Hz. Hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hz. Hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2017 Pazartesi

DOĞUŞUNDAN GÜNÜMÜZE VEHHABİLİK, BÖLÜM 4


DOĞUŞUNDAN GÜNÜMÜZE VEHHABİLİK, 
BÖLÜM 4




S. Arabistan, Vehhabiliği yaymak için de Sovyet Rusya’nın yıkılışından sonra hemen harekete geçmişti. Ancak Suudi Arabistan, Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetleri’yle ilişkilerini geliştirmek için devletler arası görüşmeler yoluna çok az başvurmuştu. Suudilerin Orta Asya Cumhuriyetlerinin başkentlerin de büyükelçilikler açmaları da neredeyse dört yıl alacaktı. Bunun yerine Suudiler, Orta Asya’ya milyonlarca Kur’an göndermeyi, hacca ve umreye gelen Orta Asyalı Müslümanlara kaynak sağlamayı ve Suudi Arabistan’da araştırma yapmak isteyen mollalara (Vehhabiliği yayma özlemiyle) burs vermeyi tercih etmişlerdi.47 

Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyet ve topraklarına Vehhabi öğretisi verilirken şüphesiz ki laik Türkiye Cumhuriyeti ve ATATÜRK düşmanlığının da öğretildiği bir gerçektir. 

S. Arabistan Müslüman ülkeleri kendi mezhepleri doğrultusunda etkilemek ve dünyanın her tarafında İran ve Şii mezhebine karşı mücadele etmek için elindeki tüm olanakları pervasızca kullandı. Özellikle S. Arabistan, kutsal yerlerin denetiminin kendisine kazandırdığı meşruiyetten güç alarak petrol dolarlar sayesinde siyasal iktidarını sorgulamaktan kaçınan sıkı sıkıya fundamentalist dinsel bir propaganda geliştirmeye girişti. 1962’den beri Rabıta, Kur’an ve din kitapları basar ve bütün dünyada camileri ve İslam Enstitülerini finanse eder. Örneğin; Avrupadaki cami imamlarının çoğunun maaşlarını öder. S. Arabistan böylece yayınlar, burslar, kollokyum ve seminer organizasyonları ile İslamcı üretimi muhafazakâr bir yöne kaydırmaya çalışmaktadır.48 

80’li yıllarda Suudilerle Arap Müslüman Kardeşler arasında bir tür ortak yatırım kuruldu. S. Arabistan bu örgüte parasal destek sağlayacak, örgüt de S. Arabistan’da faaliyette bulunmayacaktı.49 Bu ittifak sayesinde Güney Asya’daki “Cemaati İslam” Pakistan’daki “Ehli Hadis” ve Çin’deki “İhvan” gibi kuruluşları Vehhabi çizgiye çekildi. S. Arabistan Afganistan’da savaşan Afgan Arapların Sovyetlere karşı mücadelede Suudi istihbarat Şefi Prens Türkî, Pakistan İstihbarat Teşkilatı ile organize edecekler ve bu savaşta Şiilerin güçlenmemesi için de yoğun olarak Sünni grupları destekleyeceklerdir. Ayrıca Ürdün Müslüman Kardeşler Örgütünü, Cezayir’de FIS’i finanse etti.50 S. Arabistan salt stratejik nedenlerle Yemen’deki reform için toparlanan hareketi de destekleyecetir. 

Ayrıca Vehhabi mezhebini benimsemiş ülke ve örgütlerin doktrinel olarak halkı Müslüman olan laik bir ülke ile sıcak ilişkiler kurmasını beklemek doğru değildir. Çünkü mezhebi buna izin vermemektedir. 

Vehhabilik Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında önemli bir etken olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Yüce ATATÜRK’ün yaptığı devrimler sonucunda; günümüzde, laik ve demokratik düzene sahip, halkı Müslüman olan tek devlettir. Bugün ülkemiz siyasal İslamcılığın tehdidi altındadır. Bu tehditle mücadele etmenin en önemli yolu ilim ve aklı rehber edinerek ATATÜRK ve onun ilke ve inkılaplarını öğrenmek ve yaşamak; ayrıca bu akım hakkında toplumu bilgilendirmektir. 

DİPNOTLAR ;

1 Bülent Baloğlu; İslam ve Demokrasi, s. 237. 
2 Josep Kostiner; Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri. s. 238. 
3 Fulya Atacan; Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu, s. 238. 
4 Jerichow Anders; The Saudi Files St. Martins Press, s. 10. 
5 a.g.e.; s. 24. 
6 İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Mekke-i Mükerreme Emirleri, s. 17. 
7 Ahmet Vehbi Ecer; Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri, s. 115. 
8 Ecer; s. 115. 
9 (*) Fransız subaylardan ( Fransa’nın Bağdat Konsolosu ) Jean Raymand’un Fransa Dış İlişkiler Bakanına sunulmak üzere hazırladığı Vehhabilerle ilgili 10 Temmuz 1806 tarihli muhtırasında 
(A. Ecer S.56) Suud ile Muhammed B. Abdulvehhab arasındaki ilişkilerini açıklamıştır. 
‘’Muhammed B. Abdülvehab ve Muhammed B. Suud yeni toplumun başında bulundular. İktidarı aralarında paylaştılar. Muhammed B. Abdülvehab dinî liderliği, ötekide devlet işlerini ele aldılar. Karşılıklı olarak bu görev taksiminin kendilerinden sonra ailelerine geçmesinde ve devamında anlaştılar. Ayrıca Der’iye şehrinin oluşacak imparatorluğun başkenti olmasında da anlaştılar. 
(J.Raymand, Les Wahabys, Le Caire 1925, 7-8) 
10 R. Hair Dökmeciyan; Islam in Revolution, Fundemantalism in the Arab World, (Türkçesi: Arap Dünyasında Köktencilik). 
11 Lee David Cooper; Vehhabi Hareketi. 
12 Necdet Sakaoğlu; Bedevilikten Vehhabi – Suudi İmparatorluğu’na Makalesi. 
13 Rıfat Uçarol; Harp Akademileri Yayınları Siyasi Tarih. s. 126. 
14 Nâci Kâşif Kıcıman; Medine Müdafaası Hicaz Bizden Nasıl Ayrıldı?, s. 135. 
15 a.g.e; s. 42. 
16 Fulya Atacan; Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu, s. 224. 
17 Philby; Arabia Of The Wahhabis London 1928, s. 23, , Mehmet Ali Büyükkara Suudi Arabistan ve Vehhabilik, s. 48. 
18 a.g.e.; s. 23-24. 
19 Kemal H. Karpat; İslam’ın Siyasallaşması, s. 454. 
20 Alexendar Bligh; From Prince Two King. 
21 Qystein Noreng; Oil and Islam. England, (Türkçe’si: Petrol ve İslam. Çev. Dilek Başak) s. 302. 
22 a.g.e.; s. 302. 
23 R. Hair Dökmeciyan; Islam in Revolution, Fundemantalism in the Arab World, 1985 (Türkçesi: Arap Dünyasında Köktencilik.) s. 156. 
24 Ecer; s. 3. 
25 Al-Azmeh Aziz; Islams and Modernities. (Türkçe’si: İslamlar ve Moderniteler. Çev. Elçin Gen.) s. 224. 
26 Fazlul RAHMAN; İslam. s. 252. 
27 Karpat; s. 29. 
28 Ecer; s. 247. 
29 Mehmet Ali Büyükkara; Suudi Arabistan ve Vehhabilik. s. 12. 
30 Muhammed Esed; The Road to Mecca. (Türkçesi: Mekke’ye Giden Yol. Çev. Cahit Koytak.) s. 230. 
31 Dökmeciyan; s. 166. 
32 Pakistanlı gazeteci. Evsaf gazetesi yazarı Hamid Mir’in yaptığı bir röportajda (7 Kasım 2001) 
33 Atacan; s. 243. 
34 Stratejik Araştırma Analiz Formu İnternet Sitesi; 03.12.2006. 
35 Golberg; Saudi Arabia, s. 159 
36 İsmail Zengin; İran Devrimi ve Ortadoğu’ya Etkileri. Milliyet Yayınları, s.97 
37 Stratejik Araştırma Analiz Formu İnternet Sitesi; El-Cezire Televizyonu. 
38 Selim Dilek Bahadır; Cumhuriyet Strateji s. 112. 
39 Peter Mansfield; The Successors of the Ottoman Empire. (Türkçe’si: Osmanlı Sonrası Türkiye Ve Arap Dünyası Çev. Nuran Ülke.) s. 59. 
40 Türkiye’nin Parçalanması ve İngiliz Politikası (1900- 1920); İngiliz Devlet Arşivi Gizli Belgeleri, Belge nu. 278 s. 228 
41 a.g.e. s. 93. 
42 Suud İmparatorluğu’nun muhalifi olan son bölgeler de Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen birkaç yıl içinde İmparatorluğa ilhak edilmişti. 
Daha sonra, 1922 yılında İngiliz Yüksek Temsilcisi İbni Suud Kuvvet Emiri yüzünden çıkan anlaşmazlıklara öfkelenerek eline kırmızı bir kalem alıp bizzat kendisi 
harita üzerinde bu iki ülke arasındaki hudutları çizip ediyordu. Ayrıca İbni Suud’un hudutları boyunca biri Kuveyt’le diğeri de Irak’la paylaşılan iki ayrı 
“Tarafsız Bölge” tayin etti. (Yergin; Petrol, s. 328.) 
43 Ecer; s. 247. 
44 Bernard Levis; The Crisis Of Islam. Toronto, 2003. (Türkçe’si: İslam’ın Krizi. Çev. Abdullah Yılmaz.) s. 113. 
45 a.g.e. s. 113. 
46 Gözde Kılıç Yaşin; Makedonya Terör Kıskacında, Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi, Balkan Araştırmaları Masası. 
47 Ahmed. Taliban Raşid; Islam, Oil and the New Great Game in Central Asia. s. 333. 
48 Olivier Roy; L’Echec de İslam politique Editions du Seuil, 1992. (Türkçesi: Siyasal İslam’ın İflası. Çev. Cüneyt Akalın s. 156. 
49 a.g.e. s. 157. 
50 Roy; s. 161. 


Kaynaklar 

Akademik Orta Doğu; C. 1, Sayı 1. 
AKYOL, Taha. Medine’den Lozan’a 8. Baskı. İstanbul, 2004. 
ARI, Tayyar; Basra Körfezi ve Orta Doğu’da Güç Dengesi 1978-1996. 3. Baskı. İstanbul, 1998. 
ATACAN, Fulya; Değişen Toplumlar Değişmeyen Siyaset: Ortadoğu 1. Baskı, İstanbul, 2004. 
Avrasya Dosyası Arap Dünyası Özel; c. 6, Sayı 1. 
AZİZ, Al-Azmeh; Islams and Modernities. (Türkçesi: İslamlar ve Moderniteler. Çev. Elçin Gen, 1. Baskı. İstanbul, 2003) 

BADİP, Sait; Suudi Arabistan İran İlişkileri 1926 – 1982 İran ve Arabistan Araştırma Merkezi London. 
BALOĞLU, Bülent; İslam ve Demokrasi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara. 1999. 
BLİGH, Alexendar; From Prince Two King, Newyork University Press, 1984 
BOZDAĞ, İsmet; Abdülhamit’in Hatıra Defteri, 2. Baskı, İstanbul, 1975. 
BULUT, Faik; Tarikat Sermayesinin Yükselişi. 2. Baskı, Ankara, 1997. 
BULUT Faik ve Mehmet FARAÇ; Kod Adı: Hizbullah, 2. Baskı, İstanbul, 1999. 
BURKE, Jason; El Qaeda Casting a Shadow of Terror, 2003 (Türkçesi: El Kaide Terörün Gölgesi. Çev. Ebru Kılıç, 1. Baskı, İstanbul, 2004). 
BÜYÜKKARA, Mehmet Ali; Suudi Arabistan ve Vehhabilik. İstanbul, 2004. 

COOPER, Lee David; Vehhabi Hareketi, 1991, İslami İmam Muhammet Bin Suud Üniversitesi. 

DAVİŞA, Adid; Arab Nationalism In The Twentieth Century, 2003 (Türkçesi: Arap Milliyetçiliği-Zaferden Umutsuzluğa. Çev. Lütfi Yalçın, 1. Baskı, 2004). 
DÖKMECİYAN, R. Hair; Islam in Revolution, Fundemantalism in the Arab World, 1985 (Türkçe’si: Arap Dünyasında Köktencilik. 1.Baskı. İstanbul, 1992). 

EARLE, Edward Mead; Bağdat Demir ve Petrol Yolu Savaşı (1903- 1923) (Türkçesi K. Yargıcı ve N. Uğurlu, 1. Baskı. İstanbul, 2003). 
ECER, Ahmet Vehbi; Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri, Ankara, 2001. 
ESED, Muhammed; The Road to Mecca (Türkçesi: Mekke’ye Giden Yol. Çev. Cahit Koytak. 9. Baskı. İstanbul, 2003). 
ER-REYYİS, Riyad N.; Osmanlı’nın Çöküş Döneminde Arap Casusları, İstanbul, 2006. 
Eyüb Sabri Paşa; Tarih-i Vehhabiyan (Vehhâbîler Tarihi), İstanbul, 1992. 

FAROQHİ, Suraiya; Herrscher über Mekka. Münih, 1994 (Türkçesi Hacılar ve Sultanlar 1517-1638, Çev. Gül Çağalı Güven, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1995). 
FELDMAN, Noah; Cihat’tan Sonra Amerika ve İslami Demokrasi Mücadelesi. 

GÜLSOY, Ufuk; Hicaz Demir Yolu, İstanbul, 1994. 
GÜNALTAY, Şemseddin; İslam Öncesi Araplar ve Dinleri, 1. Baskı, Ankara, 1997. 

İBRAHİM Ferhad ve Heidi WEDEL; Probleme der Zivilgesellschaft im Vorderen Orient 
(Türkçesi Orta Doğu’da Sivil Toplumun Sorunları, Çev. Erol Özbek, 1. Baskı, İstanbul, 1997 ). 

JERİCHOW, Anders; The Saudi File, New York, 1998. 

KOSTİNER, Josep; Tarihte Vehhabi Hareketi ve Etkileri. 
KARPAT, Kemal H; İslam’ın Siyasallaşması, 1. Baskı, İstanbul, 2004. 
KICIMAN, Nâci Kâşif; Medine Müdafaası Hicaz Bizden Nasıl Ayrıldı? 3. Baskı, İstanbul, 1994. 
Kral Abdullah; Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik, Tercüme Halit Özkan, 1. Baskı, İstanbul, 2006. 

LEVİS, Bernard; The Crisis Of Islam, Toronto, 2003 (Türkçesi İslam’ın Krizi. Çev. Abdullah Yılmaz, 2. Baskı İstanbul, 2003). 
MACİT, Nadim; Küresel Güç Politikaları Türkiye ve İslam, 1. Baskı, Ankara, 2006. 
MANAZ, Abdullah; Siyasal İslamcılık, 1. Baskı, Ankara, 2005. 
MANSFİELD, Peter; The Successors of the Ottoman Empire (Türkçesi Osmanlı Sonrası Türkiye ve Arap Dünyası Çev. Nuran Ülken, 1. Baskı, İstanbul, 1975). 

NEBHÂNÎ, Yûsüf; Şevâhidü’l - Hakk’dan Vehhâbîlere Cevaplar. 
NORENG, Qystein; Oil and Islam, England, 1997 (Türkçesi Petrol ve İslam. Çev. Dilek Başak, Sabah Yayınları, İstanbul, 1998). 

ÖKE Mim Kemal, M. Lütfullah KARAMAN, Emir TURAM, Mithat BAYDUR ve Orhan KOLOĞLU; Kutsal Topraklarda Casuslar Savaşı, İstanbul, 1995. 

RAŞİD, Ahmed Taliban; Islam, Oil and the New Great Game in Central Asia, Londra, 2000 (Türkçesi Taliban: İslamiyet, Petrol ve Orta 
Asya’da Yeni Büyük Oyun, Çev. Osman Akınhay, 1. Baskı. İstanbul, 2001). 

ROY, Olivier. L’Echec de I’İslam politique Editions du Seuil, 1992. (Türkçesi Siyasal İslam’ın İflası. Çev. Cüneyt AKALIN, 2. Baskı, İstanbul, 1995). 

SAKAOĞLU, Necdet; Bedevilikten Vehhabi Suudi İmparatorluğuna Makalesi. 
SIRMA, İhsan Süreyya; Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları, 3. Baskı. İstanbul, 1996. 

ŞİMŞEK, Erdal; Türkiye’nin Orta Doğu Politikası, İstanbul, 2005. 

TURAN, Ömer; İslam ve Demokrasi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1999. 
Türkiye’nin Parçalanması ve İngiliz Politikası (1900- 1920); İngiliz Devlet Arşivi Gizli Belgeleri, 1. Baskı, İstanbul, 2005. 

UÇAROL, Rıfat; Harp Akademileri Yayınları, Siyasi Tarih, İstanbul. 
ULUĞBAY, Hikmet; İmparatorluktan Cumhuriyete Petropolitik, 1. Baskı, Ankara, 2003. 

USAMEN, Abdurrahman Salih; Suudi Arabistan Krallığı Tarihi c. 1 Melik Kral Suud Üniversitesi 1997. 
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; Mekke-i Mükerreme Emirleri, 2. Baskı, Ankara, 1984. 

WİNSTONE, H. V. F; The Illicit Adventure (Türkçesi Orta Doğu’nun Serüveni, Tercüme Fuad Davudoğlu, İstanbul, 1999). 

YERGİN, Daniel; Petrol (Türkçesi Petrol Çev. Kamuran Tuncay, 2. Baskı, Kültür Yayınları, İstanbul, 1999). 

ZENGİN, İsmail; İran Devrimi ve Orta Doğu’ya Etkileri, Milliyet Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1991. 


Terimler Sözlüğü: 

aşura: Şiilerce kutsal yas günü, Hüseyin’in şehadet yıl dönümü (10 Muharrem). 
ayetullah: “Allah’ın işareti”, Şii dinî payesi. 
bid’at: Kabul edilmiş inançlara aykırı doktrin ya da uygulama. 
davet: İnancın duyurulması; dinî propaganda. 
ehlibeyt: Peygamberin ailesi. 
ehlikitab: Kitab ehli Hristiyanlar ve Yahudiler, ayrıca zımmi de der. 
hadis: Peygamberin söz ve davranışı. 
halife: Peygamberin takipçisi. 
harici: Havaric; Peygamberin kabilesinin hilafeti zaptetmelerine 
muhalefet eden ve herhangi bir dindar Müslüman’ın halife olma hakkına 
sahip olduğunu savunan, Ali’nin katilleri. 
hurafe: Batıl inanç. 
ibadi: Umman’da egemen Harici mezhep; Abadiyye olarak da bilinir. 
ihvan: Dinî cemiyet kardeşliği. 
Kureyş: Peygamberin kabilesi. 
küffar: İnanmayanlar, kâfirler. 
küfr: İnançsızlık, inkâr. 
meclis’üş şüra: Danışma meclisi. 
mezhep: Fıkhi düşünce okulu. 
müvahhidin: Birleyeciler; Abdulvahhab’ın takipçileri, Vehhabi olarak da biliniyorlar. 
selef: Dindar atalar. 
selefiyye: Abduh ve Rıza önderliğinde bir İslami diriliş hareketi. 
sünnet: Peygamber’in sonradan gelenler için bağlayıcı söz ve 
uygulamaları; Ortodoks Müslümanların töreleri. 
tevhit: Allah’ın birliğine inanma, Allah’a ortak koşmama, şirkin karşıtı. 
ulema: İslam bilginleri. 
zahir: Açık. 

Not: Terimler; R. Hrair Dökmeciyan, Arap Dünyasında Köktencilik kitabından alınmıştır. 

DOĞUŞUNDAN GÜNÜMÜZE VEHHABİLİK, BÖLÜM 3

DOĞUŞUNDAN GÜNÜMÜZE VEHHABİLİK, 
BÖLÜM 3



Bugün S. Arabistan’daki muhalefeti, geniş bir tabana yayılmış olan ve El Kaide’ye gönülden ve ideolojik olarak bağlı, İhvan’ın sürekliliği görüntüsünü veren köktenci Selefiler ile daha liberal bir siyaset izlenmesini isteyen gurplar oluşturmaktadır. 1990’larda başlayan muhalefet, Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında yönetimin koalisyon güçlerinin ülkede konuşlanmasına izin vermesi ile seslerini duyurmaya başlamışlardır. 

Mekke’de üniversite dekanı olan Dr. El-Havali, ABD askerlerinin konuşlanmasına izin veren ulemayı eleştirerek Batı’ya yeteri kadar direnmemekle suçlamak tadır.33 1990’da bir grup kadın, kadın haklarını savunan gösteri yürüyüşü düzenlemiş, liberaller de bu gelişmeyi desteklemişlerdir. Ülkede 1993’ten beri Meşru Haklar Savunma Komitesi ile İslami Reform Hareketi muhalefete devam etmektedir. Bu gruplar bazen ülke içinde bazen de ülke dışında eylemlerini sürdürmektedir. Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, güvenlik güçlerinin 2006’nın son üç ay içerisinde El Kaide örgütüne üye oldukları şüphesiyle çoğu Suudi Arabistan vatandaşı olan 1000’e yakın kişiyi tutuklayıp sorguladığı basın yayın organlarında yer almıştır.34 

Ç. Vehhabi - Şii İlişkileri 

Suudi Arabistan’da Şiiler, ülkenin en zengin petrol yatakları ve rafineri tesislerinin bulunduğu doğu bölgesindeki El Ahsa, Katif, Dahran gibi 
şehirlerde yaşamaktadır. Takriben ülke nüfusunun %6-%8’i kadardır. Abdülvahab ilkelerinin başında şirk olarak kabul ettiği Şiiliğin yok edilmesi 
gelmektedir. Aziz Al-Azmah’e göre; Vehhabilik, tarihi boyunca ve S. Arabistan’ın kurulmasına kadar Şiiler, hem ideolojik ve hem de askerî açıdan Vehhabi mezaliminin başat hedefi olmuştur. Vehhabiliğin Şiilere ilk saldırısı 1802’de Kerbala’nın yağmalanması ve 2000’den fazla Şiinin öldürülmesi ile son bulmuştur. Bu tarihten sonra aralarında zaman zaman bazı küçük çatışmalar olmuşsa da Vehhabi-Suud Devletinin Şiilere karşı ilk resmî tavrı İhvanın İbn’i Suud’a karşı ayaklanması sonucunda ortaya çıkmıştır. Vehhabiler, İbn Suud’u, ülkedeki Şiilere ses çıkarmaması ve onları Vehhabi mezhebine uymaya zorlamadığı için eleştirmiştir. Kral Abdulaziz, İhvanın, Şiilerin “1927’de “Kerbela ve Necef gibi şehirleri” ziyaret etmelerinin engellenmesi ve “bid’atlarını ikame etmek için imar edilen mescitlerinin” yıkılması ve bu durumu kabul etmeyenlerin de “Müslümanların beldesinden sürülmesi” gibi isteklerinden sadece Aşura merasimlerinin engellenmesini yürürlüğe koydu. Öte yandan Medine-i Münevvere’deki Baki Mezarlığında Şiiler tarafından kutsal görülen mezarları yıktılar. 

1979’da Cuheyman’ın Kabe’deki isyanından sekiz gün sonra Irak ve İran Şiilerinin bir parçası olan doğudaki Şiiler İran’daki Humeyni devriminden 
etkilenerek isyan etmişlerdir. Aslında Şiiler 1913’te Abdülaziz’in doğu bölgesini işgalinden sonra Vehhabi mezhebinin Şiiler üzerindeki baskılarının azaltılması, mezhepsel faaliyet ve ibadetlerine izin verilmesi, vatandaşlık haklarından eşit olarak faydalanılması, bölgenin ekonomik olarak kalkındırılması nedenleriyle zaman zaman taleplerini dile getirmek için ayaklandılar. 1979-80 ayaklanma larında ayrıca İran’ın bölgeye devrim ihraç etme ve bölge insanını tahrik etmesi ile bölgenin petrol ve sanayi tesislerine sahip olmasından dolayı işçilerin çokluğu ve örgütlü olmaları önemli etkenler olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca son dönemlerdeki Şii ayaklanmalarının sebeblerinden en önemlisi de İran ve Suudi Arabistan’ın bölgedeki çıkar çatışmaları ve iki ülkenin İslam dünyasındaki liderlik mücadelesi olarak görülmektedir. İran’daki devrimden sonra İran yönetimi devrimi bölgeye ihraç etmek için hemen faaliyetlere başladı. Bu maksatla Şii Ayetullahlar görevlendirildi; bölgeye bildiri ve teyp kasetleri gizlice sokuldu, İran 
radyolarında Arapça Humeyni ve Devrim Ayetullahlarının vaaz ve demeçlerini yayınlamaya başladılar. Ağustos 1979’da Bahreyn’de İran Devrimi yanlısı iki Ayetullah’ın tutuklanması, bölgede geniş çaplı protestolara ve gösterilere yol açtı. 1979 hac mevsimine denk gelen ekim ayında ise İranlı hacılar Mekke’de devrimi destekleyen gösteriler yaptılar, bildiriler dağıttılar.35 Bu olaylardan Suudi Arabistan’ın doğu bölgesi de etkilendi. O yıl Aşura’yı serbestçe kutlamak için gösterilere başladılar. Göstericiler, Kerbela ve Hz. Hüseyin ile ilgili sloganların yanı sıra Suudiler aleyhine, İran devrimi ve Humeyni lehine sloganlar atmaları ve pankartlar taşımaları üzerine bölgeye Millî Muhafız Birliği sevk edilerek bölge kontrol altına alındı. 1980’de de benzer bir ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılmıştır. 

1979 İran devriminden sonra S. Arabistan; İran ve Şiiliğe karşı her türlü tedbiri alacaktır. S. Arabistan’ın can alıcı petrol tesisleri ve terminallerinin Basra Körfezi tarafındaki kıyıda bulunması, petrol endüstirisinin İran Hava Kuvvetlerinin on beş dakikalık menzilde bulunması, bu bölgede Şii nüfusunun yoğun olması ve petrol ihracaatının büyük kısmının Hürmüz Boğazı’ndan yapılması S. Arabistan’ın İran’a karşı sürekli tedbir geliştirmesine neden olmuştur.36 Ayrıca S. Arabistan Dünya Radikal İslamcılığını da İran’a kaptırmamak için 1980’den itibaren esas olarak Arap olmayan ülkelere ve Avrupa’daki göçmenlere yönelik Sünni oluşum lara büyük destek sağlamıştır. Hatta Kral Fahd 1986’dan itibaren Kutsal Yerlerin Koruyucusu unvanını kullanmaya başlamış ve 1982’de Körfez İş birliği Konseyinin kuruculuğunu da üstlenmiştir. 

Bu isyanların sonucunda Şiiler bazı haklar elde etmişse de sorunların çoğu devam etmektedir. Her ne kadar Suud yönetimi bazı iyileştirme önlemleri alsa da Vehhabilik Şiilerin bölgeden yok olmasını istediği için yeterli hak ve dinî özgürlükler verilememektedir. ABD’nin yıllık olarak yayımladığı ve kongre üyelerine sunduğu 2006’daki din özgürlükleri konusundaki raporu, Şiilerin dinî özgürlüklerinin kısıtlandığına ve bu çerçevede Şii yetkililerin isteklerine yer vermiştir. 

Şii nüfusun yer aldığı Suudi Arabistan’ın doğu bölgesi ve Şii nüfus her zaman için Suud yönetiminin hassas bölgesi, yumuşak karnı olmuştur. 

Bugün de Lübnan ve Irak’ın hâlihazırdaki durumundan en çok etkilenen ve rahatsız olan ülkelerin başında gelmektedir. Irak’ın bölünmesi bölgede 
hâlihazırda mevcut olan Irak’ın güneyindeki Şii oluşumun meşruiyet kazanması Suudi Arabistan’ı çok rahatsız etmektedir. Aynı şekilde Lübnan’daki Hizbullah’ın da varlığı Suudi yetkilileri zor duruma sokmaktadır. Zira Irak’ın güneyindeki oluşumla İran’dan başlayan Lübnan üzerinden Akdeniz’e kadar uzanan bir Şii kuşağı oluşmuş durumdadır. Ayrıca Körfez ülkelerindeki Şiiler (Kuveyt’in %20’si, Bahreyn’in %80’i, Katar’ın %10’u, Birleşik Arap Emirlikleri’nin %30’u, Umman’ın %80’i İbadidir.) ile Suriye yönetimini de hesaba katacak olursak İran, bölgede Suudi Arabistan’a karşı çok kuvvetli mevziiler elde etmiş durumdadır. Suudi Arabistan her ne kadar Irak’taki Sünnilere destek verse de bu yeterli olmamaktadır. Bu yüzden ülke içindeki radikal Vehhabilere ve İslam dünyasındaki faaliyetlerine ters gelse de bölgede İsrail ve ABD ile hareket etmek zorundadır. Nitekim tanımamış olmasına rağmen Suudi yetkililerin İsraillilerle gizlice görüştüğü yayın organlarında yer almaktadır (Suudi Arabistan Millî Güvenlik Kurulu Başkanı Bender Bin Sultan’ın İsrail’e yaptığı iki ziyaret Filistin El- Menar gazetesinde yer almıştır.). Ayrıca yine basında İsrail Başbakanının Suudi Arabistan’ın Lübnan politikasını övücü sözleri yer almıştır.37 Bazı Türk yayın organlarında da Suudi Kralının Türkiye ziyareti Irak politikasında kendisine müttefik arayışı olarak değerlendirilmiştir.38 Ülke içinde Hizbullah ve Irak Şiilerine sempati duyanlar yönetimin politikalarına rağmen zaman zaman gösteri yapmaktadırlar. İsrail-Lübnan savaşında Suudi Arabistan yönetimi resmî olarak Hizbullah’ı suçlarken Suudi Arabistan’da yaşayan Şiiler, Hizbullah’a destek gösterisi yaptı. 

Bu arada Suudili bazı ulemadan din adamları ile üniversitelerden bir grup da Hizbullah’ı kınayan bildiler yayınladı, gazetelere demeçler verdiler. 
Görünen o ki Suudi Arabistan Irak ve Lübnan politikalarında içindeki durumu da dikkate almak zorundadır. 

Sonuçlar 

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir: Abdulvehab’ın veya mezhebin bazı önderlerinin ileri sürdüğü gibi Arabistan’da Vehhabilik, Türkler İslama aykırı işler yaptığı için ortaya çıkmamıştır. Vehhabiliğin ana kaynağı, Hanbeli mezhebi ve daha sonra ortaya çıkan Teymiyyecilikteki radikal unsurlardır. Ancak XVIII’inci yüzyıldan itibaren Vehhabilik, Türk düşmanlığı üzerine oturtularak İbn Suud tarafından siyasi olarak kullanılmıştır. 

Vehhabilik, ortaya ilk çıktığı 1744 tarihinden itibaren Osmanlı’nın dinî bütünlüğünü bozan, çıkardığı kargaşa ortamlarıyla büyük devletlere ödünler verilmesine sebep olan ve Osmanlı Devleti’nin çöküşünü hızlandıran bir akımdır. Birinci Dünya Savaşı’nda padişahın cihat çağrısına uymayıp İngilizler’le iş birliği yapmaları Osmanlı Devleti’ni bu bölgede zor duruma sokmuştur. 

Arapların, Türklerin yenilmesinde ki katkısı büyük olmuştur; ne var ki tek başlarına bunu asla gerçekleştiremezlerdi.39 Emir Faysal’ın 11 Ağustos 
1919’da İngiliz Dışişleri Bakanlığına yazdığı mektup konuyu çok açık bir şekilde dile getirmektedir: 
Bütün Arap Müslümanlarının gözü İngiltere’ye dikilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar, şimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar. Babam İngilizlerin sözüne güvenerek Türklere karşı savaş açtı. Açıkça İngilizlerin bir olduğumuzu ve İngilizlerin kutsal yerlerimizin koruyucusu olduklarını ilan ediyoruz.”40 

Araplar, kısa zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla neler yitirdiklerini acı bir biçimde öğrendiler.41 Çünkü İngilizler, Yahudilerin Filistin’e göç etmesine 
ve Yahudi Devleti’nin kurulmasına Fransızlar da Lübnan’a yeni yerleşim alanları kurmaya, Vehhabi isyanları zamanında karar verdiler. Bunların ötesinde bugünkü Orta Doğu haritasının çizimini kendi istekleri doğrultusunda masa başında yaptılar.42 

Vehhabi hareketi, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını hızlandıran ve Arap Yarımadası’ nda dini siyasete alet eden yalnız bir hareket olarak kalmadı, Arapça konuşan diğer bölge halklarının Türklerden uzaklaşmasını da hızlandırdı. 

Vehhabi hareketi Türk düşmanlığından hızını alan bir Arap milliyetçiliğinin doğuşunda, modernist İslamcıların ortaya çıkmalarında etkili oldu. Dinde nasların düz anlamlarına (zahirlerine) fazlaca bağlı kalmak, akla yer vermemek, fikir hürriyeti tanımamak, hoşgörüden uzak bir bağnazlık içinde bulunmak ve bunları dindarlık sanmak özelliklerinden dolayı Vehhabilik, gerici akımların da kaynağı olmuştur. Zengin petrol kaynaklarından sağladıkları imkânlarını hâlâ Selefilik, Müslüman Kardeşlik gibi isimler altında propagandaya yöneltmekte dirler. Laik ve modern devlet düzenine karşı olan Vehhabiler ve onların devleti S. Arabistan, bir dikta rejimi ile yönetilmelerine rağmen, düzenlerinin şeriat yönetimi olduğuna dünyayı inandırmak istemekte, şeriat devleti çığırtkan lıklarına maddi ve manevi yönden destek olmaya devam etmektedirler. Akıldan, günün kültür düzeyinden uzak olan, kültür ve medeniyeti yok edilmesi gerekli bid’at sayan, medeni hayat gereklerine gözünü kapayan bu gerici akımın Türkiye’de mevcut, demokratik, millî, laik ve sosyal devlet düzeninin sağlığına zararlı olabileceği tartışma kabul etmez bir gerçektir.43 

Dışarıya petrol ve içeriye para akışı Suudi Krallığının iç yapılanması ve hayat tarzında, hem petrol üreticisi ülkeler hem de genelde İslam dünyası üzerindeki rolü ve nüfuzunda muazzam değişimleri de beraberinde getirdi. En önemli değişim, Vehhabiliğin etkisi ve onun öncü rolünde oldu. Vehhabilik artık bütün İslam dünyasının en nüfuzlu devletlerinden birinin –İslam’ın iki kutsal şehrinin hamisi, dünyanın dört bir yanından dua ve ibadet için her yıl hacca gelen milyonlarca Müslüman’ın ev sahibi olan bir devletin- resmî, devlet destekli öğretisiydi. Aynı zamanda, Vehhabiliğin öğretmenleri ve vaizlerinin elinde artık İslam’ın bu kendilerine özgü mezhebini geliştirmek ve yaymak için kullanabilecekleri muazzam mali imkânları vardı. Kamusal eğitim sistemlerinin iyi olduğu Avrupa ve Amerika’daki Batı ülkelerinde bile Vehhabi öğretilerini yayma merkezleri, belki de dine yeni yeni kazandırılanların çocuklarının miras aldıkları kendi dinsel ve kültürel gelenekleri temelinde eğitmek isteyenMüslüman anne ve babalara açık tek İslami eğitim biçimidir. Bu öğreti yayma faaliyeti özel okullarda, dinî toplantılarda, cami kurslarında, tatil kamplarında ve giderek artan oranda hapishanelerde yürütülmektedir.44 

Avrupa ve Amerika’daki okullarda ve başka yerlerde İslam’ın öğretilmesi genelde yetkililerin tamamen denetimi dışındadır. Bu durum kuşkusuz en az vicdani kaygısı, en güçlü inancı ve en çok parası olanların işine geliyor.45 Bu durumdan da etkilenen en çok Türkiye ve Türkler olmaktadır. Özellikle Avrupa’da Türk vatandaşlarımızın yaşadığı göz önünde bulundurulacak olursa Vehhabilikten bu nüfusun etkilenmediğini söylemek pek gerçekçi olamaz. Ayrıca son on on beş yıldır Almanya’da kurulup Türkiye’de faaliyetlerini yayan tarikatlar, örgütler ve İslamcı terörler hatırlanacak olursa bunların etkileri açıkça görülür. Çünkü bu ülkelerde Vehhabiler tarafından finanse edilen kurum, kuruluş, kurs, seminer ve camilerdeki dinî eğitim ve öğretim 

Vehhabi ilke ve uygulamalarının tesiri altındadır. 

Bunun en güzel örneği Almanya’da yaşayan Müslümaların (Türklerin) büyük çoğunluğu Ramazan ve Kurban Bayramını Suudi Arabistan’a göre yapmaktadır. 
Türkiye’de hâlâ oruç devam ederken Almanyadakiler bayram yapmakta bu yıl da olduğu gibi Suudlar erken Kurban Bayramı yapmışlardır. 

Vehhabilik İslam dışı saydıklarıyla savaşı meşru hatta farz görüyor, cihat emri veriyor; bu nedenle de terörü bir diplomasi yolu olarak kullanmayı tercih edenlerce bu akım kendi amaçlarına ulaşmak için kullanılabiliyor. El Kaide’nin, Usame Bin Ladin’in, Taliban’ın Vehhabi olması ve Orta Doğu’da Vehhabiliği benimsemiş birçok radikal İslami terör örgütünün faaliyette bulunması, Vehhabiliği terör ile aynı kefeye taşıyor.46 

Bir Vehhabi olan Usame Bin Ladin ve diğer kökten dincilerin ABD, Avrupa ve Türkiye’de yaptıkları kanlı eylemler Türkiye’nin de aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de yapılan terör eylemleri, batı ülkelerinde Müslüman imajına zarar vermiştir. 

Bu da Türkiye’nin AB’ye girme sürecinde, Avrupa’daki Türkiye karşıtlarının, Türkiye’nin AB’ye girmemesi konusunda ellerini güçlendirmiş ve Türkiye 
aleyhtarlığını artırmıştır. Konuyu bazı platformlarda Hristiyan - Müslüman tartışmasına taşımıştır. Türk vatandaşları hac ve umre için Suudi Arabistan’a 
kutsal yerlere gitmektedir. Özellikle umre için gidilen o bölgede kalan Türk vatandaşları yoğun Vehhabi propagandasına maruz kalmaktadır. 
Söz konusu vatandaşlar orada gördükleri Vehhabi ve Arap gelenek-göreneklerini İslam diye algılamaktadır. 
Bu da Türkiye’deki İslamcı gruplara taban oluşturmaktadır. 


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***