ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE 76 YAŞINDA
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kafidir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1929) |
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu milli önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 76 ncı yıldönümü ayni zamanda Atatürkçü Düşünce Sisteminin doğuşunun 76 ncı yılıdır. Büyük önderi gururla anıyoruz..
76 yıl sonra Türk Milleti olarak Atatürk’ü çok daha iyi anlıyoruz. O’nun devrimci gücünü daha kapsamlı şekilde kavrıyoruz.
Bugün, 12 yıllık AK Parti yönetiminde sürdürülen Atatürk ve eserlerini ortadan kaldırma çabalarının artık ters teptiğini görüyor ve bundan mutluluk duyuyorum..
Küresel güçlerin destek ve yönlendirmeleri ile aşağılanan ve saldırılarla itibarsızlaştırılmak istenen Atatürk’ün Türk milletine aşıladığı manevi ve moral güç Atatürk düşmanlarını alt etmiştir.
Atatürk şimdi gönüllerde daha fazla yer tutmakta ve toplumda sönmeye yüz tutan sevgisi hızla çoğalmaktadır.
Atatürk’ü ve eserlerini bugüne kadar yeterince önemsemeyen ve O’nu tanımak istemeyen kitlelerin, yaşadıkları son olaylar karşısında O’na ve Türk Toplumunu dünya milletlerinin yaşadığı saygın yere taşıyan eserlerine daha sıkı sarıldıklarını kör edilen gözler dahi görmeye başlamıştır..
Bu güzel tablo ve Atatürk sevgisinin toplum katında ulaştığı seviye , Türkiye üzerinde çıkarı olan küresel güçler ve onların yerli işbirlikçileri için çok ciddi uyarılar taşımaktadır.
Bu topraklardan ve Türk milletinin beyninden Atatürk sevgisinin asla çıkarılamayacağı bir kere daha ispatlanmıştır.
Geçen 12 yılda, çağımızın modern kitle iletişim imkanlarından yararlanarak yapılan plânlı Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı ters tepmiştir.
Bugün Atatürk ve Düşünce Sistemi; heykelleri, resimleri ve yazıları ile değil, ama kaplerde yer tutmuş tam bağımsızlık kavramı ile inadına güçlenmiş ve devleşmiştir.
Atatürk sevgisi ile güçlenen ve eserlerini sahiplenerek yumruklaşan Türk milletinin önünde hiç bir gücün durması mümkün değildir.
10 Kasım 2014’te Türk milletinin karamsar olmaya hakkı yoktur.
10 Kasım 2014 Türk milletinin şahlanışa geçtiği ve Atatürkçü Düşünce Sistemi etrafında yeniden birleştiği bir kutlu gündür..
Türk milletinin yarınlarının bugünkünden daha iyi olacağına inancım tamdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türklüğün son çağdaki en önemli simgesidir. O, tarihten silinmek istenen Türk ismini yeniden dünya tarihine kazımıştır. Bugün bağrından çıktığı Türk milleti ile birlikte insanlık alemi O’nun fikir ve düşünceleri ile yaşantılarına yön vermektedir. İnanıyorum ki bu durum dünya durdukça devam edecektir.
Günümüzde dünya hakimiyeti yolunda Türkiye’yi kendileri için engel gören küresel güçlerin bilinçli bir şekilde saldırdıkları, içimizdeki işbirlikçileri vasıtasıyla da ölümsüz eserlerini silme gayreti içinde bulundukları Atatürk sevgisini Türk milletinin beyinlerinden kazımak asla mümkün değildir.
Çünkü O, Türk ve dünya tarihi içinde yeri hiçbir zaman doldurulamayacak müstesna bir kişidir. Tarihi işlevi sona ermiş Osmanlı İmparatorluğunun öz cevherinden Türk milli şuurunu uyandırarak yepyeni bir devlet oluşturmuştur. Öldü denilen Türk milletini yeniden tarih sahnesinin saygın bir toplumu haline getirmiştir.
Ölümünün üzerinden 76 yıl geçmesine rağmen Atatürkçü Düşünce Sistemi bütün unsurları ile Türk toplumunun yaşantısına yön vermektedir. Türk milletinin % 92’sinin oyları ile kabul edilen ve bugün ortadan kaldırılmaya çalışılan 1982 Anayasası Atatürkçü Düşünce temeli üzerine oturtulmuştur. Bu temeli sarsacaklarını ve ortadan kaldıracaklarını düşünenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedirler.
Bütün engellemelere rağmen Türk milleti Ata’sının ilkeleri doğrultusunda onun gösterdiği hedeflere ilerleme gayreti içindedir. Günümüzün çağdaş kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan yararlanan Atatürkçü Düşünce; sınırlarımız dışına taşarak evrenselleşmiş ve her alanda insanlık alemine ışık tutmaya başlamıştır.
Atatürk ile birlikte geçen asra damgasını vuran Hitler, Musolini, Stalin, Lenin, Mao Che Tung, Tito gibi liderler fikirleri, eserleri ve heykelleri ile birlikte tarihin derinliklerinde yerini almışlardır. Bugün yaşayan ve tarihe damgasını vuran tek lider Mustafa Kemâl Atatürk’tür. O’nu bugün yaşatan ve yarınlarda da yaşatacak olan tek husus; TUTARLI, DENGELİ ve ayni zamanda UYGULANABİLİR bir düşünce sistemine sahip bulunmasıdır.
Günlük yaşantımızda çok sık kullandığımız “Atatürkçülük” ve “Atatürkçü Düşünce”kavramları Anayasamızın fikri özünü teşkil etmesinin yanında, toplum hayatımızı yönlendiren bir çok önemli yasada belirleyici, yönlendirici ve yol gösterici nitelikleriyle kullanılarak kurumsallaşmıştır. Bu yüzden bazı gafillerin işgüzarca davranarak bu kavramları günlük hayatımızdan çıkarma çabaları beyhude ve boş bir uğraştır. Çünkü 76 yıldır kazandığımız değer yargılarını silmek sanıldığı kadar kolay değildir.
Her alanda tam bağımsızlığı öngören “Atatürkçü Düşünce”kavramı ile; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kaynağını ve gücünü Türk milleti’nden, O’nun binlerce yıllık tarihi geçmişinden ve kültüründen aldığı; günümüz şartlarına, akla, mantığa, Türk milleti’nin ihtiyaçlarına, arzu ve isteklerine, kabiliyet ve becerilerine, çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun şekilde geliştirdiği; Türk insanının ve Türk toplumu’nun davranış ve faaliyetlerinin Türk milli hedefleri doğrultusunda yönlendirilip yönetilmesi için ortaya koyduğu düşünce ve görüşlerin tümü akla gelmektedir.
Atatürkçü Düşünce’yi bir bütün olarak kendisine hayat tarzı seçmiş ve uygulamakta olan kişiye “Atatürkçü”, Atatürkçü’lerin topluca ve bir bütünlük içinde davranış ve eylemlerini ise “Atatürkçülük” olarak tanımlamaktayız. Atatürkçü Düşünce’nin en büyük özelliği zamanımıza kadar kitleleri yönlendiren düşünce sistemlerinin dışında tamamen Türklüğe has milli bir karakter taşımasıdır.
Atatürkçü Düşünce; Türk toplumunu her alanda güçlendirmeyi hedef almasına rağmen Evren-Dünya-İnsan ve Toplum hakkında ortaya koyduğu fikirleri ve özellikle “Millet Egemenliği”, ”Milli Hakimiyet” ve “Tam Bağımsızlık” gibi kavramları ile artık Türklere has bir sitem olmaktan çıkmıştır. Evrensel boyutlara ulaşarak dünya milletlerinin ortak malı olmuştur.
Cumhuriyet yönetimleri Atatürkçülük yolunda mutlaka gerçekleştirilmesi gereken faaliyetleri yürütecek olan kurum ve kuruluşları Anayasa ve yasalarla kurarak Atatürkçülüğü hukuk koruması altına almıştır.
Anayasamızın 134 ncü maddesine göre 11.8.1983 gün ve 2876 Sayılı Kanun ile faaliyete geçen Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi’nin yasal görevleri incelendiğinde, Atatürkçülük faaliyetinin yurt çapında bütün kurum ve kuruluşlarımızın birbiriyle koordineli olarak nasıl yürütülebileceği hususunun detaylı olarak belirtildiği görülecektir.
10 Kasım 2014’de ülkemiz küresel güçlerin çok amaçlı ve çok yönlü baskı ve saldırıları ile karşı karşıya bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz hassas coğrafyada ayakta kalarak genç Türkiye cumhuriyetini sonsuza dek korumak, kollamak ve yaşatmakla yükümlü olan Türk milletinin yükü ağırdır.
İşte bu yüzden; ülkesini ve milletini seven her Türk mutlaka Atatürkçü olmalıdır. Her Türk, Atatürk’ü ve Atatürkçü Düşünce’yi anlamak, yaşamak ve yaşatmak için çaba harcamalıdır. Çünkü milletimiz, Atatürk’ü tanıdıkça doğrudan kendini tanıyacaktır. Geleceğine ait güveni artacaktır. Yarınlara daha iyimser gözle bakacaktır.
Ölümünün 76 ncı yılında Türk milleti’ne Anadolu toprakları üzerindeki ölümsüz eseri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni armağan eden Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün aziz hatırasını saygı ile anıyorum. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde verdiği talimatı kavramış, eserlerini sonsuza kadar yaşatacak iyi yetişmiş Atatürkçü nesillerimizin sayılarının ve bilinç düzeylerinin her geçen gün arttığını görüyor ve bununla gurur duyuyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale
http://www.kumkale.net
http://www.kumkale.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder