1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 6
B. ABD’nin Kıbrıs Sorununa Müdahil Olması
1. Londra Konferansı ve Anglo - Amerikan Teklifi
Aralık 1963’te yaşanan çatışmaların tekrarlanmaması için soruna uzun vadeli bir çözüm bulunmasını amaçlayan Londra Konferansı 15 Ocak 1964’te başladı.
Konferans sırasında sınırlı sayıda İngiliz askerinden oluşan bir birlik Kıbrıs’ta sağlanan ateşkesi devam ettirmeye çalışıyordu.184 Londra’da hem bu geçici önlemin yerini alabilecek daha yetkili bir barış gücü kurulması önerileri gündeme getirildi hem de Kıbrıs’taki iki toplumun temsilcilerine tutumlarını belirtmeleri için fırsat verildi.185 Kıbrıslı Türkler taksim tezini gündeme getirirken Kıbrıslı Rumlar yeni bir anayasa hazırlanması gerektiğini savunuyorlardı.186 Tarafların isteklerinin birbirinden çok farklı olması ve İngiliz devlet adamlarının Kıbrıs’taki birliklerini takviye etmeme konusunda ısrarlı tutumları nedeniyle çözüme ulaşılamıyordu.187
Üçlü garantörlük sisteminin barışı korumada işlevsiz olduğu açık bir gerçekti. Adada güvenliğin sağlanması yükünü tek başına omuzlamak istemeyen İngiltere, Londra Konferansı sayesinde bu sorumluluğun NATO veya BM tarafından üstlenilmesi sonucunu elde etmeyi amaçlıyordu.188 Elbette İngiltere için bir NATO gücünün adada güvenliği sağlamakla görevlendirilmesi tercihi, SSCB’nin karışmasına müsait bir ortam sağlayacak olan BM gücü oluşturulması tercihinden önce geliyordu. Ancak bu ihtimalin gerçekleşmesinin ilk şartı ABD’nin de bunu kabul etmesiydi.
Bu doğrultuda ilk hareket, Londra Konferansı’nın çıkmaza girdiği sırada, 24 Ocak’ta geldi. İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Sir David Ormsby Gore, ABD
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı George Ball’a bir BM barış gücü veya NATO üyesi ülkelerin askerlerinden oluşacak bir güç hakkında düşüncelerini sorduğunda Ball, bu konuda yetkili olmadığı için kesin cevap veremeyeceğini, ancak elbette NATO tercihinin daha avantajlı olacağını belirtti.189 Ertesi gün yine George Ball ile görüşen Gore, Londra’daki görüşmelerde ilerleme sağlanamaması ve Kıbrıs’ta devam eden gerilim nedeniyle İngiltere Hükümeti’nin sorunu NATO ya da BM müdahalesi yoluyla uluslararasılaştırmak niyetinde olduğunu söyledi.190 Aynı gün bu durumdan haberdar edilen ABD Başkanı Johnson, Ball’a Birlemiş Milletler’in kesinlikle bu işe karıştırılmaması gerektiğini söyleyerek adaya bir NATO gücü gönderilmesi seçeneğinin elde edilmesi yolunda uğraşılması talimatını verdi.191
Yine 25 Ocak’ta üst düzey Amerikalı yetkililerin katıldığı bir toplantı sırasında George Ball, Başkan Johnson’a, İngiltere Başbakanı’nın oluşturulacak bir
ittifak gücünde Amerikalı askerlerin de yer almasını istediğini söyledi. Johnson ise bunun ancak en son çare olarak düşünülebileceğini, bu konuda İngilizleri
umutlandırabilecek herhangi bir girişimde bulunulmaması gerektiğini belirtti. Johnson’a göre, İngiltere’nin Kıbrıs’a daha çok asker göndermesi gerekiyordu.
Geçmişte ABD İngiltere’ye yardım etmişti, şimdi de İngilizler Kıbrıs’taki bu yükü taşımaya devam ederek ABD’ye yardım etmelilerdi.192
Başkan Johnson’ın İngiltere’nin ABD’yi içinden çıkamayacağı bir duruma sokmaya çalıştığı yönündeki düşüncesine rağmen, NATO üyesi ülkelerden
oluşturulacak barış gücüne Amerikalı askerlerin de katılması yönündeki İngiliz teklifinin kabul edilmesini istediği anlaşılan Ball,193 Başkan’ı bu konuda ikna etme çabalarına devam etti. İçinde 1200 Amerikalı askerin de yer alacağı 10.000 kişilik NATO barış gücü kurulması yönündeki planının ana hatlarını Johnson’a açıklayan Ball’a göre, Başkan’ın bu planı kabul etmesi için en makul sebep, adada her an patlamaya hazır olan durumdu.194 Türklerin Kıbrıs’a müdahalede bulunmadan önce ABD’ye danışacaklarına dair söz vermiş olmalarına rağmen, adada devam eden şiddet olayları nedeniyle her an Türk ordusunun harekete geçebileceği endişesi mevcuttu.195 ABD Savunma Bakanı Robert McNamara da planı uygun buluyordu. Fakat McNamara’ya göre, plan kabul edilmeden önce, bölgeye gönderilen Avrupa İttifak Kuvvetleri Komutanı General Lyman Lemnitzer’in vereceği raporu beklemek daha mantıklıydı.196
General Lemnitzer, tarafları sakinleştirmek ve Kıbrıs üzerine yapılacak bir savaşın ittifak açısından olası sonuçları konusunda uyarmak için gönderilmişti. 28 Ocak’ta Ankara’da Türk yetkililerle görüştükten sonra Atina’ya geçen ve burada da görüşmeler yapan Lemnitzer, 30 Ocak’ta McNamara’ya gönderdiği telgrafta Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesi ihtimalinden Yunan yetkililerin büyük endişe duyduklarını belirtti. İskenderun’da Türk askeri birliklerinin toplanması Yunanlara göre, Demokles’in Kılıcı gibi tepelerinde sallanan tehlikenin işaretiydi. Eğer barışı ve güvenliği sürdürmek için Kıbrıs’a yeteri büyüklükte bir ittifak gücü gönderilmezse Yunanlar, Türkiye’nin hazırlıklarına cevaben derhal karşı eyleme geçeceklerdi.197
Lemnitzer’in bu mesajının yanı sıra, ABD’nin İngiltere Büyükelçisi David Bruce da eğer ABD bu güce katılmazsa diğer ülkelerin de katılmak istemeyecekleri
yönünde öngörüde bulunuyordu. Ayrıca 28 Ocak’ta Başbakan İnönü ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Raymond Hare’e, ertesi güne kadar ABD herhangi bir güvence vermediği takdirde Türkiye’nin müdahale edeceğini bildirmişti.198 Bütün bu çıkmazlara İngilizlerin ABD’yi soruna müdahil ederek kendi yüklerini hafifletme konusundaki kararlı tutumları da eklenince, ABD için planı kabul etmekten başka çıkar yol kalmadı.
31 Ocak’ta ABD ve İngiltere ilgili taraflara NATO üyelerinden oluşacak bir Kıbrıs barış gücü kurulması yönünde ortak bir plan sundular. Planın içeriğinde
“NATO ülkelerinden alınacak güçlerle Kıbrıs’ta bir barış gücü kurulması ve bu gücün en fazla üç ay süreyle görev yapması”, “bu süre boyunca Türkiye ve
Yunanistan’ın Garanti Antlaşması’nın 4. maddesinin kendilerine tanıdığı müdahale hakkını kullanmamayı taahhüt etmeleri”, “üç garantör devlet ve ABD dışında bir NATO üyesi ülkeden bir arabulucu seçilmesi” gibi maddeler yer almaktaydı.199
Bu öneriler, 1 Şubat 1964’te Yunanistan ve -antlaşmalardan doğan haklar saklı kalmak kaydıyla- Türkiye tarafından kabul edildi.200 Fakat Kıbrıs
Cumhurbaşkanı Makarios bir NATO gücünün, değiştirmeye çalıştığı statükoyu daha da güçlendirmeye yarayacağını düşünüyordu.201 Bu nedenle 4 Şubat 1964’te verdiği cevapta sadece Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin emrindeki bir barış gücünü kabul edebileceğini belirterek planı reddetti.202 Başkan Johnson’ın, planın tekrar gözden geçirilmesi yönünde yaptığı girişime rağmen Makarios kararını değiştirmedi.203
Bunun üzerine ABD ve İngiltere tarafından planda bazı esnekliklere gidilerek Birleşmiş Milletler’i tamamen bertaraf etmeyen ve NATO tekeline dayanmayan yeni bir ortak plan sunuldu.204 Yunanistan 8 Şubat’ta, Türkiye ise 9 Şubat’ta bu yeni planı kabul ettiklerini bildirdiler.205 Soruna bir an önce çözüm bulunmasını amaçlayan ABD, Makarios’a bu kez planı kabul ettirmek için George Ball’u görevlendirdi.
Ball, Kıbrıs’a gitmeden önce Ankara’ya uğrayarak 11 Şubat’ta Başbakan İnönü ve Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin ile görüştü. Makarios’un planı kabul
etmesi ve sorunu BM’ye götürmekten vazgeçmesi konularında elinden geleni yapacağını belirterek Türk yetkilileri sakinleştirmeye çalıştı.206 Bu ziyaretin asıl
amacı, müdahaleden vazgeçmek için ABD’nin sorunun çözülmesi yolunda daha aktif davranmasını şart koşan Türkiye’ye, bu yönde yoğun çaba sarf edildiğini
göstermekti.
12 Şubat’ta Lefkoşa’ya ulaşan Ball üç gün boyunca Makarios’la çeşitli görüşmelerde bulunarak değiştirilmiş teklifi kabul etmesi için Başpiskopos’u ikna
etmeye çalıştı.207 Fakat konunun bütünüyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne götürülmesini ve BM’nin Kıbrıs’ın siyasi bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti etmesi gerektiğini savunan Makarios önerileri reddetti.208 Makarios planın, NATO himayesi altında taksim yoluyla adayı bir NATO üssü haline getireceğini,209 NATO kontrolünün de Türkiye’nin ve ittifakın çıkarlarını Kıbrıslı Rumların çıkarlarının üstünde tutacağını210 düşünüyordu. Bu red kararının ardında SSCB’nin, “Anglo - Amerikan Planı” aleyhine takındığı tutumun211 verdiği cesaret de vardı.
George Ball Kıbrıs’tayken adada çatışmalar ve kanlı olaylar devam etmişti. Makarios’u ikna etme girişiminin başarısız olması ve Kıbrıs’taki çatışmalar
nedeniyle Türkiye’nin her an müdahale edebileceğini düşünen Washington, Ball’a dönüşte Ankara’ya uğraması talimatını verdi. 14 Şubat’ta İnönü ve Erkin’le görüşen Ball, Türkiye’nin ABD’ye haber vermeden harekete geçmeyeceği yönünde teminat aldı. Ayrıca sorunun Birleşmiş Milletler’e taşınması durumunda Türkiye ve ABD’nin birlikte ve uyum içinde hareket etmesinin önemini vurgulayarak, ABD açısından oyunun henüz bitmemiş olduğunu ve BM’de Türkiye’nin antlaşmalardan doğan haklarına zarar verebilecek herhangi bir kararı ABD’nin desteklemeyeceğini belirtti.212
Amerikalı yetkililer, sorunun çözülmesinden çok Türkiye’nin adaya müdahale etmemesi için ellerinden geleni yapıyorlardı.
ABD, “çok da hazır olmadığı bir zamanda”213 NATO müttefikleri arasındaki çatışmayı ortadan kaldırmak amacıyla bir plan hazırlanmasına ortak olup, bu planın hayata geçirilmesi için kendi temsilcisini bölgeye göndererek soruna müdahil olmuştu. ABD’li yetkililer tarafından, diplomatik alanda olsa bile Kıbrıs
anlaşmazlığına müdahil olmak, “belaya davetiye çıkarmak” olarak algılanmasına rağmen214 Londra Konferansı’ndan itibaren Türkiye ve Yunanistan’ı uzlaştırma
çabalarında liderliği ABD üstlenecekti.
2. Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs Sorunu ve ABD’nin Tutumu
Londra Konferansı’ndan bir sonuç alınamaması üzerine İngiltere, sorunu uluslararasılaştırma çabalarında ikinci tercihi olan Birleşmiş Milletler’e başvuru
yapma yolunu seçti. ABD ve İngiltere için sorunu NATO dâhilinde çözmek kesinlikle daha tercih edilir bir yoldu. Fakat adadaki çatışmaların Türkiye ve
Yunanistan arasında bir savaşa dönüşmesi durumunda bu yolun başarı ihtimali çok yüksek olmayacaktı. Ayrıca sorunu BM’ye götürmekten kaçınmak örgüte yönelik İngiliz ve Amerikan sadakatini ve güvenini de sorgulatabilirdi.215
Makarios’un, Ulusal Muhafız Alayı adında özel bir polis gücü kuracağını duyurması ve Türkiye’nin de Kıbrıs’taki çatışmaların durdurulmaması durumun da müdahale hakkını kullanacağını belirtmesi İngiltere’nin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini gösteren gelişmelerdi. Garantör ülkelerden biri olarak İngiltere, “ABD Başkanı ile istişareden sonra, 15 Şubat 1964 tarihinde, Kıbrıs’ta güvenliğin gitgide bozulmasından ötürü ortaya çıkan acil sorunları incelemek ve bu tehlikeli duruma bir çözüm getirilmesini sağlayacak uygun tedbirleri almak için, Güvenlik Konseyi’nin toplanmasını iste[di].”216 Birleşmiş Milletler’e başvurulması konusunda garantör devletler ve ABD fikir birliği içindeydi.217
ABD, Kıbrıs sorununun BM’de görüşülmesine rıza göstermişti ancak bu örgütün yavaş işleyen mekanizması her an patlamaya hazır olan durum açısından
sakıncalı görülüyordu. Johnson Yönetimi, BM’nin böyle bir felaket ortaya çıkmadan önce etkili bir önlem alıp alamayacağı konusunda şüphe duyuyordu.218
Bu nedenle BM dışındaki kanallardan da girişimlere devam edildi.
Başkan Lyndon Johnson, İngiltere Başbakanı Sir Alec Douglas Home’a 18 Şubat’ta bir mektup göndererek Güvenlik Konseyi’nin girişeceği faaliyetlerin
sonuçlarını beklerken zaman kaybedilmemesi gerektiğini belirtti. Home’dan Garanti Antlaşması’nın 4. maddesine dayanarak birkaç gün içinde garantör ülkeleri kapsayan bir zirve toplantısı yapılması konusuna özen gösterilmesini isteyen Johnson, böyle bir toplantı yapılmasının Birleşmiş Milletler’in sorunu çözmeye yönelik çabalarına da yardımcı olacağını düşünüyordu.219
Garantör ülkeler arasında yapılacak görüşmeler yoluyla sorunun çözülmesi yönündeki ABD arzusu, Başkan Johnson’ın 20 Şubat’ta Yunanistan Başbakanı
George Papandreou’ya ve Türkiye Başbakanı İsmet İnönü’ye, 21 Şubat’ta Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a gönderdiği mektuplarda dile getirildi.220 ABD, özellikle Yunanistan’da ezici çoğunluk kazanarak kurulan yeni hükümetin çözüm yolunda olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyordu.221 Fakat gerek İngiltere’nin bu konuda isteksiz olması gerekse Yunan kamuoyunda, ABD’nin Kıbrıs sorununda Türkiye lehine bir politika izlediği düşüncesi nedeniyle yükselen Amerikan karşıtlığını arkasına alan Papandreou’nun karşı çıkması222 sonucu bu girişim başarısız oldu.
Birleşmiş Milletler’de yapılan görüşmelerde ise ABD, Kıbrıslı Rumların aksi yöndeki iddialarına223 rağmen Zürih ve Londra Antlaşmaları’nın hâlâ geçerli
olduğunu savunan bir tutum sergiledi. Garanti Antlaşması’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaratan düzenlemelerin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek Güvenlik
Konseyi’nin bu antlaşmayı veya herhangi bir uluslararası antlaşmayı feshetmek, ilga etmek ya da tadil etmek gibi bir yetkisinin olmadığını vurguladı.
ABD’li yetkililere göre, Konsey’in yetkileri açısından mümkün olan işlem, 1959 Antlaşmaları ile kurulan devlet düzeninin yeniden tesis edilebilmesi için yine bu
antlaşmalara uyumlu olan kararların alınmasıydı. ABD, Güvenlik Konseyi’nden “bir uluslararası barış gücü kurulması için acil bir düzenleme sağlanmasını ve bir BM Arabulucusu vasıtasıyla bütün tarafların çıkarlarını tatmin edebilecek uzun vadeli bir siyasi çözüm bulunması için gerekli şartların sağlanmasına katkıda bulunmasını” istedi.224
18 Şubat’tan beri devam eden görüşmeler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart’ta 186 sayılı kararı almasıyla sonuçlandı. Oybirliği ile alınan bu kararın225 4.
maddesinde Kıbrıs’ta, Kıbrıs Hükümeti’nin de onayıyla bir Birleşmiş Milletler Barış Gücü kurulması, 7. maddesinde de Genel Sekreter’in Kıbrıs sorununun çözümü için İngiltere, Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs Hükümetleri ile anlaşarak bir arabulucu ataması tavsiye ediliyordu.226 Karar sorunun taraflarınca değişik yönlerden olumlu karşılandı.227 ABD de bu kararın alınmasından memnundu. Geçici de olsa Kıbrıs’taki durumun bir felakete dönüşmesini engelleyecek çözüm bulunmuştu.228
Fakat 186 sayılı kararın alınmasından birkaç gün sonra, daha belirtilen önlemler gerçekleştirilemeden adada çatışmalar tekrar başladı. Kıbrıslı Rumların, 8
Mart’ta Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerindeki Türk mevzilerine saldırmaları229 üzerine
Türkiye, 12 Mart’ta Makarios’a bir nota vererek ateşkes bir an önce sağlanmadığı takdirde Türkiye’nin müdahale edeceğini bildirdi.230 ABD’nin Kıbrıs sorunundaki
girişimlerini devam ettirmesini uman Türkiye, Dışişleri Bakanı Erkin aracılığıyla ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Hare’i, Makarios’a verilen nota hakkında
bilgilendirdi. Bu gelişme üzerine Büyükelçi Hare, ABD Dışişleri Bakanlığı’na da durumu bildirmek ve görüş almak için Erkin’den yirmi dört saat süre istedi.231
Olumlu yanıt alan Hare’in, durumu Washington’a bildirmesi üzerine ABD’li yetkililer hemen harekete geçerek, BM gücünün en azından öncü birliklerinin bir an önce adaya gönderilmesi için girişimlerde bulundular.232 BM gücüne katılacak olan ülkeler gönderecekleri birliklerin adaya taşınması maliyetini karşılamayacak durumda oldukları için Başkan Johnson, taşıma işleminin ABD tarafından yapılmasına karar vererek girişimleri hızlandırmak istedi.233
ABD’nin çabaları ve adadaki gelişmeleri görüşmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararı teyit eden yeni kararı sonucu, 14 Mart’ta BM
gücünün öncü birliği Kıbrıs’a ulaştı.234 Bu gelişme üzerine Türkiye müdahale etmekten vazgeçti. Ancak Kıbrıs’taki gelişmelere kayıtsız kalınmayacağının bir
göstergesi olarak 16 Mart’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs’a asker gönderme konusunda hükümete yetki verdi.235
27 Mart 1964’te BM Genel Sekreteri U-Thant, “Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler Gücü”nün (UNFICYP - United Nations Force in Cyprus) göreve başladığını
duyurdu.236 Ocak ayından beri adada BM gözlemcisi olarak bulunan Hintli Tümgeneral Prem Singh Gyani, Genel Sekreter tarafından bu gücün komutanlığına atandı. Yine U-Thant tarafından BM Arabulucusu olarak atanan Finlandiyalı Sakari Tuomioja da Kıbrıs’a gönderildi.237
3. Türkiye’nin Kıbrıs’a Müdahale Konusundaki Kararlılığının Arttığı Nisan - Mayıs 1964 Döneminde ABD’nin Tutumu
BM Barış Gücü’nün göreve başlaması Kıbrıs’ın iki topluluğu arasındaki çatışmaları bir anda sona erdirmeye yeterli olmadı.
Bunun için Kıbrıs Rum ve Türk topluluklarının karşılıklı iyi niyetlerine de ihtiyaç vardı. Oysa tam tersine iki topluluk kendi paramiliter gruplarını, ana vatanlarından aldıkları destekle silahlandırmaya devam ediyorlardı. Barış gücünün amacına ulaşmasına engel olan bu tutumlar etkisini BM Arabulucusu Tuomioja’nın uzlaştırma çalışmalarında da gösteriyordu.
Tuomioja, arabuluculuk çabalarındaki mevcut durumu “tünelin sonunda ışığın görünmediği bir nihai çıkmaz” olarak nitelendiriyordu.238
Adaya BM Barış Gücü’nün yerleşmesi ile artık Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesinin çok da kolay olmayacağının farkında olan Makarios, 1960 sisteminin kısıtlarından kurtulmak için daha uygun bir döneme girildiğini düşünüyordu. 4 Mart 1964 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararının “egemen Kıbrıs Cumhuriyeti”ne atıf yapması ve bütün tarafları adanın “topraksal bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına” saygı göstermeye zorlaması Makarios’un amaçları açısından
olumlu bir gelişmeydi.239 Nitekim şartların buna uygun olduğunu düşünen Makarios, 4 Nisan’da Türkiye Hükümeti’ne verdiği nota ile İttifak Antlaşması’nı tek taraflı olarak feshettiğini duyurdu. Türkiye Hükümeti de 6 Nisan 1964 tarihli nota ile bu işlemi protesto etti.240
Yunanistan Hükümeti ise bu gelişmeyi normal karşılıyordu. Zaten Makarios’un giderek sertleşen tutumunun arkasında yeni kurulan Papandreou
Hükümeti’nden aldığı destek yatmaktaydı.241 Bu destek sadece Makarios’un eylem ve söylemlerine yönelik değildi. Makarios ile nisan ayının ortalarında yaptıkları görüşmede Başbakan Papandreou, Türkiye’nin müdahale etmesi durumunda Yunanistan Kıbrıs’a anında yardım edebilecek kadar yakın olmadığı için adaya el altından silah ve asker yollama teklifinde bulunmuştu. Makarios’un bu teklifi kabul etmesiyle başlayan sevkiyat sonucu yaz aylarına kadar Kıbrıs’a yirmi bin tam teçhizatlı Yunan askeri gizli yollarla gönderildi.242
Türkiye, BM Barış Gücü’nün adaya ulaşmasından sonra da sorunda herhangi bir ilerleme kaydedilememesinden ve Makarios’un bu tutumundan oldukça
rahatsızdı. Başbakan İnönü, 15 Nisan’da verdiği bir mülakatta sorunun başlarında Türkiye adaya müdahale etmek istediğinde, ABD’nin buna karşı çıkarak BM gücünün kurulmasıyla işlerin yoluna gireceği yönünde teminat verdiğini ancak BM Barış Gücü kurulduktan sonra da hiçbir gelişme olmamasına rağmen soruna karışmama politikası izlemeye başladığını belirterek Washington’ın tutumunu eleştiriyordu.243
İnönü’nün eleştirdiği gibi ABD mümkün olduğunca sorunun dışında kalma yönünde çaba gösteriyordu. Ancak Birleşmiş Milletler’in faaliyetlerinin krizi uzun
süre tehlikesiz seviyede tutamayacağı düşüncesi nedeniyle de sorunla ilgili çözüm planları üretmeye çalışıyordu. Aslında olası en makul çözümleri bulabilmek için Washington’daki Amerikalı diplomatların beyin jimnastiği faaliyetleri çok öncesinde başlamıştı.244 Bazı diplomatların önerilerine sempatiyle bakılmasına rağmen ABD, Türkiye’yi veya Yunanistan’ı gücendirebileceği düşüncesiyle sorunun çözümü için resmi olarak bir plan önermekten kaçınıyordu.245 Soruna hiç istemediği bir anda hazırlıksız olarak müdahil olan ABD için bu öneriler, daha tehlikeli durumlarda kullanılması düşünülen tedbirlerdi.
Bu doğrultuda bir girişim olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs’taki elçiliğine 1 Nisan 1964’te gönderdiği telgrafta “Kıbrıs sorununa nasıl bir kalıcı siyasi
çözüm bulunabileceği konusunda yorumda bulunulması” isteniyordu. 7 Nisan’da gönderilen cevapta ABD’nin Kıbrıs’taki temsilcisi Taylor Belcher,246 ABD’nin
çıkarlarını da en üst düzeyde gözetmek kaydıyla, kendilerine göre sorun için en uygun çözüm yolunun “enosis veya Kıbrıs’ın bazı konularda özerk olmakla birlikte Yunanistan’a bağlanması” olduğunu belirtiyordu. Bu çözümün Kıbrıslı Türklere bazı yardımlar, Türkiye’ye de bazı imtiyazlar içermesi gerektiği vurgulanıyordu. 8 Nisan’da Türkiye ve Yunanistan’daki büyükelçiliklerden gelen telgraflarda da benzer yorumların yapıldığı görülüyordu: “[sınırlı] bağımsızlık ya da enosis, Kıbrıs sorununun tek olası çözüm yoludur; Yunanistan’la birleşme durumunda Türkiye’ye imtiyazlar verilmesi gerekecektir.”247 Birkaç istisna dışında ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de ülkelerinin çıkarları ile uyumlu olan en iyi çözüm yolunun “imtiyazlı enosis” olduğu konusunda hemfikirdi. Bu uzlaşma konusunda Başkan Johnson da Ball tarafından bilgilendirilmişti.248
Yine de iki müttefik arasındaki krizin ortadan kaldırılmasının en iyi yöntemi olarak görülen, “Türkiye ve Yunanistan’ın ikili görüşmeler yoluyla uzlaşma
sağlamaları” yönündeki girişimlere devam edildi.249 Nisan ayı sonunda Kıbrıs’ta Rumların başlattıkları saldırılar nedeniyle tekrar bir Türk müdahalesi ihtimalinin
doğmaması için ABD, Birleşmiş Milletler’deki temsilcisi vasıtasıyla BM Genel Sekreteri’ne BM Barış Gücü’nün daha etkin olması yönünde çağrıda bulundu.250
Ayrıca CENTO Bakanlar Konseyi toplantısı için Washington’da bulunan Dışişleri Bakanı Erkin ile görüşen Başkan Johnson, Türkiye’nin müdahaleden kaçınması
gerektiğini ısrarla vurguladı. Müdahale edilmeyeceği yönünde güvence alan Johnson, Erkin ayrılırken biri Dışişleri Bakanı’nın kendisi, diğeri de Başbakan İnönü için olmak üzere, “Türk halkına ve İnönü’ye duyduğu hayranlığın nişanesi olarak” iki madalya verdi.251 İnönü’nün müdahale konusundaki sabrı ABD tarafından ödüllendiriliyordu.
Mayıs ayı Kıbrıs sorunu ile mücadelede ABD açısından zor bir süreç oldu. Önce Türkiye ve Yunanistan’a çatışmaya girdikleri takdirde her ikisine de yapılan
yardımın durdurulacağı uyarısında bulunuldu. Ayrıca iki ülke arasında bir savaş çıkması durumunda Trakya’da gözü olan Bulgaristan’ın da harekete geçebileceği, bunun da Doğu ve Batı Blokları arasında büyük bir çatışmaya yol açabileceği vurgulandı.252
Yine mayıs başlarında ABD Senatosu Dışİlişkiler Komitesi Başkanı Senatör William Fulbright, Başkan Johnson tarafından sorunla yakından ilgili ülkelere
“ABD’nin bölgede barışın korunmasına yönelik hassasiyetini” vurgulamakla görevlendirildi. Fulbright 4 - 6 Mayıs’ta Londra’yı, 6 - 7 Mayıs’ta Atina’yı ve 7 - 8
Mayıs’ta da Türkiye’yi ziyaret etti.253 Senatör Fulbright’ın Lefkoşa’yı ziyaret etmemesi, ABD’nin sorunu bir Türkiye - Yunanistan anlaşmazlığı olarak görmesinin ve Makarios’un uzlaşmaz tutumu nedeniyle çözümü bu iki NATO üyesi ülke arasındaki görüşmelerde aramasının göstergesiydi.254
Bu ziyaretlerin öncesine ait bir ABD Dışişleri Bakanlığı belgesine göre,
Fulbright yapacağı görüşmelerde, Yunan Hükümeti’ne Kıbrıslı Rumlar üzerindeki kontrolünü daha etkin önlemlerle artırması gerektiğini, Türk Hükümeti’ne de
müdahale etmeme yönünde izlediği sabırlı politikanın takdirle karşılandığını belirtecekti. Bununla birlikte, ABD’nin nihai çözüm yolunda herhangi bir planı
olduğu yönünde izlenim vermekten de kaçınacaktı.255 Ball’a göre ise, bu ziyaretlerin temel amacı, bu iki ülkenin Kıbrıs sorununa yönelik eylemlerinin, ülkelerinin ulusal çıkarlarının çok ötesine geçtiğini, özellikle de Yunanistan’da anlaşılır kılmaktı.256 “Türkiye ve Yunanistan’ın ulusal çıkarlarını bu ülkelerin Başbakanlarına tanımlama özgürlüğü elde etmiş olan bir Amerikalı yetkili bir kez daha, NATO uyumu göz önüne alındığında bu iki ülkenin ulusal itibarlarının ikinci plana atılmasının doğal karşılanması gerektiğini vurgulama hatasını yapıyordu.”257
Fakat ABD’nin, şubat ayındaki Ball misyonundan beri yeterince etkili faaliyetlerde bulunmadığını düşünen Türkiye’nin sabrı, düşünüldüğünün tersine,
taşmak üzereydi. 12 - 14 Mayıs’ta Lahey’deki NATO Bakanlar Konseyi toplantısında ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk ile görüşen Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin Kıbrıs’a müdahale konusunu yeniden gündeme getirdi. Rusk’a, BM’nin Kıbrıs’taki sorumluluklarının sona erdiği dönemde adadaki durumun daha da kötüleşmiş olacağı yönündeki öngörülerden bahsettikten sonra, o zaman Türkiye’nin müdahale etmek zorunda kalabileceğini belirten Erkin, bu durumda ABD’nin Türkiye’yi destekleyip desteklemeyeceğini sordu. Rusk ise müdahalenin Başkan Johnson tarafından en son çare olarak değerlendirildiğini, yine de bu soruya kesin cevabın ancak Başkan tarafından verilebileceğini belirtti.258
12 Mayıs’ta ABD’nin Ankara Büyükelçisi Hare ile görüşen Başbakan İnönü de, askeri müdahalenin giderek daha düşünülür bir seçenek olduğunu dile getirdi.
BU BÖLÜM DİPNOTLARI;
184 Brian Mandell, “The Cyprus Conflict: Explaining Resistance to Resolution,” içinde Norma Salem,
(der.), Cyprus: A Regional Conflict and its Resolution, New York, St. Martin’s Press, 1992, s. 210.
185 Boyd, op. cit., s. 4.
186 Fırat, 1960-71 Arası Türk…, s. 126-127.
187 Cihat Göktepe, “The Cyprus Crisis of 1967 and its Effects on Turkey’s Foreign Relations,” Middle Eastern Studies, Vol. 41, No. 3 (May 2005), s. 431.
188 Murat Sarıca, Erdoğan Teziç ve Özer Eskiyurt, Kıbrıs Sorunu, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1975, s. 57-59.
189 “Memorandum of Conversation,” Washington, January 24, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
190 “Telephone Conversation Between President Johnson and the Under Secretary of State (Ball),”
Washington, January 25, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim
Tarihi: 25.05.2009).
191 Idem.
192 “Memorandum of Conference With President Johnson,” Washington, January 25, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
193 “Editorial Note,” http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
194 Idem.
195 “Memorandum of Conference With President Johnson,” Washington, January 25, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
196 “Editorial Note,” http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
197 “Telegram From the Supreme Allied Commander, Europe (Lemnitzer) to Secretary of Defense
McNamara,” Paris, January 30, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
198 George Ball, The Past Has Another Pattern: Memoirs, New York, W. W. Norton & Company,
1982, s. 341.
199 Idem.; Dışişleri Belleteni, Sayı 1, (Temmuz 1964), s. 6-7; Erim, op. cit., s. 240-241; Oberling, op. cit., s. 83.
200 Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20116; New York Times,
February 1, 1964’ten aktaran Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 10.
201 Oberling, op. cit., s. 83.
202 Dışişleri Belleteni, Sayı 1, (Temmuz 1964), s. 7-8.
203 “Johnson to Makarios in State to Nicosia,” 2 Feb. 1964, National Security File/National Security
Council History, Box 16, Volume 3B: 1-20’den aktaran Brands, op. cit., s. 352.
204 Toluner, op. cit., s. 111.
205 Keesings Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20117.
206 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, February 11, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); Ball, op. cit.,
s. 343.
207 Ball, op. cit., s. 343-346; “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,”
Nicosia, February 13, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi:
25.05.2009).
208 Ball, op. cit., s. 344; Boyd, op. cit., s. 4. Brands’ın iddiasına göre Ball, Lefkoşa’ya giderken
aslında bu çabasının boşuna olduğunu biliyordu. [Ball da hatıralarında Makarios’u kolay kolay
inadından vazgeçiremeyeceğini bildiğini ancak bunu denemek zorunda olduğunu belirtmektedir. Bkz.
Ball, op. cit., s. 342.] CIA’in desteklediği bir görüşe göre adaya gönderilecek böyle bir güçteki
Amerikan askerleri, Kıbıslı teröristlerin saldırılarının hedefi olacaktı. Bkz. “CIA intelligence
memorandum in State to Nicosia,” 11 Feb. 1964, National Security File/National Security Council
History, Box 16, Volume 3B: 21-35’ten aktaran Brands, op. cit., s. 353. Bununla birlikte ABD,
NATO gücüne katkıda bulunmayı taahhüt ettiği için Ball, Johnson Yönetimi’nin sözünden dönmüş
gibi görünmemesi amacıyla ABD’nin güce katılamamasının sorumluluğunu Makarios’a yüklemek
şeklinde bir plan yapmıştı. Bkz. “Ball to Johnson in Athens to State,” 9 Feb. 1964, Ibid.’den aktaran
Brands, op. cit., s. 353. Ball’un Kıbrıs Dışişleri Bakanı Spyros Kyprianou ile yaptığı görüşmede ABD
birliklerinin güce katılıp katılmaması konusunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rızasına bağlı olacağını
bildirmesi ve bunun üzerine Kyprianou’nun Amerikan askerlerinin de yer alması durumunda Kıbrıs’ta
Amerikan imajının zedeleneceğini ve Amerikan karşıtı duyguların yükseleceğini belirtmesi [Bkz.
“Telegram From the Embassy in the United Kingdom to the Department of State,” London, February
9, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).];
ayrıca Ball’un ABD’nin Ankara, Atina ve Lefkoşa Büyükelçileri ile yaptığı görüşmeler sonrasında
Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta Amerikan askerlerinin Kıbrıslı Rumların vur-kaç
taktiklerinin hedefi olacakları ve ABD’nin NATO lideri olması nedeniyle askerlerinin diğer Batılı
güçlere göre daha fazla tepki göreceğini belirterek Amerikan askerlerinin kesinlikle güce katılmaması
gerektiği yönünde düşündüğünü söylemesi de [Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the
Department of State,” Athens, February 10, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).] bu iddiayı
doğrular niteliktedir. Fikrini “ABD katkısı olmadan bir NATO gücü kurulması” yönünde değiştirmiş
olmasına rağmen Ball’un planı kabul ettirmek için Lefkoşa’ya gitmesinin sebebi ise “daha önce
Türkiye’yi müdahale etmekten alıkoymak için, ABD’nin “daha etkin olacağı” yönünde verdiği sözden
dönmesinin ABD-Türkiye ilişkilerinde kötü sonuçlara yol açabileceği” düşüncesiydi. Bkz. Idem.
209 P. N. Vanezis, Makarios: Pragmatism v. Idealism, London, Abelard-Schuman, 1974, s. 130.
210 Mandell, op. cit., s. 210.
211 Londra Konferansı’nda sorunun NATO içi bir sorun olarak ele alınması, üç garantör devlet
arasındaki görüşmelerle çözümlenmeye çalışılması, Kıbrıs’ta düzeni korumak için bir NATO gücünün
kurularak Kıbrıs’a gönderilmesinin teklif edilmesi ve soruna taraf olmayan ABD’nin de işe karışması
SSCB’nin tepkisini çekti. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olmalarından ötürü ABD, İngiltere
ve Fransa’ya ve komşu ülkeler oldukları
için Türkiye ve Yunanistan’a 7 Şubat 1964 tarihinde verilen
Sovyet notalarında, Kıbrıslıların kendi sorunlarını kendilerinin çözümlemesi veya sorunun bütünü ile
BM’ye götürülmesi gerektiği vurgulanıyordu. Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 9 Şubat 1964’ten aktaran
Aziz, op. cit., s. 173-174. Notalarda, “Sovyetler Birliği’nin, resmi devlet başkanı Makarios’u
kararlarında destekleyeceğini” bildirmesi sayesinde Makarios, Londra Konferansı sonucu Türkiye ve
Yunanistan’ın kabul ettiği NATO kuvvetlerinin adada düzeni sağlaması önerisini tüm baskılara karşı
reddedebilmişti. Bkz. Fırat, op. cit., s. 144.
212 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Turkey,” Washington, February 14,
1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
213 Charles W. McCaskill, “US-Greek Relations and the Problems of the Aegean and Cyprus,”
Journal of Political and Military Sociology, Vol. 16 (Fall 1988), s. 228.
214 Brands, op. cit., s. 350.
215 Ehrlich, op. cit., s. 1047.
216 Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20117-20118.
217 “Başbakan İsmet İnönü’nün Kıbrıs Konusunda verilen bir genel görüşme önergesi üzerine 18
Şubat 1964 tarihli Millet Meclisi toplantısında yaptığı konuşma,” Millet Meclisi Tutanak Dergisi,
Cilt 27, s. 11’den aktaran Sezer, op. cit., s. 157.
218 Brands, op. cit., s. 350.
219 “Telegram From the Department of State to the Embassy in the United Kingdom,” Washington,
February 18, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
220 “Message From President Johnson to Prime Minister Papandreou,” Washington, February 20,
1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). [Bu
mektubun metninin verildiği belgede yer alan açıklayıcı notta Başkan Johnson’ın Başbakan İnönü ve
Cumhurbaşkanı Makarios’a da benzer içerikli mektuplar gönderdiği belirtilmektedir.]
221 Yunanistan’da Kasım 1963’te yapılan seçimleri kazanarak yeni hükümeti kuran George
Papandreou ile eski Başbakan Constantine Karamanlis’in oy oranları arasında çok az fark vardı.
Koltuğunu sağlamlaştırmak isteyen Papandreou’nun istifası sonucu Şubat 1964’te yapılan seçimleri
yine Papandreou ama bu kez % 53’lük oy oranıyla kazandı. Bkz. Richard Clogg, A Concise History
of Greece, New York, Cambridge University Press, 1992, s. 157-159. Taraflar arasında yeniden
görüşme yapılması yönündeki isteğin altında yatan nedenlerden biri, 18 Şubat 1964’te Yunanistan’da
böyle güçlü halk desteğine sahip bir hükümet kurulmasıydı. Diğeri ise, Türkiye’nin tek taraflı
müdahalede bulunmaması için bir güvencenin sağlanmasıydı. Bkz. “Telegram From the Department
of State to the Embassy in the United Kingdom,” Washington, February 18, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
222 “Telegram From the Department of State to the Embassy in the United Kingdom,” Washington,
February 26, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi:
25.05.2009).
223 Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Kyprianou, Konsey’deki tartışmaların daha başında 1959
Antlaşmaları’nın kendilerine dayatıldığını belirtmişti. Kıbrıslı Türklerin Aralık 1963’te başlayan
olaylar sonucu Rumları protesto ederek yönetimden çekilmeleri nedeniyle sadece Kıbrıslı Rumlardan
oluşan Kıbrıs Hükümeti, bu antlaşmaların bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine zarar
verdiğini belirten bir Güvenlik Konseyi bildirisi elde etmeyi amaçlıyordu. Bkz. Ehrlich, op. cit., s.
1060. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM’deki temsilcisi Zenon Rossides’ti. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk
topluluğunun Rossides’in Türk topluluğunu temsil etmediği yönündeki itirazları cevapsız bırakılmıştı.
Bkz. James H. Wolfe, “The United Nations and the Cyprus Question,” içinde Norma Salem, (der.),
Cyprus: A Regional Conflict and its Resolution, New York, St. Martin’s Press, 1992, s.228.
224 UN Year Book, 1964’ten aktaran Bayülken, op. cit., s. 108.
225 Sadece kararın 4. maddesi, Kıbrıs’a BM Gücü de olsa yabancı
birliklerin gönderilmesi konusunda
olumsuz düşüncesini belirten SSCB’nin isteği üzerine ayrı bir oylamaya sunuldu. Bu ayrı oylama
sırasında Güvenlik Konseyi’nin diğer sekiz üyesi lehte oy kullanırken SSCB, Çekoslovakya ve Fransa
çekimser kaldılar. Bkz. UN Doc. S/PV. 1102, March 4, 1964, p. 5’ten aktaran James A. Stegenga,
The United Nations Force in Cyprus, [y. y.], Ohio State University Press, 1968, s. 70.
226 Kararın metni için bkz. “Resolution Adopted By The Security Council At Its 1102nd Meeting On 4
March 1964,” S/5575, 4 March 1964,
http://daccessdds.un.org/doc/UNDOC/GEN/N64/048/33/PDF/N6404833.pdf?OpenElement (Erişim
Tarihi: 25.05.2009); Dışişleri Belleteni, Sayı 1, (Temmuz 1964), s. 8-9; Erim, op. cit., s. 253-255;
Stegenga, op. cit., s. 68-69.
227 Nasuh Uslu, Türk-Amerikan İlişkilerinde Kıbrıs, Ankara, 21. Y.Y. Yayınları, 2000, s. 82-83;
Erim, op. cit., s. 255-256; Stegenga, “UN Peace-Keeping:…,” s. 3; Bölükbaşı, “The Cyprus Dispute
and…,” s. 417; Sönmezoğlu, Tarafların Tutum…, 12.
228 Ball, op. cit., s. 348.
229 Bölükbaşı, The Superpowers and…, s. 72.
230 Dışişleri Belleteni, Sayı 1, (Temmuz 1964), s. 9-10.
231 “Circular Telegram From the Department of State to All Posts,” Washington, March 12, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
232 Ball, op. cit., s. 349.
233 “Circular Telegram From the Department of State to All Posts,” Washington, March 12, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “National
Security Action Memorandum No. 286,” Washington, March 12, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
234 Uslu, op. cit., s. 84.
235 Erim, op. cit., s. 263.
236 Boyd, op. cit., s. 1. BM Genel Sekreteri’nin kayda değer çabaları sonucu UNFICYP dokuz ülkenin (Kanada, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, İsveç, İngiltere, Avustralya, Avusturya, Yeni Zelanda) katılımıyla oluştu. Bkz. Ehrlich, op. cit., s. 1049. Gücün yetkileri oldukça kısıtlıydı.
Paramiliter grupları silahsızlandırma ya da barışı tesis etmek için güç kullanma yetkileri yoktu. Sadece çatışan tarafların arasında durmakla görevlendirilmişti ve ancak kendini savunmak için ateş açabilme yetkisi vardı. Bkz. Foley ve Scobie, op. cit., s. 164. Bu kısıtlı yetkilere rağmen birçok gözlemciye göre UNFICYP çatışmayı önleme ve bastırma konularında uzun vadede başarılı oldu. Bkz. Dan
Lindley, “Historical, Tactical and Strategic Lessons from the Partition of Cyprus,” International Studies Perspectives, Vol. 8, Issue 2 (May 2007), s. 233-234. Ancak 186 sayılı kararı kabul etmek için SSCB ve Fransa’nın, “gücün giderlerinin BM bütçesinden karşılanmaması” yönünde koydukları şart nedeniyle finansman konusunda sorunlar yaşandı. Finansal yükün büyük kısmını gönüllü yardımlar yoluyla asıl olarak ABD ve İngiltere üstlendiler. Bkz. Ehrlich, op. cit., s. 1050. UNFICYP hakkında daha detaylı bilgi için bkz. James A. Stegenga, The United Nations Force in Cyprus, [y. y.], Ohio State University Press, 1968.237 Dışişleri Belleteni, Sayı 1, (Temmuz 1964), s. 10-11; Oberling, op. cit., s. 87.
238 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, April 22, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
239 Bölükbaşı, “The Cyprus Dispute and…,” s. 417.
240 Keesings Contemporary Archives, Vol: XVI, (1963-1964), s. 20121.
241 Papandreou’nun Kıbrıs politikası için bkz. Sarıca, et al., op. cit., s. 64-66.
242 Andreas G. Papandreou, Namlunun Ucundaki Demokrasi, çev. Semih Koray ve Mehmet Emin Yıldırım, Ankara, Bilgi Yayınları, 1988, s. 164.
243 Milliyet, 16 Nisan 1964’ten aktaran Süha Bölükbaşı, Barışçı Çözümsüzlük: Ankara’nın ABD ve BM ile Kıbrıs Macerası, Ankara, İmge Kitabevi, 2001, s. 120.
244 ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri krizin ilk dönemlerinde birbirlerinden oldukça farklı çözüm önerileri ile ortaya çıkıyorlardı. “Yunanistan ve Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde ortaklaşa egemenlik sahibi olmaları”ndan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve adadaki toplulukların güvenliğinin İngiltere tarafından sağlanması”na, “taksim”den “Türkiye ile Yunanistan arasında toprak değişimi”ne kadar
çeşitlilik gösteren bu çözüm önerilerinden birkaçı için bkz. Nicolet, op. cit., s. 99-100.
245 20 Şubat’ta Başbakan Papandreou ile görüşen ABD’nin Atina Büyükelçisi Henry Labouisse, ABD’nin sorunun nihai çözümünün ne olması gerektiği konusunda önceden üstünde düşünülmüş fikirleri olmadığını söylemişti. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, February 21, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4755.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Benzer bir açıklama 29 Nisan’da Başkan Johnson tarafından Dışişleri Bakanı
Erkin’e yapıldı. Bkz. “Memorandum for the Record,” Washington, April 29, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
246 Belcher’in Büyükelçi olarak atanması ABD Senatosu’nda 1 Mayıs 1964’te kabul edilmiştir. Bkz. “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, May 4, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
247 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, April 7, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). [8 Nisan 1964
tarihli telgraflara ilişkin bilgiler de bu telgraf metninin sonundaki açıklayıcı notta yer almaktadır.]
248 Ball to President Johnson, “Memorandum for the President - Items for Evening Reading,” 10 April 1964: Lot 74D164, Entry 5049, President’s Evening Reading Reports, 1964-1974, box 1, National Archives and Records Administration (NARA)’dan aktaran Nicolet, op. cit., s. 101. Bu dönemde taraflara bir çözüm önerisi olarak sunulmamış olmasına rağmen, üzerinde geniş bir uzlaşı sağlanan bu kalıcı çözüm önerileri, arabuluculuk faaliyetine girişeceği ileriki aylarda ABD’nin tutumunu şekillendirmesi bakımından önemlidir.
249 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, April 10, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram
From the Department of State to the Embassy in Turkey,” Washington, April 11, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
250 “Telegram From the Department of State to the Mission to the United Nations,” Washington, April
28, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
251 “Memorandum for the Record,” Washington, April 29, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
252 The New York Times, 6 May 1964’ten aktaran Sander, op. cit., s. 230. Yardımların kesilebileceğine yönelik tehdit NATO Genel Sekreteri Dirk Stikker tarafından Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’daki temsilcilerine de yapılmıştı. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, May 6, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). Cihat Göktepe ile yaptığı bir mülakat sırasında Denktaş’ın aktardığına göre İsmet İnönü kendisine, 1964 krizinde Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale edememesinin nedenlerinden biri olarak Bulgaristan’ın Yunanistan’a saldırma niyeti taşımasını göstermiştir. İnönü, Bulgaristan’dan gelen bir heyetin kendisine Türkiye’nin Kıbrıs’a ne zaman müdahale etmeyi planladığına ilişkin sorular yönelttiğini, Bulgarların amacının Türkiye’nin Kıbrıs’a çıkarma yapmasıyla birlikte Yunanistan’a saldırmak olduğunu, bunun da kaçınılmaz olarak iki blok arasında üçüncü dünya savaşına yola açacağına inandığını Denktaş’a söylemiştir. Bkz. Göktepe, op. cit., s. 441-442.
253 “Memorandum for the Record,” Washington, April 29, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
254 Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye…, s. 13-14. Nicolet de bu görüşe uygun olarak ABD’nin Nisan 1964’ten itibaren Lefkoşa ile ilişkilerinin ivmesini düşürdüğünü belirtmektedir. Bkz. Nicolet, op. cit., s. 102.
255 “Memorandum for the Record,” Washington, April 29, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
256 Ball, Deptel Nicosia 815, 3 May 1964: Lot 66D110, Entry 3051B, Conference File 2392: Sen.
Fulbright’s Trip to Europe and Near East, May 1964, box 347, NARA’dan aktaran, Nicolet, op. cit., s.102.
257 Nicolet, op. cit., s. 102.
258 “Telegram From Secretary of State Rusk to the Department of State,” The Hague, May 11, 1964,
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4757.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009).
7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder