3 Ocak 2021 Pazar

Ulusal ve Uluslararası Siyasette, Tatar Halkı

Ulusal ve Uluslararası Siyasette., Tatar Halkı


Irina Dotu
EKOAVRASYA UKRAYNA-MOLDOVA ARAŞTIRMACISI
Çeviri: Niyazi G. Atay



   Tüm kimliklerin, kültürlerin, yaşam şekillerinin kaybolduğu ve hayatın telaşlı ritminin bizi tükettiği küreselleşme koşulları, kim olduğumuzu unutmaya zorluyor. Kim olduğumuzu, köklerimizin nereye dayandığını unutmamak için tarihteki izlerimizi takip etmek daha önemli bir hale geliyor. 

   Bununla birlikte, tarih bazen o kadar karmaşık ve kafa karıştırıcı, tarihi koşullar ise zaman zaman o kadar zorlayıcı, tahmin edilemez ve geri
döndürülemez oluyor ki, tek ve farklı bir kimliğe ait olunduğu sadece bir isim ile anlaşılabiliyor. Bunun yanı sıra, uzun zaman önce birbirine paralel gitmiş iki çizgiyi birbirine bağlayan hiçbir şey ortada kalmıyor.

Bu makalede anlatmaya çalışacaklarım gerçekten karmaşık olabilir; neden bu tür bir giriş yaptım? Cevap oldukça basit yani muğlak değil: bu makalede, tarihi
kaderin barikatın farklı bölgelerine taşıdığı ve bugün isimlerinden başka paylaşacak şeyleri kalmayan Kırım ve Kazan Tatarlarını tartışacağım.
Tatarların yoğun olarak yerleştiği bölgeler Sovyet sonrası coğrafyasının tamamıdır. Budunbilimciler Tatarları bazı gruplar altında sınıflandırmaktadır:

Kazan Tatarları, Volga Tatarları, Kırım Tatarları, Astrahan Tatarları, Siberya Tatarları, Mishar Tatarları, Kasımov Tatarları ve Nogay Tatarları. Tüm bu Tatar gruplarının özünün Kıpçak Türklerinden geldiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, Kıpçaklar yapbozun sadece bir parçasını oluşturur. Kazan Tatarları çoğunlukla, Bulgarların ataları olan Volga Tatarları ile bir tutulmaktadır. Kırım Tatarlarının ise Türk kökenli halklarla daha çok ortak noktası vardır. 
   Tatar dili Kıpçak köklerini de korumuş, ancak birçok tarihi olaya bağlı olarak, birçok diyalekt ortaya çıkmıştır.



Bu sebeple günümüzde farklı Tatar grupları, aslında özünde aynı olması gereken ama halihazırda birbirlerini anlayamadıkları dilleri konuşmaktadır. Hepimizin
bildiği üzere, çoğu zaman dil yaşadığımız bölgenin yerel özellikleri ve bu bölgedeki baskın güçten etkilenmektedir. Bu iki Tatar grubuna da aynı şey olmuştur. 
Kazan Tatarlarının dilleri genelde Asya halklarından etkilenmişse, Kırım Tatarları dil farklılıklarını Türk ve Yunanlılardan almıştır. 
Dolayısıyla Kırım ve Kazan Tatarlarını birbirinden ayıran ilk etken coğrafi ve dilsel etkenlerdir.
Maalesef tarih değiştirilememektedir. Günümüzde, kendi şekillendirdikleri tarihi, yaşam şekli, kültürü, gelenek ve değerleri ile iki farklı halktan bahsetmekteyiz. Bugün, Kazan Tatarları Rusya Federasyonu’nda Tataristan Cumhuriyeti toprakları içerisinde yaşamaktadır. Tataristan Özerk Sovyet SosyalistCumhuriyeti adı altında 30 Ağustos 1990 tarihinde oluşturulmuştur. 1994 yılında, Rusya Federasyonu devlet yetkilileri ile Tataristan Cumhuriyeti devlet kurumları arasında, kurumların konu ve yetkilerinin sınırlandırılmasına dair antlaşma imzalanmıştır.

< Kırım Tatarlarının ulus devlet kurma mücadelelerinin bir sona bağlanıp bağlanmayacağı da belirsiz görünmektedir.
   Dolayısıyla Kırım ve Kazan Tatarlarını birbirinden ayıran ilk etken coğrafi ve dilsel etkenlerdir. >

Bu sebeple, Tataristan’ın Rusya Federasyonu içerisinde kalmak koşuluyla tam egemenlik sahibi olduğunu söylemek mümkündür. 
Tataristan Cumhuriyeti bölgesel anlamda oldukça etkindir. Ülke, Temsil Edilmeyen Ulus ve Etnikler Örgütü’nün kurucu üyesidir. Bağımsız Devletler Topluluğu
Parlamentolar arası Meclisin de gözlemci konumundadır. Dünya çapında 100 kadar ülkeyle ekonomik bağları mevcuttur.

Bu listenin özel bir yerinde Türkiye bulunmaktadır. Türkiye, Kazan’da faaliyet gösteren Başkonsolosluk birimi ile ülkede diplomatik temsilciliği bulunan 
tek ülkedir.
Buna karşılık Kırım Tatarları aynı konuma sahip değildir. Kırım Tatarları, Kırım Yarımadası’nda yerleşmiş olup Sivastopol dışında bölgenin büyük kısmında
yoğun olarak yaşamaktadır. Kendilerini, yarımadanın Türk ve Türk olmayan halklardan etkilenen yerel halkı olarak kabul etmektedirler. 1991 yılında Ukrayna’nın bağımsızlığı sonrasında Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti temelinde kurulan Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin statüsü, Ukrayna anayasası ve Kırım Özerk  Cumhuriyeti anaysasası ile düzenlenmektedir. Buna ragmen Tataristan’ın sahip olduğu geniş haklar yelpazesine sahip değildir. 
   Ayrıca Kırım, bazı sosyo-ekonomik ve kültürel konular hakkında Ukrayna hükümetinden uygunluk almaktadır, ancak özerklik durumu cumhuriyetteki siyasi hakları sınırlandırmaktadır.
Kırım Tatarları, bir cumhurbaşkanına sahip olmamakla birlikte kendi Milli Meclisleri olan “Kurultay” a sahiptir. Bu noktada, Kırım Tatarlarının durumu, kendi
başkanları ve görece siyasi özerkliği olan Kazan Tatarları’ndan ayrılmaktadır. Konunun siyasi içeriğinden uzaklaşıp daha ziyade Kazan ve Kırım Tatarlarınının
derin farklılıklarını ortaya koyan kültürel ve geleneksel geri plana odaklanırsak, bu iki halkın birbirinden ne kadar uzak olduğunu şaşkınlıkla görürüz. 
    Adet ve gelenekler, ulusal değerler, ulusal kahramanlar, aynı dine mensup olmalarına rağmen ibadette yaşanan farklılıklar bunu ortaya koymaktadır. Dahası, iki kimlik birbirleriyle hiç temas etmemekte hatta aralarında nefrete varan olumsuz bir ilişki mevuct bulunmaktadır.
Kırım Tatarları, Rus İmparatorluğu Kırım Tatar Hanlığını ele geçirdiği için Rus yönetimine hiçbir zaman sadık olmamıştır.
   Daha sonra, Kırım Tatarlarının Sovyet yönetimi tarafından ötekileştirilmesi ve sürülmesi “seçilmiş travma” durumu yaratmış ve bu halkı muhalif hale getirmiştir. Neticede Kırım Tatarları Kazan Tatarlarını Rusya’nın destekçisi ve ona tabi olan bir halk şeklinde görmektedir. Coğrafi konum ve kültürel farklılıklar da halkların birbirine karşı tavırlarında kendini göstermektedir. Kırım ve Kazan Tatarları arasındaki evlilikler çok nadir olmakta, olduğunda ise aileler bunu kabul etmektedir. Bunun ötesinde, ulusal bilinç ve kendi geleceğini tayin kavramları çerçevesinde Kazan Tatarlarının bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz.



Siyasi çerçeveden baktığımızda, Rusya Federasyonu’nun bir parçası olsa dahi Kazan Tatarları ve Tataristan Cumhuriyeti, Egemen bir Siyasi birim olma sürecini tamamlamaya daha yakındır. Kırım Yarımadası’ndaki halk ise, kabul etmeseler de hala azınlık durumundadır. 

   Kırım Tatarlarının ulus devlet kurma mücadelelerinin bir sona bağlanıp bağlanmayacağı da belirsiz görünmektedir.

Tüm bunlar, siyasetin perde arkasında oynanan oyunlardan ibarettir. 
Bunlar bizim kitle iletişim araçlarından duyduğumuz ve gördüklermizdir. 
Olayın tanığı olmadığımız sürece gerçekte neler olduğunu anlayabilmek kolay değildir. Her ne yazılsa ve söylense de,  hangi yorum ve analiz 
yapılsa da, siyasi oyunlara kulak asmayan, kendi geçmiş ve kökenine önem veren, birbirlerini hala kardeş  kabul eden ve hepsinin Tatar halkına ait 
olduğuna inanan bir halk anlayışı bulunmaktadır. Bu doğanın kanunudur ve ve hiçbir şey bunu değiştiremez.

SAYI 24  2013 
www.ekoavrasya.net
“Avrasya’yaaçılan kapınız”
6 yaşında...
www.ekoavrasya.net

https://www.academia.edu/42973438/Ulusal_ve_Uluslararas%C4%B1_Siyasette_Tatar_Halk%C4%B1

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder