MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 7


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 7

 1.6. Genelkurmay Başkanlığının 17 Ocak 1997 tarihli brifingi çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde yapılan çalışma: 

 Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde yer alan bir diğer arşiv belgesinde149, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığına intikal eden istihbari bilgiler/duyumlar temelinde hazırlanarak 17 Ocak 1997 tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel’e sunulan Genelkurmay Brifingi hakkında yapılan inceleme sonuçları yer 
almaktadır. 

 Genelkurmay Brifingindeki hususların titizlikle incelendiği görülen çalışmada, sözkonusu brifingte yer alan hususların 54 iddia temelinde özetlenerek, 
bu iddiaların her biri için ayrı ayrı görüş oluşturulduğu ve işlem yapıldığı görülmektedir. Bu işlemlerin, sözkonusu iddialar hakkında Başbakan 
ERBAKAN’ın dikkatinin çekilmesi şeklinde cereyan ettiği görülmektedir. 

 Cumhurbaşkanı Demirel’e takdim edildiği anlaşılan bu inceleme çalışmasında; her bir iddianın üst kısmına “el yazısı” ile “Genelkurmay-GNK, Başbakanlık-Baş, 
İçişleri, MEB, MİT, Başbakan’a yazılan mektup kapsamında, Hiç bir işlem yapılmayacak, yazı yazılmayacak” şeklinde özel notlar düşüldüğü görülmektedir. Bu notların, sözkonusu iddialara ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından yapılan işlemleri ifade etmek için kullanıldığı; her bir iddianın konusuna göre Başbakan ERBAKAN’a ve ilgili kurumlara iletildiği anlaşılmaktadır. 

 Bu inceleme çalışması ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 (İDDİA 1 Üzerinde “Genelkurmay” notu var.) 

 İDDİA 1: RP, son hakim ve savcı atamalarıyla bir taraftan yandaşları olan hâkim ve savcıları kritik noktalara getirerek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda 
belirli bir üstünlük sağlamış, diğer taraftan Atatürkçülüğü ve laikliği savunan hâkim ve savcıların görev yerleri değiştirilerek bunlar üzerinde baskı kurmak 
istemektedir. (Sayfa:20) 

 CEVAP 1: Doğruluğu saptanamamıştır. Aksine, Kurulun Adalet Bakanı ve Müsteşarın dışındaki 5 üyesi, hakim ve savcı atamalarında büyük bir dikkatle 
çalışmakta ve Bakanın yanlı tasarruflarına imkan bırakmamaktadır. 

 Kurulun Yargıtay’dan gelen üç asıl üç yedek, Danıştay’dan gelen iki asıl iki yedek üyeleri herhangi bir haksızlığa yer vermedikleri gibi, siyasi baskıları da 
dayanmaktadır. Kurulun tarafsız hareket ettiğini iki örnekle göstermek mümkündür. Birinci örnek, Sayın Adalet Bakanının Atatürk’e hakaretten 
dolayı yargılanan sanık hakkında (Abdurrahman DİLİPAK kastediliyor) beraat kararı veren hakimi yeniden İstanbul’a atanmasını Kuruldan geçiremeyince, 
Bakanlığa “tetkik hakimi” olarak atamıştır. 

İkinci örnek, Sayın Adalet Bakanı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına M.Ali KIRATLI’yı atamak istediği halde, bu kişiyi yeterli bulmadığından yerine 
İlhan MESUTOĞLU’nu atamıştır. 

(İDDİA 2 üzerinde “Genelkurmay-Başbakanlık” notu var.) 

 İDDİA 2: Gazeteci Abdurrahman DİLİPAK aleyhinde Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle açılan davada beraat kararı veren hâkim Mustafa KUTLUK, 
Adalet Bakanlığına alınarak ödüllendirilmiştir. (Sayfa:21) 

 CEVAP 2: Akit Gazetesi köşe yazarı Abdurrahman DİLİPAK ve Yazı İşleri Müdürü İsmet UCA hakkında 5816 sayılı “Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar Hakkında 
Kanun”a istinaden açılan davada Cumhuriyet Savcısı Orhan ÖZBEK, CMK’nun 223 üncü maddesinin son fıkrasından bahisle sanıkların sorgusuna dahi gerek 
bulunmadığından beraat kararı verilebileceğinden söz etmesi üzerine hakim Mustafa KUTLUK beraat kararı vermiştir. 07.04.1995 tarihinde bu hususun şikayet edilmesi üzerine Adalet Bakanı Mehmet MOĞULTAY talebi haklı görerek beraat kararını yazılı emir yoluyla bozulmasını sağlamıştır. Ne yazıkki, yazılı emirle bozma kararı sanıklar aleyhine tesir yapmadığından suç işleyen sanıklar kurtulmuşlardır. Adalet Bakanlığı, Yargıtayın bu kararı üzerine savcı Orhan ZEYBEK ve hakim Mustafa KUTLUK yönünden soruşturma açtırmış, Adalet Bakanlığı müfettişi her iki sanığı da suçlu bularak yerlerinin değiştirilmelerini istemiş ve HSYK da adı geçen savcı ve hakime “kınama” cezası vermiş, hakim Mustafa KUTLUK’u Bursa Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine, Cumhuriyet Savcısı 
Orhan ZEYBEK’i de Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığına atamıştır. Kurulun bu kararı üzerine ilgililer konuyu, gerek Kurula gerekse “İtirazları İnceleme Kurulu”na 
getirmelerine rağmen, talepleri her seferinde reddedilmiştir. Bunun üzerine, göreve gelen Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan, hakim KUTLUK’u kendi yetkisini kullanarak Bakanlık Tetkik hakimliğine getirmiştir. 

Gazeteci Abdurrahman DİLİPAK150 hakkında Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Başbakan Erbakan’a gönderilen “Kişiye Özel” mektup Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği arşivinde yer almaktadır.151 Bu tarihi mektup aşağıdadır: 

-4 Şubat 1997 Tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel Tarafından Başbakan Erbakan’a Gönderilen Mektup: 

“Süleyman Demirel 

 Cumhurbaşkanı 

Ankara, 4 Şubat 1997 

Sayın Prof.Dr.Necmettin Erbakan 

Başbakan 

 Yazar Abdurrahman DİLİPAK’ın Akit Gazetesinde yayımlanan bir yazısından dolayı 5816 sayılı “Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”a muhalefet suçundan İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca 28.07.1992 tarihinde İstanbul 4 üncü Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmış ise de, sanığın sorgusu dahi yapılmadan Mahkeme hakimi Mustafa KUTLUK tarafından adı geçen hakkında 02.09.1992 tarihinde beraat kararı verilmiştir. 

 Aradan üç yıla yakın bir süre geçtikten sonra 07.04.1995 tarihinde yapılan şikayet üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni DİLLİGİL yazılı emir yoluyla beraat kararının bozulmasını istemiş ve dosyayı Adalet Bakanlığına göndermiştir. O tarihte görevde bulunan Mehmet MOĞULTAY, 
talebi haklı bularak, beraat kararının yazılı emir yoluyla bozulması için 02.05.1996 tarihinde bozma gerekçeleriyle birlikte evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı belirtilen bozma gerekçeleriyle birlikte dosyayı, Yargıtay 9 uncu ceza dairesine sunmuştur. 

 Dosyayı inceleyen Yargıtay 9 uncu Ceza Dairesi 08.06.1995 tarih ve 3923/4071 sayılı kararıyla, olayda suç unsuru bulunduğu halde sanık hakkında duruşmaya dahi çağırmadan ve delilleri toplanmadan verilen beraat kararını yasalara aykırı bularak bozmuştur. 

 Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yeralan hükümler nedeniyle yazılı emirle bozma kararı sanık için aleyhte tesir yapmadığından, belirtilen suçu işleyen sanık kurtulmuştur. 

 Adalet Bakanlığı Yargıtayın bu kararı üzerine; duruşma Savcısı Orhan ZEYBEK ve duruşma Hakimi Mustafa KUTLUK yönünden soruşturma konusu yapmış, Adalet Bakanlığı müfettişi her ikisini de suçlu bularak cezalandırılmalarını istemiş, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu da adı geçen savcı ve 
hakime “kınama” cezası vermiş, hakim Mustafa KUTLUK’u Bursa Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine, Cumhuriyet Savcısı Orhan ZEYBEK’i Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığına atamıştır. 

 Kurulun bu kararı üzerine ilgililer konuyu gerek kurula gerekse İtirazları İnceleme Kuruluna getirmelerine rağmen, talepleri her seferinde reddedilmiştir. 

 Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan’ın göreve gelmesinden sonra hakim Mustafa KUTLUK’un yeniden İstanbul’a atanması ve kınama cezasının kaldırılması taleplerinin Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunca reddedilmesi üzerine bakan kendi yetkisini kullanarak Mustafa KUTLUK’u Bakanlık Tetkik Hakimliğine getirmiştir. 

 Yargıtay Kararıyla Atatürk aleyhine suç işleyen bir sanığı kasta varan bir davranışla beraat ettiren bir hakimin, bir yerde taltif edilerek Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliğine getirilmesi son derece sakıncalı bulunmuştur. 

 Konunun incelenmesini ve neticesi hakkında bilgi verilmesini rica ederim. 

 (İmza) 

S.Demirel 
Cumhurbaşkanı 


(İDDİA 3 üzerinde “GNK” notu var.) 

İDDİA 3: Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’den “RP’nin kapatılmasını istemesinden” dolayı savunma istenmek suretiyle bu kişi üzerinde baskı kurulmaya çalışılmaktadır. (Sayfa:21-22) 

CEVAP 3: Doğrudur. Ancak HSYK Kanunu’na göre bir savcı ve hâkim hakkında disiplin cezası verme yetkisi tamamen HSYK’ya aittir. Bu konuda Adalet Bakanının yetkisi dahilinde açtığı soruşturma sürmektedir. Ancak, bu soruşturma Kurul kararına dönüşmedikçe ilgili savcıyı etkilemeyecektir. 

(İDDİA 4 üzerinde “GNK-Baş” notu var.) 

İDDİA 4: Refah Partisi ideolojisine yakın olan yaklaşık 400 hakim ve savcının Adalet Bakanlığı bünyesinde atanmakta olduğu öğrenilmiştir. (Sayfa:22) 

CEVAP 4: İddia edilen 400 hakim ve savcının Adalet Bakanlığı’na alınacak yeni hakim adayları olduğu anlaşılmaktadır. 2802 sayılı “Hakim ve Savcılar Kanunu” hükümlerine göre yapılmış bulunan yazılı yarışma sınavının değerlendirilmesi ve bundan sonra yapılacak mülakat, ilgili Bakanlıkça sonuçlandırılacaktır. Bu aşamada Adalet Bakanının kendi yandaşlarını kazandırma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Bu itibarla, muhtemel bir haksızlığı önlemek gayesiyle Sayın 
Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan’a bir mektup yazılarak dikkati çekilmiştir. HSYK Kanununa göre hakim ve savcıların mesleğe alınması için Kurulun yetkisindedir. O nedenle endişeye mahal yoktur. 

ARZ: Mesleğe yeni alınacak hakim adayları için yapılan sınavda yanlı hareket edilmemesi ve değerlendirmenin objektif ölçüler içerisinde yapılması için Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan Sayın Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN’a yazdıkları yazı örneği ektedir. 

Sözkonusu hakim ve savcı sınavı hakkında Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Başbakan Erbakan’a gönderilen “Kişiye Özel” mektup Cumhurbaşkanlığı Genel 
Sekreterliği arşivinde yer almaktadır.152 Mektup aşağıdaki gibidir: 

- 3 Şubat 1997 Tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel Tarafından Başbakan Erbakan’a Gönderilen “Kişiye Özel” Mektup: 

“Süleyman Demirel 

Cumhurbaşkanı 

Kişiye Özel 
Ankara, 3 Şubat 1997 

Sayın Prof.Dr.Necmettin Erbakan 
Başbakan 
Ankara 


 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8. Maddesinde belirtilen niteliklere sahip olanlar arasında, aynı Kanunun 9. Maddesine göre yazılı sınav açılmak, 
daha sonra da mülakata tabi tutulmak üzere “hakim adayı” alınacağı ifade olunmaktadır. 
Bu sınavda, birtakım siyasi mülahazaların hakim olabileceği ve yapılacak seçimin adil ve hakkani esaslara uymayacağı endişeleri belirtilmektedir. 
Bu hususu dikkat-nazarınıza getiriyorum. 

İlginizi rica ederim. 


(İmza) 
S.Demirel 

(İDDİA 5 üzerinde “Baş” notu var.) 

İDDİA 5: 10 Kasım 1996 günü Kayseri’de düzenlenen toplantıdaki konuşmasından dolayı Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe hakkında açılan soruşturmayı yürüten savcıya baskı yapılmış; davayla ilgili bilirkişi heyetine irticai görüşleri benimseyen öğretim görevlilerinin seçilmesi için gayret sarf edilmiştir. Refah Partisi bu tür uygulamalarla yargıya müdahalede bulunarak, dava dosyalarının örtbas edilmesini ve kapatılmasını amaçlamaktadır. (Sayfa:22-23) 

CEVAP 5: Bu kişi hakkında Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı tarafından başlatılan hazırlık soruşturması Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Bilirkişi heyetine seçilen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden seçilen hocaların işlerinin yoğunluğu nedeniyle bu görevi kabul etmemeleri üzerine Polis Koleji’nde görevli üç öğretim üyesi bilir kişi tayin edilmiştir. Bu kişilerin RP yanlısı olduğu belirtilmiştir. Soruşturma devam etmektedir. 

 Şükrü Karatepe hakkında Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Başbakan Erbakan’a gönderilen “Kişiye Özel” mektup Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği 
arşivinde yer almaktadır.153 Mektup aşağıdaki gibidir: 

 -4 Şubat 1997 Tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel Tarafından Başbakan Erbakan’a Gönderilen “Kişiye Özel” Mektup: 

 “ Süleyman Demirel  Cumhurbaşkanı  Kişiye Özel 
 Ankara, 4 Şubat 1997 
Sayın Prof.Dr.Necmettin Erbakan 
Başbakan 
Ankara 


 1- Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ile ilgili bir soruşturma dolayısı ile; “Cumhuriyet Savcısı”na bilirkişi hey’etinin seçiminde baskı yapıldığı”, 

 2- Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın irticai faaliyetlerin içinde olduğu, 

 3- İrticai faaliyetlerinden dolayı Askeri Şura kararı ile Ordu’dan çıkarılan Subay ve Astsubayların, Belediye’lere ve Bakanlıklara yerleştirildiği, 

 4- Atatürk düşmanlığı yapıldığı, 

 5- Bazı siyasi kişiliği olan konuşmacıların; laiklik, ırk ve dil konularında, ulusal değerleri yıpratmaya gayret sarfettiği Hususlarında şikayetler intikal etmiştir. 

Bu ve benzeri konuların, önemli hassasiyetlere sebep olduğu, huzursuzluk doğurduğu, gerçektir. 
Gereğini rica ederim. 
(İmza) S.Demirel 

(İDDİA 6 üzerinde “GNK” notu var.) 

İDDİA 6: Adalet Bakanı, görüşüne yakın bulduğu hâkim ve savcıları kritik ve önemli yerlere atamak için çaba sarf etmekte; Ankara, İstanbul ve İzmir 
başsavcılıklarını baskı altına almaya çalışmaktadır. (Sayfa:23) 

CEVAP 6: Doğruluğu saptanamamıştır. Ankara, İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcıları meslekte kendilerini kanıtlamış değerli kişilerdir. 

(İDDİA 7 üzerinde “GNK” notu var.) 

İDDİA 7: RP, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yandaşı olabilecek bir adayı seçtirmek için çaba sarf etmektedir. 

CEVAP 7: Doğruluğu saptanamamıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilli, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun kendi üyeleri arasından gösterdiği 5 aday arasından Cumhurbaşkanı’nca seçilmektedir. 17 Ocak 1997 tarihinde seçilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural SAVAŞ da 
görevini en iyi şekilde yerine getirecek bir kişidir. 

(İDDİA 8 üzerinde “GNK” notu var.) 

İDDİA 8: RP, türbanlı yargıçların görev almalarına olumlu yaklaşım sergileyerek, ‘Kılık Kıyafet Kanunu’nu ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. (Sayfa:24) 

CEVAP 8: Kılık ve kıyafet konusu iki kanun (25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı “Şapka İktisası Hakkında Kanun” ile 03.12.1934 tarihli ve 2596 sayılı 
“Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun”) ve bir yönetmelik (“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”) 
ile teminat altına alınmıştır. Bu Kanunlar ve Yönetmelik değişmedikçe, kılık ve kıyafet konusunda Devlet memurlarının başka türlü hareket etmeleri mümkün 
değildir. 

ARZ: Bu konuda Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan Erbakan’a gönderilen uyarıcı nitelikteki yazı örneği ektedir.  

Sözkonusu kılık kıyafet uygulamaları konusunda Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Başbakan Erbakan’a gönderilen “Kişiye Özel” mektup Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği arşivinde yer almaktadır.154 Bu tarihi mektup aşağıdadır: 

-4 Şubat 1997 Tarihinde Cumhurbaşkanı Demirel Tarafından Başbakan Erbakan’a Gönderilen “Kişiye Özel” Mektup: 

Süleyman Demirel 
Cumhurbaşkanı 
Kişiye Özel 


Ankara, 4 Şubat 1997 
Sayın Prof.Dr.Necmettin Erbakan 
Başbakan 
Ankara 


Malumunuz olduğu üzere; T.C. Devleti’nin Anayasa’nın 2. Maddesinde Cumhuriyet’in nitelikleri;  “Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti’dir.” şeklinde belirlenmiştir. 

4 Maddesi’nde; “Bunların değişmeyeceği” yazılıdır.  Cumhurbaşkanı ve Milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, bunun üzerine yemin etmişlerdir. 
 Anayasa’nın 120, 121 ve 122. Maddeleri; 
 “Devletin korunması ile ilgili tedbirler” getirmiştir. 
 Cumhuriyetin niteliklerine ve Devletin temel çatısına yönelmiş tehdit ve tehlikeler; hem toplumda, hem de Devletin kurumlarında, büyük rahatsızlıklar 
yaratmaktadır. 

Bu arada, “ Köktendinci ” cereyanlara karşı fevkalade hassasiyet bulunduğu, yine malumunuzdur. 

 1- Laik düzeni korumak için mevcut kanunlar, harfiyen uygulanmalıdır. 

 2- Anayasa’nın 174. Maddesi’nin koruduğu “Devrim Kanunları” uygulanmalıdır. 

 3- Devletin kurumlarına “Köktendinci cereyanı”nın sızması, kesinlikle önlenmelidir. 

 Bu Meyanda; 

Yargı organları, 
Silahlı Kuvvetler, 
Üniversiteler, 
Emniyet Teşkilatı, 
Okullar, 
İdare, 
Diyanet Teşkilatı, 
Yerel Yönetimler 

Korunmalıdır. 

Gereğini rica ederim. 
(İmza) 
S.Demirel 

 (İDDİA 9 üzerinde “İÇİŞLERİ Cevap geldi” notu var.) 

 İDDİA 9: 9 Kasım 1996 günü Konya Belediyesi ve Milli Gençlik Vakfı tarafından Konya’da “hükümetin Kılık Kıyafet Kanun Tasarısı’na kamuoyu desteği 
sağlamak” konulu bir miting düzenlenmiştir. (Sayfa:24) 

 CEVAP 9: Kılık ve kıyafet konusu iki kanun (25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı “Şapka İktisası Hakkında Kanun” ile 03.12.1934 tarihli ve 2596 sayılı 
“Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun”) ve bir yönetmelik (“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”) 
ile teminat altına alınmıştır. Sözkonusu Yönetmelik ancak Sayın Cumhurbaşkanının onayıyla değiştirilebilir. Bu Yönetmelik, “kamu personelinin, Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.” Bu Kanunlar ve Yönetmelik değişmedikçe, kılık ve kıyafet konusunda Devlet memurlarının başka türlü hareket etmeleri mümkün değildir. 

 ARZ: İrticai faaliyetlere katılan şeriat yanlısı grupların kıyafetleri konusunda Cumhurbaşkanımız tarafından Başbakan’a gönderilen yazı örneği ektedir. 


***

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 3




  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 3


 - Cumhuriyet rejiminin önemli teminatı olan Yargıtay Başsavcılığı seçiminin gündemde  olduğu bu günlerde, zaten çoğunluğu dinci ve kürtçü kesime 
mensup kişilerin elinde olan mahkemeler ve Yargıtay bünyesinde yürütülen faaliyetlerle Refah Partisi kendi yandaşı olabilecek bir adayı seçtirmek için yoğun bir gayret sarfetmektedir. 

 - Refah Partisi türbanlı yargıçların görev almalarına olumlu yaklaşım sergileyerek kılık  kıyafet kanununu ortadan kaldırmayı amaçlamakta ve böylece toplum için önemli kanunları dahi hiçe sayabileceklerini göstermek istemektedir. Nitekim türbanlı hakim ve savcı adaylarının başvuruları, bakan şevket kazan tarafından kabul edilmiş ve bunlardan iki tanesinin ataması gerçekleştirilmiştir. 

 - 9 Kasım 1996 günü Konya Belediyesi ve Milli Gençlik Vakfı tarafından Konya’da “hükümetin kılık-kıyafet kanun tasarısına kamuoyu desteği sağlamak” konulu bir brifing düzenlenmiş, mitinge 2500-3000 civarında çarşaflı ve türbanlı kadın katılmış, mitingin emniyetini Milli Gençlik Vakfının erkekleri sağlamıştır. 
Mitinge Konya Büyükşehir Belediye başkanı Doç.Dr. Halil Ürün de katılmış ve yaptığı konuşmada başörtüsüne ve şeriata sahip çıkılmasını istemiştir. 
Mitingde Türk bayrağının taşınmaması ve pankartlardan birisinde "bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne, acırım tükrüğe, billahi tükürsem yüzüne” yazısı 
dikkat çekmiştir. 

 -Camilerde kadrosuz olarak görev yapmakta olan ve aldıkları din eğitimlerinin seviyesi itibarıyla verdikleri vaazlar ve hutbelerle cemaati şeriatçı kesime 
kanalize eden cami görevlilerinin, memur statüsüne geçirilmesi yönünde gayret sarfeden Refah Partisi; bu yaklaşımı ile cami görevlilerinin bu görevleri ile 
ilgili suçlardan dolayı memurin-muhakematı kanununa göre yargılanmasını, dolayısıyla haklarında ilgili suçlardan dolayı cumhuriyet savcıları ve adli 
makamlarca soruşturma açılmasını önlemek istemektedir. bu gerçekleştiği takdirde cami görevlileri ancak il idare kurulunun müsaadesi ile kovuşturmaya 
tabi tutulabilecektir. 

 - Refah Partisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da kendi amaçları doğrultusunda kullanmak gayesiyle, bu kurumdan toplumsal düzeni sağlayan konularda 
fetva vermesini istemekte, böylece Osmanlı dönemindeki şeyhülislamlık müessesesini yeniden canlandırmayı hedeflemekte ve bu yolla Türkiye’deki yargı birliğini bozarak şer’i hükümlere geçiş zemini oluşturmayı planlamaktadır. 

 - Kısacası Refah Partisi, Türkiye Cumhuriyetine uygun gördüğü şeriat rejiminin önünü açmak ve gerekli zemini oluşturmak için, bir yandan inkılap kanunlarını, 
özellikle tevhidi tedrisat kanunu, kıyafet kanunu, medeni kanun ve toplum yaşamını düzenleyen diğer kanunları delmeye çalışmakta, yönerge, genelge ve şifahi talimatlarla bu kanunları savsaklayıp ihlal ederken bir yandan da hazırladıkları önerge ve kanun teklifleriyle muhalefete ve kamuoyuna hissettirmeden bu kanunları değiştirmeye çalışmaktadır. 

 - Belirtilen yaklaşımın en son örneği ise ramazan münasebeti ile mesai saatlerinin valiler tarafından düzenlenmesini öngören hükümet genelgesi 
oluşturmaktadır. 

 - Refah Partisi, “ Bürokrasiye hakim olamazsanız hükümete hakim olamazsınız” kuralından hareketle uzun yıllar öncesi önemli görevler için hazırladıkları 
kişileri günümüzde devletin ve yerel yönetimlerin en etkin kadrolarına getirme girişimini sürdürmektedir. Ancak kamu-kurum ve kuruluşlarındaki kadrolaşma 
faaliyetlerini bugün için sahip oldukları insan potansiyelinin yetersizliği nedeni ile tam olarak doldurmakta güçlük çeken Refah Partisi ortaya çıkan zaafiyeti 
“iktidara geldik, ama bakınız!.. kadroları değiştirmiyoruz” şeklindeki verdiği mesajlarla kamufle etmektedir. 

 -Refah Partisi iktidara geldiğinden bugüne kadar öncelikli olarak adalet, çalışma, milli eğitim ve içişleri bakanlıkları başta olmak üzere, müsteşar, müsteşar 
yardımcısı ve genel müdür düzeyinde toplam 85 üst bürokrat ataması veya değişikliği yaparak bu makamlardan 51’ine kendi adamlarını veya kendi düşüncesine ılımlı bakan kişileri getirmiş bulunmaktadır. 

 - Son olarak Doç.Bnb. rütbesi ile Silahlı Kuvvetlerde iken yabancı kadın ile evlenmek suretiyle ordudan ayrılan, ancak milli görüş ideolojisini benimseyen 
Prof.Dr.Aziz Akgül Başbakanlık Başdanışmanlığına getirilmiştir. 

 - RP, kendileriyle aynı ideolojiyi paylaştığı ve kardeş olarak nitelediği ülkelerle, ülkemiz menfaatlerine ters olsa da her türlü şartlar altında ilişkileri 
sürdürmeyi gaye edinmekte ve bu ilişkileri bozmayı planladığına inandığı devletin milli istihbarat teşkilatını yalancılıkla ve kendilerini kandırmakla suçlayıp, toplum nazarında küçük düşürerek, bu kuruma da sızma niyetlerine zemin hazırlamaktadır. 

 - Halihazırda milli istihbarat teşkilatı içerisindeki bazı gruplar da, son dönemde devlete değil, bazı siyasi parti liderlerine hizmeti esas almış, bu durum 
kuruluş içinde huzursuzluk ve güvensizliği de beraberinde getirmiştir. Nitekim kont-terör dairesinin başında bulunan Mehmet Eymür’ün; Tansu-Özer Çiller ikilisine hizmet ettiği, onların yardımı ve bazı pazarlıklar sonucu bu göreve getirildiği, basında çıkan birçok haberin de bu şahıs tarafından sızdırıldığı hakkında yaygın duyumlar bulunmaktadır. 

 - Refah Partisi son günlerde TRT Genel Müdürlüğü ve TRT'yi ele geçirmek için yoğun çaba göstermektedir. Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından seçilen 
3 adaydan birisi olan Tuncay Büyükertan'ın adaylıktan çekilmesi üzerine, yerine şeriatçı görüşe yakın bir kişinin üçüncü aday olarak seçilmesi için DYP ile 
anlaşma gayretleri sürdürülmektedir. 

 - Refah Partisi yönetimi kendi partilerinde olan bakanlıklarda aktif olarak, diğer bakanlıklarda da pasif yöntemlerle ve örtülü bir şekilde kadrolaşmaktadır. 
Bu durum son devlet personeli atamalarında ve personel seçiminde açıkça kendisini göstermiştir. 

 - Refah'lı Kültür Bakanı İsmail Kahraman tarafından Topkapı Sarayı müzesinde tam gün süre ile Kuran okunmasını sağlamak bahanesiyle Kültür Bakanlığı bünyesinde 24 adet “Kur’an Okuyucu” kadrosunun ihdası yönünde hazırlanan tasarı Başbakan tarafından meclise sevk edilmiştir. Yine aynı Bakan, Bakanlık kütüphanesine bugüne kadar alınan 63 derginin aboneliğini iptal etmiş; bunların yerine Dini içerikli 53 dergiye abone olunması talimatını vermiştir. 

- Refah Partisi, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kadrolaşabilmek için Bakanlık giriş sınavlarına Arapça dilinin dahil edilmesini ve Müslüman ülkelere Arapça bilen 
diplomatların atanması yönünde çaba göstermektedir. 

- Mülki idare kadrolarına sızmak için partili gençlerin Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerine girmelerini teşvik etmektedir. Kadın eli sıkmayan Valiler görevde 
tutulmaktadır. Valiliklere, İmam Hatip kökenli ve eşleri tesettürlü kişilerin ataması yapılmaktadır. Bu çerçevede, 50'ye yakın Valinin değiştirilmesi ve yerlerine irtica yanlısı olanların atandırılması için hazırlık yapılmaktadır. Bu hazırlıkları, partinin en radikal milletvekili olan Hasan Hüseyin Ceylan yürütmektedir. 

 - Refah Partisi, silahlı güçle iktidarı ele geçirme safhasında arzu ettiği organize kuvveti teşkil etmek maksadıyla; son zamanlarda modern ve etkin silahlarla 
teçhiz edilmekte olan emniyet teşkilatına sızma, teşkilatta kadrolaşma ve bu müesseseyi ele geçirme yönündeki gayretlerine yoğunluk kazandırmıştır. 

 - Polis Koleji ve Polis Akademilerine öncelik verilmiş ve bu okulların öğrencilerine tarikatların kiraladıkları hücre evlerinde din eğitimi verilmeye başlanmıştır. 

- Son dönemde açılan devlet sınavlarında kendi yandaşlarının başarılı olması için kendi görüşlerini benimseyen üst düzey yöneticilerden ve nüfuzlu 
kişilerden aracı ve takipçi görevlendirmektedir. 

 - Bugüne kadar hükümetlerde görülen " Yakınlara Devlet kadrolarında iş imkanı sağlama" geleneği, Refah Partisi'nde "partililere iş imkanı sağlama" şeklinde 
değişmiştir. 

 - Üst düzey görevlere ve kilit mevkilere kendi adamlarını yerleştirme" geleneğinin sürdürülmesinin yanısıra, devlet kadrolarında bir refah partisi tabanı 
oluşturulmasının da hedeflendiği, bu maksatla, alt seviyedeki görevlere de partili veya sempatizanların yerleştirildiği öğrenilmiştir. 

 - Refah Partisi'nin iktidar ortağı olduğu günden itibaren, parti il ve ilçe başkanları; bir taraftan parti üyelerine ve partiye üye kaydı yaptıracaklara iş imkanı yaratırken, diğer taraftan partiye kayıt olmamakla birlikte kendisini Refah Partisi'ne hizmet için adamış daha kültürlü bir gruba, asgari iki milletvekilinin 
referansı ile iş bulunmasına yardımcı olmakta ve bu kişilerin siyasi iktidar değişiminden etkilenmemelerini garanti edecek tedbirlere öncelik vermektedirler. Refah Partisi tarafından yapılan girişimler sonucunda, bugüne kadar yaklaşık 500 bin kişiye iş olanağı yaratıldığı hakkında duyumlar bulunmaktadır. 

 -Refah Patisi yönetiminin aldığı kararla ve Çalışma Bakanı Necati Çelik'in yayınladığı 30 Kasım 1996 tarihli yeni bir yönetmelikle; SSK'ya alınacak sağlık 
hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı ile eğitim, öğretim ve avukatlık hizmetleri sınıflarına atanacak olan personel için sınav mecburiyeti kaldırılmıştır. 
Aynı şekilde SSK Genel Müdürlüğüne hizmetli statüsünde alınacak 2500 kişi için her ilin Refah Partili il başkanı tarafından, partililerden oluşan bir liste 
hazırlanarak imzalanmış, sonra bu listeler o ilin refah partili milletvekili tarafından onaylanarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına teslim edilmiştir. 
Yapılan sınavda yedekleri ile birlikte 5000 kişiye sınav kazandırılmıştır. 

- Bunların 2500'ü şimdi, geri kalanı ise bilahare işe alınacak ve sonuçta refah partili 5000 kişinin daha işe girmesi sağlanmış olacaktır. Bu yolla kendi 
yandaşlarının bu kuruma daha kolay yerleştirilmesini sağlayan Refah Partisi'nin benzer uygulamayı diğer devlet daireleri ve kurumlarına da hızla 
yaygınlaştıracağı değerlendirilmektedir. 

 - İrticai kesim çeşitli devlet hastanelerinde kendi yandaşları olan tabipleri başhekim ve başhekim yardımcısı sıfatı ile görevlendirmek ve bu doğrultuda 
atamalar yapmak suretiyle, devletin sağlık sistemi içerisinde hızlı bir yapılanma başlatmışlardır. Bu uygulamaya Ankara Etimesgut Devlet Hastanesi örnek 
verilebilir. Bu hastanede çalışan ebe, hemşire ve bayan doktorların tamamına yakını türbanlı ve tesettürlüdür. 

 - İrticai kesim, islami yaşama geçişi sağlamak maksadıyla; dini eğilimlerin güçlü olduğu bölge ve beldelerde uygun ortamı hazırlamak için girişimlerde 
bulunmakta, nüfuz etmekte zorlandığı kurum ve kuruluşları bu semtlere çekmek suretiyle onları etkilemeyi hedeflemektedir. Nitekim bugün dini yaşamın 
ağırlıklı olarak sürdürüldüğü ve adeta bir Arap kenti görünümü taşıyan Fatih semtindeki eski Darüşşafaka Lisesi gibi bazı kamu taşınmazları refah partisi 
ideolojisine hizmet edecek öğrencilerin yetiştirilmesi gayesi ile "İlim Yayma Cemiyeti" ve " Muradiye Vakfı " gibi kuruluşlarca; yurt, dersane ve okul olarak 
kullanılmak üzere satın alınmak istenmektedir. 

 - Bahse konu taşınmazın, belirtilen maksatlarla refah ideolojisine hizmette kullanılacağını hisseden, Darüşşafaka Lisesi taşınmazı sahibi Türkiye Cumhuriyeti ziraat bankası yetkilileri, bu taşınmazın Refah yanlılarının eline geçmesine mani olabilmek için karşılıksız olarak TSK’ne devredilmesi konusunda Gnkur.Bşk.lığına teklifte bulunmuştur. 

 -Refah Partisi, gelecek nesillerin yetiştirilmesindeki rolü nedeni ile milli eğitim ve öğretim kesimini öncelikli hedef olarak ele almakta ve bu bakanlık koltuğuna 
Fethullah Gülen’in desteği ile gelmiş olan Mehmet Sağlam'ın bulunmasından da mutlu olmaktadır. 

 - İmam hatip okullarının yanısıra yurtiçinde ve yurtdışında açtıkları, kurdukları ve/veya denetledikleri Kur'an kursu, dersane, okul ve üniversiteler vasıtasıyla 
yoğun, yaygın ve etkili bir eğitim çalışması yürüten irticai unsurlar, kendine özgü eğitim olanakları yaratmakta, bilinçli olarak kamu yönetimi alanında 
spesifik hedeflere göre adam yetiştirmekte, yurt ve pansiyonlar ağı sayesinde barınma olanağı sağlamakta, öğrencilere önemli miktarda burs, harçlık, 
eğitim araç ve gereçleri temin etmektedir. 

- Bu çerçevede sadece Fethullah Gülen'e ait yurtiçinde ve yurtdışında toplam 448 Yurt, 346 Dersane, 181 Okul ve 3 Özel üniversite bulunmaktadır. 
Dini eğitim verilen çocukların yaşı giderek küçülmekte, ana okulu ve kreşler açmak suretiyle beşikten üniversiteye kadar kesintisiz ve etkin bir eğitim zinciri oluşturulmaktadır. 

- Eğitime ara vermemek amacı doğrultusunda yoğun yaz kampları uygulaması yapılmakta son iki yıldır " Yaz okulu " adı altında ilkokul çocuklarına yönelik 
dini öğretim kampları kurulmaktadır. 

-RP, dini eğitim veren, eğitim kurumları yolu ile tabana ulaşma ve var olanı genişletmek avantajını kaybedeceği korkusu ve inancı ile kesintisiz 8 yıllık 
ilköğretim eğitimine karşı çıkmaktadır. 

- İmam hatip okulu öğrencilerinin, harp okullarına girebilmelerini temin etmek amacıyla; son senelerinde yatay geçişle klasik fen liselerine girmelerine olanak 
sağlayacak olan ve milli eğitim bakanlığınca hazırlanan yönetmelik değişikliği önerisi sonrasında toplumdan gelen tepkiler üzerine milli eğitim bakanı 
öncelikle bu tepkileri görmemezlikten gelmiş, bilahare yönerge değişikliğinden haberi olmadığını beyan etmiş, ancak tepkilerin artması üzerine Bakan Mehmet 
Sağlam bu yönerge değişikliğini yeniden incelenmesi gerektiğine karar vermek zorunda kalmıştır. 

- Bugün için mevcut imam hatip okullarında yapılan açıklamalara göre 515 bin öğrencinin okuduğu, bu sayının 1951-1952 yılında 885 kişi olduğu dikkate 
alındığında bu kesimin devletin ciddi kurumlarına el atma arzu ve isteklerini göz önüne sermektedir. Bunun son örneği, imam hatip okulu üniversite mezunları 
vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına sızma girişimleridir. 

- Şeriatçı kesim, son dönemde çıkarılan özel üniversite yasası paralelinde sahip oldukları üniversite sayılarını süratle artırma hazırlıkları yapmakta, master 
ve doktora için yurtdışına öğrenci gönderme çalışmaları yürütmektedir. Ayrıca dış ülkelerdeki şeriatçı eğitim veren üniversitelerden mezun olan kişilerin, 
Türkiye'de öğretmen olarak görev almasına imkan yaratmaktadır. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


  28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 1


Bu bölümde, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Arşivinden Komisyonumuza intikal eden belgeler 
çerçevesinde, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e verilen özel brifingler ile bu brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde Genel Sekreter Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığındaki Çalışma Grubu’nca Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunulan raporlar irdelenecektir. 

1. 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantı öncesindeki çalışmalar: 

1.1. Ankara Üniversitesi S.B.F.’nden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine Gönderilen Yazı 
 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, 15 Kasım 1996 tarihinde A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı tarafından Cumhurbaşkanlığına gönderilen 
cevabi bir yazı bulunmaktadır.138 

 Bu yazı; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından, Genelkurmay Başkanlığının, Refah Partisi ve diğer “irticai unsurlar” tarafından, İmam Hatip kökenli gençlerin, Kaymakam ve Vali olmaları amacıyla, Siyasal Bilgiler Fakültesinde yönlendirildiği şeklindeki iddialarına ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden bilgi istendiğini göstermektedir. 

 Bu yazı şu şekildedir: 

 “Fakültemizin öğretim üyeleri, öğrencilerimizi geldikleri liselere göre bir ayırıma tabi tutmaya ve bu konuda değerlendirmeler yapmaya karşıdır. Nereden 
gelirlerse gelsinler öğrenciler hepimiz için eşittir. Ancak, İmam Hatip Lisesi mezunlarının Fakültemizdeki sayıları konusunda gerçeğe aykırı olarak yapılan 
spekülasyonlar, ister istemez bu konuda bir açıklama yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. 
 Size, bu yazımın ekinde, Fakültemizdeki İmam Hatip Lisesi mezunlarının 1991, 1992, 1993, 1994, 1995 ve 1996 yılları esas alınarak hazırlanmış tablosunu 
sunuyorum. 
 Bu tablodan da açıkça anlaşılacağı gibi, 1994 yılında Fakültemizin kamu yönetimi dahil altı değişik bölümüne kayıt olan toplam 672 öğrencinin 56'sı; 1995 yılında Fakültemize kayıt olan toplam 647 öğrencinin 26'sı; 1996 yılında da toplam 644 öğrencinin sadece 20'si İmam Hatip Lisesi mezunudur. 

 İmam Hatip Liseleri her yıl 35.000 civarında mezun vermektedir. 1995 yılında bu mezunların 2393'ü değişik Üniversitelere, 1549'u da Açık Öğretim Fakültesi'ne kaydım yaptırmıştır. Kanunca, asıl önemli olan da bu mezunların nerelere dağılarak eğitim gördüklerinin tespitidir.” 

 Yazı ekinde yer alan “1991-1996 A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesine Giren Genel Öğrenci Sayısı ve İçlerindeki İmam Hatip (İ.H.) Liseli Öğrencilerin Sayılan ile Yüzdeleri” başlıklı tabloda, yıllar itibarıyla Fakültede okuyan İmam Hatip Lisesi kökenli öğrenci sayıları verilmiştir. Tabloya göre en fazla İmam Hatip Lisesi mezunu öğrencinin Kamu Yönetiminde olduğu bildirilmektedir. 

 1.2. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde Yürütülen Çalışmalar ve Sunulan Brifingler: 

 Cumhurbaşkanı DEMİREL’in eski yaveri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin tarafından kaleme alınan notta,139 sözkonusu Çalışma Grubu’nun çalışmalarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. 

 Bazı gazetecilerin Cumhurbaşkanlığı Çalışma Grubu adını verdiği, kimileri tarafından Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun bir benzeri olarak görülen bu çalışma grubunun, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri Öztürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı (E) Kur.Alb.Oğuz Özbilgin, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Özhan Üzümcüoğlu ve Kanunlar Kararlar ve Hukuk İşleri Başkanı Kemalettin Alikaşifoğlu’ndan oluştuğu anlaşılmaktadır. 

 28 Şubat sürecinde, Cumhurbaşkanlığına intikal eden her türlü bilgi ve belgenin sözkonusu Çalışma Grubu tarafından incelenip, gerekli araştırma ve 
değerlendirmeler yapıldıktan sonra Cumhurbaşkanı DEMİREL’e arz edildiği görülmektedir. 

 Daha sonra, alınan talimata göre, yapılması gerekli görülen işlemlerin, devlet hiyerarşisine uygun olarak, kimi zaman Cumhurbaşkanı DEMİREL, kimi zaman 
da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet SEÇKİNÖZ’ün imzalarıyla, Başbakanlık dahil, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlara gönderildiği tespit edilmiştir. 

 Bu süreçte Cumhurbaşkanlığına intikal eden belgelerin önemli bir kısmının, Genelkurmay ve MİT tarafından “irticai faaliyetler” konusunda hazırlanan Brifing vb. çalışmalar ile bu çalışmalarda yer alan iddia ve tespitler çerçevesinde, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarından istenen cevabi yazılar olduğu görülmektedir. 

 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden önce, Kurmay Albay olarak Demirel’in yaverliğini yapan Oğuz Özbilgin’in bilgisayar ortamında yazıp, 
el yazısıyla üzerine notlar düştüğü, “İRTİCAİ FAALİYETLER VE CUMHUR BAŞKANLIĞINDA YAPILAN İŞLEMLER” başlıklı Not’ta, sözkonusu Brifingler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan çalışmalar özetlenmektedir. 

 Bu Not, üzerinde herhangi bir oynama yapılmaksızın aşağıda sunulmaktadır: 

 “-17 Ocak 1997 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı’na Genelkurmay Başkanlığında “İrticai Faaliyetler” konulu bir brifing verildi. (Brifinge sadece Sayın Cumhurbaşkanı katıldı.) 

 -Brifing metni Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Necdet SEÇKİNÖZ tarafından incelenerek, “ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli olarak 10 sayfalık kişisel bir 
görüş hazırlandı. 

 - 27 Ocak 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, irticai faaliyetler nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde başgösteren rahatsızlık Deniz Kuvvetleri 
Komutanı Oramiral Güven ERKAYA tarafından dile getirildi. 

 - 27 Ocak 1997 günü, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bana, Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen subay ve astsubayların 
refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşları ile belediyelerde işe alınmaları konusunun araştırılması görevi verildi. 

 - 28 Ocak 1997 günü saat 14.00’de Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin SANER ile konuyu görüştüm ve adı geçen personelin istihdam 
edildiği yerleri belirten listeyi aldım. 

 - 30 Ocak 1997 günü aynı konu ile ilgili bir liste de MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL’dan alındı. 

 - 31 Ocak 1997’de, Genel Sekreter tarafından ben, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Fahri ÖZTÜRK ve Kanunlar Kararlar Başkanı Kemalettin ALİKAŞİFOĞLU Genelkurmay tarafından verilen brifing metninin incelenmesi konusu ile görevlendirildik. 

 - Genkur. Brifing metninde 20 nci sayfadan sonra yeralan iddialar 54 madde olarak tesbit edildi. 

 - 3 Şubat 1997 günü sabah saatlerinde, Sayın Cumhurbaşkanı, Genel Sekreter, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, Kanunlar Kararlar Başkanı ve ben 
Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde toplantı yaptık. 54 konudan 19’u için verdiğimiz cevaplar, bir zarf içinde, tarafımdan saat 17.00’de Genelkurmay 
Başkanı Orgeneral İ.Hakkı KARADAYI’ya makamında teslim edildi. Aynı gün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan Necmettin ERBAKAN’a bir mektup yazıldı. 

 - 4 Şubat 1997’de aynı gurup yine Sayın Cumhurbaşkanının çalışma ofisinde biraraya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı imzası ile Başbakan’a gönderilecek diğer üç mektubu ve Genel Sekreter imzası ile İçişleri Bakanlığına (3), Milli Eğitim Bakanlığına (1) gönderilecek dört mektubu hazırladık. Aynı gün saat 16.00’da, bunlardan beş mektubu ihtiva eden zarf, tarafımdan Sayın Genelkurmay Başkanına makamında teslim edildi. 

 - 5 Şubat 1997’de, aynı gurup, yine aynı yerde, Sayın Cumhurbaşkanı ile konu üzerinde çalıştık. Daha sonra Genel Sekreter Yardımcılığı toplantı odasında 
Genel Sekreter imzası ile MİT Müsteşarlığına gönderilecek mektubu hazırladık. Aynı gün, içinde dört mektubun fotokopisi olan zarf, tarafımdan Genelkurmay 
Başkanına verildi. Aynı gün Genelkurmay İstihbarat Başkanını makamında ziyaret ederek konuyu görüştüm. 

 - 5 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı TGRT’de Sabahattin ÖNKİBAR’ın hazırladığı “ALTERNATİF” programına katıldı. İrtica ile ilgili önemli mesajlar verdi. 

 - 8 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı bütün TV’lerde yayınlanan “RAMAZAN BAYRAMI” mesajında irticai faaliyetlere dikkat çekti. 

 - 20 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı SHOW TV’de Kadir ÇELİK tarafından hazırlanan “OBJEKTİF” programının konuğu oldu. Aynı mesajları verdi. 

 - 21 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN’ı kabul ederek ikibuçuk saat görüştü. (45 gündür görüşmüyorlardı.) 

 - 21 Şubat 1997’de Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı da Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettiler. Aynı gün, 28 Şubat 1997’de yapılacak olan MGK toplantısında gündeme getirilecek taslak “İrticai Faaliyetler Raporu” ve Başbakanın MİT Müsteşarına söylediklerini ihtiva eden iki sayfalık bir rapor MİT 
Müsteşarı tarafından Sayın Cumhurbaşkanına takdim edildi. 

 - 21 Şubat 1997 tarihinden itibaren, her gün ücretsiz olarak Cumhur başkanlığına verilen 10 adet ZAMAN gazetesine el koydum. Bu gazetelere garaja ve Koruma Müdürlüğüne veriliyordu. Bu gazetelerin yerine HÜRRİYET, MİLLİYET, RADİKAL ve YENİ YÜZYIL gazeteleri adı geçen yerlere verilmeye başlandı. 

 - 22 Şubat 1997 tarihinde aynı gurup, bu yeni raporlar üzerinde çalışmaya başladık. 

 - 24 Şubat 1997’de Sayın Cumhurbaşkanı ile biraraya gelerek raporları değerlendirdik. MGK’de takdim edilecek olan raporun 28 nci sayfasından başlayan “ÖNLEMLER” maddesini zayıf bularak, maddeye getireceğimiz öneriler üzerinde çalıştık. 

 - 4 Şubat 1997 (12.20-13.20), 16 Şubat 1997 (15.30-16.50) ve 26 Şubat 1997 (18.00-19.00) günleri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı 
Tansu ÇİLLER Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günlerinde gurup çalışmamız devam etti. 

 - 25-26 Şubat 1997 günleri MİT Müsteşarı Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etti. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 10.00’da Sayın Cumhurbaşkanının makamında yapılan toplantıda “ÖNLEMLER” maddesine son şekli verildi ve ben revize edilmiş olan metni saat 12.00’de MİT Müsteşarına elden teslim ettim. 

 - 27 Şubat 1997 tarihinde saat 17.00’de Başbakan Sayın Cumhurbaşkanını program dışı olarak ziyaret etti. 

 - Yine aynı gün, Sayın Cumhurbaşkanı MİT Müsteşarını saat 19.45-20.00 arasında MGK gündemi ile ilgili olarak kabul etti. 

 - 27 Şubat 1997’de, son birkaç ay içinde ilk defa olarak Bakanlar Kurulu toplandı ve Başbakan ERBAKAN ve Tansu ÇİLLER toplantı dışında iki kere görüştüler. 

 - 28 Şubat 1997 günü saat 15.00-24.00 arasında dokuz saat süren MGK toplantısı yapıldı. Toplantı sırasında Başbakan ERBAKAN MGK salonundan çıkarak ikindi namazını kıldı. (Elçi kabul Salonunda) 

 - Aynı gün Başbakan ERBAKAN, TRT ve bazı özel TV kanallarından “İCRAATIN İÇİNDEN” programı ile halka seslendi.” 

 Hazırlanan bu Not’tan, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen sözkonusu brifingin, 28 Şubat tarihli MGK toplantısının habercisi olduğu; Genelkurmay Brifinginde yer alan 54 iddia hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bünyesinde özel bir çalışma 
gurubu teşkil edildiği, bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile çeşitli görüşmeler 
yapıldığı, bu çalışmalar çerçevesinde Cumhurbaşkanı Demirel’in imzasıyla Başbakan Erbakan’a 3 Şubat’ta bir, 4 Şubat’ta üç olmak üzere, toplam dört mektup yazıldığı, ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin imzasıyla İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığına çeşitli mektuplar yazıldığı, gönderilen bu 
mektupları ihtiva eden zarfın bizzat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Özbilgin tarafından Genelkurmay Başkanına teslim edildiği, MİT 
Müsteşarlığından alınan bilgilerle birleştirilerek hazırlanan nihai “İrticai Faaliyetler Raporu”nun da, 28 Şubat MGK toplantısında MİT Müsteşarı tarafından takdim edildiği, raporun ÖNLEMLER başlıklı bölümünde hükümet tarafından irticai faaliyetlere karşı alınması istenen tedbirlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. 

 Not’ta yer alan bilgilerden, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı öncesinde, 17 Ocak 1997 tarihinde Genelkurmay tarafından Cumhurbaşkanı Demirel’e verilen 
brifing çerçevesinde yürütülen sözkonusu çalışmalar hakkında Başbakan Erbakan’ın veya diğer Hükümet üyelerinin haberdar edilmediği anlaşılmaktadır. 

 Öte yandan, 27 Ocak’ta, Oğuz Özbilgin’den “Yüksek Askeri Şura kararlarıyla TSK’dan ilişiği kesilen personelin Refah Partisi tarafından bazı kurum ve kuruluşlar ile belediyelerde istihdam edilmesi” hususunda bir çalışma yapılmasının istendiği görülmektedir. 

 1.3. MİT tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’e Sunulan Brifing: 

 Komisyonumuza intikal eden belgeler arasında, Eylül 1996 ayında MİT tarafından hazırlandığı anlaşılan “irticai faaliyetler” konulu, ekiyle beraber toplam 60 sahifelik bir Brifing140 yer almaktadır. 

 Herhangi bir resmi evrak numarası verilmediği için gayri resmi bir çalışma olarak değerlendirilebilecek bu Brifing’de yer alan hususlar ana hatlarıyla aşağıda özetlenmektedir: 

 “-İran’ın da etkisiyle, Türkiye’de şeriat düzeninin ancak İslami bir devrim yoluyla gerçekleştirilebileceğini savunan irticai grupların eylemsel aktivitelerinin 
toplumu rahatsız eder boyuta ulaştığı; son beş yıl içinde, faili meçhul cinayetler, laiklik aleyhtarı davranış ve gösterilerin tırmandığı, 

 - Refah Partisi’nin, yasadışı “tarikat öğretisi”ni demokratik yollarla iktidara taşımaya çalıştığı, tek başına iktidara gelmek isteyen partinin nihai amacının, 
diğer irticai gruplar gibi, Şeriat Devleti kurmak olduğu, 

 - Milli Görüşçülerin Milli Gençlik Vakfı, Kadın Kolları, meslek teşekkülleri ve dernekler vasıtasıyla etkili faaliyet yürüttükleri, bu maksatla, Belediye 
imkanlarından yararlanılarak, Kur’an Kursları, pansiyonlar ve vakıflara kolaylıklar sağlandığı, 

 - Başta TSK, Emniyet ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, kamu kurumlarında ve bazı sendikalarda (HAK-İŞ Konfederasyonu bünyesindeki 9 sendika gibi), 
derneklerde ve vakıflarda kadrolaşmaya ağırlık verdikleri, 

 - Özellikle Silahlı Kuvvetlere ve Emniyet teşkilatına “sızmaya” çalıştıkları, Milli Eğitim Bakanlığı ve öğretmenlerin öncelikli hedef olarak görüldüğü, 

 - Nakşibendi ve Süleymancı tarikatlarının Milli Görüşçüleri desteklediği, ancak Nurcuların destek vermedikleri, F.GÜLEN başta olmak üzere, Nurcu kesimde 
bazı tereddütlerin devam ettiği, 

 - İBDA-C, Hizbullah, Süleymancı Kaplancılar, Acz-i Mendiler, Nurcu F.GÜLEN grupları yasa dışı faaliyetlerini artırdıkları, 

 - Yayıncılık sektöründe dini içerikli kitap ve gazete sayısının her geçen gün arttığı, gazete ve dergilerin kapılara kadar dağıtılması yöntemiyle olağanüstü 
tirajlara ulaşıldığı, 

 - Milli Görüşçü unsurların, 1994 yılından itibaren diğer irticai unsurları kendi siyasi çatısı altında toplamak ve daha sonra Kürt ve Alevi gibi unsurlara 
yakınlaşmak suretiyle kitleselleşmeye çalıştığı, 

 - HADEP’in seçimlere katılmaması halinde, bu partinin seçmenleri Refah Partisi’ni tercih edebileceği, 

 - Radikal İslamcılardan İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C), Yeryüzü Grubu ve Selam Grubu’nun basın-yayın faaliyetleri icra ettikleri, 

 - İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ve Filistinle Dayanışma 
ve Dostluk Derneği (FDD)’nin sosyal organizasyon olarak faaliyet yürüttükleri, 

 - Hizbullah (İlim ve Menzil Cemaatleri), İslami Hareket Örgütü (İHÖ) ve Caferi unsurların bağımsız ve yöresel hareket ettikleri, İBDA-C, Hizbullah ve 
İslami Hareket’in teröre yatkın radikal İslamcı gruplar olduğu, 

 - İran tarafından desteklenen İBDA-C’nin sabotaj, Hizbullah’ın PKK’ya karşı “İslami bir Kürt Devleti” kurma fikrini benimsediği, 1991 yılından Eylül 1996’ya 
kadar ağırlıklı olarak Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl ve Şanlıurfa’da toplam 1365 silahlı eylem icra ettiği, İslami hareket örgütünün de İran tarafından 
desteklendiği ve örgüt lideri İrfan ÇAĞIRICI’nın Çetin Emeç eylemini gerçekleştirdiklerini ifade ettiği, 

 - Tarikatlardan Nurcular içinde yer alan F.GÜLEN grubuna ait yurt içinde 78 vakıf, 14 dernek, 100 özel okul, 186 şirket, 460 dersane, 470 öğrenci yurdunun 
bulunduğu, bu grubun demokratik yollarla devlet kademelerinde kadrolaşmaya çalıştığı, Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırarak, 
şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı hedefledikleri, 

 - F.GÜLEN Grubunun, yurt içinde ve özellikle Orta Asya’ya yönelik eğitim ve basın faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları, yayın organı Zaman Gazetesinin Orta 
Asya ülkelerinde yayımlanmaya başladığı, 

 - Nurcuların ve Süleymancıların yurt içinde ve yurt dışında öğrencilere yönelik olarak çok sayıda kurs ve pansiyon işlettikleri, Milli Görüşçülerin ve özellikle 
Nurcuların yurt içi ve yurt dışında özel okullara sahip oldukları, 

 - Acz-i Mendi grubunun Atatürk aleyhtarı gösteriler düzenlediği, 

 - Almanya’da IGMG dışında radikal islamcı Anadolu Federe İslam Devleti (AFİD)’nin C.KAPLAN tarafından kurulduğu, bu kişinin ölümü üzerine oğlu 
Metin KAPLAN liderliğinde toparlandığı, “İslam Kültür Merkezleri Birliği (İKMB)”nin ise Süleymancılık faaliyetleri paralelindeki faaliyet gösterdiği, 

 - IGMG Başkanlığına N.ERBAKAN’ın yeğeni Mehmet Sabri ERBAKAN’ın getirildiği, sonuç olarak fundamentalist ülkelerin Türkiye’de İrticai potansiyelini 
kullanma çabalarının tabanda kabul görmediği ancak irticai tehdidin yoksul ve gayrimemnun kesimlerde taraftar bulma imkanı kazandığı, ayrıca çeşitli 
provokasyonlara açık bir özellik taşıdıkları, 

 -Yabancı İslamcı grupların irticai potansiyeli daha aktif bir çizgiye çekme tehdidinin mevcut olduğu, bu beklentilerin ülkemizin yeraldığı uluslararası toplumun dikkatinin Türkiye üzerinde toplanmasına ve batılı platformlarda aleyhimize istismarına mesnet teşkil edeceği” 

 - Almanya’da “ Milli Görüş İslam Toplumu (IGMG) ” kanalıyla İslamın Avrupa’da resmi din statüsü kazandırılmasına çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçü Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından uluslararası nitelikte konferanslar gerçekleştirildiği, 

 - Ayrıca, anti Amerikancı ve antisiyonist tavırlarıyla bilinen Milli Görüşün güçlenmesinin ABD menfaatlerine zarar verebileceği imajını silmek amacıyla bu 
ülkedeki 4 milyonluk zenci ve Arap Müslüman kitlenin sempatisini çekmeye ve bu lobiden yararlanmaya çalışıldığı, 

 - Milli Görüşçülerin, Suudi Arabistan/Rabıta, Libya Uluslararası İslama Çağrı Cemiyeti, İran İrşad Bakanlığı, HAMAS ve Müslüman kardeşler gibi örgüt ve 
unsurlarla temas halinde olduğu, 

 - Milli Görüş’ün “İslam Birleşmiş Milletleri”, “İslam Ortak Parası”, “İslam Ekonomik Topluluğu” gibi hedeflere yöneldiği, RP’nin Türkiye’nin İslam aleminde lider ülke konumuna geleceği yönündeki propagandalarının etkili olduğu, bu durumun İslam aleminin liderliği için gizli bir rekabet halinde olan Arap ülkelerinde tedirginlik yarattığı, 

 - İsrail Başbakanı NETENYAHU’nun da, Refah Partisi’nin İslam ülkeleri içinde lider ülke olma hedefinden rahatsızlık duyduğu, 

 -Batıya alternatif “İslam Birliği” oluşturma propagandalarının zemin kazandığı, RP’nin İslamcı kimliği ile iktidar ortağı olmasının, İran deneyiminin aksine, 
demokratik yöntemlerle de iktidarın elde edilebileceğini gösterdiği, 

 - Bu durumun çeşitli gruplara rahat bir faaliyet ortamı ve kadrolaşma imkanı sağladığı, Refah Partisi’nin topyekün iktidara gelme yönündeki çabalarını 
hızlandırdığı, belirtilmektedir. 

 Ayrıca, Brifingin 26 sahifelik ekinde yer alan çizelgelerde öne çıkan hususlar şunlardır: 

 “- İSLAMCI UNSURLARIN GÜCÜ çizelgesi altında; bu unsurlara ait yurt ve yurt dışındaki “yayın (181), dernek (884), vakıf (197), şirket (509), kurs-pansiyon 
(1770), dershane (486), sendika (9) ve özel okul (242” sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT KURS VE PANSİYONLAR çizelgesi altında; yurt içi ve yurt dışındaki Radikal İslamcı Unsurlar, Milli Görüş, Nurculuk (470), 
Süleymancılık (1300) ve Diğer Tarikatlar”a ait toplam 1770 kurs ve pansiyon sayıları, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERSANELER çizelgesi altında; Nurcuların 460’ı yurt içinde, 25’i yurt dışında olmak üzere, toplam 485 dershanesi olduğu, 
ayrıca diğer tarikatların 1 dershanesi olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ÖZEL OKULLAR çizelgesi altında; Milli Görüşçülerin 1’i yurt içinde, 2’si yurt dışında; Nurcuların ise 100’ü yurt içinde, 139’u yurt 
dışında olmak üzere, toplam 241 özel okulunun bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT RADYO VE TELEVİZYONLAR çizelgesi altında; Radikal İslamcı Unsurlar (31), Milli Görüş (46), Nurculuk (15), Diğer Tarikatlar (14) olmak üzere, toplam 106 radyo ve televizyon olduğu, , 

 - HAK-İŞ KONFEDERASYONU çizelgesi altında; bu Konfederasyona bağlı, HİZMET-İŞ, ÖZSAĞLIK-İŞ, ÖZİPLİK-İŞ, ÖZAĞAÇ-İŞ, HAKTARIM-İŞ, ÖZGIDA-İŞ, BELEDİYE-İŞ ve ÖZÇELİK-İŞ sendikalarının olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT DERNEKLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında, “Radikal İslamcı Unsurlar (126), Milli Görüş (324), Nurculuk (15), 
Süleymancılık (2100) ve Diğer Tarikatlar (16)” olmak üzere, toplam 884 dernek olduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT VAKIFLAR çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışındaki vakıfların; Radikal İslamcı Unsurlar (53), Milli Görüş (27), Nurculuk (80), Süleymancılık (14) ve Diğer Tarikatlar (23) olmak üzere, toplam 197 vakıf bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLARIN YAYIN FAALİYETLERİ çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında 21 gazete ve 160 derginin tespit edildiği, 

 - İSLAMCI UNSURLARA AİT ŞİRKETLER çizelgesi altında; yurt içinde ve yurt dışında Radikal İslamcı Unsurlar (148), Milli Görüş (54), Nurculuk (262), 
Süleymancılık (28) ve Diğer Tarikatlar (17) olmak üzere, toplam 509 şirket bulunduğu, 

 - İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında, bu unsurların; 
MİLLİ GÖRÜŞ, RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR (HİZBULLAH, TEVHİD, YERYÜZÜ, MAZLUM-DER, M.GENÇLİK, İBDA-C, İSLAMİ HAREKET ile 30 KADAR GRUP) ve 
TARİKATLAR (NURCULUK, SÜLEYMANCILIK, NAKŞİBENDİLİK, KADİRİLİK ile DİĞERLERİ) olmak üzere, üçe ayrıldığı, 

 - MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında, 

 - SİYASİ ORGANİZASYON alt başlığı altında REFAH PARTİSİ, 

 - VASAT ORGANİZASYONU alt başlığı altında; Milli Gençlik Vakfı (74 İlde Şube Var), Diğer Vakıflar (27), Dernek (29), Mesleki Örgütlenme HAK-İŞ 
KONFEDERASYONUNA BAĞLI 8 SENDİKA; 

 - YAYIN ORGANİZASYONU alt başlığı altında 34 Yayın, 

 - TİCARİ ORGANİZASYON alt başlığı altında 54 Şirket, 

 - YURT DIŞI ORGANİZASYON alt başlığı altında İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ TEŞKİLATI (IGMG) ve ona bağlı 32 Bölge Başkanlığı ile AVRUPA CAMİ 
YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ (EMUG) ve ona bağlı 295 Cami Derneği olduğu, 

 - RADİKAL İSLAMCI UNSURLAR çizelgesi altında; 

 - YAYIN ORGANI ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; Yeni Tahkim Dergisi, Akıncı Yolu Dergisi (İBDA-C Grubu), Zamana Selam Gazetesi 
(Tevhid Grubu), Yeryüzü Dergisi (Yeryüzü Grubu), 

 - VAKIF VE DERNEK ÇEVRESİNDE TOPLANAN GRUPLAR alt başlığı altında; İnsan hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), Vahdet Eğitim 
yardımlaşma ve Dostluk Vakfı (VAHDET Vakfı), AKABE Kültür Eğitim Vakfı (AKEV), İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) ile Filistinle Dostluk ve Dayanışma 
Derneği, 

 - BAĞIMSIZ VE YÖRESEL GRUPLAR alt başlığı altında, Hizbullahi Faaliyet (İlim-Menzil Cemaati), İslami Hareket (İHÖ), Ceferilik ve Caferi unsurlar, 
Mahalli Yayınlar, Şahıslar ve Kitapevleri Etrafında Toplanan Gruplar ile Müslüman Gençlik. 

 - İBDA-C GRUBUNA AİT İLLEGAL CEPHELER çizelgesi altında alt örgütler ve faaliyet yerleri. 

 - F.GÜLEN’İN YURTDIŞI FAALİYETLERİ çizelgesi altında; Dünya Haritası üzerinde, ülkelere göre işaretlenmiş Okul, Gazete ve Üniversite sayıları, 

 - NURCU GRUPLARIN DAĞILIMI çizelgesi altında; NURCULUK (1963); 

 - YAZICI GRUP alt başlığı altında YAZICI GRUP, 

 - OKUYUCU GRUP (1969) alt başlığı altında, 

 - F.GÜLEN GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN GRUBU (1989) alt başlığı altında, SIDDIK DURSUN ve İZZETTİN YILDIRIM GRUBU 

 - MEHMET KURTOĞLU (1979) alt başlığı altında, MEHMET KURTOĞLU GRUBU, 

 - OKUYUCU GRUP (1981) alt başlığı altında, MEHMET KIRKINCI GRUBU (ŞURA) ve GAZETECİ GRUP (YENİ NESİL GRUBU ve YENİ ASYA GRUBU) 

 - ACZ-İ MENDİ GRUBU (1991) alt başlığı altında ACZ-İ MENDİ GRUBU. 

 - SÜLEYMANCILAR çizelgesi altında; 

 - KEMAL KAÇAR GRUBU Örgütlenmesi alt başlığı altında; 

 - YURT İÇİ (Bir veya birkaç ilden oluşan bölgeler) 

 - YURT DIŞI alt başlığı altında; 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ (26 ADET), KÖLN, (NURETTİN AKMAN), 

 - F.ALMANYA (NİHAT TARHAN), 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTAN), 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ), 

 - İSVEÇ (HAMZA BAL), 

 - BELÇİKA BATTAL GÜÇLÜ 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - HÜSEYİN KAPLAN GRUBU alt başlığı altında (Etkinliklerinin İSTANBUL ve RİZE’de sınırlı düzeydedir) 

 - DİĞER TARİKAT VE GRUPLAR çizelgesi altında; 

 - NAKŞİBENDİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - ESAT COŞAN GRUBU /İSTANBUL, 

 - MUSA TOPBAŞ GRUBU/ İSTANBUL 

 - M.USTAOSMANOĞLU /İSTANBUL 

 - REŞİT EROL GRUBU /ADIYAMAN 

 - KADİRİ TARİKATI alt başlığı altında; 

 - HAYDAR BAŞ /TRABZON 

 - IŞIKÇILIK alt başlığı altında; 

 - M.HİLMİ IŞIK, ENVER ÖREN /İSTANBUL 

 - VAHABİ TARİKATI alt başlığı altında; SAİT ÇEKMEGİL/MALATYA. 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ çizelgesi altında; 

 - MERKEZ KÖLN GENEL BAŞKAN, GENEL SEKRETER ve onun altında BÖLGE BAŞKANLIKLARI 

 - İSLAM TOPLUMU MİLLİ GÖRÜŞ (IGMG) (İLTİSAKLARI) çizelgesi altında; 

 - AVRUPA GAZETECİLER BİRLİĞİ, 

 - ÜNİVERSİTELİLER BİRLİĞİ, 

 - AVRUPA DIŞI BAĞLANTILARI, 

 - İHH 

 - AVRUPA İSLAM KÜLTÜR MERKEZİ (KONSEYİ) 

 - TİCARİ İLİŞKİLER VE HAC ORGANİZASYONU 

 - AVRUPA İSLAM BİRLİĞİ (İUE). 

 - ANADOLU FEDERE İSLAM DEVLETİ (AFİD) çizelgesi altında; 

 - GENEL EMİRLER VE HALİFE METİN KAPLAN ve GENEL MERKEZ TEŞKİLATI KÖLN (ULU CAMİİ), BÖLGE BİRLİKLERİ alt başlığı altında; 

 - ALMANYA, HOLLANDA, FRANSA, AVUSTURYA, İSVİÇRE, BELÇİKA, İNGİLTERE, AVUSTRALYA EMİRLİK ve TEMSİLCİLİKLERİ 

 - İSLAM KÜLTÜR MERKEZLERİ BİRLİĞİ KÖLN (26 ADET) NURETTİN AKMAN çizelgesi altında; 

 - ALMANYA (NİHAT TARHAN) 

 - HOLLANDA (MAHMUT ALTIN) 

 - İSVİÇRE (REMZİ ÇELEBİ) 

 - AVUSTURYA (SELAHATTİN ÇELEBİ) 

 - FRANSA (YUNUS SADIKOĞLU) 

 - ABD (BURHAN SATAR) 

 - ROMANYA (BİLAL BALLIOĞLU) 

 - DANİMARKA 

 - NORVEÇ 

 - İNGİLTERE 

 - KAZAKİSTAN 

 - GÜRCİSTAN.” 

hususları yer almaktadır. 



 Özetle, bu Brifingde, İSALMCI UNSUR olarak gösterilen Refah Partisi’nin ve ona yakın çizgideki “Milli Görüşçü” vakıf, dernek vb. örgütlenmelerin, diğer İslamcı 
gruplarla beraber, yasa dışı faaliyetler yürüttükleri öne sürülerek, bu faaliyetlerin, Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini tehdit eder boyuta geldiği öne sürülmektedir. 

 Brifingde, ayrıca, Refah Partisi’nin; İran, Suudi Arabistan, Libya ve Filistin ile iyi ilişkiler tesis etmek yoluyla “Türkiye’yi, İslam ülkeleri içinde lider ülke” 
konumuna getirmek istediği; bu durumun Türkiye’nin dış politika hedeflerine uygun olmadığına işaret edilerek, İsrail’i de rahatsız eden bu tutumun Türkiye’nin yurt dışındaki itibarının sarsılmasına yol açtığı ileri sürülmektedir. 

 Başbakanın haberi ve onayı alınmaksızın, Devletin başına arz edildiği görülen bu istihbarat çalışmasında; iktidardaki Refah Partisi’nin ve partiye yakın toplum 
kesimlerinin, “Milli Görüşçüler” şeklinde tanımlanarak, “ Radikal İslamcılar ” ve “ Tarikatlar ” olarak ifade edilen diğer “irticai unsurlarla” beraber, uzun yıllar 
boyunca, yakından takip edilmekte olduğunu göstermektedir. 

 Brifing metninde, Refah Partisi tabanını oluşturan Milli Gençlik Vakfı ve diğer yurt içi ve yurt dışı unsurlarının yasa dışı örgütlenme modeli şeklinde, ayrıntılı 
bir şekilde incelenmiş olması; bu Brifingin, Başbakan’dan habersiz olarak, Cumhurbaşkanı DEMİREL için özel olarak hazırlanmış olduğunu göstermektedir. 

 Bu Brifingde yer alan hususların, müteakip aylarda gerçekleştirilen MGK toplantılarında da gündeme gelmiş; ancak Refah Partisinin adının açıkça zikredilmeyip, bunun yerine “ Milli Görüşçüler ” tanımı altında dolaylı yoldan “irticai unsurlar” kapsamına sokulduğu görülmektedir. 

 Öte yandan, Brifingde Refah Partisi’nin yürüttüğü dış politikaya ilişkin olarak dile getirilen eleştiriler, Müsteşarlığın, sadece iç politika konularını değil, 
Türkiye-İsrail ilişkileri gibi, dış politika konularını da yakından takip ettiğini ortaya koymaktadır. Bu düşüncede, 28 Şubat döneminde Refah Partisi’nin dış 
politika uygulamalarından kaynaklanan rahatsızlıkların etkili olduğu değerlendirilmektedir. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***