29 Aralık 2016 Perşembe

1905-1911 İRAN ANAYASA DEVRİMİ: İNKILAP, İSYAN VE İHTİLAL,



  1905-1911  İRAN ANAYASA DEVRİMİ: İNKILAP, İSYAN VE İHTİLAL,


1905 öncesi dönem, İran için istikrarsızlık-taviz-istikrarsızlık fasit dairesinin giderek daha tahripkâr olmaya başladığı bir devirdir. Harici güçlere verilen tavizlerin en önemlisi, 1890 Mart’ında İran’daki tüm tütünün üretim, satış ve ihraç hakkını bir İngiliz vatandaşına veren tekel anlaşmasıdır. 
Eyüp ERSOY*
Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi  




Meşrutiyet veya İnkilab-ı Meşruta olarak da anılan 1905-1911 dönemi, modern İran siyasi tarihinin gidişatını şekillendiren çok sayıdaki ıslahatın ilk defa tecrübe 
edildiği bir dönemdir. 
Siyasi ve iktisadi harici müdahale ve işgal karşısında, Kaçar hanedanlığının ve idaresi altındaki İranlıların muhtelif yollarla mücadelesinin tayin ettiği bir dâhili karışıklık dönemi olarak 1905-1911 İran Anayasa Devrimi, inkılap ile başlamış, ihtilal ile zayıflamış, isyan ile devam etmiş, bir başka ihtilal ile 
mevcudiyetini sürdürmüş ve bir işgal ile nihayete ermiştir. 

Bu silsilenin gidişatını tespit eden esas etken, başta dönemin Şahları ve hükümetleri olmak üzere çeşitli kanaatlerden İranlıların fiili olarak istiklalini 
kaybeder hale gelen İran’ı siyasi iktidarsızlık, iktisadi zayıflık ve içtimai istikrarsızlıktan kurtarma yönünde ortaya koydukları, koymadıkları veya koyamadıkları iradedir. 

İnkılap ve İhtilal 

1905 öncesi dönem, İran için istikrarsızlık-taviz-istikrarsızlık fasit dairesinin giderek daha tahripkâr olmaya başladığı bir devirdir. Harici güçlere verilen 
tavizlerin en önemlisi, 1890 Mart’ında İran’daki tüm tütünün üretim, satış ve ihraç hakkını bir İngiliz vatandaşına veren tekel anlaşmasıdır. Bu anlaşmaya karşı, 1891 baharında Şiraz’da başlayan gösteriler önce Tebriz’e ve daha sonra diğer İran şehirlerine sıçramış, Nasıreddin Şah’ın eşlerinin de katıldığı ulusal 
bir boykot hareketine dönüşmüştür. Bir yıl sonra, taviz anlaşması ilga edilse bile, İran’a 500 bin sterlin tutarındaki ilk dış borcunu miras bırakmıştır. Ulusal 
ölçekte ilk başarılı kitlesel protesto olarak Tütün Hareketi ile İngiltere’nin İran’daki nüfuzu azalmış ancak Rusya’nın nüfuzu artmıştır. 

1896 Mayıs’ında babası Nasıreddin Şah’ın bir suikast ile öldürülmesi üzerine Muzaffereddin Şah tahta geçti. İran’daki mevcut mali ve iktisadi sıkıntılara 
Muzaffereddin Şah’ın aşırı ve savurgan harcamalarının da eklenmesi, İran’ı daha fazla tavizlere sevk etti. Bir örnek olarak, Şah’ın 1900 yılındaki Avrupa gezisi, 
İran gümrük vergilerinin teminat olarak gösterilmesiyle Rusya’dan elde edilen 22 milyon rublelik borç ile gerçekleştirildi. 1902 yılında, Rusya ile yapılan 
ilave anlaşmayla, gümrük tarifelerinde Rusya menşeli mallarda indirime gidildi. Art arda verilen tavizler ile gelen fiili yabancı hâkimiyeti, Şah idaresine karşı 
muhalif hiziplerin faaliyetlerini artırmalarına ve aralarındaişbirliği yapmalarına sebep oldu. Meşrutiyete taraftar olan bu hiziplerin başında, tüccarlar, ulema 
ve ıslahatçı münevverler gelmekteydi. Muhalefet hareketlerinin etkili faaliyetlerine bir misal olarak, muhalif neşriyatlar İran’da yaygınlaşmış, İran’da yasaklı olmasına rağmen Malkum Han tarafından Londra’da basılan ‘Kanun’ gazetesini Şah ve yakın çevresi bile takip eder olmuştu. 

Muhalefet hareketinin gayesi, yabancı hâkimiyeti, adaletsizlik ve etkisiz yönetime bir çare olarak iktisadi ve siyasi ıslahatlardı. Yabancılara verilen tavizlerle birlikte İran’ın dış borçları ödenemeyecek duruma gelmişti ve idare, İngiltere ve Rusya’nın tazyiklerine karşı zafiyet içerisindeydi. Gittikçe kuvvetlenen muhalefet hareketi, 1903 yılında Sadrazam Emin el-Sultan’ın azledilmesini sağlayabilmiştir. Meşrutiyet taraftarı muhalefeti cesaretlendiren bir başka gelişme 1905 Rus-Japon Savaşı olmuştur. Doğulu bir meşruti monarşi olarak Japonya’nın Batılı bir mutlak monarşi olan Rusya’ya galip gelmesi, muhalefet nazarında 

 < 1905 Anayasa Devrimi’ni başlatan süreç, Aralık ayında Tahran valisinin şeker tüccarlarını falakaya yatırması ile başladı. >

Kanun-u Esasi’de, Nikki Keddie’nin ifadesiyle, bir ‘sırr-ı kudret’ olduğu fikrini tahkim etmiştir. 

1905 Anayasa Devrimi’ni başlatan süreç, Aralık ayında Tahran valisinin şeker tüccarlarını falakaya yatırması ile başladı. Islahatçı ulemadan Muhammed 
Tabatabai riyasetindeki muhalefet, Şah’tan bir ‘adalet hane’ talep etmiştir. 1906 Ocak’ında Muzaffereddin Şah bu minvalde bir taahhüt vermesine rağmen, protestolar sonra ermemiş ve nihayet Ağustos ayında Şah, sadrazamı azletmeyi ve bir meclisin tesis edilmesini kabul etmiştir. Yapılan seçim ile 60 azası Tahran’dan olmak üzere 156 azalı İran’ın ilk meclisi teşekkül etmiş ve 7 Ekim’de Şah’ın açılış konuşması ile faaliyetlerine başlamıştır. Meclis’in ilk vazifesi Kanun-u Esasi adı verilen bir anayasa hazırlamak olmuştur. Belçika anayasası örnek alınarak hazırlanan anayasayı Muzaffereddin Şah, Aralık 1906’da imzalamış ve kısa süre sonra da vefat etmiştir. Kanun-u Esasi’ye göre, kanunlarda Meclis’in tasdiki gerekecek, nazırlar Meclis’e karşı mesul olacak, herkes kanun önünde eşit olacak ve ferdi hak ve hürriyetler teminat altına alınacaktı. 

Muzaffereddin Şah’ın yerine 1907 Ocak’ında tahta geçen Muhammed Ali Şah, meşrutiyete karşı bir idareci olarak, taç giyme merasimine meclis vekillerini 
davet etmemiştir. Meclis’in mevcudiyetine ve faaliyetlerine karşı anayasayı şeriata münafi ilan ettirmiş ve Meclis’teki hizipleri birbirlerine karşı tahrik etmiştir. 
Meclis’teki en etkili iki hizip, Muhammed Tabatabai öncülüğündeki muhafazakârlar ile Hasan Takizade öncülüğündeki daha ıslahatçı eğilimlere sahip hizipti.
Öte yandan, 31 Ağustos günü imzalanan Anglo-Rus Anlaşması ile İran, güneyde İngiltere, kuzeyde Rusya ve ortada tarafsız olmak üzere üç bölgeye taksim 
edilmiş, ancak bu anlaşma iki ülkenin büyükelçileri tarafından ancak 7 Eylül’de İran hükümetine bildirilmiştir. Siyasi istikrarsızlığı bahane gösteren Muhammed 
Ali Şah, 17 Aralık’ta hükümet azalarını acil toplantıya davet etmiş, ancak hepsini tutuklatmıştır. Şah’ın Meclis’e yönelik husumeti, nihayet 1908 Haziran’ında Şah’a bağlı birliklerin Tahran’daki Vladimir Liahov komutasındaki İran Kazak Tugayı’nın yardımıyla Meclis’i kuşatması, bombalaması ve ilga etmesi neticesini vermiştir. Cemaleddin İsfahani gibi çok sayıda muhalefet önderleri yakalanıp idam edilmiştir. 
Bu, inkılaba karşı Şah’ın ihtilaliydi. 

İsyan ve İhtilal 

Muhammed Ali Şah’ın ülke çapında, merkezi idareye tabi olma davetine Tebriz şehrindeki isyancılar müspet cevap vermediler ve Şah’a bağlı birliklerin muhasarasına karşı Tebriz’de ciddi bir mukavemet sergilediler. Ne var ki, Rus birliklerinin Tebriz’deki Avrupalıları müdafaa bahanesiyle şehre girmesi üzerine, isyancılar Gilan’a geçerek güneye Tahran üzerine yürümeye başladılar. 
Bu süreçte, Bahtiyari aşireti de İsfahan’ı teslimalıp kuzeye Tahran üzerine yürümeye başlamıştı. Ülkenin başta Reşt, Kazvin, Şiraz, Hamedan, Meşhed 
ve Buşehr şehirleri olmak üzere her yerde isyanlar baş gösterdi. 1909 Temmuz’unda kuzeyden ve güneyden gelen meşrutiyet taraftarı isyancılar, Tahran’ı ele geçirdiler. 



17 Temmuz’da Muhammed Ali Şah, Rusya Büyükelçiliği’ne sığınmış ve aynı gün Meclis toplanarak Şah’ı tahttan azlederek yerine Ahmet Şah’ı getirmiştir. 
10 Eylül’de ise Muhammed Ali Şah, Odesa’ya sürgüne gitmiştir. Bu Şah’ın ihtilaline karşı halkın ihtilaliydi. 

15 Kasım’da faaliyetlerine tekrar başlayan Meclis, 24 Aralık 1911’e kadar hayatını sürdürmüş, bu dönemde başta eğitim, vergi ve seçim konularında olmaküzere çok sayıda kanunlar çıkarmıştır. Öte yandan, ıslahatlar İran’ın mali ve iktisadi sıkıntılarını gidermede yeterli olamamıştır. Meclis, 1911 Mayıs’ında bir Amerikan vatandaşı olan Morgan Shuster’i ülkenin maliye işlerine nezaret etmek üzere görevlendirmiştir. Ancak alınan bu tedbir, İkinci Meclis’in sonunu getirecektir. 

Kasım ayında Rusya, Shuster’in görevinden alınması ve Rusya ve İngiltere’nin rızası olmadan İran’ın yabancılar ile ilişkiye girmemesi yönünde bir ültimatom 
vermiştir. Meclis’in ültimatomu reddetmesi üzerine Rus birlikleri Tahran’a yürümüş ve bunun üzerine Sadrazam Nasır el-Mülk riyasetindeki hükümet Meclis’i feshetmiş ve Rusya'nın taleplerini kabul etmiştir. İkinci Meclis’in feshi, İran Anayasa Devrimi’nin de sonu olmuştur. 

 < 1914 yılına kadar Meclis tekrar toplanamamıştır. Kuzey İran fiili olarak Rusya’nın işgali altında kalmış, >

1905-1911 İran Anayasa Devrimi, içeride Şah idaresi İngiltere ve Rusya’nın diplomatik sevki altında mevcudiyetini sürdürebilmiştir. 1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı’nda İran toprakları tekrar işgal edilmiş, iç isyanlar, siyasi ve mali istikrarsızlıklar İran için oldukça tahripkâr olmuştur. 1914 yılındaki bir başka hayati gelişme, 1909 yılında William Knox D’Arcy idaresinde tesis edilen Anglo-Pers Petrol Şirketi’nin çoğunluk hisselerinin İngiltere hükümeti tarafından satın alınması olmuştur. 

 < 20. yüzyılın başında İran’da siyasi, iktisadi, mali ve içtimai ıslahatlara dair müzakerelerin, münakaşaların ve mücadelelerin devridir. >


1905-1911 İran Anayasa Devrimi, 20. yüzyılın başında İran’da siyasi, iktisadi, mali ve içtimai ıslahatlara dair müzakerelerin, münakaşaların ve mücadelelerin 
devridir. İran siyasi tarihinde ilk defa halkın temsilcilerinden teşekkül eden bir Meclis toplanmış, yasama, yürütme ve yargıda Şah’ın yetkilerini tahdit etmiştir. 
Meşruti bir idareye dair yeni fikirler, yeni cemiyetler, yeni hareketler ve yeni şahsiyetler ortaya çıkmış, hem Şah idaresi ile aralarındaki münasebetler hem de kendi aralarındaki münasebetler sonraki dönemde İran’daki fiili ve fikri gelişmeleri tayin etmiştir. İran’ı siyasi iktidarsızlık, iktisadi zayıflık ve içtimai istikrarsızlıktan kurtarma yönünde ortaya konulan çabalar arzulanan sonuçları vermekten ziyade, bir fasit daireyi idame ettirmeye sebep olmuştur. 

Şah idaresine karşı mücadele veren ıslahatçı hareketin nihai hedefi ise, İran üzerindeki yabancı hâkimiyetinin sona erdirilmesiydi. Islahat, istiklal içindi. 
Ne var ki, özellikle 1917 Rus Devrimi sonrasında, İngiltere İran’ın dâhili ve harici siyasetini şekillendiren tek kuvvet olarak kalmış, D’Arcy tavizleri üzerinden 
İngilizlere İran petrol sektöründe tartışmasız bir hâkimiyet ve petrol ihracatındaki kârlar üzerinde orantısız bir menfaat sağlayan anlaşma, İran’ın tam istiklali önündeki en ciddi mani olarak telakki edilmiştir. Bu telakki etrafında cereyan eden gelişmeler, 1953 Musaddık Darbesi’ne uzanan süreci tayin etmiştir. 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder