24 Kasım 2014 Pazartesi

MİLLETİNİN VEKİLİNİN KENDİNE KIYAK EMEKLİLİK YASASI


MİLLETİNİN  VEKİLİNİN  KENDİNE KIYAK EMEKLİLİK YASASI



VATANDAŞINA %0.35 KENDİLERİNE BİR GECEDE ( KIYAK ZAM EMEKLİLİK ) YASASI ( HAK VE EŞİTLİĞİNİ SAĞLANMASINI İSTİYORSAN ) = HAK VE EŞİTLİK PARTİSİNE BEKLERİZ..

Kıyak yasanın utanç metnini okumak için bağlantıya tıklayınız..
http://www.viewdocsonline.com/document/gl62mu

Bu ülkede müsriflik diz boyudur.
Tüm harcamalara gem vurulacak;
60 milyon dolarlık uçakları, trilyonluk arabaları,
gösterişten öte bir işe yaramayan koruma aracı ve
personelini, kamu konut ve lojmanlarını, ekmek elden su
gölden harcama yapan kurumları bir daha kimse, rüyasında
bile göremeyecektir.
Hepsini satıp halkın hazinesine irad edeceğiz.

Bu ülkede hiçbir zümrenin, hiçbir kesimin,
hiçbir grubun ayrıcalığı olmayacaktır.

“Halkın hakkı olan her ne varsa hepsi halka iade edilecektir.”

Türkiye'nin yönetiminde iş başındakiler için: “Acemi
nalbant işini devlet harasında öğrenirmiş” sözü bile
geçersiz hale gelmiştir. Sebep ise nettir: “Çünkü ip kısadır.”
Derin veya sığ, bu kısa iple hiçbir kuyudan su çekilemez.
Sonuçta bu millet açtır, yoksuldur, sömürülmüştür,
sömürülmektedir, gururu ayaklar altına alınmıştır, insan
yerine konulmamıştır. Öz yurdunda parya muamelesi
görmektedir. Ülkenin imkanlarından hiçbir zaman adil bir
şekilde yararlanamamıştır.

Genel seçimlerde % 7 barajını aşan partilere Hazine’den
yardım yapılmaktadır.
Oy yüzdelerine göre genel seçim dönemlerinde 3 kat,
yerel seçim dönemlerinde ise 2 kat para almaktalar.
Ne oluyor bu paralar?
Örnek: geçen seçimde bütçeden 195 Trilyon para aldılar ve bunları kağıt ve bezlerle reklam diye ortaya saçtılar.
Bir bölümünü lüks bina, araç ve laf olsun giderlerine harcadılar.
Bu paranın çarçur edilmesi bir yana, hazır para mevcut partileri de halkı
umursamaz hale getirmektedir.

Milletin parası sebil değildir; halkın “imanı gevremiş”,
bunlar “yağma hasanın böreği” peşindeler.
Bunlara halk tipi parti olmak,
üye aidatları ve bağışlarla yaşamak öğretilecektir.

“Partilere bütçeden yapılan ve halkın parası olan
yardım kaldırılacaktır.”

Siyasette yozlaşmanın bütün nedenleri bu ülkede yer etmiştir.
Milletçe aklımızı kullanma cesaretini göstereceğiz.
Bu çocuklarımızın geleceği için şarttır.

Kaba ve günlük siyaset yürüttükleri ve başka bir şeyden
anlamadıkları için her meseleye günlük faydaları açısından
bakıyorlar. Kendi menfaatlerine ait yasaları hemen çıkarıyorlar,

maaş artışlarında, gazilere sağlıkta tanınan %20'lik az ödemenin kendilerine de uygulanmasında, yedi
sülalelerinin sağlık harcamalarını meclis bütçesinden
karşılamada; hepsi şahin ve ittifak halindeler.
Misafir olarak gelip, ev sahibi olarak dönüyorlar.
Bu yolu keseceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini siyasi
demagoglar ve göstermelik demokrasiden kurtaracağız.
Millet yalandan dolandan bıktığı için, artık oynayacak ipleri
kalmayan eski siyaset cambazlarının yeni cambazhane
bulmalarıyla ilgilenmiyor.
Milletin derdi ne? Bunların derdi ne?

Bu ülkeyi başkalarına el açmadan geçindirmek
ve yaşatmak için siyasete atıldık.
Türkiye Cumhuriyeti'nde kimsesiz birey olmayacak.
Gücü gücü yetene hiç olmayacak.

Yoksulluk, bozuk gelir dağılımı, devlet eliyle zenginleşenler,
bütçeyi perişan eden borç faizleri, kontrol
edilemeyen bütçe açıkları, sağlanamayan vergi adaleti,
toplanamayan vergiler, ekonominin kayıt altına alınamayışı,
kamunun her yanını bir kanser gibi sarmış olan rüşvet ve
işsizlik. Düzen rüşvet, talan ve yağma düzeni. Bir devletin
yozlaşma aşamalarının hepsi var. Kargaşanın ve suçların
anası yolsuzluğa savaş açılacaktır.

“Yağmacı ve bedavacı zihniyetin sonunu getireceğiz.”

Bu ülkede hak kavramı soluduğumuz havadan kovulmuştur.
Yolsuzluğa da kılıf bulmuşlar: “Devlet sırrı açıklayamam.”
Vurgun ve yağma zevkini tatmış olanlardan,
hazineyi soyanlardan bunların hesabı sorulacaktır.

Soygun ve yağma dediğimiz sadece arazi çalmak, rüşvet
almak, hazineyi soymak anlamına gelmiyor.
Emeği yağmalamak, bütün bu sistemin en temel hırsızlığıdır.
Kimileri sermaye adına,
kimileri devlet adına,
kimileri ağalık,
beylik adına,
kimileri de Allah adına
emek hırsızlığı yapıyor.
Milleti ve devleti soymak o kadar kolaylaştırılmış ki…

“Memleket kapanın elinde kaldı. Geri alacağız.”

Siyasi otoriteden bağımsız mahkemeler;
keyfi siyasi müdahalelere karşı korunmuş bir hukuk sistemi;
her çağda,her devirde, hukuk devletinin temel esaslarıdır.
Ülkemizde de yerleştirilecektir.

Demokrasi bir halk rejimidir. Demokrasiyi halk ister,
halk yapar. Halk demokrasi oyununa seyirci kalamaz.
Hakkını arayıp hesap sormalıdır.
Halkımız doğruluk ve dürüstlüğe hasret ve sahipsizdir.
Biz milletimiz için hak ve eşitlik mücadelesi yapacağız.

” Siyaseti kuru bir kavga haline sokan, ağzı kalabalık,
basma kalıp, siyaset meddahlarının cila ve riyaları bizim işimiz değil.
“Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz.”

Ne teslim aldık? Neyi teslim ettik bir sonraki kuşağa?
Bu soruları herkes kendine mutlaka sormalıdır.
Bütün vatandaşlarımızın düşünmeye, konuşmaya,
hareket etmeye cesareti olmalıdır.
Yurttaşlarımız eylemde bulunmazsa ülkenin sorun
ve ıstırap yükünden kurtulamazlar.
Her millet kendi başındakilerin yaptıklarından sorumludur.

Elbisenin tersini giyip düz diyerek,
Aç gezip tokuz diyerek,
Yalana gerçek diyerek,
Kabağa kavun diyerek; yaşanmaz”
şehirlerin ve devletlerin uykuda zapt edildiğini
tarih her devirde anlatır.

Siyasi partiler ve seçim yasası değiştirilerek parti
başkanlarının beyliklerine son verilecek,

siyasetçi ve bürokratların tümünden dokunulmazlıklar kaldırılacak,

belediyeler dahil, kamu görevlilerinin, konut,
araç ve koruma saltanatlıkları bitirilecektir

Bu ülkenin insanları çocukluklarını, gençliklerini,
emekliliklerini, yaşlılıklarını hiçbir zaman için yerinde ve
gereğince yaşayamadılar. Bu ülkede milyonlarca insan
çok, ama çok ufak şeylerin hayallerini kurarak, onlara
kavuşmak isteyerek yaşam mücadelesi vermişlerdir.
Hayallerine de kavuşamadan sessiz sedasız göçüp
gitmişlerdir.

Yolsuzluk suçlarında zaman aşımını kaldıracak ve yolsuzluk
ihtisas mahkemelerinde hepsini yargılayacağız.
Hepsinin servetlerine el konularak satılacak,
paralar halkın hazinesine irad edilecektir.

Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet denilen rezilliğe, halktan
çalınanlara karşı hiç kimsenin tevessül edemeyeceği yasal
düzenlemeler hızla hayata geçirilecek ve tam tatbik
edilecektir.

Milletvekili, üst bürokrat ve memur dokunulmazlığı derhal kaldırılacak.
Herkes vatandaş gibi adalet önüne çıkıp hesap verecek

Parlamentoda milletvekili sayısı ilk seçim döneminde
450’ye, ikinci dönemde de 350'ye indirilecektir.

((( Kıyak emeklilik mevzuatı iptal edilecek, )))

memur maaşlarına % kaç zam geliyorsa
Cumhurbaşkanı dahil herkes aynıoranda zam alacaktır.

Örtülü ödenek denilen, kurum ve kişilerin keyfine kalan
harcamalar yasa ile iptal edilecektir

Halkın aç gezdiği bu memlekette halkın parası olan
hazineden, partiler, çarçur etsin diye onlara yardım
yapmak akıl dışıdır,
kaldırılacaktır.
Kanun çıkararak partilere verilen para haramdır

Bütün keyfi harcamalara, saltanatlıklara, ayrıcalıklara, lüks
yaşama, kamu ve mali yönetimlerde son verilecektir.
Yağma sofrası ortadan kaldırılacaktır.
Paraya muhtaç olan insanların
manevi ve ahlaki değerlerinden taviz vererek
bozulmalarına müsaade etmeyeceğiz.

Asgari ücretten vergi kaldırılacak ve asgari ücretin 1.600
liraya yükseltilecetir

Siyasi Partiler ve Seçim Yasasının mutlaka değiştirilmesi ve
tam bir demokratik düzene sokulması şarttır. Genel
Başkanlar imtiyazı ve sultasını yıkmak için, seçimi birkaç
yüz seçilmiş delegeyle değil, Edirne'den Kars'a kadar
binlerce parti üyesinin aynı gün oy kullanmasıyla yapılması
esası getirilecektir. %10 barajı %5'e düşürülecektir.

Yargıya bütün dünyada olabildiğinden de daha üst
bağımsızlık sistemi getireceğiz. Adalet Bakanı ve bu
bakanlığın hiçbir bürokratı yargı sisteminin içinde yer
almayacaktır. Bakanlık ve yargı personelinin, idari ve
lojistik hizmetler dışında yargıyla uzaktan ve yakından
asla bağı olmayacaktır.

1996 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan
“Gümrük Birliği Antlaşması”
Türkiye'ye yapılan en büyük haksızlık ve adaletsizliktir.
Dünkü kapitülasyonların ta kendisidir.
Gümrük indirimleri, kotalar ulusal üretim ve rekabeti
mahvetmiştir. Tütün bitti, şeker pancarı bitti, bunların
fabrikaları satıldı savıldı. Biz ne kazandık? Milyonlarca
işsiz, açlık ve yoksulluk… Bu imtiyazı baştan ele
geçirdikleri için de şimdi Türkiye'yi, sanki birliğe
alacaklarmış gibi siyasi demagojilerle dolap beygiri gibi
döndürüyorlar. Siyasi talimat vermeye alışkın sömürge
kültürünün uzantıları eski alışkanlıklarından da
vazgeçemiyorlar.
Gümrük Birliği Antlaşması yeniden ele alınacak
ve Avrupa Birliği'ne girme çalışmaları dondurulacaktır.
Onlar bizim kapımıza gelecekler;

Hak ve Eşitliği göreceklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder