Kuzey Irak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuzey Irak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mayıs 2019 Çarşamba

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 6

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 6


Cezayir Anlaşması; 1913 İstanbul Protokolü ve 1914 komisyonu çalışmaları çerçevesinde İran ile Irak kara sınırlarını ayıran çizginin saptanmasını, Thalweg 
hattına göre nehir sınırının belirlenmesini, bozguncu nitelikteki geçişleri önlemek amacıyla sınırların kesin ve etkin denetimini öngörüyordu. 
Daha açık bir ifadeyle, Şatül Arab su sorunu İran lehine çözülmüş, Irak yönetimi Kuzistan ve Basra’nın kuzey kıyısındaki bölgeler üzerindeki iddiasından vaz  geçmiş, Bağdat’ta üstlenen İran karşıtı örgütlere ve İran-KDP’ye verilen destek kesilmiştir. İranlılar anlaşmanın ilan edildiği günün akşamı Barzani’nin Hacı Umran’daki karargâhını savunan topları geri çekmişler, İran’ın askeri kamyonları ve topçu birlikleri konvoylar halinde ülkeye geri dönmüş, Uçaksavarlar ve füze bataryaları sökülmüştür. Irak ordusu ertesi gün genel bir saldırıya geçmiştir. 

Ancak İran Şahı’nın arabulucuğuyla bir hafta sonra ateşkes ilan edilmiş ve Kürtler Irak yetkililerini teslim olmakla İran’a iltica etme arasında tercih yapmışlardır. 
KDP kadrolarının bir bölümü savaşın sürdürülemeyeceği anladıklarından İran’a iltica etmiş ve bir anlamda mağlubiyeti kabul etmiştir. 
Bir anda karşılaştıkları durumu hazmedemeyen bazı Peşmerge komutanları, 
Barzani’nin silah bırakma emri karşısında çarpışmalara devam etmek ve oğul Barzanilerden birini başlarında bırakması için kendisini iknaya çalışmışsa 
da başarılı olamamıştır. Mesut Barzani’ye göre silah bırakmak kaçınılmazdı çünkü İran Şahı’nın Irak birliklerine kuzeyden İran topraklarına girip Peşmergelere arkadan kuşatma izni verdiği anlaşılmıştı.131 

Saddam Hüseyin’e göre Irak’a 10 bin yaralı ve ölü ile 4 milyar dolara mâl olan savaşın bedeli132 Kürtler için çok daha ağır olacaktır. Nisan 1974-Mart 1975 savaşı Kürtler için askeri yıkım olmanın ötesinde sosyal ve siyasi çöküntüyü beraberinde getirecektir. Yüzbinlerce Kürt İran ve Türkiye sınırlarında yaşam güvencesi arayacak, göçebe yaşam düzeni yeniden kökleşecektir. Siyasi çöküntünün faturası KDP liderliğine kesilecek, partiden büyük kopmalar olacak, çok sayıda siyasi grup filizlenecektir. Kılcal siyasi damarları artacak Kürt hareketi yeni bir özerk yönetim kurmak için 1991 Savaşına kadar beklemek zorunda kalacaktı. 

Sonuç 

Coğrafik olarak Irak’ın kuzeyindeki bölgede ortaya çıkan Kürt hareketinin siyasal varlığını sürdürmek için silahlı yöntemleri kullanması, dış destek ihtiyacının da ortaya çıkmasına yol açtığı görülmektedir. Kürt hareketinin dış etkilere açık olmasını, bölgenin tarihsel bir çatışma hattında olmasıyla da ilişkiliydi. Nitekim İngiltere, İran, İsrail, SSCB ve ABD gibi bölgesel ve küresel güçlerle kurulan ilişki sürekli bir şekilde Irak üzerindeki bir güç mücadelesinin de yaşanmasından kaynaklanmaktaydı. 
Kürt hareketi tarihsel olarak bakıldığında varlığını sürdürmek için sürekli bir dış destek arayışı içine girdiği buna karşın, dış desteğin ise sürekli verilmediği görülmektedir. ilk dönem itibariyle düşünüldüğünde Musul sorunu dolayısıyla Türkiye’nin Iraklı Kürtler bir ilişki geliştirdiği; ancak Musul sorunu İngiltere’nin amaçlarına uygun bir şekilde çözüldüğün de ise bu desteğin sonlandırıldığı 
görülmüştür. Aynı durum SSCB veya Amerikan desteğinde de kendini göstermiştir. Ancak beklide üzerinde durulması gerekilen en önemli örnek İran’ın Irak Kürt muhalefetine olan etkisidir. Dönemin Şah rejiminin doğrudan ilişki kurduğu Barzani hareketinin 1975’lere kadar desteklemesinin en önemli nedenleri arasında Şattül Arap su yolu üzerinde avantajlı konuma geçmekti. 1975 tarihinde Cezayir Anlaşması’ıyla bu amacı gerçekleştirdiğinde ise Kürtleri yalnız bırakacak ve Baas rejiminin onları ezmesine dolaylı şekilde destek verecekti. 

Sonuç olarak, Kürt hareketinin Irak’ın kuruluş sürecinden 1975’e kadar olan dönemde yabancı devletlerin yoğun etkisine maruz kaldığı ve hareketin artan ve azalan dinamizminin dış etkenlere bağımlı olduğu görülmektedir.. Gerek Irak’a komşu ülkeler gerek Orta Doğu’ya nüfuz etme çabasındaki bölge dışı ülkeler, bu ülkeye yönelik dış politika çıkarlarını gerçekleştirmek için Irak Kürtlerinin merkezi yönetime karşı kışkırtılmasını maliyeti az ve başarı şansı yüksek bir araç olarak değerlendirmiştir. Bu ilişkiler ağında varlığını sürdüren Kürt hareketi, merkezi yönetimden daha fazla imtiyaz elde edebilmeye şartlanmış ve Irak Kürtlerinin ülkenin bütüncül bir parçası haline gelinmesi olumsuz biçimde etkilemiştir. 

DİPNOTLAR; 

1 Saad Eskander, “Britain’s Policy in Southern Kurdistan: The Formation and the Termination of the First Kurdish Government, 1918-1919”, British Journal of Middle Eastern Studies, Cilt 27, Sayı 2, Kasım 2000,.s.141. 
2 Mehrdad İzadi, Bir El Kitabı, Kürtler, 2. bs., çev. Cemal Atilla, İstanbul, 2007, s.137. 
3 Sir Arnold Wilson, A Clash of Loyalties, A Personal and Historical Record, Mesopotamia 1917-1920, Londra, Oxford University Press, 1931, ss.86-87. 
4 Lütfü Akdoğan, Molla Mustafa Barzani Anlatıyor ve Ortadoğu’da Çanlar Kimin İçin Çalıyor?, İstanbul, Arkaplan Yayınları, 2007, s.82. 
5 Eskander, a.g.m., s.145. 
6 Wadie Jwadieh, Kürt Milliyetçiliğin Tarihi, Kökenleri ve Gelişimi, 3. bs., çev. İsmail Çekem ve Alper Duman, İstanbul, 2004, ss.320-322. 
7 Eskander, a.g.e., s.150. 
8 Jwadieh, a.g.e., ss.318-320; Eskander, a.g.m., s.146. 
9 Eskander, a.g.m., ss.148-150. 
10 Hilmi Bayraktar, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Urfa Sancağı: İdari, Sosyal ve Ekonomik Yapı”, Fırat Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2007. s.39. 
11 Seha Meray ve Osman Olcay, Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküş Belgeleri, Ankara, A.Ü. S.B.F. Yayınları, 1977, ss.67-68’den aktaran Erol Kurubaş, Sevr-Lozan Sürecinden 1950’lere Kürt Sorunun Uluslararası Boyutu ve Türkiye, Cilt 1, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2004, s.99. 
12 Detaylı bilgi için bkz., Veysel Ayhan-Ferhat Pirinççi, Saddam Hüseyin: Irak’ta Tarih Yeniden Yazılırken, Ankara: Platin-Barış Yay., 2008. 
13 C. J. Edmonds, Kürtler, Türkler ve Araplar, Kuzey-doğu Irak’ta Siyaset, Seyhat ve İnceleme (1919-1925), çev. Serdar Şengül ve Serap Ruken Şengül, İstanbul, 2003.s.163. 
14 Mustafa Kemal’in Eski Üçüncü Ordu Müfettişi İmzasıyla 13 Ağustos 1919’da Şeyh Mahmud Berzenci’ye Yazdığı Mektup”, Popüler Kürtür Esmer, Sayı 5, 5 Mayıs 2005, s.39. 
15 Suat Akgül- Sahir Uzel, Musul-Kerkük Harekatı, Ankara, Berikan, 2001, ss.44-45, 177. 
16 Bülent Demirbaş, Musul Kerkük Olayı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kuveyt Meselesi, İstanbul, Arba, 1999, s.29. 
17 Jwadieh, a.g.e., s.371. Bazı kaynaklara göre Şeyh Kadir Türklerle işbirliği yapmıştır. Edmund, Ghareeb, The Kurdish Question in Iraq, New York, Syracuse University Press, 1981, s. 30. 
18 Hilmi, a.g.e., ss.105-107. 
19 Chris Kutschera, Kürt Ulusal Hareketi, çev. Fikret Başkaya, İstanbul, Avesta, 2001. ss.84-5. 
20 Akgül ve Uzel, a.g.e., s.88, ss.129-135. 
21 Kutscherea s.88’de 24 nolu dipnot. 
22 İsrafil Kurtçephe, “Türk Dış Politikasında Musul Sorunu” 
http://www.stradigma.com/turkce/mart2003/makale_02.html, 14 Şubat 2008, s.7. 
23 Kutschera, a.g.m., ss.83-84, s.89; Jwadieh, ag.e., ss.385-392. 
24 “Misak-ı Milli şu hat ya da bu hat diye hiçbir zaman sınır çizmemiştir. O hududu çizen şey milletin çıkarı ve Büyük Kurul’un bakışıdır. Yoksa bir haritası, mevcut bir hududu yoktur.” TBMM Gizli Celse Zabıtları, C.3, s.1318’den aktaran Hasan Yıldız, Fransız Belgeleriyle Sevr-Lozan-Musul Üçgeninde Kürdistan, İstanbul, Doz Yayınları, 2005, s.180. Mustafa Kemal ayrıca, Musul’un askeri açıdan ele geçirilmesinin savaşın biteceği anlamına gelmediğine dikkat çekmiştir. Ali Fuat Cebesoy, Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, Vatan Neşriyatı, 1957, s.255’den aktaran Kürkçüoğlu, a.g.e., s.287. 
25 Ömer Kürkçüoğlu, Türk-İngiliz İlişkileri, Ankara, A.Ü. S.B.F. Yayınları, 1978, s.309. 
26 Edmonds, a.g.e., s.496. 
27 T.C. Dışişleri Bakanlığı, Cumhuriyetin İlk On Yılı ve Balkan Paktı 1923-1934, Ankara, y.y., t.y., s.83’den aktaran Kürkçüoğlu, a.g.e., s.292. 
28 Kürkçüoğlu, a.g.e., ss.295-6. 
29 T.C. Dışişleri Bakanlığı, a.g.e. s.99’dan aktaran Kürkçüoğlu, a.g.e., ss.296-7. 
30 Kürkçüoğlu, a.g.e., ss.297-299. 
31 Türkiye ve SSCB arasında 17 Aralık 1975’te Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır. 
32 Şakire Xıdoye Mıhoyan, İki Dünya Savaşı Arasında Irak’ta Kürt Sorunu, çev. J. Slav, İstanbul, 1998, Peri Yayınları, ss.26-28, 58-59. 
33 Kerim Yıldız, Irak Kürtleri, Dün, Bugün ve Yarın, çev. A. H. Engin Urcan, İstanbul, Belge Yayınları, 2005, s.33. 
34 David Mc Dowall, Modern Kürt Tarihi, çev. Neşenur Domaniç, Ankara, Doruk Yayımcılık, 2004, s.241. 
35 M.S. Lazarev vd., Kürdistan Tarihi, der. M.S. Lazarev ve Ş.X. Mıhoyan, çev. İbrahim Kale, İstanbul, Avesta, 2001, ss.241-2. 
36 Yıldız, a.g.e., s34. 
37 C.J.Edmonds, “Kurdish Nationalism”, Journal of Contemporary History, Cilt 6, Sayı 1, 1971, s.93. 
38 Ekrem Sunar, Barzan’dan Bağdat’a Kürtler, İstanbul, Doz Yayıncılık, 2007, ss.35-38. 
39 Ernest Main, Iraq, From Mandate to Independence, Londra, George Allen & Unvin Ltd, 1935, ss.104-112. 
40 Deklarasyon Azınlıkların Korunması, Uluslararası Sözleşmeler, Kazanılmış Haklar ve Yükümlülükler, Vicdan Özgürlüğü, Mali Hükümler şeklinde 5 bölümden oluşuyordu. Declaration of the Kingdom of Iraq, Made at Baghdad on 30 May 1932, on the Occasion of the Termination of the Mandatory Regime in Iraq, and Containing the Guarantees Given to the Councıl by The Iraqi Government, Cenevre, United Nations Documents and Publications Databese, E/CN.4/Sub.2/1992/NGO/27. 
41 Atay Akdevelioğlu, vd., Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, 1919-1990, der. Baskın Oran, 7. bs., Cilt 1, İstanbul, 2003, ss.367-8. 
42 Mc Dowall, a.g.e., s.388. 
43 Hıdır Göktaş, Kürtler 2, Mehabad’dan 12 Eylül’e, İstanbul, Alan, 1991, s.16. 
44 Jwadieh, a.g.e., s.164. 
45 Edmonds’un bu değerlendirmeyi, Alman yanlısı Geylani Hükümeti henüz düşmeden yaptığı anlaşılmaktadır. Fakat Alman “tehdidi” henüz İkinci Dünya Savaşı başlamadan baş göstermiştir. Bu nedenle İnglitere’yle ilgili 
kanaatlerin Nazilere tepki olarak bir anda oluşup dağıldığı düşünülmemelidir. C.J. Edmonds Private Papers, file 4 box 11, (Oxford Universty St. Antony’s College, Middle East Centre), Secret,The Kurds in Iraq, May 1941, 27 Temmuz 1941’den aktaran Walid M. S. Hamdi, Rashid Ali Al-Gailani and the Nationalist Movement in Iraq, 1939-1941, A Political and Military Study of the British Campaign in Iraq and the National Revolution of May 1941, Londra, Darf Publishers, 1987, s.173. 
46 Malik Müfti, Pan-Arabism and Political Order in Syria and Iraq, Sovereign Creations, New York ve Londra, Cornell University Press, 1996, ss.34-35. 
47 Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasında Irak’ta özellikle Kürt bölgesinde İngilizlere karşı provokasyon çıkarma girişimleri için bkz. Gottfried Müler, Yanan Doğu’da Nazilerin Kürdistan Seferi, çev. Mesut Keskin, İsatanbul, Avesta, 2003. 
48 Müfti, a.g.e., ss.34-36. Almanların Musul demiryolu aracılığıyla Bağdat’taki müttefiklerine ulaştırdığı 3-4 tren dolusu askeri malzeme “Kare As” ve Geylani’yi kurtarmaya yetmemiştir. 
49 Bilgin, a.g.e., s.48, Kutschera, a.g.e., s.165. 
50 Hamdi, a.g.e., s.174. 
51 Hamdi, a.g.e., ss.173-175. Acaba Berzenci’nin kaçması ile Barzani’nin kaçmasının sağlanmasına çalışılması arasında bir ilişki olabilir mi? Bu sorunun yanıtlanması için yeterli bilgi yoktur fakat zamanlama ve İngilizlerin Kürtlere biçmek istediği misyon “tesadüf”ün sınırlarını zorlamaktadır. 
52 Mesut Barzani, Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi, çev. Vahdettin İnce, 2. bs., Cilt I, İstanbul, Doz Yayınları, 2005, ss.58-59. 
53 Barzani, Cilt 1, a.g.e., s.112. 
54 Lütfü Akdoğan, Molla Mustafa Barzani Anlatıyor ve Ortadoğu’da Çanlar Kimin İçin Çalıyor?, İstanbul, Arkaplan Yayınları, 2007, s.122. 
55 Barzani, Cilt 1, a.g.e., s.115. 
56 Bilgin, a.g.e., s.62. 
57 McDowall, a.g.e., ss.321-2. 
58 Aegleton, a.g.e., s.66. 
59 Archie Roosevelt, “The Kurdish Rebuplic of Mahabad”, The Middle East Jourunal, Cilt 1, Sayı 3, Temmuz 1947, ss.247-269. ss.254-5. 
60 Barzani, Cilt I, a.g.e., s.131, 175. 
61 Jwadieh, a.g.e., s.498. 
62 Aegleton, a.g.e., s.152. 
63 Abdurrahman Kasımlo, İran Kürdistanı, İstanbul, Belge Yayınları, 1999., s. 32. 
64 Abdul Rahman Ghassemlou, Kurdistan and the Kurds, Prag, Publishing of the Czechoslavak Academy of Sciences, 1980, s.76. 
65 Louise Fawcet, Iran and Cold War, The Azerbaijan Crisis of 1946, Sydney, Cambridge University Press, 1992., a.g.e., ss.122-128. 
66 Aegleton,a.g.e., s.187. 
67 Barzani, Cilt1, a.g.e., s.135. 
68 Roosevelt, a.g.e., ss.244-245, 257-259. 
69 Barzani, Cilt 1, a.g.e., ss.185-186. 
70 Kutschera, a.g.e., s.229-230. 
71 Barzani, a.g.e., ss.241-242. 
72 Bilgin, a.g.e., s.123. 
73 Barzani, Cilt 1, s.249. 
74 SSCB’ye 500 kişilik bir grupla iltica eden Barzani, Irak’a 784 kişi olarak döndü. Barzani, Cilt 1, s.338. 
75 Akdoğan, a.g.e., ss.131-132. 
76 Kutschera, a.g.e, ss.238-239. 
77 McDowal, a.g.e., s.404. 
78 Jawad, a.g.e., s.40; Barzani, Cilt 1, a.g.e., ss.331-333. 
79 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.32. 
80 Bilgin, a.g.e., ss.141-142. 
81 Jawad, a.g.e., ss.122-123. 
82 Göktaş, Kürtler 2, a.g.e., s.136. 
83 Kutschera, a.g.e., ss.282-283. 
84 Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler ve Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler, İstanbul, Anka, 2004, s.145. 
85 Edmund Ghareeb, The Kurdish Question in Iraq, New York, Syracuse University Press, 198 s. 68. 
86 Kutschera, a.g.e., ss.285-286. 
87 Göktaş, Kürtler 2, a.g.e., s.137. 
88 Bilgin, a.g.e., ss.192-3. 
89 Barzani, Cilt 2, ss.145-147. 
90 Kutschera, a.g.e., ss.298-311. 
91 Barzani, Cilt 2, a.g.e., ss.372-373. 
92 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.158, 168. 
93 Kutschera, a.g.e., s.304. 
94 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.369. 
95 Kutschera, a.g.e., s.307. 
96 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.191. 
97 Bilgin, ag.e., ss.237-238. 
98 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.205. 
99 Bilgin, a.g.e., s.253. 
100 Stephen C. Pelletiere, The Kurds: An Unstable Element in the Gulf, Boulder ve Londra, Westview Pres, s.164. 
101 Kutschera, a.g.e., s.321. 
102 Hulusi Turgut, Barzani Dosyası, İstanbul, 1969, s.120. Molla Mustafa Barzani, Hulusi Turgut’a Türkiye dönüşünde dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a ve Başbakanı Süleyman Demirel’e iletilmek üzere birer mektup vermiştir. Barzani mektuplarında, Türkiye’nin her türlü desteğine ihtiyaç 
duyduklarını belirtmiştir. 
103 “Assyrian Representatives Reported to U.S. Officials that Kurdish Democratic Party Leader Mullah Mustafa Barzani was under Pressure to Attack the Kirkuk Oil Facilities, and Continued to Hope for U.S. Support”, 29 May 1969, ABD Dışişleri Bakanlığı Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/70821.pdf, 1 Mart 2008. 
104 “An Official Emissary of Kurdish Democratic Party Leader Barzani Arrived to Deliver an Appeal for Assistance in the Struggle with the Iraqi Government from the Kurdish Leader to Secretary of State Rogers”, 13 June 1969, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/70823.pdf, 1 Mart 2008. 
105 Randal, a.g.e., ss.157-158. 
106 “Israeli Government Officials, Meeting with Kurdish Democratic Party Leader Barzani’s Representatives in Tehran, Pledged Assistance if Hostilities Were Resumed”, 7 March 1970, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) http://www.state.gov/documents/organization/70851.pdf, 1 Mart 2008. 
107 M.S. Lazarev vd., Kürdistan Tarihi, a.g.e., ss.320-322; Göktaş, Kürtler 2, ss.145-150. 
108 “In a Meeting with Embassy Officers in Beirut, a Kurdish Democratic Party Leader Barzani Representative Again Requested U.S. Assistance for The Kurds’ Anti-Baghdad Movement”, 11 March 1971, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/70878.pdf, 1 Mart 2008. 
109 “A Close Associate of Barzani Contacted the Embassy in Beirut to Request Talks with the U.S. Government”, 16 July 1971, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/72208.pdf, 1 Mart 2008. 
110 “Notifying Haig of the Renewed SAVAK Plea for Assistance on behalf of Kurdish Democratic Party Leader Barzani, Saunders Concurred with the Department and CIA that the United States Should Avoid Involvement”, 27 March 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/70899.pdf, 1 Mart 2008. 
111 Ghareeb, s.117. Mesut Barzani de, 1970 anlaşmasının uygulanması konusunda her iki tarafın da kabahati olduğunu belirtmektedir ancak Kürt tarafının hatalarını anlatmamaktadır Barzani, Cilt 2, a.g.e., 
s.241. McDowal’a göre, Kürt tarafı otonomi anlaşmasından sonra da yabancı devletlerle ilişkisini sürdürmesi Bağdat’ı tahammülsüzlüğe sevk etmişti. McDowall, a.g.e., s.444-445. 
112 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.279. 
113 Stephen C. Pelletiere, The Kurds: An Unstable Element in the Gulf, Boulder ve Londra, Westview Press.ss.166-167. 
114 “Notifying Haig of the Renewed SAVAK Plea for Assistance on behalf of Kurdish Democratic Party Leader Barzani, Saunders Concurred with the Department and CIA that the United States Should Avoid Involvement”, 27 March 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/70899.pdf, 1 Mart 2008. 
115 “Helms Described the Kurdish Effort, Against a Background of Closer Soviet-Iraqi Ties, to Elicit International Support for their Resistance Movement”, 29 March 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) http://www.state.gov/documents/organization/70888.pdf, 1 Mart 2008; “Helms Passed Along Kurdish Views on Growing Soviet-Iraqi Cooperation, Soviet Pressure on the Kurds to Negotiate with Baghdad, and Kurdish Reservations Towards Dealing with the Ba’ath”, 31 March 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) http://www.state.gov/documents/organization/70889.pdf, 1 
Mart 2008; “Killgore Passed Along a Memorandum of Conversation from the Meeting Between Iraqi Desk Officer Thomas J. Scotes and Zyd Uthman, Barzani Emissary, Who Appealed for US Financial and Military Assistance”, 5 April 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/72268.pdf, 1 Mart 2008. 
116 Jonathan C. Randal, Kurdistan After Such Knowledge, What Forgiveness?, Londra, Bloomsbury, 1998, s.159. 
117 Edgar O’Ballance, The Kurdish Struggle, New York, MacMillan, 1996, s.93. 
118 “The Memorandum Reported on the June 30 Conversation Between Barzani’s Representatives and Dcı Helms, Richard Kennedy of the White House, and a CIA Officer”, 5 July 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) http://www.state.gov/documents/organization/70906.pdf, 1 Mart 2008. 
119 “Haig Forwarded a Memorandum from Helms which Outlined the Outcome of His Talks with Barzani Representatives and a Proposal for Covert Assistance to the Kurds”, 28 July 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) http://www.state.gov/documents/organization/72011.pdf, 1 Mart 2008. 
120 “Kissinger Summarized for the President a Progress Report from Helms on the Kurdish Support Operations”, 5 October 1972, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi, (Erişim) 
http://www.state.gov/documents/organization/72019.pdf, 1 Mart 2008. 
121 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.363. 
122 Bilgin, a.g.e., ss.282-283. 
123 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.294. 
124 Pelletiere, a.g.e., s.174. 
125 Ekrem Sunar, Barzan’dan Bağdat’a Kürtler, İstanbul, Doz Yayıncılık, 2007., s.88. 
126 Barzani, Cilt 2, a.g.e., s.330. 
127 Sunar, a.g.e., s.88. 
128 Pelletiere, a.g.e., s.169. 
129 Kutschera, a.g.e., ss.371-372. 
130 Göktaş, a.g.e., s.152-153. 
131 Barzani, Cilt 2, s.345. 
132 Kutschera, a.g.e., s.378. 


***

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 5

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 5


İran ve İsrail desteğini arkasına alan Barzani Bağdat’la giriştiği pazarlıkta elini ciddi şekilde güçlendirmişti. Nitekim Iran ve İsrail’le tam anlamıyla güvenmeyen ve taktiksel olarak bu güçleri Bağdat’a karşı oynan Molla Mustafa Barzani, 11 Mart 1970 gecesi, Irak Hükümeti’ni temsil eden Saddam Hüseyin ile tarihi anlaşmaya imza atmıştır. 11 Mart 1974’e kadar hükümleri yerine getirilecek anlaşmanın bazı önemli hükümleri şöyleydi:107 

-Anayasal çerçevede ve uygulamada Arapların ve Kürtlerin eşit haklardan yararlanması, 

-Kürt bölgesindeki ekonomik geri kalmışlığın ortadan kaldırılması ve eğitim kurumlarının artırılması için bir plan hazırlanıp uygulanması, 

-Halkın çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bölgelerdeki resmi kurumlarda Kürtlerin ya da Kürtçe bilenlerin görevlendirilmesi, 

-Kürtler vali, vali yardımcısı ve emniyet müdürü gibi sorumlu makamlara da tayin edilebilmeleri, 

-Kürtlerin nüfus oranına uygun olarak Irak parlamentosunda temsili, 

-Devlet ve genelkurmay başkan yardımlarının Kürt olması, 

-Örgütlenme özgürlüğü tanınması, 

-Genel af ilan edilmesi, 

-Kürtlerin ve Arapların yaşadıkları bölgelere geri dönmesi, 

-Kürt bölgesinde tarım toprak reformunun hayata geçirilmesi, 

-Çarpışmalarda ölen Kürtlerin ailelerine para yardımı yapılması, 

-Peşmerge birliklerinin dağıtılmaması, sınır güvenliği ve bazı iç güvenlik konularında görevlendirilmeleri, 

-Aralarında Kerkük’ün de olduğu yerlerde resmi nüfus sayımı yapılarak Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerin birleştirilmesi. 

-Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden 4 yıl sonra otonominin ilan edilmesi. 

Uzlaşmanın ilk yılı bazı altyapı yatırımlarına başlanmasıyla tarafların istediği şekilde geçmiştir. Ancak bir süre sonra Saddam Hüseyin’in Bağdat’taki otoritesini güçlendirmesi ve Kürtlerin de İran ve İsrail’le olan ilişkisinin zayıflaması yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. 11 Mart 1974’te uygulamaya girecek otonomi için, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerin tespit edilebilmesi amacıyla 1971 baharında yapılması gereken nüfus sayımı Bağdat tarafından iptal edilmesi gerginliğin artmasına yol açmıştır. Söz konusu gelişmeler üzerine Barzani, Bağdat yönetimiyle ilişkileri rayından çıkmaya yüz tutarken dış destek arayışını hızlandırmıştır. 11 Mart 1971’de Barzani’nin temsilcisinin ABD’nin Beyrut Büyükelçiliği’ne giderek yardım talebinde bulunması kriz sonrası çatışma dönemine hazırlık şeklinde değerlendirilebilir.108 Nitekim 29 Eylül 1971’de ve 15 Temmuz 1972’de Barzani’ye düzenlenen başarısız suikast girişimleri artan sıkıntının işaretleridir. Barzani ikinci suikastin hemen ertesi günü Beyrut temsilcisini ABD büyükelçiliğine gönderip destek talebini 
yineleyecek ve ABD ile işbirliğini güzel bir rüyaya benzettiğini bildirecektir.109 Aynı dönemde Barzani’nin son 10 yıldır ABD’den yardım taleplerine aracı olan İran istihbaratı da ABD’yi ikna edebilmek için baskılarını artırmıştır. SAVAK, Irak’ta Baas’a karşı yürütülecek bir mücadelenin sadece ve sadece Barzani etrafında örgütlenebileceğini düşünmüş fakat KDP-Baas anlaşmasının gerek İran gerek ABD için tehdit oluşturduğu konusunda Amerikalıları halen inandıramamış tı.110 

SAVAK’ın yoğun çabaları Baas yönetiminin de dikkatini çekmiştir. Zaten 1970 Anlaşması’nın uygulanma evresinde Baas’ı en fazla rahatsız eden konu, KDP’nin İran ile devam eden ilişkisi olmuştur. Anlaşıldığı kadarıyla, İran Şahı 11 Mart uzlaşmasından derin bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı duymuş olsa da, Kürtlere en azından Baas yönetiminden istediği alana kadar işbirliğine devam ettirme politikasına sahipti. 
Baas Partisi’nin 23 Eylül 1972’de KDP’ye verdiği memorandumda devam eden KDP-İran ilişkilerinin detayları belirtilmiş ve Kürt liderliğinden İran’la ilişkilerini bitirmesini talep etmiştir.111 Baas yönetimine göre, ilişkilerin sağlıklı biçimde devam edebilmesi için aşılması gereken ikinci temel sorun, Irak hükümetinin Kürt bölgesinde faaliyet göstermesine izin verilmesiydi. Memoranduma göre halen İran sınırını Kürtler kontrol ediyor, sağlık görevlileri dahil olmak üzere kuzeye alınmıyor, Kürtler kendi yargı mekanizmalarını işletiyor, vergi koyup topluyor, petrol boru hattı ve demiryolu ve hava alanı gibi yerlere saldırılarda bulunabilecek güçlere sahiptiler. 

1970 anlaşmasının geçerliliğini yitirmeye başladığı dönemdeki en önemli gelişmelerden biri de, Kürtler için henüz denenmemiş bir devlet olan ABD’nin kapısının aşındırılmaya başlanmasıdır. SSCB gizli servisi, Molla Mustafa Barzani’yi 4 kez bu girişimlerinden vazgeçirmeye çalışmıştır.112 Nitekim, 1972’de SSCB Irak’a 1000 petrol teknisyeni ve 8 bin askeri danışman göndererek son teknoloji bombardıman ve savaş uçakları satması, ardından Devlet Başkanı Bekir’in Moskova’ya gitmesi ve nihayet 10 Nisan 1972’de 
SSCB ile 15 yıllığına dostluk anlaşması imzalanması,113 ABD’yi pozisyon değiştirmeye mecbur bırakmıştır. Kürt liderliği Bağdat’ın SSCB’ye yanaşmasının ardından istediği desteği Washington’dan almaya başlayacaktır. 

KÜRT MUHALEFETİNİN AMERİKAN ETKİ ALANI İÇİNE GİRMESİ:1972-1975 ARASI DÖNEM 

Irak dış politikasında yaşanan değişimin ABD’ye etkisi, Barzani’nin temsilcilerinin Washington’da 3 Nisan 1972’de (bir otelde de olsa) görüşmeye almasıyla kendisini belli etmiştir. Silah ve para istediğini yineleyen KDP’liler, ABD’nin işini kolaylaştırmak için onların adına yardımı Ürdün Kralı Hüseyin’in ulaştırmasını önermiştir. Kürtler ayrıca, Baas’ın KDP’ye tahsis ettiği aylık 420 bin dolarla 24 bin Peşmerge’nin faydalandığını, ABD’nin gerekli bütçeyi oluşturması halinde silahlı adam sayılarının 50 bine çıkarılabileceğini bildirmiştir. Barzani’nin çabalarına SAVAK’ın ABD’yi ikna uğraşları eklenmiştir.114 Ancak Kürtler İran’dan gelen yardımı yetersiz bulmuş ve onlara güvenmediklerini ABD’lilere açıkça anlatmış,115 Barzani ABD Dışişleri Bakanı’na yeni mektuplar yazmaya devam etmiştir. 

Nihayet ABD 1972 baharında Kürtlere yardım etmeye karar vermiştir. Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissenger, yıllar sonra Amerikan yönetiminin kararına, “Stratejimizin en açık tarafı, Sovyet etkisine giren tüm ülkeleri zayıflatmaktı. Sovyetlerin Irakla askeri işbirliğine girmelerinden itibaren de, Kürtlere yardıma hazırdık” sözleriyle açıklık getirmiştir.116 Gerçekten de, Irak-SSCB Dostluk ve İşbirliği Andlaşması’nın imzalanmasından bir ay sonra, Mayıs 1972’nin son günlerinde, Moskova’daki SALT I anlaşması müzakerelerinden dönen ABD Başkanı Nikson Tahran’a uğramış ve Irak’taki yönetimi zayıflatmak amacıyla Kürtlere yapılacak yardım için destek vermeyi kabul etmiştir.117 30 Haziran 1972’de Washington’da Barzani’nin temsilcileri ile CIA Başkanı Richard Helms, Albay Richard Kenedy ve bir CIA yetkilisinin daha katımıyla Kürtlere yapılacak yardımın detaylarının kararlaştırıldığı tarihi bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Kürtler toplantıda Irak’ın tamamen Sovyet kontrolüne girmesinin önündeki tek engelin “Kürdistan” olduğunu ama dış destek olmaması halinde Sovyet-Baas dayanışmasına ancak 6 ay dayanabileceklerini anlatmış; ABD’nin Kürtlerin otonomi hedefine destek vermesi, gizli ilişkileri sürdürmesi, parasal ve askeri yardım sağlaması istenmiş; bunun karşılığında “Kürt hareketinin mücadelesini ABD politikalarına endekslemeye hazır olunduğu” bildirmiştir. CIA Başkanı Helms de, içeriği daha sonra belirlenecek yardımın İran kanalıyla yapılacağını vurgulamıştır. 118 Hazırlanan raporlarda ise Barzani’nin 25 bin kişilik Peşmerge ordusunun 
yıllık 18 milyon dolar tutarında finasman gerektirdiği belirtilmiş, ABD’den yıllık 60 milyon dolar isteyen Barzani’nin ise bununla 60 bin kişilik bir ordu yaratmayı amaçladığı tahmin edilmiş, fakat bu denli büyük olan ve hareket kabiliyeti azalacak bir hareketin desteklenmesinin örtülü operasyonun sınırlarını aşacağı uyarısında bulunulmuştur. Raporda, mevcut 25 bin kişiye uygun olan 18 milyon dolarlık bütçe esas alınmış, bunun yarısının da İran tarafından karşılanabileceği kaydedilmiş, Barzani’ye yıllık nakit yardım için 3 milyon dolar, mühimmat yardımı için de 2 milyon dolarlık bütçe konulması önerilmiştir.119 5 Ekim 1972’de Kissenger, ABD Başkanı’na, Barzani’ye İran üzerinden yardım yapılmaya devam edildiğini, Temmuz ve Ağustos ayının nakdi yardımlarının teslim edildiğini, ilk partide 500 Kaleşnikov marka AK-47 taarruz silahı, 500 Sovyet yapımı hafif makineli tüfek ve 200 bin mermi bulunduğunun bilgisini vermiştir.120 Mesut Barzani ise, 1972 yılı sonuna doğru başlayan ABD yardımının 6 milyon dolarını nakit olarak alındığını, geri kalan meblağın da 
silah bedeli olarak alıkonduğunu bildirmektedir. ABD’nin devreye girmesi, her şeyden önce, 1970’den ve özellikle 1972’den sonra vaatlerini artıran Şah’a halen güvenmeyen Barzani ve kurmaylarının İran’a bakışlarını değiştirecektir. Fakat Molla Mustafa Barzani, ABD taraf olduğu sürece Şah’ın Kürtler aleyhine dönemeyeceği düşüncesiyle İran’dan gelen yardıma gerektiğinden fazla güvenmeye başlayacaktır.121 

Kürt muhalefetinin hızla ABD-İran-İsrail eksenine kaydığı bu dönemde, Sovyetler de hızla Kürtlerden uzaklaşmıştır. Sovyet politikalarına sıkı sıkıya bağlı olan IKP, Barzani’nin kontrolündeki “gerici” hareketle arasına mesafe koymuş ve “ilerici Baas” yönetiminin politikalarını övmeye başlamıştır. 17 Nisan 1973’te ilan edilen Baas’ın öncülüğündeki İlerici Ulusal Cephe’de IKP de yer almıştır. Bir süre sonra da IKP ile KDP arasında silahlı çatışmalar başlamış, diğer ülkelerdeki komünist partiler IKP’ye destek vererek KDP’yi eleştirmişlerdir.122 Böylece Kürtler için Sovyetlerle işbirliği dönemi kesin olarak kapanmış, Marksist düşünce de zemin kaybetmeye başlamıştır. 

 11 Mart 1970 Anlaşması hükümlerine göre 4 yıl sonunda Kürtlere verilecek otonominin ilan edilmesi gerekiyordu. Bu amaçla 1973 yılının sonlarına doğru, KDP ve Bağdat arasında görüşmelere geçilmesi gerekmiştir. Görüşmede Bağdat yönetimi Kürtleri, can damarları olan İran desteğini kesmekle tehdit etmiştir. Saddam Hüseyin, İdris Barzani’ye, Bağdat’ın önerdiği özerklik paketinin kabul edilmemesi halinde İran’a Şattül Arap suyu konusunda taviz vererek karşılığında Kürtlere verilen desteğin kesilmesini sağlayacaklarını, ardından da Kürtlere karşı büyük bir harekât başlatacaklarını anlatmıştır.123 İsmet Şerif Vanlı’ya göre bu tarihte Barzani’nin Bağdat yönetiminin teklifini hiçbir müzakere taktiği gütmeden ve görüşmeleri sürdürmekte istekli olmadan toptan reddetmesi, hatalı biçimde dış desteğe yatırım yapan Barzani’nin savaşa gitmedeki aceleciliğinin göstergesidir.124 Barzani, o tarihte alternatif bir çözüm paketi açıklamak üzereyken bunun İran tarafından engellendiğini kabul etmiştir.125 Artık Kürt hareketinin en büyük kırılma noktası olarak gösterilen 1975 çöküşüne giden sürecin başlamasına az kalmıştır. 

Anlaşma sağlanamaması üzerine Nisan 1974’de çatışmalar başlamıştır. Irak kuvvetleri için öncelik İran’ın yoğun biçimde yardım ulaştırdığı koridoru kapatmaya çalışmak olmuştur. İran ise Kürtlere verdiği desteği artırmış Revanduz cephesini güçlendirmek için bir topçu taburu ile iki anti tank Rapiyer füzesi bataryasını 2 Kasım 1974’te bölgeye ulaştırmıştır. 

Ancak tüm bu destek Peşmergelerde rehavete neden olmuştur. İran topçusu ve füzeleri ise başlangıçta çok etkili olmasa da daha sonra etkili olmaya başlamış ve Iraklıların övünç kaynağı Sovyet yapımı SU16 gibi uçaklar düşürülmeye başlanmıştır.126 Uçaksavar sistemleri ve tanksavar düzenekleri bu savaşta Kürtlerin ilk olarak kullandıkları silahlardır ve son yıllarda iyice güçlenen Irak ordusuna karşı sergilenen başarılı direnişte belirleyici olan desteklerdir. 

Ancak Kürtler Irak kuvvetlerine karşı ciddi bir başarı kazanmak üzereyken İran’dan gelen yardım azalmış, Kürtler geri çekilmeye hazırlandıkları sırada ise bu yardım artmıştır. 
Tekrarlanan bu döngü, İranlıların Irak ordusunun yenilmesini değil oyalanmasını istediğini göstermiştir ve Kürtler bunu anlamış olmasına rağmen ellerinden hiçbir şey gelmemiştir. 
1976’da yapılan KDP Kongresi’nde İranlıların oyunu şu ifadelerle anlatılacaktır: “…İran askerleri bize gönderilen yardım malzemelerinin bir bölümünü geri götürüyorlardı. 
Kullanılabilir silahları el altından mevziilerin dışına çıkarıyor, bize cephane ve mühimmatı yeterince ulaştırmıyorlardı…”127 Irak ordusunun düzenlediği saldırının o güne kadar gerçekleştirilenlerin en büyüğü olması ve en sofistike silahların cepheye sürülmesi, Baas yönetimi Kürt sorununu kökünden kazıma kararlılığını göstermiştir. Irak birlikleri gerçekten de ilk kez, Kürt bölgesinde daha önce ele geçiremedikleri bölgelere girmiştir ve Ocak 1974’e kadar İran sınırı içine sığınan Kürtlerin sayısı 200 bini bulmuştur.128 

Nisan 1974’te başlayan çatışmalardan sonra Kürtlerin savaşı 1. yılını dolduracaktı fakat Kürt yöneticiler arasında bu başarının neden siyasi bir getirisi olamadığı yani özerkliğin neden ilan edilemediği tartışılmaktaydı. Barzani’ye en yakın isimlerden biri olan Dr. Mahmut Osman bunun nedenini İran Şahı’na bağlamıştır. Gerçekten de Kürt yöneticiler bir yılın sonunda artık kendilerini İran için savaşır gibi hissetmeye başlamıştır.129 

1974 yazında İranlılar ile Iraklılar arasındaki temas trafiği artmıştır. İstanbul’da düzenli olarak yapılmaya başlanan görüşmelerden 1975 yılı başlarındaki bir toplantı sonrasında, anlaşmanın Kürtlerin aleyhine olup olmayacağı sorusuna İranlı yetkililer, “Bir çatışmanın üç tarafından ikisi anlaşmaya varırsa, üçüncü tarafın bundan zarar görmesi kaçınılmazdır” yanıtını vermiştir. KDP önderliği İran-Irak arasındaki anlaşma ihtimalinin güçlendiğini fark etmiştir ancak yapacak fazlaca bir şeyleri yoktu. Barzani İran Şahı ile görüşmek üzere Tahran’a gitmişse de, Şah kendisini 11 Mart 1975’e kadar bekletmiş, adeta 1970 otonomi anlaşmasına “evet” demesinin intikamını almıştır.130 Barzani ve kurmayları, 6 
Mart 1975’te ilan edilen Cezayir Anlaşması ile, Saddam Hüseyin’in “gerekirse Şattül Arap suyundan taviz veririz” tehdidinin blöf olmadığını anlamışlardır. 

6 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 4

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 4



PAN ARABİZMİN KÜRT MUHALEFETİYLE İLİŞKİSİ: KÜRT HAREKETİNİNİN İRAN VE İSRAİL ETKİSİNE GİRMESİ 

Baasçıların tasfiyesinden sonra Arif rejiminin milliyetçi politikalara öncelik vermesi, Irak’ın bölgede güçlenmesinden rahatsızlık duyan İran yönetimi rahatsız vermiş ve Tahran Barzani liderliğiyle doğrudan görüşmeleri başlatma kararı almıştır. Bu amaca yönelik olarak İran Şahı doğrudan Barzani’yle görüşmek üzere kendisine bir davet mektubu göndermiştir. 

davet mektubunu, SAVAK Başkanı General Bakrevan’ı temsilen gelen Kürt asıllı General Marsur Pur getirmiştir. 20 Haziran 1964’te SAVAK Başkanı Bakrevan ile bir araya gelen Barzani’ye Şah’ın Kürt ayaklanmasına karşı tavrını değiştirdiğini, her türlü yardımda bulunmaya hazır olduğunu, 1947’de Barzani hakkında çıkarılan idam kararının kaldırıldığı bildirmiş, Barzani de büyük kuşkular beslemesine karşılık olumlu yanıt vermiştir.89 Kurulan işbirliği doğrudan KDP’nin yapısına da yansımış ve Partinin 6. Kongresinde, parti programında Marksizm-Leninizme gönderme yapan her şeyin dışlanması açısından, SSCB etkisinden uzaklaşarak komünist olmayan devletlerle işbirliğine yapılan hazırlığın ilk adımları olarak değerlendirilebilir. Zira bu tarihten sonra İran ve İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi ve ABD’nin desteğinin kazanılması için çabalar artacaktır. Barzani’nin Ekim 1964’te İsrail ile yeniden ilişki kurmasına (ilk temas 1961’ deydi) İranlıların (SAVAK şefi General Pakrewan’ın) yardımcı olması, Arap olmayan üç unsurun -İran, İsrail ve Kürtler- yakın bir işbirliği dönemine girdiğinin işaretlerini vermekteydi. 

Ekim 1964’te Tahran’daki İsrail ticaret misyonu üzerinden kurulan ilişkinin ardından, Barzani’nin temsilcisi Tahran’dan bir helikopterle doğrudan Tel Aviv’e götürülmüştür. 
Temsilci, İsrail Başbakanı Levi Eskol, Dışişleri Bakanı Şimon Perez, Hava Kuvvetleri Komutanı ve bir grup subayın ardından Cumhurbaşkanı Herzog ile gizli görüşmeler yapmıştır. İsraillilere ihtiyaç listesi veren KDP temsilcisi görüşmelerin sonucunu, “İstediğimiz her şeyi elde ettik” şeklinde ifade etmiştir. İsrailliler görüşmenin ardından Kürtlere Arap ordularından ele geçirdikleri çok miktarda Rus yapımı silah ve mühimmatı vermişlerdir.90 

İsrail’in Arap dünyasıyla sorunları var olduğu ve özellikle Panarabizm ile Arap milliyetçiliği yükseldiği müddetçe, Irak’ın zayıflatılması/zayıf tutulması stratejik bir gereklilikti. İran’da aynı gerekçelerle Irak’ın güçlenmesine karşı çıkmaktaydı. Öte yandan İran’ın ve İsrail’in Kürtlerin savaşının herhangi bir tarafın zaferi veya yenilgisi gibi kesin bir sonuca ulaşmadan sürüp gitmesini tercih ettiğini söyleyen Mesut Barzani, İsrail’in o yıllardaki hedefini şöyle değerlendirmektedir: 91 

…İsrail’in çıkarı, Irak ordusunun ya da büyük bir kısmının Kürtlerle savaş halinde olmasını gerektiriyordu. Böylece Arap ülkeleriyle girişilecek bir savaşta Irak ordusunun cephe hattında konuşlanması önlenmiş olacaktı. Nitekim Kürdistan’da savaşın durduğu dönemlerde meydana gelen birkaç çatışma dışında, Irak’ın İsrail’e karşı kurulan cephelere ciddi bir askeri eylem gerçekleştirmediği görüldü… 

İsrail, Kürtler üzerindeki baskının yeniden arttığı bu dönemde, 1965 yılının Mayıs ayında David Kamhi isimli MOSSAD yetkilisini (kimi kaynaklara göre başkanı) Kürt bölgesine göndermiştir. İsrail’in yapacağı yeni yardımların detayları belirlenmiş ve yardım başlamıştır. Molla Mustafa Barzani uzun süre, İsrail’in ABD üzerindeki nüfuzunun ABD’nin Kürtleri desteklemesini sağlayacağını düşünecek tir.  Mayıs 1965’te BAC-Irak Birleşik Siyasi Komutanlığı kurulmasından rahatsız olan İran da Barzani’ye yaklaşmak için adımlar atmıştır. 

Nasır’dan ve Arap ittifakından rahatsız olan İran1965 baharında Barzani’ye havan topu, telsiz, Bruno marka yüzlerce tüfek ve İngiliz tüfekleri göndermiş, hastanelerini yaralı peşmergelerin tedavisine açmıştır. Hatta Kasım 1965’te İranlıların önerisi üzerine, Barzani güçleri İran topçusunun desteğiyle Pencıwin bölgesine saldıracaktır.92 Ocak 1966’da ise, Barzani kuvvetlerinin İran-Irak sınırındaki bir noktada yaptıkları saldırıda ilk kez ağır silahlar kullanan Peşmergelerin büyük kayıplar verdirmesi Tahran-Bağdat arasında büyük bir 
gerginliğe neden olmuştur. Irak nota verdiği İran’ı isyancılara askeri teçhizat, özellikle de havan, top, el bombası, tanksavar silahları gibi yardımlar yaparak kuzeyde İsrail benzeri bir oluşuma hizmet etmekle suçlamıştır.93 

Barzani bu sırada ABD’nin desteğini almak için oğlu Mesut Barzani’yi ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’ne göndermiştir. Fakat Amerikalılar, “Kürtlerin savaşına müdahale edemeyecekleri, bunun bir iç mesele olduğu” yanıtını vermişlerdir.94 Buna karşın İran’dan alınan yardımlar sayesinde askeri alanda kazanılan başarı Bağdat’ın geri adım atmasına yol açmıştır. 29 Haziran 1966’da Barzani ile Bağdat arasında gerçekleşen ziyaretler sonrasında ateşkes ilan edilmiştir. Bağdat’ta Kürtlerin ulusal haklarını tanıyan bir anlaşmaya varıldığı ilan edilmiştir. Anlaşmada Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması, normal yaşama dönülünceye kadar Peşmergelerin hükümet kuvveti olarak muhafazası, genel af ve genel 
seçimler gibi konular yer almıştır. Ayrıca, gizli maddelere göre başbakan KDP’nin yasalar önünde tanınacağını, tüm siyasi tutukluların bırakılacağını ve Behdinan’da Duhok çevresinde bir Kürt livası kurulacağını vaat etmiştir.95 

Anlaşmaya rağmen Irak’ta Kürtlerin istediği yasal düzenlemelerin yapılmaması tarafların zaman kazanmaya çalıştığını göstermektedir. 
Nitekim, 1967 yılına girildiğinde Arap-İsrail cephesindeki gerginliğin büyümesi de bunun göstergesiydi.  Nitekim Haziran 1967’de İsrail-Arap Savaşı başladığında Kürtlerin kuzeyde saldırıya geçmesinden ve Irak’ın enerjisini iç sorunlara ayırmasından endişe eden Bağdat yönetimi, Irak birlikleri Ürdün’e sevk edildiği sırada Barzani’den kuzeyde saldırı başlatmamasını istemiştir. Ancak Molla Mustafa Barzani, Arap dayanışması ve birliği düşüncesinin Kürtleri nerede konumlandırdığının farkındaydı ve Suriye’ye gönderilen Irak birliklerinin komutanı General Mahmud Arim’in sözleri dilindeydi. Arim, savaşın başlamasından iki gün önce yaptığı konuşmada Suriyelilerin vaktiyle “ikinci İsrail”i yani “Kürdistan”ı yok etmek için Iraklı kardeşlerine destek verdiğini, 
şimdi de Iraklıların borçlarını ödemek üzere “birinci İsrail”i yok etmeye geldiğini söylemişti.96 Buna karşın Barzani İsrail’le aynı cephede yer almanın ve herhangi bir saldırı başlatmanın ciddi sorunları beraberinde getireceğinin farkındaydı. Bu nedenle savaşın dışında kalma ve kendi konumunu savunma stratejini hayata geçirmiştir. 

Üçüncü Arap-İsrail Savaşı (Altı Gün Savaşları) bölgesel politikalarda da önemli değişimlere neden olmuştur. ABD’nin desteği sayesinde İsrail karşısında ağır bir yenilgi alan Arap devletleri, Sovyetler Birliği’ne daha fazla yaklaşmıştır. Haziran ayında İsrail’e verdiği destek nedeniyle ABD, İngiltere, Batı Almanya gibi ülkelerle ilişkisini kesen Irak yönetimi de Moskova’yla ilişkilerini geliştirmek isteyen ülkelerden biriydi. Bu çerçevede Temmuz 1967’de Sovyet Yüksek Konseyi Başkanı Podgorni Bağdat’ı ziyaret etmiş ve 1968 başında da Doğu Berlin’deki “Irak Halkının Sesi” isimli rejim aleyhtarı gizli radyonun yayını durdurulmuştur. Doğu Bloku’ndaki komünist partilerin de Kürt meselesine olan ilgileri bir anda azalmıştır.97 1968 yazında Bağdat’ta Baas destekli gerçekleşen askeri darbe ile milliyetçilerin yerini sol anlayışlı Baas iktidarına bırakması ise SSCB-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Böylece Sovyetler kısa bir süre içerisinde Irak yönetimiyle müttefik haline gelirken, Kürtlerle de farklı bir müttefik arayışını hızlandıracaktır. 

BAAS, İRAN VE İSRAİL’İN KÜRT POLİTİKALARI: BİR İLERİ İKİ GERİ 

17 Temmuz 1968’de Bağdat’ta Arap milliyetçileri ile Baasçıların bir darbeyle General Abdurrahman Arif’i devirip yönetimi ele geçirmesi ve 30 Temmuz’da yapılan ikinci bir darbeyle Baas’ın sol kanadının hâkimiyetinin kesinleşmesi, Bağdat-Moskova ilişkilerinin derinleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Diğer yandan Baasçıların 30 Temmuz 1968’de iktidarı tam anlamıyla ele geçirmiş olması, İsrail ve İran’da tedirginliğe yol açmıştır. Yeni Bağdat yönetimini uyarmak isteyen bu iki ülke, Temmuz ayı sonu Ağustos ayı başında 
Barzani’nin önüne Sepilek ve Revanduz’u ele geçirmeyi amaçlayan bir plan koymuştur. 21 Ağustos 1968’de İsrail’den, birkaç gün sonra da İran’dan birer subay gelmiştir. Mesut Barzani’ye göre bu ziyaretlerin amacı Irak-Suriye-Mısır birliğine gidilmesini engellemek için Kürtleri kullanmaktı. Ancak fazla iddialı olan ve Molla Mustafa Barzani ile kurmaylarını tedirgin eden plan uygulamaya konulamamıştır.98 

15 Mart 1969’da bir Irak tugayının yardım için Suriye’ye gitmesi, 26 Mart’ta Suriye Savunma Bakanı (ve 1970’de Devlet Başkanı olan) Hafız Esad’ın Suriye-Mısır-Irak arasında birlik ve Suriye ile Irak Baaslarının tekrar birleşmesini istemesi, 2 Haziran’da da Irak Devlet Başkanı el Bekr’ın Suriye ile birlik çağrısı yapması,99 ABD-İran-İsrail eksenini rahatsız eden gelişmelerdir. Nitekim bu rahatsızlık, Ocak 1969’da Baas yönetimi Barzani’nin 10 bin peşmergesine karşı 60 bin askerle şiddetli bir saldırı başlattığında100 İran’dan yardımı artırmasını isteyen Barzani’nin olumlu yanıt almasını ve hatta İran birliklerinin ilk kez Irak’a girip Kürtlerle omuz omuza çarpışmasını sağlayacaktır.101 1968 yazında Molla Mustafa Barzani’yle görüşmeler yapan gazeteci Hulusi Turgut, Barzani’nin askeri gücünü şöyle bildirmektedir: 30 bin Peşmerge, 6 Sahra topu, 20 uçaksavar, 1 tank, 1 helikopter, 60 roketatar, 60 bin tüfek.102 

Yardım arayışları devam eden Barzani, ABD Dışişleri Bakanı William Rogers’a mektup yazarak, destek verilmesi halinde ABD politikalarıyla tam bir uyum içinde hareket edeceklerini bildirmiştir. Barzani’nin bu mektubunu 29 Mayıs 1963’te Amerikalı diplomatlara veren temsilcileri, İsrail ile İran’ın gıda ve mühimmat yardımı yaptığını anlatmış ve yine Barzani’nin “ABD’nin 51. eyaleti olmak istiyoruz” şeklinde mesajını misyona not ettirmişlerdir.103 Barzani’nin Irak birliklerinin saldırıları karşısında çok zor durumda olması, hemen iki hafta sonra 13 Haziran 1969’da Rogers’a bir mektup daha göndermesinden anlaşılmaktadır. Barzan’nin temsilcileri Amerikalılara İran ve İsrail’in yardımlarının yetersiz kaldığını, ABD’nin gerekli araç ve gereçleri vermeleri halinde Peşmerge gücünü 25 bine çıkaracaklarını anlatmıştır.104 

Eylül 1969’da Sovyetler Birliği’nin Baas ve Kürtler arasında arabuluculuk girişiminde bulunması İran ve ABD gibi ülkeleri kaygıya sevk etmiştir. Baas’ın güçlenmesinden ve Sovyetlerin Bağdat’ta hatta Körfez’de nüfuzunun artmasından endişe etmişlerdir. İran Şahı ise, Kürtlerle sorununu çözen Irak’ın enerjisini Tahran üzerinde odaklamasından endişe duymuştur. 

Kürtlerin Bağdat ile uzlaşacağı haberini alan SAVAK Başkanı Nematollah Nasirsi soluğu Barzani’nin yanında almış ve Barzani hemen Tahran’a davet edilmiştir. 15 Ocak 1970’de Şah tarafından üst düzey bir protokolle karşılanan Barzani’ye, Bağdat ile anlaşma yapmaması halinde kendisine büyük yardımlarda bulunulacağı vaat edilmiştir. 
Şah bu işbirliğine ABD’nin destek verdiğini belirterek inandırıcılığını artırmak istemiştir. Ancak Barzani öneriyi kabul ettiyse de, İran Şahı’nın aynı ay içinde Bağdat’ta tezgâhladığı bir darbe nedeniyle vaat ettiği yardımı Kürtlere ulaştırmaması, Şah’a duyduğu güvensizliği artan Barzani’nin yüzünü Bağdat’a çevirmesine neden olacaktır.105 Buna karşılık Barzani para ve silah yardımlarını almaya devam edecektir. CIA belgesine göre İran ve İsrail yalnızca Şubat ayı içinde kendisine 3 milyon 360 bin dolar nakit para yardımı yapmıştır. Ayrıca, davet üzerine 4 Mart 1970’de İdris Barzani Tahran’a gönderilmiş, burada SAVAK ve Mossad yetkilileriyle görüşmeler yapmıştır. Görüşmelerde İsrailliler Kürtlere uçaksavar ve hafif silahlar vermeyi önermiş, Kürtlerin iki Irak tankı ele geçirmesini önermiş, bunun dışında kendilerinin de İran üzerinden tank ve tank personeli verebileceklerini söylemesi, İdris Barzani ise tank personelinin Kürtler arasında yetiştirilmesini istemiş, İsrailliler bunu da kabul etmiştir. 

SAVAK Başkanı Nimetullah Nasırı ise, savaşı yeniden başlatmaları için Kürtlere 
gerekli yardıma hazır olduklarını ve İsrail planını desteklediklerini bildirmiştir.106 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 3

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 3



Irak Kürt Hareketinin SSCB ile İlk Teması: Barzaniler ve Mahabad Dönemi 

SSCB’nin Irak Kürtlüğüyle ilişkileri tarihsel olarak Çarlık Rusya’sına dayanmakla birlikte ilk ciddi ilişki boyutu II. Dünya Savaşı sonrası İran’da Sovyet desteğiyle kurulan Mahabad Kürt Devleti yoluyla olmuştur. Böyle bir dönemde, Irak’ta Molla Mustafa Barzani’nin Sovyetlerin desteğini arkasına alıp İngiliz etkisindeki merkezi hükümetle çatışmaya girmesi ve Barzani’nin İngiliz-Sovyet rekabetinin yaşandığı İran’a geçmiş olması, büyük devletlerin Kürtler üzerindeki mücadelesi ni kızıştırmıştır. Daha doğru bir deyimle, Sovyetler Kürtler üzerinden İngiliz hakimiyetinin altını oymaya çalışmıştır. 

II. Dünya Savaşı’nın başında, Eylül 1941’de İngilizlere başvurarak birleşik bir “Kürdistan” statüsü için himaye elde etmeyi uman ve aralarında Kadı Muhammed’in de olduğu İranlı Kürt önde gelenlerini,57 Sovyet yetkililer Bakü’de bir görüşme gerçekleştirmişti. Görüşmede Kürtler özerklik-bağımsızlık arası bazı taleplerde bulunmuşlar fakat Sovyetler bölgedeki olayları kontrolden çıkarabilecek bu isteklere olumlu yanıt vermekten imtina etmişti.58 
Nisan 1945’te Mahabatlı Kürt muhalifler daha geniş kitlelere ulaşmak için liderlik arayışına girmiş ve Sovyetler bu süreci kendi kontrollerinde tutmak istemiştir. İran’ın en güçlü 3 Kürt aşireti Mamiş, Şikak ve Dehbokri aşiretinin reislerine teklif götüren Sovyetlerin olumsuz yanıt alması üzerine, örgütün liderliğine Kadı Muhammed getirilmiştir. Sovyetler dört yıl aradan sonra Eylül 1945’te İranlı Kürt önde gelenleri ikinci kez Bakü’ye davet etmişlerdir. Bakü’deki görüşmelerde Kürtler bir kez daha özerklik talebini gündeme getirmişlerdir. Bu arada ikinci Bakü ziyaretinde Kürt muhalefeti Kürdistan Demokrat Partisi’ni kurmuştur.59 KDP’nin kuruluş çalışmaları son aşamaya geldiği sırada, Anglo-Irak birliklerinden ağır darbe yiyen Barzani, İranlı Kürt önde gelenlerin ikinci Bakü ziyaretinden dönüşünden ve KDP’yi kurmalarından hemen sonra, İran’a giriş yapmıştır. 

Barzanilerin 

İran’a girişi pek tabii Sovyetlerin bilgisi ve izni dâhilinde olmuştur. Sovyetler, Barzani’nin savaş deneyimi kazanmış güçlerinden, İran’daki siyasal Kürt milliyetçiliğinin desteklenmesi için istifade edilebileceğini düşünmüş olmalıdır. Nihayet Ekim 1945’de bölgeye yerleşen Barzaniler, İngilizlerin baskısını dikkate alan Sovyet yetkililerin uyarılarıyla bir süreliğine gözlerden uzak bir yerde yaşamıştır.60 

İran’a geldiklerinde bölgedeki aşiret kuvvetleri içinde en donanımlı ve eğitimli güç durumunda olan Barzanilerin, İran birlikleriyle girdikleri küçük çarpışmalarda başarı kazanmaları ünlerini artırmıştır. Ayrıca, düzensizliklere neden olan bazı aşiretleri kontrol altına almışlar ve Mahabad çevresinde düzen sağlanmasında önemli rol üstlenmişlerdir.61 

Diğer taraftan Kadı Muhammed ile Barzani hiçbir zaman büyük bir gerginlik yaşamamıştır. Zaten Mahabad’da gözler Sovyetlere ve dış dünyaya çevrilmişti ve yarı tedirgin yarı heyecanlı bir bekleyiş vardı. Böyle bir ortamda, (İran) KDP’nin kuruluşunu (12 Aralık 1945’te Azeri bölgesinde özerklik ilan edilmesinden sonra), yine Sovyet yetkililerin bilgisi dâhilinde 22 Ocak 1946’da özerk Mahabad Cumhuriyeti’nin ilanı izlemiştir.62 Tam adı, Kürdistan Cumhuriyeti Devleti (Devleti Cumhuri Kurdistan) idi. Savaş ve dışişleri bakanı dahil olmak üzere 13 bakanlı bir kabine oluşturulmuştu ve ulusal bayrağı ile marşı vardı.63 

Örgütlenme tarzı, bağımsız devlet arasında bir yapıyı çağrıştırıyordu. Diğer taraftan, yerel şartlar dikkate alınarak toprak reformu gibi uygulamalara gidilmesi düşünülmemiş, köylüler toprak ağaları karşısında biraz güçlendirilmek le yetinilmiştir. Yönetsel teşvikler sonucu Kürtçe yayınların artmış, tiyatro oyunu sahnelenmesi ve kadınların kültürel siyasi alanda rol üstlenebilmesi gibi bazı ilkler görülmüştür.64 

Tüm bu gelişmeler Sovyetlerin askeri, siyasi ve kültürel desteğiyle gelmiştir. Fakat Sovyetlerin İran’ı işgal ederken İngiltere ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde birliklerini savaşın bitiminden en geç 6 ay içinde çekmeleri gerekmekteydi. Süre 2 Mart 1946’da dolmuş lakin Sovyetlerin çekilmesi yönünde hiçbir belirti görülmemiştir. Bunun üzerine İngiltere ve özellikle de ABD, Sovyetler üzerinde ağır baskı kurmuştur. Çekileceklerini Mart ayı başında açıklayan Sovyetler, karşılığında Tahran yönetiminden petrol imtiyazı verilmesi sözü almışlardır.65 

Sovyetler, çekilmeyi kabul ettikten sonra arkada bırakacağı yönetimlerin direnebilmesi için onları güçlendirmek istemiştir. Mahabad yönetimine, Mart ayında 10 Sovyet askeri kamyonu, 10 Amerikan yapımı eski kamyon, 10 tane de cip vermiştir. Mahabad yönetimi deordu çalışmalarına hız vermiş, Genelkurmay Başkanlığı’na Cafer Kerimi isimli genç bir subay getirilmiştir.66 31 Mart 1946’da aralarında Molla Mustafa Barzani’nin de olduğu dört kişi generalliğe terfi ettirilmiştir. Sovyetler, Nisan 1946’da Barzani’nin 1500 adamına dönemin 
efsane tüfekleri Brunoları dağıtmış ve Barzani kuvvetleri ilk kez modern anlamda askeri bir eğitim programına tabi tutulmuştur.67 

1946 Nisanı’nda Kürt ve Azeri yönetimleri Sovyet desteğinin sona ermesinin bedelini ödemeye hazırlanırken, Sovyetlerin bir araya getirmek için onca çaba harcadığı iki grup, kendi aralarında gerginlik yaşıyordu. Sınır anlaşmazlığı sorunu iki yönetimi savaşın eşiğine getirmişti. Ancak Sovyetler devreye girerek gerginliğe son vermiş ve hatta taraflara bir ittifak antlaşması imzalattırmıştır. 

Bu ittifak antlaşması, Kürt bölgelerinin özerk bir “Kürdistan eyaleti” altında toplanması önerisini getiren Tahran yönetiminin teklifini kabul etmek isteyen 
Kadı Muhammed’e ayak bağı olacaktır. Sovyetlerin Tahran Büyükelçisi, İran yönetimiyle görüşmeden çıkıp büyükelçiliğe gelen Kadı Muhammed’i Azerilere ihanet edemeyeceği konusunda uyarmış, Muhammed de Sovyet desteğinin kesilmesini göze alamamıştır.68 Ama zaten Mayıs 1946’da artık Sovyet birlikleri İran’dan çekilmeyi tamamlayacak ve Aralık ayında da İran birlikleri Azeri ve Kürt bölgesine girip her iki fiili yönetimi de ortadan kaldıracaktır. 

Irak’ta SSCB’nin Kürt Politikası: Kürt Muhalefetinde Sovyet Dönemi 

Sovyetlerin Mart 1946’da ilk kez İran’dan çekilecekleri sinyalini vermesiyle, Molla Mustafa Barzani de Irak Kürt hareketini yeniden canlandırma üzerine bazı girişimlerde bulunmaya başlamış ve bu yönde Irak –KDP’sini kurmuştur. (Irak) KDP’nin önemi, Irak Kürt hareketinin dinamik unsurları olan Soreş, Rızgari ve Hevi gibi gerek solun gerek sağın milliyetçi unsurlarını (örgütlerin kongre kararıyla) kendi çatısı altında toplayabilmeyi başarmış olmasıdır. 16 Ağustos 1946’da Bağdat’ta gizlice birinci kongresini yapan (Irak) KDP’sinde önemli kararlar alınmıştır. Molla Mustafa Barzani genel başkan, Şeyh Mahmut Berzenci’nin oğlu Şeyh Latif birinci başkanvekili, Hamza Abdullah genel sekreter olmuştur.69 KDP, Sovyet Komünist Partisi’nin örgütlenmesini model almış, polütbüro ve merkez komite gibi organlar oluşturulmuştur. Parti programı büyük ölçüde Marksist düşünce şablonlarıyla yazılmıştı: Toprak reformu, işçi sınıfının yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonomik ve sosyal reformlar, doğal kaynakların millileştirilmesi, devlet ve din işlerinin ayrılması vs. Ama 
ulusal hak olarak tabir edilen özerklik talebi unutulmamıştır. (Irak) KDP bu programıyla IKP’ye oldukça yakın bir duruş benimsemiştir.70 

Ancak Mahabad Cumhuriyetinin çökmesinden sonra Barzani ilk etapta Irak’a geçmiş, İngiltere ve Irak hükümetinin sert muhalefeti gündeme gelince de SSCB’ne sığınmak zorunda kalmıştır. Barzani Sovyetlerde bulunduğu bir tarihte KDP-I’nın 1953’teki kongresinde monarşinin yerine kurulacak demokratik halk cumhuriyeti için sosyalist güçlerle işbirliği kararı almıştı. Stalin’in ölümünün ardından başa geçen Kruşçev yönetimi ile iyi ilişkiler kurmaya başaran Barzani Moskova’da hem Siyaset Akademisi’ne hem de71 askeri formasyon bilgisi almıştır.72 Ayrıca, Barzani’nin adamları da Moskova, Taşkent, Beyaz Rusya’daki üniversitelerde öğrenime başlamıştır.73 Molla Mustafa Barzani yıllar sonra Sovyetler Birliği macerasını anlatırken, Rusça’yı iyi derecede öğrenmeleriyle birlikte ülkenin insanlarına ve atmosferine ısındıklarını, adamlarının Gürcü ve Özbek kızlarla evlenip aile kurduklarını,74 toprak sahibi olup çiftçilik dahi yaptıklarını, fakat bunun bir uyku dönemi değil, düşünsel gelişim süreci olduğuna dikkat çekecektir.75 

Barzani için indoktrinasyon dönemi diyebileceğimiz bu evre, 1958’de Irak’ta monarşinin devrildiği darbeye kadar sürmüştür. SSCB Barzani’yi Sovyet topraklarında, partisini ise Irak topraklarında etkisi altına almıştı ve artık Barzani’nin Bağdat’ta Sovyetlere dostça yaklaşan yeni rejimle ilişki kurması gerekiyordu. 11 yıl boyunca Barzani’nin doğrudan bir ilişkisinin olmadığı partisi KDP, 1958’de darbenin olduğu sıralarda, İngilizlerin etkisindeki monarşiye karşı elindeki 500 savaşçıyla gerilla savaşı başlattığını ilan etmeye hazırlanıyordu. Fakat Merkez Komite’nin harekete geçmek için belirlediği tarih olan 19 Temmuz 1958’in 4 gün öncesinde Bağdat’ta bir darbe gerçekleşmiştir.76 Darbeyle birlikte Barzani’nin SSCB’den dönüş serüveni de hayata geçecektir. 

Iraklı milliyetçiler tarafından İngiliz destekli rejimin bir darbe ile devrilmesinden sonra kurulan Irak hükümetinde Kürtleri temsilen Şeyh Mahmut Berzenci’nin oğlu Baba Ali (Ulaştırma Bakanı olarak) alınmıştır. Ayrıca bir Sünni Arap, bir Şii Arap ve bir Sünni Kürt’ten (Halid Nakşibendi) meydana gelen Egemenlik Konseyi kurulmuştur.77 Bu durum Kürt hareketinin Bağdat’ta resmi düzeyde ilişki kurmaya başladığının göstergeleriydi. 

Bağdat’ta ise darbeden hemen sonra yeni iktidar Pan Arabizm ile sol elit arasında ciddi bir iktidar savaşına tanık olmaktaydı. Darbenin ikinci adamı Abdüsselam Arif, General Kasım ile kişisel ve ideolojik rekabetinde Panarabizmi bayrak haline getirmiş ve Irak’ın Mısır ile birleşmesini savunmuştur. General Kasım milliyetçilere karşı dışarından SSCB’nin ve içerden de sol grupların desteğini almaya çalışmıştır. Barzani’nin Sovyetlerle ilişkisi Kasım’ın Kürt muhalefetiyle farklı bir diyalog geliştirmesini de beraberinde getirmiştir. 
Nitekim darbeden kısa bir süre sonra Bağdat’a ulaşan Barzani milli kahraman gibi karşılanmış, Başkan Kasım kendisine geniş imkânlar tahsis etmiştir. Barzani’nin ilk işi, Başkan Kasım’a “antiemperyalist yönetiminin askeri olacağı” iletmek olmuştur ve Türkiye ile İran’ın Kürtlere verilecek haklar konusunda Irak’ı örnek almalarını istemiştir.78 Böylelikle Irak’ta SSCB’nin etkin olduğu bir döneme işaret etmiştir. 

1959 Ekiminde yapılan KDP’nin 4. parti kongresinde 23 maddelik bir program kabul edilerek Parti bir anlamda siyasi mücadelede Marksizm -Leninizm’den esinlenildiği, dünya barışının sağlanmasının Bandung Konferansı ve Afro -Asya bloğunun izlediği yoldan mümkün olduğu, Irak’ın birliği çerçevesinde Kürtlere otonomi verilmesini, Irak ile diğer ülkelerdeki komünistlerle ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiği gibi maddeleri kabul ettiğini ilan etmiştir. Ancak aynı yıl Başkan Kasım ile Barzani arasında otonomi talebi yüzünden sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. 

Krizin derinleşmesi üzerine Molla Mustafa Barzani, Bağdat yönetimi tarafından tasfiye edilmek üzere olduğunu fark etmiş ve bunun üzerine, bir kez daha dış dünyanın desteğine başvurmuştur. İlk olarak SSCB’ye yönelen Barzani Eylül 1960’da Ekim devriminin yıldönümünü izlemek üzere Moskova’ya giderek Sovyetlerden Irak’taki krize müdahale edilmesini gündeme getirmiştir. Moskova yönetimi Kasım-Barzani soğukluğuna karışmak yerine Kürtler ile IKP arasındaki sorunları çözmüş, ama daha da önemlisi silah yardımı yapmayı kabul etmiştir. Mesut Barzani Sovyet yardımını şöyle anlatmaktadır:79 

..İlke olarak Barzani’ye verdikleri sözlerden biri Barzani’nin belirleyeceği yere uçaklar aracılığıyla yeterli miktarda silah ve mühimmat indirmeleriydi. Bu yerin Dolehori vadisi olması kararlaştırıldı. Burası Şirin Dağı’nın arkasında Barzan’ın kuzeyine ve Silki köyünün güneyine düşen bir vadiydi. Ancak siyasal ve teknik nedenlerle bu operasyon gerçekleştirilemedi. Bunun üzerine başka bir yola başvurmaya karar verildi. Sovyetler silah alınması için yeterli miktarda para yardımında bulunacaktı. Barzani, Barzan’da karargâhını kurduktan sonra silah alımı için bir program hazırlandı. Moskova ile Barzani arasındaki irtibatı Sovyet Elçiliği sağlıyordu. Sovyet Elçiliği’ne para gönderiliyor ve oradan da Barzan’a ulaştırılıyordu. Bu alışverişi doğrudan yapan elçilik birinci sekreteri Nasikov’du… Alınan silahlar, İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılan Çek ve İngiliz malı silahlardı. Ancak bu silahlar sağlam ve kullanılır haldeydi… Haziran ve Eylül ayları arasında 3 bin parça silah alımı gerçekleştirildi… 

Nitekim 1961 yılında Bağdat ile Kürt hareketi arasındaki kriz yerine çatışmalara bırakırken KDP, SSCB’den aldığı destekle otonomi talebini daha güçlü bir şekilde dile getirmeye başlamıştır. Bağdat yönetiminin silah bırakma çağrılarına verilen yanıtta “Kürt bölgesine gönderilen askeri birliklerin geri çekilmesi; Kürtçe’nin Kürt bölgesinde resmi dil olarak kullanılması; Kürtlerin sosyal ve ekonomik durumlarının düzeltilmesi, Geçici Anayasa’nın 3. maddesindeki “Kürtler ve Araplar Irak cumhuriyetinde eşit kardeştir” hükmünün tatbikini dile getirmiştir.80 

Sovyetlerin 1961 yazında Barzani’nin silahlanmasına yardım etmeye başlaması SSCB’nin Bağdat üzerindeki baskılarını artırdığı şekilde yorumlanmıştır. Bağdat’taki otoritesi zayıflayan Kasım yönetimi ise 8 Şubat 1963’te Abdüsselam Arif liderliğinde bir grup asker tarafından gerçekleştirilen darbeyle devrilmiştir. Pan Arabizm döneminin başladığı Arif kardeşler döneminde Kürt hareketi varlığını sürdürmek için bir kez daha dış desteğe başvurmak zorunda kalacaktır. 

1963 darbesi sonrası Bağdat’ta etkili olan en önemli aktörlerin başında Baasçılar ve Pan Arabistler gelmekteydi. 17 Nisan 1963’te Irak, Mısır ve Suriye arasında Federal Arap Cumhuriyeti kurulacağının ilan edilmesi, Kürtler için otonomi ya da federe birliğin eşit üyesi gibi haklardan bahsedilmemesi, Kürtlerin Panarabizm korkusunu doruk noktasına taşımıştır. 

Anlaşma çerçevesinde askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel bütünleşmeye ilişkin programların adım adım uygulanmaya başlanması, Kürt hareketinin karşısında bundan sonra en az üç ülke olacağını ve düşmanın büyüyerek güçleneceği şeklinde algılanmıştır.81 

Nitekim Bağdat yönetimi, Kürtler ile Nisan 1963’de yapılan son görüşmelerde de anlaşmaya varılamaması üzerine 10 Haziran’dan itibaren askeri harekâtın başlayacağını ilan etmiş, Kürtlerden 24 saat içinde silahlarını teslim etmesini istemiş ve devrim düşmanı ilan ettiği Molla Mustafa Barzani’nin başına 500 bin sterlin ödül koymuştur.82 

Operasyonlar 10 Haziran’da Süleymaniye’de 5 bin Kürt’ün tutuklanmasıyla başlamış ve Kasım ayına kadar sürmüştür.83 Operasyon sırasında Suriye’deki Baas yönetimi Arap dayanışması çerçevesinde İsrail cephesinden çektiği 5 bin kişilik birliği Kürtlerle savaşması için Irak yönetiminin yardımına göndermiştir. 841963 yazındaki operasyonlarda Kürtlerin en yakın destekçisi SSCB idi.  
SSCB, son gelişmeler karşısında bölge ülkelerini uyararak Irak’ın kuzeyindeki Kürt ayaklanmasına müdahalede bulunmamaları için tehdit etmiştir. SSCB basını “Kürt ulusal hareketini” destekleyen ve Bağdat yönetimini ağır biçimde eleştiren yayınlar yapmıştır. Baasçıların tasfiye edildiği 1963 sonbaharına kadar SSCB’nin Irak’a askeri yardımlarını askıda tutacak olması, Irak’ı silah ihtiyacını karşılamak için İngiltere’ye yöneltecektir.85 Irak birliklerinin saldırıları başlayınca Bağdat’ı Kürtlere karşı Hitler’in yöntemlerini kullanmakla suçlayan Sovyetler, kısa süre sonra Moğolistan Hükümeti üzerinden BM Genel Kurulu’na Kürt soykırımının tanınması amacıyla önerge verdirmiştir.86 

Sovyet tehditlerine rağmen devam eden Irak güçlerinin operasyonları, yönetimdeki Baas kanadını tasfiye etmeye çalışan Mareşal Arif’in 18 Kasım 1963’te yapacağı darbe için kuzeydeki askeri birlikleri çekmesiyle yavaşlamıştır.87 Arif’in Baasçıları tasfiye etmesinin ardından Sovyetlerin ve ABD’nin Bağdat’ta nüfuz kurma mücadelesi kızışmıştır. Her iki taraf 
da yüzlerce milyon dolarlık askeri yardım paketleri açmışlardır. ABD bir taraftan da Kürtlere barışçıl çözüm telkin etmeye devam edecektir. Irak-Suriye ilişkileri ise bozulmuştur. 
Suriye’de yönetimde olan Baasçılar, Irak Baası’nın tasfiyesinden rahatsız olup Kürtlerle savaşmak üzere gönderdiği birlikleri geri çekmiştir.88 Arap milliyetçilerinin Irak’ı bölgenin güçlü bir ülkesi yapma politikasına öncelik vermesi ise en başta Kürt muhalefeti ardından da İran ve İsrail gibi ülkeleri kaygılandıracaktır. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***