TÜRK RUS İLİŞKİLERİ SOĞUK KIŞTAN., SICAK BAHARA DÖNÜŞEBİLECEKMİ., BÖLÜM 1
Doç. Dr. Toğrul İsmayıl,Mavi Akım,Karadeniz,Türkiye-Rusya ilişkileri,Vladimir Putin, Turist vizesi,rublenin dolar karşısında değer kaybetmesi, Düşen RUS Uçak Kazası, Gazprom,
Doç. Dr. Toğrul İsmayıl
TOBB EKONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ
HER DEVLETİN TARİHİNDE RESMİ HAFIZAYA KAZINAN, BÜYÜK İZLER BIRAKAN BAZI ÖNEMLİ GÜNLER VARDIR.
DEVLETLER DE AYNI İNSANLAR GİBİ BU TARİHLERİ COŞKUYLA KUTLAR VEYA ÖFKE DUYARAK HATIRLAR, BAZEN DE YOK SAYARLAR.
Her devletin tarihinde resmi hafızaya kazınan, büyük izler bırakan bazı önemli günler vardır. Devletler de aynı insanlar gibi bu tarihleri coşkuyla kutlar veya öfke duyarak hatırlar, bazen de yok sayarlar. 15 Aralık 1997 de, Türkiye-Rusya ilişkileri açısından bu tarihi günlerden birini ifade etmektedir.
Zira o gün Türkiye; ABD’nin tepkisini pahasına Mavi Akım yoluyla Karadeniz’in altından döşenen boru hatlarıyla Rusya’dan doğal gaz almaya başlamıştır.
Olaylar kendi mecrasında olağan hali ile devam etmiş olsaydı, iki ülkenin cumhurbaşkanları, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, 15 Aralık’ta St. Petersburg’daki Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) zirvesinde buluşacak ve bu tarihi olayın yıldönümünü iki ülke en üst düzeyde coşku içinde kutlayacaktı. Fakat 24 Kasım 2015 tarihinde, bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülmesi, bu tarihi “yıldönümümü” sıradan, kimsenin hatırlamadığı bir güne dönüştürdü.
Daha düne kadar “Türk-Rus ilişkileri nasıl daha çok geliştirilebilir?” tartışmaları yaşanırken, şimdi “Kriz daha ne kadar uzar?” sorusuna yanıt aranmaktadır.
Zira “Uçak olayı” ve sonrasında yaşananlar, Türk-Rus işbirliğini bir anda bıçak keser gibi koparmış; Rusya’nın Türkiye’ye tepki olarak uygulamaya koyduğu yaptırımlar nedeniyle iki ülke arasındaki ticaret, durma noktasına gelmiştir.
Olaylar kendi mecrasında olağan hali ile devam etmiş olsaydı, iki ülkenin cumhurbaşkanları, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, 15 Aralık’ta St. Petersburg’daki Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) zirvesinde buluşacak ve bu tarihi olayın yıldönümünü iki ülke en üst düzeyde coşku içinde kutlayacaktı. Fakat 24 Kasım 2015 tarihinde, bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülmesi, bu tarihi “yıldönümümü” sıradan, kimsenin hatırlamadığı bir güne dönüştürdü.
Daha düne kadar “Türk-Rus ilişkileri nasıl daha çok geliştirilebilir?” tartışmaları yaşanırken, şimdi “Kriz daha ne kadar uzar?” sorusuna yanıt aranmaktadır.
Zira “Uçak olayı” ve sonrasında yaşananlar, Türk-Rus işbirliğini bir anda bıçak keser gibi koparmış; Rusya’nın Türkiye’ye tepki olarak uygulamaya koyduğu yaptırımlar nedeniyle iki ülke arasındaki ticaret, durma noktasına gelmiştir.
< 2008 YILINDA TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ TİCARET ORTAĞI KONUMUNDAKİ RUSYA, 2009 VE 2010 YILLARINDA BU KONUMUNU ALMANYA’YA BIRAKARAK 2. SIRAYA GERİLEMİŞTİR. >
Son bir kaç haftada bahar havası’ndan kara kış’a dönen ilişkilerde Rusya’nın politikası da netleşmiştir: Turist vizesiyle girmek isteyen Türk işadamları gerekli hükümler uyarınca ülkeye sokulmamış, girenler ise geri gönderilmiştir. Ayrıca Moskova’dan yükselen Türkiye karşıtı dalga, Türk şirketleri üzerinde denetimleri ve “kusur bulma” çabalarını da artmıştır. Bu kapsamda en ufak bir eksiklik, yaptırım nedeni olmaya başlamıştır. Öyle ki; Türk şirketleri ve vatandaşları, her konuda yeniden, “sıfır tolerans” uygulanan bir ülke kategorisine sokulmuştur.
Dolayısıyla, Rusya hükümetinin başlattığı ekonomik yaptırımlar ve yenilerinin eklenmesi ile birlikte, Türkler açısından Rusya hem yaşamak, hem de iş yapmak için cazip ülke olma özelliğini yitirmiştir.
Dolayısıyla, Rusya hükümetinin başlattığı ekonomik yaptırımlar ve yenilerinin eklenmesi ile birlikte, Türkler açısından Rusya hem yaşamak, hem de iş yapmak için cazip ülke olma özelliğini yitirmiştir.
Peki, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler nasıl seyredecek? Rusya’nın Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımları başarılı olabilecek mi?
< BAŞBAKAN VLADİMİR PUTIN’İN AĞUSTOS 2009’DA TÜRKİYE’Yİ ZİYARETİ ÇERÇEVESİNDE İKİLİ TİCARETİN ÖNÜMÜZDEKİ BEŞ YIL
İÇERİSİNDE 100 MİLYAR DOLARA ÇIKARTILMASI ORTAK HEDEF OLARAK BELİRLENMİŞTİR. >
İÇERİSİNDE 100 MİLYAR DOLARA ÇIKARTILMASI ORTAK HEDEF OLARAK BELİRLENMİŞTİR. >
Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin temel çerçevesini, SSCB’nin dağılmasını takiben, 25 Şubat 1991 tarihinde imzalanan “Ticari ve Ekonomik İşbirliğine Dair Anlaşma” oluşturmuştur.
Rusya ile 2002’den bu yana artan ikili ticaret hacmi, 2008 yılında 38 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak ikili ticaret hacmi 2009 yılında, gerek küresel ekonomik kriz gerekse 2008 Temmuz-2009 Ağustos döneminde Rus gümrüklerinde Türkiye menşeli ürünlere uygulanan tam denetim nedeniyle 23 milyar dolara düşmüştür. Yine de ticari ilişkiler 2010 yılının ilk aylarından itibaren toparlanma sürecine girmiş ve 2010 yılında ikili ticaret hacmi 26,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu minvalde 2008 yılında Türkiye’nin birinci ticaret ortağı konumundaki Rusya, 2009 ve 2010 yıllarında bu konumunu Almanya’ya bırakarak 2. sıraya gerilemiştir.
Başbakan Vladimir Putin’in Ağustos 2009’da Türkiye’yi ziyareti çerçevesinde ikili ticaretin önümüzdeki beş yıl içerisinde 100 milyar dolara çıkartılması ortak hedef olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Türkiye’nin Rusya’ya ihraç ettiği başlıca
ürünler arasında gıda ürünleri (% 25), dokumacılık ürünleri (% 20), kimyasallar (% 9,6) ve otomotiv sanayi (% 7) ürünleri yer almaktadır. Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği başlıca ürünler arasında ise petrol ve ürünleri (% 37,6), doğalgaz, (% 32,4) demir- çelik (% 8), kömür (% 5,8) ve demir dışı metaller bulunmaktadır.
Türk iş çevrelerinin Rusya genelindeki ticaret ve iş merkezleri, gıda, içecek, cam, beyaz eşya ve mobilya sektörü ile diğer sektörlerdeki yatırımlarının tutarı 2008 yılı itibariyle 6 milyar dolara yaklaşmıştır. Yine Türk müteahhitleri Rusya’da şimdiye kadar 32 milyar dolar değerinde 1191 proje üstlenmişlerdir.
Federal Gümrük Servisi’ne göre cari yılın Ocak-Eylül döneminde Rusya dış ticaretinin % 4,6’sını oluşturan Türkiye, Rusya’nın beşinci büyük ticaret ortağıdır.
Bu endekse göre Türkiye sadece Çin, Almanya, Hollanda ve İtalya’dan geri kalmakta; fakat Beyaz Rusya, Kazakistan ve Ukrayna gibi ülkelerin de önüne geçmiş bulunmaktadır.
Yine resmi verilere göre, 2015 yılında 67 bin Türk vatandaşı Rusya’da çalışmak için vize almıştır. Resmi olmayan bilgilere göre ise Rusya’da özellikle inşaat sektöründe 90 bin Türk vatandaşı çalışmaktadır. Bu anlamda Rusya, Türk vatandaşlarının yurt dışında iş aldığı, Türkmenistan’dan sonra ikinci ülke konumundadır.
Bu endekse göre Türkiye sadece Çin, Almanya, Hollanda ve İtalya’dan geri kalmakta; fakat Beyaz Rusya, Kazakistan ve Ukrayna gibi ülkelerin de önüne geçmiş bulunmaktadır.
Yine resmi verilere göre, 2015 yılında 67 bin Türk vatandaşı Rusya’da çalışmak için vize almıştır. Resmi olmayan bilgilere göre ise Rusya’da özellikle inşaat sektöründe 90 bin Türk vatandaşı çalışmaktadır. Bu anlamda Rusya, Türk vatandaşlarının yurt dışında iş aldığı, Türkmenistan’dan sonra ikinci ülke konumundadır.
< BİLİNDİĞİ ÜZERE RUSYA EKONOMİSİ SIKINTILI BİR SÜREÇTEN GEÇMEKTEDİR. ÖZELLİKLE RUBLENİN DOLAR KARŞISINDA YÜZDE 60 DEĞER KAYBETMESİ, 2015 YILININ BAŞINDAN İTİBAREN TÜRKİYE’NIN RUSYA’YA OLAN İHRACATINI DA OLUMSUZ ETKİLEMİŞTİR. >
TÜİK verilerine göre, 2015 yılının ilk 10 ayında Türkiye, Rusya’ya 64 milyon dolarlık ayakkabı ihracatı gerçekleştirirken; bu tutar 582,5 milyon dolarlık toplam ayakkabı ihracatının yüzde 11’ini oluşturmuştur.
Ayakkabının yanı sıra çamaşır ve bulaşık makineleri, ocak ve fırınlar da Rusya’nın Türkiye’den satın aldığı hafif sanayi ürünleri olarak ön plana çıkmaktadır. Beyaz eşya sektöründe Avrupa’nın üretim merkezi konumunda bulunan Türkiye, Rusya’ya 2015 Ekim sonu itibarıyla 13,3 milyon dolar değerinde çamaşır ve bulaşık makinesi ile kendinden vakumlu elektrik süpürgesi ihraç etmiştir. Söz konusu ürün gruplarının yanı sıra Rusya, Türkiye’nin en fazla fırın ve ocak ihraç ettiği beşinci ülke olarak kayıtlara geçmiştir.
Bilindiği üzere Rusya ekonomisi sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Özellikle rublenin dolar karşısında yüzde 60 değer kaybetmesi, 2015 yılının başından itibaren Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatını da olumsuz etkilemiştir. Diğer yandan
Rusya’nın beyaz eşya sektörünü temsil eden ürün grubunu ithalat kısıtlamasının dışında bırakması, öncelikle kendisinin menfaatinedir. Zira Rusya’ya beyaz eşya ihracatında herhangi bir sıkıntı yaşanması durumunda Türkiye’nin alternatif pazarlarının geniş olduğu herkesçe bilinmektedir.
Rusya’nın beyaz eşya sektörünü temsil eden ürün grubunu ithalat kısıtlamasının dışında bırakması, öncelikle kendisinin menfaatinedir. Zira Rusya’ya beyaz eşya ihracatında herhangi bir sıkıntı yaşanması durumunda Türkiye’nin alternatif pazarlarının geniş olduğu herkesçe bilinmektedir.
Öyle ki son yıllarda özellikle Afrika ve Güney Amerika pazarlarına açılan sektör, bugün itibariyle 150 civarında ülkeye ihracat yapmakta olup; Türkiye’nin bu sektördeki en önemli pazarı Avrupa ülkeleridir. Bu anlamda Rusya ile yaşanan krizin ve olumsuzlukların bu sektörler nedeniyle Türkiye’nin ihracat rakamlarına olumsuz yansıyacağı pek düşünülmemektedir.
Diğer bir yasak ise Rusyalı turistlerin Türkiye’nin tatil bölgelerine gidişinin sınırlandırılmasına yöneliktir.
Diğer bir yasak ise Rusyalı turistlerin Türkiye’nin tatil bölgelerine gidişinin sınırlandırılmasına yöneliktir.
Uçak Krizi’nin hemen ardından Rusya’nın en büyük tur operatörlerinden Natalie Tur, Türkiye’ye tur satışlarını durdurduğunu açıklamıştır.
Akabinde Brisco gibi diğer Rus turizm şirketleri ve tur operatörleri de, Türkiye’ye yönelik turların satışını durdurduklarını bildirmişlerdir.
Diğer yandan TÜİK verilerine göre Türkiye, Rus turistlerden 3 milyar dolar kazanç elde etmiş olup; bu tutar Türkiye’nin toplam turizm gelirlerinin % 8,75’ini oluşturmuştur.
Ayrıca Rusya, Türkiye ve Mısır’a yönelik turistlik gezileri kısıtlayarak iç turizmini canlandırmak istemektedir.
Buna karşın altyapı sorunları yaşayan Rus iç turizm tesisleri, zengin Ruslar için hiç cazip değildir. Bu anlamda uzmanlar, Rusya’nın turistlik seyahatlere yönelik kısıtlamaların yerinde bir hamle olmadığını düşünmektedir.
Ayrıca Rusya, Türkiye ve Mısır’a yönelik turistlik gezileri kısıtlayarak iç turizmini canlandırmak istemektedir.
Buna karşın altyapı sorunları yaşayan Rus iç turizm tesisleri, zengin Ruslar için hiç cazip değildir. Bu anlamda uzmanlar, Rusya’nın turistlik seyahatlere yönelik kısıtlamaların yerinde bir hamle olmadığını düşünmektedir.
Türkiye sadece “Gazprom” ve turizm operatörleri için değil; aynı zamanda finans sektörü için de önemli bir pazardır. Örneğin 2012 yılında Türkiye menşeli Denizbank’ın 3,5 milyar dolara Rus Sberbank tarafından alınması, Rusya için stratejik bir öneme sahiptir. Zira bu anlaşma Sberbank’ın kendi web sitesinde “Bankanın 172 yıllık tarihinin en büyük satın alma” faaliyeti olarak ifade bulmaktadır. Öyle ki Denizbank, Türkiye’nin en büyük on bankasından biri olup; Sberbank’ın finansal operasyonlarında yaklaşık % 10 paya sahiptir.
2. BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder