2 Kasım 2018 Cuma

YENİDEN ŞEKİLLENEN ORTADOĞU VE TÜRKİYE,

YENİDEN ŞEKİLLENEN ORTADOĞU VE TÜRKİYE,



19.10.2014 Trabzon Haber Ajansı İnternet Gazetesi


Orta Doğu coğrafyası yirmi birince asrın ilk çeyreğine yaklaştığımız şu günlerde tekrar yeniden şekillenmeye başlamıştır.

On sekizinci asrın başlarında sanayileşmeye başlayan Avrupa devletleri enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere gözlerini Osmanlı idaresi altında bulunan ve halkının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Orta Doğu coğrafyasına dikmişlerdir…

İngiliz siyaseti de denilen tabirin sahibi olan İngiltere bu hususta liderliği kimseye bırakmamıştır…

Denizin ortasında ada devleti olan İngiltere üzerinde güneş batmayan BİRLEŞİK KRALLIK adı altında sömürgeler imparatorluğunu kurarken hep bu İngiliz siyasetinden yararlanmıştır…

İngiliz siyaseti dediğimiz olgu öyle bir olgudur ki “Aslanı kediye” mahkum eden bir siyasettir…

İngiliz sömürgeler bakanlığı kendi bünyesinde oluşturduğu birimlerde sömüreceği ülkelerin yönetim kademesindeki insanların dublörlerini oluşturarak, o insanlar gibi giyim ve kuşamlarını tanzim ederek, onlar gibi yedirip içirerek hatta aile ortamını dahi sağlayarak uzaktan düşünce okuma sanatını dahi geliştirmişlerdir.

Bir vali ve çevresindeki birkaç korumasından oluşan küçük bir İngiliz’le koskoca bir vilayeti sömüren İngiliz siyaseti gücünü bu durumdan alıyordu…

Mısır’da oturan İngiliz valisine Osmanlı 1.000 asker ile kanalı geçse Mısır’ı nasıl savunacaksınız diye sorulduğunda verdiği cevap dikkate şayandır:
Savunmayız, bırakıp gideriz. Ama biz hiçbir zaman Osmanlının değil 1.000, on asker bile Mısır’a sevk edeceğine fırsat vermeyiz demiştir…
Bir asır önce Orta Doğu coğrafyasını İngilizler böyle dizayn etmişlerdi…
Bu hususta kimlerden nasıl ve ne şekilde istifa ettiklerini isim isim saymaya gerek yok…
Bazen şeyh kılığında, bazen idareci şeklinde, bazen asker konumunda, bazen tüccar bazen, bazen v.s. girmedikleri şekil ve kılık İngiliz menfaati için kullanmadıkları yöntem kalmamıştır…

Günümüzde ise İngiliz siyasetinden beslenen ABD Orta Doğu cofrafyasını tekrar şekillendirmeye çalışmaktadır…

ABD 2005-2009 yılları arasında Dış İşleri Bakanlığı yapan ve bakanlık görevinden önce Beyaz Saray sözcülüğünde bulunan Condoleezza Rice 2002 yılında Fas’tan-Afganistan’a 26 İslam ülkesinin sınırları değişecek ifadesini kullanmıştı…

Adına önceleri GOP sonraları değiştirilerek BOP denen Orta Doğu Projesi kapsamında “EŞ BAŞKANLIK” görev taksimleri dahi yapılmıştı…

Bakanlığı döneminde bu değişikliğin alt yapısını oluşturan Bayan Rice sınırları değişecek olan İslam ülkelerinde etnitise ve mezhepçilik adı altında oluşumlar ortaya çıkararak dış müdahalenin yerini içeriden müdahale ile çözmeye çalışmışlardır…
Arap baharı ile başlayan süreç işte böyle bir çalışmanın ürünüdür…
Türkiye, Arap baharı ile başlayan süreçte İslam ülkeleri yöneticilerini hep zalimlikle suçlayarak, yönetime isyan eden muhaliflerin yanında yer almıştır.
Mısır’da önceleri kısmı başarı elde edilmiş gibi gözükse bile sonraları “Müslüman Kardeşler” yönetimden uzaklaştırılınca Türkiye burada yalnızlığa itilmiş oldu…

Diğer taraftan bütün çalışmalara rağmen Suriye’de ÉESAD” yönetimi devrilemeyin ce oradan gelen yaklaşık 2.000.000 mülteci de Türkiye’nin başına büyük bir sıkıntı oldu…

ESAD muhaliflerinden olan “EN_NUSRA” cephesi içerisinden çıkan ve kendilerini “IŞİD” olarak isimlendiren grup en acımasız şekilde Orta Doğu’da Müslüman katliamına çıkarak bu coğrafyayı kan gölüne çevirmişlerdir.

“IŞİD” grubu İslam’ın sembolü olan “Kelime-i Tevhidi” bayraklaştırarak İslam adına ortaya çıktıklarını iddia etmelerine rağmen günümüzde İslam’a en büyük zararı vermektedirler…

Aslında bunlar kutsalı ilahlaştırarak aşırı giden ve ilahlarına insan kurban adayan kaldanililer den de daha aşırı bir durumdadırlar…

Tam da böyle bir ortamda Türkiye’de yeni kurulan hükümetin Başbakanı “Yeni Türkiye” ismini dillendirmeye başladı… “Osmanlı modeli” ifadeleri kullanılarak TV kanallarında “Lozan antlaşması, 1924 anayasası, cumhuriyet” gibi kavramlar tartışma konusu yapılmaya başlandı…

Orta Doğu kaynayan bir kazan haline geldi. İçerisine giren yanmaktadır…

Türkiye bir taraftan bu kaynayan kazanın içerisine girmek için bütün emeğini harcarken diğer taraftan kendi içerisinde de “KOBANİ” desteği adı altında bölünme niyetli isyan denemeleri ile karşı karşıya kalmaktadır…

Bir taraftan Orta Doğu yeniden şekillenirken diğer taraftan TÜRKİYE CUMHURİYETİ de yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır…

Bu gidişat tersine çevrilmez ise 2023 yılında üniter yapısı içerisinde bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ kalmayacaktır…

MEHMET BAŞTÜRK

www.mehmetbasturk.com                        

http://www.mehmetbasturk.com/konu_detay.php?Meczup=349

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder