ışid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ışid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2019 Perşembe

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 5

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 5






IX- TERÖRLE MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ 

Günümüzde terör artık bir ülkenin iç sorunu olmaktan çıkmış, uluslararası boyut 
kazanmıştır. Teröristler eskiden olduğu gibi sadece bulundukları ülke içinde kalmayıp başka ülkelerdeki farklı gruplar ile bağlantı kurabilmekte, karşılıklı destek ortamı bulabilmektedirler. Bunun sonucu olarak da uluslararası bağlantılarım ve modern teknolojiyi de kullanmak suretiyle pek çok ülkede etki yapan eylemler düzenleyebilmektedirler. 
Kitle iletişim araçlarının büyük ilgisi sayesinde de yerel ve uluslararası kamuoyunda önemli etki  sağlayabilmektedirler. 

Öte yandan terörizm üç-beş kişinin bir araya gelerek, terör eylemleri gerçekleştirmeye karar vermesiyle ortaya çıkacak kadar basit ve tesadüfi bir olgu değildir. Her şeyden evvel çok iyi bir altyapı gerektirir. Son derece gelişmiş silahların kolaylıkla elde edilebilmesi, teröristlerin silah kullanma, saldırı ve kaçma teknikleriyle ideolojik bakımdan eğitilmesi, çok sayıda örgüt elemanının barındırılması, beslenmesi, bunlara kimlik, pasaport vb. belgelerin 
sağlanması, çok iyi işleyen bir haber ağının kurulması gerekmektedir. Teröristlerin kullandığı gelişmiş silahların sağlanması bütün dünyada kolları bulunan silah kaçakçılığı şebekeleriyle yapılmaktadır. Silah kullanma, saldın ve sabotaj teknikleri ise Uluslararası terör örgütlerinin kamplarında ve teröre çeşitli sebeplerle destek veren ülkelerin topraklarındaki eğitim kamplarında öğretilmektedir. Günümüzde değişik terörist gruplar arasında çok yakın bir 
işbirliği de bulunmaktadır. 
Terörizm, malî bakımdan da oldukça külfetli bir faaliyettir. Değeri milyonlara varan silahların alınması, teröristlerin seçkin muhitlerdeki son derece iyi döşenmiş evlerde bol para harcayarak barınmaları, seyahat ve yer değiştirmelerinden doğan giderler, sırf soygunlarla elde edilecek paralarla karşılanamaz. Bir kere soygunlarla sağlanan gelir, düzenli ve sürekli değildir. Oysa örgüt harcamalarının düzenli ve sürekli olması gerekir. Bunun yolu soygun dışı kaynaklara sahip olmaktır. Bunun için bazı terör örgütleri ticari yatırımlara girişirken, bazıları belli devletlerden düzenli yardımlar almakta ve bazıları ise uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. 
Terörle ilgili olarak ortaya çıkabilecek en tehlikeli gelişme de yine teknolojiye 
bağlıdır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte kitle imha silahlarının kontrol dışı kullanılma riski de ortaya çıkmıştır. Terör örgütleri ve bunların destekçisi devletlerin elinde nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar şu anda yoksa da, zamanla bu silahlan elde etme ihtimalleri söz konusudur. Kitle imhasına yönelik silah teknolojileri ile birlikte bunları kullanma heveslisi grupların çoğalması, terörün çehresini de değiştirmiştir. Kimyasal maddelerin kullanılmasında 
sansasyonel bir örnek olarak Japonya'nın Tokyo şehrinde meydana gelen Sarin gazı olayı gösterilebilir. 

Terör hadiselerinin karşısındaki başarısızlığın temelinde terörün nerede, ne zaman ve nasıl meydana geleceğinin bilinmeyişinden çok, terörün ardındaki gerçeklerin doğru bir biçimde ortaya konamamış olması yatmaktadır. 
Unutulmamalıdır ki, terörle mücadelede; mücadele edilecek unsur veya unsurlar bütün boyutlarıyla yani ortaya çıkış sebepleri ve gelişim süreçleri ile teşhis edilemediği takdirde başarısızlık, basandan daha yakındır. 
Bugün dünyada terör globalleşmiştir. New York'ta 11 Eylül 2001 tarihinde meydana gelen saldın oluncaya kadar hiçbir ülke, ülkemizin terör belasından neler çektiğini anlamak istememiş tam tersine kendi yararına kullanmaya çalışmıştır. Halbuki perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. 

Sosyal bilimciler dünyayı çok önceden terör yaygınlaşmasına karşı uyardılar, örneğin bilim adamı ve düşünür Peter F.Drucker 1989 yılında yazdığı "Yeni Gerçekler" adlı kitabında New York'a bir terörist saldırıyı o tarihte dile getirmişti. Sadece binayı şaşırmıştır. O ikizlere değil Etnpire State Buildinge terörist saldırı olacağını varsaymiştır. Konu ile ilgili olarak da, 'Terörizm tek başına herhangi bir yönetimin girişeceği eylemlerle denetim altına alınamaz, ortadan da kaldırılamaz. Tek taraflı silahsızlanma ya da pasifızim çözüm değildir." görüşünü 
dile getirmiştir. Drucker'in söylemek istediği uluslararası alanda ortak davranış 
sergilenmesidir. 

Bu konuda Türkiye Uluslararası alanda her olumlu girişimin yanında yer almaktadır. Türkiye, Uluslararası banş ve güvenlik ile insan haklarına yönelmiş en büyük tehdidin terörizm olduğuna inanmaktadır ve terörün her çeşidini kınamaktadır. Hiçbir ülkenin de topraklarını terörist gruplara ve bunların faaliyetlerine açmaması gerektiğini savunmaktadır. 
Siyasette değişkenliğin egemen olduğu devletler arası ilişkilerde hemen hemen bütün devletler terör eylemlerine kendi siyasetlerine uygun gözle bakmaktadır lar. Bu durum ise terörizme karşı Uluslararası alanda ortak hareket etme ve önlemler almayı etkisiz hale getirmektedir. Oysa, 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de meydana gelen terör olayı, günümüzde örgütlü suçların sınır tanımadığının ve bütün ülkeler için bir tehdit unsuru olduğunun en son kanıtıdır.

Terörizm genelde tüm ülkelere yönelik bir tehdit olarak kabul edilmeli ve buna karşı ortak bir önlem alınması konusunda her şeyden önce fikri işbirliğine varılmalı, terörist eylemlere karşı kararlı bir tutum içinde bulunulmalıdır. 
Terörizmle mücadele bir bütündür. Yurt içindeki ve yurt dışındaki mücadele bu 
bütünün parçalandır. Yurt içinde verilen mücadele, yurt dışındaki mücadeleyle 
bütünleştiğinde somut bir sonuç almak mümkün olabilecektir. 
Keza terörizm ve organize suçlarla ilgili olarak 1970 yılından bu yana Birleşmiş 
Milletler Sözleşmesi çerçevesinde terörizmle mücadeleyi kapsayan 12 protokol, 62 ülkeyle güvenlik ve işbirliği anlaşması imzalamış, aym konulan kapsayan 117 ikili ve çok taraflı anlaşmalara aktif taraf olmuştur. 

Emniyet Genel Müdürlüğümüz, devletimizin politikası uyannca terörizm ve sınır aşan organize suçlarla ilgili olarak temas kurduğu her ülke güvenlik teşkilatlanyla işbirliğine, deneyim aktarmaya hazır olduğunu söylemekte ve uygulamaktadır. Uluslararası işbirliğinin önemine ve gerekliliğine inanan ülkemiz güvenlik ve işbirliği alanında, 52 anlaşma, 39 protokol, 39 mutabakat zaptı, 124 toplantı tutanağı ve 12 ortak bildiri ve deklarasyona imza atmıştır. 

X- TÜRKİYE'DE TERÖR DALGALARI 

Prof.Dr. Emre KONGAR, "Küresel Terör ve Türkiye" adlı eserinde, "Çağdaş 
dünyada Türkiye kadar çok yönlü terör saldınsına konu olmuş başka bir toplum bulmak kolay değildir." demekte ve dört terör dalgasından bahsetmektedir. Buna El-Kaide çatısı altındaki grupların yarattığı terörüde katarak "Beş Terör Dalgasf'nı dile getirebiliriz. Gerçekten de Türkiye son 30-35 yıl içerisinde beş terör dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır. 

1. Birinci Terör Dalgası: Ermeni Terörü 

Sözde soykınm iddialan ile yurt dışındaki bazı Ermenileri kullanmak suretiyle 27 
Ocak 1973 tarihinde Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR'ı ve Yardımcısı 
Bahadır DEMÎR'i şehit ederek cinayetlerine başlayan Ermeni Terörü, dış 
temsilciliklerimizde görevli 34 vatandaşımızı şehit etmiş, 15 vatandaşımızı da yaralamıştır. 
Bunlardan 12 suikast olayının failleri yakalanarak az veya çok cezalandınlmış, 
Lizbon Büyükelçisi ile oğlunun yaralandığı, eşinin öldüğü 1983 yılındaki suikastle ilgili beş terörist ölü ele geçirilmiş; iki olayda teröristler beraat etmiş, geri kalan olaylar ise faili meçhul olarak kalmıştır. 
Suikastlardan beşi Paris'te, 3'ü Atina'da, 3'ü Viyana'da, 3'ü Vatikan ve Roma'da 
Ermeni teröristlerce ayrı ayrı tarihlerde ika edilmiş ve biri hariç hepsi faili meçhul kalmıştır.(Sadece 24.09.1981 tarihinde ülkemiz Güvenlik Ataşesi Cemal ÖZEN'in şehit edildiği ve Başkonsolosumuzun yaralandığı olayda ASALA Terör Örgütü mensubu olan failler yakalanmıştır.) Olayların meydana geldiği tarihlerde bu devletlerin en azından pasif kalışı üzerinde dikkatle durulması gereken ibret verici bir durumdur. 

I.Cihan Harbi sırasında dışarıdan kışkırtılan bir kısım Ermeni çetelerinin savaşa 
içerden katılmaları sonucu ortaya çıkan karşılıklı mukatele olayını soykırım (Jenosid) olarak göstererek, Talat Paşanın katilini siyasi gerekçelerle beraat ettirmek; düşmanlığı ayakta tutmak için anıtlar dikmek, anma günleri ilan etmek, meclislerde siyasi kararlar almak en hafif deyimiyle teröre destek vermektir. Sonucu ise savunmasız Dışişleri mensuplarımızın şehit edilmeleri ve yaralanmalarıdır. "Bunlar Türk ise beis yok" diyen zihniyeti kınamamak 
mümkün değildir. 

2. İkinci Terör Dalgası: 1968'lerde Başlayan İdeolojik Sağ-Sol Çatışması 

İhtilalci Sol'un, Leninci, Stalinci, Maocu, Enver Hocacı, Titocu her türlü versiyonu ile; Devleti ve milleti korumak adına onlara karşı çıkan ve çoğu milliyetçilik ve mukaddesatçılık sloganı ile hareket eden guruplar 20 yılı aşkın birbirleri ile öldüresiye çatışmış olup bu boğuşmada SOOO'i aşkın insanımız hayatını kaybetmiştir. Daha çok öğrenim müesseselerinde hakimiyet kuran ve Polisimiz dahil resmi kurumlarda karşılıklı örgütlenerek kuruluşları görev yapamaz hale getiren bu dalga 12 Eylül 1980 harekatıyla büyük ölçüde son 
bulmuştur. 

3. Terör Dalgası: Hizbullah v.b. Terör 

Anayasamızın 2.maddesinde ifadesini bulan laik, demokratik, sosyal bir hukuk 
devleti olan Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti yıkmak, yerine tslam Devleti kurma amacıyla, kutsal dini duygulan sömürmek suretiyle cephe ve askeri kanat faaliyetlerine taraflar toplayan radikal dinci terör, soğuk savaş döneminin anti komünist stratejisinin taktiksel faaliyetleri içinde palazlanmıştır. 
Cinayetlerini Devletin üstüne atmaya çalışan Hizbullah v.b. terör örgütlerinin yurt içinde ve dışında yapakları eylemler ve cinayetler; ne yazık ki, sevgi, barış ve hoşgörü dini olan islam'a ve sade Müslümanlara karşı Huntington gibi haçlı ruhunu hep yaşayan ve yaşatmak isteyen farklı dinlerin radikallerine de imkan yaratmışlardır. 

4. Dördüncü Terör Dalgası: Etnik Bölücü Terör 

1980 öncesinde Sağ-Sol çatışması içinde yer alan ve Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelik örgütlenen bölücü örgütlerin şüphesiz en kanlısı 1984 yılında Eruh ve Şemdinli'de yaptığı eylemde adım duyuran PKK (KADEK, KONGRA-GEL) örgütüdür. Ülkemizi bölerek bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan örgüt marksist-leninist fikri ilke edinmesine rağmen, daima söylemlerinde etnik Kürt Milliyetçiliğini kullanmıştır. Halk ayaklanmasını başlattığı iddiası ile 15 yıl boyunca, Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan istifade ederek varlığını sürdüren ve çoluk-çocuk demeden katliamlar yapan örgüt otuzbeşbini aşkın insanımızın hayatım kaybetmesine sebep olmuştur. 
Dostumuz gözüyle baktığımız batılı ülkelerin, şuur komşularımızın gizli-açık mali, askeri ve siyasi desteğine PKK (KADEK, KONGRA-GEL) kadar mahzar olan terör örgütü sayısı çok azdır. 

5. Beşinci Terör Dalgası: El Kaide Bağlantılı Uluslararası Terör 

11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de meydana gelen terör olaylarıyla gündeme gelen El- Kaide ile bağlantılı gruplarını oluşturduğu terör dalgasının ülkemize yansımaları S. terör dalgasıdır. El- Kaide terör örgütüyle bağlantılı olarak Ülkemizde 15 Kasım 2003 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde toplam 4 patlama meydana gelmiştir. Bunlar; istanbul ilimizde 15 Kasım 2003 tarihinde meydana gelen iki bombalı saldırıdan; Neve Şalom Sinagogu'na yönelik olanında 13 insan ölmüş, 186 insan yaralanmış; Beth îsrael Sinagogu'na yönelik olanında ise 13 insan hayatını kaybetmiş ve 117 kişi de yaralanmıştır. 
20 Kasım 2003 günü meydana gelen iki bombalı saldırıdan HSBC Bankası Genel 
Müdürlüğü'ne yönelik olanında 14 şahıs ölmüş, 192 kişi yaralanmış; ingiltere 
Başkonsolosluğuna yönelik saldırıda ise aralarında ingiltere'nin istanbul Başkonsolosu Roger SHORT ile aralarında iki Polis Memuru'nun da yer aldığı 18 insan hayatını kaybetmiş ve 258 insan da yaralanmıştır. 
Saldırılar neticesinde toplam 58 insan hayatını kaybetmiş ve 753 kişi ise 
yaralanmıştır.Uzman görevlilerce yapılan incelemeler ve araştırmalar neticesinde meydana gelen bütün intihar eylemlerinde kullanılan ana maddenin amonyum nitrat olduğu, bu maddenin ise piyasadan kolaylıkla temin edilebilen ve tarım alanında kullanılan gübrelerden olduğu, amonyum nitratı patlatmak için ise nitroselüloz tabanlı bir patlayıcının kullanıldığı tespit edilmiştir. 
Olaylara kansan şahıslarla ilgili olarak yapılan araştırmalardan ve göz altına alınan şüphelilerin ifadelerinden anlaşıldığına göre, ilgililer 1994 senesinden itibaren yurt dışına çıkarak, çeşitli yerlerde askeri ve siyasi eğitim almışlardır. 
Faillerin yakalanmasına yönelik olarak ülkemiz genelinde yapılan operasyonel 
çalışmalarda toplam 221 kişi gözaltına alınmış ve bu şahıslardan 62'si adli mercilere sevk edilerek tutuklanmıştır. 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 4

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 4


Terörizm eylemlerinin metotlarının ve uygulamalarının Birleşmiş Milletler 
Örgütü'nün amaç ve ilkelerine ters olduğunu ve terörist eylemlere malî kaynak sağlanması ve örgütlenmesinin ya da bu nev'i eylemlere azmettirmenin de aynı şekilde Birleşmiş Milletler Örgütü'nün amaç ve ilkelerine ters olduğunu ilân eder; iç Yönetmeliğinin 28 inci maddesinin uygulanması doğrultusunda, Güvenlik 
Konseyi'nde, Konseyin bütün üyelerinden oluşan ve bu Kararın uygulanmasını, istenen uzmanlar vasıtasıyla, takip ile görevli bir Komitenin kurulmasına karar verir ve bütün Devletlerden Komiteye en geç bu Kararın kabulünden itibaren geçen 90 gün içinde ve Komiteye teklif olunacak takvime göre, Kararın hayata geçirilmesi ile ilgili aldıkları önlemleri rapor etmelerini talep eder; 

Genel Sekreter ile danışmalarda bulunarak, Komiteye görevlerini belirlemesi, en geç bu Kararın kabulünden itibaren geçen 30 günlük süre içinde bir çalışma programını sunması ve ihtiyaç duyduğu destek konusunda düşünmesi talimatlarını verir; Şart gereğince kendisine tevdi edilen sorumluluklara uygun olarak, bu Karara tam olarak uyulmasının sağlanması için gerekli tüm önlemlerin alınmasının kararlaştırıldığını ilân eder; Sorunun (her yönüyle ele) Alındığına karar verir. 

3. Avrupa Konseyi Kararlarında Terörizm 

Avrupa Konseyi, kararlan ile teröre karşı Uluslararası önlemler alan etkin bir bölgesel kuruluştur. Avrupa Konseyi Danışma Meclisi, 1973'de aldığı 703 sayılı kararıyla Uluslararası terörün bir suç olduğunu belirtmiş ve "teröriste ya ceza ver, ya da iade et" kuralı desteklenmiştir. 
Konseyin 1974 tarihli 3 sayılı tavsiye kararı, Uluslararası terörizm konusunda önem taşımaktadır. 
27.01.1977'de, "Terörün Önlenmesi Hakkında Avrupa Sözleşmesi"de kapsamlı ve tek bir metin oluşturularak imzalanmış ve 1978'de yürürlüğe girmiştir. Strasbourg'da Türkiye dahil 17 ülke tarafından onaylanmış bulunan bu belgeyi, sadece Malta ve İrlanda tasdik etmemiştir. Sözleşme, 15 Temmuz 2003 tarihinde imzalanan ve 13.01.2005 tarihinde TBMM'nce onaylanan tadil protokolü ile son halini almıştır. Sözleşmenin amacı ise terör eylemlerini işleyenlerin temelde iade edilmeleri aksi takdirde ise yakalandıkları ülkede 
yargılanmalarını sağlamaya yöneliktir. 

Ayrıca, 

Bakanlar Komitesi'nin 15.01.1982 tarih, 1 sayılı tavsiye karan ile terör fiillerinin 
kovuşturulması ve cezalandırılması ile ilgili tavsiye karan, 28.04.1982 tarih ve 941 sayılı tavsiye karan, Avrupa Konseyi İstişari Asamblesi'nin 1984'de benimsediği "Avrupa'da Terörizme Karşı Demokrasinin Savunulması" konusundaki 1982 sayılı karan, 1984'de Madrid'de toplanan Adalet Bakanları 14. Konferansında ele alınan "Terörizm ve Uluslararası Organize Suçlara Karşı Mücadele îşbirliği"ne ilişkin 4 nolu karar önem taşımaktadır. 

4. Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Terörizme Bakışı 

Bugüne kadar Avrupa Güvenlik işbirliği Örgütü'nün düzenlemiş olduğu toplantılarda ortaya konan belgelerde, terörle ilgili bazı kararların alındığı görülmektedir. 

5. 1975 Helsinki Nihai Senedinde, 

Devletlerin terörist eylemlere doğrudan ya da dolaylı şekilde yardım etmekten kaçınacaklan vurgulanmaktadır. 

6.1983 Madrid Belgesinde, 

Toplantıya katılan devletler, Uluslararası ilişkilerde şiddet kullanılması dahil terörizmi kınamakta; terörizmin masum insanların canına kastettiğini, insan 
haklarını ve temel özgürlükleri yok ettiğini belirtmekte; terörizmle mücadele için ikili ve çok taraflı işbirliği özendirilmekte; ülkeler kendi topraklarının terör eylemlerinin hazırlanması, düzenlenmesi konusunda kullanılmasına, bunları yapanların orada banndınlmasına izin vermeyeceklerini belirtmekte; bu eylemlerin finanse edilmeyeceği, teşvik olunmayacağı ya da hoş görülmeyeceği vurgulanmaktadır. 

7. 1989 Viyana İzleme Belgesi 

Terörizmi kınamakta, teröristlerin taleplerine karşı direnme gösterilmesi politikası izlenmesini tavsiye etmekte, terörizm konusunda bilgi değiş 
tokuşu dahil ikili ve çok taraflı iş birliği yapılmasını, diplomatik ve konsolosluk misyonlarının ve bunların personelinin güvenliğinin sağlanmasını ve terörist eylemlerin önlenmesi için gereken önlemlerin alınmasını istemekte, terör eylemlerine karışanların sınır dışı edilmesi ve yargı önüne çıkarılması, birden fazla ülkenin hükümranlığının söz konusu olduğu durumlarda Uluslararası sözleşmelere uygun hareket edilmesinin gereğini vurgulamaktadır. 

8. 1990 İnsan Boyutu konulu Kopenhag Toplantısı Belgesinde, 

Kendi ülkesinin ya da bir başka ülkenin düzenini yıkmaktan vazgeçmeyi reddeden şiddet ya da terörizm kınanmakta ve ülkenin bununla mücadeledeki sorumlulukları vurgulanmaktadır. 

9. 1990 Paris Senedi (Charter) 

Terörizmin her türlüsünü kınamakta ve terörle mücadelede işbirliğini öngörmektedir. 

10. 1992 Helsinki Belgesinde 

Her türlü terör eylemini kınamakta, AGİÖ çerçevesinde terör konusunda alman kararlan yinelemektedir. 

11. 1994 Budapeşte Belgesi, 

Terörizmin hiçbir şekilde haklı görülemeyeceğini, terörizmin desteklenmeyeceği ni, onunla mücadele için iş birliği yapılacağım vurgulamakta, teröristlerin yargılanması ve sınır dışı edilmesi konusundaki Uluslararası sözleşmelere  uyulacağı yinelenmektedir. 

12. 1996 Lizbon Belgesi, 

Terörizm, örgütlü suç, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, kontrolsüz göç ve çevre kirliliğinin AGİÖ üyelerinin ortak sorunu olduğunu belirtmektedir. Vesikanın "silahların denetimi" bölümünde terörizmin her çeşidi ile mücadele edileceği 
vurgulanmakta, "Güvenlik İş Birliği" bölümünde de terörizmle mücadele konusunda Uluslararası camianın aldığı önlemleri tamamlayıcı tedbirler alınacağı belirtilmektedir. 

13. NATO'nun 5. Madde Kararı 

11 Eylül 2001 günü Dünya Ticaret Merkezine ve Pentagon'a yönelik teröristlerin 
uçaklı intihar saldırılarından sonra NATO S. maddeyi yürürlüğü koymuştur. 
Bu maddeye göre taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya 
daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldın olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası'nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkım kullanarak, Kuzey Atlantik Bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, son olarak, 28 Eylül 2001 tarihinde 
Uluslararası terör ile mücadele etmek için atılacak adımlan ve stratejileri de içeren, (1373) sayılı karan oy birliği ile kabul etmiştir. Karar, Birleşmiş Milletler anayasasının bansın ve güvenliğin tesis edilmesi amacıyla gerekli görüldüğü takdirde zor kullanma yetkisi veren 7. Bölümü çerçevesinde alınmış olup tüm üye devletler için bağlayıcı niteliktedir. Bu karar, terör örgütlerinin diğer ülkelerde barınmasına, örgütlenmesine ve faaliyette bulunmasına imkan  vermemekte, hatta her türlü mal varlıkları ve ekonomik kaynaklarına el koymayı mümkün kılmaktadır. 

14. FATF (Mali Eylem Görev Grubu-Financial Action Task Force) 

Tarafından Terörün Finansmanı İle İlgili Kararlaştırılan 8 Özel Tavsiye 

a) Birleşmiş Milletler Belgelerinin Onaylanması ve Yürürlüğe Konması 
Her ülke Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair 1999 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ni onaylamak ve tam olarak uygulamak için acil önlemler almalıdır. Ülkeler, terörist eylemlerin finansmanının önlenmesi ve durdurulmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Kararlarını, özellikle 1373 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararını derhal yürürlüğe koymalıdır. 

b) Terörizmin, Terörist Eylemlerin ve Terör Örgütlerinin Finansmanının Suç 
Haline Getirilmesi Her ülke, terörizmin, terörist eylemlerin ve terörist örgütlerin finansmanını suç haline getirmelidir. Ülkeler, bu suçların kara para aklamanın öncül suçlan olarak düzenlenmesini temin etmelidirler. 

c) Terörist Malvarlıklarının Dondurulması ve Müsaderesi Terörist eylemlerin finansmanının önlenmesi ve durdurulmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Kararlan uyarınca, her ülke terörizmin ve terörist örgütlerin finanse edilmesinde 
kullanılan paraların veya diğer malvarlıklarının gecikmeksizin dondurulması için gerekli önlemleri uygulamalıdır. 
Her ülke, terörizmin, terörist eylemlerin veya terörist örgütlerin finansmanına ait veya bunların finansmanında kullanılan ya da kullanılması tasarlanan malvarlığına el konulması ve bu malvarlığının müsaderesi için yetkili otoritelere imkan sağlayan yasal önlemleri de içeren önlemler benimsemeli ve yürürlüğe koymalıdır. 

d) Terörizmle İlgili Şüpheli İşlemlerin Bildirimi Karaparamn aklanmasının önlenmesine dair yükümlülüklere tabi olan mali kurumlar veya diğer işletmeler veya varlıklar, fonların terörizm, terörist eylemler veya terörist örgütlerle bağlantılı veya ilgili olduğundan ya da bunun için kullanıldığından şüphelenirlerse ya da şüphelenmek için makul nedenleri olursa, şüphelerini yetkili otoritelere derhal bildirmelidirler. 

e) Uluslararası İşbirliği Karşılıklı yasal yardım veya bilgi değişimine dair bir anlaşma, düzenleme veya diğer bir mekanizmaya dayanarak, her ülke bir diğer ülkeye, terörizmin, terörist eylemlerin ve terörist örgütlerin finansmanına ilişkin davalar, idari araştırma ve soruşturmalar ile cezai ve medeni uygulamalarda mümkün olan maksimum yardımı sağlamalıdır. 
Ülkeler, terörizmin, terörist eylemlerin veya terörist örgütlerin finansmanı ile 
suçlanmış şahıslar için güvenli sığmaklar sağlanmamasını tenünen olası tüm önlemleri almalı ve mümkün olduğu takdirde bu şahıslatın suçu işledikleri ülkeye iade edilmesi için yürürlüğe konmuş prosedürlere sahip olmalıdır. 

f) Alternatif Havale Yöntemleri Her ülke, gayri resmi bir para veya değer transfer sistemi veya ağı aracılığıyla transfer de dahil olmak üzere, para veya değer transferi hizmeti sağlayan şahıs veya tüzel kişiliklerin lisanslı veya kayıtlı olmaları ve bankalara ve banka dışı mali kurumlara uygulanan tüm FATF  Tavsiyelerine tabi tutulmalarının sağlanabilmesi için gerekli önlemleri almalıdır. Her ülke, bu hizmeti yasadışı bir şekilde yerine getiren şahısların veya tüzel kişiliklerin idari, medeni veya cezai yaptırımlara tabi olmasını temin etmelidir. 

g) Elektronik Transfer Ülkeler, para havale edenler de dahil olmak üzere mali kurumların fon transferlerinde ve ilgili mesajlarda havaleyi yapan kişiye ilişkin tam ve makul bilgileri (isim, adres, hesap numarası) temin etmelerini gerekli kılmak için önlemler almalıdır ve söz konusu bilgi transfer veya ödemeler zincirindeki mesajlarda yer almalıdır. 

Ülkeler, para havale edenler de dahil olmak üzere mali kurumların, tam havaleyi yapan kişiye ilişkin bilgiyi (isim, adres, hesap numarası) içermeyen şüpheli fon transferi faaliyetlerini sıkı bir şekilde incelemelerini ve izlemelerini sağlamak için önlemler almalıdır. 

h) Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar Ülkeler, terörizmin finansmanı amacıyla kötüye kullanılabilen varlıklarla ilgili kanun ve yönetmeliklerin yeterliliğini yeniden gözden geçirmelidir. Kâr sağlamayan kuruluşlar özellikle istismara açıktır ve ülkeler bunların; 

(i) Terörist örgütler tarafından yasal varlık süsü verilerek, 
(ii) Varlıkların dondurulması önlemlerinden kaçmak amacı da dahil olmak üzere, 
terörizmin finansmanının sağlanması amacıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanılarak, 
(iii) Yasal amaçlı fonların el altından terörist örgütlere saptırılmasını gizleyerek veya saklayarak, Kötüye kullanılmasını engelleyecek tedbirleri almalıdır. 

VII- ULUSLARARASI TERÖRİZME KARŞI ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER 

Terörizm, tarihin en eski zamanlarından beri toplumları ve ülkeleri tehdit etmiş ve etmeye devam edecektir. Değişen dengeler ve Uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar neticesinde, geçen yüzyılda "sıcak savaşların" yerini "soğuk savaş" yöntemleri alarak terörizm daha da yaygınlaşmıştır. 

Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendi politikalarını uygulama imkanı bulamayan bir takım ülkeler amaçlarını gerçekleştirmede terörü bir araç olarak görmektedirler. Güçlü devletlerin ise kendi politikalarım gerçekleştirmek ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıktan değerlendirilmektedir. 
Terörizm, günümüzde bir tehdit olmaktan çıkmış ve tüm dünyayı derinden etkileyen bir tehlike haline gelmiştir. 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezine yapılan uçaklı intihar saldırısı bunun en büyük göstergelerinden birisidir. 
Günümüzde Uluslararası bir nitelik kazanan.terörizmin, özellikle demokratik dünya ülkelerinde yarattığı tahribat, her geçen gün artmaktadır. Bundan dolayı tüm dünyanın birinci gündem maddesi terörizm ve terörizmle mücadele haline gelmiştir. 
Türkiye, yaklaşık 30 yıldan beri, terörün her türlüsü ile mücadele etmiş ve etmekte olan bir ülke olarak tecrübeleri göstermiştir ki terörizmle mücadelede Uluslararası iş birliği etkinliğin artırılmasında önem taşımaktadır. Bu nedenle, Terörle mücadele ve güvenlik konularında işbirliği amacıyla her türlü Uluslararası organizasyona iştirak edilmeye çalışılmaktadır. Ülkemizin, 28-29 Haziran 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilen NATO 2004 Zirvesi'ne ev sahipliği yapmasını da bu anlamda yapılmış büyük adımlardan biri olarak değerlendirmek gerekmekte dir. Ülkemizde kamunun gerçekleştirdiği en büyük Uluslararası organizasyon niteliği taşıyan Zirve'nin güvenlik planlamaları sıfır risk ve özverili çalışmalar  neticesi yapılarak, büyük bir başarı ile uygulanmıştır. 


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 3

TERÖR, TERÖRİZM, ULUSLARARASI TERÖR VE TÜRKİYE'DEKİ DURUM. BÖLÜM 3


VI- TERÖRÜN ÖNLENEBİLMESİ BAKIMDAN ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKENLER 

1. İstikrar ve Uzlaşma 

İç siyasi mücadele dış güçlerin oyunlarına uygun ortam hazırlamamalıdır. Siyasette ve toplumda istikrar ve uzlaşma ile doğal olarak yönetimde süreklilik mutlaka sağlanmalıdır. 

2. Ekonomik seferberlik 

Toplum bünyesinde derin yaralar açan ve bireysel olduğu kadar zaman zaman 
toplumsal hareketlere de zemin hazırlayan işsizlik ve fakirlikle mücadele için sağlam, tutarlı ve inandırıcı bir istikrar programı ile seferber olunmalıdır. 
Yoğun iç göçlerle başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya ve Mersin gibi büyük şehirlerin varoşlarını dolduran, son derece sağlıksız gecekondularda yaşayan, yeterli iş, aş, eğitim ve sağlık imkanlarından yararlanamayan toplum kesimlerine insanca yaşamalarım sağlayacak imkanlar sunulmalı, gelecek için bir beklentisi ve ümidi kalmamış kişi ve kitlelerin, her türlü radikal eylemin ve bu eylemlerden çıkar uman bazı çevrelerin en uygun aracı olacaktan unutulmamalıdır. Toplumun ekonomik sıkıntılarının giderilebilmesi için 
yoğun gayretler sarfedilmeli, daha da önemlisi toplumda karşılıklı sevgi ve hoşgörü egemen kılınmalıdır. 

3. Otoritesini Kullanabilen Demokratik Bir Devlet Yapısı 

Ülkemizde Devletin demokratik olması ile otoritesiz obuası bazı çevrelerce neredeyse aynı anlamı çağrıştırmaya başlamıştır. Devlet demokratik bir niteliğe sahip olmakla birlikte hukuk düzenini, vatandaşlarının canlarını, mallarım ve değerlerini tehdit eden her unsura karşı da gücünü göstermek zorundadır. Bu tehditler ister dış, isterse de iç kaynaklı olsun Devlet kararlılığım ve devamlılığını otoritesi ile etkin bir şekilde göstermelidir. 
Bunu sağlamak bakımından da Devlet özellikle kitleler ve gençler üzerinde yıkıcı ve bölücü, birlik ve beraberliği bozucu propagandalarını çeşitli yazılı ve görsel medya araçları ve kuruluşlarıyla yürütmeye çalışanlar hakkında yasal önlemler almalıdır. Devlet insan hakları, düşünce özgürlüğü, eşitlik, adalet gibi kutsal değerleri istismar edip demokrasi çığırtkanlığı yapan çevrelerin, bu değerleri terör lehine kullanmalarına fırsat vermemelidir. 

4. Teröre Karşı Milli Bir Politika Oluşturulması 

Terörü, mevcut devlet düzeni ve rejimi içinde sadece belirli bir siyasal organın veya grubun karşıtı saymak büyük bir yanılgıdır. Terör, devlet yapısını hedefler; Bu gerçek karşısında mevcut devlet yapısını sürdürmekten veya bu yapının ancak hukuka ve demokratik rejime uygun usuller içinde değişmesinden yana olan güçlerin, bu sorunu tek vücut halinde ve doğru biçimde saptaması, nedenlerini birlikte belirlemesi ve alternatifleri ortaya koyarak çözümler arayıp, terörü hedeflerinden uzak tutması gerekir. 

5. Ulusal ve Uluslararası Kamuoyunun Aydınlatması 

öte yandan, belirli dış güçler ve onların uzantıları tarafından, her türlü tahrik, telkin ve teşvikle sürdürülen bu tür olumsuz faaliyetlerin "önleyici ve durdurucu" olabilecek "demokratik ve hukuk kurallarına dayalı tedbirleri" zamanında alabilmek, ulusal ve Uluslararası kamuoyunu gerektiği ölçüde aydınlatmak ve bütün bu girişimleri açık seçik gözler önüne serebilmek devletin teröre yönelik eylem planı içinde büyük bir önem arz etmektedir. 

Türkiye, ulusal ve uluslararası kamuoyuna, özellikle de teröre açıkça destek veren ülkelerdeki kamuoyuna ve terör karşıtı bütün demokratik sivil toplum örgütlerine terörün çirkin yüzünü tanıtma hususundaki çabalarını artırmalıdır. Bu konuda, gerek ülke içinde gerekse Uluslararası kamuoyunda terörün gerçek yüzünün görülebilmesi balonundan başta kitle iletişim araçları olmak üzere, dünyaca ünlü sanatçılarından, topluma mal olmuş barış elçilerinden ve dünyaca ünlü sporculardan azami oranda istifade edilmelidir. öte yandan çeşitli dünya dillerine göre tercüme edilmiş kitaplar, broşürler, konserler, sergiler, defileler vs. gibi etkinliklerle kundaktaki çocukların, hamile kadınların teröristlerce hunharca katledilişinin delilleri ulusal ve Uluslararası kamuoyuna sunulmalıdır. Devlet bu 
yönde ulusal ve Uluslararası sivil toplum örgütlerini hem teşvik etmeli hem de onlara öncülük etmelidir. 

6. Gençliğe Sahip Çıkılması 

Son aylarda özellikle üniversite gençlerinin çeşitli bahanelerle toplum düzenini 
bozucu eylemlerinde artış görülmektedir. Öncelikle gençliğin bu davranışlarının nedenlerinin objektif bir şekilde ortaya çıkarılması sağlanmalı, mevcut sıkıntılar giderilmelidir. özellikle terörü yönlendiren ve kumanda eden ülkeler, ulaşılmak istenen kitleleri gençlik ve üniversiteler üzerindeki menfî propagandalarında eşitlik, özgürlük ve bağımsızlık gibi çeşitli temaları kullanarak psikolojik yönden etki altına almayı hedeflemektedirler. Devlet bu tarihi görevini yaparken de kalıcılık ve devamlılık içinde olmalıdır. Aksine durumda ise gençlik, kendini kargaşanın ve bir boşluğun içinde bulacaktır. Bu bakımdan öncelikle gençlik, alışkanlığa dayalı bir eğitim programı içinde değil, bilakis araştıran, inceleyen, analiz eden nitelikleri kazandıracak bir eğitim programının ve uygulamasının içinde yer almalıdır. Eğitim sistemimiz gençlerimize "doğrunun neden doğru, 
yanlışın da neden yanlış olduğu" sorgulamasını alışkanlık olarak kazandırabilmeli dir. 
Unutulmamalıdır ki gençlik bir senfoni orkestrası gibidir. Her türlü enstrümanlar 
uyum içinde ses verdiği zaman güzeldir. Kazayla enstrümanlardan birinden uyumsuz ses çıkarsa orkestra alt-üst olur. Yetenekleri ve kabiliyetleri hangi ölçüde ve oranda olursa olsun fiziki ve ruhi gelişimlerini aynı süreçte ve ölçüde tamamlayamayan gençlik, bunalımlı bir gençliktir, işte bunu temin içinde gençliğin bunalım ve sorunlarını tam ve doğru olarak tespit eden ve bunlara gerçek anlamda çözüm arayan bir eğitim politikasına mutlak surette ihtiyaç 
vardır. 

7. Yazılı ve Görsel Basın 

öte yandan, ülkemizde yazılı ve görsel basın, terör örgütlerinin eylemlerini haber olarak verirken, aynı zamanda bu örgütlerin propagandalarına da araç olmaktadır. Terör örgütleri çeşitli eylemleri yaparken; toplum üzerinde yılgınlık, korku meydana getirmeyi hedeflemektedirler.Bu noktada medya, zaman zaman terör örgütlerinin amacım gerçekleştirmesine araç olmaktadır.Bunu önleyebilmek amacıyla, her şeyden önce medyada oto kontrolü sağlamak büyük bir önem arz etmektedir. Bu açıdan yazılı ve görsel basının yukarıda değinilen milli kültürümüz, inançsal değerlerimiz ve milli birlik ve beraberlik ruhunun toplumda tesisi bakımından sosyal sorumluluklarını yerine getirmesi hususunda teşvik edilmesi de ihmal edilmemelidir. 

8. Yolsuzluklarla mücadele 

Toplumda büyük tepkilere ve karamsarlık ortamının doğmasına yol açan bir başka konu da, yolsuzluk olaylarının giderek yaygınlaşması ile bu olaylardan sorumlu olan kişilerin kamuoyu vicdanında tatmin edici bir şekilde ciddi ve adil bir yargılama sistemi içersine alınamamış olmasıdır. Konu üzerine Devletin bütün organları ile gidilmeli ve insanlarımızın temiz toplum yaratılması yolundaki özlemleri hiç bir tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde giderilmelidir. 

Devletin tüm birimleri denetime açık olmalı, kamu kaynağı kullanan bütün kamu kurum ve kuruluşlarının denetlenebilmesi için gerekli yasal düzenleme ve değişiklikler yapılmalıdır.Denetimden yoksun hiç alan ve birim bırakılmamalıdır. 

9. Reformlar 

Ülkemizin çağdaş ülkeler arasında yerini almasını sağlayacak başta demokratikleşme olmak üzere, özellikle büyük şehirlerin varoşlarında terör ortamının yeşermesine neden olan sağlık, eğitim, işsizlik ve çarpık kentleşme gibi sıkıntıların giderilebilmesi için gerekli hukuki düzenlemeler süratle gerçekleştirilmelidir. 

Aynca, halkı mutlu kılacak açık, adil, kararlı, kırtasiyecilikten, hantallıktan, 
yolsuzluktan, keyfilik ve kayırmadan, hırsızlık ve rüşvetten uzak bir yönetimin sağlanması için gerekli reform çalışmaları yapılmalıdır. 

öte yandan, terör, bugün ülkemizde tüm toplumu etkileyen bir olaydır ve bir 
toplumsal sorundur. Bu nedenle terörün ortadan kaldırılması konusunda sadece hükümetlerin çözüm üretmesi mümkün değildir. Toplumun tüm kesimlerinde işbirliğinin sağlanması önem arz etmektedir. Bu çerçevede; siyasi düşünceleri ne olursa olsun, tüm sivil toplum örgütlerinin ve etkin kişilerin devreye sokulması ve onların işbirliğinden yararlanılması gerekmektedir. 

VII. ULUSLARARASI SÖZLEŞME VE KARARLARDA TERÖRİZM 

Daha öncede de ifade edildiği gibi, terörün başarısı büyük ölçüde dış desteğe bağlıdır. Dış desteği olmayan terörün basan şansı yoktur. Ülkeler iç hukuk kurallarıyla terörü önlemeye çalışırken, sorunun Uluslararası boyutu nedeniyle Uluslararası alanda terörü önlemek amacıyla yapılan çalışmalara destek veya onay vermek zorundadırlar. 
Buna rağmen Uluslararası topluluğun beklenen hedefe ulaştığım söylemek mümkün değildir. Çünkü kimi ülkelerce terör olarak görülen bir olgu başka ülkeler tararından şiddet, isyan veya gerilla savaşı, bir etnik grubun kurtuluş mücadelesi, düşük yoğunlukta savaş olarak algılanmaktadır. 

Ayrıca, 'terörle" "siyasi suç" kavramları da iç içe girmiş kavramlar olduğundan, 
ülkeler farklı teşhis koymaktadırlar. Bu teşhiste ülkelerin, ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları önemli rol oynamaktadır. Bir terörist, suç işledikten sonra yurtdışına kaçmakta, gidilen ülke, suç kendi ülkesinde işlenmediği için, suçu, "siyasi suç" olarak kabul ederek, herhangi bir yargılama yapmamakta ve suçluyu iade etmemektedir. Çünkü Uluslararası hukuka göre "siyasi suçlar"da iade yoktur.

1. Milletler Cemiyeti Kararlarında Terörizm, 

Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam), 1935 yılında Kopenhag Konferansında 
"Terörün önlenmesi ve Cezalandırılması " ve "Uluslararası Ceza Mahkemesi Kurulması" konularında iki sözleşme hazırlamış ve bunlar 16 Kasım 1937 de Cenevre'de imzalanmıştır 'Terörün önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin 8. Maddesine göre, "teröristi ya iade et veya cezalandır" ilkesi benimsenmiştir. Böylece terör ile siyasal suç kavramında anlaşamama durumunda suçluların cezasız kalmaları önlenmiş olmaktadır. Sözleşme, terör ile ilgili bilgilerin tek merkezde toplanmasına da olanak sağlamaktadır. Ancak, bu iki sözleşme 
bazı ülkeler tarafından imzalanmışsa da, 2. Dünya Savaşının yaklaşması, Cemiyetin etkinliğini giderek kaybetmesi gibi nedenlerle yürürlüğe girememiştir. Buna rağmen terör olayının Cemiyette bu denli ciddiyetle ele alınması önem taşımış ve daha sonra BM tarafından da ele alınmasının öncüsü olmuştur. 

2. Birleşmiş Milletler Kararlarında Terörizm 

BM, terörle mücadele konusunda ilk defa 1937 tarihli Cenevre Sözleşmesine atıfta bulunarak "Devletler arasında BM şartlarına uygun bir şekilde Dostane Münasebetler Kurma  ve İşbirliği Yapılmasına Dair Milletlerarası Hukuk İlkeleri Hakkında Bildiri" ile kimsenin teröre destek olmamasını istemiştir. 

a) Sözleşmeler 

Birleşmiş Milletler kurulduğu günden bugüne kadar, terör eylemlerine karşı 
Uluslararası sözleşmeler ya da bildiriler hazırlayarak, üye ülkelerin imza ve onayına sunmaktadır.Terörle mücadelede demokratik ülkelerin normlarını oluşturan bu sözleşmelerden bazıları şunlardır: 

1. 14 Eylül 1963 tarihinde Tokyo'da imzalanan "Uçaklarda îşlenen Suçlar Ve Diğer Bazı Eylemlere İlişkin Sözleşme", 
2. 16 Aralık 1970 tarihinde Lahey'de imzalanan '"Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin önlenmesi Hakkında Sözleşme", 
3. 23 Eylül 1971 tarihinde Montreal'de imzalanan "Sivil Havacılığın Güvenliğine 
Karşı Kanundışı Eylemlerin önlenmesine İlişkin Sözleşme" 
4. 14 Aralık 1973 tarihinde New York'ta imzalanan "Diplomasi Ajanları da Dahil 
Olmak Üzere Uluslararası Korunan Kişilere Karşı İşlenen Suçların önlenmesi Ve 
Cezalandırılması Sözleşmesi", 
5. 17 Aralık 1979 tarihinde New York'ta imzalanan "Rehine Alınmasına Karşı 
Uluslararası Sözleşme", 
6. 03 Mart 1980 tarihinde Viyana'da imzalanan "Nükleer Maddelerin Fiziksel 
Korunması Hakkında Sözleşme", 
7. 24 Şubat 1988 tarihinde Montreal'de imzaya açılan "Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanundışı Şiddet Olaylarının Önlenmesine İlişkin Protokol", 
8. 10 Mart 1988 tarihinde Roma'da imzalanan "Denizde Seyir Güvenliğine Karşı 
Yasadışı Eylemlerin önlenmesine Dair Sözleşme", 
9. 10 Mart 1988 tarihinde Roma'da imzalanan "Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit 
Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokol", 
10. 01 Mart 1991 tarihinde Montreal'de imzalanan "Plastik Patlayıcıların Teşhisi 
Amacıyla İşaretlenmesi Sözleşmesi", 
11. 20 Mayıs 1999 tarihinde New York'ta imzalanan "Terörist Bombalamaların 
Ortadan Kaldırılması Hakkında Uluslararası Sözleşme", 
12. 27 Eylül 2001 tarihinde New York'ta imzalanan "Terörizmin Finansmanının 
önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme", 
13. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de meydana gelen terör saldırısından sonra ise 
aşağıda metni verilen 1373 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı, 
Terörle mücadele konusunda Uluslararası tavn ortaya koymaktadır. 

b) Güvenlik Konseyi'nin 28 Eylül 2001 / 4385. Oturumu (2001) 1373 saydı Kararı Güvenlik Konseyi; 19 Ekim 1999 tarihli (1999) 1269 ve 12 Eylül 2001 tarihli (2001) 1368 Kararlarını teyit ederek, Aynı şekilde 11 Eylül 2001 tarihinde New York, Washington ve Pennsylvania'da işlenen terörist saldırılarla ilgili hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyen kınamasını teyit ederek ve bu nev'i bütün eylemlerin önüne geçilmesine ilişkin kararlılığını ifade ederek, Uluslararası her terör eyleminde olduğu gibi, bu nev'i eylemlerin barış ve Uluslararası 
güvenlik için bir tehdit oluşturduklarını ayrıca teyit ederek, Birleşmiş Milletler Şartı'nın onayladığı ve (2001) 1368 sayılı Kararda teyit olunan bireysel ya da kolektif doğal meşru savunma hakkını teyit ederek, Barışa ve Uluslararası güvenliğe karşı tehditlerinin ağırlığım hissettiren terörist eylemlere karşı Birleşmiş Milletler Şartı'na uygun olarak bütün imkânlarla mücadelenin 
gerekliliğini teyit ederek, 

Dünyanın değişik bölgelerinde, hoş görüsüzlük ve aşınhğın neden olduğu terörist eylemlerin çoğalmasından derin şekilde kaygı duyarak, 
Terörist eylemleri önlemek ve onları cezalandırmak için acil işbirliğine gitmelerini, özellikle artan bir işbirliği ve terörizmle ilgili Uluslararası sözleşmelerin eksiksiz uygulanmasını devletlerden talep ederek, 
Topraklan üzerinde bütün yasal olanaklarla her nev'i terörist eylemin finansmanım ve hazırlığım önlemek ve cezalandırmak amacıyla devletlerin Uluslararası işbirliğini ek önlemler alarak tamamlamaları gerektiğini dikkate alarak, Genel Kurulun Ekim 1970 tarihli ve (2625 XXV) sayılı Deklarasyonunda düzenlediği ve Güvenlik Konseyi'nin (1998) 1189 sayılı Kararıyla teyit ettiği, her devletin, diğer bir Devletin topraklan üzerinde terör eylemlerim düzenlemek ve cesaretlendirmekten, bunlara yardım ve katılmaktan veya topraklan üzerinde bu nev'i eylemlerin işlenmesi amacına yönelik faaliyetlerin düzenlenmesine hoş görüyle yaklaşmaktan imtina edeceği ilkesini teyit ederek, Birleşmiş Milletler Şartf nın VII nci Bölümü gereğince hareketle, 

Bütün Devletlerin: 

a) Terörist eylemlerin finansmanını önlemesine ve cezalandırmasına; 

b) Hangi şekilde olursa olsun, doğrudan ya da dolaylı olarak uyrukları tarafından topraklan üzerinde terörist eylemleri işlemek için veya bunların terörist eylemleri işlemek için kullanılacağı bilinerek kasten malî kaynak temini ve toplanmasını suç haline getirilmesine; 

c) Terörist eylemlerde bulunmak suçunu işleyenlerin ya da işlemeye kalkışanların, bu nev'i eylemleri kolaylaştıran ya da onlara katılanların, bu şahıslara ait veya bu şahıslar tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak denetlenen kuruluşların ve anılan şahıs ya da kuruluşlar adına veya bu şahıs ya da kuruluşların talimatları doğrultusunda hareket eden şahıs ya da kuruluşlann, ve bu şahıslar ve kuruluşlarla ortak olan veya onlar tarafından doğrudan ya 
da dolaylı olarak kontrol edilen bu şahıslara ait mal varlıklarından doğan anapara da dahil olmak üzere, anaparalarının ve diğer malî varlıklarının ve ekonomik kaynaklarının vakit geçirmeksizin dondurulmasına; 

d) Topraklan üzerinde bulunan kendi uyrukları veya bütün kişi ve kuruluşlardan, 
doğrudan veya dolaylı olarak, terörist eylemlerde bulunmak suçunu işleyenlerin ya da işlemeye kalkışanlann, bu nev'i eylemleri kolaylaştıran ya da onlara katılanların, bu şahıslara ait ya da doğrudan veya dolaylı olarak bunlar tarafından kontrol edilen kuruluşlann ve bu şahısların adına ya da talimatlan doğrultusunda hareket eden şahıs ya da kuruluşlara anapara katmalarını, malî katıda veya ekonomik kaynak veya malî ya da buna bağlı diğer hizmette 
bulunma ve sağlamalarının yasaklamasına; Karar verir. 

Aynı şekilde Bütün Devletlerin: 

a) Aktif ya da pasif, hangi şekilde olursa olsun, özellikle terörist gruplara üye 
toplanmasını ve teröristlere mühimmat sağlanmasını cezalandırarak, terörist eylemlere katılmış şahıs ya da kuruluşlara destek sağlanmasından imtina etmelerine; 
b) Terörist eylemlerin işlenmemesi için istenen bütün önlenmeleri, özellikle bilgi 
değişimi suretiyle diğer devletlerle acil uyarıyı sağlayarak almalarına; 
c) Terörist eylemlere malî kaynak sağlayanlara, örgütleyenlere, destekleyenlere ya da bu eylemleri işleyenlere ya da faillerine yataklık edenlere sığınma hakkım vermeyi reddetmelerine; 
d) Terörist eylemlere malî kaynak sağlayanlann, örgütleyenlerin, destekleyenlerin ya da bu eylemleri işleyenlerin, bu nev'i eylemleri diğer devletlere veya diğer devletlerin vatandaşlarına karşı işlemek amacıyla karşılıklı olarak topraklanın kullanmalannı engellemelerine; 
e) Terörist eylemlere malî kaynak sağlayan, örgütleyen veya terörist eylemleri işleyen, iştirak eden ya da onlara destek veren her şahsın adalet önüne çıkartılmasına ve bu şahıslara karşı alınabilecek önlemler haricinde, bu terörist eylemlerin ulusal mevzuatta vahim suç haline getirilmesine ve öngörülen cezaların bu eylemlerin vahameti ölçüsünde olmalarına, dikkat etmelerine; 
f) Terörist eylemlere malî kaynak sağlanmasına ya da, uhdelerinde bulunan ve usulî işlemlerde gerekli olacak ispat vasıtalarının elde edilmesine yönelik yardım da dahil olmak üzere, bu eylemlerin ihtiyaç duyduğu desteğin sağlanması ve suç soruşturmaları ve diğer usulî muameleler sırasında en geniş şekilde karşılıklı yardımlaşmaya katılmalarına; 
g) Sınırlarda etkili denetimler icra ederek teröristlerin ve terörist grupların 
hareketlerini ve kimlik cüzdanları ve seyahat belgeleri verilirken denetlemelerine ve kimlik cüzdanlarının ve seyahat belgelerinin taklit edilmesini ya da hileli kullanımım engellemelerine; Karar verir. 

Bütün Devletlerden: 

a) Bilhassa teröristlerin ya da terörist şebekelerinin hareketlerine, taklit edilmiş 
seyahat belgelerine, silah, patlayıcı veya hassas maddelerin kaçakçılığına, teröristlerin iletişim teknolojilerinin kullanımına ve terörist grupların sahip olduğu kitlesel imha silahlarının tehdidine ilişkin işlemsel bilgilerin değişiminin yoğunlaştırılması ve hızlandırılması imkânlarım bulmalarını; 

b) Uluslararası ve ulusal hukuka uygun olarak bilgilerin değişimini ve idarî ve adlî temelde terörist eylemlerin önlenmesi amacıyla işbirliğine gidilmesini; 

c) Özellikle, ikili ve çok taraflı sözleşmeler çerçevesinde, terörist eylemleri önlemek ve cezalandırmak ve bu nev'i eylemlerin faillerine ilişkin önlemler almak amacıyla işbirliğine gitmelerini; 

d) En kısa sürede, 9 Aralık 1999 tarihli Terörizmin Finansmanın Önlenmesine ilişkin Uluslararası Sözleşme de dahil olmak üzere, terörizme ilişkin Uluslararası sözleşme ve protokollere taraf olunmasını; 

e) Güvenlik Konseyi'nin 1368 (2001) sayılı Karan ile birlikte terörizme ilişkin 
Uluslararası sözleşme ve protokollere göre daha fazla işbirliğinde bulunulmasını ve bunların eksiksiz olarak uygulanmasını; 

f) Mülteci statüsü vermeden önce, sığınma talebinde bulunanların terörist eylemleri örgütlenmediği ya da bunları işlemediğine ve bunlara katılmadığına kesin olarak kanaat getirilmesi amacıyla, insan haklarına ilişkin Uluslararası normlar da dahil olmak üzere, ulusal mevzuatlarındaki geçerli düzenlemeler ve Uluslararası hukuka uygun olarak gereken önlemlerin alınmasını; 

g) Uluslararası hukuka uygun olarak, terörist eylemlerin faillerinin veya 
örgütleyicilerinin veya bu nev'i eylemleri kolaylaştıranların mülteci statüsünü kendi çıkarlarına uygun olarak saptırmamalarını ve terörist olarak varsayılanların iade taleplerinin reddinin siyasî mülahazaları doğrulayacak şekilde reddedilmemesine dikkat edilmesini; Talep eder. Uluslararası terörizm ve Uluslararası örgütlü suçlar, yasadışı uyuşturucu, karapara aklama, silah kaçakçılığı ve nükleer, kimyasal, biyolojik ve ölümcül tehlike teşkil eden diğer 
maddelerin yasadışı aktarımı arasındaki yalan ilişkileri kaygıyla not eder ve bu itibarla bölgesel ve Uluslararası ölçekte bu vahim soruna karşı harekatın güçlendirilmesi ve Uluslararası güvenliğe getirdiği ağır tehdidin önlenmesi amacıyla sarf olunan güçlerin işbirliğinin kuvvetlendirilmesi gereğinin altım çizer; 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***