Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği BÖLÜM 1
Dağlık Karabağ Uyuşmazlığı, Self-Determinasyon, Tezlerinin Göreceliği, Av. Dr. Deniz AKÇAY,
AVİM
AVRASYA İNCELEMELERİ MERKEZİ
Rapor • No: 18 • Eylül 2020
Av. Dr. Deniz AKÇAY
Ankara • 2020
AVİM Rapor No: 18
Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği
Av. Dr. Deniz AKÇAY
Avrasya İncelemeleri Merkezi
Eylül 2020
Ankara
AVİM Rapor No: 18
TERAZİ YAYINCILIK
Terazi Yayıncılık Bas. Dağ. Dan. Eğt. Org. Mat. Kırt. Ltd. Şti.
Abidin Daver Sok. No. 12/B Daire 4 06550 Çankaya/ANKARA
Tel:0 (312) 438 50 23-24 •Faks:0 (312) 438 50 26
E-mail:teraziyayincilik@gmail.com
Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM)
ISBN:978-605-69199-5-4
YAZAR
Av. Dr. Deniz Akçay
EDİTÖR
Selim Seçkin
REDAKSİYON
Mehmet Oğuzhan Tulun
TASARIM
Ruhi Alagöz
BASKI
Sonçağ Yayıncılık Matbaacılık
İstanbul Cad. İstanbul Çarşısı No: 48/48-49 İskitler / ANKARA
Tel:+90 312 341 36 67
Sertifika No:47865
BASKI TARİHİ
Eylül 2020
© Avrasya İncelemeleri Merkezi - 2020
Her hakkı saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz ya da çoğaltılamaz.
Bu ve diğer AVİM yayınlarına ulaşmak için: www.avim.org.tr adresini ziyaret Ediniz.
İÇİNDEKİLER
Sunuş.............................................................................................................................................................V
Yazar Hakkında.......................................................................................................................................VII
Giriş
Dağlık Karabağ İhtilafının Kısa Tarihçesi...................................................................................1
Dr. Turgut Kerem TUNCEL
Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği.......21
A) Hocalı Katliamı, Birleşmiş Milletler Üyeliği, Güvenlik Konseyi Kararları........21
1) Minsk Grubu: BM İlkelerinin Görecelileşmesi...............................................................23
2) Minsk Grubuʼnun Çözüm Arayışı: “Ortak Devlet” Formulü ̈ve Devam Eden Görecelilik..................................................26
3) BM Genel Kuruluʼnun Dağlık Karabağ Sorununun Çözuümüne İlişkin Çizdiği Çerçeve: 14 Mart 2008 tarihli ve 62/243 sayılı Karar....................28
4) Minsk Grubuʼnun Çözü Yönelik Mevcut Eğilimi: ve 9 Mart 2019 tarihli Açıklama.................................................................................................29
B) Self-Determinasyon İlkesinin Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Uygulanabilirliği.........................................................................................31
1. Self-Determinasyon İlkesinin Devletler Hukukuʼnda Uygulanma Koşulları.......31
1.1. Birleşmiş Milletler Genel Kuruluʼnun 1514 (XV) sayılı Bildirisinin Uygulanma Koşulları ve Sınırları......................................................32
1.2. Self-Determinasyon ve BM Genel Kuruluʼnun 2625(XXV) sayılı Bildirisi............................................................................................34
1.3. UADʼnin 22 Temmuz 2010 Tarihli Kosova Kararı.............................................37
2. Dağlık Karabağ Açısından Self-Determinasyon Tezlerinin Geçerliliği................39
2.1. Self-Determinasyona İlişkin Koşullar.....................................................................39
2.2. Chiragov Kararı Işığında Dağlık Karabağ Hakkındaki Selfdeterminasyon Tezlerinin “Gerçekliği”...........................................................41
Sonuç..........................................................................................................................................................44
Kaynakça...................................................................................................................................................46
**********
Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği.,
Av. Dr. Deniz AKÇAY, Alev KILIÇ, Dağlık Karabağ Uyuşmazlığı, Self-Determinasyon, Tezlerinin Göreceliği, Berlin Duvarı,
AVİM Rapor No: 18
• Eylül 2020
Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği
SUNUŞ
Kasım 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, yaklaşık kırk beş yıl süren iki bloklu Soğuk Savaş dönemi sona ermiş, önce tek kutuplu, kısa bir süre sonra çok kutuplu dünya düzeni olarak adlandırılan yeni bir döneme girilmiştir. Tarihte yaşanan en önemli ideolojik ve jeopolitik dönüşümlerden biri olan bu sürecin, yaşanan değişimlerin boyutlarına kıyasla görece istikrarlı ve çatışmasız bir şekilde yaşanmış olması dikkat çekicidir. Bu anlamda, Doğu Blokunun dağılması ideolojik ve siyasi bir ‘medeni boşanma’ olarak tanımlanabilir. SSCB’nin dağılmasının, Rusya Federasyonunun kimliğini korumasının da, bu sürecin fevkalade sonuçları düşünüldüğünde, aynı şekilde, göreceli olarak oldukça ‘yumuşak bir geçiş’ olduğu söylenebilir.
Bu süreçte, ‘medeni olmayan’ boşanmalar da yaşanmıştır. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin dağılması ile bu federatif yapıyı oluşturan altı anayasal sosyalist cumhuriyetin ve Kosova’nın bağımsız devletler olarak ortaya çıkması sürecinde yaşanan etnik çatışma, savaş ve katliamlar, ‘medeni olmayan’ boşanmaların dramatik bir örneği olarak görülebilir. Eski Sovyetler Birliği’nde ise Çeçenistan (Rusya), Transdinyester (Moldova), Abhazya ile Güney Osetya’da (Gürcistan) ve Karabağ’da (Azerbaycan) yaşanan çatışmalar diğer örnekler olarak karşımızda durmaktadır.
1989-1991 yıllarındaki büyük altüst oluşun bir sonucu olarak ortaya çıkan bu çatışmaların bir kısmı çözüme ulaşmışken, diğer bir kısmı halen süregelmektedir. Yaklaşık otuz yıldır çözüme kavuşmamış bu sorunları bir kısım yazar ‘donmuş çatışma/ihtilaf’ olarak adlandırmaktadır. Ancak bu adlandırmanın var olan durumu tanımlamakta yetersiz olduğu da görülmektedir. Bu çatışmalar ‘donmuş’ olmak bir yana sürekli evrilmekte, tarafların iddiaları şekil değiştirmekte, yeni çözüm önerileri gündeme getirilmekte ve dünya siyaseti dönüştükçe bu çatışmaların niteliği de farklılaşmakta, bunun bir sonucu olarak üçüncü tarafların tutumları da değişmektedir. Bu nedenle, bu çatışmalar için ‘sürüncemede kalmış çatışma / ihtilaf’ adlandırması günümüzde daha çok kabul görür hale gelmiştir.
Ermenistan’ın mücavir alanlarıyla işgal ettiği Dağlık Karabağ (Azerbaycan)
bölgesi böyle bir çatışmanın önde gelen örneğini oluşturmaktadır.
1989-1991 sürecinde ortaya çıkan sürüncemede kalmış çatışmaların tümünün Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede yer alan ülkelerde olması Türkiye
açısından ayrı bir önem arz etmektedir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ çatışması kapsamında ortaya çıkan ve çatışmanın farklı boyutlarını ve tarafların iddialarını şekillendiren temel hususlardan birisi, çatışmanın özüne dair farklılaşan iddialardır. Ermeni tarafı çatışmayı kendi kaderini tayin hakkı – self-determinasyon ilkesi çerçevesinde tanımlarken, Azerbaycan ülkesel bütünlük – toprak bütünlüğü ilkesine dayandırmaktadır. Bu iki ilkenin uluslararası hukuktaki temel ilkelerden olması, çatışmanın hukuki boyutu konusunda kavram karışıklıklarına ve fikir ayrılıklarına neden olabilmektedir.
bölgesi böyle bir çatışmanın önde gelen örneğini oluşturmaktadır.
1989-1991 sürecinde ortaya çıkan sürüncemede kalmış çatışmaların tümünün Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede yer alan ülkelerde olması Türkiye
açısından ayrı bir önem arz etmektedir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ çatışması kapsamında ortaya çıkan ve çatışmanın farklı boyutlarını ve tarafların iddialarını şekillendiren temel hususlardan birisi, çatışmanın özüne dair farklılaşan iddialardır. Ermeni tarafı çatışmayı kendi kaderini tayin hakkı – self-determinasyon ilkesi çerçevesinde tanımlarken, Azerbaycan ülkesel bütünlük – toprak bütünlüğü ilkesine dayandırmaktadır. Bu iki ilkenin uluslararası hukuktaki temel ilkelerden olması, çatışmanın hukuki boyutu konusunda kavram karışıklıklarına ve fikir ayrılıklarına neden olabilmektedir.
Avrupa Konseyinde Daimi Temsilcilik dönemimde beraber çalışmakla üstün niteliklerini yakından gözlemlediğim, Avrupa Konseyi ve bünyesinde bulunan
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile iki ortak hükümet ajanından biri olarak atanan, değerli hukukçu Dr. Deniz Akçay, daha önce Ermeni Araştırmaları dergisinin altmış beşinci sayısında aynı başlıkla Türkçe, Review of Armenian Studies dergisinin kırk birinci sayısında “The Relativity of Self-Determination Conceptions Regarding the Nagorno-Karabakh Conflict” başlığıyla İngilizce yayınlanan, “Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği” başlıklı çalışmasında, uluslararası anlaşmaları, mahkeme kararlarını ve tavsiye görüşlerini, Birleşmiş Milletler kararlarını inceleyerek, Karabağ çatışmasında kendi kaderini tayin hakkı – self-determinasyon tezinin ne ölçüde uygulanabilirliğini değerlendirmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile iki ortak hükümet ajanından biri olarak atanan, değerli hukukçu Dr. Deniz Akçay, daha önce Ermeni Araştırmaları dergisinin altmış beşinci sayısında aynı başlıkla Türkçe, Review of Armenian Studies dergisinin kırk birinci sayısında “The Relativity of Self-Determination Conceptions Regarding the Nagorno-Karabakh Conflict” başlığıyla İngilizce yayınlanan, “Dağlık Karabağ Uyuşmazlığında Self-Determinasyon Tezlerinin Göreceliği” başlıklı çalışmasında, uluslararası anlaşmaları, mahkeme kararlarını ve tavsiye görüşlerini, Birleşmiş Milletler kararlarını inceleyerek, Karabağ çatışmasında kendi kaderini tayin hakkı – self-determinasyon tezinin ne ölçüde uygulanabilirliğini değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmenin, çatışmanın özüne dair aydınlatıcı bir çalışma olduğu kanaatindeyiz.
Karabağ çatışmasının izini sürmeye en az iki yüz yıl öncesinden başlamak mümkündür. Son otuz yıldır çözülememiş bir çatışma olarak uluslararası
gündeme yerleşmiştir. Bu ihtilaf, yukarıda belirtildiği üzere ‘sürüncemede kalmış’ ve otuz yılı aşkın süre boyunca farklı boyutlar edinmiştir.
Bu süreçte sürdürülen barışçı bir çözüm sağlama görüşmelerinde maalesef arzulanan sonuç sağlanamamış, işgalin cezalandırılması bir yana, Ermenistan’ın işgali kalıcı bir statüye dönüştürme girişimlerine sessiz kalınmıştır.
Barış görüşmelerinin sürdürülmesi sorumluluğunu üstlenen AGİT Minsk Grubunun
çalışmalarında da değişimler gözlemlenmiştir. Karabağ ihtilafının tarihsel köklerinin ve barış süreci de dâhil olmak üzere bu ihtilaf kapsamdaki gelişmelerin genel hatlarıyla okuyucuya sunulması maksadıyla, elinizdeki rapora Merkezimizin kıdemli uzman analisti Dr. Turgut Kerem Tuncel’in kaleme aldığı “Dağlık Karabağ Sorununun Kısa Tarihçesi” başlıklı bir giriş bölümü de dâhil edilmiştir.
çalışmalarında da değişimler gözlemlenmiştir. Karabağ ihtilafının tarihsel köklerinin ve barış süreci de dâhil olmak üzere bu ihtilaf kapsamdaki gelişmelerin genel hatlarıyla okuyucuya sunulması maksadıyla, elinizdeki rapora Merkezimizin kıdemli uzman analisti Dr. Turgut Kerem Tuncel’in kaleme aldığı “Dağlık Karabağ Sorununun Kısa Tarihçesi” başlıklı bir giriş bölümü de dâhil edilmiştir.
Değişen küresel jeopolitik ve evrim içinde bir Avrasya oluşumu bağlamında, hem Avrupalı hem Asyalı olan ve Avrasya’nın bağlantısını oluşturan Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorun ve fırsatların anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla Avrasya bölgesindeki gelişmeler hakkında çalışmalar yapan bir düşünce kuruluşu olarak, elinizdeki bu raporu, Karabağ ihtilafıyla ilgili önemli bir kaynak oluşturduğu inancıyla sunmaktan mutluluk duyuyoruz.
Alev KILIÇ
E.Büyükelçi
AVİM Başkanı
AVİM Rapor No: 18 • Eylül 2020
Av. Dr. Deniz AKÇAY
E.Büyükelçi
AVİM Başkanı
AVİM Rapor No: 18 • Eylül 2020
Av. Dr. Deniz AKÇAY
1982 yılında Nancy Üniversitesi’nden Devlet Doktorası (Doctorat d’Etat en Droit Public) diploması alan Deniz Akçay, 1986-1988 yılları arasında BNP-AK
Bankası’nda hukuk müşaviri olarak görev yapmış, 1988 yılında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi Nezdindeki Daimi Temsilciliği’nde uzman hukukçu statüsünde çalışmaya başlamıştır. 1998 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Ortak Hükümet Ajanı unvanına layık görülülen Deniz Akçay, 2005 yılında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Yönetim Komitesi’nin (CDDH) yardımcı başkanlığına, 2007’de de aynı Komitenin başkanlığına seçilmiştir. Deniz Akçay, 2010 yılında emekli olmuştur.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder