29 Mayıs 2019 Çarşamba

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 4

IRAK KÜRT MUHALAFET HAREKETİNDE ULUSLARARASI BOYUT BÖLÜM 4



PAN ARABİZMİN KÜRT MUHALEFETİYLE İLİŞKİSİ: KÜRT HAREKETİNİNİN İRAN VE İSRAİL ETKİSİNE GİRMESİ 

Baasçıların tasfiyesinden sonra Arif rejiminin milliyetçi politikalara öncelik vermesi, Irak’ın bölgede güçlenmesinden rahatsızlık duyan İran yönetimi rahatsız vermiş ve Tahran Barzani liderliğiyle doğrudan görüşmeleri başlatma kararı almıştır. Bu amaca yönelik olarak İran Şahı doğrudan Barzani’yle görüşmek üzere kendisine bir davet mektubu göndermiştir. 

davet mektubunu, SAVAK Başkanı General Bakrevan’ı temsilen gelen Kürt asıllı General Marsur Pur getirmiştir. 20 Haziran 1964’te SAVAK Başkanı Bakrevan ile bir araya gelen Barzani’ye Şah’ın Kürt ayaklanmasına karşı tavrını değiştirdiğini, her türlü yardımda bulunmaya hazır olduğunu, 1947’de Barzani hakkında çıkarılan idam kararının kaldırıldığı bildirmiş, Barzani de büyük kuşkular beslemesine karşılık olumlu yanıt vermiştir.89 Kurulan işbirliği doğrudan KDP’nin yapısına da yansımış ve Partinin 6. Kongresinde, parti programında Marksizm-Leninizme gönderme yapan her şeyin dışlanması açısından, SSCB etkisinden uzaklaşarak komünist olmayan devletlerle işbirliğine yapılan hazırlığın ilk adımları olarak değerlendirilebilir. Zira bu tarihten sonra İran ve İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi ve ABD’nin desteğinin kazanılması için çabalar artacaktır. Barzani’nin Ekim 1964’te İsrail ile yeniden ilişki kurmasına (ilk temas 1961’ deydi) İranlıların (SAVAK şefi General Pakrewan’ın) yardımcı olması, Arap olmayan üç unsurun -İran, İsrail ve Kürtler- yakın bir işbirliği dönemine girdiğinin işaretlerini vermekteydi. 

Ekim 1964’te Tahran’daki İsrail ticaret misyonu üzerinden kurulan ilişkinin ardından, Barzani’nin temsilcisi Tahran’dan bir helikopterle doğrudan Tel Aviv’e götürülmüştür. 
Temsilci, İsrail Başbakanı Levi Eskol, Dışişleri Bakanı Şimon Perez, Hava Kuvvetleri Komutanı ve bir grup subayın ardından Cumhurbaşkanı Herzog ile gizli görüşmeler yapmıştır. İsraillilere ihtiyaç listesi veren KDP temsilcisi görüşmelerin sonucunu, “İstediğimiz her şeyi elde ettik” şeklinde ifade etmiştir. İsrailliler görüşmenin ardından Kürtlere Arap ordularından ele geçirdikleri çok miktarda Rus yapımı silah ve mühimmatı vermişlerdir.90 

İsrail’in Arap dünyasıyla sorunları var olduğu ve özellikle Panarabizm ile Arap milliyetçiliği yükseldiği müddetçe, Irak’ın zayıflatılması/zayıf tutulması stratejik bir gereklilikti. İran’da aynı gerekçelerle Irak’ın güçlenmesine karşı çıkmaktaydı. Öte yandan İran’ın ve İsrail’in Kürtlerin savaşının herhangi bir tarafın zaferi veya yenilgisi gibi kesin bir sonuca ulaşmadan sürüp gitmesini tercih ettiğini söyleyen Mesut Barzani, İsrail’in o yıllardaki hedefini şöyle değerlendirmektedir: 91 

…İsrail’in çıkarı, Irak ordusunun ya da büyük bir kısmının Kürtlerle savaş halinde olmasını gerektiriyordu. Böylece Arap ülkeleriyle girişilecek bir savaşta Irak ordusunun cephe hattında konuşlanması önlenmiş olacaktı. Nitekim Kürdistan’da savaşın durduğu dönemlerde meydana gelen birkaç çatışma dışında, Irak’ın İsrail’e karşı kurulan cephelere ciddi bir askeri eylem gerçekleştirmediği görüldü… 

İsrail, Kürtler üzerindeki baskının yeniden arttığı bu dönemde, 1965 yılının Mayıs ayında David Kamhi isimli MOSSAD yetkilisini (kimi kaynaklara göre başkanı) Kürt bölgesine göndermiştir. İsrail’in yapacağı yeni yardımların detayları belirlenmiş ve yardım başlamıştır. Molla Mustafa Barzani uzun süre, İsrail’in ABD üzerindeki nüfuzunun ABD’nin Kürtleri desteklemesini sağlayacağını düşünecek tir.  Mayıs 1965’te BAC-Irak Birleşik Siyasi Komutanlığı kurulmasından rahatsız olan İran da Barzani’ye yaklaşmak için adımlar atmıştır. 

Nasır’dan ve Arap ittifakından rahatsız olan İran1965 baharında Barzani’ye havan topu, telsiz, Bruno marka yüzlerce tüfek ve İngiliz tüfekleri göndermiş, hastanelerini yaralı peşmergelerin tedavisine açmıştır. Hatta Kasım 1965’te İranlıların önerisi üzerine, Barzani güçleri İran topçusunun desteğiyle Pencıwin bölgesine saldıracaktır.92 Ocak 1966’da ise, Barzani kuvvetlerinin İran-Irak sınırındaki bir noktada yaptıkları saldırıda ilk kez ağır silahlar kullanan Peşmergelerin büyük kayıplar verdirmesi Tahran-Bağdat arasında büyük bir 
gerginliğe neden olmuştur. Irak nota verdiği İran’ı isyancılara askeri teçhizat, özellikle de havan, top, el bombası, tanksavar silahları gibi yardımlar yaparak kuzeyde İsrail benzeri bir oluşuma hizmet etmekle suçlamıştır.93 

Barzani bu sırada ABD’nin desteğini almak için oğlu Mesut Barzani’yi ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’ne göndermiştir. Fakat Amerikalılar, “Kürtlerin savaşına müdahale edemeyecekleri, bunun bir iç mesele olduğu” yanıtını vermişlerdir.94 Buna karşın İran’dan alınan yardımlar sayesinde askeri alanda kazanılan başarı Bağdat’ın geri adım atmasına yol açmıştır. 29 Haziran 1966’da Barzani ile Bağdat arasında gerçekleşen ziyaretler sonrasında ateşkes ilan edilmiştir. Bağdat’ta Kürtlerin ulusal haklarını tanıyan bir anlaşmaya varıldığı ilan edilmiştir. Anlaşmada Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması, normal yaşama dönülünceye kadar Peşmergelerin hükümet kuvveti olarak muhafazası, genel af ve genel 
seçimler gibi konular yer almıştır. Ayrıca, gizli maddelere göre başbakan KDP’nin yasalar önünde tanınacağını, tüm siyasi tutukluların bırakılacağını ve Behdinan’da Duhok çevresinde bir Kürt livası kurulacağını vaat etmiştir.95 

Anlaşmaya rağmen Irak’ta Kürtlerin istediği yasal düzenlemelerin yapılmaması tarafların zaman kazanmaya çalıştığını göstermektedir. 
Nitekim, 1967 yılına girildiğinde Arap-İsrail cephesindeki gerginliğin büyümesi de bunun göstergesiydi.  Nitekim Haziran 1967’de İsrail-Arap Savaşı başladığında Kürtlerin kuzeyde saldırıya geçmesinden ve Irak’ın enerjisini iç sorunlara ayırmasından endişe eden Bağdat yönetimi, Irak birlikleri Ürdün’e sevk edildiği sırada Barzani’den kuzeyde saldırı başlatmamasını istemiştir. Ancak Molla Mustafa Barzani, Arap dayanışması ve birliği düşüncesinin Kürtleri nerede konumlandırdığının farkındaydı ve Suriye’ye gönderilen Irak birliklerinin komutanı General Mahmud Arim’in sözleri dilindeydi. Arim, savaşın başlamasından iki gün önce yaptığı konuşmada Suriyelilerin vaktiyle “ikinci İsrail”i yani “Kürdistan”ı yok etmek için Iraklı kardeşlerine destek verdiğini, 
şimdi de Iraklıların borçlarını ödemek üzere “birinci İsrail”i yok etmeye geldiğini söylemişti.96 Buna karşın Barzani İsrail’le aynı cephede yer almanın ve herhangi bir saldırı başlatmanın ciddi sorunları beraberinde getireceğinin farkındaydı. Bu nedenle savaşın dışında kalma ve kendi konumunu savunma stratejini hayata geçirmiştir. 

Üçüncü Arap-İsrail Savaşı (Altı Gün Savaşları) bölgesel politikalarda da önemli değişimlere neden olmuştur. ABD’nin desteği sayesinde İsrail karşısında ağır bir yenilgi alan Arap devletleri, Sovyetler Birliği’ne daha fazla yaklaşmıştır. Haziran ayında İsrail’e verdiği destek nedeniyle ABD, İngiltere, Batı Almanya gibi ülkelerle ilişkisini kesen Irak yönetimi de Moskova’yla ilişkilerini geliştirmek isteyen ülkelerden biriydi. Bu çerçevede Temmuz 1967’de Sovyet Yüksek Konseyi Başkanı Podgorni Bağdat’ı ziyaret etmiş ve 1968 başında da Doğu Berlin’deki “Irak Halkının Sesi” isimli rejim aleyhtarı gizli radyonun yayını durdurulmuştur. Doğu Bloku’ndaki komünist partilerin de Kürt meselesine olan ilgileri bir anda azalmıştır.97 1968 yazında Bağdat’ta Baas destekli gerçekleşen askeri darbe ile milliyetçilerin yerini sol anlayışlı Baas iktidarına bırakması ise SSCB-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Böylece Sovyetler kısa bir süre içerisinde Irak yönetimiyle müttefik haline gelirken, Kürtlerle de farklı bir müttefik arayışını hızlandıracaktır. 

BAAS, İRAN VE İSRAİL’İN KÜRT POLİTİKALARI: BİR İLERİ İKİ GERİ 

17 Temmuz 1968’de Bağdat’ta Arap milliyetçileri ile Baasçıların bir darbeyle General Abdurrahman Arif’i devirip yönetimi ele geçirmesi ve 30 Temmuz’da yapılan ikinci bir darbeyle Baas’ın sol kanadının hâkimiyetinin kesinleşmesi, Bağdat-Moskova ilişkilerinin derinleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Diğer yandan Baasçıların 30 Temmuz 1968’de iktidarı tam anlamıyla ele geçirmiş olması, İsrail ve İran’da tedirginliğe yol açmıştır. Yeni Bağdat yönetimini uyarmak isteyen bu iki ülke, Temmuz ayı sonu Ağustos ayı başında 
Barzani’nin önüne Sepilek ve Revanduz’u ele geçirmeyi amaçlayan bir plan koymuştur. 21 Ağustos 1968’de İsrail’den, birkaç gün sonra da İran’dan birer subay gelmiştir. Mesut Barzani’ye göre bu ziyaretlerin amacı Irak-Suriye-Mısır birliğine gidilmesini engellemek için Kürtleri kullanmaktı. Ancak fazla iddialı olan ve Molla Mustafa Barzani ile kurmaylarını tedirgin eden plan uygulamaya konulamamıştır.98 

15 Mart 1969’da bir Irak tugayının yardım için Suriye’ye gitmesi, 26 Mart’ta Suriye Savunma Bakanı (ve 1970’de Devlet Başkanı olan) Hafız Esad’ın Suriye-Mısır-Irak arasında birlik ve Suriye ile Irak Baaslarının tekrar birleşmesini istemesi, 2 Haziran’da da Irak Devlet Başkanı el Bekr’ın Suriye ile birlik çağrısı yapması,99 ABD-İran-İsrail eksenini rahatsız eden gelişmelerdir. Nitekim bu rahatsızlık, Ocak 1969’da Baas yönetimi Barzani’nin 10 bin peşmergesine karşı 60 bin askerle şiddetli bir saldırı başlattığında100 İran’dan yardımı artırmasını isteyen Barzani’nin olumlu yanıt almasını ve hatta İran birliklerinin ilk kez Irak’a girip Kürtlerle omuz omuza çarpışmasını sağlayacaktır.101 1968 yazında Molla Mustafa Barzani’yle görüşmeler yapan gazeteci Hulusi Turgut, Barzani’nin askeri gücünü şöyle bildirmektedir: 30 bin Peşmerge, 6 Sahra topu, 20 uçaksavar, 1 tank, 1 helikopter, 60 roketatar, 60 bin tüfek.102 

Yardım arayışları devam eden Barzani, ABD Dışişleri Bakanı William Rogers’a mektup yazarak, destek verilmesi halinde ABD politikalarıyla tam bir uyum içinde hareket edeceklerini bildirmiştir. Barzani’nin bu mektubunu 29 Mayıs 1963’te Amerikalı diplomatlara veren temsilcileri, İsrail ile İran’ın gıda ve mühimmat yardımı yaptığını anlatmış ve yine Barzani’nin “ABD’nin 51. eyaleti olmak istiyoruz” şeklinde mesajını misyona not ettirmişlerdir.103 Barzani’nin Irak birliklerinin saldırıları karşısında çok zor durumda olması, hemen iki hafta sonra 13 Haziran 1969’da Rogers’a bir mektup daha göndermesinden anlaşılmaktadır. Barzan’nin temsilcileri Amerikalılara İran ve İsrail’in yardımlarının yetersiz kaldığını, ABD’nin gerekli araç ve gereçleri vermeleri halinde Peşmerge gücünü 25 bine çıkaracaklarını anlatmıştır.104 

Eylül 1969’da Sovyetler Birliği’nin Baas ve Kürtler arasında arabuluculuk girişiminde bulunması İran ve ABD gibi ülkeleri kaygıya sevk etmiştir. Baas’ın güçlenmesinden ve Sovyetlerin Bağdat’ta hatta Körfez’de nüfuzunun artmasından endişe etmişlerdir. İran Şahı ise, Kürtlerle sorununu çözen Irak’ın enerjisini Tahran üzerinde odaklamasından endişe duymuştur. 

Kürtlerin Bağdat ile uzlaşacağı haberini alan SAVAK Başkanı Nematollah Nasirsi soluğu Barzani’nin yanında almış ve Barzani hemen Tahran’a davet edilmiştir. 15 Ocak 1970’de Şah tarafından üst düzey bir protokolle karşılanan Barzani’ye, Bağdat ile anlaşma yapmaması halinde kendisine büyük yardımlarda bulunulacağı vaat edilmiştir. 
Şah bu işbirliğine ABD’nin destek verdiğini belirterek inandırıcılığını artırmak istemiştir. Ancak Barzani öneriyi kabul ettiyse de, İran Şahı’nın aynı ay içinde Bağdat’ta tezgâhladığı bir darbe nedeniyle vaat ettiği yardımı Kürtlere ulaştırmaması, Şah’a duyduğu güvensizliği artan Barzani’nin yüzünü Bağdat’a çevirmesine neden olacaktır.105 Buna karşılık Barzani para ve silah yardımlarını almaya devam edecektir. CIA belgesine göre İran ve İsrail yalnızca Şubat ayı içinde kendisine 3 milyon 360 bin dolar nakit para yardımı yapmıştır. Ayrıca, davet üzerine 4 Mart 1970’de İdris Barzani Tahran’a gönderilmiş, burada SAVAK ve Mossad yetkilileriyle görüşmeler yapmıştır. Görüşmelerde İsrailliler Kürtlere uçaksavar ve hafif silahlar vermeyi önermiş, Kürtlerin iki Irak tankı ele geçirmesini önermiş, bunun dışında kendilerinin de İran üzerinden tank ve tank personeli verebileceklerini söylemesi, İdris Barzani ise tank personelinin Kürtler arasında yetiştirilmesini istemiş, İsrailliler bunu da kabul etmiştir. 

SAVAK Başkanı Nimetullah Nasırı ise, savaşı yeniden başlatmaları için Kürtlere 
gerekli yardıma hazır olduklarını ve İsrail planını desteklediklerini bildirmiştir.106 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder