2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2017 Salı

SURİYE ORTADOĞUNUN SİGORTASI



SURİYE ORTADOĞUNUN SİGORTASI


Halep Milletvekili İsmet Mahli: Suriye, Ortadoğu’nun Sigortası 


12 Ağustos 2011 
2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ 
0RTADOGU  ANALİZİ,
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 



Halep Milletvekili ve Türkiye-Suriye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli, Türkiye-Suriye sınırında yaşanan olayların arkasında emperyalist ülkelerin rejim değişikliği planının bulunduğunu söyledi. Halep Milletvekili İsmet Mahli, “Suriye, Ortadoğu’nun sigortasıdır. Suriye çökerse, düşerse, Ortadoğu da çöker ve biter. Türkiye’de dahil Ortadoğu’daki tüm ülkeler, birkaç parçaya 
bölünür ve Büyük Ortadoğu Projesi uygulanır. Çünkü, Ortadoğu’nun en güçlü ülkesi, bu işin sigortası Suriye’dir. BOP’un önündeki tek engel Suriye’dir” dedi. 




Amerika’nın da arasında bulunduğu emperyalist ülkelerin ülkesini birkaç parçaya bölebilmek için olaylar yarattığını ve bunu homojen nüfus ve etnik yapısını barındıran Suriye’de, din ve mezhep savaşına götürmeye çalıştıklarını belirten Halep Milletvekili İsmet Mahli, Ses Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “Türk medyasının da arasında bulunduğu yabancı medya, gerçekleri yansıtmıyor. 
Bugün seçim olsa Beşşar Esat yüzde 80 destekle yeniden iktidara gelir. Ama, Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle Temmuz ayının ilk haftası yapılması gereken seçimler bile tehlikede. Parlamentonun görev süresi 6 Mayıs 2011 tarihinde doldu ve seçimlerin Temmuz ayının ilk haftası yapılması kararlaştırıldı. 
Yasaya göre 90 gün içerisinde yani 6 Ağustos tarihine kadar seçim yapılamazsa, parlamento, yeni seçim tarihi belirleyene, seçimler yapılana kadar görevine 
devam edecek” diye konuştu. 

Suriye parlamentosunda 3 dönemdir görev yapan Halep Milletvekili İsmet Mahli, ‘ABD ile emperalist ülkeler’ diye tanımladığı ülkelerin, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve BOP’u yaşama geçirebilmek için Ortadoğu’yu yok etmek istediğini savundu. 

Ülkesinde yaşananların önceden yazılan bir senaryonun uygulanması olduğunu anlatan Halep Milletvekili Mahli, şunları söyledi: “Suriye’yi parçalamak isteyen dış güçler, MOSSAD ve Hariri’nin adamları aracılığıyla Lübnan ve Ürdün gümrüklerinden rüşvet karşılığında, önceden geçirdiğini sandığımız silahları kullandırmaya başladı. Cahil bir grup insanı, para ile özellikle cuma günleri, herkesin gittiği cami çıkışlarında toplayıp ‘reform istiyoruz. Hürriyet istiyoruz’ sloganları ile yürüyüş yapılıyormuş gibi cep telefonlarına kaydedip, 
dünyaya yayarak, bir isyan varmış gibi göstermeye çalıştı. Dış medya da bunu böyle kullanırken, milyonlarca insanın yönetime destek yürüyüşünü görmediler. Türk medyası da bu oyunda gerçekleri göstermedi. Suriye’de yaşananlar, önceden tezgahlanan oyundur...” 

Türkiye’ye sığınan 8 bin üzerindeki Suriyelinin birçoğunun sınır bölgesinde oturduğunu, ancak aralarında olaylara karışanların da bulunduğunu öne süren Halep Milletvekili İsmet Mahli, “Türkiye’ye giden ya da sınır bölgesinde açıklama yapanların bir bölümü, Cizr El Şugur kentinde olayları yapan ve öldürdükleri vatandaşın, askerlerin kimliklerini sahte olarak kullananlardır. Öldürdüklerinin 
kimliklerini alıp, sahte isim ve ünvanlarla açıklama yapıyorlar. Türk medyası da yabancı medya gibi bu olaylarda gerçekleri yansıtmıyor” diye konuştu. 

Suriye’de hiçbir olay yaşanmadan önce, Amerika ve İngiltere’nin Türkiye Büyükelçilikleri ile konsolosluklarının, Hatay’da resmi yetkililerle görüşüp, Yayladağı ve Cilvegözü Sınır Kapısı’nda inceleme yapması ve olası olayların olması halinde vatandaşlarını geri çekme planı yapmasına şaşırdığını anlatan Halep Milletvekili İsmet Mahli, “Ülkede hiçbir olay yok, ama olay olacak diye hazırlık var. Bunu duyduğumda şoke oldum. Birileri olayların olacağın biliyor. Peki o ülke vatandaşlarından giden var mı? Hepsi duruyor. Rahat yaşıyorlar 
ve sınır kentlerinin dışında olaylar yok. Sadece çizilen senaryoyu kullanıyorlar” ifadesinde bulundu. 

Suriye Devleti ve Hükümeti’nin reformları çok önceden hızla yaptığını, bazı reformlar için de çalışmada bulunduğunu anlatan Halep Milletvekili Mahli, ülkede maaşların arttırıldığını, 100 bin geçici işçinin kadroya alındığını, mazot fiyatlarının yüzde 25 ucuzladığını, vatandaşın resmi kurumlara olan borçlarının ertelenip, 5 yıl vadeye yayıldığını, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Basın Kanunu hazırlığı yapıldığını ifade etti. 

*Bu söyleşi İskenderun Ses Gazetesi’nden Akın Bodur tarafından yapılmış, 27 Temmuz 2011 tarihinde Ses Gazetesi’nde yayınlanmıştır. ORSAM 




SURİYE BAAS REJİMİ



SURİYE BAAS REJİMİ 

Leble-Lazkiye Milletvekili Dr. Haldun El Kassam: “ Reformlar İçin Zamana İhtiyacımız Var ” 

12 Ağustos 2011 
2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ 
0RTADOGU  ANALİZİ,
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 




28 Haziran 2011 tarihinde Lazkiye’den Dr. Haldun El Kassam (Leble-Lazkiye Milletvekili), Necdet Züreyka (Lazkiye Yazarlar Birliği Başkanı), Kladis Matar (Lazkiyeli yazar) ve Yusuf Baluş (Vahdet Gazetesi, Lazkiye) Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Şubesi’nin davetlisi olarak Antakya’ya geldiler. 
Antakyalı gazetecilerle birlikte Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Şubesi’nde Suriyeli konuklarla buluştuk. Daha sonra eski bir Antakya evinin restorasyonuyla oluşturulan Saklıkent’te uzun uzun sohbet ettik. 
Kassam, Genç ve dinamik. Avukat. 
Dört yıldır Baas Partisi’nden Milletvekili. ‘ Kim Okursa ’ ve ‘ Başlığın Altında ’ adlı iki romanı yayınlanmış. Dedesi Şeyh İzzettin El Kassam, Suriye’de ve Filistin’de direnişin kahramanlarından biri. Günümüzde, ‘İslâmi Direniş Hareketi’nin (HAMAS) askeri kanadının ‘İzzettin El Kassam Tugayları’ olarak adlandırılmasıyla Şeyh İzzettin Kassam’ın anısının yaşatılması amaçlanmaktadır. Dr. Haldun El Kassam, kendi bakış açısıyla Suriye’de olup bitenleri aktardı. 



Haldun El Kassam: Türkiye ile Suriye bir ailedir. Vizelerin kalkması ile aileler birleşmiştir. ABD’nin yönlendirmesiyle Suriye’ye gelen silahlı teröristler kasabaları ve köyleri yakıp yıktılar. 370 Suriyeli asker şehit düştü. 1700 kişi yaralandı. 

Esad’ı desteklemek ve olayları kınamak için başta Şam’da 2,7; Halep’de 1,8; Lazkiye’de 1,2; Haseke’de 1 milyon olmak üzere Suriye’nin her yerinde aynı gün 11,8 milyon kişi sokağa çıktı. Suriye’de Baas Partisi’nin 3,5 milyon üyesi var. Parlamentodaki muhalefet partilerinin oluşturduğu ittifak olan ‘Cephe’nin 600 bin üyesi var. Demek ki Cumhurbaşkanı Esad’a halkın desteği var. Muhalefet, iktidarı devirmek istiyorsa bunu demokratik yollarla yapmalıdır. Gazze’de, Afganistan’da insanların yok edilmesine bakılmıyor. Suriye’ye bakılıyor. Beş milyon Iraklı mülteci var ama haber bile olmuyor. 

Suriye’de sadece din ve mezhep temelli parti kurmak yasaktır. Cumhurbaşkanı Esad Alevi-Sünni veya din ayrımı yapmıyor. Eşi Sünni. Çocukları Hıristiyan okulunda. Suriye’yi kurarken Müslüman-Hıristiyan, Alevi-Sünni ayrımı yapmadık. Lazkiye’de Alevi, Şam’da ise Sünni bürokrat daha çoktur. 

Kladis Matar: Bakın, ben Hıristiyan Arap bir bayan olarak Suriye dışında başka bir ülkede bu kadar rahat yaşayamam. Suriye’de mezhep ve din sorulmaz. 

 ( Matar’ın yayınlanmış dokuz kitabı bulunuyor. www.gladysmatar.net ) 

ORSAM: Cisr El Şuur’dan Hatay’a sığınanların ev ve dükkanlarına başkalarının sahiplendiği iddiaları var. ‘Şabbiha’adı verilen Suriye derin devletinin vurucu timinin ve ‘muhabbarat’ın vatandaşları acımasızca ezdiği söyleniyor. “Yönetime güvenmiyoruz. 
Hürriyet, adalet ve özgürlük istiyoruz” diyorlar. Cisr El Şuur’da olaylar başlayınca hem şehir merkezindekiler ve hem de köylüler bir gün içinde bölgeyi terk etmişler. Kimisi Suriye’nin farklı bölgelerine, kimisi de Lübnan ve Türkiye’ye kaçmış. Bu iddialar konusunda düşünceleriniz nedir? 

Haldun El Kassam: Çadırkentlerde onları yöneten birileri var mı? Buna bakmak gerekiyor. Herkesin isteği bir mi? Yoksa, farklı mı? Buna dikkat etmeliyiz. 

ORSAM: Hiç hatanız yok mu? Suriye’nin geleceği üzerine planlarınız nelerdir? 

Haldun El Kassam: Elbette var. Rüşvet, mahkemeler başta olmak üzere devlet kurumla-rında gevşeklik, göz yummalar, kayırmalar var. 
Bunları denetlemek ve ortadan kaldırmak için iki ay önce (Nisan 2011) bir kurum kuruldu. Hükümetin kontrolü dışında olan bu kurumun üyeleri arasında avukatlar, akademisyenler ve başka meslek mensupları bulunuyor. Merkezi Şam’da bulunan bu kurumun her il merkezinde de şubesi açıldı. Ayrıca, seçim yasası değişiyor. İnternette yayınladı ve halkın görüşleri internet üzerinden alınmaya başlandı. Cezaevleri, ordu ve istihbaratta da düzenlemeler, reformlar yapılıyor. Her konuda reform yapmaya başladık. Ancak, zamana ihtiyacımız var. 

Yetkisiz arama yapılması yasaklandı. Olaylar sırasında askerlerin halka karşı silah kullanması yasaklandı, sadece cop verildi. Esad, “Her vatandaşın akan kanı benim kanımdır” dedi. Askerde sadece cop olduğu için canlı canlı öldürüldüler. 

Suriye içinde dış güdümlü bir kitle de var. Bunlar, ne yapsak tatmin olmayacaktır. ABD, İsrail ve bazı geri kalmış Arap ülkeleri bu güdümlü 
kitleyi kullanıyor. Türkiye, Ürdün ve Lübnan’a yakın sınır köy ve kasabaları silahlandırılıp ayaklandırılıyor. Esad, çevre ülkelere sığınanlara “Evinize dönün” çağrısı yaptı. 

Suriye’de 10 parti seçime girebiliyor. Ayrıca, bağımsızlar da var. 10 partiden Baas dışındakiler ‘Cephe’ adıyla ittifak yapmışlardır. Parlamentoda Baas Partisi’nin 140, muhalefet partilerinden oluşan Cephe’nin 60, bağımsızların 50 milletvekili vardır. Suriye’de seçim barajı bulunmamaktadır. 
Bir parlamenter, 75-100 bin oy ile çıkabilmektedir. Sadece, din, mezhep ve etnik içerikli partilerin kurulmasına karşıyız. 

Örneğin, Alevi veya Sünni partisi olmamalıdır. 


Suriyeli muhaliflerin ülke dışında toplanmasına gerek yok. Özgürce Suriye’de toplanabilirler. Nitekim Şam’da muhalifler özgürce toplantı yaptılar. 

Suriye’de mazot 15 Suriye Lirası. Hayat ucuz. Son üç yılda, emekliler dahil olmak üzere memurların maaşları yüzde 300 arttırıldı. Sağlık ve eğitim bedava. İlk 8 yıl eğitim zorunludur. Üniversiteye kadar bir çocuğa ailenin yapacağı bütün masraf 500 Doları geçmez. 

Suriye’de Kürtlerin kimliksiz olması bizim hatamız değildir. Suriye Kürtleri Irak kökenlidir. Irak’ta savaştan kaçarak 1950’li yıllarda Suriye’ye sığınmışlardır. 
Aslında, Türkiye’ye gitmek istemişlerdi ama Başbakan Adnan Menderes Türkiye’ye kabul etmeyince Suriye’ye geldiler. Artık, Suriye Kürtlere kimlik 
veriyor. 37 bin Kürt kimlik almak için başvuruda bulundu. 

Suriye’de 2003’den beri 1,4 milyon Iraklı, 1948’den beri 900 bin Filistinli, 60 bin Lübnanlı ve 20 bin Moritanyalı sığınmacı bulunuyor. Onlara da Suriye vatandaşlığı ve kimlik verilmedi. 

1960 yılında Tunus’un da, Suriye’nin de nüfusu 7 milyondu. 2011’de Tunus’un nüfusu yine 7 milyon. Ama, Suriye’nin nüfusu 23 milyon oldu. 


ORSAM: Son sözünüz? 

Haldun El Kassam: ABD, Irak’tan çekilmeden önce Suriye’nin Iraklılaşmasını istiyor. Bütün çabası bu yöndedir. Suriye ile Türkiye hem komşu, hem dost, hem de akraba. Ancak, Türkiye ile Suriye karşı karşıya getirilmek, savaştırılmak isteniyor. İki ülke arasında var olan dostluğun gelişmesini istiyoruz. 

* Bu söyleşi 28 Haziran 2011 tarihinde Antakya’da Hasan Kanbolat tarafından yapılmıştır. ORSAM 


***

SURİYE İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU



SURİYE İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU


Suriyeli İnsan Hakları Savunucusu Emel Atasi ile Söyleşi 
29 Haziran 2011 
2011 SURİYE SÖYLEŞİLERİ 
0RTADOGU  ANALİZİ,
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 



Suriye’nin Humus Vilayeti kökenli Atasi ailesi Suriye siyasal yaşamında geçmişten günümüze önemli roller üstlenmiştir. Atasi ailesi içinden 1966-1970 yılları arasında Devlet Başkanlığı yapmış Nurettin Atasi ve Baas Partisi’nin önde gelen isimlerinden ve bakanlık yapmış Cemal Atasi gibi siyasi figürler çıkmıştır. Günümüzde de Atasi ailesi önemli roller üstlenmeye devam ediyor. Suriye muhalefetinin önemli gruplarından biri özellikle insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleridir. Örneğin Suhair Atasi tarafından oluşturulan “ Cemal Atasi Forumu ” faaliyetlerinin yasaklanmasının ardından internet üzerinden rejim muhalifi çalışmalarına devam etmektedir. Bir diğer muhalif Atasi ailesi mensubu ise Fransa’da yaşayan insan hakları savunucusu Emel Atasi’dir. Fransa’da etkin konumda bulunan ve Fransız karar alıcıları etkileme potansiyeline sahip Emel Atasi ile Antalya Konferansı sırasında mülakat gerçekleştirdik. Atasi, ORSAM ile liberal kesimin Suriye’deki halk ayaklanmasına bakışını ve Beşar Esad sonrası döneme ilişkin beklentilerini paylaştı. 

ORSAM: Suriye rejimi tamamen gayrı meşru bir yönetim midir yoksa Suriye toplumu içinde belli bir oranda da olsa meşruiyete sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? 



Emel Atasi: Suriye rejimini Arap Alevi rejimi olarak tanımlamak doğru değildir. Suriye’yi yönetenler ve ekonomik kaynaklarını toplayanlar toplamda 200 kişiyi geçmemektedir. Rejimi de Esad ailesi olarak tanımlamak daha doğrudur. Arap Alevi rejimi olarak değil. Esad ve çevresindekiler Arap Alevi kökenlidir ancak Arap Alevi düşüncesi ile hareket edilmemektedir. Esasen bizler Arap Alevi, Hıristiyan şeklinde konuşmaktan da hoşlanmıyoruz. Burada Antalya’da bütün bu gruplardan insanlar bir aradadır. 

ORSAM: Bahsettiğiniz 200 kişilik yönetim kadrosunun pozisyonları nedir? 

Emel Atasi: Bunların büyük çoğunluğu yüksek askeri pozisyonlarda bulunmakta dır. Bunun yanı sıra Beşar Esad’ın kuzeni Rami Maluf ülke ekonomisini kontrol etmektedir. Bütün ülke gelirleri bu aileye gitmektedir. Bu merkezdeki yapının çevresinde para ile çıkar ilişkileri ile kendilerine bağladıkları gruplar bulunmakta dır. Örneğin Şam’da 3 kattan yüksek bina inşa edilememektedir. Şimdi bu insanlara izinler verilerek Şam ve Halep’in zengin insanları bağlanmaya çalışılmaktadır. Şu anda sokaklarda olanlar fakir insanlardır. 
Örneğin benim ailem Humus’ludur. Atasi ailesi bu şehirdendir. Önde gelen bir aile olmakla birlikte sokaktaki göstericilerle birlikte yer almaktadır. Yönetim, Kürtleri de satın almaya çalışmaktadır ancak vatandaşlık vererek de onları kendi tarafına çekemeyecektir. 

ORSAM: Suriyeli Kürtlere daha fazla hak verilmesi durumunda rejim destekçisi cepheye geçmeleri mümkün müdür? 


Emel Atasi: Bu çok zor bir durumdur. Hatta imkansızdır. Çünkü Kürt halkının psikolojisi Şam’da yaşayanlar ya da Arap Bedevilerden 
farklıdır. Kürtleri satın alamazlar. Kürtler geçmişi unutmamaktadır, daha fazla hak istemektedir. Sizin ilk sorunuza yanıt olarak rejimi sadece para ile satın alınmış fakir insanların desteklediğini söyleyebilirim. Dini ayrımlar hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum. 
Çünkü bu bizi bütünleştirmiyor bölüyor. Suriye’de çok fazla sayıda insanın desteğe ve paraya ihtiyacı bulunmaktadır ve rejimin destekçi bulması da kolaydır. Mesela Şam’da düzenlenen rejim yanlısı gösteriler için okullara gidilerek gösteriye katılmaları konusunda baskı yapıldığını biliyoruz. Katılmak dışında başka seçenekleri bulunmayan insanlardan söz ediyoruz. İnsanlar rejimden korkmaktadır. Baskı, işkence uygulanmaktadır. Eğer isteklerine uymazsan hapse gitme olasılığı bulunmaktadır. 

Sonuç olarak Suriye toplumunun en fazla %20 ile %30’u arasında bir kesimin rejimi desteklediğini söyleyebiliriz. Esasen buna çıkar ilişkisi olduğu için tam bir destek olarak nitelemek doğru da olmayacaktır. Suriyelilerin yaklaşık %17’si ülke dışında yaşamaktadır. Bunları da rejim karşıtı olarak saymak gerekmekte dir. 

ORSAM: Rejimin yıkılması durumunda ülkede Irak benzeri bir iç savaş yaşanması olasılığı var mıdır? 

Emel Atasi: Suriye, Irak ve Libya’dan farklı özelliklere sahiptir. Biz burada Antalya’da farklı düşünen gruplar diyalog kurmaya çalışıyoruz. 
İslamcı, komünist veya diğer farklı görüşlere sahip kişilerle görüşüyorum ve ortak bir nokta bulmaya çalışıyoruz. Olumsuz tarafları bir kenara bırakıyoruz. Suriyeli farklı kesimler birbirini tanımadığı için birbirinden korkuyordu. Ancak şimdi birbirimizi tanımaya başladık. Ben Avrupa’da yaşıyorum ve İslamcılardan korkmuyorum. Ama onları da çok yakından tanımıyorum. Burada onlarla  konuştuğumda son derece açık fikirli olduklarını görüyorum. Demokrasiden, güçler ayrılığından bahsediyorlar. 

ORSAM: Ancak Ortadoğu’nun gerçeklerinden biri de etnik ve mezhepsel tanımlamaların siyaset üzerindeki etkisidir. Örneğin Mısır’da Mübarek gittikten sonra Hıristiyanlara yönelik bazı saldırılar oldu. Suriye’de böyle bir ihtimal var mıdır? 

Emel Atasi: Suriye tamamen farklıdır, böyle bir şey Suriye’de yaşanmayacaktır. Suriye’de halk Baas Partisi ve Esad ailesinden nefret etmektedir. Ancak Arap Alevilerden nefret etmemektedir. Arap Aleviler burada bizimle birliktedir. Suriye Devrimi’nin önde gelen kesimlerinden biri Suriyeli gençlerdir. Olgunluk son derece önemlidir ve Suriye’nin olgunluğundan gurur duyuyorum. Suriye’de istikrarsızlık olmaması için burada çalışıyoruz. 

ORSAM: Yani Suriyeli kimliğinin daha güçlü olduğunu ve barışçıl bir geçiş dönemi mi yaşanacağını söylüyorsunuz? 

Emel Atasi: Bence böyle olacaktır. Rejim düşerse bu sürecin diğer ülkeler  dekinden daha hızlı olacağını düşünüyorum, öyle umuyorum. 
Ancak daha yapmamız gereken çok fazla şey var. Bizler Suriye dışında yaşayan %17’lik kesim olarak yüksek eğitimli ve entelektüel bir geçmişe sahibiz. Bizlerin daha fazla çalışması gerekmektedir. 

ORSAM: Peki, Suriye dışında yaşayan bu kesimin ülkede bulunmadığı için rejim değişikliğini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? 


Emel Atasi: Eğer rejim düşerse Suriye’ye verecek çok şeyimiz olduğuna inanıyoruz. Örneğin Fransa’da yaşayan Tunuslular devrim sonrası geçiş sürecine büyük katkı sağladılar. Ekonomi ve insan hakları alanlarında katkı sundular. Buna benzer olarak bizim bu örgütlenmemiz de yeni bir anayasa konusunda çalışabilir. Çok fazla yapmamız gereken şey olduğunu biliyoruz ve biz buna hazırız. 

ORSAM: Libya benzeri bir uluslararası müdahaleye nasıl bakıyorsunuz? 

Emel Atasi: Bu Suriye için imkansızdır. Biz Suriye ordusunun rejime verdiği desteği keserek bizim yanımızda yer almasını bekliyoruz. 

ORSAM: Böyle bir ihtimal var mı? 

Emel Atasi: Olabilir. Şu an için zor gözüküyor ancak olasılık dahilindedir. 

ORSAM: Eğer uluslararası müdahaleyi imkansız görüyorsanız rejim değişikliği için tek koşul ordunun saf değiştirmesi mi oluyor? 

Emel Atasi: Suriye’de Arap Alevilerin tamamı Esad’ı desteklemiyor. Bazı önde gelen Arap Alevi din adamları da Esad’ı iktidarı bırakması konusunda zorlayabilir. Çünkü onlar rejim dışından tüm Suriye halkının bir ve bütün olduğunu daha iyi görmektedirler. 
Aynı zamanda Arap Alevi aydınların da bu gerçeği gördüğünü düşünüyorum. Bu rejim değişikliği için diğer bir olasılıktır. Diğer bir olasılık, bizler Batı’da çalışan insanlarız. Örneğin ben Fransa’da çalışıyorum. Yurt dışında etkin konumda bulunan Suriyeliler bulundukları ülke yönetimleri, BM üzerinde baskı uygulayarak bir çözüm bulunmasına yardımcı olabilir. Fransa ve diğer bazı Avrupa ülkeleri 
Suriye’ye siyasi olarak baskı uygulamaktadır. Hiçbirimiz Esad rejimi ile beraber yaşamak istememektedir. Ve yönetim masum insanları öldürmeye devam ederse uluslararası müdahale bizim istemediğimiz bir durum olsa da dünyanın kararı olacaktır. Suriye halkı yalnız değildir. İnsan haklarının korunması tüm insanlığın sorumluluğundadır. Dünya genç yaştaki Hamza gibilerin öldürülmesine sesiz kalamaz. 

ORSAM: Antalya Konferansından bulunan grupların Suriye içinde etkili olduklarını söyleyebilir miyiz? 

Emel Atasi: Bazıları Suriye’den gelmektedir ve etkinlikleri vardır. Suriye Devrimi, İslam ya da herhangi bir partiye dayanmamaktadır. 
Zaten Suriye’de siyasal partiler zayıftır çünkü bir siyasal yaşam söz konusu değildir. Dolayısıyla Suriye’de devrimi gerçekleştirenler partiler değil sıradan halktır, gençlerdir. Buradaki toplantıda da birçok sıradan genç yer almaktadır. 

ORSAM: Rejimin yıkılması durumunda hangi siyasi gücün iktidara yakın olduğunu düşünüyorsunuz? Müslüman Kardeşler Hareketinin başa geçmesi olasılığı sizi kaygılandırıyor mu? 

Emel Atasi: Önemli olan demokratik bir siyasi yapının inşa edilecek olmasıdır. Örneğin Tunus’ta devrimin ardından birçok siyasal parti kuruldu. Belki Suriye’de böyle olacaktır. Bu bir seçenektir. 

ORSAM: Rejimin yıkılması durumunda nasıl bir Suriye düşünüyorsunuz? 

Emel Atasi: Biz Türkiye modelinin uygulanmasını istiyoruz. Türkiye modelinin İslami demokrasi olduğunu da düşünmüyorum. Suriye halkının Türkiye’ye güvendiğini ve Başbakan Erdoğan’ı beğendiğini biliyorum. Suriye halkı Batı’ya açılmak istiyor. İnsanlar Türkiye gibi olmanın hayalini kuruyor. 

ORSAM: Türkiye Suriye muhalefetini desteklemek adına neler yapabilir? 

Emel Atasi: Türkiye bize yardım edebilir. Türkiye bizi anlayabilir. Biz her türlü Batı müdahalesini reddediyoruz. Ancak Türkiye ve Fransa’yı tercih ediyoruz. Çünkü bizim Türkiye ile bir geçmişimiz var. Birbirimizi tanıyoruz. Özellikle Türk dizi ve filmlerinin Ortadoğu’da yaygınlaşmasıyla bu tanımayı daha da arttı. Suriye halkı İsrail’e ve Batı’ya güvenmemektedir. Türkiye, Suriye rejimine baskı uygulamak ve Batı üzerindeki etkisini kullanarak muhalif harekete destek verebilir. 

Türkiye’nin Obama yönetimi üzerinde bir etkinliği var, Batı ile yakınlar. Örneğin şu aşamada Türkiye Şam Büyükelçisini geri çekebilir. 
Ben aynı zamanda bir Fransız vatandaşı olarak Fransa’nın Şam Büyükelçisini geri çekmesi yönünde çaba sarf ediyorum. Bunun yanı sıra Türkiye’nin Halep şehri ile ekonomik ilişkileri vardır. Halep şehri ve işadamları ticari çıkarları nedeniyle protestoları desteklememektedir. 
Rejimin yanında yer almaktalar. Türkiye’nin buradaki ticaret üzerinde etkisi vardır. Bu gücünü kullanarak Halep’in bizim tarafımıza geçmesi sağlanabilir. 

ORSAM: Halep’te bazı azınlık gruplarının da rejimi desteklediğini söyleyebilir miyiz? 

Emel Atasi: Evet, Halep’te örneğin Ermeniler yaşamaktadır. Fransa’da da çok sayıda Ermeniler bulunmaktadır. Onlara bu toplantılara katılmalarını söylediğimde reddettiler. Kürtler de Halep’te sesizdir. Halep Üniversitesi’nde 500 kişilik bir gösteri oldu ancak bu sayı azdır. 

ORSAM: Suriyeli Kürtler, Araplarla aralarında eşitlik olmasını savunmaktadırlar. Araplar eşitlik ilkesini kabul etmekte midir? 

Emel Atasi: Kürtler Araplara güvenmemektedir. Ben bunu anlayabiliyorum. Ancak yeni Suriye’de demokrasi olacaktır. Kendi hayatlarını yaşama haklarına kavuşacaklar. Kürt dilini konuşabileceklerdir. Resmi dil ve eğitim dili Arapça olacaktır ancak okullarda Kürtçe ikinci dil olacaktır. Eğer geleneklerine saygı duyar ve siyasal örgütlenmelerine izin verilir, tüm Suriyelilerle aynı haklar tanınırsa sorun kalmayacağını düşünüyorum. 

ORSAM: Bazı Suriyeli Kürt partiler Irak benzeri bir otonom yapı talep etmektedirler. Siz ve Konferans bu taleplere nasıl yaklaşmaktadır? 

Emel Atasi: Biz Kürtlerin bizimle birlikte yaşamak istediklerine inanıyoruz. Kardeşlerimiz olarak kalacaklarına inanıyoruz. Fransa’da Korsika sorunu var, İspanya’da Bask var, Türkiye’de de benzer sorunlar yaşıyorsunuz. 
Kürtlerle oturup konuşulur. Diyalog olursa birbirimizi daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. 
Bence bu sorun liberal değerler ve özgürlük ile çözülebilir. İyimser olmalı ve en iyi çözümü bulmalıyız. 

ORSAM: Antalya’daki muhaliflerin rejim değişikliğini sağlayacak potansiyele sahip olduğunu düşünüyor musunuz? 

Emel Atasi: Biz tek başımıza rejimi değiştiremeyiz. Biz burada Suriye Devrimi’ni desteklemek için bulunuyoruz. Sadece Suriye halkı 
devrimi gerçekleştirebilir. Bizim de yapmamız gereken birçok şey vardır. Biz buradayız çünkü Suriye halkı bunu istemektedir. 

ORSAM: Son olarak bu konferanstan beklentilerinizi anlatabilir misiniz? 

Emel Atasi: Muhalefet ve bazı işadamları bu konferansı organize etmektedir. Bu konferans farklı grupların birbirini keşfetmesi için bir 
fırsattır. Ben Suriye Devriminin başarıya ulaşacağına inanıyorum. Birçok grup ve insanın aynı hedefi söz konusudur. Konferans da bu 
sürece katkı sağlayacaktır. 

ORSAM: Sayın Atasi çok teşekkür ediyoruz. 


* Bu Söyleşi 1 Haziran 2011 tarihinde ORSAM Ortadoğu Danışmanı Doç. Dr. Veysel Ayhan ve ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan tarafından Antalya’da düzenlenen 
“Suriye’de Değişim Konferansı” sırasında gerçekleştirilmiştir.