9 Kasım 2018 Cuma

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 4

Toplumsal Birlikteliklerde Öncelikler: Kabullenme ve Dışlamanın Sosyo-Psikolojik Temelleri BÖLÜM 4


Tablo 14. Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum değişkenine göre Alevilere karşı Sosyal mesafe puan sıralaması: Cemevi, Üniversite, Gazeteler, Okul, Bağlı Olduğum Cemaat, Diğer, Siyasi partiler, Camii, Televizyon ve Üyesi Olduğum Dernek şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 15. Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafe puanlarının dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum durumlarına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 16’da verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların 
dünya görüşlerine en fazla etki eden kuruma göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (9-457)= 4,26;p<0 15="" i="" incelendi="" nbsp="" tablo="">
zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum olarak bağlı olduğum cemaat diyenlerde 

38,00 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. En düşüğü 
28,23 oranla üyesi olduğum dernek değişkenini işaretleyenlerde ölçülmüştür. 
Burada önemli husus üyesi olduğum dernek Sünni olarak algılanan gruba da aynı Alevi gruplara olduğu gibi uzak mesafeye sahip oluşlarıdır. 

Genel itibariye Çerkeslerden oluşan bu gruplar, Sünni kavramını cemaatçi, tarikatçı vb. yapılar şeklinde algılamakta olduğu gözlemlenmiştir. 

Tablo 16: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Dünya Görüşlerine En Fazla Etki Eden Kuruma Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların dünya görüşlerine en fazla etki eden kurum değişkenine göre Sünnilere karşı Sosyal mesafe puan sıralaması: Bağlı olduğum cemaat, Siyasi Partiler, Diğer, Camii, Cemevi, Okul, Üniversite, Gazeteler, Televizyon ve Üyesi Olduğum Dernek şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 17: Araştırmaya Katılanların Farklı Gruplara İlişkin Düşüncelerini 
En Çok Edindikleri Kaynak Kurum Durumuna Göre Dağılımları 

Tablo 17’e göre katılımcılar, farklı gruplara ilişkin düşüncelerini en çok % 38,3’le aile çevrelerinden almışlardır. Bunu % 17,4’le kişisel tecrübeleri takip etmiştir. Üçüncü sırada ise % 15,1’le kitaplar yer almıştır. 
% 10,0 oranında gelenek ise dördüncü sırada yer almaktadır.

Burada ailenin farklı gruplara karşı bakışı belirlemede ve hayata dair ilk bilgilerin ailede alındığı gerçeği, unutulmamalıdır. Çocukların davranışında ebeveynler tarafında oluşturulmuş rezervuarlar (hazneler) vardır. 
Ebeveynler ve diğer etkili kişiler tarafından önceden belirlenip onaylanmış 
olan bu hazneler, çocukla grubun psikolojik süreçleri arasındaki karşılıklı  etkilenmeleri biçimlendirmektedir (Çevik, 2010: 51-72). 
Farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynaklarının sıralamasında, katılımcıların tümüne göre kişisel tecrübenin ikinci sırada ölçülmesi, birlikte yaşamada dış gruplara karşı bakış açısı oluşturmada, ilişki kurmanın önemini belirtmesinden dolayı dikkat çeken bir ölçümdür. 
Çünkü kişisel tecrübe sayesinde kişiler farklılarla (anlamlı ötekilerle) 
yüz-yüze olmaktadır. Bu da insan ilişkilerini esnekleştirmek te ve bu 
etkileşimde kalıplar dayatma mümkün olmamaktadır. 

Tablo 18: Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Alevilere karşı sosyal mesafe puanlarının farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağına göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 19’da verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynak durumuna göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (10-459)= 8,68;p<0 18="" i="" incelendi="" nbsp="" tablo="">zaman Alevilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynağı Alevi Dedeleri olarak söyleyenlerde 43,68 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. 
En düşüğü 18,37 oranla Din Dersi Öğretmenimden diyenlere ait olarak ölçülmüştür. 

Tablo 19. Alevilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynak değişkenine göre Alevilere karşı sosyal mesafe puan sıralaması: Alevi Dedelerin, Diğerleri, Siyasi Liderler, Kitaplar, Gazeteler, Gelenek, İmamlar, Aile Çevrem, Kişisel Tecrübem ve Din Dersi Öğretmeni şeklinde sonuçlanmıştır. 

Tablo 20: Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşması 

Araştırmaya katılanların Sünnilere karşı sosyal mesafe puanlarının farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağa göre farklılaşmasını gösteren tek faktörlü varyans analizi sonuçları tablo 21’de verilmektedir. 
Tablo incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin farklı gruplara 
karşı bilgilerini edindikleri kaynak durumuna göre anlamlı bir şekilde 
farklılaştığı gözlemlenmektedir [F (10-457)= 4,10;p<0 i="" nbsp="">
Tablo 20 incelendiği zaman Sünnilere karşı sosyal mesafenin katılımcıların farklı 
gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynağı İmamlar olarak belirtenleride 
36,80 oranla en yüksek olduğu sonucu karşımıza çıkmaktadır. 
En düşüğü 30,21 oranla Aile Çevremden diyenlere ait olarak ölçülmüştür. 

Tablo 21. Sünnilere Karşı Sosyal Mesafe Puanının Araştırmaya Katılanların Bilgilerini Edindikleri Kaynağa Göre Farklılaşmasının Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları 

Katılımcıların farklı gruplara karşı bilgilerini edindikleri kaynak değişkenine göre Sünnilere karşı sosyal mesafe puan sıralaması: Diğerleri, İmamlar, Siyasi Liderler, Kitaplar, Alevi Dedelerin, Kişisel Tecrübem, Gazeteler, Gelenek, Din Dersi Öğretmeni ve Aile Çevrem şeklinde sonuçlanmıştır. 

Birincil kimlik tanımlaması, dünya görüşüne en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkenlerine göre Alevilere ve Sünnilere karşı farklılaşmanın ölçüldüğü bu tablolardan hareketle dışlamanın ve kabullenmenin sosyo-psikolojik boyutlarının kavramsallaştırılarak ele alınması gerekmektedir. Araştırmaya katılanların tümünü, söz konusu değişkenlere göre Alevilere yönelik sosyal mesafeleri uzak olarak ölçülmüştür. Buna mukabil Alevi grupların diğer gruplara yönelik bakış açıları daha olumlu ve sosyal mesafeleri 
yakındır. Örneğin, birincil kimlik algılamasına göre kimliğini Sünni olarak tanımlayanların Alevilere göre farklılaşması 22,28 olarak ölçülmüş. Ama Sünnilere göre farklılaşmasında birincil kimliğini Alevi olarak tanımlayanlar Sünnilere 34.82 gibi bir puanla daha yakın ve olumlu sosyal mesafeye sahip olarak ölçülmüştür. Dünya görüşüne en fazla etki eden kurum değişkeninde Camii diyenlerin Alevilere göre farklılaşması 27,64 olarak sonuçlanmıştır. Buna mukabil Cemevi diyenlerin Sünnilere göre farklılaşması 34,83 olarak ölçülmüştür. Benzer bir sonuç farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkeninde karşılaşılmaktadır. 

Bilgi kaynağını İmamlar olarak belirtenlerin Alevilere karşı farklılaşması 26,70 olurken Alevi Dedeleri olarak tanımlayanların Sünnilere karşı farklılaşması 35,93’dür. Bütün bu veriler, dışlamanın dışlandığı halde yakın sosyal mesafeye sahip olmanın zihniyet temellerini incelemeyi zorunlu kılmaktadır. 

3.1. Alevilere Yönelik Sosyal Mesafe Uzaklığının Zihniyet Temelleri 

3.1.1. Önyargı 

Bir gruba karşı olumsuz değerlendirme içerisinde bulunmanın ve dışlamanın en temeli önyargıdır. Ve bu önyargı birlikte yaşamada ilişkinin seyrini en çok etkileyen unsurdur. Gordon W. Allport, önyargının antik dönemden günümüze üç aşamadan geçerek değişikliğe uğramasının ve bugünkü anlamını kazanmasının analizini yapmıştır. Allport’a göre antik dönemde önceki karar ve deneyimlere dayanılarak verilen hüküm anlamına gelen önyargı (prejudicim), daha sonra gerçekler hakkında nesnel bir inceleme yapmadan, iyice düşünmeden, alelacele verilmiş bir yargı manasında kullanılmıştır. Bugünkü anlamı ise, desteksiz 
ve mesnetsiz bir şekilde peşinen varılmış bir yargı ile birlikte bir şeyin lehinde ve aleyhinde bir tavır almayı, yani sempati ve antipati duygularını da içerecek şekilde genişletilmiştir. Bilimsel literatürde ise, katı ve yanlış genelleştirme yaparak, bir gruba veya o grubun üyelerine olumsuz tutum ve davranışlar gösterme eğilimi olarak tarif edilmektedir (Yapıcı 2004, 14-19). 

Körü körüne inanç haline dönüşerek psikolojik temelde, önyargı farklı 
gruplarda olabilecek herhangi bir erdemin, gerçek ya da hayali kusurlarını 
abartma eğilimi ile katlanarak doğrudan reddi anlamına gelir. Ötekileştirilenlerin 
eylemleri öyle bir yorumlanır ki, her yaptıkları imgelerini biraz daha karartır ve sanki ne yaparsan yap, ne söylersen söyle, yerden yere vurulacak ve sana karşı kanıt olarak kullanılacaktır ilkesine uygun olarak yapılanlar kötücül dürtüler olarak algılanır (Bauman 1998, 57). Bu bir bakıma, iyiliğe ilişkin tutumların bile zihinsel kurgulara kurban edilişidir. 

Farklı gruplar arasında bir bakıma bilgi sağlayıcı olarak da kullanılan ve sosyal psikolojide kalıplaşmış tutumlar (kalıp yargılar) diye isimlendirilen ön yargılar gerçekliğin nesnelleşmesinin önündeki en büyük  engellerdir. Kalıplaşmış tutumlar (kalıpyargılar) belirli gruplar hakkında sahip olunan bilgilerin özetidir. Bilinmeyen bir grup hakkında duyulanlarla yetinilir ve araştırmaya gerek duyulmadan bir yargıya ulaşılmış olunur (Kağıtçıbaşı 2010, 133-135). Bu da bir başka grubu, sembolik ilişkisellikte tanıyıp anlamlı bir farklılık düzeyine sahip olmaktansa, gruba karşı belli yüklemeler ve kimi zaman gerçekliği olmakla beraber genelde kurgusal düzlemde seyreden kalıp yargılar beslenilmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla kalıp yargılar sosyal mesafeyi destekleyen 
bir bilgi kaynağı haline gelmektedir (Şerif-Şerif II, 1996, 654-56). Sosyal 
psikolojide gizil ve görünür ön yargılar şeklinde tasniflere de tabi tutulmuştur. 
Farklı sosyal gruplara yönelik tutum ve davranış farklılığında, bu tutumun etkisi dikkat çekmektedir (Kağıtçıbaşı 2010, 133-135). 

Farklı gruplara karşı birlikte yaşamaya zarar veren bir diğer ön yargının 
temelinde ise, benmerkezcilik ve grup merkezciliği yatmaktadır. 
Bu solipsizmdir. Felsefî bir ifade olan solipsizm: Kendine aşırı bağımlı olmak, 
evrenin kendi etrafında döndüğünü sanmak, hakikati sadece ve sadece 
kendi algılamalarına göre biçimlendirmek demektir. 
Yemeğini yemek, kestiğini yemek sosyal mesafe tutumları hem gruplar nezdinde çok değişkenliğe sahip olması hem de bu iki soru arasında bir ayrımın oluşması 
birey üzerindeki kadim ön yargıya örnek olarak verilebilir. Bu iki tutumun 
farklı gruplara göre ölçümü ve aynı gruba yönelik olarak bile farklı sonuçlarda 
ölçülmesi dinsel ön yargıya da işaret olarak algılanabilir. 

3.1.2. Grup Bilincinin Getirdiği Dışlamacılığın Doğurduğu Sosyal Mesafe Uzaklığı 

Gruplar arası sosyal mesafe, iç grup-dış grup ayrımında, iç grubun olumlanması ve dış grubunda olumsuzlanması üzerine bina edilir. Bu, bazen bilinçli bir şekilde olumsuz kurgu şeklinde, bazen de farkında olmadan grubun devamlılığını korumak için doğal olarak meydana gelir. 

Bir diğer önemli nokta, iç grup-dış grup meselesinde, kişisel ön yargı ile 
grup ön yargısını ayırmak gerekmektedir. Ön yargı en yalın ifadesiyle, 
bir şeyin ya da kişinin aleyhine olarak (bazen de lehine) olarak önceden 
oluşturulmuş bir kanaat ya da yanlılığı gösterir (Marshall, 1999, 559). 
Ön yargı kavramının, gruplar arası ilişkilerde, bir grubun diğer gruba 
olan algısının genelleştirilmesini grup normu olarak açıklayan Şerif’e 
göre, ön yargı deyince literatürde genellikle grup ön yargısı anlaşılmaktadır. 
Çünkü önyargı, bir grubun üyelerinin bir başka grup ve bu grubun üyeleri ile ilgili oluşturdukları sosyal mesafede açığa çıkar. Hatta bireylerin dış gruplara yönelik ön yargıları onun benliğinin (ego sisteminin) öyle bir parçası haline gelir ki o, bu tavrını kişisel bir tercih olarak algılayabilir (Şerif-Şerfi II 1996, 649). 

Esasında gruplar arası davranışlarda, bir yandan güdüler, tutumlar, 
kompleksler gibi iç faktörlerin etkisi olmakla beraber, diğer taraftan 
durumsal, örgütsel, sosyo-kültürel, ekonomik, dini vs. dış faktörlerin 
birleşmesi ve kaynaşması sonucu meydana gelir. Çünkü gruplar arası 
etkileşim süreci şekillendikçe, onların birbirlerine yönelik davranışları, 
tutumları, sevgileri, nefretleri, algıları, beklentileri, sosyal mesafeleri 
belirir (Yapıcı 2004, 42-43). Bireyin grupsal süreci bir diğer ifadeyle sosyalleşme süreci, öncelikle iç grup bilincini güçlendirmektedir. Ama bu 
iç grup bilinci farklı gruplara karşı dışlamanın retoriğine dönüştürülürse 
ve genelleştirilirse birlikte yaşamaya zarar vereceği kaçınılmaz olduğu 
unutulmamalıdır. 

3.3 Alevilerin Diğer Gruplara Yakın Çıkmasının Zihniyet Analizi 

3.3.1. “Azınlık” Psikolojisi 

Birincil kimlik algılaması, dünya görüşüne en fazla etki eden kurum ve farklı gruplara karşı bilgi edinme kaynağı değişkenlerinde Alevilerin diğer gruplara karşı farklılaşması, diğer grupların Alevilere uzak olmasının aksine yakın olarak ölçülmüştür. Bu sonuçların altında yatan zihniyet analizinde ilk dikkati çeken nokta hem sayıca hem de dünya görüşü bazında azınlığa sahip olmanın sosyo-psikolojisi yattığı gözlemlenmiş olup bu hususun kavramsal analizi yapılması icap etmektedir. 

Sosyal mesafe puan farklılaşmasında Alevilerin diğer gruplara karşı sosyal mesafeleri yakın ölçülmüştür. Kağıtçı başı’ya göre uyma davranışını etkileyen ortamsal etkenlerde grubun büyüklüğünün ve görüş birliğinin yanında azınlığın etkisi de söz konusudur. Ama azınlığın büyük grubu etkileyebilmesi belli şartlara bağlıdır. İlk başta azınlık grup büyük gruba karşı çıkarken tutarlı olması ve kendine güvenmesi gerekir. 

İkinci olarak, azınlık grup üyelerinin tutucu ve katı olmamaları gerekir 
(Kağıtçı başı 2010, 89-91). 

Alevi grupların bütün gruplara karşı oldukça yakın sosyal mesafe puanları, karşı çıktıkları hususlarda, Alevilerin iç tutarlıklarını göstermektedir. 

Örneğin, Alevilerin en büyük eleştirileri kestiğini yeme konusundadır. 
Yine birlikte yaşama açısından, grupların Alevilere uzaklığının aksine kendileri bütün gruplara yakın mesafededirler. Aynı zamanda Aleviler, görüş itibariyle katı ve tutucu değildirler. Grubu etkileme ve kendilerini kabullendirme açısından bu veriler, Alevi grupların diğer gruplara göre daha tutarlı ve birlikte yaşam konusunda daha fazla olumlu farkındalığa sahip olduklarını göstermektedir. Diğer bir tanımlamayla söylenecek olunursa, hem kendi içinde, hem de diğer gruplara karşı yakın mesafeye sahip olmaları, dışlanmışlığın, mezhepsel bağlarla bağlanmış geniş gruba karşı onaylamadıkları davranışların, iç grubu 
tutarlılaştırmasından ve farklıyla olan ilişkilerinde kendilerine güven 
sağlamasından kaynaklanmaktadır. 

3.3.2. Aleviliğin İnsan Algısı ve Tarihsel Süreci 

Alevilerin bütün gruplara karşı sosyal mesafe yakınlığının en temel sebepleri arasında, Alevlik/Bektaşiliğin insana yaklaşımı ve tarihsel sürecinde geçirmiş olduğu modernleşmesi önemli bir yer tutmaktadır. 

Alevî/Bektâşîlerde her şeyi yoktan var eden, yarattıklarını çok seven, merhametli ve eşi benzeri olmayan bir Allah inancı vardır ve böyle bir Allah’a iman etmektedirler (Güzel 2002, 70; Çamuroğlu 1994, 122; Üzüm, Tanrı’nın Gönderdiği Kitabı Bilmeyen Tanrı’yı Nasıl Bilebilir?, 2002, 101-113). Onların Allah inancında, Allah’ın tüm isim ve sıfatlarının insanda olduğu düşüncesinden hareketle insana büyük değer atfedilmektedir (Fığlalı 1991, 220; Güngör 2007; Yıldız 2003, 88) Alevî/ Bektâşî düşüncesinde, kendisinden korkulması gereken bir Yaratıcıdan ziyade kendisiyle konuşulabilen, bazen yargılanabilecek, senli-benli olunabilecek bir varlık göze çarpmaktadır (Fığlalı 1991, 280-288; Üzüm 
“Modernizmin Alevi Toplumu Üzerine Etkisi”, 1997, 277-292). 

Dinsel temellerinde Allah ve insan önemli bir yer tutmaktadır. Bölgedeki 
Alevi köylerde yapılan mülakatlarda, İslam dininin ibadetlerine ilişkin tutumları sorulduğunda, en büyük ibadet insanlıktır cevapları, salt inanç temelli bir algının yansıması değildir. Dürüst yaşam tarzının bir ibadet olduğunu ve insan ilişkilerinde güvenin esas olduğunu göstermektedir. 

Nitekim araştırmaya katılanların tümüne göre, Alevilere karşı sosyal mesafe tutumlarından alış/veriş’in, diğer grupların sıralamasına göre yakın ölçülmesi, bu tespiti desteklemektedir. 

Alevilerin diğer gruplara karşı sosyal mesafe yakınlığının bu mezhepsel temelinin yanında, Aleviliğin, tarihi süreçte geçirdiği evrelerde bütün gruplara karşı sosyal mesafe yakınlaşmasına sebep olmaktadır. 

Alevilerin Selçuklu-Osmanlı dönemindeki konumlanışları genellikle dışlanmayla özdeşleşmişti. Bu da Alevi topluluğunu, kendilerini gizlemelerine ve sır toplumu halinde yaşamlarını sürdürmeye zorlamıştır. 

Cumhuriyet döneminde ise, devamlı sırlarını canlı tuttukları geleneksel bağlamından uzaklaşıp modernleşmenin bileşenleriyle bütünleşmişlerdir (Subaşı 2003, 173-182). Bu süreçteki Aleviliğe ilişkin tanımlamalar ve tartışmalar bir tarafa, bu çalışmada dikkat çekilmek istenen, 
Alevi grupların farklı gruplara karşı yakın ilişki kurmasının altında yatan 
psikolojik temellerin, Alevlik tarihiyle incelenmesi gerekliliğidir. 

Alevilik için en genel anlamda Kerbela, bölge Alevileri için göç, dersim hadisesi, daha yakın dönemde Sivas Madımak Oteli olayı, mülakat esnasında tespit edilen sayısız dışlanmışlık hikâyeleri, Alevilik kimliğini canlı tutan travmalar olarak sayılabilir. Örneğin, mülakat esnasında geçmişte Aleviliklerini gizlediklerini ama Madımak Oteli hadisesinin kırılma noktası olduğunu ve o olaydan sonra kimliksel vurgularını açıktan kullanmaya başladıklarını ifade etmişlerdir. Alevilerin 
modernleşmesi ve dışa açılması her ne kadar Cumhuriyet dönemiyle başlatılsa da, asıl görünürlülüklerini sağlayan (travmalar) Çorum, Kahramanmaraş, Sivas vb. olaylarıdır. Acıyı bal eden söylemlerinde de olduğu gibi, Aleviler, bu tür acı hadiseleri konuşarak ve yasını tutarak içe kapalı grup olmaktan kurtulmuşlardır. Modern anlamda anma törenleri, acıyı paylaşarak hayatı zindan etmekten kurtaran yas’ın yerini almıştır. Kendi içlerinde dışlamaya meydan verecek yas tutma, medya vasıtasıyla geniş gruba karşı açılarak, grupsal kabullendirme vazifesi de görmektedir. Bütün bunlar da, birlikte yaşamada bütün gruplara karşı olumlu bakışa ve farklı olana karşı sosyal mesafe yakınlığının psikolojik temelini oluşturmaktadır. 

Sonuç 

Birey içinde yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Dünyaya gelişiyle birlikte sosyalleşme sürecine girer ve içinde yaşadığı toplumun reflekslerini kazanır. Ama bu yapıda birey ve toplum ilişkisi dinamik bir ilişkidir. Toplum bireyi dönüştürürken birey de toplumu dönüştürmektedir. 

Bu noktada birey/toplum ilişkisini karşılıklı etki kavramı ve birlikte yaşama açısından hareketle incelenmesinin önemli olduğu unutulmamalıdır. Grup içi, gruplar arası ilişki ve sosyal çevrelerin kesişmesi gündelik hayat pratikleri formlarında şekillenmektedir. Durağan ve bireyi içinde kaybettiren gruplar arası/içi ilişkiden ziyade gündelik hayat gerçekliğinden hareketle örnek merkezli bakış açısı geliştirmenin birlikte yaşamaya daha çok katkı sunacağı düşünülmektedir. 

Farklı gruplara karşı sosyal mesafe tutum soruları bu çerçevede değerlendirilmelidir. 

Bu formlar birlikte yaşamada toplumda öncelenmesi gereken tutumları sunmaktadır. İnceleme çerçevesinde vurgulanan iki gruba yani Aleviler ve Sünnilere kaşı sosyal mesafe tutumlarında ön plana çıkan noktanın acı ve sevincin, cenaze ve düğün geleneğinin/formunun en yakın mesafeye sahip olarak ölçülmesi, birlikte yaşamanın mekansal/zamansal zorunluluğunun paylaşımı doğurması, toplumu bütünleştirmesi ve bu toplumun kadim geleneğine ilişkin zihniyet tanımları vermesi açısından önemlidir. Diğer taraftan bu ön plana çıkan sosyal mesafe tutumu tarihsel ortaklıkların tespitini yaparken gelecek 
adına da ip uçları barındırmaktadır. Düğüne katılmak ve cenaze törenine 
gitmek olan bu iki tutum, acının ve sevincin toplumu birleştirmesine sebep olurken geçmiş-gelecek perspektifinin de sınırlarını çizmektedir.Hem anket verilerinde hem de alan araştırmasında yapılan mülakatlarda sosyal mesafenin uzaklık veya yakınlık derecesinin sınırlarını çizen iki zihniyet temeli, bakış açısı şu şekildedir: Yaşam tarzını koruma, geleneği yaşatma, kalıp yargılar, toptancı bakış, dinsel algılama, vb. tutumların farklı gruplara karşı sosyal mesafeyi uzaklaştırdığı söylenebilir. Bu gruplarda duygusal kültür ve gelenek algısı, iç grup bilincini kuvvetlendirmenin yanında, üyelerine karşı normatifliğe de dönüşebildiği gözlemlenmiştir. Bu yaptırım en çok, başkasına benzeme tehlikesini vurgulayan bir retorikle, bireylerde utanç duygusu yaşatmak şeklinde cereyan etmektedir. 

Özellikle onlardan olma normatifliği Alevilere karşı sosyal mesafe uzaklığına sebep olduğu gözlemlenmiştir. 

Dışlanmışlık yaşayan gruplar, birlikte yaşamada daha hoşgörülü ve esnektirler. Hakim gruba karşı yapılan itiraz iç grup tutarlılığını sağlamaktadır. 

Bu tutarlılık, karşı çıkılan noktalara ilişkin üslubun yönünü de çizmektedir. Çünkü bu grup içinde yapılan yanlışlığa, farklı grubun örnekliğini ayıplama retoriğinden ziyade, yanlış olana taraf olmayı uyaran bir üslupla müdahale edilmektedir. Alevlerin diğer gruplara karşı birlikte yaşama temelinde geliştirdikleri söylemlerin bu zihniyetten hareketle şekillendiği ölçülmüş ve gözlemlenmiştir. 

Kaynakça

Alıcı, L., (Ed.) (2010), 100. Yılında Göksun Sempozyumu, İstanbul, Şenyıldız 
Matbaası. 
Arslantürk, Z., (2004), Araştırma Metod ve Teknikler, İstanbul, Çamlıca Yayınları 
Bauman, Z., (1998), Sosyolojik Düşünmek, (Çev. Abdullah Yılmaz), İstanbul, 
Ayrıntı Yayınları. 
Berger, P. L., Luckmann, T., (2008), Geçekliğin Sosyal İnşâsı, (Çev. Vefa Saygın 
Öğütle), İstanbul, Paradigma Yayıncılık. 
Bogadrus, E. S., ( 1959), Social Distance, Ohio:Yellow Springs, Antioch Press. 
Budak, S., (2000), Psikoloji Sözlüğü, Ankara, Bilim Sanat Yayınları. 
Çamuroğlu, R., (1994), Günümüz Aleviliğinin Sorunları, İstanbul, Ant Yayınları 
Çevik, A., (2010), Politik Psikoloji, Dost Yay., Ankara. 
Fay, B., (2001), Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi, (Çev. İsamil Türkmen), İstanbul, 
Ayrıntı Yayınları. 
Fığlalı, E. R., (1991), Türkiye’de Alevilik Bektaşilik, İstanbul, Selçuk Yayınları. 
Frisby, D., (2002), Georg Simmel, London 2002, Press Loutledge. 
Gasset, O., (2011), İnsan ve Herkes, İstanbul, Metis Yayınları. 
Göka, E., (2005), “Ulusal Kimlik, “- Kimlikleriniz Lütfen! Diye Sorunuz”, Türkiye 
Günlüğü, 80. 
Güney, S., (2009), Sosyal Psikoloji, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım. 
Güngör, Ö., (2007), Araf’taki Kimlik, Ankara, Akasya Kitap. 
Güzel, A., (2002), Hacı Bektaşı Veli ve Makalat, Ankara, Akçağ Yayınları. 
http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnkSdagitapp/adnks.zul, 2011 Adrese Dayalı Nüfus 
Kayıt Sistemi. 
İçli, G., (2008) Sosyolojiye Giriş, Ankara, Anı Yayıncılık. 
Jung, W., (2001), Georg Simmel, (Çev. Doğan Özlem), İstanbul, Anahtar Kitaplar. 
Kağıtçıbaşı, Ç., (2010), Günümüzde İnsan ve İnsanlar, İstanbul, Evrim Yayınları. 
Karslı, B., (2012), Din ve Sosyal Bütünleşme: Farklılık ve Birlikte Yaşama (Göksun 
Örneği), (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum Atatürk Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Enstitüsü. 
Krech, D.,-Crutchfield, R. S, (1980), Sosyal Psikoloji, (Çev. E. Güngör), İstanbul, 
Ötüken Yayınları. 
Krech, D.,-Crutchfield, R. S., (1970), Cemiyet İçinde Fert, (Çev. M. Turhan), 
İstanbul, MEB Basımevi. 
Levine, D. N., Carter, E. B., Gorman, E. M., (2011), “Simmel’in Amerikan Sosyolojisi 
Üzerindeki Etkisi-I”, (Çev. Gülay Kızıler), Georg Simmel, (Ed. Jale Özata 
Dirlikyapan), s.54-94, Doğubatı Yayınları.
Marshall, G., (1999), Sosyoloji Sözlüğü, (Çev. Osman Akınhay-Derya Kömürcü), 
Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları. 
Mead, G. H., (1934), Mind, Self and Society, Chicago, University of Chicago Press. 
Öztürk, S.,-Sarıkaya, A., (2001), Göksun Tarihi, İstanbul, Baskı Görsel Dizayn. 
Sencer, M., Irmak, Y., (1984), Toplumbilimlerinde Yöntem, İstanbul, Onur Basımevi. 
Subaşı, N., (2003), “Sırrı Fâş Eylemek: Alevi(lik) Araştırmalarında Yöntem Sorunları”, İslâmiyât, 6/3, Ankara, s.173-182. 
Şerif, M.-Şerif, C. W., (1996), Sosyal Psikolojiye Giriş I-II, İstanbul, Sosyal Yayınları. 
Tavşancıl, E., (2005), Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, Ankara, 
Nobel Yayıncılık. 
Üzüm, İ., (1997), “Modernizmin Alevi Toplumu Üzerine Etkisi”, İslam ve Modernleşme, 
(II. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı), İstanbul, s.277-292, İSAM. 
Üzüm, İ., (2002), “Tanrı’nın Gönderdiği Kitabı Bilmeyen Tanrı’yı Nasıl Bilebilir?: 
Temel Alevi Kaynağı Buyruk’ta Kur’an Anlayışı”, Folklor Edebiyat Dergisi, 
VIII/30, Ankara, s.101-113. 
Wallace, R. A., Wolf, A., (2012), Çağdaş Sosyoloji Kuramları, (Çev. Leyla 
Elburuz-M. Rami Ayas), İzmir, Doğubatı Yayınları. 
Yapıcı, A., (2004), Din, Kimlik ve Ön Yargı, Adana, Karahan Kitapevi. 
Yıldız, H., (2003), Amasya Yöresi Alevileri, (Basılmamış Doktora Tezi), Samsun. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder