20 Şubat 2015 Cuma

Beşar Esat’ın ABD Devletinin Üst Aklı İle Nefes Kesen Satranç Oyunu ( Suriye RÖPORTAJI )




  Beşar Esat’ın ABD  Devletinin Üst Aklı İle Nefes Kesen Satranç Oyunu 


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü        
Suriye
18 Şubat 2015 Çarşamba
Soner Polat tarafından yazıldı.



Önce kısa bir tarihi not verelim. ABD dış politikasının temel yapı taşı olan Dış İlişkiler Konseyi’nin (Council of Foreign Relations, CFR) kuruluş çalışmaları 
Birinci Dünya Savaşı öncesindeki sancılı yıllarda başlar. Fikir babası, Başkan Woodraw Wilson’ın (28’inci Başkan, 1913-1921) güvenlik danışmanı Albay 
House’dır. Başkan Wilson, “Milletler Cemiyeti” kurulmasını önerir ama Senato reddeder. Albay House karşı hamle olarak, ABD ve İngiltere’nin Versay(1. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşma, 28 Haziran 1919) delegeleri ile ABD ve İngiltere’de birer şubesi bulunan Uluslararası İşler Enstitüsü’nü kurar. Bu Enstitü’nün ABD şubesi 1921 yılında CFR adını alır. 3300 civarında üyesi bulunan CFR, ABD dış politikasını belirleyen temel örgütlenmedir. ABD başkanlık seçimlerinde, genellikle iki aday da CFR üyesidir.

RÖPORTAJ NİÇİN ÖNEMLİ?

Foreign Affairs (Dış Olaylar) dergisi ABD’deki tartışmasız en etkili dış politika yayın organıdır. Bunun en önemli nedeni bu derginin,CFR’ın görüş ve 
düşüncelerini yansıtmasıdır. Bu nedenle derginin 20 Ocak 2015 tarihinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ile Şam’da gerçekleştirdiği mülakat, hem durum tespiti yapmak isteyenler hem de politika belirleyenler için çok önemli ipuçları vermektedir.

Bu röportaj strateji çevrelerinde büyük yankı yapmıştır. Bunun nedeni, kanayan bir yara olan Suriye, IŞİD, Irak sorununda, merkezi konumda olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ile ABD yönetimlerini yönlendiren, diğer bir ifade ile üst akıl olan bir baskı grubunun yayın organının karşı karşıya gelmiş olmasıdır. Her soru ustalıkla belirlenmiş ve her iki taraf da yaptıkları çıkışlarla, karşı tarafın niyet ve maksadını anlamaya çalışmıştır. Röportajda göreceğiniz gibi, 
bir satranca dönen mülakatta Esat sinirlerini iyi kontrol etmiş, dergi sorumlusu zaman zamantehditvari sorular yöneltmiştir. Mülakatın tamamını okuyunca ortaya elle tutulur bir çerçevenin çıktığına siz de şahit olacaksınız!

RÖPORTAJIN AYRINTILARI:

Mülakat, aynı zamanda bölge konusundaki birçok gri alanı açıklığa kavuşturması yönüyle de önem arz etmektedir. Şimdi dilerseniz, bu uzun röportajınçok büyük 
bir bölümüne birlikte göz atalım:

Foreign Affairs: İç savaş neredeyse dört yıldır devam ediyor. Birleşmiş Milletler istatistiğine göre, 200 binden fazla insan öldü. Bir milyon kişi yaralandı. Üç 
milyondan fazla Suriyeli ülkeyi terk etmek zorunda kaldı! Sizin kuvvetleriniz de ağır zayiatlar verdi. Savaş sonsuza dek süremez! Sizce harp nasıl son bulur?

Beşar Esat: Savaş politikanın başka vasıtalarla devamıdır. Bu nedenle politik bir çözüm bulunduğunda sona erecektir.

Foreign Affairs:Ülkeniz üç küçük devlete bölündü! Birincisini hükümet güçleri, ikincisiniIŞİD ve El Nusra cephesi, üçüncüsünü ise laik Sünni ve Kürt muhalifler 
denetim altında tutuyor. Suriye’yi nasıl bir arada tutacaksınız?

Beşar Esat: Bu tanımlama doğru değildir. Çünkü insan faktörü hiçbir şekilde dikkate alınmamış! Orada zor kullanarak, insanların arzusu dışında kontrol 
sağlayanlar var. Kaldı ki bu sınırlar da durağan değil! Sürekli değişiyor. Suriyelilerin tamamı, hükümete muhalif olanlar bile ülkenin birlik ve bütünlüğün den yana! Bu nedenle birliği sağlamak hiç de zor değil! Asıl zor olan, insanların iradelerine rağmen ülkeyi bölmek!

Foreign Affairs:Gerçekten Sünnilerin ve Kürtlerin birleşik bir Suriye’den yana olduğuna inanıyor musunuz?

Beşar Esat: Şam’a bakarsanız, değişik etnik ve dini grupların barış içinde bir arada yaşadığını görürsünüz! Kürt bölgesindeki Arapların sayısının Kürtlerden 
fazla olduğunu unutmayınız! Etnik ve dini tabanda bir bölünme söz konusu değil! Belirli hizipler belirli alanları kontrol ediyorlar.

Foreign Affairs: Bir yıl önce dış ülkeler ve muhalefet, görüşmelerin başlaması için sizin istifa etmenizi bir ön koşul olarak kabul ediyordu. Artık bu söz 
konusu değil! Diplomatlar sizin de rol alacağınız geçici bir çözüm üzerinde kafa yoruyorlar. Daha bugün (20 0cak 2015) “The New York Times” bir makale yayımladı. ABD’nin, “Rusya ve BM’nin barış girişimlerini artan oranda desteklediği” belirtiliyor. Sizin istifanız koşulundan Batı’nın sessizce vazgeçtiği, özellikle vurgulanıyor. Bu durumda, “müzakereler yolu” ile “politik bir çözüme ulaşılması” konusuna daha mı açıksınız?

Beşar Esat: Başından beri bu konuya sıcak bakıyorum. Her kesimle diyalog kurduk. Anayasayı değiştirdik. Her şeye açığız! Ama biz Suriye’nin bütünlüğünden bahsediyoruz.Milli bir meselede bütün Suriyelilerin söz hakkı vardır. Bu konu, hükümet ile muhalefet arasında bir diyalog fikrinin çok ötesindedir. Hangi çözüme ulaşırsanız ulaşın, bunu mutlaka bir referandum ile Suriye halkının önüne koymak zorundasınız! Bu nedenle hükümet ve muhalefet arasındaki diyalog her ikisine de karar alma hakkını vermez!

Foreign Affairs:Yani diyorsunuz ki halk oylaması ile desteklenmeyen hiçbir politik çözümü kabul etmem!

Beşar Esat: Elbette! Kararı kişiler değil, millet vermeli!

Foreign Affairs: Bu müzakereler için bir zemin olmadığı anlamına mı geliyor?

Beşar Esat: Hayır gelmiyor! Rusya’ya gideceğiz. Ama bir sorun var. Biz ordusu, iradesi, her an her yerde olumlu ya da olumsuz etkisi olan bir hükümetiz. 
Kiminle müzakere yapacağız? Konuşacağımız gruplar kimi temsil ediyorlar? Bu temsilin derecesini, mevcudiyetini nasıl ölçeceğiz? Suriye’nin merkezi ya da 
yerel hangi kurumunu temsil ediyorlar? Ülkedeki olayları etkileme güçleri nedir? İsyancılar (IŞİD, El Nusra, El Kaide) çok defa muhalefetin kendilerini temsil 
etmediğini açıkladılar! Bunların ülkede hiçbir tabanı yok! Önemli bir nokta daha var. Muhalefet milli bir karakter taşımalı, Suriye halkının çıkarlarını savunmalıdır. Muhalefet Katar, Suudi Arabistan, herhangi bir Batı ülkesinin -ki buna ABD de dâhildir- kuklası olamaz! Dışarıdan beslenemez! Bizde de ulusal bir muhalefet var. Onları yok saymıyorum. Her muhalefet meşru, her diyalog faydalı değildir. Milli olanla kukla olan birbirinden farklıdır!

Foreign Affairs:Bu yabancı ülkelerin desteklediği muhalif güçlerle görüşmeyeceğiniz anlamına mı geliyor?

Beşar Esat: Hayır, biz herkesle koşulsuz olarak görüşeceğiz!

Foreign Affairs:Herkesle görüşebilirsiniz!

Beşar Esat: Tabii ki herkesle ama siz kimi temsil ediyorsunuz diye sormak koşuluyla!

Foreign Affairs:Yanılmıyorsam, BM temsilcisi Staffan de Mistura, Halep için geçici bir ateş-kes koşulu öneriyor! Kabul edecek misiniz?

Beşar Esat: Tabi edeceğiz. Biz zaten Mistura gelmeden, Humus’ta –başka bir büyük ve önemli şehir  adımlar atmıştık. Daha küçük ölçekte, belde, köy düzeyinde uyguladık ve sonuç aldık. Fikir harika ama ayrıntılar da önemli. Mistura başlıklarla geldi. Şimdi ise biz başlıkların içinin doldurulmasını bekliyoruz.

Foreign Affairs:Geçmişte ateş kes için bir ön koşulunuz vardı: İsyancıların silah bırakması! Hâlâ aynı noktada mısınız?

Beşar Esat: Bu biraz da koşullara bağlı. Geçmişte sivillerin zarar görmemesi için bazı alanlardan silahsız olarak çekilmelerine izin verdik! Bazı bölgelerde 
ise silahlarını bırakarak çekildiler.

Foreign Affairs:Tam anlayamadım! Silah bırakma konusunda ısrarcı mısınız?

Beşar Esat: Değilim, sadece geçmişte silah bıraktıklarını söylemek istedim!

Foreign Affairs:Moskova görüşmelerinden umutlu musunuz?

Beşar Esat: Orada çözüm için görüşmeler yapılmayacak; sadece Konferans’ın ön hazırlıklarıolacak.

Foreign Affairs:Yani, görüşme için görüşme!

Beşar Esat: Tamamıyla öyle! Samimi olayım, bazı gruplar diğer ülkelerin kuklası. Birçok ülke biliyorum, Fransa gibi. Onların konferansın başarılı olması yönünde bir kaygısı yok! Gelenlere başarısızlık için reçete verecekler! Bazı şahıslar var; Suriye’deki hiçbir grubu değil, sadece kendilerini temsil ediyorlar. 
Bazıları Suriye’de hiç yaşamadı! Tabii ki Suriye’nin çıkarlarını düşünenler de var. İyimserlik abartma olur; kötümser de değilim. “Ümidim var!” diyeyim.

Foreign Affairs: Son dönemlerde ABD, Moskova görüşmeleri için desteğini artırdı. Başlangıçta öyle değildi. Dışişleri Bakanı Kerry, “görüşmelerin başarısı için ümitli olduğunu” belirtti.

Beşar Esat: Hepkonuşurlar; yapılana bakalım! Bildiğiniz gibi, Suriye ile ABD arasında karşılıklı güvensizlik var! O nedenle konferansta yaşanacakları 
bekleyip görelim!

Foreign Affairs: Sizce farklı gruplar arasında ortak bir çözüme ulaşmanın en iyi yolu nedir?

Beşar Esat: Farklı isyancı gruplar var. Ama esas olarak IŞİD, El Nusra gibi El Kaide çizgisindeki örgütler içindeler. Geriye ne kaldı: “Obama’nın, ‘fantezi’ 
olarak nitelendirdiği ve  ‘ılımlı muhalif’ olarak isimlendirdiği grup. Bunların da bir kısmı El Kaide’ye, büyük bir kısmı Suriye ordusuna katıldı.

Foreign Affairs:Bu gelenler önceki isyan eden savaşçılar mı?

Beşar Esat: Evet, “Geldiler ve biz daha fazla savaşmak istemiyoruz!” dediler. Geriye ne kaldı: Çok çok küçük bir grup. Sonuçta siz El Kaide ile müzakere 
yapacaksınız. Onların kendi planları var; müzakereye hazır değiller. Bizim başlattığımız ve Sayın Mistura’nın devam ettireceği yumuşama girişimleri sahada pratik çözümler üretiyor. Sonra unutmayın, BM Güvenlik Konseyi’nin birkaç ay önce yayımlanan 2170 numaralı kararı var. Bu karar, IŞİD ve El Nusra’ya yapılacak her türlü askeri, mali ve lojistik yardımı yasaklıyor. Ama Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan hâlâ devam ediyorlar. Eğer BM’nin bu kararı etkin olarak uygulanamazsa, para akışı devam ettiği sürece soruna gerçek bir çözüm bulamayız. Bu nedenle işe bu noktadan başlamalıyız. İlave olarak, Batı ülkeleri, şu” ılımlı muhalefet” sevdasından vaz geçmelidir! Ortada böyle bir gerçeklik yok; karşımızda IŞİD, El Nusra ve El Kaide var!

Foreign Affairs: Görüşmelerin başlangıcından evvel, bir iyi niyet gösterisi olarak bazı “Güven Artırıcı Önlemleri” hayata geçirmeyi düşünür müsünüz? Mesela, esir değişimi, siyasi mahkûmların serbest bırakılması, baraj bombalarına son verme gibi…

Beşar Esat: Bu kişisel bir sorun değil, bir mekanizma içinde düşünülmeli. Kimse kimseye güvenmek zorunda değil! Eğer açık bir esasa bağlanırsa, sonuç 
alabilirsiniz! Demek ki soru, “hangi mekanizmalar tatbik edilirse, problem çözülür?” şeklinde olmalı. Bu da bizi daha önce söylediğim sorulara getiriyor? 
Kim bunlar? Kimi temsil ediyorlar? Etkileri ne? Etkisi olmayan kişilerle güven oluşturmanın faydası ne?

Foreign Affairs: Savaşçılara af uyguladınız mı?

Beşar Esat: Evet, birçok kereler!

Foreign Affairs: Silahları bıraktıkları takdirde, güven içinde olacaklarını muhaliflere söylediniz mi?

Beşar Esat: Evet, birçok konuşmamda bunu söyledim!

Foreign Affairs: Hizbullah, İran’a ait Kudüs Kuvvetleri ve bu ülkenin eğittiği Şii savaşçılar isyancılara karşı mücadelenizde önemli bir rol oynuyorlar. 
Ülkenizin İran’ın nüfuzu altına girmesinden endişe etmiyor musunuz? Irak ve Lübnan örneklerinde gördük ki bir kez paramiliter bir güç bir ülkeye yerleşti 
mi, söküp atmak son kerte güç oluyor?

Beşar Esat: İran önemli bir bölge ülkesidir. Bölgede belirli bir rol oynaması normaldir.   Zaten kriz öncesinde de bölgede etkili bir politik güçtü. İran’ın 
Suriye üzerinde hiçbir hedefi yoktur. Biz de egemenliğimizden asla taviz vermeyiz! Onlarla koordinasyon içindeyiz. ABD ve Batı ise bizimle koordinasyon 
içinde olmadan ülkemizde etki yaratmaya çalışıyor.

Foreign Affairs: Geçen hafta Der Spiegel’de bir röportaj yayımlandı. İran Devrim Muhafızları Komutanı Hacızade, “İran Dini Liderinden Suriye içinde bir füze 
alanı kurmaları yönünde talimat aldığını!” söyledi. Bu tek başına hareket ettiklerini göstermez mi?

Beşar Esat: Göstermez! İran’ın tüm faaliyetleri Suriye ile eşgüdüm içinde 
yapılmaktadır.

Foreign Affairs: Hadi bir devlet olduğu için İran’ı bir kenara koyalım. Peki, Hizbullah’a ne diyeceksiniz? Devlet altı kuruluşlar olduğu için onları denetin 
altında tutmak çok daha zordur. Golan Tepelerinde İsrail Hizbullah’a saldırdı. İsrail, “Hizbullah’ın kendi topraklarına yönelik bir saldırı hazırlığında 
olduğunu” iddia etti. Hizbullah, size yardım örtüsü altında kendi gizli ajandasını yürütmüş olamaz mı?

Beşar Esat: Bir devlete ait unsuru denetim altında tutmak daha kolaydır. Devlet altı bir kuruluş faydalı çalışmalar yapıyor olabilir. Ama zararlı bir yan tesir 
de ortaya çıkabilir. Bu doğaldır. İşte hükümet olarak bu yan tesiri önlemelisiniz. Ama Kuneitra (Golan Tepeleri) olayı tamamen farklıdır. 1974’ten 
bu yana o bölgede İsrail aleyhine tek bir faaliyet bile olmamıştır. İsrail’in iddiası bütünüyle gerçek dışıdır. İsrail, belirlediği Hizbullah mensuplarını 
öldürmek için bu hücumu gerçekleştirmiştir.

Foreign Affairs: Ama İsrail iç savaş başladığından bu yana olaya karışmama yönünde çok hassas. Kendi güvenliklerine doğrudan tehdit olmadıkça 
saldırmıyorlar!

Beşar Esat: Bu doğru değil! İki yıldır hiçbir neden olmadan Suriye’ye saldırıyorlar.

Foreign Affairs: Ama İsrail İran’ın Suriye’de Hizbullah’a silah verdiğini söylüyor.

Beşar Esat: İsrail Suriye ordusuna saldırdı. Hizbullah ile ordu arasında ne gibi bir ilişki olabilir?

Foreign Affairs: Bu durumda sizce İsrail’in hedefi ne olabilir?

Beşar Esat: İsrail isyancıları destekliyor. Bu çok açık!Biz ne zaman bir cephede ilerlemeye başlasak, onlar saldırarak bizi durdurmak istiyorlar. Hatta bu durum 
bizde espri konusu oldu. El Kaide’nin hava gücü olmadığını kim söyleyebilir. 
İşte İsrail Hava Kuvvetleri!

Foreign Affairs: Ama bakın Irak devlet dışı isyancı güçlerle başa çıkamıyor! Hizbullah’tan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

Beşar Esat: Irak’ta çok önemli bir neden var! Irak anayasası Irak’ın birliği için değil, oradaki dini ve etnik gruplar için yapıldı. Peki, Suriye’de fark ne? 
Onlarca ülke dört yıldır ülkemize saldırıyor; ambargo uyguluyor; isyancıları destekliyor. Ayaktayız, çünkü bizde gerçek bir anayasa var, laik anayasa. 
Hâlbuki Irak’ta bölücü bir anayasa var. Ona anayasa denemez!

Foreign Affairs: Sizin iki büyük destekçiniz, Rusya ve İran, düşen petrol fiyatları nedeniyle büyük kayıplara uğradılar. Size bundan böyle destek 
veremeyecekleri yönünde bir endişe taşıyor musunuz?

Beşar Esat: Bu konunun bize doğrudan bir etkisi olmaz! Çünkü biz ya ödeme yapıyoruz ya da borç alıyoruz.

Foreign Affairs: Ama zor durumdalar! Kendi askeri harcamaların zaten bir maliyeti var. Sorun yok mu?

Beşar Esat: Eğer silah için para ödüyorsanız, hiçbir sorun yoktur! Şimdiye dek uygulamada bir değişiklik olmadı! Onları nasıl etkilediği konusuna ben cevap 
veremem!

Foreign Affairs: Son mülakatınızda savaşın yönetiminde siz ve hükümetin de hata yaptığını söylediniz. Bu yanlışlar nerde yapıldı? Pişmanlık duyduğunuz bir 
şeyler var mı?

Beşar Esat: Her hükümet her şahıs hata yapabilir. Ama temel politikalarda yanlışımız olmadı. 

Üç temel karar aldık. 

Birincisi diyaloga açık olmak. 
İkincisi, Anayasa ve yasaları muhalefetin talepleri doğrultusunda değiştirmek.  
Üçüncüsü, teröristlere savaş açarak ülkemizi savunmak. Buralarda bir hata göremiyorum. Ama uygulamada kişilerden kaynaklanan hatalar yapılmış olabilir! 
Ben kişilerin uygulamadaki hatalarından çok, politikadan konuşmayı tercih ederim.

Foreign Affairs: Küçük seviyede yapılan, insan hakları ihlali, aşırı güç kullanımı, sivillerin de hedef alınması gibi hatalar için sorumlu tuttuğunuz kişiler oldu mu?

Beşar Esat: Evet, bazı kimseleri tutukladık ama böyle durumlarda istenmeyen olaylar olabiliyor! Başlangıçtaki protesto gösterilerinde bu tür şeyler oldu!

Foreign Affairs: ABD IŞİD’e karşı hava taarruzları düzenleyerek, bir anlamda ortağınız oldu diyebilir miyiz? ABD ile artan oranda bir işbirliği potansiyeli 
görüyor musunuz?

Beşar Esat: Evet bir potansiyel var. Biz zaten 30 yıldır terörizme karşı uluslararası işbirliğini savunuyoruz. Ama bu potansiyel için irade de lazım! 
Doğru soru şudur: “ABD karada IŞİD ile savaşmak konusunda ne kadar istekli?” Şimdiye dek IŞİD’e karşı kuzey Suriye’de ciddi bir şey görmedik. Sadece göz 
boyama şeklinde eylemler var. ABD saldırılarından sonra IŞİD, hem Suriye’de hem de Irak’ta kontrol ettiği alanları genişletti!

Foreign Affairs: Kobani’ye yönelik hava saldırıları hakkında ne düşünüyorsunuz? IŞID’i yavaşlatmak konusunda etkili olmadı mı?

Beşar Esat: Kobani 50 bin kişilik küçük bir şehir. Üç ay oldu ama hâlâ bir sonuç yok! Suriye ordusu orayı üç haftada temizledi. Demek ki terörizme karşı ciddi 
bir savaş yok!

Foreign Affairs: Yani, IŞİD’e karşı daha büyük bir ABD müdahalesi mi olmalı?

Beşar Esat: Sorun daha kapsamlı bir askeri müdahaleden ziyade politik bir karakter taşıyor. ABD Türklerin ne kadar etkili olmasını istiyor? Çünkü 
teröristler hava taarruzlarına rağmen ayakta kalabiliyorsa, bu Türklerin gönderdiği para ve silah sayesindedir. ABD, El Kaide’yi desteklememesi için 
Türkiye’ye baskı yaptı mı? Yapmadı, yapmıyor… Dolayısıyla sorun sadece askeri müdahale değil! Ayrıca, ABD’li yetkililer, “kara gücü olmadan belirleyici bir 
sonuç alınamayacağını” söylüyorlar. Karadaki hangi askerlere güveniyorsunuz?

Foreign Affairs: “ABD kara gücü de olmalı mı” diyorsunuz?

Beşar Esat: “ABD askeri” demiyorum. “Terörizm ile mücadele ediyorum” diyorsanız, karada askeriniz olmalı! Şu soruyu kendinize sorun: “Karadaki hangi unsura güveniyorsunuz?” Bu unsur, kesinlikle Suriye ordusu olmalı! Burası bizim ülkemiz, bizim toprağımız! Biz sorumluyuz. ABD askeri istemiyoruz!

Foreign Affairs: ABD’den sonuç olarak ne istiyorsunuz? Türkiye’ye daha fazla baskı mı?

Beşar Esat: ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a isyancıları desteklememeleri için baskı yapmalı! İkincisi, yapacağı askeri girişimler 
konusunda hükümetimizle yasal bir çerçevede temaslar kurmalı! Yapmadılar; demek ki yapılan yasa dışı! Başka bir ülke içinde, “ne yaparsanız yapın” izin 
almalısınız! İşe izin alarak başlanır. İşbirliği formatı sonra kararlaştırılır.

Foreign Affairs: ABD ile koordinasyonu kolaylaştırmak için adımlar atmaya istekli misiniz?

Beşar Esat: Biz, terör ile savaşta ciddiyet gösteren her ülke ile koordinasyona hazırız.

Foreign Affairs: ABD ile koordinasyona hazır olduğunuzu hangi adımları atarak göstereceksiniz?

Beşar Esat: Bence önce ABD niyetini belli etmeli! Biz zaten karada savaşıyoruz. Bir şey göstermek zorunda değiliz!

Foreign Affairs: ABD hâlihazırda Mayıs 2015’de Suriye girecek 5 bin Suriyeli savaşçıyı eğitiyor. General John Allen, “bunların Suriye’ye değil, IŞİD’e karşı 
kullanılacağını” söyledi. Bunların ülkenize girişine izin verecek misiniz? Onlara saldıracak mısınız?

Beşar Esat: Suriye ordusu ile koordinasyon içinde olmayan her türlü silahlı güç yasa dışıdır. Bunlarla savaşılması gerekir; konu bu kadar açıktır!

Foreign Affairs: Böyle bir durum sizi ABD ile çatışmaya sürüklese bile mi?

Beşar Esat: Suriye ordusu ile işbirliği yapmayan her oluşum yasa dışıdır ve başka bir ülkenin kuklasıdır. Dolayısıyla, diğer isyancılar gibi, onlarla da 
savaşılacaktır. Ama bu başka bir soruyu da akla getiriyor. Obama onlara “fantezi” demişti. Fantezi nasıl gerçek oldu.

Foreign Affairs: Muhalifler içinde hâlâ ılımlı unsurlar var. Her zaman zayıflar 
ama sanırım ABD, eğittiği kimseler içinde radikal kişilerin bulunmamasına özellikle dikkat etti.

Beşar Esat: Ama soru şu: “Niçin ılımlı muhalefet?” Siz onlara muhalefet diyorsunuz; biz ise isyancı diyoruz. Niçin giderek daha da zayıflıyorlar. 
Suriye’deki gelişmelerden dolayı! 5000 kişi gelecek ve geçen yıl olduğu gibi, IŞİD ve diğer diğerlerine katılacak. Bu fikir bütünüyle bir hayal mahsulü!

Foreign Affairs: ABD’nin sizinle resmi temas kurmamasının bir nedeni de ciddi insan hakları ihlalleri. Bu iddialar sadece ABD kaynaklı değil! BM Bağımsız Özel 
Araştırma Komisyonu da bu iddiaları destekliyor. Mülteci kamplarına giriş izni verilmiyor; sivil hedefler bombalanıyor; hatta görüntülerle desteklenen işkence 
olayları var. Sezar kod adlı birisi Suriye hapishanelerindeki işkenceler konusunda ABD Kongresine bir sunum verdi. ABD ile işbirliği için bu konularda adım atmayı planlıyor musunuz?

Beşar Esat: Bunların tamamı tek yönlü ve ciddiyet içermeyen iddialar. Her yerden işkence fotoğrafı bulabilirsiniz. Bunları kim çekti? Belli değil! İddiaları 
gerçekleyen tek bir kanıt yok! Tüm bunlar kanıtsız iddialar!

Foreign Affairs: Ama Sezar’ın fotoğraflarını bağımsız Avrupalı araştırmacılar kontrol etti!

Beşar Esat: Hayır, onları Katar finanse ediyor ve de “bilinmeyen bir kaynak (anonymous)” dediler. Peki, bu işkencenin isyancılar tarafından yapılmadığından 
nasıl emin olacağız? Örneğin, ilk yayımlanan fotoğrafların Irak ve Yemen’e ait olduğu anlaşıldı. İkincisi, özel olarak ABD, genel olarak Batı insan hakları 
konusunda nutuk atacak bir konumda değildir. Bölgedeki ölümlerden sorumlu onlardır. Irak’ta ABD, Libya’da İngiltere, Yemen, Mısır, Tunus’taki ölümler… Tüm 
sorunların kaynağı ABD’dir! Uluslararası hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararlarını ayaklarının altına alıp ezen onlardır; biz değiliz!

Foreign Affairs: Bunlar doğrudur ya da değildir ama ayrı konulardır. Biz sizin hükümetinizin sorumluluğundan bahsediyoruz!

Beşar Esat: ABD bizi suçluyor ve bizim de bir cevabımız var! “Bizim hiçbir sorumluluğumuz yoktur” demiyorum. Ama sizinkiler hâlâ sadece iddia (allegation)! 
Eğer benden cevap istiyorsanız, sağlam, ispat edilmiş ve gerçeklenmiş (concrete, proved, andverified) bir şeyi önüme koyun!

Foreign Affairs: ABD-İran nükleer görüşmelerinin Suriye’ye nasıl bir yansıması olur! İran görüşmelerin seyrine bağlı olarak ABD’ye bir jest yapmak için 
Suriye’ye olan desteğini azaltmaz mı?

Beşar Esat: Olmaz! Çünkü iki konunun birbiriyle hiçbir ilgisi yok ve İran da bunun farkında! İkinci söylediğiniz hakkında bir bilgim yok! Bilgimin olmadığı 
bir konuda yorum yapamam!

Foreign Affairs: Savaşın sizin açınızdan iyi gittiğini söyleyebilir misiniz? Bağımsız kaynaklar sizin hâlihazırda Suriye topraklarının yüzde 45-50’sini 
kontrol edebildiğini söylüyorlar!

Beşar Esat: Bir kere olaya öyle bakmayın. Biz ayrı bir devletle harp etmiyoruz. Biz yabancı teröristler tarafından desteklenen Suriyeli teröristlerle 
savaşıyoruz. Bir tür bize karşı Gerilla savaşı sürdürüyorlar. Olay toprak meselesi değil! Suriye ordusu hangi cepheye yüklendiyse, orada ilerledi! Ama her 
zaman her yeri hiçbir ordu denetleyemez! Savaşın iyiye mi gittiğini sorarsanız, şunu derim: “Her harp kötüdür. Her zaman kaybedersiniz, her zaman yıkım vardır!” 
Peki, biz bu savaştan ne kazandık. Suriye halkı teröristleri reddetti; hükümetini ve ordusunu eskisinden daha güçlü olarak destekledi. Toprak 
kazanmaktan önce Suriye halkının kalbini ve gönlünü kazanmayı konuşmalıyız. Geriye kalan ise lojistik ve teknik bir meseledir ve sadece zaman söz konusudur. 
Ama bu milli anlamda kaybettiklerinizin olmadığı anlamına da gelmiyor. Hayatları yitirdik, alt yapımız tahrip oldu; savaşın çok kötü sosyal yansımaları var!

Foreign Affairs: Sonuçta isyancıları askeri olarak yenecek misiniz?

Beşar Esat: Dışarıdan gelen terörist ve malzeme akışı kesilirse, kolayca sonuca ulaşırız. Bugün bile askeri olarak bir sorunumuz yok! Problem şu ki, başta 
Türkiye olmak üzere hâlâ sürekli bir destek var!

Foreign Affairs: Yani Türkiye en çok endişe ettiğiniz komşunuz!

Beşar Esat: Kesinlikle! Özellikle lojistik açıdan. Teröristleri Suudi Arabistan ve Katar finanse ediyor ama Türkiye kanalıyla.

Foreign Affairs: Suriye eski haline dönebilecek mi? Bir, bütün, sınırlarını kontrol edebiliyor, barış içinde yaşayan laik bir ülke!

Beşar Esat: Haritaya bakınca her köşede Suriye ordusunu görüyorsunuz. Her yerde değil, her köşede! Kuzeyde, güneyde, batıda, doğuda, ortada.Eğer, 
birleştireceğinize inanmazsanız, oralara göndermezsiniz! Ordu, Suriye’nin bütün farklı katmanlarını temsil ediyor. Başka çaremiz de yok! Başaramazsak yangın 
bütün komşu ülkelere yayılır. Atlantik’ten Pasifik’e etkileri olur!

Foreign Affairs: Başkan Obama’ya bir mesaj gönderme şansınız olsaydı, ne derdiniz?

Beşar Esat: Her Amerikalıya şunu sorardım:
 “Suriye’deki, bizim bölgemizdeki teröristleri desteklemenin size ne faydası var?” Birkaç yıl önce Mısır’da ve diğer ülkelerde 
“Müslüman Kardeşleri” destekleyerek ne elde ettiniz? 
ABD sorunlu ülkelerin gerçek temsilcileri ile değil, kuklalar ve karıştıran devletler ile konuşuyor. Bu kadar ileri bir ülke iken politik sahada nasıl bu kadar kötü olabilirsiniz? Bu  bir çelişki. Bunları ABD halkı analiz etmeli ve sorgulamalı! 
Niye her harpte başarısız oluyorsunuz? Harbi çıkarabilir, problemler yaratabilir ama onları çözemezsiniz. İşte İsrail-Filistin sorunu. Barış sürecinde 20 yıl 
geçti; ortada bir şey yok! Hâlbuki siz büyük bir ülkesiniz!

Foreign Affairs: Suriye özelinde daha iyi bir politika nasıl olabilir?

Beşar Esat: Ortadoğu’da istikrar önemli. Suriye Ortadoğu’nun kalbidir. Herkes bunu bilir. Ortadoğu hasta olursa tüm dünyada istikrar bozulur. 1991 yılında 
Barış Süreci başladığında çok ümitliydik. Bölgedeki politikalar barışa hizmet etmeli, terörizme karşı olmalı, laik tabanı güçlendirmeli, ekonomilere katkı 
yapmalı, insanları geliştirmeli, tıpkı sizin ülkenizde olduğu gibi… ABD’den bunları bekliyoruz; savaşlar çıkarmasını değil! Harp etmek sizi süper güç 
yapmaz!

DEĞERLENDİRME:

Şimdi de bu tarihi mülakatta geçen dikkat çekici konuları analiz etmeye çalışalım:

Beşar Esat’ın Clausewitz’in (1780-1831) “Harp Üzerine” adlı ünlü eserindeki savaş-barış ikilemini iyi kavradığını, bu konudaki tarihi süreçleri bildiğini 
anlıyoruz! Esat kendini her konuda çok iyi yetiştirmiş, uluslararası dengelerin ve kendi gücünün sınırlarının farkında!Devlet teorisini, diplomasiyi, uluslararası hukuku ve jeopolitik disiplini biliyor.Suriye devletinin ve milletinin birlik ve bütünlüğünü onurlu bir şekilde korumak üzere sağlam dayanak lar arıyor. Hem kendinin hem de Batı’nın zayıf yönlerini ve sınırlamalarını kavramış görünüyor! Zeki ve derinliği olan bir lider. Üstelik çok da cesur!

Batılı her zaman olduğu gibi, belki de farkında olmadan ve gerçekten inandığı için kendi doğrularını genel doğrular olarak sunuyor. Askeri ve siyasal 
olaylarda hiçbir kurala kendini bağlı hissetmiyor. BM’nin yerleşik kurallarına, uluslararası hukuka ve iki bağımsız ülke arasındaki ilişkilere zerre kadar değer 
vermiyor. Ülkelerin toprak bütünlüğüne karşı en ufak bir saygısı yok! Elindeki maymuncuk, insan hakları ihlalleri! Böyle bir ihlal yoksa kendisi yaratıyor! 
Onunla her kapıyı açabileceğini düşünüyor.

Bir konu bence çok önemli! Her taraftan sıkıştırılan Beşar Esat ne diyor: “Hükümet dâhil hiçbir kesimin tüm milleti ilgilendiren bir konuda karar hakkı 
olamaz!” O zaman soralım! Niçin ülkemizdeki açılım süreci bir halk oylaması ile Türk milletinin önüne getirilmiyor? Bu konunun ülkemiz açısından da ne denli 
önem arz ettiğine önümüzdeki dönemlerde tanık olacağız!

Esat’a göre, ortada IŞİD ve El Nusra’dan başka ciddiye alınacak bir grup yok. Bu konudaki fikirleri de yerleşik kalıplara meydan okuyor: Diğerlerine ABD Başkanı 
bile “fantezi” diyor! Sorun bunlara yönelik dış destek! Siz eğer samimi olsaydınız, BM Güvenlik Konseyi kararını uygulatıp sorunu çözerdiniz. Sizin 
amacınız başka! Bu kapsamda, “Eğit-Donat” programlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Irak anayasası ile ilgili sözler oldukça çarpıcı. Esat diyor ki o bölücü anayasa ortada dururken, Irak asla gün yüzü görmez! Türkiye’deki anayasa çalışmaları na da bu açıdan bakmalıyız!Türk milleti olarak anayasa konusunda özellikle uyanık olmalıyız!

ABD’nin IŞİD ile olan etkileşimini, her kesim kendi duruşuna göre, savaş /kontrollü savaş /ilkesel mücadele/insanlık için savaş /danışıklı 
dövüş/tiyatro/savaş oyunu/kirli savaş/tuzak kurma/Kürtler ve Sünnilerin önünü açma vb. şeklinde tanımlayabilir. Diğer taraftan Esat’ın bu konuda söylediği 
başka bir şey daha var: “Ne zaman teröristler karşısında ilerleme sağlarsak, İsrail’in saldırısına maruz kalıyoruz!” Bu beyan tabii ki teyide muhtaçtır.Ancak 
sonuçları itibarıyla ülkemizi doğrudan etkileyecek bu tür konular üzerinde Türk devlet yetkilileri uzun uzun düşünmelidir!

Esat, IŞİD ile yapılan savaşa bir devlet perspektifi ile yaklaşıyor. Diyor ki, burası Suriye devletinin egemenlik alanı! Eğer karada bir savaş verilecekse, benim Ordu’mu niçin düşünmüyorsunuz? Ayrıca, “ülkesinde ABD askeri görmek istemediğini” açıkça vurguluyor.Esat, burada da temel bir uluslararası hukuk 
kuralını hatırlatıyor. Suriye dağ başı değil. BM’nin tescil ettiği bağımsız bir ülke. Ülkemde izinsiz askeri girişimlerde bulunarak yasa dışına çıkıyorsunuz! 
Sizin niyetinizin ne olduğu belli değil!

Esat’ı hiç kimse sevmek zorunda değil! Ama burada, kaba tehdide rağmen ülkesinin onurunu koruyacak şekilde verdiği cevabın altını çizmeliyiz: “Ülkeme soktuğunuz eli silahlı kişiler (ABD’nin eğitip donatacağı 5 bin kişi) ile ne pahasına olursa olsun savaşırım!”

Amerika kıtasının keşfinden itibaren kendinden olmayan insanları böcek gibi ezen, bu kıtanın asıl sahiplerinin kökünü kurutan, afyon yasağı koyduğu için 
Çin’e savaş açan, askeri gereklilik olmamasına rağmen şehirlere atom bombası yağdıran saldırgan ve ırkçı bir kültürün, mazlum insanları insan hakları ihlali 
ile suçlaması insanlığın en büyük dramlarından birisidir. Bilinen, ama “uluslararası ilişkilerde duygusallık olmaz!” diyerek susan ve sineye çeken 
ilkesiz kesimlerin aksine, Esat bu gerçeği pişkin Batılının yüzüne çarpıyor!” Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi kararları ve uluslararası hukuku çiğnediğinize göre, 
“siz de bu işin içindesiniz ve sorumlusunuz!” mesajını güçlü bir şekilde veriyor.

Beşar Esat’ın gündeme getirdiği dikkat çekici bir konu daha var! Diyor ki Suriye bir başka devletle harp etmiyor. O zaman, “toprakların yüzde 50’sini denetim 
altında tutuyor” diyorsanız, diğer yüzde 50 teröristlere mi ait oluyor?  Son kerte ince bir üslupla ABD’ye şu mesajı veriyor: “Farkındayım, ülkemi bölmek 
istiyorsunuz!”

Türkiye olarak bu röportajı enine boyuna incelemeli ve ülkemizi de yakından ilgilendiren güney bölgemizdeki sorunlar karşısında, devletimizin yüksek 
menfaatlerini gözeten politikaların saptanma sürecinde yukarıdaki hususları dikkate almalıyız.


Uzman Hakkında
Soner Polat
İstihbarat


Uzmanın Diğer Yazıları

  Beşar Esat’ın ABD Devletinin Üst Aklı İle Nefes Kesen Satranç Oyunu 
  ABD Küresel Düzeyde Savaşı Hangi Vasıtalarla Sürdürecek! 
  Ege Sorunlarının Çözümündeki Zorluklar, Yunanistan’ın Türkiye’ye Karşı 
  Batı’nın Duvarı Olmasından Kaynaklanmaktadır 
  Bir Yabancı Gözüyle Sözde Ermeni Soykırımının Sosyo Genetik Kodları 
  Büyük Kürdistan, Erişilebilir Bir Hedef Mi, Yoksa Bir Ütopya Mı? 
  Jeopolitik İntihar 
  ABD’nin Küresel Jeopolitik Mücadelede Yeni Yöntemi: Finansal Savaş 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder