AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA İDEALİZM REALİZM İLİŞKİSİ:
ÇATIŞMA MI İŞBİRLİĞİ Mİ? BÖLÜM 1
Amerikan dış politikası, idealizm,realizm,Gültekin Sümer, MUSTAFA KOCAKENAR,Strateji,
MUSTAFA KOCAKENAR*
* Sakarya Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
TASAM Stajyeri
MUSTAFA KOCAKENAR*
* Sakarya Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
TASAM Stajyeri
Giriş
Bu çalışmanın amacı Amerikan dış politikasında idealizm ve realizm kuramlarının ne şekilde etkili olduğunu, çatışma mı işbirliği mi içinde ilişki kurduğunu analiz etmektir. Çalışma üç kısıma ayrılmıştır.
Birinci kısımda Amerikan dış politikasının genel kodları incelenecektir.
İkinci kısımda örnek olaylar üzerinden Amerikan dış politikasında idealizm - realizm ilişkisi gösterilecektir.
Üçüncü kısımda ise Amerikan dış politika karar merciinde bulunmuş diplomatlar ve akademisyenlerin idealizm-realizm ilişkisine dair söylemleri üzerinde durulacaktır. Sonuç kısmında ise genel bir değerlendirme yapılacaktır. Çalışmanın en temel argümanı Amerikan dış politikasında idealizm ve realizmin el ele kol kola işbirliği içinde olduğudur.
İkinci kısımda örnek olaylar üzerinden Amerikan dış politikasında idealizm - realizm ilişkisi gösterilecektir.
Üçüncü kısımda ise Amerikan dış politika karar merciinde bulunmuş diplomatlar ve akademisyenlerin idealizm-realizm ilişkisine dair söylemleri üzerinde durulacaktır. Sonuç kısmında ise genel bir değerlendirme yapılacaktır. Çalışmanın en temel argümanı Amerikan dış politikasında idealizm ve realizmin el ele kol kola işbirliği içinde olduğudur.
Amerikan Dış Politikasının Genel Kodları
Devletler varoluşlarını devam ettirebilmek başta olmak üzere çıkarlarını kollamak ve de Uluslararası politikada daha nüfuzlu bir konuma gelebilmek için dış politika oluşturmaya giderler. Bu bağlamda dış politikayı, bir devletin dış dünyadaki çıkarlarını kollamak ve Uluslararası politikada daha güçlü ve prestijli bir konuma yükselmek için sergilediği bir tutum olarak tanımlayabiliriz.1
Devletlerin(ya da ülkelerin) dış politikalarının belirlenmesinde takip edilen sürecin her bir devletin içinde bulunduğu dahili (domestic) ve harici (external) koşullara göre şekillendiği açıktır. Siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullar, yaşanılan coğrafyanın durumu(imkanlar, dayatmalar vs.) bölgesel - uluslararası gelişmeler ve yapılanmalar arasında tanımlanan ekonomik, askeri vs. güvenlik anlayışı
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin dış politika algılamalarındaki farklılaşmaları kaçınılmaz kılar.
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin dış politika algılamalarındaki farklılaşmaları kaçınılmaz kılar.
Farklı şartların, ülkelerin karşılıklı ilişkilerindeki beklentilerinde de belirleyici bir rol oynayacağı yadsınamaz. Bu beklentiler bir ülkenin dış politikasının oluşturulması sürecini değişik düzeylerde etkiler.2
Yapısal gerçekçi teoriye göre devletler Uluslararası sistemdeki güç dağılımlarına (distribution of power) göre dış politik davranışlarını belirlerler. Bu bağlamda Uluslararası sistemde bulunan büyük güçler saldırgan ve yayılmacı dış politika stratejileri izlerken, orta ve küçük büyüklükteki devletler savunmacı dış politika stratejileri takip etmektedirler.
Büyük güçler güç maksimizasyonu ile ilgilenirken, orta ve küçük büyüklükteki devletler güvenlik maksimizasyonu ile meşguldürler.
1776 tarihinde T. Jefferson'un kaleminden çıkan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan Bağımsızlık Savaşı da başlamış oluyordu. Birleşik Devletler, 13 İngiliz sömürgesinin Bağımsızlık Savaşı ile bağımsızlığını kazanmış daha sonrasında ise diğer Avrupalı güçlerin sömürgelerini ele geçirmesi ile genişleyerek topraklarını büyütmüştür.
1776 tarihinde T. Jefferson'un kaleminden çıkan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan Bağımsızlık Savaşı da başlamış oluyordu. Birleşik Devletler, 13 İngiliz sömürgesinin Bağımsızlık Savaşı ile bağımsızlığını kazanmış daha sonrasında ise diğer Avrupalı güçlerin sömürgelerini ele geçirmesi ile genişleyerek topraklarını büyütmüştür.
ABD'nin yayılmasının ve genişlemesinin yolları arasında;
(1) İşgal
(2) İlhak
(3) Satın alma ve
(4) Devir gibi yöntemler vardır.3
Kuruluşundan beri ABD'nin takip ettiği dış politika yayılmacıdır. ABD'nin yayılmacılığı sadece askeri güce dayalı realist politika üzerinden değil ABD'nin savunduğu değerler, inanışlar, kurumlar ve 'Yeni Ulus' imajı ile idealist politika üzerinden de gerçekleşmiştir. ABD'nin askeri ve ekonomik gücü ile savunduğu idealler/ idealizm ABD'nin dünyaya yayılmasında başrol oynayan faktörlerdendir.4
'Amerikan İstisnacılığı' (American Exceptionalism) Amerikan dış politik kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Bu inanışa göre Amerikan değerleri, kültürü, inanışları evrensel özellikler taşımaktadır.
ABD'nin geçmişte ve günümüzdeki diğer uluslardan ve devletlerden farklı ve ayrıcalıklı olduğu, çünkü 'aşkın bir amaca' sahip olduğu bu anlayışta ön plandadır. Amerikan siyasal kültüründe ABD'nin davası tüm insanlığın davasıdır anlayışı günümüzde de hakim konumunu sürdürmektedir.
Oğul Bush döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Condoleezza Rice'nın şu sözleri Amerikan İstisnacılığı'nın Amerikan dış politikasındaki önemini açıklar niteliktedir; ''ABD tarihte hep doğru tarafta olduğundan ulusal güvenliğini sağlarken 'Uluslararası yasa ve kuralları' ya da 'BM gibi kurumları' göz önünde bulundurmak zorunda değildir.''5
Amerikan dış politik kültüründe etkili olan diğer bir inanış ise 'Kaçınılmaz Kader' (Manifest Destiny) anlayışıdır. Bu anlayışa göre Amerikalı yerleşimcilerin kaderlerinde kıtanın tamamına yayılmaları gerektiği yazmaktadır. ABD bulunduğu kıtada doğal yayılma hakkına sahiptir, Tanrı'nın bahşettiği bu hakkı onun elinden almak Tanrı'ya isyan etmektir. Brook Adams 1895 yılında yayınlanan Law of Civilization and Decay adlı kitabında ''ABD yeni yüzyılda genişlemeye devam
etmezse çöküş dönemine girecektir. Beyaz ırk ve İngilizce konuşan halklar doğuştan üstün durumdadırlar''diye yazıyordu.6 Bir başka düşünür ''Anglo-Sakson uygarlığının nimetlerini Amerika yaymakla yükümlüdür.'' diyordu.7 Bu anlayış Amerikan yayılmacılığının temelini oluşturmuş ve meşruiyetini sağlamıştır.
Edward Said'in şu sözleri 'Kaçınılmaz Kader' ve 'Amerikan İstisnacılığı' inanışları nın Amerikalılarca nasıl içselleştirildiğini gözler önüne sermektedir; ''ABD, Amerikalıların seçilmiş bir halk, Amerikan düzen ve devletinin de Tanrı'nın yeryüzüne indirdiği eşsiz bir deneyim olduğu, bunun yeryüzüne yayılmasının insanoğlunun hayrına bir ilahi misyon olduğu inancını içselleştirerek ortaya çıktı.
etmezse çöküş dönemine girecektir. Beyaz ırk ve İngilizce konuşan halklar doğuştan üstün durumdadırlar''diye yazıyordu.6 Bir başka düşünür ''Anglo-Sakson uygarlığının nimetlerini Amerika yaymakla yükümlüdür.'' diyordu.7 Bu anlayış Amerikan yayılmacılığının temelini oluşturmuş ve meşruiyetini sağlamıştır.
Edward Said'in şu sözleri 'Kaçınılmaz Kader' ve 'Amerikan İstisnacılığı' inanışları nın Amerikalılarca nasıl içselleştirildiğini gözler önüne sermektedir; ''ABD, Amerikalıların seçilmiş bir halk, Amerikan düzen ve devletinin de Tanrı'nın yeryüzüne indirdiği eşsiz bir deneyim olduğu, bunun yeryüzüne yayılmasının insanoğlunun hayrına bir ilahi misyon olduğu inancını içselleştirerek ortaya çıktı.
Daha sonra bu ilahi misyonun yerine getirilebilmesi için gerekli Tanrısal güce sahip olunduğuna inanıldı. Amerikan hayat tarzına karşı olanların yok edilmesi vacip... insanlık düşmanı şeytanlar olduğuna hükmedildi.'' 8
Amerikan dış politikasını etkileyen dört düşünce bulunmaktadır.
(1) dış politikada önceliğin ekonomik olduğu görüşüne dayanan Hamiltonculuk
(2) Amerika'nın ahlaki değerlerinin dünyaya örnek olması gerektiği görüşüne dayanan Wilsonculuk
(3) Amerikan devriminin ilkelerinin ve ülke içi demokrasisinin güvenlik politikasından daha değerli olduğu görüşüne dayanan Jeffersonculuk
(4) vatanseverlik ve militarizme dayanan Jacksonculuk. 9
Amerikan dış politikası makro perspektifte incelendiğinde kuruluşundan beri süreklilik içeren stratejiler ile sürdürülmüştür. Mikro perspektifte incelendiğinde ise amaç bakımından olmasa da araç bakımından farkılılıklar gözlemlenmektedir. D. Eisenhower, Nixon, Ford, R. Reagan ve oğul Bush gibi Cumhuriyetçi ontolojiye sahip olan başkanlar dönemlerinde güç politikaları yani realizm ön plana çıkarken, Kennedy, Carter, Clinton ve Obama gibi Demokrat ontolojiye sahip olan başkanlar döneminde güç göreceli olarak daha arka planda kalmış idealizm ön plana çıkmıştır.
Amerikan dış politikasını etkileyen dört düşünce bulunmaktadır.
(1) dış politikada önceliğin ekonomik olduğu görüşüne dayanan Hamiltonculuk
(2) Amerika'nın ahlaki değerlerinin dünyaya örnek olması gerektiği görüşüne dayanan Wilsonculuk
(3) Amerikan devriminin ilkelerinin ve ülke içi demokrasisinin güvenlik politikasından daha değerli olduğu görüşüne dayanan Jeffersonculuk
(4) vatanseverlik ve militarizme dayanan Jacksonculuk. 9
Amerikan dış politikası makro perspektifte incelendiğinde kuruluşundan beri süreklilik içeren stratejiler ile sürdürülmüştür. Mikro perspektifte incelendiğinde ise amaç bakımından olmasa da araç bakımından farkılılıklar gözlemlenmektedir. D. Eisenhower, Nixon, Ford, R. Reagan ve oğul Bush gibi Cumhuriyetçi ontolojiye sahip olan başkanlar dönemlerinde güç politikaları yani realizm ön plana çıkarken, Kennedy, Carter, Clinton ve Obama gibi Demokrat ontolojiye sahip olan başkanlar döneminde güç göreceli olarak daha arka planda kalmış idealizm ön plana çıkmıştır.
1776-2000'ler arası Amerikan dış politikası incelendiğinde ABD'nin küresel hakimiyet/imparatorluk stratejisinin adım adım gerçekleştiğini görmek mümkündür. 'Küresel güç olmanın yolu bölgesel güç olmaktan geçer' mottosundan hareket ile ABD, 19. yüzyılda Monroe Doktrini ile birlikte 'Amerika
Amerikalılarındır' diyerek kendi coğrafyası üzerinde hegemonyasını 10 sağlamlaştırarak,
1. İmparatorluğunu kurmuştur. 20. yüzyılın ortalarında, 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Normandiya Çıkarması, Kenar Kuşak Teorisi ve kurulan paktlar (NATO, CENTO ve SEATO) sayesinde Batı Avrupa ve Ortadoğu gibi önemli coğrafyalar üzerinde hegemonya kurarak kademe kademe küresel güç olma yolunda 2. imparatorluğunu kurarak önemli bir adım atmıştır. Soğuk Savaş sonrası ve 21. yüzyılda ise 'Satranç Tahtası' jeopolitik teorisi ile birlikte dünya anakarasının merkezi Avrasya coğrafyasında egemen olmak isteyerek 3. ve küresel Amerikan imparatorluğunu kurmaya gayret etmektedir. Kurulan ilk iki imparatorluğun devamlılığının sağlanabilmesi için üçüncü imparatorluğun kurulmasının elzem olduğunu Amerikan dış politikasına yön verin beyinler
çok iyi bilmektedirler. ABD'nin dünya üzerindeki jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik önemi yüksek coğrafyalara yayılması ve oralarda nüfuz elde etme arayışının arkasında siyasi ve ekonomik alan kazanma isteği yatmaktadır. Siyasi ve ekonomik alan kazanılmadan hegemonya sağlanamaz ve sürdürülemez.
Günümüz açısından bakıldığında ise Amerikan dış politikasının üç amacı bulunmaktadır. Birinci amacı, kendi merkezi hegemon konumunu korumaktır. İkinci amacı, buna uygun bir 'Yeni Dünya Düzeni' oluşturmaktır. Üçüncü amacı ise bu iki amacı önleyebilecek bir başka yeni alternatif gücün ortaya çıkışını önlemektir.11 ABD'nin en temel dış politik amacı ise küresel hegemon gücünü mümkün olan en uzun döneme kadar genişleterek devam ettirmektir.
Amerikalılarındır' diyerek kendi coğrafyası üzerinde hegemonyasını 10 sağlamlaştırarak,
1. İmparatorluğunu kurmuştur. 20. yüzyılın ortalarında, 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Normandiya Çıkarması, Kenar Kuşak Teorisi ve kurulan paktlar (NATO, CENTO ve SEATO) sayesinde Batı Avrupa ve Ortadoğu gibi önemli coğrafyalar üzerinde hegemonya kurarak kademe kademe küresel güç olma yolunda 2. imparatorluğunu kurarak önemli bir adım atmıştır. Soğuk Savaş sonrası ve 21. yüzyılda ise 'Satranç Tahtası' jeopolitik teorisi ile birlikte dünya anakarasının merkezi Avrasya coğrafyasında egemen olmak isteyerek 3. ve küresel Amerikan imparatorluğunu kurmaya gayret etmektedir. Kurulan ilk iki imparatorluğun devamlılığının sağlanabilmesi için üçüncü imparatorluğun kurulmasının elzem olduğunu Amerikan dış politikasına yön verin beyinler
çok iyi bilmektedirler. ABD'nin dünya üzerindeki jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik önemi yüksek coğrafyalara yayılması ve oralarda nüfuz elde etme arayışının arkasında siyasi ve ekonomik alan kazanma isteği yatmaktadır. Siyasi ve ekonomik alan kazanılmadan hegemonya sağlanamaz ve sürdürülemez.
Günümüz açısından bakıldığında ise Amerikan dış politikasının üç amacı bulunmaktadır. Birinci amacı, kendi merkezi hegemon konumunu korumaktır. İkinci amacı, buna uygun bir 'Yeni Dünya Düzeni' oluşturmaktır. Üçüncü amacı ise bu iki amacı önleyebilecek bir başka yeni alternatif gücün ortaya çıkışını önlemektir.11 ABD'nin en temel dış politik amacı ise küresel hegemon gücünü mümkün olan en uzun döneme kadar genişleterek devam ettirmektir.
AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINDA İDEALİZM REALİZM İLİŞKİSİ
Amerikan dış politikasında idealizm ve realizm ilişkisini örnek olaylar üzerinden incelemeden önce Uluslararası ilişkiler teorilerinin dış politika analizinde neden önemli olduğunu ve Uluslararası ilişkiler kuramlarının kurucu babaları olan idealizmin ve realizmin temel ontolojik ve epistemolojik özelliklerini belirtmek konuyu anlamak açısından oldukça önemlidir.
Teori, dünyayı daha anlaşılır kılmaya yönelik çalışmadır.12
Özellikle sosyal bilimler alanında karmaşık olayları açıklayabilmek için gerçekleşmiş bir olayı teori üzerinden okuyarak anlamlandırmaya çalışmak analiz etmeyi kolaylaştıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşte tam da bu noktada uluslararası ilişkiler teorileri Uluslararası politikayı anlamak açısından çok önemlidir.
Uluslararası ilişkiler uzmanları açısından irdelenen düşünce şudur; Devletlerin yürüttükleri dış politikalar Uluslararası ilişkiler teorileri ile nasıl açıklanabilirler? Uluslararası ilişkiler teorisi bilmeden Uluslararası politika ya da dış politika analizi yapılabilir mi? Ya da yapılabilse bile yeterli midir?
Dış politikayı oluşturan unsurlar; güç, ekonomi, üretim ilişkileri, kimlikler, tarihsel süreç, sistemin yapısı, bireyler, siyasi partiler, ideolojiler ve şirketler olarak gösterilebilir. Bu unsurlar şayet sağlıklı analiz edilmez ise kokofoni gibi durabilir. Uluslararası ilişkiler teorileri işte bu kokofoniden senfonik bir eser çıkarmak için gerekli olan en önemli araçlardan biridir.13
Dış politikayı oluşturan unsurlar; güç, ekonomi, üretim ilişkileri, kimlikler, tarihsel süreç, sistemin yapısı, bireyler, siyasi partiler, ideolojiler ve şirketler olarak gösterilebilir. Bu unsurlar şayet sağlıklı analiz edilmez ise kokofoni gibi durabilir. Uluslararası ilişkiler teorileri işte bu kokofoniden senfonik bir eser çıkarmak için gerekli olan en önemli araçlardan biridir.13
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder