Annan Planı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Annan Planı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2018 Pazar

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 14

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 14



IV. 1967 KIBRIS KRİZİ VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN TUTUMU 

1964 krizinden sonra 1967 Kasımı’na gelinene kadar Kıbrıs’ta görece sakin 
bir dönem yaşandı. 1964’teki olaylar sırasında tepki olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetiminden çekilen Kıbrıslı Türkler sosyo-ekonomik olarak oldukça güç dönemler yaşamış olsalar da bu süreçte giderek Kıbrıslı Rumların denetiminden çıktılar.519 
Aralarındaki şiddetli düşmanlık nedeniyle sadece devlet yönetiminde değil günlük yaşamda da birbirlerinden iyice kopan Kıbrıs Rum ve Türk toplulukları 1964 olayları sonrasında olası diğer çatışmalar düşünülerek anavatanlarından da aldıkları desteklerle silahlanmaya devam ettiler.520 

Foley’nin verdiği bilgilere göre, Kıbrıs’ta 1967’de General Grivas’ın 
komutasındaki Ulusal Muhafız Alayı’ında on beş bin Kıbrıslı Rum mevcuttu. Ayrıca Yunanistan’dan da yirmi bin asker adaya gizli yollarla girmişti. Bu güce karşılık Türkiye’deki yetkili kadrolar tarafından yönetilen ve İzmir’den kaçırılan NATO silahlarıyla donatılan on bin kişilik bir Kıbrıslı Türk gücü vardı. Makarios 
yönetiminin SSCB ve Çekoslovakya ile yaptığı silah anlaşmaları sayesinde Rumların elde ettiği askeri üstünlüğü dengeleyen olgu ise, Kıbrıs’ın kuzeyine sadece kırk mil uzaklıktaki üslerden harekât gerçekleştirebilecek Türk hava gücüydü.521 

Adada bu silahlanma yarışı nedeniyle giderek tehlikeli hale gelen ortam 
Makarios yönetimi ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin bozulması sonucu iyice 
gerginleşti. Yunan Hükümeti’nin emrinde olduğunu belirten General Grivas’ın 522 

katıksız enosisçi tutumu ile bağımsız bir ülkenin devlet başkanlığı görevini 
bırakmayı ve Albaylar Cuntası yönetimdeyken Yunanistan ile birleşerek askeri 
yönetime tabi olmayı kesinlikle istemeyen Makarios’un “sözde” enosisçi tutumu 
Kıbrıs’taki gergin ortamın bir başka ortaya çıkış alanıydı.523 Yunanistan’da askeri darbe olduktan sonra albaylar yönetiminden daha çok müsamaha gören ve Kıbrıs’ta daha bağımsız hareket etme fırsatı yakalayan General Grivas, adadaki bu gergin ortamı ateşleyen ve 1967 krizinin başlamasına neden olan isim oldu. 

A. Boğaziçi - Geçitkale Saldırıları ve ABD’nin Krizin İlk Günlerindeki Tutumu 

15 Kasım 1967’de General Grivas’ın komutası altındaki Yunanlardan ve 
Kıbrıslı Rumlardan oluşan büyük askeri birlikler Kıbrıslı Türklerin ikamet bölgeleri olan Boğaziçi ve Geçitkale köylerine ağır silahlarla saldırdılar.524 Atina’daki yetkililerin belirttiklerine göre, Yunanistan’a ve Makarios’a danışılmadan gerçekleştirilen bu saldırının525 esas nedeni, kayıtsız şartsız enosisin gerçekleşmesini arzulayan General Grivas’ın -muhtemelen Türkiye’nin enosisi kabul etmeyeceğini bildiği için diğer çözüm yolları üzerinde uzlaşılması ihtimali nedeniyle- Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan görüşmelerden ve Makarios’un Kıbrıs’taki iki topluluk arasındaki ilişkileri yumuşatmaya çalışmasından rahatsızlık duymasıydı.526 Bu iki köyün hedef seçilmesinin nedeni de Kıbrıs’ın stratejik anayollarından biri olan Lefkoşa - Limasol yolundaki Türk denetimini ortadan kaldırma isteğiydi.527 
Yirmi dört Kıbrıslı Türk’ün hayatını kaybetmesine neden olan bu saldırıya528 
Türkiye büyük tepki gösterdi. 15 Kasım’da Dışişleri Bakanı Çağlayangil, BM Genel Sekreteri U-Thant’a bir mesaj göndererek Türkiye’nin Kıbrıs’taki BM Barış 
Gücü’nden saldırıları bir an önce durdurmasını ve iki köyün de Kıbrıslı Rumlardan ve Yunan silahlı güçlerinden arındırılmasını istediğini belirtti. Aksi takdirde krizin boyutlarının ada sınırlarının ötesine geçmesinin kaçınılmaz olacağını da vurguladı.529 

Yine aynı gün Bakanlar Kurulu’nda ve 16 - 17 Kasım tarihlerinde TBMM’de durum değerlendirmeleri yapıldı. 1964 yılında hükümete Kıbrıs’a asker gönderme konusunda yetki veren karar hâlâ yürürlükteydi. TBMM’de yapılan görüşmelerde de hükümetin silahlı kuvvet kullanma yetkisi teyit edildi.530 Türkiye, BM Barış Gücü’nün barışı tesis edememesi durumunda adaya havadan müdahale etmeyi planlıyordu ve bunun için de hazırlıklara başlamıştı. Türkiye’deki Amerikalı Büyükelçi Parker Hart da Türk yetkililer tarafından ABD’nin 1964 krizinde yaptığı gibi Türkiye’yi bir kez daha müdahaleden alıkoymak için girişimde bulunması durumunda asla affedilmeyeceği belirtilerek uyarıldı.531 ABD’li yetkililerin yoğun girişimleri ve Yunan Kralı II. Constantine’in de katkıları ile532 çatışmaların durdurulmasına yönelik ilk adım atıldı. Yunan Başbakanı Kollias’ın gönderdiği talimat doğrultusunda General Grivas komutasındaki birliklerin işgal altında tuttukları köyleri tahliye etmeye başlaması ve böylece ateşkesin sağlanması nedeniyle Türkiye müdahaleden o an için vazgeçti.533 

Fakat Kıbrıslı Türklere yönelik devamlı tehdidi ortadan kaldırmayan ve Türk 
topluluğunun güvenlik içinde yaşamasını sağlayacak şartları oluşturmayan, sadece fiili durumun devamına yol açacak olan bu tür bir ateşkes kararıyla tatmin olmayan Türkiye,534 bir yandan Türk jetlerine Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşları yaptırırken bir yandan da diplomatik girişimlerini sürdürdü.535 Türkiye, 17 Kasım’da Yunanistan’a verdiği notada, Yunan Hükümeti’ni Kıbrıs’taki olaylardan sorumlu tutarak Kıbrıs’ta gerginliği azaltmak için üzerine düşen görevi yerine getirmemekle suçladı.536 Aynı notada, Yunanistan’dan “İttifak Antlaşması’na aykırı olarak Kıbrıs’ta bulunan Yunan askerlerinin çekilmesi, General Grivas’ın Kıbrıs’tan ayrılması, Ulusal Muhafız Alayı’nın dağıtılması, son saldırılar nedeniyle zarar gören Kıbrıslı Türklerin bu zararlarının tazmin edilmesi, bu tür saldırı eylemlerinin tekrar gerçekleşmemesi için BM Barış Gücü’nün genişletilmesi” gibi isteklerde bulundu ve aksi takdirde adaya müdahalede bulunacağını belirtti.537 

Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etme tehdidinde bulunması ve bu nedenle 
Türkiye ile Yunanistan arasında yeniden bir savaş olasılığının ciddi biçimde ortaya çıkması ABD’li yetkilileri de harekete geçirdi.538 ABD’li yetkililer Kıbrıs’ta yaşanan bütün bu sorunların arkasında Yunan General Grivas’ın olduğuna inandıkları 539 için ilk girişimlerini Yunanistan nezdinde yaptılar. 17 Kasım’da Yunan Başbakanı Kollias ile görüşen ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Talbot, Yunanistan’ın Kıbrıs’taki olayları durdurmak için gösterdiği çabanın ABD tarafından takdirle karşılandığını ancak Türkiye’yi tatmin etmek için daha fazla adım atılması gerektiğine inandığını belirtti. Başbakan Kollias ise, krizi sona erdirmek için tek başına Yunanistan’ın atacağı iyi niyetli adımların yeterli olmayacağını söyleyerek, ABD’den bu konuda Türkiye’nin de elinden geleni yapması için girişimde bulunmasını istedi.540 

Aynı gün ABD Başkanı Johnson, Yunan Kralı II. Constantine’e, Türkiye 
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a ve Başpiskopos Makarios’a benzer içerikli 
mektuplar gönderdi. ABD Başkanı Johnson, mektuplarda, adadaki mevcut durumun Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in barışı açısından büyük tehlike arz ettiğini vurguladı ve üç ülke liderinin ellerindeki bütün imkanları kullanarak barışa yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmalarını arzuladığını dile getirdi.541 Başkan Johnson’ın Cumhurbaşkanı Sunay’a gönderdiği mesajı ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Parker Hart, Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil’e sözlü olarak iletmeyi tercih etti. Bu tercihin altında yatan neden, gönderildiği tarih olan 5 Haziran 1964’ten yayınlandığı Ocak 1966’ya kadar hükümet içinde veya hükümet ile parlamento arasında birçok kez hararetli tartışmalara neden olan “Johnson Mektubu”nun yarattığına benzer olası bir etkinin oluşabileceği düşüncesiydi. Her ne kadar Johnson’ın 17 Kasım 1964 tarihli mesajı meşhur “Johnson Mektubu”na üslup ve içerik olarak benzemese de Büyükelçi Hart, sonradan Türk yetkililerin kendilerine böyle bir resmi belgenin verildiğini teknik olarak iddia edememelerini amaçlamıştı.542 

Hart ile Çağlayangil arasında 18 Kasım’da yapılan bu görüşmede Türk 
Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin isteklerinin karşılanmaması hâlinde hükümetinin 
Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmaya ne kadar kararlı olduğunu anlatmaya çalıştı. 
Çağlayangil, Hart’ın getirdiği mesaja ilk tepki olarak zamanın artık iyi niyet ve 
temenni belirtmek için çok geç olduğunu, BM Barış Gücü’nün seksen yaşındaki bir Türkün canlı canlı yakılması gibi birçok Rum vahşetine tanıklık ettiğini, Türkiye’nin bu duruma son vermek için ne yapılabileceği konusunda hâlâ karar aşamasında olduğunu ve bütün bu olanlardan Yunan Hükümeti’nin sorumlu tutulduğunu söyledi. Büyükelçi Hart’ın olası bir Türk - Yunan savaşının bir kâbus olacağını belirtmesi üzerine, Çağlayangil bu durumun her gece kâbus görmekten daha iyi olacağını söyleyerek Türkiye’nin artık sabrının kalmadığını göstermek istedi.543 

Bu gelişmelerden ABD’nin çıkardığı yargı, Türkiye’nin isteklerine ulaşmak 
için diplomatik bir çözüme kapıyı açık tuttuğu, fakat bunun gerçekleşmemesi 
durumunda da askeri müdahaleye başvurabileceği yönündeydi.544 ABD istihbaratına göre, Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapmaya hazır durumdaydı.545 Bu nedenle ABD krizin savaşa dönüşmesini engellemeye yönelik faaliyetlerine hız verdi ve çeşitli kanallar aracılığıyla girişimlerde bulundu. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

519 Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 22. 
520 Souter, op. cit., s. 663. 
521 Foley ve Scobie, op. cit., s. 165. 
522 Attalides, op. cit., s. 98. Yunanistan Başbakanı Kollias ise, ABD’nin Atina Büyükelçisi Talbot’a General Grivas’ın ve Kıbrıs’ta görev yapan diğer Yunan yetkililerin Atina’dan değil, Kıbrıs Hükümeti’nden emir aldıklarını söylüyordu. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 17, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
523 Danopoulos’a göre, Demirel - Kollias görüşmesinin başarısız olması Cunta’yı, Yunanistan kamuoyunun arzularına hitap eden enosis yanlısı bildiriler sunmada devamlılığa zorladı. Bu da General Grivas’ın Makarios’a yönelik eleştirilerinin yoğunlaşmasına ve Kıbrıs Türk topluluğunun tepkisine neden oldu. Böyle bir ortam çatışma çıkmasına gayet müsaitti. Bkz. Danopoulos, op. cit., s. 261. 
524 Bayülken, op. cit., s. 115. 
525 Sarıca, et al., op. cit., s. 144. 
526 Fırat, op. cit., s. 221-222. Papandreou Hükümeti’nden sonra Yunanistan’da yaşanan siyasi istikrarsızlık sürecinde kurulan kısa süreli ve zayıf hükümetler döneminde Atina’nın ABD’nin de ısrarıyla Makarios’u dışlayarak Türkiye ile ikili görüşmeler yapma girişimleri nedeniyle Makarios’un Kıbrıs sorunundaki kilit konumunu kaybetme korkusu yaşamaya başladığı iddia edilebilir. Daha 1965 
yılının ortalarında Kıbrıs Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında bir görüşme ayarlama çabalarına girişen Makarios’un bu hareketi, ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ın da belirttiği gibi, bir yandan Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili görüşmeleri sabote etme amacı taşırken diğer yandan da kendisini Kıbrıs sorununda yine merkeze yerleştirme niyetini taşıyor gibi görünmektedir. Bkz. 
“Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, May 28, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Bu nedenle 
Makarios’un Kıbrıslı Türkler ile ilişkileri yumuşatma girişimi Türkiye’nin Kıbrıs Hükümeti ile doğrudan görüşmeler yapmayı kabul etmesi yolunda atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. 
527 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167-168. 
528 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 23. 
529 “Special Report By The Secretary-General On Recent Developments In Cyprus,” S/8248, 16 November 1967, 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N67/269/79/PDF/N6726979.pdf?OpenElement (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
530 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 22-24. 
531 Hart, op. cit., s. 52. 
532 Ibid., s. 52-53. 
533 Papandreou, op. cit., s. 282; Fırat, op. cit., s. 223-224; Bölükbaşı, op. cit., s. 135. 
534 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 28-29. 
535 Çay, op. cit., s. 85. 
536 Dışişleri Belleteni, Sayı 38, (Kasım 1967), s. 24. 
537 Ehrlich, op. cit., s. 105; Adams ve Cottrell, op. cit., s. 71. 
538 Türkiye’nin Birinci Ordu’yu Meriç Irmağı’na doğru yönlendirmesi, Kıbrıs’ta Türkler ve Yunanlar 
arasında başlayacak bir çatışmanın kısa sürede NATO’nun güneydoğu kanadını yok edebilecek denli 
büyük bir savaşa dönüşebileceği yönündeki ABD endişesini iyice körüklemişti. Hart, op. cit., s. 55. 
539 “Memorandum of Telephone Conversation,” November 15, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 1964 yazında 
General Grivas’ın Kıbrıs’a dönmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiren ABD’li yetkililer [Bkz. 
supra., s. 97.] Grivas’ın bir süre sonra Atina’nın kontrolü dışında hareket ederek Kıbrıslı Türklere yönelik küçük çaplı saldırılara öncülük etmesi -ve dolayısıyla Türkiye’nin tepkisine yol açması nedeniyle 1966 yılının başlarından itibaren Yunan General’in artık adadan ayrılması gerektiğini düşünüyorlardı. Bkz. “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, 
January 28, 1966, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, 
March 21, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
540 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, November 17, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Bununla birlikte yine 17 Kasım’da Başbakan Kollias, General Grivas’a bir an önce Yunanistan’a dönmesi yönünde talimat verdi. Grivas 19 Kasım’da Lefkoşa’dan ayrıldı. Bkz. Hart, op. cit., s. 54-55. 
541 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, November 17, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
542 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 18, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
543 Idem. 
544 Sönmezoğlu, op. cit., s. 24. 
545 Cyrus Vance, Hard Choices, New York, Simon and Schuster, 1983, s.144’ten aktaran Idem. 

15 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 13

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 13



 2. Türkiye’deki ve Yunanistan’daki İktidar Değişikliklerinin ABD’nin Kıbrıs Tutumuna Etkileri 

Stephanopoulos Hükümeti, Kıbrıs konusunda Acheson Planlarında öngörülen çözüm yöntemi olan imtiyazlı enosise gayet sıcak bakıyordu ve Türkiye ile ikili 
görüşmelerde ilerleme sağlamak arzusunda olduğunu iddia ediyordu. Makarios’un güçlü etkisini dengelemek için de General Grivas’ı, başpiskopos ile olan çekişmesinde destekliyordu.486 Bu desteğe dayanan Grivas, adada Makarios’a karşı muhalefet oluşması yolunda çalışıyor ve sadece Yunan Hükümeti’nin emirlerine uyacağını söylüyordu.487 Ancak Stephanopoulos Hükümeti’nin Kıbrıs sorununa ABD’yi de memnun eden bu yaklaşımı kısa süre sonra bazı Yunan çevrelerinin büyük tepkisine neden oldu. Hatta Yunan Hükümeti’nin Kıbrıs sorunundaki tutumu Ağustos 1965’ten beri Dışişleri Bakanlığı yapmakta olan Elias Tsirimokos’u o kadar rahatsız etmişti ki 11 Nisan 1966’da görevinden istifa etti. Görevinden ayrılmasının gerekçesini açıklarken de “hükümetin yabancı güçlerin etkisi altında kalarak izlediği Kıbrıs’ın paylaşılması planına karşı olduğu için istifa ettiğini” belirtti.488 

Bu dönemde Türkiye’de de bir iktidar değişikliği yaşandı. Ekim 1965’te yapılan seçimleri Süleyman Demirel’in Adalet Partisi % 52,9 gibi yüksek bir oy 
oranıyla kazandı.489 Türkiye’deki birçok yazara ve politikacıya göre, Adalet Partisi, Amerikan yanlısı ve ABD’nin Türkiye’deki çıkarlarını korumaya gayret gösteren bir partiydi.490 1965 Temmuzu’ndan beri ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olan Parker Hart da 14 Mayıs 1966’da ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta bu olguya değinerek Türkiye’de ABD’ye ılımlı yaklaşan ve dost olan bir partinin iktidarda olduğunu, Kıbrıs konusunda tutum belirlenirken bu durumun da göz önünde bulundurulmasının gerektiğini söylüyordu.491 

Ancak Uslu’nun da belirttiği gibi, ne kadar ABD yanlısı olursa olsun Türkiye’deki bir partinin ya da başbakanın Kıbrıs sorununu, bu sorun Türkiye’de bir 
ulusal mesele hâline geldiği için, halkın tepkisini göz ardı ederek ABD’nin istekleri doğrultusunda çözmek istemesi çok düşük bir olasılıktı.492 28 Ocak 1966’da Büyükelçi Hart’a Demirel Hükümeti’nin Kıbrıs sorununa bakışı açıklanırken bu durum açıkça görülebiliyordu. Türkiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Türkiye’nin çözüm konusunda “imtiyazlı enosis”, “federasyon”, “kantonal sistem” gibi alternatifler üzerinde müzakere edebileceğini fakat “tek taraflı ilhakın teklif dahi edilemezliği”, “adada iki topluluğun varlığının kabul edilmesi”, “bir topluluğun diğeri üzerinde egemenlik kurmaması”, “iki topluluğun da yönetimde yer alması” gibi ilkelerle uyum göstermeyen hiçbir çözüm yolunu tartışmayacağını vurguladı.493 Yine 22 Nisan 1966’da Türk ve Amerikalı yetkililer arasında yapılan başka bir görüşmede, Başbakan Demirel’in liderliğindeki Türk tarafı Kıbrıs konusunda katı bir tutum sergileyerek Johnson Mektubu’nun yarattığı etkilerin hâlâ devam ettiğini, bu 
olumsuz gidişi durdurmak için ABD’nin daha fazla çaba göstermesinin beklendiğini belirtti.494 

İki ülke kamuoylarındaki hassasiyetlerin doğurduğu umutsuzluğa rağmen ABD yine de 1964’ün yaz aylarındaki gibi yüksek düzey bir katılımı olmadan 
Türkiye ve Yunanistan’ın doğrudan görüşmeler yapması yönünde çaba göstermeye devam etti. Bu konuda ABD’den yardım istenmesi durumunda elinden geleni yapacağı taahhüdünde bulundu.495 Türk ve Yunan yetkililer arasında sonuçsuz kalan birkaç görüşme496 yapılmasına rağmen diyaloğun devam etmesi yönündeki isteğini belirtti.497 Sonunda Aralık 1966’da Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları Paris’te bir araya gelerek Kıbrıs sorununu görüştüler. Daha önceki görüşmelerde olduğu gibi bu görüşmede de Türkiye’nin enosis karşılığında adada elde etmek istediği egemen üs konusu kilit noktayı oluşturdu. Yunan Dışişleri Bakanı John Toumbas’ın Dikelya üssünün NATO şemsiyesi altına sokularak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla yönetilmesi önerisine Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil ret cevabı verdi.498 Çağlayangil’in üssün tamamen Türkiye’nin egemenliğinde olması gerektiği yönündeki talebine Toumbas o an için cevap vermeyeceğini bildirdi. Görüşmelere devam edilmesi yönündeki fikir birliğine rağmen birkaç gün sonra Yunan Hükümeti’nin iktidarı kaybetmesiyle bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilemedi.499 

Bundan sonraki gelişmeler açısından Kıbrıs sorununun kaderini belirleyen olay 21 Nisan 1967’de Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın yaptığı darbe oldu. 
Askeri yönetimin iktidara gelmesiyle zaten kötü durumda olan Atina - Lefkoşa ilişkileri daha da bozulmaya başladı.500 Bağımsızlığı devam ettirmek isteyen 
Makarios ile katı biçimde enosis taraftarı olan Cunta’nın Kıbrıs sorununun çözüm yolu konusunda anlaşmaları pek mümkün görünmüyordu.501 ABD’ye yakınlığı ile bilinen yeni yönetim sorunu NATO içinde çözme eğilimindeydi ve Makarios’un gerek iç gerekse dış politikasından duyduğu rahatsızlık nedeniyle başpiskoposa karşı açıkça General Grivas’ı destekliyordu.502 Buna karşın Kıbrıslı Rumların egemenliğindeki yönetim ise, haziran ayında “derhal enosis” isteyen Rumlara karşı geniş bir kovuşturma başlattı.503 

Uzun zamandır Doğu Akdeniz’deki tehlikeli durumun yarattığı endişeyi taşıyan ABD’li yetkililere göre, Yunanistan’da cuntanın yönetimi ele geçirmesi 
Kıbrıs sorununun çözümü açısından önemli bir gelişmeydi. Cuntanın içeride ve dışarıda meşruiyet sağlama gibi önemli bir sorunu varken Kıbrıs’ı öncelikli 
konulardan biri olarak değerlendirmesi ABD açısından memnuniyet vericiydi.504 Ayrıca Yunanistan’daki yeni yönetimin Kıbrıs sorununa bakışı da ABD’nin 
arzuladığı doğrultudaydı. Askeri darbenin baş mimarlarından Albay George Papadopoulos’un 10 Mayıs 1967’de ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Philips Talbot ile yaptığı görüşmede belirttiğine göre, yeni hükümet sorunun çözümünü “Türk Hükümeti ile diyalog yoluyla ulaşılacak ve Kıbrıslı Türklere barışçıl araçlarla koruma sağlayacak olan enosis” olarak görüyordu. Bunun dışında Papadopoulos Yunanistan’ın Türkiye ile yakın ve uyumlu ilişkiler kurmak istediğini, mevcut ilişkilerin Kıbrıs krizinden önceki seviyeye çıkarılmasını amaçladığını söylüyordu.505 Askeri rejim, iki ülke arasındaki ilişkilerde ilerleme sağlanması durumunda Kıbrıs sorununun çözümünün de kolaylaşacağına inanıyordu.506 

ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk, Yunanistan’daki yeni rejimin, Papadopoulos’un açıkladığı yönde bir Kıbrıs politikası izlemeye muktedir olduğunu düşünüyordu. Rusk’a göre, [baskıcı] niteliği gereği mevcut Yunan Hükümeti, Türk Hükümeti’nin isteklerini karşılayacak bir Kıbrıs çözümü yaratma açısından demokratik Yunan Hükümetlerinden daha elverişliydi. Türkiye’ye daha önceki görüşmelerde önerilen kiralık üs konusunda daha ileri adımlar atabilir ve egemen bir üs önerebilirdi. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümü, Yunan milliyetçi özlemlerini tatmin edecek ve böylece Yunan Hükümeti’nin iç ve uluslararası itibarına katkı 
yapabilecek bir gelişme olacağı için Kollias Hükümeti, Kıbrıs sorununu herhangi bir şekilde enosise ulaşarak çözmeyi, birçok Yunan Hükümeti’nden daha fazla istiyor gibi görünüyordu. Böyle uygun bir yönetim işbaşındayken de iki ülke arasında yapılacak görüşmelerle Türkiye ve Yunanistan’ın önceden üzerinde anlaşmaya vardıkları bir imtiyazlı enosis yoluyla sorun çözülebilirdi.507 

ABD ve diğer NATO müttefikleri, Yunanistan’daki yeni rejime fazla zaman geçmeden Türk Hükümeti’nin liderleri ile doğrudan görüşmeler yaparak Kıbrıs 
sorununa çözüm bulması yönünde baskı yaptılar.508 Bunun üzerine Yunanistan, Kıbrıs sorununu barışçı yollarla çözme niyeti taşıdığını Türkiye’ye görüşme 
çağrısında bulunarak göstermek istedi. 3 Temmuz 1967’de Yunan Başbakanı Kollias, Atina’daki Türkiye Büyükelçisi Turhan Tuluy’a acilen Türk meslektaşıyla görüşmek istediğini söyledi.509 Tuluy da bu girişim konusunda Ankara’yı bilgilendirdi. Türk Hükümeti, Yunan Hükümeti’nin Kıbrıs politikasının enosise dayalı olduğunu bilmesine ve çözüm için ciddi adımlar atacak derecede hazırlıklı olmadığını düşünmesine510 rağmen, Türkiye’nin görüşmeye isteksiz olduğu yönünde bir izlenim vermemek için Kollias’ın çağrısına olumlu cevap verdi. Aksi takdirde bu konu uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhine istismar edilebilirdi.511 

Sonunda Türkiye Başbakanı Demirel ile Yunanistan Başbakanı Kollias, 9 - 10 Eylül 1967 tarihlerinde iki ülkenin sınırında yer alan Keşan ve Dedeağaç’ta 
görüşmeler yaptılar. Görüşmeler boyunca iki taraf da katı tutumlarından taviz vermedi. ABD’li yetkililerin beklentilerinin aksine Yunanistan, enosise ulaşabilmek için verilebilecek tavizler konusunda Türkiye’nin taleplerini karşılamaktan çok uzak olan önerilerde bulundu.512 Türkiye de enosisi yasaklayan 1959 antlaşmalarının geçerliliğine vurgu yaparak513 herhangi başka bir konuyu tartışmaya geçmeden önce Kıbrıs’taki bütün Yunan askeri gücünün çekilmesi gerektiğini belirtti.514 Buna karşın Yunan tarafı enosise ulaşma konusunda o kadar kararlıydı ki görüşmelerin sonuna doğru Kollias Demirel’e “Er ya da geç, isteseniz de istemeseniz de enosis gerçekleşecek, öyleyse bunu neden şimdi konuşmuyoruz?” demişti.515 Bununla birlikte yayınlanan ortak bildiride iki tarafın da görüşmeye devam etmek arzusunda oldukları ifade edildi.516 

Demirel - Kollias buluşmasından çıkan sonuç, başta görüşmelerden önce Yunanistan’daki yeni rejimin sorunu çözmesi konusunda oldukça umutlu görünen ABD Dışişleri Bakanı Rusk olmak üzere ABD’li yetkilileri hayalkırıklığına uğrattı. Tarafların istek ve önerilerinin birbirlerinden oldukça farklı olması ve sergiledikleri uzlaşmaz tutuma rağmen, Rusk yine de görüşmelerin devam etmesi durumunda bu sorunların üstesinden gelinebileceğine inanıyordu.517 Fakat kasım ayında Kıbrıs’ta yaşanan kriz nedeniyle Türkiye ve Yunanistan’ın yeniden savaşın eşiğine gelmesi, ABD’li diplomatları, soruna kalıcı çözüm bulunması çabalarını bırakıp savaşın önlenmesi faaliyetlerine girişmeye zorladı. 

3. Değerlendirme: ABD’nin İki Kriz Arası Dönemde İzlediği Politika 

1964 krizinin yatıştığı günlerden itibaren ABD, kriz boyunca takındığı tutumun hem Türkiye hem de Yunanistan’da ABD karşıtlığının yükselmesi gibi 
olumsuz sonuçlar doğurması nedeniyle iki kriz arası dönemde “ön plana çıkmama” (low profile) taktiğini kullandı. Acheson’ın Cenevre’deki arabuluculuk çabalarının başarısızlıkla sonuçlanması ve taraf ülkelerde “ABD’nin karşı tarafı tuttuğu” izlenimi yaratması ABD’yi kendi arabuluculuğu olmadan tarafların karşılıklı görüşmesi amacının takip edilmesine yöneltti. ABD, savaş tehlikesinin ciddi boyutlara ulaşmadığı bu dönemde Türkiye ve Yunanistan’a -özellikle Makarios’un yıkıcı çabalarını önlemek için- içeriği gizli tutulması kaydıyla ikili görüşmeler yapmaları yönünde teşvik ve ısrarda bulundu. Ancak Doğu Akdeniz’de her an patlamaya hazır bir bomba gibi duran ve NATO’nun güneydoğu kanadının istikrarına zarar veren Kıbrıs sorununun tamamen ortadan kaldırılması amacıyla yapılan bütün bu girişimlerden istediği sonucu alamadı. 

ABD, iki kriz arası dönemde ayrıca, 1964 krizi yüzünden Türkiye ve Yunanistan ile bozulan ilişkilerini düzeltmeye de çalıştı. SSCB ile yakınlaşma gibi 
görünümlerle ortaya çıkan ABD - Türkiye ilişkilerindeki gerilemeyi durdurmak için, özellikle Kıbrıs sorunundaki uluslararası gelişmelerde Türkiye’yi destekleyen bir tavır sergiledi. BM Genel Kurulu’nda Kıbrıs konusunda karar oylaması yapılırken Türkiye ile aynı yönde oy kullandı. Yunanistan’da ABD karşıtı olarak görülen Papandreou Hükümeti’nin iktidarı bırakmasının ardından ABD ile yakın ilişkiler izlemeyi amaçlayan hükümetlerin kurulmasını destekledi. 1965’te Türkiye’de Demirel Hükümeti’nin, 1967’de Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın iktidara gelmeleri ilişkilerin geleceği düşünüldüğünde ABD açısından olumlu gelişmelerdi. 

Bu dönemde aynı zamanda Kıbrıs bunalımına çözüm bulunması çabalarına temel oluşturması açısından Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ne de çalışıldı. Özellikle ekonomi alanında Türkiye ve Yunanistan arasındaki ortak projelere Amerikan yardımının artırılması teşvik edildi. Bu amaçla Senatör Jacop Javitts, çeşitli Amerikan kuruluşlarını Türk - Yunan ortak ekonomik projelerine yardımda bulunmaya çağırdı.518 

1967 krizinin ortaya çıktığı günlerde Türkiye’de ve Yunanistan’da ABD’ye dost olan yönetimler iktidardaydı. Ancak bu iki ülkedeki kamuoyları hâlâ ABD’nin 
1964 krizindeki tutumunun olumsuz etkileri altındaydı. Özellikle ağır hasar alan Türk - Amerikan ilişkileri eski görüntüsünden çok uzaktı. Türkiye çok taraflı dış 
politika izleme arzusuyla gerek SSCB gerekse Üçüncü Dünya ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordu. Yunanistan’daki askeri rejim, içeride ve dışarıda kendini kabul ettirebilmek için, öncelikle ABD’nin desteğini kazanma arzusundaydı. Kıbrıs sorunu ise, bu üç ülkenin birbirleriyle olan ilişkileri açısından ne kadar önemli bir etken olduğunu bir kez daha gösteriyordu. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;


486 Danopoulos, op. cit., s. 260. 
487 Papandreou, op. cit., s. 278-279. 
488 Ibid., s. 279. 
489 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s. 364365; 
“Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, October 22, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
490 Uslu, op. cit., s. 189. 
491 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, May 14, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
492 Uslu, op. cit., s. 191. Şüphesiz aynı durum Yunanistan açısından da geçerlidir. Kıbrıs sorunu 
Yunan halkı açısından da bir ulusal mesele olarak algılanmaktadır. Nitekim ABD yanlısı olarak 
görülen Stephanopoulos Hükümeti hakkında bir değerlendirme yapan ABD’nin Yunanistan 
Büyükelçisi Philips Talbot [Ekim 1965’ten beri], Yunanistan’daki zayıf hükümetin Kıbrıs sorununu 
çözme konusundaki güçsüzlüğünden bahsederek hükümetin enosis dışındaki herhangi bir çözümü 
kabul etmesinin kendi sonu olacağının da farkında olduğunu belirtmiştir. Bkz. “Telegram From the 
Embassy in Greece to the Embassy in Turkey,” Athens, April 20, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
493 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, January 28, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
 “Memorandum of Conversation,” Ankara, April 22, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
495 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Turkey,” Washington, May 31, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
496 Uslu, op. cit., s. 199-200. Örneğin, 1966 yılında Cenevre’de Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları 
arasında yapılan görüşmede Yunan tarafı, “İngiltere’nin bırakacağı 
Dikelya Üssü’nün Türkiye’ye 
verilmesi karşılığında Kıbrıs’ın gevşek bir bağla Yunanistan’a bağlanması”nı öngören bir tür enosis 
önerisinde bulundu. Türkiye’nin bu öneriyi reddetmesi üzerine söz konusu görüşmeden çözüme 
yönelik bir sonuç alınamadı. Bkz. Ecmel Barutçu, Hariciye Koridoru, Ankara, 21. Yüzyıl Yayınları, 
1999, s. 241-242. 
497 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, September 19, 
1966, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
498 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, December 24, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
499 Michael A. Attalides, Cyprus: Nationalism and International Politics, New York, St. Martin’s 
Press, 1979, s.71.500 Kyriacos C. Markides, The Rise and Fall of the Cyprus Republic, New Haven, Yale University 
Press, 1977, s. 132. Albaylar Cuntası’nın görevde olduğu süre boyunca Yunanistan’daki askeri 
diktatörlüğün Kıbrıs’a yönelik tutumu ve etkisi için bkz. Ibid., s. 132-177. 
501 supra., s. 138. 
502 Sönmezoğlu, Tarafların Tutum…, s. 59, 65. 
503 Gerçek Bülten, Sayı 78, (3 Temmuz 1967), s. 394’ten Ibid., s. 65. 
504 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 5, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
505 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 10, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
506 Bayülken, op. cit., s. 115. 
507 “Circular Airgram From the Department of State to the NATO Capitals,” Washington, July 12, 
1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
508 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167. 
509 19 Ekim 1967, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Ankara, 030.01/10.61.22’den aktaran Göktepe, op. cit., s. 435. 
510 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 29, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
511 Turgut Tülümen, Hayat Boyu Kıbrıs, İstanbul, Boğaziçi Yayınları, 1998, s. 112-114’ten aktaran Göktepe, op. cit., s. 435. 
512 Danopoulos, op. cit., s. 261. Önerilerin içeriğinin ne olduğu konusunda muhtelif iddialar mevcuttur. Papandreou, Yunan tarafının Türkiye’ye adada 
Türk üsleri kurulması şartıyla Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini önerdiğini iddia etmektedir. Bkz. Papandreou, op. cit., s. 281. Cumhuriyet 
Gazetesi de Yunanistan’ın önerilerinden bahsederken üs karşılığında enosisin teklif edildiğini 
belirtmektedir. Bkz. Cumhuriyet, 10 Eylül 1967’den aktaran Sarıca, et al., op. cit., s. 136.
Ancak Başbakan Demirel görüşme sonrası yaptığı açıklamada üs konusundan bahsetmeyerek Türkiye’nin 
Yunanistan’ın enosis önerisini reddettiğini söylemiştir. Bkz. Cumhuriyet, 14 Eylül 1967’den aktaran 
Sarıca, et al., op. cit., s. 139. Barutçu da Yunan tarafının Başbakan Demirel’in karşısına enosis 
teklifiyle çıktığını belirtmektedir. Bkz. Barutçu, op. cit., s. 242. Ehrlich ise, Kıbrıs’tan toprak 
tavizinde bulunularak enosisin gerçekleştirilmesi isteğinin görüşmelerde belirtilip belirtilmediğinin 
resmen doğrulanamadığını söylemektedir. Bkz. Ehrlich, Cyprus 1958-1967, s. 96, 102. Görüşmelerin 
seyrine ilişkin en detaylı bilgiyi veren Hart da öneriler konusunda Türk ve Yunan kaynaklarından 
duyduklarının oldukça farklı olduğunu belirtmektedir. Bkz. Parker T. Hart, Two NATO Allies at the 
Threshold of War: Cyprus: A Firsthand Account of Crisis Management, 1965-1968, London, 
Duke University Press, 1990, s. 31-34. Bu durumda iki ülke yetkililerinin de kamuoylarının 
tepkilerinden çekinerek gerçekleri yansıtmadıkları söylenebilir. Görünüşe bakılırsa Demirel - Kollias 
görüşmelerinde Acheson’ın arabuluculuk döneminde önerdiği doğrultuda üs karşılığı enosis çözümü 
üzerinde tartışılmıştır. Fakat üssün niteliği ve niceliği konusunda uzlaşma sağlanamaması nedeniyle 
görüşmelerden sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine Yunan tarafı enosisten başka herhangi bir çözümü 
tartışmadığını, Türk tarafı ise enosis teklifine kesin bir dille ret cevabı verdiğini açıklamak zorunda 
kalmışlardır. 
513 Halil İbrahim Salih, Cyprus: The Impact of Diverse Nationalism on a State, Alabama, 
University of Alabama Press, 1978, s. 57’den aktaran Uslu, op. cit., s. 205. Coufoudakis’e göre ise, 
Türkiye ya 1959 antlaşmalarıyla kurulan sisteme geri dönülmesini ya da [Türkiye’ye adada egemen 
bir üs verilmesi anlamına gelen] çifte enosisin gerçekleştirilmesini istemişti. Bkz. Van Coufoudakis, 
“United States Foreign Policy and the Cyprus Question” içinde Michael Attalides (der.), Cyprus 
Reviewed: A Seminar on the Cyprus Problem, Nicosia, Jus Cypri Association, 1977, s. 142’den 
aktaran Uslu, op. cit., s. 204. 
514 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167. 
515 Sharon A. Wiener, “Turkish Foreign Policy Decision Making on the Cyprus Issue”, Doktora Tezi, 
Duke University, 1980, s. 152’den aktaran Bölükbaşı, op. cit., s. 133. 
516 Dışişleri Belleteni, Sayı 36, (Eylül 1967), s. 40-41. 
517 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, September 15, 
1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4761.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
518 The New York Times, 2 May 1965, p. 13, col. 1’den aktaran Sander, op. cit., s. 237. 

14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 12



1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 12



B. Kıbrıs’ta ve Kıbrıs Sorununda Yaşanan Gelişmeler 

1. Kıbrıs’ın İç ve Dış Politika Uygulamalarına ABD’nin Tepkisi 

İki kriz arasındaki dönemde ABD’nin Kıbrıs sorununa yönelik politikasını 
etkileyen unsurlar sadece Türkiye ve Yunanistan ile olan ilişkileri değildi. Bu 
dönemde Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler de ABD’nin Kıbrıs sorununa yaklaşımı 
açısından belirleyici rol oynuyordu. Adadaki en büyük siyasi güce sahip kişi olan 
Makarios’un Kıbrıs’ın iç ve dış politikalarındaki eylemleri, iki müttefikiyle arasını 
düzeltmeye çalışan ABD için sorun oluşturmaya devam ediyordu. 

1964 yılında ABD’nin sorunu çözmeye yönelik çabalarında aşamadığı 
engellerden biri olan Makarios, ABD’li yetkililerin Kıbrıs sorununa kendisini 
dışlayarak çözüm üretme girişimlerine karşı koyabilmek için SSCB’nin kendisine 
verdiği desteğin devam etmesi gerektiğini biliyordu. Moskova, 1964 krizinin son 
perdesini oluşturan Erenköy - Mansura olayları sırasında Türkiye’nin gerçekleştirdiği hava müdahalesi sonrası Makarios’un yardım talebine, başpiskoposun beklediği boyutta cevap verememişti. Ancak bunun telafisi sayılabilecek gelişme çok geçmeden gerçekleşti. Olaylar yatıştıktan sonra SSCB lideri Kruşçev’in Makarios’un çağrısına olumlu cevap vermesi üzerine, yardımın kapsamını görüşmek için Kıbrıs Rum Toplumu Meclisi üyelerinden Vassos Lyssarides ve ardından da Kıbrıs Dışişleri Bakanı Kyprianou Moskova’ya gönderildi. Görüşmeler sonucu 1 Ekim 1964’te SSCB ile Rum Hükümeti arasında bir askeri yardım anlaşması imzalandı.451 Anlaşma uyarınca SSCB, Kıbrıs ordusunun modernleşmesi için gerekli teçhizatı verecekti. Bu teçhizatın ne olduğu konusunda ayrıntılı bilgi verilmemekle beraber, konvansiyonel 
silahlar, torpido, avcı uçakları, radar sistemleri, uçaksavar topları ve roketler olduğu belirtiliyordu.452 Yardımın amacı ise “Kıbrıs’ın hürriyet ve toprak bütünlüğünün korunması” olarak tanımlanıyordu.453 

ABD, Kıbrıs ile SSCB arasındaki dayanışmadan ve Yunanistan’ın bu duruma 
göz yummasından duyduğu memnuniyetsizliği gerek Rum gerekse Yunan yetkililerle yapılan görüşmelerde dile getirdi. ABD’li yetkililer tarafından, SSCB’nin esas amacının NATO müttefikleri arasındaki mevcut gerilimi artırmak olduğu, Kıbrıs’ın bağlantısızlık politikasından Doğu Bloku lehine sapmasının ABD - SSCB arasında büyük sorunlara yol açabileceği vurgulandı.454 SSCB ile Türkiye arasındaki yakınlaşmanın zaman içinde Moskova’nın Makarios’a verdiği siyasi desteği sınırlaması sonucu ABD’nin ilgisi bu kez, Kıbrıs’ın Çekoslovakya tarafından silahlandırılması konusuna yoğunlaştı.455 Makarios’un aldığı silahları adadaki Türkler üzerinde kullanarak Türkiye ile Yunanistan’ı yeniden savaşın eşiğine getireceğini düşünen ABD, Yunan yetkililere sert mesajlar vererek bu durumun önüne geçilmesini istedi.456 Bu gelişmelere bir de Makarios’un bağlantısızlık politikasını aktif biçimde devam ettirmesi eklenince ABD, Kıbrıs’a yaptığı küçük boyutlardaki yardımı Kasım 1966’da tamamen durdurdu.457 

Kıbrıs’ta ABD’nin rahatsızlık duyduğu başka bir gelişme ise Makarios’un 
adadaki Türklerin tepki gösterdiği faaliyetlere devam ederek Doğu Akdeniz’deki 
gerilimi artırmasıydı. ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Belcher, 2 Aralık 1964’te ABD 
Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta Makarios’un “bütün bu olaylara neden 
olan anayasada değişiklik önerilerinin büyük kısmına adım adım ulaştı[ğını]” 
belirtiyordu.458 

Bağımsız bir devletin cumhurbaşkanlığını yapmanın avantajlarını gören 
Makarios 1960 sisteminin Türk topluluğuna tanıdığı hakları ortadan kaldırarak 
kendisini kısıtlayabilecek bütün siyasi engellerden kurtulmak istiyordu. Bu yönde atılan bir adım da 20 Temmuz 1965’te Kıbrıs Bakanlar Konseyi’nin mevcut Seçim Yasası’nı değiştirme amacıyla toplanmasıydı. Krizin ilk günlerinden beri Kıbrıs Temsilciler Meclisi’nin Türk üyeleri meclis toplantılarına katılmıyorlardı. 1965 Temmuzu’nda meclis toplantılarına katılma yönünde yaptıkları başvuru da 
reddedilmişti.459 Bu sırada toplanan Bakanlar Konseyi, Türk ve Rum toplulukların ayrı seçmen kütüklerine sahip olmalarını ve temsilci seçilirken ayrı oylamalar yapılmasını öngören Seçim Yasası’nı ilga edecek bir tasarıyı onayladı. Garantör güçler olan Türkiye ve İngiltere’nin bu düzenlemenin Kıbrıs’ın anayasasına aykırı olduğunu belirterek yaptıkları itirazlara ise Kıbrıs’ın iç işlerine müdahale edildiği söylenerek karşı çıkıldı. Bununla birlikte tepkiler nedeniyle yeni düzenlemenin yürürlüğe sokulması ertelendi.460 
Bu dönemde SSCB’nin Kıbrıs sorununa yönelik tutumunun değişmesine ve 
Kıbrıs - Yunanistan ilişkilerindeki anlaşmazlık noktalarının461 gözle görülür şekilde artmasına rağmen, Makarios’un ABD’nin ve Türkiye’nin uyarılarını görmezden gelerek Kıbrıs sorununu sıcak tutmaya yol açan eylemlerde bulunabilmesinde ki başlıca neden, Kıbrıslı Rumların bağlantısız ülkelerden ve Birleşmiş Milletler’den gördüğü destekti. 5 - 10 Ekim 1964’te Kahire’de bağlantısız ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla toplanan konferans sırasında yayınlanan bir bildiride Kıbrıs’ın tam bağımsızlığı ve egemenliği için çağrıda bulunuluyordu.462 
Ayrıca BM Arabulucusu Tuomioja’nın vefatı nedeniyle yerine atanan Galo 
Plaza’nın463 Kıbrıs sorunuyla ilgili 26 Mart 1965’te yayınladığı rapor ve BM Genel Kurulu’nun 18 Aralık 1965’te kabul ettiği 2077 sayılı karar da Rumları memnun eden ve Makarios’un elini güçlendiren gelişmelerdi.464 

2. Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs Sorunu ve ABD’nin Tutumu 

BM Arabulucusu Plaza’nın raporu,465 Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 
1960 Antlaşmaları’na eleştirel yaklaşan ve Türkiye’nin savunduğu federasyon 
çözümünün uygulanabilmesi için Kıbrıs’ta yeterli şartların var olmadığını belirten bir rapor olması nedeniyle Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin tepkisini çekti. Türkiye Plaza’nın bir arabulucudan ziyade bir hakem gibi davrandığını öne sürerek yetkisini aştığını belirtti. Buna karşın Galo Plaza Raporu, Makarios liderliğindeki Rum topluluğu ve Yunanistan tarafından olumlu karşılandı.466 ABD, Türkiye’nin Galo Plaza’nın raporunu ve arabuluculuğunu reddetmesine yönelik herhangi bir olumsuz ya da eleştirel açıklamada bulunmadı. BM arabuluculuğunun soruna çözüm getiremeyeceği yönündeki inanca dayanan bu tutum, ABD’nin çok açık biçimde olmasa da rapor konusunda Türkiye’ye verdiği desteğin göstergesiydi.467 

BM Genel Kurulu’nun 2077 sayılı kararında ise, Kıbrıs’ın “herhangi bir dış 
müdahale veya etki olmadan tamamen egemen ve bütünü ile bağımsız olma hakkına ve bu hakkı tamamen kullanabilme yeteneğine sahip olduğu” belirtiliyordu.468 Hem Türkiye’nin askeri müdahalesine hem de taksimi içerebilecek bir çözüme karşı çıkan hükümleri nedeniyle Türkiye kararın karşısındaydı.469 İçeriği bakımından “tümüyle Rum tarafının görüşünü yansıtan” bu kararın470 oylanması sırasında 47 üye lehte, 5 üye aleyhte oy kullandı; 11 üye oylamaya katılmadı ve 54 üye de çekimser kaldı.471 Türkiye ile birlikte aleyhte oy kullanan ülkelerden biri de ABD’ydi. ABD Hükümeti, karardaki birçok öğeyi onaylamasına rağmen olumsuz oy kullanarak aslında Türkiye’ye önemli bir jest yapmıştı.472 “ABD’nin Kıbrıs konusunda daha önceki tutumuna tamamen zıt olan bu oyu, Başkan Johnson’ın ünlü mektubunun yarattığı tepkiyi bir ölçüde yumuşatma girişimiydi.”473 Aynı zamanda bu tutum, ABD’nin “Makarios liderliğindeki Kıbrıs Yönetimi’nin politikasından pek hoşnut olmadığını” da göstermekteydi.474 

C. ABD’nin Kıbrıs Sorununun Çözümüne Yönelik Çabaları 

1. ABD’nin Kıbrıs Sorununda “Ön Plana Çıkmama” Taktiği 

1964 krizi boyunca ABD, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bularak 
NATO’nun güneydoğu kanadını sürekli tehdit eden bu anlaşmazlıktan kurtulmaya yönelik -özellikle yaz aylarında yoğunlaşan- çabalarında başarısız olmuştu. Ancak öncelikli amaç olan Türk - Yunan savaşının önlenmesi konusunda istediğini elde etmişti. 30 Kasım 1964’te ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Hare, savaş ihtimalinin tamamen ortadan kalkmış olmasa da kısa vadede olası görünmemesi nedeniyle bu öncelikli amaca başarıyla ulaşıldığını söylüyordu. Fakat Hare’e göre, bölgedeki ABD etkisi açısından uzun vadede çok kötü sonuçlar doğurabilecek yeni sorunlar ortaya çıkmaktaydı. NATO’nun model üyeleri olan Yunanistan ve Türkiye, hızla bu örgüte ağır eleştirilerin yönetildiği ve bağlantısızlık taraftarı seslerin yükseldiği ülkeler hâline gelmekteydi.475 

Washington’dan da açıkça görülebilen bu gelişmeler nedeniyle ABD, kriz 
sonrası dönemde Kıbrıs sorunu ile arasına mesafe koymaya özen gösterdi. Ancak ABD’li yetkililer “hiç beklenmedik anda patlayıp Batı ittifakına zarar vermesine” engel olmak için Kıbrıs sorununu kesin olarak çözme düşüncesini de hâlâ muhafaza ediyorlardı.476 Sonuçta, mesafeyi korumak şartıyla sorunun çözülmesini sağlamanın yolunun “ABD’nin arabuluculuğuyla değil fakat baskısıyla Türkiye ile Yunanistan’ın çözüm için içeriği gizli ikili görüşmeler yapmaları”ndan geçtiği düşüncesi ortaya çıktı. ABD’li diplomatlara, Türk ve Yunan yetkililerle yapacakları görüşmelerde bu yönde telkinde bulunmaları talimatı verildi.477 ABD’nin herhangi bir planı ya da önerisi olmadığı resmi tutum devam ettirilirken478 hâlâ arzulanan çözümün Acheson’ın arabuluculuğu sırasında da elde edilmeye çalışılan “imtiyazlı enosis” olduğu yönünde imalarda bulunulması öngörüldü.479 

Makarios’un ikili görüşmeleri engelleme girişimlerini önlemek için de 
Kıbrıslı Rum yetkililere, Kıbrıslı Türklere veya Türkiye’ye doğrudan görüşmeler 
yapılması yönünde çağrıda bulunmaları telkin edilecekti. Krizden bunalan 
Türkiye’nin [neredeyse hiçbir siyasi uygulamasını tanımadığı ve sadece Rum 
yetkililerden oluşan Kıbrıs Hükümeti’nden gelecek] böyle bir çağrıya olumlu cevap vereceği düşünülüyordu.480 Fakat Türkiye’de 26 Şubat 1964’te yaşanan iktidar değişikliği sonucu Suat Hayri Ürgüplü başbakanlığında yeni bir hükümet kurulmuştu ve ABD’li yetkililerin izlenimlerine göre, bu yeni hükümet Kıbrıs konusunda İnönü Hükümeti’nden daha sert bir politika izleme arzusundaydı.481 Bu nedenle daha olası görülen seçenek üzerinde yoğunlaşıldı ve Türkiye ile Yunanistan’ın ikili görüşmelere başlamaları konusunda çaba gösterildi. 

ABD’nin bu arzusu Mayıs 1965’te Londra’da yapılan NATO Dışişleri 
Bakanları toplantısı sırasında gerçekleşti. Türkiye Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Stavros Costopoulos, Kıbrıs üzerine yaptıkları 
görüşmede “diplomatik kanallarla görüşmelere devam etme” konusunda anlaştılar.482 
Bu olumlu gelişmeye rağmen Makarios, Londra’da yapılan görüşmenin adanın 
taksimine yol açabileceğini söyleyerek ABD’nin umutlarına yeniden gölge düşürdü. Hatta Makarios’un bu sözleri üzerine Costopoulos, Atina’ya döndükten sonra, Londra’daki görüşmelerde Kıbrıs sorununa değinilmediği ve bu sorunun “yalnızca Birleşmiş Milletler sorunu olduğu ve Türk - Yunan görüşmesi[nin konusu] olamayacağı anlayışından ayrılmayacağı” yönünde bir açıklama yapmak zorunda kaldı.483 

Bu durum Makarios’un Yunanistan üzerinde ne kadar etkili olduğunun açık 
bir göstergesiydi. Makarios’un bu etkisi, o dönemde Yunanistan’da yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle giderek artmaktaydı. Yunan siyasetindeki istikrarsızlığın Kıbrıs konusunda Türkiye ile yapılan görüşmeler üzerinde de olumsuz etkisi vardı.484 

ABD’nin Kıbrıs sorununa yönelik stratejisini sekteye uğratan bu istikrarsız ortamda, 1965 Eylülü’nde Stephanos Stephanopoulos Hükümeti’nin kurulması, ABD tarafından memnuniyetle karşılandı.485


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

451 Aziz, “1964 Yılında Kıbrıs…,” s. 197-198. 
452 Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20371. 
453 Aziz, op. cit., s. 198. Anlaşma ile birlikte yayınlanan ortak bildiri için bkz. Ibid., s. 198-199. 
454 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, September 16, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 
“Memorandum of Conversation,” Washington, September 18, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 
“Memorandum of Conversation,” New York, December 4, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, February 1, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
455 Makarios, Ulusal Muhafız Alayı’nda General Grivas’ı destekleyen çok sayıda komutan bulunması nedeniyle, daha çok kendi denetiminde tutacağı bir “Özel Muhafız” birliği kurdu ve bu yeni askeri gücü, Ekim 1966’da Çekoslovakya’dan temin ettiği silahlarla donattı. Bkz. Karolos Zahariadis, Kıbrıs, çev. Yusuf Alp, İstanbul, Birikim Yayınları, 1979, s. 46; Crawshaw, op. cit., s. 373. Bu 
girişim Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından tepkiyle karşılandı. Türkiye, Çekoslovakya’dan alınan silahların Rum toplumunu, Türk toplumu karşısında daha güçlü kılacağını ve bu silahların kendi soydaşlarına karşı kullanılacağını düşündüğünden; Yunanistan, Makarios’un bu girişiminin “Kıbrıs Rum toplumu içinde bölünmelere yol açacağı” endişesini taşıdığından; İngiltere ise, Kıbrıs’ın sosyalist bir ülke tarafından silahlandırılması ile Doğu Akdeniz’de SSCB’nin etkisinin daha da artmasından endişe duyduğundan, bu üç ülke de söz konusu silahların BM Barış Gücü’ne teslim edilmesini istedi. Bkz. Zahariadis, op. cit., s. 46; Fırat, op. cit., s. 219. 
456 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, March 15, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, March 16, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, January 18, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 13, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
457 Adams ve Cottrell, op. cit., s. 68-69. 
458 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 2, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
459 Ehrlich, “Cyprus, the ‘Warlike Isle’…,” s. 1052, 1079-1080. 
460 “Report By The Secretary-General On Recent Developmenst In Cyprus,” S/6569, 29 July 1965, 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/NL6/505/72/PDF/NL650572.pdf?OpenElement (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
461 Bu anlaşmazlık noktalarından en önemlisi Makarios’un enosis konusunda değişen tutumudur. Ehrlich’in de vurguladığı gibi, Makarios’un enosisle ilgili tutumu Kıbrıs sorunuyla ilgilenen kişiler arasında ihtilaf konusu olmuştur. Bir iddiaya göre, Makarios ancak Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesi sayesinde kurulacak yeni birliğin başbakanı olması durumunda enosis lehine hareket etmeyi kabul edecektir. Bkz. New York Times, Oct. 18, 1964’ten aktaran Ehrlich, op. cit., s. 1026. [Bu ihtimal Askeri Cunta’nın yönetiminde o an için kaybolmuştur. Bkz. Ehrlich, Cyprus 1958-1967, s. 95] Başka bir iddiaya göre Makarios için enosisin şartlarından biri adadaki üslerin kaldırılmasıdır. Bkz. George Mikes, “Letter from Cyprus,” in The Cyprus Dilemma, Institute for Mediterranean Affairs, s. 64’ten aktaran Camp, op. cit., s. 52. Bununla birlikte Denktaş’a göre, Makarios hiçbir zaman ve hiçbir koşulda enosisten vazgeçmemiştir. Bkz. Denktaş, Kıbrıs Girit Olmasın, s. 36. Bu konudaki en tatmin edici yorum ise Gürel’e aittir. Buna göre, Kıbrıs Rum toplumu içinde siyaset yapabilmek için enosis taraftarı olmak ya da en azından öyle görünmek gerekmektedir. Çünkü enosis Rumlar açısından bir tabudur. 1964’ten itibaren Yunanistan’daki hükümetlerle ters düşmeye başlayan, özellikle de Albaylar 
Cuntası’yla arası hiç de iyi olmayan -ve ticaret ve turizm gelirlerindeki artışla birlikte enosisi eskisi kadar istemeyen- Rum sermayesi ile AKEL’in desteğini sağlayan Makarios bile demeç ve konuşmalarında mutlaka enosis amacından söz etmektedir. Bkz. Gürel, op. cit., s. 62. 
Makarios’un enosis lehine yaptığı açıklamalara rağmen Kıbrıs’ın bağımsızlığını sürdürmeye yönelik faaliyetlerde bulunmasının bir nedeni de SSCB’nin enosis karşıtı tutumudur. SSCB, Makarios’a Kıbrıs Hükümeti’nin amacının enosis olması durumunda iki ülke arasındaki işbirliğinin ortadan kalkacağını belirtmiştir. Hatta enosis ilan edilip de Türkiye bunun üzerine adaya müdahalede bulunursa SSCB’nin herhangi bir eylemde bulunmayacağı vurgulanmıştır. Bkz. “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, February 1, 1965, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Enosis konusunda Kıbrıs’taki bazı öğeler ile Yunanistan arasında var olan fikir ayrılığının en somut göstergesi Makarios - Grivas anlaşmazlığı olmuştur. Bkz. Danopoulos, op. cit., s. 260-261; Campbell, 
“The United States…,” s. 15; Dobell, op. cit., s. 287-288; Vanezis, op. cit., s. 133; Fırat, op. cit., s. 217-219; “Memorandum of Conversation,” Washington, November 9, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 16, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Stern’e göre Makarios bu dönemde enosise ulaşılması yönündeki baskılara “adeta bir ip cambazı gibi davranarak izlediği kurnazca ve planlı sürüncemede bırakma politikası” yardımıyla karşı koyabilmiştir. Bkz. 
Laurence Stern, “Bitter Lessons: How We Failed in Cyprus,” Foreign Policy, No. 19 (Summer 1975), s. 38. 
462 “Memorandum of Conversation,” Washington, September 24, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); Oberling, op.cit., s. 100. 
463 Cenevre Görüşmeleri sırasında, 16 Ağustos 1964’te rahatsızlanan Tuomioja, 9 Eylül 1964’te vefat 
etmiştir. Bunun üzerine BM Genel Sekreteri, ilgili devletlerin rızasını alarak 16 Eylül 1964’te Ekvator 
Devlet Başkanı Galo Plaza’yı arabulucu olarak atamıştır. Bkz. Keesing’s Contemporary Archives, 
1963-1964, Vol. XVI, s. 20269. 
464 Oberling, op. cit., s. 100-101; Ertekün, op. cit., s. 21; Adams, op. cit., s. 489. 
465 “Report of the United Nation’s Mediator on Cyprus to the Secretary-General,” 26 March 1965, 
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N65/053/91/PDF/N6505391.pdf?OpenElement (Erişim 
Tarihi: 25.05.2009). 
466 Ehrlich, “Cyprus, the ‘Warlike Isle’…,” s. 1086-1088; Sönmezoğlu, Tarafların Tutum…, s. 7980; 
Sarıca, et al., op. cit., s. 92-93; Toluner, op. cit., s. 208-219; Ertekün, op. cit., s. 20-21; Bölükbaşı, “The Cyprus Dispute and…,” s. 419; Camp, op. cit., s. 61; “Telegram From the Department of State to Secretary of State Rusk, at Tehran,” Washington, April 6, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, April 9, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
467 Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 19-20; Uslu, op. cit., s. 180; Van Coufoudakis, “The 
Dynamics of Political Partition and Division,” içinde Van Coufoudakis, (der.), Essays on the Cyprus 
Conflict, New York, Pella Publishing Company, 1976, s. 43-44. 
468 “Question of Cyprus,” 2077 (XX), 18 December 1965, 
http://daccessdds.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/218/40/IMG/NR021840.pdf?OpenElement (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
469 UN Gen. Ass. Prov. Rec. 20th Sess., Plenary 47-52 (A/Pv. 1402) (1965) ve New York Times, Dec. 21, 1965, p. 4, col. 6’dan aktaran Ehrlich, op. cit., s. 1083; “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, December 20, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
470 Toluner, op. cit., s. 223. 
471 UN Gen. Ass. Prov. Rec. 20th Sess., 1402d Meeting 31 (A/Pv. 1402) (1965)’ten aktaran Ehrlich, op. cit., s. 1083. Karar süreci hakkında bilgi ve oy dağılımı konusundaki yorumlar için bkz. Ehrlich, op. cit., s. 1083-1084; Gönlübol ve Ülman, op. cit., s. 143-146; Sarıca, et al., op. cit., s. 103-113; Toluner, op. cit., s. 219-226; Sönmezoğlu, Tarafların Tutum…, s. 80-82. 
472 Dobell, op. cit., s. 283. 
473 Gönlübol, “NATO, USA and…,” s. 31. 
474 Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 22. 
475 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 30, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
476 Uslu, op. cit., s. 186. 
477 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, January 28, 
1965, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 
“Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, March 18, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
478 “Memorandum of Conversation,” Washington, February 4, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
479 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, April 20, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
480 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Cyprus,” Washington, March 26, 
1965, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
481 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, March 19, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Iran to the Department of State,” Tehran, April 9, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Sonradan iktidara gelecek olan Demirel Hükümeti’nin de öncülleri gibi, Kıbrıs sorununu Türkiye ile Makarios rejimi arasındaki bir sorun olarak değil, bir Türk - Yunan sorunu olarak değerlendirmesi [Bkz. Bölükbaşı, The Superpowers and…, s. 129-130] ABD’nin bu isteğinin kısa vadede gerçekleşmeyeceğini gösterdi. 
482 Robert Henry Stephens, Cyprus: A Place of Arms, London, Pall Mall Press, 1966, s. 203; 
“Telegram From Secretary of State Rusk to the Department of State,” London, May 13, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
483 Papandreou, op. cit., s. 173. 
484 Stephens, op. cit., s. 203; “Memorandum of Conversation,” Washington, September 24, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
485 ABD’nin bu yeni hükümete yönelik desteğine daha önce değinilmişti. Bkz. supra, s. 135-136. 

13 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 11

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 11



III. İKİ KRİZ ARASI DÖNEMDE YAŞANAN GELİŞMELER 


1967 krizinde ABD’nin takındığı tutumu ve izlediği politikayı daha iyi 
değerlendirebilmek için iki kriz arası dönemde yaşanan gelişmelere bakmak 
gereklidir. Çünkü bu üç yıllık süreç, 1964’teki krizde ABD’nin izlediği Kıbrıs 
politikasının sorunun tarafları üzerindeki etkilerinin Washington tarafından açıkça hissedildiği bir dönemdir. 1967 krizi sırasında ABD’nin yaptığı girişimler bu dönemdeki gelişmelerden büyük ölçüde etkilenmiştir. 

A. Türkiye’de ve Yunanistan’da Yaşanan Gelişmeler 

1967 Arap -İsrail Savaşı, Vietnam Savaşı gibi sıcak çatışmalara rağmen 
ABD ve SSCB arasındaki Soğuk Savaş, özellikle 1960’ların başlarındaki Berlin ve 
Küba krizlerinden sonra, giderek artan bir “Yumuşama” dönemine girdi. Blokların içinden muhalif seslerin yükselmesi, sömürgecilikten kurtulma sürecinin hızlanarak devam etmesiyle bağlantısız ülke sayısında artış yaşanması, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Çin ve Japonya gibi aktörlerin uluslararası arenada belirmeye başlaması gibi olaylar iki kutuplu uluslararası sistemin katı yapısının görece kaybolduğunun işaretleriydi.398 
Soğuk Savaş ortamında yaşanan bu Yumuşama’nın etkisiyle Türkiye ve Yunanistan’ın kuzeyden algıladıkları tehditteki azalma da “milli mesele” olarak gördükleri Kıbrıs sorununa daha çok vurgu yapmalarına ve bu sorun nedeniyle “iç işlerine karışma” olgusuna daha hassas bakmalarına yol açtı.399 

 1. Kıbrıs Sorununun Türk Dış Politikasına Etkileri 

a. Johnson Mektubu’nun Etkisi 

1964 yılı boyunca Kıbrıs’ta yaşanan olaylara karşı ABD’nin takındığı tutum 
Türkiye - ABD ilişkilerine ve genel olarak Türk dış politikasına önemli etkilerde 
bulundu. Krizin ilk günlerinden beri ABD’nin daha aktif olmasını ve Batı dünyasının lideri vasfını kullanarak soruna Türklerin çıkarlarını da gözetecek bir çözüm bulmasını bekleyen Türkiye için, 1964 yılının sonuna gelindiğinde, durum tam bir hayalkırıklığıydı. Bu beklentiler karşılanmadığı gibi, bir de Türk yetkililerde “Johnson Mektubu”nda kullanılan sert ifadelerin yarattığı 
şaşkınlık hâkimdi. 

Aslında Türk - Amerikan ilişkilerinde daha önce de sorunlar ortaya çıkmıştı. 
1962’deki Küba Füze Krizi sırasında Türkiye, haberi olmadan Soğuk Savaş’ın iki 
kutup lideri arasındaki pazarlığın konusu olmanın sıkıntısını yaşamıştı. Ancak 
NATO’ya endekslenmiş bir dış güvenlik politikasının mantıklılığını ciddi biçimde 
sorgulanması asıl olarak 1964 Kıbrıs krizi sırasında gerçekleşti.400 Kıbrıs sorununun Türk dış politikasını böyle derinden etkilemesinin sebeplerinden biri “şüphesiz başta Birleşik Amerika olmak üzere, Türkiye’nin devlet düzenini seçerken kendisine örnek olarak aldığı ve bir dizi siyasal, ekonomik ve askeri bağlarla bağlandığı Batılı devletlerin bu olay karşısındaki tutumları[ydı].”401 Türkiye açısından bu tutumun en somut örneği ise “Johnson Mektubu”ydu. 

5 Haziran 1964’te gönderilen bu mektubun içeriği, gönderildiği dönemde 
kamuoyuna açıklanmamıştı. Türk halkı gazetelerden sadece “ABD’nin Türkiye’nin çıkarma girişimini yine önlediğini” öğrenmişti. Ancak sonradan Türkiye’de bu konu bir seçim malzemesi olarak kullanıldı ve mektupta yazılanlar hakkında dedikodular ortaya çıkmaya başladı. Hürriyet Gazetesi’nin Ankara bürosunda görev yapan gazeteci Cüneyt Arcayürek’in mektup metnini ele geçirmesi ve mektubun 13 Ocak 1966 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanması sonucu Ankara’nın isteği üzerine ABD, Başkan Johnson’ın gönderdiği mektubu ve Başbakan İnönü’nün cevabını Ocak 1966’da yayınladı. İki ülke basınında da mektuplar ve bunlara ilişkin yazılar yer aldı.402 

Mektupların yayınlanması Türk kamuoyundaki ABD karşıtlığının artmasına 
neden oldu. Dış politikadaki değişim rüzgârları ise daha öncesinde esmeye 
başlamıştı. Bu değişim ihtiyacının işaretlerinden biri ve Batı’nın Kıbrıs sorununa 
yönelik tutumundan duyulan memnuniyetsizliğin ilk ciddi ifadesi, Başbakan İsmet İnönü’nün Nisan 1964’te Time dergisine verdiği demeçte görülmekteydi. Söz konusu demeçte İnönü, Batı ittifakının kendisini yıkmak isteyen güçlerle adeta yarış halinde olduğunu söyleyerek bunun gerçekleşmesi durumunda yeni şartlarda yeni bir dünyanın kurulacağını, Türkiye’nin de bu yeni dünyada kendisine iyi bir yer bulabileceğini ifade etmişti.403 

Bu sözler aslında ABD’ye yönelik bir serzenişti. ABD ile kurulan yakın 
ilişkilerin ve NATO ittifakına güvenmenin hikmeti hakkındaki şüpheler “Johnson 
Mektubu”ndan sonra daha da arttı.404 “Türkiye ile ABD arasındaki yabancılaşma süreci bu mektup ile başladı.”405 Gürel’e göre, Türk yöneticiler bu mektuptan iki önemli ders çıkarmıştı. Birincisi, Amerikan yardımının koşulsuz değil, ABD’nin onayladığı amaçlar için kullanılmak üzere verildiğiydi. İkincisi ise, NATO’nun da tıpkı öteki uluslararası örgütler gibi, egemen devletlerin yer aldığı ve bunların iradesi dışında harekete geçmeyen bir örgüt olduğu, yani NATO’nun otomatik işlerliği olmadığı idi.406 Ayrıca NATO ile olan bağlantıların, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarını ilgilendiren konularda karar alma özgürlüğüne önemli biçimde ket vurduğu da anlaşıldı.407 Özellikle SSCB’nin olası müdahalesine ilişkin mektupta yer alan ifadeler sayesinde ABD’nin “müttefik” ve “ittifak” kavramlarına yüklediği anlamlar ile Türkiye’nin yüklediği anlamların aynı olmadığı görüldü.408 Yaşanan bu hayalkırıklığı nedeniyle Türkiye’de Batı karşıtı düşünce ve akımlar hızlı biçimde yayıldı. Hatta bazı çevreler Türkiye’nin NATO’dan çekilerek tarafsız bir dış politika izlemesi gerektiğini öne sürdüler.409 

Bütün bu sorgulamalar, Türkiye’nin sorunlarını daha realist bir şekilde 
değerlendirmesini sağladı. Soğuk Savaş ortamında yaşanan Yumuşama da 

Türkiye’nin daha bağımsız ve çok boyutlu dış politika seçenekleri tasarlamasına 
imkân verdi.410 Türkiye, ABD ve Batı yanlısı tek boyutlu dış politikasında gözle 
görülür ölçüde değişikliğe giderek çok yönlü bir dış politika izlemeye çalıştı. Bu 
yöndeki girişimlerden en önemlisi, 1953’te Stalin’in ölümünden beri iki ülke 
arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki Sovyet önerilerine cevap verilmesiydi. 

b. Türkiye - SSCB İlişkilerinde Yakınlaşma 

Daha önce de belirtildiği gibi, SSCB 1964 yılı boyunca Kıbrıs sorununda 
Makarios’u destekleyen bir tutum takındı. Adayı NATO şemsiyesi altına sokacağını düşündüğünden enosise karşı çıkarak Rum liderin bağlantısızlık politikasını devam ettirebilmesi için sürekli olarak Kıbrıs’ın tam bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Türkiye’nin adaya müdahalede bulunma tehditlerini ve Ağustos 1964’te gerçekleştirdiği havadan müdahaleyi sert bildirilerle eleştirdi. Ancak krizin yatıştığı 1964 sonbaharında, Türkiye’nin ikili ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki girişimlerine karşılık verme konusunda da tereddüt etmedi. Türkiye - SSCB ilişkileri açısından Türk Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin’in Moskova’ya yaptığı ziyaret bir dönüm noktası oldu.411 

30 Ekim - 6 Kasım 1964 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu ziyarete ilişkin 
ortak bildiride Kıbrıs konusunda şöyle denilmekteydi: “…taraflar Kıbrıs sorununun, Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi esasına ve her iki ulusal topluluğun kanuni haklarına saygı ve adada iki ulusal topluluğun varlığını tanıma esası üzerine, barış içinde yaşamalarını sağlayacak bir şekilde, barışçı yollarla çözümlenmesine taraftar olduklarını belirtmişler dir…”412 Bildiride SSCB’nin adadaki iki ayrı toplumun varlığını tanıması ve Türk toplumunun Kıbrıs’ta Rum toplumu ile birlikte yaşama hakkını destekleyen tutumu, Moskova’nın Kıbrıs konusunda Türkiye’nin görüşlerini kabul etmeye başladığının açık göstergeleriy di.413 

Bu nedenle 5 Kasım 1964 tarihli bu bildiri Türkiye’nin Kıbrıs politikası açısından 
oldukça önemli bir gelişmeydi. 

SSCB’nin ani bir şekilde Kıbrıs konusundaki Türk tezine yaklaşan bir tutum 
sergilemeye başlamasının altında başlıca iki neden yatmaktaydı. Birincisi, Batılı 
müttefiklerinin Kıbrıs konusundaki tutumları nedeniyle hayal kırıklığı yaşayan ve 
SSCB’yi dışlayarak Kıbrıs sorununa çözüm bulmanın olanaksızlığını anlayan 
Türkiye’nin414 yeni bir dış politika anlayışı kazanmasıydı. İkincisi de, bu anlayış 
doğrultusunda, SSCB ile ilişkilerini geliştirmek isteyen Türkiye’nin taleplerine 
hemen karşılık verebilecek yeni bir yönetimin Moskova’da iş başına geçmiş 
olmasıydı.415 Bu bakımdan Erkin’in ziyareti, iki ülkenin niyetlerini birbirlerine belli etmeleri açısından bir fırsat olarak değerlendirildi. 

Bu ziyaretten sonra iki ülke arasındaki üst düzey ziyaretler hız kazandı. 
Yapılan görüşmelerle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da adımlar 
atılarak Ankara - Moskova yakınlaşması sağlandı. İki ülke arasındaki ilişkiler 
geliştikçe SSCB’nin Kıbrıs konusundaki tutumu da Türkiye’nin “federasyon” tezine yaklaştı.416 Bununla birlikte Türkiye, SSCB’ye karşı yelkenleri tamamen suya indirmeye de gönüllü değildi. Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesindeki çıkarları esas olarak Kıbrıs sorunuyla baş edebilmek için esneklik kazanmada yatıyordu.417 

c. Türkiye - ABD İlişkilerinde Gerileme 

Bu dönemde Türkiye - ABD ilişkileri ise eski yakınlığını giderek kaybetti. 
Türkiye, dış politikasında yeni yönelimlere başvurarak ABD’ye ve NATO’ya karşı 
biraz daha mesafeli durmayı denedi. Kıbrıs sorunundaki tutumlarından duyulan 
hayalkırıklığı çeşitli yollarla Batı dünyasına -özellikle de ABD’ye- hissettirilmeye 
çalışıldı. Birçok kitap, gazete ve dergide yayınlanan yazılarda NATO’nun “esnek 
karşılık”418 olarak adlandırılan yeni stratejisi ve bunun Türkiye’nin ulusal 
güvenliğine etkisi, Türkiye ile ABD arasında imzalanmış olan ikili anlaşmalar gibi 
konular yoğun biçimde eleştirildi.419 ABD tarafından öne sürülen, NATO üyesi 
ülkelerden bir “Çok Taraflı Güç” (Multilateral Force - MLF) kurulması yönündeki 
proje Ocak 1965’te Türkiye tarafından reddedildi.420 1966’da Türk Hükümeti, ABD ile Türkiye arasındaki mevcut ikili anlaşmalarda düzenlemeler yapılması konusunda girişimde bulundu. ABD’nin bu teklifi kabul etmesi ile başlayan gözden geçirme süreci, Türkiye’ye topraklarındaki ABD üsleri üzerinde daha çok kontrol imkânı veren yeni Savunma İşbirliği Anlaşması’nın Temmuz 1969’da imzalanması ile sonuçlandı.421 

Türkiye yine bu dönemde NATO’ya bağlı askeri gücünün artırılması talebine 
olumsuz cevap verdi; Amerikan nükleer denizaltısının İstanbul limanını ziyaret 
talebini reddetti; Birleşmiş Milletler’de, Vietnam’da kuvvet kullanılmasına karşı 
olduğunu belirterek dolaylı yoldan ABD’yi eleştirdi; 1966’dan sonra Amerikan savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişine kısıtlama getirdi.422 1967’deki Arap -İsrail Savaşı sırasında, ABD’nin Türkiye’deki iletişim istasyonlarını kullanmasına müsaade etmesine rağmen, yeni dış politika anlayışının bir başka açılımı olan “Arap dünyasıyla yakınlaşma” çabalarını göz önünde bulundurarak Amerikan üslerinden yakıt ve erzak ikmali yapmasına izin vermedi.423 

Yine de 1960’lı yılların ortalarında Türkiye - ABD ilişkilerinde görülen bu 
bozulmayı yalnızca Kıbrıs sorununda yaşanan anlaşmazlıkların etkisine bağlamamak gerekir. Zaten iki ülke arasındaki ilişkilerin eşitsiz ve bağımlılık yaratan yapısı nedeniyle Türkiye’nin ABD’nin bazı eylemlerinden hoşnut olmaması kaçınılmaz bir durumdur.424 Nitekim 1960’lar boyunca Kıbrıs sorununun yanı sıra füze bunalımı, haşhaş sorunu gibi nedenlerle de bu ülkeler arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Ancak Rustow’un da haklı olarak belirttiği gibi, ilişkilere en büyük gölgeyi Kıbrıs sorunu düşürmüştür.425 Bununla birlikte Türk - Amerikan ilişkilerindeki bozulmanın göstergeleri olan yukarıdaki gelişmelere rağmen, Soğuk Savaş hâlâ devam etmekte olduğundan, iki ülkenin de ulusal çıkarları bu ilişkilerin en azından belli bir seviyede tutulmasını gerektirmiştir.426 Türkiye’nin ABD’li yetkililerle yapılan resmi temaslarda Batı dünyasına olan bağlılığın ve NATO’ya olan taahhütlerin korunduğunu sürekli olarak vurgulaması427 ile -daha sonra inceleneceği gibiABD’nin Kıbrıs konusun da Türkiye’yi memnun edecek girişimlerde bulunmaya çalışması, bu yöndeki göstergelerdir 


 2. Yunanistan’da Yaşanan Gelişmeler 

a. Kıbrıs Sorununun Yunanistan - ABD İlişkilerine Etkisi 

1960’ların ortalarına kadar Yunan ve Türk dış politikalarının ana rehberi 
NATO dayanışmasıydı ve bu, bütün amaçlar için ABD’nin liderliğini takip etme 
anlamına geliyordu. Fakat bloklar arasındaki Yumuşama, blok içi yumuşamayı da beraberinde getirdi ve ABD’nin Doğu Akdeniz’deki büyük güç otoritesini ve 
ittifakını erozyona uğrattı. Yunanistan ve Türkiye kendi çıkarları açısından 
aralarındaki çatışmayı, Sovyet tehdidinden daha öncelikli gördüler ve dolayısıyla 
NATO’yu sorguladılar. İki müttefikine yönelik politikalarını, “NATO’nun askeri 
konumunu ve önem arz eden üslerini koruma” temeline dayandıran ABD, sonunda bu ülkelerdeki mevcut siyasi ve askeri etkisinin gerilemesine şahit oldu.428 

Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da ABD’nin prestijini ve güvenilirliğini kaybetmesine neden olan başlıca etken Kıbrıs sorunuydu. ABD, Kıbrıs krizine müdahil oldu ve bu müdahale Kıbrıs’ı “Türkiye tarafından işgal edilmekten” kurtardı. Bununla birlikte ABD’li yetkililer, Yunanistan’ın Kıbrıslılara self-determinasyon hakkı tanınması yönündeki destek taleplerine Türkiye’nin 
tepkisini çekmemek için karşılık vermedi. ABD her iki tarafı da taraf tutmadığına 
inandırmaya çalıştı ancak bu yöndeki çabaları Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da aksi yönde sonuç verdi. New York Times’ta çıkan haberlere göre, krizdeki tutumu nedeniyle Yunanistan Başbakanı ABD’yi “Türk yanlısı” olmakla itham etmişti, Amerikan karşıtı gösteriler Atina sokaklarını kaplamıştı ve Yunan medyası ABD’ye ağır şekilde saldırmıştı.429 NATO’nun ve ABD’nin, 1964 Ağustosu’ndaki Türk müdahalesini ve bu müdahale sırasında NATO silahlarının kullanılmasını kınamaması Yunan Hükümeti’nde ve kamuoyunda tepkiyle karşılandı.430 ABD’nin Türkiye’yi NATO açısından Yunanistan’dan daha büyük stratejik öneme sahip bir ülke olarak gördüğü yönündeki endişeler kriz boyunca arttı. Böylece 1964 Kıbrıs krizi sadece Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri zayıflatmakla kalmadı, her iki ülkedeki Amerikan etkisini de zayıflattı. Bununla birlikte söz konusu dönemde ABD - Yunanistan ilişkilerinin seyri ABD - Türkiye ilişkilerinin seyrine göre daha iyi durumdaydı.431

 b. Yunanistan’da Siyasi İstikrarsızlık ve Askeri Darbe 

Yunan halkı, Kıbrıs sorunundaki tutumu nedeniyle ABD’ye tepki 
göstermekle birlikte kriz sonrası dönemde başlıca ilgisini Yunanistan’da yaşanan 
siyasi istikrarsızlığa yöneltti. İktidara geldiği tarihten beri Kıbrıs’ta yaşanan 
gelişmelerle uğraşmaktan iyice yıpranan George Papandreou Hükümeti’ne, zamanla Papandreou’nun kendi partisinden ve muhalefet partilerinden güçlü eleştiriler ortaya çıkmaya başladı.432 Papandreou’nun Kıbrıs krizindeki tutumu ve ABD’ye karşı olan mesafeli duruşu Yunan ordusundaki sağcı unsurların hükümete karşı olumsuz tavır takınmasına neden oldu. 1964’te Yunan Kralı olan II. Constantine’in de ABD’yle yakın ilişkilerin devamından duyduğu endişe nedeniyle Papandreou Hükümeti’ne şüpheyle yaklaşması433 Başbakan’ın sadece arkasındaki büyük halk desteğine güvenebileceğini gösterdi. 

Yunan siyasetinin belirleyicisi konumundaki bu aktörler arasındaki gerilim 
1965 yazında doruğa çıktı. 15 Temmuz 1965’te Başbakan Papandreou, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nın değiştirilmesi konusunda Kral II. Constantine ile düştüğü anlaşmazlık nedeniyle istifa etti. Yunanistan’ı uzun süre azınlık hükümetleri yönetti. Stephanopoulos ve Paraskevopoulos hükümetleri döneminde de siyasi istikrar sağlanamaması sonucu 28 Mayıs 1967’de genel seçimlerin yapılmasına karar verildi. Ancak 21 Nisan’da gerçekleşen askeri darbe ile Yunanistan’da Albaylar Cuntası dönemi başladı.434 

Darbeyi yapanlar Albay Georgios Papadopoulos’un liderliğindeki bir grup 
orta rütbeli albaydı. Sıkı biçimde komünizm karşıtı ve milliyetçi ama hem iç hem de dış politika konularında deneyimsiz olan bu askeri cunta,435 Papandreou 
liderliğindeki koalisyonun kazanmasının beklendiği genel seçimlerin hemen 
öncesinde iktidarı devralarak ülkeyi komünizm tehlikesinden kurtardığına 
inanıyordu.436 Bu nedenle albaylar, yaptıkları bu askeri müdahaleyi bir “darbe” 
olarak değil bir “devrim” olarak nitelendiriyorlardı.437 

 c. ABD’nin Yunanistan Siyasetindeki Gelişmelere Yaklaşımı 

ABD, Yunanistan’da yaşanan bu siyasi istikrarsızlık dönemini ve sonucunda 
yaşanan darbeyi yakından takip etti. ABD’li yetkililer “dünyanın bu stratejik önemi 
yüksek bölgesindeki küçük ve fakir bir ülke” olan Yunanistan’ın “Doğu - Batı 
gerilimindeki azalma, SSCB ile artan ticari ilişkiler, Kıbrıs’ın durumundan duyulan 
hayalkırıklığı ve mevcut siyasi çıkmaz” gibi nedenlerle komünizmin etkisine giderek 
daha açık hâle geldiği konusunda endişe duyuyorlardı.438 Bu süreç boyunca ABD’nin 
Yunanistan’a yönelik tutumunu belirleyen başlıca etken, iktidara gelen sivil veya 
askeri otoritelerin ABD - Yunanistan ilişkilerine ve Kıbrıs sorununa yönelik 
yaklaşımları oldu. 

1965 - 1967 döneminde bazı ABD’li üst düzey siyasetçiler, Papandreouların 
tekrar iktidara gelmelerinin Yunan siyasetinin radikalleşmesine yol açabileceğini ve komünizmin Yunanistan’daki etkisini artırmasına izin verebileceğini 
düşünüyorlardı.439 Zaten Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabaları sırasında 
Papandreou Hükümeti’nin sergilediği performans da ABD’li yetkilileri memnun 
etmekten çok sinirlendirmişti. Bu nedenle Papandreou istifa ettikten sonra ABD, 
Stephanos Stephanopoulos’u hükümeti kurması yönünde destekledi.440 ABD’nin çıkarı, hangi partiden olursa olsun ABD’yle yakın ve yoğun ilişkileri devam ettirme taahhüdünde bulunan güçlü bir Yunan Hükümeti’nin varlığında yatıyordu.441 Böyle bir durumda, var olan Amerikan etkisi aracılığıyla hem Kıbrıs sorunu nedeniyle zarar görmüş olan ilişkilerin düzeltilmesi -ve böylece Yunanistan’ın komünizmden uzaklaştırılması- hem de Kıbrıs sorununa Türkiye ile Yunanistan arasında yapılacak ikili görüşmeler yöntemiyle çözüm bulunması hedeflerine ulaşılabileceği düşünülüyordu. 

Ancak ne Stephanopoulos ne de diğer siyasetçiler, ABD’nin bu temennilerini 
gerçekleştirebilecek kadar güçlü ve istikrarlı hükümetler kurabildiler. Bu nedenle askeri darbenin gerçekleştiği Nisan 1967’ye gelinene kadar birçok kez ABD’li diplomatlar George Papandreou’nun tekrar iktidara gelmesinin yaratabileceği olumsuz etkiler konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı’nı uyardılar.442 Sonuçta Papandreou’nun kazanmasına kesin gözüyle bakılan seçimler gerçekleşmeden önce Albaylar Cuntası’nın yönetime el koyması ile ABD’nin bu yöndeki endişeleri ortadan kalktı. 

Albaylar Cuntası’nın eylem ve söylemlerinin ABD’nin Yunanistan’da 
gerçekleşmesini arzuladığı gelişmelerle büyük ölçüde örtüşmesi ve uluslararası 
kamuoyu tarafından kınanan bu anti-demokratik harekete ABD’nin büyük bir tepki göstermemesi nedeniyle darbenin ABD istihbaratı (CIA) tarafından desteklendiği iddia edildi.443 Yunanlar bu olay nedeniyle NATO’yu ve ABD’yi suçladılar.444 

< Darbenin ardından Yunanistan’daki yeni yönetimin yetkilileri ile ABD’li yetkililer arasında yapılan görüşmeler de ABD’nin bu gelişmeden çok da hoşnutsuz olmadığını kanıtladı. Yunanistan’ın yeni Başbakanı Konstantinos Kollias, Ekim 1965’ten beri ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi olarak görev yapan Philips Talbot’a Yunan Hükümeti’nin NATO’nun güçlü biçimde destekçisi olduğunu belirterek, ABD’nin yeni hükümeti destekleyeceği yönünde umutlu olduğunu söyledi. Büyükelçi Talbot’un Başbakan Kollias’a söylediklerine göre ise, Washington’ın esas kaygısı, anayasal hükümetin devrilmesi sırasında ABD’nin sağladığı askeri malzemelerin kullanılmasıydı.445 Uluslararası kamuoyunun tepkisinden çekinen ABD sonraki görüşmelerde Cunta’ya açık destek veremeyeceğini belli etti. Buna karşılık Yunan tarafı devamlı olarak ABD’ye ve NATO’ya olan derin inanç ve bağlılıklarını vurgulayarak siyasi ve ekonomik destek talebinde bulundu.446 >

ABD, Yunanistan’daki yeni rejimi açıkça destekleyebilmesi için anayasal 
yönetime geçilmesi konusunda adım atılmasını şart koşuyordu. Ancak Yunan 
Hükümeti’nin bu yönde herhangi bir ciddi girişimi olmamasına rağmen ABD’li 
yetkililer darbeden üç ay sonra Yunanistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi 
konusunda hemfikirlerdi. Çünkü 1967’deki Arap -İsrail Savaşı nedeniyle ABD’nin 
hava ve deniz kuvvetleri tarafından kullanılan Yunanistan’daki bazı tesislerin önemi artmıştı.447 Ayrıca Albaylar Cuntası hem ikili ilişkilerin eskisinden daha iyi duruma getirilebileceği konusunda umut vaad ediyordu448 hem de Kıbrıs sorununda [ABD’nin de arzuladığı sonuç olan] “barışçı yollarla enosis”i çözüm yolu olarak görüyordu.449 Cunta’nın ABD tarafından çözümün önündeki en büyük engel olarak görülen Makarios’a bakışı da ABD’li yetkililerinki ile büyük ölçüde örtüşüyordu. Gerek enosis yerine Kıbrıs’ın bağımsızlığını devam ettirmeye çalışması gerekse uluslararası komünizmle yakın bağlantılar kurması nedeniyle Makarios, Albayların gözünde de artık bir “kızıl başpiskopos”tu ve cezalandırılma yı hak ediyordu.450 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

398 Seyfi Taşhan, “Turkey’s Relations with the USA and Possible Future Developments,” Foreign 
Policy (Dış Politika), Vol. 8, No. 1-2 (1979), s. 18-19. 
399 Theodore A. Couloumbis, The United States, Greece and Turkey: the Troubled Triangle, New York, Praeger, 1983, s. 42. 
400 Harris, op. cit., s. 60. 
401 Mehmet Gönlübol ve Halûk Ülman, “Türk Dış Politikasının Yirmi Yılı 1945-1965,” S.B.F. Dergisi, C. XXI, No. 1 (Mart 1966), s. 177. 
402 Şahin, op. cit., s. 89-90, 115-120; Landau, op. cit., s. 46-48. 
403 Cumhuriyet, 16 Nisan 1964’ten aktaran Sarıca, et al., op. cit., s. 66-67. 
404 Richard N. Haas, “Managing NATO’s Weakest Flank: the United States, Greece and Turkey,” ORBIS, Vol. 30, No. 3 (Fall 1986), s. 464. Sander’in de belirttiği gibi, o dönemde Türk yöneticileri “NATO içinde ABD’nin tartışma götürmez önderliği, Amerikan kuvvetlerinin Türk topraklarında yerleşmesi ve bunu izleyen çok yönlü ilişkiler nedeniyle, NATO ile ABD’yi özdeş tut[maktaydılar].” Böylece Türkiye’de “ABD eşittir NATO; NATO eşittir ulusal politika ve dolayısıyla ABD eşittir ulusal politika” anlayışı yerleşmiş vaziyetteydi. Bkz. Sander, Türk - Amerikan…, s. 83-84. 
405 Landau, op. cit., s. 46. 
406 Gürel, op. cit., s. 58-59. 
407 Ülman, op. cit., s. 163. 
408 Gönlübol, op. cit., s. 8-10; Sander, “Turkey: the Staunchest Ally…,” s. 21; Orkunt, op. cit., s. 9899; Sönmezoğlu, op. cit., s. 17. McGhee’ye göre, ABD’li yetkililer mektup yazılırken Sovyet müdahalesi tehdidini kullanmanın Türkiye’yi bu kadar derinden etkileyeceğini büyük olasılıkla düşünmemişlerdi. Bkz. George McGhee, ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu, çev. Belkıs Çorakçı, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1992, s. 271. 
409 Mehmet Gönlübol, “NATO, USA and Turkey,” içinde Kemal H. Karpat, (der.), Turkey’s Foreign Policy in Transition 1950-1974, Leiden, Netherlands, E. J. Brill, 1975, s. 14, 35; “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, September 8, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Büyükelçi Hare, 30 Kasım 1964’te ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta ABD’nin Türkiye’deki siyasi kredisinin gözle görülür ölçüde azalmakta olduğunu belirtiyor ve NATO’ya yöneltilen eleştirilerin ABD’nin Türkiye’deki çıkarlarına olumsuz etkide bulunduğunu söylüyordu. Bkz. 
“Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, November 30, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). ABD -Türkiye ilişkilerinde yaşanmakta olan bozulma ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Belcher’i de endişelendiriyordu. Bkz. “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, December 2, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim 
Tarihi: 25.05.2009). 
410 Bruce R. Kuniholm, “Turkey and NATO: Past, Present and Future,” ORBIS, Vol. 27, No. 2 (Summer 1983), s. 425.
411 Suat Bilge, “Türk-Sovyet İlişkileri,” içinde Mehmet Gönlübol, et al., Olaylarla Türk Dış Politikası, Ankara, Siyasal Kitabevi, 1993, s. 425-427. 
412 Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20500; Karpat, op. cit., s. 92. 
413 George S. Harris, “Cross-Alliance Politics: Turkey and the Soviet Union,” The Turkish Yearbook of International Relations, Vol. 12 (1972), s. 24. 
414 Fırat, op cit., s. 164. Bu anlayışın göstergelerinden biri, Nihat Erim’in 6 Ocak 1965’te Başbakan İnönü ile görüşmesi sırasında kullandığı ifadelerdir: “Amerikalılar Kıbrıs işinde bizi şimdiye kadar zora soktular. Bundan sonra da onlardan fazla bir şey beklenmez. Belki de Rusya’yla rekabet dolayısıyla biraz gayrete gelirler.” Bkz. Erim, op. cit., s. 451. 
415 SSCB’de 15 Ekim 1964’te yaşanan bu iktidar değişikliği ile Başbakanlık’tan ve SBKP Genel Sekreterliği’nden uzaklaştırılan Nikita Kruşçev’in yerini, SSCB dış politikası açısından “daha mâkul bir takım oluşturan [SBKP Genel Sekreteri] Leonid Brejnev ve [Başbakan] Aleksi Kosigin” ikilisi aldı. Bkz. Erica Schoenberger ve Stephanie Reich, “Soviet Policy in the Middle East,” MERIP 
Reports, No. 39 (July 1975), s. 16. “Türkiye’nin müttefikleri ile olan anlaşmazlıklarından faydalanabilmek için Kremlin’in yeni liderleri Türkiye’yi kazanmaya çalıştılar.” Bkz. Harris, op. cit., s. 24. Türkiye’yi Batı dünyasından uzaklaştırmayı amaçlayan bu tutum, aslında SSCB’nin söz konusu dönemde  ki dış politika amaçlarının bir yansımasıydı. Daha önceden, ABD’nin çevreleme politikası doğrultusunda kurduğu ittifak sistemlerinin etkililiklerini azaltmaya çalışan SSCB, 1960’ların ortalarına doğru daha çok bu blokları kırma yönünde çaba gösterdi. NATO’da, CENTO’da, SEATO’da SSCB ile ilişkilerini yumuşatmayı kabul edebilecek ülkelerin var olması bu çabanın altında yatan nedenlerden biriydi. Bkz. McLaurin, op. cit., s. 11. 
416 Aziz Aysel, “Sovyetler’in Kıbrıs Tutumları 1965-1970,” S.B.F. Dergisi, C. XXIV, No. 4 (Aralık 1969), s. 211-218; Dışişleri Belleteni, Sayı 4, (Ocak 1965), s. 48. 
417 Harris, “Turkey and The United States…,” s. 61. ABD’li yetkililer de Türkiye ile SSCB arasındaki yakınlaşmadan Türkiye’nin beklentilerinin esasen ne olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle başlarda iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinden büyük bir endişe duymadılar. Ancak Türk yetkilileri 
uyarmayı da ihmal etmediler. Türkiye’nin yeni hükümetinin Başbakanı Suat Hayri Ürgüplü ile 19 Mart 1965’te yaptığı görüşmede ABD Dışişleri Bakanlığı Yetkilisi John Jernegan, SSCB’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’ye verdiği sözde desteğin etkileyici görünmesine rağmen herhangi bir taahhüt içermeyen sözlerden ibaret olduğunu, SSCB’nin aslında Kıbrıs sorununun çözülmesini istemediğini, tam tersine oyun oynamaya çalıştığını belirterek Türkiye’den temkinli hareket etmesini beklediklerini söyledi. Bkz. “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, March 19, 
1965, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4770.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Philips Talbot da bu konuda şöyle bir açıklama yapmıştı: “Kıbrıs buhranı yüzünden hayal kırıklığına uğramış olmasına rağmen Türkiye’nin NATO ile bağlarını gevşeteceğine 
veya Ruslarla, NATO ile ilişkilerini zayıflatacak bir yakınlaşmaya gideceğine dair herhangi bir işaret görmüyorum… Türkler bize, NATO’nun güçlü, azimli ve sıkı bir üyesi olmaya devam ettiklerini, Kıbrıs konusunda Sovyetler nezdinde giriştikleri teşebbüslerin NATO’ya sadakatlerini zayıflatmayacağını temin etmişler ve bu hususu Sovyetlere de açıkladıklarını belirtmişlerdir.” Bkz. Cumhuriyet, 4 Nisan 1965, s. 1’den aktaran Uslu, op. cit., s. 19. 
418 NATO’nun Kitlesel Karşılık Stratejisi’nden Esnek Karşılık Stratejisi’ne geçmesi düşüncesi Türkiye’yi tedirgin ediyordu. Çünkü bu yeni stratejinin öngördüğü şekilde Varşova Paktı’ndan gelebilecek bir saldırının, doğrudan nükleer silahlarla karşılanması yerine, öncesinde konvansiyonel silahlarla direnmenin denenmesi durumunda, Türkiye savaşı en yoğun hissedecek ülkelerden biri durumuna gelecekti. Bu durum da bazı çevrelerde NATO’nun güvenlik yerine bir güvensizlik kaynağı olarak algılanmasına neden oluyordu. Bkz. Sönmezoğlu, op. cit., s. 35-36. Nitekim 1960’ların başlarında öne sürülen ve Türkiye’nin uzun süre karşı çıktığı bu strateji NATO tarafından ancak Aralık 1967’de kabul edilebildi. Bkz. Gönlübol, op. cit., s. 43. 
419 Ibid., s. 23. 
420 Dışişleri Belleteni, Sayı 4, (Ocak 1965), s. 55-56. Bu konuda bkz. Orkunt, op. cit., s. 392-412; İlter Turan, NATO İttifakının Stratejik ve Siyasi Sorunları, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1971, s. 73-77; Gönlübol, op. cit., s. 31; Gönlübol ve Ülman, op. cit., s. 175. Erim’in aktardığına göre, SSCB yetkilileri Moskova’da Dışişleri Bakanı Erkin ile yaptıkları görüşmelerde 
Türkiye’nin MLF’ye girmemesi durumunda SSCB’nin de Kıbrıs konusunda federasyon formülünü kabul edecekleri yönünde telkinde bulunmuşlardır. Bkz. Erim, op. cit., s. 442. 
421 Gönlübol, op. cit., s. 38; Gönlübol, “Türk-Amerikan İlişkileri:…,” s. 14-16; Ülman, op. cit., s. 152; CSIA European Security Working Group, “Instability and Change on NATO’s Southern Flank,” International Security, Vol. 3, No. 3 (Winter 1978-1979), s. 166; Harris, Troubled Alliance…, s. 160-165. 
422 Sander, Türk-Amerikan…, s. 240-241; Sönmezoğlu, op. cit., s. 37-38; Harris, op. cit., s. 169-172. 
423 Sönmezoğlu, op. cit., s. 53; Kuniholm, op. cit., s. 426. 
424 Orkunt, op. cit., s. 7. 
425 Dankwart A. Rustow, Unutulan Müttefik: Türkiye, İstanbul, Milliyet Yayınları, 1989, s. 132. 
426 Fahir Armaoğlu, “Turkey and the United States: A New Alliance,” The Turkish Yearbook of International Relations, Vol. 6 (1965), s. 1. 
427 “Memorandum of Conversation,” Washington, December 1, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Memorandum of Conversation,” Washington, April 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
428 John C. Campbell, “The Mediterranean Crisis,” Foreign Affairs, Vol. 53, No. 4 (July 1975), s. 613. 
429 New York Times, March 1, 1964, p. 1, col. 1; New York Times, March 4, 1964, p. 10, cols. 4,7; New York Times, Feb. 27, 1964, p. 10, col. 3’ten aktaran Ehrlich, “Cyprus, the ‘Warlike Isle’…,” s. 1059. 
430 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, October 9, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4769.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
431 Haass’a göre, Türk - Amerikan ilişkilerindeki bozulmanın başlangıç yılı 1964 olarak sayılabilir. Ancak Yunan - Amerikan ilişkilerindeki bozulmayı asıl olarak 1974 Kıbrıs krizi ile başlatmak daha gerçekçidir. Bkz. Haass, op. cit., s. 459-464. 
432 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, June 30, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
433 Clogg, op. cit., s. 161. 
434 Ibid., s. 161-162; Papandreou, op. cit., s. 279-280; Gürel, op. cit., s. 61. 
435 Botsas, op. cit., s. 256; Bell, op. cit., s. 792. 
436 Foley ve Scobie, op. cit., s. 167; Ehrlich, Cyprus 1958-1967, s. 93-94; Papandreou, op. cit., s. 14. 
437 Clogg, op. cit., s. 163. 
438 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, September 5, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
439 “ Editorial Note,” http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009). 
440 “ Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, August 10, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
441 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, February 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
442 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, September 5, 1965, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4771.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Field 
Information Report,” Athens, March 7, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 
“Memorandum of Conversation,” Athens, January 28, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 11, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Letter From 
the Ambassador to Greece (Talbot) to the Country Director for Greece (Brewster),” Athens, March 
30, 1967, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
443 Sarıca, et al., op. cit., s. 132; Couloumbis, op. cit., s. 50-51. Darbeden en büyük zararı gören isimlerden biri ve dönemin gelişmelerinin yakın tanığı olan Andreas Papandreou, kitabında bu konuda güçlü iddialar sunmaktadır. Darbe sürecinin ayrıntılı bir özeti, yönetimi ele geçiren albayların CIA ile ilişkileri ve darbeye ilişkin CIA raporu için bkz. Papandreou, op. cit., s. 250-276. Darbenin CIA tarafından desteklenip desteklenmediği konusundan daha kesin olan ise ABD’nin Yunanistan Ordusu içinde bu yönde bir oluşumun var olduğundan ve darbenin gerçekleşeceğinden önceden beri haberdar olduğudur. Bkz. “Field Information Report,” Athens, March 7, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4766.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Field 
Information Report,” Athens, December 20, 1966, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Intelligence 
Information Cable,” Athens, March 9, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 
“Memorandum for the Record,” Washington, March 13, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, March 24, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Nitekim ABD 
Dışişleri Bakanı Dean Rusk, 3 Nisan 1967’de Yunanistan’daki ABD Büyükelçiliği’ne gönderdiği 
telgrafta ABD’nin prensip olarak Yunanistan’daki herhangi bir parlamento dışı yönetim girişimine 
karşı çıkacağını ancak o an itibariyle ABD’nin böyle bir harekete vereceği tepkinin belli olmadığını, 
bu tepkinin o zamanki şartlara bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini belirtmiştir. Bkz. “Telegram 
From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, April 3, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4764.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
444 Botsas, op. cit., s. 255. 
445 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, April 21, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
446 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, April 28, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 5, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Mission to the North Atlantic Treaty Organization and European Regional Organizations to 
the Department of State,” Paris, May 9, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 10, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, May 10, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 21, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, May 31, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Yunan Ordusu’nun 1952’de Yunanistan’ın NATO’ya katılmasından beri ABD ve Kuzey Atlantik İttifakı ile yakın bir ilişkisi vardı. Bu yakın ilişki ve ordunun ihtiyaçlarının esasen ABD tarafından karşılanması sonucu Yunan Ordusu kendi ulusunun çıkarları ile NATO’nun/ABD’nin çıkarlarını birbirine karıştırır hâle gelmişti. Bkz. Danopoulos, op. cit., s. 257, 269. 
447 “Memorandum From Secretary of State Rusk to President Johnson,” Washington, July 21, 1967, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4763.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
448 Yunanistan’daki ABD karşıtı tutum darbe sonrası kısmen dengelendi. Yunan basını hükümet tarafından eylemlerine yönelik eleştirilerde bulunmaması için kontrol altında tutuluyordu. Bkz. Ehrlich, op. cit., s. 110. 
449 Bruce, op. cit., s. 125; Bayülken, op. cit., s. 115; Danopoulos, op. cit., s. 261, 272; Sarıca, et al., op. cit., s. 135. 
450 Bell, op. cit., s. 792-793. 

12 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***