30 Ağustos 2018 Perşembe

Amerikan Belgelerine Göre Eisenhower Dönemi’nin İlk Yıllarında ABD’nin Türkiye Politikası (1953-1955) BÖLÜM 2


Amerikan Belgelerine Göre Eisenhower Dönemi’nin İlk Yıllarında ABD’nin Türkiye Politikası 
(1953-1955) BÖLÜM 2



3. Türkiye’nin Başını Çektiği Paktlar ve ABD 

Türk-Amerikan ilişkilerinde zaman zaman bazı pürüzler meydana gelse de Türkiye için ABD vazgeçilemez bir müttefik olmuştur. Bu çerçevede 8 Mayıs 1954 tarihinde Adnan Menderes, ABD Büyükelçisi Warren’e Türkiye’nin 4 yıllık askeri ve ekonomik planını görüşmek üzere ABD’ye ziyaret yapma isteğini bildirmiştir. Washington ve Ankara arasında yapılan görüşmeler sonucunda 1 Haziran’da Başbakan Adnan Menderes yanında Savunma Bakanı Ethem Menderes ve Genel Kurmay Başkanı Nurettin Baransel olduğu hâlde ABD’ye 
bir ziyaret gerçekleştirmiş ve ABD Başkanı Eisenhower dahil olmak üzere ABD’li yetkililerle temasta bulunmuştur.33 

Menderes, 2 Haziran’da ABD Başkanı Eisenhower ile görüşmüştür. Eisenhower, görüşmeden sonra ABD Dışişleri Bakanı Dulles’e yolladığı bilgilendirme notunda, görüşmede Türk tarafınca dile getirilen konulara değinmiştir. Özellikle Menderes’in ittifakın güney kanadının güçlendirilmesine yönelik düşüncelerinin kendisini etkilediğini belirtmiştir. Menderes’in kendisine 2 Nisan 1954 tarihinde imzalanan Türk-Pakistan ittifakının34 Afganistan’ı da içerecek şekilde başka katılımcı ülkelerle güçlendirilmesi gerektiğini söylediğini yazmıştır.35 Ortadoğu’da Sovyetlere karşı bir ittifak sistemi oluşturma fikri ABD Dışişleri Bakanı Dulles’in daha önce planladığı bir düşünceydi. Hatta bu amaçla çıktığı 
Ortadoğu turunda36 25-27 Mayıs 1953 tarihinde Türkiye’ye de gelmiş ve bir takım görüşmeler yapmıştı.37 Türkiye, Dulles tarafından ortaya atılan bu fikrin peşini bırakmamıştı. Bu durum ABD’nin Ortadoğu politikasıyla uyum sağlamaktaydı. 

Eisenhower’la görüşmesinin ardından aynı gün Adnan Menderes, Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Feridun Erkin’in de katıldığı bir toplantıda, ABD Dışişleri Bakanı ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu toplantıda ilk olarak gündeme alınan konu Balkan Paktı olmuştur. Menderes, Dulles’in bu pakt hakkında fikirlerini sormuştur. Dulles cevaben güçlü bir şekilde böyle bir organizasyonun ortaya çıkmasından memnun olduklarını söylemiştir. ABD’nin, Güney Avrupa’nın savunmasının güçlenmesine çok büyük önem verdiğini ve Yugoslavya’nın 
da bu sistem içerisinde olmasını önemsediklerini söylemiştir. Daha sonra İtalya konusuna değinen Dulles, Yugoslavya ve İtalya arasında Trieste bölgesinin kontrolü için devam eden mücadelenin İtalya’nın Yugoslavya’ya karşı istenmeyen bazı girişimlere kalkışmasına neden olabileceğini, fakat ABD’nin bu sorunun çözümü için çalıştığını ve yakın bir zamanda bir formül bulunacağını dile getirmiştir. Menderes cevabında, Trieste sorununun çözümünün gerçek bir Balkan ittifakının önünü açabileceğini söylemiştir. İlaveten İtalyanların böyle bir 
durumun kendi avantajlarına olacağını görmesi gerektiğinin de altını çizmiştir.38 

Türkiye ile Pakistan arasında imzalanan pakt konusunda görüşlerini ifade ederken Dulles, bu durumu geçmiş birkaç yıl içinde meydana gelen en ümit verici gelişme olarak nitelendirmiştir. Bu paktın, kendisinin geçen yıl gerçekleştirdiği Ortadoğu gezisinde dile getirdiği fikirler çizgisinde olduğunu ve İran ile Irak’ın da bu pakta katılacağını ümit ettiğini belirtmiştir.39 2 Haziran 1954 tarihindeki Menderes ile Dulles arasındaki görüşmeye, 4 Haziran’da tarafların tekrar bir araya gelmesi ile devam edilmiştir. Dulles tekrar Türk-Pakistan anlaşmasının önemine değinmiş ve İran ile Irak’ın da böyle bir organizasyonda yer alma olasılığı üzerine bir tartışma başlatmıştır. Menderes ve Dulles, bu iki ülkenin de mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ittifaka katılmasının önemi üzerinde hemfikir olduklarını ifade etmişlerdir. Bu ittifakın bir faydasının da, Irak’ı Arap Ligi’nden uzak tutacağı olarak belirtilmiştir. Menderes, bir an önce İran ile Irak’ın da Pakistan’la gerçekleştirmiş oldukları anlaşmaya dahil olmalarını istemiştir. Bu nedenle ABD’nin bu iki ülkeye bu hususta baskı 
yapması gerektiği düşüncesinde olmuştur. Dulles, cevaben böyle bir baskının sonuç vereceğinden emin oldukları anda bunu gerçekleştirmekten geri kalmayacaklarını belirtmiştir.40 

Görüldüğü üzere Bağdat Paktı’nın kurulmasına giden bu süreçte, ABD yönetimiyle uyum içinde olan Türk hükümetinin, Balkan Paktı’nın işlevi noktasında ise Washington’la bazı görüş ayrılıkları vardı. Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında 28 Şubat 1953 yılında imzalanan Dostluk ve İşbirliği Anlaşmalarıyla ortaya çıkan bu paktı Menderes, daha ileri taşıyıp tam bir ittifak şeklini alması için uğraşmaktaydı. Fakat Dulles, Balkan Paktı’nda bulunan devletlerin şu esnada daha ileri gitmesine sıcak bakmıyordu. Daha önce değinildiği gibi İtalya’nın Trieste bölgesi nedeniyle Yugoslavya ile sorunları vardı ve ABD de bu sorunların çözümü için çabalamaktaydı. 

Bu nedenle Dulles, Menderes’e yaptığı açıklamada Balkan Paktı’nın bir askeri ittifaka dönmesinin, tam Trieste için çözümün arandığı esnada İtalya tarafından hoş karşılanmayabileceği ve İtalya’nın masadan kalkmasına neden olabileceğini söylemiştir. Menderes, cevaben durumu anladığını ve sorunun çözümü için bir süre bekleyebileceğini ama Balkan İttifak Anlaşmasının Trieste sorununun çözümüne bağlanmaması gerektiğini dile getirmiştir. 
Ayrıca Türkiye’nin Balkan Paktı’nı tam bir ittifaka dönüştürecek hamleleri  geciktirmesinin Yugoslavya için Türkiye ve Yunanistan’ın anlaşmadan çekildiklerine dair bir kanı uyandırabileceğini söylemiştir. Bu nedenle görüşme esnasında Menderes, iki kez 30 gün bekleme süresine değinmiş, Dulles ise ısrarla tam bir Balkan ittifakının tesisi için Trieste sorununun çözümünü işaret etmiştir.41 Sonuç olarak Menderes 9 Ağustos 1954’te Yugoslavya’nın Bled şehrinde Yugoslav ve Yunan yetkililerle Balkan İttifak Anlaşmasını imzalamıştır.42 Kısa süre sonra da İtalya ile Yugoslavya, Trieste konusunda uzlaşıya varmıştır. 

Gerek Balkan Paktı gerekse Bağdat Paktı’nın beklenen etkiyi yaptığı söylenemez. Türkiye’nin Yunanistan’la Kıbrıs sorunu üzerindeki fikir ayrılıkları nedeniyle, Balkan Paktı’nın daha başlangıçta fonksiyonunu kaybettiği söylenebilir. Bağdat Paktı’na gelince Ortadoğu’yu Batı güvenlik şemsiyesi altına almayı planlayan bu anlaşma, Irak dışında diğer Arap devletlerinden ilgi görmemiş ve beklenen etkiyi sağlamamıştır. Yine de Türkiye; bu iki anlaşmayla Batı ittifakı için ne kadar çaba sabrettiğini bir kez daha ABD’ye gösterme fırsatı yakalamış, bu sayede ABD’nin o yıllarda Türk hükümetinin çok ihtiyaç duyduğu ekonomik ve askeri yardımı arttırarak yapmaya devam edeceğini hesap etmiştir.43 

4. Menderes Hükümetinin Hayal Kırıklığı: ABD ve Türkiye Arasında Ekonomik Yardım Konusunda Anlaşmazlık 

Türk heyetinin ABD ziyaretinden sonra, Dışişleri Bakanı Dulles, ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçiliğine bir bilgilendirme notu göndermiştir. Genel olarak görüşmelerin dostça bir ortamda geçtiğine değinen Dulles, özellikle ABD’nin Türkiye’ye uygulamaya devam edeceği yardımlardan bahsetmiştir. Bu bilgi notundan anlaşıldığı üzere Türk heyeti, özellikle ekonomik yardımlar konusunda ABD’li yetkililerden taleplerde bulunmuşlardır. Washington yönetimi de Türkiye’nin konumu itibariyle savunması için göstereceği çabalarda yardıma devam edeceğini ifade etmiştir. Son olarak Ankara’daki Büyükelçiliklerine gönderdiği bu notta Dulles, Menderes’in Türk ekonomisi üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye mahal vermeyecek şekilde program hazırladığına değinmiş 
ve ABD yönetiminin de Türk hükümetinin bu alanda başarılı olacağını umduğunu belirtmiştir.44 

1950-1953 yılları arasında ABD yardımları, iyi giden hava koşullarının tarımda verimi arttırması, Türk ekonomisinde genel bir büyümeye yol açmıştı. DP iktidara geldiğinde ülkenin ekonomik durumu göze alındığında, bahsi geçen yıllarda yakalanan bu büyümede ABD yardımlarının yanı sıra hükümetin takip etmiş olduğu ekonomi politikasının da etkisi olmuştur. 

Özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında çıkarılan varlık vergisinin45 ülkede var olan sermayeyi kaçırmasının oluşturduğu güçlüğe rağmen Türkiye, ekonomik alanda bir sıçrama yakalayabilmiştir. Bu durum da DP hükümetinin bir başarısı olmuştur. Fakat, özellikle 1950’lerin ortalarından itibaren Türk ekonomisi iyi sinyaller vermemeye başlamıştır. Bu yıllarda gerek hava koşullarının kötü gitmesi, gerekse tarımda plansız makineleşme, Türk ekonomisini zora sokmaya başlamış, bu yıllarda artan ithalat oranı ülkedeki dövizi eritmiş46 ve 
bunun doğal sonucu olarak da Türk hükümeti, ABD’den ekonomik yardımlarını arttırması noktasında daha ısrarcı bir tutum almaya başlamıştır. 

Türk ekonomisinin içinde bulunduğu bu zor durum 1954 yılı Ekim ayında, Türkiye’de üç ay geçirdikten sonra Washington’a, görev yerine geri dönen Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Feridun Erkin’in, hemen ABD’li yetkililerle bir görüşme talep etmesi ve sağlanan görüşme esnasındaki taleplerinden de anlaşılabilir. Erkin, ilk olarak ABD’li yetkililere Menderes’in Haziran ayında gerçekleştirdiği ziyarette gündeme gelen ekonomik yardımı47 ne zaman verebileceklerini sormuştur. Yakın Doğu’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı John Jernegan, verdiği cevapta, kararlaştırılan 70 Milyon dolar yardımın verilmesi üzerine çalışmaların devam ettiğini söylemiştir. Erkin, bu yardımın borç olarak değil hibe olarak uygulanmasını istemiştir.48 

Türkiye’nin ekonomik olarak içinde bulunduğu zor durumu anlatmak için Erkin, ABD’li yetkililere kendisinin Türkiye’de Menderes’le arasında geçen konuşmayı da aktarmıştır. Buna göre Menderes, uzun bir aradan sonra Türkiye’ye gelen Erkin’e Türkiye’de herhangi bir değişiklik fark edip etmediğini sormuş, Erkin de cevaben Menderes’e, insanların davranışlarında çok fazla değişiklik meydana geldiğini, herkesin mutlu olduğunu, gülümsediğini, yüksek morale sahip olduğunu ve bir şeylerle meşgul olduklarını söylemiştir. 

Bu cevap üzerine Menderes, Erkin’e burada kendisine söylediği bu sözleri Washington’a döndüğünde Dulles’e de söylemesini istediğini, çünkü kara bulutların Türkiye’nin bu parlak resmi üzerinde dolaştığını, bunların da Türkiye’nin kredi ve döviz sıkıntısı olduğunu söylemesini istemiştir. 
Bu anekdottan sonra Erkin, Menderes’in 4 Haziran’da istediği fakat 
alamadığı 300 milyon dolarlık yardımın, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar dolasıyla en azından borç olarak verilmesi istediğini, ABD’li yetkililere iletmiştir. Jernegan, Türkiye’nin bu parayı kısa dönem borçlarını kapatmak için mi isteyip istemediğini sormuş, Erkin bu paranın borçlar için kullanılacağını düşünmediğini, Türkiye’nin kalkınma planı için kullanılacağını söylemiştir. 
Bu cevap üzerine ABD’li yetkililer, herhangi bir yorumda bulunmamışlardır.49 

Aslında, Washington yönetimi Türkiye’nin ekonomik durumunu yakından takip etmiştir. Ankara’nın sürekli ABD yardımına bağlı olmasından çok, kendi ayakları üzerinde durabilmesi, ABD yönetiminin arzu ettiği bir durum olmuştur. ABD İcra Müdürlüğü Sekretaryası, Dışişleri Bakanı Dulles’e sunduğu Türkiye’nin kötüye giden ekonomisi hakkındaki raporunda, ABD’nin bu gidişatı önlemek için alabileceği bazı tedbirlerden bahsetmiştir. Buna göre, Türk hükümetini yapılması planlanan Amerikan yardımlarıyla uyumlu bir ekonomik politika izlemesini teşvik etmek, Türkiye’deki ekonomik soruna çare olabilecek yöntemlerden biri olarak sunulmuştur. Başka bir alternatifse, açıkça ABD’nin Türkiye’ye, mali durumunu 
düzeltmeye yönelik politikalar takip etmediği takdirde yapacağı yardımları gözden geçireceğini bildirmesi olarak gösterilmiştir. Fakat bunu yaparken de ABD’nin Türkiye’ye daha önce verilmiş yardım sözlerinin de unutulmaması gerektiği de raporda belirtilmiştir.50 

Menderes hükümeti tam bir müttefik anlayışıyla politikalarını tamamen ABD politikalarına entegre ederken, hükümetin içine düşmüş olduğu bu ekonomik bunalımda Washington yönetiminin Ankara’nın bir nevi “imdat” sesine karşı takındığı tavır, Menderes üzerinde tam bir hayal kırıklığına yol açmıştır. ABD’li yetkililerin Türk hükümetine yardım yerine ekonomiyi düzeltmek için öneriler getirmesi Türk hükümetini sinirlendirmişti. Ayrıca, Nisan 1955 tarihinde Menderes’in ABD Büyükelçisi ile görüşmesi sırasında Büyükelçinin, 
ABD olarak dış yardımlarını yaparken dikkatli davrandıklarını söylemesi, Menderes’in tepkisine neden olmuştur. Büyükelçinin daha sonra Washington’a gönderdiği notta, o günün hayatının en sert görüşmelerinden birisi olduğunu dile getirdiği bu görüşmede Menderes, iki ülke arasındaki dostluğun ebedi olduğundan bahsettikten sonra, “fakir” olarak görülen Yugoslavya, Yunanistan ve Avusturya’nın bile Türkiye’ye kredi vermeye istek gösterirken, ABD’nin Türkiye’nin bu yöndeki talebine karşı isteksiz durmasını eleştirmiştir. Ayrıca, 
Türkiye’nin ekonomik anlamda önemli bir tehlikesi olmadığını iddia eden Menderes, eğer geçen yılın tarım mahsulü iyi olsaydı, ABD’nin yardımına bile ihtiyaç duymamış olacaklarını 

Büyükelçiye ifade etmiştir. Türkiye’nin, ABD yönetiminin Türk ekonomisi hakkındaki olumsuz tahminlerini boşa çıkaracağını söyleyen Menderes, ABD’nin, ihtiyacı olduğu bir dönemde Türkiye’ye yardım etmemesini Türkiye’nin uzun süre unutmayacağını sözlerine eklemiştir.51 

Daha sonra Başbakan Yardımcısı Rüştü Zorlu, ABD’ye giderek yardım talebini tekrar gündeme getirmiştir. Türkiye’nin çok zor durumda olduğunu söylemiş 
ve acil krediye ihtiyaç duyduklarını bir kez daha ABD’li yetkililere iletmiştir. ABD dışişlerinden George Allen, verdiği cevapta ABD’nin şu an Türkiye’ye yardım yapamayacağını söylemiştir. Zorlu cevaben, kendi hükümetine ABD’nin zor durumda oldukları bir sırada yardım yapmayı reddettiğini bildireceğini söyleyerek, Allen’e gözdağı vermeye çalışmıştır. Bunun üzerine 
Allen; bunun Zorlu’nun kendi kararı olacağı, nasıl istiyorsa o şekilde hükümetine iletebileceğini ama ABD’nin her zaman Türkiye’nin yanında olup çıkarlarını gözeteceğini söylemiştir. Türk-Amerikan ilişkilerinde herhangi bir olumsuzluk istemeyen Zorlu da ABD yardım etse de etmese de iki ülke arasındaki ittifakın devam edeceğini dile getirme mecburiyeti hissetmiştir.52 

Allen, Zorlu’ya Türk hükümetinin ekonomik olarak düştüğü bu zor durumun en büyük sebebinin şanssızlık olup olmadığını sormuş ve Menderes’in daha önce dile getirdiği geçen yılki hasadın iyi olamaması konusunu açmıştır. Zorlu da bu yönde açıklama yapınca Allen, Türk ekonomisinin bu türlü doğal nedenlerle ortaya çıkacak sorunlar karşısında güçlü olması gerektiğini söylemiştir.53 Ayrıca Allen, Türklerin kendi ekonomik sistemlerini düzene sokmalarını istemiştir.54 Aynı yıl içinde ABD’nin Türkiye’den devalüasyon yapması yönündeki talepleri de Türk hükümetince kabul edilmemiştir.55 Görüldüğü gibi Eisenhower döneminin ilk yıllarında ortaya çıkan bu ekonomik yardım anlaşmazlığı, Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. 1955’ten sonra ABD’nin ekonomik yardımlarını koşullara bağlaması, Türkiye’nin kredi elde etmesini daha da zorlaştırmıştır. İki ülke arasında olumsuzluğa yol açan bu durum, Ortadoğu bunalımlarının sonucu olarak 1957 yılında ilan edilen Eisenhower Doktrini’ne kadar Türk-Amerikan ilişkilerini etkilemeye devam etmiştir.56 Hatta daha sonraki süreçte de ABD’den isteği yardımları almakta zorlanan Menderes, 1960 yılında Sovyetlerle ilişkileri geliştirmek için bir Moskova’ya ziyaret gerçekleştirmeyi planlamıştır.57 Fakat 27 Mayıs askeri darbesi buna fırsat vermemiştir. 

Sonuç 

1953-1955 yılları arası Türk-Amerikan ilişkileri için yapılabilecek ilk değerlendirmelerden birisi, iki devletin de Soğuk Savaş’ın tüm hızıyla devam ettiği yıllarda işbirliğine oldukça önem verdikleridir. Fakat 1947 yılında Truman Doktrini ile başlayan ve Türkiye’nin NATO’ya katılımına kadar olan süreçten farklı olarak, ekonomik yardım konularında, 1953 yılı itibariyle ABD daha temkinli politika izlemeye başlamış ve bu durum da Türk yöneticilerde endişe ve hayal kırıklığına neden olmuştur. 

Özellikle 1953-1955 yılları arası Menderes’in kişisel olarak devreye girmesinin yanı sıra, zaman zaman yardımcısı Zorlu ve Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Erkin vasıtasıyla, ABD’li yetkililerin gündemine getirdiği Türkiye’nin ekonomik yardım taleplerinin olumsuz neticelenmesi, 1947-1952 yılları arasındaki “sarsılmaz” dostluğa, ez azından Türk hükümeti açısından bir gölge düşürmüştür. Askeri üs ve tesislerin yanı sıra; büyük çabalar sarf ederek meydana getirdiği paktlarla da Batı bloğunun çıkarlarını bölgesel olarak korumaya çalışan Türkiye’nin, ABD tarafından ekonomik alanda bırakıldığı bu zor durum, Ankara’yı gücendirmiştir. 

Ekonomik yardım, o dönemde Türkiye’nin en önemli önceliği olmuş ve ABD ile ortaya çıkan pürüzlerin ana sebepleri arasında yer almıştır. Fakat ABD Büyükelçisi McGhee’nin Ankara’dan ayrılmadan önce ABD yönetimine yazdığı nottan anlaşıldığı üzere, o zaman ki Türk yöneticilerinde, kendilerine ABD tarafından yeterli önem verilmediğine dair kanı oluşmuştu. Bu durum Büyükelçiyi bile rahatsız etmiş ve yaptığı uyarılar sonucu ABD 

Dışişleri, hızlı bir şekilde oluşturduğu gezi programıyla Cumhurbaşkanı Bayar’ı ABD’ye resmi ziyaret için davet edebilmişti. Bu davet meselesi ikili ilişkileri direkt olarak etkileyen bir husus olmamıştır. Fakat ABD’nin kendisiyle daha sıkı bir müttefiklik ilişkisi içerisinde olmasını isteyen Türkiye için bir hayal kırıklığına yol açmıştır. Diğer taraftan, Türk hükümetinin de ABD’nin Türk topraklarında askeri üs açma talebine hemen cevap vermeyip, bu konuyu biraz ağırdan aldığı yorumunda bulunulabilir. Aslında, NATO’ya girdikten sonra ABD tarafından 
ısrarla dile getirilen Türk topraklarında askeri üs ve tesisler kurma talebi, Türk hükümeti tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Bu durumun ikili ilişkileri daha da sıkılaştıracağı düşünülmüştür. Fakat daha önce de değinildiği gibi ABD Büyükelçisinin bir an önce Türkiye’de askeri üs açılması noktasında ısrarlı tutumuna rağmen Türk hükümetince üs meselesinin değerlendirme aşamasında olduğu söylenmiştir. Bu duruma bakılarak Türk hükümetinin üs meselesini, ABD’nin özellikle ekonomik alanda Türkiye’ye yardımlarını arttırması için taktiksel olarak kullandığı görüşü dile getirilebilir. 

Sonuç olarak ABD, Türkiye’nin stratejik önemini göz önünde bulundurarak böyle bir ülkeyi kaybetmek istememiştir. Türkiye de Sovyet tehlikesine karşı NATO’nun ve doğal olarak da ABD’nin en büyük dayanağı olduğunun bilincinde olmuştur. Bu nedenle 1953-1955 yılları arasında, 1964 yılındaki gibi Türk-Amerikan ilişkilerinde bir kırılma meydana gelmemiştir. Fakat bu zaman zarfında iki ülke arasında ortaya çıkan ve yukarıda bahsedilen olumsuzluklar, ileriki yıllarda Türk-Amerikan ilişkilerinde meydana gelebilecek büyük krizler için bir nevi sinyal niteliğinde olmuştur. 

KAYNAKÇA 

I. Arşiv Kaynakları Foreign Relations of the United States (FRUS) 

1) Soviet Union, Eastern Mediterranean, Volume XXIV, 1955-1957, United States Relations with Turkey: Questions of Economic and Military Assistance: 
Editorial Note, document no: 316. 
Editorial Note, document no: 317. 
Telegram from the Embassy in Turkey to the Department of State, no. 323. 
Memorandum of a Conversation, Department of State, Washington, no. 326. 
Editorial Note, no. 346. 

2) Eastern Europe; Soviet Union; Eastern Mediterranean: Volume VIII, 1952-1954 United States Relations with Turkey: United States Economic and Military 
Assistance; Visits of United States Officials to Turkey and Turkish Officials to the United States: 
The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State, no. 472. 
Memorandum of Conversation, by the Ambassador in Turkey, no. 473. 
Memorandum of Conversation, by the Ambassador in Turkey, no. 475. 
The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State, no. 479. 
The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State, no. 480. 
Memorandum by the Secretary of State to the President, no. 481. 
The Ambassador in Turkey (Warren) to the Department of State, no. 482. 
Editorial Note, no. 485. 
Memorandum by the President to the Secretary of State, no. 486. 
Memorandum of Conversation, by the Deputy Assistant Secretary of State for Near 
Eastern, South Asian, and African Affairs (Jernegan), no. 487. 
Memorandum of Conversation, by the Assistant Secretary of State for Near Eastern, 
South Asian, and African Affairs (Byroade), no. 488. 
The Secretary of State to the Embassy in Turkey, no. 489. 
Memorandum of Conversation, Prepared in the Bureau of Near Eastern, South Asian, and African Affairs, no. 490. 

II. Kitaplar ve Makaleler Journal of History Studies 

AKMAN, Halil-ZEYREK, Suat, “John Foster Dulles’in Ortadoğu Gezisi, Temaslar ve Tepkiler (11-28 Mayıs 1953)”, Avrasya İncelemeleri Dergisi, II/2, 2013, s. 259288. 
ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015. 
ARMAOĞLU, Fahir, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri (Açıklamalı), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991. 
BAĞCI, Hüseyin, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, 4. basım, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2014. 
ÇAVDAR, Tevfik, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1839-1950, 5. Baskı, İmge Kitapevi, Ankara. 
ERHAN, Çağrı, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1918-1980, Ed. Baskın Oran, 
       C. I, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009. 
ERHAN, Çağrı, Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, 2. baskı, İmge Kitabevi, Ankara, 2015. 
GÖNLÜBOL, Mehmet ve diğerleri, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1995), 10. basım, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2014. 
HALE, William, Türk Dış Politikası 1774-2000, Çev: Petek Demir, Mozaik Yayınları, İstanbul, 2003. 
HARRIS, George S., “Turk-American Relations Since the Truman Doctrine”, Turkish-American Relations Past, Present and Future, Ed. 
            Mustafa Aydın ve Çağrı Erhan, Routledge, London, 2004. 
KARPAT, Kemal H., Türk Dış Politikası Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015. 
KURAT, Akdes Nimet, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800-1959), Doğuş Matbaası, Ankara, 1959. 
McGHEE, George C., “Turkey Joins the West”, Foreign Affairs, Vol. 32, No. 4, (July, 1954). 
SANDER, Oral, Siyasi Tarih 1918-1994, Ankara: İmge Kitapevi, 1994. 
SANDER, Oral, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, İmge Kitapevi, Ankara, 2016. 
SANDER, Oral, Türkiye’nin Dış Politikası, Der: Melek Fırat, İmge Kitapevi, Ankara, 2013. 
SÖNMEZOĞLU, Faruk, (2006). II. Dünya Savaşı'ndan Günümüze Türk Dış Politikası, Der Yayınları, İstanbul, 1996. 
SEYDİ, Süleyman, “Soğuk Savaş Dönemi Türk Dış Politikası”, Yakın Dönem Türk Politik Tarihi, Ed. Süleyman İnan-Ercan Haytoğlu, Anı Yayıncılık, Ankara, 2006. 
The Cold War after Stalin's Death, ed. Klaus Larres and Kenneth Osgood, Rowman & Littlefield Publishers, Maryland, 2016. 
USLU, Nasuh, “1947'den Günümüze Türk-Amerikan ilişkilerinin Genel Portresi”, Avrasya Dosyası, 6 (2), (Yaz 2000). 


DİPNOTLAR;

1 Bkz. Çağrı Erhan, Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, 2. baskı, İmge Kitabevi, Ankara, 2015. 
2 Faruk Sönmezoğlu, II. Dünya Savaşı'ndan Günümüze Türk Dış Politikası, Der Yayınları, İstanbul, 2006, s. 37-39. 
3 Foreign Relations of the United States (FRUS), 1955–1957, Soviet Union, Eastern Mediterranean, Volume XXIV, United States Relations with Turkey: 
   Questions of Economic and Military Assistance, “Editorial Note”, document no: 316, 5 January 1955.
4 Nasuh Uslu “1947'den Günümüze Türk-Amerikan ilişkilerinin Genel Portresi”, Avrasya Dosyası, 6 (2), Yaz 2000, s. 214. 
5 Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Kitapevi, Ankara, 1996, s. 295. 
6 Kemal H. Karpat, Türk Dış Politikası Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s.206-207. 
7 Hüseyin Bağcı, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, 4. Baskı, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2014. 
8 Mehmet Gönlübol ve diğerleri, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1995), 10. baskı, Siyasal kitapevi, Ankara, 2014. 
9 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, İmge Kitabevi, Ankara, 2016. 
10 Bkz. Çağrı Erhan, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1918-1980, Ed. Baskın Oran, 
    C. I, İletişim Yayınları, İstanbul. 
11 George S. Harris, “Turk-American Relations since the Truman Doctrine”, Turkish-American Relations Past, Present and Future, ed. Mustafa Aydın ve 
    Çağrı Erhan, Routledge, London, 2004, 68. Journal of History Studies 
12 FRUS, 1952–1954. Eastern Europe; Soviet Union; Eastern Mediterranean: Volume VIII, “the Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State”, 
    no. 472, 7 February 1953.13 FRUS, a.g.b. (adı geçen belge). 
14 Mehmet Gönlübol ve diğerleri, s. 235-236. 
15 FRUS, “the Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State”, no. 472, 7 February 1953. 
16 FRUS, “Memorandum of Conversation, by the Ambassador in Turkey”, no. 473, 4 March 1953. 
17 FRUS, a.g.b. 
18 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 131-133. 
19 FRUS, “Memorandum of Conversation, by the Ambassador in Turkey”, no. 475, 2 May 1953. 
20 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 133-135. 
21 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 166. 
22 Gönlübol, a.g.e., s. 235-236. 
23 FRUS, “The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State”, no. 479, 18 June 1953. 
24 The Cold War after Stalin's Death, ed. Klaus Larres and Kenneth Osgood, Rowman & Littlefield Publishers, Maryland, 2016, s. ix-x.
25 Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800-1959), Doğuş Matbaası, Ankara, 1959, s. 49.; 
    Fahir Armaoğlu, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri (Açıklamalı), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s. 181-183.
26 FRUS, “The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State”, no. 479, 18 June 1953. 
27 FRUS, a.g.b. 
28 FRUS, “The Ambassador in Turkey (McGhee) to the Department of State” no. 480, 30 July 1953. 
29 FRUS, “Memorandum by the Secretary of State to the President”, no. 481, 13 August 1953. 
30 FRUS, “The Ambassador in Turkey (Warren) to the Department of State”, no. 482, 21 January 1954. 
31 FRUS, a.g.b. 
32 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 166. 
33 FRUS, “Editorial Note”, no. 485. 
34 George C. McGhee, “Turkey Joins the West”, Foreign Affairs, Vol. 32, No. 4 (July, 1954), s. 617. 
35 FRUS, “Memorandum by the President to the Secretary of State”, no. 486, 4 June 1954. 
36 Süleyman Seydi “Soğuk Savaş Dönemi Türk Dış Politikası”, Yakın Dönem Türk Politik Tarihi, ed. Süleyman İnan-Ercan Haytoğlu, Anı Yayıncılık, 
     Ankara, 2011, s. 278.
37 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1994-1995, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s. 473.; Halil Akman-Suat Zeyrek, 
     “John Foster Dulles’in Ortadoğu Gezisi, Temaslar ve Tepkiler (11-28 Mayıs 1953)”, Avrasya İncelemeleri Dergisi, II/2, 2013, s. 273-276. 
38 FRUS, “Memorandum of Conversation, by the Deputy Assistant Secretary of State for Near Eastern, South Asian, and African Affairs (Jernegan)”, 
     no. 487, 2 June 1954.
39 FRUS, a.g.b. 
40 FRUS, “Memorandum of Conversation, by the Assistant Secretary of State for Near Eastern, South Asian, and African Affairs (Byroade)”, no. 488, 4 June 1954.
41 FRUS, a.g.b. 
42 William Hale, Türk Dış Politikası 1774-2000, Çev: Petek Demir, Mozaik, İstanbul, 2003, s. 125. 
43 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 172-176. 
44 FRUS, “The Secretary of State to the Embassy in Turkey”, no. 489, 5 June 1954. 
45 Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1839-1950, 5. Baskı, İmge Kitapevi, Ankara, s. 428. 
46 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 188-189. 
47 Erhan, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, s. 553. 
48 FRUS, “Memorandum of Conversation, Prepared in the Bureau of Near Eastern, South Asian, and African Affairs”, no. 490, 14 October 1954.
49 FRUS, a.g.b. 
50 FRUS, 1955–1957, Soviet Union, Eastern Mediterranean, Volume XXIV, United States Relations with Turkey: Questions of Economic and Military Assistance, 
    “Editorial Note”, document no: 317, 5 January 1955.51 FRUS, “Telegram from the Embassy in Turkey to the Department of State”, no. 323, 21 April 1955. 
52 FRUS, “Memorandum of a Conversation, Department of State, Washington”, no. 326, 21 May 1955. 
53 FRUS, a.g.b. 
54 FRUS, “Editorial Note”, no. 346, 21 August 1956. 
55 Erhan, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, s. 560.; Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 190. 
56 Sander, Türk-Amerikan İlişkileri, s. 188-189. 
57 Oral Sander, Türkiye’nin Dış Politikası, Der: Melek Fırat, İmge Kitapevi, Ankara, 2013, s. 122-123. 


Yasin COŞKUN 




November 2017 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder