Bahrî Memlukler Zamanında Suriye ve Mısır a Moğol Göçü ve Sonuçları., BÖLÜM 2
Bahrî Memlukler, Zamanında, Suriye, Mısır,Moğol Göçü, Doç. Dr. Süleyman ÖZBEK,
1317 yılında ise Tatay komutasında 100 kadar Moğol, aileleriyle birlikte Mısır’a iltica ettiler 25.
Belli bir tarihten sonra Memluk devletine gelen Moğollara baktığımızda bunların sadece askerlerden ibaret olmadıkları, aksine aileleriyle kadın ve çocuklarıyla birlikte iltica ettiklerini görüyoruz. Anladığımız kadarıyla Moğollar artık Suriye ve Mısır’ı can korkusu ile iltica ettikleri bir yer olmaktan çıkarmakta ve yeni bir vatan olarak gördüklerine işaret etmektedir. Bu konuda aileler ile yapılan göç hareketleri bilinçli bir şekilde mi yapılıyordu şeklinde bir başka sorgulamayı da göz ardı etmemek lazımdır.
Moğolların buraya kadar zikrettiğimiz Mısır’a toplu gruplar halinde ilticalarından başka zaman zaman münferit ilticalarında yaşandığı kaynaklarda yer almaktadır. Bunlar arasında üst rütbeli devlet ricalinin ilticaları önem arzeder. Mesela İlhanlı Moğollarının ileri gelenlerinden Seyfeddin Cenkli bunlardan birisidir. Seyfeddin Cenkli 1303 yılında ailesiyle birlikte ülkesini terkederek Mısır’a gelmiş ve Memluk sultanı Nasır Muhammed b. Kalavun tarafından çok iyi bir şekilde karşılanmıştır. Memluk sultanı Cenkli’ye emir-i mie payesi vererek Memlukleri arasına almış, daha sonraki zamanlarda da pek çok devlet meselesinde onunla istişare etmekten kaçınmamıştır 26.
Uzun yıllar Memluk devletinde itibarını koruyan Seyfeddin Cenkli, 1322 yılında İlhanlılardan gelen bir posta habercisi ile üç gün boyunca gizli saklı görüşmelerde bulunması üzerine sultan Nasır Muhammed b. Kalavun’un tepkisiyle karşılaşmıştır.
Sultan o zamana kadar itibar ettiği adamlar arasında bulunan Seyfeddin Cenkli’yi tutuklatarak elindeki bütün ıktaları da geri almıştır 27.
Uzun yıllar Memluk devletinde itibarını koruyan Seyfeddin Cenkli, 1322 yılında İlhanlılardan gelen bir posta habercisi ile üç gün boyunca gizli saklı görüşmelerde bulunması üzerine sultan Nasır Muhammed b. Kalavun’un tepkisiyle karşılaşmıştır.
Sultan o zamana kadar itibar ettiği adamlar arasında bulunan Seyfeddin Cenkli’yi tutuklatarak elindeki bütün ıktaları da geri almıştır 27.
Münferid iltica olaylarına dair bir başka örneğimiz de 1335 yılında cereyan etmiştir. Bu tarihlerde İlhanlıların Anadolu valisi olan Emir Çoban’ın oğlu Temürtaş, kaçarak Memluk devletine sığınmıştır.
Sultan Nasır Muhammed b. Kalavun tarafından çok iyi bir şekilde karşılanmıştır. Bu itibar o derece ileri seviyede tutulmuştur ki, Memluk sultanı bizzat üst düzey Memluk emirlerinden olan Çaşnigir Seyfeddin Togan’ı Temürtaş’ın hizmetiyle görevlendirmiştir. Ancak bu durum Temürtaş’ın bir süre sonra ölümüyle son bulmuştur. Bu ölüm olayında Memluk kaynakları farklı bilgiler verirler. Bazı kaynaklar Temürtaş’ın hastalanarak öldüğünü kaydederken, bazıları ise Mısır’da fitne çıkarmak istediği için bizzat Sultan tarafından öldürüldüğünü kaydederler 28.
Mısır’a gelen Moğol mültecilerinden en meşhuru Seyfeddin Kosun’dur. Altınorda Hanı’nın 1320 yılında gönderdiği bir elçi heyetiyle Mısır’a gelen Kosun, Nasır b. Muhammed b. Kalavun tarafından satın alınarak memalik-i sultaniye arasına dahil oldu. Kısa zamanda Memluk sultanının sevgisini ve itimadını kazanarak büyük bir izzet, ikram ve itibara nail oldu. Öyle ki Sultan onun kızıyla evlendiği gibi, Kosun’a da kendi kız kardeşini nikahlayarak aralarında sağlam bir akrabalık bağı bile tesis etti 29.
Mısır’a gelen Moğol mültecilerinden en meşhuru Seyfeddin Kosun’dur. Altınorda Hanı’nın 1320 yılında gönderdiği bir elçi heyetiyle Mısır’a gelen Kosun, Nasır b. Muhammed b. Kalavun tarafından satın alınarak memalik-i sultaniye arasına dahil oldu. Kısa zamanda Memluk sultanının sevgisini ve itimadını kazanarak büyük bir izzet, ikram ve itibara nail oldu. Öyle ki Sultan onun kızıyla evlendiği gibi, Kosun’a da kendi kız kardeşini nikahlayarak aralarında sağlam bir akrabalık bağı bile tesis etti 29.
Bu olaydan bir süre sonra Sultan Nasır Muhammed vefat edince, Emir Kosun, naib olarak Memluk devletinde söz sahibi yegane kişi oldu 30.
1340 yılında Orta-Doğu’da ortaya çıkan büyük bir veba salgını ve akabinde yaşanan kıtlık sebebiyle Memluk devletine çok sayıda Moğol mülteci geldi. İktisadi ve sosyal sebeplerle Memluk Devletine sığınan bu mülteciler ile ilgili olarak sultan Nasır Muhammed b. Kalavun, Suriye’deki Halep naibine bir mektup göndererek, onları Halep’te iskan etmesini emretti. Bu Moğol mültecilerinden ikiyüz kadarı
Sultanın emriyle başkent Kahire’ye getirildi. Sultan Nasır Muhammed bunlardan bir kısmını kendi memluk sınıfı olan Memalik-i sultaniyye arasına alırken kalanları da diğer emirler arasında dağıttı 31.
1340 yılında Orta-Doğu’da ortaya çıkan büyük bir veba salgını ve akabinde yaşanan kıtlık sebebiyle Memluk devletine çok sayıda Moğol mülteci geldi. İktisadi ve sosyal sebeplerle Memluk Devletine sığınan bu mülteciler ile ilgili olarak sultan Nasır Muhammed b. Kalavun, Suriye’deki Halep naibine bir mektup göndererek, onları Halep’te iskan etmesini emretti. Bu Moğol mültecilerinden ikiyüz kadarı
Sultanın emriyle başkent Kahire’ye getirildi. Sultan Nasır Muhammed bunlardan bir kısmını kendi memluk sınıfı olan Memalik-i sultaniyye arasına alırken kalanları da diğer emirler arasında dağıttı 31.
Bahri Memlukleri zamanında kayıtlara geçen son Moğol muhacereti 1341 yılında cereyan etmiştir.
Bu tarihte İslamı kabul eden Altınorda Hanı Özbek, gönderdiği elçi heyeti ilebirlikte Memluk sultanına hediye olarak 440 tane moğol gönderdi. Memluk sultanı bunlardan bir kısmını kendi memlukleri arasına alırken kalanları ise diğer emirler arasında dağıttı 32.
1341 yılında cereyan eden bu göç hareketi bahri memlukleri zamanında Memluk devletine yapılan en son Moğol göçüdür. Nitekim bundan sonra devrin kaynaklarında Memluk devleti sınırlarına yapılan böyle büyük sayıda bir göç hareketine bir daha rastlanmaz.
Bu tarihte İslamı kabul eden Altınorda Hanı Özbek, gönderdiği elçi heyeti ilebirlikte Memluk sultanına hediye olarak 440 tane moğol gönderdi. Memluk sultanı bunlardan bir kısmını kendi memlukleri arasına alırken kalanları ise diğer emirler arasında dağıttı 32.
1341 yılında cereyan eden bu göç hareketi bahri memlukleri zamanında Memluk devletine yapılan en son Moğol göçüdür. Nitekim bundan sonra devrin kaynaklarında Memluk devleti sınırlarına yapılan böyle büyük sayıda bir göç hareketine bir daha rastlanmaz.
Değerlendirme: XIII. yüzyılın ilk yarısı Türk - İslam aleminin en karışık olduğu bir devreyi ihtiva eder. Bu zaman dilimi içerisinde gelişen pek çok olay, daha sonraları Orta-Doğu’nun siyasi haritasında yeni şekillenmelere sebep olmuştur. Bunlardan birisi de Cengiz Han’a bağlı Moğol kuvvetlerinin 1220’li yıllarda İslam beldelerine doğru başlattığı istila girişimidir. Karşısına çıkan bütün mukavemet güçlerini
adeta bir kasırga gibi yerle bir eden Moğollar etrafa korku ve dehşet saçarak bir sonraki hedeflerine emin adımlarla ilerlemişlerdir.
adeta bir kasırga gibi yerle bir eden Moğollar etrafa korku ve dehşet saçarak bir sonraki hedeflerine emin adımlarla ilerlemişlerdir.
Orta ve yakın Doğu coğrafyasında yer alan idareciler Moğollara karşı mücadele azmini yitirmiş ve psikolojik çöküntü içerisine düşerken, savunmasız halk kan ve göz yaşına boğulmuştur. Bunun sonucunda evlerini, barklarını ve yurtlarını terk eden binlerce çaresiz insan can güvenliği açısından daha emin gördükleri bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır. 1243 Kösedağ savaşı ile önce Anadolu coğrafyası hemen akabinde 1258 yılında Bağdad’ın düşmesiyle de Irak bölgesi, Moğollarca işgal altına alınmış ve sıra Suriye ve Mısır’a gelmiştir. Ancak 1260 yılında Ayn-Calut savaşında Memlukler tarafından ilk defa bozguna uğratılan Moğollar ilerleyişini durdurmak zorunda kalmıştır. Bu tarihten sonra uzun yıllara yayılan Memluk-Moğol mücadelesi askeri alandan siyasi ve sosyo-kültürel alanlara yayılmıştır 33.
Taraflar arasında ilişkiler düşmanlıktan çıkarak önce Altınorda Moğollarıyla ittifak, sonrasında Suriye ve Mısır’a Moğolların iltica ve göç olaylarına sahne olmuştur.
Moğol ilticalarının Memluk devletindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlayabilmek için öncelikle memluk sitemine kısaca göz atmak gerekir 34.
Kıpçak, Arap, Türkmen ve diğer unsurlardan olmak üzere Memluk olarak satın alınan bir kişi, tıbak denilen askeri kışlalarda dini ve askeri eğitim aldıktan sonra müslüman bir asker olarak Memluk sisteminde yerini alırdı.
Bu sistem içerisine dahil edilen kölelerin, çocuk yaşta olmasına özen gösterilirdi. Ancak Memluk sultanlarınca hoşgörü ve iltimas gösterilerek askeri sistem içerisine dahil edilen Moğolların, yaş itibarıyla çocukluktan çıkmış, olgunluk devresinde veya daha ileri yaşlarda oldukları görülmektedir.
Bu durum ise, Memluk askeri teşkilatındaki klasik talim ve terbiye kurallarının dışına çıkıldığı için Moğollardan oluşan yeni memluk zümresinin disiplin altına alınmalarında çeşitli zorlukları beraberinde getirmiştir.
Nitekim, İslam ülkelerine geldiklerinde eğitilme yaşını çoktan geride bırakan Moğollar, beraberlerinde adet ve geleneklerini kültürlerini, kanunlarını, sosyal ve askeri nizamlarını da Mısır’a taşımışlardır.
Onların çoğu kendi dini inanışları olan Şaman anlayışını, başta alkol alımı ve domuz eti yeme gibi İslama ters eğlence ve yaşantı şekillerini Memluk devletinde de devam ettirdiler. Memluk kaynaklarında onların İslama aykırı bu yaşantılarına dair devlet ricaline yapılmış pek çok şikayet kayıtları bulunmaktadır.
Nitekim zamanla bu olumsuz davranışlara karşı oluşan tepkiler, Moğolların memluk devletinden tasfiye edilmelerine sebebiyet vermiştir.
Taraflar arasında ilişkiler düşmanlıktan çıkarak önce Altınorda Moğollarıyla ittifak, sonrasında Suriye ve Mısır’a Moğolların iltica ve göç olaylarına sahne olmuştur.
Moğol ilticalarının Memluk devletindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlayabilmek için öncelikle memluk sitemine kısaca göz atmak gerekir 34.
Kıpçak, Arap, Türkmen ve diğer unsurlardan olmak üzere Memluk olarak satın alınan bir kişi, tıbak denilen askeri kışlalarda dini ve askeri eğitim aldıktan sonra müslüman bir asker olarak Memluk sisteminde yerini alırdı.
Bu sistem içerisine dahil edilen kölelerin, çocuk yaşta olmasına özen gösterilirdi. Ancak Memluk sultanlarınca hoşgörü ve iltimas gösterilerek askeri sistem içerisine dahil edilen Moğolların, yaş itibarıyla çocukluktan çıkmış, olgunluk devresinde veya daha ileri yaşlarda oldukları görülmektedir.
Bu durum ise, Memluk askeri teşkilatındaki klasik talim ve terbiye kurallarının dışına çıkıldığı için Moğollardan oluşan yeni memluk zümresinin disiplin altına alınmalarında çeşitli zorlukları beraberinde getirmiştir.
Nitekim, İslam ülkelerine geldiklerinde eğitilme yaşını çoktan geride bırakan Moğollar, beraberlerinde adet ve geleneklerini kültürlerini, kanunlarını, sosyal ve askeri nizamlarını da Mısır’a taşımışlardır.
Onların çoğu kendi dini inanışları olan Şaman anlayışını, başta alkol alımı ve domuz eti yeme gibi İslama ters eğlence ve yaşantı şekillerini Memluk devletinde de devam ettirdiler. Memluk kaynaklarında onların İslama aykırı bu yaşantılarına dair devlet ricaline yapılmış pek çok şikayet kayıtları bulunmaktadır.
Nitekim zamanla bu olumsuz davranışlara karşı oluşan tepkiler, Moğolların memluk devletinden tasfiye edilmelerine sebebiyet vermiştir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Memluk sultanlığının, Moğolların kültüründen etkilendiğini de gözardı etmemek lazımdır. Aslında Moğol kültürü Mısır Memluk devletinin temsil ettiği İslami kültür ve medeniyeti etki altına alacak kadar güçlü olmamasına rağmen Baybars Bundukdari başta olmak üzere pek çok Memluk sultanı özellikle Moğol yasalarını ve bazı askeri teşkilata dair kuralları uygulama
alanına koymuşlardır. Şahsi gayret ve becerileri ile pek çok Moğol kökenli kişi zaman içerisinde Memluk devlet teşkilatında kendilerine yer bularak Seyfeddin Cenkli ve Seyfeddin Kosun gibi devlet kademelerinde üst düzeyde önemli görevler üstlenmişlerdir. Memluk devletinde sultanlık makamına kadar yükselen Zeyneddin Ketboğa’nın da Moğol kökenli olduğu göz ardı edilmemelidir.
alanına koymuşlardır. Şahsi gayret ve becerileri ile pek çok Moğol kökenli kişi zaman içerisinde Memluk devlet teşkilatında kendilerine yer bularak Seyfeddin Cenkli ve Seyfeddin Kosun gibi devlet kademelerinde üst düzeyde önemli görevler üstlenmişlerdir. Memluk devletinde sultanlık makamına kadar yükselen Zeyneddin Ketboğa’nın da Moğol kökenli olduğu göz ardı edilmemelidir.
Memluk devlet teşkilatında kendilerine yer bulan Moğol kökenliler için Şahin eş-Şeyhi ve ailesi ayrıca ele alınması gereken bir örnektir 35.
Memluk emiri Şâhin eş-Şeyhî ve ailesi Altınorda Moğollarına mensuptur.
Ailede bilinen ilk şahsiyet emîr Şâhin eş-Şeyhî olup, Memluk olarak Mısır’a intikal etmiş ve kısa zamanda temayüz ederek emirlik rütbesine kadar yükselmiştir.
Ailenin İkinci neslini oluşturan Şâhin’in oğlu Halil idarî ve ilmî alanlarda faaliyet göstermiştir.
Memluk emiri Şâhin eş-Şeyhî ve ailesi Altınorda Moğollarına mensuptur.
Ailede bilinen ilk şahsiyet emîr Şâhin eş-Şeyhî olup, Memluk olarak Mısır’a intikal etmiş ve kısa zamanda temayüz ederek emirlik rütbesine kadar yükselmiştir.
Ailenin İkinci neslini oluşturan Şâhin’in oğlu Halil idarî ve ilmî alanlarda faaliyet göstermiştir.
Halil b. Şâhin, özellikle tarih alanında kaleme aldığı, Zübdetü Keşfü’l-Memalik adlı eseri ile Memluk devletinin teşkilat tarihi hakkında bize detaylı bilgiler verir. Ailenin üçüncü neslini oluşturan torun Abdu’l-Bâsıt el- Hanefi ise dedesi ve babasının aksine idarecilik alanında görev almamış sadece ilmî alanda faaliyet göstermiştir.
Abdu’l- Basıt’ta tıpkı babası gibi, tarih alanında kaleme aldığı gerek Neylü’l-Emel fi Zeyli’d-Düvel, gerekse er- Ravdu’l-Bâsım fî Havadis el-Umr ve’t-Terâcîm adlı eserleri ile Burci Memlukleri devri için bir başvuru kaynağıdır.
KAYNAKÇA
KAYNAKÇA
El-ARINI, Seyyid Baz, el-Memalik, Beyrut 1967
AŞUR, Said Abdulfettah, AŞUR, S. A., el-Eyyûbiyyîn ve’l-Memâlîk fî Mısr ve’ş-Şâm, Kahire, 1990.
AYAZ, F. Yahya, “Türk Memlükler Döneminin Büyük Emîrlerinden Yelboğa el-Ömerî (ö. 768/1366) ve İdaredeki Nüfuzu” Çukurova Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2007, s.81-100.
AYAZ, F. Yahya, “ Memlük-Türkiye (Anadolu) Selçuklu Münasebetleri“, Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Cilt 1 - Sayı 1 - Aralık 2016, s. 72-115.
AYAZ, F. Yahya, Memlukler (1250-1517), İsam Yay. Ankara 2015,
BAYBARS el-MANSURÎ, Tuhfetü’l-Mülükiyye fi’d-Devleti’t-Türkiye, Türk Devletleri Konusunda Sultanlara Armağan (1252-1312), (trc. Hüseyin Polat), TTK. Yay. Ankara 2016.
El-MAKRIZI, el-Mevaiz ve’l-İtibar bi Zikri’l-Hıtat ve’l-Asar, Beyrut tarihsiz.
El-MAKRIZI, el - MAKRİZİ, Kitabu’s-Sülûk li Marifeti Düveli’l-Mülûk, I ve II. ciltler (Nşr.
35 Şahin eş-Şeyhi ve ailesi hk. bkz. S., Özbek, “Memluk Devletinin Siyasi ve Kültür Hayatında Rol Alan Moğol Asıllı Bir Aile (Şahin eş-Şeyhî ve Ailesi)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 27 (2010),s. 529-552.
M.M. Ziyade), Kahire, 1934 -1958; III ve IV. Ciltler nşr., S. A. Aşûr, Kahire, 1970-1973.
ERDEM İlhan, “Olcaytu Han’ın Ölümüne Kadar İlhanlılar’da Yaşanan Siyasal-Kültürel Gelişmeler ve Yakın-Doğu’ya Etkileri”, Ankara Ün. Tarih Araştırmaları Dergisi, C.20, S.31(2000), s.1-35.
ERDEM, İlhan, “İlk Dönem Selçuklu-Moğol İlişkilerinin İktisadi Boyutu (1243-1258)”, Ankara Ün. Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 24 (2005), S.38, s.1-10.
GÖKHAN, İlyas, “ Memlûk Devleti’nde Askerî Kölelik Hukuku„ Nevşehir Barosu Dergisi, Yıl 1/1 (Mart 2014), s. 133-161.
HEYD, W., Yakın doğu Ticaret Tarihi, Arapça trc. Ahmed Rıza, Heyet-i Mısrıyye, C.2, Kahire 1991, s. 307-308.
İBN ABDIZZAHIR, Teşrifü’l-Eyyam ve’l-Usur fi Sireti el-Meliki’l-Mansur (Thk. Murad Kamil, Muhammed Ali Neccar), Kahire 1961.
İbn Habib, Tezkiretu’n-Nebih fi Eyyami’l-Mansur ve Benihi (Thk. M. Muhammed Emin, Said A. Aşur), III Cilt, Kahire 1976-1986.
İBN-İ KESİR, el-Bidâye ve’n-Nihâye, (Nşr. Ahmed Ebû Mülhim , Ali Necib Atavî, Ali Abdü’şŞâtır) XIV cilt + Fihrist, 4. bsk, Beyrut, 1988.
İBN-İ TAGRIBİRDİ, en-Nücûmu’z-Zâhire fî Mûlûki Mısır ve’l-Kahire, 1-12. ciltler, Nşr. Daru’l - Kütübi’l-Mısrıyye, Kahire, 1929-1956; 13. cilt, nşr Fehim Muhammed Şaltut, Kahire, 1970; 14. cilt, nşr. Cemal Muharrız ve Fehim M. Şaltut,
Kahire, 1972; 15. cilt, nşr. İbrahim Ali Tarhan, Kahire, 1972; 16. cilt, nşr. F. M. Şaltut, Kahire, 1972
KALKAŞANDÎ, Ahmed b. Ali, Subhu’l-Aşâ Fî Sınâ’ati’l-İnşâ ( Nşr. M. Hüseyin Şemseddin), XIV Cilt + Fihrist, Beyrut, 1987-1988; I-IV. Ciltler nşr. Muhammed Hüseyin Şemseddin; V. Cilt nşr.
Nebil Halid Hatib; VI. Cilt nşr. Yusuf Ali Tavil; VII. Cilt M. nşr. Hüseyin Şemseddin; VIII-IX. Ciltler
Yusuf Ali Tavîl; X-XIV. Ciltler + Fihr ist nşr. Muhammed Hüseyin Şemseddin.
KANAT, Cüneyt “Gazan Han Zamanında Memluk Devletine İltica Eden Uyratlar”, Ege Üniversitesi, Tarih İncelemeleri Dergisi, XV / 2000, s. 105-120.
KANAT, Cüneyt. Baybars Zamanında Memlûk-İlhanlı Münasebetleri (1260-1277) Ege Ün. Tarih İncelemeleri Dergisi (16) 2001, 31-45.
NEVVAR, Selahaddin Muhammed, Tavaifu’l-Moğoliyye fi Mısır fi Asr Devleti’l-Memalik el- Bahriyye, İskenderiye Tarihsiz.
ÖZBEK, Süleyman, “Memluk Devletinin Siyasi ve Kültür Hayatında Rol Alan Moğol Asıllı Bir Aile (Şahin eş-Şeyhî ve Ailesi)”,
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 27 (2010) , s. 529-552.
SAĞLAM Ahmet, İbn Teymiyye’nin Moğol-İlhanlılar’a Karşı Siyasi ve Dini Mücadelesi”, Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt 3, Sayı 6 (2016), s. 35-55.
Es-SAYYAD, Abdu’l-Mu’ta Fuad, el-Moğol fi’t-Tarih, Kahire 1960.
Es-SUBHI, Abdu’l-Munam, Muhammed, Siyasetu Moğol el-İlhaniyyin, Ticah Devleti’l- Memmalik fi Mısr ve’ş-Şam (716-736 /1321-1335), Kahire 2000.107
DİPNOTLAR;
1 Bkz. Selahaddin Muhammed Nevvar, Tavaifu’l-Moğoliyye fi Mısır fi Asr Devleti’l-Memalik el-Bahriyye, İskenderiye tarihsiz.
2 Cüneyt Kanat, “Gazan Han Zamanında Memluk Devletine İltica Eden Uyratlar”, Ege Üniversitesi, Tarih İncelemeleri Dergisi, XV / 2000, s. 105-120.
3 Selahaddin Muhammed Nevvar, Memluk kaynaklarının Türk oldukları hususunda mensup oldukları boylarına varıncaya kadar detaylı bilgi vermesine rağmen Kıpçak sahrasından köle olarak getirilen Baybars ve Kalavun’u dahi Moğol asıllı olarak
göstermektedir (Bkz. Tavaifu’l-Moğoliyye, s. 10).
4 Kalkaşandî, Subhu’l-Aşa, C.IV, s. 458.
5 W. Heyd, Yakın doğu Ticaret Tarihi, Arapça trc. Ahmed Rıza, Heyet-i Mısrıyye, C.II, Kahire 1991, s. 307-308.
6 Kalkaşandi, Subhu’l-Aşa, C. V, s. 461; Seyyid Baz el-Arini, el-Memalik, s. 56-57.
7 El-Makrizi, el-Mevaiz ve’l-İtibar bi Zikri’l-Hıtat ve’l-Asar, , Beyrut tarihsiz. C. II, s. 221.
8 İbn Tanrıberdi, en-Nücûmu’z-Zâhire fî Mûlûki Mısır ve’l-Kahire, Kahire 1929-1956, C.VIII, s. 42; Cüneyt Kanat,“Baybars Zamanında Memlûk-İlhanlı Münasebetleri (1260-1277)“, Tarih İncelemeleri Dergisi (16) 2001, 31-45; F. Yahya, Ayaz,“ Memlük-Türkiye (Anadolu) Selçuklu Münasebetleri“ , Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Cilt 1 - Sayı 1 - Aralık 2016, s. 72-115;
9 Said Abdulfettah Aşur, el-Eyyûbiyyîn ve’l-Memâlîk fî Mısr ve’ş-Şâm, Kahire, 1990. s. 335.
10 İbn Kesir, el-Bidaye, el-Bidâye ve’n-Nihâye, (Nşr. Ahmed Ebû Mülhim , Ali Necib Atavî, Ali Abdü’ş- Şâtır) Beyrut, 1988, C. XIII, s. 234; El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 117;
11 El-Makrizi, Hıtat, C. II, s. 137.
12 El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 118.
13 Lok mevkii için bk. El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 117.
14 El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 205, 221, 513.
15 El-Makrizi, Kitabu’s-Sülûk li Marifeti Düveli’l-Mülûk, (Nşr. M.M. Ziyade) C. I / 3, Kahire 1934-1958, s.628; İbn Abdizzahir, Teşrifü’l-Eyyam, s. 46; Nevvar, Tavaifu’l-Moğol, s. 36
16 Seyyid Baz el-Arini, el-Memalik, s. 612; Nevvar, Tavaifu Moğol, s.36.
17 İbn habib, Tezkiretü’n-Nebih, C. I, s. 185; İbn Tanrıberdi, en-Nücum, C. VIII, s.60; Fuad Sayyad, Moğol, s. 233-236; Nevvar, Tavaifu Moğol, s. 40
18 Baybars el-Mansuri, Tuhfetu’l-Mulukiyye, (trc.) s. 132-137; El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 22-23; Nevvar, Tavaifu Moğol, s. 37-42; El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 22; C. Kanat, “Gazan Han Zamanında Memluk Devletine İltica Eden Uyratlar”, s. 105-120.
19 El-Makrizi, es-Suluk, C.II s. 83
20 El-Makrizi, es-Suluk, C.I, s. 812-813; El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 23.
21 Baybars Mansuri, Tuhfetu’l-Mulukiyye (trc.) s. 136-137; Nevvar, Tavaifu Moğol, s. 43; C. Kanat, “Gazan Han Zamanında Memluk Devletine İltica Eden Uyratlar”, s. 105-120.
22 İbn Tanrıberdi, en-Nucum, C.VIII, s. 258.
23 Memluk sultanı Nasır Muhammed
24 El-Makrizi, es-Suluk, C.II/1, s. 5
25 El-Makrizi, es- Suluk, C. II, s. 174
26 İbn Kesir, el-Bidaye, C.XIV, s. 29; Nevvar, Tavaifu Moğol, s. 44
27 El-Makrizi, es-Suluk, C. II , s. 236
28 İbn Habib, Tezkiretu’n Nebih, C.II, s. 180; El-Makrizi, es-Suluk, C.II, s. 392-393
29 İbn Tanrıberdi, en-Nucum, C. X, s. 46; El-Makrizi, Hıtat, C.II, s. 307-308.
30 İbn Tanrıberdi, en-Nucum, C.X, s. 3; F. Yahya, Ayaz, Memlukler (1250-1517), İsam Yay. Ankara 2015, s. 42-43.
31 El-Makrizi, es-Suluk, C. II, s. 515-517.
32 Moğol muhacereti 1341 Altınorda Hanı Özbek,
33 Subhi, Abdu’l-Munam, Muhammed, Siyasetu Moğol el-İlhaniyyin, Ticah Devleti’l-Memmalik fi Mısr ve’ş-Şam (716-736 /1321-1335), Kahire 2000, s. 79-100; İlhan, Erdem, “Olcaytu Han’ın Ölümüne Kadar İlhanlılar’da Yaşanan Siyasal-Kültürel Gelişmeler ve Yakın-Doğu’ya Etkileri”, Ankara Ün. Tarih Araştırmaları Dergisi C. 20, S.31(2000), s.1-35; F. Yahya, Ayaz, “Türk Memlükler Döneminin Büyük Emîrlerinden Yelboğa el-Ömerî (ö. 768/1366) ve İdaredeki Nüfuzu” Çukurova Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2007, s.81-100; Ahmet, Sağlam, İbn Teymiyye’nin Moğol-İlhanlılar’a Karşı Siyasi ve Dini Mücadelesi”, Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt 3, Sayı 6 (2016), s. 35-55.
34 Bkz. İlyas, Gökhan,“ Memlûk Devleti’nde Askerî Kölelik Hukuku„ Nevşehir Barosu Dergisi, 1/1 (Mart 2014), s. 133-161; İlhan, Erdem, “İlk Dönem Selçuklu-Moğol İlişkilerinin İktisadi Boyutu (1243-1258)” , Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 24 (2005), S.38, s.1-10.
35 Şahin eş-Şeyhi ve ailesi hk. bkz. S., Özbek, “Memluk Devletinin Siyasi ve Kültür Hayatında Rol Alan Moğol Asıllı Bir Aile (Şahin eş-Şeyhî ve Ailesi)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 27 (2010),s. 529-552.
100 Geçmişten Günümüze Göç
Geçmişten Günümüze Göç 101
Geçmişten Günümüze Göç 101
***