6 Ekim 2020 Salı

Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerde Borç Krizleri., BÖLÜM 4

 Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerde Borç Krizleri.,  BÖLÜM 4 



2.5. Avrupa İstikrar Mekanizması (European Stability Mechanism-ESM) 

28 Kasım 2010 tarihinde toplanan Euro Bölgesi.ne Üye Devletlerin Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi.nde Avrupa İstikrar Mekanizması.nın kurulmasına karar verilmiştir. 24-25 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Zirvesinde, Euro.nun istikrarını sağlamayı hedefleyen ve 2013 yılı ortasında devreye girmesi öngörülen Avrupa İstikrar Mekanizmasının (ESM) finansman detayları üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Aynı Zirve kapsamında Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşmanın 136. Maddesine Mekanizmaya yasal temel sağlayacak bir paragraf eklenmesi konusunda uzlaşmaya varılmıştır.11 

Mekanizma, Euro Bölgesi.ne dahil olan üye devletler arasında imzalanacak bir anlaşmayla kurulacak olan hükümetler arası bir organizasyon niteliğinde Lüksemburgda faaliyet gösterecek ve Euro Bölgesi ülkeleri Maliye Bakanlarından oluşan bir Guvernörler Kurulu.na sahip olacaktır. Avrupa Komisyonunun Ekonomik ve Mali İşlerden sorumlu üyesi ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı ise gözlemci olarak Guvernörler Kuruluna katılım sağlayacaktır. 

Kurul, Mekanizma.nın en üst düzey karar alma organı olacak ve aşağıda belirtilen hususlarda mutabakatla karar alacaktır; 

. Mali yardımın sağlanması, 

. Mali yardımın koşulları ve niteliği, 

. Mekanizma.nın borç verme kapasitesi, 

. Borçlanma araçlarının tür ve dağılımının değiştirilmesi. 

Yukarıda bahsedilenlerin dışındaki tüm kararlar ise nitelikli çoğunluk ile alınacaktır. 

ESM ayrıca Guvernörler Kurulu.nun vereceği bazı özel görevleri yerine getirmek için kurulmuş ve her üye devletin bir adet yönetici ve bir adet yedek yönetici atayacağı bir Yönetim Kuruluna sahip olacaktır. Yönetim Kurulu bütün kararları nitelikli çoğunluk ile alacaktır. 

Guvernörler Kurulu ve Yönetim Kurulundaki oy ağırlıkları devletlerin ESM.nin sermayesine yaptıkları katkılar oranında şekillenecek ve nitelikli çoğunluk tüm oyların % 80.ninden müteşekkil olacaktır. 

Avrupa İstikrar Mekanizmasının 700 milyar Euro tutarında sermaye tabanı olması ve bu sermaye tabanı aracılığı ile “AAA” kredi notunun korunarak 500 milyar Euro tutarında kredi verilmesine (bu miktar en az beş yılda bir gözden geçirilecektir) imkan tanınması hedeflenmiştir. Sermayenin 80 milyar Euro tutarındaki bölümü nakit, 620 milyar Euroluk bölümü ise hükümetler tarafından taahhüt edilen çekilebilir sermaye ve kefaletlerden oluşacaktır. 

Ülkelerin ESM yapısına sağlayacakları katkı oranları da aynı tarihli Avrupa Konseyinde karara bağlanmış ve aşağıdaki oranlar üzerinde mutabık kalınmıştır. 

Tablo 6: Ülkelerin ESM yapısına sağlayacakları katkı oranları 

Kaynak: Conclusions of the Heads of State or Government of the Euro Area of 24-25 March 2011, 

http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=DOC/11/3&format=HTML&aged=0&language=EN&guiLanguage=fr. 

Mekanizmadan faydalanabilme koşulları Komisyon, IMF ve talepte bulunan üye devlet tarafından üzerinde mutabakata varılmış ekonomik uyum programlarının uygulanması gibi sıkı koşullara tabi olacaktır. Uyum programları dahilinde gösterilen performans, Komisyon tarafından izlenecek ve Konsey ile ESM yönetim kuruluna raporlanacaktır. Borç dilimlerinin serbest bırakılması bu raporlar göz önünde bulundurularak gerçekleşecektir. ESM.nin talepte bulunan üye devletlere sağlayacağı mali yardım doğrudan kredi şeklinde olacaktır. Öte yandan, gerek görülmesi durumunda bir istisna olarak birincil kredi piyasalarında faaliyet  gösterilmesi de Guvernörler Kurulunun alacağı nitelikli çoğunluğa dayanan bir karar ile mümkün olabilecektir. Ayrıca borçlanma maliyetini düşürmek amacıyla, gerekli görülen durumlarda ESM mali zorluk yaşayan üye devletlerin tahvillerini satın alma gibi finansal faaliyetlerde bulunabilecektir. 

3. Rekabet Paktı (Competitiveness Pact) 

Sınırların ortadan kalktığı küresel dünya düzeninde ülkeler arası rekabet her zamankinden daha şiddetli hale gelmiş, krizle birlikte dünya genelinde daralan talep ülke ekonomilerini ciddi biçimde etkilemiştir. Ticaret koşullarının ve imkanlarının kriz öncesi döneme göre daha da zorlaştığı günümüzde “rekabet gücü” ülkeler açısından kritik bir kavram haline gelmiştir. 

Yükselen ülke ekonomilerinin dünya ekonomik refah pastasından aldıkları payı artırma talepleri, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin düşük işgücü maliyetleri ve son derece esnek üretim yapıları sayesinde sahip oldukları yüksek rekabet gücü gibi unsurlar, kriz döneminde kamu borcu ve bütçe açıkları alanlarında zaten baskı altında olan AB ülkelerinin ekonomik toparlanmasını daha da güçleştirmiş ve bu ülkelerin küresel ölçekteki rekabet güçleri mercek altına alınmıştır. 

Çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından ülkelerin rekabet gücüne ilişkin olarak yapılan çalışmalarda kriz döneminde AB içerisindeki Almanya, Fransa ve Hollanda gibi güçlü ekonomilerin rekabet güçlerini muhafaza ettikleri, bununla birlikte AB genelinde rekabet gücünün gerilediği görülmektedir. AB üyesi ülkeler arasındaki rekabet gücü farklılıkları ekonomik entegrasyonun sağlayacağı faydaları kısıtlı hale getirmekte ve bir ekonomik blok olarak AB.nin dünyadaki rolünde gerilemeye yol açmaktadır. 

Yaşanan küresel kriz de AB ülkelerinin rekabet gücüne ilişkin olarak yapılan bu  değerlendirmeleri haklı çıkarmış, Birliğin güçlü ülkeleri küresel krizi nispeten az hasarla atlatırken, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerle, son genişlemelerle AB.ye dahil olan ülkelerin ekonomileri iç ve dış talepte yaşanan daralmayı iyi yönetememiştir. 

Bu sorunların aşılabilmesini teminen AB düzeyinde izlenecek politikaların belirlendiği “Avrupa 2020 Stratejisi: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme İçin Strateji” 3 Mart 2010 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilerek, Lizbon Stratejisi.nin yerini almıştır. Avrupa 2020 Stratejisi ile ortaya konan hedefler, Avrupa Tek Pazarı önündeki engellerin ortadan kaldırılmasını, nitelikli işgücüne yapılacak yatırımların artırılmasını ve yenilikçiliğin desteklenmesini sağlayarak, AB.nin rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. 

Bahse konu Strateji ile birtakım hedefler ortaya konulmuş olmakla birlikte, özellikle Euro Bölgesi.nde yer alan ülkelerin rekabet güçlerini artırmak için ulusal paralarının değer kaybına izin vermek gibi bir politika enstrümanından mahrum olması sebebiyle, gerek AB genelinde gerekse AB üyesi ülkeler özelinde rekabet gücünün artırılması için daha iyi tanımlanmış ve belirli kurallara bağlanmış bir yapı oluşturulması gündeme gelmiştir. 

Tablo 7: AB 27 ve Seçilmiş Bazı Ülkelerin Global Rekabet Gücü Endeksi 2010-2011 Sıralaması 


 Kaynak: The Global Competitiveness Report 2010-2011, World Economic Forum. 


3.1. Pakt’ın İçeriği,. 

Almanya ve Fransa, Euro Bölgesi nin rekabet gücüne yönelik politikaların güçlendirilmiş bir şekilde uyumlaştırılmasının ve kriz yönetimi için oluşturulacak  yeni mekanizmanın Euro nun kalıcı istikrarına katkıda bulunacağına inandıklarını ifade ederek, Ekonomik ve Parasal Birliğin bu iki yeni önemli unsurunun, temel prensipler olan sorumluluk ve dayanışma arasında bir denge sağlayacağını dile getirmişlerdir. 

Bu çerçevede, bir taraftan kriz dönemlerinde devreye girecek Avrupa İstikrar Mekanizması gibi yapılar oluşturulurken, diğer taraftan üye ülkelerin ekonomik  yapılarının iyileştirilmesi ve yakınsama sağlanması suretiyle AB üyesi ülkelerin reel ekonomilerinin rekabet gücünün artırılması hususu daha yüksek sesle tartışılmaya başlanmıştır. 

Bu doğrultuda, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Euro Bölgesi.nde daha iyi bir ekonomik yönetişim çerçevesinin  oluşturulmasına yönelik ortak bir girişimde bulunarak, Avrupa.da daha güçlü bir ekonomik yakınlaşmayı temin etmek amacıyla, üye devletlerin rekabet gücünü kalıcı bir şekilde arttırmayı hedefleyen bir Pakt ın kurulmasını gündeme getirmiştir. Söz konusu girişim ile Pakt a dahil olacak devletlerin AB-27 seviyesinde mutabık kalınmış olan hükümlerden daha iddialı ve bağlayıcı nitelikte taahhütlerde bulunması öngörülmüştür. 

Almanya ve Fransa tarafından 4 Şubat 2011 tarihli Avrupa Konseyi.nde önerilen söz konusu Pakt ta, ulusal ekonomilerin rekabet gücünün ölçülebilmesi için aşağıda belirtilen üç göstergenin tesis edilmeye çalışılacağı ifade edilmektedir:12 

. Fiyat rekabetçiliğine yönelik göstergeler (örneğin, reel iş gücü maliyetlerinin istikrarı, iş gücü maliyetlerinin ölçülmesinin üretkenlik ve verimlilikteki  gelişmelerin dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi), 

. Kamu maliyesinin istikrarının kapsamlı bir bakış açısıyla değerlendirilmesini sağlayacak göstergeler (ne gibi bir ölçünün kullanılacağı açık ve gizli kamu 

borçları da dikkate alınarak düzenlenecektir), 

. Ar-Ge, eğitim ve altyapı yatırımlarına GSYH.nin belirli bir oranında asgari yatırım sınırı getirilmesi (oran halen kesinleşmemiştir). 

Pakt a taraf üye ülkeler kendilerinin bu göstergeler aracılığı ile değerlendirilmeleri ni temin edecek ve değerlendirmeler Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanacak raporlar aracılığı ile yapılacaktır. Gerek görülmesi halinde Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Sistemik Risk Kurulu.nun desteğine de başvurulabilecektir. 

Pakt çerçevesinde, rekabet gücünü artırmaya yönelik olarak 12 aylık bir süreçte ulusal düzeyde uygulanması öngörülen altı maddelik program şöyledir: 

a. Ücretlerin ve maaşların fiyat artışlarına endekslenmesini sağlayan sistemlerin devre dışı bırakılması. 

b. Avrupa.da çalışanların hareketliliğini teşvik etmek amacıyla diplomaların ve mesleki yeterliliklerin karşılıklı tanınmasına yönelik bir anlaşmanın imzalanması. 

c. Kurumlar vergisi uygulamalarında ortak bir zemin oluşturulması. (ileride bu alanda tam uyumlaştırmanın sağlanabilmesi hedeflenmektedir). 

d. Emeklilik sistemlerinin demografik gelişmeler dikkate alınarak uyumlaştırılması. 

e. Tüm üye devletlerde borç uyarı sistemleri oluşturulmasına yönelik anayasal düzenlemeler yapılması. 

f. Bankalar için ulusal kriz yönetimi sistemlerinin kurulması. 

Pakt ın uygulanması düzenli aralıklarla gözden geçirilecek olup, Almanya ve Fransa Komisyonu 12 ay içinde yukarıda bahsedilen altı maddelik programın  uygulanmasına yönelik kendi önerilerini de içeren bir rapor hazırlamaya davet etmiş ve bir yaptırım mekanizmasının tesis edilmesi seçeneğinin de  değerlendirileceğini ifade etmişlerdir. 


5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder