10 Nisan 2017 Pazartesi

Azerbaycan Tarihçiliginin Gelişimine Yeni Bakış BÖLÜM 2


Azerbaycan Tarihçiliginin Gelişimine Yeni Bakış BÖLÜM 2



Azerbaycan Tarihşünaslığının Analizi 

Bu sürece işte XX yüzyılın 20-30 yıllardan başlanılmıştır. Azerbaycan tarihşünaslığının tahliline dair ilk eser A.Gubayduline aittir. 1930 yılında A.Gubaydulinin “10 yıl içinde Azerbaycan'da tarih biliminin gelişimi” adlı küçük hacimli eseri yayınlanmıştır. Bu eserde 1920 yılından sonra özellikle Azerbaycanı tetkik ve tetebbö cemiyyetinin (1923-1929) yapılmasının ardından Azerbaycan'da tarihi bilimsel eserlerin oluşturulmasının hızlandırılması gerekirdi. Azerbaycanda tarihşünaslığının gelişimini yansıtan bir sonraki küçük eser İ.Ceferzade ve Z.Yampolskiye aittir. Onların “20 yıl boyunca Azerbaycan tarihinin öğrenilmesinin sonuçlarına dair” (SSCB EA Azerb. Fil. Haberleri, 1940, . 2, s. 65-71) adlı eseri 1940 yılına kadar ülkenin tarihine ilişkin araştırma çalışmalarının bir özeti verilmiştir. H.İmanovun “Azerbaycan tarihşünaslığı meseleleri. Bizim başarılarımız ve yakın görevlerimiz “- (SSCB EA Az.rb. Fil. Eserleri, 1936, XXX, s. 161-164) ve “Azerbaycan tarihşünaslığı meseleleri. 15 yıl boyunca Azerbaycan SSC de bilim “(Bakü, 1936) eserlerinde ise ilk kez tarihşünaslık sorunları ve önümüzde duran önemli görevler az da olsa analiz edilmişdir.Tarihşünaslık meseleleri Y.Pahomofun “Azerbaycan'ın eski tarihinin öğrenilmesine dair (Chronicle) “- (SSCB EA Azerb. Fil. Haberleri, 1940, . 6, s. 117) adlı küçük makalesinde de yansır. Şunu da belirtmek gerekir ki, geçen 
yüzyılın 20-30 yıllarında bu alana ilk önce tarihçilerle birlikte, edebiyat ve kültür adamları da dikkat etmişler. Öyle ki, Y.V.Çemenzeminlinin “Azerbaycan yazarları tarihimiz hakkında” - (Maarif ve kültür, 1926, . 7) adlı makalesinde, Azerbaycanlı yazarların Azerbaycan tarihi hakkında söyledikleri esas fikirleri müzakere etmiştir. H.Sadiqin “Gülüstani-İrem” - (Maarif ve kültür, 1926, . 4) adlı makalesi A.Bakıhanofun aynı adlı eserinden bahsetmiştir. Salman Mümtaz ise “Şeki hanlarının kısa tarihi” - (Maarif işçisi 1929, . 2-3) - makalesinde Şeki hanları hakkında mevcut olan bu kaynak eseri tahlil etmeye çalışmıştır. Azerbaycan tarihşünaslığının gelişimine dair 40-50 yılları döneminde de bazı küçük bilimsel eserler ele alınmaktadır. A.Alizade ve V.N.Leviatovun “Azerbaycan SSR-de tarih bilimi” - (Az. SSR EA Haberleri, 1947, . 10, s. 125-135) adlı eserinde tarih biliminin genel gelişim kanunauyğunluklarına geniş yer verilmiştir. Bu dönemde, tarihin ayrı bölmelerinin gelişiminin düzeyini yansıtan bilimsel eserler de meydana gelmiştir. Azerbaycan tarihşünaslığına dair 60-80 yıllarında, artık sadece küçük makaleler değil, komple monografiyalar (manuel) yazılmağa 
başlanmıştır. A.N.Quliyev, İ.M.Hasanov ve İ.V.Strigunofun “XIX yüzyılda ve yirminci yüzyılın başlarında Azerbaycan'da tarih biliminin gelişimi” (Bakü, 1960) adlı eserinde, belirtilen dönemde Azerbaycan'da tarih biliminin gelişme dinamiği analiz edilmiştir. 

Bu eser XIX yüzyılın I yarısında tarih biliminin gelişimi, XIX yüzyılın ikinci yarısında tarih bilimi ve yirminci yüzyılın başlarında tarih ilmi olmak üzere üç büyük bölümden ibarettir ve burada tarihşünaslık sorunları derin analizini 
bulmuştur. Z.İ.İbrahimof ve Y.A.Tokarjevskinin “Azerbaycan'da Sovyet tarih biliminin gelişimi” (Bakü, 1964) adlı eseri ise birincinin bir tür devamı olarak değerlendirilmelidir. A.Hüseynzadenin “XIX yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan tarihşünaslığı” (Bakü, 1967) eserinde bilimsel tahlillere daha geniş yer verilmiştir. Azerbaycan tarihşünaslığı meseleleri 1965'te Moskova'da yayınlanan 
“SSCB'de tarih biliminin tarihi oçerkleri” adlı topluda fazla yansımıştır. Bu topluda XI-XVII yüzyıllarda Azerbaycan tarihşünaslığı, XVIII yüzyılda Azerbaycan tarihşünaslığı, XIX yüzyılın I yarısında Azerbaycan tarihşünaslığı gibi büyük makalelerde, Azerbaycan'da tarihi bilgilerin gelişme dinamiği somut şekilde aydınlatılmıştır. Azerbaycan tarihşünaslığının gelişiminde A.Sumbatzadenin 
de büyük rolü olmuştur. O, Azerbaycan tarihşünaslığının gelişimine dair bir takım değerli makaleler sunmuş ve bu alanı zenginleştirmişdir. Bu makale ve eserler sırasında Modern aşamada Azerbaycan tarih biliminin gelişimi - (....... ......., 1972, . 12), XIX-XX yüzyılın başlarında Azerbaycan tarih biliminin oluşumu - (Az. SSR EA Haberleri, tarih, felsefe ve hukuk serisi, 1974, . 1), 70'li 
yıllarda Azerbaycan'da tarih biliminin gelişimi - (....... ......., 1981, . 2), 1975-1979 yılları arasında Sovyet tarihşünaslığı, (Moskova, 1979), 1970-1974 yıllarında Sovyet tarih bilimi - (Az. SSR EA Haberleri, tarih, felsefe ve hukuk serisi, 1975, . 2) ve başka denemeleri, görüldüğü gibi farklı dönemlerde ve genel olarak Azerbaycan tarihşünaslığının esas gelişme yönlerinin dinamiği analiz edilmişdir. A.Sumbatzadenin en büyük fedakarlığı ve bu alana hüsusi hizmeti Azerbaycan tarihşünaslığına dair ilk ve tek genelleştirilmiş eser çıkarmasıdır (Bakü, 1986). Onun bu eseri “XIX-XX yüzyıllarda Azerbaycan tarihşünaslığı” adlanır. Malesef bu eser rus dilinde çap edilmiştir. Müellifin bu eserini XIX-XX yüzyılın 80'li yıllarının ikinci yarısına kadar Azerbaycan tarihine dair tarihçilerin yazdığı birkaç eserlerin tahlili gibi de adlandıra biliriz. Bahsedilen eserde ilk defa olarak “Azerbaycan tarihşünaslığı” teriminin ikili özelliğinin - onun hem Azerbaycanlı bilim adamları tarafından Azerbaycan tarihi üzere yapılan araştırmalar, hem de diğer milletlerin tarihçilerinin öz devletleriyle ilgili yazdıkları tarihi olaylarla kapsadığının dikkate alındığını vurgulamışdır. Odur ki, biz Azerbaycan'ın çeşitli dönem tarihşünaslığını yorumlarken de bu döneme dair ister Azerbaycanda, isterse de ötesinde meydana gelmiş araştırmaları, yayınlanan ilk kaynakları vb. hakkında bilgi vermeli ve böylece zamanın tarihşünaslığının bugün için nispeten geniş manzarasını canlandırmalıyık. 

Bu dövreden sonra da sırf tarihşünaslık eseri meydana gelmemiş ve ayrı-ayrı tarihçiler yalnız tetkik etdikleri mövzularla ilgili eserlerinin giriş hissesinde az da olsa melumat vererek problemin tarihşünaslığını esaslandırmaya çalışmışlar. Bunardan İ.Aliyev, Z.Bünyadof, M.Şerifli, F.Memmedova, S.Aşurbeyli, S.Qaşqay, M.İsmayılov ve başka tarihçi-bilim adamları kendi eserlerinin araştırması 
sırasında bahsettikleri zamanın tarihşünaslık meselelerini kendi eserlerinin giriş bölümünde ayrıntılı olarak vermekle yetinmişlerdir. 

Bulgular 

Dönemin önemli meselelerini sistemleştirib sunmak için XX yüzyıl tarişünaslığının başarıları, ayrıca ilk kaynaklara geniş atıf yapılarak Merkezi Devlet Tarih Arşivi, Merkezi Devlet Askeri Tarih Arşivi, Petersburg MDTA-da, Gürcistan Tarih Arşivi'nde, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Arşivi'nde (ARDA), Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Tarih Arşivi'nde (ARDTA), Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Siyasi Partiler ve Sosyal Herekatlar Arşivi'nde (ARDSPİHA), Azerbaycan Devlet Bilim ve Kültür Tarihi Arşivi'nde (ARD.İTA) toplanan malzemeler, ayrıca vaktiyle baskı yüzü görmüş kaynaklardan, o dönemin çok sayıda basın materyalleri geniş kullanılmış, Azerbaycan (Azerbaycan ve Rusça),Kaspi , Znamya Truda , İskra , Açık söz , Naş put,Zarya, İttihad , Nabat , İstiklal gibi süreli yayınlar bir sıra meselelerin vurgulayarak değerli kaynak rolünü oynamıştır. Bu soruna henüz yirminci yüzyılın başlarında muhacir hayatı yaşayan fikir adamları eserler ithaf etmekle Avropa ve Amerika tarihşünasların dikkatini çekmiş ve sorunun objektif manzarasının oluşturulmasında önemli rol oynamışlardır. 

XX yüzyılın 80'li ve 90'lı yılların tarihşünaslığından konuşurken, öncelikle, Azerbaycan Tarihi kitaplarının yayınını söylemeliyiz. Tarih Enstitüsü'nün çalışanları tarafından hazırlanmış Azerbaycan tarihi İ.Aliyevin editörlüğünde 1993 yılında Türkçe, 1995 yılında Rusça, 1994 yılında yeni Azerbaycan Tarihi ise akademik Ziya Bünyadof ve Yusuf Yusifovun değişikliği ile ve 1996 yılında S.Aliyarlının redaktesile yayımlandı. Yüzyılın 70-90 yıllarının uzman tarihçileri M.İsmayılov, T.Veliyev, M.Musayev, ..Umayev, Q.Cavadov, Y.Alesgerov, S. Aliyarov, M.İbrahimov, I.Bagirov, L. Hesenova, H . Hesenov, Z. Qafarova, Ş. Kerimov, V.Samedov, M.Gülmalıyev ve b. Azerbaycan'ın sosyo-ekonomik, siyasi ve kültür tarihi üzere çok sayıda monografi ve bilimsel makaleler yayınladılar. Onların çoğu Azerbaycan'ın sosyo-ekonomik tarihine aittir: XIX-XX yüzyılın başlarında Azerbaycan'ın sosyo-ekonomik yapısı, Azerbaycan köyünün sosyo-ekonomik yapısı, Azerbaycan'ın sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, petrol endüstrisinin tarihi, Azerbaycan'da tarım, toprak sahipliği ve topraktan istifade, petrol üretimi ve Rusya ekonomisi, ekincilik meseleleri vb. Fakat, Sovyet döneminde daha çok 1917-ci il olayları ve Cümhuriyyet devri haric 20-80-ci il hadiseleri dikkat merkezinde olduğundan Azerbaycanda ilk bağımsız devletin tarihi kölgede kalarak bilerek ten unutdurulmuş ve onun siyasi elitasına leke vurulmuşdur. Bu resmi devletin ideolojisine hizmet etdiginden derslik ve kitaplarda bu devrin tarihinin yazılmasına yasak koyulmuştur. 

Genel olarak 1920-1990 yılları tarihşünaslığını üç döneme ayrılabiliriz: 20-30-cu illerin marksist tarihşünaslığı, 40-80 yılların ulusal komunist tarihşünaslığı, 90'ların liberal-ulusal tarixşünaslığı. Azerbaycan'da Marksist tarih şünaslığının esas temsilcileri 1921-1931 yıllarında Kırmızı Professura Enstitüsünü bitirmiş mezunlar idi. Onlar 1917-1920 yılları kapsayan devrim dönemini dünya kapitalizminin tam çürüme aşamasında işçileri burjuvazinin zulüm ve istismarından yayınlayacak dünya inkilabının ilk müjdecisi gibi kaleme alıyorlardı. 1917-1920 yılına dikkat çeken tarihi eserlerin muellifleri  A.Rayevski, Y.Ratgauzer, N.Pçelin, A.Popof, S.Sef, A.Steklof, A. Dubner vb.olayları inceleyerken tarihi realitenin ayrıntılarını ilgi göstermek, olayların izahında ideolojiye öncelik vermek, kaynaklardan geniş iktibas getirmek vb. gibi özel yaklaşım tarzı göstermiştir. Onların eserlerinden sonrakı Sovyet tarihçileri nin sık sık müracaat ettiklerini de görüyoruz. XX yüzyılın 80'li yıllarının sonlarından  itibaren dünya tarihi  gelişiminde önemli değişikliklere neden olan siyasi prosesler başlandı. Bu gelişmelerin en önemlisi, yirminci yüzyıl dünya tarihinde en önemli rol oynayan SSCB devletinin zayıflaması ve 90'ların lap 
öncesinde (1991 yılında) dağılması ile ilgiliydi. SSCB devletinin zayıflaması ile, bu devlette yaşayan halkların bir çoğu, daha doğrusu müttefik cumhuriyetler bağımsızlığa doğru can atmaya başladılar. 
Bu alanda öncelikle olaylar milli çatışma zemininde yaşanan süreçlerle gözlemlenmektedir. 

Tüm bu siyasi gidişatta SSCB'nin müttefik cumhuriyetlerinden biri olmuş Azerbaycan aktif yer alıyordu. Azerbaycan'da en önemli sosyo-sosyal olaylar 1988 yılının başlarında, Ermenistan SSC'nin Dağlık  Karabağ'a sonraki davasından sonra başlanmıştır. SSCB hükümetinin ileri sürdüğü tanıtım ve onarım politikası ile ilgili, ülkede bir takım siyasi kurumlar meydana gelir ve faaliyet gösteriyorlardı. Nihayet, 1991 yılında SSCB'nin yıkılması ile ilgili Azerbaycan SSR denilen II Cumhuriyet, kendi yerini bağımsız ve egemen III Cumhuriyete verdi. 1991 yılının 18 Ekim Azerbaycan kendisini bağımsız ilan etti ve kısa sürede bu bağımsızlık dünya devletleri tarafından tanındı. 

Bağımsızlık elde edildikten sonra, ülke bir takım zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklar öncelikle Ermenistan'ın Dağlık Karabağ iddiası ile Azerbaycan ilan edilmemiş savaşı ile seciyyelenirdi. İkincisi, ülkede yaşanan siyasi olaylar ve iktidar farklı grupların mücadelesi ülkede siyasi çatışmaya ve sosiyal karmaşıma neden oluyordu. Üçüncüsü, SSCB döneminde oluşturulan ekonomik sistemi dağılmış, yenisini ise şimdilik yaratmak mümkün değildi, ülkede ekonomik gelişme tamamen aşağı düşmüş ve bu da nüfusun sosyal durumunun ağırlaşmasına neden oluyordu. Tüm bu faktörler ülkede toplumsal-siyasi kaosun oluşmasına yardımcı  olur, bu ise ülkede bütün alanlarda, özellikle bilim ve kültür alanında önemli gerilemelere neden olurdu. Fakat zaman zaman yeni oluşmuş bağımsız III Cumhuriyet bu sıkıntıların bir çoğunu ortadan 
kaldırmayı başardı ve 90'ların belli zorluklarından sonra, nihayet XXI yüzyıldan belli bir sabit gelişme yoluna geçebildiyse, yeni bağımsız devlet kendi Dağlık Karabağ sorununu çözemedi. Ümit etmek olur ki, bu sorun da kısa sürede çözülecektir ve bu alanda da önemli bir istikrar elde olunacaktır. XX yüzyılın 80 yılların sonlarından ülkede oluşan kargaşa döneminde, tarih biliminin de gelişmesinde belli gerilemeler fark edilirdi. Fakat bütün bunlara rağmen, tarihi sorunların objektif ögrelilmesi araştırmacılar için, bağımsız devlette geniş yollar açmış, Sovyet döneminde araştırma alanında konulan tüm yasaklar ortadan kaldırılmıştır. Azerbaycan kendi bağımsızlığını yeniden yaptığı andan tarihimizin olgular temelinde araştırma zorunluluğu, geçmişte öğrenilmesi yasak edilen, ayrıca yetersiz araştırılan, tahrif edilmiş problemler araştırmacıların dikkat merkezine dönüşmüştür. Ülkede oluşan yeni yeni üniversitelerde, beliren tarih ve diplomasi fakülteleri, çeşitli sorunlara adanan bilimsel konferansların kapsamının artması, tetkik olunması, konulara dair tüm setlerin dağılması ile tarih biliminin daha yoğun gelişmesi için esaslı zemin yaratıyordu. Belirtildiği gibi, yeni bağımsızlık kazanmış ülkede ilk zamanlarda Azerbaycan tarihine dair genelleştirilmiş eserlerin yazılması geniş yer almıştır ki, bu da 1997 yılından yeddicildlik Azerbaycan Tarihi nin yayınlanması ile sonuçlandı. 

Yeddicildlik Azerbaycan Tarihi nin basılması, tarihimizin çeşitli sorunlarına ve tarihşünaslığa dair araştırmaların yazılmasına dikkat artırmış oldu. Modern aşamada Azerbaycan tarihinin öğrenilmesi alanında genel nitelikli eserlerden ayrı ayrı değil, bütün olarak alınan şahıslar hakkında kısa arayışın verilmesi de sonraki araştırmalar için tutarlı zemin yaratıyordu. S.Ahmetovun Azerbaycan tarihinden yüz büyük şahsiyet (Bakü, 2006), V.Guliyevin Tarihte iz bırakan şahsiyetler (Bakü, 2000), N.Yaqublunun Azerbaycan lejyonları (2005), M.Zülfükarlının Azerbaycanı kimler yönetip (Mayıs 1918, Ekim 2003), (Bakü, 2006), M.Caferinin Azerbaycan'ın ünlü hükümdarları ve siyasi figürleri (2002), S.Qasımovanın Mirza Kazımbey: Doğu ve Batı arasında köprü (Bakü, 2014 ) kitaplarında Azerbaycan'ın ünlü kimliklerinin halkımızın tarihi kaderinde yaptıkları ve Ulusal-siyasi, devlet tarihimiz hakkında bilgiler verilmiştir. Modern aşamada Azerbaycan tarihşünaslığı önünde duran bazı görevler, bu günkü durumu ve gelecek gelişme perspektifleri hakkında da bir takım eserler yayınlanmış ve bu problem incelenmiştir. E.Madetli Azerbaycan gerçekleri İran tarixşünaslığında (Bakü, 2011) adlı monoqrafiyasında Azerbaycan tarihinin tüm dönemlerini saxtalaşdırmağa kalkışan İran-Fars tarihçilerine verilmiş tarihi esaslara, yoğun bilimsel araştırmalara dayalı esaslı cevaplardan biridir. Yazar yazıyor ki, “İranlı tarixşünaslıar ilk kaynaklarla, gerçek tarihi gerçeklerle hesaplaşmaya Arap hilafetinin çöküşünden sonra Azerbaycan ve İran topraklarını ve diğer komşu ülkeleri yöneten tüm Azerbaycan-Türk sülalelerini, özellikle Safevîleri, Kacarları, Afşarları, bu sülalelerin seçkin temsilcileri olan Şah İsmail, Şah Tahmasp, Şah Abbas'ı, Nadir Şah Afşarı, Ağa Muhammed şah Kacarı 
ve diğer Azerbaycan-türk hükümdarlarını da İran-fars hükümdarları gibi kaleme vermekten çekinmiyorlar”. (Medetli, 3). 

Tarihşünaslık biliminin son dönemini bağımsız III Cumhuriyet döneminde tarih biliminin gelişmesini de koşulu olarak aşamalara ayırabiliriz. Örneğin XX yüzyılın 90'lı yıllarında tarih biliminin gelişiminde yeni fikirlerin oluşması ve özgür fikir söyleme ilkelerinin gelişmesi. XXI yüzyılın başlarında (2000-2016 yılları) tarih biliminin araştırma yönleri Azerbaycan tarihşünaslık biliminin gelişmesinin dövrleşdirilmesinin kısa özetinin verilmesi, gelecek araştırmalar tarafından yeni yeni okumaya ve bü dövrleşmeye değişiklikler yapıp bilimsel sonuçlar üretmeye  olanak tanır. 

Azerbaycan'da tarih biliminin tarihşünaslıq açısından öğrenilmesi en genç alanlardan biri olsa da onu da belirtmek gerekir ki, sırf Azerbaycan tarihşünaslığına dair yayınlanan eserler parmakla sayılabilir. 

Bu nedenle, bu alanda büyük boşluk oluşmuş ve Azerbaycan tarihşünaslığında dair şimdilik hiçbir ders kitabı olmamasına yol açmıştır. Sovyet döneminde yazılmış bir kaç eser Sovyet tarih şünaslığının içerisinde verilmiş ve bunların çoğu Sovyet ideolojisinin etkisi altında yazıldığından bu eserleri incelerken onlara çok dikkatle yanaşılmalıdır. 

Sonuç 

Son yıllarda, fikir plüralizmine geniş meydan verildiği koşullarda bağımsız ülkede yaşanan siyasi, ekonomik ve manevi süreçlere uygun populist çıkışlar tarihçilerden tarihi gerçekleri bilimsel temelde ortaya çıkarmayı ve değerlendirmeyi gerektirir. Sovyet döneminde marksizm-leninizm metodologiyasına dayalı tarihşünaslık tebliğ olunurdusa, Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra tarih biliminin ulusal kavramsal yönü oluşmuş ve tarihimizin yeni bir açıdan çalışma sonucunda tarihşünaslık alanında yeni eserlerin oluşmasına da neden olmuş, bu devre tarih şünaslık yeni aşamaya girmiştir. Bu adım bir takım sorunların tarih şünaslığına dair eserlerin meydana gelmesiyle açıklanabilir. Yeni dönem araştırıcı ilim adamları çalışmalarında belirli dönem veya somut  soruna dair yazılmış eserleri bir araya toplamaya gayret göstermekle onları özgürce, hiçbir ideolojiye uymadan çözümlemeye çalışmışlardır. Ancak, unutulmamalıdır ki, böyle eserler de bizim tarix şünaslıkda şimdilik çok azınlık ve hatta toplam “birkaç” terimi ile tarihşünaslıkda kendi yerini buluyor. Böyle eserlerden Y.Seferovun “Azerbaycan'ın eski, erken, ortaçağ döneminin tarixşünaslığı” (Bakü, 1997) eseridir. 

Yazar Azerbaycan'ın eski dönemine adanmış eserleri biraraya toplamaya gayret etmiş ve buna neredeyse ulaşılmıştır. 

Bu açıdan Y. Seferov esasen Kafkas Albanyası ve Atropatena tarihine şu veya bu derecede değinen eserlere öncelik vermiştir. Diğer eser A.İsgenderovun 
tarihşünaslık sorunlarıyla ilgili iki monografisi “1918 yılı Mart katliamının tarixşünaslığı” (Bakü, 1997) ve “Azerbaycan'da Türk-Müslüman soykırımı sorununun tarixşünaslığı” adlı eserleri bu alanda atılan başarılı adım olarak kabul edilebilir. Yazarın her iki eseri Rusya İmparatorluğu dağıldıktan sonra Güney Kafkasya'da, ayrıca Azerbaycan'da oluşmuş kargaşa döneminin tarihine açıklık getirmek açısından çok değerlidir. A.İsgenderovun eserleri hem de tarih şünaslığımızda ilk kez 1917-1918 yıllarında Ermeni-Azerbaycan ilişkilerinin gerginliğini ve bu gerilimin Azerbaycanlıların çeşitli yerlerde genosidi ile sonuçlanması meselelerini açıkça yorumlamış ve tarihşünas alim bu sorunları ciddi tahlil etmiştir. M.Aliyevin “Kuzey Azerbaycan'ın Rusya tarafından işgalinin tarixşünaslığı”  (Bakü, 2001) adlı eseri ise Azerbaycan'ın Kuzey bölümünün Rusya İmparatorluğu tarafından işgal edilmesi konseptini tüm açıklığı ile ortaya koymuş ve tasdik etmiştir. Eserde bu onaya giden uzun prosesli tarihşünaslık yolu ve kavramlar birbirini takip etmesi ( “işgal”, “nispeten az bela”, “birleştirme”,terkibine dahil olma”.) yüksek düzeyde incelenmiştir. 
M.Zülfükarlının “Azerbaycan Tarihi, II Cumhuriyet döneminin tarixşünaslığı” (Bakü, 2001) eseri de Azerbaycanda sorunlu tarih şünaslığa adamış eserlerden biridir. Tarixçi tarihi eserleri ve görüşleri ciddi girişimle saf-çürük etmeye çalışmış ve bunun üstesinden gelmiştir. Bu eserde tarihşünaslıkda daha büyük adım atmaya gayret gösterilmiştir. Z.Hacıyevanın “Karabağ Hanlığı'nın tarixşünaslığı” (Bakü, 2010) adlı monoqafiyasında, Karabağ Hanlığı'nın tarihine değinen ve ondan bahseden 200'den fazla tarihi eserin tahlilini bildirdi. Tarihçi ilk olarak XIX yüzyılın ortalarında hanlığın tarihine adanmış ve ondan 
bahsetmiş eserleri, (Bölüm I, s.6-57), daha sonra XIX yüzyılın ikinci yarısında yazılmış Karabağnameleri (Bölüm II, s. 58-138), ayrıca 40-50 ve 60-80 yıllarında Karabağ Hanlığı'nın Sovyet tarixşünaslığında (III, s.139-168) ve bağımsızlık dönemi Azerbaycan tarihşünaslığında hanlığın tarihinin öğrenilmesi (IV, s. 169-182) devamlı olarak analiz etmiştir. 

Eserin V bölümünde (s. 183-212) Karabağ Hanlığı tarihinin Ermeniler tarafından sahteleştirilmesi sorununa açıklık getirilmiştir. Müellif eserinin son bölümünü (VI, s. 213-236) Karabağ Hanlığı'nın tarihinin Türkiye ve İran tarihşünaslığında tetkiki seviyesini belirlemiştir. Z.Hacıyeva “İrevan Hanlığı'nın tarixşünaslığı” (Bakü, 2012) adlı bir sonraki monografiyasını da Karabağ Hanlığına adadığı eserde olduğu sistematikaya uygun tahlil etmiş ve İrevan Hanlığı tarihinin bazı makamlarına açıklık getirilmiştir. E.Medetlinin “Azerbaycan gerçekleri İran tarihşünaslığında” (Bakü, 2011) monografisini Azerbaycan tarihinin tüm 
dönemlerini saxtalaşdırmağa kalkışan İran-Fars milletçilerine verilmiş tarihi esaslara dayalı esaslı cevap olarak değerlendirmek mümkündür. Azerbaycan tarihini sahteleştirmegi kendine meslek seçen İran tarihçileri ilk kaynaklara istinad etmeden kendi isteklerine uyğun şekilde tarihi olayları sahteleş tirmişdiler. T.Necefli ise “Karakoyunlu, Akkoyunlu devletlerinin tarihi çağdaş türk tarixşünaslığında” (Bakü, 2000) adlı eserinde Türk yazarlarının Karakoyunlu ve Akkoyunluların kökeni sorununun Türkiye tarihşünaslığında yansıması yönlerini incelemiştir. XIX yüzyılın aydınlanma hareketi ve onun Avrupa maarifçilerinden farklı şekilde meydana gelerek gelişimi konularına dikkat çeken S.Gasımovanın “XIX yüzyılda eğitimci-demokratik hareketin tarixşünaslığı” 
(Bakü, 2014) eseri aracılığıyla komple devre açıklık getirilmiştir. Görüldüğü gibi, Azerbaycanda tarihşünaslık biliminin gelişimi yolunda bu alanda yazılan eserler azlık teşkil edir. H.Halilinin 2010 yılında yazdığı “Sovyet tarihşünaslığı-milli ölüm ilmi” (Halilli, 388-389). ) adlı monoqrafiyasında, Sovyet tarixşünaslığının esas meselelerini eleştiri ettikten sonra, modern aşamaya de değinerek yazıyordu: “Maalesef, itiraf etmeliyiz ki, genel olarak Azerbaycan tarihşünaslığı bağımsızlık yıllarında sosyal-manevi varlığın yasa ve kategorilerine referans yaparak bilimsel seviyeye yükseltmek yönünde esaslı bir iş görmemiştir. Tek tek tarihçilerin eserleri dışında, Azerbaycan tarihşünaslığı, Sovyet tarixşünaslığının ideolojik sistemini ve araştırma metodunu halen devam ettirerek, bağımsız devlet 
kuran halkımızın varisi olduğu milli-manevi servetlere bilimsel düzeyde kavuşması yönünde yeterli önlemler yürütmek mümkün değildi, çünkü Sovyet tarihçileri neslinin büyük çoğunluğu yeni bilimsel ve milli fikirleri beşiyindece boğmakla kendi varlıklarını koruyup saklamakta devam ediyor. 

Tartışma 

Bu düşünceden çıkış etmekle ümit edebiliriz ki, gelecekte Azerbaycan tarihşünaslığının yeni yeni daha samballı eserleri oluşacak ve bu alanda daha başarılı adımlar atılacaktır. Şu anda tarihşünaslığa ilgi ve eğilimin artma icabı bize böyle iyimser sonuç çıkarmaya izin verir. Ne kadar ki, toplumda insan yaşıyor, orada o insanın tarihi ortaya çıkar ve onun tarihinin tarihini yazmaya da gerek duyulur. 

Bununla da teklif ederdim ki, Azerbaycan'ın hem komşu devletlerle ilişkisine dair, hem de bilavasite Türk devletlerinin tarihine dair yazılan ve belli olan kaynaklar Azerbaycan tarihşünaslığında yer bulsun, türk tarihşünaslığında da azerbaycan tarihçilerininin eserlerine istinad edilsin.Tarihşünaslığın gelecek perspektifleri de ele bu devletlerin emeğinin sonucu olan ortak tarihşünaslık eserinin meydana getirilmesinden ibaret olmalıdır.Tarihi olduğu gibi kabul etmek, anlamak ve olduğu gibi değerlendirmek için tarihşünas alimler kendilerinin profesyonel seviyesini koruyarak Azerbaycan tarihinin objektif, gerçekçi tarihini analiz etmeli ve bundan çekinmemelidir. Bu gün tarihimizle bağlı ne varsa hepsi derinden öğrenilmelidir. Azerbaycan tarihinin ve tarih şünaslığının modern talepler seviyesinde yazılması için belge ve kaynakların araştırılması, ayrıca zengin çoxcehetli fiilen malzemelerin tam anlaşılması alanında büyük çalışmalar yapılmalıdır. Geniş kamuoyunun tarihi 
bilgilere, vatan tarihine ilginin arttığı bir zamanda bu telabatların ödenmesi için tarihşünas alimlerin üzerine çok büyük sorumluluk düşüyor. İnamla ve kesin onu da vurgulamak isterim ki, Azerbaycan ve Türkiye tarihşünas alimlerinin ortak emeği sonucunda kısa bir zaman diliminde çok büyük sonuçlar elde edebiliriz. 

Böylece, modern dönemin genel siyasi, sosyo-ekonomik özellikleri Azerbaycan tarihşünaslığının esas gelişme yönlerini belirlemeye ve tarihi araştırmalarda objektif bilimsel sonuçlar elde etmeye sevk etmektedir. Yeni bağımsızlık elde etmiş Azerbaycan Cumhuriyeti'nde, bağımsızlığın ilk yıllarında oluşan zorluklara rağmen, son yıllarda oluşmuş değerli tarihi-bilimsel eserler onu gösteriyor ki, gelecekte Azerbaycan tarihşünaslığında, ülkemizin tarihinin en karmaşık sorunları bilimsel olarak daha derinden incelenecek ve tarihşünaslığımız yeni yeni eserlerle zenginleşecektir. Son dönemlerde Milli Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsünün tarihşünaslık alanında başarıları buna numune ola bilir.Son zamanlar çeşitli tarihi olayların tarihşünaslık açısından incelenmesine gençlerin de ilgisi artmış ve A.Alizade, A.Sumbatzade, M.Şerifli, S.Aşurbeyli, Z.Bünyadov, İ.Aliyev, S.Aliyarlı, M.İsmayılov, Y.Mahmudov, A.İsgenderov vb. tarihşünasların 
yaratmış olduğu okullar yeni nesillerin yetişmesinde önemi rol taşımaktadır. 


Kaynakça 

Aliyef, R. (1992) Azerbaycan nağıllarında mifik görüşler. Bakü: Neşriyyat 
Aliyev, M. (2001) Şimali Azerbaycanın Rusiya terefinden işğalının tarihşünaslığı. Bakü:Nurlan 
Alizade, A. Ve Leviatov, V. Azerbaycan SSR-de tarih ilmi. (Az. SSR EA Haberleri, 1947, .1) 
Azerbaycan tarihi (1994 ), (Z.M.Bünyadov ve Yusif Yusifovun redaktesi ile) Bakü:İlim 
Azerbaycan tarihi. (1996), (S.Aliyarlının redaktesile).Bakü:İlim 
Bakıhanof, A. (2001) Gülüstan-i İrem. Bakü:Mütercim 
Ceferzade İ, Yampolski Z. (SSRİ EA Azerb. Fil. Haberleri, 1940, . 2). 20 yil arzinde Azerbaycan tarihinin öğrenilmesinin neticelerine dair. 
Gasımova, S. (2014) XIX yüzillikde maarifçi-demokratik harekatın tarihşünaslığı. Bakü:Elm ve tahsil 
Hacıyeva, Z. ( 2010) Karabağ hanlığının tarihşünaslığı. Bakü:Tahsil 
İmanov, H. (SSRİ EA Azerb. Fil. Eserleri, 1936, XXX cilt). Azerbaycan tarihşünaslığı meseleleri. Bizim uğurlarımız ve yakın vazifelerimiz 
İsgenderof, A. (1997) 1918-ci il mart qırğınının tarihşünaslığı.Bakü: Nurlan 
İsgenderof, A. (2005) Azerbaycanda Türk-Müselman soykırımı probleminin tarihşünaslığı. Bakü:Adiloğlu 
Medetli, E. (2011) Azerbaycan hakiketleri İran tarihşünaslığında. Bakü:İlim ve tahsil 
Nemetova, M. (1959). XIV-XV asrlar Şirvanın tarihinin öğrelilmesine dair. Bakı:T.hsil 
Seferof, Y. (1997) Azerbaycanın kadim, erken, orta asrlar dövrünün tarihşünaslığı. Bakü:BDU naşriyyatı 
Segal, L. (Kafkas 1907, .204) .Qedim Albaniya ve onun şehirleri 
Seyidof, M. (1983). Azerbaycan mifik tefekkürü kaynakları. Bakı: İlim 
Sumbatzade, A. (1989) ,XIX-XX asrlarda Azerbaycan tarihşünaslığı. Bakü:İlim 
Şarifli, M. - (Az. SSR EA Haberleri, ictimai ilmler seriyası, 1959, . 6). IX-XV asrlar tarihinin oçerkler”ind. orta asr Azerbaycan tarihi meselelerinin işıklandırılmasına dair” 
Zülfükarlı, M. ( 2000) İkinci Respublika dövrünün tarihşünaslığı. Bakü:Nurlan 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder