Kaya gazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaya gazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2017 Salı

Dolardaki Kırılma Büyürken…


Dolardaki Kırılma Büyürken…


BÜLENT ESİNOĞLU
 03 Ekim 2017, 14:43

   Önce Enerji Gündeminden çok Önemli bir haberle başlamak istiyorum.

Biliyorsunuz, ABD tarafından çokça propaganda edilen, Kaya Gazı ya da Kraking petrol var. Son günlerde, başta Fransız Petrol devi Total olmak üzere Kraking petrolün  80 doların altında Satılması halinde, zarar yazıyor diye resmi bir açıklamada bulundu.

Daha sonra kaya petrolüne milyarlarca dolar kredi veren Amerikan Merkez Bankası bir açıklama yaptı. Daha sonra WSJ bu açıklamaları yayınladı.

Kaya gazı ve kaya petrol yatırımı yapacaklara kredi veren bankalar batma noktasına geldi.

Normal petrol kuyusu yatırımı bir milyon dolarla yapılırken, kaya petrolü için beş milyon dolar gerekmekteydi. Halen de öyle…

Hatırlarsınız Amerika 2016 yılı itibariyle kendi kendine enerji bakımından yeterli ülke olarak ilan edilmişti.

Şimdi gelinen noktada, kaya gazı ve kaya petrolü üreten şirketler, Amerikan devletine bizi kurtarın diye başvuruda bulunmuşlar.

Bunların da ötesinde, Almanya’ya kaya gazı ve petrolü pahalı olduğu için almadı.

Bunun ne anlama geldiğini şimdilik bir kenara bırakıp asıl dolar üzerinde baskı yapacak diğer gelişmelere bakalım.

Petro-dolarları Suudi Arabistan ve Amerika’nın birlikte oluşturduğunu herkes bilir.

1974 yılında, Suudi Prens ve Henry Kissinger Suudi petrolünün dolar ile satılmasına karar verirler.

Başkan Nixson, tamda bu anlaşmadan bir yıl önce, altın konvertibilitesinden çıkmıştı. Yani Altın standardından çıkmıştı.

Suudi Arabistan petrol karşılığında Amerikan doları almaya başlıyordu. Bu anlaşmada, kâğıt doların karşılığı altın değeriyle garantiye alınmamıştı.

Suudi Arabistan, Londra Borsasından gizlice altın satın alıyor, doları dampinge uğratıyordu. Birçok bankadan altın alıp dolar veren Suudiler dolara güveni zayıflattı.

Kissinger ve Hazine Sekreteri William Simon bu duruma karşı bir plan geliştirdi.

Eğer Suudiler petrolü dolarla fiyatlarsa, petrole karşılık gelen dolarları Amerikan bankalarında biriktirecekti.

Biriken bu dolarlar, borç almak isteyenlere ve ülkelere, ABD ve İngiltere bankalarınca verecekti.

Böylece biriken dolarlar küresel ekonomiye yardım edecek, Amerika da fiyat istikrarını sağlayacaktı.

Böylece petrol almak isteyenler, ABD ve İngiltere bankalarından dolar satın alacak, aldıkları bu dolarlarla petrol satın alacaklardı.

Çünkü böylece, herkes için dolar gereksinmesi ortaya çıkacaktı.

Bu işin arkasında, Suudileri tehdit eden bir durum yoktu. Kissinger planı mükemmel bir şekilde işledi.

43 yıl sonra Tekerlek boşa çıktı. Dünyada dolara olan güven düştü.

Çin petrol satmak isteyen ülkelere, isterlerse, Yuan ile ödeme yapacağını bildirdi.

Sözü edilen Yuan, altına konvertibilite edilmiş Yuan olduğu için, dolara göre daha güvenilir bir karşılık buldu.

Çin Rusya’dan petrol alıyor. Altına konvertibl Yuan veriyor. Keza İran petrolünü Yuan karşılığında satıyor.

Yuan majör rezerv para olmamasına karşın Şangay altın borsasında, değişim yaparak petrol alımını gerçekleştiriyor.

Böylece petrol, Yuan ve altın yoluyla doları elimine etmiş oluyor.

BRİCS ülkeleri Çin’in petrol-yuan-altın antlaşmasını onayladılar.

Venezüella da bu antlaşmayı imzaladı.

Rusya dünyada petrol ihraç eden ikinci Venezüella yedinci ülkedir.

Diğer petrol ihraç eden ülkelerin de bu antlaşmayı imzalaması beklenmektedir.

Böylece Kissinger’ın 1974’den beri yürürlükte olan petro-dolar siteminin sonuna gelinmiş olacaktır.

Dünyada tartışma şudur; dolarla ticaret nasıl sonlandırılır? Yuan ile mi? Altın ile mi? Euro ile mi?

Eğer altın yeniden değişim değeri referansı olursa, Altın’ın onsu 10 bin dola olur diye görüş bildirenler var.

Eğer yeniden altın standardına dönülmek mecburiyetinde kalınırsa, FED’in durumu ne olacak?

Doların referans değeri olmasında güven kayboldukça, BİTCOİN gibi sanal paralar da ortaya çıkmakta ve dolar buradan da zarar görmektedir.

Doların son durumu budur. Altın neden yükseliyor. Dolar neden değer kaybediyor? Sorularının cevabı bu gelişmelerde olduğu bellidir.

Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com

https://www.ulusal.com.tr/dolardaki-kirilma-buyurken-makale,6645.html

***

20 Şubat 2017 Pazartesi

ABD’NİN KÜRESEL REKABETİNDE KAYA GAZININ YERİ: ENGELLER VE AVANTAJLAR BÖLÜM 2


ABD’NİN KÜRESEL REKABETİNDE KAYA GAZININ YERİ: ENGELLER VE AVANTAJLAR BÖLÜM 2


3.Kaya Gazının Elde Edilmesi ve Kullanımında Karsılasılan Avantaj ve Engeller 

Kaya gazının elde edilmesi ve kullanımı bir taraftan bazı avantajlar sağlarken diğer taraftan çesitli engellerle de karsılasmaktadır. Bu durumun zamanla avantajlarının artması, engellerinin ise azalması söz konusudur. 

3.1.Kaya Gazının Avantajları 

Kaya gazı, petrol ve doğalgazın alternatifi olarak gündeme gelmistir. Kayaçların gözeneklerinde bulunan küçük orandaki doğal gazlara kaya gazı denir. Kaya gazı ya da seyl, ince taneli ve konvansiyonel olmayan enerji sınıfına giren bir türdür.27 Kaya gazı olarak bilinen seyl gazı, kil, kuvars ve kirecin karısımından meydana gelen fosil yakıtı ve doğal gazdır. Kaya gazı doğal gazdan farklı olarak daha derinlerde yer alır ve kayanın yüzeyine yapısık halde ya da çatlakların arasında sıkısmıs durumdadır. 

Kaya gazının elde edilmesi ile gaz rezerv oranı artar, gaz miktarındaki artıs gaz ücretlerinde düsme meydana getirir, Dthalat ve enerjiye olan bağımlılık azalır, ayrıca birbirleri ile bağlantılı olan pazarlar ve yan sanayileri güçlenirken istihdam oranı artar.28 Bunlar gerçekten de kaya gazı açısından önemli avantajlardır. Çünkü enerjiye olan bağımlılığın azalması tüm ülkelerin istediği bir durumdur. 

ABD, Çin, Kanada ve Avustralya kaya gazının çıkarılmasına önem veren ülkeler arasında yer almaktadırlar. Bunların rezerv avantajları ile yeterli teknolojileri kendilerini ön plana çıkarmaktadır. Kaya gazı enerjide dengeleri tamamen değistirebilecek bir kaynak konumunda olup, artan enerji talebini karsılama potansiyeli bakımından bir avantaj tasımaktadır. Kaya gazı sayesinde enerji ihracatında tekel olan ülkelerin tekeli zayıflayarak kırılacaktır. Özellikle Rusya bu durumdan endise duymaktadır. Bazı ülkelerin ise enerjide alıcı konumdan satıcı konuma bile gelebileceği uzmanlar tarafından öngörülmektedir. Bunun en büyük avantajı ise petrol ve doğalgazı bulunmayan ülkelerin avantajına olacaktır, bu 
ülkelerden biri de Türkiye’dir.29 

Kaya gazı devrimi ABD'ye ucuz yakıt sağladığı ve dısa bağımlılığı çok aza indirdiği için muazzam bir rekabet üstünlüğü ve jeopolitik bakımdan rahatlık sağladı. Kuzey Amerika’daki kaya gazı devrimi, LNG’nin artması nükleer rönesansın darbe yemesi, yenilenebilir enerjinin ağır sübvansiyon ihtiyacı sebebiyle arka plana konulması, temiz yakıt olarak bilinmekte olan doğal gazın durumunu çok iyi duruma getirmektedir. Petrol ve doğal gazda konvansiyonel olmayan yakıtların ortaya çıkarak ticarilesmesi geleneksel denge durumların değistirmeye baslamıstır. İçinde bulunduğumuz, yasadığımız dönemde köklü değisimler yasanmaktadır. Bu köklü değisimler; politika, ekonomi, teknoloji ve finans alanlarında, jeopolitik güç dengesinde ve enerji düzenlerindedir. Yeni dinamikler sebebiyle enerjide kurallar değismektedir. Dünya enerji arz-talep-jeopolitik haritası ve dengeleri yeniden biçimlenmektedir.30 

3.2.Kaya Gazı Dle Dlgili Engeller 

Kaya gazının elde edilmesi ve kullanılması ile ilgili engeller; teknolojik, ekonomik, çevresel ya da ekolojik, bürokratik ve politik engeller olarak ifade edilebilir. Kaya gazının çıkarılma süreci zorluklarla doludur. Bu zorluk ya da engeller devletlerin kaya gazına yönelmesi kararından dahi vaz geçirebilecek derecededir. 

Kaya gazını çıkartabilmek için normal petrol kuyularından farklı bir teknoloji kullanmak gerekmektedir. Bu teknoloji ise günümüzde sadece ABD’nin elinde 
bulunmaktadır. Öncelikle dikey değil yatay kuyu delmek, arkasından da bu yatay bağlantı boyunca 30-40 yerde derin delikler açıp, çok yüksek basınçta her kuyu için yaklasık 3 bin ton ile 20 bin ton arasında su vermek suretiyle kayaları çatlatmak gerekmektedir.31 Kaya gazı üretiminde yatırımcılar bakımından kaya gazın üretmenin temel riskleri rezerv hesaplaması yoluyla çıkan hatalar ve bununla iliskili olarak yapılan üretimin istenen düzeylere gelememesidir.32 

Kaya gazı konusunda önemli problem mülkiyet hakları meselesidir. ABD’de toprağın altında bulunan her sey arazinin sahibine aittir. Dolayısıyla Arizona’da veya Teksas’ta arazisinde petrol, doğalgaz veya kaya gazı bulunan bir kisi süratli bir biçimde bunu çıkarıp para kazanmak istemektedir. Avrupa, Rusya, Çin ve Türkiye’de ise toprağın altındaki servet devlete ait bulunmaktadır. Bu noktada herhangi bir arazide değerli bir madde saptanması araziye sahip kisinin basını derde sokmaktadır, araziler kamulastırılıyor ve arazinin sahibi bulunanlara pay hakkı verilmeden isletiliyor. Avrupa’da kaya gazının gelisememe nedenlerinden biri de bu durumdur.33 

Kaya gazı ile ilgili önemli engellerden biri de ekonomik engellerdir. Enerji fiyatlarındaki farklılık ülkelerin rekabet gücünü derinden etkilemektedir. Sermaye, ticaret ve teknoloji akıs istikametini değistirmekte, küresellesme gerilerken kaynak milliyetçiliği, Batı’daki ekonomik yükselis göstermektedir.34 Kaya gazının önündeki en önemli ekonomik engel bu gazın yüksek maliyetli olusudur. Kaya gazının çıkarılma maliyeti, doğalgaza göre 2 kat fazladır. 

Kaya gazı çıkarılması için yapılan her bir çatlatmanın maliyeti üç yüz bin ile bes yüz bin dolar arasındadır. Bunun çıkarılması normal bir petrol kuyusunun yedi ya da sekiz katı maliyete karsılık gelmektedir.35 Maliyetlerin bu kadar yüksek olması ise bazı devletlerin kaya gazını ekonomik kaynak olarak görmemelerine neden olmaktadır. 

ABD’deki kaya gazı üretimi öncesinde, ABD ve Avrupa’daki doğal gaz fiyatları birbirine yakın olarak değerlendirilmektedir. ABD’de kaya gazının yaygın hale gelmesiyle AB’deki doğal gaz fiyatları ABD’ye göre yaklasık 5 kat, Japonya’daki doğal gaz fiyatları da 8 kat yüksektir. Bu nedenle özellikle petro-kimya, demir-çelik, çimento, alüminyum üreticilerinin Avrupa’daki tesisleri kapatarak ABD’ye yönelme olasılığı yüksektir. Bu sektörler Avrupa’da yaklasık 4 milyonluk istihdam olusturmaktadır. Bu sektörlerin üretim tesislerini ABD’ye kaydırması durumunda, Avrupa’daki issizlik oranlarında önemli bir artıs olması beklenmektedir.36

Kaya gazı ile ilgili bir diğer önemli engel durumu olarak karsımıza ekolojik ya da çevresel engeller çıkmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları, ekonomik sebeplerle, enerji arzında tahmin edildiği kadar yüksek bir paya ulasamayabilir. Fosil yakıtların hala günümüz enerjisine hükmetmesi, görünür gelecekte de öyle kalacak olması basta sera etkisi, asit yağmurları ve hava kirliliği gibi çevre endiselere sebep olmaktadır.37 

Kaya gazının çıkarılması ile ilgili endiseler de vardır. Basta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri, kaya gazının çıkarılması asamasında kullanılan kimyasal maddelerin yer altı sularına karısma olasılığı bulunduğunu ve bunların insan sağlığına ileri düzeyde zarar vereceği konusunda ısrarcıdır. İklim değisikliği uzmanları da kaya gazının bir fosil yakıt olduğunu ve yüksek oranda karbondioksit içerdiği için endise duymaktadır. 38 

Kaya gazının çıkarılması ve kullanımı ile engelleri; fosil yakıt kullanımına sürekli devam edilmesi, yer altında bulunan suyun kirlenmesine sebep olması, depremin olusma riskleri, konvansiyonel gaza nazaran %3.5-%12 aralığında daha fazla karbon ya da emisyon salınımı, yasam yerlerinin ihlali, çevre kirliliği, habitat dengesini bozma, yer altı dengesini farklılastırması gibi çevresel ve toplumsal tepkilere neden olması olarak da ifade edebiliriz.39 

Çevresel zarar olasılığı ile alakalı olarak kaya gazı endüstrisine yöneltilen elestiriler, hidrolik çatlatma isleminde kullanılmakta olan sıvının, yeraltı su kaynaklarını kirletebilecek tehlike içeren kimyasal maddelerden olusması, kuyuların çelik ve beton kaplamalarının düzgün, sağlam yapılmaması ihtimali nedeniyle, yeraltı suyuna gazın karısması sonucunda zararlı bir durum olusması, gazın yeryüzüne çıkartılırken meydana gelebilecek doğalgaz kaçakları, karbondioksitten çok daha fazla sera gazı etkisi içeren metanın atmosfere salınması olasılığı olarak da saymak mümkündür. Hidrolik çatlatma sonrasında yüzeye dönen atık sular, tuz ve radyoaktif maddelerle kirlenmis halde olup, yer üstü su kaynakları ve doğal yasam için zararlı, tehlikeli olmaktadır. Tüketilen büyük oranda su, zaten kıt olan su kaynaklarını da bitirmektedir denilmekte dir.40  Çevresel riskler kaya gazı üretimi arttıkça çoğalmaktadır. 
Çatlama islemleri sırasında uygulanan asırı basınçtan ötürü, yeraltında sismolojik etki sebebi ile küçük depremler riski vardır.41 

Sonuç 

Enerji, bütün ülkeler bakımından ekonomik ve politik yönleriyle büyük önem 
tasımaktadır. Enerji kaynakları sahipliği, ülkelerin ekonomik düzeylerini, güç ve politik etki kapasitelerini doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple çesitli enerji kaynaklarına düsük maliyetle, kesintisiz ve yeterli erisim olarak tanımlanabilecek enerji güvenliği tüm ülkeler için bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir. 

Küresel enerji talebinin büyük miktarı fosil yakıtlarla sağlanmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde oranlarının azalması tahmin edilmekle beraber, 2035’ten itibaren tüm enerji gereksiniminin %75’inin hidrokarbon enerji kaynaklarından sağlanacağı öngörülmektedir. Bu açılardan kaya gazıyla ilgili yasanan ilerlemeler, jeopolitik denklemde de değisiklikleri gündeme getirebilme potansiyeli tasımaktadır. 

ABD’de 10 yıldan beri genis bir biçimde üretilmeye baslanan kaya gazı, benzer 
jeolojik özelliklere ve kaya gazı rezervlerine sahip olan diğer bölgelerde de alternatif bir doğalgaz kaynağı olarak gündeme gelmistir. Özellikle mevcut durumda enerjide net ithalatçı durumunda olan ülkeler bakımından bu rezervlerin değerlendirilmeye alınması önemli avantajlara sebep olacaktır. Küresel ölçekte çoğalan kaya gazı üretimi, doğal gaz ve petrol ticaretini de etkileyecektir. 

ABD için kaya gazı stratejik ve ekonomik önemi haizdir. Küresel dünyada enerji kaynaklarını kontrol edebilen ülkeler diğer ülkelere karsı büyük bir avantaj elde etmis olacaktır. Kaya gazının yokluğu ekonomik ve politik bir mahrumiyeti, varlığı ise ciddi bir avantajı ve rakiplere üstünlüğü ifade etmektedir. ABD, hegemonyasını sürdürebilmek adına kaya gazını bir kaldıraç olarak kullanmak istemektedir. ABD için kaya gazı üretimi, yüksek maliyetine ve dezavantajlı yönlerine rağmen stratejik, politik ve ekonomik öncelikler arasındadır. Teknolojideki gelismelerle birlikte kaya gazının çıkarılma maliyetinin azalacağı da öngörülmektedir. Ancak çevresel etkileri itibariyle de son derece dikkatli çıkarılması gereken hassas bir enerji kaynağı olduğu anlasılmaktadır. 

ABD kaya gazı sahipliğini, bir taraftan kendi enerji bağımlılığını azaltmak diğer taraftan, büyük güçlere karsı üstün ya da avantajlı konumunu sürdürmek bakımından jeo-ekonomik ve jeo-politik hegemonyanın sürdürülebilirlik sartı olarak algılamaktadır. Kaya gazının ABD’nin ekonomik avantajları göz önüne alındığında söz konusu hedefe hizmet edeceği öngörüsü yapılabilir. 

Hegemon güç hegemonyasını sürdürmek için bir taraftan ekonomik ve politik bakımdan güçlü hale gelmeye yönelik stratejiler izler, diğer taraftan rakiplerinin aldığı pozisyonu da gözetir ve onları sınırlamaya, engellemeye ya da kontrol etmeye çalısır. ABD için de benzer bir durum söz konusudur. 

ABD kaya gazını benzer amaçlara ulasmada bir ekonomik ve politik araç olarak düsünmektedir. Çünkü ABD, kaya gazı ile bir taraftan en önemli rakipleri olan Rusya, Çin ve AB ülkeleri gibi aktörlere karşılaştırmalı üstünlük sağlamış olmakta, diğer taraftan enerji kaynakları için diğer rakiplerine ekonomik kaynak aktarmamış kendi olanaklarına kavuşmaktadır. Özellikle 1970’lerden beri ABD’nin güç kapasitesinin düşmeye başladığına dair yapılan analizler de nazara alınırsa, kaya gazının ABD’ye hegemonik üstünlüğünü sürdürmede bir araç olarak katkı yapabileceği sonucu çıkarılabilir.

DİPNOTLAR;


1 Doç.Dr. Zafer AKBAS, Düzce Üniversitesi Uluslararası Dliskiler Bölümü, zaferakbas@duzce.edu.tr 
2 Esra PALA, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,    esrapala1@hotmail.com  
3 Doğan Üçok, “Jeopolitik Enerji ve Amerika içi/dısı Kaya Gazı”, http://cumartesiokulu.sabanciuniv.edu/jeopolitik-enerji-ve-amerika-icidisi-kaya-gazi Erisim:02.10.2014 s.1. 
4 Abdullah Ural, “ABD’nin Enerji Hakimiyeti Teorisi ve Büyük Ortadoğu Projesi”Akademik Orta Doğu, Cilt 3, Sayı 2, 2009, s.131. 
5 Diplomatik Gözlem, “Dünya Siyaseti Yeniden Biçimleniyor”, http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/18180/dunya-siyaseti-yeniden-bicimleniyor.htm, Erisim:12.05.2014. 
6 Pınar Akçalı, “Dünya Siyasetinde Orta Asya”, http://akademikperspektif.com/2014/03/31/doc-dr-pinar-akcali-roportaji-dunya-siyasetinde-orta-asya, Erisim:12.05.2014 
7 Deniz Tören, “Enerji Güvenliği ve NATO Bağlamında Büyük Ortadoğu Projesi”, http://www.tuicakademi.Org/Dndex.Php/Kategoriler/Diğer/1017-Enerji-Guvenliği-ve-Nato-Baglamında-Buyuk-Ortadoğu Projesi, Erisim:11.05.2014 s.1 
8 Armağan Kuloğlu, “ ABD’nin Enerji Hakimiyeti Teorisi ve Orta Doğu Projesi NATO’nun Doğu’ya Doğru Genislemesi, Değisen NATO ve Bu Değisimde Enerjinin Rolü”, Stratejik Analiz, Cilt 5, No.54, Ekim 2004 s.138 
Erisim:11.05.2014 
9 Zbigniew Brzezinski,”ABD’nin Enerji Hakimiyeti Teorisi ve Orta Doğu Projesi Büyük Satranç Tahtası: 
Amerika’nın Önceliği ve Bunun Jeostratejik Gerekleri”, Ertuğrul Dikbas ve Ergun Kocabıyık(Çev.), Sabah Kitapçılık, Dstanbul 1998, s.139 10 Abdullah Ural, s.141. 
11 Deniz Ülke Arıboğan, Büyük Resmi Görmek, Dstanbul, 2013, Timas Yayınları, s.62 -63. 
12 Gültekin Sümer, “Amerikan Dıs Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dıs Politik Kültürü”, Uluslararası İliskiler, Cilt 5, Sayı 19 (Güz 2008), s. 121. 
13 Muharrem Yılmaz, “Enerji Politikaları ve Jeo Strateji” 
http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/Muharrem-Yilmaz-Makalesi-Gorus-82.pdf, Erisim:03.05.2014 s.1 
14 Kemal Pehlivanoğlu, “İki Dev Ekonomi Geleceği " Kaya " da Buldu! ”, Aktüel Dergi, 
http://www.aktuel.com.tr/dergi/2013/09/26/iki-dev-ekonomi-gelecegi-kaya-da-buldu, Erisim:12.05.2014. 
15 U.S. Government Accuntability Office, http://www.fms.treas.gov/fr/13frusg/GAO-Statement-2013.pdf, Erisim Tarihi: 23.10.2014, s.26. 
16 OECD Economic Outlook, “General Assessment Of The Macroeconomic Situation”, 
http://www.oecd.org/eco/outlook/general-assessment.pdf, s.11, Erisim Tarihi: 23.10.2014. 
17 United Nations, “World Economic Situation and Prospects 2014”, 
http://www.un.org/en/development/desa/policy/wesp/wesp_current/WESP2014_mid-year_update.pdf, Erisim Tarihi: 23.10.2014, s.5. 
18 Baha Erbas, “Enerji Devrimi ve Kaya Gazı” 19 Aralık 2013 Persembe 
"http://www.usasabah.com/rss/Yazarlar.xml"Erisim:07.06.2014 
19 Kemal Pehlivanoğlu, Erisim:12.05.2014. 
20 Seyit Arslan, “Küresel Dengeleri Sarsmaya Aday Enerji: Kaya Gazı” 3 Haziran 2013 
"http://medya.aksiyon.com.tr/aksiyon//images/favicon.gif" 
21 Mehmet Öğütçü, “Küresel Enerji Ekonomisinde Yeni Dinamikler: Türkiye Nasıl Konumlanmalı?”, 
http://esiad.org.tr/wp-content/uploads/2014/02/Mehmet.pdf, Erisim: 12.05.2014. 
22 Cenk Sevim, “Kaya Gazının Uluslararası Enerji Politikalarına 
Etkileri”,http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-9576/kaya-gazinin-uluslararasi-enerji-politikalarinaetkiler-.html, Erisim:13.05.2014. 
23 Namık Yalçın, “Kaya Gazı (Shale Gas)” http://www.dogalgaz.com.tr/yayin/219/kaya-gazi-shalegas_6551.html#.U3e44dJ_sXs, Erisim:12.05.2014 
24Ahmet Cangüzel Taner, “Amerika Birlesik Devletleri Petrollü Kaya Gazı Üretimi, Petrollü 
Seyl Gazı Sanayi ve Küresel Doğalgaz Fiyatları”, http://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2011/07/Amerika, Erisim:12.05.2014. 
25The British Petroleum, “BP Energy Outlook 2030”, http://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/statisticalreview/
BP_World_Energy_Outlook_booklet_2013.pdf, p.75. Erisim:12.05.2014. 
26 Hazar Enerji Enstitüsü, Caspian Tv, “AB Komisyonu 3 Ay Dçinde Enerjide Bağımlılığı Azaltacak Öneriler 
Hazırlayacak”, http://www.caspiantv.net/contentJx.aspx?cID=2447&t=ab-komisyonu , Erisim:02.10.2014. 
27 Seyit Arslan, “Küresel Dengeleri Sarsmaya Aday Enerji: Kaya Gazı” 
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/rss_rssMainPage.action", Erisim:12.05.2014 
28 Emine Filoğlu, “Dünya’da ve Türkiye’de Doğal Gaz ve Shale Gas (Kaya Gazı) Teknolojileri ve 
Ticareti”, http://www.icci.com.tr/2013/sunumlar/OT13_Emine_Filoglu.pdf Erisim:07.05.2014. s.20. 
29 Yunus Emre Sarıbuğa, “Enerjide Dengeleri Değistirecek Bir Kaynak: Kaya Gazı”, 
http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/enerjide dengeleri degistirecek bir kaynak kaya-gazı/8046#adimage-0, Erisim:05.05.2014 
30 Mehmet Öğütçü, s.1-2. 
31 Sabiha Kötek, “ Seyl Gazı Ne Kadar Çevreci?”, 02.09.2013, http://www.enerjigunlugu.net/seyl-gazi-ne-kadarcevreci_4749.html#.VEjNPiKsV1Y, Erisim:12.05.2014. 
32 Özgür Demirtas, “Enerji Piyasasındaki Son Gelismeler ve Kaya(Seyl)Gazı” İktisadi Arastırmalar Bölümü 
Haziran 2013 ,http://ekonomi.isbank.com.tr Erisim:12.05.2014 s.18 
33 Seyit Arslan. 
34 Mehmet Ögütçü,s.4. 
35 Sabiha Kötek, Erisim:12.05.2014. 
36 Diplomatik Gözlem, “ Kaya Gazının Uluslararası Enerji Politikalarına Etkileri ”, 
http://www.diplomaticobserver.com"  12. 03.2014 
37 Mehmet.Öğütçü,s.3. 
38 Berivan Tapan, “Kaya Gazı Enerjide Devrim mi?”, www.aktuel.com.tr/gundem/2013/27.11.2013, Erisim: 
08.05.2014 
39 Emine Filoğlu, s.20. 
40 Özgür Demirtas,s.18. 
41Sabiha Kötek, Erisim: 12.05.2014 


KAYNAKÇA; 

Abdullah Ural, “ABD’nin Enerji Hakimiyeti Teorisi ve Büyük Ortadoğu Projesi”Akademik Orta Doğu, Cilt 3, Sayı 2. 2009, ss.131-147. 
Ahmet Cangüzel, “Amerika Birlesik Devletleri Petrollü Kaya Gazı Üretimi, Petrollü Seyl Gazı Sanayi ve Küresel Doğalgaz Fiyatları”, 2012, www.fmo.org.tr/..Amerika-Birlesik-Devletleri-Petrollü-Kaya-Gazı-Üretimi 
Armağan Kuloğlu, “ ABD’nin Enerji Hakimiyeti Teorisi ve Büyük Orta Doğu Projesi NATO’nun Doğu’ya Doğru Genislemesi,Değisen NATO ve Bu Değisimde Enerjinin Rolü”, Stratejik Analiz, Cilt 5, No.54, Ekim 2004, ss.137-138. 
Baha Erbas,“Enerji Devrimi ve Kaya Gazı”, "http://www.usasabah.com/rss/Yazarlar.xml"Erisim:07.06.2014 
Berivan Tapan, “Kaya Gazı Enerjide Devrim mi?” www.aktuel.com.tr/gundem/2013/27.11.2013 15:46 Erisim:08.05.2014 
Cenk Sevim, “Kaya Gazının Uluslararası Enerji Politikalarına Etkileri”,
http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-9576/kaya-gazinin-uluslararasi-enerji-politikalarina-etkiler-.html, Erisim:13.05.2014. 
Deniz Tören, “Enerji Güvenliği ve NATO Bağlamında Büyük Ortadoğu Projesi”, 
http://www.tuicakademi.Org/Dndex.Php/Kategoriler/Diğer/1017-Enerji-Guvenliği-ve-Nato-Baglamında-Buyuk-Ortadoğu Projesi,   Erisim:11.05.2014. 
Deniz Ülke Arıboğan, Büyük Resmi Görmek, Dstanbul, Timas Yayınları, 2013 
Diplomatik Gözlem “Dünya Siyaseti Yeniden Biçimleniyor”, 
http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-8180/dunya-siyaseti-yeniden-bicimleniyor.htm, Erisim:12.05.2014. 
Doğan Üçok, “Jeopolitik Enerji ve Amerika içi/dısı Kaya Gazı”, 
http://cumartesiokulu.sabanciuniv.edu/jeopolitik-enerji-ve-amerika-icidisi-kaya-gazi Erisim:02.10.2014 
Emine Filoğlu, “Dünya’da ve Türkiye’de Doğal Gaz ve Shale Gas (Kaya Gazı) Teknolojileri ve Ticareti”, 
http://www.icci.com.tr/2013/sunumlar/OT13_Emine_Filoglu.pdf   Erisim:07.05.2014 
Gültekin Sümer, “Amerikan Dıs Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dıs Politik Kültürü”, Uluslararası Dliskiler, Cilt 5, Sayı 19 (Güz 2008), ss. 119-144. 
Kemal Pehlivanoğlu, “Dki Dev Ekonomi Geleceği "Kaya" da Buldu!”, Aktüel Dergi, 
http://www.aktuel.com.tr/dergi/2013/09/26/iki-dev-ekonomi-gelecegi-kaya-da-buldu,   Erisim:12.05.2014. 
M.Namık Yalçın, “Kaya Gazı (Shale Gas)”, 13 Subat 2013 
http://www.dogalgaz.com.tr/yayin/219/kaya-gazi-shale-gas_6551.html#.U3e44dJ_sXs,   Erisim:13.07.2014 
Mehmet Öğütçü, “Küresel Enerji Ekonomisinde Yeni Dinamikler: Türkiye Nasıl 
Konumlanmalı?”, http://esiad.org.tr/wp-content/uploads/2014/02/Mehmet.pdf,   Erisim: 12.05.2014. 
Muharrem Yılmaz, “Enerji Politikaları ve Jeo Strateji” 
http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/Muharrem-Yilmaz-Makalesi-Gorus-82.pdf,   Erisim:03.05.2014. 
Özgür Demirtas “Enerji Piyasasındaki Son Gelismeler ve Kaya (Seyl) Gazı”,,  http://ekonomi.isbank.com.tr Erisim:12.05.2014 ss.1-18. 
Pınar Akçalı, “Dünya Siyasetinde Orta Asya”, 
http://akademikperspektif.com/2014/03/31/doc-dr-pinar-akcali-roportaji-dunya-siyasetinde-orta-asya, Erisim:12.05.2014 
Sabiha Kötek, “ Seyl Gazı Ne Kadar Çevreci?” 02.09.2013, 
http://www.enerjigunlugu.net/seyl-gazi-ne-kadar-cevreci_4749.html#.VEjNPiKsV1Y,   Erisim:12.06.2014. 
Seyit Arslan, “Küresel Dengeleri Sarsmaya Aday Enerji: Kaya Gazı”, 
"http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/rss_rssMainPage.action"Erisim:12.05.2014 
The British Petroleum,“BP Energy Outlook 2030”, 
http://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/statistical-review/BP_World_Energy_Outlook_booklet_2013.pdf, Erisim:19.10.2014. 
Yunus Emre Sarıbuğa, “Enerjide Dengeleri Değistirecek Bir Kaynak: Kaya Gazı”, 
http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/enerjidedengeleridegistirecekbirkaynakkaya-gazı/8046#ad-image-0,Erisim:05.05.2014 
Zbigniew Brzezinski, “ABD’nin Enerji Hakimiyet Teorisi ve Büyük Orta Doğu Projesi, Büyük Satranç Tahtası: Amerika’nın Önceliği ve Bunun Jeostratejik Gerekleri”, Ertuğrul Dikbas ve Ergun Kocabıyık(Çev.), Sabah Kitapçılık, Dstanbul 1998, ss.138-139. U.S. Government Accuntability Office, 
http://www.fms.treas.gov/fr/13frusg/GAO-Statement-2013.pdf, Erisim Tarihi: 23.10.2014. 
OECD Economic Outlook, “General Assessment Of The Macroeconomic Situation”, 
http://www.oecd.org/eco/outlook/general-assessment.pdf, Erisim Tarihi: 23.10.2014. 
US Government Spending, 
http://www.usgovernmentspending.com/download_multi_year_2000_2020USb_G0f#copypas 
te, Erisim Tarihi: 23.10.2014. 
United Nations, “World Economic Situation and Prospects 2014”, 
http://www.un.org/en/development/desa/policy/wesp/wesp_current/WESP2014_mid-year_update.pdf, Erisim Tarihi: 23.10.2014. 

***

ABD’NİN KÜRESEL REKABETİNDE KAYA GAZININ YERİ: ENGELLER VE AVANTAJLAR BÖLÜM 1




ABD’NİN KÜRESEL HÂKİMİYET REKABETİNDE KAYA GAZININ YERİ: ENGELLER VE AVANTAJLAR, BÖLÜM 1 



Zafer AKBAŞ*1 
*Doç.Dr. Zafer AKBAS, Düzce Üniversitesi Uluslararası Dliskiler Bölümü, zaferakbas@duzce.edu.tr 
Esra PALA**2 
**Esra PALA, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, esrapala1@hotmail.com

DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ DENKLEMİ VE OLASI YAN ETKİLERİ  
Özet 

Günümüzde enerji kaynaklarına sahip olan devletler küresel rekabette diğer aktörlere karsı avantajlı durumdadır. Enerji bağımlılığı salt bir ekonomik sorun olmanın ötesinde bir güvenlik sorunu olarak da ele alınmaktadır. ABD dünyanın hegemon ülkesi olarak, küresel hâkimiyetini sürdürmeye çalısmaktadır. ABD’nin hegemon gücünün azaldığına dair yapılan analizlerin bir kısmı ekonomik parametlere dayanmaktadır. Enerji kaynakları, bu parametreler içinde önemli bir yer isgal etmektedir. 

ABD dıs politikalarının önemli bir uğras alanı, enerji kaynaklarının kontrolü, çesitlendirilmesi, güvenliği konularıdır. ABD için, örneğin Ortadoğu ve Kafkaslar gibi bölgelere yönelik dıs politik tutumların en önemli odak noktalarından biri, enerji kaynaklarının kontrolüdür. Kaya Gazı, bu bağlamda olmak üzere, ABD için stratejik bir kaynak özelliği tasımaktadır. 

ABD, dünyanın en önemli enerji aktörlerinden biri olmak yanında, yakın zamanın en önemli enerji kaynaklarından biri ve petrole alternatif olarak da ifade edilen Kaya Gazı potansiyeline sahip ülkelerden biri olmak avantajını da elinde bulundurmaktadır. Ancak bu enerji kaynağının elde edilmesinde ekonomik, teknik ve çevresel zorluklar vardır. 
Bu çalısmada realist bir perspektifle, stratejik kaynak olma özelliği tasıyan Kaya Gazı’nın ABD için önemi, sağlaması muhtemel avantajlar ve buna dair engeller üzerine odaklanılmıstır. Bu unsurlardan hareketle, ABD’nin küresel hâkimiyetini sürdürmesinde Kaya Gazı’nın rolü, ABD ve uluslararası politika eksenli olarak incelenmistir. Ayrıca çalısma Kaya Gazı’nın ABD’nin küresel hâkimiyetinin sürdürülmesinde önemli araçlardan biri olduğu ve bu araca dair avantaj ve engellerin de bulunduğu varsayımına dayanmaktadır. 
Anahtar Kelimeler: ABD, Hegemonya, Kaya Gazı, Enerji rekabeti, Güç kapasitesi 

Giriş; 

Enerji, dünyadaki bütün ülkelerin ekonomik, politik ve sosyal açıdan gelismesinde birincil ihtiyaçlardandır. Bu açıdan günümüz uluslararası politikasında devletlerin, enerjiyi sorunsuz, güvenli bir biçimde, temiz ve ucuz yollardan temin etme ve alternatif kaynaklar üretme temel hedef ve stratejileri vardır. Devletler bu temel hedef ve stratejilerini gerçeklestirmek üzere, sert ve yumusak güç unsurlarını kullanırlar. Kaya gazı bu bağlamda olmak üzere kaynak çesitlendirmesinin en ciddi alternatiflerinden birini olusturmaktadır. 

Kaya Gazı Devrimi" sayesinde Amerika Birlesik Devletleri (ABD) dünyada en çok doğal gaz üreten devletler sıralamasında son on yıl içinde en üst sıralara yükselmistir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)'nın çalısmalarında, 2015 yılında, ABD'nin doğalgaz üretiminde Rusya Federasyonu'nu geride bırakacağı öngörülmektedir. Konvansiyonel olmayan doğalgaz kaynaklarının, özellikle de kaya gazının, kesfedilmesi ve ABD tarafından gelistirilen yeni teknolojiler sayesinde ortaya çıkarılarak dünya enerji arzına eklenmeye baslanması, dünya enerji jeopolitiğinde köklü değisiklikler meydana getirmektedir.3 

Kaya gazı küresel dünyanın enerji ihtiyacının karsılanmasında önemli bir araç olmaya adaydır. Kaya gazına sahip olan ülkeler diğer ülkelere göre karsılastırmalı üstünlük elde etmis olacaklardır. Kendi çıkarlarını maksimize etmek, ekonomik, politik ve askeri yönden avantajlı durumda olmak isteyen uluslararası aktörler, kaya gazını çıkarmak ve arz etmek üzere çalısmalar yürütmektedir. Kaya gazı elde eden ülke sadece dısa bağımlı olmaktan kurtulmayacak ya da dısa bağımlılığını azaltmayacak, aynı zamanda rakiplerine göre rekabet üstünlüğü elde etmis olacaktır. Bu nedenle çalısmada kaya gazının özelliklerine ve ABD’nin kaya gazı politikasına yer verilmis, ABD için kaya gazının bir hegemonya sürdürme aracı 
olduğu vurgusu yapılmıstır. 

1. ABD Küresel Hâkimiyeti: Enerji Politikaları ve Jeo-Strateji Günümüz uluslararası düzeni içinde güç ve gücün unsurları bakımından diğer 
aktörlere kıyasen açık ara üstün kapasiteye sahip olan tek ülke vardır ki bu da ABD’dir. ABD, 

I. Dünya Savası ile dünya politik arenasında varlığını hissettirmis, II. Dünya Savası ile de hegemon bir güç haline gelmistir. 
Tarihsel açıdan incelendiğinde, ABD’nin de dıs politika ve milli güvenlik stratejisini jeopolitik temeller üzerine insa ettiği görülmektedir. ABD, yirminci yüzyıl sonlarından itibaren bilinen dünya hâkimiyet teorilerinden farklı olarak, enerji havzalarının ve enerji ulastırma hatlarının kontrol gücüne dayanmakta olan farklı bir hâkimiyet teorisini gelistirmeye baslamıstır.4 

Günümüz dünya siyaseti sosyal, ekonomik, küresel, mali ve siyasi alanlarda yasanan küresel krizin ve kaynakların azalmasının getirdiği baskıyla Batı dünyasının dünyanın geri kalanı üzerinde paylasım mücadelesi veya rekabeti biçiminde islemektedir.5 

ABD, 1990’lı yıllarda en temel önceliği Rusya ile iliskilerin yeniden biçimlendirilmesine vermistir. Soğuk Savas’ın sona ermesi ile ABD-Rusya iliskilerinde “yeni bir sayfa” açılmasına neden olmustur. Bu çerçevede ABD ilk dönemde Rusya ile iliskilere öncelik vermis ve Orta Asya Bölgesi’nde de Rusya’nın devam eden etkisini kabul etmistir.6 
ABD’nin petrol bölgesi olan Ortadoğu’ya yönelik izlediği politikaların temelinde enerji kaynaklarının kontrolü vardır. Bu bağlamda en önemli proje Büyük Orta Doğu Projesi’dir. Bu projenin bir amacı da petrol ve doğalgazın bir tehdit unsuru olarak kullanılmasını engellemektir. 

Enerji gereksiniminin arttığı bir kürede, enerji kaynaklarına hâkim olmanın “küresel hâkimiyetin yeni belirleyicisi” olduğunu öne sürmenin pek de yanlıs olmayacağı söylenebilir. Fakat enerji kaynaklarına sahip olmak yeterli gelmeyecektir. Bunların güvenli bir sekilde gideceği yerlere ulastırılması en az enerji kaynaklarına sahip olmak kadar, önemlidir.7 
Gelismenin ve refah seviyesinin endüstriyel ilerlemeye, gelismeye endeksli bulunduğu günümüz dünyasında, enerji kaynaklarının ve bunların bulunmakta olduğu bölgelerin denetlenmesi büyük oranda önem teskil etmektedir.8ABD’nin gelistirdiği enerji hâkimiyeti teorisinin amacı baskalarının enerji ihtiyacından önce kendi enerji gereksinimini karsılamaktır.9 

ABD’nin enerji hâkimiyet teorisinin bir baska amacı da mevcut ekonomik sistemi sürdürmektir. ABD, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinin ürettikleri ürünlerin büyük kısmını ithal ettiği için 500 milyar dolarlık dıs ticaret açığı vermektedir. ABD, baska ülkelerin yeni pazarlara girmesine imkân vermek istememekte ve mevcut düzeninin devamını sağlamaya çalısmaktadır.10 

ABD dıs politika yaklasımı açısından üç temel ekolden bahsedilebilir. Bu ekollerden ilki, Amerika’nın dünyanın tamamını kontrol etmek durumunda olduğuna inanan ve bunu yapmak için de askeri gücünü, sert gücünü önemseyen “controllers” grubudur. Dünyanın biçimlendirilmesi gerektiğini düsünen ve “shapers” denilen ikinci ekol ise Amerika’nın 


“ Dünyanın Efendisi ” değil, “ Lideri ” olması gerektiğini savunmaktadır. Bu çerçevede, ABD’nin yumusak güç, kullanımına yönelmesi gerektiğini açıklamaktadır. Üçüncü ekol ise Amerikan gücünün kendi kıtasına çekilmesi gerektiğini savunan “abstainers” grubu. 1823 Monroe Doktrini’nden kalma izolasyonist durusu benimseyenler bu gruba dâhildir. Buna göre ABD, 
dünyaya, özellikle de Avrupa’ya ve etrafına ne zaman müdahale etmeye kalksa bunun yan etkilerini Amerikan vergi mükellefleri üstlenmektedir.11 ABD elde ettiği essiz konumla, yumusak güç araçlarını en iyi sekilde kullanarak klasik hegemonik bir güç olmanın aksine, dünyayı yönetmeyi amaç edinmistir.12 

Dünyanın enerji ihtiyacı gün geçtikçe artmaktadır. Bu alanda büyük bir rekabet yasanmaktadır. ABD, dünyanın en çok enerji kaynağı tüketen aktörü olarak, diğer bölgelerdeki enerji kaynaklarını kontrol etmeye yönelik politikalar izlemekte, enerji bağımlılığını azaltmaya çalısmakta ve bu nedenle kaynak çesitliliğini artırma yönlü tutum izlemektedir. 

ABD’nin dıs politikasında enerji güvenliği en önemli karar noktalarından biridir. Özellikle petrolün Batıya sorunsuz akısının sağlanarak, fiyatının ucuzluğunun sağlanması ABD için yasamsal öneme sahip hususlar olarak kabul edilmektedir. 

1970’lerin basından itibaren ABD, Ortadoğu petrollerini daha fazla kullanmaya baslamıstır. Bu eğilimle ABD’nin fiilen Ortadoğu’ya müdahil olmasına neden olacak stratejileri gelistirmesi, askeri kapasitesini artırması birbirlerine bağlı gelismelerdir. ABD’de enerji alanında kaya gazı kosunda yasanan devrim, hem ülkenin enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmakta hem de stratejik önceliklerini değistirmesini sağlamaktadır. Hidrolik kırma metoduyla elde edilen gaz ve petrol ABD’nin hızla kendine yetecek bir duruma gelmesine yol açmaktadır. 13 

2.ABD Küresel Hâkimiyeti ve Kaya Gazı: Jeo-Ekonomik, Jeo-Politik ve Jeo-Stratejik Özellikler 

ABD'de 2008 krizinden sonra ekonomik sektörlerde olusabilen sorunların gelecekte önüne geçebilmek için yeniden uluslararası ticarette "made in USA" damgalı rekabet edilebileceği ürünler üretme stratejisiyle öne çıktı. Sanayi üretimine yeniden önem ve ağırlık verilmeye baslandığı bu dönemde pek çok ABD'li politikacı bakımından kaya gazı, süper gücün dünya ekonomisi üzerinde yeniden hâkimiyet kurmasını sağlayacak hayati bir enerji girdisidir. Uzun bir aradan sonra ABD toplam istihdamı içinde payı tek rakamlı oranlara kadar gerileyen sanayi istihdamı, ilk kez gözle görünür bir artıs göstermeye baslamıstır.14 Bu artıs kaya gazı ile ilişkilendirilmektedir.

ABD’nin bütçe açığı artmaktadır. Federal Hükümet açıklamalarına göre 2013 mali yılı bütçe açığı 608 milyar dolardır.15 Bu açık zaman zaman fazlasıyla yükselmektedir. ABD makro ekonomik göstergelerinde de büyük bir sıçramadan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Dünya 2001-2010 arası reel GSMH ortalaması 3.4 iken aynı dönemde ABD ortalaması 1.6’dır. Aynı dönemde OECD ülkeleri 1.7, OECD dısı ülkeler 6.9, Çin ise 10.9 Reel GSMH’ya sahiptir.16 ABD GSMH’sının 2014’te %2.4 büyüyeceği tahmin edilmektedir.17 
Aşağıdaki tablodan da ABD’nin federal açığının arttığı görülmektedir. 



Tablo1. ABD GSMH’sı ve Bütçe Açığı 
Kaynak: US Government Spending, 
http://www.usgovernmentspending.com/download_multi_year_2000_2020USb_G0f#copypas te Erisim Tarihi: 23.10.2014. 


ABD, 1966 yılından günümüze kadar kesintisiz olarak doğalgaz ithal etmektedir. Kaya gazı üretimindeki artısın katkısıyla ABD, 1966'dan bu yana tarihte ilk defa yeniden 2019 yılında tükettiği bütün doğalgazı üretebilecek, 2020 yılında kullandığının yüzde 1'i kadarını, 2040 yılında ise yüzde 12'si kadarını dünya pazarına ihraç edebilecek olup, bu durum, Meksika ve Kanada ile olan büyük enerji ticaretinde Amerika lehine bir süreç baslatacaktır. ABD, 2011 yılında ürettiği doğalgazın yüzde 32'sini kaya gazından temin etmistir. Bu 
rakamın 2007 yılında yalnızca yüzde 8 olduğu hatırlanırsa kaya gazı üretimindeki büyük artıs gözler önüne gelir ki bu rakamın 2035'de yüzde 50'yi geçmesi hedeflenmektedir.18 

ABD, dünyada kaya gazı bölgelerini en verimli değerlendiren ülke konumundadır. Enerji Bilgi Yönetim Dairesi (EIA) öngörülerine göre ABD, kaya gazı ve mevcut petrolü sayesinde 2035'te enerjide kendi kendine yeten ülke durumuna yükselebilir. Uluslararası dengeler bakımından ekonomi alanında liderliği elinde tutan Çin'de refah düzeyinin yükselmesi ile beraber yükselen isçi maliyetleri düsünüldüğünde ABD yeniden dünyanın sanayi üretim ve ekonomik güç merkezi olabilir.19 ABD’nin 10 yıl içerisinde petrolde Suudi Arabistan’ı, 4-5 yıl arasında da dünyanın doğalgaz imparatoru Rusya’yı geride bırakacağı tahmin edilmektedir. ABD, Kaya gazına geçis ile petrol talebinde de azalmalar yasayacaktır.20 Bu durumlar kaya gazının stratejik ve ekonomik önemini artısmıs olup, ABD’nin küresel hâkimiyetine büyük katkı sağlayacak görünmektedir. 

Kaya gazı Kuzey Amerika'da basarıya ulasmıs durumda olup sayet yoğun bir biçimde ihracatına ruhsat çıkarsa, dünya doğal gaz piyasasındaki dengeleri; ekonomik, jeopolitik, rekabet ve fiyat bakımlarından sarsacaktır. Avrupa, doğal gaza ABD'den üç kat, Japonya ise dört kat daha fazla ödemektedir. Bu sebeple özellikle doğal gaz ile bağlantılı petrokimya ve benzeri bazı yatırımlar, Kuzey Amerika'ya göç etmeye baslamıstır.21 

2012 itibarıyla Çin’de kaya gazı için sadece 60 sondaj kuyusu, Avrupa’nın önemli kaya gazı rezervlerine sahip olduğu savunulan Polonya’da ise sadece 34 adet kaya gazı sondaj kuyusu mevcuttur. Bu oranlar kaya gazı teknolojisinde ve üretiminde ABD’nin üstün bir durumda olduğunu ortaya koymaktadır. Kaya Gazı konusunda bu imkânlara sahip olması ABD’yi bu gaza yöneltmektedir.22 

ABD’deki kaya gazı üretimi 2010’da 4.87 Tcf’ye ulasarak, ülkedeki toplam gaz üretiminin %23’ünü olusturmustur. Bu oran 2013 yılı için %25’tir. Bu durum, tüm dünyanın dikkatini bu yeni alternatif enerji kaynağına yöneltmistir. 2000 yılındaki kaya gazı üretiminin sadece 0.39 Tcf olduğu göz önüne alındığında kaya gazı üretimindeki bu hızlı artısın, ABD için ne kadar önemli olduğu anlasılır. ABD’de petrollü kaya gazı endüstrisi alanında yirmi bin kuyuda sondaj islemleri yapılmakta olup, çok büyük miktarda insana istihdam imkanı sağlanmaktadır. Kaya gazı sanayisi sayesinde ülkede cüzi miktarla doğalgaz temin edilmektedir. Pahalı olmayan doğalgaz arzı ABD’ye esi benzeri olmayan faydalarla birlikte 
enerji arz güvenliği bakımından kazanç sağlamaktadır.23 ABD’nin küresel GSYDH içindeki payı %22, dünya nüfusu içindeki payı %4.59,dünya enerjisi tüketimi içindeki payı ise % 25 tir. Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ve ithalatçısı olan ABD, kullandığı petrolün yüzde 53.5’ini ithal etmektedir (2012). ABD’nin enerji tüketiminde petrolün payı, kaya gazı nedeniyle giderek azalmakta, petrolde dısa bağımlılık oranı düsmektedir. ABD açısından petrol içerikli kaya gazları tüketim ve üretiminde büyük oranda artıs görülmektedir. Bu ülkede petrol içerikli kaya gazları üretiminin büyümesi, ekonomik anlamda doğalgazdaki fiyatları düsürerek, çevresel açıdan da yeryüzüne sızan karbon emisyonları ve karbondioksit salınımlarını azaltmaktadır.24 Bütün bu gelismeler ABD’nin kaya gazına yönelmesine neden olmustur. ABD enerji açığını gidermek üzere kaya gazı üretimini önemli bir stratejik tercih olarak değerlendirmektedir. Dünyanın en büyük enerji ithalatçısı konumundabulunan ABD, bu konumunu 2017 yılından itibaren Çin’e bırakacak; 2030’da da Çin ve Avrupa, dünyanın en 
büyük petrol ithalatçıları olacaklar diye tahmin edilmektedir.25 

ABD, tükettiği petrolün yaklasık %53’ünü ithal etmektedir. ABD’nin kaya gazına sahipliği sadece kendisi için değil müttefikleri için de avantaj olarak değerlendirilebilir. Çünkü Almanya Basbakanı Merkel, ABD’nin kaya gazını ihraç etme kararını vermesi durumunda, bunun Avrupa ülkeleri açısından bütünleyici bir faktör olduğunu söylemiştir. Enerji ajansının verilerine göre, AB’nin halen enerjide dısa bağımlılık oranı yüzde 60 olan oranının, 2035 yılında yüzde 80’e yükselecek olması da bu bütünleyiciliğe ihtiyaç olduğunu göstermektedir.26 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

ENERJİ İHTİYACININ KARŞILANMASINDA YENİ YÖNTEM OLARAK KAYA GAZININ İNCELENMESİ



ENERJİ İHTİYACININ KARŞILANMASINDA YENİ YÖNTEM OLARAK KAYA GAZININ İNCELENMESİ 


   DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ DENKLEMİ VE OLASI YAN ETKİLERİ 
Muzaffer ÇALIŞKAN*1 
*Bartın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme alanı öğretmeni, 74100 / BARTIN, greeneyes1674@hotmail.com, 05333628443 

Özet 

İnsanoğlu sanayi devrimini gerçeklestirdikten sonra ki dönemlerde enerjiye daha çok ihtiyaç duymustur. Bu enerji ihtiyacını petrolün bulunması ile karsılamıs, daha sonra ki yıllarda bu kervana doğalgazı da ortak ederek sanayi çarklarını döndürmüstür. 20.Yüzyılda dünya nüfusu hızla arttığından, daha fazla enerji ihtiyacı doğmustur. Dnsanoğlu yeni kaynak arayıslarına girmis ve bulunan kaynaklar, özellikle 21. yy da insanlığın ihtiyacını karsılayacak seviyede değildir. Öte yandan fosil yakıt rezervlerinin de azalması sonucu içinde bulunduğumuz yüzyılın sonlarına doğru dünyada bir enerji krizine isaret edilmektedir. Bu çalısmada, dünya enerji ihtiyacı, kaya gazının elde edilmesi, Dünya da ve ülkemizde ki kaya gazı rezervlerini, çıkarma esnasında olusacak olumsuz yönleri, gazın stratejik önemi hakkında bilgeler vermeyi amaçladım. 
Anahtar Kelimeler: Kaya gazı, stratejik önem, enerji krizi, birincil enerji, konveksiyonel olmayan enerji 

1.Giriş 

18. yüzyılda sanayi devriminin baslamasıyla enerjinin tahtına oturan kömür, 19. yüzyılın sonlarında yerini petrole bırakmıştır. Sanayi devrimi sürecinde enerjinin ekonomik önemi anlaşılmış ve 20. yüzyılda bunun yanında stratejik önemi de ortaya çıkmıstır. 20. yüzyılın sonlarında ise kullanım kolaylığı ve çevre dostu olması nedeniyle doğal gaz Petrolün tahtına yerleşmiştir. Ancak doğal gaz, kullanıcı ülkeleri büyük bir bağımlılığa ittiğinden bütün dünyada sorunlar yasanır olmustur. Önemli bir ekonomik ve siyasal güç haline gelen doğal gaz nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji temininde yeni kaynak arayıslarına baslanmıştır. Potansiyel bakımından yerli kaynakların basında yer alan kömürde 
2005 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından baslatılan çalısmalar ile önemli rezerv artısları sağlanmıştır. Bu çalışmalar devam ederken derinlerde bulunan ve isletme güçlükleri söz konusu olan kömür yatakları için “kömürlerin gazlaştırılması” projeleri tartısılır olmustur. 

2.Dünyanın Enerji İhtiyacı 

Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency -IEA) tarafından yayımlanan istatistiklere göre toplam birincil enerji kaynakları arasında doğalgazın payı 1973 yılındaki %16 seviyesinden, 2010 yılında %21’e yükselmis olup, 2035 yılında %23’e ulasması beklenmektedir. 1973-2035 arasında toplam birincil enerji tüketiminin yaklasık 2,8 kat artmıs olacağı hesaba katıldığında, birincil enerji kaynağı olarak doğalgaz kullanımındaki artısın boyutu daha iyi anlasılmaktadır. Rakamlarla ifade etmek gerekirse, 1973’te 977 milyon TEP 
olan doğalgaz tüketimi, 2010 yılında 2,7 milyar TEP’e yükselmis olup 2035’te de 4,1 milyar TEP’e ulasması beklenmektedir (Tablo 1). 2010-2035 arasında toplam enerji talebinin birincil enerji kaynaklarına göre dağılımının olası seyri incelendiğinde ise, yenilenebilir kaynaklarla birlikte doğalgazın hızlı bir artıs kaydedeceği; diğer önemli fosil yakıtlar olan kömür ve petrol kullanımındaki artısın ise görece daha sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Bu paralelde, önümüzdeki 20 yıllık dönemde doğalgaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerjinin içindeki toplam payını artırması; kömür ve petrolün payının ise düsmesi beklenmektedir. 


Tablo 1. Dünya Birincil Enerji Kaynağı Talebinin Dağılımı 

(*)2 TEP / Ton Esdeğer Petrol (TOE / Tonne of Oil Equivalent): 1 ton ham petrolün içerdiği enerji miktarı olup farklı türde enerji kaynaklarının mukayesesini kolaylastırması amacıyla enerji istatistiklerinde ve hesaplamalarda kullanılan bir birimdir. Kaynak: IEA – World Energy Outlook 2012 

3. (Shale gas) Seyl Gazı 

Doğal gaz olarak bildiğimiz ve tanıdığımız metan gazı kömür, petrol ve doğal gazın ana bilesenidir. Kömür, petrol, doğal gaz gibi kaynaklar konvansiyonel enerji kaynakları olarak anılmaktadırlar. Son yıllarda ülkemizde kömür ve bitümlü seyl (oil shale) gibi isimlerle anılan yerli enerji kaynağı fosil yakıt arayısları sırasında seyl gazı (shale gas) gündeme gelmistir. Konvansiyonel olmayan enerji kaynakları sınıflamasında yer alan ve ülkemizde kaya gazı olarak da anılan seyl gazı, adını içinde bulunduğu kayaç türünden almaktadır. Kaya 
gazı, seyl (shale) adı verilen, kil ile kuvars ve kalsit minerallerinden olusan tortul kayacın küçük gözeneklerinde bulunan gazdır. Konvansiyonel olmayan enerji kaynakları içinde seyl gazı (shale gas) ile birlikte sıkı kumtası ve kömür kökenli gaz (coalbed methane) da yer almaktadır. Bütün dünyada petrol ve doğal gazdan kaynaklanan sıkıntılar, petrol ve doğal gaz olusturmus kayaların bünyesindeki gazın üretilebilirliğini gündeme getirmistir. Ancak bütün seyller, seyl gazı (kaya gazı) içermez. Bu kayaların belirli oranda organik madde içermesi ve yeterli olgunluğa ulasmıs olması gerekir. Petrol ve doğal gaz, olustuğu ana kayayı terk ederek farklı kayaçlar içerisine yerlesir. Ancak bu göç sırasında olusan petrol veya doğal gazın bir bölümü ana kayada kalır. Sözü edilen seyl gazı (kaya gazı) olustuğu ana kayayıterk etmeyen ve olustuğu kayacın gözeneklerinde kalan petrolden elde edilen gazdır. 20. yüzyılın 
ortalarından bu yana bilinen kaya gazının alternatif bir enerji kaynağı olarak gündeme gelmesinin ana nedeni, konvansiyonel doğal gazın stratejik öneminden dolayı dünyada yarattığı krizler yanında günümüzde seyl gazı elde edilmesinin geçmise göre daha ekonomik düzeyde yapılabilir olmasıdır. Ana kaya doğal haliyle geçirgen olmadığından gaz üretimine elverisli değildir. Bu kayacın öncelikle hapsettiği gazı serbest bırakacak duruma getirilmesi gerekmektedir. 

3.1. Dünyada (Shale) Seyl Gazı 

Seyl gazı (shale gas) kaynaklarının varlığı uzun yıllar öncesinden bilinmesine rağmen endüstriyel olarak düsünülmesi konvansiyonel doğal gaz sahalarındaki üretim düsüsleri ile petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükselise bağlı olarak gelismistir. Bunların yanında özellikle son yıllarda petrol ve doğal gazın stratejik öneminin artması da rol oynamıstır. İlk seyl gazı üretimi, Amerika Birlesik Devletleri, New York eyaletinde 1821 yılında gerçeklestirilmis ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlanmıstır. Konvansiyonel kaynakların maliyetleri nin göreceli olarak uygun olması nedeniyle seyl gazı üretimine devam edilmemis, ancak 2000’li yıllardan sonra ekonomik olması ve enerji ihtiyacı nedeniyle seyl gazı üretimi gerçeklesmistir. 2010 yılı sonu itibaren dünyada açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde besi Kuzey Amerika dısında kazılmıstır. Bu olgu, seyl gazı üretim teknolojisinin Amerika kıtası dısında ne kadar yeni bir teknoloji olduğunu göstermektedir. Bu faaliyetler sonucunda, 2010 yılında Amerika Birlesik Devletleri’nde doğal gaz fiyatları % 35 
oranında düsmüs ve ülke doğal gaz ihraç edebilecek konuma ulasmıstır. 2009 yılı itibariyle, Kuzey Amerika kıtasında yedi bölgede, 146 trilyon m3 yerinde, üretilebilir düzeyde ise 20 trilyon m3 seyl gazı (shale gas) ve sıkı kumtası rezervi tespit edilmistir. ABD’de en yoğun çalısılan Teksas eyaletindeki Barnet seyllerinde 2010 yılı üretimi 51 milyar m3 olarak gerçeklesmistir Amerika’da 1996 yılında 8,5 milyar m3 seyl gazı üretimi yapılırken, bu miktar 2006 yılında 31 milyar m3 olarak gerçeklesmistir. Diğer bir deyimle 2006 yılında 
Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin %5,9 u seyl gazından sağlanmıstır. Yapılan kestirimler 2020 yılında Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin yarısının seyl gazından sağlanacağını göstermektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların belirlenmesine, dik arama kuyularında elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile baslanmaktadır. Uzun soluklu bir çalısma dönemi sonunda gaz potansiyeline sahip olduğu belirlenen seviyelerde yatay sondajlar yapılmaktadır. Bu seviyelerde yüksek basınçlı % 99 oranında kum ve su karısımı kullanılarak dikey çatlaklar olusturulmakta ve petrol ve doğal gazın kuyuya akısı sağlanmaktadır. Potansiyeli belirlenen alanlarda tek bir noktadan 20-30 adet yatay kuyu açmak mümkün olabilmektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların aranması, üretime geçmesi ve ekonomiye kazandırılması sürecinde büyük ölçüde istihdam da sağlanmaktadır. 

Örneğin ABD’de Teksas eyaletinde bu amaçla yapılan çalısmalarda yaklasık 12.000 kisiye is imkânı sağlanmıstır. 

Günümüzde Avrupa’da herhangi bir ülkede seyl gazı üretimi yoktur. 

Norveç sirketi Stat oil, Amerika’da Marcellus Formasyonunda seyl gazı üretimi amacıyla ortaklık kurmus ve burada kazanacağı deneyimi Avrupa’da seyl gazı üretiminde kullanacağını belirtmistir. Benzer yaklasım ile Gazprom da girisimlerde bulunmustur. Exxon Mobil, Almanya’nın Asağı Saksonya bölgesinde 750.000 hektar genisliğinde bir bölgede 2009 yılında seyl gazı üretimi amacıyla çalısmalara baslamıstır. Yine Exxon Mobil Macaristan’da seyl gazı üretimi amacıyla 2009 yılında 5 kuyu tamamlamıstır. Cocono Phillips firması 
Polonya’da seyl gazı üretimine yönelik önemli çalısmaların tamamlandığını ve üretime geçileceğini belirtmistir. Shell Oil de Dsveç’te seyl gazı çalısmalarının yapılacağını bildirmistir. Dünyada genis alanlarda seyl gazı potansiyelinin varlığı tahmin edilmektedir. Henüz ABD dısında seyl gazı arama ve üretim faaliyetlerine yeni, yeni baslandığından gerçek potansiyel eski çalısmalara dayanan tahminlerin ötesine geçememektedir. Ancak; Rusya, Çin, Avustralya, Endonezya, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika, Ukrayna, Polonya, Hindistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerin önemli seyl gazı potansiyeline sahip olduğu düşünülmektedir. 


3.2.Türkiye’de Seyl Gazı 

Ülkemizde seyl gazı potansiyeline sahip alanların basında Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Trakya Bölgesi yer almaktadır (Resim 1). Her iki bölgede tahmin edilen yerinde seyl ve sıkı kumtaslarında yer alan gaz rezervi 13 trilyon m3 tür. Bu rezervin üretilebilir miktarının ise, ABD’deki kurtarım oranları dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında 1.8 trilyon m3 civarında olduğu tahmin edilmektedir 


HARİTA;
Resim -1 Türkiye’nin önemli seyl gazı potansiyel alanları. Kaynak (EIA: International Energy Agency ) 

Ülkemizde 2011 yılı doğal gaz tüketiminin 43.8 milyar m3 olduğu düsünülürse bu rezervin bugünkü tüketim miktarı ile ülkemizin 40 yıllık ihtiyacını karsılayacak düzeyde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların dısında Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, Toroslar ve Tuz Gölü civarı potansiyel alanlar olarak gösterilmektedir (TPJD)* 
*( TPJD: Türkiye petrol jeologları derneği) 

4. Kaya Gazının Elde Edilme Yöntemleri 
Kaya gazı çıkartmak için kullanılan yöntemler ve teknolojiler, sirketlerin uygun sekilde çalısmaları ve bu alanda deneyimin artmasıyla sürekli değismektedir. Ancak genel hatlarıyla bir kaya gazı çıkartma operasyonunun baslıca asamaları asağıda belirtilmistir. 


A-Jeolojik ve sismik arastırmalar: 
Sismik arastırma metotları kullanılarak yeraltı jeolojik olusumların üç boyutlu haritalarının çıkartılması. Uygun seyl gazı rezervlerinin derinlik ve kalınlık bilgilerinin derlenerek, azami verim elde edilebilmesi için gerekli kuyu sayılarının ve bunların lokasyonlarının belirlenmesi. 

B-Platform insası: 
Belirlenen lokasyonlarda kuyu açma donanımlarının kurulması. 

C-Dikey sondaj: 
Gaz ve petrol çıkartılacak kaya tabakasının derinliğine inene kadar dikey sondaj yapılması ve güvenlik amacıyla kuyuya çelik ve beton kaplamalar yapılması. 

D-Yatay sondaj: 
Seyl tabakası içinde, kaya formasyonuyla temas alanının artırılması amacıyla 2–3 kilometreye kadar yatay sondaj yapılması. 

E-Perforasyon: 
Yatay sondaj kuyusunun beton kaplamasında belirli aralıklarla küçük patlayıcılar kullanılarak delikler açılması. 

F-Çatlatma: 
Akıskanlığı özel formüllerle ayarlanmıs su/kum karısımının perfore edilen kuyudan kayanın içine basınçla pompalanması yöntemiyle kayada hidrokarbonların sızabileceği çatlaklar olusturulması. 

G-Atıkların yönetimi: 
Çatlatmak için kullanılan sıvının yeryüzüne dönen kısmının sonradan yeniden kullanılmak üzere biriktirilmesi veya arıtılarak kanalizasyona verilmesi. 

H-Üretim: 

Kuyu açma ekipmanlarının sökülerek yerine çıkan hidrokarbonların toplanması ve nakliyesi için gerekli donanımın kurulması 

Kaya gazı üretim maliyetleri sermaye, isletme, nakliye maliyetleri ile vergi ve imtiyaz paylarından olusmakta olup ülkeye, coğrafyaya ve operasyonun büyüklüğüne göre çesitlilik göstermektedir. Sermaye maliyetleri temelde arama ve gelistirme maliyetlerini içermekte ve büyük bölümü kuyuların insasına iliskin olmaktadır. İsletme maliyetleri üretim faaliyetinin kendisinden kaynaklanan değisken maliyetlerdir. Nakliye maliyetleri ise daha çok gazın satılacağı pazarlara uzaklıkla ilgilidir. 

Vergi ve imtiyaz payları ülke ve bölgelere göre değisiklik göstermektedir. Genelde altyapının daha zayıf ve coğrafi kosulların daha zorlu olduğu, dolayısıyla maliyetlerin yükseldiği ülkeler, daha serbest bir vergi ve imtiyaz rejimi uygulayarak yatırımcıları çekmeye çalısmaktadır. Seyl gazı kuyularından elde edilmesi beklenen toplam gazın yaklasık %25’i üretimin ilk yılı içinde, %50’si de ilk 4 yılda çıkartılmaktadır. Bu durum maliyet-getiri hesaplamalarında iskonto oranlarından çok kuyunun insa maliyeti ile elde edilecek toplam gaz 
miktarından sağlanacak getiriyi öne çıkarmaktadır. Üretim gerçeklestirilmesi düsünülen bölgeye özgü maliyet bilesenleri ve çıkartılabilecek gaz miktarı birlikte değerlendirildiğinde, operasyonun reel bir getiri sağlaması için piyasada doğalgazın fiyatının ne olması gerektiğine iliskin bir basa bas noktası belirtilmis tir. Seyl tabakasının derinliğine, yatay sondaj uzunluğuna ve diğer faktörlere göre değismekle birlikte, ABD’de bir kaya gazı kuyusunun maliyeti 4-10 milyon USD arasında değismektedir. Kuyu basına elde edilebilen doğalgaz miktarı ise 8 ila 300 milyon m3 arasında olabilmekle birlikte orta derinlikteki kuyularda ortalama 30 milyon m3 civarındadır. Yaklasık bir hesaplamayla 5 milyon USD’ ye mal olan ve 30 milyon m3 gaz elde edilebilecek bir kuyunun ekonomik olarak anlamlı olması için piyasada doğalgaz fiyatının 5 USD/M Btu’nun üzerinde olması gerekmektedir. 

5. Riskler ve çevresel faktörler 

Kaya gazı üretiminde yatırımcılar açısından temel riskleri rezerv hesaplamalarında yapılabilen hatalar ve buna bağlı olarak üretimin beklenen seviyelere ulasmaması olusturmaktadır. Hidrokarbon içeren seyl biçim lenimlerinin eldeki teknolojilerin kullanımıyla ne kadar süreyle ne kadar gaz elde edilebileceğine iliskin hesaplamalar, halen ciddi hata payları içerebilmektedir. Bu nedenle rezerv büyüklükleri yıllar içinde asağı veya yukarı yönde güncellenebilmektedir. Sismik ölçüm ve arastırma teknolojilerinin sürekli gelismesi, ayrıca üretim amaçlı kuyuların sayısının artmasıyla birlikte jeolojik verilerin doğruluğunun zaman içinde artması beklenmektedir. Açılan kuyulardan ne kadar süreyle gaz elde edilebileceğine iliskin varsayımlar da halen üretimini sürdüren çok sayıda kuyudan derlenen istatistik ve teknik verilerin artısıyla birlikte daha az hata payıyla yapılabilecektir. Öte yandan üretim gerçeklestiren firmalar da kullandıkları sondaj ve hidrolik çatlatma tekniklerini sürekli olarak gelistirmeye çalısmakta olup bu durum da kuyu basına verimliliğin artmasına ve maliyetlerin 
kontrol edilmesine katkıda bulunmaktadır. Çevresel tahribat ihtimali ile ilgili kaya gazı endüstrisine yöneltilen baslıca elestiriler ise su sekildedir: 

* Hidrolik çatlatmada kullanılan sıvı, yeraltı su kaynaklarını kirletebilecek tehlikeli kimyasal maddeler içermektedir. 
* Kuyuların çelik ve beton kaplamalarının düzgün yapılmaması, yeraltı suyuna gaz karısmasına neden olmaktadır. 
* Gazın yeryüzüne çıkartılması esnasında yasanabilecek doğalgaz kaçakları, karbondioksitten çok daha fazla sera gazı etkisi içeren metanın atmosfere salınmasına neden olmaktadır. 
* Hidrolik çatlatma sonrasında yüzeye dönen atık sular, tuz ve radyoaktif maddelerle kirlenmis durumda olup yer üstü su kaynakları ve doğal yasam için zararlı olabilecektir. 
* Kullanılan yüksek miktarda su, kıt su kaynaklarını da tüketmektedir. 

Hidrolik çatlatmada kullanılan sıvılarla ilgili elestiriler ise 2000’li yılların basında kaya gazı üreticilerinin kendi teknolojilerini ticari açıdan korumak amacıyla sıvı formülünü açıklamaktan kaçınması nedeniyle yoğunlasmıstır. Kamusal otoritelerin baskısı ve düzenlemeler sonucu bu durum ortadan kaldırılmıs olup üreticiler, kullanılan kimyasal maddeler konusunda daha seffaf davranmaya baslamıstır. Günümüzde hidrolik çatlatma için kullanılan sıvı yaklasık %94 su, %5 kum ve %1’e yakın oranlarda sürtünme azaltıcı, anti mikrobiyal ile artık birikmesini önleyici kimyasallar içermektedir. Kullanılan kimyasallar polikrilamid, bromin, metanol, naftalin, hidroklorik asit, etilen glikol, bütanol vb. maddeler 
olup bu kimyasallar seyreltilmis halde olduklarından içme sularına karısmaları halinde bile zararsız olacağı ifade edilmektedir. Öte yandan, hidrolik çatlatma sıvılarının doğrudan çatlaklar yoluyla yeraltı su kaynaklarına karısma ihtimali çok düsüktür. 

Zira yeraltı su tablaları yerin en fazla 300 metre derininde bulunmakta olup hidrolik çatlatma yapılan seyl olusumları yerin en az 2.500 metre altında gerçeklestirilmektedir. 
Yatay sondaj boyunca olusan çatlaklar yukarı doğru dikey olarak en fazla 200 metre uzanmakta olup en sığ derinlikteki hidrolik çatlatma operasyonlarında bile yeraltı su kaynakları ile çatlakların en üst noktası arasında 1-2 kilometre kalınlığında geçirimsiz kaya tabakaları bulunmaktadır. 

Çatlatma sıvılarının su kaynaklarına karısması ancak hatalı kazılan veya kaplaması düzgün yapılmayan kuyularda meydana gelen kazalar sonucu mümkündür. Aynı sekilde yeryüzüne çıkartılan gazın belli oranlarda atmosfere sızması da kuyuların ve ekipmanların iyi tasarlanmaması halinde veya yanlıs teknik uygulamalar sonucunda mümkündür. Doğası gereği üretici firmaların da çıkarına olmayan bu gibi tehlikelerin önüne geçmek için düzenleyici otoritelerin ve endüstrinin birlikte hareket etmesi ve tüm teknik yönergelere hassas iyetle uyulduğunun çok iyi denetlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar hatalar ihtimal dâhilinde olsa da bugüne kadar birçok eyalette çok sayıda testin gerçek lestirildiği ABD’de yeraltı su kaynaklarının kaya gazı çıkartma faaliyetlerine bağlı olarak kirlendiğine iliskin bir bulgu ortaya konmamıstır. Benzer sekilde kuyulardan yeraltı sularına doğalgaz karısması da düzgün yapılan uygulamalarda çok düsük bir ihtimal olarak değerlendirilmektedir. Simdiye kadar yeraltı sularına gaz karıstığı iddiasıyla incelenen birçok olayda, sularda bulunan gazın, su kaynaklarının içinden geçtiği kömür yataklarına bağlı biyojenik gaz olduğu ve kaya gazı faaliyetleriyle ilgisi bulunmadığı ortaya çıkmıs olup yalnızca Pennsylvania’da hatalı bir kuyuda meydana gelen bir kazadan dolayı içme sularına doğalgaz karıstığı belirlenmistir. 

ABD’de yılda 15 binin üzerinde kuyu açıldığı ve aktif halde on binlerce kuyu bulunduğu hesaba katıldığında bu tip risklerin oldukça düsük olduğu değerlendirilmektedir. Hidrolik çatlatma amacıyla kuyulara pompalanan suyun yaklasık üçte biri yeryüzüne geri dönmektedir. Bu suyun sızmalara karsı güçlendirilmis havuzlarda toplanması gerekmektedir. Havuzlarda biriktirilen su, ya yeniden çatlatma sıvısı olarak kullanılmakta, ya da arıtılarak kanalizasyona verilmektedir. Hidrolik çatlatma suyuna iliskin arıtma faaliyeti baska herhangi bir endüstriyel faaliyet sonucu ortaya çıkan atık su arıtma süreçlerinden farklı olmayıp, sonucunda ortaya çıkan arıtılmıs atık suyun doğaya zararlı olmadığı ifade edilmektedir. Kaya gazı üretiminde kuyu basına 4 bin ila 18 bin m3 su kullanılmaktadır. Kaya gazı üretim faaliyetleri için büyük miktarlarda su kullanımının gerekli olduğu kuskusuz olmakla birlikte, kentsel kullanım dâhil olmak üzere diğer endüstrilerdeki su kullanımı ile kıyaslandığında, doğalgaz üretiminin tek basına su kaynaklarının asırı tüketilmesine neden olabilecek bir faaliyet ölçeği yaratmadığı 
ortaya çıkmaktadır. 

6. Sonuçların Tartısılması 

1-Enerji baslığı, tüm ülkeler açısından ekonomik ve siyasi boyutlarıyla hayati önemdedir. İster genis kaynaklara sahip olsun, ister enerjide dısa bağımlı olsun; basta fosil yakıtlar olmak üzere enerji üretimi ve ticaretinde zincirin neresinde yer aldıkları, ülkelerin ekonomilerini ve siyasetlerini doğrudan etkileyebilmekte dir. Bu nedenle enerji kaynaklarına düsük maliyetle, kesintisiz ve yeterli erisim olarak tanımlanabilecek enerji güvenliğinin sağlanması, her ülke için bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir. 

2-Küresel ısınmayla mücadele ve sürdürülebilirlik bağlamında yenilenebilir enerji kaynaklarının giderek daha fazla gündeme gelmesine rağmen halen küresel enerji talebinin büyük bölümü fosil yakıtlarla karsılanmaktadır. Gelecek yıllarda paylarının azalması beklenmekte birlikte, 2035 itibarıyla toplam enerji ihtiyacının %75’inin hidrokarbonlardan karsılanacağı tahmin edilmektedir. Petrol, kömür ve geleneksel doğalgaz kaynaklarının ülkelere dağılımı, bu kaynaklardan gerçeklestirilen üretim ve enerji kaynaklarının ticareti, aynı zamanda jeopolitik bir denklemi tanımlamaktadır. Bu çerçevede kaya gazıyla ilgili gelismeler, enerji kaynaklarının dağılımı, üretimi ve ticaretinde önemli değisikliklere neden 
olma potansiyeli dolayısıyla söz konusu jeopolitik denklemde de değisiklikleri gündeme getirebilecektir. 

3-Geçtiğimiz on yılda ABD’de yaygın bir sekilde üretilmeye baslanan kaya gazı, benzer jeolojik özelliklere ve kaya gazı rezervlerine sahip olan diğer bölgelerde de alternatif bir doğalgaz kaynağı olarak tartısılmaya baslanmıstır. Özellikle mevcut durumda enerjide net ithalatçı konumunda olan ülkeler açısından bu rezervlerin değerlendirilmesi önemli avantajlar sağlayabilecektir. Kaya gazı üretiminin küresel ölçekte artması, doğalgaz ticaretinin de farklılasmasına neden olabilecektir. 

4-Enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü doğalgazdan karsılayan ve doğalgazın tamamına yakınını ithal eden Türkiye için de, sahip olduğu kaya gazı rezervleri nin değerlendirilmesi önem tasımaktadır. Mevcut en güncel incelemeye göre Türkiye’nin çıkarılabilir kaya gazı rezervleri yaklasık 424 milyar m3 olup, bu rakam ülkemizin yaklasık 10 yıllık doğalgaz ihtiyacına karsılık gelmektedir. Öte yandan yeni sismik çalısmalarla elde edilecek verilerle birlikte Türkiye’nin rezervlerinin de artabileceği ifade edilmektedir. Henüz baslangıç asamasında olmakla birlikte Türkiye’de kaya gazı üretimi için çalısmalar baslamıs durumdadır. TPAO ile anlasma yapan firmaların yanı sıra TPAO’nun da kendi sahalarında üretim için çalısma yürüttüğü belirtilmektedir. 

5-Gerek dünya doğalgaz piyasasında yasanması muhtemel değisim, gerekse Türkiye’deki potansiyelin hayata geçirilme süreci çerçevesinde kaya gazı üretimi ile ilgili gelismelerin önümüzdeki dönemde ülkemizin enerji gündeminin ilk sıralarında yer alması beklenmektedir. Yatırımların yaygınlasması ve artan miktarlarda üretime baslanabilmesi durumunda kaya gazı kaynaklarının, enerji güvenliğinin sağlanması açısından Türkiye’nin elini güçlendireceği değerlendirilmektedir. 

6-Gaz içeren seyl tabakalarında hidrolik çatlatma yöntemiyle olusturulan çatlaklardan sağlanan gaz miktarında her bir kuyudan 20-30 yıl üretim yapılabilecek teknolojiye 
ulasılmıstır. 

7-Seyl gazı üretiminde önemli birikime ve teknolojiye sahip olan Amerika’nın aynı zamanda büyük seyl gazı potansiyeline sahip olması dünyada enerji dengelerini etkilemistir. 

8-Amerika ve Kanada’nın seyl gazı üretimini artırması, konvansiyonel doğal gaz üretimi yaparak dünyada söz sahibi olan ülkelerin durumunu değistirecektir. 

9-Seyl gazı potansiyeli konusunda Amerika ve Kanada dısında yeterli bilgiler bulunmamaktadır ancak önümüzdeki bes yıl içinde tüm dünyada yeni rezervler 
belirleneceğinden küresel enerji denklemi değisecektir. 

10-Bugünkü potansiyelleri dikkate alındığında Polonya, Almanya, İsveç, Fransa, Çin ve Hindistan’da önemli rezervler beklenmektedir. 

11-Amerika’dan sonra Avrupa, Çin ve Hindistan’da da üretime geçilmesi ile doğal gaz arz kaynaklarında büyük artıs olacağı ve dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının düseceği 
öngörülmektedir. 

12-Çin’in önemli seyl gazı potansiyeline sahip olması, ülkede doğal gaz kullanımının artması ile atmosfere salınan karbon emisyonlarının azalmasına neden olacaktır. 

13-Bu olgu dikkate alınarak Amerika ile Çin arasında bir mutabakat imzalanmıs ve Çin’e seyl gazı üretimi konusunda her türlü teknik desteğin verileceği taahhüdünde 
bulunulmustur. 

14-Günümüzde sahip oldukları zengin doğal gaz yatakları nedeniyle uluslar arası iliskilerde yasanan dayatmalar seçeneklerin artması ile azalacaktır. 


KAYNAKÇA ;

Tek yazarlı makaleler 
[1] Bahtiyar, D. (2013) “Is Shale Gas & Oil an Opportunity for Turkey and Investors”, Türkiye Uluslararası Seyl Gaz ve Petrol Konferansı, 20-21 Şubat 2013 
[2] Muzaffer, Ç. (2012) Yayımlanmamıs ders notları, Türkiye ve dünyada kaya gazının elde edilmesi ve diğer yakıtlarla ısıl değer olarak karsılastırılması 
[3] Muzaffer, Ç (2011 -2013) Uzak Asya, Orta doğunun yerini tutabilir mi? Enerji dengeleri konulu makale. 

İnternet siteleri 

[1] Enerji Enstitüsü, http://enerjienstitusu.com Arsiv dokümanı 
[1] International Energy Agency (2012),“Golden Rules for a Golden Age of Gas” 
[2] International Energy Agency (2012), “Key World Energy Statistics” 
[3] International Energy Agency (2012), “World Energy Outlook 2012” 


***