osman pamukoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
osman pamukoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2016 Pazartesi

HEPAR, BU YAPISI İLE İNANDIRICI OLABİLİR Mİ?






HEPAR, BU YAPISI İLE İNANDIRICI OLABİLİR Mİ?

    



















Serdar ANT

      Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR), kamuoyunda, daha ziyade Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ile tanınıyor. Halkımız HEPAR ile ilgili bir tek Osman Pamukoğlu'nu biliyor, denilebilir. Televizyonlara çıkılacaksa Osman Pamukoğlu çıkıyor,
demeç verilecekse Osman Pamukoğlu veriyor, sürekli Osman Pamukoğlu konuşuyor. Lider kuşkusuz önemlidir, hele ki Türk siyasetinde... Ama «tek kişilik ordu» izlenimi vermek HEPAR açısından olumsuz sonuçlar da yaratabilir.

Peki, HEPAR'ın yönetiminde başka isimler yok mu? Onlar neden hiç konuşmuyorlar?

Merak ettim, HEPAR'ın resmi web sitesinde (www.hakveesitlik.org.tr) yer alan Başkanlık Divanı üyelerine bir baktım. İki isim dikkatimi çekti.

Birincisi, «İdari ve Hesap İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Fikri Ecmel Seren... Google'de Fikri Ecmel Seren ile ilgili bir tarama yapıldığında karşınıza « Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Listesi » çıkıyor! Kısacası, eğer bu listedeki isimler doğruysa, Fikri Ecmel Seren bir mason! Ne var ki, İnternette bulduğunuz her bilgiye de güvenmemek gerek. O zaman ya bizzat HEPAR'ın «İdari ve Hesap İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» ya da HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu şu soruyu en kısa zamanda yanıtlamalıdır:

«HEPAR'ın kasasından sorumlu olan kişi gerçekten bir mason mu?»
HEPAR'ın Başkanlık Divanı'nda yer alan kişilerden bir diğeri de «STK ve Meslek Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Bahadır Özgün... Bahadır Özgün, www.bahadirozgun.com adresinde yer alan web sitesinde kendi özgeçmişini ve faaliyetleriyle ilgili bilgileri de vermiş. Bahadır Özgün, özgeçmişinde «Halen Bursa'da tekstil imalatı ve ticareti konusunda faaliyette bulunan EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şti. firmasında görev yapmaktayım» diyor. Ama EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şti.'nin web sitesine (www.ebteks.com) girdiğinizde «About Us» başlığı altında «EBteks is a family company which was established in 1997 by Elif Özgün and Bahadır Özgün», [yani «EBteks, 1997'de Elif Özgün ve Bahadır Özgün tarafından kurulan bir aile şirketidir.» (Çeviri bana ait. S.A)] bilgisiyle karşılaşıyorsunuz. Açıkçası, Bahadır Özgün, EBteks'in çalışanı değil, sahibi! Diğer bir ifadeyle, Bahadır Bey, bir işadamı, bir işveren...

İyi de Bahadır Özgün, özgeçmişinde EBteks'in kurucusu ve sahibi olduğunu neden yazmıyor da sadece bu firmada «görev yapmaktayım» diyor? Şirket sahibi olmak utanılacak bir şey mi? Yoksa Bahadır Özgün'ün işveren kimliği, HEPAR'ın «hak» ve «eşitlik» anlayışı ve söylemiyle çelişiyor mu? Eğer öyleyse, Bahadır Özgün neden HEPAR üst yönetiminde?

Bahadır Özgün, özgeçmişinde
«Bursa'ya yerleşmem sonrası üyesi olduğum Bursa GESİAD'ın (Genç Sanayici İşadamları ve Yöneticileri Derneği ) 7 yıl süre ile sırasıyla Başkan Yardımcılığı ve Genel Sekreterliği görevlerini yürüttükten sonra, 20 Ocak 2009 tarihindeki Genel Kurul seçimlerinde Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim»
dediğine göre, işadamlığında utanılacak bir şey olmasa gerek...

Görüldüğü gibi, HEPAR'ın «STK ve Meslek Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Bahadır Özgün, aynı zamanda Bursa Genç İşadamları ve Yöneticiler Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı... Bahadır Bey'i yakında TÜSİAD üyesi olarak da görür müyüz acaba?

Ama Bahadır Özgün, bir işveren olmasına rağmen, «hayır» işlerinden de uzak durmamış. Siyasete atılıp vatana, millete hizmete soyunmadan önce, bir «LEO» (yani «genç LIONS» ) olarak yıllarca canla başla çalışmış, hizmet etmiş! Özgeçmişinde bu faaliyetlerini de saymış Bahadır Özgün:
«Askerlik sonrası sistemi ve çalışmalarını yakından tanımak amacı ile girdiğim LIONS derneklerinin gençlik teşkilatı olarak tanımlayabileceğim LEO kulüplerinden Ankara Keçiören LEO Kulübünün kurucu asbaşkanlığı ve ardından başkanlığı görevinde bulundum. Daha sonra 118-U bölgesi olarak tanımlanan o süreçte tüm Anadolu'da bulunan LEO Kulüplerinin üst yönetimini (District ) kurup, Kurucu Genel Başkanlığı görevine seçimle geldim. Görev sürem sonunda Lions derneklerine veda ettim.»
Merak eden LEO ve LIONS oluşumlarının ne olduğunu, ne yaptıklarını, nasıl bir geçmişe sahip olduklarını ve bu bağlamda masonlukla ilişkisini araştırır, öğrenir. Belki de LEO Kulüpleri'nin Üst Yönetimi'nde yıllarca görev yapmış olan Bahadır Özgün, kamuoyunu bu konuda aydınlatır!

Daha gençlik yıllarından sivil toplum örgütleriyle çok ilgili olduğu anlaşılan ve bugün de bir «meslek örgütü» olarak Bursa GESİAD'ın Başkanı olan Bahadır Özgün, özgeçmişinden anlaşıldığı kadarıyla çok yönlü ve özgün bir kişi... Örneğin ırkçı milliyetçiliğin tanınmış isimlerinden Hüseyin Nihal Atsız hakkında sitesinde şu yorumu yapmış:
«Bilgi birikimi, fikirleri ve yaşam görüşü hakkında birçok farklı görüş var olan Hüseyin Nihal Atsız'ın fikirleri ne olursa olsun eserleri mutlaka okunmalıdır. Çünkü eserlerinde bir milletin bayrağa, toprağa, ana-baba'ya, sevgiye ve sevgiliye, ahlak'a, kısaca tüm hayata bakışını anlatıyor Nihal Atsız. Başkalarını bilmem ama ben onu okurken zaman zaman gözyaşlarıma hâkim olamayıp hayata başka bir boyuttan bakıyorum. Acaba ben katıksız bir Türk müyüm? Mutlaka ki HAYIR... Peki, neden okuduğumda bu kadar etkilenmem? Hüseyin Nihal Atsız'ın kalem gücünden tabii ki ama bir de TÜRKLÜK olgusu var! Bence TÜRKLÜK olgusu bir RUH... Ve bence bu bir etnik kimlik değildir. TÜRKLÜK manevi bir olgudur.» (Cümle düşüklükleri ve yazım yanlışları bana ait değil. S.A)
Bu yazının konusu Nihal Atsız'ı tartışmak değil. Bahadır Özgün ya da bir başkası Nihal Atsız'ın görüşlerini de beğenebilir, benimseyebilir. Bu da anlaşılabilir bir şey... Ama Bahadır Özgün, madem «TÜRKLÜK olgusu bir RUH... Ve bence bu bir etnik kimlik değildir. TÜRKLÜK manevi bir olgudur.» diye düşünüyor, o zaman sahibi olduğu EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd.Şti.'nin resmi web sitesi neden İngilizce hazırlanmış? Denilecektir, «işte biz ihracat yapan bir şirketiz, hedef kitlemiz yabancılar, onun için tanıtım da yabancı dilde...» İyi de aynı web sitesinin bir de Türkçe ara yüzünü hazırlatmak bu kadar mı zor, bu kadar mı maliyetli bir şey!

Yazının başında HEPAR adına sürekli Osman Pamukoğlu'nun konuşmasının kamuoyunda « Tek Kişilik Ordu » izlenimi yaratarak HEPAR açısından olumsuz sonuçları olabileceğini söylemiştim. Ama Bahadır Özgün ya da Fikri Ecmel Esen gibi Genel Başkan Yardımcıları da HEPAR adına çıkıp konuşsalar, acaba daha « olumlu » sonuçlar alınabilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım. Acaba « vitrinde » hep Osman Pamukoğlu'nun görünmesinin nedeni, HEPAR üst yönetiminde yer alan bazı isimlerin kimi niteliklerinin ve geçmişlerinin, partinin « Hak » ve « Eşitlik » söylemi ve birçok sosyoekonomik vaadi ile bir çelişki oluşturması mı?

HEPAR bu yapısı ile inandırıcı olabilir mi, ne dersiniz?


Serdar ANT


.

30 Kasım 2014 Pazar

Hilâl ile Artı Muhabbet Programı Osman Pamukoğlu 28 Kasım 2014

Hilâl ile Artı Muhabbet Programı  

Osman Pamukoğlu  28 Kasım 2014







OSMAN PAMUKOĞLU Hilal'le artı muhabbet 28 Kasım 2014


Genel Başkanımız Sn. Osman Pamukoğlu,
artıbir tv'de Hilâl Ergenekon'un sunduğu
Hilâl ile Artı Muhabbet programında yaptığı
açıklamalardan bazı başlıklar

Halk istiyor diye MHP ve CHP ile görüşme teklif ettim.
MHP tabir-i caizse sipere girdi, kaçındı.
CHP Genel Başkanı Dersimli Kemal ile 1 saat 10 dakika görüştüm. Ülkenin durumunu anlattım. 30 Ekim'e kadar süre verdim.
Geri dönüş olmadı.

Ben de üzerimdeki ''Oylar bölünmesin.'', ''İttifak yapın.'' baskısını attım.

CHP Cumhurbaşkanlığı seçimiyle son barutunu kullanarak halkın gözünde bitmiştir.

Muharrem İnce, benimle Halk Arenası programına çıktığına pişman oldu.
Programda da Uğur Dündar'a dönüp '
'Tek tek konuk edin bizi diye söylemiştim.'' dedi.
Programı izleyen halkın da görüşleri ortada.
Yalova seçiminde beni aradı adayımı çekmem için ben de çektim. Yalova'yı kimin oylarıyla aldıkları ortada.
''Ben de sizle gelip Yalova'da propaganda yaparım.'' dedim.''
Benimle birlikte görüntü verince,


((( PKK'lıların oylarını, desteğini alamamaktan korktular.)))

Twitter ile bana yazıp çizmeyeceksin gelip karşımda konuşabiliyor musun?

Emine Ülker Tarhan partimize gelebilirdi, gelseydi kabul ederdik.

Dersim tartışması saçmalıktır.

Oy için Alevi vatandaşlarımızın üzerinden oyunlar oynamaya çalışıyorlar.

Ben yurdu geziyorum insanlar tamamen bu muhalefete öfkeliler..
Vatandaşlar bunlardan bıkmış durumda..

Bilinçli yurttaş konusunda millet olarak sıkıntılarımız var.
İnsanlarımız parti programlarına biraz baksınlar..

Beslenme bir toplum için çok önemli,
tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ilk hedefimiz olacaktır.

Türkiye'de vergi adaleti diye bir şey yok.
TRT'ye elektrik faturasından vergi mi ödenir?

Harçlar kaldırılacak eğitim ücretsiz hale getirilecektir.

Devlet adalet ve güvenlik için vardır.
6 – 7 Eylül ayaklanmasında güvenliği sağlayabildiniz mi?
Kamu düzeninden bahsediyorlar.
Ne düzeni sokak ortasında askerlerimizi infaz ediyorlar.
Rejim ve toprak bütünlüğümüz tehlike altında.
Göz göre göre de gidiyor.
Anlaşmalara göre bebek katili dışarı çıkacak.
Kandil’dekiler böyle söylüyor.
10.000 asker şehit edildi.
30.000 çoluk çocuğu öldürdüler.
78 öğretmeni şehit ettiler.
Türk milleti sessiz mi kalacak sanıyorlar.
Bölünmenin sonunda ne olacağı bellidir.

((( Bunun sonucu kaos ve iç savaştır.)))

Sokaklarda Kobani denen hareketlenmeler bir kalkışma hareketidir.

Türkiye, Fırat'ın doğusunda egemenliğinin % 70'ini kaybetmiştir.

Kobani'ye giden silahların ilerleyen zamanlarda
kime döneceğini herkes görecek.

Türk askerlerinin Suriye'de işi yok.
Çok meraklılarsa kendi çocuklarını göndersinler oraya..

IŞİD bölgede kalacak. Hava bombardımanlarıyla bu iş çözülemez.

Bu bölgenin karışıklığından en fazla çıkar sağlayan
İsrail ve İran'dır.
Çözüm süreci denen şey ülkenin bölünmeye götürülmesidir

Terörist başını dışarı çıkarmak için pazarlıklar yapılıyor. Bu yol, yol değil..

HDP denen şey PKK'nın meclisteki uzantısından başka bir şey değildir.

Halk bize gerekli desteği versin,
HEPAR meclise girsin, bu bölücülere adım attırmayız.

HEPAR Genel Başkanı olarak söylüyorum teröristlerle müzakereler derhal kesilecek.

Bizim parti programımız belli teslim olmazlarsa yerleri belli, gidip hepsini alacağız.

Biz meclistekiler gibi kurusıkı laf yapanlardan değiliz.
Bunların dertleri koltuk sevdası..

Başbakan olursam ilk icraatım
huzur ve güvenliği sağlamak olacaktır.

Genelkurmay Başkanı
görevini iyi idare edemediğini düşünüyorsa bıraksın.
Görevini yapamıyorsan istifa edersin,
aksi halde sen de tependekilerle beraber gidersin.

Ordumuza kumpaslar kurulurken
Genelkurmay Başkanı olarak duruş göstermiyorsan
orayı işgal etmeyeceksin.

TSK kumpaslarla fazlasıyla yıpratılmıştır.

MGK, YÖK ve RTÜK kaldırılacaktır.

Yüzde on barajının olduğu yerde
demokrasiden bahsedilemez.

Ben HEPAR'ı, AKP ile mücadele etmek için kurdum.

Bunları iktidardan indirecek bir oluşumun gerçekleştirilmesi şarttır.

Yolsuzluk, yoksulluk ve cehaletten nemalanan bir siyasi iktidar var.

Yolsuzluk ve rüşvet yiyenlerin
devlet yönetimine getirilmemesi gerekir.

Bunlar müslüman diye diye kalıplaştırılmış bir siyasi iktidar var.
Bu ülkenin bütün değerleri yozlaştı.

(((( Devrimler sonuçlanmadı. )))

Atatürk'ten sonra gelenler de devrimleri kemirdiler.
O nedenle Anıtkabir Özel Defteri'ne

(((''Bugün bizim için 11 Kasım 1938'dir.'' yazdım.))) 

Yarım kalan devrimleri tamamlamak için HEPAR'ı kurdum.

MHP, bedelli askerlik konusunda eveleyip, geveliyor.
Karşıyız desene! Nerede sizin milliyetçiliğiniz,
nerede vatanseverliğiniz!

Sarayların yanında uçakların,
Mercedes'lerin sayısı gün geçtikçe artıyor.
Almanlar bile bunlar kadar Mercedes'e binmiyor.
Bunun adı görmemişliktir.
Sanki sultan soyundan geliyor.

HEPAR, Türk milleti için 2015 Genel Seçimi'nde bir şans.
Bu şansı değerlendirip, değerlendirmemek Türk milletinin elinde. HEPAR'ın doktrini ortada, yapacakları ortada.
Değerlendirmedikleri takdir de benim kaybedeceğim bir şey yok. Olacaklar ortada.

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi Hepar
Genel Başkanı
28 Kasım 2014 saat: 20:30

Hilâl ile Artı Muhabbet programı

Genel Başkanımız Osman Pamukoğlu,
+1 TV'de Hilal Ergenekon'un konuğu oldu.
Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.



Programıma sizi konuk edeceğimi duyururken
 ''Efsane Komutan'' unvanınızı kullandım.
Çünkü sizi emekli bir asker olarak görmüyorum.
Siz hala benim komutanımsınız
ve sonsuza kadar da öyle kalacaksınız.

Hilal Ergenekon

http://youtu.be/0bUaUWYbu2Q

27 Kasım 2014 Perşembe

OSMAN PAMUKOĞLU CEVAPLADI; İŞİD NASIL BİTER VE YOK EDİLİR..


OSMAN PAMUKOĞLU CEVAPLADI; İŞİD  NASIL BİTER VE YOK EDİLİR..



Osman Pamukoğlu, Halk Tv'de, CHP'li Muharrem İnce ile birlikte Uğur Dündar'ın konuğu oldu. Programın gündemi, Ortadoğuda yaşanan gelişmeler ve çözüm süreciydi. Pamukoğlu, Ak Parti'yi, çözüm sürecinde Abdullah Öcalan'ın her dediğini yapmakla suçladı.

"TÜRKİYE SURİYE TOPRAKLARINA ASLA GİRMEMELİ"

Osman Pamukoğlu, 1991 ve 2003'de yaşanan savaşların Ortadoğu'yu mahvettiğini söylediği konuşmasında, "Türkiye suriye topraklarına asla girmemeli. Bizim orada işimiz yok. Geçilmeyecek, tehlikeli. Savaş denilen şeyin öncesi de içi de belirsizliktir." dedi.
Pamukoğlu, Uğur Dündar'ın, "IŞİD tehlikesi Türkiye tarafından nasıl algılanmalı, bununla mücadele nasıl olmalı?" sorusuna da şu cevabı verdi;

"TIRNAĞI OLAN BAŞINI KAŞISIN"

"Orada, Kobani, Cezire, Afrin var, Kürtlerin yaşadığı yerler. IŞİD, Kobani'yi yani ortadaki baklayı koparmaya çalışıyor. Sıra diğerlerine de gelecek. Kobani'ye gittiğinizde şunu görüyorsunuz. Yakalarında İmralı'dakinin resmi, makam odalarının arkasında İmralı'dakinin resmi, bir tarafta PYD'nin bir tarafta PKK'nın bayrağı. Kobani'de halk yok. Savaşanlar var. PKK isterse dağ kadrosunu Kobani'ye gönderir ama göndermiyor. Ne diyor Kandil'dekiler, "biz dağda çarpışırız kırsalda çarpışmayız." Pazarlık mı yaptınız nerede çaçarpışacağınızla ilgili. PKK, topraklarımızdan hiçbir zaman çekilmedi. İmralı'daki oradan tehdit ediyor sürekli. Şöyle olur böyle olur. Rojava ya da başka bir yer, bizim o topraklara yapabileceğimiz bi şey yok. Tırnağı olan başını kaşısın."

"KENDİ BAŞIMIZA IŞID'LE MÜCADELE EDEMEYİZ"

Osman Pamukoğlu, Türkiye'nin IŞİD'le nasıl mücadele edeğine ilişkin de şunları söyledi;
"Bunu kendi başına yapamaz. Suriye'nin yüzde 35'ini Irak'ın yüzde 30'unu aldığınız zaman ne yapacaksınız. ABD Devlet Başkanı bile 3 yılı alır dedi sonra da bu uzun sürer dedi. 1300 km'lik sınırımızı hayal edin. Muazzam bir şey. IŞİD'le temas etmemiz için bu sınırlardan 40-50 km güneye girmemiz lazım. Bu birkaç tugayın, 30-40 bin askerin yapabileceği bir şey değil. Bütün dünya bu konunun üzerine eğilecek. İttifak yapmadan bunu yapmak mümkün değil."


..

22 Kasım 2014 Cumartesi

MİNCO!.


MİNCO!.

minco
Kerkük Kürtlerin, Musul yobazların eline geçti. Tamamen Türk yerleşim yeri olan Telafer’den, 59.000 kişi kovuldu. Musul konsolosluğundan esir alınan 49 kişi, bir ayı geçmesine rağmen teslim edilmedi. Sınırımızın altında bulunan Kobani, Suriye PKK’sı (PYD)’nin elindeyken IŞİD burayı almasın diye yüzlerce Türk vatandaşı Kürt, sınırdan güneye geçerek PYD’nin yanında savaşa katıldılar..
Güneydoğu Anadolu’nun kırsalında ve yerleşim alanlarında PKK’nın dağ kadrosu ve milisleri, köpeksiz köyde çomaksız oynuyor. Türkiye’yi bölmeye götürecek olan, bölücü başının önerisi 6 maddelik yasa AKEPE, CHP ve HDP(PKK’nın yedek, yeni yüzü) tarafından meclisten hızla geçirildi; klasik noter tarafından da hemen imzalanarak Resmi gazete de yayımlandı. Dün, Kandil’in elebaşlarından biri, bütün dünyaya ilan etti! “Abdullah Öcalan serbest bırakılmalı, Eylül ayına kadar müsaade veriyoruz!”
Bütün bunlar, olup biten kepazelikler kimin umurunda?.
PKK’ya kürtçülük yetmedi, şimdi de “ileri solculuk” jargonuyla Cumhurbaşkanı adaylarını meydana sürdü. Bir anda ortaya TV ve gazete köşelerine türeyen mincolar çıktı! “Çok farklıymış da, yeni şeyler söylüyormuş da.” Keteni atlas kumaş diye millete nasıl yuttururuz, onun, derdine düştüler. O kadar ki, kendini: “Tonton, somuncu, ekmekçi” diye tanıtan çatı adayı bile geri plana düştü..
Yeni trend şu: “Çatıyı bu gün 7’nci parti destekledi diye” el çırpıp sevinmek. (15 günden fazla düşünmüş 7’nci, diğeriyle pazarlıkta uyuşamayınca, bu taraftakinden istediğini almış demek ki!)
Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde propaganda yapma hakkı olan partileri açıkladı. Bunların sayısı 27.. Ha gayret, geriye 20 parti, seçime de 24 gün kaldı!.
Seçimin sonucunu tatilciler belirleyecekmiş? Ve bunlar genel de CHP seçmeniymiş! Bunu derken bile kendi seçmenlerine suç atıyorlar. Bir de “Tıpış tıpış gideceksinizci” çıktı meydana. Akılları sıra karşı taraftan oy alalım diye aday çıkarırken, bırakın karşı taraftan oy almayı, kendilerine oy verenlerin seçimlere katılmayacakları derdine düştüler. Tıpış tıpışın arkasından ne gelecek söyleyeyim mi?: “Tin tin tini mini hanım” türküsüyle, “Dönülmez akşamın ufkundayız” şarkısı gelecek..
Bunların hayalleri; çeşme başındaki kızdan öteye geçemiyor, çoban gibi.. Bütün bunların altında çocukluktan başlayan bir güdükleşme ve budamayı, köy kurnazlığı ile giderme yatıyor..
Siyasi, kültürel ve sosyolojik yapıyı dikkate almayan, her zaman bir sahip bulup onun düdüğünü, zamanın koşullarına göre çalan mincolar yine sahnedeki yerlerini aldılar. Testi kırıldıktan sonra bakın bakalım, bunlar yenilgiye ne mazeretler bulup hızla, nasıl dönüş yapacaklar. Karakter ilkelerle değil, mizaçla olur. Ama bunlar da ilkeler bile yok..
“Akıl yaşamak için vahşice savaşmayı öğretir; birbirlerinin benzerini sevmenin hiç de akla uygun bir yanı yoktur.”
(Tolstoy)
Minco, kuru odundan yapılan bir çocuk topacıdır. Küçükken, benim de bir mincom vardı. Bir kış günü, minco’nun yere temas eden sivri ucu körelip de fır döndü yeteneğini kaybedince, ben de onu sobaya attım!.
Mincolar ve taklitçiler her zaman kaybedecektir…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/minco.aspx
.

10 Ekim 2014 Cuma

REDDEDİYORUZ!

REDDEDİYORUZ!

.

7 Temmuz 2014
Şu sözler, şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkartılıp ortak aday diye, halka dayatılana ait: “AKEPE’nin kurucuları arkadaşlarım, en yakın dostlarım, onlar çok kıymetlidir. Benim onlara karşı olumsuz bir şeyim yok.. Adaylığımı AKEPE’den de istediler. Eskiden ayrımız gayrımız olmamıştı. (Anadolu’da yıllarca süren isyan ve başkaldırmalardan haberi yok. Akademik konularına bunlar girmemiş!) Ne zaman ki, 1’inci Dünya savaşından sonra yeni devlet, ulus devleti kurduk, o zaman sopalar kullanıldı, sıkıntı oldu.. Barış istiyorsak sürecin yanında olmalıyız. Çözümden yana olmayan insan savaştan yanadır. (Sanki savaşı başlatan bizmişiz ve 30.000 insanı biz öldürmüşüz. Aslında bu, verin istedikleri toprağı, olsun bitsin demektir.) İngiltere İRA ile nasıl anlaştılarsa bizde öyle yapalım. Çözümün meclise gelmesi iyi oldu. (PKK meşruiyet kazansın)
Mısır anayasasına, “şeriatı” koyan, Mürsi’nin dostu.(Kendi ifadesiyle) Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı diyor, arkası yok, devrimler diyemiyor! Bir yabancı gazeteci: “Niye parti kurdunuz, ihtiyacınız yok ki dediğinde” ulu önder Atatürk: “Devrimleri korumak için” diye cevap vermişti. Maazallah, sağ olup da bunları görseydi ne yapardı acaba diye sormak kadar abes bir şey olamaz! Fare deliklerine kaçarlardı diyeceğim ama, bunlar deliklere bile ulaşamazlardı!..
Kız paraşütüyle (ABD+İsrail+Suudi Arabistan) süzüle süzüle gökten yeryüzüne atılan çatı adayı, Londra’dan uçağa atlayıp Türkiye’ye geliyor ve yakın dostlarım dediği Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü ikna ederek, onların girişimleri sonucu İslam Konferansı Genel Sekreterliğine seçiliyor! Bu kuruluşun amacı ne? Afrika, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Asya’da bulunan İslam devletlerini bloke ederek, ABD’nin dünya üzerindeki ulusal çıkarları istikametinde kararlar aldırmak ve kontrol altında tutmak..
Tesadüf bu ya!. Çatı adayının en iyi dostlarından biri olduğunu söyleyen Kemal Derviş, “bunlar kendi kendilerine bir halt yapamazlar, en iyisi ben bunlara yardımcı olayım” diye, ABD’den kalkıp İstanbul’a geliyor ve CHP’nin başıyla 3.5 saat baş başa görüşme yapıyor. ( Adamın bu iyiliği unutulmamalı, kalkmış ta okyanusların ötesinden, bizim için üşenmeyip buralara kadar gelmiş!)
Köy kurnazlığı, strateji ve taktik üretemez, plan yapıp, eylem geliştiremez. Şu sebeplerden, şapkadan tavşan çıkarma sahnesi kara bir perdeyle son bulacak:
1. Aday seçimi antidemokratiktir. Kanunun kendisi yanlıştır. Kapalı kapılar ardından aman duyulmasın, bilinmesin diye dolaplar çevrilmiştir. Halka ve partilere dayatılmıştır..
2. Atatürk milliyetçisi olan 40 yaşını geçmiş ve yüksek öğretim yapan insanların köküne kıran gelmiş gibi, gidip AKEPE’nin can dostu biri aday yapılmıştır..
3. Olması gereken şey, her partinin kendi adayı ile seçime girerek, azami katılım sağlanması, böylece AKEPE adayının birinci turda seçilmesinin önünün kesilmesiydi. İkinci turda AKEPE adayına karşı yumruk halinde seçime girmekti. Seçilen adayın kimliği, oy vermeye gitmeyeceklerin sayısını arttıracaktır..
4. “Ben partinin değil, Türkiye’nin adayıyım diyor.” Sanki CHP önderliğinde aday gösterilmemiş gibi. Doğru CHP’nin ne meclis grubunun ne de teşkilat üst yönetiminin haberi varmış gibi..
5. Bırakalım Türkiye’yi! Seçimlere girme hakkı olan parti sayısı 26’dır. Bu 26’dan sadece 11 parti hatırı sayılır oy alabilmektedir. İşin merkezinde olan CHP ve MHP hariç; DSP,DP ve BTP’si deklarasyon imzaladı, geri kalan 21 parti nerede? Böylesine iddialı ve kritik bir seçimde bir oy bile altın değerinde değil mi? Var mı onların desteği? Yok!. Bu işin başını çeken muhteremler, PKK’nın partisini (yeni adıyla HDP) ziyareti ihmal etmezken diğerlerine gitmişler mi? Hayır..
6. Daha önce de yazmıştım: “El elin kaybolan koyununu türkü çağırarak arar” Çatı peşinde koşanlar bilsin ki, kendi örgütleri kesinlikle; içten, coşkulu, heyecanlı ve azimkar bir şekilde propagandaya katılmayacaklarıdır..
7. Karşı taraf aylarca önce hazırlıklarını yapmış ve bitirmiş. Adaylarının açıklanmasıyla birlikte birden dev posterler, pankartlar önceden tutulmuş dev binalara asıldı. Sloganlar, müzikler, logolar aynı anda Türkiye’nin her tarafında ortaya çıkarıldı. Bu kadar hazırlık en az bir ay önceden çalışmaya başlamayı gerektirir. Bu muhteremlerdeki istihbaratın nanay olduğunu anlayın ki, karşı tarafın adayının kim olduğunu ancak, ATO’nun salonundaki gövde gösterisinde öğrendiler..
8. PKK bile meydan okuyarak Cumhurbaşkanı adayı çıkarttı. Bunlar, bir Atatürk milliyetçisi bulma becerisi gösteremediler. Atatürk’e ayyaş diyenlerin karşısına onların dostu biriyle mi çıkılır? Bu adayla insanları, alanlara dökemeyecekler ve sandık başlarına da toplayamayacaklardır..
9. AKEPE’nin finans, lojistik gücü, örgüt disiplini, kamu kaynaklarına hakimiyetleri ortadayken, siz bu meseleyi vatandaşların bağışlarıyla mı karşılayacaksınız? Eğer bağış gelecekse bu AKEPE adayına gelecek, hem de sizin adayınızın 1000 misli fazlasıyla..
10. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının Avrupa’daki bir çok ülkeden önce, 1930’larda verdi Ulu Önder. Diğer devrimler de aynı dönemde ard arda geldi. Diyarbakır’daki son Kürtçülük toplantısında ne diyor CHP’nin başındaki: “Biz, 1930’ların CHP’si değiliz.” Bu partiye oy veren kadınlar bunu duyunca isyan edip, ayağa kalkmalıydı..
11. Mecliste olup da 12 yıldır AKEPE politikalarını durduramayan bu siyasetçiler, bir akademisyenle mi bu işi yapabilecekleri sanıyorlar?
12. Saflığın alemi yok, birinci ve ikinci turda Saadet ve Büyük Birlik Partisi tabanları AKEPE’yi destekleyecekler. PKK’lılar, AKEPE’ye övgüler yağdıran terörist başının talimatıyla ikinci turda Tayyip’e oy verecekler. Birinci turda kendi adaylarını çıkarmaları bölünme sürecindeki elini siyaseten güçlendirmekten başka bir şey değildir..
13. Ağızlardaki laflara bak: “Türkiye tehlike ve tehdit altında. Tayyip’den kurtulma çaresi budur.” Böylece karşı taraftan oy alacağını sanıyorlar. Oy gelmeyecektir..
14. Cumhuriyetçi ve Atatürkçü geçinen fakat; çatıcı ortaya çıkınca ne şiş yansın ne kebap masallarına sığınan, kimin arabası gıcırdarsa her zaman on’a binen, menfaatleri için camide namaz kılıp kilise de mum yakan, deniz anası kılıklılar, adayı halka yutturmak için tünedikleri TV ve gazetelerde yırtınıp duruyorlar. Şunların hallerine bakınız: “Adayın TV programından tatmin olmuşlar ama daha başka şeyleri de duymak isterlermiş” hani sizler araştırmacı gazeteci ve yazardınız.” Araştırırsınız şüphesiz, bu kez menfaatim ve geleceğim nerede diye bakardınız değil mi? Seçim fiyaskoyla bitince, takip edin bunları, nasıl deniz anasına dönüşecekler!.
Yalova’da yerel seçimler AKEPE ve CHP arasındaki 6 oy nedeniyle yenilendi. CHP Grup başkan vekili ve Yalova milletvekili beni arayarak CHP için destek olmamı istedi, ben de “ siz söylemeden Yalova’ya talimat verdim, biz seçime sizin lehinize girmeyeceğiz, üstelik, kendim de gelir, sizin için bizzat propagandaya katılırım” dedim. Memnun oldu, teşekkür etti. Seçime bir hafta kala aradım ve “Ben civar illerin HEPAR örgütleriyle birlikte filan gün Yalova’ya geliyorum” dedim. Gelmeyin diyemiyor fakat konuşması bulanıktı. Aynı gece bir mesaj attı, özü, gelmeseniz iyi olur anlamındaydı. CHP, 228 oyla seçimi kazandı. HEPAR’la birlikte İP’de seçimden adaylarını çekmişti. Yalova’da İşçi partisinin 98 oyu, iki noktada seçime giren HEPAR’ın 220 ve 86 oyu mevcuttu. Çeşitli gazete ve TV’lerde CHP’nin seçimi bu iki partinin adaylarını çekmesi sayesinde olduğu anlatıldı, yazıldı, yorumlandı. Her şey gün gibi aşikardı, 228 oy farkını yaratan HEPAR ve İP idi..
Seçimden sonra, benden yardım isteyen vatandaş “sayılar” kabak gibi ortadayken beni ne aradı, ne de sordu! Ben CHP’nin başka bir grup başkan vekiline “neden benim Yalova’ya gelmemden çekindi” diye sorduğumda, aldığım cevap şuydu: “Osman Paşa Yalova’da görünürse BDP/HDP yani PKK’lar, CHP’ye oy vermezler diye ürkmüş!”
Alın işte, buyrun, anlaşılması için başka bir örnek gerekir mi? 6 maddelik bölünme yasa tasarısı da MHP komisyonu terk edince AKEPE,HDP ve CHP’ler tarafından ne çabuk geçti değil mi?
Çatı adayı turlarını atan CHP’nin başı, Haziran 2011 seçimlerinde yeni kurulan bir parti olan HEPAR’dan daha az oy alan DSP’ye gitti. İP’e gitti. Seçime giremeyen partilere dahi gitti çalmadığı kapı kalmadı, HEPAR’a gelmedi..
Bir kurum veya kişiye hak ettiğinden fazlasını verirseniz, bu size nankörlük olarak geri gelir. İşte, olup bitenin özeti budur..
Demokratik milli ittifak lazımdı bu yapılamadı. Meydan, aynı kökten iki kişiye bırakıldı. Taklidiyle aslının karşısına çıkmak, boyun eğişin dik alasıdır, teslimiyettir. Yapılan iş, kargalardan ürünü korumak için tarlaya korkuluk dikmeye benzemektedir. Yapılan halkı hiçe saymaktır. Rekabet neredeyse hiç yok, bu siyaset değil teslim olmaktır. Bölünmeye itiraz etmeyecek bir isim getirilmiştir. Karşı taraf “ver Çankaya’yı al Kürdistan’ı” sahnelemektedir. Türkiye’de zaten Cumhurbaşkanı yoktu ki,
şimdi değişecek olan ne? Neymiş, “yumuşak aday” lazımmış! Çok aramış olsalar gerek. İyi, özerkliğe de yumuşata yumuşata geçersiniz.
Aynı frekans aynı versiyonla, yeni şey icat edilemez. “Fotoğraflarına bakarak seçilmiş, kitabı incelenmiş!” Ya rabbim sen aklımızı muhafaza eyle. Bir kitap da ben önereyim o zaman: Osman Pamukoğlu’nun 8 numaralı kitabının adı: “Angut” okuyana iyi gelir..
20 gün önce partinin resmi sitesinde bir yazı yayımladım. “Şayet bu meclisten 20 tane adam gibi adam çıkarda, bir cumhuriyetçi vatanseveri Cumhurbaşkanlığına aday gösterirse, biz HEPAR olarak onu bütün gücümüzle desteklemeye hazırız” demiştim. Gerçek şu ki, çıkmayacağını da biliyordum. Nitekim çıkmadı, çıkamazdı çünkü hepsi 2015 Haziran seçimlerinde listede yer alabilir miyim derdindeler. Düzen böyle, bunlar kurulu menfaat çarkının birer dişlisinden öte bir şey değildir..
Sonuç: Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmıyor. Her türlü dolabın döndüğü, milli refleksleri köreltmek için yapılan bu çadır tiyatrosundaki oyuna katılmayı ret ve boykot ediyoruz..
Bu çağrıyı, Türkiye’nin her köşesinde ve yurtdışında bulunduğunu bildiğim ancak %10 barajı nedeniyle HEPAR’a oy veremeyen milyonlar ile, sosyal medyada Osman Pamukoğlu adına faaliyet gösteren tüm siteler ve Facebook sayfalarına da yapıyorum..
Dananın kuyruğu 10 Ağustos 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde değil, Haziran 2015’deki genel seçimlerde kopacak. Kopma işi belki de Haziran 2015’e de kalmayacak..
YAŞASIN BAYRAK VE VATAN SEVDALILARI
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı