28 ŞUBAT TAN BUGÜNE BAKMAK BÖLÜM 11
Şimdi, Sayın Demirel’e ilişkin… Benim böyle bir şeyi imzaladığımı kim söyledi, şeyde merak ettim eğer bir şeyse yani böyle bilmem ne kafelerinde…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – 8. Ağır Ceza, banka davalarına bakan Mahkemenin Başkanı, “O süreç içerisinde bu tür lisans verme hadisesinin yaygın olduğunu ve hatta o dönemin işte etkin isimlerinden biri ben tam olarak hatırlamadığım için, arkadaşlarımız şimdi sizin isminizin geçtiğini uyarınca söylediler- o dönemde
böyle lisans ihaleleri veriliyordu.” çok fazla da yani bu sizin sıkıştırıldığınızı gösteriyor.
TANSU ÇİLLER – Hayır, hayır ben böyle bir şeyi zorla da olsa kesinlikle yapmam. Yani zorlanarak da yapmam, ihale başka bir olay, ihaleye açılmışsa bir şey, bunu bilemiyorum, yani tekrar ediyorum, benim çok karşı olduğum bir şeydi bu yani duruş olarak da çok karşı olduğum bir şeydir dolayısıyla, bunu kim, hangi
belgeyle veya nasıl, hangi şahitle veya bir şeyde söylüyor? Doğrusu çok şaşırıyorum yani bunu bilmek isterim çünkü gerçekten çok ters olay, bize ters en azından.
Şimdi, ikincisi 28 Şubat, bir darbe miydi? Zannediyorum ki bundan daha açık söyleyemezdim yani 28 Şubat, bir darbedir, ezber bozan bir darbedir ve bu darbe, eğer milletvekili çoğunluğu azınlık yapılıyorsa ikna odalarında bu darbenin nasıl olduğuna dair bir göstergedir, şeklinde bir açıklamam oldu, yine o dönem
açıklamalarımda “Bu bir Çankaya darbesidir.” dediğim, sonra tekrar “Parlamentoya karşı yapılmış bir suikasttır.” dediğim o günün gazetelerinde, o günün beyanlarında, esasen mevcuttur ama bunu bir hukuki platform olarak
değerlendirmiyorum, bunu daha çok demokrasinin etik kuralları çerçevesinde değerlendiriyorum ama ileri demokrasiler, bununla bağdaşmaz yani böyle olan bir şeyin, bu demokrasidir, demokrasinin gereğidir dememiz de mümkün değildir. Bunu, tekrar ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bundan sonraki bir sualinizde; “Millî Güvenlik Kurulu uygulama mercisi hükûmettir…” anlıyorum 28 Şubata ilişkin soruyorsunuz, kararlarına ilişkin soruyorsunuz.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – “Beyanlarımızı Meclise götürmeyi düşündük.” diyorsunuz, sizi bu noktaya iten…
TANSU ÇİLLER – Hayır. Eğer, böyle söylediysem de, böyle tutanaklara geçtiyse yanlış ifade etmiş, söylediğim şey şu: Nihayet, demokrasilerde her şeyin üstünde olan Meclistir, belli bir şey Meclisten geçtiği zaman ancak millî iradenin vazgeçilmez unsuru olur. Millî Güvenlik Kurulu kararları, bazen alınır ve uygulanmaz, bazense hükûmetler hiç alınmamış Millî Güvenlik Kurulu kararlarını, Bakanlar Kurulundan, Meclisten geçirerek uygularlar. Bizim orada yaptığımız şey, tekrar ediyorum, Bakanlar Kurulu süzgecinden geçirerek Meclise
götürdüğümüz şeyler bizim zaten arkasında olduğumuz şeyler, öyle de olması lazım ama mesela, sekiz yıllık zorunlu eğitimi, biz sekiz yıllık eğitimi mesela Doğru Yol Partisi olarak benimsiyorduk ama zorunlu eğitim farklı bir mecraya sokuyordu olayı. Bizim sekiz yıllık eğitim programımızda vardı ama zorunlu eğitim bir başka olayı ifade ediyor. Yani bütün meslek okullarının bir yerde orta kısımlarının lağvedilmesine… Ve bunu niçin yapıyorsunuz? İşte, imam-hatip okullarını kapatmak için yapıyorsunuz ama onu da o çerçeveye sokuyorsunuz.
Bunlar doğru değildi çünkü biz meslek okullarına -her şeyin ötesinde, teknik olarak söylüyorum- çok ehemmiyet vermiş bir gelenekten geliyoruz. Yani biz meslek okullarının çoğalmasında çok etkin olduk. Bunun kapatılması doğru değildi ama sekiz yıllık eğitimi uygun görüyorduk. Uygun gördüğümüz kararlar uygulandı ama asıl kilit noktada olan kararlar, yani o günün zorlaması şeklinde ortaya çıkarılabilecek nitelikte olan veya değerlendirilebilecek nitelikte olanlar, tekrar ediyorum, Sayın Yılmaz Hükûmeti kurulduktan hemen sonra icra
edildi. Söylemek istediğim buydu. Eğer başka bir şey…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – O zaman zabıtlara yanlış geçmişti, düzelmiş oldu bu vesileyle.
TANSU ÇİLLER – Onu düzeltmiş olduk böylece.
Doğrusu, Sayın Ecevit’in Ahmet Necdet Sezer konusunda ortaya attığı isim olarak belirlenen Cumhurbaşkanlığı adayı… Böyle miydi, yoksa yanlış yazılmış mı zaten daha evvelden tutanaklardan?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başbakanım, sizinki değil, o başka bir konuyla alakalı, bilmiyoruz.
TANSU ÇİLLER – Peki, devam edelim.
Sayın Ecevit, Ahmet Necdet Sezer’i gündeme getirmiştir. Hatta bir gün bir geç vakit bu geldi bizim önümüze. Hatırladığım kadarıyla, hatta Bilkent’te evde bir toplantı yaptık bu konuda ve biz Doğru Yol Partisi olarak bu ismi değerlendirdik. Bunun kimden çıktığı konusunda benim bir bilgim yok. Yani Haberal bunu
söylemiş, ondan sonra Ecevit bize bunu getirmiş, onu bilmiyorum ama Sayın Ecevit bize bunu getirdi, çok hızlı biçimde geçirmemiz lazım olduğu konusunda hassasiyeti vardı, biz de geceleyin geç vakit Doğru Yol Partisi olarak toparlandık, değerlendirme yaptık. Zannediyorum ki arkadaşlarımız ilk önce bir miktar frene basmak istediler yanılmıyorsam ama sonuç itibarıyla hep birlikte bunu yapmanın gereği üzerinde duruldu ve bu şekilde geldi. Yani Sayın Ecevit’in Haberal kanalıyla bu ismi alıp almadığı konusunda bir bilgim yok.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bu da Yanlış anlaşıldı Sayın Başbakan çünkü Ecevit önce Haberal’ın olması noktasında bir düşüncesi bir var iken bu görüşme esnasında, o süreç içerisinde Sayın Yılmaz’la görüşmeye gidiyor, görüşme esnasında bizzat İsmail Hakkı Karadayı Paşa tarafından telefonla aranıyor ve Haberal noktasındaki ısrarından vazgeçip Sezer’i ön plana çıkartıyor. Buna dair bilginiz var mı?
TANSU ÇİLLER – Uludağ’da İsmail Hakkı Karadayı’yla görüşmem kesinlikle gerçek dışı, böyle bir şey olmadı. Tesadüfen, benim olduğum bir iki gün içerisinde onun da orada olduğu doğrultusunda bir bilgi geldi bana ama bizim kesinlikle böyle bir görüşmemiz olmadı. Dolayısıyla, böyle bir şey söylemiş olmam da gündemde değil, konuşmuş olduğum da doğru değil.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Siz değil efendim, Kalemli söylemişti. Kalemli bize -Meclis tutanaklarında var- sizin görüştüğünüzü söyledi ama…
BAŞKAN - İsmail Hakkı Karadayı da reddetti bunu.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Ama İsmail Hakkı Karadayı da reddetti.
TANSU ÇİLLER – İsmail Hakkı Karadayı’da… Hatta bu konuda ben hemen bir yalanlama da gündeme getirdim çünkü Özel Yetkili Savcıyla görüştükten hemen sonra böyle bir şey çıktı gazetelerde, hangisiydi bilemiyorum, yani benim sanki böyle bir şey söylediğim doğrultusunda. “Kesinlikle gerçek dışıdır, böyle bir şey
olmamıştır.” diye hemen bir açıklama yaptım. Dolayısıyla, çok az açıklama yapıyorum, yani çok gerekli görmedikçe hiçbir açıklamada bulunmuyorum, biliyorsunuz belki bu duruşumu ama bu konuya gerekli gördüğüm için hemen yaptım.
Bu arada, evet, bizim, Batı Çalışma Grubunu kamuoyunun önünde açıklamak ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmek konusunda inisiyatifimiz oldu. Yani Batı Çalışma Grubunu otaya çıkaran, bir yerde, Doğru Yol Partisi kanadı olmuştur. Tekrar etmek gerekirse eğer: Meral Akşener “Bunu ne yapalım?” diye bana getirdi, ben de “Bunu kamuoyundan gizlememiz doğru değil, bunu mutlaka ortaya çıkarmak lazım. Bu son derece önemli bir olay.” dedim ama “İlk önce merhum Erbakan’a bunu götür, sonra gereğini konuşuruz.” dedim, o arada
merhum Erbakan bunu Sayın Cumhurbaşkanına hemen iletmiş, Sayın Cumhurbaşkanı da hemen Türk Silahlı Kuvvetlerine iletmiş ve birdenbire Türk Silahlı Kuvvetlerinin özellikle Güven Erkaya kanadından bize bir bombardıman geldi, Meral Akşener’in üzerinden geldi. Meral Akşener de çok dik durdu orada ve bu bombardımanın asıl hedefinin aslında ben olduğum çok açıktı çünkü Doğru Yol Partisi kanadına yükleniliyordu bu konuda ama mesele bundan ibaret. Zannediyorum ki…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Yani “Açık darbenin önlenmesine bir gerekçe olmuş mudur?” diye sormuştum.
TANSU ÇİLLER – Açık darbenin önlenmesinde…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Şimdi “Uzun süreli bir süreç yaşandı 28 Şubatta. Bu hadiseleri, gizli yapılanmaları sizin ortaya çıkartmış olmanız silahlı kuvvetlerin açık bir darbe yapmasını önlemiş midir?” diye sorum buydu.
TANSU ÇİLLER – Vallaha, benim kanımı soruyorsanız eğer, benim edindiğim intiba, Türk Silahlı Kuvvetleri belki bir miktar, belki belirli bölümlerinde…
Çünkü “Türk Silahlı Kuvvetleri” dediğiniz zaman tek vücut bir şeyden de bahsetmiyorsunuz. Belki bir bölümü işte tanklı tüfekli geleneksel bir darbeyi düşündü ama benim algım o ki aslında bu böyle planlanmadı. Yani hiçbir yerinde gerçek bir darbe, bizim anladığımız o geleneksel darbe… Ben çıkarılıp, olayın ezber bozan bir darbeye dönüştürülerek uygulanması konusunda bir kanaat
oluşmuş, belli bu. Bunun icrası da Batı Çalışma Grubunda görülüyor. Bu Batı Çalışma Grubunun da “Niçin? Biz ne yaparız?”ın tek hedefini, dediğim gibi, Tansu Çiller olarak söylüyorlar. Niye? Tansu Çiller çekilirse Doğru Yol Partisi de göçer, çöker. Bu kadar açık, yani bu kadar açık.
BAŞKAN – Ahmet Toptaş Bey, buyurun efendim.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Efendim, bizi evinize konuk ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, “ezber bozan bir darbe” dediniz ve Meclise bir boğanın salındığını…
TANSU ÇİLLER – Boğa, İspanyollar boğaları…
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Evet, boğanın salındığını söylediniz.
Peki, bu boğa kim? Meclise bir boğa salındı, Mecliste dolaşıyor bu boğa yani.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Biliyorsunuz o boğayı.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Efendim, yani bulmaca çözmeye gitmeyelim.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Ben de onu söyledim.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Dolayısıyla, Sayın Demirel’in… Biraz önce Değerli Arkadaşım İdris Şahin sizin sözlerinizden yola çıkarak kendi değerlendirmesini yaparken sanki bu darbeyi yapan adamlardan birisinin bir mahkeme hükmünü okur gibi okuduğuna itiraz ettim, o da “Öyle değil. Ben bir tespit yapmak için anlatıyorum.” dedi.
12. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder