6 Ocak 2021 Çarşamba

ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİR GELENEĞİNİN BİLİNMEYEN BİR TEMSİLCİSİ: SAMSUNLU ÂŞIK HULUSÎ. BÖLÜM 4

ALEVİ-BEKTAŞİ ŞİİR GELENEĞİNİN BİLİNMEYEN BİR TEMSİLCİSİ: SAMSUNLU ÂŞIK HULUSÎ. BÖLÜM 4


Alevi-Bektaşi, Aşık Hulusi, Samsun, Aşık edebiyatı, gelenek, Alevi-Bektaşi şiiri, Amasya, Çorum, Tokat,

5. Sonuç

   Alevi-Bektaşi toplumu, geleneklerini, inanç sistemlerini ve sahip oldukları değerleri yaşatmak, gelecek nesillere aktarabilmek amacıyla özellikle Âşık edebiyatının çeşitli biçim ve türlerinden, temel dinamiklerinden faydalanmışlardır. Bu bağlamda söyledikleri şiirlerle hem geleneği yaşatmışlar hem de sahip oldukları değerleri günümüze kadar ulaştırabilmişler dir. Samsunlu Âşık Hulusî de bir Alevi önderi ve mürşidi olarak sahip olduğu inanç sistemini irticalen şiirler söyleyerek yaşatmaya çalışmıştır. Şiirlerinde işlediği konulara ve temalara baktığımızda, Alevi-Bektaşi şairlerinin izinden giderek hem kendisinden önceki âşıkların şiirlerinden ilham almış hem de inanç sistemine bağlılığın ve sahip olduğu aşkın tezahürü olarak etkileyici buluşların ve orijinal ifadelerin olduğu şiirler söylemiştir.

   Özelde Samsun yöresinde genelde Orta Karadeniz bölümünde ikâmet eden Alevi toplumu içinde çok sayıda âşık bulunmaktadır.

Bunların tespit edilerek şiirlerinin bir araya getirilmesi ve tanıtılması, Türk toplumunun geçmişten getirdiği değerlerin yaşatılması ve edebiyat sanatının zenginleşmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sözlü geleneğin tekrar yaşatılması ve Türk toplumunun bir bütün olarak varlığını devam ettirmesi açısın dan üzerinde önemle durulmalıdır. Âşık Hulusî örnekleminde rüya motifi gibi toplumsal hafızada yaşayan bir unsurun yakın tarihimizde mevcudiyeti, bunların hala yaşanılabilir olduğu konusunda toplumda bir inanç oluşturacaktır. Şairlerin şiirlerinin tespit edilmesi ve yaygınlaşması Alevi toplumunun tanınmasına da olumlu katkı sunacaktır.

6. Şiirlerinden Örnekler

Aşağıda Âşık Hulusî’nin daha iyi tanınabilmesi için taşlama, nasihatname, güzelleme ve duvaz türünde örneklere yer verilmiştir.

1.

El uzattım gonca gülün dermeğe
Yıkılmış bahçende gülün kalmamış
Fehmeyle kendini iyice gözle gel
Cevap söylemeye dilin kalmamış

Sinek gibi cızır cızır edersin
Haksız iş olursa pekçe gidersin
Söylersin yalanı haram yutarsın
Senin yapışmaya kolun kalmamış

Hakka doğru gitmez senin yuların
Katran gibi kokuyor hemen tenlerin
Şeytana teslim olmuş tatlı canların
Helalinden senin malın kalmamış

Hulusî’yem böyle seviyor canı
Boşuna bekliyor dünyada hanı
Uymuşsun nefsine dönmezsin geri
Yüzüne bakmaya nurun kalmamış 

(Gül, 2018: 125).

2.

O yanı bu yanı bakıp gözetme
İçerini pekle dışın düzeltme
Her taşın altına elini uzatma
Belki yılan çıkar sokarlar seni

Her yerlere varıp suları içme
Mahlûkata uyup yolundan şaşma
Arifler yanında sohbetten düşme
Tutar lisanından döverler seni

Her insana varıp sırrını deme
İzinsiz lokmayı alıp da yeme
Konuşma yalancıyı yanına koyma
Eğri söyler sana incidir seni

Varıp her yerlere matahın açma
Müşteri olmayınca güherler saçma
Ali’yi sevmeyenin peşine düşme
Yol bulaman oradan kovarlar seni

Hulusî’yem der ki her sırrı açma
Benliği edenin yanına düşme
Emsalini bulmayınca konuşma
Alır bir pula satarlar seni 

(Gül, 2018: 125-126).

3.

El uzatıp gonca gülün aldılar
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin
Al kanlar içinde onu koydular
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

Hutbeye çıktı da vaaz eyledi
Bilendi kılıcım diye kendi söyledi
Ali Abbas ile Zeynep ağladı
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

Aylar, seneler hep onun işi
Bazen üç gün, bazen otuzdur yaşı
On sekiz bin âlemin serçeşme başı
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

İkiyi aldı da bire bağladı
Kandiller içinde sıra bağladı
Candan seven uğrun uğrun ağladı
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

Dört kapının kırk makamın imamı
Horasan’dan geldi işin tamamı
Rum diyarında pir Bektaş Veli
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

Çıktı arşıâlâya seyran eyledi
Ayetleri hep Kur’an’dan söyledi
Necef deryasında kılıç oynadı
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin

Hulusî’yem böyle söyledi sözü
Kendi cenazesini kendisi yudu
Yükledi deveye tabutu koydu
Aslı şahtır Şahı Merdan Ali’nin 

(Gül, 2018: 154-155).

4.

Muhammed Ali’ye talip olursan
Sır içinde gizli sırdır musahip
On iki imamları tamam görürsen
Dört kapı içinde vardır musahip

Musahibi olmayanın zayidir emeği
Erenler deminde alamaz payı
Deliktir küleği tutmuyor suyu
Erenler deminde vardır musahip

Eğer bu sırlara ereyim dersen
İmam Hüseyin’i göreyim dersen
Sorgusuz Cennete gireyim dersen
Cennette Rıdvan vardır musahip

Halil’i nara attılar dilek diledi
Gökte yıldız yerde insan meledi
İsmi şah olanlar musahip oldu
İsmi şah olanda vardır musahip

Hulusî’yem der ki ikrar dilimiz
Bir mürşide bağlı bizim belimiz
Cebrail Mikail hem rehberimiz
Azrail İsrafil’in vardır musahip 

(Gül, 2018: 237)

5.

Arif olan sohbetini dilemiş
İnce elekten yedi kere elemiş
Aslan yatağına baykuş tünemiş
Ne kuşlar tünese ondan sana ne

Kuru yerde yatmış yatıp paslanmış
Kalbi çürük imiş siyah işlemiş
Âdem gibi döşeklere yaslanmış
Ne kadar yaslansa ondan sana ne

Çok sarılma şu dünyanın malına
Hiç bakmıyor dönüp kendi halına
Doğru giden Cehennem’in yoluna
Ne kadar sarılsan ondan sana ne

Hulusî’yem böyle deyip bağırır
Dellal olmuş cümlesine çağırır
Kastinde gezenler belasın bulur
Bulur belasını ondan sana ne 

(Gül, 2018: 129)

6.

Çok yoruldum kalkamıyorum yerimden
El içinde gezemiyorum arımdan
Cüda kızı yandım senin elinden
Allah sen sakla karı şerrinden

Söylüyorum bu sözlerin doğrusu
Pek çok olur kadınların eğrisi
Karnı dolu yılanların yavrusu
Allah sen sakla karı şerrinden

Yüzüne bakarsan hemen aldanın
Sözünü tutarsan geride kalın
Hürmetini kıymetini elinde alın
Allah sen sakla karı şerrinden

Şeytanı alıp yanına çeker
İnsanı birbirine her zaman takar
Nice yiğitlerin belini büker
Allah sen sakla karı şerrinden

İkisinin adın beraber kodu
Peygamber Ayşe’ye pek gönül kodu
Elini yüzünü yıkadı yudu
Allah sen sakla karı şerrinden

Hulusi’yem bunu söylüyor hemen
Karına sırrını deme sen hemen
Başına çıkar hemen her zaman
Allah sen sakla karı şerrinden.

KAYNAKÇA

Güzel, Abdurrahman. (2009) Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı El Kitabı, Ankara: Akçağ Yayınları.
Çelik, Ali. (2008) Türk Halk Şiiri Antolojisi, İstanbul: Timaş Yayınları.
Gül, İbrahim. (2018) Aleviliğin Temel Esasları ve Alevi Erkanı. Samsun: Ceylan Ofset.
Günay, Umay. (2005) Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Ankara: Akçağ Yayınları.
Göngür, Zeki. (1969) 12 İmam Övgüsü. İstanbul: Dilek Matbaası.
Tatcı, Mustafa. (2008) Yunus Emre Divân, Risâletü’n-Nushiyye, İstanbul: H Yayınları.

Kaynak Kişiler

Mercan GÜL, 1938 doğumlu, Sarıgazel Köyü, Âşık Hulusî’nin kızı (Hakk’a yürüdü)
Sadık ÖZTÜRK, 1942 doğumlu, Kayadüzü Köyü, Âşık Hulusî’nin ocağına bağlı talip
Zeliha GÜL, 1924 doğumlu, Sarıgazel Köyü, Âşık Hulusî’nin kızı (Hakk’a yürüdü)
Turgut Gül, 1957 doğumlu, Sarıgazel Köyü, Âşık Hulusî’nin torunu (Hakk’a yürüdü)

DİPNOTLAR;

1 Doç. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, 
   cafer.ozdemir@omu.edu.tr, ORCID: 0000-0002-57945828. 
2 Doç. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, 
   igul@omu.edu.tr., 
3 İsmail Özmen tarafından hazırlanan ve içerisinde çok sayıda Alevi-Bektaşi şairinin tanıtıldığı 5 ciltlik “Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi” adlı eser taranmış ve Âşık Hulusî ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır.
4 Çalışmada Âşık Hulusî’nin hayatı ile ilgili bilgilerin büyük bir kısmı âşığın torunu İbrahim Gül’den alınmıştır.
5 Niza: Kargaşa çıkarmak 
6 Malya çölü: Halk arasında "Çöl" ya da "Seyfe Ovası" olarak da adlandırılan Malya Ovası, Kırşehir'in kuzeyinde yer almaktadır. 

EKLER










***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder