6 Mart 2019 Çarşamba

Ortadoğu Güvenlik Raporu 2017. BÖLÜM 2

Ortadoğu Güvenlik Raporu 2017. BÖLÜM 2





Middle East Security Report, 2017

c) Irak ve Katar Krizleri 

Haziran 2016’da Felluce’nin DEAŞ teröründen arındırılması, Irak için devlet egemenliği ve Ortadoğu güvenliği için en önemli gelişmelerden birisiydi. Felluce için yapılan operasyonda Irak ve Ortadoğu gündemine yeni katılan bir tartışma konusu ile Ayetullah Ali Sistani öncülüğünde kurulan Haşdi Şabi hareketi ve onun 30.000’e ulaşan askeri kadrosu oldu.15 

Irak’ta yürütülen operasyonlarda ABD ve Irak hükümetini sıkça karşı karşıya getiren bu stratejik değişim parametresi, Irak hükümetinin Şii elitleri ve dolayısıyla İran’la olan ilişkilerinde de farklı bir boyut açmış oldu. Haşdi Şabi hareketi Ortadoğu’daki mezhep çatışmasını körükleyecek yönde bir potansiyel duruş sergilemektedir. Suudi Arabistan ve ABD, Irak Başbakanı Abadi üzerinde hakimiyet kurma konusunda İran ile mücadele yürütürken; İran, ilgisini çıkarları ile daha çok örtüşen Haşdi Şabi hareketinin kalıcı olmasına yönlendirdi.16 Bu süreç, Irak hükümetinin Haşdi Şabi unsurlarını Paramiliter 2. kategori ordu 
olarak tanımasıyla İran adına olumlu sonuçlanmış oldu.17 Musul’un da DEAŞ teröründen temizlenmesi ile birlikte Irak’ta DEAŞ tehdidi çok minimal düzeylere inerken, devlet egemenliği ve şiddet tekeli bu kez de Haşdi Şabi kuvvetlerinin varlığı nedeniyle Bağdat’ın kontrolüne tam anlamıyla geçmedi. 

2016-17 dönemi içerisinde, Ortadoğu bölgesel güvenliği adına en anlamlı stratejik değişimlerden birisi de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin, Türkiye’nin şiddetli tepkisine rağmen Eylül 2017’de gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumu oldu.18 Bu gelişme uzun zamandır her iki tarafa da olumlu katkısı olan Türkiye-IKBY stratejik ortaklığını zedelerken, Bağdat’ın tartışmalı bölgeleri tekrar kontrolü altına almasının önünü açtı. Bunlara örnek olarak, Kerkük petrolünün İran üzerinden satılmaya başlanacağı ve Türkiye’nin, IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin istifa etmesi ile sonuçlanan süreçte, IKBY ile zedelenen stratejik 
ortaklığı gösterilebilir.19 

Türkiye’nin Ortadoğu’da stratejik müttefiklerinden birisi olan Katar’a dair de 2016-17 döneminin sonlarına doğru önemli gelişmeler yaşandı. ‘Vizyon 2030’ çerçevesinde daha şahin bir Suudi dış politikası şekillenirken, Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz’in oğlu Muhammed bin Selman veliaht oldu.20 Suudi Arabistan’a anti-İran ve radikalizm karşıtı mücadelede lider bir rol biçen bu yeni yol haritasının ilk adımı ise Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in, bölgede terörü destekleyor gerekçesiyle Katar’a karşı ambargo başlatmak oldu.21 Katar krizi Körfez işbirliğini derinden etkileyen bu denli şahin bir dış politikanın, Ortadoğu’ya istikrar getirmeyeceği ise oluşan çatışma potansiyeli ile ortaya çıktı. Ankara bu gelişmeler karşısında en baştan itibaren Katar’ın yanında yer aldı ve Katar’da 3 bin kişi kapasiteli askeri eğitim üssünün açılışını gerçekleştirildi.22 

Katar krizinin Ortadoğu güvenlik kompleksine en stratejik etkilerinden birisi son dönemde olumlu yönde gelişmeyen Suudi Arabistan-Mısır ilişkilerinin tekrar dostluk eğilimine dönmesi oldu. Kızıldeniz’in Akabe Körfezi’ndeki Tiran ve Sanafir adalarının, Suudi Arabistan’a devredilişi süreci iptal olmuş olsa da bu iki ülke hem ABD ile bozulan ilişkileri hem Katar konusundaki işbirliği, hem de Rusya’ya yakınlaşma çerçevelerinde çıkar ortaklıkları oluşturdu. Ancak, Mısır’da yeni kurulan hükümet konsolidasyonunu, Müslüman Kardeşlere ve DEAŞ’e karşı yürütülen operasyonları daha öncelikli bir stratejik skalaya oturtmaktadır. Kahire yönetimi ile Ortadoğu’da en temel stratejik tehdidin İran olduğunu savunan Riyad yönetimi bir tehdit ortaklığı zeminine sahip olmadığından, İran karşıtı kampa Mısır’ın henüz dâhil olmadığı söylenebilir. 

Katar krizi, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında çok derin anlaşmazlıklar oluşturmadı. Türkiye,  Kuveyt ve Umman’ın iki kampa da yakın olduğu bir İran-Suudi Arabistan rekabeti Ortadoğu güvenlik kompleksinin en etkili stratejik değişim parametrelerinden birisi oldu. 

2. Suudi Arabistan-İran Bölgesel Rekabeti 

Riyad ve Tahran arasındaki gerilim 2016-17 döneminde sıfır toplamlı bir oyun gereği iki tarafı da yıpratmaya devam etti. Her iki taraf da mezhepçiliği ön plana çıkararak, Ortadoğu güvenlik kompleksini Şii-Sünni parametreleri üzerinden iki kampta toplama ve bu kamplara liderlik etmeye yönelik stratejiler izlerken bu şahin dış politika anlayışı bölgesel istikrar adına olumsuz gelişmeler için platform görevi gördü. 2016 yılında Suudi Arabistan 20 ülkenin askerinin katılımıyla gerçekleşen Kuzey Fırtınası ortak askeri tatbikatıyla İran’a güç gösterisinde bulunurken; İran, Avrupa’da dondurulmuş olan 100 milyar dolarlık varlığını 
almaya çalışması, menzili giderek artan balistik füze denemeleri ve Rusya’dan tedarik edilen S-300PMU-2 uzun menzilli hava savunma sistemleri ile buna karşılık vermeye çalıştı.23 

2016 yılında 63 milyar dolar ve 2017 yılında 76 milyar dolar savunma bütçesine sahip olan Suudi Arabistan, aynı dönemdeki İran (2016-15.9; 2017-16) savunma bütçesinin yaklaşık 5 katı büyüklüğünde askeri yatırım yaptı. Suudi Arabistan, İran’dan oldukça fazla askeri yatırım yapsa da İran ekonomik olarak bu düzeylerde besleyemediği savunma sektöründeki açığı Rusya ile geliştirdiği yakın stratejik ortaklık ile nispeten kapatmaya çalıştı. 

En önemli stratejik değişim parametrelerinden birisi olan İran-Suudi Arabistan rekabeti, bölgesel güç dinamikleri bağlamında ele alındığında, Ortadoğu’nun en etkili jeopolitik rekabeti olmaya devam etti. Suriye ve Irak’ta, İran’ın daha fazla nüfuz sahibi olduğu, Suudi Arabistan’ın ise statükoya karşı çıktığı bir durum gözlemlendi. Yemen ve Katar krizlerinde ise Suudi Arabistan daha saldırgan bir tutum takınırken, İran daha savunmacı bir pozisyonda yer aldı. Bu rekabet, Ortadoğu bölgesel güç dengesinden enerji politikalarına kadar birçok alanda bağımsız değişken olarak hareket ederek bölgede birçok değişikliğin temel sebebi olarak tezahür etti. Suudi Arabistan, Rusya ile daha ılımlı bir politika izlemeye başlayıp S-400 HSS için görüşmelere başlasa da bu bölgesel rekabetin daha uzun süre Ortadoğu bölgesel güç dinamiğini şekillendirmesi beklenmektedir. 


Ortadoğu Ülkelerinin Savunma Bütçeleri (Milyon $) 



4. Tablo 1: Ortadoğu Ülkeleri Savunma Harcamaları: 
SIPRI ve Military Balance 2017 esas, IHS Jane’s Defense29 Tali Kaynak olarak kullanılmıştır. 
* Yazarın araştırmaları sonucunda minör değişiklik içerir.30 


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder