23 Ekim 2020 Cuma

AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA İDEALİZM REALİZM İLİŞKİSİ: ÇATIŞMA MI İŞBİRLİĞİ Mİ? BÖLÜM 4

AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA İDEALİZM REALİZM İLİŞKİSİ: ÇATIŞMA MI İŞBİRLİĞİ Mİ?  BÖLÜM 4



   11 Eylül tarihinde Amerikan imparatorluğunun ekonomik gücünü simgeleyen İkiz Kulelere ve askeri gücünü simgeleyen Pentagon'a yapılan terörist saldırılar Amerikan dış politikasını daha da sertleştirmiştir. Her ne kadar hegemonyayı sürdürme arayışı içerisinde stratejik coğrafyalara sert askeri müdahalelerde bulunulsa da Amerikan dış politika karar vericileri idealist söylemleri hiçbir 
zaman ağızlarından düşürmemişler ve idealist söylemler ile realist amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır. 

Oğul Bush tarafından 2002 tarihinde yayınlanan ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi adlı belgede şu noktalar ön plana çıkartılıyordu; ABD özgürlüğe öncelik veren adil bir barış için çalışmaktadır...
ABD ulusal güvenlik stratejisi ayrıcalıklı bir Amerikan enternasyonalizmi üzerine kuruludur...
Amerikan değerleri çıkarlarının bütününü yansıtır...ABD'nin tarihsel sorumluluğu saldırılara cevap vermek ve dünyayı kötülüklerden arındırmaktır.46 
Oğul Bush Beyaz Saray'da Amerikan ordu gazilerine yaptığı bir konuşmasında dinleyicilere şöyle sesleniyordu; Irak halkını Saddam'ın elinde köleliğe teslim edemeyiz.47 
Diğer konuşmalarında da Bush'un ağzından idealist söylemler eksik olmuyordu; Irak'ta herhangi bir emelimiz yoktur amacımız Iraktaki tehdidi ortadan kaldırmak ve ülkenin yönetimini yeniden Irak halkına devretmektir.(19.03.2003)... 
Biz Irak halkının dostuyuz... Bu savaş bir kurtuluş savaşıdır, işgal değil. 
Bu idealist söylemlerin arkasında Amerikan çıkarlarını gerçekleştirmeye çalışan realist bir amaç tabiki vardır. 
Carter döneminde ulusal güvenlik danışmanlığı görevinde bulunan ve hala Amerikan dış politikası açısından en önemli 2 isimden biri olan Zbigniew Brzezinski (diğeri Henry A. Kissinger'dır) 2003 yılındaki bir makalesinde Amerika'nın bölgedeki çıkarlarının ne olduğunu ve amacını söylüyordu; 
''Bölgenin (Orta Doğu bölgesi kastedilmekte) enerji kaynaklarına ilişkin veriler, ABD'ye buraya egemen olmaktan başka bir alternatif bırakmamaktadır. O nedenle ABD, Ortadoğu'yu kendi stratejik çıkarlarına uygun olarak şekillendirmelidir. 

Bu bölgeye egemen olmak ABD'ye başka bir stratejik manivela da sağlamaktadır: 

Bu, ekonomileri, bölgeden güvenli petrol akışına bağlı olan Avrupa ve Asya ekonomilerini denetim altında tutma gücüdür. Bu bölge o kadar önemlidir ki, ABD herhangi bir bölgesel gücün beklenti ve önceliklerini buraya dayatmasına izin vermemelidir.''48 
ABD, 11 Eylül sonrası Afganistan ve Irak gibi jeopolitik ve jeo-ekonomik önemi yüksek coğrafyalara saldırarak yaşamsal çıkar alanı ( the sphere of vital interest) olarak tanımladığı bölgelere siyasi ve askeri olarak yerleşmiş, hegemonyasının devamlılığı için elzem olan enerji kaynaklarını ve bunların dünya pazarlarına ulaşmasını sağlayan enerji nakil hatları yollarını kontrol etmeye çalışmıştır. Hegemonyanın sürdürülebilir olması için enerji kaynaklarının ve nakil hatları 
üzerinde bulunan coğrafyaların kontrolü olmazsa olmazdır. 

Küreselleşme süreci ile birlikte ise serbest pazar ekonomisi teşvik edilerek bunun tüm insanlığın çıkarlarına ve refahına olacağı belirtiliyor ve idealist bir iddia ortaya atılıyor. Fakat diğer taraftan Uluslararası ticaret alanında engellerin kaldırılması ve serbest pazar ekonomisine geçilmesi halinde bu durumdan en çok Amerikan ekonomisinin faydalanacağı şeklinde realist bir politika hesabı da yapılıyor. Kissinger'a göre küreselleşme Amerikan emperyalizminin diğer bir adıdır. Ayrıca, en iyi ve gerçekte en akla uygun seçim tüm dünya için Amerikan stili bir ekonomik ve siyasal önceliklerin uyarlanmasıdır.49 

2008 yılında Beyaz Saray'ı devralan ABD'nin ilk siyahi başkanı Barack Obama ile birlikte Amerikan dış politikası oğul Bush döneminden farklı gelişmeye başlamıştır. Obama Irak Savaşı'nı ve ABD'nin tek yanlı politikalar izlemesini eleştirerek çok taraflılığa ve işbirliğine vurgu yapmıştır. Rusya, Çin, Avrupa Birliği ve Japonya gibi güçler ile işbirliği içinde hareket etmenin dünyadaki sorunların çözümü için önemli olduğunu belirtmiştir. Tıpkı Nixon'un 1971 yılındaki açıklamalarına benzer olan Obama'nın bu söylemleri Amerikan dış politikasındaki idealist unsurları yansıtmış tır. 
Fakat 2008 ekonomik krizi ile birlikte Amerikan ekonomisinin zorlanması, Irak Savaşı sonrası dünyadaki iyiliksever hegemon/imparatorluk( the benevolent empire) algısının değişmesi ve anti-Amerikanizmin yükselişe geçmesi, yeni küresel güç merkezlerinin Rusya, Çin gibi ve yeni bölgesel güç merkezlerinin Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi ortaya çıkması ve ABD'nin dünya jeopolitiğindeki hareket serbestisinin azalması gibi nedenlerden dolayı sorunlarla baş etmenin ve bu ülkeler ile rekabetin maliyetini ABD'nin kaldırabileceği bir seviyede tutmaya çalışması Amerikan dış politikasındaki realist unsurları yansıtmıştır. 

Obama, ABD'nin azalmakta olan güç kaynaklarını içeride ve dışarıda yeniden dağıtarak yeni şekillenmekte olan Amerikan sonrası dünyaya ülkesini hazırlamaya çalışmıştır. Obama tarihsel olaylardan şu sonucu çıkarmış gibi durmaktadır; doğal sınırlarına ulaştıktan sonra dengeli ve kontrollü bir şekilde geri çekilen imparatorluklar için enerjisini yeniden toparlayıp emperyal yeni bir sıçrama yapma ihtimali bulunmaktadır. 

Amerikan dış politikasında idealizm- realizm ilişkisine verilecek son güncel örnek ise İran ile anlaşmaya varılan nükleer mutabakattır. Bu olayda, bir taraftan İran'ın nükleer silahlara sahip olmasının engellenmesi ve nükleer yayılmanın önlenmesi amaçlanırken ki bu idealist bir dış politikayı yansıtır diğer taraftan ise nükleer silahlara sahip olan bir İran ile Basra Körfezi'nde rekabetin zor olacağını bilmesi ve bunun önüne geçmeye çalışması realist bir dış politikayı yansıtır. 

İDEALİZM-REALİZM İLİŞKİSİNE DAİR SÖYLEMLER 

• Geleneksel Amerikan idealizmi ile küresel güvenliğin yeni gerçeklerini ilgilendiren ağırbaşlı pragmatizmin birleştirilmesi gerekir.50 
• Amerikan dış politikasında idealizm ve realizm benzerlikler taşımaktadır.51 
• Amerikan idealizmi her zamanki gibi elzemdir. Geleneksel Amerikan idealizmi, Amerikan çıkarlarının uygun bir tanımını sağlamak için günümüz realitelerinin dikkatli bir değerlendirilmesiyle birleştirilmelidir.52 
• Devlet adamının nihai ikilemi değerler ile çıkarlar arasında ve ara sırada barış ve adalet arasında denge kurmasıdır.53 
• Realizm ve idealizm birbirlerine alternatif olarak görülmemelidir. Realist bir güç politikası anlayışı ideallerin hizmetinde kullanılmalıdır.54 
• 1940'lı yıllardan itibaren ABD iki büyük stratejiyi izlemektedir. Birincisi realizm odaklı ikincisi ise idealizm.55 
• Daha en başından idealizm ve materyalizmin çifte cazibesi Amerika’yı tanımlayan bir unsur oldu.56 
• Wilson idealizmi ile jeopolitik realizm birleştirilmelidir.57 
• Anglo-Sakson gelenek, idealleri konuşmak ve savunmak ama gerçeklere göre hareket etmektir. 
ABD, çıkarlarını idealleri ve değerleri görüntüsü altında gizlemektedir.58 
• Günümüzde Amerikan Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan John Kerry 2004 yılında girdiği Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı iken şöyle diyordu; ''Dış politikamız sadece idealizm ve realizmin birleştiği zamanlarda azamete kavuşmuştur.''59 

SONUÇ YERİNE 

Amerika Birleşik Devletleri 1776 tarihinden bu yana önce Avrupalı sömürgeciler den bağımsızlığını kazanmış ardından bir zamanlar kendisini sömüren Avrupalı devletlere rüştünü ispat etmiş daha sonra kendi kıtasından başlayarak tüm dünyaya genişlemiş ve emperyalist yayılma yapmış en nihayetinde ise tüm dünya sistemi üzerinde etkili olmuş ve onu şekillendirmiştir. 

Birbirlerinin 'kurucu ötekileri' olan idealizm ve realizm Amerikan dış politikasında ilginç bir şekilde çatışmadan ziyade işbirliği içerisinde hareket etmektedir. Amerikan dış politikasına yön veren esas teori realizm olmakla birlikte Amerikan dış politika karar vericileri Amerikan çıkarlarını tüm dünyanın çıkarlarıymış gibi idealizm ile ifade etmişler ve eylemlerini meşrulaştırmaya çalışmışlardır. 
  Son olarak şunu belirtmek gerekir ki, Amerikan dış politikasının ana amaçları bellidir ve bu amaçlara ulaşabilmek için Amerikan dış politikasına yön veren beyinler hem idealizm hem de realizmden faydalanarak akıllı bir güç stratejisi uygulamaktadırlar. Amerikan dış politikasında idealizm ve realizm el ele kol kola işbirliği içinde yürümektedir... 

DİPNOTLAR;

1 Gültekin Sümer, Dış Politika Stratejileri ve Türkiye Neresinde?, İkinci Adam Yayınları, İstanbul, 2013, s.27. 
2 Emin Gürses, ''ABD Dış Politikasında Realizm ve İdealizm'', Jeopolitik, Mayıs, 2002 
3 Ramazan Gözen, ''Uluslararası Sistemde ABD'', Ramazan Gözen(ed.), Amerikan Dış Politikası, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No:2609, s.11. 
4 Gözen, a.g.e., s.13. 
5 William Blum, Emperyalizmin En Ölümcül Silahı Demokrasi Yalanı, çev. Ekin Duru, İstanbul, Say, 2013, s.351. 
6 Anthony Best et al., 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi, çev. T. Ulaş Belge, Ankara, Siyasal, 2012, s.153. 
7 Best, a.g.e., s.153. 
8 Haluk Gerger, ABD Ortadoğu ve Türkiye, İstanbul, Ceylan Yayınları, 4. Baskı, 2007, s.520. 
9 Füsun Türkmen, Kırılgan İttifaktan Model Ortaklığa: Türkiye-ABD İlişkileri, İstanbul, TİMAŞ, 2012, s.25. 
10 Hegemonya, bir devletin Uluslararası sistemdeki hakim konumunu korumak için diğer devletleri kendi taleplerine zor yolu ile ya da gönüllü olarak uymalarını sağlamak olarak tanımlanabilir.. Marksist literatürde hegemonya kavramı çok önemli bir yer tutmaktadır. Bkz. Robert Cox, ''Gramsci, Hegemony and International Relations'', (ed.)S.Gill, Gramsci, Historical Materialism and International Relations, Cambridge University Press, 1993, p.62. 
11 Anıl Çeçen, ''A.B.D. Süper Güç Olarak Kalabilir mi?'', Avrasya Dosyası ABD Özel Sayısı, Cilt:6, Sayı:2, Yıl:2000, s.235. 
12 P. R Viotti, M. V. Kauppi, International Relations Theory: Realism, Pluralism, Globalism and Beyond, third ed., Allyn and Bacon, Boston, 1999, p.8. 
13 (ed.) Mehmet Şahin, Osman Şen, Uluslararası İlişkiler Teorileri Temel Kavramlar, Ankara, Kripto, 2014, s.6. 
14 Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler ve Dış politika, Bursa, MKM, 9. Baskı, s.104. 
15 Wilson'un başkanlığı sırasında ABD Milletler Cemiyeti' nin kurulmasına liderlik etmiş fakat Kongre'de hala etkili olan Monroe Doktrini zihniyeti ve çeşitli diğer sebeplerden dolayı ABD Milletler Cemiyeti' ne üye olmamıştır. ABD'nin 
Cemiyete üye olmaması sebebi ile şu yorum yapılmıştır; ''MC sakat doğmuştur.'' Bkz. Anthony Best et al, 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi, çev. T. Ulaş Belge, Ankara, Siyasal, 2012 
16 Emre Çıtak, '' Uluslararası İlişkilerde Gerçekçilik'', (ed.) Mehmet Şahin, Osman Şen, Uluslararası İlişkiler Teorileri Temel Kavramlar, Ankara Kripto, 2014, s.30-31. 
17 Çıtak, a.g.e., s.32. 
18 Edward H. Carr, The Twenty Years Crisis, Macmillan, London, 1946, p.76. 
19 Anarşi; Uluslararası sistemde egemen devletlerin üstünde hiçbir gücün olmadığını anlatan terimdir. Devletleri yaptıkları eylemler sonucunda ödüllendirecek veya cezalandıracak üst bir otoritenin olmadığına işaret eder. Anarşi kavramının sosyal inşacı bir yorumu için Bkz. Alexander Wendt, ''Anarchy is what States Make of it: The Social  Construction of Power Politics'', International Organizations, Volume 46, Number: 2, Spring 1992, p.391 - 425. 
20 Gürses, a.g.m., s.x. 
21 Carr, a.g.e., p.42. 
22 Füsun Türkmen, ''ABD'nin Dış Politikası: Devamlılık ve Değişim'', Doğu Batı, Cilt:8, Sayı:32, 2005, s.158. 
23 Muhittin Ataman, Özkan Gökcan, ''Bush Dönemi Amerikan Dış Politikası: Bir Aşırı Yayılmacılık Denemesi'', Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt:7, Sayı:2, Yıl 2012, s.201. 
24 Henry Kissinger, Amerika'nın Dış Politikaya İhtiyacı Var mı?, çev. Tayfun 
Evyapan, Ankara, METU Press, 2002, s.12. 
25 Gürses, a.g.m., s.x. 
26 Gürses, a.g.m., s.x. 
27 Gözen, a.g.e., s.14. 
28 Gözen, a.g.e., 
29 Best, a.g.e., s.63. 
30 Gözen, a.g.e., s. 
31 Gürses, a.g.m., s.x. 
32 Best, a.g.e., s.243. 
33 Paul Kennedy, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, çev. Birtane Karanakçı, İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayınları, 13. Baskı, 2013, s.428. 
34 Türkmen, a.g.e., s.65. 
35 ''Rewiev of Current Trends: U.S Foreign Policy'', Top Secret, PPS/23, Washington, February 28, 1948 
36 Best, a.g.e., s.252. 
37 Emin Gürses, ''NATO ve Genişletilmiş( Büyük) Ortadoğu Projesi: Hattı Kontrolden Sathı Kontrole'', Jeopolitik, Ocak, 2004 
38 William A. Williams, The Tragedy of American Diplomacy, New York, Delta, 1962, p.167-168. 
39 Türkmen, a.g.e., s.68. 
40 S. E. Ambrose, Rise to Globalism: American Foreign Policy since 1938, Penguin, 1993, p.217-218. 
41 Kissinger, a.g.e., s.225. 
42 Gürses, Amerikan Dış..., s.x. 
43 Ambrose, a.g.e., p.382. 
44 Excerpts from Pentagon's Plan: ''Prevent the Emergence New Rival'', New York Times, March 8, 1992 
45 Anthony Lake, ''The Limits of Peacekeeping'', New York Times, February 6, 1994 
46 The National Security Strategy of the United States of America, The White House, Washington, September, 2002 
47 BBC World, 28 March 2003 
48 Zbigniew Brzezinski, ''Hegemonic Quicksand'', National Interest, Winter 2003/ 4, p.6. 
49 Henry Kissinger, Does America Need A Foreign Policy? Toward A Diplomacy 21st Century, Simon& Schuster, New York, London, 2001, p. 252. 
50 Zbigniew Brzezinski, Tercih: Küresel Hakimiyet mi? Küresel Liderlik mi?, çev. Cem Küçük, İstanbul, İnkılap, 2005, s.18. 
51 Martin Griffiths, Realism, Idealism& Internatioanal Politics, Routledge, London&New York, 1992, p.2. 
52 Henry Kissinger, Diplomacy, Simon& Schuster, New York, p.836. 
53 Kissinger, Amerika'nın Dış..., s.260. 
54 Jack Snyder, ''Imperial Temptations'', The National Interest, Spring 2003, p.40. 
55 G. John Ikenbery, '' America's Imperial Ambition'', Foreign Affairs,81(5), p.45-47. 
56 Zbigniew Brzezinski, Stratejik Vizyon Amerika ve Küresel Güç Buhranı, çev. Sezen yalçın, A. Taha Orhan, İstanbul, TİMAŞ, 2. Baskı, 2013, s.53. 
57 Madeleine Albright, '' Madam Secretary: A Memoir'', New York, Macmillan, 2003, p.505. 
58 John Mearsheimer, The Tragedy of Great Power Politics, New York: W.W. Norton & Company, p.x. 
59 Aktaran Jack Synder, 'One World Rival Theories'', Foreign Policy, N:145, Nowember- December 2004, p.54. 

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder