29 Mayıs 2019 Çarşamba

28 ŞUBAT TAN BUGÜNE BAKMAK BÖLÜM 1

28 ŞUBAT TAN BUGÜNE BAKMAK BÖLÜM 1


28 ŞUBAT 1000 DEĞİL, 10 YIL SÜRSEYDİ FETÖ OLUR MUYDU. 

MEHMET BİCAN 
Tansu ÇİLLER
07.11.2012
7 Kasım 2012 Çarşamba 





BİRİNCİ OTURUM 
Açılma Saati: 11.03 
BAŞKAN: Nimet BAŞ (İstanbul) 


BAŞKAN – Sayın Başbakan, öncelikle Komisyonumuzun davetine icabet edip bizi değerlendirmelerinizi almak üzere kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. 

Ben biraz Komisyonumuz hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında grubu bulunan şu andaki tüm siyasi partilerin vermiş oldukları ortak doğrultudaki önergelerin birleştirilmesi suretiyle oluşturulan Komisyonumuz, ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralarla demokrasiyi işlevsiz kılan tüm girişim ve süreçlerin yine tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuştur. Bütün siyasi partilerin ortak doğrultuda vermiş oldukları önerge, demokrasimiz açısından önemli bir kazançtır. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2011 seçimlerinden sonra oluşan Parlamento temsilde adalet ilkesinin 
gerçekleşmesi bağlamında toplumun büyük kesimlerinin iradesinin Parlamentoya yansıdığı, yüzde 85 oranında yansıdığı bir dönem. Aynı zamanda, seçimlere katılım oranının en yüksek olduğu seçim olması hasebiyle aynı doğrultuda iradenin bütün siyasi partiler tarafından sergilenmiş olmasını gelecek adına, gerek demokrasimiz adına umut verici bulduğumuzu ifade etmek isterim. 

Elbette, kısaca ismini okuduğum ama önergelerdeki çerçevesi itibarıyla çok geniş dönemleri içeren Komisyonumuz, meselenin tüm boyutlarıyla ele alınmasından ne anlanması gerektiği konusunda iç toplantılarında şöyle bir karara vardı: Öncelikle, darbe dönemlerinde darbe öncesinde, darbe esnasında ve darbe sonrasında olmak üzere belli dönemleri kapsayacak şekilde olayın siyasi boyutlarını araştırmayı, hukuki boyutlarını araştırmayı, ekonomik boyutlarını, iç ve dış etkileri, sosyal ve psikolojik etkilerini ve en son olarak medya etkileşimini araştırmayı çerçeve olarak çizdik. 

Takdir edersiniz ki bütün bunlar aslında birbirinden bağımsız gibi gözükse de bir darbenin yapıldığı ve demokratik dönemin kesintiye uğratıldığı dönemlerde, başta medya olmak üzere, psikolojik açıdan toplumun hazırlanmasındaki rolleri kadar ekonomik göstergelerin değişmesi veya sermayenin değiştirilmesi gibi birbiriyle çok bağlantılı ve geçişken etkilere sahip. Dolayısıyla, tüm bu boyutların araştırılmasını, belli bir çerçevede, bu kısa dönemde bir fotoğrafı Türkiye'nin önüne koymayı hedefliyoruz. 

Komisyonumuz üç ayrı alt komisyon çerçevesinde çalışıyor. Bunlardan bir tanesi, 1960 darbesi ve 71 muhtırasını içeren, bir diğeri 1980 darbesini içeren dönem, en son 28 Şubat dönemi, “postmodern darbesi” dediğimiz dönem. 
Sizin Komisyonumuza davet edilmenizi isteyen alt komisyon 28 Şubat Alt Komisyonu olmakla birlikte, ülkemizde önemli görevlerde bulunmuş, bakanlıklarınız dışında Başbakanlık yapmış birisi olarak, ülkemizin demokrasi tarihi açısından darbeler döneminin tamamının, eğer yapmak isterseniz, genel bir değerlendirmesini yapmak üzere önce sözü size bırakıyoruz; en son olarak da ilgili bölümde 28 Şubata ilişkin olarak değerlendirmelerinizi alacağız. Siz bu değerlendirmelerinizi tamamladıktan sonra biz milletvekillerimizle somut sorulara geçeceğiz. Çalışma yöntemimiz bu şekilde. 

Ben şimdi burada bulunan milletvekillerimizi size tanıtmak istiyorum. Sağımda Sırrı Süreyya Önder Bey, Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili; Yaşar Karayel Bey, AK PARTİ Kayseri Milletvekili, 28 Şubat Alt Komisyonu Başkanı; Mehmet Şeker Bey, Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili, 28 Şubat Alt 
Komisyon Üyesi; İdris Şahin Bey, AK PARTİ Çankırı Milletvekili, 28 Şubat Alt Komisyon Üyesi ve üst Komisyon Sözcümüz; Feyzullah Kıyıklık Bey, AK PARTİ İstanbul Milletvekili ve 28 Şubat Komisyonu Üyesi; Enver Yılmaz Bey, AK PARTİ İstanbul Milletvekili, 1960 Darbesi Alt Komisyonu Başkanı; Cengiz Yavilioğlu Bey, AK PARTİ Erzurum Milletvekili ve 60 Darbesi Alt Komisyon Üyesi; Ahmet Toptaş Bey, Cumhuriyet Halk Partisi Afyonkarahisar Milletvekili ve de 1960 Darbesi Alt Komisyon Üyesi; Atila Kaya Bey, Milliyetçi Hareket Partisi 
İstanbul Milletvekili. Diğer arkadaşlarımız uzmanlardan oluşuyor. 

Genel bir değerlendirme yapmak üzere sözü size bırakıyorum. 

Buyurun Lütfen. 

TANSU ÇİLLER – Tabii, Sayın Başkan. Bir kere sizin şahsınızda bütün arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyorum. Görülüyor ki çok zor bir görevi yapıyorsunuz ama başarıyla götürdüğünüzü görüyorum. Baştan hepinizi 
tekrar bir kutlamak istiyorum. 

Ben darbelere ilişkin ve 28 Şubat, aslında yaşanmışlığın içinde olan, benim açımdan değerlendirilmesi gerekli olan 28 Şubat darbesine ilişkin ilk kez konuşuyorum. Şu ana kadar birçok televizyon sekiz dokuz yıldır bunun üzerinde durdular ama ben yanlış yazılmış bir tarihin yine milletin arşivlerine, Meclisin arşivlerine doğrudan geçmesinin daha doğru bir yöntem olacağını hep düşünegeldim. Dolayısıyla, bugün burada paylaşacaklarım çoğunlukla ilk kez bu konuda söyleyeceklerimden oluşacaktır. 

Şöyle bir çerçeve içerisinde bunu ele almak istiyorum bu bakımdan: İlk önce, 28 Şubatın bir değerlendirmesini, tanımlamasını yapacağım. Bunu yaparken hem yaşanmışlığın hem de son, 2 Ekimde Sayın Özel Yetkili Savcı bizi davet etti, ısrarla davet etti ve bu davette ortaya çıkan ve gösterilen çok net belgelerin… Ki 
bunların bir bölümünü daha sonra sizinle paylaşacağım. Bu paylaşma da elbette süregelen bir yargı sürecinin hassasiyeti çerçevesinde olacak ama somut birtakım bulguları benim ve bizim Doğru Yol Partisi olarak yaşadıklarımızın da paralelinde olan ve bizi de aşan birtakım belgeleri de ilk defa yine sizinle burada, o çerçevede, o hassasiyet çerçevesinde paylaşacağım. 

Bütün bunların ışığından geçirildiğinde görülüyor ki 28 Şubat bir darbedir. Bu belki ezber bozan bir darbedir ama bir darbedir. Ezber bozan bir darbe çünkü öncelikli olarak, zihinlerde bir darbenin silahlı, tanklı yapılması, Meclisin önüne gelmesi, Meclise kilit vurulması gibi bir şartlanmışlık var. Siyasi tarihimizin bize 
bıraktığı bir şartlanma bu. 28 Şubat böyle değil, 28 Şubat tankla tüfekle yapılmadı, Meclisin önüne gelmedi tanklar. Eğer gelseydi, hiç kuşkum yok ki siyasetçi onu durdurmak için üstüne çıkardı, o tankların üstüne çıkılırdı 
ama öyle olmadı. Bunun tam tersi… Evet, bir Sincan’da tanklar yürüdü ama gittiği yer bir tatbikat alanıydı, en azından öyle söylendi ve öyle de oldu, Meclise gelmedi. Ama onun yerine, görülüyor ki Meclisin içine bir boğa salındı ve muleta da Doğru Yol Partisinin üstüne atıldı ve o darbelerle o parti parçalanarak o koalisyonun ve o Hükûmetin düşürülmesi meselesi icra edildi ve bir süreç hâlinde de devam etti. 

Şimdi, ikinci ezber bozan, 28 Şubatın ikinci ezber bozan boyutu da budur; bir süreç olması. Yine, tarihimizden gelen bir şartlanmışlık var, o da biz belli bir kesiti görürüz hep. İşte, 27 Mayısta oldu, 12 Eylülde oldu. 28 Şubat böyle değil, 28 Şubat bir süreye yayılmış ve bu yayılırken de aslında tarihi 28 Şubatla 
başlamayan, daha öne gelen neden olduğunu da izah etmeye çalışacağım- ve belki de AK PARTİ’nin 2002 seçimlerini kazanmasından sonra dahi devam eden ve illa bir gün ve tarih belirlenecekse eğer, belki Sayın Cumhurbaşkanının, Abdullah Gül’ün yukarı çıktığı veya tarih belirlemek de mümkün değil; yani böyle gölgeler hâlinde yok olan, gölgeler hâlinde başlayan ama çok somut bir darbe. Tekrar ediyorum: Sayın Savcının gösterdiği belgeler ki bunları sizinle paylaşacağım kısmen, yine o hassasiyet çerçevesinde bunda şüphe 
bırakacak bir nokta bırakmıyor. 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder