ORSAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ORSAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2017 Pazartesi

Suriye’nin İç Dinamikleri ve Dış Politikası




Suriye’nin İç Dinamikleri ve Dış Politikası 






Oytun Orhan 
ORSAM Ortadoğu Uzmanı 

1- Lübnan’da Sosyal ve Siyasal Yapı 

Lübnan’da 18’den fazla dinsel topluluk bulunmaktadır. Dolayısıyla Lübnan’da yaşam çoğulculuk üzerine kurulmuştur. Ancak ülkedeki bu çoğulculuk daha çok düşmanlık içeren ve hatta bazen çatışmacı bir nitelik taşımaktadır. Ülkede ortaya çıkan birçok anlaşmazlık ülkenin farklı mezhep grupları ve önde gelen aileleri arasındaki çatışmaların siyasal yansıması şeklindedir. Lübnan siyasal sisteminin temel belirleyici unsuru “zaim” adı verilen güçlü ailelerdir. Bu aileler ülkede köklü feodal geleneklere sahiptir ve siyasal arenada belirleyici rol oynamaktadır. Siyasal partilerin oluşumunda da, ekonomik ve siyasal çıkarlar ekseninde bölünmüş bu aileler en önemli unsurdur. 

Lübnan’daki farklı dinî grupların siyasal alana yönelmiş talepleri bulunmamakta dır. Her grubun kendi yaşam alanı mevcuttur. Hristiyanlar, Şiiler, Sünniler ve diğer grupların dinlerini özgürce yaşama hakları bulunmaktadır. Ancak ülkenin hakim aileleri arasındaki rekabetin mezhepsel ayrımlar şeklinde yansıması, siyasal yapının da bu çerçevede şekillenmesine neden olmaktadır. Siyasal, sosyal ve ekonomik taleplerin mezhep temelinde ifade ediliyor olması da ülkede bir ulusal bilincin, Lübnanlı kimliğinin oluşmasına engel olmuştur. 1930’lu yıllarda, ülke genelindeki birçok politikacı bu ailelerin temsilcileriydi. Bu sistem veraset yoluyla devam ettiğinden aynı ailelerin temsilcileri günümüzde de önemli siyasal roller üstlenmektedir. Dolayısıyla siyasal veraset geleneği ve mezhep ayrımına dayalı yapılanma, ülkede siyasal temsil sorununu da şekillendirmekte dir. 


Bugünkü siyasal yapılanma, Lübnan’da iç savaşı sonlandıran 1989 Taif Antlaşması’yla belirlenmiştir. Buna göre, iktidar dağılımı mezhepsel ayrım temelinde gerçekleşmektedir. Devlet başkanlığı, başbakanlık, meclis başkanlığı, milletvekilliği, bakanlıklar, üst düzey bürokratlar tamamen bu ayrıma bağlı olarak paylaşılmaktadır. 2. 

2 - 1975-1990 Lübnan İç Savaşı Sonrası Güç Dengeleri 

a. İç Savaş Sonrası Lübnan Politikasının Baş Aktörü: Suriye 

İlk olarak, 1976 yılında Lübnan’da ortaya çıkan çatışmalara müdahale için Lübnanlı Hristiyanlar tarafından güvenliği sağlaması için ülkeye çağrılan 
Suriye askerleri, iç savaşın sona ermesinden sonra da bu ülkeden çekilmemiştir. Suriye’nin Lübnan’daki varlığı uzun yıllar boyunca hem Arap devletleri, 
hem İsrail, hem de batı tarafından onaylanmıştır. İç savaş sonrasında, Suriye askerleri ülkede farklı mezhepsel kesimler ve silahlı gruplar arasında en 
önemli istikrar unsuru olarak görülmüştür. Ancak 2000 yılında İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi ve ABD’nin politikasının değişmesi, daha sonra 
Irak Savaşı gibi gelişmeler, Suriye’nin Lübnan’daki varlığının da sorgulanmasını gündeme getirmiştir. 

Suriye, 1990’lar boyunca Lübnan’la imzaladığı birçok antlaşmayla bu ülkeyi siyasî, askerî ve ekonomik anlamda tamamen kendisine bağlamıştır. 
Bu süreç, Suriye’nin Lübnan’da tam hakimiyet sağlamasıyla sonuçlanmış ve Lübnanlı bir muhalifin sözleriyle “Suriye istihbarat örgütü, Lübnan’da 
gerçek güç haline gelmiş ve tüm politik girişimleri etkisiz bırakmıştır.” Suriye’nin Lübnan’daki varlığı, sadece bir askerî varlık olmanın ötesinde, tüm 
Lübnan toplumsal yaşamını etkileme potansiyeline sahip bir nitelik taşımaktadır. Beyrut hükümetini çoğu zaman “atamış”, ulusal medyayı tamamen 
sindirmiştir. Ülkedeki “Suriyeleşme” süreci, çeşitli sektörlerde çalışan bir milyonun üzerindeki Suriyeli işçinin varlığıyla pekişmiştir. 

b. Şiiler 

Lübnan’ın en yüksek nüfus oranına sahip toplumsal grubunu Şiiler oluşturmakta dır. Ülke nüfusunun yüzde 30’luk bir dilimini oluşturan Şiiler ekonomik açıdan geri kalmış bir topluluktur. İç savaştan sonra Lübnan’da en ciddi değişim geçiren topluluk Şiiler olmuştur. Şiiler ülkede üç temel örgüt tarafından temsil edilmektedir. Lübnan Yüksek Şii İslam Konseyi, Emel ve Hizbullah partileri. Şii İslam Konseyi’nin önemli bir siyasal gücü bulunmamaktadır ve tamamen İran-Suriye etkisi altındadır. Emel Hareketi çok ciddi bir tabana sahip olmamakla birlikte, liderleri Nebih Berri’nin Meclis Başkanı olması nedeniyle bazı önemli noktaları ele geçirebilmiştir. Şii örgütler içinde en etkili olanı ise Hizbullah’tır. 

Hizbullah, ulusal ordu dahil Lübnan’ın en disiplinli, güçlü ve örgütlü silahlı grubu konumundadır. İran ve Suriye’den destek alan Hizbullah, İsrail’in Güney 
Lübnan’ı işgali sonrasında, bu ülkeye karşı yürüttüğü mücadele sayesinde büyük güç kazanmıştır. Dolayısıyla Lübnanlı Şiiler denince Hizbullah örgütü 
ön plana çıkmaktadır. Hizbullah, ülkede istikrarın sağlanması ve güvenlik anlamında “olmazsa olmaz” bir konumdadır. Marunilerin aksine, Hizbullah tek 
ulusal güç ve İsrail’e karşı direnişin bedelini ödeyen taraf olarak görülmektedir. 1990’ların başında ortaya çıkan yeni bölgesel koşullar, Hizbullah’ı pragmatik bir tavra yöneltmiştir. Örgütün bu tavrı İran ve Suriye tarafından da desteklenmiş tir. 1992 ve 1996 meclis seçimlerine katılan Hizbullah, meclise temsilci göndermeye başlamıştır. Hizbullah, aynı zamanda ülkede okul ve hastane ağını kontrol ederek sosyal bir işlev de üstlenmektedir. Lübnan’da Hizbullah’ın yerini ve kapasitesini anlamak için “devlet içinde devlet” tanımlaması yapılabilir. 

Bu konumu, Hizbullah’ın, Suriye’nin ülkeden çekildiği dönemde ön plana çıkmasına neden olmuştur. Hizbullah, ülkede bundan sonraki dönemde 
yapılacak tüm düzenlemelerde hiçbir tarafın göz ardı edemeyeceği önemli bir aktör durumundadır. Hem İsrail’e karşı yürüttüğü mücadele, hem de Suriye 
yanlısı tutumu nedeniyle ABD tarafından ülke içindeki bu güçlü konumu kırılmaya çalışılacaktır. Bu doğrultuda, Hizbullah’ın bir siyasallaşma süreci 
içine sokulması gündemdedir. Bu yöndeki ilk adım olarak ABD, Hizbullah’tan silahsızlanmasını talep etmektedir. 

c. Suriye’nin Varlığına Muhalif Kesimler 

Hariri suikastının en önemli sonucu, birçok farklı grubu mezhep ayrımına bakmaksızın bir araya getirmesi olmuştur. Bir yandan farklı muhalif grupların birleşmesini, diğer yandan da halk tabanında bu kampın desteklenmesini sağlamıştır. Suikast sonrası düzenlenen Suriye karşıtı gösterilere bakıldığında, Şii grupların temsilcileri hariç tüm grupların bir araya geldiği görülmektedir. 


İç savaş sonrası Suriye varlığının geleneksel muhalif kesimi Hristiyan Maruniler olmuştur. Lübnan’ın nüfus oranı açısından en büyük ikinci grubunu yaklaşık yüzde 23 ile Maruniler oluşturmaktadır. Maruniler de Arap kökenli olup Hristiyanlığın Katolik mezhebindendir. Maruniler iç savaş öncesinde 
çok daha etkin bir konumdayken, savaş sonrasında siyasal alandan dışlanmış ve güçlerini önemli oranda kaybetmişlerdir. Buna karşılık Lübnan’ın ticari 
ve finansal gücünün önemli bir kısmını ellerinde bulundurmaktadırlar. 

İç savaşı sonlandıran Taif Antlaşması, Marunilerden seçilen devlet başkanının yetkilerini azaltmış ve Sünni Müslüman olması gereken başbakanın 
yetkilerini artırmıştır. İki kurum arasında güç dengelerinde ortaya çıkan bu değişim, Marunilerin kendilerini siyasal alandan dışlanmış hissetmesine 
neden olmuştur. Marunilerin en büyük eksikliği bir liderdir. Daha önceki devlet başkanı Haravi ve şimdiki Emil Lahud, her zaman Suriye’ye yakın 
olmuşlardır. Bu nedenle Maruniler siyasal alanda temsil edilmedikleri, çıkarlarının korunmadığı düşüncesi içindedirler. Önemli Maruni liderlerin çoğu 
Fransa’da sürgünde yaşamaktadır. 

Maruniler arasında belli konularda fikir ayrılıkları olsa da, Suriye’nin varlığının sona erdirilmesi konusunda ortak görüşe sahiptirler. Bu nedenle, güçlerini 
birleştirmek amacıyla Suriye’nin varlığına son verilmesi temelinde 2001 yılında “Kuvet Şevan” adı altında birleşmişlerdir. Bunun yanında, Suriye yanlısı Maruniler de bulunmaktadır. Bunlar genel olarak Suriye’nin varlığından ekonomik ve siyasal çıkar sağlayan eski milis liderleri, ticari elitler ve geleneksel 
politikacılardır. Şu anki Devlet Başkanı Lahud ile kabinenin ve meclisin Hristiyan üyelerinin çoğu bu gruptadır. 

Ülkenin üçüncü büyük grubunu oluşturan Sünniler, Hariri suikastı sonrası muhalif kampa katılmışlardır. Bu kesim genel olarak Lübnan’ın demokratik 
parlamenter kimliğinin korunmasından yana bir tutum içinde olmuştur. Sünniler iç savaştan belli bir güç kaybına uğramış olarak çıkmış olsalar da, zamanla etkinliklerini geri kazanmışlardır. 1992 yılında başbakanlığa getirilen Refik Hariri, Sünni toplumunun en etkili lideri konumundaydı. Bir 
yandan Suriye ile dengeli ilişkiler yürütmüş olan Hariri, ticari ve kişisel bağları sayesinde bölgede ve Batı’da saygınlığı olan bir kişiydi. 

O dönemde muhalif cephede yer alan bir diğer kesim de Dürzîlerdir. Lübnan tarihinde önemli roller üstlenmiş olan Dürzîlerin genel nüfusa oranı yüzde 
6’dır. Özellikle Şuf ve Dağlık Lübnan bölgelerinde önemli güce sahiptirler. Şu anda Dürzîlerin lideri konumundaki Velit Canpolat, sürekli değişen ittifaklar 
içine girmiş, değişik siyasal pozisyonlar almıştır. Kendi adına başarılı sayılabilecek bir yol takip eden Canpolat, böylece temsil ettiği grubun potansiyelinin 
üzerinde bir konum elde etmiştir. Muhalefet cephesine geçmeden önce ABD ve İsrail politikalarına eleştirel yaklaşan Canpolat, Hizbullah’la da iyi ilişkiler içinde olmuştur. 

3. Suriye’nin Çekilmesi, İsrail-Lübnan “ Savaşı ” ve Yeni Dengeler 

Lübnan’da 2005 yılında gerçekleşen Meclis seçimleri Hariri suikastının gölgesi altında gerçekleşmişti. O dönemin temel ayrışımı Suriye’nin Lübnan’daki 
askeri varlığının sona erdirilmesi veya sürdürülmesi konusundaydı. Sünni kesim dışında da destek bulan ve halkın çoğunluğu tarafından sevilen Hariri’nin 
öldürülmesinin arkasında Suriye olduğu inancı iç savaş yıllarından beri ülkede bulunan Suriye askerlerinin geri çekilmesi konusunda Lübnan halkının 
büyük çoğunluğunu birleştirmişti. Uluslararası baskılar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ile devam eden süreç Suriye’nin 2005 
yılının Nisan ayında Lübnan’dan askerlerini çekmesi ile sonuçlanmıştı. Böylece Lübnan 2005 yılının Mayıs ayında gerçekleşen Meclis seçimlerine, iç 
savaş sona erdikten sonra ilk kez Suriye vesayeti olmadan giriyordu. Seçim bir anlamda Suriye’nin Lübnan’daki varlığını savunanlar ile karşı olanlar 
arasındaki yarışa dönüşmüştü. 14 Mart 2005 tarihinde düzenlenen gösterilerden adını alan 14 Mart İttifakı Lübnan’daki Suriye vesayetine son verilmesini 
savunuyordu. Refik Hariri’nin oğlu Saad Hariri başında bulunduğu Gelecek Hareketi’nin önderlik ettiği ittifakta, Dürzî toplumu temsil eden ve Velit 
Canpolat’ın lideri olduğu İlerici Sosyalist Parti ve Hıristiyanların desteklediği Lübnanlı Güçler ile Ketaib gibi partiler bulunuyordu. Yine 8 Mart 
2005’te düzenlenen gösteriden adını alan 8 Mart İttifakı ise Hizbullah önderliğinde, Emel, Mişel Aoun’un Bağımsız Vatansever Hareketi ve Suriye 
tarafından desteklenen Suriye Ulusal Sosyalist Parti gibi gruplardan oluşuyordu. (İttifakların detaylı açılımı Tablo 3’te verilmiştir). Bu ittifak Suriye’nin 
askeri varlığının devamını, Lübnan’ın istikrarı ve İsrail’e karşı direniş açısından savunan partilerden oluşuyordu. Suikastın yarattığı duygusal ortam 
ve halkın çoğunluğunun Suriye’nin etkinliğine son verilmesi noktasında birleşmesiyle seçim 14 Mart Bloğu’nun kesin zaferi ile sonuçlanmıştı. 14 
Mart’ın kazandığı 72 sandalyeye karşılık 8 Mart 56 milletvekilliği kazanabilmişti. 2005 Lübnan seçimlerinin sonuçları, bölgesel ölçekte İran ve Suriye 
açısından yenilgi anlamı taşıyordu. Buna karşılık, 14 Mart İttifakını destekleyen Suudi Arabistan, bölgede İran etkinliğinin sınırlanması açısından 
önemli bir başarı kazandığını düşünüyordu. Yoğun uluslararası baskı ve seçimlerde 14 Mart İttifakının kazandığı zafer Suriye’nin Lübnan’da yaklaşık 
30 yıldır bulunan askeri varlığını geri çekmesi ile sonuçlanmıştı. 

Seçimlerden yaklaşık bir yıl sonra Hizbullah’ın iki İsrail askerini kaçırması ve sonrasında İsrail’in sert karşılığı ile patlak veren II. Lübnan Savaşı, bir kez 
daha Lübnan’daki güç dengelerinin değişmesine neden oldu. 

Savaşın başında Şiiler dahil olmak üzere Lübnanlıların büyük çoğunluğu ülkeyi gereksiz, maliyetli ve haksız bir savaşa sürüklediği için Hizbullah’a 
kızıyordu. İsrail de aynen bu düşünceyle halkın Hizbullah’a karşı dönmesini umuyordu. Fakat bu strateji geri tepti. İsrail’in savaş stratejisi bunda en 
büyük etkendi. İsrail, Hizbullah yerine tüm ülkeyi yok etmeye girişince savaş başındaki görüşler tersine dönmeye başladı. İsrail Hava Kuvvetleri, savaş sırasında 
yaklaşık bir milyon Güney Lübnanlı ve Güney Beyrutlu Şii’nin evlerinden sürülmesine neden oldu. Şii bölgelerin dışındaki yerleri de bombaladı. 
Sivillere yönelik çok yoğun saldırılar gerçekleştirdi. Ülke ekonomik anlamda çökertildi (4 milyar dolara yakın olduğu belirtilmektedir), altyapıya (yollar, 
iletişim, enerji ve su altyapısı) büyük zararlar verdi. Her geçen gün somut kayıplarla karşılaşan halkın İsrail’e nefreti artmaya başladı. Hatta Şiiler dışındaki 
mezhepler arasında da Hizbullah’ı, direnişi destekleyenler çoğaldı. Lübnan’daki Hizb-ul Tahrir ve Hizb-ul Tevhit gibi örgütlü Sünni hareketler direnişe destek vermeye başladı. Hizbullah’ın asker kaçırma eylemini, o sırada büyük baskı altında olan Filistinlileri ve HAMAS’ı rahatlatmak amacıyla düzenlemiş olması da, Sünnilerin sempatiyle yaklaşmasına neden oldu. 

Savaş Hizbullah’ın gücünü ve popülaritesini sadeceLübnan’da değil tüm Arap dünyasında artırmış ve İsrail’e karşı mücadele edebilecek tek Arap gücü olduğunu göstermiştir. Nasrallah daha önceki açıklamalarında, İsrail bir tehdit olmaktan çıkmadıkça ya da Lübnan’ı ve Lübnanlıları koruyacak güçlü, yeterli ve adil bir devlet mekanizması oluşturulmadıkça direniş ve silah bırakma meselesine çözüm getirilemeyeceğini söylüyordu. Savaş iki açıdan da Hizbullah’ın pozisyonunu desteklemiştir. 

Öncelikle savaşla birlikte İsrail tehdidinin varlığı ve boyutu görülmüştür ve bu da Hizbullah’ı güçlendirmiştir. 
Diğer açıdan Lübnan devletinin, ordusunun zayıflığı açıkça görülmüştür. Hizbullah, yeniden inşa sürecinde İran finansmanı ile aktif rol almış, bu konuda da hükümeti geride bırakmıştır. Evleri, işleri yıkılan insanlara yeniden inşa için 10.000’er dolar verilmiştir. “Rüşvetle kirlenmiş, etkisiz hükümete” 
karşı Hizbullah’ın çabaları halkın gözünde popülaritesini artırmıştır. Hizbullah’ın yardımlarına karşılık ABD, Lübnan’a sadece 230 milyon dolarlık yardımda bulunmuştur. Bu da savaşın yaklaşık dört milyar dolarlık zararını karşılamaktan çok uzak bir rakamdır. Ayrıca bu paraların hükümet tarafından etkin biçimde kullanılamaması da Hizbullah’ı güçlendirmiştir. 

Her ne kadar askerî kayıplar verse de ve Güney Lübnan’daki stratejik konumunu kaybetmiş olsa da, Hizbullah’ın siyasi ve psikolojik bir zafer kazandığı kesindir. 

Buna karşılık savaş, Suriye karşıtı cepheyi (14 Mart Koalisyonu) zayıflatmıştır. ABD’nin savaş sırasındaki tutumu ve hükümetin ABD’ye ılımlı yaklaşımı, halkı bu cepheden soğutmuştur. Bunun da ötesinde savaş, ülkedeki tüm gruplara hükümet ve ordunun ülkeyi dış tehditlere karşı koruma kapasitesine sahip 
olmadığını göstermiştir. Özellikle Şiiler, savaş sırasındaki icraatlarından dolayı hükümete son derece kızgındır. Hükümet, Güney Lübnan’ı boşaltma ve evlerin den çıkmak zorunda kalanlara yardım etme konusunda çok az çaba sarf etmiştir. Lübnan’da İngilizce yayımlanan Daily Star gazetesinde çıkan bir yazıda Hizbullah ve hükümetin savaş performansları kıyaslanırken şu ifadeler kullanılmaktadır: 
“Hizbullah’ın insanı hayrete düşüren hızlı, etkin çalışması ve profesyonelliğine karşı, etkisiz ve rüşvete bulanmış siyasal sınıf”. 

Savaş sonrası ortamda Lübnan halkı ve siyaseti temel olarak ikiye bölünmüştür. Bir taraf 14 Mart Koalisyonu olarak bilinen gruptur. Adını Hariri suikastı sonrasında halkın sokaklara döküldüğü tarihten almaktadır. 

Diğer cephede, Hizbullah ve işbirliği yaptığı Mişel Aoun’un “ Özgür Milliyetçi Hareketi ” (ÖMH) bulunmaktadır. 

14 Mart Koalisyonu çok genel olarak; Sünniler, Dürziler ve Hristiyanların çoğunluğundan oluşmaktadır. 

Bu grup şu anda iktidardadır. Temel yaklaşımları şu şekilde özetlenebilir: Suriye ve İran karşıtlığı, Batı özellikle ABD yanlılığı, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını savunma, 1701 nolu BM kararına tam bağlılık, Uluslararası Barış Gücü’yle işbirliği. Saad Hariri ve Fuat Sinyora liderliğindeki kesim Batı’yla beraber Sünni Arap rejimlerinin de desteğini arkasına almış durumdadır. 

14 Mart koalisyonunun en güçlü grubu, Saad Hariri liderliğindeki Sünniler ve “Gelecek Hareketi”dir. Hariri’nin özellikle Suudi Arabistan’la yakın ilişkilerinin bulunması, Şiilerin arasında “Suudi kraliyet ailesinin vekili” olarak görülmesine neden olmaktadır. Bu nedenle Hariri ve Sünnilere çok mesafelidirler. 
Suudi Arabistan’ın Irak, Afganistan ve Pakistan’da Şiilere karşı Sünni İslamcı radikalizmi desteklemesi, Hariri’nin Lübnan’daki radikal Sünni İslamcılarla yakın ilişkisi Hariri/Suudi eksenine olan güvensizliği pekiştirmektedir. Hristiyanlar ise ikiye bölünmüş durumdadır. Bir taraf Samir Geagea liderliğindeki “Lübnanlı Güçler”i desteklemektedir. Bunlar 14 Mart Koalisyonu içinde yer almaktadır. Diğer taraf Mişel Aoun’un lider-liğindeki ÖMH’yi desteklemektedir. Bu hareket 
muhalefet cephesi içindedir. 

Muhalefet temel olarak Hizbullah liderliğindeki Şiilerin ve Hristiyanların bir kısmının desteklediği ÖMH’den oluşmaktadır. Hristiyanların hepsi Suriye karşıtı değildir. Beyrut Araştırma ve Enformasyon Merkezi’nin yaptığı kamuoyu araştırmasına göre Hristiyanların yüzde ellisi Sinyora Hükümetinin 
meşruiyetini kaybettiğini düşünmektedir. Hristiyanlar arasında ülkenin Sünni/Suudi etkisinin artmasından çekinenler vardır. Aoun’un Hizbullah’la işbirliğinin altında yatan biraz da bu ortak kaygılardır. Yine aynı araştırmaya göre Hristiyanların çoğu (yüzde 77) Aoun’un Hizbullah’la işbirliği 
arayışlarını desteklemektedir. Mişel Aoun’un tabanını hükümetten rahatsız, Sünni/Suudi etkinliğinden çekinen Hristiyanlar oluşturmaktadır. Bu cephe İran ve Suriye tarafından desteklenmektedir. 

Şubat 2006’da Aoun ve Nasrallah, Hariri’nin siyasal gücünü zayıflatmak için bir anlaşma imzalamıştır. Mişel Aoun’un muhalefet cephesinde yer alması Hizbullah’a muhalefetin sadece Şiilerden oluşmadığını göstermek ve Suriye tarafından desteklendiği iddialarını çürütmek için fırsat vermektedir. 

Savaşın Hizbullah’ın zaferi ile sonuçlanmasının Lübnan iç politikası ve bölgesel açıdan önemli sonuçları oldu. Hizbullah o savaşa kadar hem içeri hem de dışarıdan silah bırakması yönünde yoğun baskı altındaydı. Uzun yıllar Güney Lübnan’da İsrail’e karşı silahlı mücadeleyi başarı ile yürütmüş örgüt 
Lübnan’da bazı kesimler tarafından istikrarsızlık unsuru olarak görülmeye başlamıştı. Suriye’nin askerlerini çekmesi, 2005 seçimlerini 14 Mart’ın kazanması hep Hizbullah aleyhine gelişmelerdi. 
Bütün bunlara Birleşmiş Milletler kararları ve artan ABD baskısı da eklenmekteydi. İkinci Lübnan Savaşı bu süreci tersine çevirdi. Her şeyden önce Hizbullah bir kez daha Lübnan halkının gözünde kahraman ve İsrail’e karşı Lübnan’ı koruyabilecek tek ulusal güç olarak görülmeye başlandı. Kendine 
güveni artan örgüt dışarıda kazandığı zaferin etkisiyle içerde rakipleri karşısında ki pozisyonunu güçlendirdi. Hizbullah kazandığı “askeri zaferi siyasi bir zafere dönüştürmek” için hükümet üzerindeki baskıları yoğunlaştırmaya başladı. Aralık 2006 tarihinde, Hizbullah önderliğindeki 8 Mart, hükümeti istifaya zorlamak ve erken genel seçim kararı alınması için hükümet binasının hemen yanı başında oturma eylemleri başlattı. Sivil gösterileri kabinedeki Şii bakanların istifası izledi. Muhalefet çok önemli bir topluluğun temsil edilmediği gerekçesiyle hükümetin geçersiz olduğu savını dile getirmeye başladı. Aylar boyu süren gösteriler Lübnan Devlet Başkanı’nın bir türlü seçilememesi ile yeni bir aşamaya ulaştı. 1 yıla yakın devam eden kriz zaman zaman küçük çaplı çatışmaları da beraberin de getiriyordu. Kamplaşmanın arttığı, tam bir siyasal çıkmazın yaşandığı sürecin son ve şiddetli ayağı 2008 yılının Mayıs ayı içinde yaşandı. Lübnan Hükümeti, 5 Mayıs tarihinde gerçekleştirdiği uzun toplantının sonucunda iki karar aldı. Bunlar, Hizbullah’ın devletten ayrı kendine ait iletişim sisteminin kaldırılması ve Beyrut havaalanı güvenlik şefinin görevinden alınmasıydı. Hizbullah’ın kararlara itirazı ile baş gösteren ve 7 Mayıs olayları olarak bilinen kriz örgütün çok kısa süre içinde Batı Beyrut’u işgal etmesi ve Saad Hariri’nin evini kuşatması ile sonuçlandı. 

Birçok ülkenin arabuluculuğu ile krize Doha’da varılan uzlaşı ile çözüm üretildi. Doha uzlaşısı ile taraflar; Genelkurmay eski Başkanı Mişel Süleyman’ın Devlet Başkanı seçilmesi, yeni hükümetin kurularak muhalefete 11 koltuk verilmesi (Muhalefet böylece hükümetin kararlarını veto edebilmek için yeterli sayıya ulaşmış oluyordu), seçim sisteminde bazı ufak değişiklikler yapılması ve ülkenin barışçı bir ortamda seçimlere götürülmesi konusunda anlaşıyordu. Muhalefete 


11 Bakanlık verilmesi kararı, bir yılı aşkın süre devam eden siyasi krizin kilit konularından birini oluşturuyordu. Siyasi tepkiler ve sivil eylemler aracılığı ile amacına ulaşamayan Hizbullah güç yoluyla ülkede yeni bir düzenin kurulması önündeki yolu açmış oluyordu. 

Doha uzlaşısı ile ülke bir anda rahatlamış, seçimlere barışçı bir ortamda girilmesini sağlamıştır. Lübnan her zaman dış gelişmelere aşırı duyarlı olmuştur. Bu süreçte sadece ülke içi gruplar değil tüm bölgesel aktörler sorumlu davranarak Lübnan istikrarına katkıda bulunmuştur. Bölgesel gerilimin yumuşamış olması Lübnan’ın rahatlamasına neden olmuştur. Obama’nın seçilmesi ile Ortadoğu’da esen yeni hava, Suriye-Suudi Arabistan gerginliğinin karşılıklı üst düzey ziyaretlerle yumuşaması Lübnan’ı doğruda etkilemiştir. Lübnan işte böyle bir ortam içinde Haziran 2009 meclis seçimlerine girmiştir. 

4. Lübnan Seçim Sistemi ve 2009 Parlamento Seçim Sonuçlarının Değerlendirilmesi 

a. Lübnan Seçim Sistemine İlişkin Teknik Veriler 

Lübnan anayasasına göre 21 yaş ve üzeri her Lübnan vatandaşı seçimlerde oy kullanma hakkına sahiptir. 
Meclis 4 yıllık görev süresi için seçilmektedir. 128 kişilik Meclis, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında eşit olarak paylaştırılmış durumdadır. Müslümanlar ve Hıristiyanlar da kendi içinde toplam 11 ayrı mezhebe bölünmüştür. Mezhepler siyasal sistemde kendilerine ayrılan kotalar ile temsil edilmektedir. (Bu dağılım Tablo 1’de ayrıntılı olarak verilmiştir). Meclis koltukları mezheplere göre 
dağıtılmakla birlikte seçmenler genel seçim hakkı çerçevesinde oy kullanmakta dır. Bu hak gereği her seçmen kendi seçim bölgesine ayrılan tüm mezhep koltukları için oy verebilmektedir. Dolayısıyla örneğin bir seçim bölgesindeki Hıristiyan aday Sünniler ya da Şiilerin de desteğine ihtiyaç duyabilmektedir. Seçim ittifakları bu yüzden büyük önem taşımaktadır. 



Tablo 1 – Meclis’te Mezheplere Ayrılan Kotalar 



Lübnan’da parlamenter demokrasilerde olduğu gibi güçlü partiler bulunmamaktadır. Parti olarak adlandırılan grupların çoğu sadece o bölgenin önde gelen bir isminin liderliğinde oluşturulan aday listelerinden ibarettir ve ilgili seçimle sınırlı olabilmektedir. Bu aday listeleri yerel ya da ulusal düzeyde 
ittifaklara dâhil olarak seçimlere girmektedir. Son iki seçime 14 Mart ve 8 Mart İttifakları şeklinde giren partiler ilgili seçim bölgesindeki kotalara göre 
aday listeleri oluşturmaktadır. Seçmenler bu aday listelerine oy vermektedir. 

Bir seçim bölgesinde hangi adayların en çok oyu aldığı önemli olmakla birlikte bazı durumlarda belirleyici olamayabilmektedir. Seçim bölgesi için mezhep kotaları oluşturulduğu için her bir mezhepten adayların kendi arasında en çok oyu alanları meclise girebilmektedir. Örneğin bir seçim bölgesinde 2 Şii, 1 Sünni koltuğu için 5 Şii ve 3 Sünni adayın yarıştığı varsayılacak olunursa, 5 Şii adayın kendi arasında en fazla oy alan 2 aday Meclis’e Şii kotasından girmektedir. Diğer Sünni koltuk için 3 aday arasında en fazla oyu alan bir kişi girecektir. Şii adaylar içinde Meclis’e giremeyen diğer 3 aday Sünniler arasında en fazla oy alan adaydan daha fazla oy almış olsa dahi Meclis’e 1 Sünni aday girmektedir. 

Lübnan’da daha önce yapılan seçimler dört hafta sonunda dört ayrı bölgede düzenleniyordu. Bu sistemin en büyük zaafı ittifakların bir önceki hafta gerçekleşen seçim sonuçlarına göre o hafta içinde yeniden değişmesine neden olması idi. Bahsedilen sıkıntıyı önlemek için 7 Haziran Meclis seçimi ilk kez tek günde tamamlanmıştır. 

Lübnan’da 5 vilayet kendi içinde 26 seçim bölgesine ayrılmıştır. Vilayetlerin toplam sandalye sayıları ve bu sandalyelerin mezheplere göre dağılımı Tablo 2’de verilmiştir. 


Tablo 2 – Meclis’in Eyalet ve Mezheplere Göre Dağılımı 



b. Lübnan Seçim Sonuçları Değerlendirmesi 

7 Haziran 2009 tarihinde gerçekleşen Lübnan Meclis seçimlerinde 587 aday 128 sandalye için yarışmıştır. Toplam 3.257.224 kayıtlı seçmen yer almış, yaklaşık 1.760.000 Lübnanlı seçimlerde oy kullanmış, katılım yüzde 54 civarında olmuştur. 

Seçimler, gerginlik beklentisinin aksine sakin, demokratik bir ortamda gerçeklemiştir. Seçimlere Avrupa Birliği, Carter Center ve NDI’nın (National 
Democratic Institute for International Affairs) yanı sıra ulusal olarak gözlemci gönderen tek ülke Türkiye olmuştur. Bütün gözlemci grupları tarafından başarılı bulunan seçimlerin sonuçlarını etkileyebilecek tek sorun; seçimden önce kampanya döneminde, partilerine oy verilmesi karşılığı teklif edilen paralar ve yine yurt dışında yaşayan Lübnan vatandaşlarının tüm masraflarının karşılanarak oy kullanmaları için ülkeye getirilmeleri olmuştur. Bu şekilde oy kullananların sayısının 150 bin civarında olduğu ve bunun büyük çoğunluğunu 14 Mart İttifakı’nı desteklemek üzere ülkeye getirildiği ifade edilmektedir. Lübnan’ın büyük bölümünde esasen seçim sonuçları önceden belli idi. Şiilerin, Sünnilerinve Dürzî’lerin güçlü oldukları bölgelerde kendi adaylarını çıkaracakları biliniyordu. Hatta rakip ittifakın aday çıkarmaması nedeniyle kesin sonuçların belli olduğu yerler bile bulunmaktaydı. 

Seçimin kaderi açısından önem taşıyan kritik bazı bölgelerde (Zahle, Baabda, Metn ve Beyrut 1 gibi) oyların dağılımı genel sonucu da etkileyecekti. 
Dolayısıyla iddia edildiği miktarda seçmen bu kritik bölgelere taşınmış ise seçim sonuçlarının az da olsa manipüle edilmiş olma ihtimali bulunmaktadır. 

Seçim öncesi beklenti Hizbullah liderliğindeki 8 Mart İttifakı’nın az farkla da olsa zafer kazanacağı yönündeydi. Ancak beklenenin aksine seçimler neredeyse bir önceki Meclis’in aynısı bir dağılım yarattı. Önceki Meclis’te 14 Mart İttifakı’nın 72’ye 56’lık üstünlüğüne karşı son seçimler yine 14 Mart’ın 71’e 57’lik üstünlük kurmasını sağlamıştır. 

Seçime giren ittifakları oluşturan parti ve hareketleri, kazanılan sandalye sayıları detaylı olarak Tablo 3’te bulunabilir. 

2008 yılında gerçekleşen 7 Mayıs olayları seçimin kaderini etkilemesi açısından büyük öneme sahiptir. Batı Beyrut’un işgali ve Saad Hariri’nin evinin kuşatılması, Hizbullah’ın talep edip de alamadığı tavizleri güç yoluyla almasına imkân tanımasına karşılık, Şiiler dışında kalan kesimlerin gözündeki meşruiyet ini olumsuz etkilemiştir. Hizbullah’ın II. Lübnan Savaşı’nda İsrail’e karşı başarılı direnişi halkın büyük çoğunluğunun örgüt etrafında bütünleşmesi ne neden olmuştu. Lübnan’da İsrail karşıtlığı o kadar güçlü bir olgu ki, Hizbullah silahlarını İsrail’e karşı kullandığı oranda birleştirici olmakta, silahları meşruiyet kazanmaktadır. Ancak aynı oranda tersi yönde etkiyi 7 Mayıs olayları yaratmıştır. 




Tablo – 3 Lübnan Seçim Sonuçlarına Göre İttifakların Kazandığı Milletvekili Sayıları 

Silahların halka dönmesi, var olan mezhepsel kutuplaşmayı körüklemiş, Şii olmayanların kimliklerini hatırlamalarına neden olmuştur. 
Hizbullah, silah bırakması yönündeki baskılar karşısında silahların İsrail’e karşı ülkeyi koruma amaçlı olduğunu ve hiçbir zaman Lübnan halkına karşı kullanmayacağını savunuyordu. 7 Mayıs olayları ile bir anda Batı Beyrut’u işgal eden örgüt, özellikle Sünniler gözünde inandırıcılığını yitirmiştir. Bu uzun vadeli etkinin yanı sıra, seçimlerde 8 Mart’ın beklenen başarıyı sergileyememesinde 7 Mayıs olayları önemli bir etken olmuştur. 8 Mart İttifakı’nın Hizbullah ve Emel adayları Şiilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde beklendiği gibi milletvekilliklerini kazanmıştır. Sünniler de çoğunluk oldukları bölgelerde 14 Mart’ı desteklemiştir. Ancak seçim sonuçları açısından belirleyici olan Hıristiyan oyları olmuştur. Çünkü Hıristiyanları temsil eden partiler iki ittifak içinde dağılmış durumdadır. Hıristiyan oylarının etkili olduğu bölgelerde 8 Mart beklediği başarıyı elde edememiştir. Muhtemelen Batı Beyrut’un işgali Hıristiyan seçmenlerin oylarının 14 Mart’a kaymasına, Sünniler ve diğer mezheplerin bu ittifak etrafında seferber olmalarına neden olmuştur. 

7 Haziran 2009 tarihinde gerçekleşen Lübnan parlamento seçiminin üzerinden 5 ay geçtikten sonra Gelecek Hareketi lideri Saad Hariri Başbakanlığında bir hükümet kurulabilmiştir. Ulusal uzlaşı hükümetinde 8 Mart İttifakı olarak bilinen muhalefetten de bakanlar yer almıştır. Dağılım şu şekilde belirlenmişti. 
Seçimden zaferle ayrılan 14 Mart İttifakı’na 15, 8 Mart İttifakı’na 10 bakanlık verilmesi ve Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın geriye kalan 5 bakanlık koltuğunu belirlemesi konusunda uzlaşılmıştı. Ancak daha sonra muhalefetin 10 bakanı ile birlikte Mişel Süleyman’ın kotasından bakanlar kuruluna giren bir bakan istifa etmiştir. 

11 bakanın istifası ile Lübnan Anayasasına göre uzlaşı hükümeti düşmüştür. Bu süreci takiben Hizbullah’ın adayı olarak Sünni milletvekili Necip Mikati liderliğinde yeni bir hükümet kurulmuştur. Dürzi lider Canpolat ve partisinin taraf değiştirerek 8 Mart Grubunu desteklemesi parlamentodaki dengeleri Hizbullah lehine değiştirmiş böylece Mikati hükümeti güvenoyu alabilmiştir. 


***

Irak’ın Siyasal ve Toplumsal Yapısı Güncel Sorunları



Irak’ın Siyasal ve Toplumsal Yapısı Güncel Sorunları 


Bilgay Duman 
ORSAM Ortadoğu Uzmanı 

ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali, ülkenin temel dinamiklerini temelinden değiştirdiğini söylemek “mümkündür. Baas Yönetimi altında tekil bir kimlik 
üzerine inşa edilen Irak, ABD işgaliyle birlikte tam bir kimlik bunalımına girmiş ve ülkenin doğası bozulmuştur. 

Buradan yola çıkarak ülkedeki toplumsal yapının dinamiklerine bakmanın faydalı olacağı söylenebilir. Çok etnili ve çok mezhepli bir ülke olan Irak’ta, ülkenin kuruluşundan bu yana halkın farklı kimliklere sahip olması ülke siyasetinin en önemli dinamiği olarak adlandırılabilir. 

Ülkedeki yaşayan halkları kurucu unsurlar olarak etnik paylaşıma göre ayırt edilebileceği gibi, azınlıkları ve dinsel ayrışmayı temel alarak da bir 
toplumsal yapı ortaya konabilir. Bu açıdan kurucu unsur olarak, Araplar, Kürtler ve Türkmenleri ifade edebiliriz. 

Diğer taraftan ülkede Asuriler, Şebekler, Yezidiler, Ermeniler başta olmak üzere azınlıklar da yaşamaktadır. 
Diğer taraftan dini bir ayrışma ortaya konacak olursa, ülkenin yaklaşık yüzde 96’ını oluşturan Müslüman nüfusun Şii-Sünni ve çok az da Bektaşi nüfusu barındırdığını söylemek mümkündür. 

Diğer taraftan Hıristiyan bir azınlıktan söz edilebilir. Ancak Hıristiyanlar arasında da mezhepsel farklılaşma mevcuttur. 
Diğer taraftan Irak’ın en önemli toplumsal dinamiklerinde biri de aşiret yapılarıdır. 
Irak’ta Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre 74 aşiret yaşamaktadır. Ancak bu aşiretlerin çok sayıda alt kolunun olduğu bilinmektedir. 
Özellikle Arap aşiretlerinin karmaşık bir yapı arz ettiği söylenebilir. 
Özellikle aşiretler içerisinde mezhebi farklılıklar önemlidir. Yani bir aşiret içerisinde hem Şii hem Sünniler bulunmaktadır. 
Ayrıca aşiret isimler belli bir soya dayandığı gibi, o aşiretin yaşadığı topraklarla da isimler özdeşleşmiştir. Örneğin Bağdadi aşireti gibi. 
Irak’ın kuzeyinde yaşayan Kürtler arasında da aşiretçilik oldukça kuvvetlidir. Türkmenler arasında ise çok kuvvetli olmamakla birlikte aşiretçiliğin var 
olduğunu söylenebilir. Özellikle Telafer, Diyala gibi kırsal bölgelerde aşiretçiliğin daha kuvvetli olduğunu ifade etmek mümkündür. 

2003’ten sonra ortaya çıkan gelişmeler Irak’ın etnik ve mezhebi temelde algılanmasına yol açmıştır. Bu konuda çekincelerimiz olsa da Irak siyaseti bu temel üzerinde şekillenmiştir. Bu açıdan Şii, Sünni, Kürt 
ve Türkmenlerin siyasi aktörleri ve gruplarına kısaca değinmekte fayda vardır. Öncelikle ülkenin en büyük nüfusunu oluşturan Şii grupları ele alalım. Şii gruplar arasında köklü ve güçlü siyasi partiler mevcuttur. Şiilerin en eski siyasi oluşumu Dava Partisi’dir. 1950’lerde kurulan Dava Partisi, Baas Partisi’nin baskısı altında siyaset üretememiştir. Ayrıca parti içerisinde de İran’a yakın kanat ve Irak 
milliyetçisi Şiiler arasında yaşanan mücadele nedeniyle, Dava Partisi’nde ayrışma yaşanmış ve Dava Partisi’nin yanında bir de Dava Partisi Irak Teşkilatı kurulmuş tur. Bugün Dava Partisi’nin liderliğini Irak Başbakanı olan Nuri El-Maliki yürütmektedir. Diğer taraftan Irak’ın etkili siyasi gruplarından biri de Irak İslam Yüksek Konseyidir. Irak İslam Yüksek Konseyi 1982’de İran’da kurulmuş ve İran’la yakın ilişkilere sahip bir oluşumdur. Dini liderlik etrafında toplanan bu oluşum Irak’taki en büyük iki Şii ailesinden biri olarak ifade edilebilecek El-Hekim ailesi tarafından yönetilmektedir. Mevcut lideri Şii dini liderlerinden biri olan Ayetullah Abdülaziz ElHekim’in oğlu Ammar El-Hekimdir. Abdülaziz El-Hekim öldükten sonra yerine oğlu geçmiştir. 

Ayrıca Irak İslam Yüksek Konseyi’ne bağlı bir Bedir Örgütü adında bir milis gücü de bulunmaktadır. 2008’e kadar milis grup olarak devam eden Bedir Örgütü, 
bu tarihten sonra siyasi bir organizasyon olarak devam edeceğini ilan etmiş ve Irak’taki seçimlere katılmıştır. Yine de Bedir Örgütü milislerinin hazır olarak beklediğine yönelik iddialar mevcuttur. 

Irak’ta 2003’ten sonra belki de adından en çok söz ettiren Şii grubunun Sadr Grubu olduğunu söylemek mümkündür. Sadr Grubu gücünü Şiiler arasındaki Sadr ailesine verilen önemden aldığını ve özellikle fakir Şiiler arasında oldukça popüler olduğu söylenebilir. Sadr Grubu özellikle ABD karşıtı söylemleri ve eylemleriyle gündeme gelmiştir. 2010’daki seçimlerden sonra Irak parlamento sunda 40’a yakın milletvekiline sahip olan Sadr Grubu ve lideri Mukteda El-Sadr, Irak’ta son hükümetin kurulmasında kritik bir rol oynamıştır. ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesi konusunda da en etkili muhalefeti Sadr Grubu göstermektedir. ABDaskerlerinin süresinin uzatılması düşünülürken, bu süreçten sonra Sadr Grubunu adının daha çok duyulacağı söylenebilir. Zira Sadr Grubuna bağlı milis gücü olan Mehdi Ordusu’nun tekrar eylemlerine başlayabileceği açıklanmıştır. Bilindiği gibi Mehdi Ordusu, hükümetle yaptığı anlaşma sonucu 2008 yılında faaliyetlerini dondurma kararı almıştır. 

Dava Partisi’nin eski başkanı ve Irak eski Başbakanı İbrahim Caferi de Ulusal İslah Akımı adı altında bir parti kurmuştur. Seçimlerde beklendiği kadar yüksek bir performans göstermese de Şii gruplar arasında ve özellikle siyasetçiler arasında İbrahim 

Caferi’nin etkinliği oldukça yüksektir. Etkili bir siyasetçi olan İbrahim Caferi aynı zamanda dini eğitimini de tamamlamıştır. Bu açıdan Caferi’nin de takip edilmesi gerektiği düşünülmektedir. 

Öte yandan özellikle Basra ve çevresinde taraftarı bulunan Fazilet Partisi de önemli Şii gruplar arasında sayılabilir. Ayrıca etkinliği az da olsa Hizbullah akımı da dikkate alınmalıdır. 

Sünni gruplar arasında ise Baas Partisi’nin Irak’taki etkinliğinin sona erdirilmesiyle daha büyük bir karmaşa yaşandığını söylemek mümkündür. Sünniler arasındaki en önemli siyasi kuruluşlar, Irak İslam Partisi, Irakiyun, Irakiye Listesi, Nuceyfi Grubu, Irak Müslüman Alimler Birliği ve Uyanış Konsey leri olarak ifade edilebilir. Baas Partisi’nin de yeniden etkin olma çabaları olduğu söylenmektedir. 

Son dönemde Sünniler arasında öne çıkan en önemli oluşum ve 2010 seçimlerinin galibi olan Irakiye Listesidir. Başkanlığını İyad Allavi’nin yaptığı 
Irakiye’nin tam anlamıyla bir Sünni oluşumu olduğunu söylemek de güçtür. Zira İyad Allavi aslında bir Şii’dir. Ancak kendini laik olarak tanıtmaktadır.

Irakiye’nin Sünni gruplar içerisinde sayılmasının nedeni, liste içerisinde Sünni nüfus ağırlığının olması ve Sünni bölgelerinde daha etkin olmasıdır. 

Irak İslam Partisi, Sünniler arasında geniş tabanı olan bir oluşumdur. Müslüman Kardeşler akımına yakın olan Irak İslam Partisi, 2009 yerel seçimlerinden 
sonra etkinliğini yitirmeye başlamıştır. 

Nuceyfi Grubu ise daha çok Musul’da etkilidir. 2009 yerel seçimlerinde Musul’daki seçimlerin galibi olan Nuceyfi grubu, 2010 seçimlerinde de önemli 
bir oy almıştır. Irakiye Listesi ile seçimlere katılsa da tek başına ayrı bir grup olarak değerlendirilebilir. 
Irakiyun ise, eski bir Baas Partisi mensubu olan Salih Mutlak tarafından yönetilmektedir. Yine son seçimlerde Irakiye Listesi içerisinde yer alan Irakiyun, Sünni Arap milliyetçisi bir görüşle hareket etmektedir. 


Irak Müslüman Alimler Birliği ise siyasi bir oluşumdan öte kitle hareketi olarak değerlendirilebilir. Özellikle Sünni din adamlarının etkin olduğu bu oluşum 
Sünniler arasında ABD’ye ve ABD tarafından oluşturulan Irak yönetimine en sert tepkiyi veren Sünni grubudur. Irak Müslüman Alimler Birliği, Irak’ın 2003’ten sonraki tüm hükümetlerini kukla hükümet olarak tanımlamaktadır. 

Son olarak, ABD’nin El-Kaide ile savaşmak için kurduğu ve daha sonra siyasi sürece dahil ettiği Uyanış Konseyleri dikkate alınmalıdır. ABD’nin özellikle Anbar bölgesinde El-Kaide ile mücadele etmesi için desteklediği ve eski direnişçilerden oluşan Uyanış Konseyleri, Ebu Rişa Aşiretinin önderliğinde hareket etmektedir. Uyanış Konseyleri son seçimlere de katılmıştır. 

Kürt gruplar içerisinde ise daha net bir ayrım olduğunu söylemek mümkündür. Bilindiği gibi iki büyük Kürt partisi KDP ve KYB, Irak’taki Kürt siyasetini 
domine etmiştir. Irak’ta kurulan en eski Kürt partisi 1946 yılında Molla Mustafa Barzani tarafından kurulan KDP’dir. Daha sonra 1975’te KDP’den ayrılan sosyalist görüşe sahip bir ekip tarafından Celal Talabani başkanlığında KYB kurulmuştur. KDP, yani Irak Kürdistan Demokratik Partisi, Barzani aşiretine dayanmaktadır. KDP muhafazakar ve aşiretçi bir yapıya sahiptir. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başkanı da olan Mesut Barzani, KDP’nin liderliğini yapmaktadır. KYB, yani Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği ise daha laik ve sosyalist bir düşündedir. Başkanlığını Irak Cumhurbaşkanı olan Celal Talabani yapmaktadır. 2009’da Kürt Bölgesindeki seçimlerin ardından KDP ve KYB’ye yönelik muhalif hareketlenmeler olmuştur. 

Özellikle bir dönem KYB’nin genel sekreterliğini de yürüten Noşirvan Mustafa tarafından KYB’den ayrılan bir grup siyasetçi tarafından kurulan Goran Hareketi, 
muhalefet saflarında önemli bir yer elde etmiştir. Diğer taraftan Kürt siyasi gruplar arasında İslamcıların da etkisi büyüktür. 
Bu açıdan Kürdistan İslami Birliği, Kürdistan İslami Hareketi gibi farklı oluşumlar mevcuttur. Çok etkili olmasa da Kürt gruplar arasında sol görüşe sahip akımlar 
da taban bulabilmektedir. 

Irak’ın kurucu unsurlarından olan Türkmenler ise siyasete en geç katılım sağlayan grup olarak dikkat çekmektedir. Irak’ta ilk Türkmen siyasi hareketi 
1988’de kurulmuştur. Bu dönemden sonra birkaç Türkmen siyasi hareketi daha ortaya çıksa da etkili olamamıştır. Bugün Irak’taki en etkili Türkmen siyasi 
kuruluşu Irak Türkmen Cephesidir. Irak Türkmen Cephesi, 1995’te kurulmuştur. Amacı Türkmenlerin tek bir ses olarak hareket etmesini sağlamak olarak 
tanımlanmaktadır. 

Bu nedenle Türkmen siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. 

Bugün Türkmenler arasında en fazla taban bulan siyasi grup olan Irak Türkmen Cephesi, son seçimler 6 milletvekili ve 2 bakanlık elde etmiştir. Ayrıca yerel olarak siyaset yapan Türkmeneli Partisi, Türkmen Milli Partisi, Türkmen Karar Partisi, Türkmen Milliyetçi Hareketi, Türkmen İslami Birliği, Türkmen Vefa Hareketi gibi çok sayıda Türkmen partisi bulunmaktadır. Ayrıca Kürt Bölgesinde siyaset yapan Türkmen partileri de görülmektedir. Ancak Irak Türkmen Cephesi dışında diğer siyasi partilerin taban bulabildiğini söylemek güçtür. Diğer taraftan büyük Şii ve Sünni gruplar içerisinde önemli Türkmen şahsiyetleri de Türkmen 
siyasetine etki etmektedir. 

Bu çerçeve ışığında Irak’ın temel problemlerine bakılabilir. Görüldüğü gibi karmaşık bir yapıya sahip olan Irak, siyasi anlamda da bu karmaşayı barındırmaktadır. 

Özellikle ABD işgali sonrası ortaya çıkan yapı ve kimlik ayrışması Irak’ta güven kaybına yol açmıştır. Yaşanan mezhebi ve etnik çatışmalar güven kaybının artmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan güvenlik durumunun çok zayıf olması da güvensizliği arttırmaktadır. Bu noktada güvensizliği ve güvenlik eksikliğinin en büyük sebebinin 2003 sonrası kurulan yapı olduğunu söylemek mümkündür. Bu noktada Irak’ta kurulan federal yapı, aşiretlerin güçlü kontrolünü ortaya çıkarmış ve yerelde aşiret krallıkları kurulmuştur. Yani her aşiret güçlü olduğu bölgede kontrol sağlamış ve karşı tarafa güç uygulamıştır. 

Yerel yönetimlerin bu denli güçlenmesi, Irak’ta güçlü bir merkezi yapının ortaya çıkması engellemiştir. Bu neden Irak’ta yapan her siyasi, etnik ya da dini grup, kendi grupsal çıkarını ön planda tutmuştur. Bu da Irak içerisinde siyasi yozlaşmayı beraberinde getirmiştir. Bu nedenle Irak’ta sağlam bir temele oturmuş yönetim yapısı kurulabildiğini söylemek güçtür. Diğer taraftan herkesin yönetim sürecine dahil edilmeye çalışılması da Irak’ta denetimsizliği 
arttırmıştır. Irak’ta kurulan ulusal uzlaşı hükümetlerinin karşısında bu hükümet denetleyecek bir muhalefetin olmaması denetimsizliği ve kontrolsüzlüğü ortaya çıkarmıştır. Bu da yönetimsel yozlaşmayı beraberinde getirmiş ve böylece Irak’ta kutuplaşma yoğun bir biçimde etkili olmuştur. 

Bu kutuplaşmayla birlikte, Irak’ta siyasi grupların dışarıdan aldığı destek ve dış müdahalenin de Irak’taki yozlaşmayı bir kademe daha ileri taşıdığını söylemek 
yanlış olmayacaktır. Bu nedenle politik birlikteliğin sağlanamaması bugün için Irak’taki en büyük sorunların başında gelmektedir. 

Buradan hareketle Irak’ın güncel sorunlarına bakabiliriz. Bu çerçeve dikkate alındığında, ülkedeki yozlaşma ve kutuplaşmanın devlet hizmetlerinin 
yeteri kadar sağlanamaması neden olduğu söylenebilir. Devlet hizmetlerinin yeterince sağlanamaması bugün Ortadoğu’daki isyan dalgasının Irak’a da 
ulaşmasına neden olmuştur. Irak halkı da daha iyi hizmet için sokaklara dökülmüştür. Ancak hükümet içersindeki yozlaşma ve yolsuzluk devlet hizmetlerinin önüne geçmiş durumdadır. Irak’ın milyarlarca dolarlık parasının nereye gittiği bilinmemektedir. Halk halen günde en fazla ortalama 6 saat elektrik alabilmektedir. 32 milyonluk Irak’ın 7 milyonun yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. 

Bir de bu sorunlara güvenlik problemleri eklenmektedir. 

Irak’ta şiddet eylemleri tüm hızıyla devam etmektedir. 

Ayrıca 2008’de ABD ile Irak arasında yapılan anlaşma sonucu 2011 yılının sonu itibariyle ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesi tartışılmaktadır. Bununla birlikte ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinin ardından Irak güvenlik güçlerinin ülkenin güvenliğini sağlayıp sağlayamayacağı tartışılmaktadır. Özellikle etnik ve mezhepsel çatışma potansiyeli taşıyan tartışmalı bölgeler olarak ifade edilen topraklarda güvenliğin nasıl sağlanacağı önümüzdeki süreçte Irak’ı meşgul edecek gibi gözükmektedir. Bu bölgelerdeki güvenliğin nasıl sağlanacağının yanında, bu bölgelerin statüsüyle ilgili problemler de Irak’ı önümüzdeki süreçte yoracaktır. Bu noktada Kerkük meselesi de Irak’ın birinci gündem maddesine 
dönüşebilir. Bilindiği gibi 2003’ten bu yana Kerkük’ün statüsüne ilişkin tartışmalar mevcuttur. Bu tartışmalar ışında Kerkük’ün Kürt Bölgesine 
bağlanıp bağlanmayacağı ya da özel statülü olup olmayacağı problem teşkil etmektedir. Kerkük’te etnik gerginlik gün geçtikçe artmaktadır. Kerkük’te 
dengeli bir çözümünü bulunmaması, Kerkük’ü patlamanın eşiğine getirebilir. Bu Irak’ın geleceği açısından son derece tehlikelidir. Çünkü Irak’taki her 
sorunun altından Kerkük çıkmaktadır. Kerkük’teki sorunun çözülememesi ve daha derinleşmesi diğer sorunları da derinleştirecektir. Bu nedenle önümüzdeki 
süreçte özellikle ABD askerlerinin çekilme takvimi, şiddet olaylarındaki artış, Kerkük meselesi gibi konuların Irak’ın gündemini meşgul edecek gibi görünmektedir. 


***

3 Ocak 2017 Salı

2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ ORTADOĞU ANALİZİ,



2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ ORTADOGU  ANALİZİ,


ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 


ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 
ORSAM Rapor No: 184 
Kasım 2013 
ISBN: 978-605-4615-81-0 
Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2013 

Bu Raporun İçeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. 

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ STRATEJİK BİLGİ YÖNETİMİ, 
ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 

Tarihçe 

Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 
1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır. 

Ortadoğu’ya Bakış 

Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. 
Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. 
Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir. Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. 

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları 

ORSAM, Ortadoğu algalımasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, 
ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. 

www.orsam.org.tr 


Nebahat Tanrıverdi O Yaşar 

Nebahat Tanrıverdi O Yaşar ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı olarak ORSAM’da görev yapmaktadır.
Kuzey Afrika ve Körfez ülkeleri üzerine çalışan Nebahat Tanrıverdi O Yaşar’ın Fas, Tunus, Libya, Mısır, Bahreyn ve Suudi Arabistan’daki gelişmelere dair pek yazısı bulunmaktadır. 
Körfez İşbirliği Konseyi ile ilgili çalışmalarının yanı sıra geçiş süreçleri ve demokratikleşme, Arap Baharı, güvenlik ve rejim değişikliği konularında çalışmaktadır. 
Bugüne kadar yazıları ORSAM web sitesi, Ortadoğu Analiz, Alternatif Politikalar, Akademik Ortadoğu ve Today’s Zaman gibi yayın organlarında yayınlanmıştır. 
Al Arabiya, TRT, TRT Türk, Nile TV, Türkmeneli TV, AHaber ve TRT Arapça gibi kanallarda yayına çıkmıştır. Uluslararası İlişkiler konusunda lisansını 
Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladı. Yüksek Lisans eğitimini Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Bölümünde devam ettirmektedir. 


TAKDİM 


ORSAM kurulduğu günden bu yana bilginin birincil kaynaklardan elde edilmesi amacıyla saha çalışmalarına son derece önem vermiş ve ORSAM uzmanlarının yaptığı saha çalışmaları sonrası ortaya koyduğu çalışmalarla fark yaratmıştır. Bu saha çalışmaları sırasında birincil kaynaktan bilgi edinilmesinin yanı sıra Türkiye’nin bakışı muhataplara aktarılırken, Türkiye ile saha çalışmasının yapıldığı ülke arasında yakınlaşma ve karşılıklı anlayış birliğinin sağlanmasına katkı yapılmaya çalışılmıştır. 

Bu amaçla karşı tarafın görüşlerinin de Türkiye’de bilinmesi ve yanlış anlaşılmalarının giderilmesi noktasında, saha çalışması yapılan ülkenin her kesiminden önde gelen isimler söyleşiler yapılmıştır. Saha çalışmalarından elde edilen verilerin yanı sıra Türkiye’ye çeşitli vesileler ile ziyaret gerçekleştiren bölge akademisyenleri ve uzmanları ile görüşen ORSAM, bugüne kadar birincil kaynakları çeşitlendirmeye hizmet etmektedir. Bu amaca hizmet etmek için kurulduğu 2009 yılından itibaren yayınlarında ve web sitesinde pek çok söyleşi yayınlamıştır. 

ORSAM uzmanları tarafından hem Ortadoğu saha çalışmalarında hem de Türkiye’de bölge ülkelerin temsilcileri, akademisyenleri ve uzmanları ile de görüşülmekte ve söyleşiler gerçekleştirilmektedir. ORSAM uzmanlarının yaptığı bu söyleşiler elinizdeki bu çalışmayla bir araya getirilmiş ve toplu bir bakış açısı sağlanmaya çalışılmıştır. 

Bununla birlikte yapılan söyleşiler yıllara ve ülkelere göre tasnif edilmiştir. 2011 yılını kapsayan bu rapor dünyadaki Suriye üzerine çalışan uzman, 
akademisyen ve temsilcilerle ve Suriyeli muhalif ve rejim temsilcileri ile gerçekleştirilen söyleşileri kapsamaktadır. 

Faydalı olmasını umuyor ve keyifli okumalar diliyoruz. 
Hasan Kanbolat 
ORSAM Başkanı 

ORSAM 
Rapor No: 184, Kasım 2013 
Derleyen: 
Nebahat Tanrıverdi O Yaşar 
ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı 
ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 
2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ 


GENEL 

 TÜRKİYE, SURİYE, IRAK VE ORTADOĞU ÜLKELERİ HAKKINDA YAYINLANAN RAPORLARIMIZ..,

 ORSAM RAPORLARI ; DÖKÜMANIDIR,

ORSAM Rapor No: 1 Mart 2009 

Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 2 Nisan 2009 

60. Yılında Nato ve Türkiye (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 3 

Mayıs 2009 Irak’ın Kilit Noktası: Telafer (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 4 

Temmuz 2009 2009 Lübnan Seçimleri: Kazananlar, Kaybedenler ve Türkiye (Tr) 

ORSAM Rapor No: 5 
Ağustos 2009 

Türkiye-Lübnan İlişkileri: Lübnanlı Dinsel ve Mezhepsel Grupların Türkiye Algılaması (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 6 Kasım 2009 

Tuzhurmatu Türkmenleri: Bir Başarı Hikayesi (Tr - Eng - Ar) 

ORSAM Rapor No: 7 
Kasım 2009 

Unutulmuş Türkmen Diyarı: Diyala (Tr - Eng - Ar) 

ORSAM Rapor No: 8 
BLACK SEA INTERNATIONAL Rapor No: 1 
Aralık 2009 

Karadeniz’in Bütünleşmesi İçin Abhazya (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 9 
Ocak 2010 

Yemen Sorunu: Bölgesel Savaşa Doğru mu? (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 10 
Ocak 2010 

Yemen İç Savaşı: İktidar Mücadelesi, Bölgesel Etkiler ve Türkiye ile İlişkiler (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 11 
Şubat 2010 

Unutulan Türkler: Lübnan’da Türk Varlığı (Tr – Eng – Ar) 

ORSAM Rapor No: 12 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 2 
Şubat 2010 

Rusya Federasyonu’nun Bakışı: Irak Faktörünün Türkiye’nin Ortadoğu Politikasına Etkisi (1990-2008) (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 13 
Şubat 2010 

7 Mart 2010 Irak Seçimleri Öncesi Şii Kökenli Parti ve Seçmenlerin Politik Davranışlarının Analizi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 14 
Şubat 2010 

Seçim Öncesi Irak’ta Siyasal Durum ve Seçime İlişkin Beklentiler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 15 
Mart 2010 

Orsam Heyetinin 7 Mart 2010 Irak Seçimlerine İlişkin Gözlem Raporu (Tr) 

ORSAM Rapor No: 16 
Nisan 2010 

Oman Sultanlığı: Arap Yarımadasında Geleneksel ile Modernite Arasında Bir Ülke (Tr) 

ORSAM Rapor No: 17 
Nisan 2010 

7 Mart 2010 Irak Parlamento Seçim Sonuçlarının ve Yeni Siyasal Denklemin Değerlendirilmesi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 18 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 3 
Mayıs 2010 

Komşuluktan Stratejik İşbirliğine: Türk-Rus İlişkileri (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 19 
Eylül 2010 

Türkiye’ye Yönelik Türkmen Göçü ve Türkiye’deki Türkmen Varlığı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 20 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 4 
Ekim 2010 

Kırgızistan’da Mevcut Durum, İktidar Değişiminin Nedenleri ve Kısa Vadeli Öngörüler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 21 
Kasım 2010 

Irak’tan Irağa: 2003 Sonrası Irak’tan Komşu Ülkelere ve Türkiye’ye Yönelik Göçler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 22 
Ocak 2011 

Türkiye-Yemen İlişkileri ve Yemen’deki Türkiye Algısı (Tr – Eng – Ar) 

ORSAM Rapor No: 23 
Ocak 2011 

Katar-Irak-Türkiye-Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı Projesi Mümkün mü? (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 24 
Ocak 2011 

Kuveyt Emirliği: Savaş ve Barış Arasındaki El Sabah İktidarı ve Türkiye ile İlişkiler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 25 
Ocak 2011 

Hukuki ve Siyasi Yönleriyle Güvenlik Konseyi’nin İran Ambargosu (Tr) 

ORSAM Rapor No: 26 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 5 
Şubat 2011 

Kırgızistan’da Son Gelişmeler: Dün, Bugün, Yarın (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 27 
Şubat 2011 

Mısır Devriminin Ayak Sesleri: Bir Devrin Sonu mu? (Tr) 

ORSAM Rapor No: 28 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 6 
Şubat 2011 

Uluslararası Deniz Hukukunda Kıyı Devletlerinin Gemilere El Koyma Yetkisinin Sınırları: Gürcistan’ın Karadeniz’de Seyreden Gemilere El Koyması (Tr) 

ORSAM Rapor No: 29 
Şubat 2011 

Tunus Halk Devrimi ve Türkiye Deneyimi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 30 
Şubat 2011 

Kerkük’te Mülk Anlaşmazlıkları: Saha Araştırmasına Dayalı Bir Çalışma (Tr) 

ORSAM Rapor No: 31 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 7 
Mart 2011 

Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Gelişmeler ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 32 
Mart 2011 

Suudi Arabistan’da Şii Muhalefet Sorunu ve Etkileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 33 
Mart 2011 

Irak’ta Türkmen Varlığı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 34 
Mart 2011 

Irak’ta Türkmen Basını (Tr – Ar) 

ORSAM Rapor No: 35 
Mart 2011 

Irak’ta Mevcut Siyasi Durum ve Önemli Siyasi Gelişmeler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 36 

ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor No: 1 

Mart 2011 
Eu’s Water Framework Directive Implementation in Turkey: The Draft National Implementation Plan (Eng) 

ORSAM Rapor No: 37 
Mart 2011 

Tunus Halk Devrimi ve Sonrası (Tr) 

ORSAM Rapor No: 38 
Mart 2011 

Libya Savaşı, Uluslararası Müdahale ve Türkiye (Tr) 

ORSAM Rapor No: 39 
Mart 2011 

Tarihten Günümüze Libya (Tr) 

ORSAM Rapor No: 40 

ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor No: 2 
Mart 2011 

İklim Değişiminin Güvenlik Boyutu ve Ortadoğu’ya Etkileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 41 
Mart 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak-1 (Tr) 


ORSAM Rapor No: 42 

ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor No: 3 
Nisan 2011 

Nil Nehri Havzasının Hidropolitik Tarihi ve Son Gelişmeler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 43 
Nisan 2011 

Kuzey Irak’ın Sosyal-Siyasal Yapısı ve Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye ile İlişkileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 44 

ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor No: 4 

Nisan 2011 

Meriç Nehri Havzası Su Yönetimi’nde “Uluslararası İşbirliği” Zorunluluğu (Tr) 

ORSAM Rapor No: 45 
Nisan 2011 

Suriye’de Demokrasi mi İç Savaş mı?: Toplumsal-Siyasal Yapı, Değişim Senaryoları ve Sürecin Türkiye’ye Etkisi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 46 
Mayıs 2011 

Suriye’de İktidar Mücadelesi, Uluslararası Toplumun Tepkisi ve Türkiye’nin Konumu (Tr) 

ORSAM Rapor No: 47 

ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 5 
Mayıs 2011 

Türkiye-Suriye İlişkileri: Sınıraşan Sularda Örnek İşbirliği Olarak Asi Dostluk Barajı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 48 
Mayıs 2011 

Orsam Söyleşileri - 1 Iraklı Araplar, Azınlıklar ve Akademisyenler-1 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 49 
Mayıs 2011 

Orsam Söyleşileri - 2 Irak Türkmenleri-1 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 50 
Mayıs 2011 

Orsam Söyleşileri - 3 Iraklı Kürt Yetkililer, Akademisyenler ve Gazeteciler-1 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 51 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 8 
Mayıs 2011 

75. Yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği Çerçevesinde (Tr) 

ORSAM Rapor No: 52 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 9 
Mayıs 2011 

Afganistan ve Bölgesel Güvenlik (Ortadoğu, Orta ve Güney Asya, Rusya Federasyonu) (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 53 
Mayıs 2011 

Madagaskar: Bağımsızlığın 50. Yılında Kazanımlar, Kaçan Fırsatlar ve Türkiye ile İlişkiler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 54 
Mayıs 2011 

Iraklı Grupların Temel Siyasi Sorunlara Bakışı ve Türkiye İle İlişkiler: Saha Araştırmasına Dayalı Bir Çalışma (Tr) 

ORSAM Rapor No: 55 
Haziran 2011 

Suriye Muhalefeti’nin Antalya Toplantısı: Sonuçlar, Temel Sorunlara Bakış ve Türkiye’den Beklentiler(Tr) 

ORSAM Rapor No: 56 
Haziran 2011 

Seçimler ve Ak Parti’nin Tecrübesi (Tr – Ar) 

ORSAM Rapor No: 57 
Haziran 2011 

12 Haziran 2011 Türkiye Genel Seçimlerinin Ortadoğu Ülkelerindeki Yansımaları (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 58 

Temmuz 2011 Karikatürlerin Dilinden 12 Haziran 2011 Türkiye Genel Seçimlerinin Ortadoğu’daki Yansımaları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 59 
Temmuz 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak - 2 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 60 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 6 
Temmuz 2011 

Mekong Nehri Suları Üzerinde İşbirliği ve İhtilaf (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 61 
Temmuz 2011 

Antalya’da 1-2 Haziran 2011 Tarihlerinde Gerçekleşen “Suriye’de Değişim Konferansı” nın Tam Deşifresi (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 62 
Ağustos 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak - 3 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 63 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 7 
Ağustos 2011 

Görünmez Stratejik Kaynak: Sınıraşan Yeraltı Suları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 64 
Ağustos 2011 

AK Parti’nin 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerindeki Zaferi (Tr – Ar) 

ORSAM Rapor No: 65 
Ağustos 2011 

Karikatürlerin Dilinden Arap Baharı - 1 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 66 
Ağustos 2011 

Karikatürlerin Dilinden Libya İç savaşı ve Uluslararası Müdahale - 1 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 67 
Ağustos 2011 

Somali: Bir Ulusun Yok Oluşu ve Türkiye’nin İnsani Yardım Girişimi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 68 
Eylül 2011 

Karikatürlerde Usame Bin Ladin Operasyonu ve Yankıları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 69 
Eylül 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak - 4 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 70 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 10 
Eylül 2011 

XXI. Yüzyılda Rusya ve Türkiye’nin İran Politikaları (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 71 
Eylül 2011 

Gazze Sorunu: İsrail Ablukası, Uluslararası Hukuk, Palmer Raporu ve Türkiye’nin Yaklaşımı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 72 
Eylül 2011 

Ortadoğu Ülkelerine Dair İstatistikler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 73 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 11 
Ekim 2011 

Anadolu Etki Alanı (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 74 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 12 
Ekim 2011 

Ukraine in Regress: The Tymoshenko Trial (Eng) 

ORSAM Rapor No: 75 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 13 
Ekim 2011 

Kazaklar ve Kazakistanlılar (Tr) 

ORSAM Rapor No: 76 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 14 
Ekim 2011 

İtalya’da Unutulmuş Türk Varlığı: Moena Türkleri (Tr - It) 

ORSAM Rapor No: 77 
Ekim 2011 

ABD’nin Çekilmesinin Ardından Irak Politikasının Bölgesel, Küresel Etkileri ve Türkiye’ye Yansımaları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 78 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 8 
Ekim 2011 

Türkiye’de ve İsrail’de Yapay Sulak Alanlar ile Atıksu Arıtımı ve Atıksuyun Sulama Amaçlı Olarak Tekrar Kullanımı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 79 
Ekim 2011 

Yaklaşan Seçim Öncesi Tunus’ta Siyasal Denklemler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 80 
Ekim 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak - 5 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 184, 
Kasım 2013 
ORSAM Rapor No: 81 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 15 

Ekim 2011 Büyük Güçlerin Afganistan Politikaları (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 82 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 16 
Ekim 2011 

Bölge Devletlerinin Perspektifinden Afganistan (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 83 
Kasım 2011 

Suriye’de Değişimin Ortaya Çıkardığı Toplum: Suriye Türkmenleri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 84 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 9 
Kasım 2011 

Somali’nin Açlık Felaketi: “Siyasi Kuraklık” mı Yoksa Doğal Afet mi? (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 85 
Kasım 2011 

Suriye Politik Kültüründe Tarihsel Pragmatizm, Beşar Esad Dönemi Suriye Dış Politikası ve Türkiye-Suriye İlişkileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 86 
Kasım 2011 

Geçmişten Günümüze Irak Türkmen Cephesi’nin Yapısı ve İdari Durumu(Tr) 

ORSAM Report No: 87 
Kasım 2011 

Turkmen in Iraq and Their Flight: A Demographic Question? (Eng) 

ORSAM Rapor No: 88 
Kasım 2011 

Irak’ta Bektaşilik (Türkmenler – Şebekler – Kakailer) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 89 
Kasım 2011 

Değişim Sürecindeki Fas Monarşisi: Evrim mi? Devrim mi? (Tr) 

ORSAM Rapor No: 90 

Kasım 2011 Arap Dünyasının İstisnai Krallığı: Yerel Aktörler ve Arap-İsrail Uyuşmazlığı Çerçevesinde Ürdün 
Krallığı’nın Demokratikleşme Deneyimleri (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 91 
Aralık 2011 

Türkiye ve Arap Birliği’nin Suriye’ye Yaptırım Kararları ve Olası Sonuçları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 92 

Aralık 2011 Irak’ta İhtilaflı Bölgelerin Durumu (Tr) 

ORSAM Report No: 93 
ORSAM Water Research 
Programme Report: 10 
December 2011 

Turkey and Wfd Harmonization: A Silent, But Significant Process (Eng) 

ORSAM Rapor 94: 
Aralık 2011 

Türkiye-Fransa Krizinde Algının Rolü: Fransızların Türkiye Algısı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 95 
Aralık 2012 

Karikatürlerle Arap Baharı – 2 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 96 
Aralık 2011 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak – 6 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 97 
Ocak 2012 

Karikatürlerin Dilinden Irak’ı Anlamak – 7 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 98 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 17 
Ocak 2012 

Kırgızistan’da Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Türkiye ile İlişkilerine Etkisi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 99 
Ocak 2012 

Türk Siyasal Partilerinin Hatay’daki Suriyeli Sığınmacılar Konusundaki Açıklamaları ve Hatay’daki Siyasi Parti 
Temsilcileri ile Hareketlerin Suriye Olaylarına Yaklaşımları (Mart-Aralık 2011) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 100 
Ocak 2012 

Irak İstatistikleri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 101 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 11 
Ocak 2012 

Emniyetli İçme Suyu ve Sanitasyon Hakkı (Tr) 

ORSAM Rapor No: 102 
Ocak 2012 

Irak Hangi Şartlarda, Nasıl Parçalanabilir? En Kötüye Hazırlıklı Olmak (Tr – Eng) 

ORSAM Rapor No: 103 
Ocak 2012 

Irak’ta Petrol Mücadelesi: Çok Uluslu Şirketler, Uluslararası Anlaşmalar ve Anayasal Tartışmaların Işığında Bir Analiz (Tr) 

ORSAM Rapor No: 104 

ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 12 
Şubat 2012 

Sınıraşan Akiferler Hukuku Taslak Maddeleri Üzerine Bir Değerlendirme (Tr – Eng) 

ORSAM Rapor No: 105 
Şubat 2012 

Irak Hukuk Mevzuatında Azınlıkların Siyasal Hakları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 106 
Şubat 2012 

Irak Hukuk Mevzuatında Azınlıkların Siyasal Hakları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 107 
Şubat 2012 

Uluslararası Hukuk ve Irak Anayasası Açısından Azınlıkların İnsan Hakları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 108 
Şubat 2012 

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) Geleceği (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 109 
Şubat 2012 

Türkiye’nin Yükselişi ve «Bric» Bölgesi (It) 

ORSAM Rapor No: 110 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 13 
Mart 2012 

İran’da Su Kaynakları ve Yönetimi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 111 
Mart 2012 

Suriye Kürt Muhalefetine Eleştirel Bir Bakış (Tr) 

ORSAM Rapor No: 112 
Mart 2012 

İran İslam Cumhuriyetinde Anayasal Sistem ve Siyasi Partiler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 113 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 18 
Nisan 2012 

Mongolia: A Developing Democracy and a Magnet for Mining (Eng) 

ORSAM Rapor No: 114 
Nisan 2012 

Karikatürlerle Suriye Sorununu Anlamak - 8 (Tr) 

ORSAM Rapor No: 115 
Nisan 2012 

Suriye’de Güvenli Bölge Tartışmaları: Türkiye Açısından Riskler, Fırsatlar ve Senaryolar (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 116 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 14 
Nisan 2012 

Fayda Paylaşımı Kavramı, Teorik Altyapısı ve Pratik Yansımaları (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 117 
Nisan 2012 

Musul’a Yatırım Geleceğe Yatırım Demektir (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 118 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 19 
Mayıs 2012 

Ukrayna - Türkiye Ticari Ekonomik Münasebetlerinin Analizi (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 119 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 20 
Mayıs 2012 

Bölgesel Gelişimin Trend ve Senaryolarının Araştırılmasındaki Araç: Jeopolitik Dinamikler (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 120 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 21 
Mayıs 2012 

Kazakistan Siyasi Sisteminin Gelişimi: 2012 Parlamento Seçimleri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 121 
Mayıs 2012 

Musul’da Yerel Siyaset ve Irak Siyasetinde Yeni Dinamikler (Saha Çalışması) (Tr - Eng - Ger) 


ORSAM Rapor No: 122 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 15 
Mayıs 2012 


Irak’ta Su Kaynakları Yönetimi (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 123 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 22 
Haziran 2012 

Küresel Göç ve Avrupa Birliği ile Türkiye’nin Göç Politikalarının Gelişimi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 124 
Temmuz 2012 

Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme On Beş Yıl Sonra (Tr - Eng - Fr) 

ORSAM Rapor No: 125 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 23 
Temmuz 2012 

Rusya’nın Ortadoğu Politikası (Tr) 

ORSAM Rapor No: 126 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 16 
Temmuz 2012 


Yeni Çerçeve Su Kanunu’na Doğru: Su Kanunu Taslağı Üzerine Notlar (Tr) 

ORSAM Rapor No: 127 
Ağustos 2012 

Suriye’de Kürt Hareketleri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 128 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 24 
Eylül 2012 

Günümüz Şartlarında Türkiye - Belarus Ekonomik Münasebetlerinin Gelişimi (Tr - Rus - Eng) 

ORSAM Rapor No: 129 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 25 
Eylül 2012 

Belarus-Türkiye: Devletlerarası İşbirliğinin Pozitif Dinamikleri (Tr - Rus - Eng) 

ORSAM Rapor No: 130 
Kasım 2012 

Suriye Çerkesleri (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 131 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 26 
Kasım 2012 

« Üçüncü Dalga »: Postmodernizmin Jeopolitiği (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 132 
Kasım 2012 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kerkük Ziyareti(Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 133 
Kasım 2012 

Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği (Tr) 

ORSAM Rapor No: 134 
Kasım 2012 

Irak Çerkesleri (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 135 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 27 
Kasım 2012 

Türkiye’nin Eski Sovyet Cumhuriyetleriyle Münasebetlerinin Özellikleri (Tr - Rus - Eng) 

ORSAM Rapor No: 136 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 28 
Kasım 2012 

Türk-Ukrayna İlişkilerinde Entegrasyon Faktörü Olarak Türk-Kırım Münasebetleri (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 137 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 29 
Aralık 2012 

Belarus’un Enerji Politikası ve Belarus’un Rusya ve AB ile Enerji Alanında Geliştirdiği İşbirliği (1992-2011) (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 138 
Aralık 2012 

Birlik mi, PYD’nin Güç Gösterisi mi? Erbil Anlaşmasından Sonra Suriye Kürt Dinamikleri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 139 
Aralık 2012 

Suriye’de Kürtler Arası Dengeler, Rejim Muhalifleri ve Türkiye: Çatışma-İstikrar Ayrımındaki İlişkiler Örüntüsü (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 140 
Aralık 2012 

Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler ve Stratejik İttifak’ın Geleceği (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 141 
Aralık 2012 

Irak’ta Türkmen Eğitiminin Durumu (Tr) 

ORSAM Rapor No: 142 
Ocak 2013 

President Obama’s Second Term: Domestic and Foreign Challenges (Eng) 

ORSAM Rapor No: 143 
Ocak 2013 

2012 Irak Değerlendirmesi ve Irak Kronolojisi (Tr) 

ORSAM Rapor No: 144 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 17 
Ocak 2013 

ORSAM Su Söyleşileri 2011 (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 145 
ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 18 
Ocak 2013 

ORSAM Su Söyleşileri 2012 (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 146 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 30 
Ocak 2013 

2013 Yılında Avrasya: Siyasi ve Ekonomik Analiz (Eng) 

ORSAM Rapor No: 147 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 31 
Ocak 2013 

Kültürler Arası Diyalog: İdil Ural Bölgesinden Büyük Litvanya Knezliğine Belarus-Litvanya Tatarları (Tr - Rus) 

ORSAM Rapor No: 148 
Ocak 2013 

Uluslararası Politika ve Uygarlıklar (Uygarlıklar Çatışması ve Diyalog) (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 149 
Şubat 2013 

David Cameron ve AB: Dönüşü Olmayan Karar (Eng) 

ORSAM Rapor No: 150 


ORTADOĞU TÜRKMENLERİ 

Rapor No: 22 
Mart 2013 

Suriye Türkmenleri: Siyasal Hareketler ve Askeri Yapılanma (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 151 
Nisan 2013 

Irak Kürdistan Bölgesi’nde Demokrasi Süreci ve Sorunları (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 152 
Nisan 2013 

Irak’ta 2013 Yerel Seçimlerine İlişkin Temel Veriler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 153 
Nisan 2013 

Irak’ta Seçim Yasaları (Tr) 

ORSAM Rapor No: 154 


ORSAM Su Araştırmaları 
Programı Rapor No: 19 
Nisan 2013 

Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Kapsamında Sınıraşan Sular (Tr) 

ORSAM Rapor No: 155 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 32 
Mayıs 2013 

Montreux Boğazlar Konferansı Tutanaklarından Tarihe Düşen Notlar ve Kanal İstanbul (Tr) 

ORSAM Rapor No: 156 
Mayıs 2013 


ORSAM Reyhanlı Raporu “11 Mayıs” (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 157 
Mayıs 2013 

Reyhanlı’da Suriyeliler ile Söyleşiler - I (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 158 
Mayıs 2013 

Reyhanlı’da Suriyeliler ile Söyleşiler - II (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 159 
Mayıs 2013 

Reyhanlı’da Suriyeli Kadınlar ile Söyleşiler - III (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 160 
Mayıs 2013 

Reyhanlı’da Suriyeliler ile Söyleşiler (Reyhanlı Saldırısı Sonrası) - IV (Tr - Eng) 

ORSAM Rapor No: 161 
Haziran 2013 

Musul ve Anbar Yerel Seçimleri: Seçim Öncesi Siyasi Durum ve Seçime İlişkin Temel Veriler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 162 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 33 
Temmuz 2013 

Kabotaj, Münhasır Ekonomik Bölge, Petrol ve Doğal Gaz Haklarımız (Tr) 

ORSAM 
Rapor No: 184, Kasım 2013 


ORSAM Rapor No: 163 

Temmuz 2013 Somali’de Bitmeyen Siyasi Kriz (Tr) 

ORSAM Rapor No: 164 
Ağustos 2013 

Suriye’nin Kuzeyindeki Çatışmalar ve Olası Etkileri (Tr-Eng) 

ORSAM Rapor No: 165 
Ağustos 2013 

İl Meclisi Seçimleri ve Musul’un Geleceği (Tr) 

ORSAM Rapor No: 166 
Eylül 2013 

Suriye İç Savaşı, Küresel Aktörler ve Kosova Modeli (Tr) 

ORSAM Rapor No: 167 
Eylül 2013 

Mısır’da Son Dönemde Önde Gelen Laik-Liberal-Solcu Hareketler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 168 
Eylül 2013 

Geçmişin Gölgesinde Mısır’da Darbe (Tr) 

ORSAM Rapor No: 169 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 34 
Ekim 2013 

Türkiye-Kırgızistan Münasebetleri (Tr-Rus) 

ORSAM Rapor No: 170 
BLACK SEA INTERNATIONAL 
Rapor No: 35 
Ekim 2013 

Azerbaycan’da Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Beklentiler ve Gerçekler (Tr) 

ORSAM Rapor No: 171 
Ekim 2013 

2009 Yılı Irak Söyleşileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 172 
Ekim 2013 

2010 Yılı Irak Söyleşileri (Türkmenler – I) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 173 
Ekim 2013 

2010 Yılı Irak Söyleşileri (Türkmenler – III) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 174 
Ekim 2013 

2010 Yılı Irak Söyleşileri (Türkmenler – III) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 175 
Ekim 2013 

2010 Yılı Irak Söyleşileri (Araplar ve Kürtler) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 176 
Ekim 2013 

2011 Yılı Irak Söyleşileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 177 
Ekim 2013 

2012 Yılı Irak Söyleşileri (Tr) 

ORSAM Rapor No: 178 
Kasım 2013 

Reyhanlı’da Suriyeli Kadınlar ile Söyleşiler - V (Tr) 

ORSAM Rapor No: 179 
Kasım 2013 

Reyhanlı’da Suriyeliler ile Söyleşiler - VI (Tr) 

ORSAM Rapor No: 180 
Kasım 2013 

2009 Ortadoğu Söyleşileri (Genel-İran-Afganistan-SuriyeMısır- Körfez Ülkeleri) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 181 
Kasım 2013 

2010 Ortadoğu Söyleşileri (İsrail- Körfez Ülkeleri-Suriye-İran-AB) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 182 
Kasım 2013 

2011 Ortadoğu Söyleşileri (Genel-İsrail-Filistin-Mısır ve Afrika Ülkeleri-Ürdün-İran-Körfez Ülkeleri) (Tr) 

ORSAM Rapor No: 183 Kasım 2013 

2011 Japonya-Vietnam-Rusya-Avrupa Söyleşileri (Tr) 

2011 Suriye Söyleşileri (Tr) 


AKADEMİK KADRO 


Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı 
Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ORSAM Danışmanı, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü 
Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, The Black Sea International Koordinatörü - Atılım Üniversitesi 
Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ORSAM Danışmanı, Uluslararası Antalya ÜniversitesiDoç. Dr. Harun Öztürkler ORSAM Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi 
Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Danışmanı, Gazi Üniversitesi 
Doç. Dr. Özlem Tür ORSAM Danışmanı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler 
Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) ORSAM Danışmanı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Tarih Bölümü 
Habib Hürmüzlü ORSAM Danışmanı 
Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Yrd. Doç. Dr. Canat Mominkulov ORSAM Danışmanı, Al Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Didem Danış ORSAM Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Bayram Sinkaya ORSAM Danışmanı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 
Dr. Jale Nur Ece ORSAM Danışmanı, Deniz Emniyeti ve Güvenliği 
Doç. Dr. Yaşar Sarı ORSAM Danışmanı, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniv. Ögretim Üyesi 
Dr. Süreyya Yiğit ORSAM Danışmanı, Avrasya 
Arif Keskin ORSAM Danışmanı 
Çiğdem Tunç ORSAM Danışmanı 
Gökçen Ekici Oğan ORSAM Danışmanı, Avrasya 
Av. Aslıhan Erbaş Açıkel ORSAM Danışmanı, Enerji-Deniz Hukuku 
D. Halit Yılmaz ORSAM Danışmanı, Güvenlik 
Pınar Arıkan Sinkaya ORSAM Danışmanı, Ortadoğu - ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Volkan Çakır ORSAM Danışmanı, Afrika 
Dr. Göknil Erbaş ORSAM, Karadeniz 
Tamer Koparan ORSAM Yönetici Editörü 
Bilgay Duman ORSAM Uzmanı, Ortadoğu 
Oytun Orhan ORSAM Uzmanı, Ortadoğu 
Fazıl Ahmet Burget ORSAM Uzmanı, Ortadoğu, Afganistan 
Seval Kök ORSAM Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Nebahat Tanriverdi ORSAM Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Shalaw Fatah ORSAM Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Aytekin Enver ORSAM Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Firuze Yağmur Gökler ORSAM Uzman Yardımcısı, Ortadoğu 
Tuğçe Kayıtmaz Mütercim Tercüman 
Uğur Çil ORSAM, Ortadoğu 


ORSAM Su Araştırmaları Programı


Dr. Tuğba Evrim Maden ORSAM Su Araştırmaları Programı Hidropolitik Uzmanı 
Dr. Seyfi Kılıç ORSAM Su Araştırmaları Programı Hidropolitik Uzmanı 


ORSAM DANIŞMA KURULU 

Dr. İsmet Abdülmecid Irak Danıştayı Eski Başkanı 
Av. Aslıhan Erbaş Açıkel ORSAM Danışmanı, Enerji-Deniz Hukuku 
Hasan Alsancak İhlas Holding, Gn.Md.Yrd., Statejik İs Gelistirme ve Dış İliskiler 
Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü 
Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Eski Bakanı, İstanbul Üniversitesi 
Prof. Dr. Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Ali Arslan İstanbul Üniversitesi, Tarih Bölümü 
Başar Ay Türkiye Tekstil Sanayii İşveren Sendikası Genel Sekreteri 
Prof. Dr. Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü 
Doç. Dr. Ersel Aydınlı Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı & Fulbright Genel Sekreteri 
Dr. Serdar Aziz ORSAM Danışma Kurulu Üyesi 
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. İdris Bal TBMM 24. Dönem Milletvekili 
Doç. Dr. Ersan Başar Karadeniz Teknik Üniversitesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı 
Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Başkanı 
Barbaros Binicioğlu Ortadoğu Danışmanı 
Prof. Dr. Ali Birinci Polis Akademisi 
Doç. Dr. Mustafa Budak Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı 
Doç. Dr. Hasan Canpolat Vali, Milli Savunma Bakan Danışmanı 
Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşin Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü 
E. Hava Orgeral Ergin Celasin 23. Hava Kuvvetleri Komutanı 
Doç. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya YÖK Başkanı 
Prof. Dr. Ramazan Daurov Rusya Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü, Direktör Yardımcısı 
Prof. Dr. Volkan Ediger İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü 
Prof. Dr. Cezmi Eraslan Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı 
Prof. Dr. Çağrı Erhan Ankara Üniversitesi, Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü 
Dr. Amer Hasan Fayyadh Bağdat Üniversitesi, Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı 
Mete Göknel BOTAŞ Eski Genel Müdürü 
Osman Göksel BTC ve NAbuCCO Koordinatörü 
Timur Göksel Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi 
Av. Niyazi Güney Prens Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı 
Noyan Gürel ORSAM Danışmanı, SUNEL Ticaret Türk A.Ş. İcra Kurulu Başkanı 
Prof. Dr. Muhamad Al Hamdani Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı 
Numan Hazar Emekli Büyükelçi 
Doç. Dr. Pınar İpek Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Doç. Dr. Toğrul İsmail TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Doç. Dr. Şenol Kantarcı Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Doç. Dr. Nilüfer Karacasulu Dokuz Eylül Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Selçuk Karaçay Vodofone Genel Müdür Yardımcısı 
Prof. Dr. M. Lütfullah Karaman Istanbul Medeniyet Üniversitesi - (SBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Doç. Dr. Şaban Kardaş TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Arslan Kaya KPMG ,Yeminli Mali Müşavir 
Dr. Hicran Kazancı Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi 
İzzettin Kerküklü Kerkük Vakfı Başkanı 
Prof. Dr. Ahmet Kesik Kalkınma Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü 
Doç Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli Çukurova Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Aleksandr Knyazev Rus-Slav Üniversitesi (Bişkek) 
Prof. Dr. Alexandr Koleşnikov Diplomat 
Prof. Dr. Erol Kurubaş Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 
Prof. Dr. Talip Küçükcan Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü 
Daniele Lazzeri Chairman “II Nodo di Gordio” 
Hediye Levent Gazeteci (Suriye) 
Dr. Max Georg Meier Hanns Seidel Vakfı Proje Müdürü (Bişkek) 
Prof. Dr. Mosa Aziz Al Mosawa Bağdat Üniversitesi Rektörü 
Büyükelçi Shaban Murati Arnavutluk Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü 
Dr. Sami Al Taqi Orient Research Center Başkanı 
Prof. Dr. Mahir Nakip Erciyes Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi 
Prof. Dr. Vitaly Naumkin Rusya Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü Direktörü 
Dr. Farhan Ahmad Nizami Oxford Üniversitesi İslami Çalışmalar Merkezi Yöneticisi 
Prof. Dr. Dorayd A. Noori Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Yardımcısı 
Muhammed Nurettin Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi BaşkanıMurat Özçelik Emekli BüyükelçiProf. Dr. Çınar Özen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler BölümüDoç. Dr. Harun Öztürkler ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi 
Prof. Dr. Victor Panin Pyatigorsk Üniversitesi (Pyatigorsk, Rusya Federasyonu) 
Prof. Aftab Kamal Pasha Hindistan Batı Asya Araştırmaları Merkezi Başkanı 
Dr. Bahadır Pehlivantürk TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Doç. Dr. Fırat Purtaş Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı 
Prof. Dr. Suphi Saatçi Kerkük Vakfı Genel Sekreteri 
Safarov Sayfullo Sadullaevich Tacikistan Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı 
Ersan Sarıkaya Türkmeneli TV (Kerkük,Irak) 
Patrick Seale Ortadoğu ve Suriye Uzmanı 
Dr. Bayram Sinkaya ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlşkiler Bölümü 
Doç. Dr. İbrahim Sirkeci Regent’s College (Londra, Birleşik Krallık) 
Dr. Aleksandr Sotnichenko St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) 
Zaher Sultan Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı 
Dr. Irina Svistunova Rusya Strateji Araştırmaları Merkezi, Türkiye-Ortadoğu Araştırmaları Masası Uzmanı 
Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Mehmet Şüküroğlu Enerji Uzmanı 
İlhan Tanır ORSAM Danışma Kurulu Üyesi, Vatan Gazetesi Washington Temsilcisi 
Doç. Dr. Oktay Tanrısever ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölümü 
Prof. Dr. Erol Taymaz ODTÜ, Kuzey Kıbrıs Kampusü Rektör Yardımcısı 
Prof. Dr. Sabri Tekir İzmir Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı 
Dr. Gönül Tol Middle East Institute Türkiye Çalışmaları Direktörü 
Doç. Dr. Umut Uzer İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri 
Prof. Dr. Ermanno Visintainer Vox Populi Direktörü (Roma,İtalya) 
M. Ragıp Vural 2023 Dergisi Yayın Koordinatörü 
Prof. Dr. Vatanyar Yagya St. Petersburg Şehir Parlamentosu Milletvekili, St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) 
Yaşar Yakış Büyükelçi, Dışişleri Eski Bakanı 
Semir Yorulmaz (Gazeteci, Mısır) 


ORTADOĞU ETÜTLERİ YAYIN KURULU 

Meliha Benli Altunışık ODTÜ 
Bülent Aras Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı 
Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi 
İlker Aytürk Bilkent Üniversitesi 
Recep Boztemur ODTÜ 
Katerina Dalacoura Londra Ekonomi Üniversitesi (Birleşik Krallık) 
F. Gregory Gause Vermont Üniversitesi (ABD) 
Fawaz Gerges Londra Ekonomi Üniversitesi (Birleşik Krallık) 
Ahmet K. Han Kadir Has Üniversitesi 
Raymond Hinnebusch St. Andrews Üniversitesi (Birleşik Krallık) 
Rosemary Hollis City Üniversitesi (Birleşik Krallık) 
Bahgat Korany Durham Üniversitesi (Birleşik Krallık) 
Peter Mandaville George Mason Üniversitesi (ABD) 
Emma Murphy Durham Üniversitesi (Birleşik Krallık) 


ORTADOĞU ANALİZ YAYIN KURULU 

Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü 
Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı 
Doç. Dr. Hasan Canpolat Vali, Milli Savunma Bakan Danışmanı 
Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, The Black Sea International Koordinatörü - Atılım Üniversitesi 
Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı 



ORSAM 
Süleyman Nazif Sokak No: 12-B Çankaya / Ankara 
Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48 
www.orsam.org.tr, orsam@orsam.org.tr 


*****