ABD Petrol Politikası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ABD Petrol Politikası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2019 Perşembe

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 10

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 10



BİLGESAM YAYINLARI 

Kitaplar 

Çin Yeni Süper Güç Olabilecek mi? Güç, Enerji ve Güvenlik Boyutları (Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Değişen Dünyada Türkiye'nin Stratejisi Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
Türkiye'nin Bugünü ve Yarını E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye Cumhuriyeti'nin Ortadoğu Politikası E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Bildiri Kitabı Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 

IV. Ulusal Hidrojen Enerjisi Kongresi ve Sergisi Bildiri Kitabı Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 
Selected Articles of Hydrogen Phenomena Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 
Özgür, Demokratik ve Güvenli Seçim Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 
Terörle Mücadele Stratejisi Bilge Adamlar Kurulu Raporu Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Raporlar 

Rapor 1: Küresel Gelişmeler ve Uluslararası Sistemin Özellikleri Prof. Dr. Ali KARAOSMANOĞLU 

Rapor 2: Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 3: Avrupa Birliği ve Türkiye E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 4: Yakın Dönem Türk-Amerikan İlişkileri Prof. Dr. Ersin ONULDURAN 

Rapor 5: Türk-Rus İlişkileri Sorunlar-Fırsatlar Prof. Dr. İlter TURAN 

Rapor 6: Irak'ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Türkiye'ye Etkileri E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL 

Rapor 7: Küreselleşen Dünyada Türkiye ve Demokratikleşme Prof. Dr. Fuat KEYMAN 

Rapor 8: Türkiye'de Bağımsızlık ve Milliyetçilik Anlayışı Doç. Dr. Ayşegül AYDINGÜN 

Rapor 9: Laiklik Türkiye'deki Uygulamaları Avrupa ile Kıyaslamalar Politika Önerileri Prof. Dr. Hakan YILMAZ 

Rapor 10: Yargının İyileştirilmesi/Düzeltilmesi Prof. Dr. Sami SELÇUK 

Rapor 11: Yeni Anayasa Türkiye’nin Bitmeyen Senfonisi Prof. Dr. Zühtü ARSLAN 

Rapor 12: Türkiye'nin 2013 Yılı Teknik Vizyonu Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 

Rapor 13: Türkiye-Ortadoğu İlişkileri E. Büyükelçi Güner ÖZTEK 

Rapor 14: Balkanlarda Siyasi İstikrar ve Geleceği Prof. Dr. Hasret ÇOMAK-Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 

Rapor 15: Uluslararası Politikalar Ekseninde Kafkasya Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 16: Afrika Vizyon Belgesi Hasan ÖZTÜRK 

Rapor 17: Terör ve Terörle Mücadele M. Sadi BİLGİÇ 

Rapor 18: Küresel Isınma ve Türkiye'ye Etkileri Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 

Rapor 19: Güneydoğu Sorununun Sosyolojik Analizi M. Sadi BİLGİÇ Dr. Salih AKYÜREK Doç. Dr. Mazhar BAĞLI Müstecep DİLBER Onur OKYAR 

Rapor 20: Kürt Sorununun Çözümü İçin Demokratikleşme, Siyasi ve Sosyal Dayanışma Açılımı E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 21: Türk Dış Politikasının Bölgeselleşmesi E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 22: Alevi Açılımı, Türkiye’de Demokrasinin Derinleşmesi Doç. Dr. Bekir GÜNAY-Gökhan TÜRK 

Rapor 23: Cumhuriyet, Çağcıl Demokrasi ve Türkiye’nin Dönüşümü Prof. Dr. Sami SELÇUK 

Rapor 24: Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 25: Türkiye-Ermenistan İlişkileri Bilge Adamlar Kurulu Raporu Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 26: Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 27: Jeopolitik ve Türkiye: Riskler ve Fırsatlar Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 28: Mısır’da Türkiye ve Türk Algısı M. Sadi BİLGİÇ-Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 29: ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri Doç Dr. Cenap ÇAKMAK-Fadime Gözde ÇOLAK 

Rapor 30: Demokratik Açılım ve Toplumsal Algılar Bilge Adamlar Kurulu Raporu Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 31: Ortadoğu’da Devrimler ve Türkiye Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK Mustafa YETİM Fadime Gözde ÇOLAK 

Rapor 32: Güvenli Seçim: Sorunlar ve Çözüm Önerileri Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 

Rapor 33: Silahlı Kuvvetler ve Demokrasi Prof. Dr. Ali L. KARAOSMANOĞLU 

Rapor 34: Terör Önleme Birimleri Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 

Rapor 35: İran, Şii Hilali ve Arap Baharı Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Emin SALİHİ 

Rapor 36: Yeni Anayasadan Toplumsal Beklentiler BİLGESAM 

Rapor 37: Etnik Çatışma Teoriler Işığında Dağlık Karabağ Sorunu Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ, Elnur İSMAYILOV 

Rapor 38: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye’de Tutuklama Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Rapor 39: Afrika’da Türkiye ve Türk Algısı Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Rapor 40: Kaos Senaryolarının Merkezinde İran Doç. Dr. Atilla Sandıklı, Bilgehan Emeklier 

Rapor 41: Ermenistan’da Türkiye ve Türk Algısı Dr. Salih AKYÜREK 

Demokratikleşme ve Sosyal Dayanışma Açılımı Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Sonuç Raporu BİLGESAM 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2011) Sonuç Raporu BİLGESAM 

Dergiler 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 1, Sayı 1, Güz 2009 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Güz 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 4, Bahar 2011 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011 

Söyleşiler 

Bilge Söyleşi-1: Türkiye - Azerbaycan İlişkileri 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 


Bilge Söyleşi-2: Nabucco Projesi 
Arzu Yorkan ile Söyleşi 
Elif KUTSAL-Eren OKUR 


Bilge Söyleşi-3: Nükleer İran 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 

Bilge Söyleşi-4: Avrupa Birliği 
Dr. Can BAYDAROL ile Söyleşi 
Eren OKUR 

Bilge Söyleşi-5: Anayasa Değişikliği 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-6: Son Dönem Türkiye-İsrail İlişkileri 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-7: BM Yaptırımları ve İran 
Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI ile Söyleşi 
Sina KISACIK 

Bilge Söyleşi-8: Füze Savunma Sistemleri ve Türkiye 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Eren OKUR 

Bilge Söyleşi-9: Gelişen ve Değişen Türk Deniz Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Oramiral Salim DERVİŞOĞLU ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

Bilge Söyleşi-10: Soru ve Cevaplarla Yeni Anayasa Kasım ESEN ile Söyleşi 
Özdemir AKBAL 

Bilge Söyleşi-11: Türk Hava Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Hv. Korgeneral Şadi ERGÜVENÇ ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

DİPNOTLAR;

1 Hasret Çomak, “Avrupa’da Güvenlik Yapılanmasının Yeni Parametreleri ve Türkiye’nin Durumu”, Avrupa Araştırmaları Dergisi,  Cilt 14, No. 1, 2006, s. 99
2 Atilla Sandıklı, Bilgehan Emeklier, “21. Yüzyılda Yeni Güvenlik Anlayışları ve Yaklaşımları”, 21.Yüzyılda Uluslararası Örgütlerin Güvenlik Yaklaşımları 
ve Balkanlar’ın Güvenliği konulu Uluslar arası Balkan Kongresi, Kocaeli, 28-29 Nisan 2011, s.22
3 Ibid., s.38
4 Stephane De Tapia, “New Patterns of Irregular Migration in Europe”, Seminar Report 12 and 13 November 2002, Council of Europe, Strasbourg, 2003, 
   s. 16–17
5 United Nations’ Trends in Total Migrant Stock: The 2008 Revision, 2010, bkz. esa.un.org/migration (erişim 20 Kasım 2011)
6 International Labour Organization’s Towards a Fair Deal for Migrant Workers in the Global Economy, 2005, bkz. 
   www.ilo.org/global/Themes/Labour_migration/lang--en/docName--KD00096/index.htm (erişim 20 Kasım 2011)
7 International Organization for Migration, bkz. www.iom.int/jahia/Jahia/about-migration/lang/en (erişim 15 Kasım 2011)
8 Ibid.
9 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi, bkz. 
   www.unhcr.org/3b66c2aa10.html (erişim 20 Kasım 2011)
10 S. Castles and M.C. Miller, The Age of Migration: International Population Movements in the Modern World, 2nd edition, New York, Palgrave, 1998, p.88
11 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi, bkz. 
     www.unhcr.org/3b66c2aa10.html (Erişim 20 Kasım 2011)
12 E. G. Ravenstein, “The Laws of Migration”, Journal of the Royal Statistical Society, Vol.52, No.2, 1885, s.198- 199
13 Everett S. Lee, “A Theory of Migration,” in Migration, ed. J.A. Jackson, London: Cambridge University Press, 1969, s. 285-286
14 Samuel Stouffer, “Intervening Opportunities: A Theory Relating to Mobility and Distance”, American Sociological Review, 5 (6), December 1940, s. 845–867 
15 Özlem Kırlı, “Yasa dışı göç”, International Davraz Congress, Süleyman Demirel Üniversitesi, 2009, s.3 
16 Emniyet Genel Müdürlüğü, bkz. www.egm.gov.tr/icerik_detay.aspx?id=125 (erişim 4 Aralık 2011) 
17 Ibid. 
18 Ibid. 
19 Anna Kicinger, “International Migration as a Non-Traditional Security Threat and The EU Response to This Phenomenon”, Central European Forum 
    for Migration Research, Warsaw, October 2004, s.2 
20 Ayse Ceyhan and Anastassia Tsoukala, “The Securitization of Migration in Western Societies: Ambivalent Discourses and Policies,” Alternatives: 
    Global, Local, Political, No.27, 2002, s. 24-30 
21 Bülent Çiçekli, “Soğuk Savaş Sonrası Avrupa Güvenlik Düzenine Kurumsal Bir Bakış,” Avrasya Dosyası, Cilt 9, No.2, Yaz, 2003, s. 170 
22 “A Secure Europe in a Better World”, European Security Strategy, Brussels, December 2003, bkz. 
      www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsUpload/78367.pdf (erişim 27 Kasım 2011) 
23 National Security Strategy, The White House, Washington, May 2010, bkz. 
     www.whitehouse.gov/sites/default/files/rss_viewer/national_security_strategy.pdf (erişim 27 Kasım 2011) 
24 Securing an Open Society: Canada’s National Security Policy, 2004, bkz. 
     www.pco-bcp.gc.ca/docs/information/publications/natsec-secnat/natsec-secnat-eng.pdf (erişim 27 Kasım 2011) 
25 Australia’s National Security, Canberra, 2007 bkz. 
     www.defence.gov.au/ans/2007/pdf/Defence_update.pdf (erişim 27 Kasım 2011) 
26 Counter-Terrorism White Paper 2010 “Securing Australia”, Canberra, 2010, bkz. 
     merln.ndu.edu/whitepapers/Australia_Counterterrorism_2010.pdf ( Erişim 27 Kasım 2011) 
27 Protocol against the Smuggling of Migrants by Land, Sea andAir, 2000, bkz. www.unhcr.org/4986fd6b2.pdf  ( Erişim 30 Kasım 2011) 
28 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi, bkz. www.unhcr.org/3b66c2aa10.html (erişim 20 Kasım 2011) 
29 Philippe Marchesin, “Yeni Tehditler Karşısında Avrupa,” Dünden Bugüne Avrupa Birliği, der. Beril. Dedeoğlu, İstanbul: Boyut Yayınları, 2003, s.428-429 
30 Dorothy Pickles, Algeria and France From Colonialism to Cooperation, New York, Frederick A.Praeger Publish, 1963, 184-185 
31 Stephen Castles, Mark J. Miller, The Age Of Migration International Population Movements in the Modern World, New York, Palgrave, 1998, s. 74 
32 T.C. Dışişleri Bakanlığı, bkz. www.mfa.gov.tr/yurtdisinda-yasayan-turkler_.tr.mfa (erişim 29 Kasım 2011) 
33 Stephen Castles “The Guest-Worker in Western Europe- An Obituary”, International Migration Review, Vol.20, No:4, 1986, p.110 
34 Stephan Stetter, “Regulating Migration: Authority Delegation in Justice and Home Affairs,” Journal of European Public Policy, Vol.7, No.1, 2000, s.86 
35 Teresa Palomar, “Migration Policies of the European Union,”, bkz. 
     www.emzberlin.de/projekte_e/pj32_1pdf/MigPol/MigPol_EU.pdf (erişim 30 Kasım 2011) 
36 Schengen Convention, 1990, bkz .www.hri.org/docs/Schengen90/ (erişim 29 Kasım 2011) 
37 Dublin Convention, 1990, bkz. www.law-essays-uk.com/resources/free-essays/dublin-convention.php (erişim 30 Kasım 2011) 
38 Council Resolution of 30 November 1992 on Manifestly Unfounded Applications for Asylum, bkz. 
     www.unhcr.org/refworld/publisher,COUNCIL,,,3f86bbcc4,0.html (erişim 30 Kasım 2011) 
39 Maastricht Treaty, 1992, bkz. www.eurotreaties.com/maastrichtext.html (erişim 30 Kasım 2011) 
40 Tampere Summit, 1999, bkz. www.statewatch.org/news/2008/aug/tamp.html (erişim 1 Aralık 2011) 
41 Communication from the Commission to the Council and the European Parliament on a Common Policy on Illegal Immigration, 2001, bkz. 
    www.statewatch.org/news/2001/nov/illimm672.pdf (erişim 1 Aralık 2011) 
42 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi, bkz. 
     www.unhcr.org/3b66c2aa10.html (erişim 20 Kasım 2011) 
43 Matti Heinonen, “Path to the Common European Asylum System (CEAS)”, GDISC Conference on Asylum, Nuremberg, 2006, s.10 
44 Ska Keller, Ulrike Lunacek, Barbara Lochbihler, Hélène Flautre, “Frontex agency: which guarantees for human rights”, MIGREUROP, March 2011 
45 The Hague Programme: strenthening freedom, secuity and justice in the European Union, bkz. 
     eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:C:2005:053:0001:0014:EN:PDF (erişim 2 Aralık 2011) 
46 The Stockholm Programme, 2010,bkz. eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:C:2010:115:0001:0038:en:PDF ( Erişim 2 Aralık 2011) 
47 No to Fortress Europe: Turn off the Stockholm Programme, 2009, bkz. 
    noborderscotland.wordpress.com/2009/11/24/no-to-fortress-europe-turn-off-the-stockholm-programme/  ( Erişim 3 Aralık 2011) 
48 Javier Maestro, “The Euro-Mediterranean Process and the Northern Dimension: A Comparative Approach”, 
The Future of the Barents Euro-Arctic Co-operation and the Northern Dimension of Europe konulu seminerde 
sunulan tebliğ, Björkliden, İsveç, 14-17 Haziran 2001 
49 Didier Billion, “Akdeniz İçin Birlik: Bir Başarısızlık Öyküsü”, bkz. www.timeturk.com/tr/makale/didier-
billion/akdeniz-icin-birlik-bir-basarisizlik-oykusu.html (erişim 3 Aralık 2011) 
50 Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı 2008 İzleme Raporu, İnsan Hakları Araştırmaları Derneği, bkz. 
www.ihad.org.tr/rapor-08.php (erişim 10 Aralık 2011) 
51 The Budapest Process, bkz. www.iom.int/jahia/Jahia/policy-research/budapest-process/ (erişim 2 Aralık 2011) 
52  2000 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi için bkz. 
      www.belgenet.com/arsiv/ab/kob_2000.html (erişim 2 Aralık 2011)
53 Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi, 2003, bkz. 
     digm.meb.gov.tr/uaorgutler/AB/AB%20BELGELER/Katilim_ortakligi_2003.pdf (2 Aralık 2011) 
54 2003 Ulusal Programı, bkz. www.abgs.gov.tr/files/UlusalProgram/UlusalProgram_2003/Tr/pdf/IV-24.pdf (2 Aralık 2011) 
55 Ibid. 
56 Yabancılar ve Uluslar arası Koruma Kanunu Tasarısı Taslağı Genel Gerekçe, 2011, bkz. 
     gib.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/.../YUKK%20Genel%20Gerekçe.doc (erişim 12 Aralık 2011) 
57 Orta Vadeli Programlar, bkz. gib.icisleri.gov.tr/default_B0.aspx?content=1020 (2 Aralık 2011) 
58 Türkiye’nin AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013), bkz. 
 www.abgs.gov.tr/files/Muktesebat_Uyum_Programi/24_AdaletOzgurlukveGuvenlik.pdf (2 Aralık 2011) 
59 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı, bkz. 
     www.icisleri.gov.tr/default.icisleri_2.aspx?id=5851 (1 Aralık 2011) 
60 Türkiye’nin Entegre Sınır Yönetimi Stratejisinin Uygulanmasına Yönelik Ulusal Eylem Planı” tam metni için bkz. 
     syb.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/syb/EntegreS%C4%B1n%C4%B1rY%C3%B6netimiEylemPlan%C4%B1_TR.pdf)   (2 Aralık 2011) 
61 Dışişleri Bakanlığı, bkz. www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-yasadisi-gocle-mucadelesi-.tr.mfa (erişim 4 Aralık 2011) 
62 Emniyet Genel Müdürlüğü, bkz. www.egm.gov.tr/icerik_detay.aspx?id=125 (erişim 4 Aralık 2011) 
63 Ibid. 
64 Dışişleri Bakanlığı, bkz. 
    www.mfa.gov.tr/no_-57_-25-subat-2011_-ab-adalet-ve-icisleri-konseyi-sonuclari-hk_.tr.mfa (erişim 4 Aralık 2011) 
65  Emniyet Genel Müdürlüğü, bkz. 
     www.egm.gov.tr/icerik_detay.aspx?id=220 (erişim 4 Aralık 2011) 
66 Maral Jefroudi, “Mültecilik, Devletin Düzenleme Pratiği ve Toplumsal Muhalefet” , bkz. 
www.sdyeniyol.org/index.php/toplumsal-hareket/285-mueltecilik-devletin-duezenleme-pratii-ve-toplumsal-
muhalefet-maral-jefroudi (erişim 5Aralık 2011) 
67 Aysel Çelikel, Günseli Gelgel, Yabancılar Hukuku, 11. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2004 
68 İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Eylem Planı, bkz.   sorular.rightsagenda.org/Uploads/MULTECI%20MEV/T%C3%9CRK%C4%B0YE%20ULUSAL%20EYLEM%20PLANI.pdf    (erişim 5Aralık 2011) 
69 Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı 2008 İzleme Raporu, İnsan Hakları Araştırmaları Derneği, bkz. 
     www.ihad.org.tr/rapor-08.php (erişim 10 Aralık 2011) 
70 Ibid. 
71 İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Eylem Planı, bkz. 
 sorular.rightsagenda.org/Uploads/MULTECI%20MEV/T%C3%9CRK%C4%B0YE%20ULUSAL%20EYLEM%20PLANI.pdf    (erişim 5Aralık 2011) 
72 Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı 2008 İzleme Raporu, İnsan Hakları Araştırmaları Derneği, bkz. 
     www.ihad.org.tr/rapor-08.php (erişim 10 Aralık 2011) 
73 Ibid. 
74 AIHM Kararı, 22 Eylül 2009, bkz. www.yargitay.gov.tr/aihm/upload/30471-08.pdf (erişim 12 Aralık 2011) 
75 İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Eylem Planı, bkz. 
 sorular.rightsagenda.org/Uploads/MULTECI%20MEV/T%C3%9CRK%C4%B0YE%20ULUSAL%20EYLEM%20PLANI.pdf    (erişim 5Aralık 2011) 
76 EGM 2006 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatı, bkz. 
multecihaklari.org/index.php?option=com_content&view=article&id=83:2006-uygulama-talimat-57-nolu-genelge&catid=19:ulusal-mevzuat ( Erişim 10 Aralık 2011) 
77 2010 Mülteciler ve Sığınmacılarla ilgili Genelge, bkz. www.icisleri.gov.tr/default.icisleri_2.aspx?id=4537    (erişim 10 Aralık 2011) 
78 Chiristina Boswell, “EU Immigration and Asylum Policy, from Tampere to Laeken and Beyond”, Briefing Paper 
    New Series, The Royal Instıtute of International Affairs, No: 30, February 2002 
79 Human Development Report 1994: New Dimensions of Human Security, bkz. 
    hdr.undp.org/en/reports/global/hdr1994/chapters/ (erişim 10 Aralık 2011) 
80 Clandestino Project, Final Report, 23 November 2009, bkz. 
     www.epim.info/wp-content/uploads/2011/01/clandestino-final-report_-november-2009.pdf     (erişim 10 Aralık 2011) 
81 Irregular Migration in Grece, bkz. 
     www.eliamep.gr/wp-content/uploads/en/2008/12/greece-research-briefing.pdf (erişim 12 Aralık 2011) 
82 The EU’s Dirty Hands, Human Rights Watch, September 2011, bkz. 
     www.hrw.org/sites/default/files/reports/greece0911webwcover_0.pdf (erişim 11 Aralık 2011) 
83 Eurostat araştırması, bkz. www.abhaber.com/haber.php?id=4418 (erişim 12 Aralık 2011) 
84 Almanya’daki Türklerin Ekonomik Gücü Yükseliyor, TAVAK, bkz. www.tavak-de.com/basin/380-basn-buelteni (erişim 12 Aralık 2011) 
85 Ibid. 
86   UN Protocol against the smuggling of migrants by land, sea and air, 2000, bkz. 
      www.unodc.org/documents/treaties/UNTOC/Publications/TOC%20Convention/TOCebook-e.pdf   (erişim 12 Aralık 2011) 
87 Yabancılar ve Uluslar arası Koruma Kanunu Tasarısı Taslağı Genel Gerekçe, 2011, bkz.  gib.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/.../YUKK%20Genel%20Gerekçe.doc (erişim 12 Aralık 2011) 

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE;

_ Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi 
Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:10 
Celil Ağa İş Merkezi Kat:9 Daire:36 
Mecidiyeköy / İstanbul / Türkiye 
Tel: +90 212 217 65 91 Faks: +90 212 217 65 93 
www.bilgesam.org 
bilgesam@bilgesam.org 

_ Atatürk Bulvarı Havuzlu Sok. No:4/6 
A.Ayrancı / Çankaya / Ankara / Türkiye 
Tel : +90 312 425 32 90 Faks: +90 312 425 32 90 
Copyright © BİLGESAM ŞUBAT 2012 

Bu Yayının tüm hakları saklıdır. Yayın Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezinin izni olmadan Elektronik veya Mekanik yollarla çoğaltılamaz. 


***

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 9

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 9



   Yasa dışı göçü engellemek adına tüm göç yollarının kapatılmasının hedef ülkelerdeki ekonomik gelişim üzerinde olumsuz etki yapması olasıdır. Zira göçmenler yarattıkları iş gücü ile ülkenin ekonomik gelişimine önemli katkıda bulunmaktadırlar. Avrupa İstatistik Dairesi EUROSTAT tarafından yapılan araştırmaya göre, AB’deki aktif çalışan sayısı 2050 yılına kadar 52 milyon kişi gerilemesi beklenmektedir83. Nüfusun hızla yaşlanması ve doğum oranının 
azalması iş gücünde düşüşe neden olmaktadır. Eğer AB’nin ekonomik kalkınmasını sürdürmek için iş gücü açığı kapatılmazsa ciddi bir ekonomik sorunun ortaya çıkması muhtemel görünmektedir, çünkü her çalışan ödediği primlerle sosyal güvenlik ve emeklilik fonuna katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla yeterli çalışan olmazsa, hızla yaşlanan nüfus sebebiyle sosyal güvenlik ve emeklilik fonları iflasa sürüklenebilecektir. Bu durumda AB’nin göçmenlere ihtiyaç duyması kaçınılmaz hale gelmektedir. Öte yandan göçmenler kendi 
ülkeleriyle aralarındaki bağlar sayesinde karşılıklı iş yapma biçimleri ve piyasalar hakkında bilgi edinilmesini ve dil engelinin aşılmasını da sağlamaktadırlar. Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın son araştırmasına göre 2010 yılı sonunda 77.200 Türk girişimcinin Almanya’da gerçekleştirdiği yıllık ciro 36 milyar Euro civarındadır.84. Ayrıca bu girişimcilerin yaptıkları yatırımlar 8,2 milyar Euro sınırını aşmış bulunmaktadır.85. 

2009 yılındaki Konsey toplantısında kabul edilen ve yüksek tahsilli ve meslek sahibi göçmenleri AB’ye çekmeye yönelik “mavi kart” uygulamasının iş gücünü ciddi oranda yükseltmesi mümkün olamayacaktır; çünkü bu nitelikli göçmenler belli başlı iş kollarına yönelecektir. Üstelik mavi kart alabilmek için gerekli aylık gelirin, o ülkedeki ortalama maaşların 1,5 kat üstünde olması gerektiği göz önünde bulundurulursa bu yöntemin AB ülkelerindeki iş gücü piyasasının gereksinimini karşılayamayacağı anlaşılacaktır. Oysa göç alan ülkelerin, mevcut göç politikalarında değişiklik yaparak, vasıfsız iş gücüne yönelik geliştirecekleri göç programlarıyla düzensiz göçle mücadele edebilirler. Bu kapsamda iki 
taraflı iş gücü anlaşmaları ve iş gücü göçüne ilişkin programlar uygulanabilir. 

-Uzun vadede yasa dışı göçü engellemek amacıyla azgelişmiş ülkelerdeki kalkınma ve refah seviyesini artırıcı projeler üretilmelidir. 

Uzun vadede göçün sebeplerini hedef alan çözümler üretmek üzerinde de ciddiyetle durulmalıdır. Bu noktada öncelikli olarak yapılması gereken yoksulluk ve az gelişmişlik ile mücadele olacaktır. BM Göçmen Kaçakçılığına Karşı Ek Protokol’ün 15. maddesinin 3. fıkrasına göre; her Taraf Devlet, göçmen kaçakçılığının yoksulluk ve az gelişmişlik gibi sosyo-ekonomik nedenleriyle mücadele etmek için ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerdeki kalkınma programlarını ve işbirliğini, göçün sosyo-ekonomik boyutlarını hesaba katarak ve ekonomik ve sosyal bakımdan zayıf bölgelere özel önem vererek, uygun olduğu ölçüde teşvik edecek veya güçlendirecektir.86. 

Türkiye Özelinde; 

-Yasa dışı göçle mücadelede entegre sınır yönetimine gereken önem verilmelidir. 

Ülkemizin coğrafi yapısı ve stratejik konumu göz önünde bulundurularak sınır yönetiminde kısa vadede tamamen sivil bir yapılanmaya gitmek yerine mevcut yapıda düzenlemeler gerçekleştirmek daha faydalı gözükmektedir. Bu bağlamda, Sahil Güvenlik Teşkilatı ile Jandarma Teşkilatı’nın zaten İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğu göz önünde tutularak kısa vadede sorunların giderilmesi için, 1. ve 3. Ordu Komutanlığı içinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir “danışma ve irtibat bürosu” kurulması sınır yönetimi alanında koordinasyon ihtiyacını karşılayabilir. Bu büro aracılığıyla karşılıklı bilgi ve istihbarat paylaşımı sağlanabilinir. 
Sınır birlikleri profesyonel hale getirilerek etkinliği artırılabilir. Ayrıca uygulamadaki mevcut hataların (hiyerarşik raporlama sorunu, sorumluluk alanlarının belirsizliği) düzeltilmesinin, finansal ve hukuki açıdan gerekli düzenlemelerin yapılmasının, sınır güvenliğinde teknolojik tespit olanaklarından, termal kameralardan, insansız hava araçlarından ve uydu imkânların dan daha fazla yararlanılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 

-Türkiye’de insan kaçakçılığı ile ilgili mevzuatın yeterli olmadığı ve bu konuda kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. 

İnsan kaçakçılığının hangi durumlarda ortaya çıktığı ve bu durumlarda verilecek ceza, Türk Ceza Kanununun 79. maddesinde belirtilmiş olup bu suçla ilgili başka bir kapsamlı bir düzenleme bulunmamaktadır. Oysa mukayeseli hukuka bakıldığında göçmen kaçakçılığının genellikle hususi kanunlarda yaptırım altına alındığı görülmektedir. Yasa dışı göç, insan kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarının çoğu zaman iç içe geçerek karmaşık bir yapı kazanmaktadır. Dolayısıyla insan kaçakçılığı ile çeşitli organize suç türleri arasındaki bağlantı göz önünde bulundurularak, Türkiye’de de konuyla ilgili uluslararası gelişmeler ve AB 
mevzuatı ışığında yeni bir düzenlemeye gidilmesi önem taşımaktadır. 

- 1951 Cenevre Sözleşmesi ile 1967 Ek Protokol’e konan coğrafi sınırlama şartı gerekli düzenlemeler yapılıp önlemler alındıktan sonra kaldırılmalıdır. 

Söz konusu coğrafi sınırlama nedeniyle Türkiye mülteci tanımı yaparken Avrupalı ve Avrupalı olmayanlar arasında bir ayrıma gitmekte ve Avrupalı olmayan göçmenlere mülteci statüsü vermemektedir. Avrupalı olmayan göçmenler, BMMYK statüleri hakkında bir karar verinceye kadar geçici izinle Türkiye’de kalmaktadır. Türkiye; Monako, Madagaskar ve Kongo ile birlikte dünyada bu uygulamayı sürdüren dört ülkeden biridir. 

Bu durum gerek insan haklarına gerekse de AB müktesebatına riayet hususuna engel teşkil etmektedir. Türkiye, coğrafi kısıtlamanın kalkmasıyla göçmen akınına uğrayacağı konusunda endişe duymaktadır, ancak insan hakları perspektifinden bakıldığında, korunmak istenen yararın bir insanın temel hakkı ve bu kişinin yaşamsal bir tehlikeyi de içerir bir zulümden kaçıyor olabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte şüphesiz sınırlamanın 
kaldırılmasının ciddi bir ekonomik maliyeti olacaktır. Bu sebeple Türkiye’nin bu maliyet konusunda gerekli araştırmayı yaparak sadece AB ülkelerinden değil gerekirse BM’den de “külfet paylaşımı” konusunda garantiler alarak sınırlamayı kaldırması uygun olacaktır. 

Ayrıca 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin Soğuk Savaş döneminde imzalandığı ve tamamen Demir Perdeden Hür Dünyaya gelen göçmenlerin haklarını dikkate aldığı düşünüldüğünde, bu sözleşmenin 21. Yüzyıl ihtiyaçlarını karşılamayacağı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Sözleşme’nin hukukçular tarafından yeniden gözden geçirilmesi ve günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi konusunda Türkiye’nin uluslararası çalışmalar yapılmasına ön ayak olması faydalı olabilir. 

- Kaynak Ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları imzalanmadan hedef ülkelerle imzalamanın sakıncaları göz önünde bulundurulmalıdır. 

Geri Kabul Anlaşmaları, yasa dışı göçmenlerin Türkiye’den geldikleri ülkeye iadesi veya Türkiye’den diğer bir ülkeye yasa dışı geçiş yapan göçmenin Türkiye’ye kabulü amacını taşımaktadır. Bu bağlamda öncelikle Türkiye’yi transit veya hedef olarak kullanan yasa dışı göçmenlere kaynak olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları imzalanmadan, hedef ülke konumundaki ülkelerle bu yönde anlaşmalar imzalanmasının Türkiye açısından sorun teşkil edeceği görülmekte dir. Bu durumun, Türkiye’ye geri kabul edilen yasa dışı göçmenlerin 
kaynak veya transit ülkelere iadesinde güçlüklere neden olması ve bu kişilerin Türkiye’de barındırılmaları ile iaşeleri konusunda sorunlar yaşanması muhtemeldir. 

-Türkiye’nin sırtına büyük bir yük bindirecek AB ile Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması’nın neyin karşılığında uygulamaya konulacağına doğru karar verilmelidir. 

Yasa dışı göç hususunda Türkiye ile AB arasındaki en sorunlu konuların başında AB ile Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması geldiği görülmektedir. AB ile Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması durumunda Avrupa’ya yönelen transit göçmenlerin bile Türkiye tarafından geri kabulünü gerektirecektir. Bu durumda Türkiye AB’nin yasa dışı göç yükünün tamamına yakın bir kısmını kendi üzerinde görecek ve altından kalkması zor bir maliyet üstlenmiş olacaktır. 

Türkiye’nin AB’nin Geri Kabul Anlaşması imzaladığı Balkan ülkeleriyle bu anlaşmaları imzalamaması yasa dışı göçmenlerin doğrudan en dış sınırdaki Türkiye’ye gönderilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu kadar ağır bir yükün Schengen kazanımlarının dahi ötesine geçmesi mümkündür. Sadece mali boyuta bakıldığında, kaçak göçmenlerin iadesinin Türkiye’ye maliyeti yılda 1,2 milyar euro olarak hesaplanırken Brüksel bu rakamı abartılı bulmakta ve Türkiye'ye yıllık 72 milyon euro yardım yapmayı taahhüt etmektedir. Böyle bir anlaşma zeminini Türkiye'nin kabul etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla AB ile Geri Kabul Anlaşması imzalanması hususunda aceleci davranılmamalı ve hangi koşullarda AB’nin yasa dışı göç yüküne ortak olunduğuna doğru karar verilmelidir. 

-Türkiye’nin sığınma politikası konusunda ciddi reformlara ihtiyacı olduğu ve ivedilikle bir sığınmacı kabul sisteminin oluşturulması gerektiği unutulmamalıdır. 

Avrupa’daki sıkı göç politikası ve Türkiye’nin yasa dışı göçle mücadele doğrultusunda maruz kaldığı baskılar, Türkiye’nin sığınma politikasında sağlanan iyileşmeleri tehlikeye atma riskini taşımaktadır. Bu kapsamda, yasa dışı konumda yakalanan göçmenlerin yasa dışı göçmen mi yoksa gerçek bir sığınmacı mı olduğunun tespiti bağlamında ilgili prosedür ve kurumsal 
yapılanmaların titizlikle oluşturulması gerekmektedir. Bunun yanında sığınmacıların iltica prosedürüne erişimleri önündeki engellerin kaldırılmalı ve sığınmacıların statüsünün kısa sürede ve sağlıklı şekilde belirlenmelidir. 

Bir diğer önemli husus, mülteci ve sığınmacıların çeşitli tarihlerde Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’de açtıkları davalar sonucu ortaya çıkan hukuki durumun iyi analiz edilmesi gerekliliğidir. Zira 2009 ve 2010 yıllarında AİHM, özellikle yabancıların idari gözetim ve sınır dışı edilmesiyle ilgili ülkemiz aleyhine kararlar almış ve yabancıların iç hukuk yollarını tüketmeden doğrudan AİHM’e başvurabileceklerini karara bağlamıştır87. 

Ayrıca sığınmacı ve mültecilere yönelik ikamet harcı uygulamasının kaldırılması; sığınmacı ve mültecilerin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında güvence altına alınması; mültecilere sağlanan öğrenim görme, çalışma, sağlık gibi birçok sosyal destek mekanizmalarının daha da geliştirilmesi ve ulaşılabilir hale getirilmesi; mültecilerin haklarını aramak amacıyla itiraz veya şikayet edebilecekleri sadece bu işte görevli mercilerin oluşturulması konularına ivedilikle eğilinmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesi büyük bir boşluğu dolduracaktır. Ayrıca 
ilgili konularda STK’larla işbirliği yapılması da sürecin işleyişini kolaylaştıracaktır. Zira özellikle sığınmacı ve mültecilerin entegrasyon sorununun çözümünde personel yönünden belli cemiyet, gönüllü kuruluşlar, kişiler veya derneklerden oluşan STK’larla işbirliği önem taşımaktadır. 


SONUÇ 

Değişen güvenlik algılamaları neticesinde yasa dışı göç, günümüz dünyasında bir yumuşak güvenlik tehdidi olarak görülmeye başlanmıştır. Sınıraşan yapısı itibariyle yasa dışı göç tek bir ülkenin sorunu değildir, gerek hedef gerek kaynak gerekse de transit ülkeler yasa dışı göçün etkilerini farklı şekillerde hissetmektedirler. Zira göç alan ve göç gönderen ülkedeki ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel nedenlerin etkisiyle ortaya çıkan bu olgu, söz konusu 
tüm ülkelerdeki ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapıları etkilemektedir. 

Yasa dışı göçün; ulusal ve uluslararası ekonomik ve siyasal belirsizlikler, ülkeler arası çıkar çatışmaları, iç savaşlar, doğal afetler, yoksulluk, salgın hastalıklar, insan hakları ihlalleri gibi faktörler olduğu sürece daha da artmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle küreselleşmenin bu süreci daha da hızlandırdığı göz önüne alındığında yasa dışı göçle mücadele devletler için zaruri hale gelmektedir. 

Yasa dışı göç ve güvenliğin birbiri içerisinde dinamikler taşımaları ve birbiriyle sebep-sonuç ilişkisi içinde olmaları devletleri bu yeni tehditle mücadeleye itmektedir. Bu amaçla gerek uluslararası gerekse ulusal alanda çeşitli hukuksal düzenlemeler ve politikalar yürürlüğe konmaktadır. 

Hedef bölge konumda olan Avrupa’nın yasa dışı göçle mücadelede katı bir tavır sergilediği görülmektedir. Birlik bünyesinde yasa dışı göçü engelleyici önlemler arasında sıkı vize politikaları, katı sınır kontrolleri, yasa dışı göçmenlerin gönüllü veya zorunlu olarak geri gönderilmesi gibi uygulamalar göze çarpmaktadır. Bu bağlamda ortak bir göç ve sığınma politikası benimsemeye yönelik çalışmalar da gerçekleştirilmektedir. Ancak Birlik nezdinde ortaya konan politikalar çoğu zaman yasa dışı göç konusunun insani boyutunun göz ardı edildiği eleştirilerine yol açmaktadır. 

Yasa dışı göçü tamamen ortadan kaldırmak uzun vadede dahi şu an için mümkün gözükmediğinden bu sorunla mücadelede en uygun yöntem, insan güvenliği konusuna daha fazla eğilerek göçü planlı bir seviyede tutarak ülkeler arasında absorbe ve entegre etmek olacaktır. 

Küresel ve bölgesel göç yollarının önemli bir kavşak noktasında bulunan Türkiye'de, bir taraftan yasal göç yönetimi ve uygulamalarının AB Müktesebatı ile uyumu sağlanırken, diğer taraftan da yasa dışı göçle mücadelede caydırıcı düzenlemeler yapılmaya çalışılmaktadır. 

Türkiye’nin göç ve iltica hususundaki düzenlemelerinde insanilik, uluslararası düzenlemelere riayet, bütüncül yaklaşım, profesyonel kurumsal yönetim gibi prensipleri benimsemesi arzu edilen bir sonuçtur. Ancak tüm bu düzenlemeler yapılırken Türkiye’nin, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne getirilen coğrafi çekincenin kaldırılması ve AB ile Geri Kabul Anlaşması imzalanması sonrası doğabilecek sakıncaları da göz önünde bulundurması ulusal menfaatleri açısından önem taşımaktadır. 

10. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,;

***

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 8

YASA DIŞI GÖÇ VE TÜRKİYE BÖLÜM 8


   Ayrıca insan hakları örgütleri tarafından sınır geçişlerinde kolluk güçleri tarafından yakalanan kayıt dışı mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin toplam sayıları ile ilgili resmi yetkililer tarafından açıklanan rakamlar ile basına yansıyan rakamlar arasında kimi zaman tutarsızlıklar yaşandığı dile getirilmektedir.69. Kolluk güçlerinin pek çok yakalama olayında son derece hızlı hareket 
ederek ve yabancı uyruklu kişileri gerektiği gibi bilgilendirmeyerek bazen de hukuka aykırı bir şekilde, sığınma başvurusu taleplerini dikkate almayarak sınır dışı işlemini başlatması eleştirilere neden olmaktadır.70 
Mülteci ve sığınmacıların genel olarak yasa dışı yollardan ülkeye giriş yapıyor olmaları ve durumlarını gösteren herhangi bir belgeye sahip bulunmamaları, sığınma prosedüründen yararlanmalarına engel değildir. Dolayısıyla sığınma 
hakkı ve başvurusu ile ilgili tüm bilgilerin uluslararası standartlara göre kendilerine verilmesi gerekmektedir. 

Ulusal Eylem Plânı’nda, sığınma taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında hızlandırılmış usül öngörülerek bazı başvuruların bu yönde yapılacağı belirtilmiş ve başta çocuklar olmak üzere, kadın ve yaşlılar gibi hassas gruplara başvuru sürecinde titizlik gösterileceği vurgulanmıştır. Ayrıca sığınma taleplerinin reddedilmesi durumunda devreye girecek olan itiraz prosedürünün, başvuran tüm kişilere açık ve erişilebilir olması ve sığınma sistemi içerisinde bir “İtirazları Değerlendirme Kurulu” kurulması gereği de belirtilmektedir. 

“Sığınmacı kabul sistemi” oluşturulması hususu, Ulusal Eylem Plânı’nda yer alan önemli düzenlemelerden biridir. AB Konseyi’nin kabul koşullarına dair yönergesinde, devletin sığınmacılara barınak sağlama ve maddî kabul koşullarını yerine getirmeye ilişkin sorumluluğunun bulunduğu düşünülerek, Türkiye’nin de bu bağlamda kendisine bir sığınmacı kabul sistemi oluşturması gerektiği öngörülmektedir. Bu çerçevede, iltica stratejisinin uygulanabilmesi ve mültecilere etkin ve âdil uluslararası koruma sağlanabilmesi ve barınak 
sunulabilmesi için öncelikle Türkiye’nin doğu bölgelerinde, daha sonra ise iç bölgelerde “sığınmacı kabul barınma merkezleri” ve “mülteci misafirhaneleri” tesis edilerek faaliyete geçirilmesi plânlanmaktadır71. 

Bu konu sığınmacı ve mültecilerin karşılaştığı en temel sorunlardan biridir. Türkiye’de sığınma başvuruları ile ilgili BMMYK mülakat süreleri çok fazla uzamakta ve çok sayıda sığınmacı belirsizlikle dolu bir ortamda yaşamak zorunda kalmaktadır. Yabancı Misafirhanelerinde alıkonulan veya Uydu Kentlerde barınmakta olan mülteci ve sığınmacıların içinde bulundukları insani ve fiziki koşullar genel olarak yetersiz bulunmakta dır.72. Misafirhaneler ülke çapında emniyet müdürlüklerinin kontrolü altındadır ve mülteciler de dahil burada tutulan yabancıların serbestçe dolaşımlarına izin verilmemektedir. 

Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunan ve uydu kent olarak nitelenen barınma merkezlerini nitelik ve içerik olarak misafirhanelerden ayırmak gerekmektedir. Barınma merkezlerinde, iltica başvurusunda bulunmuş kişilerle birlikte aile bireyleri de toplu olarak ikamet edebilmektedirler. Mülteci ve sığınmacı nüfusu barındıran uydu kentler arasında en fazla yoğunluk yaşanan iller İstanbul, Van, Gaziantep, Kayseri ve Konya olarak sıralanmakta; İstanbul’da sadece Kumkapı Misafirhanesinde yaklaşık 800 sığınmacı barınmaktadır.73. 

Nitekim Ekim 2008’de misafirhane sakinleri olan sığınmacılar kendilerini demir parmaklıklar ve koğuşlara kilitleyerek olay çıkarmışlar ve sorunlarını küçük kağıtlara yazıp pencerelerden basın mensuplarına atarak yetkililere duyurmaya çalışmışlardır. 

Bu konularla ilgili olarak AİHM, 22 Eylül 2009 tarihli Karimnia/Türkiye kararında, Kırklareli Gaziosmanpaşa Mülteci Barındırma ve Kabul Merkezi’nde alıkonulmakta olan ve şartların olumsuzluğundan yakınarak sınırdışı edilecekleri kaygısıyla AİHM’e başvuran iki İranlı mülteciyi haklı bularak Türkiye’yi mahkûm etmiştir. Karar metninde, Türkiye’nin düzensiz göç kontrolü ve iltica alanındaki mevzuat ve uygulamalarının temelden değiştirilmesi gerektiğine işaret edilmektedir. Yaklaşık bir yıl Kırklareli Gaziosmanpaşa Mülteci Barındırma ve Kabul 
Merkezi’nde alıkonulan iki İranlı mültecinin Türkiye’ye karşı açtığı davayla ilgili Mahkeme, Yabancılar Misafirhanesi” tabir edilen kapatma yerlerindeki alıkonma uygulamasının hukuka aykırılığına, yargının sınır dışı ve iltica vakalarındaki etkisizliğine ve Türkiye’nin gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekmektedir74. AİHM son iki yıl içinde Türkiye aleyhine 12 ayrı karar almıştır. Bu kararların genel özelliği Türkiye’nin, 
alınan iade kararlarının ve göçmenlerin kaldığı misafirhanelerdeki yaşam koşullarının özgürlük ve güvenlik hakları göz önünde bulundurularak tenkit edilmesidir. 

Önem arz eden bir diğer konu, sığınmacıların ve mültecilerin entegrasyonudur. Bu şahısların yaşadıkları yerdeki halkla bütünleşmesi için bir “entegrasyon sistemi” kurulması gerektiği Ulusal Eylem Plânı’nda ayrıca vurgulanmıştır.75. Buna göre, devletin, sığınmacı ve mültecilerin entegrasyonu faaliyetleriyle ilgili olarak düzenleyici ve denetleyici sorumluluğu bulunmaktadır. Sığınmacı ve mültecilere Türkçe dil eğitimi verilmesi, çocuklarının eğitim ve öğretimlerine devam etmelerinin sağlanması, meslek edindirme kursları açılması gibi 
entegrasyonu kolaylaştıracak hususlara da Plan’da yer verilmiştir. 

   Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2006 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatı da iltica konusunda kapsamlı düzenlemeler öngörmektedir. Talimat da sığınma başvurularının yapılma şekli, müracaat makamları, kimlik tespit işlemleri, başvuru inceleme, mülakat süreci, değerlendirme aşaması, olumsuz karar durumunda yapılacaklar, mültecilere sağlanacak olanaklar ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile ilişkilere değinilmiştir.76. 

Mülteciler ve sığınmacılarla ilgili bir diğer önemli belge 2010 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 2010/19 nolu genelgedir77. Bu genelgenin birinci maddesinde mülteci ve sığınmacıların ödemek zorunda oldukları ikamet harçlarına değinilmiş; Türk okullarında veya fakültelerinde okuyan yabancı öğrenciler ile mali durumlarının bozuk olduğuna kanaat getirilen yabancılardan ikamet harcı alınmayacağı belirtilmiştir. Bu noktada mültecilerin en temel güncel sorunlarından birinin “ikamet harcı” konusu olduğunu belirtmek gerekmektedir. Harçlar herhangi bir maddi destekten uzak ve zor çalışma koşullarına sahip 
mülteci aileler üzerinde baskı unsuru oluşturmaktadır. 

Genelgenin ikinci maddesinde yer alan “yasa dışı göçmenler yakalanmalarından itibaren sınırdışı edilinceye kadar geçecek süre zarfında, iltica-sığınma başvurusu yapmak istedikleri takdirde başvuruları mutlaka alınacak ve uygulama talimatı hükümleri dikkate alınmak suretiyle gerekli işlemler yapılacaktır” ibaresinin Türkiye’ye iltica-sığınma başvurusu yapmak isteyenler açısından önemli bir kolaylık sağlayacağı söylenebilir. Genelgenin üçüncü ve dördüncü maddelerinde yer alan yabancılar numarası sisteminin yenilenmesi, kişisel bilgilerin gizliliği, mülakatçıların sivil giyimli olması gibi konuların yeniden vurgulanması mülteci ve sığınmacıların hakları açısından önemli gelişmelerdir. Özellikle iltica-sığınma 
başvuru sürecinde iltica-sığınma başvurusu reddedilmiş veya başvurusu incelenmekte olan yabancıların mülakatçı, çevirmen veya tercüman olarak görevlendirilmemesi hususu başvuru sahibinin güvenliği, kişisel bilgilerinin gizliliği ve güven duygusu açısından en önemli konulardan biridir. Özetle bu genelgenin İçişleri Bakanlığı’nın bu konudaki problemlerin tespiti ve çözümü konusundaki hassasiyetini göstermesi açısından önemli bir adım olduğu 
söylenebilir. 

Son olarak, “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasa Tasarısının” kanunlaşması durumunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez iltica alanını düzenleyen bir düzenleme yapılmış olacaktır. “İkincil koruma, tolere edilen yabancılar ve insani mülahazalara dayalı ikamet izinleri” kavramları da ilk kez Türk iltica hukukunda yer alacaktır. Bu kanun tasarısıyla Türkiye'nin göç ve iltica mevzuatı ile idari sistemi uluslararası insan hakları normlarına ve AB müktesebatına uyumlu hale getirilmesi, göç ve iltica alanlarında ihtiyaç duyulan hukuki, idari ve fiziki altyapının hazırlanması hedeflenmektedir. 


5. YASA DIŞI GÖÇLE MÜCADELEYE YÖNELİK ÖNERİLER 

Müktesebata uyum konusunda aday ülkelerin kat etmiş olduğu mesafeyi ve bu çerçevedeki yapılması gerekenleri ortaya koyan ve her yıl Komisyon tarafından yayınlanan “İlerleme Raporları”nda da yasa dışı göç konusu “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik ” başlıklı 24. fasılda ele alınmaktadır. Tam üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından itibaren ilerleme raporlarına bakıldığında genel olarak yasa dışı göçle ilgili ilerlemelerin olduğu ancak tam anlamıyla yeterli olmadığı görüşleri yer almaktadır. Cenevre Sözleşmesi’ne koyulan “coğrafi sınırlama” şartının kaldırılması hususuna tüm raporlarda vurgu yapılmıştır. 2011 yılına kadar olan raporlarda AB ile Türkiye arasında imzalanması planlanan geri dönüş anlaşmalarına hız verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 2008 yılı İlerleme Raporu’nda, göç alanında hizmet veren personel için belirli bir eğitim veya müfredatın söz konusu olmadığına ve uygun bir veri sisteminin bulunmadığına vurgu yapılmıştır. 2009 yılı raporunda Ekim 2008’de kurulan İltica ve Göç Mevzuatını ve İdari Kapasiteyi Geliştirme ve Uygulama Bürosuna değinilmiş, iltica ve göç işlemlerinin AB müktesebatına uyumu çalışmalarının bir parçası olarak 2004’te kurulan Göç ve İltica Görev Gücü’nün taşıdığı önemin altı çizilmiştir. 2011 yılı raporunda Geri Kabul Anlaşması müzakerelerinin sonuçlandırılmış olmasının olumlu bir gelişme olduğu ifade edilmiş, ancak Türkiye’nin düzensiz göçmenler için önemli bir geçiş ülkesi ve hedef ülke 
olmaya devam ettiği, nitekim Sınır Güvenlik Birimi yasasının kabulünün ve kurumlar arası işbirliğinin büyük önem taşıdığı ifade edilmiştir. 

İlerleme raporları, bugüne kadar yapılmış olan ve bundan sonrası yapılması gerekenler hakkında fikir vermeleri açısından önemli metinlerdir. Söz konusu raporlar, Türkiye’nin konuyla ilgili gerçekleştirdiği hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin dinamik bir süreç içerisinde halen devam etmesi gerektiğini göstermektedir. Bu bakımdan yasa dışı göçle mücadeleyle ilgili bazı eksiklikleri dile getirmenin ve birtakım önerilerde bulunmanın bu sürece katkıda bulunabileceği düşünülmektedir. 

-Yasa dışı göçle mücadele edilirken insani boyutun yani göçmen güvenliği konusunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir. 
Tehdit algılamalarındaki değişimin Avrupa daki ilk yansımaları kendini göç ve sığınma politikalarında göstermiştir. 1990’ların sonunda daha liberal bir yaklaşımla ve sosyo-ekonomik boyutlarıyla ele alınan ve desteklenen göç, 11 Eylül sonrasında güvenlik boyutuyla öne çıkmış ve engellenmeye çalışılmıştır. Göç konusu bu bağlamda terörizm, sıkı göç ve sığınma politikaları, var olan göçmenin dışlanması ya da asimile edilmesi alt başlıklarıyla incelenir hale gelmiştir78. Bu durum, göç tartışmalarında genellikle insani boyutun yani 
göçmenlerin güvenliği konusunun göz ardı edildiğinin bir göstergesidir. 

Düzensiz göç olgusu, insan güvenliği kavramıyla yakından ilintilidir. BM Kalkınma Programı tarafından yayınlanan 1994 İnsani Kalkınma Raporu’nda insan güvenliği kavramı ele alınmakta; insan güvenliğinin, zengin ya da yoksul her ülkeyi ilgilendiren bir sorun olduğu, insan güvenliğinin bileşenleri uluslararası anlamda karşılıklı bağımlılık üzerine kurulduğu ve sonradan müdahaleler ile değil, erken önlem alma yoluyla sağlanabileceği ifade edilmektedir.79. 

Raporda insan güvenliği kavramına yönelik altı ana tehdidin mevcut olduğu  belirtilmektedir. Bunlar; kontrol edilemeyen nüfus artışı, ekonomik fırsatlarda eşitsizlik, göç, çevre felaketleri, uyuşturucu kaçakçılığı ve uluslararası terörizm olarak sıralanmaktadır. 

Söz konusu rapor göz önünde bulundurularak denilebilir ki göç, insan güvenliğinin sağlanmasındaki yetersizliklerin bir sonucu olarak yine insan güvenliğine yönelik bir tehdit haline gelmektedir. Zira düzensiz göçün insan güvenliği kavramıyla bağlantısı göçün hem nedenleri hem de sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Birçok göçmen, yaşadıkları ülkelerdeki silahlı çatışmalar, siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik krizlerin yarattığı güvensizlik ortamından 
uzaklaşmayı amaçlamaktadır. Ancak, yasal göç olanağının kısıtlı olması nedeniyle yasa dışı göçe yönelmektedirler. Nitekim gitmek istedikleri ülkeye yaptıkları yolculuk sırasında uzun süre zor ve tehlikeli koşullarda yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Diğer taraftan, hedef ülkeye ulaşsalar dahi yasa dışı göçmenler çoğunlukla tehlikeli işlerde çalıştırılmakta, sağlık, eğitim gibi sosyal hizmetlerden yararlanamamakta ve sömürüye maruz kalmakta, ancak 
statüleri gereği genellikle devlet otoriteleriyle işbirliğinden kaçınmaktadırlar. 

Dolayısıyla insan güvenliğinin devlet güvenliğinden ayrı düşünülemeyeceği günümüzde devletler, bu gerçeği göz önünde tutarak göç ve sığınma politikalarını belirlemek durumundadırlar. Aksi takdirde alınan önlemlerden ve yürütülen politikalardan uzun vadeli sonuçlar beklemek gerçekçi olmayacaktır. 

-Göç yollarının kapatılmasının yasa dışı göçü önlemek yerine daha da tetiklediğinin farkında olunmalıdır. 

Yasa dışı göçle mücadelede devletler genellikle göçü önleyici tedbirleri artırma yani göçe karşı fiziki ve yasal tedbirlere başvurma yolunu tercih etmektedirler. Ancak bugüne kadar görüldüğü üzere bu yöntem soruna kesin bir çözüm getirememiş, hatta yasa dışı yollara başvurma oranını artırmıştır. Şüphesiz yasa dışı göçü engellemenin en kesin yöntemi göçü oluşturan nedenleri yok etmek yani küresel anlamda ekonomik istikrarı sağlamak ve küresel barışı tesis etmektir. Ancak bu çözümün günümüzde kısa veya orta vadede mümkün 
olamayacağı düşünüldüğünde yapılması gerekenin göçü planlı bir seviyede tutarak ülkeler arasında absorbe ve entegre etmek olarak gözükmektedir. 

Örneğin, AB genelinde düzensiz göç alanındaki veri ve eğilimleri inceleyen Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen CLANDESTINO projesinin ülke raporlarında, sınır kontrollerinin düzensiz göçü durdurmadığı, sadece göçmenlerin ve insan kaçakçılarının ülkeye giriş noktalarını ve stratejilerini değiştirmelerine yol açtığı vurgulanmaktadır80. Bir ülke topraklarına erişimde yasal yollar ne kadar tıkalı olursa, göçmenlerin çoğu zaman tehlikeli alternatif yollara başvurmaları ihtimali o oranda artmaktadır. İngiltere, Fransa, 
Almanya, İsveç gibi AB ülkelerinde, mülteci statüsü tanıma oranı %31 iken, Yunanistan’da bu oranın yaklaşık %0,3 olması Yunanistan’ın yaşadığı yasa dışı göç sorununun kaynağını işaret etmektedir.81. 

- AB değerlerini göç ile ilgili düzenleme ve uygulamalarda da gözetmeye özen gösterilmelidir. 

Kontrol odaklı bir göç politikası güdüldüğünde, başta tutukluluk ve gözaltı koşulları olmak üzere, sığınmacıların koruma taleplerini ve kişilerin insanlık onurunu zedeleyecek durumlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin Human Rights Watch adlı insan hakları örgütü “AB’nin Kirli Elleri” adlı yeni raporunda, FRONTEX’in, Yunanistan’ın sınırlarında yakaladığı mültecilerin, bu ülkedeki çok kötü toplama kamplarına sevk edildiğini ve insanlık onuruna yakışmayan  koşullarda yaşamak zorunda bırakıldıklarını dile getirmektedir.82. 

Göç konusunda çok katı politikalar benimsemeye devam etmesi halinde AB’nin, kendi değerlerini oluşturan hukukun üstünlüğü, insan hakları ve hukuk devleti gibi ilkeler ile üye devletlerin ulusal menfaatleri arasında kalması muhtemeldir. 

-BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gerek ikili gerekse de çok taraflı geri kabul anlaşmalarının imzalanmasını teşvik edici rol üstlenmelidir. 

Ülkeleri yasa dışı göçe karşı önlem almaya teşvik etmek ve yasa dışı göçmenler in insan onuruna yakışır şekilde ülkelerine gönderilmelerini sağlamak adına hukuki bir zemin hazırlayan Geri Kabul Anlaşmalarının teşvik edilmesi bu sorunla mücadele açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin öncü rol oynayarak devletleri bu anlaşmaların imzalanmasına teşvik etmesi uzun vadede olumlu neticeler verebilir. 
Yine Mülteciler Yüksek Komiserliği, kaynak ülkelerle bilgi alışverişinin yapılması ve bu ülkelere teknik destek verilmesi hususunda öncü rol üstlenebilir. 

-Göçmenlerin sağladığı iş gücü ve bunun ekonomi üzerindeki etkisi göz ardı edilmemelidir. 

9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,;

***