9 Mart 2019 Cumartesi

ÜÇ KERE BÜYÜK HERMES İDRİS PEYGAMBER, BÖLÜM 3

ÜÇ KERE BÜYÜK HERMES İDRİS PEYGAMBER, BÖLÜM 3




Gnostisizm, dünyevi varoluşun ve genelde Kozmos’un tümüyle negatif sayılması, dünya ve insan varoluşu üzerindeki toplumsal, siyasal ya da kozmik kudretlere ilişkin her türlü talebin reddi üzerine temellenmektedir. Kötümser bir ruh halinden doğan Gnostisizm, kötülüğün varlık nedenini açıklama çabası içindedir32. 

İnsanların ay-üstü âlemin acımasız hükmünden, ancak gnosis (irfan) aracılığıyla özgürleşebileceklerini savunan Gnostisizm, en yetkin sözcülerini Edessa (Urfa), Antioch (Antakya), Ephesus, İskenderiye ve Roma’da bulmuştur. Tüm gnostik tarikatların ortak yönü, yukarıdaki dünyanın gizlerini açıklayan ve yalnızca seçilmişlere selamete erişme olanağı sağlayan, kimi ayrıcalıklı bireylere gizemli biçimde vahyedilmiş bilgi ya da Gnosis’in koruyucusu oldukları savıdır. Hermetik gelenek, Mısır dini ile Gnostisizm arasındaki kayıp halkadır. O devrin bilginlerine göre, nefse hakim olmanın kudretini elde etmek için beden, ruh ve fikrin bütünüyle değişmesi ve her türlü kötülüklerden tamamen arınması gerekmekteydi ki bu da ancak kalbi, aklı ve iradeyi terbiye etmekle mümkündü. Bu seyr ü sülük yolunda insan, ruhunda mevcut olan ince hisleri uyandırıp zenginleştirebilirdi. Derin ve samimi bir cehdden sonra insan kâinatın Batıni 
kuvvetleriyle içsel bir irtibat kurabilirdi. Ancak bu dereceye ulaşan kişi başkalarını irşad edebilirdi33. 

Esas olarak Neo-Platonculuk, Gnostisizm ve Hermetizm olarak tezahür eden ve nihai ürününü Hıristiyanlıkta bulan bu arayışlardan34; 

- Neo-Platonculuk, derin maneviyatçılığı, Platon düşüncesi ile bağlantısı ve 
biçimlenişinden kısa bir süre sonra İmparatorluk otoritelerini ve özellikle de senatoryal kesimi rahatsız eden yükselen Hıristiyanlığın tek alternatifi olarak algılanması nedeniyle, Klasik çağın bir kalıtı olarak Roma soylularınca benimsenerek desteklenmiş gözükmektedir. 

- Gnostisizm ise, çağdaş araştırmacılarca, ağırlıklı olarak, kendi kökenlerine 
yabancılaşarak Helenleşmiş, ancak yine de Helenistik ortamda kendilerini uyumsuz hisseden diyaspora (özellikle İskenderiye) Yahudilerinin bir ürünü olarak yorumlanmaktadır. 

- Hermetizm ise bu iki akımdan farklı olarak, daha az yapılanmış, daha muğlak bir malzeme olarak görülmelidir. Hıristiyanlığa yer yer eklemlenebilen Neo-Platonculuk ve Gnostisizm’in tersine Hermetizm, içindeki tek tanrıcı argümanlar sayesinde kısa bir süre Kilise Babaları’nca dikkate alınmakla birlikte, Hıristiyan düşünsel dünyası için ‘dışsal’, yani ‘Pagan’ olarak kalmış ve böyle mahkûm edilmiştir. 

 Hıristiyanlık ve Hermetizm.. 

Antikçağın sona ermesiyle birlikte, Hermetizm kendisini besleyen toprağından 
koparıldı. Roma İmparatorluğu, daha doğru bir anlatımla Doğu Roma, 5. yüzyılda çöktü. Clovis, Hristiyanlığı seçti ve Avrupa’nın jeopolitik ağırlık noktası Alplerin kuzeyine kaydı. 529’da, Atina felsefe okulu Jüstinyen tarafından kapatılınca, antikçağ’da sembolik anlamda sona erdi. Antikçağ geleneklerinin bitmesiyle, Hermetizm yaşama şansını kaybetti. Şayet Hermetizm, kendisine kültürel bilinç içinde yer bulduysa nedeni Kilise Babalarının onu benimsemesi ve Arap bilginlerin Hermes Trismegistos resmini özenle korumalarıdır. Karanlık 
Ortaçağ’da Hermetizm antikçağın Hıristiyanlık dogmasının gölgesi altında kaybolmuştu. 

Ortaçağ’da Augustinus “Tanrı Devleti” adlı eserinde, Hıristiyanlıklar Hermetizm arasında herhangi bir bağlantı kurmanın mümkün olamayacağını söylemişti35. Augustinus, Hermetizmi büyücülük ve Pagan putperestliği olarak algılamıştı. Yüksek ve Ortaçağ’da birçok eser Arapçadan Latinceye çevrilince, Mısırlı bilge Hermes Trismegistos’un resmi yeniden ortaya çıktı. 

Erken Yeniçağ’da Hermetizm, Hıristiyan inancını tanıyan bir öğreti olarak dikkat 
çeker. Yukarıda içerikleri verilen Hermetica’ların Batı düşünce tarihinde ilk çevrisine Ficino (Marsilius Ficinus36) tarafından yapılan ve 1483’te Venedik’te basılan Poimandres ile başlanır. Hermetizmin Rönesans çağında yeniden keşfedilmesinin önde gelen ismi Cosimo de Medici oldu. Gerçek dinin ne olduğu sorusu 16. yüzyılda giderek önem kazandı. Sapkınlık toplumsal bir yara halini almıştı. “Cadıların ateşe atılması” genellikle geç Ortaçağ’da değil erken Yeniçağ’da görülen bir ceza yöntemiydi37. Hermetik metinlerin çevrilmesiyle 17. yüzyıla kadar etkisi sürecek Hermetizmin Rönesans dönemi başladı. Rönesans filozofları büyük ölçüde Corpus Hermeticum’a dayanırken, Paracelsizm yanlıları Zümrüt Tabletleri, Hermes Trimegistos’un en önemli kanıtı olarak görürler. Hermetizm öğretisi Rönesans’ın elinde profan hale geldi ve iç boyuttaki ilerleme metotları için dış boyuttaki teknolojik, bilimsel ilerlemeler için bir ilham kaynağı oldu. Okült bilimler, maji, astroloji, simya, farklı doğrultuda çatışmaya başladılar. Rönesans’ta bir hedef kayması oldu ve bu ilimlerin tecrübeye verdikleri önem yanlışlıkla deneysel ilimlerin doğmasına sebebiyet verdi. Daha 
sonra da deneyciler dini prensibi bir kenara iterek sadece yaptıkları deneyi kutsallaştırmaya, bir müddet sonra da bunun teorisini yapmaya başlayacaklardır38. Rasyonalist gelişmeler gittikçe hız kazanır. Hermes’in ruhta gerçekleştirmeyi düşündüğü devrim (dönüşüm), Rönesans aydınlarınca dışta yapılmaya çalışılır. İlk dönemlerin kutsal ve bütüncül simya anlayışı, modern kimyaya; astroloji anlayışı, modern astronomiye; maji anlayışı, modern 
bilime dönüşecektir. 

1554 yılında Turnebus tarafından Paris’te Grekçe orijinal metinler yayımlanır 
(Ermeniceye de çevrilmiştir). Hermetica’lar en baş dini metinlerden sayılır. 1643’te Hollanda diline, 1706’da Almancaya çevrilir. İlk İngilizce çeviri Arapçadan 1650 yılında yapılır. 

Hermetik düşünceler, kıta Avrupa’sından Britanya adalarına ulaşır. Thomas More, 

Ütopya’sında bu doğrultuda bir yaklaşım sergiler. Tommaso Campanella, Güneş Ülkesi isimli eserinde açıkça Hermetik motifler kullanır. Dönemin diğer düşünürleri Agrippa, Robert Fludd ve Athanasius Kircher’in Hermetizmi müdafaaları hararetle sürer39. 1614 yılı Isaac Casaubon’un Londra’da yazdığı makaleyle, Hermetizm tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. Casaubon’a göre Hermetik metinler Mısır’a ait bilgelikleri içermiyor, Hıristiyanlık sonrası ortaya çıkan Platoncu ve Hıristiyan felsefelerini değersiz yazı örneklerinden 
oluşuyordu. Casaubon, Corpus Hermeticum ile Hıristiyanlığın birçok noktada içeriksel benzerlikler gösterdiğini yani İncil’e dayandığını ve daha geç bir zamanda yazıldığını söylüyordu40. Sahte bir Hermes, Hıristiyanların kendi öğretilerini putperestlere tanıtma amacıyla metinleri yeniden kaleme almış, metinler Eski Mısır ile bağlantısını koparmıştır41. 




Tablo: Hermetizm Kronolojisi 

17. yüzyıldan itibaren Hermetizm artık bilim, egemenlik ve teolojinin başarılı 
birlikteliğini temsil etmemektedir. Gerek İncil ve Luther’in bağnazlara karşı aldığı tavır gerekse modern bilimlerin ortaya çıkışı bu çok eski bilgelik geleneğini geniş ölçüde yıktı. Hermes Trismegistos, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Masonluk (özellikle Gül Haçlılara dâhil olanlar) içinde de özellikle aydınlanma kurumu içinde önemli bir rol edinmeye başlar. 20. yüzyıl ile birlikte Batı’da Hermetizmin asıl, bozulmamış esprisine bir yönelişin olduğu görülmektedir. 1884’de Dublin’de “Hermes Society” kurulur. Teofizist G.R.S. Mead, 1900’lerde Hermetizmi yorumlayan yazılar yazar. Rose-Croix, Golden Dawn gibi diğer bazı 
okült cemiyetler, gerçek Hermetizmin kendileri olduğunu iddia ederler42. Ezoterik Hermetizmin mirasçılarından Julius Evola (1898-1974) için Hermetizm, “simya” demekti çünkü Ortaçağ’da ve Rönesans’ta Hermetik “simyacı gelenek ile tamamen iç içeydi.” Simyanın kökeni kimya, yani maddelerin pratik kullanımı için değişmesi değil, “gizem bilgisiydi”. Evola’ya göre şayet bir dünyanın yaradılışı öteki dünyada gerçekleşti ise bu tanımlanamaz. Günümüzde Batı’da “Hermetik düşünce” denildiğinde daha çok astroloji, simya, maji ve okült bilimler anlamındaki vulgar Hermetizm anlaşılmaktadır. Rene Guenon’a göre; bu ekoller Üst Prensip’i (tradisyon) ihmal ettikleri için en nihayetinde, olsa olsa bir 
takım küçük bilgeliklerle uğraşmaktadırlar ve orijinalinden sapmışlardır43. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

31 Martin Erbströsser, Heretics in the Middle Ages, Akademia Verlag, (Leipzig, 1984), 16. 
32 C.J. Bleeker, The Egyptin Background of Gnosticism, U.Blanchi (Ed.), Le Origin dello Gnosticismo, (Leiden, 
1967), 234. 
33 Nurettin Necdet Evin, Eski Mısır’da Tasavvuf ve Sülük, Mimar Sinan, 30-45. Aktaran; Kılıç, a.g.e., (2018). 
34 Mahmud Erol Kılıç, Hermesler Hermesi, İslam Kaynakları Işığında Hermes ve Hermetik Düşünce, Sufi Kitap, (İstanbul, 2018). 187. 
35 Ebeling, a.g.e., (2017), 73. 
36 Marsilius Ficinus (1433-1499): 15. yüzyılın en önemli Neo-Platoncularındandır. Rahip olduğu halde hiçbir 
zaman Hristiyanlıktan söz etmemiştir. Hristiyanlara hararetle Platon’u okumalarını tavsiye etmiş ve hatta kendi 
kilisesinde onun eserlerinden bazı parçaları dua yerine okutmuştur. Düşünceleri için bakınız; Cemil Sena, 
Filozoflar Ansiklopedisi, C.II, Remzi Kitabevi, (İstanbul, 974), 132-134. 
37 Richard Von Dülmen, Hexenwelten: Magie und Imagination vom 16.-20. Jahrhundert, Fischer Taschenbuch Verlag, (1994), 78-96. 
38 Rönesans döneminde Hermetica’lar yirmi iki baskı yapar. 
39 “Hermetica”, a.g.e., 110-113. Ayrıca Batı düşüncesi tarihinde Shakespare, Bacon, Dante, Goethe, Mozart gibi 
bazı isimlerin bu felsefeden önemli ölçüde etkilendikleri söylenir. Müzikte, mimaride, resimde, şiirde bu tesirler 
açıkça görülür. 
40 Anthony Grafton, Protestan versus Prophet: Isaac Casabubon on Hermes Trimegistus, Defenders of the Text, 
(Harvard University Press, 1991), 86. 
41 Ebeling, a.g.e., (2017), 138-139. 
42 Rene Guenon, Formes Traditionalles et Cycles Cosmiques, Gallimard, (Paris, 1970), 121. 
43 Rene Guenon, Aperçus sur L’imitation, Editions Traditionnelles, (Paris, 2004), 65. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder