gücünü Orta Doğu’ya boşaltması, Türkiye’nin geleceği açısından bir israfa dönüşmüş durumdadır.

DİPNOTLAR;

1  http://www.mfa.gov.tr/bildiri.tr.mfa, 20.09.2010.
2 “Türk Konseyi 2. Zirvesi Bişkek’te düzenlendi.”, 
    http://turkkon.org/icerik.php?no=158, 28.08.2012.
3 “Nazarbayev calling to increase commodities turnover of Turkicspeaking countries”, 
    http://en.tengrinews.kz/politics_sub/Nazarbayev-calling-to-increase-commodities-turnover-of-Turkicspeaking-countries-21894/, (20.08.2013).
4 “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3. Zirvesi’nde konuşma yaptı”, 
    http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/63565.aspx, (20.08.2013).
5 “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…”
6 CIA World Factbook, 2011, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/, (15.10.2011).
7 Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan .
8 Çin, Hindistan, Rusya ve İran.

SAYI 24  2013 
www.ekoavrasya.net
“Avrasya’yaaçılan kapınız”
6 yaşında...
www.ekoavrasya.net

****

18 Mayıs 2020 Pazartesi

ÖZBEKİSTAN'IN GÜVENLİĞİ ÜZERİNDE RUS VE AMERİKAN FAKTÖRÜ POLİTİKASI

ÖZBEKİSTAN'IN GÜVENLİĞİ ÜZERİNDE RUS VE AMERİKAN FAKTÖRÜ POLİTİKASI



Sovyet Sonrası Dönemde Orta Asya'da Rus Yumuşak Gücü ve Özbekistan'ın Rolü,

Aziza Khudayberdieva*
*Aziza Khudayberdieva İngilizce Öğretmeni / British Culture Kocaeli, Türkiye
** TÜRKÇESİ; GOOGLE TRANSLATE İLE YAPILMIŞTIR..
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..



Eski tarihi ve coğrafi konumu ile Özbekistan kaçınılmaz olarak oynuyor Orta Asya'da önemli stratejik rol. Özbekistan 447.400 km ve 28.7 milyon kişi Orta Asya'daki en büyük nüfusa sahiptir. Olduğu gibi diğer beş Orta Asya ülkesi örneği Özbekistan bağımsızlığını açıkladı Özbek'in Birinci Sekreteri olan I.A. Karimov Komünist Parti Aralık 1991'de Özbekistan'ın ilk başkanı oldu.

   Muhalefet partisi lideri Muhammed Salih'e karşı% 86 oy alarak seçildi.
2000 ve 2002 yıllarında yapılan referandumların ardından Karimov yönetişimini genişletti Aralık 2007'de yeniden seçildi ve bir sonraki seçim  yapılacak Aralık 2014.

Özbekistan bağımsızlığını kazanmış olsa da, diğer Orta Asya ile birlikte ülkeler, Rusya'nın bu bölge üzerindeki etkisini göz ardı etmek imkansızdır. 

  Birincisi Çünkü Rusya ve Orta Asya Ülkeleri,

Orta Asya Türkistanın da ilk Çar yerleşimleri. Üstelik SSCB Merkezinde Asya, koloniden ziyade Sovyet Rusya'nın siyasi bir parçası haline geldi. 
Demek ki, Sovyet Rusya Orta Asya ülkelerinde de sosyal reformları sürdürdü.

Kadınların erkeklere eşit derecede siyasi ve sosyal haklar kazanma yolları. Başka bir yön Rusya'nın Orta Asya'ya da büyük etkisi olan göçüdür. 
Yeni göç etmiş Rus nüfusu sadece bölgenin yeni sakinleri değil, aynı zamanda yayıldı Orta Asya halkı arasında Rus dili ve Rus kültürünün kullanımı.
Tüm bu gerçekler göz önüne alındığında, Orta Asya ülkeleri bile bağımsızlık Rus yumuşak gücünün bu bölgede kaçınılmaz olduğu kabul edilmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi, SSCB'nin çöküşünden sonra Rusya bir Orta Asya sonrası Sovyet ülkelerinde yumuşak güç. Özellikle cumhurbaşkanlığı Vladimir Putin Avrasya gibi rusça yumuşak sağlayan yeni kavramlar tanıttı ve bu ülkelerin komşu devletlere olan ilgisini gösterdi.

Özbekistan'ın Rusya'yı çeken çok önemli bir ülke olduğuna inanılıyor çünkü Özbekistan başta Afganistan gibi stratejik öneme sahip ülkelerle  sınırları paylaşıyor Türkmenistan gibi.

Bağımsızlığın ilk yıllarında Özbekistan dikkatinin büyük bir kısmını Rusya ile ilişkiler. Rus desteğinin koruyacağı kadar önemliydi 1991'lerde hala Rus hakimiyetinin oldukça etkili olduğu Orta Asya'da istikrar.

   İkincisi, Özbekistan'ın ordusunu güçlendirmesi gerekiyordu ve Rusya buna yardımcı olacak

Batılı ülkelerin gerçekten ilgilenmemesi nedeniyle yeni bağımsız ülkelerle işbirliği yapmak.
1991'den sonra Rusya, Orta Asya ülkelerine bir düzenleme altında yeniden katılmanın yollarını aradı, aynı zamanda Rusya SSCB'nin çökmesinden 
sonra vermemeye dikkat etti hala Orta Asya ile ilgiliymiş gibi dünyaya emperyalist izlenim ülkeler sömürge olarak. Çözüm, Central ile organizasyon 
sayısı oluşturmaktı. Asya ülkeleri üyedir. Yeni ile işbirliği sağlayacak bağımsız ülkeler hala yumuşak gücü koruyor. Bunların ana hedefi kuruluş, komşu ülkeler arasındaki bölgesel çatışmaları önlemektir.

Yeni bağımsız Orta Asya ile yeni ilişkiler kurmanın ilk adımı ülkeler 1991 yılında Bağımsız Devletler Topluluğu'nun kuruluşuydu.
Tacikistan'daki radikal İslamcılık yüzünden yaşanan huzursuzluklar, Özbekistan ve Karimov BDT konusunda oldukça iyimser hissediyorlardı. 
Bunu takiben, CIS'in özellikle askeri-politik alanda güçlendirilmesi önemlidir. Üzerinde BDT üyeleri başkanlarının Özbek hükümet toplantısı girişimi 
Mayıs ayında yapıldı 15, 1992 Taşkent'te Toplu Güvenlik Anlaşması'nın imzalandığı yer. Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan,  Tacikistan arasında anlaşma imzalandı ve Özbekistan. 1993 yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Beyaz Rusya da anlaşması. 1999 yılında anlaşmanın  beş yıllık döneminden sonra Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan katılımlarını uzatmayı reddetti. 14 Mayıs 2002 tarihinde Görev sürelerini uzatmayı  kabul eden ülkeler, organizasyon çerçevesindeki eylemler, dolayısıyla Toplu Güvenlik Antlaşması Organizasyonu kurulduğu ilan edildi. Sonuç olarak,  BDT bölgesinde yeni bir askeripolitik üye devletlerin diğer askeri birliğin üyesi, birbirlerine askeri operasyon yapmaz, ve örgüte yapılacak her türlü  saldırı tüm üye ülkelere saldırı anlamına gelir.2

Güvenlik konularında Rusya-Özbek işbirliği de 1994 askeri antlaşma, terörizm ve İslam aşırıcılığı ile mücadele üzerine 1999 anlaşması ve Kasım 2005 İttifak Antlaşması.3 Özbekistan Rus desteğini dört gözle bekledi Batı, Özbekistan'ı destekleme konusunda isteksizken,  İslami radikalizme karşı Özbekistan gibi faktörlerin sayısı nedeniyle siyasi kalkınma ve insan hakları, ayrıca batı ülkeleri SSCB'nin çöküşünden  sonra Orta Asya ülkeleri. Yani, aynı zamanda bu bölgede Rus faktörünü göz ardı etmeden ilişkiler kurmak.

Özbekistan başlatıldığında BDT ve SCTO konusunda iyimser hissetse de, yakında Taşkent uzak durmaya ve Batı'ya dönmeye karar verdi. 
Katılmamayı tercih etti askeri konularda CIS toplantılarında ve Rusya'nın Özbekistan ile işbirliği. Özbekistan çekildiğini açıkladı 1999 yılında CSTO 
ve Washington ile bağları güçlendirmenin yollarını bulmaya çalıştı.

En önemli kuruluş olan Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinin ve diğer gözlemci ülkelerin ekonomik gelişmelerini koordine eder. 
SCO Orta Asya ülkelerini, Rusya ve Çin'i üye ve ülkeler olarak biriktirir Afganistan, Pakistan, Moğolistan, Hindistan ve İran gibi 'gözlemci' devletler 
olarak biliniyor.

SCO, ekonomik ilişkilere ve bölgelerin bölgesel güvenliğine odaklanmaktadır ve hala bölgede tam bir güven yaratmak için gelişiyor.'Şanghay' Rusya, Kazakistan,   Kırgızistan ve Rusya arasında imzalanan beş 'belge 1996 ve 1997'de Tacikistan. Haziran 2001'de Özbekistan Beş'e katıldı.
ülkeler Şanghay İşbirliğinin Kurulması Bildirgesini imzaladı Örgütü. Bu beyan uyarınca aşağıdakileri içeren vurgulanmalıdır: ekonomik, kültürel işbirliği, bölgesel güvenlik işbirliği kapsamında yasadışı suç gruplarına karşı mücadele eden 'Güven Artırıcı Önlemler' terimleri, uyuşturucu ve yasadışı silah ticareti, ortak askeri operasyon ve demokratik üye ülkelerin gelişimi 4

Özbekistan, 2003 yılında SCO üyesi olmak Terörle Mücadele konusunda ısrar etti Taşkent SCO Merkezi. 1991'den itibaren Taşkent'in mücadele için Özbekistan'a yatırım yapmak üzere yabancı ülkeleri çekmek için çaba sarf ediyor terör sorunu. Özbekistan bildirilen sayıda saldırı  ile karşı karşıya cumhurbaşkanına suikast amaçlı terörist eylemler olması. 1999 yılında Taşkent İslam Hareketi’ni suçlayan bir dizi bomba ile sarsıldı Özbekistan (IMU). Bu hareketin lideri Juma Namangani ve takipçileri Özbekistan'daki siyasi mahkumların ve fidye serbest bırakılmasını talep etti.
Özbekistan Erk muhalefet partisinin lideri Muhammed Solih’in de Afganistan Taliban lideri Tahir Yuldashev ve üstü tarafından desteklenen arsa IMU lideri Juma Namangani'den bahsetti. 2004 yılının Nisan ayı başlarında, diğer başkenti Karimov'un amaçlandığını iddia ettiği için patlamalar  başladı ' halkımız arasında paniğe neden oluyor ve güvenlerini kaybetmelerini sağlıyor. ' Sorumluluk şuydu:

Özbekistan İslami Cihad iddiasıyla şüpheliler ortada bir duruşmada ifade verdi 30 Temmuz 2004 tarihinde yapılan bu duruşma sırasında ABD ve İsrail'de patlamalar meydana geldi Büyükelçilikler ve Taşkent Özbek Başsavcılığı.6

Putin Karimov'un SCO Terörle Mücadele Merkezi'ne ev sahipliği yapma teklifini kabul etti.7  
ABD bunun anti-terörist ittifakın önde gelen tek kişi  olmadığını söyledi. Kademeli gelişmeler bölgesel güvenlik oyuncusu olarak ün kazanıyor. 
Çin ve Rusya'nın çabaları birleştirdiği ortak askeri  tatbikatlar.8 

SCO başlangıçta Ancak askeri müzakereler, ekonomik bir güçlendirici örgüt olarak kabul edildi. Üye ülkeler arasında batı ülkeleri NATO'ya alternatif 
olarak görmelerini sağladı.

Şunu belirtmek gerekir ki SCO kültürel ve ekonomik konularda ilişkileri geliştirmektedir ve Güvenlik sorunları çoğunlukla SCO'nun en etkili olduğu 
kabul edildiğinden korunur CIS ve Asya bölgesinde organizasyon. SCO güçlendirmek için kavramlar geliştirir üye devletler arasındaki ilişkiler aynı 
zamanda bir anti-batı yaratmaya hevesli değil görüntüsü. Özellikle, yukarıda belirtilen Özbekistan Rusya ve ABD arasındaki ikili politikanın  ardından SCO'nun önemli üyeleri Bölgede Amerikan karşıtı bir ülke olarak tecrit edilmekten mutluluk duymuyorum. SCO yanı sıra CSTO Özbekistan'ın  daha çok oynadığı askeri eğitim programları yürüttü.  Özbek'in özel olarak seçildiği eğitim programlarının sayısına rağmen etkisiz rolaskeri personel  gözlemci olarak katıldı.

Özbekistan'ın değişim politikası Nisan 2004'te Karimov'da tekrar gösterildi SCO üyelerini 2004'te terörist saldırılarda Özbekistan'a yardım 
edemedikleri için eleştirdi ve Özbekistan'ın 'kendi gücüne güvenmesi' gerektiği sonucuna vardı. 
Olduğuna inanılıyor Özbekistan, Tacikistan gibi diğer Orta Asya ülkeleriyle hâlâ devam ediyor 1999'da sınırları çıkarılan Kırgızistan'ın yanı sıra 
Karimov'un da çatışmaları vardı vefat eden Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov, Özbek yetkilileri onu devirmek için komplo 
kuruyorlardı.9 

Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, Bölgedeki Özbekistan iki güç arasında öngörülemez bir politika izliyor. 

Öyle Diyelim ki Rus hakimiyeti konusunda zayıf bir güveni var, ama diğer taraftan inkar edemez Batı ile daha yakın bağlar kurmaya çalışıyor  ancak insan hakları ihlalleri ve az gelişmiş politika bu amacı engellemektedir.

Rusya'nın tarihten bugüne kadar BDT'nin kaçınılmaz bir ortağı olduğu kabul edilmektedir. olsa da, Putin'in yönetim RF'si bu bölgeye oldukça az  ilgi gösterene kadar SSCB'den sonra olması gereken yeni bir imaj yaratıyor olması nedeniyle oldukça batı yanlısı. Ancak Putin dünya siyasetinde  daha yakın yeniden inşa ederek meydan okudu Orta Asya ülkeleriyle bağlar. Özbekistan örneğinde Moskova'nın çıkarları vardı Güney sınırlarında,  yani Afganistan'da ABD önünde süper güç. Özbekistan yanında ikili politika izler, böylece batı ile ilişkiler kurmaya çalışırken, Moskova.

11 Eylül'den Sonra Amerikan-Özbek Güvenlik İlişkilerinin Büyümesi ve Rusya'nın Tutumu Özbekistan'ın bağımsızlığından sonra Washington ve  Taşkent, demokratik refah ve bölgesel güvenlik. SSCB'nin çöküşü batıya doğru ülkeler, daha önemlisi ABD Orta Asya bölgesine girerken, Rusya'nın bölgede hala yumuşak bir güce sahip olması nedeniyle eylem. Rağmen Taşkent ABD'yi güvenlik ve ekonomik ilişkiler konusunda  işbirliği yapmaya çekmeye çalıştı, Batılı devletler daha çok zayıflamış insan hakları ve yoksul ülkede demokrasinin gelişimi.
Özbekistan, batı ile ilişkiler kurmaya başladı ve öncelikle BM 2 Mart 1992'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 46. Oturumunda Milletler. BM himayesi altında Taşkent'te 'Orta Asya - nükleer silahsız bölge' Konferansı, '6 + 2' Grubu Konferansı, 'Orta Asya'da güvenliği ve  istikrarı güçlendirme' konferansı. 10 

6 + 2 konsepti ABD ve Rusya ile birlikte Afganistan'ın altı komşusunu Afganistan ve komşuları için diplomatik  bir forum olarak tasarlandı. 

6 + 2 Önce Grup 1999 yılının Temmuz ayında Taşkent'te, Taşkent'in kabulü ile sonuçlanan görüşmeler yapıldı Bildirge. Müzakereler, 2001'den  sonra aniden kesintiye uğradığında devam etti. 9/11 saldırıları. 2008 yılında Bükreş'teki NATO Zirvesi'nde Karimov  da aynı şeyi yaptı '6 + 3' kavramını reddetti ancak reddedildi.11

Özbekistan'ın aktif diplomatik eylemlerini ortaya çıkararak Afganistan sorununa yönelik çözümler ABD'nin dikkatini çekme ve Bölgede Washington'un  önemli ortağı olma hevesidir. Dahası, Taşkent, uluslararası olarak nükleer silahların yayılmasını önleme konularında istekli bir şekilde işbirliği yaptı. 

Ülke var 2 Mayıs 1992'de NPT üyesi oldu ve onu Sovyet sonrası ilk diğer Orta Asya ülkeleri arasında NPT'ye katılacak. Ayrıca, Özbekistan Kapsamlı Test Yasağı Anlaşması'nın (CTBT) aktif üyesidir ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) (1992'de). Özbekistan sonuçlandı 8 Ekim'de yürürlüğe giren IAEA ile yapılan koruma anlaşmalarının sayısı, 1994. Sovyet döneminde Özbekistan'ın en büyük kaynağı olduğu  düşünüldüğünde uranyum cevheri, IAEA ile ortak eylemler nükleer bilimi geliştirmeye odaklandı.

Özbekistan. Taşkent Nükleer Fizik Enstitüsü, Taşkent, 1996 yılında yaklaşık 9 kg taze HUE stokuna sahip olduğu bildirildi. Reaktör. IAEA ve Amerika  Birleşik Devletleri ile Özbekistan, security.12

Araştırmacılara göre ABD-Özbek güvenlik ve ikili ilişkiler silahların yayılmasının önlenmesi iki döneme ayrılır: 1991'den 1996'ya ve 1996'ya kadar mevcut. İlk dönemin karmaşıklıkla dolu olduğuna inanılıyor, çünkü Özbekistan bir Yeni gelişmekte olan ülkenin hükümet sorunları ve insan hakları  sorunları vardı.

Ancak, 1996'dan sonra Özbek lideri Karimov'un ABD ziyareti ve toplantısı Başkan Clinton ile karşılıklı çıkarlar ve ikili ilişkiler olumlu shift.13

Ancak ABD-Özbek ilişkilerinde dönüm noktasının 9/11. Özbek lideri New York'taki terör saldırısının atılımı ile NATO'nun yanı sıra ABD ile ilişkileri 
güçlendirmek için büyük çaba sarf ediyor. Özbekistan Orta Asya'da terörle mücadelede ve iyileştirmede yardım sunan ilk ülke NewYork İkiz Kule 
saldırılarının ardından Afganistan'daki koşullar. Özbekistan - 11 Eylül'ü göz ardı eden CSTO, NATO'nun Merkez'de etkili bir ortağı olmaya çalıştı.
Asya. Bu, Rus yumuşak gücünü azaltmak ve olmak için çok önemli bir nokta olacaktır.
Güçlü askeri ve güvenlik ilişkileri olan Orta Asya ülkesine hakim olmak ABD ile.

1994 yılında Özbekistan, diğer eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleriyle birlikte NATO Barış için Ortaklık Programı üyesi. Özbekistan'a NATO üyeleri tarafından gerçek yardım: ABD, Almanya ve Türkiye. Her şeyden önce, bu modern silahlı kuvvetlerin inşası alanında ve Özbekistan'ı  seçti Alman ordusu yapısı. Üstelik Barış için Ortaklık kapsamında programa birçok subay, askeri görevli ve analist katılabildi ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde askeri eğitim. Rusya olmaktan vazgeçti Özbekistan için askeri personel yetiştiren tek ortak.14

Amerikalı politika yapıcılar 11 Eylül'de oluşturulan koşullardan yararlandılar. 2001.15 

Buna göre Özbekistan, ABD ve NATO'ya Özbekistan'ın Afganistan'daki birliklerine lojistik destek vermek için bölge ve hava alanı güçlerini ve ordularını yerleştirmek için Özbekistan'ın hava üslerini kullanma hakkı 16 Özbekistan teklifi ABD için cazipti ve üsleri Özbek kasabaları Karshi ve Khanabad yakınındaki eski Sovyet hava üssü Afganistan ve Kırgızistan'daki Manas havaalanında. ABD ve Özbekistan Ekim 2001, Karshi-Khanabad'ı kullanma gücü anlaşması imzaladı

    (K2) hava üssü ücretsiz.17 Özbekistan, Amerikan tarafı Özbek ordu gücü ile askeri deneyimlerini paylaşacak. ABD-Özbek ikili ilişkileri, Taşkent'in  Kalıcı Özgürlük Operasyonu. 2002 mali yılında ABD 100 milyon dolar teklif etti aynı zamanda Uzbeks18'e yardım için ek fon paketi ABD destekledi Taşkent 'demokratik dönüşümün yoğunlaşması' ve medya özgürlüğü için.

Ayrıca, 2002 yılında iki taraf 'Stratejik Ortaklık' anlaşmasını imzaladı ve gelecek yıl Özbekistan, “istekli koalisyon” a katılan tek Orta Asya ülkesi oldu
Irak'taki ABD liderliğindeki koalisyon askeri operasyonlarını onayladı, ancak Karimov asker gönderme.

   Daha önce de belirtildiği gibi, ABD tarafı Taşkent'ten siyasi durumu iyileştirmesini istedi ve Bu gelişmeyi finansal olarak destekleyerek ülkedeki 
insan hakları. UNDP denedi bu hedefe birçok alanda ulaşmak için 2004 yılına kadar Özbekistan çok az şey gösterdi bu alanda ilerleme. 

Yakında, Batı ülkeleri her iki Bush'u da sert bir şekilde eleştirmeye başladı hükümeti ve insan özgürlüğü ve demokratik durum için Karimov Özbekistan'da refah ve Özbekistan'a ambargolar getirdi. Yavaş yavaş, DTÖ mali yardım azalmaya başladı ve bu durum Taşkent'in Moskova. Rusya, ilk olarak ABD'nin terörle mücadele operasyonlarını desteklemesine rağmen, orada Özbekistan'ın ABD'de kullanımı için hava alanı sağladığı  için Moskova'nın tepkisine ilişkin endişelerdi Karshi-Hanabad. Ancak Özbekistan bağımsız bir yabancı ülke olduğunu iddia etti.

Politika belirleme. Özbek liderlik Rusya Dışişleri Bakanı Sergei meydan okudu İvanov'un ABD kuvvetlerinin bir kez orada yenme görevi terk etmesi 
gerektiği iddiası Terörizm, keyfi bir son tarihin bulunamayacağı konusunda ısrar etti.
ABD'nin bölgedeki varlığı. Özbek-Rus ilişkileri azaldığında

Özbekistan Moskova'yı Kırgızistan'la anlaşması için şiddetle eleştirdi Bişkek yakınlarındaki Kant askeri havaalanında CIS Hızlı Reaksiyon Gücü
Karimov, Rusya'nın bölgede 'askeri rekabet' başlattığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Karimov Rus-Özbek gerginliği SCO ilişkilerine nüfuz etti Taşkent'in SCO'ya üyeliğinin bölgesel olmayan herhangi bir şeyi dışlaması 
gerektiği yönündeki Rus görüşünü reddetti işbirliği, yani ABD. Taşkent, Moskova ve Pekin'in SCO'yu bölgesel bir askeri bloğa çevirmemeli ve SCO'nun  Haziran 2002'sinde St Petersburg zirvesi, 'SCO'nun bir blok veya kapalı ittifak değil' olduğunu vurguladı ve BM'nin ve normların hedeflerini karşılayan  diğer devletler ve kuruluşlarla işbirliği yapmak 'Moskova'nın gerçekten dikkatsiz hissetmediği belirtilmelidir.

Ekim 2001'de ABD-Özbek güvenlik ilişkilerinin büyümesi hakkında Rusya Parlamentosu'nun Orta Asya İşleri, Boris Postukhov Özbekistan ABD ile ilişkilerinde 'çizgiyi aşmadı'. 11 Eylül'den sonra Rusya, Özbekistan'ın değişen dış politikasına baskı yapmadı Orta Asya ülkelerinde baskınlık izlenimi verirken,
demokratik olarak gelişmekte olan bir ülke ve önemli dünyalardan biri yetkiler.

Özbekistan'ın Rusya ve Çin arasındaki güvenlik politikası ABD ile iki gücün denge noktası olarak adlandırılmalıdır. Yani Özbekistan dengeyi korumak arasında oynamak, ancak çoğu durumda bir veya diğerine geçer bölgesel çıkarlarına göre. Böylece Özbekistan'ın dış politikası üç aşamaya ayrıldı: 1991'den 2001'e kadar Taşkent Rusya'yı dengelemeye çalıştığında Amerikan ile güç, ama aynı zamanda çoğunlukla çekmek  için büyük çaba Washington. İkinci aşama 2001-2005 yılları arasında nihayetinde Özbekistan oldu Amerika'nın önemli stratejik ortağı ve 
Taşkent Moskova'yı görmezden gelmeye başladı.

Son aşama, Andijan olaylarının Özbekistan'da patladığı 2005 yılıdır. 
O Özbekistan ile önemli güvenlik ilişkilerini tamamen durdurduğunda Başkan Barack Obama'nın yönetimine kadar ABD. 2005 Andijan Etkinliklerinin Taşkent'in Washington ve Türkiye ile İlişkileri Üzerine Etkileri Moskova 13 Mayıs 2005'te saat 03:00 sularında sokaklarda büyük isyanlar yaşandı. Andijan, Özbekistan. Andijan Kırgızistan sınırlarında bulunuyor ve iddia  ediliyor Renkli Devrim'in Özbekistan'ın istikrarını etkilediği ve insanlar. Silahla hapsedilen terörist sayısının kaçtığı söyleniyor hükümet binalarına  saldırmak için doğrudan şehir merkezine yürüdü.

Yakında, diğer insanlar isyancı insanlara katıldı. ülke. Özbek hükümetinin büyük cinayetlerle karşılık verdiği iddia ediliyor.23
Diğer kaynakların protestocuların duruşmanın sona ermesini talep etmek için bir araya geldiği bildirildi İslamcı terörist grubuna mensup olmakla  görevli yerel işadamları Çok.,  Özbekistan'dan Kırgızistan'a kaçan protestocular Romanya'ya havaya uçarken ABD ve diğer ülkeler geri döndüklerinde işkence göreceklerin den  endişe ediyorlar Andijan'da yaşayan insanların çoğunluğunun Özbekistan'ın diğer şehirlerine kıyasla İslami geleneklerin güçlü sahipleri ve bu terörist ayaklanmaların veya rejime karşı protestoların potansiyelinin her zamankinden daha yüksek olması Özbekistan'ın diğer kısmı.

  Andijan olaylarıyla ilgili duruşmada sanık failler itiraf etti ve ifade verdi Hizb-ut Tahrir'in bir kolu olan Akramiya'nın üyeleri olduklarını. 
Hizb-ut Tahrir 1994 yılında Akram Yuldashev tarafından Özbekistan'da Ferghana Vadisi'nde halifelik kurar. Birçok kişi tutuklandı Özbek muhalefet partisi üyeleri de dahil olmak üzere Andijan sorununun çözümünde, medya personeli ve STK temsilcileri.25

Andijan olayı, yukarıda dile getirildiği ABD-Özbek ilişkilerinin bir dönüm noktasıydı. İki ülke ilişkilerinin üçüncü aşaması. Batı ülkeleri sert eleştirdi
İnsan haklarının ve katliamların kötüye kullanılması konusunda Özbek liderliği ve yoğun olarak ABD üzerindeki baskı. Washington ve batı eyaletleri  ihtiyaç için ısrar etti diğer SCO üyesi devletler güçlü bir şekilde olayı incelerken bunun terörist bir eylem olduğunu iddia etti. 

   Farkı gösterir değerlerin çıkarları ve Bölgenin batı ve SCO eyaletleri.26 'ABD'nin 'renk devrimi'nin ardında hem Rusya'nın hem de Çin'in bölgedeki mevkiler. '27

   Bu kavram öncelikle kabul edilebilir çünkü Özbekistan agresif bir şekilde cevap verdi ABD eleştirilerine ve Andijan'ın soruşturma talebine derhal ABD hava kuvvetleri altı ay içinde K2 hava üssünden ayrılıyor. ABD talep etti neler olduğu ve 18 Mayıs 2005'te Bölüm sözcüsü Richard Boucher,  insanların çoğunluğunun 'Özbek kuvvetleri tarafından ayrım gözetmeyen güç kullanımı' nedeniyle öldürüldü. Aynı zamanda ABD, Savunma tarafından  belirtilen K2 hakkını kaybetme konusunda isteksizdi OEF için 'inkar edilemez derecede kritik' bölüm 21 Kasım 2005'te ABD K2'deki operasyonları  resmen durdurdu. Sonrasında ABD Orta Asya ilişkilerinde Özbekistan'ı hevesle görmezden geldi. Temmuz 2005'te Savunma Bakanı Donald H.Rumsfeld  Tacikistan ve Kırgızistan'ı ziyaret ederek Özbekistan ziyareti. Benzer şekilde, Devlet Pirinç Bakanı Özbekistan'ı ziyaret etmemeyi seçti Orta Asya'yı gezerken.29 Aynı zamanda ABD ve DTÖ, Andijan olaylarından ve hatta bazı Avrupa ülkelerinin Özbekistan'a doğru ambargolar.

   Batı ülkeleri ABD'nin insan hakları konularında Özbekistan, Washington'un eleştirisi oldukça sessizdi, ABD'nin hükümet Özbekistan'ı insan hakları 
koşullarının iyileştirilmemesi nedeniyle eleştirdi ve Temmuz 2004'teki Andijan olaylarının atılımından bir yıl önce ABD ülkeye 18 milyon dolar  düşeceğini söyledi.30 Burada, 2001-2005 yılları arasında K2 üssü ABD için kritik öneme sahip lojistik hava üssü oldu, hala ikili ilişkileri güçlendirmek  için Özbekistan ile müzakereleri sürdürmeye çalışıyordu ilişkiler. Ancak Özbekistan Rusya'ya dönmeyi ve bölgeyi yeniden kazanmayı seçti Moskova'nın desteğiyle baskınlık.

   Rusya, Özbek liderini eylemlerinde desteklediği için Özbekistan'daki konumunu yeniden kazandı Andijan Şehrindeki oteller. Taşkent hızla stratejik  ortaklık için Rusya ve Çin'e döndü. Bu Putin'in ilişkilerinin temel ilkelerinden birinin, muhafazakar meşruiyet. Putin'in meşru yaklaşımı yakın ilişkilerin  yeniden kurulmasına yardımcı oldu ABD üssünün K2 üssünden çekilmesinden sonra Özbekistan ile de birlikte.

Putin, karşılıklı ilişkilerin daha da geliştirilmesi hakkında konuşmak için Özbekistan'ı ziyaret etti. Aynı zamanda Özbek lideri övüyor. 
Özbekistan'ın kilit ülke olduğu belirtildi CIS bölgesinde.

Özbekistan 2004'ten başlayarak dış ilişkilere olan güvenini ABD'nin insan hakları istismarı eleştirisi ve Rusya ile azgelişmiş ilişkileri Çin gibi. Bölgesel Anti-ABD ile birlikte hala ABD hava üssüne ev sahipliği yapıyordu. SCO'nun Terörizm Yapısı (RATS). ABD K2 üssünden ayrıldıktan sonra, Özbekistan, Karshi-Khanabad'da Rusya ile ortak askeri tatbikatlar gerçekleştirdi.
2004'te anlaşma imzalandı.32 Özbekistan daha çok iki ülke arasında oynamayı seçti bölgedeki çıkarlarına göre güç verir. Olduğu gibi en iyi örneği yukarıda Andijan olaylarından hemen sonra Taşkent'in CSTO'ya yeniden katılmasından bahsetti.

Yine bu örnek, Özbekistan'ın 'ping-pong' oyun politikası fikrini destekliyor. Taşkent'e CSTO askeri operasyonlarından oldukça uzak durduktan 
sonra bile Washington ile çatışmanın gelecekteki olası açıklanması amacıyla. Barack Obama Başkanlığı ve Putin'in Sonrası ABD-Özbek İlişkilerini 
Yenilemek Durum Diğer Orta Asya ülkelerinin aksine, Rusya'nın Özbekistan'da askeri üssü yok ve Türkmenistan, ancak Bush yönetişimi Karimov'un 
liderliğini K2 eleştirdi üs kapatıldı ve Rusya üssü kullanma hakkını elde etti. Amerikanın geri çekilmesi üssü ve Özbekistan'ın CSTO'ya yeniden 
katılması Rusya'nın başarısı olarak kabul edildi.33

ABD, Obama yönetimine kadar Özbekistan'daki etkinliğini kaybetti. 2011 yılında Obama yönetimi Bush döneminde insan oy kullanacaklarını  ileri sürdü askeri yardımla ilgili hak kısıtlamaları Özbekistan. Reaksiyonda Obama yönetimi ' çabaları birikmiş gruplar Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a  bir mektup imzaladı 'Hillary Clinton'ı' kanun geçişine karşı çıkmaya 'şiddetle' bu feragatnameyi çağır '. Ancak Hillary Clinton 23 Ekim'de Özbekistan'ı ziyaret ettikten sonra, 2011 rejimin 'insan haklarını iyileştirme işaretlerini gösterdiğini' iddia etti kayıt ve genişleyen siyasi özgürlük'34 ve ziyaretten önce yaptırımları kaldırdı Barack Obama ve Islam Karimov telefonda konuştu ikili ilişkileri yeniden kurmak ve yeni bir askeri destek dalgası sunmak amacıyla Özbekistan.,

    Obama yönetiminin ani değişimi ABD'nin Özbekistan'a olan ilgisine bağlanabilir ve komşusu Afganistan. ABD-Özbek ilişkisinin zirveye çıktığı 
dönemde, K2 üssü ABD askeri güçlerini sağlamak için son derece önemli bir lojistik haline gelmişti.

    Afganistan ekipmanları ile. Obama, bu önemin, Taşkent ile ilişkiler. Russel Zanca tarafından 'Obama'nın nesnesi ilgi Kuzey Dağıtım Ağı, Orta Asya yolları dizel ve diğer ABD askeri malzemeleri artık [Afganistan'a] giderek daha fazla seyahat ediyor. '' Obama'nın en önemli dış politikalarından birinin NATO ve ABD'nin Afganistan'a lojistik önlemleri.37

   Özbekistan ABD'nin ziyaretiyle 2009 başlarında ABD ile bağlarını yeniden kurmaya başladı Birinci Yıllık Dışişleri Bakanı Valdimir Norov liderliğindeki 
Özbek heyeti Aralık 2009'un sonlarında İkili İstişare. İki taraf çizim konusunda görüştü 2010 için diplomatik ziyaretler, askeri-askeri temaslar ve yatırım ve ticaret etkileri. Kasım ayında Sekreter Yardımcısı Blake Özbekistan 'ABD için kilit ortak oldu' ve 'iyileştirildiği' gösterildi Özbekistan'la ilişkiler ', ancak birçok zorluğun devam ettiğinin altını çiziyor insan hakları alanında. İkinci ABD-Özbek ABC Şubat 2011'de gerçekleşti üçüncüsü Ağustos 2012'de Sekreter Yardımcısı tarafından Taşkent ziyareti ile gerçekleştirildi.

Blake ve delegasyonu. Sekreter Yardımcısı Yardımcısı tarafından Taşkent'e bir sonraki ziyaret Devlet Jane Zimmerman, Temmuz 2013'ün ortalarında, 
Ticaret Sekreter Yardımcısı Yardımcısı Aynı yıl Mayıs ayında Matthew Murray, Nisan 2013'ün sonlarında Sekreter Yardımcısı Blake ve Şubat ayında Temsilci Dana Rohrabacher başkanlığındaki Kongre Heyeti 2013'te çoğunlukla insan hakları, basın özgürlüğü, insan ticareti ve ekonomik işbirliği. Mart 2013'te Sekreter Kerry görüşmek üzere Özbekistan'ı ziyaret etti Dışişleri Bakanı Kamilov ve Özbekistan ile karşılıklı ilişkinin Afganistan ile ilgili ortak kaygıların geliştirilmesi ve ötesine geçilmesi.38

    Özbekistan ayrıca bölgedeki NATO ortağı olma konumunu da kurtarmaya başladı. Biri Bunun belirtileri, Karimov'un NATO'nun ABD ordusuna  yönlendirdiği Almanya tarafından işletilen Termez hava üssünden geçiş yapacak personel. Ayrıca, Mayıs 2009 ABD ve NATO güçlerine Navoi  havaalanını kullanma izni verildi Buhara ve Semerkant arasındadır. Ağustos 2009'da General Petraues ziyaret etti Özbekistan ve askeri eğitim  borsalarını artırma konusunda bir anlaşma imzaladı ve training.39

    ABD-Özbek'in Obama ile ilişkiler geliştirdiğini söylemek yanlış olur. Cumhurbaşkanlığı Özbek-Rusya ilişkilerini etkilemedi. İlk olarak, oturum 
açtığını göstermişti CSTO çerçevesinde ilişkiler. Özbekistan genel başkan yardımcısı olmakta ısrar etmesine rağmen 2006 yılında organizasyona 
tekrar katıldıktan sonra Haziran 2012'de CSTO üyeliğini askıya alma niyeti. Bırakmadan önce Özbekistan CSTO'dan, SCO ile olan işbirliğini de SCO'nun 2007 Barış Misyonu tatbikatına katılma istisnası. Özbekistan SCO'nun savunma ve güvenlik faaliyetlerine katılımını önemli ölçüde askıya aldı Barış-Misyon 2010 Kazakistan'da bir terörle mücadele tatbikatı, Barış-Misyon 2012 yılında Tacikistan'da ve yıllık SCO'nun savunma bakanları  10 Ağustos 2012'de Almaty.41

    Özbekistan'ın CSTO'dan ayrılma kararının birçok nedeni ileri sürülebilir. İlk tümünden, başarılı ABD diplomasisi çoğunlukla Karimov'un kararını  etkiledi. Olmalı CSTO'nun resmi temaslar kurmaya çalıştığını vurguladı NATO, İttifak'ın ilişkileri hızla kurumsallaştırmak istemezken, NATO, BDT ülkeleriyle doğrudan müzakere etme şansını kaybetmek istemiyor.42

Bu gerçeği nedeniyle, Özbekistan'dan ABD ve NATO'nun çıkarları için CSTO üyeliği. İkincisi, bu ani adım, Kırgızistan'ın 2010 yılında Kırgızistan'daki 
siyasi huzursuzluktan kaynaklandı Rosa Atunbayeva liderliğindeki geçici hükümet CSTO askeri kuvvetlerinden huzursuzluğu gidermek. 

   Özbekistan'ın her türlü ortak orduyu reddettiği bilinmektedir. Üyeleri arasında CSTO operasyonları. Putin, 2001 ve 2005 yıllarında Özbek-Rus  ilişkilerinde olduğu gibi, yine Özbekistan'ın güvenlik konusunda ABD'ye yönelik öngörülebilir kaymasına hoşgörülü tepki gösterdi sorunlar. Bunun en önemli nedeni Özbekistan'ın stratejik olarak önemli olmasıdır Türkmenistan ve Özbekistan ile güvenli enerji ilişkileri için ülke. Son zamanlarda, 15 Nisan 2013 tarihinde Özbek cumhurbaşkanı Karimov Moskova'yı ziyaret ederek Putin, ve her iki tarafın da, güvenlik, enerji,  ekonomi ve kültür gibi alanlar.

Sonuç

   Öngörülemeyen veya yavaş yavaş öngörülebilir dış politika olarak ortaya çıkan Özbekistan’da, Taşkent’in son derece önemli olmak istediği 
sonucuna varılabilir. Hem Rusya hem de ABD için Orta Asya ülkesi. Taşkent gerçeğin farkında Rusya'nın çıkarlarını korumak için Özbekistan ile 
anlaşmazlığa düşmeyeceğini Orta Asya. Özbekistan coğrafi olarak çok önemli bir yerdedir. Gönderen tarih Özbekistan Büyük İpek Yolu'nun 
merkeziydi ve şimdiye kadar bu ülke bu önemini yitirmedi. Enerjinin ve desteğin geçiş merkezidir Afganistan'daki askeri güçler.

    Aynı zamanda, Karimov ABD'nin insanları görmezden gelmek zorunda kalacağını biliyor Özbekistan'daki haklar, bölgedeki bu 'kilit' ortağı 
kaybetmemekle suçlanıyor. Özbekistan ABD ve NATO kuvvetlerine Afganistan'da askeri malzeme sağlamak için kullanılır.
Bununla birlikte, Özbekistan'ın Rusya'nın kilit bir oyuncu olduğunu görmezden gelmemesi gerektiği düşünülmektedir.
Dünya meseleleri ve Batı ne zaman BDT ülkelerinin rejimlerini desteklemeye hazır ülkeler, insan hakları ihlallerine yönelik eleştiriler ve suçlu 
rejimlerle onlara saldırıyor.
Bu, Rusya'nın Özbekistan'ı kapsadığı 2005 Andijan olayları örneğindeydi Özbekistan'ın olaylar hakkındaki görüşlerini kuvvetle destekliyor. 

Böylece, ABD bir Özbekistan'da başarılı diplomasi, Rusya'nın gücü Rusya gibi inkar edilemez ve Orta Asya ülkeleri ilişkilerini tarihten bugüne  kadar derinleştirdiler.

KAYNAKLAR;

ABDULLAEV, Timur, 'Özbekistan Manevraları', Perspektif, Cilt. 14, Boston
Üniversite Mütevelli Heyeti, 2004, s.4

Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana Rusya,
Peter J.S. Duncan (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.5-138

AKBARZADEH, Shahram, 'Özbekistan ve ABD', Zed Books Ltd., Londra, 2005, s.29

AKBARZADEH, Shahram, 'Orta Asya'da Riskin Hesaplanması: Özbekistan Örneği'
Maria Vicziany, David Wright-Neville, Pete Lentini (ed.), Edward Elgar Yayınları
Inc., Massachusets, 2004, s.122-123

BIN, Yu, 'Çin-Rusya İlişkileri: Pekin'de Ardıllık, SCO ve Zirve Politikaları',
Karşılaştırmalı Bağlantılar E-Dergi, Eylül, 2012, s.8

BOONSTRA, Jos, 'Rusya ve Orta Asya: İlgisizlikten İstekli Liderliğe',
Eurussia Merkezi, s.75

FRICKENSTEIN, Scott F., 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül, 2010, s.88-92

JONES, Seth G., vd. al., 'Zorbaları Güvenceye Almak mı, Reformu Geliştirmek mi? ABD İç Güvenliği
Baskı ve Geçiş Rejimleri RAND Corporation'a yardım, ABD, 2006, s.49

KAMALOV, İlyas 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları Raporu, Hoca Ahmet Yesevi
Üniversite, Ankara, 2011, s.39-41

MARTEN, Kimberly, 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politikası
Memo No.401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.213-214

MIKHAILOV, Sergei, (Сергей Михайлов) 'Özbekistan CSTO'ya Döndü'
(Узбекистан вернулся в ОДКБ) VPK, 23-29 Ağustos 2006

NICHOL, Jim 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD'nin Çıkarları', Kongre
Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.3-22

NIKITINA, Yulia, 'CSTO ve SCO Alanında Birleşme Modeli Olarak
Regional Secutiy '(Bölgede Güvenlik' ') С Серем в Вфимодействия в Сфере
Регионалной Безопасности), İndeks Bezopasnosti


DİPNOTLAR;

1 Marina Pikulina 'Askeri Güvenliğin Aynasında Özbekistan', Çatışma Araştırmaları Araştırma Merkezi K27, Kasım, 1999, s.9
2 Dr.Ilyas Kamalov 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları' Rapor, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, 2011, s.41
3 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.14
4 Can Zeyrek 'Orta Asya'da Etkin Bölgesel Bütünleşme Çabaları: Şanghay İşbirliği Örgütü' Ege Akademik Bakış, 2010, s.878
5 Shahram Akbarzadeh 'Özbekistan ve Amerika Birleşik Devletleri', Zed Books Ltd., Londra, 2005, s.29
6 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD'nin Çıkarları', Congressional Araştırma Hizmeti, 21 Ağustos 2013, s.14
7 Timur Abdullaev 'Özbekistan Manevraları', Perspective, Vol. 14, Boston Üniversitesi Mütevelli Heyeti, 2004, s.4
8 Jos Boonstra 'Rusya ve Orta Asya: İlgisizlikten İstekli Liderliğe', Eurussia Center, s.75
9 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', CRS Kongresi Raporu, Mayıs, 2005, s.4
10 Özbekistan Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler 'Özbekistan ve BM'ye Daimi Misyonu
http://www.un.int/wcm/content/site/uzbekistan/cache/offonce/pid/8908 (20.09. 2013)
11 Farhod Tolipov 'Özbekistan Unga Oturumunda Afganistan Girişimini Yeniden Sunuyor', 10.31.2012
http://old.cacianalyst.org/?q=node/5866 (20.09.2013)
12 Kholisa Sodikova 'Özbekistan'ın Ulusal Güvenlik Politikası ve Silahların Yayılmasını Önleme' (çev. Laurel Nolen) ve Lydia Bryans), Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme İncelemesi, 1999, s. 145-146
13 a.g.e. s.148
14 Marina Pikulina 'Askeri Güvenliğin Aynasında Özbekistan', Çatışma Araştırmaları Araştırma Merkezi K27, Kasım, 1999, s.11
15 Martha Brill Olcott 'ABD'nin Orta Asya'da Küçülen Ayak İzi', Güncel Tarih, Ekim 2007, p.333
16 Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana, 'Afganistan ve Orta Asya: 11 Eylül'den bu yana NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü Tanrısever (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.5
17 Scott F.Frickenstein 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül, 2010, s.88
18 Seth G. Jones ve diğ. ark. 'Zorbaları Korumak mı, Reformu Geliştirmek mi? ABD İç Güvenlik Yardımı Baskı ve Geçiş Rejimleri RAND Corporation, 
ABD, 2006, s.49
19 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', CRS Kongresi Raporu, Mayıs, 2005, s.3
20 Shahram Akbarzadeh 'Orta Asya'da Riskin Hesaplanması: Özbekistan Örneği' Maria Vicziany, David Wright-Neville, Pete Lentini (ed.), Edward Elgar Publishing Inc., Massachusets, 2004 s.122
21 a.g.e. s.122
22 a.g.e. s.123
23 Afganistan ve Orta Asya NATO'nun Bölgesel Güvenlikteki Rolü 11 Eylül'den bu yana Rusya, NATO ve Teröre Karşı Savaş: 11 Eylül 2001'den Sonra Orta Asya'da İşbirliği ve Rekabet 'Peter J.S. Duncan (Ed.), IOS Press, Hollanda, 2013, s.138
24 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi, 21 Ağustos 2013, s.16
25 a.g.e. s.17
26 Martha Brill Olcott 'ABD'nin Orta Asya'da Küçülen Ayak İzi' Güncel Tarihi, Ekim 2007, p.333
27 a.g.e. p.333
28 Scott F.Frickenstein 'K2'den Çıktı', Hava Kuvvetleri Dergisi, Eylül 2010, s.90
29 a.g.e. s.92
30 Kimberly Marten 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politika Notu No. 401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.213
31 Richard Sakwa 'Rus Siyaseti ve Topluluğu' Routledge 4. baskı, Oxon, 2008, s.432
32 Kimberly Marten 'K2 Kapanışının Etkisini Anlamak' PONARS Politika Notu No. 401, Columbia Üniversitesi, 2005, s.214
33 Dr.Ilyas Kamalov 'Rusya'nın Orta Asya Politikaları' Rapor, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, 2011, s.39
34 Stephen Zunes 'Obama Özbek Diktatörlüğüne Yardım' 9 Kasım 2011
 http://fpif.org/obama_to_aid_uzbek_dictatorship/ (erişim 21.09.2013)
35 Ted Rall 'ABD Çifte Standart: Kaddafi Bad, Karimov İyi' 01 Kasım 2011
http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2011/10/2011102775111437925.html (erişim 21.09.2013)
36 a.g.e. (erişim tarihi 21.09.2013)
37 Aslan Yavuz Şir 'Obama'nın İlk Sinavı: Afganistan ve Orta Asya'da Rusya İle İşbirliği' Ortadoğu Analiz, Cilt 1, Sayı 3, Mart, 2009, s.54
38 Jim Nichol 'Özbekistan: Son Gelişmeler ve ABD Çıkarları', Kongre Araştırma Servisi,21 Ağustos 2013, s.20
39 age. 22
40 Sergei Mikhailov (Сергей Михайлов) 'Özbekistan CSTO'ya Döndü' (Узбекистан вернулся в ОДКБ) VPK, 23-29 Ağustos 2006
41 Yu Bin 'Çin-Rusya İlişkileri: Pekin'de Ardıllık, SCO ve Zirve Politikaları', Karşılaştırmalı Bağlantılar E-Dergi, Eylül, 2012, s.8
42 Yulia Nikitina 'Bölgesel Güvenlik Alanında Bir Birleşme Modeli Olarak CSTO ve SCO' (ОДКБ Регионалной Безопасности), Indeks Bezopasnosti) No.2, Cilt 17, Analiz, s.51


***

24 Aralık 2018 Pazartesi

Fergana'da Dinmeyen Gerilim, Kırgız-Özbek Anlaşmazlığı,

Fergana'da Dinmeyen Gerilim, Kırgız-Özbek Anlaşmazlığı,



Mehmet Çağatay ABUŞOĞLU
* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Orta Asya Araştırmaları Merkezi Araştırmacısı 


Orta Asya'nın kalbi olan Fergana Vadisi, bölge ülkeleri için sorunların buluştuğu nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Bu noktada birbiriyle en fazla karşı karşıya gelen ülkeler ise Kırgızistan ve Özbekistan’dır. Bölgede 18 Mart tarihli sınır gerilimi sebebiyle askeri hareketlilik yaşanmış ve daha büyük bir soruna dönüşmesi son anda engellenmiştir. Sınırda yaşananlara ek olarak Kırgızistan'da iktidara muhalif kesimler de hareketlilik kazanmış ve yönetimi devirme yönünde bir planın olabileceği iddiası yayılmıştır. 

En Genel kabulü ve tanımıyla Fergana Vadisi, Orta Asya’nın kalbidir. 

Bu durumu sağlayan temel nedenlerse bölgenin zengin su kaynakları, tarıma elverişli alanları ve bu özelliklerle alakalı olarak nüfus yoğunluğunun bulunmasıdır. 

Fergana’yı kıymetli kılan bu özellikleri bölge ülkeleri için içinden çıkılamayan krizler de getirmektedir. 
Bu krizlerin öncelikli sebebi ise Sovyetler Birliği döneminde fazla girintili-çıkıntılı olarak ve etnik gruplar göz ardı edilerek yapılan sınırlardır. 
Bu sınırlar Moskova yönetimi altında idari anlam taşıdığından sorun oluşturmamışsa da günümüzde egemenlik sınırları olduğu için bölge ülkelerini savaşın, grupları da iç çatışmaların eşiğine getirebilmekte yeterlidir. 

18 Mart 2016 Tarihli Kırgız-Özbek Gerilimi Sovyetler Birliği döneminde kurulan altyapı sebebiyle, bugün bir Kırgızistan vatandaşı Kırgızistan’ın Fergana Vadisi’nde yer alan bir kasabasından bir diğerine gitmek için Özbekistan sınırlarından geçmek zorunda kalabilmektedir. 
Çünkü Sovyet döneminde inşa edilen yollar, egemenlik ve bağımsızlık konusu dikkate alınmadan hayata geçirilmiştir. Bu sorun Kırgızistan-Özbekistan-
Tacikistan arasında pek çok noktada yaşanmaktadır. 

Sınır ihlali anlamına gelen bu eylemler ülkelerin güvenlik kuvvetleri tarafından durdurulmakta ve şiddete yol açabilmektedir. 
Yerleşim yerlerinin içerisinde geçen sınırların yanında diğer büyük sorun ise anklav topraklardır. Bir ülkenin anakarasından tam olarak ayrı ve diğer ülkenin tamamen içerisinde yer alan bu topraklar Fergana Vadisi içerisinde oldukça fazladır. 

İçerisinde en çok anklav toprak barındıran ülke ise Kırgızistan’dır ve bu topraklar Özbekistan’a ve Tacikistan’a aittir. En basit biçimiyle düşünüldüğünde bu topraklarda yaşayan insanların kentlerini herhangi bir ihtiyaçtan ötürü terk etmeleri doğrudan başka bir ülkenin toprakları içerisine girmeleri ve sınır ihlalinde bulunmaları anlamına gelmektedir. Bağımsız kalınan yıllardan beri devam eden süreç Tacikistan ve Kırgızistan arasından oluşturulan diyalog zemini ve ortak çalışma heyetleri aracılığıyla kısmen azalmış durumdadır. Ancak Fergana Vadisi’ndeki sınır sorunu anlaşmazlıklarına Özbekistan dahil edildiğinde tartışmalara su paylaşımı konusu da eklenmektedir. Bölgenin iki temel nehri olan Amuderya ve Sırderya, Kırgızistan ve Tacikistan’dan doğan kaynaklardan oluşmaktadır ve bu kaynaklar Özbekistan’a ulaşmaktadır. Fergana Vadisi’nin başlıca sorunlarından birisi diyebileceğimiz konu suyun paylaşımıdır. 
Kırgızistan’ın ve Tacikistan’ın topraklarındaki su kaynakları üzerinde yapacağı eylemler, projeler doğrudan Özbekistan için tehdit anlamına gelmektedir. 
Ekonomik açıdan zor durumdaki bu iki ülkenin hidroelektrik projeleri kendileri için hayati bir konumdayken Özbekistan için tarımsal üretimin tehlikeye girmesi ve diplomatik platformda güç kaybı olarak değerlendirilmektedir. 

18 Mart 2016 tarihinde gerçekleşen kriz ise her iki konuyu da içerisinde barındırmaktadır. Özbekistan’ın Namangan kentinin 50 km kuzeyinde 
yer alan Kerben, Alabuka ve Kasansay üçgeninde yaşanan kriz temel nedeninin 
Kasansay’ın aidiyeti olduğu iddia edilmektedir. Pek çok sınır noktalarında olduğu gibi halen bu sınır kasabaları ve toprak parçalarının kimin olduğu karara bağlanamamıştır. Bu nedenle her iki taraf da benzeri özellikteki belirsiz topraklarda hak iddia etmektedir. Yukarıdaki haritada görülen Kerben ve Alabuka Kırgızistan’ın yerleşim birimleridir. 
Bu iki yerleşim birimi arasındaki tahmini mesafe mevcut yolla 40 km olarak görülmektedir ancak bu yol Özbekistan sınırları içerisinden geçmektedir. 
Bu nedenle farklı noktalarda oluşturulmuş sınırları dolanan yollar yapılmıştır. Kerben ve Alabuka arasında da Özbekistan topraklarını dolanan bir yol bulunuyor ancak yol kalitesi ve zamanın uzaması insanları Özbekistan içerisinden geçen yolu kullanmaya mecbur bırakmaktadır. 

Bölgedeki tartışmalı noktaların diğeri ise Özbeklerin Ungar-Tepe, Kırgızların Unkur-Too olarak isimlendirdiği tepedir. Askeri hareketlilik bu anlaşmazlık 
birimleri üzerinde gerçekleşmiştir. 

Kasansay su rezervi konusu ise geçmişe dayanmakta olan bir sorundur. Orta Asya hem Çarlık hem de Sovyet yönetimi altında tekstil sanayisine pamuk hammaddesini sağlayıcı bölge olarak düşünülmüştür. 
Bu çerçevede Özbekistan bugün de olduğu gibi pamuk üretiminin merkezi olurken üretimde tüketilecek su Kırgızistan’dan gelmektedir. 
Amaçlanan yüksek pamuk üretimi çerçevesinde oluşturulan su rezerv noktaları Özbekistan yönetimine verilmiş ve böylece Kırgızistan kaynağı olduğu sudan mahrum kalmıştır. Kasansay ile ilgili itilaf 1930’lara dayanır. Sovyetlerin takip ettiği politika çerçevesinde verdiği karar sonucunda ve pamuk sanayinin öneminin artmasıyla 660 hektarlık bölge 1954’te Taşkent yönetimine geçmiştir.1 1991’e gelindiğinde ise rezerv iki bağımsız ülke için çekişme alanına dönüşmüştür. 
Bugün Özbekistan rezervin kendileri tarafından inşa edildiğini, Kırgızistan ise kendi topraklarında bulunduğunu iddia ederek karşı karşıya gelmektedir. 
18 Mart tarihli gerginliğin de Özbek yetkililerin rezervle ilgili çalışma yapmak istemesi ancak Bişkek yönetiminin müsaade etmeyişinden kaynaklandığı iddia edilmektedir. 

Yaşanan bu duruma cevaben Özbekistan yönetimi bölgenin önemli otoyollarından olan Medeniyet’e iki zırhlı araçla 40 asker göndererek 
yolun kontrolünü tek taraflı olarak Kırgız vatandaşların denetlenmesi yönünde durdurmuştur.2 

Bu durum karşısında Kırgız iktidarı denk bir karşılık vermiştir. 

Gelişmeler karşısında Özbekistan yönetimi veya herhangi bir Özbek yetkili konuya değinmemiş ve yine süreci sessizce takip etmeyi tercih etmiştir. 
Buna karşılık Kırgızistan yönetimi, Taşkent’i her sorunu militarize etmekle suçlamış ve KGAÖ’nün (Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü) dikkatini konuya çekerek toplantı talebinde bulunmuştur.3 Kırgız iktidarı sorunun daha da fark edilir olabilmesi için bu yaz Özbekistan’ın başkentinde gerçekleşecek olan ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) zirvesine de katılmayacaklarını dile getirmiştir.4 Kırgızistan böylece Özbekistan’ı Rusya ve Çin ilgilisi ile dengeleme amacını gütmüş ve başarılı olmuştur. 24 Mart tarihinde her iki tarafta sınırda sekizer askerini bırakarak tansiyon düşürülmüştür. 

“Su”dan Sebeplerle Yükselen Diğer Kriz Noktaları 

Özbekistan-Kırgızistan arasında yaşanan bu sorunun temelinde su rezervi olduğu görülmektedir ancak Kırgızistan yönetimi için birçok iç karışıklığa da davetiye 
çıkartmaktadır. 
Sorunun gerçekleştiği bölge Kırgızistan’ın güneyidir. 2010 yılında yaşanan Kırgız-Özbek etnik geriliminin merkezi olan bölgede çok sayıda Özbek yaşamını yitirmiş ve sağ kalanlar yer değişikliğine mecbur bırakılmıştır. 

<  Kırgızistan ve Özbekistan arasında halen uzlaşı sağlanmamış pek çok toprak parçası bulunmaktadır. >

18 Mart tarihinde yaşanan gerginlik sınırdaki askeri hareketliliğin yanında Kırgızistan’ın güney kentlerinde yüksek tansiyona da sebebiyet vermiştir. Güney’de yer alan muhalif gruplar Kırgız iktidarını Özbekistan tehdidine karşı pasif kalmakla suçlamıştır. Kırgızistan yönetiminin sorunların diyalogla aşılması yönündeki ısrarı bölgedeki muhaliflerin eleştirisine maruz kalmıştır. Muhalif kesim içersinde öne çıkan isimlerden olan Azimbek Beknazarov kalabalığı Kırgız yetkililere karşı tahrik eden belirgin bir figür olarak ortaya çıkmıştır ve Kırgız yönetiminin Özbekistan’a denk cevap veremediğini savunmuştur.5 Beknazarov’un bu konudaki çıkışına 1999 yılında Çin’e devredilen toprakları da referans göstermesi pek çok insanın çevresinde toplanmasına neden olmuştur. 

Bölgedeki hareketlerin ciddi boyutlara ulaşması sonucunda Başbakan Temir Sarıyev bölgeye giderek insanları itidalli davranmaya ve sorunu büyütmemeye davet ederek sert ve sıcak duyguları terk etmelerini talep ederek sorunun çözüleceğini belirtmiştir.6 Başbakan’ı bölgeye götürecek kadar büyümekte olan iç gerginliğin ardından yeni bir etnik gerilimi hatta yeni bir devrim girişime yol açmayacağının garantisi yoktur. Çünkü ekonomik açıdan zor durumda olan ülkede aşırıcı eğilimler artabilmekte, sorunun tarafı olarak Özbekler görülebilmekte ve Bişkek yönetimi yetersizlikle itham edilmektedir. Kırgızistan’da yaşanan daha önceki devrim girişimlerinde de güney başrolü oynamıştır. Bölge halkının en ufak gerilimde harekete geçebilmesini sağlayan pek çok yerleşik anlayış vardır. Bilhassa sınır sorunlarının vurulma, öldürülme ile sonuçlanabilmesi insanları yaşam endişesine sevk edebilmekte ve hayatta kalma arzusu muhaliflerce yönlendirilebilmektedir. 
Polis de bu yönde toplanmaların olduğunu doğrulamaktadır. Bölgedeki işbirliği anlayışının tümüyle rafa kaldırılmış olması bu durumu körüklemektedir. 

Bölge halkının harekete geçirilmesi ile ilgili olarak yaşanan son gelişmelerse oldukça dikkat çekici. Ortaya çıkan bir ses kaydında halkın Bişkek yönetimi hedef alınarak ayaklandırılacağı ve bu yönde çeşitli çalışmaların yürütüleceği söyleniyor. 

Ses kaydının sahibi olduğu belirtilen Kubanıçbek Kadirov ve Bektur Asanov, halkı sokağa dökme, Cumhurbaşkanlığı’nı ve Parlamento’yu zapt etme çağrısında bulunmak suçuyla tutuklandılar.7 

Kadirov ve Asanov suçlamaları reddetti. 


    Ancak bu durumun asıl ortaya koyduğu gerçek Kırgızistan’ın güneyindeki düzenin güçlü temellere oturmadığı ve küçük sarsıntılarla başkente uzanacak kadar güçlü olabileceğini göstermektedir. 
Bu nedenle Kırgızistan yönetimi Fergana Vadisi’nde istikrara en çok ihtiyacı olan ülkedir. Herhangi bir askeri istikrarsızlaştırıcı hareket daha büyük sonuçlar doğurabilecektir. Bunun farkında olan Bişkek, sınır sorunlarını uzlaşı ile sonlandırma gayreti içerisindedir. 

Sonuç 

Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Orta Asya’da bağımsız kalan devletlerden Fergana Vadisi’ni paylaşanların kaderi pek çok sorunla uğraşmak olmuştur. 
Kısa bağımsızlık süreçlerinde Kırgızistan ve Özbekistan bu nedenle defalarca karşı karşıya gelmiştir. Bölgenin düzensiz sınır yapısı, yerleşik altyapılar, sınır aşan sular ve etnik çeşitlilik iki ülke arasındaki gerginliği taze tutmaktadır. 18 Mart tarihli sorun da bu sorunlar tarihine yeni bir halka olmuştur. Kısa süreli askeri gerginlik iki tarafın asker sayılarını makul seviyeye çekmesiyle sona ermiştir. Ancak bölgedeki hareketlilik Kırgızistan için iç karışıklık potansiyeli de taşımaktadır. 

Bu yüzden sınır sorunuyla alakalı olarak iki muhalif lider tutuklanmıştır. Kırgızistan’ın ekonomik açıdan ruble kriziyle birlikte daha da daralması iç 
gerginliği arttırmaktadır. Buna bölgedeki muhaliflerin Bişkek’i hedef göstermesi eklendiğinde ise yeni bir devrim süreci mi sorusu akıllara gelmektedir. 
Özbekistan güçlü merkezi iktidar yapısıyla bu tip bir tepki görmemektedir ancak Kırgızistan halen başarıya ulaşabilecek güçlü kalkışmalara karşı koyabilme açısından yetersiz kalabilmektedir. 

Bu durumu fark eden yönetim muhalif liderleri tutuklamıştır. 

Çağımız uluslararası siyasetinde güvenlik ve istikrar komşuların sınırlarından başlamaktadır. Bu nedenle Özbekistan yönetiminin benzeri bir iç sorun yaşamaması başka bir sorunla karşı karşıya gelmeyeceği anlamına gelmemekte dir. Bölge kendi içerisinde sorunların yanında Afganistan gibi istikrarsızlık üssünün kuzeyinde yer almaktadır. 

Aynı zamanda Fergana’da terör örgütlerinin yer alabildiği geçmiş tecrübelerle görüşmüştür ve halen potansiyeli olan bu durum sıkı önlemlerle durdurulmakta  dır. Afganistan’ın kuzeyinde öncelikle Türkmenistan’ı ve Tacikistan’ı rahatsız eden IŞİD ve Taliban grupları Kırgızistan’ı ve Özbekistan’ı da yakından ilgilendirmektedir. Bu durumun farkında olan bölgenin büyük güçleri Rusya ve Çin, Orta Asya ülkelerinin güvenlik önlemleri açısından yeterli hale gelebilmesi için destek vermektedir. Moskova ve Pekin yönetimleri bu destekleriyle kendi güvenliklerini garanti altına almak istemektedir. Bu anlayış ve gelişmeler çerçevesinde Fergana’yı paylaşan Kırgızistan ve Özbekistan da her alanda işbirliğine mecburdurlar. 
Aksi halde ayaklanmaklar ve terör örgütlerine katılımı getirecek aşırıcı yapılar güç kazanabilecektir. Sınır aşan sular konusunda adil paylaşım, sınır sorunlarının etkili ve tam çözümü ile akabinde ekonomik işbirliği bölgenin en fazla ihtiyacı olan adımlardır. Neredeyse sorun yaşansın diyerek çizildiği 
görülen sınırlar üzerinde devletçilik oynamak ve lüzumsuz şovenizm yerine yapıcı ve sonuç alıcı olgun bir tavır sergilemek gerekmektedir. Kopenhag 
Okulu kaynaklı “olgun anarşi”8 anlayışı bölgede hakim olmalıdır. Bu kavram özellikle yüzyıllar boyunca savaşan, çatışan Avrupa’nın büyük yıkımların ardından olgunlaşarak bütünleşme yolunu takip etmesi için kullanılmıştır. 

Orta Asya da büyük yıkımlar ve felaketler yaşamadan benzeri tavır almalıdır fakat pratikteki siyaset ters yönde devam etmekte bölge ülkeleri en küçük anlaşmazlıklar için askeri birimlerini harekete geçirmektedir. Olgunluk için Avrupa’nın yaşadığı yıkımın yaşanması gerekiyorsa Orta Asya için halen erken bir dönemdeyiz. Orta Asya bütünleşmesi için her devletin tüm çıkar yollarını denemesi ve başarısız olması gerekmektedir. 
Yıkım tecrübesi ve tek düze çıkar peşinde koşma başarısızlıkları bütünleşme veya ileri işbirliği fikrini güçlendirecektir. 

DİPNOTLAR;

1 Kyrgyzstan, Uzbekistan: Border Tension Abates, For Now, 
http://www.eurasianet.org/node/77891 (31.03.2016) 
2 Kyrgyzstan, Uzbekistan Cut Number Of Troops In Disputed Border Area, 
http://tass.ru/en/world/864020 (31.03.2016) 
3 Kyrgyzstan To Brief CSTO On Situation On Border With Uzbekistan, 
http://tass.ru/en/world/864120 (31.01.2016) 
4 Kyrgyz President To Skip SCO Summit In Tashkent If Border Standoff Not Resolved, 
http://www.rferl.org/content/kyrgyzstan-may-skip-shanghaisummit-uzbekistan-border-tensions/27632845.html 
(31.01.2016) 
5 Uzbekistan, Kyrgyzstan Deploy Troops In Dispute Over Border Mountain, 
http://www.rferl.org/content/kyrgyzstan-uzbekistan-border-mountain-dispute-military-tensions/27631743. html (01.04.2016) 
6 Uzbekistan..., a.g.k. (01.04.2016) 
7 Kyrgyz Opposition Leaders Arrested, 
http://www.trtworld.com/asia/kyrgyz-opposition-leaders-arrested-75008 (01.04.2016) 
8 John Baylis, Uluslararası İlişkilerde Güvenlik Kavramı, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt:5, Sayı:18 (Yaz 2008), s. 77. 



***