30 Ağustos 2018 Perşembe

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SİYASİ PARTİ SİSTEMİ BÖLÜM 2


AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SİYASİ PARTİ SİSTEMİ BÖLÜM 2


GÜÇLER DENGESİ – HÜKÜMETİN 3 KANADI

ANAYASA MADDESİ ÜYE SAYISI GÖREV SÜRESİ SEÇİLME ŞEKLİ YETKİLER YETKİLERİN KISITLAMALARI YASAMA



Kongre Madde 1 Bölüm 1 535 Temsilciler & Senatörler Ancak gerekli ve makul kanunları çıkarabilir, ilk 10 değişiklikte öngörülen özgürlüklere dokunamaz. Anayasadan kaynaklı.
Temsilciler Meclisi Madde 1 Bölüm 2 435 2 Yıl Eyaletlerin Nüfusuna Oranlı Sayı Konuşmacılarını ve görevlilerini kendisi seçiyor, azletme yetkisi, oyların yarısından fazlasının çıkmaması durumunda Başkanı seçer, vergi koyma Anayasadan kaynaklı.
Senato Madde 1 Bölüm 3 100 6 Yıl Her eyaletten 2 Senatör Tüm azil iddialarını yargılama yetkisini haiz tek yer Anayasadan kaynaklı.
YÜRÜTME Başkan Madde 2 1 4 Yıl Her Eyalet Seçmenler Kurulu Üyelerini seçer, bunlar da Başkan’ı seçer. Madde 2 Bölüm 2 & 3 Savaş ilanı edemez, kanun çıkartamaz,  kanunları yorumlayamaz, Senato onayı olmadan kabine ve mahkeme üyelerini atayamaz. Anayasadan kaynaklı.
YARGI
Federal Yüksek Mahkeme Madde 3 8 Hayat Boyu Başkan tarafından seçilir, Senato onaylar. Yargısal güçler verilmiş Vatana ihanete ceza veremiyor,  Büyükelçileri yargılayamıyor,  sadece anayasayla ilgisi bulunan,  davalara bakabiliyor. Anayasadan kaynaklı.

3. ABD SİYASİ PARTİ SİSTEMİ

3.1 Siyasi Partiler Tarihi




ABD’deki ilk siyasi parti, Alex Hamilton önderliğinde kurulan Federalist Parti idi. Fakat bu parti çok fazla federal güç kullanmakla ve elitist yönetilmekle eleştirilmekteydi ve bu sayede Demokratik-Cumhuriyetçi parti kuruldu. Thomas Jefferson ve George Washington bu partiyi kurdular çünkü Hamilton’un ülkeyi yanlış yere götürdüğünü düşünmekteydiler. 1801’deki seçimleri bu parti kazanınca, Thomas Jefferson bu partiden seçilen ilk ABD başkanı olmuştur ve bu gelişmeyle ikili parti sisteminin temeli atılmıştır. 
Washington, Adams ve Hamilton Federalist Parti mensubuyken, buna karşılık Jefferson ve Madison Demokratik Cumhuriyetçiler Partisi mensubuydu. Washington, Jefferson, Hamilton, Adams arasında görüş ayrılıkları bulunmaktaydı. Jefforson, Washington zamanında dışişleri bakanlığı yapmaktaydı, Hamilton ise Hazineden sorumlu bakandı, güçlü ekonomiden ve merkeziyetçilikten yanaydı. John Adams, başkan yardımcısıydı ve Hamilton’ın fikirlerine destek vermekteydi. Jefforson ise eyalet odaklı ulus ve ekonomik modelini savunmaktaydı ve Hamilton’ın programına şiddetle karşı çıkmaktaydı.
ABD’nin ilk yıllarında partiden çok lidere bağlanma vardı. 1812’de İngiltere’ye savaş açma kararının ardından Federalist Parti siyasi sahneden silinmiştir ve Federalistler silinince Demokratik Cumhuriyetçiler kendi arasında bölünmeye başlıyor.1824’e kadar aslında gene tek parti sistemi var. 1824 seçimleri için aynı partiden 4 aday olarak John Quincy Adams, Henry Clay, William J. Crawford, ve Andrew Jackson yarışmıştır. Seçimde Andrew Jackson, en çok seçmenler kurulu oyunu almasına rağmen adayların çokluğu yüzünden yarıdan fazla oyu alamadığı için Başkan’ı Temsilciler Meclisi’nin seçmesi gerekmiştir. Genel seçimde 4. Gelen Clay, Temsilciler Meclisi’ndeki konuşmasıyla, Quincy Adams’ı desteklemiş ve seçimin gidişatı değiştirerek Adams’ın Başkan seçilmesini sağlamıştır. Adams seçildikten sonra Clay’i dışişleri bakanı yapması, ABD seçim tarihine ilk defa gölge düşürmüştür ve büyük tartışmalara yol açmıştır. 1828’deki seçimlerde Jackson, Adams’ın karşısına aday olarak çıkmış ve seçimi kazanmıştır. Bu gelişme, ABD’deki siyasi partiler için bir dönüm noktası olmuştur. Siyasi partilerin bir kuruluş olarak yerleşmesi Jackson dönemine (1829-37) rastlamaktadır. Adams’ın seçimi kaybetmesinden sonra siyasi partiler stratejik hareket etmeye ve yurdun 4 bir yanından delegelerle parti-içi toplantılar düzenlemeye başlamışlardır.

Bu esnada tüm ABD ulusu ve dolayısıyla Senato, kölelik meselesini ciddi bir biçimde tartışmaktaydı ve ülkenin tamamı, köleliğin yasak olduğu eyaletler ve köleliğin yasal olduğu eyaletler şeklinde ikiye ayrılmaktaydı ve köleliğin kaldırılması fikri ülkenin kuzeyinde yayılmaktaydı. Missouri bölgesi, eyalet olmak için başvurduğunda, kuzeyliler bu yeni eyalete köle alınmasını yasaklayan bir kloz getirilmesi hususunda ısrar etmişlerdir. Bu önderi Senato’da reddedilirken, “1820 Missouri Tavizi” ile Maine köleliğin yasak olduğu, Missouri ise köleliğin yasal olduğu eyaletler olarak kabul edilmiştir ve kölelik meselesi, ülkenin bundan sonraki 40 senesi için politik gündemini oluşturmaya devam etmiştir.  
1828’den sonra halk, seçimlerde kendisini daha etkili temsil etmesi için, kendisine daha çok hitap etmesi için Whig Party’yi kurmuştur. 1836 – 1852 arası Whig Party, Ulusal Demokratların yerini almıştır ve Demokrat-Cumhuriyetçilere (şimdiki Demokratik partinin o zamanki resmi adı) karşı ana muhalefeti devralmıştır. William Henry Harrison, bu partiden çıkan ilk ABD devlet başkanı olmuştur.

1852’den sonra kölelik konusunda Whig Partisi ve Demokratlar net bir tavır almaktan kaçınınca, Özgürlük (Liberty) Partisi ve Özgür-Toprak Partisi gibi alternatif partiler ABD siyaset sahnesine çıkmıştır. 1854’te de Demokratlara’a karşı Cumhuriyetçi Parti kurulmuştur ve bu parti, köleliğe karşı bir duruş sergilemiştir. 1860’da Demokratlar arasındaki kamplaşmadan yararlanan Abraham Lincoln, Cumhuriyetçi Parti’den seçimlere girerek ABD başkanı olmuştur.

1900’lü yıllara gelindiğinde, Progresif Parti ve Sosyalist Parti gibi partiler, ABD siyaset sahnesine çıkmış ve ABD’deki seçimlerin sonucunu etkilemiştir. 1912’de Theodore Roosevelt’in Progresif Partisi (Progressive Party) Cumhuriyetçi William Howard Taft’ın oylarını çalmış ve seçimi Demokrat Woodrow Wilson’ın kazanmasını sağlamıştır. 1920’de Sosyalist Parti adayı Eugene V. Debs’in, sosyalist eylemleri nedeniyle hapisteyken yaklaşık 1 milyon oy alması da o dönem için dikkat çeken başka bir gelişmedir. Aynı şekilde 1924’te Progresif Parti adayı Robert M. La Follette, demiryolları, elektrik ve su hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiğine yönelik politikasıyla 17% oy almayı başarmıştır.
1929 Ekonomik Buhranı, doğal olarak ülke siyasetini de derinden etkilemişti. Buhran süresince Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yoğun bir biçimde üye geçişleri yaşanmıştır. Cumhuriyetçi Herbert Hoover, Buhran sırasında mevcut politikanın korunmasını savunurken, New York valisi ve o dönem Demokratik partili olan Roosevelt ise Keynesyenci bir modeli ve devletin ekonomiye müdahalesini savunmuştur. 1932’deki seçimi Roosevelt kazanmıştır.
Buhran döneminde New Deal For America (“Amerika İçin Yeni Düzen”) adı altında bir programla halkın karşısına çıkan Roosevelt, ihtiyacı olanların yardımına koşan, yeni iş imkânları yaratmayı hedef hâline getirmiş bir politika izlemiş ve bu politikayla işçi sendikaları üyelerini, azınlıkları, etnik Amerikalıları ve ufak çiftçileri yanına çekmeyi başarmıştır. Buhran sırasında Cumhuriyetçiler de, girişimcilerin ve iş adamlarının partisi hâline gelmiştir. Roosevelt, ABD’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokarak, 4 dönem üst üste Başkanlık yapmış ve en fazla iki dönem Başkanlık yapılmasıyla ilgili Washington dönemi içtihadını ilk defa kırmıştır.

ABD siyasi tarihini etkileyen bir başka olay ise Vietnam Savaşı’dır ve Demokratlar’a siyasi olarak güç kaybettirmiştir. Mavi yakalılar Vietnam’da savaşmamanın vatanseverlikle bağdaşmayacağını düşündüklerinden bu dönem Demokratik Parti’den desteklerini çekmiştir ve Cumhuriyetçiler’i desteklemeye başlamışlardır. Demokratik Parti içindeki diğer partililer ise partinin izole bir hâl aldığını, dünyadaki gelişmeler karşısında partini pasif bir hâl aldığını düşünerek partideki desteklerini çekmiştir. Bu dönemle birlikte parti içi sadakat sorgulanır hale gelmiştir. ABD seçmeninin siyasi tavrının pragmatik olduğu gözlemlenmektedir. Bunun bir sonucu olarak da Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, hep birbirlerinin bölgelerinden oy toplamayı ve birbirlerinin dominant oldukları bölgelerde öne geçmeyi başarmışlardır.
1960’larda Demokratik Parti, genel af, uyuşturucu kullanımı, kürtaj gibi dönemin aykırı fikirlerinin savunucusu haline gelmiştir. Bu gelişmeler karşısında, Demokratik Parti içindeki sosyal muhafazakârların partilerine sadakatlerinin test edilmesi gündeme gelmiştir. Ronald Reagan, düşük vergiler ve değerlere bağlılık söylemiyle Demokratik parti içerisindeki muhafazakârların da desteğini alarak Cumhuriyetçi Parti adayı olduğu seçimleri kazanmıştır.
1860’dan bu yana ABD’deki seçim yarışı, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında geçmektedir. John B. Anderson, 1980’de bağımsız aday olarak seçimleri kazanmaya çok yaklaşmıştır. Demokrat ya da Cumhuriyetçi olmayan bir başka başarılı aday ise, milyarder Ross Perot olmuştur. Kendi finanse ettiği seçim kampanyasını takiben 19% oy almayı başarmıştır. Bu gelişmenin ardından Reform Partisini kuran Perot, partisiyle Minnesota Valiliği gibi önemli pozisyonlar kazanmıştır.

Milyarder Ross Perot da, kendi finanse ettiği seçim kampanyasını takiben 19% oy almayı başarmış. Sonrasında Reform Partisini kurmuş. Bu parti, Minnesota Valiliği gibi önemli pozisyonlar kazanmıştır.
Azınlık partilerinin adayları ve bağımsız adaylar da ABD seçimlerinde yer almaktadır, fakat seçim başarıları çok azdır. 2000 yılına gelindiğinde, 2 parti sisteminden rahatsızlık duyulmaya başlanınca Yeşil Parti, Özgürlükçü Parti, Anayasa Partisi gibi partiler kurulmuştur. Bu partiler, aldıkları 5% civarı oyla seçim sonuçlarında etkili olabilmektedirler. 2006'da, sadece Bernie Sanders ve Jim Jeffords bağımsız aday olarak Kongreye seçilmeyi başarmıştır. Zaten Bernie Sanders da dominant iki partili seçim sisteminin kurbanı olmuş ve Demokratlara geçmiştir. 2016 Kasım’ında yapılacak olan Başkanlık seçimlerinde Demokratik Parti adayı olmak için seçim kampanyası yürütmektedir.

3.2 ABD’deki Siyasi Partilerle İlgili Genel Bilgiler




ABD’deki siyasi partilerin, gelecek hedeflerini ve felsefesini ortaya koyan irade beyanına “Niyet Mektubu” adı verilmektedir. Uygulamadan bu belgeye harfiyen uyulmamaktadır fakat parti adına yarışan adaylardan Niyet Mektubu’na uymaları beklenmektedir.
Parti programları, önce partinin üyelerinin oluşturduğu bir komite tarafından kaleme alınmaktadır. Sonrasında ise bu komite, program hakkındaki görüşleri tartışmak için bir araya gelmektedir. Farklı görüşteki üyeler, karşılıklı uzlaşma veya taviz verme yoluyla belirli bir noktaya varan komite, parti programına eklenmesi, parti programından çıkarılması ya da dikkate alınmaması düşünülen noktalarda oylama yapan komitede, çoğunluk görüşüyle parti programı oluşturulmaktadır. Parti içi demokrasi açısından önemli bir göstergedir.
ABD’nin bir cumhuriyet olduğu da göz önüne alındığında,  seçilmiş üyeler, bir konuda çoğunluğun iradesinin aksine özgür iradeleriyle oy kullanma yetkisine sahip olarak görülmektedir. Aynı şekilde bir aday, seçildikten sonra bir konuda adına yarıştığı siyasi partinin aksine görüş de bildirebilmekte, partiye zıt tavır alabilmektedir. Savaş zamanlarında, yabancı bir güce karşı birlik olmayı gerektiren ya da milli birlik-beraberlik gerektiren durumlarda, seçmenler kişisel görüşleriyle bağdaşmasa da popüler olan partiye oy verebilmektedirler.
Günümüz ABD’sinde güncel siyaset, kürtaj, seçim kampanyalarının özel şirketlerce finanse edilmesinin sınırlandırılması, eşcinsel evliliği, genel sağlık sigortası, vergilendirme, göçmenlik uygulamaları, ölüm cezası, uyuşturucu kullanımının serbest bırakılması, sivil silahlanma serbestisi, dış poltikanın müdahaleci olup olmaması üzerinden şekillenmektedir. Mevcut başkan Barrack Obama döneminde Federal Yüksek Mahkeme, Obergefells v. Hodges davasıında 26 Haziran 2015 tarihinde verdiği kararla, eşcinsel evlilik tüm ülkede yasal hale gelmiştir. Başkan Obama zamanında ABD’de yürürlüğe giren genel sağlık sigortası, büyük tartışmalara yol açmıştır. Şimdilerde ise Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan Adayı Donald Trump, yabancı karşıtı açıklamaları ile dikkat çekmektedir.
Partiler, yerel düzeyde pek çok komitelere sahip, bu komiteler, partinin yönetimi ve denetiminde görev almakta olup bu komiteler en geniş kapsamlıdan başlamak üzere şu şekilde sıralanabilir:

1. Ulusal Komite 5. Şehir Komitesi (Birkaç şehir=ilçe)
2. Eyalet Komitesi 6. Bölge Komitesi
3. Kongresel Bölge Komitesi 7. Mahalle Komitesi
4. İlçe Komitesi


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder