30 Kasım 2018 Cuma

SİYASAL KARAR ALMA ORGANLARI ÜZERİNDE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARININ ETKİLERİ , BÖLÜM 10

SİYASAL KARAR ALMA ORGANLARI ÜZERİNDE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARININ ETKİLERİ , BÖLÜM 10


B) YÜRÜTME ORGANI İLE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER 

Modern demokrasilerin pek çogunda yasama, yürütme ve yargı islevleri kuvvetler ayrılıgı prensibine göre kurumlasmıstır. Sosyal bilimler sözlügüne göre 
kuvvetler ayrılıgı “herhangi bir siyasal sistemde devletin üç temel islevi olan yasama, yürütme ve yargının ayrı ayrı ve birbirini denetleyen organlar tarafından yerine getirilmesi” (DEMİR ve ACAR,2002;260) seklinde tanımlanmaktadır. 

Modern demokrasilerde genellikle yürütme organı devlet baskanı ve hükümetten olusur. Türkiye Cumhuriyeti anayasası” yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaskanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.’’ (T.C. ANAYASASI, Md.8) hükmünü amirdir. Bu maddede açıkça görüldügü üzere yürütme organı devlet baskanı ve hükümet (Bakanlar Kurulu) olarak iki baslı bir yapıdadır.Turan’ a göre bunun sebebi özünde her toplulukta mevcut olan çıkar çatısmalarını da içeren siyasetin muhtemel toplumsal bölücülükle sonuçlanabilecek etkilerini telafi etme düsüncesidir.(TURAN, 1986, 189) Diger bir deyisle devlet baskanı partizanca mücadelenin dısında olup rejimin mesrulugunu temsil eden bir makamdır. 

Yürütme organlarının da çesitli, islevleri vardır. Turan’ a göre bu islevler siyasal, yasal ve idari liderlik, dıs siyaset yapımı, silahlı kuvvetlerin komutası, yargı ve 
temsil islevidir.(TURAN, 1986: 195-197) 

Yürütme organlarının yukarıda sayılan islevlerinden siyasal, yasal, idari liderlik ile dıs siyaset yapımı çıkar ve baskı gruplarının etkinlik saglama faaliyetlerine 
alabildigince açıktır. Örnegin hükümetler sorunların saptanması, çözüm üretilmesi elde mevcut kaynakların çesitli sorun alanlarına dagıtılması gibi görevlerle yükümlüdürler. 

İşte tam bu noktada çıkar ve baskı gruplarının faaliyetleri baslamaktadır. 
Çıkar ve baskı grupları hükümetleri (yürütme organlarını) sorunların teshis edilmesinden baslayarak, çözüm üretilmesi ve kaynak dagıtılmasına kadar her asamada önceki bölümlerde ayrıntılarıyla açıklanan yöntemleri kullanarak etkilemeye ve üyelerinin çıkarlarını maksimize etmeye çalısırlar. Örnegin Türkiye Soförler ve Otomobilciler Federasyonu (TSOF) 12 Nisan 2006 tarihli Sabah Gazetesinde yarım sayfa ilan vererek medyayı kullanarak kamuoyu olusturmak ve hükümeti etkilemek istemistir. Bahis konusu ilanda TSOF çesitli illerde yasanan ve 150 taksici esnafının öldürülmesine yol açan gasp olaylarını önlemek için hükümetten bir defaya mahsus olmak üzere koruma kabinli yeni model taksiler için özel tüketim vergisi (Ötv) ve katma deger vergisi (kdv) indirimi talep ettiklerini “ ölüyoruz duyun sesimizi diye defalarca 
haykırdık duyan olmadı” gibi tehditkar ve suçlayıcı ifadelerle beyan etmistir. (SABAH,12.04.2006:17) 

Yukarıda açıklanan olay bir baskı grubunun üyelerine fiziki güvenlik ve maddi çıkar saglamak adına medyayı kullanarak kamuoyu olusturma ve hükümeti zor durumda bırakma faaliyetidir. 
Yürütme organlarının (hükümetlerin) çıkar ve baskı gruplarının faaliyetlerine açık olan bir diger islevi ise dıs politika sahasıdır. Önceki bölümlerde çıkar ve baskı 
gruplarının islevleri incelenirken bu husus incelenmistir. Yine de her hükümetin özellikle basbakan ve dısisleri bakanının dıs gezilerine pek çok is adamının katılması bu konunun en güzel örnegini teskil etmektedir. Ayrıca hükümetler kendi ülkelerine ait firmaların diger ülkelerden alacaklarını dahi dıs politika konusu yapabilmektedir. 

Yine herhangi bir hükümetin diger hükümetlerle ekonomik anlasmalar imzalaması ya da insan hakları, çevre sorunları gibi baglayıcı metinlere imza atması bütün çıkar ve baskı gruplarını yakından ilgilendirmektedir. 
Türkiye’nin önde gelen baskı gruplarından birisi olan Türk Sanayicileri ve İş Adamları Dernegi (TÜSİAD) tüzügünde amaçlarından bir tanesinin ülkenin iç ve dıs sorunları ile ilgili görüs ve öneriler olusturmak ve karar organlarına aktarmak oldugunu açıkça ifade etmektedir.(TÜSİAD TÜZÜGÜ,MD : 3) 

Çıkar ve baskı gruplarının hükümetleri etkilemeye çalısmaları yukarıda deginilen kuvvetler ayırımı prensibinin dogal bir sonucudur. Modern demokrasilerde 
hükümetlerin seçimle is basına gelen mesru siyasi partilerce olusturuldugu farz ve kabul edilirse bu durumda siyasi partilerle çıkar ve baskı grupları arasında olusan iliskilerden söz etmek gerekecektir. 

Çıkar ve baskı grupları arasındaki iliskiler partilerin iktidar ya da muhalefette oluslarına göre farklılık gösterebilmektedir. ktidar partisi ile çıkar ve baskı grupları arasındaki iliskiler incelendiginde ortaya çıkan hususlar asagıda oldugu gibi gözlemlenebilir. 
Öncelikle hükümetler modern demokrasilerde bulundukları sorumlu mevkilere seçimle gelmislerdir. Oysa baskı grupları için böyle bir durum söz konusu degildir. 
Bununla birlikte her baskı grubu dogrudan ya da dolaylı bir sekilde siyasi iktidarın unsurlarını kendi üyelerinin çıkarlarını maksimize etmek ya da muhtemel çıkar kayıplarını engellemek maksadıyla etkilemeye çalısırlar. Bu amaçları gerçeklestirmenin en etkili yöntemi ise baskı grupları için kendi çıkarlarına halel getirmeyecek hükümetlere sahip olmaktır. 

Baskı grupları kimi zaman daha seçim asamasında kendi çıkarlarını savunacaklarına inandıkları milletvekili adaylarını destekleyebilirler. Bu amaçla kendi yöneticilerini özellikle iktidarı elde edecegine inandıkları partilerin kontenjanından milletvekili yapmak isterler. 

Bazı baskı grupları ile siyasi partiler arasında organik bir bag mevcut olabilir. 
Böyle durumlarda siyasi partinin iktidara gelmesi bir anlamda o baskı grubunun iktidara gelmesidir. Daha önce de belirtildigi üzere ngiliz sçi Partisi örnek gösterilebilir. 
Siyasi iktidarlar yani hükümetler ister tek parti isterse koalisyon hükümeti olsunlar baskı grupları bir takım avantajlar saglamak isterler. Bu avantajlara gümrük himayesi, ihracat primi, kredi, ihracat istisnası, vergi muafiyeti gibi hususlar (AY,2003:204) örnek gösterilebilir. 

Baskı gruplarının muhalefet partileriyle olan iliskileri ise su sekilde sıralanabilir. 
Öncelikle her parti iktidarı elde etme amacındadır. Bu nedenle baskı grupları için her parti simdi olmasa bile muhtemel bir hükümet veya hükümet ortagı olabilecek bir yapıdır. 
Partiler muhalefette bile olsa baskı gruplarının emellerine hizmet edebilirler. 
Örnegin hükümetin icraatlarından memnun olmayan baskı gruplarının muhalefet partileriyle is birligi yapabildikleri ve hükümet faaliyetlerin sekte vurmaya çalıstıkları bir sır degildir. 
Baskı grupları iktidara gelebilecek muhalefet partilerine de maddi yardımda bulunmaya devam ederler. Çünkü yukarıda belirtildigi üzere muhalefet partileri yarının muhtemel iktidarlarıdır. 
Baskı gruplarının siyasi partilerle ister iktidar ister muhalefette olsunlar iliski kurdukları bir gerçektir. Fakat bunun tam tersi de söz konusudur. 
Siyasi partiler de çıkar ve baskı grupları ile iliskiler kurmakta ve hatta onları etkilemeye çalısmaktadırlar. Çünkü her siyasi partinin amacı iktidarı elde etmektir. Bu amaç için siyasi partiler baskı gruplarının yönetim kademelerine kendi ideolojilerine destek verecegini düsündükleri sahısları geçirmeye çalısırlar. 
Siyasi partilerle baskı grupları arasındaki iliskiler bu çalısmanın ikinci bölümünde ayrıntılı olarak incelenmistir. Burada ilave edilecek husus siyasi partilerin 
siyasal karar alma sürecinde kamusal mal ve hizmetlere olan talebin belirlenmesinde önemli görevler üstlendigidir. Özellikle çok partili temsili demokrasilerde seçmenler aynı zamanda kamusal mal ve hizmet tüketicileri olarak dogrudan tercih belirtmek yerine belli süreler için parti programları çerçevesinde bir siyasi partiye oy vererek tercih açıklamıs olmaktadırlar. (SAKAL,ty) Dolayısıyla siyasi partiler ister iktidarda isterse muhalefette olsunlar çıkar ve baskı gruplarının yakın iliskiler kurarak etkilemeye çalıstıkları siyasi aktörlerdir. 

C) YEREL YÖNETİMLER İLE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER 

Yerel yönetimlerin kavramsal boyutu bir önceki bölümde incelenmistir. Bu bölümde çıkar ve baskı grupları ile yerel yönetimler arasındaki iliskiler incelenecektir. 
AB Yerel yönetimler özerklik sartı özellikle Avrupa’da yerel yönetimlere idari ve mali açıdan özerklik saglamaktadır. dari ve mali açıdan yerel yönetimlere saglanan özerklik onları bir anlamda kamu kaynaklarının dagıtıcılarından biri haline getirmistir. 

Bu durum ise kaçınılmaz olarak yerel yönetimleri çıkar ve baskı gruplarının etkilemeyi umdukları hedefler haline getirmistir. 
Yerel yönetimlerin daha etkin hale getirilmesi için yapılan çalısmalar yönetisim kavramının literatüre dahil olmasına yol açmıstır. Kamu Yönetimi Sözlügüne göre yönetisim ‘’bir toplumsal-politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzen’’ (ERGUN,1998:274) olarak tanımlanmaktadır. Yönetisimden kasıt tüm toplumsal aktörlerin harekete geçirilerek bir sekilde yönetim sürecine katılmasının saglanmasıdır. 

Ferhat Akbey’e göre idare, yönetisim sisteminde ne yapmalı yerine nasıl yapmalı sorusuna cevap bulmaya çalısmaktadır. Zaten yasanan küresellesme tüm 
yönetimleri özellikle yerel yönetimleri kamu hizmetlerinin tamamının görülmesi fikrinden uzaklastırmıs bunun yerine bir takım yetki ve sorumlulukların kamusal 
olmayan kuruluslara devredilmesi kabul edilmistir. ste tam bu asamada her düzeydeki idare toplumun sadece örgütlü kesimlerinden gelen istekleri dikkate almak ve mümkün oldugunca az hizmet sunmak durumunda kalacaktır. Bu durumun dogal sonucu ise idare dısı organizasyonların karar alma ve uygulama süreçlerine dahil edilmesinin kaçınılmaz oldugudur.(AKBEY ve SARAÇ,.2005) 

Küresellesme ve yönetisim kavramları yerel yönetimleri en düsük düzeyde kamusal hizmet sunmaya yöneltmistir. Örnegin günümüzde A.B.D’de her yönetim düzeyinde kamusal ve kamusal olmayan ortaklıklar artarak devam etmektedir. Bu yeni durum ise yönetimleri bir çok yatay ve dikey iliskilerin odagına yerlestirmistir. Yatay iliskilerden kastedilenler kamusal hizmetlerin koordine edilmesi ve hükümet dısı kuruluslarla yapılan ortaklıklarla gelisen iliskilerdir. Dikey iliskiler ise klasik hiyerarsik bürokrasi ve ABD’deki çok kademeli federal sistem arasındaki iliskilerdir.(KETTLE,2000) 
Yukarıda bahsedilen durum baskı gruplarının siyasal karar alma ve uygulama sürecine nasıl dahil edildiklerini gösteren bir durumdur. Diger bir deyisle baskı 
gruplarının yönetimde karar alma sürecine aktif olarak katılmaları yönetisim kavramını ortaya çıkarmıstır. Fakat baskı gruplarının katılımı ve yönetisim kavramı pratikte özellikle yerel yönetimlerin bünyesinde bir takım sorunlar yaratacaktır. Kettle’a göre bu sorunlar uyum, kapasite ve kapsam boyutunda olacaktır.(KETTLE,2000) 

Uyumdan kastedilen geleneksel hiyerarsik-bürokratik dikey yönetim sistemine etkin bir sekilde yatay yönetisim sisteminin adapte edilip edilemeyecegidir. 
Kapasite problemi ise yönetisim ve küresellesme ile kendisine farklı modeller yüklenen yönetimlerin bunları basarmak için hangi imkan ve kabiliyetlere sahip olması gerektigidir. 

Üçüncü yönetisim sorunu ise kapsamdır. Buradan kastedilen ise farklı yönetisim düzeylerinin fonksiyonlarının sınıflandırılması ve merkezi yönetimlerin rolünün 
yeniden belirlenmesidir. (KETTLE,2000) 

Çıkar ve baskı grupları yerel yönetimleri etkilemeye çalısırken önceki bölümlerde incelenen yöntemlerin hemen tamamını uygulamaktan çekinmezler. 
Bununla birlikte belki de en çok uygulanan yöntem icraatları begenilmeyen yerel yönetimlerin mensup oldukları partilerin merkez yönetimlerine sikayet edilmesidir. 
Örnegin AFYONKARAH SAR Belediyesi 2006 yılında sabit Pazar yerinin kaldırılması kararı aldıkları için esnaf tarafından mensup oldukları iktidar partisine açıkça sikayet edilmislerdir. (KOCATEPE GAZETES , 23-30 Nisan 2006) 
Erkan, bilgi çagı olarak adlandırdıgı küresellesmenin yeni bir toplumsal doku ve örgütlenme ile daha sinerjik bir toplum öngördügünü ifade ederek devletin bir sosyal yatırım devleti haline gelmesinin kaçınılmaz oldugunu ve bu sosyal yatırım devletinin birlikte çalısacagı unsurların basında ise isçi, isveren sendikaları ile gönüllü kurulusların geldigini vurgulamaktadır. (ERKAN,2000) 

Çıkar ve baskı grupları ile yerel yönetimler arasında rüsvet iliskisinin kurulması görülmemis bir durum degildir. Yakın geçmiste stanbul Büyüksehir Belediyesi 
kuruluslarından stanbul Su ve Kanalizasyon daresinde ( SK ) yasanan rüsvet skandalı tüm medyada yer almıs ve rüsvet iliskisi gözler önüne serilmistir. 
Yerel yönetimler ile çıkar ve baskı grupları arasındaki iliskiler sadece ekonomik boyutta gerçeklesmemektedir. Sosyal amaçlı baskı grupları de özellikle bası bos 
hayvanların itlaf edilmesi durumunda yerel yönetimlere siddetli baskılar uygulayabilmektedir. Buna karsın yerel yönetimler bu tür protestolarla karsılasmamak için hayvan barınakları isletmeye baslamıslardır. 
Baskı grupları açısından bakıldıgında yerel yönetimleri etkilemek siyasi iktidarı etkilemekten görece daha kolaydır. Bunun sebebi ise yerel ölçekteki kararların daha dar bir cografyada ve daha az sayıda karar verici tarafından alınmasıdır. 
Kısaca toparlamak gerekirse günümüz modern demokrasilerinde yerel yönetimler önemli karar alma organları arasındadır. Dünyadaki genel egilim ise yerel yönetimlerin daha güçlü ve daha özerk bir yapıya kavusması seklindedir. Ekonomik açıdan daha güçlü ve özerk yerel yönetimlerin gelecekte artan oranda çıkar ve baskı gruplarının etkilerine maruz kalacagı öngörülebilir. 
Gözden kaçırılmaması gereken bir diger nokta ise yerel yönetimlerin kendi bölgelerine daha fazla kaynak aktarılması hususunda merkezi yönetimlere etkide bulunmak amacıyla çıkar ve baskı grupları ile ortak hareket edebilecegidir. Diger bir deyisle yerel yönetimler içinde bulundukları karar alma sürecini kendi lehlerine çevirmede zaman zaman bir baskı grubu gibi davranabileceklerdir. 

Ç) BÜROKRASİ İLE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARININ ARASINDAKİ İLİŞKİLER 

Bürokrasinin çıkar ve baskı gruplarının hedeflerinden biri haline gelmesi bürokratların alınan siyasal kararların uygulayıcısı olmasından kaynaklanmaktadır. 
Bürokrasinin sahip oldugu nitelikler toplumların yapısına ve siyasal kültürüne göre degisiklikler gösterebilmektedir. 
Türkiye’de bürokrasi tanzimat döneminde kurulmaya baslanan bir yapıdır. 
Yapılan çalısmalar neticesinde yetistirilen bürokratların basarılı yönetimler göstermesi sayesinde sivil bürokrasinin gücü artmıs ve stanbul tanzimattan sonra gerçek bir hükümet merkezi durumuna gelmistir.(SANDER,1989:237) Zamanla bürokrasi durumunu daha da kuvvetlendirmis ve Cumhuriyet döneminde hemen her konuda çok önemli siyasal karar alıcıların içine dahil olmustur. 
Çıkar ve baskı grupları siyasi otorite tarafından alınan kararların uygulayıcısı durumunda olan bürokratlarla yakın iliski kurmak isterler. Örnegin çıkar ve baskı grupları hükümetin aldıgı karardan memnun degillerse ve hükümet kararlarını boykot etmek isterlerse bu isi bürokratlarla basarmak zorundadırlar. Çünkü bürokratların alınan siyasal kararları uygulamakta agırdan alması bile bir anlamda hükümet faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi anlamına gelmektedir. 

Türkiye’de yakın zaman kadar emekli olmus bürokratların özellikle yüksek rütbeli emekli askerlerin büyük sirketlere yönetici yapıldıgı görülmüstür. Böyle bir 
durum toplumda pek de hos karsılanmamaktadır. Nitekim Kongar demokrasinin yerlesmesi için Türkiye’nin güçlü bir sermaye ile güçlü ve örgütlü bir isçi sınıfına 
ihtiyaç duydugunu vurgularken (KONGAR,2000:60), Türkiye’nin önde gelen baskı gruplarından TÜS AD’ın is ahlakı ilkelerini yeniden düzenleme girisimi ile ilgili olarak, TÜS AD üyelerinin is yerlerinde hiçbir milletvekili ve kamu görevlisini ne ad altında olursa olsun çalıstırılmamasını demokrasinin yozlastırılmasını engellemesi bakımından çok önemli gördügünü ifade etmistir. (KONGAR,2000:63) 

Bürokrasinin görevlerinden bir tanesi siyasal karar alıcılara siyasal kararla ilgili bilgi ve belge aktarmaktır. Baskı grupları bürokrasinin bu görevinde bürokratları 
etkileyebilir, kararların kendi yararlarına uygun olarak çıkmasını saglamak için siyasal organlara aktarılacak bilgi ve belgeleri manipule edebilirler. Eline bir anlamda eksik veya degistirilmis veriler verilen siyasi iktidarlar istemeden de olsa baskı grupları lehine karar vermis olabilirler. 

Baskı grupları bürokratları etkilemek için hediye ve rüsvet verebilirler. Keza eylemlerinden memnun olmadıkları bürokratları onların tayin yetkisini elinde 
bulunduran siyasilere sikayet edebilirler. Böylelikle bürokratları baskı altında tutmak isterler. 

Baskı gruplarının bürokrasiyi kendi etkileri altında bulundurmak istemesinin nedenlerinden bir tanesi de bürokrasinin devamlı ve istikrarlı bir statüye sahip 
olmasıdır. Diger bir deyisle hükümetler seçimle degisebildigi halde, bürokrasiler fazla degisiklige ugramadan tüm topluma kamu hizmetlerini sunmaya devam ederler. 
(ERYILMAZ, 2004:218) Bu açıdan bakıldıgında bürokratlar çıkar ve baskı grupları için daha kalıcı ve uzun süre etki saglayabilecek hedeflerdir. 
Bürokratların kendilerinin de zaman zaman bir baskı grubu gibi davranabilecekleri ve kendilerine bir takım haklar saglayabilecekleri önceki bölümlerde belirtilmisti. Buna karsın siyasi iktidarlar da bürokrasiyi etkilemeyi amaçlayabilirler ve bu amaçla kendilerine yakın gördükleri baskı gruplarını kullanabilirler. Diger bir deyisle bürokratik kadroları degistirmek isteyen hükümetler toplumsal tepkiden kurtulmak amacıyla baskı gruplarını kullanabilirler. Örnegin çalısma bakanlıgındaki bürokratları degistirmek isteyen hükümetler kendilerine yakın olan isçi ve isveren sendikalarının memnuniyetsizligini neden olarak gösterebilirler. 

Bürokrasi zaman zaman siyasi partilere de egemen olabilmistir. Türkiye’de çok partili yasama 1946 yılında geçilmistir. Bu dönemdeki ordu-siyaset iliskilerini inceleyen Ümit Özdağ Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) kuruldugu günden ikinci dünya savasının sonuna kadar, asamalı olarak önce asker-sivil devrimci bürokrasinin daha sonra ordu destekli sivil bürokrasinin ve en sonunda da devrimci niteligini ve ordu destegini yitirmis bürokrasinin parti içindeki diger gruplara egemen oldugu bir süreci yasadıgını (ÖZDAG,1981 : 152) ifade etmektedir. 
Genel olarak bürokratik yönetim süreçlerinin iyi niyetli bürokratlarca kamu yararını maksimize etmek amacıyla gerçeklestirdigi kabul edilir. (OGUZ,2003:122) 

Fakat durum her zaman için böyle degildir. Bürokratların tamamı olmasa bile bir kısmı sahsi çıkarlarını da kendileri için konulan kısıtlamalar çerçevesinde artırmak isteyebilirler. Bu durum ise baskı grupları için bulunmaz bir fırsat yaratır. Bu fırsat rant dagıtıcı bürokratlarla rant kollayıcı baskı gruplarının yollarının kesismesi demektir. 

Sonuç olarak su husus önemle belirtilmelidir ki siyasi otorite siyasal kararların alıcısı olsa da bu kararların uygulayıcısı bürokrasidir. Bu nedenle bürokrasi siyasal karar alma ve uygulama sürecinde baskı gruplarının etkilemeye çalıstıkları önemli hedeflerdendir. 

D) MEDYA İLE ÇIKAR VE BASKI GRUPLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER 

Günümüz dünyasında yasanan teknolojik gelismeler neticesinde haberlesmeiletisim olanakları hem çok çesitlenmis hem de hız kazanmıstır. Ayrıca yazılı ve görsel iletisim araçları milyarlarca insana ulasabilmektedir. Bu nedenle medya günümüzde toplumsal ve siyasi hayatı etkileyen çok önemli bir olgudur. 
Çıkar ve baskı gruplarının medya ile kurdukları iliskiler iki alt kategoride incelenebilir. 
Öncelikle medyanın kendisi yerel, ulusal ya da uluslararası boyutta olması farketmeksizin bir baskı grubudur. Özellikle uluslararası medya gruıpları çok önemli miktarlardaki maddi gücü ellerinde bulundurmakta, uydu teknolojisini kullanarak dünyanın en ücra köselerine bile ulasabilmektedirler. 
Medyalar yerel ve ulusal ölçekte de birer baskı grubudurlar. Medyanın elinde bulundurdugu güç kitleleri etkileme, kamuoyunu yansıtma ve hatta kimi zaman kamu oyunu olusturma gücüdür. 
Baskı gruplarının medya ile iliski kurması daha çok baskı gruplarının medyayı kamuoyuna ulasmak için kullanması seklinde gerçeklesir. Her ne kadar medya yoluyla siyasal karar alıcıları etkilemeye çalısmak önemli miktarlarda harcama gerektirse de maddi açıdan güçlü olan baskı grupları bu harcamaları karsılayabilir. 
Medya ile iyi iliskiler kurmak sadece baskı gruplarının degil aynı zamanda tüm 
siyasi partilerin de amaçlarındandır. Çünkü medya , okur yazarlık oranının yüksek oldugu, radyo ve televizyonun yaygın olarak kullanıldıgı ülkelerde toplumsal hareketin baslatılıp gelistirilmesinde ve kamuoyunda hakim kanaatlerinin oluşturulmasında büyük rol oynarlar. (TAN,2002 : 70-71) Bu nedenle siyasi partiler de büyük kitlelere ulasmak için medyaya ihtiyaç duyarlar. 
Zaman zaman baskı grubu yöneticileri ile siyasal karar alıcıların birbirleri ile olumlu ya da olumsuz sekilde medyaya demeç verme yöntemi ile iliski kurdukları da bir gerçektir. 

Baskı grubu medya iliskilerinden amaçlanan bir diger fayda ise baskı grupları için toplumun büyük kesimlerinin destegini almaktır. Diger bir deyisle baskı grupları 
medyayı kullanarak toplumun büyük kesimlerini isteklerinin haklı oldugu konusunda ikna etmek isterler. 

Sonuçta ifade edilmesi gereken husus ise medyanın kendisinin bir baskı grubu oldugu kadar çıkar ve baskı gruplarının ve siyasal karar alıcıların birbirlerini etkilemek için kullandıkları bir araç oldugu gerçegidir. Can Aktan’a göre medya toplumda enformatik bir güç odagıdır ve medya özgür olsa da sınırsız bir güç olmamalı gücü sınırlandırılmalıdır.(AKTAN,2003 : 308-309) 

SONUÇ 

Günümüz dünyası teknolojik gelismelerin bas döndürücü bir hızla gerçeklestigi ve aynı hızla dünyanın en ücra köselerine bile yayıldıgı zamanları yasamaktadır. 
İletisim ve teknolojide yasanan gelismeler neticesinde çagdas insanın dünyadaki tüm yeni fikir akımlarından ve yeni degerlerden haberdar olup etkilenmesi kaçınılmazdır. 
Çagdas insanı etkileyen yeni degerlerden bazıları yönetisim, aktif katılım, çogulculuk v.b. gibi yeni kavramlardır. Bu kavramların hepsi temelde siyaset ve 
yönetimle ilgilidir. Günümüz insanı artık yönetimde daha fazla söz sahibi olmak istemektedir. Günlük siyasal hayatta toplumun yasama hakkı ve egemenligin tek sahibi olma hakkını açıklayan milli ( Ulusal ) irade kavramıyla yetinilmemeli ; siyasi parti ve baskı gruplarının daha serbest örgütlenmeleri saglanmalı ve hatta tesvik edilmelidir. 
Siyasi iktidarlar karsısında daha fazla söz sahibi olmak ve kıt kaynaklardan daha fazlasına sahip olmak güdüsü bireyleri kendi gibi olanlarla isbirligine itmis ve bu 
isbirligi bir takım organizasyonlar olusturmustur. ste yeni toplumsal ve siyasi yasamın çogulcu çehresi neticesinde ortaya çıkan bu organizasyonlar çıkar ve baskı gruplarıdır. 
Günümüzde bir hayli mesafe katedilmesine ragmen toplumun örgütlenmesi hiçbir zaman yeterli olmamıs önemi de anlasılamamıstır. Hatta zaman zaman baskı gruplarından sikayet edilmistir. Oysa baskı grupları , siyasal hayatın , siyasi partiler kadar önemli ve gerekli kurumlarıdır. Bu kurumların yetersizligi siyasal ve toplumsal hayatın dengelerinin bozulmasına yol açar. Çünkü toplumsal taleplerin siyasal karar alıcılara iletilmesi siyasi partiler ve baskı grupları kanalı ile olmaktadır. Eger toplumun bazı kesimleri diger kesimlerine nazaran örgütlenerek toplumsal taleplerini karar alıcılara iletebilecek bir mekanizmayı isletir hale gelmislerse siyasal dengelerin bu kesimler lehine olusması kaçınılmaz bir olgu olarak karsımıza çıkacaktır. Bu durumda örgütsüz veya örgütlemede yetersiz kesimlerin çıkarları savunulamayacaktır. Oysa 
toplumun bütün çıkar gruplarının örgütlenme yoluyla toplum hayatına katılabildigi durumlarda halk iradesi de denebilecek bir egilimin ortaya çıkması kuvvetle muhtemel olacaktır. 

Çıkar ve baskı gruplarının kavramsal boyutu bu çalısmada incelenmistir. Ayrıca çıkar ve baskı grupları ile siyasal karar alıcılar arasındaki iliskiler detaylandırılmaya çalısılmıstır. 

Her seyden önce modern demokrasilerde insanlar yönetime daha aktif olarak katılmak istemektedirler. Çıkar ve baskı gruplarının bir islevi insanlara yönetime katılım imkanı saglamaktadır.

Günümüz yasamında büyüklü küçüklü çok degisik fikirlere sahip toplumsal kesimler mevcuttur. Bir ülke ne kadar demokratik olursa olsun toplumdaki her kesimin parlamentolarda temsil edilmesini saglayamaz. Çıkar ve baskı grupları bir yönüyle toplumsal kesimlerin temsilcisi olarak siyasal karar alma sürecine katılırlar. Böylelikle genis toplumsal kesimlere temsil edilme imkanı dogmus olur. 
Çıkar ve baskı grupları üyelerinin ortak çıkarları dogrultusunda siyasal karar alıcıları etkilemeye çalısan kuruluslardır. Üyelerin ortak çıkarları her zaman için maddi boyutta degildir. Sosyal ve ahlaki amaçlar için çalısan çıkar ve baskı grupları bir yönüyle tüm kamuyu ilgilendiren çalısmalar yapmaktadır. Örnegin tüm dünyada kara mayınlarının toplatılması neticede tüm insanlıgın faydasınadır. 
Örgütlü toplum, çagdas demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Çıkar ve baskı grupları da örgütlü yapıları ile çagdas demokrasilerin bir parçasıdır. Hatta zaman zaman güçleri yüzünden elestirilmisler ve demokrasiyi yozlastırdıkları ileri sürülmüstür. Yine de çıkar ve baskı grupları örgütlü bir toplum ve yaygın bir demokrasinin geregi olarak kabul edilmelidir. 
Çıkar ve baskı grupları bir yönüyle toplumsal iletisim kanallarıdır .Çıkar ve talep bütünlestirmesi yaparak çesitli toplumsal kesimlerle siyasal karar alıcılar arasında iletisimi saglarlar. 
Çıkar ve baskı grupları siyasal karar alıcılara ekonomiden dıs politikaya kadar çok çesitli konularda uzman destegi saglayarak sorunlara en uygun çözümün 
bulunmasına yardımcı olabilirler. Çıkar ve baskı grupları ülkedeki istikrar ve sosyal uzlasmaya katkı saglayabilirler. Çıkar ve baskı grupları demokrasilerin vazgeçilmez denge unsuru olan muhalefetle görevli siyasi partilerin yetersizligi durumunda yapacakları islevlerle muhalefet görevini gerçeklestirebilirler. 
Çıkar ve baskı grupları toplumda uzlasma kültürünün olusmasına yardımcı olabilirler. Çünkü her çıkar ve baskı grubu tüm çatısmalara ragmen diger toplumsal kesimlerle bir uzlası gerçeklestirmek zorundadır. 
Çıkar ve baskı grupları siyasal karar alıcıların uygulamalarını denetlerler. Bu yönleriyle kendi çıkarları ile kamu yararının kesistigi ölçüde bu denetim faaliyeti kamu adına gerçeklestirilmis olur. 
Çıkar ve baskı grupları siyasi iktidarı ele geçirmeden siyasal karar alma sürecini etkileyen unsurlardır. Fakat çıkar ve baskı gruplarının siyasetle ilgilenmedigi söylemi de gerçegi yansıtmamaktadır. Çünkü çıkar ve baskı grupları siyasal karar alma sürecinin önemli aktörlerindendir. Diger bir deyisle tüm çıkar ve baskı grupları iktidarı ele geçirme amacı olmayan fakat siyasetin içinde olan kuruluslardır. 

Çıkar ve baskı gruplarının faaliyetlerinin pek çogu göz önünde icra edilmez. 
Baska bir deyisle bu faaliyetler kamunun dikkatinden uzakta gerçeklestirilir. Yine de bu durum çıkar ve baskı gruplarının kanun dısı oldugu anlamına gelmez. Zaman zaman rüsvet , tehdit gibi kanun dısı yöntemler uygulasa da çıkar ve baskı grupları kanuna uygun olarak kurulmus yapılardır. 

Her geçen gün demokrasiye olan ihtiyaç daha da artmaktadır. Özellikle modern demokrasilerde devletin demokratikligi önem kazanmakta ve hatta bir özlem haline gelmektedir. Oysa demokrasi bir özlem olmaktan çıkarılmalı ve yasamın ta kendisi yapılmalıdır. Bir ülkede demokrasiyi yerlestirecek ve devletin demokratikligini gerçeklestirecek olanlar ise tüm kesimleri ile bütün halktır. Çıkar ve baskı grupları da iste bu bütünün parçalarıdır. 

Çıkar ve baskı grupları,siyasi partiler ile birlikte birbirlerini karsılıklı olarak etkileyen iç içe geçmis yapılardır. Bu yönüyle bakıldıgında çıkar ve baskı grupları olmadan demokrasinin saglıklı isleyemeyecegi bile söylenebilir. Burada önemli olan husus siyasi iktidarların çıkar ve baskı gruplarından gelen taleplerin ne kadarını karsılayacaklarıdır. Buradaki ölçü toplumsal adalet anlayısı ve kamu vicdanı olmalıdır. 

Siyasi iktidarlar çıkar ve baskı gruplarının taleplerini onların gücü oranında degil, aksine kamu çıkarının gerekleri oranında karsılamalıdır. Zaten siyasal karar alıcılar her kesimin çıkarlarını mümkün oldugunca karsılamaya çalısacakları, bunun yanında çıkar ve baskı grupları da birbirlerinin güçlerini kıracagı için ortaya çıkan bu egilim çıkarların temsili bakımından bir denge olusmasını saglayacaktır. 
Çıkar ve baskı grupları çok sesliligin birer parçasıdırlar. Çok seslilik ise siyasi iktidarlarca uyumlu bir orkestra gibi yönetilmelidir. Çıkar ve baskı grupları da 
toplumlarda siyasi yönetilmezlige yol açmamalı, bütün çatısmaların en sonunda bir uzlasma ile son bulması gerektigi unutulmamalıdır. 

Kısaca belirtmek gerekirse çıkar ve baskı grupları modern demokrasilerde çok önemli siyasal karar alma aktörlerinden bir tanesidir. Önümüzdeki dönemde hem dünyada hem de Türkiye’de daha yaygın ve daha etkin olacaklardır. 

KAYNAKÇA 

Agaoglu, A. 1927 , Üç Medeniyet , İstanbul. 
Ahmad, F. 1996 , Demokrasi Sürecinde Türkiye , Çev.: Ahmet Fethi, Hil Yayın , İstanbul. 
Akbey, F. ve Saraç , Ö. 2005 , Küresel Yönetisim Ekseninde Uluslararası Sivil Toplum Örgütleri , Türk İdare Dergisi , (446) . 
Akkas , H.H. 2004 , Muhafazakar Düsünce ve Edmund Burke , Kadim Yayın , Ankara . 
Aksit , B. Ve Tabakoglu , B. Ve Serdar , A. 2002 , Ulus – Devlet ve Cemaatçi Kültür 
Arasına Sıkısan – Gelisen Sivil Toplum , Dikmen , A. A. (ed.) Cumhuriyet Döneminde Siyasal Düsünce ve Modernlesme , Türk Sosyal ilimler Dernegi ve İmaj Yayınları, Ankara. 
Aktan , C.C. 1993 , Çıkar Grupları ve Rant Kollama , Amme İdaresi Dergisi , TODA E, Ankara., 1999 , Anayasal Demokrasi Anayasal İktisat , Yeni Türkiye Dergisi (30 ) , 
Ankara. , 2003 , Türkiye’de Güç Odakları ve Yozlasan Demokrasi, Yasal Soygun , Ed.: C.C. Aktan ,Zaman Kitap , İstanbul , s. 305-310 
Aliefendioglu, Y. 1999 , İnsan Hakları ve Sivil Toplum Örgütleri 
http://www.abchukuk.com/makaleler (04.04.2006) 
Alkan , H. 1999 , Avrupa Birligi Karar Alma Süreçlerinde Baskı Grupları , Türk İdare Dergisi , (422) , Ankara . 
Alkan , H. Ve Öner , S. 2000 , Sivil Toplum – Devlet İliskilerinde Baskı Gruplarının 
Rolü ve Türkiye , Türk İdare Dergisi (427) , Ankara. 
Apollonio , D.E ve La Raja , R.J. 2004 , Who Gave Soft Money ? The Effect Of İnterest Group Resources on Political Contributions , The Journal Of Politics (66) , USA 
Arı ,T. 2004, Uluslararası İliskiler ve Dıs Politika , Alfa Yayıcılık , İstanbul. 
Aslan, S. ve Gül , C. 2004 , Geçmisten Günümüze Türkiye’de Baskı Grupları , C.Ü.İ.İ.B. Dergisi Cilt.5 sayı 1 s.85-100  
Ay , H. 2003, Baskı Gruplarının Gücü ve Siyasal Karar Alma Sürecine Etkisi , Yasal Soygun , Ed. : C.C. Aktan , Zaman Kitap , İstanbul, s.185-230 
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Sartı. 
Bayhan , V. 2002 , Demokrasi ve STÖ.’lerin Engelleri : Patronaj ve Nepotizm, C.Ü. Sos.Bil.Dergisi (26) s.1-3, Sivas. 
Belge Net Web Sayfası , http://www.belgenet.com./dava/yücedivan,erisim 02.06.2006. 
Binderkrants , A. 2005 , nterest Group Strategies , Politikal Studies, (53) , USA. BM web sayfası , http://www.un.org./geninfo Erisim: 02.06.2006. 
Bolay . S.H. 1997 , Demokrasinin Felsefi Temelleri Üzerine , Yeni Türkiye Dergisi (17) , Ankara . 
Bozkurt , Ö. 1998 , Gönüllü Kurulus , Kamu Yönetimi Sözlügü, Ed.: S.Sezen , TODA E , Ankara . 
,1998 , Rüsvet , Kamu Yönetimi Sözlügü Ed.: S.Sezen , TODA E , Ankara . 
,1998 , Bürokrasi, Kamu Yönetimi Sözlügü , Ed.: S.Sezen , TODA E , Ankara . 
Burstein , P. Ve Linton A. 2002 , The İmpact of Political Parties, İnterest Groups and Social Movement Organizations on Public Policy , Social Forces, The 
University of North Carolina Pres , USA. 
Cardoso , F.H. 2005, Political Parties , Foreign Policy , (150) , USA , S.41-42 
Cemal , H. 1999 , Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım , Dogan Kitap, İstanbul. 
Çitçi, O. 1998 , Parti Örgütü , Kamu Yönetimi Sözlügü, Ed.: S.Sezen , TODA E Ankara,s.199-201 
Çakmaklı, S.E. 2003 , Baskı Gruplarının Siyasal Partilerle İliskileri , Yasal Soygun Ed.: C.C.Aktan , Zaman Kitap stanbul , s. 157-184 
Demir , Ö. ve Acar , M.2002 , Sosyal Bilimler Sözlügü , Vadi Yayınları, Ankara. 
Duverger , M , 1993 , Siyasi Partiler ,Çev. E. Özbudun , Bilgi Yayınevi , Ankara. 
Dündar , C. 2006 , Özel Arsivinden Belgeler Ve Anılarıyla Vehbi Koç , Dogan Kitap , İstanbul . 
Ekici , M.S. ve Demir , M. 2003 , Rant Kollama Sürecinde Baskı Grupları , Yasal Soygun, Ed.: C.C.Aktan , Zaman Kitap , İstanbul , s.231-256. 
Ergun, T , 1998 Yönetisim , Kamu Yönetimi Sözlügü , Ed.:S.Sezen , TODA E Ankara , s.274. 
Erkan , H. 2000 , Üçlü Uzlasmalar , TİSK İsveren Dergisi , (Agustos) , Ankara 
Ersoy A. 1999 , Bürokratik Anayasadan Demokratik Anayasaya , Yeni Türkçe Dergisi , (30) Ankara . 
Eryılmaz , B. 2004 Kamu Yönetimi , Erkan Matbaası , İstanbul. 
Fındıklı , R, 1989 , Yönetim Karsısında Denge Unsuru Olarak Orta Sınıflar , Türk İdare Dergisi , (384) , Ankara . 
Gözler , K. 2005 , Türk Anayasa Hukuku Dersleri , Ekin Kitabevi, 3 ncü Baskı , Bursa . 
Hasgüler , M. ve Uludag , M.B. 2004 , Devletlerarası ve Hükümetler Dısı Uluslararası Örgütler , Paradigma Yayınevi , Çanakkale . 
Hennessy , P. 2000 , Pressure Groups : Their Role n Developing The Law , Legaldate (12) , Australia . Gözübüyük , A.S. , 2006 ,Anayasa Hukuku , 14 ncü Baskı , Turhan Kitabevi , Ankara . 
Kahraman , H.B. 1995 , Sag Türkiye ve Partileri , İmge Kitabevi , Ankara . 
Karpat , K.H. 2004 , İslamın Siyasallasması , Bilgi Üniversitesi Yayını, İstanbul . 
Keles , R. 2004, Yerinden Yönetim ve Siyaset , Cem Yayınevi , 4 ncü Basım , İstanbul . 
Kettele , D.F. 2000, Yönetisimin Dönüsümü ; Küresellesme , Yetki Devri ve Hükümetlerin Rolü, Çev. M.A. Özer , Sayıstay Dergisi (54), Ankara . 
Kır , Y. 1999 , 3 D , Demokratik Siyaset , Demokratik Devlet , Demokratik Toplum , Yeni Türkiye Dergisi (30 ) , Ankara . 
Kongar , E. 2000 , 28 Subat ve Demokrasi , Remzi Kitabevi , İstanbul. 
Kutadgobilik , T. 2005 , TİSK’in AB Sürecine Katkıları , Hedefleri ve Önerileri , 
http://www.tisk.org.tr./duyurular , (19.04.2006) 
Kuzu , B. 1985 , Kamu Yönetiminde Baskı Gruplarının Rolü ve Memleketimizdeki Duruma Bir Bakıs , İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, (2) , İstanbul. 
,1999 , Demokratik Süreçte Nasıl Bir Anayasa ? Yeni Türkiye Dergisi , (30) İstanbul. 
Küçükömer , . 1963 , Politika Nedir? Cuntacılıktan Sivil Topluma , Ed.: Y.Yaman , Baglam Yayınevi , İstanbul . 
Laçiner , S. 2004 , Dıs Politikanın Degisen Dogası ve STK’ların Rolü , ÇOMÜİB İBF Dergisi , Çanakkale . 
Mahalli Gazete , 2006, Kocatepe 23.04.2006 sayısı , Afyonkarahisar . 
Mardin , S. 2004 , Türkiye’de Toplum ve Siyaset , Ed.: M.Türköne . ve T. Önder İletisim Yayınları , 12 nci Baskı , İstanbul . 
Odabas , U.K. 1999 , Niçin Devlet , Nasıl Anayasa ? , Yeni Türkiye Dergisi (30), Ankara . 
Oguz , F. 2003 , Kamu Tercihi , Rant Arama ve Bürokrasinin Çıkmazı , Yasal Soygun , 
Ed.: C.C.Aktan , Zaman Kitabevi , İstanbul , s.119-138 
Onaran , O. 1998 , Karar Verme , Kamu Yönetimi Sözlügü Ed.: S.Sezen , TODA E Yayını, Ankara , s.140 
Özdag , Ü. 1991 , Ordu-Siyaset İliskisi (Atatürk ve İnönü Dönemleri) , Gündogan Yayınları , Ankara . 
Parkinson , .N. 1984, Siyasal Düsüncenin Evrimi , Çev.: M. Harmancı Remzi Kitabevi , İstanbul . 
Richardson , J. 2000 , Government , İnterest Groups and Policy Change, Political Studies Association , (48) USA . 
Sabah Gazetesi , 2006 , TSOF ilanı , 12.04.2006 sayısı , s.17. 
Sakal , M. , Tarihsiz , Siyasal Karar Alma Sürecinde Yer Alan Aktörler ve Rolleri, 
http://www.canaktan.org. (01.05.2006) 
San , C. 1998 , Devlet , Kamu Yönetimi Sözlügü ,Ed. : S.Sezen , TODAE Yayını , Ankara, s.64-65. 
Sander , O. 1989 , Siyasi Tarih , İlkçaglardan 1918’e , İmge Kitabevi , Ankara . 
Selçuk , S. 1997 , Dar Ufuklu Demokrasiyle Yetinmenin Bunaltıcı Dayanılmazlıgı , Yeni Türkiye Dergisi (17) , Ankara . , 
1999 , Adli Yılı Açış Konusması , Yargıtay , Ankara. 
Siyasi Partiler Kanunu , 2820 sayılı , Kabul Tarihi : 22 Nisan 1983 
Tan , A. 2002, Politik Pazarlama, Papatya Yayınevi , İstanbul 
Tekeli , . Tarihsiz , Katılımcı Demokrasi , Sivil Aglar ve STK’lar , 
http.//www.stksempozyumu.org./ (21.03.2006) 
Tıchenor , D.J. ve Harris , R.A. 2005 , The Development of İnterest Group Politics in America , Annval Review of Political Science , (8) , USA. 
Tisk Raporu , 2005 , Türkiye – AB Müzakereleri , Çalısma Grupları ve Etki Analizlerinin Önemi ile STK’ların Rolü , Tisk-İsveren Dergisi (Eylül) , Ankara. 
Turan , . 1986 , Siyasal Sistem ve Siyasal Davranıs , Der Yayın Üçüncü Baskı , İstanbul. 
Turgut , M. 1998 , Baskanlık Sistemi , Ordu ve Demokrasi Bogaziçi Yayıncılık ,İstanbul . 
Tüsiad Basın Bülteni , 2004 , 24 Kasım 2004 tarih ve TS/Bas-Bül/04-104 Sayılı Bülten , İstanbul . 
Tüsiad Dernek Tüzügü , 2001 , http://www.tusiad.org./tüzük.htm (01.05.2006). 
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası , 1982 
Yorgancı , A.E. 2000 , Sivil Toplumun Tarihsel Evrimi , Tügiad Elegans Magazin (Yaz) , İstanbul . 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder