10 Kasım 2016 Perşembe

İran İslam Devrimi


İran İslam Devrimi

 
 
Ecenaz Terzi
İran Devrimi veya İslam Devrimi 1979 yılında İran’ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir anayasal monarşiden, Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şiî mezhebi görüşlerini esas alan şeriat cumhuriyeti kurulmasına dönüşen popüler hareketin adıdır.”1 
İran’da 1979 yılında Ayetullah Humeyni taraflarınca gerçekleştirilen İslam Devrimi öncesi, yönetim anayasal monarşiyle Pehlevi Hanedanı’ndaydı (Anayasal Monarşi: Meşruti monarşi diye de bilinir. Monarkın yetkililerinin bir anayasa tarafından sınırlandırıldığı şeklidir. Bu açıdan mutlak monarşiden ayrılır. Meşruti monarşiler aynı zamanda parlamenter monarşidir. Monarşi bir hükümdarın devlet başkanı olduğu yönetim biçimidir). Peki ya bundan önce İran’ın siyasal yapısı neydi? Hangi yönetim şekli benimsenmişti? Halk neyden hoşnut değildi de devrim gerçekleşti? Bizim bu soruları yanıtlandırabilmemiz için 1979 öncesi İran’ına bakmamız gerek…

1979 öncesi İran’ da neler olmuş?
A. “Petrol rezervlerinin yoğun olması nedeniyle Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık ve ABD ile siyasal ilişkiler ön plandaydı.
B. İslam devriminden önce Şahın gücü çalkantılıydı.
C. Halkın komünist ve dindar kesimi Şahın batıcı politikalarını uygun bulmuyorlardı.
D. Yapılan reformlarda kadınlara verilen hakların genişletilmesi de bazı kesimlerin rahatsız olmasına sebep oldu.
E. Muhammed Rıza Pehlevi din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak istedi. Bu yüzden peçeyi yasakladı. Şah’ın yaptığı bu girişimler çağdaş girişimler gibi olsa da din üzerinde izlediği politikalar dindar kesimin nefretine neden oldu.
F. Kadınlar ve erkekler özgür bir şekilde aynı ortamda bulunabiliyor, eşit eğitim haklarından yararlanabiliyorlardı. Batılı giyim tarzı, nüfusun çoğunluğuna yansımıştı.
G. 1975 yılına kadar Muhammed Rıza Şah Pehlevi, politik gücünü desteklemek adına çok partili sistemi kaldırdı. Güç tamamen Rastahiz (Diriliş) partisindeydi.
H. 16 Ocak 1979 günü, İran Devrimi olurken Muhammed Rıza Şah Pehlevi İran’ı terk etmek zorunda kaldı. Başta birey haklarının yetersizliği, hükümetin finansal başarısızlığı gibi sorunlarla baş gösteren isyanlar, Ruhullah Humeyni tarafından kontrol edilmeye başlandı.”2 

 Şah’ın İktidarlık Dönemi… 


“1941’den ülkesini terk ettiği 1979’a kadar tahtta kalan İran Şahı’dır.”3 Batı yanlısı bir dış politika izleyen Pehlevi, İran’ın son monarşik lideridir. “1955’te İran’ın Bağdat Paktı’na katılması kararını aldı ve 1957 yılında CIA destekli gizli polis örgütü SAVAK’ı kurdurdu. 1963 yılında ulemanın gücünü kırmak için “Beyaz Devrim “ ya da “Ak Devrim” adı verilen bir modernleşme reformunu uygulamaya sokmuştur. Toprak reformu, özelleştirmeler, okuryazarlık oranının arttırılması ve kadınlara oy hakkı verilmesi gibi önemli yenilikleri içeren Beyaz Devrim, Kum kentinde bulunan Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğindeki Şii uleması tarafından tepkiyle karşılanmış ve bu nedenle 1963-1964 yıllarında İran’da önemli ayaklanma ve kalkışmalar yaşanmıştır. Bu ayaklanmalar ABD’nin de desteğiyle bastırılsa da, Ayetullah Humeyni bu dönemden başlayarak İran’da Şah karşıtı hareketlerin en önemli ve sembol ismi olarak sivrilmiştir. Humeyni’nin hızlı yükselişi nedeniyle tedirgin olan Şah Pehlevi, yine de onun idam edilmesinin çok tehlikeli olacağını düşünerek, kendisini Irak’a sürgüne göndermiştir.4 15 yıl sonra bu ülkeye binlerce insanın desteğini alarak geleceğini bilmeden…
    “ Fakat Şah’ın iktidarlığı süresince İran’da adeta demokrasi egzersizi yapılmış; demokrat, sol, liberal ve muhafazakâr siyasetçiler son derece aktif bir siyaset alanı bulmuş ve kendilerini her anlamda yenilemişlerdir.
Bu dönemde oluşan bu nispi özgürlük ortamında siyasi faaliyetlerde bulunan hareketler şunlardır:
1. Milli Cephe ve kollarından müteşekkil Nasyonalist Hareket
2. İslami Dernek ve ocaklardan oluşan İslami Hareket
3. Tudeh Partisi ve kollarından meydana gelen Komünist Hareket
Ancak bu süreç 19 Ağustos 1953 yılında ABD ve İngiltere desteği ile gerçekleşen askeri darbe ile baltalanmış ve her üç hareket de siyasi güçlerini büyük oranda yitirmişlerdir.”
Askeri darbe siyasi parti ve hareketleri bastırmış ve ülkedeki nispi demokratikleşmeyi sekteye uğratmış, İran toplumu ise bu duruma 1979 İslam devrimi ile cevap vermiştir.



İran İslam Devriminin en önemli sebepleri… 
Söz konusu devlet isminden de anlaşılabileceği üzere bir İslam devletidir. ”Devrimi etkileyen en önemli hususlardan birisi de İslam mezheplerinden biri olan Şia inancıdır. Zira bu inanca göre, Peygamberin tek halifesi, yasal otoritenin Peygamberden sonraki tek temsilcisi olan gaip imam yeryüzünde değildir. Dolayısıyla yönetimi gaip imam adına ona vekâleten yürüttüğünü açıkça ve itiraz edilemez şekilde ortaya koyamayan herhangi bir dünyevi güç, gayrimeşrudur. Yukarıda kısaca arz edildiği üzere yasaların giderek İslam kurallarından ayrılması, iktidarın giderek meşruiyetini kaybetmesine sebep olmuştur.”6 Şia mezhebinin devrime olan bir diğer etkisi de şahadet kavramında odaklanmaktadır. Zira Şia mezhebince daha fazla önemsenen Kerbela olayında, Hz. Hüseyin gayrimeşru siyasi otoriteye karşı savaşırken vefat etmiştir. Bu olayın yüzyıllardır anılması ve canlı tutulması, İran halkının devrimi desteklemesine neden olmuştur denilebilir.



Devrimin Lideri Humeyni…
Humeyni devrimden önce Paris’te kaldı. 1 Şubat 1979’da İran’a milyonların katıldığı bir karşılamayla dönen Humeyni, cumhurbaşkanlığına getirildi ve ömür boyu devletin dini ve siyasi lideri olarak kaldı. “Devrim sırasında ilk önce liberal, sol ve dini gruplar Şah’ı devirmek için birleşmiş, Şah’ın devrilmesinden sonra ise iktidara yükselen Ayetullah Humeyni, muhalif liderleri ve grupları ortadan kaldırmış veya sindirmiştir.”7
“Anayasanın birçok maddesi Kuran’dan ayetlerle başlamaktadır. Hâsılı İran İslam Cumhuriyeti devletinin isminden de anlaşılacağı üzere İslam hukuku prensipleriyle yönetilen bir devlet olduğuna şüphe yoktur.” Cumhurbaşkanı yetkilerinin üzerinde her zaman bir dini otorite bulunur. Fakat İranlılar her dini lideri imam olarak benimsememişlerdir. Örneğin Humeyni yaşarken de öldükten sonra da daima ‘İmam Humeyni’ olarak anıldı. Oysa Humeyni’nin halefi olan Hamaney’i halk bu unvana layık görmedi.
1979-1989 İmam Humeyni Dönemi Siyasi Hareket ve Partiler
“İslami, Liberal, Sol, İslamcı Marksist vb. tüm siyasi parti ve hareketler 1979 Devrimi’ne katılmış ve 1982 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Devrimin gerçekleştiği 1979 yılında ilk olarak milliyetçi-muhafazakâr eğilimleri olan İran Özgürlük Hareketi’nden Mehdi Bazergan başkanlığında “Geçici Hükümet” ilan edildi. Zira Devrim önderi Ayetullah Ruhullah Musevi Humeyni “Bazergan Hükümetini” onaylamış ve ona olan desteğini açıklamıştı.”8 

Peki ya İran’ da devrimden sonra halk ve kadınlar…
İran İslam devrimi hem bütün dünyayı hem de kendi halkını büyük ölçüde etkilemiştir. Günümüzde de hala-özellikle kadınlara karşıbaskısının devam etmesini doğrudan devrime bağlayabiliriz. Örneğin; İran’da devrimden önce kapanmak yasak iken devrimden sonra örtünmemek yasak oldu. Yasakların ve özgürlüğün kısıtlı olduğu bir ülkede özgür ve demokratik bir yaşamdan bahsetmek güç olacaktır. İran’da özellikle din adamlarının yoğun olduğu bazı bölgelerde kadınlar için hayat tam anlamıyla çekilmez olabiliyor. Çünkü bazı şehirler de “kadının adı olmuyor” maalesef. Empati kurmak dilimiz, dinimiz, cinsiyetimiz ne olursa olsun tüm insanlık için geçerlidir ve böylece İran’daki kadınların ve özgürce yaşayamayan tüm halkın haklı mücadelelerine destek vermemizi sağlayacaktır.
İNTERNET KAYNAKÇALARI;
webftp.gazi.edu.tr,  İran  Anayasa  Hukukunun  Genel Esasları, Arş.Gör. Ahmet Kılınç, erişim tarihi: 21.11.2015
politikaakademisi.org, İran’da Kadın Olmak, Yüksel Kamacı, erişim tarihi:21.11.2015
politikaakademisi.org, Siyasal sistemler: İran İslam Cumhuriyeti, erişim tarihi: 22.11.2015
tr.vikipedia.org, erişim tarihi: 22.11.2015
file.setav.org İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, erişim tarihi: 23.11.2015
Geçmişten Bugüne İran İslam Devrimi: Genel Değerlendirme, Dr. Ünal Gündoğan, erişim tarihi: 23.11.2015

1  tr.wikipedia.org, İran İslam Devrimi, erişim tarihi: 22.11.2015


2  www.bilgilersitesi.com, İslam Devrimi Öncesi İran, erişim tarihi: 22.11.2015

3  tr.wikipedia.org, Şah’ın İktidarlık Dönemi, erişim tarihi: 22.11.2015


4  politikaakademisi.org, Siyasal Sistemler, İran İslam Devrimi, erişim tarihi: 22.11.2015
5  file.setav.org, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, sf. 27, Abdullah Yegin, erişim tarihi: 23.11.2015

6  webftp.gazi.edu.tr, İran Anayasa Hukukunun Genel Esasları, sf.5, Arş.Gör.Ahmet Kılınç, erişim tarihi: 21.11.2015

7  politikaakademisi.org, İran’ da Kadın Olmak, Yüksel Kamacı

8  file.setav.org, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, sf. 30, Abdullah Yegin, erişim tarihi: 23.11.2015





9 Kasım 2016 Çarşamba

63 YIL ÖNCE BUGÜN ATATÜRK’ÜN NAAŞI ANITKABİRE NAKLEDİLMİŞTİ.




63 YIL ÖNCE BUGÜN ATATÜRK’ÜN NAAŞI ANITKABİRE NAKLEDİLMİŞTİ.
CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR’IN VE HALKIN KATILDIĞI GÖRKEMLİ BİR TÖREN İLE ATATÜRK’ÜN NAAŞI ETNOGRAFYA MÜZESİ’NDEN ANITKABİR’E NAKLEDİLMİŞTİ.





“Hocam, 10 kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir’e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk, naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz” demişti;
Ankara Valisi Kemal Aygün, 8 Kasım 1953 günü gece saat 23:00’de Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’yu ev telefonundan arayarak...
ÖNEMLİ NOT; RESİMLERE WEB ADRESLERİNE MAUSLA TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ.. ( TANER ÇELİK )
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYWvMcO6TCtAsHaCjZU5c_kzRtOkid_sNCE463_H6ogLTyjrdLYkE6_N-cvZTI9JtVNBRxVDO4IubjrLuls8TRiuvEYXT6Bn0h7cmsMzSpYsHn9J1RdJe0X8rtkydUhRptRsO1oLfXtIil/s1600/KamileSevki2.jpgProf.
Dr. Kamile Şevki Mutlu (1906 - 1987) O sırada kırk derece ateşle yatan Prof. Mutlu önce bu görevi reddetmiş, başka meslektaşlarının yapmasını rica etmiş, ancak Valinin israrlarına dayanamayarak kabul etmişti. Ulu Önder Atatürk’ün 15 yıl süre ile kaldığı Ankara Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabri, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Eski Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Cumhurbaşkanlığı Genel Katibi Nurullah Tolon, Eski Genel Katip Kemal Gedeleç, Ankara Valisi Kemal Aygün ve Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu’nun da hazır bulunduğu protokolün nezaretinde 9 Kasım 1953'de açılmıştı. Kabrin açılmasında, Erkek Teknik Sanat Okulu ve Yapı Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri de görev almıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG9B7FdJdcJ7Yw9Q7hoMOTwgp6ofNAX5oeVGKTAKGb4yfpNxoGmNmbdcM7OFwymCT5Z2RL5riRvDdS7PUDZi1F2Gcpo1Nc1YQpZS9Ajlt9Wc9bWMSpMU_FiIbqWfRjp3ZfmFT8cB3-J8I_/s1600/VincleTabutunuCikarilisi.jpg
Kabrin açılmasına saat 09:05’de başlanmış, kabri üstten ve yandan çevreleyen mermer levhalar birer birer çıkarılmış, kabrin üzerideki 80 cm. kalınlığındaki toprak tabaka alınarak, daha sonra Anıtkabir’deki ebedi istirahatgahına konulmak üzeri kağıt torbalarda toplanmıştı. Toprağın altındaki döşeme de kaldırılarak geçici kabri boydan boya kaplayan çelik kapaklar dışarı çıkarılmış, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılmış gül ağacından yapılmış tabutu ile karşılaşılmıştı. 500 kg. ağırlığındaki tabut; sal tertibatı yapılmış olan vinçle yukarı çekilerek, kaldırılmış ve sonra salonun zeminine yerleştirilmişti.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH3bseH5zxSOwd8sH8CqhppPblbUFYM3t-9XLu57dreMLg6jo0ED4Nt_CIHd6RSJUMpGhryWCTbnWg2LZp0UA69fFUy9an-3-x7lD_5nM5WGBI8ADFtqfvAweQMtugyK3PaT3h-XzOOqJo/s1600/MakbuleAtadanTabutunBasinda.jpg
O sırada Başbakan Adnan Menderes “Hanımefendi buyurunuz” diyerek Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan’ı tabutun yanına götürmüştü.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qM8gvaz6PJc5oecwBAUOdqgxrgGfQwX7zmzibr9CdoeyPVXyaaxPC9-J1TvkxEoZ5qSqFAWqUiDQBXv86vF33_O-C4dro0jg8ffag4t_QhVDZs7gJoqw0Xjfji97whLGQfpxgpf1L_qR/s1600/MakbuleAtadan2.jpg
Daha sonra tabutun vidaları sökülmüş, tabutun içerisindeki kurşundan yapılmış sanduka gaz birikmesi ihtimali hesaba katılarak, bir matkap ile delinmişti. Madeni sandukanın içerisi özel bir solüsyon ile ıslatılmış tahta talaşı ile doldurulmuştu ve delinme anında ne bir koku ne de bir gaz çıkmıştı. Sanduka açılarak talaş naaşın ayak ucuna toplanmış, bu sırada talaşın arasında ağzı sıkıca kapatılmış içi sıvı dolu bir şişe bulunmuştu. Bu talaşa emdirilen solüsyondan bir numuneydi ve üzerine bir etiket ile terkibi yazılmıştı. Naaş, kahverengi bir muşamba ile kaplıydı ve içerisinde beyaz kefene sarılmış olarak Ata’nın naaşı vardı. Kefenin sargıları açılırken herkes nefesini tutmuş, Prof. Kamile Şevki Mutlu 15 yıl sonra ilk kez Atatürk’ün yüzüne bakmıştı. “Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er kokudan bayılmış” gibi dolaşan rivayetlerin aksine Atatürk’ün naaşının derisi kahverengi bir renk almış olmasına rağmen yüz hatları bozulmamış, dağılmamıştı. Prof. Mutlu o an gördüklerini daha sonra, “Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata’nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında uyuyor gibiydi.” diyerek anlatmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihiEQEgRom1hbZ-RBTv7Tu-pxIqjqMoNJaCb_VtnKEhlD-BZxszAHRiQ0A8NtAZuMHmm-DkBcsd1_bMbsVEWFIPkcEaX-p19CT_T5FSLqVE8Kue5wJq5p3OB_paVtYnd51YR3eBujcSPgr/s1600/AtaturkTahnit.jpg
Atatürk’ün naaşının Anıtkabir yapılana dek korunabilmesi için “tahnit” denilen özel bir işlem yapılmıştı. Gülhane Askeri Akademisi Patolojik Anatomi Profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırınga ile özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine terkibinin yazıldığı iki adet küçük şişe Ata’nın naaşının koltuk altlarına yerleştirilmiş ve bu sayede naaş öldüğü günkü haliyle korunabilmişti. Ancak İslam dini kurallarına göre cenazenin toprağa defni şart koşulduğundan, geçici tahnitin bozulması ve cesedin çürümeye başlaması için nakilden bir gün önce Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda tabut açılmış ve tahnitin bozulmaya ve cesedin çürümeye başlaması sağlanmıştı. Bu nedenle Atatürk’ün naaşını dağılmadan önce son görenler o törene katılanlar olmuştu. O tarihte Etnografya müzesi’nde asistan olarak çalışan Osman Ersoy ve Halide İntepe o gün ile ilgili izlenimlerini şu şekilde aktarmışlardı: “Sağlığında görmemiştim Atatürk’ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık, oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1-2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde farkediliyordu.” -Osman Ersoy- “ Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek ölürse gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi.” - Halide İntepe- (Kaynak: Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarından) Daha sonra Prof. Mutlu kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırmış ve tek tek tabutun içerisine bakmalarını istemişti. İlk Başbakan Adnan Menderes bakmış, çok heyecanlanmış, rengi sapsarı olmuş, Ata’nın yüzüne bakamamış, katafalktan inip müzenin kapısına doğru uzaklaşmıştı. En son kalan Abdülhalik Renda naaşa bakar bakmaz tabutun yanına yığılıvermişti. Herkes tek tek gördükten sonra naaş tekrar solüsyonla ıslatılmış, başı pamuklarla örtülmüş ve tekrar beyaz kefene sarılmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKalsbF3hhcz0Wtwzudxp18_rysgU_AQbhi8GnhLp5QyL4Bg6p8iyD8LCMt6TrmPpaUaH8eDgFwFu1TIhEcCu-mEZ06qkdAm8L5lbFFektvxSPiCpCdsy112ZKW1i6MS-GOG6oKG_PTH8/s1600/1953EtnografyadaKatafalk.jpg Naaş yeni bir tabuta yerleştirilip tekrar 15 yıl boyunca yattığı gül ağacı tabutun içerisine yerleştirilmiş, üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatılmıştı. Kabrin açılmasında hazır bulunan resmi heyet tarafından bir protokol hazırlanarak imzalanmış, Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencilerinin hazırladığı Türk Bayrağı, katafalkın üzerine serilmişti.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSzMl5MlomxMpl12AMHwmhshHQ9c1Ou3Sq8cvlod2o9V8raNzlwc_x0pn0jM0wBHmNrXsjfK4o9sBkXx7Bgk_B5-i9zt-dZqnd3M7aMxydqZCm1p2e5EAjze0q19mAfzeYt996QMmwnZb4/s1600/KizOgrencilerTabutaBayrakSererlerken.jpg
Ulu Önder Atatürk'ün aziz naaşının önünde, 9 Kasım’a kadar yüksek öğretim öğrencileri, subaylar, sivil erkan ve generaller saygı nöbeti tutmuşlardı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx1yAestHTzYoxajXlfOVryoZaaS_6E3n9AisH164AVu7Zgf2pYR3D0waseUmqXzhzfq4rr7Gk3Pt002YDrkXSgzK8JXvXgJYxzA53fKAl7nWlqFHZWdnI9-f44gjhO8SC0rCSqoVAw4zj/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara13.jpeg Törene katılacak olan resmi heyet, 10 Kasım 1953 günü saat 09:00’da, Etnografya Müzesi önüne gelmiş, Saat 09:05’de müzenin önündeki boru ile “Ti” işareti verilmesiyle birlikte Ankara tepelerinde top atışı başlamış ve tüm törene katılanlar saygı duruşunda bulunmuştu. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndan 12 er, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılı tabutunu omuzlar üzerine kaldırıp Etnografya Müzesi önünde bekleyen top arabasına yerleştirmiş, 136 genç asteğmenin çektiği top arabası saat 09:20’de müze önünden hareket etmişti.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_1BH1noN6cohd5QxXcrcIqCg5VuM0_oBA17RiT41WIcSKB_mPGCq6acg5nT7o9hR2ypkOhO9ix8RYRqiSegs_eAhHCyy5aOzLiYz2LFOldCmnZjupQunM97nuo9eDXLnkShc0YK8dgbo/s1600/AtaturkCenaze1953Etnografya.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMmQdHywTFQcLk1DN6L7acZhyphenhyphenXqUCT5ZeltkK5pxU0lCLK9dONMe7nbasTOPShZbRQh1__4IiECOpGLr8zeZa5sMm3FK3yHQ4KKi-GF_31fnobjTJSkHVoCqjp7tVTyXNaa48gk6lOwGA/s1600/1953AtaturkCenazeNakli6.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRepoGy3pDE6M3dCBJpaeL8Plm8vlDusKjDhVsUabrDd-MBFuhqs7mUkbkUR0xbiih7qD0urGjlFAypppvA9Chb39CmdJGZQExTK5_pL-gjYIEFj2wVysTAYftsun0INKlYOZIOHLvF2ts/s1600/EtnografyadanCikis.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCpA3p4B_SzYWhlKmQ6VsMfAhNSRBK4eRrJtMCm4ayjBE45xOUs-EUB9YfU6GGn9_o2rgAb-r5vEFdaOKLQyr1yTa42GQ1p4j6WdLDFXvOvllI3DQ1VmSxLYJdUu_CHF8wvVQ_QxGWAEv-/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara10.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKTQgS_HFKSDLtc54o-5L7b7jgvrB-25zOyubhx2pTRFDblUN0auQeOIt0Iq3_2HZqcBqHEiX_Qv6ZlfURZB5jMQ5dMAYSHJkipmCQ9T2E4QtMWe29Qrix-f9JZjxsDIQ4kwm9_KrfZHBm/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara15.jpeg
Töreni icra için oluşturulan birlik; tören komutanı, karargahı Kara Harp Okulu Bandosu ve sancağı, Harp Okulu Alayı Flamaları, Hava Harp Okulu'ndan bir bölük, toplu halde bayrakları taşıyan gençler ile bir izci alayından oluşmuştu. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyiZWE8Qqb6_5Cdhji_YsqLLIWWuxR2i0FMdYdh40tlQv3oWtP3m5AZTKiXg3WmpO4CUGF8NAEbVy50_81WLUFzkF0BfMEb2_tERq0wYqBUGjr-YUPtIY9Qf7A0hmGrfHUF2EBBq7xEwk/s640/Atatu%25CC%2588rk%252527u%25CC%2588n+Naas%25CC%25A7%25C4%25B1n%25C4%25B1n+An%25C4%25B1tkabire+Nakli%252C+9+Kas%25C4%25B1m+1953.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjo5gyAvhFs5-Nx1-ao1SxitnsNvpdDZJbKpgaQcHfznFMe-OwOhgcGvi7dlAbLIkQHpCj2ug_v18k8TrN0KC0TdkpqUQVq15jx6UCATl1gGKN5NSYppaQhgVyxMZ5wmglD2wwyGrQMU0s/s1600/AtaturkCenazeTopArabasi2.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFtLCGvzKrdySnGjnfJNhma5ruzWIuV9UA5LGRzQw4pGW8q8nlS_t7GKFCvmSmkSxdd0oK4ehi6XpHSVMicQoMzWqUEaHbHgFoWTiQ69uOvK47p8dENrMG7vZn_Vuu4ruFjq_70ql00BZg/s1600/AtaturkEtnografya99.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGiL2ejebgyDWgVzsxq5NDvUyiJTngNmP3H-X6p66m2PGWNYyhwNWgD-lgmVnMTEYs05kirwNfp9JvaCCjWkZ-d9-eQ2e2GqHEO9TY9oYqqwpJ7ddIyNJQMI5XG44BZIWJMx50qdm3xo6q/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara22.jpeg
12 general top arabasının iki tarafını çevrelemiş, Atatürk'ün İstiklal Madalyası, siyah kadife bir yastık üzerinde bir amiral tarafından taşınmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP8_HenUU2V6O9b0Os22VRNRYYkDA9ULRMcQT4NTvy2lcWtIO4U98Ar-3UgXWniEqm9dvlIUgjfhKM385r2eQ43AzYQusp6t_uyJH5l9YylaMi8_f6qgpBnpdyFhHgzVywmkCpMTYMVe0Q/s1600/MadalyaTasiyanAmiral.jpg  
Top arabasının arkasından protokole dahil zevat geliyor, bu arada Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar da havadan korteje katılıyordu. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwsjbEjs3qd-OOxBHGdG6eQl8F6nOtOLWleCC9v-OekJPzrovbV2G0fy-yjjvnrnfE_UbGEEcVQzLpapBLHucW4gKGBO1Wb088NH5NKkVAb8N_ZJSNyiLEZFNa8jz0RfE-MEhxjaEpcvE/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi3.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi77Xlgv3ze1G9K-Q_E97E-eSqVIQzHubIgdeNqflLl_TmFtmVhgUS2fuojgGCF2uw6HBIXgjt4gXn8i9GUy8azyWBh018Kg6-BXh4acOwSzQi5guAeJPo5ulGgijSN8s146ABSfVEbBm9v/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara8.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBRV810Z9VKP8MtcacXhMjQuSngAXZ0jcxFFJ4nBAhpGQTZArsCYGIAoW8brXBUzloBbAuIAPMZLJ5_03gEpJ_JIUsOC7GpUma5SvKUoGV5V_O0r1BESW_LmsSgaJAX9CAyDbdmyOOYU0E/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara1.jpeg
Kortej, Opera Binası önünden Bankalar Caddesi yolu ile Ulus Meydanına doğru ilerlemiş, Büyük Millet Meclisi önünden geçerek istasyon önüne gelmiş, buradan Ulaştırma Bakanlığı-Demiryolu köprüsünü takiben saat 11:15’de, Tandoğan Meydanına ulaşmıştı.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCRvOTYxnDAOkB05qKXhQXN4SNN9v8UrxG1WQVNc6ssBfqumV3LYffPZ4HpLI6zT1ESCOKjir2WhIkqSB6_9PMWD9yTBKbmG-BvqPzAogqImi6tZUIu3eNLLWuZduNo5rG59DWFA498hw/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi4.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn8DGjs9C1TczB2rUQRUbvsGUsUcmh3SG72j_U-MoUX7Yy9nXCRFSk8_d3-5lm97fQVAaUxXBLs73CyQ_TXf7lK1B8d0CyBNLeQc-waZgvk8Od2iuzb4G1pcWjbFq_sC1sa2mdRti1kq4B/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara18.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoPQzOaTi9XZwV3jDeXfmdMo5jVhl2rOENXaVaqvHQ49LCT_6aN6GJ8c46RgpiSWHDdxrLR21GRU6ldlh_iLYrGhi8WUY9NJZaKviAXiTzFStcfkV4AwGnlxEfO-Ol_dOVzuYDhFtwTK69/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara12.jpeghttps://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGNtvThb_1eb-lCSCHGacBJM6ipqCptuH4YLMv8Dre1ly_B3_64qQfetXgKo9PHycGglfyUYnWj0Sr9bM1hBPkqXMTXpa5dLrYgIEv9fj6aKBkfXgIrqq2G_ErPUei8Atz3gSQfb1YUaU8/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara19.jpeg Kortej yol boyunca ilerlerken, Türk Hava Kurumunun uçakları Atatürk’ün bir portresini Ankara semalarında dalgalandırıyor, naaşın üzerine ufak paraşütlere bağlı çiçek demetleri atılıyordu. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2t2zZoh4-9VyH10xsS863Rqez9atXLUl5PRDsm1LUjsmJoPPW7AWTAXOs8-tn_i6CM-5x7Y5IDeNko34UHJUhCmeoTt17ee50_11QcUc-u7f0LZh0VypWqiJl2Erh3sM8tkYM0SRG328/s1600/AtaturkCenaze1953TopArabasi.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0ofwYWcB0HqFUrBdyBbiBq3rVeucbYx1YxzEs8xeJ3XksWnYhLEjuKHraVz5q9SRwYaf4I8Casflt44mcBsrGVJf8sVVoAyxm73anwIiN8_9IX3jShOf3aSEIAKoDH-XjCSoz6EXQWFM/s1600/1953AtaturkCenazeNakli5.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxx1X6dOfNCi1IummwVQBkVDxlFN7GAAqfLfU4CiSbPcnV3faABnFvmJXVH1z5328hCNqP1Uv9fQS19tNujfh-8vhSVxz2mwmGLvjAz2MCdQ79V2qiS9VckZWPjneiy3X1_EOW-hlqC0I/s1600/1953AtaturkCenazeNakli1.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqS3U17Z09aIbbBoTJ4Lml9ltgCqUcpwQjGYtvBG7KORKYf31DKf2oBAtPvfNPqGUcr1NcG4qEuHTncPhN_bHguTUqGAzWwXdu-6bqkHTXmrXhyphenhyphenLkGR7ZLX-tdclocuWG4aXzBoAz-p0u7/s1600/AnitkabirEskiResim.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvA06LorNTDc67waK2LRYHOLkA1sH3N4B4Nu8d_V59Jc4Jy70g25TbiAG227QuL-1sYc3rnEP8QXtADr_wPA5NKaBlIeN_4aW6WjKnxO-Z42_E2TUnXtYxp_q9xV8mQTJFQQtxR8y6Y0a1/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara21.jpeg Kortej 12:15’de Anıtkabir'e ulaşmış, Aslanlı Yol’un başlangıcındaki alanda top arabasının yanaşacağı ve tabutun indirileceği merdivenler hazırlanmıştı. 12 er Atatürk’ün naaşını omuzlarına alarak Aslanlı Yol’da ilerlemeye başlamıştı. Tabutun sağ ve solunda 12 general yürüyor, yolun iki tarafına yerleştirilmiş kız ve erkek izciler ellerindeki çiçekleri tabutun geçeceği yola serpiyorlardı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmT0WAPHUQ4iUg-5m54fVgYTk5xcCVSBILUlhfJWt5DowcfZUedKMMVevXqhjl4CwGR-CZ24gBSy4xYPh36mZc7QnAd1wdZhiotandV1xLdVGHfOQf227CX_UKXZa8kYyPLlxIb0uF8Zk/s1600/1953AtaturkCenazeNakli2.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLa5wiuU2Y1yBqix8HBD3GxRWPwOHHmiYY8VjgjMnMjg5yI1oibBSWn79OmVe_IuhBB164ouFKy4bvpA8D8DsE6u2QxsbSAxvHiVfYabjE6Na9QLz6QfpfMwdTblFJMUBb8bmId6HcDhs/s1600/1953AtaturkCenazeNakli4.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ_F9ooNWyQNgZ4Zt6NclJWxEdkU7A1VO4cH3sgNMlsv7qoqnFSIsIkYT4aodPbXxt4hXHJwhFrNRz1Y4PoGL-PftDCdviPbvJCrxgkNweH3BY-CYYLSKTFancHLPsb4KHylGHO_sfXno/s1600/1953AtaturkCenazeNakli3.jpg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUfr924nHvBV8xn4U3JFQlGpYo9qqtf_M9WFztxaS0UDnNqP2YgOfN6tj9hjezX9IyRg1GyOZQc44ioaVEqz-9uNFM7uJDjOjB5o5XQ1WBgsZdrJsQwn63u4nMNxEksQBwhCQeNl5gSR8O/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara3.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijfH2SxiC2kZYtAbV0VzqdCZy5WuhdPfDpp9r1ClM4FIf896jGQTqJxwaQdDISge63JEwM1PTzySyxY3afJjrIBGIV3MswFfWKC8gQLQ_eT79BeDTOViVn9jMG7R-A465jwnIkAHh2SVk/s1600/AtaturkCenazeTopArabasindanIndirilirken.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEign30wKZ-MWVXuAQHcl2ZFXVpHTGKCLYD_PMByihFkhWGMF7XrmpI21Bphevkq2fStZ0xYt32VVMWSCF4nGmqAFJQUAI646-Fb7movxylT5wb_UnygVt-t-jkIUlxK3a2ZMbJcPRlyYVCV/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara7.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijwsoO4aLY7DeXNQ9MHyCuRU28n2oi4G1lO1SWnThI07pX-UT4RzSWoNvD8dqOic2kuJeLuL0OUBCgeKC6S0rDGcYvRG-IeETYl0u76u7s24xXG7CHE_MeZPE8e_nX1QDyVUH3TlGm_izq/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara4.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU6tBOrcd5fxGpeRydE6m8K9Kx2PG-5ouYb9Nf9JoHYwLeSFZ5ZS6j5Uc4x1PZOmUvrkJ8lYhmfpmE92WizNZOxcwCxC_jc4sc5e5-pVxRnZxZY4Lsm2Vpd-BWWsZl4zitkVb3C102llY/s1600/AtaturkCenaze1953AslanliYol.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy0q-jYjdkcdSvGtJ2rn3YoyPFuZGsakYwSL-nnRGSB0Jy5l82tthNXfQXD5Ik9-fJWa4kKVidvFUNEPajZOKxEFxk8StosuyS0a5oE6AhaFf5jqH2Y6iHWFzpdwXcnVl5oVR0b3TPTsi_/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara9.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwMUd2oCSXvL7JED5DNRxZHg6mt3VXJO396GtpVIi6pbU-WbgMkgfDdMfxEe-8cm2n2E7GYYQdOv9fD7HIG__ggsst7wb9LkrgQf5Ctyhj_I-TxYiUR1EEsmE5wkVzhLhuVjB9S0qt2lY/s1600/AtaturkCenaze1953AnitkabirMerdivenlerde.jpeg
Atatürk’ün naaşı mozolenin Şeref Holü’ne çıkan merdivenlerin başına geldiğinde, merdivenlerin iki yanında üçer sıra nöbet tutan izciler O’nu selamlamışlardı. Tabut 12:50’de Şeref Holüne çıkan merdivenlerin ortasındaki Hitabet Kürsüsünün arkasında hazırlanmış olan koyu vişne rengi katafalk üzerine konmuştu.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSTMgmW-kJZdeiaZ67RYKRDEndAhDAenf00Blc9esu9ca3Dono0Hg-n7JRvaDT5nPXOca6_Sho5s-ZL6uS8MgY-e9dcu1e4_axVlLdtVtrEZQhiw3e0rqARa3pfCHLVfgxoH6RE5pmMq4y/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara5.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikUvHyLHsodMCjPu0WOgFHx2maEKI5W-uka2Ooke7ZA1PO66UOCqFX2Om33HrnKbYUMoQeeOElSAU9QQEV7kVrx7HFIpqpahL1njfWl9rc0K2pbaivttxaxNxPGGJmTnNeXrQWGGdLTcAC/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara2.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi62CEwd3BlueSefUXWDDObrVqS-AH_ysJpWBpjmIhjXwhhA0Kte8YOYPU8QA6RLwfYlcCkxgYqXEJur4NSA6pkpFOn1yEggkPOy35Wu331y5xK8TYrMfaqM8sqiinfI8sbFW0gpgmc6m0s/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara23.jpeg Saat 12:55’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar, katafalkın arkasında Türk Milletine hitaben yaptığı konuşmasını;
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmmt0yABSwWCLQPw9dvJL6kRydG6jjNqUgV-6kmHkrb12oMvdR12jKwzxoXo6Rug-rfadfy1l3DxTbhFAb2za3CnCassjGC5_mBjGLP3LfVlDUaLcfd891DAtRM03nWbHmJpc-_-7YnhU/s640/Atatu%25CC%2588rk%252527u%25CC%2588n+Naas%25CC%25A7%25C4%25B1n%25C4%25B1n+An%25C4%25B1tkabir%252527e+Nakli%252C+9+Kas%25C4%25B1m+1953.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigim8DJN4hTaWI8JSu4raF76iwWbXQQX_T5O7BuyUG20wrUDuJlW448uM4YTlXIw7pyl5Xib4mVitA_XrjqRv_z_hATl6t10KFIUiB0QlJJg2jm8G3sm7hsTo-D77lmu2gnCEhuNeyY4M/s1600/AtaturkCenaze1953CelalBayarKursude.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNH2uo1RSoKhOVC4yms1JM4rFcZGwmkUVAdWQKh7hNjyjGDi57AG0Qi6zlTyhPW4W_hyviznLOHDsmBScjbLqn1VdOqOv5KqZlyPoFtIDQxhhyphenhyphenQD04Sjv66M5UE_8Yk0q4S-bqeb1TPwWg/s1600/CelalBayarKonusma.jpg
“Atatürk, şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gelen topraklarla gömüyoruz. Fakat hakiki yerin Türk Milleti'nin minnet dolu sinesidir. Nur içince yat” sözleri ile tamamlamıştı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-bS4UHAWNCVHXvHk6E_bX3dcVLmTo4d-o_oa9K6vN1lN-spMmc7dHCPnPIrgOR5RO4j61R7JcRQf3ePQDiSZApCE-0OxNwPRYFYP8SNZsXWLq_5IkNkge8pCdYDvV9_divYHEHNa5hBbk/s1600/CelalBayar.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSAN4Qih7p2ETBM9-owQ5sjJxkEgUQMJwQqbtNmaNujFcJ1M2jCKtK-vrRSjWET2YW1vJwCBfs6MH5ivbIBwa1T_lsWgvipVgF0rCnx1koshQicW2xmwXrDlfR-cBoUz24Vw0GkZiMngcr/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara6.jpeg
Tabut, O’nun her zaman itimadına mazhar olmuş Mehmetçiğin omuzlarında lahitin tam altında bulunan defin mahalline getirilmiş, sanduka açılarak tam saat 13:30'da Atatürk’ün aziz naaşı, Mehmetçiklerin elleriyle ebedi istiratgahına indirilmişti. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipH6PUZmbHU81_iIP6ZGiOV1ODoKxZKeTl8gSuLabb-4NibObS4XNKjWIzO-gcbfvpTMxEQWEVb-iVSgnYJqFy3NF1rJDlB6lkLtWk2iATQ7IAbEBCsk7YXjr9Tds7UnoszCV76DADSzo/s1600/AtaturkCenaze1953MozoleyeGirerken.jpeg Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve diğer zevat da mezarın etrafında yer almışlardı. Kabirin etrafında Ankara ve yurdun dört bir köşesinden getirilmiş olan topraklar bulunuyordu ve kabire ilk toprağı Cumhurbaşkanı Celal Bayar atmış, diğer zevat da onu izlemişti. Defin işlemi tamamlandıktan sonra, Şeref Holü’nde lahitin önünde saygı duruşunda bulunulmuş, Etnografya Müzesi’nde geçici kabrin açılışında hazır bulunan heyet tarafından defin tutanağı hazırlanarak imzalanmıştı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpmOVdUY0mfMjFqYOxhFeDrf2ZFpWrgp1EqllANgBxzkfv4f9xQPIWlEW72aSvccdkZd7rHG87_6eYwNyL9PbOx4k-CCpACgC_Ged7dsZHCbceie2oESpQVXP_M9FPZ4CwO3uvsOZTW3s/s1600/AtaturkCenaze1953AnitkabirMeydandaHalk.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9sOql8i87pi8UZcOqWa0WAURdhyYxZqyu4FqdHm6tGqr1LPWMUpjHNEqsqzURUsZuW0phui5qmKZZ42iB6O2TMoRvxRMAOeOrJP3jj8QAXhyphenhyphen2EZpYwzh0h_BidUvRcCKkugG9vgYbDN4v/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara16.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcPuJ6MGO9Sh1IjL0k1RTm-JRjoF-cy-ZfRuOx525pIDocISYDU6pD2Jo0Eu5cTUSYZvW0VDFmVK9DlCJaG5n2LKc4z23GsQx4Ehu4z1mJSTK7BYmWuu6HRUDFsFl7PbgArkVHuCrGk9HG/s1600/10Kasim1953Anitkabir.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwsgi-YVetWuvbsXMde4H3DmOgJgUH75Dy9iM3dyR1A63AwmTHZRp9iSQ-jAZDzq-n0O-wPJ-takyqM9X6OaQEhgOiozJKIIyxDs_MGX-eF4xEA8NbE83vhPnqU3qvfZTOF325t20ieCI/s1600/Atatu%25CC%2588rku%25CC%2588n-Vefat%25C4%25B1-Ankara723.jpg Resmi törenin sona ermesinin ardından, Anıtkabir halkın ziyaretine açılmış, anıt gece projektörlerle aydınlatılmıştı. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-qEO5CCQ4i2v4LkSApMF3cInzrlp2GNmt3iRgKfiX2QckSxdRXLwDhp61g6nVFEzJEymyM7AQjep-SBpzbFyfbkuq1eKwfvtkqMx-rXuHtDrJW3hctsvKGCWUIN7fKDf7uhSDPEjQKz6I/s1600/AnitkabirGece.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUJ4s-63ao9Cvd7bmkZ2fxPVByBadOJC_ch5D5aqtMhUtY1YNc_YL5sSGlmEc5zCeDfY5JgdfS_HN9BT9GOAyzQBpWc4gLRum__ICfL3k9OpudTvEv4tcFLJfhN9kiHmZmZWGc1XLsiJRT/s1600/Anitkabir1953.jpeg https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWW0qdloTsOPFuW7u3_UTxkYGOfuTbkdLyaGmb_I7u2PZORzuyAjp2HimC1mzKqzlRjmEuOZ_DXm701UBewLyh693NCfAUzXWxtb1GME-b8DCsiJg5k5RZEWXttx1FDy81Igq5YC6lVDy_/s1600/11Kasim1953SonPostaGazete2.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmvEPmU7KUgBnDfx-VYb_lF9o-x__by0-waO0VJ5aRI6LJh6wTN24Nuh3N2WjHWQl4ZElzlrhIV5I_3fDUif_8rBJPCJyxOR21pC7QvhBzaCgoWmASL9QnRaYKfPCxfjE__1qg3j9Z84Qv/s1600/EtnografyadaAtaninYeri.JPGEtnografya
Müzesinde Ata’nın 10 Kasım 1953 tarihine kadaryattığı yer, O’nun anısına hürmeten sembolik bir kabir olarak hala korunmaktadır. https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPuRhGuL76fMYs0K0a80uF68yw5Uai4JTM3CfcVPSo81jz0wozDrUa8ajI5u5nh_kD6-ucGuu6RI-NKKpm5Djf1848HGVmJe-qmRjrhR6ayyuedyz4D0O6_8WbW-48SYtTviorHT9bKMDR/s1600/1953AtaturkCenazeAnkara17.jpg
http://demokratlarkulubu.blogspot.com.tr/2016/11/10-kasm-1938-10-kasm-2016.html

..

4 Kasım 2016 Cuma

YİNE CANIMIZI YAKTILAR..,



 YİNE CANIMIZI YAKTILAR..,


diyarbakir-patlama

Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesi’nde terör örgütü PKK mensupları bombalı terör saldırısı gerçekleştirdi. Patlamaya yol açan bombalı terör saldırısının minibüsle düzenlendiği ve bir tonun üzerinde patlayıcı kullanıldığı belirlendi. Kentin pek çok noktasında hissedilen patlamanın şiddetiyle çevredeki binaların bazıları hasar gördü. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ patlama sonrasında yaptığı ilk açıklamada, saldırıda polis ve sivil şehitlerin olduğunu açıkladı. Anadolu Ajansı ise saldırıda ilk belirlemelere göre bir kişinin hayatını kaybettiğini 30 kişinin ise yaralandığını duyurdu.

Patlama ile ilgili sosyal medyadan da bu görüntüler paylaşıldı:
diyarbakirpatlama2

diyarbakirpatlama1
Twitter’da bu fotoğraflar paylaşıldı
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Aydın Arslan Bulvarı’nda Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binasına yakın bir noktada, vatandaşlar ve öğrencilerin yoğun bulunduğu bölgede sabah 08.00 sıralarında teröristlerce bomba yüklü araçla saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ilk belirlemelere göre bir kişi hayatını kaybetti, 30 kişi yaralandı. Yaralıların kaldırıldıkları hastanelerde tedavileri sürüyor.


NOT SAYFAYA BIRAKTIGIM YORUMUM;

yine canımızı yaktılar..bu mubarek cuma günü.. hdp ye yönelik operasyona ise sevindim Maşa yı tutanların da elinden maşa alınmalı artık..,atatürk meclisinde pkk istemiyoruz..


SARAY EFESİ!



SARAY EFESİ!


Rifat Serdaroğlu
04 Kasım 2016

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sarayındaki “Beştepe Millet Kongre Merkezi” salonunda, tüm dünyaya ayar vermeye devam ediyor. 
 Görüldüğü kadarıyla, dünyada bir tane dostumuz kalmayıncaya kadar da devam edecek!
Herkes haksız, bir o haklı! Herkes kabahatli, bir o düzgün! Herkes suçlu, bir tek o suçsuz!
Örneğin, ABD Başkanına-ABD Adalet Bakanına-ABD Savcısına kızıyor! Niçin?

-Amerika’nın, Suriye ve Irak’ta PYD/YPG terör örgütleriyle beraber iş tutmasına, haklı olarak kızıyor!
-Amerika’nın, Fethullah Gülen’i ona vermemesine, haklı olarak kızıyor!

-Amerika’nın, Erdoğan’ın “Hayırseveri” Rıza Sarraf’ı tutuklamasına çok kızıyor!
Kızınca da devlet adamlarının yaptığı gibi karşılıklı konuşma yerine, her gördüğü mikrofona bağırarak hakaret ediyor.

Peki, ABD neden böyle davranıyor?

-ABD, Büyük Ortadoğu Projesine Eşbaşkan olan Erdoğan’ın bu görevi gönüllü olarak kabul ettiğini ve BOP’nin en önemli ayağının “Büyük Kürdistan Devleti” kurulması olduğunu Erdoğan’ın bildiğini iddia ediyor.
ABD, PYD Lideri Salih Müslim’in defalarca Ankara tarafından kırmızı halıda karşılandığını ve Barzani’nin de Erdoğan’ın “Onur Konuğu” olduğunu ve ticari ilişkilerini belgeleriyle biliyor.
-ABD, Erdoğan’ın CIA uşağı FETÖ ile beraber iş tuttuğunu, Türk Ordusunun Komuta Heyetinin çökertilmesinde ve Türk Devletinin Kozmik Odasında arama yapılması için Erdoğan’ın izin verdiğini net olarak biliyor. FETÖ’nü, CIA elemanı olarak özellikle Afrika’da kullandığı için örgüt liderini vermiyor.
-ABD’nin istihbarat örgütleri, doları korumak için dünyadaki para hareketlerini çok iyi takip eder.
Rıza Sarraf’ın para hareketlerini ve Türk siyasetinin tepe noktalarındakilerle olan para ilişkilerini en ince noktasına kadar bildiği için Erdoğan’ın Hayırsever delikanlısını serbest bırakmıyor…
Soru şu; ABD yönetimi niçin T.C Devleti ile muhatap olmuyor da PYD/YPG gibi terör örgütleriyle çalışmayı tercih ediyor?
Erdoğan, dün Almanya’ya da aynı ağırlıkta yüklendi! Hem Alman Yargısına hem de Merkel’e hakarete varan sözler söyledi. Almanya’ya kaçan FETÖ’ne mensup kişileri Almanya’nın vermediğini söyledi!

Peki, Alman Devleti neden böyle davranıyor?
-Alman Devletinin, Erdoğan yönetimi ile güven bunalımı yaşamasının temelinde Almanya’da “Yüzyılın Yardım Soygunu” olarak bilinen Deniz Feneri e.V davası yatmaktadır. Alman Yargısı, bu soygunu yıllarca takip etti, belgeleri topladı, delilleri buldu ve dernek yöneticileri suçlarını itiraf etmek zorunda kaldılar. Ortada büyük bir soygun vardı. Türkiye’ye 40-50 Milyon avro gönderilmişti.
Bu paralar kime gitmişti?
Alman Yargısı ısrarla Türkiye’den belge ve dosya istedi. Erdoğan Hükümeti dosyaları vermediği gibi, Türkiye’de davaya bakan Savcıları suçladı. Dosyalar Almanya’ya ancak üç yılda gidebildi. Soygunun Türkiye ayağı kapatıldı!
Türk Yargısının bağımsız olmadığını, Türk Basınının özgür olmadığını, Türkiye’nin süratle dikta yönetimine doğru sürüklendiğini tüm dünyanın gördüğü gibi Almanlar da gördü. Bu yüzden, yani Türkiye’de sağlıklı ve adil yargılama yapılmadığı için istenen kişileri vermiyor.
Son olarak, Cumhuriyet yazarlarının göz altına alınmasına karar veren Savcının, FETÖ davasında yargılanan biri olması tüm bu olayların üstüne tüy dikti!
Ne yapılması gerek?

Eğer Özgür ve Demokrat dünya ülkeleri arasında yer almak istiyorsak, herkes Anayasa’da sınırları belirlenen çerçevenin içine girecek. Hukuk Devleti ilkesine herkes uyacak. Siyaset Ahlâkı, Hukuk Ahlâkı ve Devlet Adamı Ahlâkı her alanda geçerli olacak. Bunları yapmayıp, Badem tarzı bir yönetime rıza gösterirsek, gideceğimiz yer Ortadoğu cehennemidir.
Bağırmakla, hakaret etmekle efelik olmaz.
Efelik adil ve namuslu olmayı, dürüst olmayı, hukuka uymayı gerektirir.
Böyle olanlar Türk Tarihine gerçek efeler olarak geçer.
Diğerleri trişkadan efedirler…
Sağlık ve Başarı dileklerimle 
04 Kasım 2016
Rifat Serdaroğlu