17 Ocak 2021 Pazar

TÜRK RUS İLİŞKİLERİ SOĞUK KIŞTAN., SICAK BAHARA DÖNÜŞEBİLECEKMİ., BÖLÜM 2

TÜRK RUS İLİŞKİLERİ SOĞUK KIŞTAN., SICAK BAHARA DÖNÜŞEBİLECEKMİ., BÖLÜM 2



Doç. Dr. Toğrul İsmayıl,Mavi Akım,Karadeniz,Türkiye-Rusya ilişkileri,Vladimir Putin, Turist vizesi,rublenin dolar karşısında değer kaybetmesi,
Düşen Uçak Kazası,Gazprom,

< TÜRKİYE SADECE “GAZPROM” VE TURİZM OPERATÖRLERİ İÇİN DEĞİL; AYNI ZAMANDA FİNANS SEKTÖRÜ İÇİN DE ÖNEMLİ BİR PAZARDIR.
ÖRNEĞİN 2012 YILINDA TÜRKİYE MENŞELİ DENİZBANK’IN 3,5 MİLYAR DOLARA RUS SBERBANK TARAFINDAN ALINMASI, RUSYA İÇİN STRATEJİK BİR ÖNEME SAHİPTİR. >

    Rus arama motoru “Yandex”, 2011 yılından beri Türkiye’de faaliyet göstermektedir.
Türkiye bu şirketin Bağımsız Devletler Topluluğu dışında çalıştığı ilk ülkedir.
Markanın Türkiye’deki yerel pazar payı ise % 4-5 dolaylarındadır. Benzer şekilde Türkiye’nin telekomünikasyon pazarında Rusya’nın Alfa Telecom Turkey Ltd. isimli şirketi de bulunmaktadır. Bu şirket, en büyük Türk operatörü Turkcell içinde % 13,22 paya sahip olup; ilerleyen yıllarda bu payını yarı yarıya artırmayı planlamaktadır.

Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerinde zarar vermek istediği bir diğer alan ise enerji’dir.
Türkiye, en büyük tedarikçisi konumundaki Rusya’dan yıllık doğalgaz ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılamaktadır. Bu doğalgazı Türkiye iki hat üzerinden tedarik etmektedir: Ukrayna üzerinden gelen ve Trakya’dan giriş yapan Batı Hattı ve
Karadeniz’in altından gelip Samsun’dan karaya çıkan Mavi Akım. Diğer yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 2014 Doğalgaz Sektörü Raporu’na göre 2014 yılında doğalgaz ithalatı % 54.76’lık payla en fazla Rusya’dan yapılırken; miktar olarak yaklaşık 50 milyar metreküplük doğalgaz ihtiyacının 26 milyar metreküpü tek başına Rusya’dan karşılanmıştır. Söz konusu tedarik için Türkiye, 16,5 milyar dolarlık doğalgaz faturası ödemiştir.

   Uzmanların üzerinde anlaştığı bir başka konu ise düşük petrol fiyatlarının Türkiye’yi, Rusya’ya kıyasla daha cazip bir aktör haline getirdiğidir. Zira döviz gelirinin önemli bir kısmını petrol ihracatından elde eden Rusya, Kuzey Denizi havzasından çıkarılan Brent petrolün varil fiyatının geçen yıl % 30 oranında düşmesi sonucu önemli bir meydan okumayla karşı karşıya kalmıştır. Net petrol ithalatçısı Türkiye üzerinde ise ucuzlayan petrol fiyatları tam tersi bir etki yaratmıştır. Benzer bir şekilde bazı Batılı uzmanlar, petrol fiyatlarındaki gerilemeyle birlikte Türkiye’nin cari açığını kapatıp enflasyonu düşürebildiğini hatırlatmakta ve bu durumun, yatırımcı gözünde pozitif bir gelişme olduğunu vurgulamaktadır.

    Kanaatimizce uçak krizi sonrası enerji alanında yaşananlar, uzun zamandır herkesin üzerinde uzlaştığı fakat gerçekleşmesine yönelik yapısal adımların geciktiği Rusya’ya aşırı bağımlılığı orta ve uzun vadede azaltacak bir stratejiyi hayata geçirmeye vesile olacaktır. Zira mevcut doğalgaz ilişkisi, ikili ilişkilerin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu konuda doğrudan bir gaz kesintisi olmasa da belli risklerin göz ardı edilemeyeceği bir gerçektir.


Her ne kadar Rusya önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ana gaz tedarikçisi olmaya devam edecekse de, ikili ilişkilerin geldiği noktada Türkiye, enerji güvenliğini daha ciddi olarak ele almaya başlamış ve tedarike yönelik bazı alternatifleri öne çıkarmıştır.
Bu kapsamda ilerleyen dönemde Türkiye’nin yeni enerji alternatifleri arasında Katar’dan LNG; Irak, Türkmenistan ve Doğu Akdeniz’den gaz ithalatı sağlamak olacaktır.
 <   AKKUYU PROJESİNİN RUSYA TARAFINDAN RAFA KALDIRILMASI DURUMUNDA İSE ALTERNATİFLER MEVCUTTUR. ÖRNEĞİN ÇIN, JAPONYA,
GÜNEY KORE GİBİ ÜLKELERLE DİREKT TEMASA PEKÂLÂ GEÇİLEBİLİR. >


Peki, iki ülke arasında vuku bulan son dönem olaylardan sonra Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinde ne tür gelişmeler beklenebilir? Akkuyu projesinin iptali Türkiye’yi nasıl etkiler?
Rusya’nın AB’nin uyguladığı ambargolar nedeniyle yaşadığı ekonomik daralma ve sıkıntılar yüzünden 20 milyar dolarlık bir beklentisi olduğu Akkuyu projesinden kolay kolay vazgeçemeyeceği düşünülmektedir.
   Fakat Rusya’nın projeyi askıya almaktan kaçınmasının ardında maddi nedenler den çok siyasi ve hukuki gerekçeler mevcuttur.
Zira Rusya yönetimi doğrudan Türkiye’ye zarar verecek ya da uluslararası anlaşmalarla verdikleri taahhütleri hukuksuz bir boyuta taşıyacak, bu yolla uluslararası arenada kendi itibarını olumsuz etkileyecek adımlar atmayacaktır.
Diğer yandan Akkuyu projesinin Rusya tarafından rafa kaldırılması durumunda ise alternatifler mevcuttur. Örneğin Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerle direkt temasa pekâlâ geçilebilir.

Belirtmek gerekir ki; ekonomisi % 3,8 daralan, sanayi üretimi % 4,2 gerileyen, Batı’nın yaptırımları ve düşen petrol fiyatları nedeniyle zor günler geçiren Rusya’nın; ekonomisi ve sanayi üretim endeksleri pozitif seyreden, Batı’nın desteğine haiz Türkiye’ye karşı bu ekonomik ve siyasi savaşı sürdürmesi pek makul değildir. Bu krizin Rusya tarafından derinleştirilmesi durumunda ise Rusya özelinde ekonomik, sosyal ve siyasal kriz derinleşecek, ülke sathında tüketim ve emlak fiyatları ciddi oranlarda artacaktır. Zira yaptırımlardan dolayı zor bir yıl geçiren Rusya için 2016 yılında da % 6,4’lük bir ekonomik gerileme öngörülmekte dir.
    Dünya petrol fiyatlarının 2016 yılında son 17 yılın en düşük seviyesine ulaşma ihtimalinin bulunduğunu, Rus ekonomisinin ise büyük oranda petrol fiyatlarına bağlı olduğunu göz önünde bulundurulduğunda, Rus hükümetinin ekonomiyi petrol fiyatlarından bağımlı durumdan çıkarmaya çalıştığını, ancak bunun birkaç yılda mümkün olmadığını belirtmek gerekir. Diğer yandan Rusya’da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle devlet bütçesinin optimizasyonu kapsamında devlet çalışanlarının maaşlarının % 10 oranında azaltılması gündemdedir. En önemlisi de Rus yönetiminin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ülkedeki birçok üründe fiyatların yükselmeye başlamıştır.

Nitekim Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, Rus iş dünyasının Türkiye’ye bağımlı olduğunu açıkça itiraf etmektedir.

< EN ÖNEMLİSİ DE RUS YÖNETİMİNİN TÜRKİYE’YE UYGULADIĞI YAPTIRIMLAR NEDENİYLE ÜLKEDEKİ BİRÇOK ÜRÜNDE FİYATLARIN YÜKSELMEYE BAŞLAMIŞTIR. NİTEKİM RUSYA EKONOMİK KALKINMA BAKANLIĞI, RUS IŞ DÜNYASININ TÜRKİYE’YE BAĞIMLI OLDUĞUNU AÇIKÇA İTİRAF ETMEKTEDİR. >

Bu arada Rus uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye’ye yaptırım kararı alan aynı Rusya, sürpriz bir şekilde iki ülke arasındaki tahıl ticaretinin yeniden başlatılması yönünde karar almıştır. Zira Türkiye, Rus tahılının en büyük ithalatçılarından biridir ve Uçak Krizi’nden bu yana Rus ve Türk şirketleri yeni sözleşme yapmayı durdurmuşlardı.

Gerekçe olaraksa Rus tarafının yaptırım tehdidi ve Türk tarafının ithalatı kısma saikıydı. Ancak endüstri kaynaklarına göre tehlike artık geçmiş, tahıl ticareti eski seyrine geri dönmüştür. Hatta bir ticaret danışmanına göre Türk şirketleri, Rus üreticilerle yeni sözleşmeler imzalamaya başlamışlardır. Türkiye’nin Rusya ile tahıl ticaretine devam etmesinin gerekçesi olaraksa Fransız menşeli tahılın daha pahalı olması ve Ukrayna’daki ürünlerin ise istenilen kalite standardına yaklaşamaması
gösterilmektedir. Bu kapsamda Türkiye, Rusya’dan Temmuz-Kasım arasında 1.7 milyon ton tahıl ithal etmiştir.



Değerlendirmeler göstermektedir ki; mevcut durum ve şartlarda oluşacak bunalımlı durumdan Türkiye’nin daha az zararla çıkması daha yüksek bir ihtimaldir. Çünkü Türkiye’nin açık ticaret ve liberal yatırım politikaları bu kayıpları daha çabuk telafi edebilecek niteliktedir. Zira Rusya Federasyonu Bakan Yardımcısı Maxim Oreshkin’in itiraf ettiği gibi, bugün Rusya’da yaşanan
ekonomik şok, SSCB’nin son yıllarında yaşadığı şoktan çok daha güçlüdür. 

Bu anlamda görünen o ki, aynı coğrafyada bulunan, güvenlik ve istikrara büyük önem atfeden iki devletin, bölgesel ve küresel düzeydeki ortak çıkarları için beraber çalışabilme kabiliyetlerini ortaya koymaları gerekmektedir.

   Zira bölgedeki istikrar ve barış ortamı için iki ülkenin işbirliği çok önemlidir. 
Aksi halde Karadeniz’den Kafkasya, Merkezi Asya’dan Uzakdoğu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilir.
   Ne kadar ilginçtir ki, Türk-Rus işbirliğini bir üst aşamaya çıkaran ziyaret de yine bir aralık ayında yapılmıştır. Putin’in 6 Aralık 2004’deki ziyareti 512 yıllık ilişkiler tarihinde Moskova’dan Ankara’ya lider düzeyinde yapılan ilk ziyarettir. Yine ne kadar büyük bir tesadüftür ki, çok değil, bir yıl önce, 1 Aralık 2014’de Putin yine Ankara’da Erdoğan’a “Türk Akımı” projesini önermiştir.

    Kısacası “aralık ayı”, Türkiye-Rusya ilişkilerinin yükselen dönemi gibidir. 

Bu anlamda Aralık’lar, Türkiye-Rusya ilişkileri değerlendirilirken asla unutulmamalı dır.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder