6 Mart 2019 Çarşamba

Ortadoğu Güvenlik Raporu 2017. BÖLÜM 3

Ortadoğu Güvenlik Raporu 2017. BÖLÜM 3 



3. Savunma Harcamaları 

Ortadoğu’nun savunma harcamaları, 2016-17 döneminde DEAŞ’e karşı 
yürütülen operasyonlar, Suriye Krizi, Yemen iç savaşı, Suudi Arabistan-İran 
bölgesel rekabeti gibi başat faktörlerin etkisinde artmaya devam etti. 
Tablo 1’de bölgesel savunma harcamaları azalıyor gibi görünse de bu nominal bir azalmadan kaynaklanmamaktadır. 
Gözlemlenen bu azalmanın sebebi, Katar’a dair verilerde olan belirsizlik ve Türkiye’ye dair verilerin dolar bazlı  hesaplanmasıdır. Bu dönemin en dikkat çeken savunma bütçesi, azalan petrol fiyatlarına rağmen yüksek seyrini devam ettiren Irak savunma bütçesidir. Bunun temel sebepleri Ninova eyaletinde DEAŞ’a karşı yürütülen ve Irak’a ciddi bir maliyet oluşturan operasyonlar, Kuzey Irak’la yaşanan bağımsızlık sorunu ve ülkede kapasiteleri giderek artan paramiliter güçlerdir. 

Suudi Arabistan, Ortadoğu bölgesel savunma harcamasında en büyük paya sahiptir. Bölgesel savunma harcamalarının %41’i Suudi Arabistan’a aittir. Arap isyanlarının ortaya çıkışından önce başlayan modernizasyon ve kapasite arttırma planları, Donald Trump’ın ABD başkanlığına gelmesiyle son safhasına geldi. Ancak bu düzeyde harcamaların çok daha uzun süreler devam etmesi konusunda hem Suudi Arabistan yönetiminde hem de uluslararası araştırma kuruluşlarının öne sürdüğü dikkate değer soru işaretleri var. 

Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu içerisinde savunmayı yerlileştirme planları ve ekonomiyi çeşitlendirerek dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflediği bilinmektedir. Aynı stratejileri takip eden BAE gibi Suudi Arabistan da 2023 sonrası (110 milyar dolarlık anlaşmalar dâhilinde teslimatın sona ereceği) dönemde savunma harcamaları daha sürdürebilir düzeylere doğru çekmeye çalışacaktır. 

Ortadoğu ülkelerinin GSMH’lerinde savunma harcamalarının oluşturduğu pay incelendiğinde, Umman, Suudi Arabistan, Irak, İsrail, Cezayir ve İran’ın güvenlik postürlerini önceledikleri açıkça görülmektedir. Umman, Suudi Arabistan ve Irak GSMH’lerinin yüzde %10’undan fazlasını savunma harcamalarına ayırarak öz-savunmacı bir güvenlik duruşunu sergilemişlerdir.31 Suudi Arabistan ve Irak’a dair temel sebepler hem önceki hem gelecek bölümde detaylandırılmıştır. Umman ise ordusunu ciddi bir modernizasyon sürecine tabi 2017 Top Defence Security Budgets as % of GDP tuttuğundan ve deniz harbinde ofansif-defansif kapasitesini arttırmaya çalıştığından son dönemlerde GSMH’sinin %10’una yakınını savunma harcamalarına ayırmaktadır. 

Seçilmiş Ortadoğu Ülkelerinin Savunma Bütçelerinin GSMH’deki Payı,


Tablo 2: Ortadoğu Ülkelerinin bazılarının Savunma Bütçelerinin GSMH'deki Payı32 

Tablo 2 detaylı olarak incelendiğine bu üç ülkeyi İsrail, Cezayir, Kuveyt ve İran’ın izlediği görülür. Kaynak verilerinde Birleşik Arap Emirlikleri verileri olmadığından bu tabloda görünmese de BAE, GSMH’sinin %4.68’lik kısmını savunmaya ayırarak öz-savunmacı bölge ülkeleri arasında yer almıştır. Bu tablo Ortadoğu’da sahadan bilgi sahibi olunmadığında dahi, bölgede önemli güvenlik krizlerinin, uzun süredir devam eden düşmanlık desenlerinin ve ülkelerinin bu nedenle kendilerini güvenliksiz hissettiklerinin ampirik olarak ispatıdır. 
Ortadoğu’da bölgesel güvenlik atmosferi böyle gözlemlenirken ülkelere dair güvenlik algıları ve boyutlarına ise ancak ayrık ülke etütleri ile ulaşılabilir. 

5. Türkiye Özelinde Gelişmeler ve Stratejik Ortaklıklar 

Suriye Krizi, Arap Baharı’nın başından günümüze dek Türk dış politikasına etki eden en önemli faktörlerden birisidir. Türkiye, Ayn el-Arab’daki çatışmada sınırında gerçekleşen savaş, Fırat Kalkanı Operasyonu ve Astana süreci sonrasında İdlib’te gözlem noktaları oluşturan ve Suriyeli muhalif unsurlarla birlikte ülkenin kuzeyinde etkili olan bir pozisyona geldi. 2016-17 dönemi içerisinde Ortadoğu’da etkinliği ve nüfuzu Katar Krizi sebebiyle eskisinden farklı bir dengeye oturan Türkiye, bir yandan Suudi Arabistan ile mesafeli ortaklığını sürdürürken; diğer yandan Katar ile stratejik bir ortaklık inşa etti ve Rusya-İran 
ikilisi ile de Suriye’de lehine bir denge kurmaya çalıştı. 

Yerli savunma sanayisini giderek geliştiren ve bu konuda büyük yatırımlar yapan Türkiye, 2016-2017 döneminde birçok yeni savunma unsurunun denemelerini, atış-uçuş testlerini yaparken seri üretimde olan unsurların teslimatları ise devam etti. Örneğin, 280 km. menzilli Kaan balistik füzesi, yakın destek ve gözlem uçağı Hürkuş-C, ilk yerli MALE sınıfı İHA olan ANKA, 140 km. menzilli anti-gemi füzesi Atmaca’nın atış-uçuş testleri yapıldı. Ayrıca öz itişli uçaksavar sistemi Korkut, ANKA İHA, Hürkuş-C, Mini mühimmatlar, SOM-A, SOM-B1 seyir füzeleri ve daha birçok ürün de 2016-17 döneminde seri üretime geçti. 

a) Savunma İşbirlikleri 

Türkiye-Suudi Arabistan askeri işbirliği 2016-2017 yılında pozitif seyrini sürdürdü. Her ne kadar Suudi Arabistan’ın Türkiye savunma ve havacılık ihracatındaki payı oldukça düşük olsa da, ilk 100 savunma şirketi arasında 58. sırada olan ASELSAN ve Tekniyye firmalarının bir araya gelerek %50’şer hisse ve 6 milyon dolar sermaye ile kurdukları Suudi Savunma ve Elektronik Şirketi (SADEC) bu ortaklığın en önemli yansımalarından birisi oldu.33 Suudi 
Arabistan ve Türkiye farklı bir projede Ukrayna ile Antonov AN-132D askeri nakliye uçağı projesinde birlikte çalışmak üzere Tekniyye ve Havelsan A.Ş. üzerinden anlaştı.34 Bu ortaklık Türkiye adına Suudi Arabistan’a güncel durumda çok düşük olan ihracatın arttırılması ve Suudi Arabistan için ise ortak üretim ve teknoloji transferi anlamına gelebilir. Ayrıca Suudi Arabistan’ın ANKA İHA ve ALTAY Ana Muharebe Tankı ve MİLGEM projeleriyle yakından  ilgilendiği ve tedarik için Türkiye ile iletişimde olduğu da iddialar arasında yer aldı.35 

Türkiye-Katar işbirliğinin savunma boyutu Doha’da açılan Tarık bin Ziyad Tabur 
Komutanlığı ve eğitim üssü ile çok önemli bir aşamaya ulaştı. 1000 Türk askerini barındırabilecek kapasitede olan üssün toplam kapasitesinin ise 3000 kişi olduğu bilinmektedir. Türkiye, şimdiye kadar bu üsse çoğunluğu 2016-2017 Katar krizi sonrasında 800’e yakın asker gönderdi.36 Türkiye-Katar savunma ortaklığı BMC tarafından üretilen KİRPİ MRAP (mayına dayanıklı zırhlı personel taşıyıcısından) 1000 adetlik bir paketi kapsayan ortak üretimi için yapılan anlaşma ile daha uzun süreli bir zemine oturdu.37 Havelsan’ın Doha’da inşa ettiği AW139 uçuş simülatörü de Katar ordu mensubu helikopter pilotlarının Türkiye teknolojisi ile eğitim görmesine ve bu anlamda da bir tecrübe transferi olmasına platform hazırladı.38 Bunların yanında Katar, yerli bir savunma üreticisi olan BMC’nin %50’lik hissesini de satın alarak Türkiye ile savunma sanayiinde büyük bir ortaklık kurdu. 

Türkiye’nin-bölge dışı ülkeler ile kurduğu savunma ortaklıklarında ise ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya öne çıkarken, aynı zamanda Rusya ile de bir savunma işbirliği içine girmek için çaba gösterdi. Türkiye havacılık alanında ABD ile olan ortaklığını, yaşanan birçok krize ve türbülansa rağmen şirketler ve kuruluşlar vasıtasıyla devam ettirdi. 2016-17 döneminin en önemli anlaşmalarından birisi, Lockheed Martin’in bir alt kuruluşu olan Sikorsy Havacılık Şirketi ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. arasında 109 Sikorsky T70 nakliye 
helikopterinin Türkiye’de lisanslı olarak üretilmesine dair sözleşmeydi.39 Toplam değeri 3.5 milyar dolar olan bu 10 yıllık anlaşma ile Türk-ABD havacılık sanayi uzun süren bir işbirliği platformu oluşturdu. 

ABD’nin son dönemde en büyük projelerinden birisi olan F-35 bombardıman uçağının gövde kısmını, seyir füzesini ve birçok elektronik aksamını üreten Türkiye projenin önemli bir ortağı haline geldi. Öyle ki Havelsan, ABD’nin en önemli havacılık şirketlerinden birisi olan Raytheon’un 3 yıldızlı tedarikçileri arasına girdi.40 Bunlara ek olarak Türkiye ile İngiltere arasında da milli muharip uçak projesi TF-X için önemli bir teknoloji transferi ve iş birliği platformu oluşturuldu. BAE Systems ve TAI arasındaki işbirliği ve ön çalışma gruplarına, 
yerli bir üretici olan Kale Group (%51) ile Rolls Royce’un (%49) TF-X motoru üretimi adına birleşerek TAEC Uçak Motor Sanayi A.Ş.’yi kurmaları dönemin en büyük gelişmelerinden birisiydi.41 Diğer önemli gelişme ise, Türkiye’nin orta menzilli hava savunma sistemi ihtiyacını gidermek adına Fransa ve İtalya’nın ortak bir teşebbüsü olan Eurosam savunma konsorsiyumu seçilmesi ve bu iki ülke arasında çok önemli bir ortak gelişim sürecine girilmesi oldu. Bu anlaşma kapsamında menzili 100 km’den fazla olan Aster 30 SAMP/T hava savunma füzelerinin ve platformun geliştirilmesi için Eurosam, Aselsan A.Ş. ve 
Roketsan arasında karşılıklı anlaşmalar yapıldı.42 Türkiye gelişen savunma sanayisini ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya ile destekleyerek ithalat ve teknoloji transferleri ile savunmada millileşme politikasını desteklemeye devam etti. 

b) İthalat-İhracat 

Türkiye’nin savunma ithalatının yıllık 2 ile 2.5 milyar dolar civarında olduğu iddia edilirken, 2017 için bu rakamın gelişen projeler ve artan yerli üretim dikkate alınarak yükseldiği iddia edilebilir.43 2012-2016 yılları arasında gerçekleştirilen yaklaşık 9 milyar dolarlık savunma ithalatının %63 gibi çok büyük bir kısmı ABD’ye aittir.44 Senelik bazda ise ABD’den 1 milyar dolar savunma ithalatı yapıldığı istatistik bazlı ampirik veri raporlarından elde edilebilecek 
bir bilgidir. 
Türkiye küresel anlamda 2012-16 döneminde dünyanın en fazla savunma ithalatı yapan 6. ülkesi olarak gözlemlenirken ABD’den sonra en çok ithalat yapılan ülkeler ATAK Taarruz ve Gözlem Helikopteri projesinin ortağı olan İtalya (%12) ve Türkiye’nin birçok deniz gücü projesinde önemli rol oynayan İspanya (%9) olarak gözlemlenmiştir. 

2016-17 döneminin en önemli gelişmelerinden birisi ise Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemi ihtiyacını gidermek amacıyla Rusya’dan S-400 Triumph hava savunma sistemlerini sipariş etmesidir. 2.5 milyar dolar değerinde olan sözleşme bedelinin %45’i Türkiye tarafından depozit edilirken kalan %55’lik kısmı da Rusya’dan alınan kredi ile ödenmiştir.45 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder